T.B.M.M. B : 13 8.10.1992 0 : 2 nasıl makineye bağlarsın, sen bir

advertisement
T.B.M.M.
B : 13
8.10.1992
0:2
nasıl makineye bağlarsın, sen bir milletvekilinin nasıl sözünü kesersin" şeklinde tepki göster­
diler. Zabıtları inceleyenlerin göreceği bu tepkileri alınca, artı, yanında, diğer başkanvekili ar­
kadaşlarım bu uygulamaya iltifat etmeyip, "bırakın, hatipler istedikleri gibi hazırlıklarını so­
nuna kadar sunma imkânı bulsunlar, milletvekilinin sözü, küfretmedikçe, isyan etmedikçe kesilmez,kesilmemelidir" deyince, diğer başkanvekilleri bu sürelerde müdahale etmeyince, ben
de diğer arkadaşlarıma duyduğum saygı ve güven sonucu aynı uygulamaya yöneldim ve durum
bu hale geldi.
Şimdi soruyorum: Söz alıp da, Hocaoğlu'nun yönetiminde bu süre meselesini konuşan­
lar, geçen hafta Sayın Fehmi Işıklar'ın yönetiminde, Sayın Edibali'nin 16 dakika konuştuğunu
-hem de kendisinin ifade etmesiyle- duymadılar mı, görmediler mi?
AHMET SAYIN (Burdur) — Bravo Sayın Başkan, bravo (!)
BAŞKAN — Sayın DemirePin -daha önce arz ettim- Danışma Kurulu kararıyla tespit edi­
len 10 dakikalik süre yerine 24 dakika konuştuğunu, Sayın İnönü'nün 22 dakika konuştuğunu
arkadaşlarım burada dinlemediler mi ve sonunda da alkışlamadılar mı?
BEKlR SAMİ DAÇE (Adana) — Hepsi yanlış.
BAŞKAN — Değerli arkadaşlarım, şimdi başka bir şey söyleyeceğim: Bakın, şu müzake­
releri, yaptığı sohbetle izlemeyen, ama, Başkanlığın tutumu aleyhindeki konuşmaları alkışla­
yan Sayın Bakan Tansu Çiller'e hitap ediyorum. Bakın, bakın; hâlâ farkında değil; bakın, ba­
lan... İsmen hitap ediyorum, kerrat ile hitap ediyorum, yüksek sesle hitap ediyorum, hâlâ far­
kında değil. (ANAP ve RP sıralarından alkışlar) İşte, bir an evvel kanununu göreşmeye başla­
yalım dediğiniz Sayın Bakan, hâlâ da farkında değil; dönün bakın, dönün bakın...
AHMET SAYIN (Burdur) — Sana ne!
YILMAZ OVALI (Bursa) — Ne bağırıyorsun!
BAŞKAN •— Şimdi... Şimdi... (DYP sıralarından gürültüler) Şimdi bakın... Bakın... Ba­
lan, hâlâ farkında değil, şimdi uyarıyorlar. Buyurun... (DYP sıralarından gürültüler)
AHMET SAYIN (Burdur) — Böyle Başkanlık olmaz, kendine gel, kendine!
BAŞKAN — Değerli arkadaşlarım, ben, usul ve süre içinde size cevap vermiyorum; doğ­
ruluğundan şüphe etmediğimi uygulamam hakkında savunma da yapmıyorum; buna ihtiyaç
hissetmem...
BEKİR SAMİ DAÇE (Adana) — O zaman, bitirin.
BAŞKAN — Ama, değerli arkadaşlarımın uygulamamı eleştiren temas ettikleri konular­
da bilgi veriyorum. Nedir bu bilgi: Diyorsunuz ki, şu saat oldu...
BEKİR SAMİ DAÇE (Adana) — O zaman, bitirin lütfen.
AHMET SAYIN (Burdur) — Başkan gibi konuş.
BAŞKAN — Efendim, müsaade edin... Ben konuşurum. Neyi konuşurum: Bana denili­
yor ki, "bir an evvel Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Kanununun müzakerelerine geçelim"
Değil mi?.. Peki... Yoklama defterini açıyorum; bugün Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Ka­
nununun görüşülmesine bir an evvel başlayalım dediğiniz yerde, birinci yoklama yarım saat
sürdüğü halde, ilgili, görevli, yetkili bakan yok. (DYP sıralarından "Var" sesleri) Var olduğu­
nu, sizin grubumunuzu temsilen Divanda bulunan arkadaşım zaten söyledi ve dedi ki, "ilgili
Sayın Bakan kuliste sohbete deyam ediyor" İçeride yoklama yapılıyor, çoğunluk bulunamıyor
— 420 —
Download