Allah, Muhammet, Ali

advertisement
TBMM
B:60
8.2.2006
0:1
Bu açıdan, biraz önce Sayın Yerlikaya ifade etti "Allah, Muhammet, Ali" dedi. Allah, Muham­
met, Ali, Türkiye'de yaşayan, bütün dünyada yaşayan hem Sünnî Müslümanlar için hem Alevî Müs­
lümanlar için ortak paydalardır. Bu konuda en ufak bir ihtilaf söz konusu değildir; ama, tekrar söy­
lüyorum, Alevîliği, kesinlikle, İslam dini dışında, İslam pratiği dışında düşünen, onu folklorik bir
unsur haline getiren çabalar vardır. Esas, aynştıncı olan ve problem oluşturmaya yönelik çabalar, bu
çabalardır. Zaten, hepimiz, bunları tasvip etmiyoruz ve aşure gününde yapılan aşureyi de... Ben
değişik konuşmalarımda dedim ki: İşte, aşure, aslında, demokrasilerdeki o çoğulculuğun en güzel ör­
neklerinden birisidir. O, rastgele bir karışım değildir. Bakın, aşurenin içerisinde, yerine göre, onlar­
ca gıda vardır; ama, çok büyük bir lezzeti vardır ve onlar bir araya getirilmiştir, bütün o çokluktan
bir güzellik, bir birlik ortaya konulmuştur. Konuşmamın başında ifade ettim. Alevîlik, bizim inanç
dünyamızın gökkuşağında farklı bir renktir sadece. Gökkuşağının güzelliği, rengarenk olmasıdır.
Değerli arkadaşlarım, bizim benimsediğimiz, Anayasamızda cumhuriyetimizin olmazsa olmaz
vasfı olarak ifade ettiğimiz demokratik olma tavrı... "Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" der­
ken, birinci sıraya demokrasiyi koymuşuz. Bakın, demokrasilerde renklerin biri birine dönüşmesi
mecburiyeti yoktur; mavi kırmızıya, kırmızı maviye, san beyaza dönüşmek zorunda değildir. Her
renk kendisi olarak kalsın; o renk, o desen, o güzellik bizim sosyal hayatımız içerisinde, demokratik
hayatımız içerisinde bulunsun; ancak, bir vatanımız vardır, bir devletimiz, bir cumhuriyetimiz var­
dır, bir ortak kültürümüz vardır, ortak tarihimiz vardır, ortak dilimiz vardır, ortak bayrağımız, mar­
şımız vardır ve ortak paydalanmız vardır. Bunca ortak paydamız varken, bunca ortak değerimiz var­
ken, ille de bizi biri birine aykın düşüren, bizi biri biriyle çatıştırmaya sevk eden unsurları önplana
çıkarmanın, bunlan özellikle kaşımanın ben isabetli olmadığını düşünüyorum.
Şüphesiz ki, aşure gününde, muharremin 10'unda veya muharrem ayında, sadece Alevî vatan­
daşlarımızı memnun etmeye yönelik, sunî, yapmacık bir tavır olsun diye değil, bu hadise bir tarihî
olaydır, bu hadise bir dinî meseledir, bu hadise bir toplumsal meseledir, siyasî boyutlan vardır. Şüp­
hesiz ki, üniversitelerdeki uzmanlanmız, Diyanet İşleri Başkanlığından uzmanlar, başta TRT
kurumu olmak üzere, televizyonda, muharrem ayı İslam dünyası için ne ifade eder, 10 Muharrem
neyi ifade eder, Hazreti Ali'nin çocuklannm diğer sahabelerle aralanndaki anlaşmazlığın, çatış­
masının sebebi nedir, bunlan çok rahatlıkla tartışabilmelidir.
Bakın, Hazreti Hüseyin katledilirken... İslam dünyasının sağduyulu büyük bir alimi o zaman
diyor ki, bakın, "Musevilere, Hıristiyanlara, Zerdüştlere yasaklanmayan Fırat'ın sulan Hazreti
Hüseyin'e yasaklanmıştır, Hazreti Hüseyin bundan mahrum bırakılmıştır". Dolayısıyla, biz -tekrar
altını çizmek istiyorum- Hükümet olarak, Parti olarak, şüphesiz bütün Meclis olarak, Türkiye'de
Sünnîlik ve Alevîlik gibi meseleleri ön plana çıkararak bizi bizden ayıracak, bizi bizden uzaklaş­
tıracak yaklaşımlardan ve tavırlardan kaçınmalıyız. Alevîlik, gerçek şekliyle, özü itibariyle nedir,
ne değildir, tespit edilmiştir ve müfredata konulmuştur.
Tekrar söylüyorum, Alevî vatandaşlanmızın, Alevî derneklerimizin bundan dolayı alınganlık
göstermesi de doğru değildir; çünkü, biz bunu işin uzmanlanna yazdırdık. Millî Eğitim Bakanlığı
tarafından -hepiniz bilirsiniz- yayımlanmış olan bir İslam Ansiklopedisi vardır; 30'lu yıllarda baş­
lamış ve mükemmel bir kaynak eserdir. Orada, bakın, değerli milletvekilleri, Allah maddesini yazan
bir yabancıdır, Muhammed maddesini yazan bir yabancıdır; Hazreti Ali, Hazreti Ömer, Hazreti Os­
man, Hazreti Ebubekir, Hasan, Hüseyin, bütün maddelerin yazarları yabancılardır.
Peki, Martin Lings niye Hazreti Peygamberle ilgili kitap yazar diye sorgulamamıza gerek yok;
çünkü, o, işin uzmanıdır. Eğer orada yanlış bir şey varsa, ona müdahale ederiz, ona itiraz ederiz.
Ben, bu vesileyle, sadece Alevî vatandaşlanmıza değil, bütün İslam âlemine, aradan asırlar
geçmiş olmasına rağmen İslam tarihinin ve İslam pratiğinin acı bir hatırası ve gerçeği olan Kerbela
olayından dolayı, 10 Muharremden dolayı başsağlığı diliyorum. Alevî vatandaşlanmızın da bu süre
içerisindeki duygulannı anladığımızı ve onlarla bu güzel vatanda hep birlikte güzel günler görmeyi,
güzellikleri paylaşmayı en büyük arzu olarak ifade etmek istiyorum.
-503-
Download