Dünya Barış – Savaş! Günü İkinci Dünya Savaşı'nda yaşanan vahşetin ve trajedinin bütün insanlığa ders olması için Birleşmiş Milletler tarafından 1 Eylül tarihi "Dünya Barış Günü" olarak ilan edildi. İnsanın içinden “edilmez olaydı” diyesi geliyor. Edildiğinden bu yana ne savaşların sonu geliyor ne de küresel oyunların! Bırakın 50 yıl öncelerini şu son yıllara baktığımızda bile dünyanın birçok bölge ve ülkesinde yaşanan çatışmalar, savaşlar insanlığın geleceğini tehdit etmekte ve en temel hak olan “yaşama hakkını” yok saymaktadır adeta. Savaş neden çıkar? Savaşın nedenselliklerini sayfalarca sıralayabiliriz ancak gerçekte iki sebepten çıkar! Bunlardan birincisi ekonomik, diğeri ise siyasal maske altında din-mezhep çekişmeleridir. 1000 yıl öncesine gidin, dinsel çatışmaları görürsünüz. Şimdiye gelin, ekonomiksel kaygılar altında yine dinsel (gizli kalmış bir şekilde) kinlenmeleri görüyoruz (Yugoslavya örneği çok açık değil mi?). Günümüzde küresel eşitsizliğin ve sömürünün yarattığı yoksulluk, yoksulluğun getirdiği açlık, açlığa eklenen savaş ve çatışmalar, yaşamı gittikçe çekilmez hale getirmektedir. Milli sınırlarını tayin etmiş olan ülkelerin kendi yağları ile kavrulmaları gerekirken ve de elinde olmayanı komşusundan değiş-tokuş misali alması gerekirken, kendi kıtasında dahi olmayan bir ülkenin (sermayenin) o ülkenin öz varlıklarına göz koyması ve şeytanın dahi aklına gelmeyen oyun-hile yöntemlerle bunları ele geçirme mücadelesi, aslında savaşlarında çıkış sürecidir. Bakın Afrika kıtasına, bakın Orta Doğu kıtasına, bakın Güney Amerika kıtasına ve bakın Asya ülkelerine. Benzer süreçleri ve filmleri görürsünüz. Peki kutladığımız barış nasıl sağlanacak? Tek yol var, o da farklı renk, dil, din, mezhep ve kültürdeki insanların birbirlerini anlamasıyla. Değişik ülke insanlarıyla yapılan dostluklarda gizlidir barış. Ortak bir dilde konuşmaktır. Gezmektir, görmektir, anlamaktır barış. Tüm insanlığın ortak temellerde yani su ve ekmekte birleştiğini görebilmektir. Diğerlerinin ise kültürel zenginlik olduğunu anlayabilmek ve bunları paylaşabilmektir barış. İnsanoğlu, küresel sömürücülerin piyonu olmamaya karar verdiğinde de küresel barış sağlanacaktır. Beyaz güvercin kanadının hiç kırılmaması dileği ve “Yurtta barış dünyada barış” ilkemizin tüm dünya ülkelerinde benimsenmesi umuduyla yazımı Yannis Ritsos’un bir şiiri ile bitiriyorum… Çocuğun gördüğü düştür barış, annenin gördüğü düştür barış, ağaçlar altında sevdalıların sevda sözleridir barış; Gözlerinin içinde uçsuz bucaksız bir gülümseme elinde yemiş dolu bir zembil ve alnında ter tomurcukları, Pencerede suyu soğutan testideki damlalar gibi; Akşam üstü eve dönen babadır barış, Dünyanın yüzünde yara izleri kapanırken ağaçlar diktiğimizde havan mermilerinin kazdığı çukurlara; Yangının kavurduğu yüreklerde ilk tomurcuklarını açarken umut ve ölüler kanlarının boşa akmadığını bilerek yana dönüp içerlemeksizin uyuyabildiklerindedir barış…