2 Televizyonlar bile yardım toplayabiliyor, kuruluşlar yardım

advertisement
T.B.M.M.
B:59
27.8.1999
0:2
Televizyonlar bile yardım toplayabiliyor, kuruluşlar yardım toplayabiliyor da "gönüllü kuruluş" adı
altındaki derneklerin, yıllardan beri bu memlekette böyle mağdur durumlarda, bu milletin başına
böyle musibet ve belalar geldiği dönemlerde yardım eden bu derneklerin, bilinen derneklerin bu pa­
ralarına formalite eksikliği diye bloke koymak, bana göre çok büyük hatadır diye düşünüyorum.
Bir konuya daha değinmek istiyorum. Dün gece televizyonlara intikal etti, biliyorsunuz. İstan­
bul Valisi, İstanbul ilçe belediye başkanlarını topladı. Evet, şurada topladı, burada topladı; ben, bu­
nunla ilgilenmiyorum. Bize intikal eden şudur: Vali, şu yetki yasasından önce -sanki valinin elin­
de bir fon kurma hakkı varmış gibi- bu yetki yasasını hükümetten önce kullanıyor. Ne diyor bele­
diyelere: "Bütçe gelirlerinizin yüzde Tini dört eşit taksitte, benim gösterdiğim fonda toplayacaksı­
nız." Allah! Allah!.. Zaten, bugüne kadar, belki bütçelerinin yüzde l'ini değil, o İstanbul.belediye­
leri, o yakındaki belediyeler -belki yüzde l'in üzerinde- makinesini, dozerini, mazotunu, aşevini,
yiyecek maddesini, elindeki mevcut çadırları, personelini, her şeyini zaten oraya transfer etti. Bir
de Bakan diyor ki: "Dört taksitte, şu kadar, şey yapacaksınız." İller Bankasındaki fonlarını kesin;
ondan sonra, birçok yardım yaptıktan sonra, yüzde l'in, yüzde 2'nin, yüzde 3'ün üzerinde yardım
ettikten sonra da, tutun, bunu... Bir vali çıksın orada... Şov yapmak diyorum ben buna; başka...
Böyle bir hakkının olduğuna da ben inanmıyorum. Ne demek, belediye gelirlerinin yüzde l'ini bir
fonda toplayacaksın! Bakın, hükümet bile yapamıyor da, böyle bir fon tesis etmek için, bir yetki
yasası istiyor Büyük Millet Meclisinden. Bunun, bir an önce, Bakanlar Kurulu ve sayın yetkililer
tarafından, bakan tarafından hatırlaülmasını ve derhal durdurulmasını burada talep ediyorum; bu­
na hakkımın olduğuna inanıyorum.
Bir konuyu daha gündeme getirerek konuşmama son vermek istiyorum.
Bakın, 27.8.1999 tarihli Cumhuriyet Gazetesi -hepimizin odalarına dağıtılan gazete- "Deprem­
den sonra Türkiye'de köktendinci akımların güç kazanmasından endişe ettiklerini belirten İsrailli
çevreler, Türkiye'ye Batı'nın yardım sağlaması gerektiğini, İsrail'in de bunu yaptığını söylediler"
diyor. Ayrıca, NTV'de dış dünyadan, basından özetlerde, İtalyan basını diyor ki: "İslamcılar öne
geçince devlet harekete geçti, İslamcılarla rekabet etmeye başladı." Ne enteresan bir şey! Yardım
gelsin de nereden gelirse gelsin. Bu memleketin yüzde 98'i Müslüman, yüzde 99'u Müslüman.
Bunun dışında, bakın, devletin resmî organı olan TRT, Malezya'nın dışında hiçbir İslam ülke­
sinin oradaki ekiplerinin ismini vermiyor. Ne kadar enteresan! O İslam ülkeleri bize danlmaz mı,
küsmez mi?! Şimdi, fert başına millî geliri 200 dolar olan, kendisi geçime muhtaç olan Bangladeş,
tutmuş, heyet göndermiş, yardım yapmış. Bangladeş, kendisi yardıma muhtaç, bizim onda Timiz­
den daha aşağı bir gelir düzeyi olan bir ülke, İslam ülkesi; ismini duymadık. Bakın, bir basın orga­
nımızdan intikal ediyor, İran'ın yardım ettiğini göstermek için "Yeni göreve başlayan Türkiye'nin
Tahran Büyükleçisi Turan Morali -yani, Tahran'daki bizim büyükelçimiz- güven mektubunu İran
Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi'ye sunarak, İran Hükümetinin yaptığı yardımların, depremzedelerin yarasının sarılmasında önemli bir katkı sağladığını söyledi" deniliyor. Bazı basın organlarımız
da "İran nerede? Komşumuz!" deniliyor. Bak, yapmış; ama, belki reklam yapmamış.
Suriye; 50 ton tıbbî malzeme, 15 ton çocuk gıdası, battaniye, çadır, sağlık ekibi. Kuveyt; 12
kişilik kurtarma ekibi; 20 uçak, insanî ve tıbbî yardım. Mısır, fakir bir Mısır; 190 kişilik kurtarma
ekibi, 30 doktor, Sakarya bölgesine 140 yatak kapasiteli tam teşekküllü 2 sahra hastanesi, Serdivan
bölgesine 500 kişilik çadır kamp, günde 9 bin ekmek üretim kapasiteli 6 fırın, 6 jenaratör, 10 ton
ilaç, 10 ton dezenfekte malzemesi. Bahreyn; 30 ton tıbbî cihaz. Irak; Türkiye'nin istediği kadar
hampetrol. "Amerika'nın verdiğini vereceğim, açın şu petrol hattını" diyor, açamıyoruz. Bakanlar
Kurulu yürütür... Bu Bakanlar Kurulunu kim yürütür; onu sormak lazım. Yani, bu maddede var da,
bizim Bakanlar Kurulunu kim yönetir?
-326-
Download