1 sindirim: 12.sınıf biyoloji dersi çalışma notları

advertisement
►Yutulan besinler işkembe ve börkenekte geçici olarak tanımlanır,
simbiyotik bakteriler yardımı ile kısmen parçalanır ve daha sonra ağza
geri getirilerek çiğnenir.
►Çiğnenen besinler, tekrar yutularak kırkbayırda mekanik olarak emilir.
►Buradan geçen besinler şirdende enzimlerin etkisi ile kimyasal
sindirime uğrayarak ince bağırsağa gelir.
►Burada sindirim tamamlanır ve besinlerin emilimi gerçekleşir.
►Geviş getirmeyen otçul memelilerde mide tek bölmelidir.
►Bu canlılarda selüloz sindiren mikro organizmalar kör bağırsakta
bulunur.
►İnsanlarda ve etçil memelilerde ise mide tek bölmelidir.
►Bu canlılarda selüloz sindirimi gerçekleşmez.
12.SINIF BİYOLOJİ DERSİ
ÇALIŞMA NOTLARI
1.ÜNİTE:HAYVAN BİYOLOJİSİ VE İNSAN
SİNDİRİM:
A. SİNDİRİME GİRİŞ
►Besinler, canlıların yaşamsal faaliyetleri için gerekli enerji ihtiyacının
karşılanmasında kullanılır.
►Kompleks organik besinlerin enzim ve su aracılığı ile monomerlerine
ayrılmasına sindirim denir.
►Besinlerin fiziksel olarak parçalanmasına mekanik sindirim denir,
büyük moleküllü besinlerin su eklenerek enzimler yardımı ile
parçalanmasına kimyasal sindirim denir.
►Kimyasal sindirim de hücre içi ve hücre dışı olarak ikiye ayrılır.
►Endositozla hücre içine alınan besinlerin lizozom organeli etkinliği ile
sindirilmesine hücre içi sindirim, besinlerin hücre dışına salgılanan
hidrolitik enzimlerle yapıtaşlarına ayrılmasına hücre dışı sindirim denir.
►Hücre dışı sindirimde monomerler hücre yüzeyiyle dışarıdan alınır.
Ç.İNSANDA SİNDİRİM SİSTEMİ
►İnsanda sindirim kanalı; ağız, yutak, yemek borusu, mide, ince
bağırsak ve kalın bağırsaktan oluşur.
►Ayrıca karaciğer, pankreas ve tükürük bezleri yaptıkları salgılarla
sindirime yardımcı olurlar.
1.SİNDİRİM SİSTEMİNİN KISIMLARI
AĞIZ
►Besinin hem fiziksel hamda kimyasal sindirimi ağızda başlar.
►Ağızda sindirimle ilgili olarak dil, dişler ve tükürük bezleri bulunur.
►Dil; besinin ağız içinde karıştırılması, tadının alınmasını, çiğneme
sırasında yönlendirmeyi ve lokma haline getirilerek yutağa iletilmesini
sağlar.
►Dişler; ön dişler kesme, köpek dişleri parçalama, azı dişleri öğütme
görevi yapar.
►Bir diş genel olarak taç, boyun ve kök olarak üç kısımdan oluşur.
►Dişin kesiti incelendiğinde dıştan içe doğru üç önemli yapı ayırt edilir.
►Dişin minesi, dişin taç kısmını örter, sert ve parlak bir tabakadır.
►Dentin (fildişi), mine tabakasının altında kalan dişin kemikli kısmıdır.
►Pulpa (diş özü), dentin altındaki kan damarları, sinirler, yumuşak bağ
dokusundan oluşan iç kısımdır.
►Tükürük bezleri; dilaltı, çene altı, kulak altı olarak üç çifttir.
►Tükürük, besinlerin ıslanmasını, yumuşatılmasını kayganlaşmasını ve
ağızda karbonhidratların kimyasal sindirimin başlamasını sağlar.
►Tükürük sıvısında amilaz (pityalin) enzimi, antimikrobiyal olan
lizozim ve mukus bulunur.
►Mukus; su, sodyum, kalsiyum gibi iyonlar ve glikoproteinlerden
oluşmuş sıvıdır.
YUTAK
►Yutak ağzın gerisinde, yemek ve soluk borusunun üst ön tarafında
kalan bir boşluktur. Yutma istemli başlar, refleks olarak devam eder.
YEMEK BORUSU
►Yutak ile mide arasında bulunur, sindirim gerçekleşmez.
►Yemek borusunun en dışında bağ doku, ortada halka ve boyuna uzanan
düz kaslar, en içte mukoza tabakası bulunur.
►Yutulan besinler orta tabakadaki kaslar sayesinde peristaltik
hareketlerle mideye iletilir.
MİDE
►Mide, yemek borusu ve bağırsaklar arasında kalan besinlerin depo
edildiği, mekanik ve kimyasal sindirimin yapıldığı kese şeklinde bir
organdır.
►Midenin yemek borusuyla bağlandığı bölüme mide ağzı (kardia),
midenin ince bağırsakla bağlandığı bölüme de mide kapısı (pilor) denir.
►Mide duvarının dış kısmında bağ doku tabakası, ortada enine, boyuna
ve çapraz yerleşmiş düz kaslar, en iç kısmında ise mukoza tabakası
bulunur.
►Mide mukozası basit tüpsü bezlerden yapılmıştır, mukus ve sindirim
enzimleri salgılar.
►Midenin çalışmasını vagus siniri ve gastrin hormonu düzenler.
►Vagus siniri mide hücrelerini uyararak gastrin hormonu
salgılanmasında etkili olur.
►Gastrin hormonu, mide bezlerinin mide özsuyu salgılamasını sağlar.
►Mide içeriği bağırsağa geçtiğinde ince bağırsaktan salgılanan
enterogastrin hormonu ise gastrin salgısını durdurur, mide hareketleri
yavaşlar.
►Mide özsuyu içinde, HCI, pepsinojen, mukus, lipaz enzimi, sütle
beslenen çocuklarda lap enzimi (renin) bulunur.
►Mukus salgısı, tüm mide yüzeyini kaplayarak HCI’nin zararlı
etkisinden ve pepsin enziminin yıkıcı etkisinden korur.
B. OMURGASIZLARDA SİNDİRİM
►Süngerlerde hücre içi sindirim görülür ve tek açıklıklı sindirim sistemi
bulunur.
►Sölenterlerde torba ya da tüp şekilli tek açıklıklı gastrovasküler
boşluk bulunur.
►Hem hücre içi hem de hücre dışı sindirim görülür.
►Yassı solucanlarda da tek açıklıklı sindirim sistemi vardır.
►Tek açıklıklı sindirim sistemine eksik sindirim sistemi denir.
►Yuvarlak solucanlardan itibaren bütün hayvanlarda ağız ve anüs
ayrımının yer aldığı tam sindirim sistemi bulunur.
►Yer solucanlarında sindirim sistemi ağız, yutak, yemek borusu, kursak,
taşlık, bağırsak ve anüsten oluşur.
►Böceklerde sindirim kanalı ağız, yutak, yemek borusu, kursak, taşlık,
orta bağırsak, arka bağırsak ve anüsten oluşur.
► Orta bağırsakta mide ve sindirim bezleri bulunur.
►Böceklerde ağız beslenme şekline göre delici, emici gibi farklı
şekillerde özelleşmiştir.
C. OMURGALILARDA SİNİDRİM
►Omurgalılarda sindirim sisteminin genel yapısı birbirine benzese de
beslenme tiplerindeki farklılıklardan dolayı ağız, çene, diş, mide, ince
bağırsak gibi yağılarda küçük farklılıklar vardır.
►Memeliler hariç diğer omurgalılarda üreme, boşaltım ve sindirim
sistemi kloak denilen ortak bir açıklıkla dışarı açılır.
►Kuşlarda sindirim, ağız, yutak, yemek borusu, kursak, mide, taşlık,
bağırsak ve kloaktan oluşan bir sindirim kanalı bulunur.
►Kuşlarda diş yoktur.
►Ağız gaga şeklini almıştır.
►Dişlerin görevini gaga ve taşlık yapar.
►Besinler kursakta ıslatılır ve depolanır.
►Taşlık mekanik olarak besinleri öğütür, bağırsak ise sindirim ve
emilimi gerçekleştirir.
►Memelilerin beslenme şekline göre sindirim sisteminde oluşan
farklılıklar özellikle dişler ve midede görülür.
►Etçil memelilerde özellikle köpek dişleri gelişmiş, kesici dişler uzun
ve sivridir.
►Çene kısa ve kuvvetlidir.
► Bağırsak kısadır.
►Otçul memelilerde özellikle öğütmeye yarayan azı dişleri gelişmiştir.
►Kesici dişler vardır.
►Çene ve bağırsakta uzundur.
►Hem etçil hem otçul memelilerde azı, köpek ve kesici dişler vardır.
►Çene ve bağırsak orta boydadır.
►Memelilerin mide yapıları da beslenme şekillerine göre farklılık
gösterir.
►Otçul memelilerin geviş getirenlerinde mide; işkembe, börkenek,
kırkbayır ve şirden olmak üzere dört bölümden oluşur.
1
►Mide özsuyundaki HCI (hidroklorik asidin) görevleri;
►İnaktif pesinojeni aktif pepsine dönüştürür.
►Pepsin enziminin çalışması için uygun pH değerini sağlar.
►Kalsiyum ve demirin bağırsaklardan emilimini kolaylaştırır.
►Sütün kazeinojenini kazein halinde çökeltir.
►Besinlerle giren mikroorganizmaların yaşamalarını ve üremelerini
engeller.
►Pankreas ve bağırsak bezlerini salgı yapması için uyarır.
►Midede proteinlerin kimyasal sindirimi başlar. Ayrıca B12 vitamininin
emilmesini sağlayan “intrinsik faktörü” mide mukozası sentezler.
İNCE BAĞIRSAK
►Sindirim olayının büyük bir kısmı ve son ürünlerin emilmesi ince
bağırsakta olur.
►İnce bağırsak en dışta bağ doku, ortada halka ve boyuna uzanan düz
kaslar ve en içte mukoza tabakası bulunur.
►Mukozada parmak şeklinde çıkıntılar (villuslar) bulunur.
►Bir villusta; mikrovilluslu epitel hücreler atar toplardamarlar, kılcallar
ve lenf kılcalları bulunur.
►Villus ve mikrovilluslar ince bağırsağın emilim yüzeyini artırır.
►İnce bağırsağın mide ile başlayan ilk bölümü 12 parmak bağırsağı
(duodenum) sonra boş bağırsak (jejenum, en son kıvrım bağırsak (ileum)
adını alır.
►Mide içeriği (kimus) duodenuma geldiğinde, buradaki hücreler,
sekretin, kolesistokinin ve enterogastrin hormonları salgılar.
►Sekterin hormonu, pankreastan bikarbonat iyonlarının salgılanmasını
sağlayarak ince bağırsak pH’sını düzenler.
►Karaciğerde safra üretimini ve salgılanmasını artırır.
►Kolesistokinin hormonu safra kesesi ve pankreası uyarır. Safra kesesi
safra, pankreas ise sindirim enzimleri salgılar.
►Enterogastrin hormonu mide hareketlerini yavaşlatır.
►İnce bağırsak mukus ve sindirim enzimleri (erepsin, maltaz, laktaz ve
sükraz) içeren salgılar üretir.
KALIN BAĞIRSAK
►Sindirilmeyen maddelerin toplandığı ve atıldığı bir metre uzunluğunda
bir organdır.
►İnce ve kalın bağırsağın birleştiği yerde kör bağırsak (çekum) bulunur.
►Kör bağırsağın ucunda apandis denilen çıkıntı bulunur.
►Kalın bağırsak sindirim atıkları içinde bulunan su ve elektrolitlerin
emilmesini sağlar.
►Ayrıca burada yaşayan simbiyotik bakteriler K ve bazı B vitaminlerini
sentezler ve kalın bağırsaktan bu vitaminler emilerek kana verilir.
►Kalın bağırsakta villus şeklinde katlantılar yoktur, bu nedenle besin
emilimi görülmez.
►Ayrıca kimyasal sindirim olmaz.
2.SİNDİRİME YARDIMCI YAPILAR
KARACİĞER
►Vücudun sağ tarafında, mide üzerinde yer alan iki loptan oluşan bir
organdır.
►Karaciğer ürettiği safra sıvısını, alt yüzeyinde yer alan safra kesesinde
depolar.
►Kolesistokinin hormonu etkisiyle safra kesesi kasılarak içeriğini
koledok kanalı aracılığıyla onikiparmak bağırsağına boşaltır.
►Safra içinde; su, bilirubin, safra tuzları, safra pigmentleri, yağ asitleri
ve kolesterol bulunur.
►Safra sıvısı, safra tuzları, etkisiyle yağları mekanik parçalar, yüzeyin
genişlemesini sağlayarak lipaz enziminin etkinliğini artırır.
►Ayrıca yağda çözünen vitaminlerin (A, D, E, K vit) emilimini, mideden
gelen asidik kimusun nötralize edilmesini sağlar.
►Safra mikropların üremesini engeller, bilirubin ve kolesterolun
uzaklaştırılmasını sağlar.
PANKREAS
►Pankreas mide ile duodenum arasında bulunan karma bir bezdir.
►Hem hormon hem de sindirim enzimi üretir.
►Pankreas sindirimle ilgili salgılarını Virsung kanalı ile duodenumdaki
Vater kabarcığına döker.
►Sekretin ve kolesistokinin hormonları etkisiyle pankreas özsuyunu
salgılanır.
►Bu sıvı içinde su, bikarnonat, bazı iyonlar ve sindirim enzimleri (amilaz,
tripsinojen, kimotripsinojen, lipaz, DNAaz ve RNAaz) bulunur.
►Pankreas salgısı mideden gelen asit özellikteki kimusun nötürleşmesini
sağlar.
►Pankreasın langerhans adacıklarında üretilen insülin ve glukagon
hormonları doğrudan kana verilir ve şeker metabolizmasını düzenler.
3.VÜCUTTA BESİNLERİN SİNDİRİMİ
A. KARBONHİDRATLARIN SİNDİRİMİ
Ağızda;
Pişmiş nişasta +Su —- Amilaz——> Maltoz+Dekstrin
İncebağırsakta;
Nişasta+ Su —- Amilaz ——> Maltoz+Dekstrin
Maltoz+Su —- Maltaz ——> Glikoz+ Glikoz
Laktoz +Su —- Laktaz ——> Glikoz+Galaktoz
Sakkaroz+Su —- Sakkaraz ——>Glikoz+Fruktoz
Dekstrin+(n-1) Su —- Dekstrinaz ——> (n) Glikoz
►Karbonhidratların sindirimi ağızda başlar, ince bağırsakta tamamlanır.
Midede karbonhidrat sindirimi olmaz.
B. PROTEİNLERİN SİNDİRİMİ
►Ağızda protein sindirimi olmaz. Protein sindirimi midede başlar, ince
bağırsakta tamamlanır.
Midede;
Pepsinojen +HCI ——> Pepsin(aktif enzim)
Protein+Su —– Pepsin ——>Polipeptit
Süt —– Lap enzimi(renin) ——>Kazein+Su
Kazein + Su —–Pepsin ——>Polipeptit + Amino asit
İnce bağırsakta;
Tripsinojen + Enterokinaz ——> Tripsin(aktif enzim)
Polipeptit +Su —– Tripsin ——> Dipeptit+ Amino asit
Dipeptit+ Su —– Erepsin ——>Amino asit
C. YAĞLARIN SİNDİRİMİ
►Yağların sindirimi sadece ince bağırsakta olur.
Yağ+ Su —– Lipaz ——-> Gliserol +Yağ asitleri
4. SİNDİRİM SİSTEMİNDE EMİLİM
►Besinlerin ağız ve midede emilimi çok azdır.
►Ağızda bazı zehirler, bazı ilaçlar, iyonlar, midede ise alkol, aspirin, bazı
zehirler emilebilmektedir.
►Emilim esas olarak ince bağırsakta olur.
►Emilime difüzyon ve aktif taşıma ile gerçekleşir.
►Glikoz, amino asit, C ve B vitaminleri, su ve mineraller villuslarla kılcal
kan damarlarına geçerler.
►Kan damarlarına geçen besinler, kapı toplardamarı ile karaciğere
taşınır.
►Karaciğer üstü toplardamar ile alt ana toplardamara oradan da üst
ana toplardamara besinler geçerek kalbin sağ kulakçığına ulaşır.
►Yağların sindirim ürünü olan yağ asitleri ve gliserol ile A, D, E, K
vitaminleri villuslardan lenf kılcallarına geçerek dolaşıma katılır.
► Yağların sindirim ürünleri bağırsak hücrelerine geçince tekrar
trigliserit sentezlenir ve üzerleri lipoproteinler ile kaplanarak suda
eriyebilen şilomikronlara dönüşür.
►Şilomikronlar lenf kılcallarına geçer ve lenf yoluyla peke sarnıcına
aktarılır.
►Buradan göğüs kanalına, sonra sol köprücük altı toplardamarına, üst
ana toplardamar ile de kalbin sağ kulakçığına geçerek kan dolaşımına
katılır.
A. GAZ ALIŞ VERİŞİ
►Canlılarda hayatsal olayların sürdürülebilmesi için gerekli olan enerji
hücresel solunumla elde edilir.
►Genellikle oksijenli olarak gerçekleşen hücresel solunumda kullanılan
oksijeni hücre içine almak ve oluşan karbondioksiti hücreden
uzaklaştırmak amacıyla bulundukları ortamla gaz alışverişi yapar.
►Gelişmiş hayvanlarda akciğer, solungaç, deri gibi solunum
organlarındaki gaz değişimine dış solunum, doku hücreleri ile kan
arasındaki gaz değişimine ise iç solunum denir.
►Tek hücreli canlılarda, sünger ve sölenter gibi basit yapılı canlılarda
hücreler dış ortamla temas halinde olduğu için gerekli gaz alışverişi
hücre zarından difüzyonla gerçekleşir.
►Bu canlılarda taşıma sıvısı bulunmaz.
►Hayvanlarda rastlanan başlıca solunum tipleri:
2
1. Deri Solunumu
►Toprak solucanı ve bazı yuvarlak solucanlar gibi omurgasızlarda,
kurbağa, semender gibi bazı omurgalılarda deri solunumu görülür.
►İnsanlarda da çok az da olsa deri solunumu görülür.
►Nemli deride çözünerek alınan oksijen taşıma sıvısıyla hücrelere,
hücrelerde oluşan karbon dioksit de taşıma sıvısıyla deriye getirilerek dış
ortama atılır.
►Dış ortamla gaz alışverişi nemli deriden difüzyonla gerçekleşir.
►Derinin nemli kalması mukus tabakası ile sağlanır.
2. Solungaç Solunumu
►Omurgasızlardan suda yaşayan yumuşakçalarda, bazı kabuklularda,
deniz solucanlarında, omurgalılardan balıklarda, kurbağa larvalarında
solungaç solunumu görülür.
►Solungaçlar suda çözünmüş oksijenin kullanılmasını sağlar.
►Solungaçlar dış ve iç solungaç olmak üzere ikiye ayrılır.
►Dış solungaçlar, kurbağa larvalarında ve akciğerli balıklarda görülür,
ipliksi, tüysü ve yaprak şeklindedir.
►İç solungaçlar, kemikli ve kıkırdaklı balıklarda, bazı yumuşakça ve
kabuklularda görülür, başın iki yanında yer alır.
►Kemikli balıklarda solungaç kapağı bulunur.
►Vücudun dış yüzeyinin suya doğru yaptığı kıvrımlar olan
solungaçlarda çok sayıda kılcal kan damarları bulunur.
►Solungaçlarda gaz değişiminin etkisi, solunum ortamının
havalandırılması, kan ve su akımlarının birbirine ters olmasıyla arttırılır.
3. Trake Solunumu
►Eklem bacaklılardan böceklerde ve çok ayaklılarda trake solunumu
görülür.
►Trakeler böceklerde tüm vücuda oksijen taşıyan, dallanmış borucuklar
sistemidir.
►Böceklerin karın bölgelerinde stigma denilen açıklıklardan alınan hava,
trake borularına, oradanda trakeol denilen çok ince borucuklarda
dokulara geçer.
►Bu yapıların içi sıvı doludur.
►Bu sıvı yardımıyla trakeoller ile dokular arasına gaz alış verişi sağlanır.
►Böcek vücudunun kasılıp gevşemesi trakelerdeki havanın değişmesine
neden olur.
►Trake solunumu yapan canlıların taşıma sıvılarında solunum pigmenti
yoktur, taşıma sıvıları renksizdir.
►Solunum gazları trake borularında taşındığı için solunum sisteminin
dolaşım sistemiyle ilişkisi yoktur.
►Örümcek, akrep ve kenelerde trakeler kitap sayfaları gibi dizildiğinden
kitapsı akciğer adını alır.
4. Akciğer Solunumu
►Akciğer solunumu yetişkin kurbağalarda, sürüngenlerde, kuşlarda ve
memelilerde görülür.
► Akciğerdeki gaz değişim yüzeyinin büyüklüğü canlının metabolizma
hızıyla doğru orantılıdır.
►Kurbağalarda akciğer torba şeklindedir, bu nedenle gaz değişim yüzeyi
fazla değildir.
►Kurbağalarda akciğerler derin bölmeli bir yapı gösterir.
►Yılanlarda akciğerlerden biri körelmiş hava kesesine dönüşmüştür.
►Kuşlarda akciğerlere bağlı, kas ve kemiklere kadar uzanan hava
keseleri vardır.
►Alveol bulunmaz.
►Kuşlarda soluk almada hava keseleri dolar; soluk vermede hava
keseleri boşalır, akciğerler dolar.
►Solunumda akciğerlere daima temiz hava verilir.
►Hava akımı tek yönlüdür ve kanın akış yönüne zıttır, böylece oksijenin
daha fazla tutulması sağlanır.
►Memelilerde akciğer gelişmiştir.
►Gaz değişim yüzeyini artıran alveoller bulunur.
►Memelilerde diyafram kaslı yapıya sahiptir.
Omurgalılarda Akciğer Yapısı
►Farklı canlılarda görülen solunum organlarında baz özellikler ortaktır.
Bu özellikler şunlardır:
►Solunum yüzeyleri ince olup, daima nemlidir.
►Solunum yüzeylerinde gaz alış verişi difüzyonla gerçekleşir.
►Solunum organları geniş yüzeylere sahiptir.
►Trake solunumu yapan canlılar hariç diğer solunum organlarının
yüzeyleri kılcal damarlarla sarılmıştır.
B. İNSANDA SOLUNUM SİSTEMİ
►İnsanda solunum sistemi ağız, burun, yutak, gırtlak, soluk borusu ve
akciğerlerden oluşur.
►İnsanda ağız ve burun soluk borusuna açılır.
►Burun boşluğunu döşeyen zarın yüzeyi nemli ve kıllıdır.
►Hava buradan akciğerlere giderken, temizlenir, ısıtılır ve nemlendirilir.
►Hava yutaktan gırtlağa geçer.
►Gırtlak soluk borusunun başlangıcıdır, ses telleri bulunur.
►Ayrıca besinlerin soluk borusuna kaçmasını engelleyen gırtlak kapağı
(epiglottis) vardır.
►Soluk borusunda bulunan bezlerin salgısı ve siller sayesinde tozlar ve
yabancı maddeler tutulur, solunum havası temizlenir.
►Soluk borusunun büzülmesini önleyen C biçiminde bir seri kıkırdak
halkalar bulunur.
►Soluk borusu bronş adı verilen iki kola ayrılarak, her biri bir akciğere
gider.
► Bronşlar akciğerde bronşçuklara dallanır.
►Bronşçuklar da alveol keseleriyle sonlanır.
►Alveoller tek katlı epitelden oluşmuştur ve iç yüzeyleri nemlidir.
►Alveollere giren havanın oksijeni nemde çözünür, epitel arayıcılığıyla
alveollere difüzyonla geçer.
►Alveolleri oluşturan epitel hücreleri lipoprotein salgılar.
►Bu salgı alveol duvarının büzülmesini önler, kılcallardan alveollere
daha az su geçmesini sağlayarak su kaybını önler, havanın dışarı daha
kolay atılmasını sağlar.
►Göğüs kafesinde iki tane akciğer bulunur.
Böceklerde Trake Solunumu
3
►Akciğerler pleura denilen iki katlı zarla örtülüdür.
►Bu zarlar arasında pleura sıvısı bulunur.
►Bu sıvı akciğerlerdeki darbelerden korur, soluk alıp vermeyi
kolaylaştırır.
1. Soluk Alıp Verme Mekanizması
►Soluk alıp verme, diyafram ve kaburga kaslarının kasılıp gevşemesiyle
gerçekleştirilir.
►Soluk alma sırasında; kaburga kasları ve diyafram kasları kasılır.
►Diyafram düzleşir, kaburga uçları yukarı kalkar.
►Göğüs boşluğu genişler, akciğer hacmi artar.
►Böylece akciğer iç basıncı düşer.
►Dış basınç iç basınçtan büyük olduğundan akciğerlere hava dolar.
►Soluk alma olayında enerji harcanır.
►Soluk verme sırasında; kaburgalar arası kaslar ve diyafram kası gevşer.
►Diyafram kubbeleşir, kaburga uçları hacmi azalır.
►Akciğerlerdeki basınç, atmosfer basıncından yüksek olduğundan hava
vücut dışına atılır.
►Soluk vermede akciğerlerin geri yaylanma basıncınında etkisi vardır.
►Soluk verme sırasında enerji harcanmaz.
2. Solunum gazlarının taşınması
►Birçok hayvanda oksijenin dokulara taşınması solunum pigmentleriyle
sağlanır.
►Solunum pigmentleri omurgalı hayvanlarda alyuvar içinde, omurgasız
hayvanlarda kan plazmasında taşınır.
►Omurgalılarda demir içeren hemoglobin pigmenti yumuşakçalarda
bakır içeren klorokrüorin veya hemoeritrin pigmenti bulunur.
►Taşıyıcı pigmentlerin hepsi oksijen ile tersinir reaksiyona girer.
►Kanda hemoglobin bulunması oksijen taşıma kapasitesini arttırır.
Oksijenin Taşınması
►Kana geçen oksijenin %98 ‘i alyuvarlardaki hemoglobinle, %2’si ise
kan plazmasında çözünmüş halde taşınır.
►Doku kılcallarında oksijen hemoglobinden ayrılır.
►Oksijenin hemoglobinden ayrılmasına, kandaki oksijenin basıncı,
kanın pH’ı ve karbondioksit yoğunluğu, ısı derecesi etki eder.
Karbondioksitin Taşınması
►Hücresel solunum sonucu oluşan karbondioksit doku hücrelerinden
hücreler arası sıvıya orandansa difüzyonla kan plazmasına geçer.
►Karbondioksitin çok az kısmı (%7) kan plazmasında çözünmüş olarak
taşınır, geri kalan kısmı alyuvarlara geçer.
►Alyuvarlara giren karbondioksitin bir kısmı (%15-20) hemoglobine
gevşek şekilde bağlanır.
►Karbondioksit ve su, karbonik anhidraz enzimi yardımıyla birleşir,
karbonik asit oluşur.
►Karbonik asit hidrojen ve bikarbonat iyonlarına ayrışır.
►H iyonu hemoglobine tutunur, bikarbonat iyonu alyuvardan plazmaya
geçerek taşınır.
►Akciğer kılcallarına geldiğinde reaksiyon tersine döner, karbondioksit
alveollere geçer, soluk vermeyle dışarı atılır.
3. Gaz Alış Verişinin Denetlenmesi
►Solunum hızı ve derinliği omurilik soğanı ve beyindeki solunum
merkezi tarafından düzenlenilir.
►Kandaki karbondioksit arttığından, kanın asitliği artar, pH düşer.
►Bu durum solunum merkezini etkiler ve soluk alıp verme hızlanır.
►Ayrıca adrenalin ve tiroksin hormonları metabolizma hızını arttırdığı
için solunum hızının artmasında rol alır.
4
5
Download