24-29 Noropeptid.qxd

advertisement
Depresyon Etiyolojisinde Nöropeptidler
Doç. Dr. Asena AKDEMÝR*, Uz. Dr. Sibel ÖRSEL*,
Dr. Akfer KARAOÐLAN*
R
uhsal bozukluklarýn biyolojik düzeneklerine
iliþkin kuramlar beyin nörotransmitter sistemleri
üzerine odaklanýrlar. Depresyon da bu grup hastalýklar içinde ön sýralarda yer almaktadýr. Nörotransmitterler santral sinir sistemleri arasýndaki iletiþimi
saðlayan moleküllerdir (Kuczenski ve Knapp 1990).
Nörotransmitterlerin içinde önemli yer tutan peptidler
yapýlarýnda yüzden az aminoasit bulunduran kýsa zincirli proteinlerdir. Nöropeptidler büyük ölçüde nöromodülatör ve nörohormon olarak görev yapar. Bu
iþlevleri yanýnda lokal olarak nörotransmitter iþlevleri
de vardýr (Yüksel 1998). Peptidler sinir hücresinin
bedeni içinde, DNA tarafýndan taþýnan kalýtýmsal bilgi
ile yapýlýrlar. Bu yapým olayý, sinir terminalinde birtakým enzimlerin kimyasal maddelere etkisi ile
yapýlan diðer biyojenik amin ve aminoasit nörotransmitterlerinkinden oldukça farklýdýr (Birsöz ve Turgay
1994). Peptidlerin iþlevi peptidazla sonlandýrýlmaktadýr. Ayný nöronda peptidler ve basit nörotransmitterler ayný anda bulunabilmektedir (Yüksel 1998). Tablo
1'de bilinen bazý peptidlerin doku lokalizasyonuna
göre sýnýflandýrmasý yer almaktadýr (Schwartz 1991,
Owens ve ark. 2000).
Sentez edildikten sonra peptid nörotransmitterler sinir
hücresi aksonlarý boyunca ilerleyip akson terminalinde depo edilirler. Kalsiyum kullanan mekaniz-
* SSK Ankara Eðitim Hastanesi Psikiyatri Kliniði, ANKARA
24
malarla açýða çýkarýlýrlar ve peptidler için özel olan
reseptörlerce tutulurlar. Peptid reseptörleri biyojenik
aminlerin reseptörleri gibi davranýrlar. Diðer sinir
hücresinin uyarýmý görevini bitirerek reseptörlerden
ayrýldýktan sonra peptidler sinaps aralýðýnda yýkýma
uðrarlar.
Þimdiye kadar tesbit edilen nöroaktif peptidlerin
sayýsý yüzden fazladýr. Araþtýrmacýlar MSS'de belki de
üçyüzden fazla peptid olabileceðini varsaymaktadýrlar. Beynin tümünde yer almakla birlikte en fazla limbik sistemde yer alýrlar.
Peptid nörotransmitterlerin en önemlileri endojen
opiyoidler, hipotalamik hormonlar, kolesistokinin,
norotensin, somatostatin, P maddesi ve vazopressin
olarak sayýlabilir.
Hipotalamik hormonlar, hipotalamus dýþýndaki beyin
alanlarýnda da bulunmuþtur. Bu, hipotalamus dýþý
sinir hücrelerinde de peptidlerin nörotransmitter
olarak görev yaptýðýnýn göstergesi olabilir. Bu yazýda
depresyon etiyolojisinde en çok sözü edilen
nöropeptidlerden söz edilecektir.
Somatostatin
Duygulaným bozukluklarýnda rolü olduðu sanýlmaktadýr. Diðer nöropeptidlerin bazýlarýnda olduðu gibi
somatostatin de GRF'nin izole edilmesi giriþimleri
sýrasýnda beklenmedik bir þekilde bulunmuþtur.
Somatostatin bir tetradekapeptiddir. Somatostatin
aminerjik ve kolinerjik nörotransmitterlerin turnoverini artýrmaktadýr. Pek çok nöropeptid transmitterde
DEPRESYON ETÝYOLOJÝSÝNDE NÖROPEPTÝDLER
Tablo 1. Nöroaktif peptidler: Doku lokalizasyonuna göre sýnýflanan beyin peptidleri
Hipotalamik salgýlatýcý hormonlar
Diðer peptidler
Somatostatin
Gastrointestinal peptidler
Kortikotropin salgýlatýcý hormon (CRH)
Kolesistokinin
Büyüme hormonu salgýlatýcý hormon (GhRH)
Gastrin
Nörotensin
Nörohipofizyal hormonlar
Pankreatik polipeptid
Vazopresin
P maddesi
Oksitosin
Vazoaktif intestinal peptidler
Metionin-enkefalin
Pituiter peptidler
Lösin-enkafalin
Adrenokortikotropik hormon
Ýnsülin
β- endorfin
Glukagon
α- melanosit stimule edici hormon
Bombesin
Prolaktin
Sekretin
Luteinize edici hormon
Somatostatin
Büyüme hormonu
Tirotropin releasing hormon
Tirotropin
Motilin
Kalp - atrial natriüretik peptidler
Diðerleri
Anjiotensin II
Badikinin
Uyku peptidleri
Kalsitonin
Nöropeptid Y
Galanin
K maddesi (nörokinin)
olduðu gibi somatostatinin merkezi sinir sistemine
uygulanmasý ile çeþitli psikolojik etkiler ve davranýþlar
ortaya çýkar. Somatostatin insanda ve hayvanlarda
analjezi saðlamasýnýn yanýnda uyku paterni, lokomotor aktivite, bellek iþlemleri üzerine de etkilidir.
Depresyonlu hastalardaki, deðiþmiþ uyku yeme
alýþkanlýklarý ve psikomotor aktivite nedeniyle bu peptid ilgi konusu olmuþtur. Depresyonlu hastalarda BOS
somatostatin konsantrasyonlarýnda belirgin bir düþüþ
gösterilmiþtir. Ölümü takiben ilk 6 saat içinde beyin
somatostatin düzeylerinin çok hýzlý bir þekilde azalmasý postmortem çalýþmalarý zorlaþtýrmaktadýr.
Somatostatin düzeyi ile depresyonun ciddiyeti arasýnda bir korelasyon saptanmamasýna raðmen klinik
düzelme gösteren depresyon hastalarýnda BOS
somatostatin düzeylerini normal konsantrasyonlara
doðru bir yükseliþ sergilemektedir. 9 hastadan oluþan
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;Ek 4:24-29
bipolar I bozukluðu olan bir grup hastanýn takibinde
BOS somatostatin konsantrasyonlarý depresif dönem
sýrasýnda belirgin olarak düþük gözlenirken manik
sýrasýnda düzelmiþtir. Ancak bu bulgularýn diagnostik
bir yararlýlýðý yoktur çünkü benzer deðiþiklikler bir dizi
nörolojik bozuklukta da psikiyatrik komorbidite
olmaksýzýn gözlenmektedir (Owens ve ark. 2000).
Kortikotropin Salgýlatýcý Hormon (CRH)
1981 yýlýnda izole edilen 41 aminoasitli bir peptid
olan CRH SSS'deki stratejik daðýlýmý nedeni ile memelilerin strese yanýtýnda otonomik, endokrin, immun ve
davranýþsal komponentlerin major koordinatörü
olarak görülmüþ ve bu konuda çalýþmalar yapýlmýþtýr.
CRF1 ve CRF2 (kortikotropin salgýlatýcý faktör 1 ve 2)
reseptör anormalliklerinin anksiyete, depresyon, yeme
bozukluklarýyla birlikte kardiyak ve inflamatuar
25
AKDEMÝR A, ÖRSEL S, KARAOÐLAN A.
hastalýklarýn patofizyolojisinde rolü olduðu
düþünülmektedir (Dautzenberg ve Hauger 2002).
CRH'nin major depresif bozukluktaki rolü ile ilgili
yapýlan çalýþmalarda CRH hipersekresyonu olduðu
saptanmaktadýr. CRH deney hayvanlarýna verildiði
zaman hiperkortizolizm ve major depresyonla iliþkili
anoreksi, azalmýþ libido gibi olaylara neden olduðu
gösterilmiþtir (Gold ve ark. 1988, Modell ve ark.
1997). Major depresif bozuklukta hipotalamik-pituiter-adrenal aksta aktivite artýþý olmaktadýr. Bu aksdaki deðiþiklikler sonucu; hiperkortizolemi, BOS CRH
konsantrasyonunda artýþ, deksametazon supresyon
testinde kortizol supresyonuna direnç ortaya çýkmaktadýr. Bir çalýþmada ÝV veya SC CRH verilmesi sonucu,
normal denekte ACTH, β-endorfin, β-lipotropin ve kortizol artýþý þeklinde bir yanýt alýnýrken, depresyon
ölçütlerini karþýlayan denekte kortizol artarken ACTH
ve beta-endorfin seviyelerinde artýþ olmadýðý gözlenmiþtir. Klinik düzelme ile birlikte ACTH yanýtý
düzelmektedir. Depresyondaki bu CRH'ye karþý
azalmýþ olan ACTH yanýtý için iki kuram geliþtirilmiþtir; ilkine göre hipotalamik CRH hipersekresyonuna baðlý olarak pitiuter CRH reseptörlerinde
down-regülasyon olmaktadýr. Ýkinci hipoteze göre ise
hipofizin glukokortikoid negatif geri bildirime karþý
duyarlýlýðý deðiþmiþtir (Owens ve ark. 2000).
Fluoksetin ile yapýlan bir çalýþmada depresyonun fluoksetin ile tedavisinde BOS CRH ve BOS arginin
vazopressin konsantrasyonlarýnda belirgin azalma
olduðu gözlenmiþtir (De Bellis ve ark. 1993). Yine
baþka bir çalýþmada etkin bir antidepresan etkinlik
saðlayan EKT'den sonra BOS CRH düzeylerinde düþüþ
bulunmuþtur (Nemeroff ve ark. 1991).
Baþka bir çalýþmada antidepresan tedaviden 6 ay
sonra depresyon gözlenmeyen 15 kadýn hastanýn BOS
CRH düzeyleri, 6 aylýk dönemde relaps gösteren 9
hasta ile karþýlaþtýrýldýðýnda belirgin olarak düþük
bulunmuþtur. Bu, antidepresan tedavi sýrasýnda BOS
CRH düzeylerindeki artýþýn erken semptomatik
geliþmeye raðmen zayýf yanýtýn habercisi olabileceðini
göstermektedir (Owens ve ark. 2000).
Preklinik çalýþmalarda CRH hipersekresyonu CRHreseptörlerinde down-regulasyonla iliþkili görülmüþtür. Bununla ilgili olarak yapýlan bir çalýþmada da intihar sonucu yaþamýný yitirmiþ kurbanlarýn frontal kortekslerinde CRH reseptörlerinde uyumsal bir down
regülasyon bulunmuþtur (Nemeroff ve ark. 1988).
26
Gonadal Düzenleyici Steroidler
GnRH primer olarak hipotalamusta bulunur.
Postsinaptik hücrelerde hem inhibitör hem eksitatör
etkileri vardýr ve bir nöromodülatör gibi iþlev görür.
Primer etkisi seksüel davranýþ üzerinedir; ancak
SSS'nin geliþimine katkýda bulunduðu gibi uyarýlabilirlik ve anksiyetenin genel kontrolüne de katkýda
bulunmakta olduðu düþünülmektedir. Hipotalamikpitiuter-gonadal aksdaki düzensizliklerin peri ve post
menapozdaki kadýnlarýn endojen depresyonu ve postpartum depresyon üzerinde etkili olduðu
düþünülmektedir. Bunu destekler þekilde bazý kadýnlarda östrojenin antidepresan etkisi gözlenmiþtir
(Goldman ve ark. 1985).
Depresyon etiyolojisinde ayrýca triptofan uygulanmasýna azalmýþ prolaktin salýnýmý, FSH, LH ve erkeklerde testesteron düzeylerinde azalma bildirilmiþtir
(Hu ve Reus 2000).
Vazopressin-Oksitosin
Bu iki nöropeptid de 9 aminoasitten oluþur ve hipotalamusun supraoptik ve paraventriküler nükleuslarýnda sentezlenirler. Her ikisi de iyi bilinen periferik etkilerine ek olarak SSS'de nörotransmitter olarak tanýmlanmýþlardýr ve davranýþ üzerine çeþitli etkileri olabileceði düþünülmektedir.
Vazopressin norepinefrinin etkilerinin ayarlanmasýnda rolü olmasý nedeniyle duygulaným bozukluklarýnýn
patofizyolojisinde rolü olabilecek bir hormondur.
Vazopressinin dikkatte, bellekte ve öðrenmede rol
oynadýðý düþünülmektedir. Vazopressinin salýnýmý
stresle, aðrýyla, egzersiz, morfin ve nikotin kullanýmý
ile ve barbitüratlarla artmakta; alkol alýmý ile düþmektedir. Uygunsuz vazopressin salýnýmý açýk olmayan
nedenlerle psikiyatrik bazý hastalýklarda da spontan
olarak ortaya çýkabilmektedir. Santral vazopressin
düzeyindeki yükselmeler insanlarda agresif davranýþ
öyküsü ile iliþkilidir (Hu ve Reus 2000).
Depresyonlu hastalarda sirkadien ritm bozukluklarýnýn sýk olmasý nedeni ile sirkadien ritmin düzenlenmesinde önemli rolü olan suprakiazmatik nükleus ve
major nöropeptidlerinden olan vazopressin bu konuda
ilgi odaðý olmuþtur. Bu konuda yapýlan ve kontrollü
(11 hasta -8 depresyon, 3 bipolar- 11 kontrol) bir çalýþmada suprakiazmatik nükleusta depresyondaki hastalarda AVP-immunreaktif nöronlarýn azalmasý gerektiði hipotez edilmiþ ancak çalýþma sonrasýnda bu nöronlarýn azalmadýðý hatta arttýðý görülmüþtür. Bunun
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;Ek 4:24-29
DEPRESYON ETÝYOLOJÝSÝNDE NÖROPEPTÝDLER
yanýnda hipotezi destekler biçimde depresif olgularda
AVP'nin sentez ve salýnmasýnda bozukluk olduðu
görülmüþtür (Zhou ve ark. 2001).
Tiroid Hormonlarý
Tiroid sisteminin düzenleyici hormonlarýnýn ve peptidlerinin SSS'deki β-adrenerjik reseptörleri etkileyebilmesi nedeni ile geleneksel endokrin iþlevlerine ek
olarak duygudurum düzenlenmesinde de rol oynadýðý
düþünülmüþtür. Perinatal dönemdeki tiroid patolojilerinin neden olduðu nörolojik belirtilerden yola
çýkýlarak tiroid düzenleyici sisteminin SSS'nin geliþiminde önemli bir rol oynadýðý bilinmektedir. Bu
düzenleyici sistemde yer alan T3, T4, TSH ve TRH'den
TRH SSS'ye geniþ olarak yayýlmýþtýr ve genellikle
postsinaptik hücrelerde inhibitör etki gösterir. Bu peptidlerin duygudurum ve davranýþlarýn düzenlenmesine katkýda bulunduðu düþünülmektedir. Örneðin
hipotiroidi depresyon, kognitif bozulma, konfüzyon ve
psikotik semptomlarla; hipertiroidizm ise anksiyete,
huzursuzluk, ve irritabilite ile karakterizedir.
Depresyondaki hastalarýn üçte birinde TRH'ye karþý
TSH yanýtý bozulmuþtur. Ancak TSH yanýtý körleþmiþ
hastalarda klinik özellikler konusundaki veriler
kýsýtlýdýr. Ayrýca yapýlan bazý çalýþmalarda depresyonlu hastalarýn %10'unda tiroid antikorlarý saptanmýþtýr.
Yine antidepresan tedavinin yetersiz kaldýðý bazý
depresif hastalarda tiroid hormonu (T3, T4) verilmesinin tedaviye yanýtý hýzlandýrdýðý ve artýrdýðý
gözlenmiþtir. Bazý ilaçlarla yapýlan çalýþmalar
tedaviye yanýt vermeyen olgularda saptanan tiroid
patolojilerinin normale dönmesinden sonra antidepresan tedaviye yanýt alýndýðýný belirtmektedirler (Owens
ve ark. 2000).
Depresyonda TSH körleþmesinin anlamý klinisyenler
için önemli sorulardan biri olmuþtur. Çünkü körelmiþ
TSH yanýtý alkol baðýmlýlýðý olan erkeklerde, borderline olgularda da görülebilmektedir. Depresyondaki
hastalarda %26 olan körleþme oraný normal kiþilerde
de %4 civarýndadýr (Ceylan ve Çetin 1991).
P Maddesi
Asetilkolin ve serotonin ile birlikte bulunmaktadýr. Bir
çok primer, çevreden merkeze doðru gelen sensorial
sinir hücresi iletiminde temel nörotransmitter olarak
çalýþtýðý keþfedilmiþtir. Hem aðrý iletiminde hem de
hareket bozukluklarýnda ve özellikle de Huntington
korede sorumluluðu olabilecek bir peptid olarak
görülmektedir. Duygulaným bozukluklarýnda da bir
rolü olabileceði düþünülmektedir.
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;Ek 4:24-29
P maddesi ve üzerinden etki ettiði neurokinin-1 reseptörlerinin (NK1) aðrýnýn algýlanmasýnda etkili olduðu
ve NK1 reseptör antagonistlerinin potansiyel analjezik
olduðu bilinmektedir. Ancak buna ek olarak P maddesi ve agonistlerinin anksiyete ile iliþkili olabileceði
(Aguiar ve Brandao 1996) ve "sýçanlarda" yapýlan bir
çalýþma sonucu NK1 blokajýnýn anksiyolitik etkilerinin
olabileceði söylenmektedir (File 1997) Kramer ve
arkadaþlarýnýn 1998'de yaptýklarý bir hayvan modeli
çalýþmasýnda NK1 reseptör antagonistlerinin antidepresan ve anksiyolitik etkisi olabileceði öne
sürülmüþtür. Bu antagonistlerle ilgili böyle bir etki
gösterilememesine raðmen NK1 reseptörlerinin mood
bozukluklarýndaki rolü gündemdedir (Kramer ve ark.
1998). 1999 yýlýnda yapýlan bir çalýþmada duygudurum bozukluklarýnda Substans P'nin etkisinin
araþtýrýlmasý için 13 bipolar, 13 unipolar depresyon,
14 þizofreni ve 14 kontrol olgusu ile post-mortem
anterior singulat girus NK1 reseptör dansitesi
araþtýrýlmýþ ancak gruplar arasýnda miktar olarak
önemli bir fark bulunamamýþtýr. Ancak unipolar
depresyonda reseptörlerin diðer gruplara göre katlar
arasýnda farklý daðýlým gösterdiði gözlenmiþtir. Bu
konuda daha geniþ araþtýrmalara ihtiyaç vardýr
(Burnet ve Harrison, 1999).
Endojen Opioidler
Nöropeptidler içinde en kapsamlý incelenmiþ olaný opioidlerdir. Endojen opioidler peptid nörotransmitterlerin en büyük gruplarýndan biridir. Enkefalin ve
endorfinlerden oluþur. Enkefalinler beyin sapýnda,
amigdala, serebral korteks, korpus striatum, talamus
ve periakuaduktal gri bölgelerde yüksek oranda bulunur. β endorfinler pituiter, ön hipotalamus, septal alan
ve periakuaduktal gri bölgelerde yüksek konsantrasyonlarda bulunur (Yüksel 1998). Bu peptidlerin
aðrýnýn algýlanmasýnda, davranýþ ve çeþitli psikolojik
tepkiler üzerinde etkileri olduðu düþünülmektedir.
Duygulanýmýn düzenlenmesinde ve dengeli tutulmasýnda rol oynayabilecekleri belirtilmiþtir.
Genel olarak aðrý regülasyonu, anksiyete ve bellek
üzerinde etkisi vardýr. Bunun yanýnda cinsel iþlev,
beslenme, ýsý ve kan basýncý regülasyonunda da yer
alýrlar. Affektif bozuklukta, þizofrenide ve yeme
bozukluklarýnda bildirilen bir dizi endojen opioid
anomalisi vardýr. Kortizol ve pineal bez - melatonin
aksýna katýlan hormonlarla prekürsörlerinin ayný
olmasý nedeni ile opioidlarýn da aðrý, anksiyete ve
bellek üzerinde etkili olduðu varsayýlmaktadýr (Hu ve
Reus 2000).
27
AKDEMÝR A, ÖRSEL S, KARAOÐLAN A.
Endorfinler strese yanýt olarak salýnmaktadýr. Depresif
hastalarda β endorfin düzeyleri yüksek bulunmuþtur.
Bu yanýt depresyona özgü olabileceði gibi depresyonla
iliþkisiz bir þekilde stres düzeylerinin yüksek olmasýna baðlý olabilir (Pickar ve ark. 1981).
Kolesistokinin
Kolesistokinin GABA ve dopaminle birlikte bulunabilir. Þizofrenide, yeme ve hareket bozukluklarýnýn,
depresyonda ise iþtah bozukluðunun patofizyolojisinde rolü olabileceði düþünülmektedir. Dopamin ile
birlikte bulunmasý dopaminin sorumlu olduðu bazý
psikiyatrik hastalýklarýn etiyolojisinde yer alabileceðini düþündürmüþtür (Ceylan ve Oral 2001).
Nörotensin
Dopamin ve norepinefrin ile birlikte bulunmaktadýr.
Bu peptidin dopaminerjik sinir iletiminde kolaylaþlaþtýrýcý bir rolü olduðu sanýlmaktadýr.
Melatonin
Diurnal, noktürnal veya mevsimsel davranýþ deðiþiklikleri, çevrede olan deðiþikliklere pasif olarak ortaya
çýkmaktan çok endojen sirkadyen pacemaker tarafýndan ayarlanmaktadýr. Sirkadyen saat mekanizmalarý
hipotalamik, suprakiazmatik nükleusda yerleþen üst
yapý tarafýndan senkronize edilmektedir. Melatonin
sirkadyen ritm düzenleyen mekanizmalarýn prototipidir ve sirkadiyen ritm ve uyku davranýþlarý üzerinde
güçlü etkileri olan bir hormondur. Melanosit stimüle
edici hormonun bellek ve öðrenme üzerinde rolü olabileceði ve antidepresan etkilerinin olduðuna dair
çalýþmalar vardýr.
Diðer hormonlarýn aksine anormal melatonin salgýlanmasýnýn patofizyolojideki rolü yeterince anlaþýlamamýþtýr (Cardinali 2000, Kayumov ve ark. 2000).
Sonbahar veya kýþ mevsimlerinde tekrarlayan
depresyonlarla giden mevsimsel duygudurum bozukluðu parlak ýþýkla tedavi edilebilmektedir.
Depresyonda melatoninin rolü ve salgýlanma düzeyleriyle ilgili yapýlan çalýþmalarda melatonin düzeyinin
düþüklüðü saptanmaktadýr (Ceylan ve Oral 2001.)
Bunun yanýnda depresyonu olanlarda belli saatlerde
melatonin düzeylerinin kontrollere göre daha yüksek
olduðu, fakat bu durumun depresyonun klinik özellikleriyle baðýntýlý olmadýðý belirtilmektedir
(Szymanska ve ark. 2001). Uyku bozuklukluðu olanlarda melatoninin rolü üzerine kontrol grubuyla
yapýlan bir çalýþmada, melatoninin düzeylerinin farklý olmadýðý belirtilmektedir (Basket ve ark. 2001).
KAYNAKLAR
Aguiar MS, Brandao ML (1996) Effects of microinjections of
the neuropeptide substance P in the dorsal periaqueductal
grey on the behavior of rats in he plus maze test. Physiol
Behav, 60:1183-1186.
Basket JJ, Wood PC, Broad JB ve ark. (2001) Melatonin in older
people with age-related sleep maintenance problems: A comparison with age matched normal sleepers. Sleep, 24(4):418424.
Birsöz S, Turgay A (1994) Psikiyatride Ýlaç Tedavisi. Ankara,
Medikomat, s.47-81.
Burnet PWJ, Harrison PJ (1999) Substance P (NK1) Receptors
in the cingulate cortex in unipolar and bipolar mood disorder
and schizophrenia. Biol Psychiatry, 47:80-83.
Cardinali DP (2000) The human body circadien: How the biologic clock influences sleep and emotion. Neuroendocrinol
Lett, 21(1):9-15.
Ceylan ME, Çetin M (1991) Depresyon spektrum bozukluklarýnda TRH'ye karþý TSH yanýtýnýn deðerlendirilmesi. Klinik
Geliþim, 4:1598-1599.
Ceylan ME, Oral TE (2001) Etiyoloji, Araþtýrmada ve
Uygulamada Biyolojik Psikiyatri. Duygudurum Bozukluklarý,
Ýstanbul, s.73-99.
28
De Bellis MD, Gold PW, Geracioti TD ve ark. (1993) Association
of fluoksetine treatment with reductions in CSF concentrations
of corticotropin-relasing hormone and arginine vasopressine
in patients with major depression. Am J Psychiatry, 150:456457.
Dautzenberg FM, Hauger RL (2002) The CRF peptide family
and their receptors: Yet more partners discovered. Trends
Pharmacol Sci, 23:71-77.
File SE (1997) Anxiolytic action of neurokin 1 receptor antagonist in social interaction test. Pharmacol Biochem Behav,
58:747-752.
Gold PW, Goodwin FK, Chrousos GP (1988) Clinical and biochemical manifestations of depression: Relation to the neurobiology of stress. N Engl J Med, 319:413-420.
Goldman J, Wachtenberg BL, Liberman B ve ark. (1985)
Contrast analysis for the evaluation of the circadian rhythms
of plasma cortisol, androstenedione, and testesteron in normal men and the possible influence of meal. J Clin Endocrinol
Metab, 60:164-167.
Hu RJ, Reus VI (2000) Neurochemistry in psychiatry, Review of
Gen Psychiatry. HH Goldman (Ed), 5. Baský New York The
McGraw- Hill Companies, s.78-95.
Kayumov L, Zhdanova IV, Shapiro CM (2000) Melatonin, sleep
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;Ek 4:24-29
DEPRESYON ETÝYOLOJÝSÝNDE NÖROPEPTÝDLER
and circadian rhythm disorders. Semin Clin Neuropsychiatry,
5(1):44-55.
Kramer MS, Cutler N, Feigner J ve ark. (1998) Distinct mechanism for antidepressant activity by blockade of central substance P receptors. Science, 281:1640-1645.
Kuczenski R, Knapp S (1990) Neurochemistry of drug.
Neurotransmitter interactions. R Michels (Ed), Psychiatry,
Philadelphia: JB Lipincott Company, Bölüm 48.
Modell S, Yassouridis A, Huber J ve ark. (1997) Corticosteroid
receptor function is decreased in depressed patients.
Neuroendocrinology, 65:216-222.
Nemeroff CB, Bissette G, Akil H ve ark. (1991) Neuropeptide
concentrations in the cerebrospinal fluid of patients treated
with electroconvulsive therapy: Corticotropin-releasing factor,
Betaendorfin and somatosatin. Br J Psychiatry, 158:59-63.
Nemeroff CB, Owens MJ, Bissettte G ve ark. (1988) Reduced
corticotropin releasing factor binding sites in the frontal cortex of suicide victims. Arch Gen Psychiatry, 45:577-579.
KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;Ek 4:24-29
Pickard D, Dewis GC, Schultz SC (1981) Behavioral and biological effects of acute beta endorfin injection in depressed
and schizophrenic patients. Am J Psychiatry, 138:160-166.
Owens MJ, Nemeroff CB, Bissette G (2000) Neuropeptides:
Biology and Regulations. Kaplan ve Sadock's Comprehensive
Textbook of Psychiatry. BJ Sadock, VA Sadock (Ed), 7. Baský,
Philadelphia, Lippincott Williams&Wilkins, s.68-69.
Schwartz HJ (1991) Chemical messengers: Small molecules
and peptides, Principles of Neural Science. ER Kandel, HJ
Schwartz, TM Jessell (Ed), 3. Baský, New York, Elsevier Science
Publishing Co., Inc., s.214-234.
Yüksel N (1998) Beyin biyokimyasý ve davranýþ,
Psikofarmakoloji. Ankara, Bilimsel Týp Yayýnevi, s.55-56.
Zhou JN, Ricmersma RF, Unmchopa UA ve ark. (2001)
Alterations in arginin vasopressin neurons in the suprachiasmaticc nucleus in depression. Arch Gen Psychiatry, 58:655662.
29
Download