Namaz - 2.10.2015 - İmam Hatip

advertisement
‫‪KONU: NAMAZ1 – 02/10/2015‬‬
‫اَ ْل َح ْ َّ‬
‫ص ْح ِبهِ ُ‬
‫بُا ْل َعال َِم َُ‬
‫ُر ِ‬
‫ُوال َّ‬
‫َىُرسو ِل َناُم َح َّ‬
‫ين*ُ َوال َّ‬
‫سلَام َ‬
‫ُو َعلَىُآلِهِ َ‬
‫م ٍد َ‬
‫صلَاة َ‬
‫ُو َ‬
‫ُعل َ‬
‫مدُُ ِللهِ َ‬
‫ين*‬
‫معِ َ‬
‫ا َْج َ‬
‫َىُشف ۪ي ِعُذنُو ِب َناُ‬
‫واُعل‬
‫ص ُّل‬
‫م ٍُ‬
‫واُعل‬
‫ص ُّل‬
‫م ٍُ‬
‫ص ُّل‬
‫َىُطب ۪ي ِ‬
‫بُقلو ِب َناُم َح َّ‬
‫َ‬
‫َىُرسو ِل َناُم َح َّ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫د*ُ َ‬
‫د*ُ َ‬
‫َ‬
‫واُعل َ‬
‫د*‬
‫م ٍُ‬
‫ح‬
‫م‬
‫َ َّ‬
‫*ُوا َف ِوضُُ‬
‫بُاشْ َر ْحُل‬
‫َر ِ‬
‫لُع ْق َد ًة ِ‬
‫احل ْ‬
‫ُم ْنُل َ‬
‫ىُو ْ‬
‫ِسانِىُيَ ْف َقهواُ َق ْولِى َ‬
‫َم ِر َ‬
‫ِىُص ْد ِر َ‬
‫َ‬
‫ىُو يَسِ ْرُلِىُا ْ‬
‫يرُ ِبالْعِ بَا ِد*‬
‫َم ِريُاِلَيُال َّلهِ ُ*ُا َِّنُال َّل َُ‬
‫هُبَ ِ‬
‫ا ْ‬
‫ص ٌ‬
‫م َت َناُ‬
‫َّكُاَ ْن َ‬
‫تُا ْل َعل ۪يمُا ْل َحك ۪يمُ*ُسبْ َحا َن َ‬
‫م َت َناُاِن َ‬
‫سبْ َحا َن َ‬
‫مُ َل َناُاُِلَّ َ‬
‫مُ َل َناُاُِلَّ َ‬
‫اُماُ َف َّه ْ‬
‫اُماُ َع َّل ْ‬
‫كُلاَُ َف ْه َ‬
‫كُلَاعِ ْل َ‬
‫تُا ْل َج َوادُا ْلكَر ۪يمُ*‬
‫كُاَ ْن َ‬
‫اِ َُّن َ‬
‫ُالرحِ يـمِ *‬
‫اَعوذُ ِبال َّلهِ ِ‬
‫ـنُال َّ‬
‫م ِ‬
‫شيْ َط ِ‬
‫ـن َّ‬
‫ســــمِ ُال َّلهِ َّ‬
‫ان َّ‬
‫ُالر ِجيــمِ *ُ ِب ْ‬
‫ُم َ‬
‫ُالر ْح َ‬
‫مُي ْنفِق َُ‬
‫ون‬
‫ينُي ْؤ ُِ‬
‫ونُ ِبا ْل َغيْ ِ‬
‫ُو ِم َّ‬
‫ونُال َّ‬
‫ُو ي ۪قيم َ‬
‫من َ‬
‫اَ َّل ۪ذ َ‬
‫ص ٰلو َة َ‬
‫ب َ‬
‫اُر َز ْق َناه ْ‬
‫م َ‬
‫م*‬
‫قُال َّلهُا ْل َع ِ‬
‫*ُوُ َقا َ‬
‫ُص َّليُال َّله َ‬
‫ص َد َ‬
‫ُو َ‬
‫ُعلَيْهِ َ‬
‫يم َ‬
‫ُرسولُال َّلهِ َ‬
‫ُ َ‬
‫ُس َّل ْ‬
‫ظ ْ‬
‫ل َ‬
‫َ‬
‫َ‬
‫ُ‬
‫ُم ُروا أ ْوالدَك ْم بِال َّ‬
‫صالةِ َو ُه ْم أ ْبنَا ُء َ‬
‫سبْعِ‬
‫ل*‬
‫ماُ َقا ْ‬
‫ِيماُ َقا ْ‬
‫ص َد َ‬
‫لُا َْوُكَ َ‬
‫ُرسولُال َّلهِ ُف َ‬
‫َ‬
‫ق َ‬
‫)‪Halis Benli hocamızın vaazından düzenlenmiştir. (Hüseyin Karataş.‬‬
‫‪* Dikkat: Dosya Wörd’ün farklı versiyonlarında açıldığı zaman Ayet ve Hadis metinlerinde, Arapça kelimeler birbirine girebilmektedir. Mutlaka‬‬
‫‪kontrolü yapılmalıdır. * A5 (yarım Dosya) kağıdına yazdırabilirsiniz.‬‬
‫‪1‬‬
‫‪1‬‬
Kıymetli Mü’minler! Namaz, farsça bir kelime olup, Arapça’da salât demektir. Salât, lûgatte
dua demektir. Çoğulu salâvattır, namaz kılana Musalli denir. Nimet i İslam, Mehmed Zihni Efendi
Yüce Rabbimiz namazın, mü’minlerin bir vasfı olduğunu buyurur:
ُ‫ون‬
ِ ‫ونُ ِبا ْل َغ ْي‬
َّ ‫ُو ِم‬
َّ ‫ونُال‬
َ ‫مُي ْن ِفق‬
َ ‫ُو ي ۪قيم‬
َ ‫ينُي ْؤ ِمن‬
َ ‫اَ َّل ۪ذ‬
َ ‫ص ٰلو َة‬
َ ‫ب‬
ْ ‫اُر َز ْق َناه‬
َ ‫م‬
“Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda
harcarlar.” (Bakara,2/3)
Hadis-i şerifte de namazın dinin direği olduğu bildiriliyor:
َّ ‫سول‬
‫سلَّم قال‬
ُ ‫ر‬
َ ‫صلّى هللاُ َعلَ ْي ِه و‬
َ ‫اَّلل‬
» ‫نام ِه‬
ِ ‫س‬
ْ ‫أس‬
ِ ‫« أال أ ُ ْخ ِب ُركَ ِب َر‬
َ ِ‫ وذ ِْروة‬، ‫ وعمو ِد ِه‬، ‫األم ِر‬
َّ ‫ بَلى يا رسول‬: ُ‫قُلت‬
ِ‫اَّلل‬
» ُ‫الج َهاد‬
ِ ُ ‫ وذروة‬. ُ ‫صالة‬
َّ ‫ و َع ُمودُهُ ال‬، ‫س األ ْم ِر اإلسْال ُم‬
ُ ْ‫ « رأ‬: ‫قَا َل‬
ِ ‫سنام ِه‬
Muaz b. Cebel(ra) diyor ki: “Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:
- “Sana bütün işlerin başını, ana direğini ve doruk noktasını bildireyim mi?" Ben:
- Evet, bildiriniz Ya Resûlallah! dedim.
- "İşin başı İslâm, direği namaz, doruğu cihaddır” buyurdu.” (Tirmizî, Îmân 8. Ayrıca bk. İbni Mâce, Fiten 12)
2
Kardeşlerim! Namaz, bütün peygamberlere ve ümmetlerine emredilmiştir.
Hz. İbrahim kendisini ve soyunu namaz kılanlardan eylemesi için Allah’a dua ediyordu.
(İbrahim,14/40)
Hz. İsmail peygamber olarak gönderildiği kimselere namazı ve zekâtı emrederdi. (Meryem, 19/54)
Şuayb (as)’ın kavmi, namaza itiraz ediyordu. Çünkü namaz, onları içinde bulundukları şirkten ve
kötülükten men ediyordu. Namaz, onların yaşam tarzlarında değişikliği hedefliyordu. (Hud,11/87)
Allâh Teâla, Hz. Mûsa'dan taha suresinde namaz kılmasını istiyordu:
‫ص ٰلو َةُ ِل ِذكْ ۪ري‬
َّ ‫ُواَ ِق ِمُال‬
ْ ‫اِنَّـ َٓن۪يُاَ َناُال ّٰلهُلََٓاُاِ ٰل َهُاِلََّٓاُاَ َناُ۬ َف‬
َ ‫اعب ْدن۪ي‬
"Şüphe yok ki ben, ben Allah'ım, benden başka ilâh yoktur. O halde Bana ibadette bulun
ve Beni anmak için namaz kıl." (Taha, 20/14)
Hz İsa beşikte bebekken namaz ile memur olduğunu haykırmıştı. (Meryem,19/31)
Kardeşlerim! Allah Rasulü (sav), peygamberlikle görevlendirilince Cebrail (as), O’na abdesti ve
namazı öğretmiştir. Sevgili Peygamberimiz, beş vakit namaz farz kılınıncaya kadar akşam ve
sabah olmak üzere günde iki rekât namaz kılmış, ashabına da kılmalarını emretmiştir.
İnsan hariç kainattaki bütün mahlûkatın kendi hallerince tesbih ve secde etmesi zorunludur.
İnsanın secdesi ve tesbihi ise iradi, ihtiyaridir. Hür irade ile yapılan secde, mü’minin miracı olur.
Secde mü’minin simasına aydınlık verir, onu mahlûkatın eşrefi, insanların ekremi kılar. Namaz
insanı insan yapar.
3
İslam’da ilk farz kılınan ibadet, namazdır. Mü’minin miracı olan beş vakit namaz, Rahman ve
Rahim Allah’dan Rasulüyle ümmetine ihsan ettiği miraç hediyesidir. Süleyman Çelebi,
Mevlid’inde bu hususu şiire şöyle döker:
Sen ki mirac eyleyip ettin niyaz
Ümmetin mîracını kıldın namaz
Sıdk ile beş vakt olundukça eda
Elli vaktin ecrin eyler Hakk ataa!
Namazımız gözümüzün nuru, gönlümüzün süruru, bizi huzurullah’dan ayırmayan miracımız
olmalıdır.
Kardeşlerim! Üstad Necip Fazıl “Biz; Ayakları şişene kadar namaz kılan Peygamberin,
gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz.”diye serzenişte bulunur. İbadetlerde dahi aşırılıktan
kaçınılması gerekir. Fakat günümüzün sorunu, çok nafile ibadetle işten güçten düşmek değil, aşırı
ibadetsizlik, namazsızlık, kulluk vazifesini ihmaldir. Nafile ibadet bir yana, farz olan sabah
namazı vakti, derin gaflet uykusu altında pestili çıkan ruh ve beden, hafif yorganı kaldırmaya güç
yetiremiyor. Fani dünyanın geçici işleri, sonsuz ahiret saadetini vaat eden farz namazdan
öncelikli oluyor. Fakat bilinmelidir ki, yaratılışımızın gayesi Allah’a itaattir. Namaz, Allah’a
itaattir. İtaat edenin yeri sonsuz cennet; etmeyenin yeri ise cehennemdir.
Yaratan, yaşatan, rızık veren Allah, beş vakit namazı emrettiği halde kulun buna itirazı mümkün
müdür? Dini en iyi bilen ve “Benden gördüğünüz gibi namaz kılın” diyen bir peygamberin
ümmeti olduğunu söyleyen bir Müslümanın beş vakit namazdan uzak yaşaması düşünülebilir mi?
İlle de namaz, ille de namaz. Namazsız hayatın anlamı olmaz değerli kardeşlerim.
4
Hz. Peygamber (s.a.s), Muaz b. Cebel (r.a)'i Yemen'e gönderirken ona şöyle buyurmuştu:“Sen
ehli kitap olan bir topluma gidiyorsun. Onları ilk önce Allah'a kulluk etmeğe çağır. Allah'ı
tanırlarsa, Allah'ın onlara gecede ve gündüzde beş vakit namazı farz kıldığını söyle.” (Buhari,
Zekât, 41, 63, Meğazi, 60, Tevhid, 1).
Ölü, deli, sabi yani çocuk ve hayvan namazla sorumlu değildir. Kâfir namaz kılmaz. Hayız, nifas
ve cünüplük halleri namaza engeldir. Hayız ve nifasın süresi bitince ve cünüplük halinde gusül
abdesti alınarak temizlenir, namaz farizası yerine getirilir. Namazın terki asla düşünülemez. Her
hal ve şartta namaz farzdır. Su bulamayan teyemmümle, seferi olan dört rekâtlı farz namazları iki
rekâtlı olarak, ayakta duramayan oturarak, oturamayan yatarak ima ile namazını kılar. Elinde
olmayarak uyuya kalan hemen uyanınca, unutan hemen hatırlayınca, yoğun bakımda olan, yoğun
bakımdan kurtulunca namazlarını kılar. Savaşta olan nasıl gücü yetiyorsa, bir tehlikeden korkan,
yaya veya binit üzerinde iken namazını kılar. Hayber Fethi dönüşü Rasulullah ve ashabı
uyuyakalmış, sabah namazını hemen uyanınca kerahat vakti sonrası kaza etmişlerdir. Hendek
Savaşı’nda savaşın şiddetlenmesi sebebiyle, ikindi namazını kılamamışlar, kaza etmişlerdir.
Savaşta bile namaz ihmal edilmez, korku namazı olarak kılınır. İlk korku namazı, Ashab’dan bir
kısmı ayalarına bulabildikleri bez parçalarını sardıkları için bağlılar adını alan Zatü’r- Rik’a
Seferi’nde, ikindi namazı vakti eda edilmiştir. Salat ı havf, Nisa suresi, 102. Ayetle emredilmiştir.
Kardeşlerim! Aile fertleriyle birlikte namazı ikame etmek ve idame ettirmek yaratan Allah’ın
emridir.
ُ‫ُوا ْل َعا ِق ُبَة‬
ِ ‫ص ٰل‬
َۜ ‫ُر ْزق ۜاًُ َن ْحنُ َن ْرزق‬
َ ‫سـَٔل‬
َّ ‫َكُ ِبال‬
َ ‫هل‬
ْ َ‫َوأْم ْرُا‬
ِ ‫ك‬
َ ‫اص َط ِب ْر‬
ْ ‫ُعلَيْ َهاُۜلَاُ َن‬
َ ‫ك‬
َ ‫وة‬
ْ ‫ُو‬
‫ِلل َّت ْق ٰوى‬
5
“Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine)
biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takva iledir.”(Ta ha, 20/132)
ُ‫ُربَّـ َناُ ُِلي ۪قيموا‬
ِ ‫يُز ْر ٍع‬
ِ ‫َسكَ ْنت‬
َ ِ‫ُع ْن َدُبَ ْيت‬
َ ‫نُذ ِر يَّت۪يُ ِب َوا ٍدُ َغيْ ِرُ ۪ذ‬
ْ ‫َربَّـ ََٓناُا َِٓن۪يُا‬
ْ ‫ُم‬
َ ‫كُا ْلم َح َّر ِم‬
ُ‫م‬
ُْ ‫َع َّله‬
ِ ‫م َر‬
ِ ‫نُالن‬
ِ ‫م‬
ِ ‫لُاَ ْفـ ِ َد ًة‬
َّ ‫ال‬
ْ ‫اج َع‬
َ ‫اتُل‬
َ ‫ُم‬
َ ‫ُم‬
ْ ‫ص ٰلو َةُ َف‬
َ ‫م‬
َ ‫نُال َّث‬
ْ ‫ارز ْقه‬
ْ ‫َّاسُ َت ْه َ۪ٓويُاِ َُليْ ِه‬
ْ ‫ُو‬
َُ ‫شكر‬
‫ون‬
ْ َ‫ي‬
"Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını
senin Beyt-i Harem'inin (Kabe'nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vadiye yerleştirdim.
Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden
bunlara rızık ver! Umulur ki bu nimetlere şükrederler." (İbrahim, 14/37)
Evet! Rivayet edildiğine göre Hz. İbrahim’in hanımı Sare’nin Hacer isminde bir cariyesi vardı.
Onu kocası Hz. İbrahim’e verdi ve İbrahim (a.s.)in onda İsmail adında bir oğlu dünyaya geldi.
Hz. İbrahim onları alarak, Mekke’ye götürdü. Kabe yakınlarında bir yere iskan etti. Mekke susuz,
çorak ve kayalık bir yerdi. Allah Teala, Hz. İbrahim’in duasını kabul etti. Orada zemzem diye
anılan su fışkırdı. Diy vakf meali
Çocuğu namaz kılmayı öğreterek yetiştirmek bir vecibedir.
Çocuk nimettir. Allah’dan bir emanettir. Kimliği, kişiliği ana baba elinde yoğrulan bir imtihan
sebebidir. Ana babanın ve çocuğun Rabbi Allah, çocuğun imanla, namazla Kur’an’la, güzel
ahlakla yetiştirilmesini, ateşten korunmasını emreder.
6
Namaz azmedilmeye değer bir iştir. Namaz ciddiyettir. Namaz dünya hayatını, kabir hayatını ve
ahiret hayatını ciddiye almak demektir.
ْ ‫ص ٰلو َة‬
ُ‫ك‬
‫ُع ٰل‬
ِ ‫م ْعر‬
َۜ َ‫َصاب‬
َّ ‫يُاَ ِق ِمُال‬
َ ‫اص ِب ْر‬
َ ‫ُوا ْن َه‬
ََٓ
َّ ‫يَاُب َن‬
َ ‫ُع ِنُا ْلم ْنكَ ِر‬
َ ‫وف‬
َ
َ ‫ىُماُا‬
َ ‫ُوأم ُْرُ ِبا ْل‬
ْ ‫ُو‬
ُِ ‫ُع ْز ِمُالْام‬
‫ور‬
ِ ‫ك‬
َ ‫ا َِّنُ ٰذ ِل‬
َ ‫ُم ْن‬
‘’Ey Oğulcuğum! Namaz kıl, iyiyi emredip kötüden sakındır, başına gelene sabret; doğrusu
bunlar azmedilmeye değer işlerdir.’’ (Lokman, 31/17)
‫سب ِْع‬
َّ ‫ُم ُروا أَ ْوالدَ ُك ْم ِبال‬
َ ‫صال ِة َو ُه ْم أ َ ْبنَا ُء‬
Rasûlullah (a.s) buyurdular ki: “Çocuklarınıza, onlar yedi yaşında iken namazı emredin.”(Ebû
Dâvud, Salât 25)
Namaza yetişmek için koşan bir çocuğa Hz.Ömer (RA) “Sen daha çocuksun bu kadar telaş
etmene gerek yok, namaz sana farz değil” dedi. Çocuk: “Aamca! Dedi bu işin büyüğü
küçüğü olur mu? Daha dün mahallemizde bir çocuk öldü. Üstelik benden de küçüktü.
Ölüm denen gerçeğin büyük küçük ayırdığı yok. En iyisi her yaşta buna hazır olmalı. Hem
bu yaşta namaza alışmazsam, büyüyünce zor gelebilir.” diye cevap verdi.
Çocuklarının maddi manevi ihtiyaçlarını karşılamak her ana babanın görevidir. Cehenneme odun
olmamak ve odun yetiştirmemek için çocuklarımızı küçük yaşlardan itibaren islami şuurla
yetiştirmeli, onlara imanen, amelen ve ahlaken rehberlik etmeli, yaşantımız ile sözlerimizi
doğrulamalıyız. Çocuğu yedi yaşından itibaren namaza alıştırmak, on yaşına gelince ihmal ediyor
ise güzel ve ikna edici sözlerle onlara namazın mü’min için ehemmiyetini, Müslümanın olmazsa
olmazının namaz olduğunu anlatmak ve uygulatmak gerekir. İmanlı bir yürek sahibi olan
7
Mehmed Akif, Safahat’ında çocukluk anılarından, babasının kendini camiye götürdüğünden
bahseder:
Sekiz yaşında kadardım. Babam gelir: “Bu gece,
Sizinle camîe gitsek çocuklar erkence.
Giderseniz gelin amma namazda uslu durun;
Merâmınız yaramazlıksa işte ev, oturun!”
Deyip alırdı beraber benimle kardesimi
Namaza durdu mu, haliyle koyuverir peşimi
Dalar giderdi, ben artık kalınca âzade
Ne âşıkane koşardım hasırlar üstünde.”
Kardeşlerim! KIYAMETTE İLK SORULACAK AMELİMİZ NAMAZDIR. Peygamber
Efendimiz;
ُ‫ُوأَ ْن َج َح‬
َُ ‫تُ َف َق ْدُأَ ْفل ََح‬
ِ ِ‫امة‬
ْ ‫ُصل َح‬
َ ‫إِ َّنُأَ َّو‬
َ ‫ُم ْن‬
َ ‫ُماُي َح‬
َ ‫ُصلاَتهُ َفإِ ْن‬
َ ِ‫ملِه‬
َ ‫ُع‬
َ َ‫مُا ْلقِي‬
َ ‫ل‬
َ ‫اسبُ ِبهِ ُا ْل َعبْدُيَ ْو‬
‫ُو َخسِ َُر‬
َُ ‫اب‬
ْ ‫س َد‬
َ ‫تُ َف َق ْد‬
َ ‫َوإِ ْنُ َف‬
َ ‫ُخ‬
“Kulun kıyamet gününde, hesabı ilk önce sorulacak ameli namazdır. Eğer namazı dürüst
çıkarsa kurtulmuş ve kazanmıştır. Eğer namazı düzgün çıkmazsa kaybetmiştir.” (Tirmizî, Salât,
305) buyuruyor.
NAMAZ AMELLERİN EN FAZİLETSİDİR. İbn Mesud Resul-ü Ekrem Efendimize Hangi
ameller daha faziletlidir? diye sorunca,
– Peygamber Efendimiz “Vaktinde kılınan namaz” buyurdu.
– Sonra hangisi? dedi.
8
– “Ana babaya iyilik etmek” cevabını verdi.
– Daha sonra hangisidir? diye sordu.
– “Allah yolunda cihâd etmektir” buyurdular.
NAMAZA DEVAM ETMEK VE NAMAZINI KORUMAK BİR KULLUK GÖREVİDİR:
Kur’an ı Kerim’de namaz emredilmiş, vakitli olarak farz kılındığı bildirilmiştir. Namazı kılan
övülmüş; kılmayan ise yerilmiştir. İlk vazife iman, ilk amel namazdır. Allah, beş vakit namazını
muhafaza eden, itaatkâr mü’minin gönlünü cehennemden ve kötülüklerden muhafaza eder.
ُ‫ين‬
‫س ٰط‬
‫َحا ِفظ‬
ِ ‫ص ٰل‬
ِ ‫صل ََو‬
َّ ‫ُوال‬
َّ ‫واُعلَىُال‬
َ
َ ۪‫ىُوقومواُ ِل ّٰل ِهُ َقا ِنت‬
ْ ‫وةُا ْلو‬
َ
َ ‫ات‬
"Bütün namazları ve orta namazı muhafaza edin ve Allah için boyun eğerek kalkıp namaza
durun." (Bakara, 2/238).
“Namaz dinin direğidir” hadisinde belirtildiği üzere en büyük ibadet Allah rızası için kılınan
namazdır. Ayette geçen “orta namaz”dan maksat, ikindi namazıdır. Resulullah (s.a) Hendek
savaşında şöyle buyurmuştur: “Orta namazdan yani ikindi namazından bizi alıkoydular.
Allah onların evine ateş doldursun!” Orta namazın hangi vakit olduğu hususunda da farklı
rivayetler de vardır. Diy Vaf Meali
ْ ‫ص ٰلو َةُ َفا ْذكرواُال ّٰل َهُ ِقيام ًاُوقعوداًُو َع ٰلىُجنو ِبكمُ َفاِ َذاُا ْط‬
ُ‫م‬
َُ ِ‫َفا‬
َّ ‫ضيْتمُال‬
َ
َ
َ
َ
َ ‫ذاُ َق‬
ْ ‫مأ َن ْنت‬
ْ
ًُ‫ُم ْوقوتا‬
ْ ‫ص ٰلو َةُكَا َن‬
َّ ‫ص ٰلو َةُا َِّنُال‬
َّ ‫َفاَ ۪قيمواُال‬
َ ‫ت‬
َ ۪‫ُعلَىُا ْلم ْؤ ِمن‬
َ ً‫ينُ ِك َتابا‬
9
"Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın.
Huzura kavuşunca da namazı dosdoğru kılın; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri
belli bir farzdır." (Nisa, 4/103).
ُ‫ُوُي ْؤتوا‬
ُْ ‫ماُا ِم َٓرواُاِلَّاُ ِليَ ْعبدواُال ّٰل َهُم‬
۪ ‫ينُلَه‬
۪ ‫خ ِل‬
َّ ‫ُو ي ۪قيمواُال‬
ََٓ ‫َو‬
َ ‫ُالد‬
َ ‫ص‬
َ ‫ص ٰلو َة‬
َ ‫َٓاء‬
َ ‫ينُح َن َف‬
ُِۜ ‫م‬
‫ة‬
َ ‫ُو ٰذ ِل‬
َ ‫ال َّزكٰو َة‬
َ ‫كُ ۪دينُا ْل َق ِي‬
"Oysa onlar, tevhid inancına yönelerek, dini yalnız Allah'a tahsis ederek O'na kulluk
etmek, namazı kılmak ve zekâtı vermekle emr olunmuşlardır. İşte doğru din budur" (Beyyine,
98/5).
ُ‫و ٰلى‬
ُْ ‫م‬
ِ ‫اع َت‬
َّ ‫َفاَ ۪قيمواُال‬
ْ ‫ُو‬
َ ‫ُواٰتواُال َّزكٰو َة‬
َ ‫ص ٰلو َة‬
َ ‫مُا ْل‬
َ ‫صمواُ ِبال ّٰل ِۜهُه َو‬
َ ‫مُ َفنِ ْع‬
ْ ‫ُم ْو ٰليك‬
ُ‫َّصير‬
۪ ‫مُالن‬
َ ‫َونِ ْع‬
"…Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a samimiyetle bağlanın. O, sizin mevlânızdır. O, ne
güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır" (Hacc, 22/78).
Evet! İslam’da insanın tabiatına aykırı düşen, fıtratını zorlayan hiçbir güçlük yoktur. İbadet ve
yükümlülüklerde bir azimet (yani normal şartlardaki genel hükmün) yanında, bir de ruhsat yani
mazereti sebebiyle kolaylık vardır. Ayrıca, günahlar için tevbe, keffaret gibi kurtuluş ve arınma
yolları açık tutulmuştur. Diy Vakf Meali.
Kıymetli Mü’minler! CEMAATLE KILINAN NAMAZ YİRMİ YEDİ DERECE DAHA
ÜSTÜNDÜR, faziletlidir. Allah Rasulü (sav), şükreden bir kul olarak ayakları şişinceye kadar
namaz kılar, namazı gözünün nuru olarak ifade eder, cemaatle namaza ayrı bir önem verirdi.
10
Vefatından az bir süre önce dahi, kollarına iki kişinin girmesiyle, camiye cemaate devam etmiş,
Müslümanlığın namazsız, camisiz yaşanamayacağını fiili olarak göstermişti.
Ayet i kerime ve hadisi şeriflerde cemaatle namazın önemi açıkça görülmektedir: yüce
Rabbimiz,“Namazı dosdoğru kılın ve zekâtı da verin, Rükû edenlerle birlikte siz de rükû
edin.” (Bakara, 43) buyurmaktadır. Bir hadis i şerifte de şöyle buyrulur:
ّ ‫سو ُل‬
ّ ‫ي‬
‫َسبْع‬
ُ ‫عن ابن‬
ُ ‫ قَا َل َر‬:‫ع ْنهما قال‬
َ ‫ع ِة أ ْف‬
َ ‫صالَة ُ ْال َج َما‬
َ ُ‫اَّلل‬
ِ ‫ع َم َر َر‬
َ ِ‫صالَةِ ْالفَ ِذّ ب‬
َ ‫ض ُل ِم ْن‬
َ :ِ‫اَّلل‬
َ ‫ض‬
َ‫ي ِبخ َْمس َو ِع ْش ِرين‬
َ
َ ‫ َو ُر ِو‬،ً‫و ِع ْشرينَ دَ َر َجة‬.
İbnu Ömer (r. anhümâ) anlatıyor: "Rasûlullah (a.s) buyurdular ki: "Cemaatle kılınan namaz
münferid kılınan (tek başına kılınan) namazdan yirmi yedi derece üstündür." –başka bir
hadiste de "Yirmi beş derece" diye de rivayet edildi.- [Buharî, Ezan 30, 31; Müslim, Mesacid 249, (650)
“Bir kimsenin diğer bir kimseyle kıldığı namazı, yalnız kıldığı namazdan daha bereketli ve
sevabı daha fazladır. İki kişi ile kıldığı namazı da bir kişi ile kıldığı namazından daha
bereketli ve üstündür. Beraber kılanların sayısı ne kadar çok olursa, Allah Tealanın
hoşnutluğu da o kadar fazladır.” (Ebu Davud, Salat,47/554)
"İnsanlar ezan okumanın ve namazda birinci safta bulunmanın ne kadar faziletli olduğunu
bilselerdi, sonra bunları yapabilmek için kur'a çekmek zorunda kalsalardı kur'a çekerlerdi.
Şayet camide cemaate erken yetişmenin ne kadar faziletli olduğunu bilselerdi, birbirleriyle
yarışa girerlerdi. Eğer yatsı namazı ile sabah namazındaki fazileti bilselerdi, emekleyerek
ve sürünerek de olsa bu iki namaza gelirlerdi." (Buhârî, Ezân 9, 32, Şehâdât 30; Müslim, Salât 129.)
11
Namaz toplumsal hayatın direğidir. Bireyin ben duygusunu bize çevirir. Mü’minler her namazda
birbirlerine dua ederler. Omuz omuza yan yana gönül gönüle saf tutan mü’minler, birbirleri
hakkında kötülük düşünemezler, beddua etmeye dilleri varmaz. Namaz bölünmeye parçalanmaya
değil; dünyalık mevkileri ne olursa olsun mü’min kalpleri, aynı safta, aynı yöne doğru, Hakkın
huzurunda gerçek huzuru bulmaya, iyilik ve takvada bir ve beraber olmaya, hayırda ve güzellikte
yardımlaşmaya, yarışmaya davettir. Cami ile, cemaat ile mü’minler içtima eder, halleşir,
birbirinin sevinç ve kederine muttali olur, birbirlerine kol kanat gererler. Cemiyet, cemaat bilinci
ile hareket eder. Rabbi, dini, kitabı, peygamberi bir olan, ortak noktaları farklılıklarından çok olan
mü’minler, birbirlerini Allah için severler. Kavuşmaları da, ayrılmaları da Allah içindir.
NAMAZ MÜ’MİNİ KÖTÜLÜKLERDEN ALIKOYAR. Öyleyse KÖTÜLÜKLERE
ENGEL OLACAK BİR NAMAZ KILMALIYIZ.
ُِ‫شاء‬
ََُٓ ‫ىُع ِنُا ْل َف ْح‬
‫ص ٰلو َةُ َت ْن ٰه‬
َُّ ‫ُواَ ِق ِمُال‬
ِ ‫نُا ْل ِك َتا‬
ِ ‫ك‬
َّ ‫ص ٰلو َۜةُا َِّنُال‬
َ ْ‫يُاِلَي‬
َ
ََٓ ‫ا ْتل‬
َ ‫ُم‬
َ ‫ب‬
َ ‫ُماُا ۫و ِح‬
َُ ‫ص َنع‬
‫ون‬
َ ‫ُو َل ِذكْرُال ّٰل ِهُ َاكْبَ ۜر‬
َ ‫َوا ْلم ْنكَ ۜ ِر‬
َ ‫ُوال ّٰلهُيَ ْعلَم‬
ْ ‫ُماُ َت‬
“(Resulüm!) Sana vahy edilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz,
hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür.
Allah yaptıklarınızı bilir.” Ankebut, 29/45 Evet! Ayet, günaha götüren isteklerin baskısından
kurtulmanın ve ruh yüceliğine erişmenin en sağlam yolunu göstermektedir. Şüphesiz bu, en geniş
manada “Allah’ı anmak”tır. Kur’an tilaveti ve namaz, bunun en başta gelen şekilleridir.
Gerçekten, Kur’an’ın manalarını düşünenler için, Kur’an tilaveti, daha önce farkına varılamayan
bir çok manaların açığa çıkmasını sağlar; kişiyi ulvi bir aleme götürür. Kur’an tilavetinin fazileti
ile ilgili pek çok hadis vardır. Hakkı verilerek kılınan namazın da, ruhu ulvileştireceği ve mutlaka
kötülükten alıkoyacağı, bu ayette ve bir çok hadiste ısrarla belirtilmektedir. İyiliğe sevketmeyen,
12
kötülüklerden alıkoymayan bir namaz ise, İslam büyükleri tarafından, sırtta taşınan bir vebal
olarak nitelendirilmiştir. Diy Vakf Meali
Namazımız, orucumuz ve tüm ibadetlerimiz bizi çirkinliklerden, haramlardan koruyan zırhımız
olmalı. Hem namaz kılıp hem de kul hakkı yemek, kötü söz söylemek, alışverişte hile yapmak,
mü’min kardeşini aldatmak, helaline haram katmak olmaz, olmamalıdır. Namaz, hayra açılan
kapıdır. Haram fiillere karşı bir surdur. Mü’minin dünyada da ahrette de yolunu aydınlatan
nurdur.
Namazımızı Allah’a gönülden saygı ve tazim ile kılmalıyız. “Onlar namazlarında huşû
sahibidirler.” (Müminun,23/2) buyuruyor yüce Rabbimiz. Namazda huşu, cesette ruh gibidir.
Namazında huşulu ve namazını muhafaza eden mü’minler kurtuluşa ermiş, ahiret dehşetinden
güvende olmuştur.
Allah itaatkâr kullarını sever. Namaz da bir itaattir.
Dinin direği namazın sağlam olması gerekir. Baştan savulacak, formalite icabı yerine
getirilecek bir faaliyet değil, Allahın rızasını kazandıracak, cehenneme siper olacak kutlu bir
eylemdir. O sebeple, namazın, dikkat ve huşu ile, tadil i erkana kurallarına riayet ederek
kılınması, namaza devam edilmesi gerekir.
Namaz İslam’ın bütün şartlarını içinde toplar. Namaz tevhid ve şehadet demektir. Ezanda şehadet
vardır. Namazda şehadet vardır. Namazın rüknü olan iftitah tekbirine tahrime denir. Yenip
içmesi helal olan şeyler ve dünya kelamı, namaza başlanınca haram olur. Namaz bu yönüyle bir
oruçtur. Hayatın ve vaktin zekâtı namazla ödenir. Namazda haccedilen Kâbe’ye yönüne dönülür.
13
“ Fikirsizlik aklı (beyni); zikirsizlik kalbi öldürür.” der Muhammed İkbal. Ayetlerde aklı
kullanmak emredilir. Allah’a itaat, aklını kullanmak demektir. Kalpler ancak Allah’ı zikretmek
suretiyle diri kalır.
Namaz duadır, namaz fikirdir, namaz zikirdir, namaz şükürdür. Kevser Suresi’nde Yüce
Rabbimiz, Rasulüne kevseri ve bol bol nimeti verdiğini, böylece Rabbimiz için iyilik ve hayır
üzere olmayı, namaz ve kurban ibadetini ifa etmemizi emrediyor. İbadet sayısız nimetlere
şükürdür. Allah şükreden abid kullarına dünya ve ahret nimetlerini bahşeder. Şükreden kendi
lehine şükretmiş, ibadet itaat etmeyen kendi aleyhine asi karşı gelmiş olmuştur.
Mü’min namazsız rahat edemez. Gönlü namaz ile dua ile zikrullah ile huzur bulur. Mü’minin
namazla, mescidle gönül bağı vardır. Merhum Necip FAZIL namazın ehemmiyetini şu
beyitleriyle dile getirir:
Namaz, sancıma ilâç, yanık yerime merhem;
Onsuz, ebedi hayat benim olsa istemem!
Cemil MERİÇ de namaz hakkında şunları der:“Namaz, psikiyatrik bir tedavidir. Çünkü
namaz kılan, kendini yalnız hissetmez. O en büyük güce bağlıdır. O gücün inâyeti içindedir.
Namazı huşû içinde kılan bir toplumda psikiyatrik hastalık olmaz. Namaz kılan bir
toplumun psikiyatrise, zekât veren bir toplumun da sosyoloğa ihtiyacı kalmaz.” Namaz
buhranlara, bunalımlara engel olur. Fertleri namaz kılan toplum, her an, varlığın sahibi, bir olan
Allah’a hesap verme bilinci ile hareket ettiği için, kanaatsizlik, adaletsizlik, haset ve gıybet gibi
toplumu birbirine düşürücü olumsuzluklara meyletmez. Terapiyi gerektirir bir ruhsal bunalım söz
konusu olmaz. Çünkü Kur’an, namaz ve zikir mü’min gönüllere şifadır. Zekât ibadetinin ifa
14
edildiği toplumda sosyal dengesizlikten, zengin fakir arası uçurumdan, kamplaşmalardan söz
etmek mümkün değildir.
“Evlerinizi namaz kılmak ve Kur'an okumak suretiyle nurlandırınız.” (Beyhaki, Şuabu'l- İman, II, 358)
Kur’ansız, namazsız evler ve gönüller, oturanı kalmamış, harabeye dönmüş evler gibidir.
Namazsız, secdesiz hayat, şeytanların cirit attığı çöplükler gibidir. Secdeye kapanmamak kibirdir,
şeytanın bir özelliğidir. Secde, kulun Allah’a en yakın olduğu andır. Hayat Allah’a itaat ile O’na
yakın olmakla anlamını bulur. O’ndan gafil, sefil yaşamdan ne umulur? Namaz ile evler gönüller
mamur olur, şenlenir, virane olmaktan kurtulur.
Namaz kulluğun, teslimiyetin bir göstergesidir. Yüce Rabbimiz Kuranda şöyle dua etmemizi
istiyor “De ki; namazım ibadetlerim, hayatım ve ölümüm yalnız âlemlerin Rabbi Allah
içindir.” (En’am, 6/162) Namaz, dünya ve ahiret yurdumuzu aydınlatan bir nurdur. Sırf âlemlerin
Rabbi Allah’ın huzurunda huzur bulup secdeye kapanmak biz mü’minler için en büyük onurdur.
Secde izi mü’minin alnını ak eder, gönlünü pak eder. Namaz kılan, yalan söylemez,
haksızlıklardan sakınır. Harama ne dil uzatır ne de el uzatır, namazına hiçbir engel tanımaz.
Ezan ve namaz mü’minin gönlüne huzur verir. Şeytan namaza davetten rahatsız olur.
“Namaz için ezan okunduğu zaman, şeytan ezanı duymamak için arkasını dönüp yellenerek
kaçar. Ezan bitince tekrar geri gelir. Namaz için kamet edilince yine arkasını dönüp kaçar.
Kamet bittiğinde yine gelir ve kişi ile nefsi arasına sokulur ve ona: Filân şeyi hatırla, filân
şeyi hatırla diyerek, namazdan önce aklında olmayan şeyleri hatırlatır da, neticede insan
kaç rek'at namaz kıldığını bilemez olur.” (Buhârî, Ezân 4, Amel fis'-salât 18, Sehv 6, Bed'ü'l-halk 11)
15
Alnı secde nuruyla aydınlanmış olan kardeşlerim! NAMAZ, GÜNAHLARA
KEFFARETTİR. Namaz İnsanı GÜNAH KİRLERİNDEN TEMİZLER;
İbadet, temizlik demektir. İbadetler için maddi ve hükmi temizlik şarttır. İbadetler kulun madde
ve manasını temizler. Devamlı kılınan namaz, hataları, noksanları tamir eder. Kulluğu ikmal
eyler:
،‫س َوال ُج ُمعَةُ إلى ال ُج ُمعَ ِة‬
َّ ‫ ال‬:‫سلَّ َم قا َل‬
ُ ‫صلَ َواتُ الخ َْم‬
َ ُ‫صلَّى هللا‬
َ
َ ‫علَ ْي ِه َو‬
َ ِ‫ي‬
َ ‫ع ْن أبي ُه َر‬
ّ ‫ َع ِن النَّ ِب‬، َ ‫يرة‬
ُ ‫ض‬
.‫ت ال َك َبا ِئ ُر‬
ِ ‫اجت ُ ِن َب‬
ْ ‫ ُم َك ِفّ َراتٌ ما َب ْينَ ُه َّن إذا‬، َ‫ضان‬
َ ‫ان إلى َر َم‬
َ ‫َو َر َم‬
Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: “Büyük
günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında
geçen günahlara keffaret olur. ” Müslim, Tahâret 16., (I,209); Müslim, Tahâret 14, 15, (I,209)
"Bir müslüman, farz namazın vakti geldiğinde güzelce abdest alır, huşû içinde ve rükûunu
da tam yaparak namazını kılarsa, büyük günah işlemedikçe, bu namaz önceki günahlarına
keffâret olur. Bu her zaman böyledir." Müslim, Tahâret 7
Namaz muştusuyla bahtiyar olan kardeşlerim! NAMAZ MÜ’MİNİ SONSUZ SAADETE
GÖTÜRÜR: Felah, başarı, kurtuluş namazdadır. Günde beş vakit minarelerden okunan ezanlar,
kurtuluş yolunun namazda olduğunu ilan eder mü’minlere.
Namazını kılıp namazlarında devamlı olanlara, namazlarına riayet edenlere cennetlerde
kendilerine ikramlarda bulunulur. (Mearic,70/22-35) Dünyada namazını ihmal etmeyene ahirette
altlarından ırmaklar akan cennetler oduğu haberini maide suresinde haber veriyor yüce Rabbimiz.
(Maide,5/12)
16
Namaz, mü’minin saatini ayarlar. Hayatını düzene sokar. Her daim kul olduğunu hatırlatır.
Acziyetini farkettirir. Şerlere engel olur, hayır kapılarını açar.
Namaz evlere bereket, gönüllere rahmettir. Namazdır kulu Rabbinin katında değerli kılan. Namaz
duadır. Allah Teâla buyurur:
ُ‫م‬
ْ ‫ق‬
َ ‫ل‬
ْ ‫ُر ۪بيُل َْولَاُد ََٓعاؤ۬ك‬
ْ ‫ُماُيَ ْعبَؤ۬اُ ِبك‬
َ ‫م‬
“(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?” (Furkan, 25/77)
Namaz kulu gafletten korur. Namaz fecri sadıkta - sabah güneş doğmadan, öğle vaktinde,
Allah’ın yemin ettiği asr yani ikindi vaktinde, akşam ve yatsı vakitlerinde diri tutar mü’min
kulları.
Melekler şahit olur namaz kılanlara: Peygamber Efendimiz;
“Birtakım melekler geceleyin, diğer birtakımı da gündüz vakti birbiri ardınca gelip sizin
aranızda bulunurlar. Onlar sabah namazı ile ikindi namazında bir araya gelirler. Geceleyin
aranızda kalmış olanlar Allah'ın huzuruna çıkarlar. Allah Teâlâ, kullarının halini çok iyi
bildiği halde, meleklere:
-Kullarımı ne halde bıraktınız? diye sorar. Melekler:
-Onları namaz kılarken bıraktık; yanlarına da namaz kılarken varmıştık, derler.”buyuruyor
(Buhârî, Mevâkît 16)
17
Ayet i kerimelerde, namazdan sonra zekâtın, Allah’ın verdiği rızıktan gösteriş yapmadan
harcamanın, iyiliği emredip kötülükten sakındırmanın emredilmesi, bizlere namazın beden
hareketlerinden ibaret olmadığını, toplumda hayır ve iyilikleri egemen kılan, toplumun bireylerini
ıslah eden, salih kılan şuurlu bir eylem olduğunu gösterir.
Ancak ve ancak Âlemlerin Rabbi Allah’a kulluk edilir, O’na el açılır boyun bükülür, secdeye sırf
O’nun huzurunda varılır. İstenecekse hep Allah’dan istenir. Çünkü yoktan var eden o, varı yok
eden o. Mülkünde dilediğini yapan o. Gazabı hak edenlerin, sapıtmışların eğri büğrü karanlık
yollara değil, nimete ermişlerin yoluna kılavuzlanmayı ister, yüce Rabbimizden.
Mü’min sabır ile namaz ile Allah’tan yardım ister. (Bakara,2/45)
Namaz, zamanın sahibinin emrine uygun ayarlandığının bir ifadesidir. Mü’minin rağbeti Allah’a,
hayat ibresi kıbleye yöneliktir. Vakitlerimiz namaz saatlerine ayarlı olmalı.
Gözümüz namazda, kulağımız ezanda olmalı. Biz yalnız Allah’a ibadet eder, sadece O’ndan
yardım diler, Sırf O’na el açar, Onun huzurunda rükûa eğilir, secdeye kapanırız. Varlığımızın
sahibi Rabbimiz emrediyor:
ُ‫ب‬
َ ‫َىُر ِب‬
ْ ‫ار َغ‬
َ ‫َوإِل‬
ْ ‫كُ َف‬
“Ancak Rabbine yönel ve yalvar.” (İnşirah,94/8)
Dünya malı mü’mini namazdan kulluktan alıkoyamaz:
“Allah’ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin
ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten
18
alıkoymadığı birtakım adamlar, buralarda sabah akşam O’nu tesbih ederler. Onlar,
kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.”(Nur,24/36-37)
Namazın ön şartı olan abdest, ahirette mü’minin yüz akıdır.
"Şüphesiz ki benim ümmetim, kıyamet gününde, abdest izlerinden dolayı yüzleri nurlu,
elleri ve ayakları parlak olarak çağırılacaktır. Yüzünün nûrunu artırmaya gücü yeten
kimse bunu yapsın" (Buhârî, Vudû' 3; Müslim, Tahâret 35)
NAMAZSIZLIK KİŞİYİ SEKAR’A yani cehennem ateşine SOKAR
Kardeşlerim! Müminle kâfir arası alamet i farika namazdır. Allah Rasulü (sav): “Kul ile küfür
ve şirk arasında namazı terk etmek vardır.” (Müslim, İman: 35; İbn Mâce, İkame: 77) buyuruyor.
Namazsızdan kimseye hayır gelmez. Nasıl gelsin ki, onun kendine bile hayrı yoktur. Kendine
hayrı olsa ölüm sonrası için hazırlık yapar. Namazdan secdeden habersiz hayat, kişinin
taşıyamayacağı kadar büyük bir vebal, ağır bir yüktür.
Müddessir suresinde yüce Rabbimiz cennetliklerle cehennemlikler arasındaki diyaloğu kuranı
kerimde şöyle anlatır“Cennettekiler, Cehennemdekilere: Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?
diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik,
Yoksulu doyurmuyorduk, (Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk, Ceza gününü de yalan
sayıyorduk, Sonunda bize ölüm geldi çattı. (ardından Yüce Rabbimiz) Artık şefaatçilerin
şefaati onlara fayda vermez. Böyle iken onlara ne oluyor ki, âdeta arslandan ürküp kaçan
yaban eşekleri gibi (hâla) öğütten yüz çeviriyorlar?” (Müddessir,74/ 40-51
Fani dünyayı önceleyip, asıl yurdu ötelemek, namazı önemsememek azap sebebidir.
19
ُ‫ن‬
ُْ ‫فُيَ ُْل َق‬
ِ ‫ش َه َو‬
ِ ‫ُم ْنُبَ ْع ِد‬
ِ ‫َف‬
َّ ‫ُواتَّبَعواُال‬
َّ ‫َضاعواُال‬
َ ‫م‬
َ ‫اتُ َف‬
َ ‫و‬
َ ‫س ْو‬
َ ‫َف َخل‬
ٌ ‫ُخ ْل‬
َ ‫ص ٰلو َة‬
َ ‫فُا‬
ْ ‫ه‬
ُ‫َغيا‬
“Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin
arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler.” (Meryem, 19/59)
Kardeşlerim! Yüzümüzü ağartan, bizi Allah’ın hoşnutluğuna ve sonsuz cennet mutluluğuna
götürecek olan namazımızı asla ihmal etmemeli, Kur’an ve Sünnete uygun namaz kılmalı,
eşimize ve çocuklarımıza örnek olmalı, onlarında Allahın emri olan namazı kılmalarını
sağlamalıyız. Namazımız davranışlarımızı şekillendirmeli, bizleri iyiliğe hayra ve helallere
yöneltip, kötülüklerden haramlardan engellemelidir.
Ya Rabbi, bizi ve bizden sonraki nesilleri namazı dosdoğru kılanlardan eyle! Ya Rabbi,
dualarımızı kabul buyur! Gönüllerimizdeki İslam binasının temellerini, o binayı ayakta tutan
namaz direğini kuvvetlendirip koruma azmini bizlere ver.. İbadetlere devam etmede sabırlı
olmayı cümlemize nasip ve müyesser eyle. Günahlara girmemede kararlılığımızı artır Ya Rabbi!
Bizleri kıldığı namazdan gafil olanlardan eyleme. Namazımızda ibadetlerimizde gösterişe
meylettirme. Namazı zayi edenlerden eyleme. Namazlarımızı göz aydınlığımız eyle. Dünya ve
ahiret yolumuzu aydınlatan bir nur eyle. Dini yalnız sana has kılarak yalvaranlardan eyle. Her
şeyin sahibi Rabbimiz! Her şey senin dilemenle olur. Bizleri razı olduğun kullarından eyle.
Namazlarımızı bizlerin miracı eyle… Amin velhamdü lillahi Rabbil alemin!..
20
Download