Ailesel Ani Ölüm Öyküsü Olan Bir Hastaya Yaklaşım Dr. Işıl YILDIRIM, Dr. Tevfik KARAGÖZ Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Kardiyoloji Ünitesi, Ankara, Türkiye ÖZET Bilinen herhangi bir yakınması ya da yapısal hastalığı bulunmayan ve “sağlıklı” olduğu düşünülen bir kişide gelişen ani ölümün en sık olarak kalp kökenli olduğu düşünülmektedir. Kırk yaşından sonra ani ölümün en sık sebebi koroner arter hastalığı iken, gençlerde kalıtımsal kalp hastalıkları, özellikle çeşitli aritmojenik hastalıklar, ani ölümün en önemli sebebidir. Genç yaşta ani ölümün kalıtımsal geçişli hastalıklara bağlı gelişebilmesi nedeniyle bu şekilde kaybedilen bireylerin ailelerinde çeşitli kardiyolojik taramaların yapılması önerilmektedir. Bu yazıda ailesel ani ölüm öyküsü nedeniyle başvuran hastanın değerlendirilmesi tartışılmaktadır. A NAHTAR K ELİMELER Ani kalp ölüm, Uzun QT sendromu, epinefrin challenge test Approach to a Patient with a Family History of Sudden Cardiac Death ABSTRACT Sudden death in a person who was previously stable and believed to be “healthy” is mostly related with cardiac disorders. In individuals over 40 years of age, coronary artery disease is the most common cause however in younger individuals hereditary heart diseases, especially arrhythmogenic heart conditions are the leading causes. Because sudden unexplained deaths may have heritable causes, a thorough cardiological assessment of the surviving family members is crucial. Evaluation of a patient with a strong family history of sudden death is discussed in this particle. K EYWORDS Sudden cardiac death, Long QT syndrome, epinephrine challenge test İLETİŞİM ADRESİ Dr. Tevfik Karagöz Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Kardiyoloji Ünitesi, Ankara, Türkiye 42 Türk Aritmi, Pacemaker ve Elektrofizyoloji Dergisi Olgu Sunumu Daha önceden bilinen bir hastalığı olmayan 14 yaşındaki erkek hasta bölümümüze 17 yaşındaki erkek kardeşinin aniden kaybedilmesi nedeniyle başvurdu. Aile öyküsünde, 17 yaşında erkek kardeşinin ve 38 yaşındaki teyzesinin ani ölüm nedeniyle kaybedildiği öğrenildi. Hastanın özgeçmişinde senkop, çarpıntı, morarma, göğüs ağrısı öyküsü yoktu. Hastanın başvurudaki fizik muayenesi normaldi. Hastanın bölümümüze başvuru EKG’si Şekil 1’de verilmiştir. Bu vakada hangi hastalıkları araştırmak gerekmektedir? 1. Hipertrofik kardiyomiyopati 2. Aritmojenik sağ ventrikül displazisi 3. Brugada Sendromu 4. Kısa QT Sendromu 5. Katekolaminerjik polimorfik ventriküler taşikardi 6. Uzun QT sendromu Ailesel ani ölüm öyküsü olan bireylerde ailesel ani ölüm ile seyreden kalp hastalıklarının araştırılması gerekmektedir (1). Ayırıcı tanıda, ailesel geçişli ve ani ölüme sebep olabilen hipertrofik kardiyomiyopati, konjenital koroner arter anomalileri ve aritmojenik sağ ventrikül displazisi gibi yapısal anomaliler ve uzun QT sendromu, Brugada sendromu, kısa QT sendromu ve katekolaminerjik polimorfik ventriküler taşikardi gibi primer elektriksel hastalıklar göz önünde bulundurulmalıdır (2,3). Bu hastalıkların bir kısmının otozomal dominant yolla kalıtılması sebebiyle, aile bireylerinin taranması ve etkilenen bireylerin saptanması önleyici tedavinin zamanında başlanması açısından önemlidir. Hipertrofik kardiyomiyopati, toplumda 1/500 sıklığında görülen, ailesel geçiş gösteren ve ani ölüme neden olabilen bir hastalıktır. Tanısında ekokardiografik inceleme önemlidir. Hastamızın EKG’sinde hipertrofi ile uyum- ŞEKİL 1 Hastanın bazal EKG’ si CİLT 7, SAYI 1, Şubat 2009 Ailesel Ani Ölüm Öyküsü Olan Bir Hastaya Yaklaşım lu bulgular gözlenmedi ve yapılan ekokardiyografik incelemede hipertrofi ile uyumlu bulgular saptanmaması nedeniyle bu tanı dışlandı. Aritmojenik sağ ventrikül displazisi gençlerde ani kardiyak ölümün önemli bir sebebidir. Bu hastalıkta, bilinmeyen bir sebeple miyosit ölümü gerçekleşmekte ve kaybedilen miyositlerin yerini fibröz-adipöz doku almaktadır. İnfiltre olan miyokard dokusu segmente ya da difüz olabilmekte, bu infiltrasyon fonksiyonel yetmezlik ya da ölümcül artimilere neden olarak ani ölüme yol açabilmektedir. Tanıda, EKG’de V1’den V3’e kadar olan derivasyonlarda T dalgası inversiyonu ve epsilon dalgalarının varlığı, ekokardiyografik incelemede sağ ventrikül genişlemesi ve kardiyak manyetik rezonans görüntüleme kullanılmaktadır. Hastamızda aritmojenik sağ ventrikül displazisi ekokardiyografisinin ve EKG’sinin normal olması, yapılan anjiografik incelemede sağ ventrikül kasılması ve fonksiyonlarının normal olarak görülmesi nedeniyle düşünülmemiştir. Brugada sendromu, dinamik EKG bulguları ile seyreden, sağ prekordiyal derivasyonlarda ST segment yüksekliği, sağ dal bloğu, polimorfik ventriküler taşikardi veya ventriküler fibrilasyon atakları ve ani ölüm ile karakterize, otozomal dominant kalıtılan bir hastalıktır. Brugada sendromuna kalp kasındaki sodyum kanalını kodlayan genlerdeki mutasyonların neden olduğu düşünülmekte, bu hastalıkla ilişkili olarak 3.kromozomda bulunan SCN5A genindeki çeşitli mutasyonlar sorumlu tutulmaktadır (4). Bu hastalıkta EKG bulguları gizli ve dinamik olabileceğinden, EKG’de tipik bulguları yakalamak mümkün olmayabilir; bu nedenle sodyum kanal blokerleri, ateşli hastalıklar ve alfa adrenerjik agonistler ile maskelenmiş EKG bulgularının ortaya çıkartılması tanıda önemli yer tutmaktadır. Hastamıza elektrofizyoloji laboratua- 43 rında 1 mg/kg olacak şekilde 10 dakika ajmalin infüzyonu yapıldı. İşlem öncesinde, işlem sırasında ve işlem sonrasında EKG kayıtları tekrarlandı. Hastada Brugada sendromu açısından tipik EKG bulguları saptanmadı. Kısa QT sendromu, QTc aralığının 300 (bazı kaynaklarda 330) milisaniyenin altında olması ile karakterize, atriyal ve ventriküler fibrilatuar aritmilere ve ani ölüme yol açabilecek yeni tanımlanmış bir sendromdur. Kalp kasında potasyum kanallarını kodlayan genlerdeki mutasyonlarla ilgili olduğu düşünülmektedir (5). Tanıda yüzey EKG’de QT mesafesinin kısalığı ve elektrofizyolojik çalışmada kısa atriyal ve ventriküler refrakter periyotlarının gösterilmesi kullanılır. Hastamızda yüzey EKG’sinde QT mesafesinde kısalma ya da elektrofizyolojik çalışmada kısa QT sendromu ile uyumlu bulgular saptanmamıştır. Katekolaminerjik polimorfik ventriküler taşikardi; QT mesafesinde uzama olmaksızın egzersiz veya stres ile artmış adrenerjik aktivite ile tetiklenen, ailesel geçiş görülen, ventriküler taşikardi ile karakterize klinik bir durumdur. Genellikle çocukluk çağında ortaya çıkar, aile öyküsü vardır ve otozomal dominant kalıtım gösterir. Tanıda efor testi veya isoproterol infüzyonu altında kalp hızı 120 atım/dk üzerine çıkarılarak ventriküler taşikardinin indüklenmesi kullanılır. Hastamızda, yapılan efor testinde kalp hızı 185 atım/dk’nın üzerine çıkmasına rağmen herhangi bir ventriküler aritmi saptanmadı. Ailesel ani ölüm öyküsü olan ve EKG’de QTc süresi sınırda ölçülen hastada gizli QT uzamasının belirgin hale gelmesi için aşağıdaki tetkiklerden hangisi uygun olacaktır? 1. Isoproterenol infüzyonu altında EKG izlemi 2. Intravenöz adenozin testi 3. Intravenöz ajmalin testi CİLT 7, SAYI 1, Şubat 2009 44 Türk Aritmi, Pacemaker ve Elektrofizyoloji Dergisi 4. Intravenöz adrenalin testi 5. Elektrofizyolojik çalışma Uzun QT sendromu, QT aralığında değişik derecelerde uzama ile karakterize, potasyum veya sodyum kanal genlerindeki mutasyonlar sonucu ortaya çıkan, genetik kalıtım gösteren ve ani kardiyak ölümle seyredebilen bir hastalıktır. Hastalığın fenotipik özellikleri yaş ve cinsiyet ilişkili değişiklik gösterdiğinden hastaların düzenli olarak QT mesafesi ve risk faktörleri açısından değerlendirilmesi gerekmektedir (6). Tanıda EKG, Holter, efor testi, kuvvetli klinik şüphenin olduğu durumlarda ve uzun QT sendrom tiplerini ayırt etmekte epinefrin challenge testi kullanılır (7). Hastamızın bazal EKG’sinde QTc değeri 445 milisaniye olarak ölçüldü. İki defa yapılan Holter değerlendirilmesinde QT mesafesinde belirgin uzama saptanmadı ve efor testi sırasında ve sonrasında kalp hızı 180 atım/ dk üzerine çıkmasına rağmen QT mesafesinde belirgin değişiklik saptanmadı. Uzun QT sendromunun genotipik özelliklerini taşıyan hastaların %50-60’ında, bazal EKG’de ölçülen QTc mesafesi normal sınırlarda olabileceğinden, özellikle şiddetli klinik şüphe varlığında, QT uzamasının provokasyonu amaçlı epinefrin challenge testi önerilmektedir. QT süresinde, düşük dozda epinefrin infüzyon sırasında işlemin başında ölçülen değere göre 30 msn ve üzerinde uzama olmasının uzun QT sendromu tip 1 tanısı için pozitif öngördürücü değeri %75, negatif öngördürücü değeri ise %96 olarak bildirilmiştir (8). Epinefrin challenge test CİLT 7, SAYI 1, Şubat 2009 sırasında Uzun QT sendromu tip 2 hastalarında belirgin QT uzaması görülmezken, T dalgasında morfolojik değişiklikler, tip 3’te ise QT mesafesinde kısalma olduğu bildirilmiştir. Epinefrin challenge testi sırasında literatürde, bolus enjeksiyon (Shimizu protokolü) ve yavaş, artışlarla giden infüzyon (Mayo protokol) olmak üzere iki farklı protokol bildirilmiştir (7,8). Hastamıza elektrofizyoloji laboratuarında yapılan epinefrin challenge testinde, Mayo protokolü çerçevesinde, başlangıçta 10 dakika süreyle 0,025 mg/kg/dk hızında, sonrasında beşer dakikalık ara ile 0,05, 0,1 ve 0,2 mg/kg/dk hızında epinefrin infüzyonu uygulandı. İşlem başlangıcında 390 milisaniye ölçülen QT mesafesi, infüzyon başlandıktan kısa bir süre sonra 430 milisaniye ölçüldü. İşlem sırasında QTc mesafesi 560 milisaniyeye kadar uzadı (Şekil 2). İnfüzyon başlangıcında belirgin olarak gözlenen QT uzaması anlamlı kabul edildi. Hastada uzun QT sendromu tip 1 düşünüldü ve beta bloker tedavi başlandı. Bazal EKG’sinde düzeltilmiş QT mesafesi yaşa ve cinsiyete göre sınırda olan, Schwartz kriterlerine göre uzun QT sendromu açısından düşük riskli kabul edilen, ancak aile öyküsü ve sınırda QT değeri nedeniyle tanı güçlüğü yaşanan olgumuzdaki gibi hastalarda, tanıda epinefrin challenge testinin kullanılmasının riskli vakaları belirlemede önemli olduğu, belirlenen olgulara önleyici tedavinin zamanında başlanmasının hayat kurtarıcı olabileceği düşünülebilir. Ailesel Ani Ölüm Öyküsü Olan Bir Hastaya Yaklaşım 45 ŞEKİL 2 Epinefrin testi sırasında QTc süreleri K AYNAKLAR 1. Tan HL, Hofman N, van Langen IM, van der Wal AC, Wilde AA. Sudden unexplained death: heritability and diagnostic yield of cardiological and genetic examination in surviving relatives. Circulation 2005; 112: 207-213. 2. Behr E, Wood DA, Wright M, et al. Cardiological assessment of first-degree relatives in sudden arrhythmic death syndrome. Lancet 2003; 362: 1457-1459. 3. Hofman N, Tan HL, Clur SA, Alders M, van Langen IM, Wilde AA. Contribution of inherited heart disease to sudden cardiac death in childhood. Pediatrics 2007;120:e967-973. 4. Antzelevitch C, Brugada P, Brugada J, Brugada R. Brugada syndrome: from cell to bedside. Curr Probl Cardiol 2005; 30: 9-54. 5. Maury P, Extrmania F, Sbragia P, Giustetto C, et al. Short QT syndrome. Update on a recent entity. Arch Cardiovasc Dis 2008; 101: 779-786 6. Goldenber I, Moss AJ. Long QT syndrome. J Am Coll Cardiol 2008; 51: 2291-2300. 7. Shimizu W, Noda T, Takaki H, et al. Epinephrine unmasks latent mutation carriers with LQT1 form of congenital long-QT syndrome. J Am Coll Cardiol 2003; 41: 633-42. 8. Vyas H, Ackerman MJ. Epinephrine QT stres testing in congenital long QT syndrome. J Electrocardiol 2006; 39: 107-113. CİLT 7, SAYI 1, Şubat 2009