XX. Yüzyıl Başlarında Dünya Sovyetlerin Orta Asya Politikası Sovyetler iktidara geldikten sonra Orta Asya’da devlet otoritesini güçtü tutma, bölgeyi ekonomik bakımdan dışarıya bağımlı hale getirme, kültürel ve ideolojik baskı uygulama gibi yöntemlere başvurmuşlardır. A) 20. yüzyıl Başlarında Dünyada Genel Durum Avrupa’da İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa ve Rusya) ile İttifak Devletleri ( Almanya, İtalya ve Avusturya -Macaristan) arasındaki sömürgecilik rekabeti oldukça yoğunlaşmıştı. ( I. ve II. Fas Bunalımı) ● ABD, güçlenen ekonomisi için dünya ticaretinde söz sahibi olmaya çalışıyordu. ● Japonya, MejiRestorasyonu’ndan sonra güçlenmiş ve Uzakdoğu’daki sömürge bölgeleri için Rusya’yla çatışmaya başlamıştı. ( 1904 Rus – Japon Savaşı ) ● Afrika, Avrupalı devletler arasında sömürge bölgeleri şeklinde paylaşılmıştı. ● Balkanlarda ise Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla oluşan otorite boşluğu, Avrupalı devletlerinde kışkırtmasıyla Balkan Savaşlarına dönüşmüştü. ● İtilaflarla İttifak Devletleri arasındaki bu rekabet dünya üzerindeki birçok devleti de kapsayan I. Dünya Savaşı’na dönüşmüştü. Basmacı Hareketi 1918 yılından itibaren Türkistan'ın bağımsızlığı içinortaya çıkan millî ayaklanmalara ve mücadeleye Basmacıhareketi denir. KorbaşiErgaşi liderliğinde başlayan direniş Enver Paşa döneminde güçlenmişse de başarılı olamamıştır. Japonya’daki Gelişmeler Meji Restorasyonu (1868-1912) Mutsihito tahta geçtikten sonra Japonya’yı batıya açacak köklü ve kalıcı reform süreci başlamıştır. Bu yüzden bu döneme Meji (Aydın Hükümet Çağı) denir. Bilhassa İngiltere ile yaptıkları mal ithalatı antlaşmalarına,alışılmadık maddeler koydurdular. Belli bir miktar dış alım için, belli sayıda insanına İngiltere’nin ihtisas düzeyinde eğitim vermesini istediler. Prusya-Almanya modeline uygun bir anayasa yapılması Çağdaş bankacılık sisteminin oluşturulması Okuryazar oranının artırılması Feodal düzenin yıkılması Takvim değiştirildi. Giyinme şekli batı tipine göre düzenlendi. Avrupa’nınkine benzer bir bankacılık sistemi getirildi. B) I. Dünya Savaşı’nın Sebepleri ● İngiltere ile Almanya arasındaki sömürgecilik yarışı ve ekonomik rekabet ● İngiltere’nin Almanya’yı saf dışı bırakmak istemesi C) Paris Barış Konferansı ( 18 Ocak 1918) Paris Barış Konferansı I. Dünya savaşına katılan devletler arasında yapılacak barışın esaslarını belirlemek amacıyla toplanmıştır. Konferansta Almanya ile Versailles, Avusturya ile Saint Germen, Macaristan’la Trianon ve Bulgaristan’la yapılacak NeuillyAntlaşmaları’nın hükümleri kabul edilmiştir. Monroe Doktrini: Amerikanın dünya siyasetine katılmaması aynı şekilde Avrupanın da Amerika’nın siyasetine karışmamasıdır. Bu doktrin ABD’nin I.Dünya Savaşı’na kadar dış siyasetinin temelini oluşturmuştur. XIX. yüzyılın ikinci yarısında İmparator Mutsuhito’nun aydınların Batı tarzı yenilikler yapılması fikirlerinedestek vermesiyle Japonya’da Meiji Restorasyonu denilen reform süreci başlamıştır. Aşağıdakilerden hangisi bu reform sürecinde gerçekleştirilenlerdenbiri değildir? A) Prusya-Almanya modeline uygun bir anayasayapılması B) Çağdaş bankacılık sisteminin oluşturulması C) Okuryazar oranının artırılması D) Feodal düzenin yıkılması E) Yeni bir alfabe yapılması (2010 LYS) Cevap: E Sovyetler Birliğinin Kuruluşu ve Güçlenmesi 1929 Ekonomik Buhranı SSCB Vladimir Ilyiç Lenin'in başkanlığındaki Bolşevik Partisi'nin 1917'de Bolşevik İhtilali’nden sonra iktidarı ele geçirmesiyle kuruldu. Bolşevik Partisi'nin ilk önemli icraatı Rusya'yı bu savaştan çekmek oldu. 1929 yılında Amerika’da başlayan “Kara Perşembe” adıyla tüm dünyayı vuran uluslar arası ekonomik durgunluk ve krize denir. Krizin Sebepleri Amerikan ekonomisinin büyük bölümünün holdinglere dayanması Şirket ve bankalarda yeterli denetimin yapılmaması Sovyet Dış Politikası 1917 Ekim Devriminden sonra 1921’e kadar Bolşevikler önce içerde Çarlık taraftarlarına karşı rejimlerine güvence altına almıştır. Bu dönemden sonra Çarlık Rusya’nın hâkimiyet kurduğu bölgeler tekrar işgal edilmiştir. İtilaf Devletlerine karşı sınırlargüvence altına alınmaya çalışılmış, Türkiye gibi İtilaflarla mücadele halinde olan ülkelere destek sağlanmıştır. Komünist Rejimi güvence alan Rusya İkinci Dünya Savaşı’na kadar rejimini Doğu Avrupa’ya ve Asya’ya ihraç etmeye çalışmış, 1930’lardan sonra ise Almanya ve İtalya’nın saldırganlığına karşı ittifak arayışları içerisine girmiştir. Bununla beraber Doğu Avrupa ülkelerine siyasi rejimini ihraç etmek için faaliyetlerini yoğunlaştırmıştır. Türkiye’ye etkileri 1930-1933 yılları arasında ithalatta hızlı bir daralma yaşanmıştır. İhracat gelirlerinin azalması ve ticaret açığı sorununun önem kazanması,1929-1930 yıllarında iktisat politikasında önemli değişikliklere yol açmıştır. Türk hükümeti, 1930 taksitini ödeyemeyeceğini anladı ve Duyun-u Umumiye İdaresini yeni bir anlaşmaya zorladı. Merkez Bankası kurma kararı alındı ve bu da yeni dış kredi bulma gereksinimini artırdı. Türkiye 1933’de dış ödemelerde uygulamasına başlanan kliring ve takas sistemini uyguladı. (Kliring sistemi malını alanın, malını alma ilkesine dayanır. 1 Aşağıdakilerden hangisi, 1929 yılında başlayan dünya ekonomik krizinin etkilerinden biri değildir? A) Sanayileşmiş şehirlerde işsizlerin ve evsizlerin sayısının hızla artması B) Birçok ülkede inşaat faaliyetlerinin durması C) Tarım ürünü fiyatlarında büyük düşüşler görülmesi D) Madencilik alanında talebin beklenmedik düzeyde düşmesi E) Kadınların, iş hayatında yer almaya başlaması (2012 LYS) Cevap: E İki Dünya Savaşı Arasında Türk Dış Politikası Temel İlkeler Milli Bağımsızlıktan ödün vermemek ve milli gücümüzedayanmak, Misak-ı Milli’den taviz vermemek Devletlerarası anlaşmazlıkları ve iç sorunları barışyoluyla çözmek (Yurtta Sulh, Cihanda Sulh) Dünya barışına katkıda bulunmak Barış Düzeninin Korunması Çabaları Milletler Cemiyeti’ne Giriş (1932) 1932 Temmuz'unda İspanya'nın teklifi, Yunanistan'ındesteğiyle Türkiye Milletler Cemiyeti'ne üye olmuştur(18 Temmuz 1932). Milletler Cemiyeti’nin kurulması Paris Barış Konferansı’nda alınan karar gereğince kuruldu ancak İngiltere gibi büyük devletlerin sömürge zihniyetine hizmet etmiştir. II. Dünya Savaşı’nın çıkmasına engel olamamıştır. Balkan Antantı (1934) İtalya ile Almanya arasında kurulan ittifakın Balkanlardaki devletleritehdit etmesi üzerine Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya arasında işbirliği sağlandı.(9 Şubat 1934) Locarno Antlaşması Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Belçika, Polonya ve Çekoslovakya 1 Aralık 1925'te, Londra'da imzalandı. Locarno Antlaşması’yla Almanya: uluslararası işbirliğine girmiş oldu. Montrö Boğazlar Sözleşmesi(1936) konferansa Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Japonya, Yunanistan ve Yugoslavya devletleri katıldı. Konferans sonundaMontrö Boğazlar Sözleşmesi imzalandı(20 Temmuz 1936) Egemenlik haklarımızı sınırlandıran hükümler kaldırılmıştır. 1 Aralık 1925 tarihinde Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Belçika, Polonya ve Çekoslovakya arasında uluslararası barışı korumaya yönelik bir anlaşma imzalanmıştır. Avrupa’daki siyasi gerginliği bir süre azaltan bu anlaşma aşağıdakilerden hangisidir? A) Locarno B) Brest-Litowsk C) Saint Germain D) Trianon E) Sykes-Picot (2012 LYS) Cevap: A Sadabat Paktı (1937) İtalya'nın Doğu ülkelerini hedef olan istilâ politikasınınbir sonucu olarak Orta Doğu'da ortak bir savunma sistemikurma amacıyla Türkiye, İran, Irak ve Afganistanarasında Tahran'daki Sadabat Sarayı'nda imzalanmıştır. Hatay Meselesi (1939) Kurtuluş Savaşı sırasında 20 Ekim 1921’de Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşması’na göre Hatay ve İskenderun için özel bir yönetimin kurulması kabul edilmiş idi. Fransa, Alman tehdidi nedeniyle Avrupa politikasına ağırlık vermek zorunda kalınca 1936’da Suriye ve Lübnan’dan mandasını kaldırdı. Halk oylamasından sonra 2 Eylül 1938’de bağımsız Hatay Cumhuriyeti kuruldu. 30 Haziran 1939’da Hatay Milli Meclisi aldığı bir kararla Türkiye’ye katıldı. Kellog Paktı 27 Ağustos 1928'de Paris'te, Amerika Birleşik Devletleri,İngiltere, Almanya, İtalya, Japonya, Polonya, Çekoslovakyave Belçika arasında Kellog Paktı imzalandı. Kellog Paktı ile savunmaya dayanmayan savaş kanun dışı sayılmış ve devletlerarası ilişkilerde barışçı yollara başvurulması esas alınmıştır. Savaşın ulusal siyasetin aracı olarak kullanılmasından vazgeçilmesi amacıyla 1928 yılında Fransa ve ABD Dışişleri Bakanları tarafından esasları belirlenen ve İngiltere, Almanya, İtalya, Belçika, Japonya gibi devletlerin de katıldığı pakt aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E) Bağdat Balkan Sadabat Kellogg-Briand Varşova (2012 LYS 4) Cevap: D 2 Pearl Harbour Baskını: Japonya’nın ABD deniz kuvvetlerine karşı yaptığı baskının adıdır. ABD, bu olay sonucunda savaşa katılmıştır. II. DÜNYA SAVAŞI (1939-1945) Nedenleri: I.Dünya savaşı sonunda galip devletlerin mağlup devletlerle ağır antlaşmalar imzalanması Aşırı ırkçı fikir akımlarının ortaya çıkması Barışı korumak amacıyla kurulan Milletler cemiyetinin galip devletlerin çıkarlarına hizmet etmesi Manda ve Himaye kavramının uygulanması Uzak Doğu’nun II. Dünya Savaşı’nın cephelerinden biri hâline gelmesinde aşağıdakilerden hangisi etkili olmuştur? A) B) C) D) SSCB önderliğinde Doğu Bloku’nun kurulması Çin Halk Cumhuriyeti ve SSCB’nin yakınlaşması Japonya’nın yayılmacı politika uygulaması Bölge üzerinde ABD ile SSCB arasında çıkar çatışmaları yaşanması E) Hindistan ve Pakistan’da bağımsızlık mücadelelerinin olması (2012 LYS 4) Cevap: C İtalya’da Mussolini iktidarının Faşizm akımını yayarak “Büyük Roma Devleti”ni kurma düşüncesi, Almanya’da Hitler’in Nazizm düşüncesi ile “Hayat sahası (Almanların yaşam alanı)” düşüncesini, Japonya’nın “Asya Ayalılarındır” düşüncesini gerçekleştirmek istemesi barışın bozulmasına etki etmiştir. I. Faşizm − Hayat Sahası II. Nazizim − Hayat Sahası III. Nazizim − Kara Gömlekliler İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Almanya’da ortaya çıkan fikir akımı ve yayılmacı politikayı amaçlayan kavramlar yukarıdakilerin hangilerinde doğru olarak verilmiştir? II. Dünya Savaşında Toplanan Konferanslar: Savaş sırasında ABD, İngiltere, SSCB gibi devletler arasında çeşitli dönemlerde yapılan görüşmelerdir. Atlantik Bildirisi (9 Ağustos 1941) ABD ve İngiltere arasında yapılan görüşmelerdir. ABD savaşta tarafsız olmasına rağmen bu bildiri ile tarafını belli etmiştir. Bildiride; Savaştan sonra toprak kazanılmayacak ilgili halkın onayı anılmadan toprak değişikliği yapılmayacak, Uluslar kendi geleceklerini kendileri saptayacaklar (selfdetermination), Uluslararası işbirliği gerçekleştirilip geliştirilecek, Temel hammaddelerden eşit biçimde faydalanılacak, İnsanlar korku ve açlıktan kurtarılacak Mihver devletleri silahtan arındırılacak ve savaştan sonra topyekun silahsızlanmaya gidilecek kararları alınmıştır. Bu maddeler daha sonra Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın içine de alındı Casablanca Konferansı (14–24 Ocak 1943) Washington Konferansı (12–26 Mayıs 1943) Quebec Konferansı ( 14–24 Ağustos 1943 ) I. Moskova Konferansı ( Ekim 1943) Konferansta Türkiye konusunda ise Türkiye’den önce hava alanlarının kullananımı talep edilecek, 1943 yılının sonuna doğru da savaşa katılması konusunda girişimde bulunulacak kararı alınmıştır. A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III (2010 LYS 4) Cevap: B Savaşın Avrupa’da Başlaması ve Yayılması Hitler’in baskısıyla 29 Eylül 1938 günü imzalanan Münih Anlaşmasıyla Sudet bölgesi Almanya’ya verilmiştir. 1 Eylül 1939'da, Alman birlikleri savaş ilan edilmeksizin Polonya sınırlarını basarak bu topraklan işgale başladı. Almanya'nın bu girişimi karşısında İngiltere ve Fransa, Almanya'dan askeri harekâtını durdurmasını, birliklerini Polonya'dan geri çekmesini istediler. Fakat bir cevap alamadılar. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa, 3 Eylül 1939'da Almanya'ya savaş ilan ettiler. Böylece de İkinci Dünya Savaşı başlamış oldu. Mihver Devletler: Almanya(Hitler), İtalya(Mussolini), Japonya(İmparator Hirohito)’dır. Hitler, İtalya ve Japonya ile 1940 yılında Berlin'de “Üçlü Pakt” imzaladı. Bu pakt, Avrupa ve Afrika’nın düzenlenme hakkını Almanya ve İtalya’ya, Asya'nın düzenlenme hakkını da Japonya veriyordu Kahire Konferansı (22-26 Kasım 1943) Türkiye’nin savaşa girme durumu da görüşülmüş ama bir sonuca varılamamıştır. Konferansa Türkiye'den İsmet İnönü katılmıştır Müttefik devletler: İngiltere(Churchill), Fransa, SSCB(Stallin) ve ABD (Roosevelt) ABD ve SSCB savaşın başlarında tarafsızdır. Tahran Konferansı (28 Kasım–1 Aralık 1943) Konferansta İkinci cephe ile ilgili olarak, Türkiye'nin de savaşa katılmasına karar verilmiştir. Önemli Kavramlar: Barbaossa Harekâtı: Almanya’nın SSCB’ye karşı saldırıya geçtiği harekat olup bunun sonucunda SSCB savaşa katılmıştır. Maginot Hattı: Fransa’nın Almanya sınırına yaptığı savunma hattıdır. Kartal Harekâtı: Almanya’nın İngiltere’ye karşı başlattığı hava saldırısıdır. Normandiya Çıkarması: ABD askerlerinin çoğunlukta bulunduğu Müttefik kuvvetlerinin Fransa’yı Alman işgalinden kurtarmak amacıyla başlattığı çıkartmadır. Alman kuvvetleri geri püskürtülerek Paris geri alınmıştır. Yalta Konferansı ( 4-11 Şubat 1945) Konferansta; Boğazlar statüsünün SSCB lehine değiştirilmesine, konunun Dışişleri Bakanları tarafından ele alınmasına, durumdan Türkiye'nin de haberdar edilmesine, Birleşmiş Milletlerin kurulması da kabul edildi ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin temel ilkeleri, 1 Mart 1945'e kadar ortak düşmana savaş ilan etmiş olanların üyeliğe alınmalarına karar verildi. Not:Bu karar üzerine Türkiye, 23 Şubat 1945'de Almanya ve Japonya'ya savaş ilan etti. 3 Kuruluşun idari şefidir. İnsan Hakları Konseyi: 19 Haziran 2006'da 47 üye olarak kuruldu. Potsdam Konferansı (17 Temmuz - 2 Ağustos 1945) Diğer Konferanslar savaşı sonlandırmak amacıyla toplanmışken Potsdam konferansı barışın nasıl sağlanacağı konusunu görüşmek üzere toplanmıştır Soykırım Suçunun Önlenmesine Ve Cezalandırılmasına Dair Sözleşme ( 12 Ocak 1951) Bu sözleşme özellikle Nazilerin Avrupa’da yaşayan Yahudilere karşı başlattığı soykırımın etkisiyle kabul edilmiştir. Bu Sözleşme bakımından, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden her hangi biri, soykırım suçunu oluşturur. Türkiye ile ilgili konferanslar: Kahire Konferansı Tahran Konferansı Adana Konferansı II. Dünya Savaşı’nda Türkiye’deki Önemli Gelişmeler II. Dünya Savaşı’nın Sonuçları Siyasi Gelişmeler Dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü’dür. İnönü Dönemi “ Milli Şef “ dönemi olarak adlandırılır. CHP, TBMM’de tek parti olarak görev yapmaktadır. Bu dönem CHP’nin tek parti yönetiminden çok partili hayata geçişte önemli bir evre olmuştur. Bu dönemde Alman Nazizm’i ve İtalyan Faşizmi ’nin etkisiyle Turancı ( Türkçü) akımlar güçlenmiştir. Almanya ise bu akımı destekleyerek Türkiye’nin SSCB’ye karşı savaş açmasını sağlamak istemiştir. Ancak hükümetin savaş dışı kalma politikası izlemesive savaşın sonuna doğru Almanya’nın yenilebileceğinin ortaya çıkması hükümeti SSCB ile ilişkileri düzeltmeye yönlendirmiştir. ABD, İngiltere ve SSCB savaştan galip çıktı. Komünizm hızla yayılmaya başladı. SSCB Orta Avrupa ve Balkanlar'da kendisine bağlı komünist yönetimler kurdu. Nazizm ve Faşizm rejimleri son buldu. Atom bombası ile dünya artık Nükleer Çağa adım attı. ABD ve SSCB dünya lideri olma yarışına girdiler. Sıcak savaş artık yerini Soğuk Savaşa bıraktı. Sömürgecilik dönemi sona ermeye başladı. Mısır, Hindistan, Pakistan, Tunus, Fas, Cezayir, Libya bağımsız oldu. ABD, Çin, İngiltere, Fransa ve SSCB öncülüğünde BM kuruldu. Birleşmiş Milletler (BM) 1945 Askeri Gelişmeler II. Dünya Savaşı’na hazırlık amacıyla 1938 Mayısında İngiltere ile 6 milyon sterlinlik silah alımı kredisini içeren bir Askeri kredi antlaşması imzalandı. Devlet gelirlerinin %43’ü savunma harcamalarına ayrılıyordu. Çatalca’da muhtemel bir Alman işgaline karşı Çakmak Hattı’nın yapım çalışmaları başlamıştır. Savaşın başlamasının ardından genel seferberliğe gidilmiş, 1.300.000 kişi silâhaltına alınmıştır. BM’ nin Kurulma fikri Yalta Konferansı’nda benimsendi. Birleşmiş Milletler Antlaşması (BM Şartı), 25 Nisan 1945'de San Francisco'da (ABD) toplanan BM Uluslararası Örgütlenme Konferansı (San Francisco Konferansı) sonucunda, aralarındaTürkiye'nin de bulunduğu 51 ülke tarafından 26 Haziran 1945'de imzalandı, 24 Ekim 1945'de yürürlüğe girdi. Merkezi ABD'nin New York şehridir. BM anayasası bu konferansta Fransa -İngiltere-Rusya- Çin ve ABD tarafından hazırlandı. Bu yüzden bugün bile BM'nin Güvenlik Konseyinde sadece bu 5 devletin veto hakkı vardır. Anayasa’da herhangi bir değişikliğin yapılabilmesi için Genel Kurul'un 3'te 2 çoğunluğu gerekir. Ancak Güvenlik konseyinin devamlı üyesi olan beş devletin de bu üçte iki çoğunluğun arasında olması gerekir. BM'nin başlıca 7 tane alt kuruluşu vardır. Genel Kurul: Bu kuruluşa tüm üyeler katılır. Her üye devletin 5 temsilcisi vardır. Her devletin 1 oy hakkı vardır. Yılda bir kez toplanır. Tavsiye kararı alabilir. Yeni ülkelerin kabulü, BM bütçesi ve barışın korunması için ayrılan bütçe gibi önemli konularda kararlar çoğunluğun üçte ikisi ile alınır. Diğer konular, salt çoğunluklakarara bağlanır. Güvenlik Konseyi: Barış ve güvenlikten sorumludur. Kararları tüm üye ülkeler İçin bağlayıcıdır. 15 üyeden oluşur. 5 tanesi beş büyük devlettir. Diğer 10 üye ise Genel kurul üyeleri arasından 2 yıllık bir dönem için seçilir. Karar için 9 oy gerekir. Beş büyük devletten biri aleyhte oy verirse karar veto edilir. Ekonomik ve Sosyal Konsey: Ekonomik ve sosyal kalkınmayı amaçlar. 54 Üyeden oluşur. Üyelerin hizmet süresi 3 yıldır. Vesayet Konseyi: Henüz kendi kendini idare edecek güce sahip olamayan milletlerin ilerlemesini sağlar. Onları sömürmeye kalkışacak ülkelerden korur. Bugün işlevini kaybetmiştir. Adalet Divanı: BM'nin en yüksek yargı organıdır. Hollanda'nınLahey Şehri'nde bulunur. Her biri ayrı milletten 15 yargıcı bulunur. Yargıçlar 3 yıl süre ile görev yaparlar. Buradaki karar daha çok tavsiye kararı niteliğindedir. AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) ile karıştırılmamalıdır. Sekreterlik: Ekonomik Gelişmeler Genel seferberliğe gidilerek erkek nüfusun önemli bir kısmının ( 1.300.000 kişi) silahaltına alınması üretim ve tarımı düşürürken tüketimi artırdı. Hükümetin cari harcamalar için fazla para bastırması enflasyonun artmasına yol açmıştır. Petrol Ofisi ve Et Balık Kurumu kuruldu. Narh sistemi benimsenerek fiyat belirleme uygulamasına gidildi. Varlık (Servet) vergisi ve Toprak Mahsulleri vergisi alınmaya başlandı. Ekmekte karne uygulamasına gidildi. Ticaret ve İaşe müsteşarlığı kuruldu Türkiye’de, I. varlık, II. toprak mahsulleri, III. emlak Vergilerinden hangileri, II. Dünya Savaşı’nın etkisiyle çıkarılmıştır? A) Yalnız I D) I ve II B) Yalnız II E) II ve III C) Yalnız III (2012 LYS 4) Cevap: D Eğitim ve Kültür Alanında Gelişmeler 17 Nisan 1940’da Köy Enstitüleri kurulmuştur. Ankara Devlet Konservatuarı Kanunu; tatbikat sahnesi temsilleri başlamıştır. 1946’da Milli Kütüphane kurulmuştur. 4 Almanya’da Nazi baskısından kaçan bilim adamları İstanbul ve Ankara Üniversitelerinde çalışmaya başlamıştır. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİ BATI BLOKU’NUN KURULMASI II. Dünya Savaşı’ndan sona ABD ile SSCB arasında Küba Krizine kadar sürekli bu olaydan SSCB’nin dağılmasına kadar dönem dönem görülen gerginlik ve sınırlı çatışmaya Soğuk Savaş denir. ( Soğuk Savaş özellikle siyasi, psikolojik, ekonomik, bilimsel ve teknoloji alanlarında görülmüştür.) Not: "Soğuk Savaş" deyimi ilk kez 1947 yılında ABD'li Bernard Baruch tarafından kullanılmıştır. TRUMAN DOKTRİNİ: ABD BaşkanıTruman’ın Amerikan Kongresi'ne 12 Mart 1947 günü gönderdiği mesajında, Türkiye ve Yunanistan'a 400 milyon dolarlık askeri yardım yapılması için kendisine yetki verilmesini istedi. Bu mesajda Türkiye'nin toprak bütünlüğünün korunmasının Ortadoğu düzeninin korunması için bir zaruret olduğu belirtiliyordu. ABD’nin SSCB’nin yayılmacı politikasına karşı Avrupa ülkelerine yaptığı askeri yardım paketidir. II. Dünya Savaşı’ndan Sonra Dünya Siyasetini Şekillendiren Gelişmeler MARSHALL DOKTRİNİ (PLANI) İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, ABD tarafından Avrupa ülkelerine yardımda bulunmak ve bu ülkeleri kısa zamanda geliştirip güçlenmelerini sağlamak amacıyla hazırlanan bir programdır. Marshall Programı'nın başlıca iki amacı vardı. Sağlanacak dış yardımlarla Avrupa ülkelerinin yıkılan ekonomilerinin onarımına ve kalkınmalarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak, Komünizmin Batı Avrupa'daki yayılışına engel olmaktı. Bu dönemde uluslararası siyaseti şekillendiren dört önemli gelişme yaşanmıştır: Geleneksel güç dengesinin merkezi ve en önemli öğesi olan Avrupa'nın ve Avrupa devletlerinin savaşta büyük bir tahribatla çıkması Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği'nin savaştan sonra süper güç haline gelmiş olmaları, Nükleer silahların geliştirilmesi, Dünyanın çeşitli bölgelerindeki sömürgeci devletlere karşı ulusal bağımsızlık hareketlerinin başlaması, I. Truman Doktrini II. Marshall Planı III. Balfour Deklarasyonu Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin komünistpartiler aracılığıyla Doğu Avrupa’da egemenlikkurması üzerine, Amerika Birleşik Devletleriyukarıdakilerden hangilerini uygulamaya koymuştur? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III (2010 LYS 4) Cevap: D Berlin Buhranı II. Dünya Savaşı'ndan sonra, Almanya'nın tümünde yapıldığı gibi Berlin şehri de dört işgal bölgesine ayrılmıştı ABD, İngiltere ve Fransa kendi işgal bölgelerinde Federal Alman Cumhuriyeti, SSCB ise kendi işgal bölgesinde Demokratik Alman Cumhuriyeti’ni kurmuştur. SOĞUK SAVAŞ GELİŞMELERİ DOĞU BLOKU’NUN KURULMASI KOMİNFORM Stalin, 5 Ekim 1947'de "Amerikan emperyalizminin bir aleti" olarak tanımladığı Marshall Planı' na (Avrupa Ekonomik Kalkınma planı) karşıt bir girişim olarak; SSCB, Polonya, Bulgaristan, Çekoslovakya, Romanya, Macaristan, Yugoslavya, Fransa, İtalya komünist partileri liderlerini bir araya getiren Kominform'u kurmuştur. Kominform, görünüşte Marshall Planı'na mukabele amacına yönelik bir adım olarak takdim edilmişse de, gerçekte amacı, dünya ve özellikle Avrupa Komünist hareketinin koordinasyonu ve AlmanSovyet Saldırmazlık Paktı ertesinde lağvedilen3. Enternasyonal'in fonksiyonlarını üstlenmekteydi Batı Avrupa Birliği İngiltere ve Fransa ile Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında başlayan toplantı, 17 Mart 1948 de Batı Avrupa Birliği’ni kuran bir antlaşmanın imzası ile sona erdi. Bu antlaşmaya göre beş devlet, aralarındaki her türlü işbirliğinden başka, taraflardan biri Avrupa’da bir silahlı saldırıya uğradığı takdirde, diğerleri her türlü vasıtalarlaonun yardımına gideceklerdi. NATO(North Atlantic Treaty Organization) 4 Nisan 1949 da 12 Batılı ülke arasında, kısa adı ile NATO (North Atlantic Treaty Organization) denen Kuzey Atlantik İttifakı kuruldu. Antlaşmanın başında, bu ülkelerin, milletlerin, demokrasi ilkeleri ile kişi hürriyetleri ve hukuk üstünlüğüne dayanan hürriyetlerini ve ortak savunmaları ile barış ve güvenliklerini korumak için birleşmiş oldukları belirtiliyordu. İçlerinden birine yapılmış bir saldırı hepsineyapılmış sayılacaktı. NATO'nun kuruluşu ile Sovyetlerin Avrupa'daki yayılması, o günden bugüne durdurulmuştur. Lakin 1949'a gelinceye kadar da Avrupa'nın mühim bir kısmını sınırları içine katmışlar veya kontrolleri altına almışlardır. Türkiye ve Yunanistan'ın 1952 de üye olmuştur. COMECON (Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi) (25 Ocak 1949) Sosyalist ülkeler arasında ekonomik işbirliği ve dayanışma amacıyla kurulan(25 Ocak 1949) ve Batı'da COMECON olarak adlandırılan uluslararası örgütün merkezi Moskova'dadır. VARŞOVA PAKTI (14 Mayıs 1955) 14 Mayıs 1955'te S.S.C.B, Çekoslovakya, Bulgaristan, Macaristan, Polonya, Doğu Almanya ve Arnavutluk (1968'de çekildi) tarafından kurulmuştur. Kurulma amacı NATO saldırısına karşı Doğu Avrupa ülkelerini savunmaktır. Avrupa Konseyi 5 Mayıs 1949′da, Avrupalı 10 devletin katılımıyla kurulan birliktir. Bunlar: Belçika, İngiltere, Danimarka, Fransa, Hollanda, İrlanda, İsveç, İtalya, Lüksemburg ve Norveç’tir. Birliğin amacı, üye ülkelerin 5 Irak’ta yapılan askeri darbenin ardından monarşinin yıkılması üzerine 24 Mart 1959'da da Irak, Bağdat Paktı'ndan çekildiğini resmen açıkladı. Irak'ın ayrılmasından sonra Pakt'ın merkezi Ankara oldu. 18 Ağustos 1959'da da Bağdat Paktı'nın adı 'Merkezi Antlaşma Örgütü" yani "CENTO" olarak değiştirildi. Örgüt, aslında savunma amacıyla kurulmuş olmasına rağmen; faaliyetlerini, üyeler arasında ekonomik, kültürel ve teknik işbirliği konularına yöneltti. 12 Mart 1979'da Pakistan'ın ve İran'ın ayrılması ile dağılma noktasına geldi. Türkiye, 13 Mart 1979'da, bu devletlerin CENTO'dan ayrılması kararlarını saygıyla karşıladığını ve bu durumda CENTO'nun bölgedeki işlevini fiilen kaybettiğini, örgütün ilgili anlaşma hükümleri gereğince sona erdirilmesi için gerekli işlemlerin yapılacağını açıkladı. Böylece, Bağdat Paktı'nı bir devamı şeklinde olan CENTO, hukuken olmasa bile fiilen sona ermiş oldu. ortak mallarını ve ilkelerini koruma ve yayma; iktisadi gelişimlerini sağlamak amacıyla, aralarında daha sıkı bir işbirliği oluşturmaktır Türkiye, Avrupa Konseyi’ne 1949 yılında katıldı. Avrupa Konseyi’nin üye sayısı, kuruluşundan yirmi yıl sonra 18′e yükseldi. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Schuman Planı 9 Mayıs 1950'de Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman'ın Batı Almanya ve Fransa' da çelik ve kömür üretimini denetleyecek tek bir organ oluşturması ve bu ortaklığın diğer Avrupa ülkelerinin üyeliğine ve Birleşmiş Milletlerin işbirliğine de açık tutulması konusunda önerdiği plandır. Bu plan 18 Nisan 1951’de Batı Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya Dışişleri Bakanlarının katıldığı Paris konferansında kabul edilmiş ve Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kurulmuştur. Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu 1958 Roma Antlaşmasıyla, "Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu"na (EURATOM) dönüştü. Eisenhower Doktrini Eisenhower Doktrini iki bakımdan Amerikan dış politikası için mühim bir gelişmeyi ifade etmekteydi. Birincisi, Amerika'nın Orta Doğu ile bağlantı alanını bir hayli genişletmesidir. Her ne kadar Amerika Orta Doğu ile ilgisini ilk defa Truman Doktrini ile göstermiş ise de, Truman Doktrini sadece Türkiye ve Yunanistan'a ve yine sadece askeri yardım yapılmasını öngörmekteydi. Hâlbuki Eisenhower Doktrini, bütün bir Orta Doğu bölgesini içine alıyor ve Amerikan askerinin kullanılması suretiyle, bölgedeki ülkelerin komünizme karşı savunulmasını da üzerine alıyordu. Avrupa Ekonomik Topluluğu Avrupa Ekonomik Topluluğu, 25 Mart 1957 tarihinde imzalanan Roma Antlaşması ile kuruldu. Topluluk, Altı kurucu üye arasında, (Belçika, Almanya, Fransa, Hollanda, Lüksemburg ve İtalya) ekonomi politikalarının yaklaştırılmaları yoluyla bir ortak pazarın kurulmasını, ekonomik faaliyetlerin uyum içinde gelişmesini, daha sıkılaştırılmasını öngörmekteydi. İsrail’in Kurulması ( 1948) İsrail Devleti’nin kurulmasında Balfour Deklarasyonu oldukça önemli bir paya sahiptir. Lord Arthur Balfour, 2 Kasım 1917 tarihinde Filistin topraklarında bir Musevi devleti kurulması konusunda İngiliz hükümetinin destek vereceğini bildirmiştir. ORTADOĞU’DAKİ GELİŞMELER Süveyş Krizi 23 Temmuz 1952’de Hür Subaylar Komitesi’nin yaptığı askeri darbeyle yarbay Cemal Abdünnasır Mısır’ın yönetimini ele geçirmiştir. 1956 yılında Nasır, yıllık 100 milyon dolar geliri olan İngiliz - Fransız ortaklığındaki Süveyş Kanalı’nı millileştirdiğini ilan etti. Nasır’ın Süveyş’in milletlerarası kontrole bırakılması teklifini reddetmesi üzerine İngiltere, Fransa ve İsrail bir araya gelerek Süveyş’i ele geçirmek için bir plan hazırladı. Bu plana göre İsrail Mısır’a savaş açacak, İngiltere ve Fransa ise taraflar arasındaki savaşa son vermek için bölgeye asker çıkaracak ve kanalı ele geçireceklerdi.Bu plan gereğince İsrail, 29 Ekim 1956 günü birdenbire Mısıra karşı saldırıya geçti. İngiltere ve Fransa taraflara verdikleri çatışmanın sona erdirilmesi ültimatomunun ardından Akdeniz üzerinden bölgeye asker çıkarmaya başladı. Amerika, Fransa ve İsrail’e sert bir ihtarda bulunarak Mısır topraklarından çekilmelerini istedi. İki taraftan gelen bu ağır baskılar karşısında bu devletler daha ileriye gidemediler ve Mısırdan çekilmek zorunda kaldılar. Süveyş Kanalı da temizlenerek 1957 Martında dünya deniz trafiğine yeniden açıldı. Kasım 1917’de İngiltere Dışişleri Bakanı tarafından Siyonist Federasyonu Başkanı’na gönderilen mektupla, İngiltere’nin Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasını kabul ettiği resmen bildirilmiştir. Bu tarihten sonra Yahudiler büyük kitleler hâlinde Filistin’e göç etmeye başlamışlardır. Yahudi devleti kurulması konusunda bir dönüm noktası kabul edilen bu belge aşağıdakilerden hangisidir? A) Schuman Bildirgesi B) Balfour Deklarasyonu C) Marshall Planı D) Truman Doktrini E) Helsinki Nihai Sened (2012 LYS 4) Cevap: B 14 Mayıs 1948 günü Tel-Aviv'de toplanan Yahudi Milli Konseyi, İsrail Devleti'nin kuruluşunu ilan etti. İsrail Devleti kurulur kurulmaz, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları 15 Mayıstan itibaren İsrail’in üzerine yürümeye başladılar. Birinci Arap-İsrail savaşı başlamıştı. Bağdat Paktı Fransa ve İngiltere’nin Ortadoğu’daki etkinliğini azalınca Sovyet Rusya'nın Orta Doğu'ya sızmasını önlemek maksadıyla Orta Doğu ülkeleri arasında bir ittifak kurma fikri, esasında Amerika'dan gelmiş, fakat fikir Türkiye tarafından gerçekleştirilerek, 1955 Şubatında Türkiye ile Irak arasında Bağdat'ta bir ittifak antlaşması imzalanmıştır. Nisan 1955'te İngiltere, Eylül 1955'te Pakistan ve Kasım 1955'te İran Bağdat Paktına katılarak, ittifak genişletilmiştir. Bağdat Paktı'nın kurulması Türk-Sovyet ilişkilerini daha da gerginleştirdi. Ayrıca, Irak hariç Arap devletleri ile Türkiye arasındaki münasebetler olumsuz bir seyir takip etmeye başladı. 1948-49 Arap-İsrail Savaşı bir yıl kadar sürdü. Araplar her yerde ağır yenilgiye uğradılar. İçlerinde en iyi savaşanı Ürdün ordusu oldu. İsrail Araplarla yaptığı muharebelerde çok başarılı olduğu için, ateşkes anlaşmalarının çizdiği fiili sınırlar içindeki İsrail toprakları, Birleşmiş Milletlerin taksim kararında kendisine verilenden çok genişti. İsrail Filistin topraklarının hemen hemen dörtte üçünü ele geçirdi. 1948-1949 Arap-İsrail Savaşı’nın Sonuçları: Savaş Filistin'de yaşayan bir milyon kadar arabı yerinden yurdundan etmiş ve bir Mülteciler Meselesi ortaya çıkmıştır. Küçük bir İsrail ordusu karşısında beş Arap devletinin askeri gücünün yenik duruma düşmesi, Arap dünyasında "milliyetçilik" CENTO 6 duygusunu güçlendirmiş ve bir Arap Milliyetçiliği hareketi ivme kazanmıştır Bandung Konferansı Bandung Konferansı, Hollanda'nın sömürgesi iken, 1945'ten sonra sürdürdüğü bir bağımsızlık mücadelesi sonunda, 1949'da, bağımsızlığını kazanan Endonezya'nın teşebbüsü ile, 18-24 Nisan 1955 tarihlerinde yine Endonezya'nın Bandung şehrinde toplanmış olup, Asya-Afrika Konferansı adını almıştır. Konferansın amacı, yeni bağımsızlıklarını alan Afrika ve Asya ülkelerinin, Amerika ve Sovyet Rusya gibi iki büyük nükleer güç karşısında varlıklarını korumak için bir birlik ve dayanışma sağlamaktı. UZAKDOĞUDAKİ GELİŞMELER KORE SAVAŞI: Amerika, 10 Mayıs 1948 de Güney Kore'de seçimler düzenledi ve bunun neticesinde de SyngmanRhee'nin başkanlığında Güney Kore Cumhuriyeti kuruldu. SSCB, Kuzey Kore'de 1948 Ağustosunda kendilerine göre bir seçim düzenlediler ve onlar da kuzeyde, 9 Eylül 1948 de Kore Halk Cumhuriyeti'ni kurdular. SSCB Amerika’yı Asya kıtasından atmak için Moskova'nın talimatı ile Kuzey Kore kuvvetleri 25 Haziran 1950 sabahından itibaren Güney Kore'ye karşı saldırıya geçti. Amerika Birleşmiş Milletleri derhal harekete geçti. Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler Antlaşması hükümleri gereğince, Güney Kore'nin yardımına gönderilmek üzere, çeşitli milletlerin askerlerinden meydana gelen, fakat esas yükü Amerika'nın sırtlandığı bir Birleşmiş Milletler Kuvveti teşkil etti. 1950 Haziranında başlayan Kore savaşı, 1953 Temmuzunda Panmunjom Mütarekesinin imzası ile neticelenmiştir. Bu mütarekeyle Kuzey ve Güney Kore arasındaki sınır yine 38'inci enlemdi. Bu üç yıllık süre içinde taraflardan hiç biri kesin bir üstünlük gösterip zafere gidememiştir. Türkiye Birleşmiş Milletler Kuvveti'ne bir tugaylık bir kuvvetle katıldı. Böylece Türkiye NATO’ya katılma yolunda önemli bir adım atmıştır. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRK DIŞ POLİTİKASI Türkiye II. Dünya Savaşı’ndan sonra SSCB’nin baskısı üzerine Batı Bloğu’na yakın bir politika izlemeye önem vermiştir. Türkiye’nin NATO’ya üye olması SSCB’nin yayılmacı bir politika izlemezi ve Cominform’u kurarak Doğu Bloku’nu oluşturması üzerine Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya üye olarak alınmasına oybirliği ile karar verdi. TBMM. ’de 18 Şubat 1952’de Kuzey Atlantik Antlaşmasını tasdik etmiş böylece Türkiye NATO’ya resmen üye olmuştur. Avrupa Konseyi’ne Üyelik Türkiye 8 Ağustos 1949’da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin davetiyle beraber Yunanistan ve İzlanda ile birlikte konseye katılmıştır. Balkan İttifakına Katılma ABD’nin Avrupa’da SSCB kontrolü dışındaki tek komünist devlet olan Yugoslavya ile NATO’ya girmesi kesin olan Yunanistan ve Türkiye’nin bir ittifak yaparak SSCB’nin Akdeniz ve Balkanlarda de yayılmasını engellemek istemesi üzerine Balkan İttifakı kurulmuştur. 9 Ağustos 1954'te üç ülke arasında Bled Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre taraflar, aralarından herhangi birine ya da birkaçına yönelen bir saldırıyı kendilerine de yapılmış sayarak askeri güç de dâhil her türlü önlemi alacaklardı. Ama daha paktın ilk günlerinden itibaren Türkiye ve Yugoslavya arasında görüş ayrılıkları ortaya çıkmış ve 1955'ten itibaren Sovyetlerle ilişkilerini düzeltmeye başlayan bu ülkenin pakta ilgisi azalmıştır. Türkiye ile Yunanistan arasında Kıbrıs sorununun ortaya çıkmasıyla da Paktın doğurduğu olumlu hava silinmeye başlamıştı. Pakt 1960 yılına kadar devam etmiş 1960 Haziranında da resmen sona erdiği açıklanmıştır. Kore’ye uluslararası bir güç gönderilmesi kararlaştırıldığındailk asker göndermeye karar veren birkaç ülkedenbiri de Türkiye olmuştur. Türkiye’nin bu tutumu, I. Kuzey Atlantik Paktı, II. Balkan Paktı, III. Bağdat Paktı ittifaklarından hangilerine girişini kolaylaştırmıştır? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III (2010 LYS 4) Cevap: A SEATO Amerika'nın bu bölgeyi korumak istikametinde attığı ilk adım tam bağımsızlıklarını kazanmış bulunan Tayland, Laos, Kamboçya ve Güney Vietnam'a askeri ve ekonomik yardımlarını arttırmak oldu. İkinci adım, SEATO veya Manilla Paktı denen Güney-Doğu Asya Antlaşma Teşkilatı (South East Asia Treaty Organization)nın kurulmasıdır. Bu kollektif savunma sistemi, Eylül 1954 de, Amerika İngiltere ve Fransa ile Uzak Doğu ülkelerinden Yeni Zelanda, Avustralya, Filipinler, Tayland ile Pakistan'ın katılması ile kurulmuştur. SEATO'nun imzası ile Amerika Sovyet Rusya ve müttefiki Çin etrafında, Avrupa'nın Atlantik kıyılarından Pasifiğe kadar uzanan bir ittifaklar çemberi meydana getirmiş oluyordu Bağdat Paktı ve CENTO üyeliği ABD’nin Sovyet yayılmacılığına karşı Ortadoğu’da ortak bir savunma ve işbirliği kurmak istemesi üzerine kurulan Bağdat Paktı’nın kuruluşunda Türkiye oldukça önemli bir rol oynamıştır. ABD’nin yoğun desteğine rağmen 20 yıl devam eden örgüt, 12 Mart 1979'da Pakistan'ın ve İran'ın ayrılması ile dağılma noktasına geldi Türkiye, Soğuk Savaş Dönemi’nde SSCB’nin baskılarına karşı ABD ve Batılı devletlerle iş birliği yaparak kendi güvenlik alanını genişletmeye çalışmıştır. Aşağıdakilerden hangisi, Türkiye’nin bu amaçla katıldığı örgütlerden biri değildir? Afrika Birliği Teşkilatı 25 Mayıs 1963 tarihinde kuruldu, 9 Temmuz 2002'de dağıldı. Afrika Birliği (African Unity – AU), bu kurumun yerini aldı. Temel amacı Afrika ülkeleri arasında dayanışma ve işbirliğini artırmaktır. Merkezi Etiyopya'nın Addis Ababa şehri idi. Örgüt Şartı'nı 32 devlet imzalamıştır. A) Avrupa Konseyi B) NATO C) Balkan Paktı D) Bağdat Paktı E) Avrupa Ekonomik Topluluğu 7 (2012 LYS 4) Cevap: E sokağa da yansıdı. İstanbul ve Ankara’da çıkan olaylar bu şehirlerde sıkıyönetimin ilan edilmesine yol açtı. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, TBMM Başkanı Refik Koraltan ve Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere Demokrat Parti'liler tutuklandı. Demokrat Parti, 29 Eylül 1960'da kapatıldı Milli Birlik Komitesi idam cezalarından üçünü onayladı. Tutuklu bulunan Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 16 Eylül 1961'de,Başbakan Adnan Menderes ise ertesi gün İmralı Adası'nda idam edildi. Celâl Bayar ve Refik Koraltan ile 11 kişinin idam cezası ömür boyu hapse çevrildi. SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE TÜRKİYE’DE MEYDANA GELEN ÖNEMLİ GELİŞMELER Siyasi Gelişmeler Demokrat Parti’nin (DP) Kuruluşu Bu dönemde CHP’nin içinde Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu kabulü sırasında parti içi muhalefet oluşmuş buy muhalefetin başını Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan çekmiştir. Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan’ın verdiği “ Dörtlü Takrir”in reddi üzerine bu kişilerin parti kurma çalışmaları başlamıştır. Celâl Bayar, cumhurbaşkanından gerekli desteği aldıktan sonra 7 Ocak 1946 günü Demokrat Parti (DP) kuruldu. VI.1961 Anayasası 1960 hükümet darbesinden sonra hazırlanarak 9 Temmuz 1961'de kabul edilen 1961 Anayasası olarak bilinen anayasa değişikliği, 1924 Anayasası'nı yürürlükten kaldırmıştır. 1961 Anayasası Soğuk Savaş dönemine aykırı olarak özgürlükleri arttıran Türkiye'nin en demokratik anayasasıdır. 9 Temmuz 1961'de halkın oyuna sunularak oylamaya katılanların %60,4’ü tarafından kabul edilmiştir. 1982 Anayasası'na kadar yürürlükte kalmıştır. 1961 Anayasası ile; - Güçler ayrılığı sağlanmıştır. ( Yasama-Yürüme-Yargı ) - Yasama gücü: Cumhuriyet Senatosu ve Millet Meclisi olmak üzere iki meclistir. - Yürütmenin dışında bağımsız yargı organları kurulmuştur. - Yasamadan çıkan yasaların anayasaya uygunluğunu kontrol eden Anayasa Mahkemesi kurulmuştur. - Yürütmenin, yönetimin tüm eylemleri, kararları anayasal bir kuruluş olan Danıştay denetimine verilmiştir. Yani TBMM egemenlik hakkını kullanan tek organ olmaktan çıkıp Anayasa'da sözü edilen yetkili organlardan biri olmuştur. - Kişinin temel hak ve özgürlükleri Anayasa ile güvenceye alınmıştır. - 1961 Anayasası ile tam bir parlamenter sisteme geçilmiştir. Demokratik, sosyal ve hukuk Devlet Anlayışı güçlenmiştir. Aşağıdakilerden hangisi, Haziran 1945’te Dörtlü Takrir olarak bilinen önergeyi imzalayan ve sonraki süreçte Demokrat Parti’yi kuran devlet adamlarından biri değildir? A) Celâl Bayar B) Hasan Polatkan C) Fuat Köprülü D) Refik Koraltan E) Adnan Menderes (2010 LYS 4) Cevap: B II.1946 Seçimleri DP’nin baskıları üzerine CHP Milletvekili Seçim Yasası’nı değiştirmiş ve Cumhuriyet tarihinde ilk defa tek dereceli seçim esasına geçilmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin ilk çok partili genel seçimi olan bu seçim adli denetim dışında, açık oy, gizli sayım ve çoğunluk sistemi esasına göre yapıldı. (açık oy – gizli tasnif) Bu usulsüzlüklerinden dolayı "şaibeli seçim" şeklinde de anılmıştır. Bu genel seçim ile TBMM 8. dönem milletvekilleri seçilmiştir. Ekonomik Gelişmeler 1947 yılında IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlara üyelik kabul edildi Türkiye 1948’de Marshall Planı yardım kapsamına alınarak OEEC’ye (Avrupa İktisadi İşbirliği Örgütü) üye olmuştur. III. 1950 Seçimleri Bu seçimlerde ilk defa "gizli oy, açık tasnif" sistemi uygulanmıştır IV. Demokrat Parti İktidarı 14 Mayıs 1950 günü yapılan seçimler Türkiye'de 27 yıllık tek parti devrini sona erdirdi.1923'ten beridir tek başına ülkeyi idare eden Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı halkoyu ile Demokrat Parti'ye devretti. DP Genel Başkanı, İzmir milletvekili Celâl Bayar 453 milletvekilinin katıldığı oylamada 387 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti'nin üçüncü cumhurbaşkanı seçildi. Hükümeti kurmakla DP Aydın Milletvekili Adnan Menderes görevlendirildi. Aynı gün Menderes kendisinin ilk Cumhuriyet’in 19.hükümetini kurdu. Not: 1950 seçimleri tarihimizde "Beyaz Devrim" olarak adlandırılmıştır. Bu dönemde Türkiye’ye Marshall Planı çerçevesinde ABD yardımları başladı. NATO’ya üyelik kabul edildi. V.27 Mayıs Askeri Müdahalesi İktidar – Muhalefet arasındaki çekişme hükümetin muhalif düşüncede olanları tutuklamaya kadar geniş yetkilere sahip bir Tahkikat Komisyonu kurmasına yol açtı. Mecliste yaşanan çekişme 8 SOĞUK SAVAŞ DÖNEMİNDE DÜNYADA MEYDANA GELEN BİLİMSEL, TEKNOLOJİK VE KÜLTÜREL GELİŞMELER Sputnik Uydusu: 1950´lerin başında hem ABD hemde SSCB uzaya ilk uyduyu fırlatmak için birbirleriyle bir yarış içine girmişlerdi. ABD´nin başarısız denemelerinin ardından hiç beklenmedik bir zamanda SSCB, bir basketbol topu büyüklüğünde 85 kg ağırlığındaki Sputnik I uydusunun yörüngeye oturtulduğunu açıkladı.Sovyetler, 3 Kasım 1957´de bu kez uzaya giden ilk canlı olan Layka adlı köpeği taşıyan Sputnik II uydusunu da başarıyla fırlattı.Bu Uzay Yarışını SSCB’nin kazandığı anlamına geliyordu. Bu dönemdeki diğer önemli buluşlar: Transistör (1947) , Kalp pili ( 1950) Lazer ( 1960), 1946 John Mauchy ve John Eckert'in geliştirdiği, Amerika'nın ilk elektronik bilgisayarı ENIAC halka gösterildi. 1947 Edwin Land bir dakikadan az bir sürede siyah beyaz fotoğraf çıkaran polaroid makineyi icat etti. 1948 Willard Franck Libby, radyoaktif karbonla (karbon 14) tarihleme yöntemini geliştirdi. 1949 İngiliz yazar George Orwell, ''1984''ü yazdı. 1949 SSCB'de ilk atom patlaması oldu. 1951 Kaptan Cousteau, Calypso Okyanus Gemisi'yle ilk yolculuğuna çıktı. 1952 İlk bilgisayar IBM-701 piyasaya çıktı. 1952 Fransa'yla İngiltere arasında ilk uluslar arası televizyon bağlantısı kuruldu. 1952 Fransız romancı François Mauriac, Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı. 1953 Francis Crick ile James Watson DNA molekülünün yapısını keşfetti. 1954 Nükleer enerjiyle çalışan ilk denizaltı Nautilus, ABD tarafından suya indirildi. 1962 Telefon konuşmalarının yanında canlı televizyon görüntülerini de ileten Telstar adlı uydusu fırlatıldı. 1962 Ünlü müzik topluluğu Beatles, ilk plağının kaydını yaptı YUMUŞAMA DÖNEMİ Yumuşama, ayrıca, soğuk savaş döneminde Doğu-Batı ilişkilerinde çatışma ve gerginliğin azaldığı tarihsel bir dönemi tanımlamak için de kullanılmaktadır. 1962 Küba Bunalımı’ndan sonra ABD ile SSCB’nin nükleer bir savaşın eşiğinden dönmesi iki devleti birbirlerine karşı gerginliği azaltıcı ve daha yumuşak bir siyaset izlemeye yöneltmiştir. Aşağıdakilerden hangisi, II. Dünya Savaşı’ndan sonra bilim alanındaki gelişmelerden biridir? A) Atom bombasının yapılması B) Teleskobun icat edilmesi C) Elektrik ampulünün icat edilmesi D) Fotoğraf makinesinin icat edilmesi E) Uzaya uydu gönderilmesi (2010 LYS 4) Cevap: E Yumuşamanın Etkileri Yumuşama Dönemiyle beraber Doğu ve Batı Avrupa devletleri arasında AGİK Görüşmeleri başlamış ve ilişkiler güçlenmiştir. ABD, SSCB’ye karşı denge unsuru sağlamak amacıyla Çin’le ilişkilerini güçlendirmiştir. ABD ile SSCB arasında nükleer savaş tehlikesini azaltmak amacıyla SALT ( Nükleer Silahları Sınırlandırma Görüşmeleri) Görüşmeleri başlamıştır. Doğu ve Batı blokları dışında “ Üçünçü Dünya Ülkeleri” denilen ülkelerin katılımıyla “ Bağlantısızlar Hareketi” ortaya çıkmıştır. Aşağıdakilerden hangisi, 1940-1960 yılları arasında yapılan icat ve keşiflerden biri değildir? A) Lazerin icat edilmesi B) İlk nükleer reaktörün kurulması C) İlk kalp naklinin yapılması D) Çocuk felci aşısının geliştirilmesi E) DNA’nın kimyasal yapısının çözülmesi (2012 LYS 4) Cevap: C Küba Bunalımı ve Bloklar arası İlişkilere Etkisi (1962) Fidel Castro'nun 1959 yılında iktidarı ele geçirmesinden sonra, 1960 ve 1961 yıllarında, komünistler Küba siyasetine hâkim oldular. Bu arada da Küba, Sovyet Rusya ile sıkı ilişkiler kurdu ve askeri bakımından güçlendi. Bu arada Sovyetler Küba'ya tüm dünyadan habersiz ABD’yi vurabilecek güdümlü füzeler yerleştirdi. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Kennedy, 22 Ekim 1962'de yaptığı televizyon konuşmasında, Sovyetler Birliği'nin Küba topraklarına, Amerika'nın büyük bir kısmını vurabilecek nükleer başlıklı füzeleri gizlice yerleştirdiğini açıklayarak, Kruşçev'den füzelerin hemen sökülmesini istedi. Sovyetler Birliği, Türkiye'de bulunan Jüpiter füzelerinin de sökülmesi kaydıyla Küba'daki füzelerin sökülmesini kabul etmiştir. Aşağıdakilerden hangisi, 1962 yılında SSCB’nin Küba’ya füze yerleştirmesiyle başlayan ve SSCB ile ABD arasındaki ilişkileri daha da gerginleştiren Küba Buhranı’nın Türkiye’yi ilgilendiren sonuçlarından biridir? A) Türkiye’deki ABD’ye ait Jüpiter füzelerinin sökülmesi B) Türkiye’nin Kore’ye asker göndermesi C) Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Teşkilatına alınması D) Türk topraklarının NATO güvencesi altına alınması E) Türkiye’ye Truman Doktrini doğrultusunda Amerikan desteğinin artması (2012 LYS) Cevap: A Amerika Birleşik Devletleri Deniz Kuvvetleri harekete geçerek Küba'yı kuşattı. Bu durum iki süper devleti bir nükleer savaşın eşiğine kadar karşı karşıya getirdi. 9 Ancak, bunun ortaya çıkardığı büyük tehlike ve Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği'nin politik ve askeri alanlarda dengeye ulaştıklarını anlamaları, bir çatışmayı önlediği gibi, iki devlet arasındaki ilişkilerde bir yumuşamanın, dolayısıyla bloklar arası ve devletlerarası ilişkilerde değişimin de başlangıcı oldu. Keşmir Sorunu Pakistan ve Hindistan arasında 1947 Ekim ayında Pakistan'a bağlı güçlerin Keşmir'in bir bölümünü Srinagar'a kadar işgal etmesi üzerine, Hint Birlikleri'nin de Hindistan işgali altındaki Keşmir'in bugünkü yazlık başkent olan Srinagar'ı ele geçirmesiyle bir kontrol hattı şeklindeki bugünkü sınır ortaya çıktı. Keşmir Bölgesi, Pakistan'ın elindeki ve Keşmir'in yaklaşık yüzde 30'unu oluşturan Azad Keşmir (Özgür Keşmir) ve kalan kısmı işgal eden Hindistan kontrolündeki Keşmir Vadisi, Jammu ve Ladakh bölgeleri şeklinde ikiye bölünmüş oldu. Bu durum bugünün iki nükleer gücünün arasında yıllardır süren bir sorunu da kaçınılmaz şekilde ortaya çıkarmış oldu. Stratejik Silahları Sınırlandırma Anlaşmaları ( SALT Görüşmeleri) (1963-1979) Sovyetlerin Afganistan’ın İşgali Küba Bunalımı’nda ortaya çıkan nükleer problemin tehlikesinin anlaşılması üzerine, bir daha böyle bir problemle karşılaşmamak için; SALT-I Stratejik Silahlan Sınırlandırma görüşmeleri 26 Mayıs 1972 tarihli Moskova Anlaşması'nın yapılmasıyla sona erdi. SALT-II 18 Haziran 1979'da ABD ve Rusya arasında imzalanan “Bütün stratejik füzelerle uzun menzilli bombardıman uçaklarının miktarını sınırlandırma” antlaşmasıdır.(SSCB’nin Afganistan’ı işgaliyle yürürlükten kalkmıştır) Afganistan’da kral Davud’un devrilmesinde sonra iktidara gelen Halk Partisi’nin Marksist ve Leninist politikalarına karşı halkın ayaklanması üzerine hükümet SSCB’den yardım istemiştir. Sovyetler, 27 Aralık 1979'da ülkeyi fiilen işgal ettiler. Devlet başkanı Hafızullah Amin öldürüldü ve yerine Babrak Karmal getirildi. Sovyet işgaline tepki olarak, ABD ve 70'e yakın ülke Moskova'da düzenlenen 1980 Yaz Olimpiyatları'na katılmadı. BAĞLANTISIZLAR HAREKETİ 1960’lardan itibaren milletlerarası alanda yeni bir faktör olarak ortaya çıkan önemli olaylardan biri de Doğu ve Batı Bloklarının dışında Bağlantısızlık (Non-Alignment) adı ile yeni bir devletler gruplaşmasının ortaya çıkmasıdır Bağlantısızlık; hiçbir Bloğa veya askeri ittifaka bağlı olmama hareketidir. Bu hareketin ilk teşkilatlanması 1961 Yılı’nda Yugoslavya lideri Tito ile Mısır Devlet Başkanı Nasır’ın girişimleri ile olmuştur. Bu iki liderin teşebbüsleri ile, Eylül 1961’de Belgrad’da 25 tarafsız ülkenin katılması ile bir konferans toplandı. Bu konferanstan 25 maddelik bir deklarasyon ile Amerika ve Rusya’ya bir barış çağrısı çıktı. Vietnam Savaşı II. Dünya Savaşı’ndan sonra Japon işgalinin son bulmasıyla Fransız sömürgesi olan Vietnam’da Komünistlerle Milliyetçiler arasında iç savaş başlamıştı. ABD'de Fransa Vietnam'dan çekilince, Birleşmiş Milletlerle beraber, 17. paraleller sınır olmak üzere Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrılmasını sağlamıştır. Kuzeydeki Komünistlerin güneye saldırmasıyla başlamış ABD’nin müdahalesiyle uluslar arası bir boyut kazanmıştır. Savaşı S.S.C.B, Çin, Kuzey Kore, K.Vietnam kazandı. Kuzey Vietnam ve Güney Vietnam 1975 yılında birleştiler. ARAP – İSRAİL SAVAŞLARI Helsinki Nihai Senedi (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı) ( 1975) 1967-68 Arap İsrail Savaşları 5 Haziran 1967 günü saat 08.00’de İsrail birliklerinin taarruzuyla başlayan savaşta, İsrail önce Ürdün ve Suriye’ye karşı savunma ve Mısır’a karşı saldırı yapmıştır. Mısır’ın yenilmesi ve Süveyş Kanalı’nın ele geçirilmesi üzerine Suriye ve Ürdün’e saldıran İsrail ordusu Suriye’den Golan Tepelerini aldı. Birleşmiş Milletlerin, 10 Haziran 1967 günü saat 19.30'da "ateşkes" çağrısı üzerine çarpışmaya son verildi. Savaşın sonunda: İsrail Süveyş Kanalına kadar olan toprakları ele geçirmiş, Mülteci sorunu daha da artmıştır. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı, Helsinki'de çalışmalarına başlamıştır. 1 Ağustos 1975'de Helsinki Nihai Senedi'nin (Sonuç Belgesi olarak da anılmaktadır) 33 Avrupa ülkesi (Arnavutluk hariç tüm Avrupa ülkeleri) ile ABD ve Kanada tarafından Devlet veya Hükümet Başkanları düzeyinde imzalanmasıyla hayata geçmiştir. AGİK'in anayasası sayılan 10 ilke şunlardır: Egemen eşitlik ve egemenliğe saygı, Kuvvet kullanmaktan veya kuvvet kullanma tehdidinden kaçınma, Sınırların ihlal edilmezliği, Devletlerin toprak bütünlüğünün korunması, Anlaşmazlıkların barışçı yollardan çözümü, İçişlerine karışmama, İnsan hakları ve temel özgürlüklere saygı, Halkların eşit haklardan ve kendi kaderlerini tayin hakkından yararlanması, Devletler arasında işbirliği, Uluslararası hukuktan doğan yükümlülüklerin iyi niyetle yerine getirilmesi. Not: Nihai Senet, uluslararası hukuk açısından bağlayıcı bir belge olmayıp siyasi bağlayıcılığa sahip bulunmaktadır. 1973 Arap - İsrail Savaşları (Yom Kippur Savaşı) 1967 Savaşı sonrasında ümitlerini BM’ye ve ABD – SSCB görüşmelerine bağlamış olan Arap devletleri umduklarını bulamayınca hızla silahlanma faaliyetlerine girişmişlerdir. Mısır ve Suriye orduları, İsrail'in en büyük bayramını kutladığı gün (Yom Kippur), yani 6 Ekim 1973 günü başlayan taarruzuna İsrail önce Suriye tarafına ağırlık vererek karşı koymuş, Suriye ordusunu bertaraf ettikten sonra Mısır’a yönelmiş Süveyş’in batısına asker çıkarmayı başarmıştır. 26 Ekim’de BM Barış Gücünün gelmesiyle İsrail ateşkese uymuştur. CAMP DAVİD ANTLAŞMASI 10 1973'te gerçekleşen Yom Kippur Savaşı'ndan sonra ABD dışişleri bakanı Henry Kissinger Mısır'la İsrail arasında bir mekik diplomasisi başlattı. Bu diplomasinin ürünü de 17 Eylül 1978 tarihinde imzalanan Camp David anlaşması oldu. Anlaşmaya göre İsrail 1967 Haziran savaşında işgal ettiği Sina yarımadasından çekilecek buna karşılık Mısır, İsrail'i resmen tanıyacak ve onunla diplomatik ilişkileri başlatacaktı. Böylece ilk kez bir Arap ülkesi İsrail'i resmen tanımış ve işgal ettiği topraklar üzerindeki varlığını meşru olarak tanımıştır. 1973 PETROL BUNALIMI 1967 Arap – İsrail Savaşı’ndan sonra sorunun çözümünde istediğine ulaşamayan Arap Ülkeleri oldukça önemli bir enerji kaynağı durumunda olan petrolü batı’ya karşın bir baskı aracı olarak kullanmak istemeleri krizin çıkmasına yol açmıştır. OAPEC'in (Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Teşkilatı) 17 Ekim 1973'te verdikleri afise fiyatları yükseltme kararı ile İsrail’in 1967'de işgal ettiği Arap topraklarından çekilinceye ve Filistinlilerin yasal hakları güvenceye kavuşturuluncaya kadar, petrol üretimini her ay yüzde 5 oranında kısma kararları kısa zamanda etkisini tüm dünya çapında hissettirdi ve krize dönüştü. Krizin sonuçlarına bakıldığında ise: Batının sanayileşmiş ülkeleri, artan petrol fiyatlarını kolaylıkla kendi sanayi mamullerine ve teknolojilerine aksettirdiler. Petrol üreten Arap ülkeleri, bilhassa geri kalmış veya gelişmekte olan Müslüman ülkeler için yeterli bir yardım programı da gerçekleştirmediklerinden, Batının zengin ülkelerine vurmak istedikleri darbenin acısı, bu Müslüman fakir ülkelerin sırtından çıkmıştır. 26 Mart 1979 tarihinde, iki devlet arasındaki sınırları çizen İsrail-Mısır Barış Antlaşması imzalanmıştır. Aşağıdakilerden hangisi bu antlaşmanın neden olduğu gelişmelerden biri değildir? A) B) C) D) E) Suriye’nin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne yaklaşması Filistin sorununun ortaya çıkması İsrail’in, Sina Yarımadası’ndan çekilmeye başlaması Arap ülkelerinden Mısır’a yapılan ekonomik yardımın kesilmesi İsrail’in, Batı Şeria’da devamlı Yahudi yerleşim merkezleri kurması (2010LYS) Cevap: B OPEC’in Kuruluşu (Organization of Petroleum Exporting Countries - Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) Bilinen dünya petrol rezervlerinin üçte ikisini ellerinde bulunduran ve petrol ihraç eden 12 ülkenin oluşturduğu konfederasyondur. (Katar, Libya, Endonezya, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Nijerya, Gabon, İran, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan, Venezuela). Geniş bir petrol rezervi olan Amerika Birleşik Devletleri, başka nedenlerin etkisiyle Arap davasında, İsrail’e hemen hemen tam destek verirken, bölgede çıkan petrole daha bağımlı olan Batı Avrupa ülkeleriyle Japonya, daha ılımlı ve dengeli olmakta hatta belirli konularda Arap davasını desteklemektedir. Bu bilgiye dayanarak aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir? A) Amerika Birleşik Devletleri nükleer tehlikeye dikkat çekmiştir. B) Bölgede İlk Çağ’dan bu yana ekonomik bunalım yaşanmıştır. C) Ülkelerin Orta Doğu petrolüne bağımlılık dereceleri, bölgeye yönelik dış politikalarını biçimlendirmiştir. D) Amerika Birleşik Devletleri, Batı Avrupalı müttefiklerine petrol akışına karşı değildir. E) Orta Doğu’da İsrail Devleti güçlükle kurulmuştur. (2010LYS) Cevap: C İran – Irak Savaşları Soğuk Savaş dönemi boyunca iyi gitmeyen, İran-Irak İlişkilerinde 1969 yılında ABD’nin desteğini alan İran’ın önemli bir suyolu Şatt-ül Arap’ı almak istemesi ve bölgeye gemilerini göndermesi önemli bir dönüm noktası oldu. İran’ın iki ülke arasında anlaşmazlık konusu olan bölgeden askerlerini çekmeyi reddetmesi üzerine 22 Eylül 1980’de Irak ordusu sınırı geçti. Irak 16 Eylül’de, Şatt-ül-Arap antlaşmasını feshettiğini açıklamıştı. Sekiz yıl süren savaş 1988 Ağustos ayında yapılan ateşkes ile sonlandı. Ancak Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan barış görüşmelerinden sonuç alınamadı. İran, görüşmeler için ön koşul olarak topraklarındaki tüm Irak askerlerinin çekilmesini isterken, Irak Şattül- Arap suyolu üzerinde ortak denetim kurulmasında ısrar etti. İki ülke arasındaki barış, ancak Irak’ın Kuveyt’i 1990 Ağustos ayında işgali ve ABD ile savaşa tutuşma korkusuyla İran’dan aldığı toprakları geri vermesiyle gerçekleşti. İSLAM KONFERANSI ÖRGÜTÜ ( 1969) YUMUŞAMA DÖNEMİNDE TÜRK DIŞ POLİTİKASI Church of God adlı tarikata bağlı Dennis Michael Rohan adında Avustralyalı bir Hıristiyanın 21 Ağustos 1969 tarihinde Mescid-i Aksa’yı kundaklamayı denemesinden sonra İslam ülkeleri başkanları İslam Konferansı Teşkilatını kurdular. Eylül 1969 tarihinde Fas'ın başkenti Rabat'ta toplanıp, İslam ülkelerini çatısı altında toplamak üzere kurulan 57 üyeye sahip, Avrupa Konseyi veya Birleşmiş Milletler gibi uluslararası hukuk tüzel kişiliğini haiz bir uluslar arası teşkilattır. Örgütün merkezi Cidde’dir. Amacı İslam ülkeleri arasında iktisadi, sosyal, kültürel, bilimsel alanlarda işbirliğini güçlendirmek, uluslararası örgütlerle dayanışmayı yürütmektir İslam Konferansı Teşkilatı'nın 20 Ekim 1975 tarihli zirve toplantısında İslam Kalkınma Bankası'nın kuruluş planı onaylandı. Bugün İslam âleminin tek çatı altında toplandığı tek kuruluş sıfatına sahiptir. 2005’ten itibaren genel sekreterlik görevini Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu yapmaktadır. Türkiye - Amerika Münasebetleri 1960’lı yıllardan itibaren Türk Amerikan Münasebetlerinde Kıbrıs Meselesi önemli rol oynamıştır. Bu dönemde Kıbrıs Konusunda ABD’nin tavrını ortaya koyan Johnson Mektubu ve 1975-78 yılları arasındaki ambargo dönemi Türk – Amerikan ilişkilerinde sarsıntılara yol açmıştır. Türkiye – SSCB Münasebetleri 1950-64 arası dönemde Türk SSCB münasebetlerinde 1950 ile 1960 arasında Ortadoğu’da ortaya çıkan gelişmelerinin ortaya çıkardığı huzursuzluk devam etmiştir. 1964’e kadar SSCB Türkiye’nin Kıbrıs’ı bir NATO üssü haline getirmesinden korktuğu için, Kıbrıs konusunda Türkiye aleyhinde bir politika izlemiş, Türkiye’nin adaya müdahalesine karşı çıkmıştır. Ancak ABD ile Kıbrıs Meselesi’nden dolayı yaşanan Johnson Mektubu Türkiye’nin SSCB ilişkilerini yeniden gözden geçirmesine 11 23 Temmuz günü ise Yunan hükümeti istifa etti ve Cumhurbaşkanı Kizikis, eski başbakanlardan ve Fransa'da yaşamakta olan Constantin Karamanlis'i milli birlik hükümetini kurmak üzere Atina'ya davet etmiştir. Kıbrıs'ta da Sampson'un yerini Glafkos Klerides almıştır. II. Kıbrıs Harekatı 16 Ağustos 1974 akşamı saat 19:00'dan itibaren Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin aynı günlü ve 360 sayılı kararına uyarak ateş-kesi kabul etmesiyle sona erdi. İki gün içinde Türk silahlı kuvvetleri, Magusa-Lefkoşe-Lefke-Kokkina çizgisine ulaşarak adanın % 38'ini ele geçirmişlerdi. II. Kıbrıs Harekatı, birincisinin aksine, dünya kamu oyunda Türkiye'nin aleyhine bir havanın doğmasına sebep olmuştur. I.Harekat bir hukuki müdahale mahiyetinde telakki edilmesine mukabil, II. Harekat bir toprak iktisabı ve bir işgal olarak telakki edilmiştir. Rumların Kıbrıs Türklerine uyguladığı zulüm görmezden gelinmiştir. yol açmıştır. 1964-70 arasında karşılıklı ziyaretlerle ortaya çıkan olumlu hava 1970’li yıllarla birlikte tekrar durgunluk ve soğukluk dönemi başlamıştır. 1974 Kıbrıs Harekâtı’na SSCB’nin karşı çıkması, Türk askerinin adadan çekilmesini istemesi, Garanti Antlaşmasını geçeriz sayması ve Kıbrıs meselesinin milletlerarası bir konferansta ele alınmasını istemesi Türk - SSCB ilişkilerinde tekrar soğukluğa yol açmıştır. Türkiye Ortadoğu İlişkileri 1955-59 arası dönemde Türkiye Ortadoğu devletleriyle siyasi çatışmalardan dolayı pek sıcak olmamıştır. Çünkü bu dönemde Batı Bloğuna dâhil olan Türkiye’nin Ortadoğu’da etkin olmasını istemeyen SSCB bölgedeki nüfuzunu devam ettirmek için Batıyla çatışma halinde olan Arap Ülkelerinin Türkiye’yle diyalog kurmasını önlemiştir. Ancak Türkiye, 1963-64’ten 1973 Petrol Krizine kadar olan dönemde ise Kıbrıs Meselesi’nden dolayı Ortadoğu devletleriyle ilişkilerin iyi olmasına önem vermiştir. KÜRESELLEŞEN DÜNYA Ermeni Terör Olayları ve ASALA 1975 yılında Lübnan’ın Beyrut şehrinde kurulan ASALA (Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia) kendisini Uluslararası Devrim Hareketi'nin bir parçası olarak kabul etmekte, Türkiye ile müttefiklerini can düşmanı saymakta Ermeni davasının ancak, silahlı mücadeleyle çözümlenebileceği görüşünü savunmaktadır. Örgütün amaçları: 1915 yılında Türkiye'de meydana geldiğini iddia ettikleri " Sözde Ermeni Soykırımı'nın" Türk Devletince itirafını sağlamak, Türkiye’yi bu sözde soykırım nedeni ile tazminat ödemeye zorlamak, Türkiye’nin işgal ettiğini iddia ettikleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu yöremizdeki toprakların sözde yasal sahiplerine yani Ermenilere iadesini sağlamak. Örgüt bu amaç için ilk eylemini Dünya Kiliseler Birliği’ne yaptığı bir bombalı saldırıyla başlatmış ama terör eylemlerini daha çok Avrupa’da Türk diplomatik temsilcilerine yönelik olarak gerçekleştirmiştir. Ermeni teröristler, 42 diplomatımızı ve 4 yabancının hayatını katlederken, 15 Türk ve 66 yabancı uyruklu kişiyi de yaralamıştır. 1983 Paris Orly Havaalanı saldırısından sonra örgüt birçok ufak gruba bölünmüştür. Zamanla örgüt içi çekişmeler ve anlaşmazlıklar ortaya çıkmış, kurucularından Agop Agopyan öldürülmüş, Ermeni halkından da yeterli destek göremeyip, tarih sahnesinden çekilmiştir. SSCB’nin Dağılması Glasnost ve Perestroyka Perestroyka( Yeniden Yapılanma) : 1980’li yıllardan sosyalizmin artık işleyemez hale gelmesi üzerine ekonomiyi biraz serbestleştirerek devletin bütünlüğünü korumaya çalışan SSCB Devlet Başkanı Gorbaçov tarafından uygulanan politikadır. Glasnost( Açıklık): 1985’ten itibaren Gorbaçov tarafından SSCB’nin demokratikleşmesine doğru değişim amacıyla uygulanmış politikaların tümüne verilen addır. Gorbaçov’un amacı halkın devlete güvenini artırmak için toplumun her düzeyinin katılabileceği, herkese söz hakkı tanınacak olan bir tartışma ortamını mümkün kılmaktı. Doğu Bloğu’nun Dağılması Doğu Bloğu ülkelerini ekonomik yönden birbirine bağlayan COMECON (Karşılıklı Ekonomik Yardım Konseyi), 28 Haziran 1991'de üye devlet temsilcilerinin Budapeşte'de toplanıp kuruluşun feshine ilişkin protokolü imzalamalarıyla sona erdi. COMECON'un feshi kararını, NATO'ya karşı kurulmuş olan Varşova Paktı'nın 1 Temmuz 1991'de son verilmesi kararı takip etti. Böylece, Sovyetler Birliği'nin dağılmasını Doğu Bloku'nun dağılması olayı takip etmiş oldu. Doğu Bloğu’nun Dağılmasının Sonuçları Sovyetler Birliği'nde ilk kopmalar Baltık ülkelerinde (Estonya, Letonya ve Litvanya) meydana geldi ve bunu diğerleri takip etti. Asıl Rusya'yı oluşturan üç cumhuriyetten (Moskova Rusyası, Ukrayna Rusyası ve Beyaz Rusya) özellikle Ukrayna Rusyası'nın bağımsızlığını ilan etmesi, Sovyetlerin sonunu getiren en önemli gelişme oldu. Eski Sovyetlerin dağılması, Türkiye'ye ek olarak beş Türk Cumhuriyeti'nin daha tarih sahnesine çıkmasını sağladı. Bunlar; Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan olup, ayrıca Azerbaycan'a bağlı özerk bir cumhuriyet olan Nahçıvan ile Türkiye'nin ilişkileri yeni bir ivme kazandı. Kıbrıs Meselesi ve Türk – Yunan İlişkileri 1968’den sonra başlayan Kıbrıs Görüşmelerinde Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının haklarını görmezden gelerek Türkleri azınlık statüsünde yaşatma politikası 1974’e kadar devam etmiştir. Ancak 1974 senesi Türk – Yunan ilişkilerinde Kıta Sahanlığı sorunu çerçevesinde yeni bir sorun ve dönem başlattı. Türkiye'nin Çandarlı adlı araştırma gemisinin, 1974 Mayısında, Ege Denizi'nin milletlerarası sularında ve Türkiye'ye göre de Türkiye'nin kıt'a sahanlığı içinde, petrol araştırmalarına başlaması üzerine, Yunanistan bu suların, kendisinin kıt'a sahanlığı içinde bulunduğu iddiası ile ortaya çıktı ABD’nin baskıları ve NATO Müzakerelerine rağmen Yunan cuntasının Sampson’u adadan geri çekmemesi üzerine 20 Temmuz 1974 sabahı, Türk silahlı kuvvetleri, Türk jetlerinin havadan himayesinde, Girne bölgesinden Kıbrıs'a ayak basmaya başladı. Amerika'nın Türkiye ve Yunanistan nezdindeki faaliyetleri neticesi, Kıbrıs'taki çıkarmanın askeri durumu dolayısıyla, Türkiye, Güvenlik Konseyi'nin kararını kabul ederek 22 Temmuz 1974 saat 17.00'den itibaren ateş kesti. TÜRK CUMHURİYETLERİNİN BAĞIMSIZLIĞINI KAZANMASI Alma Ata Zirvesi (21 Aralık 1991) 21 Aralık 1991'de Kazakistan'ın o zamanki başkenti Alma-Ata'da Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan, Tacikistan, Ermenistan ve Moldova’nın katılımıyla toplanan zirvedir. Alma-Ata Zirvesi ile Sovyetler Birliği'ni oluşturan 15 Cumhuriyet, 21 Aralık 1991'de Sovyetler Birliği'ne fiilen son vermiş oldu. 12 politikalarının koşullarını görüşerek İki Artı Dört Anlaşması’nı imzaladılar. Azerbaycan SSCB’nin uyguladığı Glasnost ve Perestroyka politikalarının etkisiyle 19 Haziran 1989 tarihinde Ebulfeyz Elçibey önderliğinde kurulan Halk Cephesi SSCB’den Azerbaycan’a bağımsızlık vermesini istemesi üzerine Rus Kızıl Ordusu Bakü’ye girdi.Mart 1990’da yapılan seçimlerin ardından 30 Ağustos 1991’de Azerbaycan bağımsızlığını ilan etti. Avrupa Birliği’nin Genişlemesi Avrupa Birliği'nin temelleri 1951 yılında, 6 ülkenin katılımıyla oluşturulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'na ve 1957 Roma Antlaşması'na dayanmaktadır. O dönemden bu yana, birlik yeni üyelerin katılımlarıyla boyut olarak büyümüş; var olan yetkilerine yeni görev ve sorumluluk alanları ekleyerek de gücünü arttırmıştır. AET, üye devletlerarasında ekonomik işbirliği ve dayanışmayı hedefleyen bir örgütken 1993 yılında, Kopenhag Kriterlerinin belirlenmesi ve Maastricht Antlaşması olarak da bilinen Avrupa Birliği Antlaşması'nın imzalanması sonucu var olan Avrupa Ekonomik Topluluğu'na yeni görev ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle Avrupa Birliği kurulmuştur. Kazakistan Nazarbayev ülkesini demokrasi ve serbest Pazar ekonomisine geçirmek için önlemler aldı, düzenlemeler yaptı. Siyasal partilerin kurulmasına izin verdi. Azat (Hürriyet) Partisi Kazakistan’ın egemenliğini kazanmasında önemli rol oynadı. 26 Mart 1990’da seçilen parlamento 24 Nisan 1990’da Nazarbayev’i cumhurbaşkanı seçti. 16 Aralık 1991’de Kazakistan’ın bağımsızlığını ilân etmesiyle Kazakistan Cumhuriyet Partisi kuruldu. Özbekistan Kerimov, Özbekçeyi resmi dil ilan etti. Özbekistan anayasasında hiçbir etnik gruba ve azınlığa anayasadaki yurttaşlık hakları dışında bir hakkın verilmesine izin vermedi. Özbek ulusçuluğunun geliştirilmesine önem verdi. Rusçanın çeşitli alanlardaki etkinliğini azaltmaya başladı. Halkından güç alan Kerimov, 31 Ağustos 1991’de Özbekistan’ın bağımsızlığını ilân etti. 29 Aralık 1991’de de Cumhurbaşkanlığı‘na seçildi. Kopenhag Kriterleri: 22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi'nde , Avrupa Konseyi , Avrupa Birliği'nin genişlemesinin Merkezi Doğu Avrupa Ülkelerini kapsayacağını kabul etmiş ve aynı zamanda adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılaması gereken kriterleri de belirtmiştir. Bu kriterler siyasi, ekonomik ve topluluk mevzuatının benimsenmesi olmak üzere üç grupta toplanmıştır. Maastricht Antlaşması’yla; üye devletler Kopenhag Kriterlerine bağlı olarak: Ortak Dışişleri ve Güvenlik Politikası'na hem Avrupa Birliği'nin kendi ilgi alanlarını hem de uluslararası topluluğun çıkarlarını gözetmesi amacını yükler. Bu amaç, uluslararası iş birliğini desteklemek,insan haklarına saygı duymak ve bunları geliştirmek, demokrasi ve hukukun üstünlüğünden ödün vermemek gibi ilkeleri kapsar. Kırgızistan Kırgızistan Demokrasi Hareketi lideri Asker Akayef, Komünist Kırgız Partisi’nin muhalefetine rağmen 31 Ağustos 1991’de Kırgızistan’ın bağımsızlığını ilan etmiştir. Türkmenistan Sapar Murat Niyazov önderliğindeki Türkmenler kabileciliğe dayanan ayrılıklara son vererek 27 Ekim 1991’de Türkmenistan Parlamentosu’nun aldığı kararla bağımsızlığını ilan etmiştir. Avrupa Birliğine adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılaması gereken kriterler Kopenhag’da belirlenmiştir. Kopenhag Kriterleri’ne göre aday ülkelerin, I. hukukun üstünlüğü, II. insan hakları, III. azınlık hakları, IV. piyasa ekonomisi alanlarının hangilerinde belirli bir seviyeye gelmiş olmaları beklenmektedir? A) I ve II B) II ve III C) III ve IV D) I, II ve III E) I, II, III ve IV (2010LYS) Cevap: E Tataristan SSCB'nin dağılmasıyla Tataristan'da da geniş çapta bir milli kurtuluş hareketi başladı. 1992'de Tataristan tam siyasi bağımsızlığını ilan etmiş ve Rusya'dan ayrılma niyetini bildirmiştir. Ancak Rusya Parlamentosu buna ret cevabı vermiştir. Bugün Tataristan Rusya Fedarasyonu'na bağlı özerk bir Türk cumhuriyetidir. TİKA ( Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı) Türkiye’nin başta Türk dilinin konuşulduğu ülkeler ve Türkiye’ye komşu ülkeler olmak üzere, gelişme yolundaki ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmak, bu ülkelerle; ekonomik, ticari, teknik, sosyal, kültürel, eğitim alanlarında işbirliğini projeler ve programlar aracılığı ile geliştirmek amacıyla 24 Ocak 1992’de kurulmuştur. NATO’nun Genişlemesi Doğu Bloku’nun dağılmasıyla Rusya’yı kendilerine güçlü bir tehdit olarak gören Doğu Bloku ülkeleri Batı Avrupa’ya ilişkilerini güçlendirmeye müteakip NATO’ya üye olma çabasına girmişlerdir 1999 yılında Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya 29 Mart 2004 tarihinde Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovenya ve Slovakya NATO’ya üye kabul edilmişlerdir. DOĞU BLOKU’NUN YIKILMASIYLA AVRUPA’DA ORTAYA ÇIKAN GELİŞMELER Almanya’nın Birleşmesi 13 Haziran 1990'da Berlin Duvarı’nın resmen yıkılmaya başlamasıyla beraber Alman Demokratik Cumhuriyeti 13 Ekim 1990 tarihinde yıkılmıştır. Alman halkının yeniden birleşmeyi destekleyen partileri yönetime getirmesi üzerine Federal Almanya ve Demokratik Almanya devletleri, bütün Berlin’in ve bütün Almanya’nın sorumluluğunu ellerinde bulunduran dört işgal gücüyle (ABD, Sovyetler Birliği, Büyük Britanya ve Fransa’yla) Almanya’nın birliğinin dış ve güvenlik Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu’nun İşleyişi Avrupa Birliği üye ülkelerin oluşturduğu siyasi çatıdır. Bu çatı içerisinde çeşitli faaliyet alanları için kurumlar oluşturulmuştur. Bu kurumlar: 13 Avrupa Birliği Konseyi, Avrupa Adalet Divanı, Avrupa Sayıştayı, Ekonomik ve Sosyal Komite, Bölgeler Komitesi, Avrupa Yatırım Bankası, Avrupa Merkez Bankası, Avrupa Yatırım Fonu, I. etnik ve dinî kaynaklı parçalanmışlık olması, II. coğrafi konumların stratejik bakımdan önemli olması, III. bu bölgelerdeki devletlerin, büyük devletlerin parçalanmasıyla ortaya çıkması durumlarından hangilerinin sürekli olarak sorunların yaşanmasına neden olduğu savunulabilir? A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I, II ve III (2010LYS) Cevap: E Avrupa Konseyi Konsey Topluluğun yasama organıdır; Toplulukla ilgili pek çok konuda yasama gücünü Avrupa Parlamentosu ile beraber kullanmaktadır Avrupa Birliği Anlaşmasına göre, Konsey ortak güvenlik ve dış politikaların belirlenmesi ve uygulanmasına ilişkin kararlar alıp üye devletlerin faaliyetlerini koordine etmekte ve suç teşkil eden konularda Polis ve İçişleri ile eşgüdüm içinde çeşitli tedbirleri uygulamaya koyabilmektedir. Avrupa Parlamentosu Avrupa Parlamentosu (AP) Topluluğa üye devletlerin halklarını bir araya getirmektedir. Avrupa Birliği halklarının siyasal talepleri doğrudan seçilmiş AP üyeleri tarafından yerine getirilmektedir. Avrupa Parlamentosu, Avrupa vatandaşlarının temsilcilerinden oluşur Üye ülkeler, AP’ de nüfusları oranında sandalye sayısına Sahiptirler ORTADOĞU VE AFGANİSTAN’DA MEYDANA GELEN GELİŞMELER Körfez Savaşları Birinci Körfez Savaşı (1990-1991), 2 Ağustos 1990'da Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle başlayan körfez krizinin sonucunda gerçekleşen, ABD öncülüğünde, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan, Suriye, Mısır gibi 28 devletin askeri koalisyonuyla Irak Devleti arasında meydana gelmiştir Irak 2 Ağustos 1990'da Kuveyt'i işgal etti. Irak lideri Saddam Hüseyin'in Kuveyt'e karşı giriştiği saldırı ve işgal hareketinin açık hedefi bu ülkenin zengin petrol rezervlerini ele geçirmekti. Savaş, 16-17 Ocak 1991 gece yarısı ABD öncülüğünde Irak'a karşı girişilen geniş çaplı hava akımıyla başladı. Savaş boyunca kesilmeden süren hava bombardımanı, izleyen birkaç hafta içinde Irak'ın komuta ve iletişim altyapısını, elektrik üretim kapasitesini, havaalanlarını ve hava savunma sistemini, kimyasal silah ve nükleer araştırma tesislerini büyük ölçüde yok etti ABD başkanı George Bush 28 Şubat'ta ateşkes ilan ettiğinde, Irak direnişi bütünüyle kırılmış bulunuyordu. Irak, Kuveyt'i ilhak kararını kaldırmak ve tazminat ödemek başta olmak üzere bütün şartları kabul etmek zorunda kaldı. Bu şekilde Körfez Savaşı fiilen sona ermiş oldu. DOĞU BLOKUNUN YIKILMASINDAN SONRA BALKANLARDA ORTAYA ÇIKAN GELİŞMELER Yugoslavya’nın Dağılması Sırp egemenliğinin ve baskının artmasıyla milliyetçiliğin güçlenmesi üzerine Slovenya Meclisi, 27 Eylül 1989 tarihinde Cumhuriyet Anayasası’nda yapılan ve özellikle Cumhuriyet’in ayrılmasına izin veren değişikliği oyçokluğuyla onayladı, 2 Temmuz 1990’da da cumhuriyetler arasında bağımsızlık ilan eden ilk cumhuriyet meclisi oldu Slovenya’nın bu hareketini, çok geçmeden diğer cumhuriyetlerde izledi ve birliği oluşturan cumhuriyetler, uluslararası sahnede “bağımsız birer devlet” olarak ortaya çıktı. ( Sırbistan-Karadağ, Bosna Hersek, Hırvatistan ve Makedonya) Sonuçta, Yugoslavya (Güney- Slav) birliği ortadan kalktı II. Körfez Savaşı: 11 Eylül 2001 tarihindeki İkiz Kule saldırısından sonra yeni dış politika siyaseti çerçevesinde dünyadaki terör eylemlerine son vermeye yönelik olarak 20 Mart 2003’te Irak’ı işgaliyle başlayan savaştır. ABD bu işgaline gerekçe olarak BM Genel Kuruluna Irak’ın hala kitle imha silahlarına sahip olduğunu ileri sürmüş ve Saddam yönetiminin El Kaide terör örgütünü desteklemesini göstermiştir. 1 Mayıs 2003’te ABD Birlikleri Irak’ın büyük bir bölümünü kontrol altına almış, Saddam Hüseyin yönetimini devirmiştir. ABD, 16 Aralık 2005’te yapılan seçimlerin ardından ülke yönetimini Iraklılara devretmiştir Bosna - Hersek Sorunu Yugoslavya’nın dağılma süreci beklenen çok daha gergin ve kanlı bir süreç halinde gerçekleşti. Egemenliğini devam ettirmek isteyen Sırpların Katolik Hırvatlarla Müslüman Bosna Hersek üzerinde çıkarlarını devam ettirmek ve Büyük Sırp Krallığını kurmak istemesi birçok sivil insanın ölümüyle sonuçlandı Bölgedeki çatışmaların dinsel bir nitelik kazanarak Müslüman Boşnak halkına karşı yapılan soykırıma karşı Türkiye aktif bir siyaset izleyerek hem BM nezdinde hem de NATO çerçevesinde bölgeye acilen bir askeri müdahalenin yapılmasını savunmuştur Bu katliamın etkisiyle dünya kamuoyu ortaya çıkan bu vahşete son vermek amacıyla 29 Ağustos 1995 Sırp mevzilerini hedef alan ve birkaç gün sürecek olan esaslı NATO müdahalesi başlatılmıştır. 21 Kasım 1995’te Bosna-Hersek, YFC ve Hırvatistan Cumhurbaşkanları, sırasıyla Aliya İzetbegoviç, Slobodan Miloşeviç ve Franyo Tucman tarafından Dayton Barış Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşmanın bir eki olan ülke anayasası gereğince, Bosna-Hersek iki birimden oluşan bir devlet haline gelmiştir. Bunlardan biri on kantona bölünen Boşnaklar ile Hırvatların kontrolündeki “Bosna ve Hersek Federasyonu” diğeri ise Sırpların kontrolündeki “Sırp Cumhuriyeti”dir. Filistin Devleti’nin Kuruluşu FKÖ’nün 12-20 Mart 1977’de Kahire’de 13. Filistin Ulusal Kongresi toplanmıştır. Bu kongrede eski Filistin’in bir kısım topraklarında bağımsız bir Filistin devletinin kurulması kararı benimsenmiştir. 1993 yılında FKÖ ( Filistin Kurtuluş Örgütü) lideri Yaser Arafat’la İsrail Başbakanı İzak Rabin arasında geçici Otonomi Antlaşması (Oslo – I) imzalanmıştır 29 Eylül 1995’te Washington’da Arafat ve Rabin, BatıŞeria anlaşmasını imzaladılar. (Oslo II) Bu anlaşma ise Batı Şeria’da Filistin otonomi bölgesinin genişletilmesineyöneliktir. 4 Mayıs 1999’da, Oslo (I)-Kahire anlaşmasına göre beş yıllık Filistin otonomi dönemi sona ermiştir. Ancak anlaşma şartlarına Filistin Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğu bölgelerinde, 14 yönetiminin uymasına rağmen İsrail üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmekten kaçınmış, bağımsız Filistin devletinin kurulmasını ve ilanını engellemiştir Dünya Sağlık Örgütü ( WHO) Dünya Sağlık Örgütü (İng.: World Health Organization - WHO), Birleşmiş Milletler'e bağlı olan ve toplum sağlığıyla ilgili uluslararası çalışmalar yapan bir örgüttür. 19-22 Temmuz 1946 tarihlerinde New York’ta düzenlenen Uluslararası Sağlık Konferansı’nda BM’ye üye 51 ülkenin temsilcisi ile Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNSCO), OIHP (Merkezi Paris’te bulunan Uluslararası Halk Sağlığı Bürosu), PAHO, Kızılhaç, Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu ve Rockefeller Vakfı temsilcileri Dünya Sağlık Örgütü anayasasını oluşturmuşlardır Afganistan Müdahalesi ABD ve Koalisyon Göçleri 11 Eylül saldırılarının sorumlusu olarak ilan edilen El-kaide'nin bu bölgede yerleşmesi Taliban rejiminin bu olaya müdahale etmemesi ve kaynak sağlaması nedeniyle Afganistan’a askeri müdahale de bulunmuştur. Bu müdahale sonucunda radikal İslamcı Taliban rejimi yıkılmıştır. Yerine Hamid Karzai liderliğinde hükümet iktidara gelmiştir. Türk Ordusu’nun Barış Gücü Görevleri 1988’den bu yana TSK, 5 BM, 1 AGİT, 1 Bölgesel Gözlem Misyonu ve 8 BM Öncülüğünde Barışı Destekleme Harekâtı’na katılmıştır. 1993 yılında Türk ordusu 300 kişilik bir kuvvetle BM Barış Gücüne bağlı olarak Somali’ye gitmiştir. Somali Kore Savaşı’ndan sonra yurt dışındaki ilk görevi olmuştur. Balkanlarda Bosna Hersek Sorununun çözümü çerçevesinde 1.400 kişilik Türk Barış Gücüyle destek olmuş, bölge halkıyla kurulan diyalog ve kültürel ilişkilerin etkisi ve bölge halkının da isteğiyle bu güç 1 tugaya çıkarılmıştır. Yine Zenica bölgesinde bir mekanize piyade tugayı görevlendirilmiştir. 1997’ de başlayan Arnavutluk Çatışmaları sırasında yaklaşık 1500 kişilik bir kuvvet bölgedeki Türk halkını korumak ve Çok Uluslu Güce yardım için görevlendirildi. 1999’da Kosova Sorununun çözümüne yönelik olarak 10 adet F15 Savaş Uçağı görevlendirildi. Afganistan’a ise 11 Eylül İkiz Kule Saldırısından sonra başlatılan operasyon çerçevesinde önemli bir destek sağlanmış, Türk ordusu Kabil Bölge Komutanlığı dahil birçok görev ifa etmiştir. Aşağıdakilerden hangisi 1980’li yıllarda Türkiye’de görülen gelişmelerden biri değildir? A) Yapılan referandumla siyasi yasakların kaldırılması B) Kalkınma planları hazırlamak üzere Devlet Planlama teşkilatının kurulması C) İlk renkli televizyon yayınının başlaması D) Yüksek Öğretim Kurulunun kurulması E) Anavatan Partisinin kurulması (2010LYS) Cevap: B Kyoto Protokolü ( 11 Aralık 1997) Kyoto Protokolü, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine (BMİDÇS) bir ek niteliğindeki uluslararası bir çevre anlaşmasıdır. Kyoto Protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslararası tek çerçeve anlaşmasıdır. Bütün devletlerin iş birliğini gerektiren bir sorun olan küresel ısınmanın çözülebilmesi amacıyla, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne bir ek niteliğinde hazırlanarak 2005 yılında yürürlüğe giren düzenleme aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E) Maastricht Kriterleri Kyoto Protokolü Cenevre Konferansı Bandung Konferansı Monreo Doktrini (2010LYS) Cevap: B Çernobil Nükleer Kazası Çernobil reaktör kazası, 20. yüzyılın ilk büyük nükleer kazasıdır. Ukrayna’daki Çernobil Nükleer Güç Reaktörü’nün 4. ünitesinde meydana gelen kazayla büyük miktarda fisyon ürünleri salındığı ortaya çıkmış, radyoaktif serpinti tüm Avrupa’ya ve Türkiye’ye yayılmıştır. 15