hemoglobin metabolizması porfirinler, demir ve bilirubin

advertisement
HEMOGLOBİN
METABOLİZMASI
PORFİRİNLER, DEMİR VE
BİLİRUBİN
Hemoglobin (Hb), oksijen taşıyan
eritrositlerin
(RBC)
demir
içeren
pigmentidir.
«Hem» , Hb’nin ve diğer bir çok
molekülün temel bileşenidir ve porfirinler,
demir ve bilirubin metabolizmasında
önemli rol oynar
PORFİRİNLER
porfirin halka sistemi
içeren renkli maddelerdir.
Porfirin halka sisteminin en
basit temel maddesi pirol
halkasıdır.
Porfirin halka sistemindeki pirol halkalarının N atomlarına
Fe, Mg, Co, Zn, Ni, Cu gibi metallerin iyonlarının
bağlanmasıyla metaloporfirinler diye tanımlanan çeşitli
porfirin bileşikleri oluşur.
Kanın kırmızı rengini veren
hemoglobin, kasların kırmızı rengini veren
miyoglobin, sitokromlar, sitokrom oksidaz,
katalaz ve peroksidaz, demir-porfirin
bileşikleridirler;
Bitkilerin yeşil rengini veren klorofil ise
magnezyum-porfirin bileşiğidir
Hemoglobin
Kanda eritrositlerde bulunan, kana
kırmızı rengini veren, demir-porfirinli bir
bileşik proteindir.
%g
olarak
kandaki
hemoglobin
konsantrasyonunun normal değeri
yetişkin erkek için %14-18 g,
yetişkin kadın için %12-15 g,
çocuk için %12-13 g,
yeni doğan için % 21 g kadardır.
Hb, 4 adet globulin proteini ile 4 adet hem adlı yapıdan
oluşur. Hem, demir ve kana kırmızı rengini veren porfirin
maddesinden oluşur.
Hemoglobin, molekülündeki hemlerde
içerdiği toplam 4 adet Fe2+ sayesinde
akciğerlerden dokulara
O2 molekülü taşıyabilmektedir
Hemoglobinin protein komponenti
olan globin,
4 polipeptit zincirden yapılmıştır.
Hemoglobin bileşikleri
Oksihemoglobin (HbO2)
Karbaminohemoglobin
Karboksihemoglobin (HbCO)
Methemoglobin
Sulfhemoglobin
Azotmonoksit hemoglobin
Siyanhemoglobin
Oksihemoglobin (HbO2)
Hemoglobin
molekülündeki 4 Fe2+’e
akciğerlerde birer O2
molekülü bağlanması
sonucu oluşan
hemoglobin bileşiğidir.
kanın oksijenlenmesinde bir azalma ve bunun sonucu olarak
deoksijenize olmuş hemoglobinde artış, deri ve mukozalara
karakteristik mavimtrak bir renk verir ki bu durum siyanoz olarak
tanımlanır.
Karbaminohemoglobin
Hemoglobindeki globinin serbest amino gruplarına reversibl olarak CO2
bağlanmasıyla
oluşan
hemoglobin
bileşiğidir.
Kandaki
CO2’in
%15-20’si
karbaminohemoglobin bileşimindedir;
Karboksihemoglobin (HbCO)
Oksihemoglobindeki
O2
yerine
karbonmonoksit (CO) geçmesi suretiyle
oluşan hemoglobin bileşiğidir.
CO ile zehirlenmenin belirtileri, bilinç
kaybı,
tırnak
dipleri
ve
mukoz
membranların
kiraz
kırmızısı
renk
almasıdır.
Methemoglobin
Hemoglobindeki Fe2+ ’nin Fe3+ haline
reversibl olarak oksitlenmesi sonucu
oluşan
kahverengi
bir
hemoglobin
bileşiğidir.
Hemoglobine bazı oksidan etkenlerin
etkisi sonucunda oluşur (Çeşitli ilaç ve
maddeler methemoglobin oluşmasına
neden olabilirler).
.
Siyanhemoglobin
HCN solunması sonucu oluşan bir
hemoglobin bileşiğidir
İnorganik siyanür bileşiklerinin ağızdan
alınması sonucu siyanmethemoglobin
oluşur.
Miyoglobin
Başlıca kırmızı kaslarda
özellikle
kalp
kasında
yüksek
konsantrasyonda
bulunur
153 amino asitten oluşan
bir polipeptit zinciri ve bir
hem grubu içerir
Porfirin metabolizması
Kemik iliğinde hemoglobin oluşturmak
üzere,
karaciğerde
de
sitokromları
oluşturmak üzere porfirin sentezlenir.
Porfirin sentezi için temel prekürsör,
glisin amino asidi ile süksinil-KoA’dır.
Mitokondride oluşan «hem», mitokondri
dışında, ribozomlarda sentez edilmiş olan
globin ile birleşerek hemoglobin oluşturur.
Porfirin Bozuklukları
Hem biyosentez yolundaki kalıtsal ve edinsel
eksikliklerle ilgili bir grup hastalık porfiriyalar
olarak adlandırılır ve nadir görülürler.
Sentez yolağında defektli enzim gerisindeki
ara ürünler dokularda ve vücut sıvılarında
birikir ve bu ürünlerin sinir sistemi üzerine
nöropsikiyatrik semptomlara neden olabilecek
toksik etkileri görülür.
Hemoglobin biyosentezinde
pantotenik asit (vitamin B5),
piridoksal fosfat (vitamin B6),
vitamin B12
folik asit
demir
bakır rol alır.
Hemoglobinin yıkılımı
Eritrositlerin parçalanmasıyla serbestleşen
Hemoglobin,
retiküloendoteliyal sistemde (RES)
Yani başlıca karaciğer, dalak
ve kemik iliğinde yıkılır ve
bilirubin oluşturur.
İlk oluşan bilirubin, indirekt bilirubin (serbest
bilirubin, ankonjuge bilirubin) olarak bilinir.
İndirekt bilirubin suda çözünmez, idrara geçmez ve
safra ile atılmaz.
İndirekt bilirubin liposolubldur, membranlardan
kolaylıkla geçerek dokulara diffüze olabilir.
İndirekt bilirubin Van den Bergh reaksiyonunda
diazo reaktifi ile direkt reaksiyon vermez; ancak
%50 etanol, kafein veya üre ile işlemden sonra
reaksiyon verir.
Karaciğer dışı
retiküloendoteliyal
sistem hücrelerinde
meydana gelen
indirekt bilirubin,
genellikle albümine
bağlanarak dolaşım
yoluyla karaciğere
taşınır.
Bebeklerde plazmada indirekt bilirubin
%20-25 mg’dan yüksek olduğunda santral
sinir sistemine geçerek kern-ikterus
denen nöropatik tabloya neden olabilir.
Sülfonamidler,
salisilatlar
ve
tiroit
hormonları, albümin üzerindeki yüksek
affinite yeri için bilirubinle yarışırlar ve
kern-ikterus oluşumunu kolaylaştırırlar.
İndirekt bilirubin, hepatositlerin düz
endoplazmik retikulum mikrozomlarında
mikrozomal bir enzim olan UDPglukuronil
transferaz
enziminin
katalizlediği bir reaksiyonda, glukozun
glukuronik asit üzerinden yıkılımı yolunda
oluşan UDP-glukuronik asitle tepkimeye
girer ve glukuronik asitle konjuge olur,
böylece
direkt
bilirubin
(konjuge
bilirubin) oluşur.
Direkt
bilirubin
Van
den
Bergh
reaksiyonunda diazo reaktifi ile direkt
reaksiyon verir
Direkt bilirubin suda çözünür ve safra ile
atılır.
Direkt bilirubin normalde kanda bulunmaz
veya çok az bulunur. Ancak safra ile
atılımının engellendiği durumlarda kanda
artabilir ki kandaki düzeyi %1,5 mg’ı
aştığında idrarda saptanır.
Bağırsakta glukuronattan ayrılan bilirubinin büyük çoğunluğu
çekumda ve özellikle sağ kolonda bulunan anaerobik bakterilerin enzimleriyle
indirgenir ve bilinojenler veya ürobilinojenler denilen
bir grup renksiz bilirubin ürünleri oluşur.
Ürobilinojenler, bağırsaktan
emilerek portal dolaşım
yoluyla karaciğere gelirler.
Karaciğere gelen
ürobilinojenlerin büyük
kısmı molekülünde bazı
değişiklikler yapıldıktan
sonra tekrar safra yoluyla
bağırsağa atılırlar, çok az
bir kısmı ise büyük
dolaşıma geçerek idrarla
dışarı atılır.
Ürobilinojenler, kolonda okside olarak «bilinler»
veya «ürobilinler» denilen renkli bilirubin
ürünlerini oluştururlar.
Hemolizin arttığı durumlarda, bağırsak florasının
henüz oluşmadığı yeni doğan bebeklerde ve
geniş spektrumlu antibiyotiklerle bağırsak
florasının
tahribinde
bilirubin,
kolonda
ürobilinojenlere
ve
sonra
ürobilinlere
dönüşemez. Havanın moleküler oksijeni ile
oksitlenerek yeşil renkli biliverdine dönüşür ve
bu nedenle dışkı yeşil renkli olur
Serum total bilirubin düzeyinin normalden
yüksek olması hiperbilirubinemi olarak
tanımlanır.
%0,5-2,0 mg arasında hiperbilirubinemi
subikter ile birliktedir.
Süt çocuklarında %4-5 mg arasında
erişkinlerde de %2 mg’ın üzerinde
hiperbilirubinemi klinikte belirgin ikter
(sarılık) ile tanınır.
Hiperbilirubinemilerin
sınıflandırılması
Bilirubin,metabolizmasındaki
bozukluğun yerine göre kanda indirekt
bilirubin veya direkt bilirubin artar.
Hiperbilirubinemiler, kanda artan bilirubin
tipinin indirekt bilirubin veya direkt
bilirubinin oluşuna göre iki ana sınıfa
ayrılırla:
Ankonjuge
(serbest,
indirekt)
hiperbilirubinemiler
Konjuge (direkt) hiperbilirubinemiler
*aşırı bilirubin yapılımına
bağlı ankonjuge
hiperbilirubinemiler,
* hepatik uptake
bozukluğuna bağlı
ankonjuge
hiperbilirubinemiler
* bilirubinin
konjugasyonunda
bozukluğa bağlı ankonjuge
hiperbilirubinemiler
Aşırı bilirubin yapılımına bağlı
ankonjuge hiperbilirubinemiler
Hemolitik ikterler
Nonhemolitik ikterler
Gilbert sarılığı
Yeni doğan fizyolojik sarılığı
Crigler-Najjar sendromu tip I
Crigler-Najjar sendromu tip II
UDP- glukuronil transferaz yetersizliği,
eksikliği veya yokluğuna bağlı olarak ortaya
çıkarlar.
Konjuge hiperbilirubinemiler
hepatositlerden atılım bozukluğuna bağlı
konjuge hiperbilirubinemiler
kolestaza (intrahepatik veya ekstrahepatik)
bağlı konjuge hiperbilirubinemiler
Hepatositlerden atılım bozukluğuna
bağlı konjuge hiperbilirubinemiler
Dubin-Johnson sendromu
Rotor sendromu
kolestaza bağlı konjuge hiperbilirubinemiler
Hepatit sarılığı
Kolestatik sarılık
Safra taşlarına bağlı tıkanma sarılığı
Tümöre bağlı sarılık
Hepatit sarılığı, hastalığın başlangıcında
indirekt bilirubinin, safra kanaliküllerinin
tıkanmasıyla direkt bilirubinin artmasıyla
karakterizedir. Total bilirubinin % 65’ini
direkt bilirubin ve %35’ini indirekt bilirubin
oluşturur.
Kolestatik sarılık, safra kanaliküllerinden
ve safra kanallarından atılım bozukluğuna
bağlı olarak ortaya çıkar. Sık olarak
hiperbilirubinemi ile birlikte hiperlipemi de
vardır
Safra taşlarına bağlı tıkanma sarılığı,
artıp azalan hiperbilirubinemi ile
karakterizedir. %10 mg’a kadar yükselen
hiperbilirubinemi olabilir.
Tümöre bağlı sarılık, sürekli artan
hiperbilirubinemi ile karakterizedir.
Genellikle %20 mg’dan yüksek
hiperbilirubinemi saptanır.
DEMİR METABOLİZMASI
Demir vücudumuzda; Hb, doku demiri,
miyoglobin ve demir havuzu gibi çok farklı
kompartmanlarda dağılır.
Vücuttaki demirin yaklaşık
%70’i hemoglobinde;
%25’i ferritin ve denatüre olmuş ferritin
yapısındaki hemosiderinde;
%3-4’ü miyoglobinde;
%0,1’i sitokromlarda;
%0,1’i demir-enzim komplekslerinde;
%2’si hücreler arası sıvıda
%0,1’i plazmada transferrine bağlı olarak
bulunur
Erişkinlerde normal şartlarda günlük diyetle
yaklaşık 1 mg demir emilir.
Taşınması
Apotransferrin demir taşıyıcı plazma
proteinidir, demiri bir organdan diğerine taşır
Depolanma
Ferritin başlıca demir depolama
bileşiğidir ve çok hızlı bir şekilde demiri
bağlar
Emilimi ve Atılımı
Demirin emilimi Fe+2 iyonu şeklinde, başlıca
duodenum ve jejunumda olmaktadır.
İnce bağırsak mukozasında bulunan ferritin ve
transferrinin
demir
emilimini
birlikte
düzenlediklerine inanılmaktadır.
Sistein, askorbik asit ve tiyol grubu içeren bazı
indirgen maddelerin etkisiyle Fe+3, Fe+2 haline
indirgenir; böylece daha kolay çözünür ve
emilebilir hale gelmiş olur.
DEMİR METABOLİZMASI
•
•
•
•
•
Etteki demir kolayca emilen «hem» şeklindedir, bitkilerde «hem» dışı demir kolay emilmez (nedeni:
demirle şelat oluşturması). C vitamini «hem» dışı demirin sindirim kanalından emilimi arttırır.
Demir Fe +2 şeklinde emilir , taşınması için ise ferrooksidaz tarafından Fe+3 çevrilir.
Serbest demir toksiktir ve proteine bağlı olarak bulunur (transferrin).
Ferritin’in kandaki miktarı vücut demir depolarının miktarı hakkında en duyarlı göstergedir.
Hemosiderin: demir fazlasını depolayan protein
Plazmada demir, transferrine bağlı olarak
taşınır.
Transferrine bağlı demir, kemik iliğine
taşınır ve depolanır.
Depoda demir, ferritin ve hemosiderin
şeklindedir.
Serum demir düzeyinin normal değeri
insanlarda 90-120 g/dL kadardır.
Plazma demir konsantrasyonu, vücut
demir miktarını yansıtmaz. Demirin çok az
bir kısmı plazmadadır.
Serum demir düzeyinin normalden yüksek
olması hipersideremi olarak tanımlanır.
Hemolitik
anemilerde
hipersideremi
görülebilir
Serum demir düzeyinin normalden düşük
olması hiposideremi olarak tanımlanır.
Aneminin en sık rastlanan nedenleri demir
eksikliği ve kronik kan kaybıdır.
Anemiler
Anemi (kansızlık), bir hastalık bulgusudur;
bir hastalık değildir.
Klinik olarak soluk görünüm vardır.
Laboratuvar bulgusu olarak hemoglobin
(Hb) miktarı ve hematokrit (Hct) değeri
hastanın yaş ve cinsiyetine göre normal
kabul edilen değerlerin altındadır
Tanım olarak düşük miktarda demire
bağlı olarak kanın kırmızı hücrelerindeki
azalmadır. Kansızlığın en sık görülen şekli
budur. Demir, kanda oksijen taşıyan
pigment olan hemoglobinin önemli bir
parçasıdır. Demir eksikliğinin nedenleri :
Diyette az miktarda alınma,
Vücut tarafından az miktarda emilimi
Kronik kanamalar (ağır adet kanaması
dahil)
Örneğin: burun kanamaları, hemoroid, mide
yada barsak ülseri, polip, gastroenterial kanser
gibi … Çocuklarda kurşun zehirlenmesi
sonucunda da demir eksikliği anemisi görülür.
Vücutta ve kemik iliğindeki demir depolarının
harcanması sonucu kansızlık yavaş yavaş
gelişir. Genellikle kadınlarda demir depoları
daha azdır.
Yüksek risk grubu içerisinde doğurganlık
çağında olan ve adet dönemi nedeniyle kan
kaybı olan kadınlar, demir ihtiyacı artmış gebe
veya emziren kadınlar, çocuklar ve diyetinde
yeterli oranda demir bulunmayan kişiler
bulunmaktadır. Kan kaybına bağlı risk faktörü
arasında peptik ülser, barsak kanseri, rahim
kanseri, uzun dönem aspirin kullanımı
sayılmaktadır.
Demire bağlı aneminin kendine özel
bulgular nelerdir ?
Yiyecek dışındaki şeylere istek. Örneğin:
toprak, buz, kireç taşı, nişasta gibi…
Ağız kenarında ve tırnaklarda çatlaklar
Tırnaklarda biçimsizlik: kaşık biçimi
almaları gibi…
Tahriş olmuş dil
Hangi besinler demir açısından
zengindir?
Kırmızı et, karaciğer, balık, kuru üzüm ve
yumurta sarısı demir açısından zengin
gıdalardır. Un, ekmek ve tahıllar demir ile
zenginleştirilmiş olabilir.
Demir eksikliği anemisi düşünülen hastalarda
yapılması gereken başlıca tetkikler neler
olmalıdır?
Tam kan sayımı, serum demiri, serum demiri
bağlama kapasitesi, transferin saturasyonu,
serum ferritin düzeyi, dışkıda gizli kan ve
periferik yaymadır. Tam kan sayımında düşük
hemoglobin ve hematokrit değeri, kanda düşük
ferritin düzeyi, kanda total bağlama kapasitesi ve
kan kaybını değerlendirmek açısından dışkıda
gizli kan görülebilir
Tedavi olarak ne uygulanır?
Ağızdan demir tedavisinde kullanılan demir
formları demirsülfat, demir glukanat ve demir
fumorattır. Demir tedavisine başladıktan iki ay
sonra hemoglobin düzeyi normale dönecektir,
ancak çoğunlukla kemik iliğinde olan demir
depolarını doldurmak amacı ile tedaviye 6-12 ay
daha devam edilmelidir.
Damar
içerisine
veya
kas
içerisine
uygulanabilecek demir ilaçları da ağızdan alıma
dayanamayan hastalarda kullanılabilir. Tedavi ile
birlikte kan sayımı iki ay içerisinde normale
dönecektir.
İlaç kullanılırken dikkat edilecek noktalar
nelerdir ?
En iyi demir emilimi aç karnına olmasına rağmen
pek çok insan buna katlanamaz ve gıda ile
almak ister. Süt ve sütlü mamüller demir
emilimini engelleyeceğinden ilaç ile birlikte
alınmamalıdır. C vitamini demir emilimini
artırırken hemoglobin üretiminde de önemli yer
tutar. Diyet ile alınacak miktar yeterli
olmayacağından gebelik ve emzirme dönemi
sırasında kadınların yeterli derecede demir
almaları gerekir.
ANEMİ ÇEŞİTLERİ
Hasta eritrositlerinin morfolojik
özelliklerine göre çeşitli anemi tipleri
tanımlanmıştır:
-Makrositer anemiler
-Mikrositer anemiler
-Normositer anemiler
Download