Tıkanma Sarılığı Normal serum bilirubin düzeyi 0.5-1.3 mg/dl olup, 2.5 mg/dl'yi geçerse bilirubinin dokuları boyamasıyla klinik olarak sarılık ortaya çıkar. Ayrıca bu hastalarda ilk göze çarpan değişikliklerden birisi de idrarda konjuge bilirubinin bulunmasıdır. Bilirubin, retiküloendoteliyal sistemde yaşlanmış eritrositlerin yıkımı ile hemoglobinden açığa çıkar. Suda çözülmeyen konjuge olmamış bilirubin, albumine bağlanarak karaciğere taşınır. Bilirubin sinüzoidal membrandan geçerek hepatositlerin sitoplazmasına ulaşır. Daha sonra uridin difosfat-glukoronil transferaz enzimi, glukoronik asitle birlikte suda çözülmeyen konjuge olmamış bilirubini, suda çözülen bilirubin monoglukoronid ve bilirubin diglukoronide çevirir. Konjuge olan bilirubin aktif olarak safra kanaliküllerine atılır. Terminal ileum ve kolonda bilirubin urobilinojene çevrilir ve bunun da %10-20'si yeniden emilerek portal dolaşıma geçer. Ürobilinjen ya yeniden safraya karışır veya böbrekler yoluyla idrardan atılır. Sarılığa yol açan hastalıklar medikal ve cerrahi sarılık olarak iki gruba ayrılır. Bilirubin yapımını artıran, hepatositlere transportunu veya konjugasyonunu azaltan, veya bilirubin atımını bozan nedenler "medikal" sarılık olarak gruplandırılır. Bilirubinin barsaklara geçmesini engelleyen nedenlerle oluşanlar ise "cerrahi" sarılık olarak gruplandırılır. Bilirubin yapımını artıran nedenlerin en önemlisi hemolitik anemi veya hemolize yol açan sepsis, yanıklar ve transfüzyon reaksiyonlarıdır. Bilirubin uptake ve konjugasyonu bazı ilaçlar, sepsis ve viral hepatitle etkilenir. Bilirubinin atımındaki bozukluk intrahepatik kolestaza ve konjuge hiperbilirubinemiye yol açar. Bilirubin eksresyonuna sebep olan en önemli nedenler viral ve alkolik hepatit, siroz ve ilaca bağlı kolestazisdir. Cerrahinin asıl konusu olan koledokolitiyazis, benign safra yolları darlığı, periampullar kanser, kolanjiyokarsinoma ve primer sklerozan kolanjit gibi birçok hastalık ekstrahepatik biliyer obstruksiyona yolaçar. Tanı Sarılık tanısı konulduğu zaman hekim, tıbbi olarak tedavi edilebilenlerle diğerleri ayırt edebilmelidir. Pek çok hastada, dikkatli bir anamnez, fizik muayene, rutin laboratuar testleri ve invaziv olmayan radyolojik görüntüleme yöntemleriyle ekstrahepatik biliyer obstruksiyonu diğer nedenlerden ayırmak mümkün olur. Kolelitiyazis sıklıkla sağ üst kadran ağrısı ve hazımsızlık ile birliktedir. Koledok taşına bağlı gelip geçici sarılık, ağrı beraberindeki ateş (kolanjit) dikkati çeker. Giderek artan ağrısız sarılık ve kilo kaybı halinde malignite düşünülmelidir. Eğer sarılık kolesistektomiden sonra açığa çıkarsa, safra kanalında kalan bir taş veya yaralanmadan kuşku duyulmalıdır. Tüm sarılıklı hastalarda direkt ve indirekt bilirubin, alkalen fosfataz, transaminazlar, amilaz ve tam kan sayımı gibi bütün laboratuar testleri yapılmalıdır. Bilirubin yapımı artar, hepatosit alımı ve konjugasyonda azalma olursa, konjuge olmayan (indirekt) hiperbilirubinemi ortaya çıkar. Bilirubin eksresyonunda (intrahepatik kolestazis) bir bozukluk veya ekstrahepatik biliyer obstruksiyon olursa öncelikle konjuge (direkt) hiperbilirubinemi görülür. Serum bilirubinin en fazla yükselmesi, genellikle malign obstruksiyonlarda olur ve bilirubin düzeyi 20 mg/dl'yi geçer. Koledok taşlarında ise orta derecede bir bilirubin (10-12 mg/dl) artışı gözlenir. Biliyer obstruksiyonlarda alkalen fosfataz çok duyarlı bir belirleyici olup, parsiyel biliyer obstruksiyonda ilk yükselen test olarak önem kazanır. Sarılıklı hastalarda radyolojik değerlendirmenin amacı: 1) İntra ve/veya ekstrahepatik safra kanallarındaki dilatasyonu göstererek, klinik olarak şüphelenilen biliyer obstruksiyonu onaylamak, 2) Obstruksiyonun yeri ve sebebini belirlemek, 3) Sarılığın tedavisi için uygun tedavi modelini seçmektir. Ekstrahepatik safra yolları obstruksiyonundan kuşku duyulan hastalarda ilk uygulanacak görüntüleme, ultrasonografi olmalıdır. Ekstrahepatik (>10 mm) veya intrahepatik (>4 mm) dilatasyon, biliyer obstruksiyonu düşündürür. Ultrasonografi ayrıca muhtemel bir sarılık nedeni olabilecek safra taşı, karaciğer metastazı veya pankreas, karaciğerdeki bir kitleyi de gösterir. Keza biliyer dilatasyonu gösterme de Bilgisayarlı Tomografi (BT) de çok duyarlıdır. Safra taşlarının tanınmasında, BT ultrasonografiden daha az etkindir. Bununla beraber BT ekstrahepatik obstruksiyonun yerini ve nedenini saptamada ultrasonografiden daha doğru sonuç verir. Spiral BT, periampuller tümörlerin damarsal tutulumları gibi ilave evrelendirme bilgilerini de verebilir. Taşa bağlı bir biliyer obstruksiyon düşünüldüğünde ilk yapılacak radyolojik değerlendirme ultrasonografi, halbuki periampuller bir tümör kuşkusunda BT ilk başvurulacak görüntüleme yöntemidir. Biliyer obstruksiyonun nedeni ve yerini belirlemede sıklıkla kolanjiyografi gereklidir. Magnetik rezonans kolanjiyografi, noninvazifdir ve mükemmel anatomik bilgi verir. Endoskopik retrograd kolanjiyografi ve perkütan transhepatik kolanjiyografi invaziv girişimler olup, % 2-5 gibi komplikasyon riski vardır. Fakat terapötik bir uygulama şansı verebilirler. Periampuller tümörü ve koledokolitiyazisi olan hastalarda, en yararlı görüntüleme yöntemleri Endoskopik retrograt kolanjiyografıdir. Bazan gastroduodenal anatominin değişmesiyle, endoskopik retrograt kolanjiyografiyi yapmak mümkün olmaz. Proksimal biliyer obstruksiyonu olan hastalarda veya teknik olarak endoskopik retrograt kolanjiyografinin mümkün olmadığı durumlarda perkütanöz transhepatik kolanjiyografi tercih edilmelidir. Tedavi Endoskopik Tedavi Sarılığa yol açan bazı durumlar, endoskopik kolanjiyografi esnasında tedavi edilebilir. Endoskopik olarak geçirilen balonlu kateter veya sfınkterotomi sonrası basket uygulaması ile, koledoktaki taşlar temizlenebilir. Koledokta kalan taşların temizlenmesinde endoskopik yöntemin başan oranı % 85- 90'dır. Koledokun orta ve distal kısmını tutan malign biliyer striktürlerde, endoskopik yerleştirilen stentlerle safra yolu internal dekomprese edilip, sarılık ortadan kaldırılabilir. Perkütanöz Tedavi Perkütanöz yol, safra yollarına ulaşım ve tıkanma sanlığının tedavisi için kullanılabilir. Bu yaklaşım daha çok proksimal safra yollannın ilerisi veya hepatik kanal bifurkasyonunun proksimal kısmı lezyonlarında kullanılır. Perkütanöz olarak yerleştirilen stentler, tıkanma yapan safra yollan lezyonunun arasından duodenuma geçirilerek internal drenaj sağlanır. Cerrahi Tedavi Diğer yöntemlerle çözülemeyen benign durumlarda ve malign hastalıklarda cerrahi tercih edilir.