Makro Yorum Bora Tamer Yılmaz, Uzman 02 Şubat 2012 Perşembe TÜRKİYE EKONOMİSİ 1 Dış Ticaret Dengesi Şekil Paneli TL’nin değer kaybetmeye başladığı Nisan – Haziran döneminden beri üzerinde durduğumuz üzere kur hareketinin dış denge üzerindeki etkisi artık gözle görülür hale geldi. (Merkez Bankaları Politika Aracı Olarak Kurlar, 24 Haziran 2011) (Şekil 1) Şekil 1: Dış Ticaret Açığı Çeyrekler bazında mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış ticaret açığı “J-Eğrisi” etkisi ile düzelme eğiliminde… İlk olarak 2010 senesinin Kasım ayında ABD’de FED’in uygulamaya başladığı ikinci parasal genişleme sırasında değer kaybetmeye başlayan TL Mart ayında yeniden değerlenme sürecine girmişti. Daha sonra Avrupa bölgesindeki gelişmeler neticesinde güvenli liman olarak ABD Doları’nın talep görmesi ile bu sefer diğer gelişmekte olan kurlar ile birlikte TL’de değer kaybı yeniden başlamıştı. 2010Ç1 2010Ç2 2010Ç3 2010Ç4 2011Ç1 2011Ç2 2011Ç3 2011Ç4 0 - 5 - 10 - 15 -14.8 -15.4 - 20 -18.5 - 25 -23.5 -24.0 -25.9 12% Dış Ticaret Açığı (YoY %) 100% Kapasite Kullanım Oranı (YoY %, sağ eksen) 80% 10% 8% 60% 6% 40% 4% 20% 2% 0% 0% Aralık Kasım Ekim Eylül Ağustos Temmuz Haziran Mayıs Mart Şubat Nisan -2% Ocak -20% Kaynak: TUİK, Bloomberg Şekil 3: Ticaret Açığı ve Dolar Kuru Mevsimsellikten arındırılmış seri açıktaki düzelmeyi teyit ediyor. Döviz kuruna ters hareket eden açık yılın son çeyreğinde aylık bazda da azaldı. 50% 2.0 40% 30% Dış Ticaret Açığı (MoM %) 1.9 Aylık Dolar Kur Ortalaması (sağ eksen) 1.8 1.7 20% 1.6 10% 1.5 1.4 0% 1.3 -10% 1.2 -20% 1.1 Ekim Kasım Eylül Ağustos Temmuz Mayıs Haziran Mart Nisan Ocak Şubat Aralık Kasım Ekim Eylül Ağustos Haziran 1.0 Temmuz -30% Nisan Bunun anlamı ise artan döviz kuru ile birlikte sanayiciler yeni yatırım yapmaktan kaçındıkları gibi olası stok birikmelerini önlemek için kapasitelerini yüksek oranda kullanmaktan da kaçınıyorlar. Bu da Merkez Bankası’nın geleceğe dönük olarak Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme hızlarına “yavaşlayarak” istikrarlı bir büyüme modeline kavuşmasına destek veriyor. Bir yanda büyüme sürdürülebilir seviyelere gelirken diğer taraftan ithalat artışı da kontrol altında tutuluyor. Bunun havalı terimi ise artık hepimizin aşina olduğu “softlanding” (yumuşak iniş). 120% Mayıs Diğer taraftan geçen yılın aynı ayı ile karşılaştırdığımız yıllık bazda artış / azalış serisini benzeri şekilde yıllık bazda kapasite kullanım oranı artışı / azalışı serisi ile karşılaştırdığımızda her iki serinin birlikte hareket ettiğini gözlemliyoruz. (Şekil 2 ve 3) Kaynak: TUİK Mart Çeyrekler bazında ticaret açığını incelediğimizde ise cari açık serisinde karşılaştığımız “J-Eğrisi” etkisini gözle görebiliyoruz. (JPod, 12 Aralık 2011) Gerek arındırılmış gerek normal seride ticaret açığı aynı trendi gösterirken son çeyrekte toplam açık ikinci çeyrekte ulaştığı 27.6 milyar Dolar’dan 24 milyar Dolar seviyesine gerilemiş oldu. (Şekil 1) -27.6 Şekil 2: Ticaret Açığı ve Kapasite Kullanım Gelişimi Kapasite kullanımının yavaşlaması ve ithalatın azalması Türkiye ekonomisi için yumuşak iniş senaryosuna işaret ediyor. Kırmızı ile çizdiğimiz son çeyrekte açık azalma eğilimine geçti. Ocak Uygulamaların neticesi olarak yılın son ayında mevsimsellikten arındırılmış seride ihracatın aylık %1.4 artarken ithalatın ise %5.5 azaldığını görüyoruz. Bu da dış ticaret açığının %14.8 oranında iyileşmesi anlamına geliyor. -27.2 - 30 Şubat Bahsettiğimiz süreçte Türkiye ekonomisinin ısınma miktarı ve cari açık önde gelen tartışma konuları olmuş, Merkez Bankası ise her iki paradigma ile başa çıkabilmek için bütün sene boyunca tartışma konusu olacak makro-ihtiyati tedbirleri uygulamaya başlamıştı. Kaynak: TUİK, Bloomberg Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız. Makro Yorum Bora Tamer Yılmaz, Uzman 02 Şubat 2012 Perşembe TÜRKİYE EKONOMİSİ 2 Dış Ticaretin Yapısı Şekil Paneli 2011 yılında dış ticaret ulaştığı 134 milyar Dolar hacim ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmış olsa da bu daha çok sansasyonel bir manşet haberi olabilir. Bizim için para eden gelişme kütle olarak elde edilen miktar yerine bu miktarın iç yapısının nasıl düzenlendiği. Şekil 4: İhracatın Dağılımı İhracatın yapısındaki farklılaşma bölgesel ekonomik şoklara karşı ekonomimizi daha dayanıklı hale getiriyor… 100% Diğer 90% Son 10 yılda ihracat verilerini incelediğimiz zaman yapısal olarak çok ciddi bir gelişme gözle görülebiliyor. 10 sene önce %58 ihracat istikametimiz AB ülkeleri iken bugün bu oran %46’a düşmüş durumda. Afrika 80% 70% Kuzey Amerika 60% Kuzey Afrika 50% Buna ek olarak Yakın ve Orta Doğu, AB dışı Avrupa ve diğer bölgelerin ihracat içindeki payının arttığını görüyoruz. Bu gelişmenin anlamı Dünya ekonomisindeki bölgesel şoklara daha dirençli hale gelmiş olmamız. (Şekil 4) Asya 40% 30% Avrupa (AB Hariç) 20% Yakın ve Orta Doğu 10% Avrupa Birliği 0% 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 İçinde bulunduğumuz süreçte en ciddi şok riski Euro Bölgesi’ne ait. Burada da 2-vitesli Avrupa modeline benzer olarak, “çevre” ve “merkez” ülkeler ayrımını büyüteç altına alabiliriz. Zira AB içinde en önemli dış ticaret ortaklarımız Almanya, Fransa, ve İngiltere’nin toplam payı %21.4. Çevre ülkeler İtalya ve İspanya’nın toplam payı ise %8.7 ile sınırlı. Bu tablonun bize söylediği Avrupa’daki ekonomik daralma Almanya ve Fransa’ya sıçramadığı sürece Euro Bölgesi’nden gelecek olumsuzluklardan etkilenmemiz sınırlı olacaktır. (Şekil 5) Zaten güncel PMI verileri ve önceki gün TCMB beklenti anketinde geleceğe yönelik olumlu ihracat verileri de dış ticaret açısından bu endişeleri azaltan faktörler. Dış dengeye ithalat tarafından baktığımızda ise yapısal sorun olarak ithalatın yıllık bazda yaklaşık beşte birinin enerji açığından kaynaklandığını görüyoruz. Aralık ayında ise enerji ithalat hacminin içinde %24.4 yer kaplıyor. Geçen sene ile karşılaştırdığımızda enerji ithalatımızın %40.6 oranında arttığını da görüyoruz. Bu da ister istemez Türkiye ekonomisini arz taraflı enerji ve özellikle petrol fiyatlarına karşı kırılgan yapan bir unsur ve önümüzdeki süreçte ekonominin en önemli risk unsuru – özellikle Merkez Bankası’nın gündemi enflasyon / fiyat istikrarı olduğu süreçte. (Şekil 6) Şekil 5: Önemli İhracat İstikametlerimiz Kaynak: TUİK AB ülkeleri %46 oran ile başlıca ihracat istikametimiz olmasına rağmen bu ticaretin yaklaşık yarısı İngiltere, Almanya, ve Fransa (mavi tonlar) ile gerçekleşiyor. Önemli risk altında olan İtalya ve İspanya (kırmızı tonlar) ise toplam ihracatımızın yalnızca %8.7’si. 60% Irak 50% Rusya Fed. A. B. D. 40% İspanya 30% İtalya 20% Fransa İngiltere 10% Almanya 0% 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Kaynak: TUİK Şekil 6: Aralık Ayı İthalat Dağılımı Enerji ithalatı Türkiye ekonomisinin öncelikle ele alması gereken yapısal bir sorunu. (Günün Verisi: Ödemeler Dengesi, 11 Ağustos 2011) Enerji, 24.4% Diğer, 36.1% Diğer taraftan önemli alt bileşenlere baktığımızda önceki sayfada bahsettiğimiz üzere yumuşak inişteki ekonomi ile birlikte sanayicilerin sermaye ve ara mallarına olan talebin azaldığını görüyoruz. 2. çeyrekte %15.2 azalan ara malı talebi son çeyrekte de bir önceki çeyreğe göre %1 gerilemiş durumda. Ara Mallar, 11.6% Plastik, 4.4% Elektronik, 7.1% Taşıt, 8.1% Demir Çelik, 8.4% Kaynak: TUİK Çekince için lütfen arka sayfaya bakınız. Makro Yorum 02 Şubat 2012 Perşembe KÜNYE Azmi DÖLEN G. Müdür Yrd. (212) 314 81 07 [email protected] Işık ÖKTE Direktör (212) 314 81 82 [email protected] Uzman (212) 314 81 86 [email protected] 3 YURTDIŞI İLİŞKİLER Bora Tamer YILMAZ ÇEKİNCE: Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sayfalarda yayınlanan görüş, yorum, haber veya öneriler nedeniyle ortaya çıkacak ticari kazanç veya kayıplardan Halk Yatırım Menkul Değerler A.Ş. sorumlu değildir. Buradaki yazı, görüş ve yorumlar sayfa ziyaretçilerini bilgilendirme niteliği taşımaktadır. Rapor sayfalarında yayınlanan hiçbir yazı, görüş, resim, analiz ve diğer sunumlar izin alınmadan yazılı veya görsel basın organlarında yayınlanamaz.