SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI VE HEMŞİRELİK BAKIMI Öğr. Gör. Dr. Ayşegül Öztürk Birge Eylül 2016 Sisteme Özgü Terimler ve Açıklaması-I • Asidoz: Kandaki hidrojen iyonu konsantrasyonunun artma durumu • Alkaloz: Kandaki hidrojen iyonu konsantrasyonunun azalma durumu • Alveoler ventilasyon: Gaz değişimine uğrayan havanın hacmi • Anatomik ölü boşluk: Solunum sisteminin burundan bronşiyollere kadar olan ve sadece hava yolu görevi yapan bölümü, her nefes ile solunan havanın yaklaşık%25’i burada kalır ve gaz değişimine uğramaz. • Tampon: Asit-baz dengesini sağlamak için çözeltiler arasında hidrojen iyonlarını transfer eden zayıf asit veya baz Sisteme Özgü Terimler ve Açıklaması-II • Difüzyon: Gazın daha yüksek basınçlı bir alandan daha düşük basınçlı bir alana olan hareketi • İnspirasyon: Havanın atmosferden solunum sistemi içine girmesi; süreç genellikle aktiftir. • Ekspirasyon: havanın akciğerlerden çıkması; süreç genellikle pasiftir ama obstrüktif akciğer hastalığı ile bilerek ve zorlayarak yapılabilir. • Oksijen satürasyonu: hemoglobine bağlı oksijen yüzdesinin hemoglobinin bağlayabileceği miktara oranı • Perfüzyon: Kanın doku ve hücrelerdeki dolaşımı Sisteme Özgü Terimler ve Açıklaması-III • Tidal volüm: Bir solunum döngüsü sırasında nefes alınıp verilen hava hacmi (500ml) • İnspiratuvar yedek hacim: Normal inspirasyondan sonra zorlu inspirasyon ile içeri alınan maksimum hava hacmi (3000-3100ml) • Ekspiratuvar yedek hacim: normal ekspirasyondan sonra, dışarı zorla atılan havanın hacmi (1100-1200ml) • Rezidüel volüm: zorlu ekspirasyondan sonra akciğerde kalan hava miktarı (1200ml) • Vital kapasite: en yüksek derecede soluk almadan sonra dışarı atılabilen en yüksek hava hacmi (4600-4800ml) • Fonksiyonel rezidüel kapasite: normal bir soluk vermeden sonra akciğerlerde kalan hava hacmi • FEV1: Zorlu ekspirasyonun 1. saniyesinde atılan volüm Normalde volümlerin % 80’i ilk saniyede atılır Genellikle büyük havayollarını yansıtır. Havayolları obstrüksiyonunda belirgin azalır Kooperasyon ve efora bağımlıdır. FEV1/FVC: Genç erişkinde % 75’in üzerindedir, yaşla azalır. Obstrüktif ve restriktif patolojilerin ayırımında kullanılır. Havayolları obstrüksiyonu < % 70 Restriktif patolojilerde oran korunur ya da artar Solunum Sisteminin Anatomisi Solunum Sisteminin Fonksiyonları • Solunum O2 atmosferik havadan kana ve CO2’yi kandan atmosferik havaya geri gönderen mekanik ve metabolik süreçler demektir. 1. Ventilasyon: atmosfer ile akciğer arasındaki gaz geçişidir. • İnspirasyon : Torasik boşluğun çapını arttırmak için beyinden çıkan sinir uyarıları frenik sinir aracılığı ile diyaframı kasar; azalan intraplevral basınç atmosferik havaya göre daha negatif olur. Hava yüksek basınç alanından (atmosferden) düşük basınç alanına (solunum sistemi) doğru hareket eder. • Ekspirasyon : Diyafram gevşer, yukarı doğru hareket eder ve böylece torasik boşluğun çapını küçültür. Akciğer içi basınç atmosfer basıncından daha yüksek olur ve gaz hava akciğerden atmosfere doğru yol alır. 2. Perfüzyon: • Akciğer dolaşımı: pulmoner arter, oksijensiz kanı sağ ventrikülden alır, pulmoner kılcal damarlara uzanır ve alveollere bağlanır. Karbondioksit ve oksijen değişimi, oksijenli kanın kalbin sol atriyumuna geri taşıyan damarlar ve pulmoner venüllerle birleşen pulmoner kapiller zarda olur. • Bronşiyal dolaşım: torasik aorttan ayrılan bronşiyal arterler kanı hava iletim yollarına ve diğer solunum yolu dokularına taşır. Bronşiyol kan alveoller içinde dolaşmaz ve gaz değişimine uğramaz. Oksijensiz bronşiyal kan, bronşiyal kılcal damarlar ve damarlar aracılığıyla vena kavaya ve kalbin sağ tarafına akar. • Pulmoner kan damarları hipoksiye yanıt olarak daralır. 3. Difüzyon: gazın düşük basınç alanından yüksek basınç alanına doğru hareketidir. O2 atmosferden alveolün içine yayılır ve dolaşım için pulmoner kapiller zardan dışarı verilmek üzere alveole gelir. Difüzyon iki alan arasındaki basınç farkı eşitlenene kadar devam eder. • Difüzyon hızını etkileyen faktörler; • Cerrahi veya hastalık nedeniyle akciğer doku kaybı, gaz değişimi için uygun olan yüzey alanını azaltır. • CO2, O2’ye göre pulmoner kapiller içinde daha fazla çözünür ve çok daha hızlı bir şekilde yayılır. • Pnömoni, pulmoner ödem gibi hastalık süreçleri membranı kalınlaştırır; hava değişimi engellenir. 4. Nefes almada sinir sisteminin kontrolü: medulla oblangata ve beyin sapındaki ponsta başlar. • Medulla oblangata; inspirasyonu, ekspirasyonu ve solunum ritmini kontrol eder. • Pons: solunum hızı ve derinliğini kontrol eder. • Sinir uyarıları, frenik sinir aracılığıyla beyin sapından diyaframa gider ve solunumun gerçekleşmesi için kasılmasını uyarır. TANI TESTLERİ RADYOLOJİK ÇALIŞMALAR-I • GÖĞÜS RÖNTGENİ; torasik boşluktaki yapıları, sıvı ve havayı görüntülemek için yapılır. Ön, arka ve yan görünümleri en yaygın olanlarıdır. • Bilgisayarlı Tomografi(BT); incelenen dokunun kesitsel olarak görüntülenmesini mümkün kılar. Doku kalınlığındaki küçük farklılıklar edilebildiği gibi, röntgenle saptanamayan lezyonlar da tespit edilebilir. Kontraslı ve kontrastsız yapılabilir (Kontras kullanılması durumunda hastaya iyot allerjisi varlığı sorulur). RADYOLOJİK ÇALIŞMALAR-II • Manyetik Rezonans Görüntüleme(MRG): BT’ye benzer bilgisayarlı görüntülerle doku yapısındaki algılanması daha zor olan değişiklikleri belirler. Vucüdun doğal radyo frekans uyarılarını kullanır. Hasta üzerindeki metal eşyalar çıkarılır. Metal implantı olan hastalar için uygun değildir. • Pulmoner anjiyografi: pulmoner damarların görüntülenmesini sağlar. Bunun için santral venöz katater yoluyla kalbin sağ tarafına ve pulmoner artere radyoaktif kontras madde enjekte edilir. Dolaşım değişikliklerini ve tümör sınırlarını tanımlar. Hastanın iyot alerjisinin olup olmadığı sorgulanır. Pulse oksimetre; arteriyal oksijen satürasyonunu izleyen invaziv olmayan testtir. %95’in üzerinde bir düzey normal kabul edilir. • Parmak, kulak memesi, burun gibi bir doku bölgesine bağlanmış ışık spektroskopisi probu kullanılır. • Azalmış periferik perfüzyon durumunda, aydınlık ortamda, protez tırnaklarda ve koyu renkli ciltlerde hassasiyeti düşüktür. Akciğer Fonksiyon Testleri; • Zorunlu nefes teknikleri sırasındaki akciğer hacimlerini ve kapasitelerini ölçmek için spirometre kullanılır. • Normal veya anormal akciğer fonksiyonlarını tanımlar. • Akciğer fonksiyonunun kısıtlayıcı ile tıkayıcı değişikliği birbirinden ayırt edilir. • Bronkodilatör tedavinin etkileri değerlendirilir. • Bronkoskopi; • • • • • • • • • • Fiberoptik bir skop kullanılarak bronşlar ve dalları görüntülenir. Tanılayıcı ve/veya terapötik nedenler için gerçekleştirilir. Akciğerden ve/veya sıvı örnekleri alınır. Akciğerdeki yabancı cisimler çıkarılır. İşlemden 6-12 saat önce ağızdan birşeyler alımı kesilir. Bilgilendirilmiş onam alınır. Hekim istemi ile sekresyonu azaltmak için atropin yapılabilir. Analjezi veya sedasyon, önerilen şekilde verilir. Burun ve boğaz bölgesine lokal veya topikal anestezi uygulanır. İşlem sonrası, havayolunu sürdürme önceliklidir. Öğürme refleksi geri dönüşü ve larenjiyal ödemin semptomları ses kısıklığı, hırıltı, nefes darlığı, yaşam bulguları ve göğüs ağrısı yönünden değerlendirilir. Torasentez; • • • • Plevra boşluğundan sıvı çıkarılması için torasik boşluğa iğne yerleştirilir. Tanı ve tedavi amacıyla yapılır. Mikrobiyoloji veya sitoloji için gerekli olabilir. Plevral effüzyonda sıvının boşaltılmasını sağlar. Balgam analizi; • Balgam öksürme, aspirasyon, torasentez, akciğer iğne biyopsisi ve transtrakeal aspirasyon yoluyla alınabilir. • Örnek alınmadan önce hasta ağzını su ile çalkalar. (Antiseptik solüsyonla değil) • Aside dirençli basil örnekleri genelde sabah alınır. • Sitoloji için alınan örneğin uygun kaba konulması gerekir. Arteryal Kan Gazı Değerleri Parametre pH PCO2 HCO3 PO2 Normal Değer 7.35-7.45 35-45mmHg 22-26mEq/l 80-100mmHg Yorumlayınız… • pH=7.55 • PO2=88mmHg • PCO2= 38mmHg • HCO3=30 mEq/L ? Yorumlayınız… • pH=7.2 • PO2=70mmHg • PCO2= 51mmHg • HCO3=32 mEq/L ? ÜST SOLUNUM YOLU HASTALIKLARI Solunum Sistemi Hastalıkları Obstrüktif Akciğer Hastalıkları Restriktif (Kısıtlayıcı) Akciğer Hastalıkları 1. Amfizem 2. Kronik bronşit 3. Astım 1. Plevral effüzyon 2. Ampiyem 3. Şilotoraks Diğer solunum sistemi hastalıkları; • Pnömotoraks ve hemotoraks • Atelektazi • Pnömoni • Akciğer tüberkülozu • Pulmoner emboli Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) • İrreversıbledir. • Kronik bronşit ve amfizemi kapsar. • Progresiftir. • Mortalitesi yüksektir. • Semptomlar sık tekrarlar. • Öksürük ve sekresyon en belirgin semptomlarıdır. • Sigara en önemli etkenidir. • Zorlu ekspirasyon 1. saniyenin (FEV1)<%80 ve zorlu ekspirasyon volüm 1. saniyenin vital kapasiteye oranı (FEV1/FVC)<%70 olması tanı koydurucudur. • Koah evreleri; • • • • Evro 0; kronik öksürük ve sekresyon vardır. Akciğer fonk. Normaldir. Evre 1; hafif KOAH, FEV1<%80 Evre 2; orta KOAH, FEV1 %50-80 evre 3; Ağır KOAH, FEV1 <%30 Amfizem • Kronik enflamasyona bağlı ilerleyici alveoler yıkımdır. • Gaz değişimi için kullanılabilecek solunum bronşiyollerinin, alveollerin ve alveol kanalların yüzey alanlarındaki azalmadır. • Solunum sistemi dokularındaki esneklik kaybı nedeniyle havayolunun kollabe olması • Obstrüktif akciğer hastalığının kronik bir şeklidir. Amfizemin en önemli özelliği hava akımında meydana gelen kısıtlamadır. • Ödem veya aşırı mukus üretimi nedeniyle tıkalı olan havayollarının neden olduğu soluk vermede zorlanma yaygın semptomdur. • Akciğerin aşırı şişmesi alveolde hava hapsine neden olur ve sık akciğer enfeksiyonlarına yol açar. Amfizem • Etiyoloji ve patofizyoloji • Birincil etiyoloji sigara içilmesidir. • Hava kirliliğine veya kömüre, cama, asbeste ve bazı kimyasal dumanlara uzun süreli maruz kalmaktan kaynaklanan kronik solunumsal enflemasyona katkıda bulunan diğer faktörlerdir. • Genç ve orta yaşlı erişkinlerde tanı alfa 1-antitripsin enzim eksikliğine bağlı olabilir. (Bu enzim akciğer dokusu proteinlerinin parçalanmasını önlemektedir= proteolitik enzim inhibitörü) • Solunum bronşiolleri, alveoller ve alveol kanallarındaki havanın hapsolması tekrarlayan enfeksiyonlara ve fıçı göğüs görünümüne neden olur. • Nefes alıp verme daha fazla enerjiyi ve yardımcı kasların daha fazla kullanılmasını gerektirir. Alfa 1-antitripsin enzim eksikliği Solunum yolları ve alveollerde elastin miktarında azalma Alveol duvarı ve bronşiollerde harabiyet Alveoller kollobe olur Hava alveol aralığı ve akciğer parankimine hapsolur. Fıçı göğüs görüntüsü hakimdir. Amfizem • Tanılama; • En klasik belirtisi nefes darlığıdır. Fıçı göğüs, zorlu nefes vermenin neden olduğu büzük dudakla nefes alıp verme, ventilasyonda yardımcı solunum kaslarının belirgin kullanımı ve zayıf görünüm hakimdir. • Hastalığın ilerlemesi ile efor dispnesi ilerler. • Sürekli taşikardi yetersiz oksijenlenme ile bağlantılıdır. • Solunum seslerinde hırıltı ve raller duyulur. • Kan gazlarında PO2 azalmıştır. • Göğüs röntgeninde düzleşmiş diyafram ve aşırı şişmiş akciğerler görülür. • Vital kapasite düşmüştür. Amfizem • Tedavi • • • • • • • • • • • • • • Amaç, ventilasyonu iyileştirmek, salgıların atılabilmesi için havayolu açıklığını sağlamaktır. Çevresel kirleticilerin ortadan kaldırılması ve sigaranın bırakılması önemlidir. Bronkodilatör tedavisi (Zorlu ekspiratuvar hacmi (FEV1) arttırır, dispneyi azaltır) Antikolinerjikler (atrovent) KOAH ta kullanılabilecek en etkili bronkodilatördür. Kortikosteroid tedavisi (enflematuvar süreci baskılamada rol alır. Sık alevlenmeleri olan , astım tanılı hastalarda sık kullanılmaktadır) Oksijen ve nebülizatör tedavisi Göğüs fizyoterapisi (solunum öksürük egzersizleri, postüral drenaj, hidrasyon, mobilizasyonu kapsar) Ekspektoran Uzun etkili teofilin (Diyafram kasılmasını güçlendirmede, soluk alıp verme işini azaltmada etkili olabilir.) Aralıklı pozitif basınçlı solunum Yeterli sıvı alımı Ağız bakımı Konstipasyon, diyafragmaya bası yapması nedeniyle önlenmelidir. Mekanik ventilasyon (gerekli ise) yapılır. Amfizem • Öncelikli hemşirelik sorunları • • • • • • Gaz değişimi veya solunum örüntüsünde değişme, Enfeksiyon riski, Beden gereksiniminden az beslenme, Egzersiz ya da aktiviteleri yapamama, Bilgi yetersizliği Sigarayı bırakmaya uyumsuzluk Amfizem • Sorunlara yönelik hemşirelik yaklaşımları • • • • • • • • • Akciğeri tahriş eden maddelerden uzak durulması anlatılır. Etkili solunum öksürük egzersizleri öğretilir. Karbonhidrattan kısıtlı uygun kaloride besin alımı planlanır. Yeterli sıvı alımı desteklenerek salgıların akışkanlığı arttırılır. Enfeksiyonu önlemek için etkin ağız bakımı sağlanır. Gerektiğinde düşük akımlı oksijen tedavisi sağlanır. Hastalar antibiyotik tedavisi hakkında bilgilendirilir. Bronkodilatör kullanımı ve önemi hakkında hastalar bilgilendirilir. Semifowler pozisyonda istirahat etmesi sağlanır. Kronik Bronşit • Kronik hava yolu enflemasyon bozukluğudur. KOAH’ın bir çeşididir. • 2 yıl içinde en az 3 ay süren sürekli kronik öksürükle karakterizedir. • Etiyoloji ve Patofizyolojisi Birincil neden sigara içimidir. Hava kirliliğine bağlı kronik solunum yolu enfeksiyonu ya da kömür, cam, asbest kimyasal dumanlar da neden olabilir. Hava yollarının kronik enflemasyonu, mukoz bezlerinin hiperplazisine ve sekresyonda artmaya neden olur. Silialar yok olur ve havayolunun temizlenmesi zorlaşır. Mukozal ödem ve artan koyu mukus üretimi hava akımını giderek engeller. İlerleyici havayolu tıkanıklığı ile solunum çabası artar. Tekrarlayan akciğer enfeksiyonları artan sekresyon ve etkisiz havayolu temizliğinden kaynaklanır. Kronik hipoksemiye kompenzatuvar yanıt olarak polisitemia gelişir. Kronik Bronşit • Klinik bulgular; • • • • • • Balgamlı ve balgamsız öksürük vardır. Sık akciğer enfeksiyonu görülür. Hastalık ilerlediğinde dispne ve aktivite intoleransı ortaya çıkar. Siyanoz ve polisitemia bağlı deride mavimsi-kırmızı renk değişikliği görülür. Ön-arka göğüs çapı artar. Ara ara hırıltı oluşabilir. Kronik Bronşit • Tanılama; • Tam kan sayımında artmış hemoglobin ve artmış hematokrit • Arteryal kan gazı sonuçlarına göre solunum asidozu • Göğüs röntgeninde genişlemiş kalp, kanın göllendiği akciğer alanları, normal veya düzleşmiş diyafram • Pulse oksimetrede O2 satürasyonunda düşme Kronik Bronşit Tedavi • Amfizem yönetimi ile birliktedir. • Antimikrobikler verilebilir. • Hastalar, Pnömokok tek doz ya da her 5 yılda bir, her yıl influenza aşısı olmalı Astım • Havayollarının kronik enflemasyonu aralıklı olarak oluşan tıkanmalara yol açar. • Semptomların ciddiyeti ve süresi önceden tahmin edilemez. • Tedaviye yanıt vermeyen ilerleyici hava yolu tıkanıklığı, acil tıbbi durum olan status astmatikusa neden olur. Astım/Etiyoloji ve Patofizyoloji Fiziksel ve psikolojik stres, Antijen antikor reaksiyonuna (alerjik) yol açan belirli irritanlar, hava kirleticiler, gastroözofajiyal reflü, egzersiz İmmünglobulin E salınımı Bronşial epitelde mast hücreleri ve medyatör salınımı Bronkospazm, ödem, mukus üretiminde artma Büyük küçük solunum yollarında obstrüksiyon Akciğerlerde şişme ve allevollerde kollaps Ventilasyon-perfüzyon uyumsuzluğuna bağlı gaz değişiminde bozulma Astım Klinik Bulgular • • • • • • • • Şiddetli dispne Nefes verme sırasında hırıltı Öksürük Göğüste sıkışma hissi Uzamış ekspirasyon Kalp atım hızı ve kan basıncında artış Aşırı huzursuzluk, anksiyete, ajitasyon Yardımcı solunum kasların kullanımına bağlı takipne Astım • Tanılama • PO2 de azalma, solunum alkolozu görülebilir. • Kan sayımında yükselmiş eozinofil • Rezidüel volümde artma, vital kapasitede azalma, zorlu ekspiratuvar hacimde azalma • Oksijen satürasyonu normalin altına inebilir. Astım • Tedavi yönetimi • Astım tetikleyicilerine maruziyet azaltılmalıdır (Eliminasyon). • Akut astım atakları, inhaler beta agonistler, bronkodilatörler, antiinflematuvar ajanlar, kortikosteroid ve oksijen tedavisi ile yönetilir, ciddi vakalarda mekanik ventilasyondan yararlanılabilir. • Astımın kronik yönetiminde; i. ii. iii. iv. v. Kısa etkili beta-agonist inhaler (ventolin)(haftada iki kez ya da daha az gerçekleşen semptomlarda) Antiinflematuar inhaler (her gün görülen hafif şiddetteki semptomlarda kullanılır.) Antiinflematuar inhaler ve orta doz kortikosteroid inhaler (her gün veya daha sık orta şiddette semptomlarda) Antiinflematuar inhaler + uzun etkili bronkodilatör + oral kortikosteroid (her gün veya daha sık şiddetli semptomlarda) Uygunsa allerji duyarsızlaştırma tedavisi uygulanır. (Hiposensitizasyon; allerjen maddeye karşı küçük dozlarda yapılan uygulamadır) Astım • Hemşirelik yaklaşımları • • • • • • • Solunum ve oksijenizasyon durumu değerlendirilir. Gerektiğinde ilave oksijen verilir. Bronkodilatörler önerildiği şekilde uygulanır. Sekresyonun özellikleri değerlendirilir. Tetikleyici faktörlerin eliminasyonu sağlanır. Hastaya akut olmayan dönemlerde kullanılacak gevşeme teknikleri öğretilir. İntravenöz girişimler için hazırlıklı olunur. Plevral efüzyon Altta yatan akciğer hastalığı veya anormalliği gösteren plevra boşluğunda sıvı birikimidir. • Transüdatif plevral effüzyon a. b. c. d. Plevra sıvısı az miktarda protein içerir. Sıvı kılcal damarlardan plevra boşluğuna doğru hareket eder. En yaygın nedeni hidrostatik basınçtaki artıştır. Yetersiz albümin seviyesinin neden olduğu onkotik basınçtaki azalma kronik böbrek ve karaciğer hastalığında daha sık görülür. • Eksüdatif plevral efüzyon a. b. c. Plevra sıvısı çok miktarda protein içerir. İnflematuvar yanıt, kılcal damarlardan dışarı sıvı çıkışıyla kapiller geçirgenlikte artışa neden olur. Eksüda oluşumu; akciğer tümörleri, akciğer enfeksiyonları, akciğer embolisi, pankreatit ve rüptüre özefagus ile ilişkilidir. Plevral sıvının özellikleri • İnsan plevral boşluğunda %75 oranında makrofaj, %20 oranında lenfosit içeriği olan yaklaşık 20 mL sıvı olduğu tahmin edilmektedir. • Plevral sıvının geri emilmesinde stomata adı verilen boşluklar rol oynamaktadır. Bu boşluğa geçen sıvı daha sonra lenfatik kanallara gitmektedir. • Normal plevral basınç subatmosferik seviyeye yakın bir değer olan -3 ile -5 cm H2O arasındadır. Ampiyem • Cerahat içeren plevra sıvısı. Pnömoni, akciğer apsesi, tüberküloz gibi bulaşıcı süreçler ile ilişkilidir. Şilotoraks • Pulmoner lenf damarlarının harabiyeti nedeniyle oluşan plevral efüzyonun bir çeşididir. Kısıtlayıcı akciğer hastalıklarında semptomlar • Kötüleşen dispne • Etkilenen tarafta solunum seslerinin azalması veya hiç olmaması • Göğüs ağrısı • Ateş, inatçı öksürük, gece terlemesi ve ampiyem ile birlikte kilo kaybı • Tedavi yönetimi • • • • • • • Amaç altta yatan nedeni ortadan kaldırmaktır. Plevra boşluğunun drenajı için torasentez yapılır. Antibiyotik tedavisi verilir. Hastanın solunum ve oksijenlenme durumu değerlendirilir. Endike ise oksijen verilir. Proteinden zengin beslenmesi sağlanır. Analjezi, antipiretik ve şilotoraks mevcutsa intravenöz lipidler verilir. Pnömotoraks ve hemotoraks • Pnömotoraks; plevral boşlukta hava birikmesidir. • Hemotoraks, plevral boşlukta kan birikmesidir. Etiyoloji ve Patofizyoloji Normal plevra içi basınç atmosferik hava basıncına göre daha negatiftir. Göğüs boşluğu ile atmosfer arasındaki basınç farkı nefes alıp verme için bir uyarıcıdır. Plevranın bozulması plevra boşluğu içinde hava birikimine neden olur. Göğüs boşluğundaki basınç arttıkça akciğer kollabe olur. Göğüs organları ve büyük damarlar üzerinde aşırı basınç artışı olur Pulmoner hipertansiyon Sağ ventrikül hipertrofisi Sağ kalpte basınç artışı Sağ kalp yetmezliği /kardiyak debi bozulur. (corpulmonales) Pnömotoraks • Semptomlar; • • • • • Dispne, Etkilenmiş tarafa doğru trakeal kayma Etkilenen tarafta zayıf solunum sesleri Göğüsteki genişlemenin eşit olmaması Göğüs üzerinde çıtırtı sesi Pnömotoraks • Tedavi yönetimi • Enfeksiyon şüphesi varsa antibiyotik verilir, pnömotoraks belirgin ise göğüs tüpü gerekir. • Hastanın solunumu ve oksijenlenmesi değerlendirilir. • Oksijen desteği sağlanır. • Enfeksiyon kontrol uygulamaları sürdürülür. • Ağrı var ise analjezi sağlanır. Atelektazi • Alveollerin büzüşmesi (kollapsıdır) • Ameliyat sonrası veya hareketsiz hastalarda yaygın bir komplikasyondur. Atelektazi • Etiyoloji ve patofizyoloji • Akciğer sekresyonları ve/veya eksüdalar havayolu tıkanıklığına yol açar. • Havayolu tıkanıklığı alveol kollapsına neden olan alveol içi basıncı arttırır. • Gaz değişimi için uygun yüzey alan miktarı azalır. Atelektazi • Klinik bulgular • • • • Düşük derecede ateş Etkilenen bölgede solunum sesleri azalmış ya da kaybolmuş Solunum hızı ve derinliğinde azalma Ağrı nedeniyle hareketlerde azalma Atelektazi Tedavi • • • • • • • • • Birincil amaç atelektazinin önlenmesidir. Göğüs fizyoterapisi sağlanır. Aralıklı pozitif basınçlı solunum tedavisi verilir. Oksijen desteği sağlanır. Hastanın solunum ve oksijenizasyonu değerlendirilir. Derin solunum ve öksürük egzersizleri yapılır. Spirometre kullanımı desteklenir. Sık sık pozisyon değişimi sağlanır. Hastanın durumu uygun olur olmaz mobilize edilir. Yeterli hidrasyon ve beslenme sürdürülür. Pnömoni • Akciğer parankiminin akut enflemasyonudur. • Viral ya da bakteri kökenli, toplum ya da hastane kökenli olarak sınıflandırılır.