Korku, endişe - Prof.Dr. Mehmet Birhan Yılmaz

advertisement
Doç.Dr.Mehmet Birhan YILMAZ
Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kardiyoloji AD, Sivas
2011, Dönem-4
ESC Akut pulmoner emboli kılavuzu. http://www.tkd-online.org/dergi/TKDA_36_70_1_40.pdf
www.uptodate.com
ESC Pulmoner hipertansiyon kılavuzu. http://www.tkd-online.org/dergi/TKDA_37_120_1_46.pdf
APE:
Tanımı
Risk faktörleri risk katmanlandırılmasının bileşenleri(düşükorta-yüksek riskli PE)
Tanısal algoritma
Tedavi (akut ve kronik dönem)
 PHT:
Tanımı
Sınıflandırması
Tanısal algoritma
Vazoreaktivite
Tedavi
 Kor Pulmonale
Tanım-Tedavi

Pulmoner arter veya dallarının vücudun başka
yerinden türemiş materyallerle tıkanmasına PE
denir.
Olguların %95’inde kaynak sistemik venlerden gelen
pıhtıdır.

En sık olarak trombüs,





doku parçaları,
tümör hücreleri,
hava,
parazit,
amnion sıvısı vb. maddeler de olabilir.
Bu nedenle akut pulmoner emboli≈akut pulmoner
tromboemboli (PTE) olarak kabul edilir...





Akut-Kronik olabilir.
Burada daha ziyade akut PE (APE)
anlatılacaktır.
APE‟de semptom ve bulgular pulmoner arter
tıkanmasını müteakiben hemen oluşur.
Kronik PE‟de yakınmalar uzun sürede tedricen
oluşur.
APE, klinik açıdan “masif” ya da “submasif”
olabilir. Eski kılavuzda bu tanım kullanılmıştır.




Masif APE: APE kliniğini düşündüren semptom ve
bulgulara ilaveten, alternatif açıklaması olmayan, artmış
santral venöz basıncının eşlik ettiği, sistolik BP<90 mmHg
ya da sistolik BP‟de, 15 dakikadan daha uzun süren >40
mmHg‟dan daha fazla düşüşle seyreden klinik tablo. %5-10
sıklıktadır.
Klinik tablo şok ve sistemik hipotansiyon nedeniyle vital
organların perfüzyonlarının bozulması temelindedir.
Hastalar soluk, halsiz, apatik, terli ve oligüriktir. Bilinç
bozukluğu değişik derecelerde gözlenir. Takipne ve
takikardi sıktır.
Tanımın dışında kalanlar diğer grubu oluşturur.
Otopsilerde , önemli patofizyolojik
değişiklikler yapacak APE sıklığı, genel olarak
%7-9 arasında bildirilmektedir.
 Doğal ani ölümlerde PE sorumluluğu %1.5*
olarak bildirilmiştir.
 APE tüm yaş gruplarında , erkeklerde daha
ölümcüldür.
 Yaşla birlikte ölümcüllük oranı artmaktadır.

*Arch Intern Med.2003;163(14):1711



Pulmoner embolinin % 90 dan fazlası alt
ekstremitelerin proksimal derin venlerinden
(iliofemoral venler) kaynaklanır.
İliak-femoral-popliteal (proksimal venler)
venlerin trombuslarının %50-80‟i, baldır
venlerinden türemiş ve proksimale doğru
ilerlemişlerdir (sonra da kopup APE yaparlar)
Daha az oranda da olsa üst ekstremite, boyun
ve böbrek venlerinden köken almış pulmoner
emboli olgularına da rastlanmaktadır.


Olguların çoğunda APE, DVT‟nin bir
sonucudur. Proksimal DVT‟si olan hastaların
yaklaşık %50‟sinde, genellikle klinik olarak
semptomsuz seyreden, akciğer sintigrafisinde
saptanan PE vardır.
APE‟li hastaların yaklaşık %70‟inde, duyarlı
tanı yöntemleri kullanılırsa, bacaklarda DVT
saptanabilir.
Virchow Triadı
1846
İntravasküler staz
Uzamış
immobilizasyon
İleri yaş
KKY, MI
SVO
Obesite
Gebelik
Venöz yetmezlik
Şok
Vasküler Endotel Hasarı
Cerrahi manipülasyon
Santral kateterler
Travma
Vaskülit
MI, miyokardit
Hipertansiyon
Hiperkolesterolemi
Homosistinüri
Sigara
Koagülasyon Bozuklukları
Polisitemi
Trombosit anomalileri Orak
hücreli anemi Malignite
AT III eksikliği
Protein C, protein S eksikliği



Beşbin km „den fazla mesafe uçanlarda
milyonda 1.5 olgu, 10.000 km‟den fazla
uçanlarda milyonda 4.8 olgu pulmoner
embolidir (Ekonomik klas sendromu)
Uçuş mesafesi arttıkça pulmoner emboli riski
artmaktadır.
Uçak yolculuğu sırasında hemokonsantrasyona
sebep olan dehidratasyon , oksijen basıncının
daha az olması , ayaklarda şişme gibi durumlar
venöz stazı ortaya çıkarmaktadır.





Venöz dolaşımdan gelen tromboembolilerin
%65‟i her iki akciğerde, %25‟i sağ akciğere ,
%10‟u da sol akciğere dağılır.
Alt loblar üst loblardan daha fazla tutulur
Pıhtıların çoğu büyük ve orta çaplı arterlere
takılır.
Ancak %35‟i daha küçük arterlere yerleşir.
Akut PE‟nin sonucları esas olarak
hemodinamiktir ve pulmoner arter yatağının
%30-50‟si tromboemboli ile tıkandığında aşikar
hale gelir





Sağlıklı bireylerde küçük ve az sayıdaki emboli problem
oluşturmaz.
Ana pulmoner arterlere yerleşen veya çok sayıdaki küçük
emboliler ; sistemik hipotansiyon, pulmoner hipertansiyon ve
kardiyak debide azalma oluşturur.
Pulmoner arterlerin kompliyansı oldukça yüksektir ve ancak
vasküler alanın %50‟sinden fazlası tıkandığında pulmoner
hipertansiyon gelişebilir.
Pulmoner vasküler yataktaki tıkanıklık %75‟e yaklaştığında,
pulmoner perfüzyonu idame ettirebilmek için sağ ventrikülün
akut olarak sistolik 50 mmHg (ortalama 40 mmHg) güç
üretmesi gerekir. Normal bir sağ ventrikül akut olarak bu
yükü kaldıramaz.
Trombüsteki trombositlerden salınan serotonin ve tromboksan
vazokonstriksiyon yaparak pulmoner hipertansiyona katkıda
bulunur.





PE, DVT‟nin başlamasından 3-7 gün sonra gelişir ve
olguların %10‟unda, belirtilerin başlangıcından sonraki 1
saat içinde ölümcül olabilir; ölümcül olguların çoğunda
klinik olarak tanı konamaz.
Olguların %5-10‟unda PE kendini şok ya da hipotansiyon ile
belli eder ve olguların %50‟ye varan bölümünde şok
olmaksızın, kötü prognoza işaret eden sağ ventrikul işlev
bozukluğuna ilişkin laboratuvar bulguları vardır.
Ölümlerin çoğu (>%90) PE tanısı konamadığı icin tedavi
edilmeyen hastalarda olmaktadır.
Bütün ölümlerin %10‟undan azının tedavi edilmiş
hastalarda ortaya çıktığı bildirilmektedir.
Tedavi edilmiş PE‟li hastaların %0.5-5‟inde kronik
tromboembolik pulmoner hipertansiyon (KTEPH) gelişir.



Emboli sahasında pulmoner arter yolu ile
oksijenlenme durmasına rağmen bronşiyal arter ve
hava yolları ile devam edeceğinden APE‟li ,
olguların ancak %10‟unda özellikle sol kalp
yetersizliği, kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi
kardiopulmoner hastalığı olanlarda pulmoner
infarktüs oluşur.
Akut plöral ağrı, dispne, sürtünme sesi, plöral sıvı
birikimi ve hemoptiziyle kendini gösterir.
Plöretik ağrı keskin ve kostalara lokalizedir. Ağrı
nedeniyle ilgili hemitoraksın solunuma katılımı
azalır




Pulmoner arter dalları içerisindeki trombüs
organizma tarafından; kan basıncı etkisi ile
mekanik olarak parçalanır.
Trombüs; 1.-2. günden başlayıp , 10-14. günde
büyük oranda tamamlanan fibrinolizis ve
organizasyon ile iyileşir.
Antikoagulasyon uygulanmadığında, semptomatik
proksimal DVT ya da PE olan hastaların yaklaşık
%50‟sinde 3 ay içinde tromboz yineler.
Tedavisiz APE, ortalama %30 oranda ölümcül
seyreden bir hastalıktır. Antikoagülan tedavi ile bu
oran %2-8‟e düşer.
Semptomlar;
• Dispne,
• Senkop,
• Plöretik ağrı,
• Hemoptizi,
• Öksürük,
• Palpitasyon,
• Wheeezing,
• Angina benzeri ağrı,
• Korku, endişe,
• Terleme,
Fizik Bulgular;
• Takipne(>20/dk),
• Taşikardi (>100/dakika),
• 3. ve 4. kalp sesi,
• P2 sesinde şiddetlenme,
• Ateş,
• Bilinç değişiklikleri,
• Raller,
• Wheezing,
• Plevral frotman,
• Siyanoz,
• Hipotansiyon,
• Şok,


Tanıda fazla önemi yoktur.
Kanda beyaz küre sayısı normal ya da hafif
yüksektir.





Venöz tromboembolizm fibrin yıkımına yol
açtığından plazmada bir fibrin yıkım ürünü
olan D-dimer (Elisa) artar.
APE‟ li olgularda D-dimer değerleri istisnai
olarak normal sınırlardadır.
ELISA ile serum düzeyi <500 ng/ml ise APE‟ yi
%95-99 ekarte eder.
Cerrahi, travma, gebelikte yüksek bulunur.
Özellikle yüksek riskli APE şüphesi olmayan
hastalarda ön planda tutulması önerilmektedir.
Normal bulunması özelikle bu grup hastalarda
APE‟yi büyük oranda dışlar.

Troponin, BNP (ya da NT-porBNP) ve HFABP
yüksekliği prognostik önem taşır, düşük risk
kliniği ile gelen hastayı en az orta riskli gruba
taşır.

Pulmoner emboli V / Q uyumsuzluğu ve
hiperventilasyonla karakterize olduğundan
hipoksemi, hipokapni, respiratuvar alkaloz ve
alveolo-arteriyel oksijen gradientinde artma
beklenen bulgulardır.




APE tanısında EKG bulguları çok yardımcı
değildir.
Genellikle sinüs taşikardisi ve non spesifik STT değişiklikleri saptanabilir.
Massif PE‟ ye bağlı olarak; p pulmonale, sağ
aks deviasyonu, sağ dal bloğu ve S1 Q3 T3 gibi
sağ kalp yüklenme bulguları görülebilir.
EKG, AMI ve akut perikardit gibi hastalıkların
ayırıcı tanısında yararlıdır.


Normal AC grafisi emboliyi dışlamaz.
Akciğer grafisinde tanısal bulgu olmamakla
beraber; 1)Tek veya çift taraflı diyafram
yüksekliği 2) Lineer atelektazi (Fleischner
bulgusu) 3) avasküler bölge (Westermark
bulgusu) tanıya yardımcı olabilir.









atelektazi veya parenkimal anormallik (%68)
plevral sıvı (%48)
plevral tabanlı yoğunluk (Hampton‟s hörgücü) (%35)
diyafram yükselmesi (%24)
azalmış pulmoner damarlanma(%21)
santral pulmoner damarlarda genişleme(%15)
kalp boyutlarında büyüme (%12)
bölgesel oligemi (Westermark‟s sign) (%7)
pulmoner ödem (%4)



Perfüzyon (Q) sintigrafisi normalse ; pratik
anlamda hastada APE yoktur.
Q sintigrafisi anormal, Ventilasyon (V)
sintigrafisi bu bölgelerde normalse ; V / Q
uyumsuzluğu vardır. V / Q uyumsuzluğu =
APE olasılığı yüksektir
Q sintigrafisi anormal, V sintigrafisi de bu
bölgelerde anormal ise ; V / Q uyumu
sözkonusudur. V /Q uyumu = APE olasılığı
düşüktür


İnvazif yöntem, eski “gold standart”
APE‟ den kuşkulanılan bir olguda;
Kardiovasküler kollaps veya hipotansiyon varsa
 Diğer tanı yöntemleri ile kesin tanı sağlanamamış ise
yapılmalıdır.
 Kontrast maddeye allerjisi olanlarda, ciddi pulmoner
hipertansiyon, böbrek yetmezliği durumlarında
yapılmamalıdır.

“Dolma defekti” ve “
radyopak akımın aniden kesilmesi “



APE‟de sağ ventrikül işlev bozukluğunun
gösterilmesi hastayı düşük risk grubundan
çıkartır ve orta risk grubuna yerleştirir.
Orta riskli APE hastaları yatarak takip
edilmelidir.
Özellikle, şoktaki bir hastada (yüksek riskli
APE şüphesi) yatakbaşında yapılan normal
ekokardiyografi ciddi PE‟yi dışlar, bu yüzden
önerilmektedir.


EKO‟ da
sağ ventrikül
 dilatasyonu ve
 hipokinezisi,
 septum deviasyonu,



pulmoner arter genişlemesi ve
triküspid yetersizliği gibi APE ile uyumlu
bulgular saptanabilir.
Mc-Connel bulgusu: sağ ventrikül serbest
duvarı hipokinezisine rağmen apikal
hareketin korunması




Son kılavuzun temel dayanak noktası
olmuştur.
Yüksek riskli APE şüphesi varlığında birinci
sırada istenecek tetkik olmalıdır.
Bu teknikle ana pulmoner arterlerden
segmental arterlere kadar intravasküler bir
pıhtı belirlenebilir.
Ancak subsegmental ve daha periferik
bölümde yerleşen küçük pıhtıları güvenilir bir
şekilde görüntüleyemez.
Her iki tarafta inen pulmoner
arterlerde emboli

Yüksek riskli
olmayan APE
şüphesinde
ölçeklerin
kullanılması
önerilmektedir.


Postoperatif atelektazi, pnömoni, akut
koroner sendromlar, aort diseksiyonu ve
pnömotoraks APE ayırıcı tanısında
önemlidir.
Emboliye sekonder gelişen infarktüs, bir
akut plöritisle veya bir AC enfeksiyonu ile
karıştırılabilir.
ANTİKOAGULAN TEDAVİ: APE‟nin temel tedavisini
oluşturmaktadır.
 Standart (Unfractioned-UFH) Heparin
 Düşük Molekül Ağırlıklı (DMAH) Heparin
 Oral Antikoagulanlar : Warfarin, Dabigatran,
Diğer faktör II ve 10a inhibitörleri
 APE‟de klinik şüphe=Antikoagülan tedavinin
başlanması demektir.
 APE dışlanırsa tedavi durdurulur, ancak bu tarz bir
yaklaşımla geç kalınmasının önüne geçilmiş olur.
 Yüksek riskli APE‟de tercihen standart heparin,
Düşük-orta riskli APE‟de DMAH (LMWH) ya da
fondaparinuks ile parenteral tedaviye başlanması
kılavuz önerisidir.




Yüksek riskli APE‟de hemodinamik ve
solunum destek tedavisi en kısa sürede
başlanmalıdır.
Destek tedavisinde ılımlı sıvı tedavisinin yeri
vardır.
İnotrop olara dobutamin, noradrenalin, şoktaki
hastalarda önerilmektedir.
Levosimendan, fosfodiesteraz inhibitörleri ile
yapılan çalışmalar da bulunmaktadır.

Tüm yüksek riskli APE olgularında endikasyonu kesindir.
Orta riskli olgularda birden fazla kriter varsa faydalı olabilir.



Yüksek riskli APE‟de tanı doğrulandıktan ve
trombolitik tedavi endikasyonu konduktan
hemen sonra uygulanmalıdır.
Ancak semptomların başlangıcından sonraki 714 güne kadar verilebilir.
Bu geçen süre trombüsün yaşı diye
tanımlanmaktadır.




Elli yılı aşkın süredir kullanımda olan UFH,
antitrombin-III‟ ün aktif kısmına bağlanarak (1000X)
başta trombin olmak üzere faktör II a, faktör X a gibi
pıhtılaşmayı sağlayan proteazları inaktive eder.
Yüksek riskli APE‟de daha çok intravenöz olarak (5
gün) devamlı infüzyon tercih edilmelidir.
Heparin başlangıç dozu olarak 80 U/kg intravenöz
bolus tarzında verildikten sonra 18 U/kg/saat olacak
şekilde sürekli infüzyon başlanır.
Doz ayarlaması aktive parsiyel tromboplastin
zamanına ( aPTT, hedef 1.5-2.5 kat, ortalama 2 kat )
göre yapılır. İlk ölçüm 4-6 saat sonra, her doz
artımından 3 saat sonra bakılmalıdır.

HİT



Erken benign reverzibl
Geç ciddi IgG aracılıklı immün tip
(%0.1-2.8)
Kanama ( Major %0.5-3, Fatal %0.08)



Molekül ağırlıkları 1000 ile 10000 arasındadır
DMAH‟lerin standard heparine (UFH)
göre yarı ömürleri daha uzundur, takip
gerektirmez standart dozları (s.c) vardır.
Düşük-orta riskli APE‟de büyük oranda
standart heparinin yerini almıştır.
Enoxaparin
 Dalteparin
 Nadroparin
 Tinzaparin
 Clivarin




DMAH, hastanede kalış
süresini kısaltır, yaşam
kalitesini arttırır.
Tedavi başlamadan
önce ve tedavinin 5.
günü yapılan trombosit
sayımının dışında
laboratuvar
monitorizasyonuna
gerek yoktur.
Eğer tedavi
sürdürülecekse 2-3
günde bir trombosit
sayımı yeterlidir.







Yeni bir ilaçtır. Fondaparinux. Düşük-orta
riskli APE‟de endikedir.
Faktör Xa „nın selektif bir inhibitörüdür.
Yarılanma ömrü 14 saattir. İdrarla atılır.
Maksimum plazma konsantrasyonuna 1-3
saatte ulaşır.
İV veya subkutan uygulanabilir.
Ciddi renal yetersizlikte önerilmez
<50 kg:5 mg, 50-100 kg:7.5 mg, >100 kg:10
mg/gün s.c. uygulanır.


Direk trombin inhibitörüdür.
DVT profilaksisinde onay almıştır


Oral yolla alınan ve barsaktan iyi emilerek
karaciğerde metabolize olan Warfarin ve
türevleri idrarla vücuttan atılır.
Karaciğerde K vitaminine bağlı pıhtılaşma
faktörünün ( faktör II, VII, IX ve X ) sentezini
inhibe eder. (Aynı zamanda protein C ve S gibi
antikoagulan proteinlerin karboksilasyonunu
da inhibe eder).


Heparin tedavisinin 1.ya da 2. günü Warfarin
de ( 5mg/gün) verilmeye başlanır.
INR=2 olana dek parenteral antikoagülan
ajanlarla birlikte kullanımı önerilir.




Warfarinde doz ayarlaması yine protrombin
zamanı‟na (PT) ve INR‟ ye ( International
normalized ratio -Uluslararası normalize
edilmiş oran ) göre yapılır.
INR=Kişi PT/Toplum PT (Türkiye 1.0)
Bu oranın 2.0 -3.0 düzeyinde tutulması gerekir.
Ard arda iki gün INR değeri bu terapötik
aralığa eriştiğinde heparin kesilerek warfarinle
tedaviye devam edilir.



Monitorizasyon, INR değeri tedavi aralığında
olana kadar günlük yapılır.
Ondan sonra ilk iki hafta süresince haftada ikiüç kez ya da INR stabil ise daha az sayıda
bakılabilir.
Uzun süreli tedavide ise bu kontrol aralığı dört
haftaya kadar çıkabilir.

Yüksek riskli APE‟de oksijen, intübasyon veya
mekanik ventilasyon ve vazoaktif ilaçlarla
tedavinin yanısıra pıhtının indirekt ya da
direkt olarak ortadan kaldırılmasına yönelik
antikogulan ya da trombolitik ilaçlarla başarı
elde edilemezse kateter embolektomisi ya da
cerrahi embolektomi gibi yöntemler
uygulanmaktadır.

Antikoagulasyona dirençli tekrarlayan
embolilerde, emboli nüksünü tolere
edemeyecek kadar massif embolizmi olan
olgularda ve antikoagulasyonun kontrendike
olduğu veya tedavi kesmeyi gerektirecek
durumlarda vena cava inferior‟a cerrahi yolla
veya invaziv radyolojik yöntemler kullanılarak
filtre takılmaktadır.




PHT, dinlenme halinde sağ kalp kateterizasyonu (SKK) ile
değerlendirilen ortalama pulmoner arter basıncında (PAB)
≥25 mmHg artış şeklinde tanımlanmıştır
Son dönemlerde mevcut veriler yeniden
değerlendirildiğinde dinlenme sırasında ölçülen normal
ortalama PAB değerinin 14±3 mmHg, normalin üst sınırının
ise ~20 mmHg olduğu gösterilmiştir
Egzersiz ortalama PAB değerinin >30 mmHg olması
şeklindeki görüş terk edilmiştir.
Pulmoner arteriyel hipertansiyon (PAH, 1. grup), akciğer
hastalıklarına bağlı PH, kronik tromboembolik PH ya da
seyrek görülen diğer hastalıklar gibi başka prekapiller PH
nedenleri olmaksızın prekapiller PH ile ayırt edilen bir
klinik durumdur . PAH‟ın benzer klinik tablolarla ve
akciğer mikrodolaşımında neredeyse aynı patolojik
değişikliklerle seyreden farklı formları bulunmaktadır
Pulmoner Hipertansiyon Klinik Sınıflaması
ESC-ERS,2009
1. PAH
1.1 Idiyopatik PAH
1.2 Kalıtımsal (HPAH)
1.3 İlaç ve toksinlere bağlı PAH
1.4 İlişkili hastalıklar:
1.4.1 Bağ dokusu hastalıkları
1.4.2 HIV infeksiyonu
1.4.3 Portal hipertansiyon
1.4.4 Konjenital kalp hastalığı
1.4.5 Şistosomiyazis
1.4.6 Kronik hemolitik anemi
1.5 Yenidoğan persistan pulmoner
hipertansiyonu
1’.PVOH ve/veya PKH
ESC-ERS Guidelines for the Diagnosis and Treatment of Pulmonary Hypertension (European Heart Journal 2009;doi:10.1093/euheartj/ehp297)
Pulmoner Hipertansiyon Klinik
Sınıflaması ESC-ERS,2009
2. Sol kalp hastalığıyla
iliĢkili PH
3. Akciğer Hastalıklarına bağlı PH /
hipoksemi
4. Kronik trombo-embolik pulmoner
hipertansiyon
5. Sebebi bilinmeyen/
Multifaktöriyel PH
5.1 Hematolojik bozukluklar
5.2 Sistemik bozukluklar, vaskülit,
sarkoidoz...
5.3 Metabolik bozukluklar: Gaucher, tiroid
hastalıkları
5.4 Diğer: Tümörel obstruksiyon, diyalize
bağlı
ESC-ERS Guidelines for the Diagnosis and Treatment of Pulmonary Hypertension (European Heart Journal 2009;doi:10.1093/euheartj/ehp297)

iPAH:


PAH-Bağ dokusu hastalığı:


Hastaların ~ %5 - 40'ını etkilemektedir
PAH-Konjenital kalp hastalığı:



Yılda, milyonda ~1–8 kişi
Küçük-orta VSD‟li hastaların % 3‟ünde,
Büyük VSD‟li hastaların % 50‟sinde PAH gelişir
Rapor edilenden daha sık olduğu düşünülmektedir
1Taichman
et al, Clin Chest Med 2007; 2Peacock et al, Eur Resp J 2007; 3McGoon et al. Chest 2004;
4
Granton JT Cardiol Clin 2002
1
0.9
Sağkalım (%)
0.8
Konjenital KH
0.7
0.6
0.5
Ġdiyopatik (ĠPAH)
0.4
Bağ Doku.
Hast
0.3
0.2
HIV
0.1
0
0
1
2
3
4
5
Ġzlem yılı
McLaughlin VV, et al. Chest 2004; 126: 78S-91S
Akciğer Ca
WHO Sınıf IV PAH
6 ay
Kolorektal Ca
Meme Ca
Prostat Ca
2.6 yıl
WHO Sınıf III PAH
4.9 yıl
WHO Sınıf I - II PAH
0
1
2
3
4
5
6
Survi (yıl)
D’Alonzo et al. Ann Internal Med 1991; Kato et al. Cancer 2001




PHT alt tiplerini patolojik olarak ayırt etmek mümkündür. Ancak invazif
olduğu için büyük oranda terk edilmiştir.
PAH: patolojik lezyonlar özellikle distal pulmoner arterleri (<500 μm
çapındaki) etkiler. Bunlar medial hipertrofi, intimada proliferatif ve
fibrotik değişiklikler (konsantrik, eksantrik), orta şiddette perivasküler
enflamatuar infiltrasyonlarla seyreden adventisyal kalınlaşma, kompleks
lezyonlar (pleksiform, dilate lezyonlar) ve trombotik lezyonlarla ayırt
edilir. Genellikle pulmoner venlerde tutulum yoktur.
Sol kalp hastalığına bağlı PH: Bu gruptaki patolojik değişiklikler
pulmoner venlerde genişleme ve kalınlaşma, pulmoner kapiller
dilatasyon, interstisyel ödem, alveoler kanama ve lenf damarlarında ve
lenf nodlarında genişleme ile ayırt edilir. Distal pulmoner arterlerde
medial hipertrofi ve intimal fibrozis gelişebilir.
Akciğer hastalıklarına ve/veya hipoksiye bağlı PH: Bu olgulardaki
patolojik değişiklikler arasında distal pulmoner arterlerde medial
hipertrofi ve intimal obstrüktif proliferasyon yer alır. Amfizemli ya da
fibrotik alanlarda damar yatağında farklı ölçülerde bir tahribat da
gözlemlenebilir.

KTEPH: Patolojik lezyonlar elastik pulmoner
arterlerde media tabakasına sıkıca tutunarak
normal intimanın yerine geçen organize
trombüslerle ayırt edilir. Bunlar lümeni bütünüyle
tıkayabileceği gibi, farklı derecelerde darlık, ağ
(web) ve bantlar da oluşturabilir. İlginç bir bulgu
olarak, tıkalı olmayan alanlarda PAH‟tan ayırt
edilemeyen bir pulmoner arteriyopati (pleksiform
lezyonlar da dahil olmak üzere) gelişebilir. Tam
tıkanmaların distalinde kalan alanların hiç değilse
kısmen reperfüzyonunu sağlamak üzere sistemik
dolaşımdan (bronşiyal, kostal, diyafragmatik ve
koroner arterlerden) kollateral damarlar gelişebilir.
Endotelin mekanizması
Prostasiklin mekanizması
Damar
Endotel
hücreleri
Pre-proendotelin
Endotelin
reseptörü
A
Nitrik oksit mekanizmasılümeni
AraĢidonik asit
Proendotelin
L-arginin
Endotelin-1
L-sitrullin
Nitrik oksit
Endotelin
reseptör
Endotelin
antagonistler
cGMP
reseptörü
B
i
Vazodilatasyon ve
Fosfodiesteraz tip
antiproliferasyon
Düz kas
hücreleri
5
Eksojen
nitrik oksit
Vazodilatasyon ve
antiproliferasyon
Prostasiklin
(prostaglandin
I2)
cAMP
Prostaglandin
I2
Prostasiklin
türevleri
Vazodilatasyon ve
antiproliferasyon
Fosfodiesteraz
tip 5 inhibitörü
Humbert. NEJM 2004
PAH’da Semptomlar
Dispne
Angina
Senkop
Ödem
Raynaud fenomeni
Sınıf I
Pulmoner hipertansiyonu olan, ancak buna bağlı fiziksel aktivite kısıtlanması
olmayan hastalar. Olağan fiziksel aktiviteler beklenenin üzerinde dispne ya da
halsizlik, göğüs ağrısı ya da bayılma hissine neden olmaz.
Sınıf II
Pulmoner hipertansiyonu olan ve buna bağlı hafif fiziksel aktivite kısıtlanması olan
hastalar. Hasta dinlenme sırasında rahattır. Olağan fiziksel aktiviteler beklenenin
üzerinde dispne ya da halsizlik, göğüs ağrısı ya da bayılma hissine neden olur.
Sınıf III
Pulmoner hipertansiyonu olan ve buna bağlı belirgin fiziksel aktivite kısıtlanması olan
hastalar. Hasta dinlenme sırasında rahattır. Olağan düzeyin altında fiziksel aktivite
beklenenin üzerinde dispne ya da halsizlik, göğüs ağrısı ya da bayılma hissine neden olur.
Sınıf IV
Pulmoner hipertansiyonu olan ve semptomlar gelişmeden hiçbir fiziksel aktivitede
bulunamayan hastalar. Bu hastalarda sağ kalp yetersizliği bulguları vardır.
Dispne ve/veya halsizlik dinlenme sırasında bile gözlemlenebilir. Her türlü fiziksel
aktivitede rahatsızlık artar.
ESC-ERS Guidelines for the Diagnosis and Treatment of Pulmonary Hypertension (European Heart Journal 2009;doi:10.1093/euheartj/ehp297)

P2 de sertleşme

Juguler venöz dolgunluk

Patolojik Çiftleşme

Hepato Juguler Reflü

TY üfürümü

Hepatomegali
PY üfürümü

Periferik Ödem
Sağ Ventriküler S3

Siyanoz











Rutin Biyokimya
Hemogram
TFT
ANA, Anti Scl-70
Anti Centromer ak
RF
Anti- R0, Anti-La
Anti Jo
Anti-U1-RNP
Skleroderma
CREST
Romatoid Artrit
Sjorgen
Dermatomyozit/Polimiyozit
Mixt bağ doku Hastalığı
Sağ eksen sapması
R dalgası
Ters T dalgası
Yüksek P dalgası

% 90 hastada anormal

Ana pulmoner arterler/Hiler Bölgede belirginleşme

Retrosternal boşlukta daralma

Hiler Torasik indeksin % 38 den büyük olması

Sağ inen pulmoner arter çapı > 16 mm

Sol inen pulmoner arter çapının > 18 mm
Sağ V büyümesi
Normal
Kardiyomegali ve pulmoner arterlerde
büyümeye iliĢkin kanıtla birlikte PAH
Öykü
Fizik Muayene
Akciğer Filmi
Kan Testleri
Dispne
Anjina
Senkop
Ödem
İkinci kalp sesinin pulmoner
bileşeninin şiddetlenmesi
Pansistolik üfürüm
Sağ ventriküler gallop
Periferik ödem
Asit
Soğuk ekstremiteler
Genişlemiş pulmoner arter
Genişlemiş sağ ventrikül
Rutin biyokimya
Sağ eksen sapması
Rutin hematoloji Sağ ventrikül hipertrofisi
Otoimmun tarama T dalgası değişiklikleri
Tiroid fonksiyonu
Hepatit serolojisi
HIV
Kan gazları
Solunum Fonksiyon
Testi
PAH’DAN ġÜPHELENĠNĠZ !
SAĞ KALP EKO’SU ĠSTEYĠNĠZ !
EKG
Ekokardiyografik tanı: PH olası değil
Triküspit regürjitasyon hızı ≤ 2.8 m/sn , sPAB ≤ 36 mmHg ,
Başka PH eko bulgusu yok
Ekokardiyografik tanı: PH olası
Triküspit regürjitasyon hızı ≤ 2.8
m/sn
, sPAB ≤ 36 mmHg ,
Başka PH eko bulgusu var
Triküspit regürjitasyon hızı 2.9 – 3.4
m/sn
, sPAB 37 - 50 mmHg,
Başka PH eko bulgusu var/yok
Ekokardiyografik tanı: PH kuvvetle olası
Triküspit regürjitasyon hızı > 3.4
m/sn
, sPAB > 50 mmHg
Başka PH eko bulgusu var/yok
ESC-ERS Guidelines for the Diagnosis and Treatment of Pulmonary Hypertension (European Heart Journal 2009;doi:10.1093/euheartj/ehp297)
PH altın standard tanı yöntemi: Sağ Kalp Kateterizasyonu
Tanıyı doğrulamak, hastalığın şiddetini ve prognozu belirlemek
için şarttır.
Tedavi seçimi için yönlendiricidir.
• PAB’ın normalizasyonuna yakın
– Ortalama PAB <40 mmHg ve D >10 mmHg
– Kalp debisinde düşüş olmadan
• Kalsiyum kanal blokerine sürekli yanıt
– Sadece KKB ile stabil fonksiyonel sınıf I veya II
Bu teste olumlu yanıt
verenlerin oranı ~%10
ESC Guidelines - Galiè N, et al. Eur Heart J 2004; 25:2243-2278
•
Ilımlı tuz kısıtlaması
•
Sigara maruziyetinin önlenmesi
•
Yüksek rakımdan sakınılması (<1500 m)
•
Solunum sistemi enfeksiyonlarının engellenmesi
•
•
•
Presenkop-Senkop nedeni olan egzersizden (özellikle izometrik)
sakınılması
Gebeliğin önlenmesi; Maternal risk %30-50
İnfluenza ve pnömokok aşıları
İlaç
Öneri Sınıfı Kanıt düzeyi
Diüretik;sıvı retansiyonu ve sağ KY
C
I
Uzun süreli devamlı Oksijen
tedavisi;
C
I
Antikoagulan ;IPAH ve KTEPH
C
II
Digoksin; AF
C
II
Kalsiyum kanal blokerleri
Sadece vazoreaktivitesi pozitif olanlara verilebilir.
Vazoreaktivitesi negatif olanlarda yeri yok.
İPAH’da yüksek dozları etki göstermektedir:
amplodipin için 20mg üstünde,
diltiazem için 240 – 720mg,
nifedipin için 120 – 240 mg
DüĢük dozda baĢlanmalı
nifedipin 30 mg, yavaş salınımlı, 2x1
diltiazem 60 mg, 3x1
amlodipin 2.5 mg, 1x1
Gebe kalmaması (I-C)
İnfluenza ve pnömokok aşılaması (IC)
Psikososyal destek (IIa-C)
Aşırı fiziksel aktiviteden kaçınılması
(II-C)
Genel önlemler-destek tedavisi
Uzmana sevk edilmesi
Akut vazoreaktivite testi
Diüretik (I-C)
Oksijen (I-C)
Oral antikoagülan
IPAH, kalıtımsal PAH
anoreksijenler (IIa-C)
APAH (IIb-C)
Digoksin (IIb-C)
Non- vazoreaktif
Vazoreaktif
BAŞLANGIÇ TEDAVİSİ
FS I-III
KKB
(IC)
Öneriler
FS II
FS III
FS IV
Tedaviye
yanıt
Evet
Hayır
KKB devam
ESC-ERS Guidelines for the Diagnosis and Treatment of Pulmonary Hypertension (European Heart Journal 2009;doi:10.1093/euheartj/ehp297)
BAŞLANGIÇ TEDAVİSİ
Öneriler
FS II
FS III
FS IV
IA
Ambrisentan,
Bosentan,
Sildenafil
Ambrisentan, Bosentan,
Sitaksentan, Sildenafil,
Epoprostenol iv, İnhale
iloprost
Epoprostenol iv
IB
Tadalafil
Tadalafil
Treprostinil sk-inhale
Sitaksentan
İloprost iv, Treprostinil iv
IIaC
Ambrisentan, Bosentan,
Sitaksentan, Sildenafil,
Tadalafil, İloprost inhale-iv,
Treprostinil sk-inhale,
Başlangıç kombinasyon
tedavisi
Beraprost
IIbB
Yetersiz klinik yanıt
Yetersiz klinik yanıt
Sekansiyel kombinasyon tedavisi (IIa-B)
ERA
Balon atriyal septostomi (I-C)
ve/veya
Akc transplantasyonu (I-C)
+
Prostanoidler
+
+
PDE5i
ESC-ERS Guidelines for the Diagnosis and Treatment of Pulmonary Hypertension (European Heart Journal 2009;doi:10.1093/euheartj/ehp297)
•
Pulmoner ve sistemik vazodilatasyon
•
3-5 dk yarı ömrü var, devamlı IV infüzyon gerekir.
•
Sınıf III and IV hastalar için onaylanmıştır.
• Epoprostenol analoğu
• 4-6 saat yarı ömür
• Cilt altı ve IV uygulama
• Fonksiyonel Sınıf II-IV
• Hemodinami, egzersiz kapasitesinde iyileşme
• En sık yan etki; infüzyon yerinde ağrı
Simonneau G, et al. Am J Respir Crit Care Med 2002;165:800–4.
İnhale İloprost
•
•
•
•
•
Epoprostenole benzer etki, daha uzun yarı ömür (20-30 dk)
Sık kullanım (6-9 X / gün)
İnhalasyonla lokal etki (selektif pulmoner)
Hemodinami, egzersiz kapasitesinde iyileşme
Sınıf III-IV hastalarda
Endotelin Reseptör Antagonistleri

Bosentan:





Sitaksentan:





Dual etkili. ETA ve ETB reseptör Antagonisti
2001 FDA, 2002 EU onaylı
2x62.5 mg başlanır, 2x125 mg doza 1 ay sonra çıkılır,
%10-12 hepatotoksisite riski mevcut. 3-5xULN: doz azalt-durdur, iki
haftada bir tekrar test, 5-8xULN, durdur, iki haftada bir test, >8xULN
AST&ALT olması durumunda kesilmelidir.
Selektif ETA reseptör antagonisti
100 mg (Stride I ve STRIDE II çalışmaları)
Coumadinin etkisini , INR yükselebilir. Tek doz 1x1 100 mg
Hepatotoksisite nedeniyle piyasadan çekildi.
Ambrisentan



Selektif ETA reseptör antagonisti
Onay aldı
Coumadinle etkileşimi yok



•
•
cGMP yıkımından sorumlu enzim olan fosfodiesteraz tip-5
inhibisyonu,bu enzimin eksprese edildiği yerlerde NO/cGMP yolu
üzerinden vazodilatasyona yol açmaktadır.
Akciğerlerdeki damarlarda bol miktarda fosfodiesteraz tip-5
bulunduğu için, PAH‟ta fosfodiesteraz tip-5 inhibitörlerinin
potansiyel klinik yararları araştırılmıştır. Ayrıca, fosfodiesteraz tip5 inhibitörleri antiproliferatif etki yapmaktadır.
Erektil işlev bozukluğu tedavisi için onaylanan fosfodiesteraz tip-5
inhibitörleri olan sildenafil, tadalafil ve vardenafilin üçü de, önemli
düzeylerde pulmoner vazodilatasyona neden olmakta ve
maksimum etkiler, sırasıyla 60, 75–90 ve 40–45 dakika sonra
gözlemlenmektedir.
Tadalafil onay aldı.
Sildenafil, Revatio, 20 mg: 3x1 dozda, daha ziyade “add on
therapy” şeklinde...
.
Palyatif tedavi
End: tedaviye rağmen tekrarlayan senkop
/ RV yetm (III-IV)
Deneyimli merkez!!!!
Lateral planda Brockenbrough iğnesiyle
(6F) perforasyon
Genel anestezi, TÖE kılavuzu
Balon dilatasyonu ± stent
Cerrahi tedavi: Akciğer transplantasyonu





Kalp-akciğer, çift akciğer, tek akciğer
transplantasyonunda benzer sonuçlar
5 yıllık sağkalım oranı ≈ % 50‟dir.
Ortalama bekleme süresi ≈ 2 yıldır (?)
Olguların yarısı beklerken ölürler.
Güncel yaklaşım transplantasyonun ilaç
tedavisine yanıt vermeyen hastalara
uygulanmasıdır.


Tanım: Akciğerin kendisinin (KOAH), damar
yatağının (PHT), üst solunum yolarının (OSAS)
veya göğüs duvarının (kifoskolyoz) patolojileri
ile ilişkili PHT sonucu gelişen yapısal
(hipertrofi/dilatasyon) ya da fonksiyonel sağ
ventrikül bozukluğuna kor pulmonale denir.
Sol kalp hastalığı ya da konjenital hastalıklara
bağlı sağ kalp yetersizliği kor pulmonale
değildir.




En sık sebep KOAH
KOAH hastalarının %20-30‟unda kor
pulmonale var.
Hastalık şiddeti, hipoksemi, hiperkapni ve
hava yolu obstrüksiyonu ile direkt ilişkilidir.
KOAH-Kor pulmonale‟de PHT hafiftir
(ortalama PAP 40 mmHg civarı)



Sinsi ve yavaş seyirlidir.
Akut kor pulmonale, masif APE‟de gelişen
durumdur
Klinik gidişatı birincil AC hastalığı belirler (kor
pulmonale sona yaklaşma işaretidir.)


Semptomlar: Efor dispnesi, yorgunluk,
halsizlik, letarji, efor senkopu, efor anginası
(sağ ventrikül subendokardiyal iskemiye
sekonder), anoreksi
Bulgular: PHT ve sağ kalp yetersizliğinin
bulgular gözlenir: sağ S3, sert S2 (P2), belirgin a
dalgası (sonra V), triküspid yetersizliği
(Carvallo belirtisi), pulmoner yetersizlik
üfürümü (Graham steel)


Tanı: EKG, AC grafisi, Ekokardiyografi, MR,
sağ kalp kateterizasyonu
Ekokardiyografide, sol kalp patolojisi olmadan
sağ kalp yetersizliğinin ortaya konulmasıyla
büyük oranda tanı konulmuş olur.

Tedavi: Birincil nedenin tedavisi, oksijeen,
digoksin (AF varlığında), diüretikler, PHT
spesifik tedavi, inotrop gerekirse dobutamin
(dopamin pulmoner vazokonstriksiyon yapar)
Download