Birincil yerdeki malign melanomun tedavisinden sonra lokal nüksü ve/veya herhangi bir organa metastazı görülebilmekte ve sadece bir uzak organa metastaz yapmaktadır. Malign melanoma, akciğere sık metastaz yapmasına karşın, plevra tutulumu ve eşlik eden plevral efüzyon oldukça nadir görülmektedir. Bu bağlamda kliniğimize plevral efüzyon nedeniyle yatırdığımız ve malign melanoma tanısı konulan iki olgumuzu literatürlerin ışığında sunmak istedik.Olgu 1: Yetmiş dokuz yaşında kadın hasta bulantı, kusma, nefes darlığı, sol göğüs ağrısı nedeniyle başvurduğu hastanede yapılan plevral biyopside atipik hücreler görülmüş. S100+, HMB45 (+), Melan-A (+), NSE ve ile BCL-2 ile fokal boyanmalar gösteren olguda öncelikle amelanotik melanoma düşünülmekle birlikte malign periferik sinir kılıfı tümörü ve clear cell sarkoma yönünden ayırıcı tanı yapılamamış. İleri tetkik ve tedaviyi kabul etmeyen hasta taburcu olduktan sonra şikayetlerinin artması üzerine hastanemize yatırıldı. Akut böbrek yetmezliği, üriner enfeksiyon, pnömoni, parapnömonik effüzyon düşünülerek tedavi başlanan hastada yutma güçlüğü ve melana gelişmesi üzerine yapılan endoskopi de şikayetlerini açıklayacak bir patoloji saptanmadı. Toraks BT’ de sol hemitoraksta daha fazla olmak üzere bilateral plevral sıvı, sol akciğerde lobüle kontürlü kitle ve bilateral nodüleri olan hastanın PET/BT tetkikinde;sol hemitoraksta apeksten başlayarak tüm sol akciğeri saran plevral yapılarda düzensiz hipermetabolik nodüler lezyonlar mevcuttu. Bronkoskopi ve plevral biyopsi yapılması düşünüldü, fakat hasta işlemleri kabul etmedi. Hastanın rektoskopi tetkikinde; lümenin yarısını dolduran kitle saptandı. Alınan biyopsi örneklerinin histopatolojik tanısı malign melanom olarak raporlandı. Hasta tanıyı takip eden iki gün içinde kaybedildiğinden ileri tetkik ve tedaviler uygulanamadı. Olgu 2: Son bir haftadır plöretik tipte göğüs ağrısı ve öksürük şikayetleri nedeniyle kliniğimize yatırılan 56 yaşındaki kadın hastanın akciğer filminde; sol hemitoraksta orta ve alt alanları kapsayan homojen yoğunluk artışı mevcuttu. Plevral sitolojisi benign gelen hastanın, 1,5 yıl önce koroidal malign melanom tanısı alarak enükleasyon operasyonu geçirmiş olması nedeniyle çekilen Toraks BT tetkikinde, sol hemitoraksta masif plevral efüzyon ve izlenebildiği kadarı ile visseral plevra yapraklarından plevral boşluğa uzanan çok sayıda nodüler- kitlesel solid dansiteler görüldü. PET/BT tetkikinde; sol akciğer alt lob bronşunu büyük oranda kaplayan heterojen yapıda hipermetabolik kitle (SUVmax: 17.8) mevcuttu. Bronkoskopi tetkikinde endobronşiyal lezyon görülmeyen hastaya kapalı plevra biyopsisi yapıldı. Biyopsi materyalinin makroskopik görünümü hiperpigmente olup, histopatolojik değerlendirilmesi malign melanom metastazı olarak raporlandı. Malign melanomun plevra ve rektumu tutması oldukça nadir görülmektedir. Plevral tutulumun primer veya metastaza bağlı olup olmadığının histopatolojik tanısı oldukça zordur ve tanı konduğu zaman; lezyonun primer mi veya gerilemiş primer malign melanomun metastazı mı diye detaylı araştırılarak karar verilmesi gerekir. Bu sebeple primer malign melanomun tanısının konulabilmesi için klinisyenin vöncelikle şüphe etmesi ve patoloğu bilgilendirmesi gerekir.