BUHRAN DEVRİ ( Duraklama Devri)'ne GENEL BİR BAKIŞ U.F.Ömer1 Uz.Tarih Öğretmeni T arihçilerin genel kabulüne göre Duraklama Devri, 1579'da Sokullu Mehmet Paşa'nın ölümüyle başlar ve 1683 tarihli II. Viyana bozgununa kadar devam eder. Gerçekten de bu dönem incelendiğinde, hem devlet teşkilatında hem de sosyal hayatta birtakım aksaklıkların baş gösterdiği görülür. Bununla birlikte, adı geçen bu aksaklıklar fetihleri ve doğal olarak da devletin genişlemesini durdurmamıştır.2 Kanuni'nin hemen ardından tahta geçen II. Selim ( Sarı Selim ) zamanında, 1571'de ilk mağlubiyet yaşanmış, donanmamız ( İnebahtı)'da bozguna uğratılmıştır. Ancak bu yenilgi bile Kıbrıs'ın fethine engel olamamıştır.3 Ardından 1574'te Tunus ele geçirilmiş; 1578'de Fas'ta kazanılan ( El Kesrü'l-Kebir ) zaferi ile Osmanlının egemenliği Kuzey Afrika'nın bazı ucuna kadar ilerlemiştir. Aynı dönemde doğu yönünde de Osmanlının ilerleyişi devam etmiştir. 1639'da İran ile yapılan ( Kasr-ı Şirin ) Anlaşması ile hemen hemen bugünkü Anadoluİran sınırı çizilmiştir.4 1 MUSTAFA ERASLAN ANADOLU LİSESİ, Uzman Tarih Öğretmeni Bir başka ifade ile, Duraklama döneminde Osmanlı devletinin fetihleri devam etmiş ve sınırlar az da olsa genişlemiştir. 3 Hatırlanacağı üzere, İnebahtı yenilgisi ve ardından yaşanan Kıbrıs'ın fethinden sonra, İstanbul'a gelen Venedik elçisi ile görüşen dönemin Vezir-i Azamı Sokullu Mehmet Paşa, elçinin, biz de sizin donanmanızı yaktık demesi üzerine, " Evet siz bizim donanmamızı yakmakla sakalımızı tıraş ettiniz, oysa biz Kıbrıs'ı almakla sizin kolunuzu kopardık. Koparılan kol yerine gelmez ama tıraş edilen sakal daha gür biter" demiştir... Bu olaydan çok kısa süre sonra Osmanlı donanması yeniden inşa edilmiş ve Akdeniz'e açılmıştır. 4 Kasr-ı Şirin Anlaşması IV. Murat döneminde yapılmıştır. Zağros Dağları sınır kabul edilmiştir. Bu dağlar iki ülke arasında doğal sınırı oluşturmaktadır. Bu sınırların uzun yıllar geçerliliğini koruması bundandır. 2 1 Kossaklar Doğuda ve batıda bunlar yaşanırken, kuzeyde de Osmanlı'ya yönelik saldırılar başlamıştır. Kuzey cephesini açmamızda burada yaşayan ( Kossakların ) Osmanlıya yönelik saldırıları etkili olmuştur. Kossaklar bir ara İstanbul'un Karadeniz sahiline kadar saldırı ve yağmalarda bulunmuşlardı. Kossaklar 1649'da bağımsız bir devlet kurmuşlarsa da daha sonra Rus Çarlığına bağlanmışlardır. Dolayısıyla bu durum Osmanlı için daha da tehlikeli olmuştur. Bu nedenle Sokullu döneminde Lehistan Seferi düzenlenmiştir. Duraklama döneminde Avusturya ile yapılan savaşlara 1606 tarihli ( Zitvatoruk Anlaşması ) ile son verilmiştir. Bu anlaşma ile daha önce Avusturya karşısında elde etmiş olduğumuz siyasi ve psikolojik üstünlük bu anlaşma ile kaybedilmiştir.5 II. Viyana Bozgunu 17. yüzyılın son çeyreğine doğru Katolik Habsburgların baskısından kurtulmak isteyen Katolik Macarlar Osmanlı devletinden yardım istediler. Padişah, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa komutasındaki büyük bir orduyu 1683'te Viyana'ya gönderdi. Bu yılın Temmuz ayında Viyana'yı kuşatan Osmanlı ordusu, Kırım ordusunun ihaneti sebebiyle başarılı olamadı. Bozguna uğradı ve geri çekilmeye başladı. Bozgundan sonra Avusturya, Venedik ve Lehistan ( Kutsal İttifak )'ı oluşturdular. Bu ittifaka daha sonra Rusya ve Malta da katılmıştır. Kutsal İttifak devletleriyle dört ayrı cephede savaşlar yaptık. Bütün cephelerde yenildik. Nihayet 1697'de ( Zenta Bozgunu ) ile barış istemek zorunda kaldık. İki yıl sonra ( 1699 ) imzalanan ( Karlofça Anlaşması ) ile büyük bir toprak kaybına uğradık. Başta Macaristan olmak üzere Balkanlar'da ve Ukrayna'da geniş topraklar kaybettik. 5 Zira anlaşma ile Avusturya Arşidükü ( İmparatoru ) protokol bakımından Osmanlı padişahına eşit sayılmaya başlanmış; daha önce Avusturya'dan alınan yıllık vergi kaldırılmış, bunun yerine bir defaya mahsus olmak üzere toplu bir vergi alınmıştır. 2 Buhranın Sebepleri Avrupa'da kuvvetli merkezi devletlerin ortaya çıkması, Sömürgecilik ile zenginleşen Avrupalının bilim, teknoloji ve kültür alanında büyük gelişmeler göstermesi; Coğrafi keşiflerle birlikte, İpek ve Baharat ticaret yollarının eski önemini yitirmesi; Hanedan üyelerinin ( şehzadelerin ) ve devlet adamlarının iyi yetişmemesi; Merkezi otoritenin zayıflaması; Yaygınlaşan ( İltizam Sistemi )6 ile birlikte, mültezimlerin ( vergi tahsildarlarının ) köylü üzerindeki baskıyı artırması ve bu durumun iç isyanlara7 neden olması. Yeniçeri Ocağı'nın ve askerlik teşkilatının bozulması; Savaşlardan elde edilen gelirlerin ( ganimetlerin ) azalması... Karlofça Anlaşması ile alınan kötü sonuçlardan sonra Osmanlı devlet adamları, öncelikle devletin iç durumun düzeltilmesi gerektiğine karar vermişlerdir. Başarısızlıkların sebebi orduda bulunmuş ve ordu iyileştirilmedikçe kaybedilen toprakların geri alınamayacağı anlaşılmıştır. Bu nedenle 18. yüzyıldan itibaren ıslahat çalışmaları başlatılmış ve ordu ıslah edilmiştir. Başlarda yerli devlet adamları ile yapılan ıslahatlarla istenilen hedeflere ulaşılamayınca, yurt dışından subay ve teknisyen getirtilmiştir. Baron dö Todd, Kont de Bonneval bunlar arasında sayılabilir. Bu yöntem değişikliği başarılı sonuçlar vermiş, başta ( Topçu) ocağı olmak üzere ( humbaracı ) ve ( lağımcı ) ocakları ıslah edilmiştir. Bunun sonucunda savaşlarda başarılı sonuçlar alınmaya başlanmış, Avusturya ve Venedik yenilgiye uğratılmıştır. Aynı yüzyılda Avrupa'da yaşanan bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler Avrupa'nın baş döndürücü bir hızla gelişmesine neden oldu. Osmanlı devleti çağın gerisinde kalan kurumlarıyla bu gelişmeye ayak uyduramadı. Askeri silah teknolojisi bakımından rakiplerinden sürekli olarak geri kaldı. 6 İLTİZAM SİSTEMİ ile devlet , gelir getiren kaynaklarını, peşin bedel ile kişilere belli süreliğine devreder. Bu kişiler o süre içinde vergileri toplama yetkisini elde ederler. Ancak mültezimler ( iltizam sahipleri ) halktan, verdiklerinin misli mislini aldıklarından halk bunun sonucu olarak isyan etmiştir. Celali İsyanları da böyle başlamıştır. 7 Celali İsyanları bu nedenle çıkmıştır. 3 Savaşların kaybedilmesi, bunun sonucunda ( savaş tazminatları ) ödenmek zorunda kalması, Osmanlı maliyesinin bozulmasına, giderlerin artmasına neden olmuş; yönetim artan masrafları karşılamak için yeni vergiler koymuş ve daha önce konulan vergilerin oranlarını artırmıştır.8 Bu durum Anadolu'da pek çok isyanın çıkmasına neden oldu. Celali İsyanlarını bu kapsamda düşünmek gereklidir. Dış Borçlar ve Duyun-u Umumiye Osmanlı Devleti ilk defa 1854'de Kırım Savaşı sırasında, savaş masraflarını karşılamak amacıyla ( İngiltere )'den dış borç almaya başlamıştır. Bu durum maliyetinin düştüğü zor durumun açık göstergesidir. Sonraki yıllarda bu şekilde dış borç almak yaygınlaşmaya başladı. 1800'lü yılların sonuna gelindiğinde Osmanlı Devleti, bırakın aldığı borçları ödemeyi, borçların faizini dahi ödeyemeyeceğini deklere ( açıklamak ) etmek zorunda kalmıştır. Bu durum ( Duyun-u Umumiye ) İdaresinin oluşturulmasına, Osmanlı'nın gelir kaynaklarının bu idareye aktarılmasına ve öncelikli olarak dış borçların buradan ödenmesine neden olmuştur.9 Fransız İhtilâlının Etkileri F ransa'da monarşinin yıkılmasına ve cumhuriyet idaresinin kurulmasına zemin hazırlayan Fransız ihtilalı başta Avusturya-Macaristan ve Osmanlı Devleti olmak üzere bütün imparatorlukları olumsuz etkilemiştir. Bu ihtilal ile birlikte milliyetçilik, ulusçuluk, eşitlik ve adalet gibi kavramlar ortaya çıkmış; özellikle ulusçuluk ve milliyetçilik fikir akımları çok uluslu devletler olan imparatorlukları olumsuz etkilemiştir. Bu durum milliyetçilik ayaklanmalarına neden olmuştur. Osmanlı Devleti egemenliğinde bulunan Balkan ulusları milliyetçilik fikir akımının etkisinde kalarak devlete baş kaldırmışlardır. Bu bölge üzerinde tarihi emelleri olan Rusya ve Avusturya-Macaristan gibi devletler Balkanlara egemen olabilmek için bu ayaklanmaları yoğun şekilde desteklemişlerdir. 8 CELALİ İSYANLARI, Anadolu'da vergilerin çokluğu ve yerel yöneticilerin haksız ve kanunsuz davranışları sebebiyle çıkarılmıştır. İsyanı ilk başlatan Bozok Eyaletinde ( Yozgat'ta ) Celal isimli bir vatandaştır. Bu olaydan sonra Anadolu'da vergi meselesi yüzünden çıkarılan bütün ayaklanmalar ( Celali Ayaklanması ) adı ile anılmıştır. Bir başka ifade ile Celal, bütün isyanları çıkarmamış, isyanların isim babası olmuştur. 9 DUYUN-U UMUMİYE İdaresi ile Osmanlı Devleti'ne borç veren devletler, verdikleri kredileri geri alabilmek için Osmanlının gelir kaynaklarına el koymuşlar, burada biriktirdikleri gelirlerle verdikleri paraları almaya başlamışlardır. 4 Avrupalı devletlerin her fırsatta Balkanlar'da yaşayan azınlıkları bahane ederek Osmanlı'nın iç işlerine karışmaya başlaması, yönetimde yeni arayışlara neden oldu. Azınlıkların devletten ayrılıp bağımsız olmalarını engellemek ve onları devlete bağlamak için Anayasal düzene geçmeye karar verildi. I. ve II. Meşrutiyet'in ilanı bu amaçla yapılmıştır. Anayasal düzenle birlikte ( Mebusan Meclisi ) açılmış, azınlıkların bu mecliste kendilerini temsil edecek mebus ( vekil ) göndermelerine izin verilmiş ve bu amaçla seçimler yapılmıştır. Açılan ilk mecliste temsil hakkını elde eden azınlık mebusları ayrılıkçı fikirlerini dile getirmeye başladılar. Bu durum Padişah Abdülhamit'in meclisi kapatmasına ve anayasayı yürürlükten kaldırmasına neden olmuştu. Kurtuluş Çareleri 17. yüzyılda ve devamında 18. yüzyılda yapılan ıslahat çalışmalarının ortak amacı Osmanlı Devleti'nin Avrupa'ya ayak uydurmasını sağlamak ve dağılmaya yüz tutan devleti ayakta tutmaktı. Özellikle Fransız ihtilalından sonra baş gösteren azınlık isyanları üzerine, devlet idarecileri ve aydınlar, devleti dağılmaktan kurtarmak için çeşitli fikirler ortaya attılar. Bu fikirler, Osmanlıcılık, İslamcılık ve Ümmetçilik, Türkçülük, Batıcılık ve Adem-i Merkeziyetçiliktir. 1) Osmanlıcılık Osmanlı topraklarında yaşayan bütün vatandaşları, ırk, dil ve din ayrımı gözetmeksizin eşit kabul eden ve devlete bağlamayı hedefleyen fikir akımıdır. Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı'nın Kabulü ve Kanun-i Esasi'nin ilanı bu amaçla yapılmıştır. 2) İslâmcılık Hangi milletten olursa olsun, Müslüman olan bütün vatandaşların Halife'ye bağlılığını esas alan bir düşünce akımıydı. Özellikle Sultan I. Abdülhamit döneminde etkili olmuştur. En önemli savunucuları Mehmet Akif Ersoy ve Said Halim Paşa'dır... Ancak, I. Dünya Savaşı'nda Hicaz ve Yemen cephelerinde Müslüman Arapların, savaştığımız İngilizlerle işbirliği yapması bu fikir akımının başarısız olduğunun göstergesidir.10 10 Osmanlı orduları Kanal Cephesinde ve Hicaz'da İngilizlerle savaşırken, Mekke Şerifi Şerif Hüseyin İngiltere ile işbirliği yaparak başarısız olmamıza neden olmuşlardı. İngilizler Araplara savaştan sonra kendilerine bağımsızlık verme vaadinde bulunmuşlardı. 5 3) Türkçülük Bu fikri savunanlar, devleti ayakta tutabilmek için, dili, dini ve soyu bir olanların bir araya gelmesi gerektiğini savunuyorlardı. Dolayısıyla Osmanlı yönetimi altında yaşayan, aynı dili konuşan, aynı dine inanan bütün Türklerin bir araya getirilmesini ve devletin ancak böylelikle kurtarılabileceğini dile getiriyorlardı. İttihat ve Terakki Partisi tarafından iç politikada uygulanmıştır. 11 4) Batıcılık Batılılaşma anlamına gelen Batıcılık, II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte bir düşünce akımı haline gelmiştir. Buna göre devlet ancak batılılaşmak suretiyle kurtarılabilir. İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından Dış politikada kullanılmış bir fikir akımıdır.12 5) Adem-i Merkeziyetçilik Merkezi hükümetin yetkilerini azaltmayı ve bunun yerine yerel güçlerin ( taşranın ) güçlerini artırmayı hedefleyen fikir akımıdır. ( Liberal ) ekonomi modelini savunmuştur. Bütün bu fikir akımlarının başarısız olduğu görülür. Bunun temel sebebi ( milliyetçilik ) fikir akımının giderek güçlenmesi ve halkın bu fikre daha fazla ilgi duymaya başlamasıdır. Milliyetçilik Osmanlının dağılmasını hızlandırırken, Cumhuriyet'in kurulmasını ve Türk Kurtuluş Savaşı'nın da kazanılmasını sağlamıştır. 11 Ziya Paşa, Mehmet Emin Yurdakul, Ömer Seyfettin bu fikrin en önemli savunucularıdır. TURANCILIK ise bu fikir akımının siyasi yönüdür. Bütün dünya Türklerini bir bayrak altında toplamayı amaçlamıştır. 12 BATICILIK, fikir akımının önemli temsilcileri arasında ABDULLAH CEVDET, SÜLEYMAN NAZİF ve CELAL NURİ vardır. 6 II. Meşrutiyet'in İlanı Osmanlı'da kurtuluş için çareler aranırken, 1908'de İngiltere ile Rusya ( REVAL )'de bir araya gelerek Almanya'ya karşı işbirliği yaptılar. Bu görüşmelerde İngiltere Rusya'yı Osmanlı topraklarını ele geçirme konusunda serbest bırakmıştır. Bu durum Osmanlı aydınları arasında tepkiyle karşılandı. Özellikle İttihat ve Terakki üyeleri; II. Abdülhamit'in baskıcı yönetimine son vermek, Devleti dağılmaktan kurtarmak, Reval görüşmesinin sonuçlarını etkisiz kılmak, Batılı devletlerin iç işlerimize karışmasını önlemek, ve Meşrutiyet ile elde edilen özgürlüklerin devamını sağlamak amacıyla çalışmaya başladılar. Resne'de Önyüzbaşı Niyazi Bey'in dağa çıkmasına ve isyan etmesine yardımcı oldular. Bu olay üzerine padişah Meşrutiyet'i yeniden ilân etmek ve Anayasa'yı tekrar yürürlüğe koymak zorunda kalmıştır. (1908)13 31 Mart Olayı ( 13 Nisan 1909 ) Seçimlerin yapılması ve Meclis-i Mebusan'ın açılmasından sonra mecliste karışıklıklar çıkmaya başladı. İttihatçıların içinden çıkan ( Ahrar ) isimli muhalif grup ağır eleştirilerde bulundu. Toprak kayıplarının yaşanması, Bulgaristan'ın bağımsızlığını ilan etmesi, Girit'in eleştirilerin temel nedenidir. Medyada14 gazetecilerin İttihat ve Terakki'yi eleştirmeleri, bunun üzerine gazetecilerden Hasan Fehmi'nin öldürülmesi üzerine karışıklık iyice arttı. Gericiler Anayasal düzene son vermek, meclisi kapattırmak amacıyla ayaklandılar. Selanik'teki hareket ordusu İstanbul üzerine yürüyerek isyanı bastırdı. İsyan sonunda II. Abdülhamit tahtan indirilip V. Mehmet Reşat padişah yapıldı. 13 14 Meşrutiyet'in yeniden ilanı ile; Padişahın anayasal hakları sınırlandırılmış, Seçimler yapılmış, Halk padişahın yanında yönetime katılmaya başlamış, Avusturya-Macaristan fırsatı değerlendirerek Bosna-Hersek'i topraklarına katmış, Bulgaristan bağımsızlığını ilân etmiş, Girit, Yunanistan'a katılma kararı almıştır. VOLKAN Gazetesi ve SERBESTİ Gazetesi muhalif yazılara öncülük etmiştir. 7 Trablusgarp Savaşı ( 1912 ) O smanlı Devleti'nde bu gelişmeler yaşanırken Avrupa'da milli birliklerini geç tamamlayan Almanya ve İtalya gibi devletler, fabrikaları için hammaddeye ve ürünleri için pazara ihtiyaç duymaya başlamışlardı. O tarihte dünyanın önemli sömürge alanları büyük devletler tarafından ele geçirildiği için, İtalya, henüz sömürgeleştirilemeyen Osmanlı topraklarına gözünü dikti. Afrika'nın kuzeyinde yer alan Osmanlı toprağı Trablusgarp'ı işgale karar verdi.15 İşgali gerçekleştirmeden önce İngiltere, Fransa ve Rusya gibi büyük devletlerle ikili görüşmeler yapmış onların desteğini almıştır. İngiltere ve Fransa, İtalya'nın Almanya ile yakınlaşmasını istemediklerinden İtalya'nın Trablusgarp'ı işgaline ses çıkarmamışlardır. Osmanlı Devleti; donanmasının yetersizliği, bölgenin merkezden uzakta olması, Trablusgarp ile kara bağlantısının kalmaması sebebiyle işgale karşı koyamamıştır.16 İtalya bu bölgelerin uygarlık bakımından geri bırakıldığını ve kendisinin burayı işgal ederek bölgeye uygarlık götürdüğünü iddia etmiştir.17 Osmanlı Devleti işgale tamamen sessiz kalmamıştır, işgal derhal protesto edildi ve aralarında Mustafa Kemal ile Enver Paşa'nın bulunduğu bir kaç subay bölgeye gönderildi. Bu subayların burada yaptığı çalışmalar sonucu İtalyan birlikleri sadece sahil kesimini işgal edebilmişler, iç kısımlara ilerleme imkanı bulamamışlardır. Amacına ulaşmak isteyen İtalya, Osmanlı Devleti'ni barışa zorlamak ve masaya oturtmak için yeni bir hamle yaptı. Ege Denizi'ndeki 12 Ada'ya asker çıkardı ve Çanakkale Boğazı'ndaki istihkâmlarımızı topa tuttu. 15 TRABLUSGARP bugünkü LİBYA'nın o zamanki adıdır. O tarihte MISIR İngiltere'nin işgali altında bulunduğundan Osmanlı toprakları ile Trablusgarp arasındaki kara bağlantısı kopmuştu. 17 Kurtuluş Savaşı sırasında Anadolu'da yapılan işgallerde de İngilizlerin ve Yunanlıların gerekçeleri aynıydı. Böylece dünya devletlerinin desteğini almayı, tepki almamayı hedeflemişlerdi. 16 8 Uşi ( Ouchy ) Anlaşması ( 1912 ) Siyasi durumu yakından takip eden Rusya, yakın tarihte Osmanlı Devletinden ayrılarak bağımsızlık elde eden Balkan uluslarını Osmanlı Devleti'ne karşı kışkırttı. Böylece I. Balkan Savaşı başlamış oldu18. Osmanlı Devleti bir anda iki ateş arasında kaldı. Bir yandan İtalyanlar, diğer yandan Balkan ulusları saldırıya geçmişlerdi. Zor durumda kalan Osmanlı Devleti İtalya ile anlaşmaya razı oldu. Ouchy ( Uşi )'de bir araya gelen taraflar Uşi Anlaşması'nı imzaladılar.19 Buna Göre ; Trablusgarp ve Bingazi İtalya'ya bırakılacak, Trablusgarp halkı dini bakımdan Osmanlı ( Halifesine ) bağlı kalacak, Rodos ve 12 Ada, Balkan Savaşları'nın sonuna kadar İtalya'da kalacak,20 İtalya, diğer Avrupa devletlerinin onaylaması durumunda Kapitülasyonların kaldırılmasına karşı çıkmayacaktı. Osmanlı Devleti Uşi Anlaşması ile Kuzey Afrika'daki son toprak parçası olan Trablusgarp'ı kaybetti. ... 18 Osmanlı Devleti'nin Trablusgarp Savaşı'nda başarısız olması, Balkan devletlerini Osmanlıya savaş ilan etme konusunda cesaretlendirmiştir. 19 UŞİ bugün İSVİÇRE'nin LOZAN şehrinin kıyısındadır. 20 Osmanlı Hükümeti, Balkan savaşlarının kaybedilme ihtimali durumunda 12 Ada'nın da kaybedileceği endişesi ile Adaların savaşın sonuna kadar İtalya'da kalmasını istemiştir. 9 BALKAN SAVAŞLARI 1) I. Balkan Savaşı ( 1912 - 1913 ) Vaktiyle Osmanlı toprağı olan Yunanistan, Bulgaristan, Sırbistan, Romanya ve Karadağ Osmanlının son yüzyılında bağımsızlıklarını elde etmişlerdi. Bu devletler Trablusgarp Savaşı'ndaki başarısızlığımız üzerine, Rusya'nın da kışkırtmasıyla Osmanlıya karşı birleşme kararı aldılar. Savaş başladığında Osmanlı ordusu içinde büyük siyasi anlaşmazlıklar vardı. Her şeyden önce Rusya'nın Balkanlar'da bir savaşa izin vermeyeceğine inanılıyordu. Bu nedenle buradaki en önemli muharip ( savaşçı ) taburlar terhis edildi. Ancak beklenenin aksine Balkan ulusları ittifak kurarak Osmanlı'ya savaş ilan ettiler. ( İkmal ) ve ( levazım ) teşkilatımızın bozukluğu; subaylar arasındaki siyasi çekişmeler ve birliklerimizin terhis edilmiş olması sebebiyle yenilgiye uğradık. Savaşta Sırplar, İşkodra ve Manastır'ı; Yunanlılar Yanya ve Selânik'in yanı sıra İmroz ve Bozcaada dışındaki Ege Adalarını; Bulgarlar ise Edirne, Kırklareli ve Lüleburgaz'ı işgal ettiler.21 Başarısızlık Nedenleri Subaylar arasındaki siyasal çekişmeler ( İttihatçı ve ittihatçı olmayan gibi ),22 Ordunun bir bölümünün terhis edilmiş olması, Haberleşme ağının yetersizliği, Lojistik unsurların yetersizliği, 21 Osmanlı Devleti savaş başladığında hazırlıksız yakalandı bu durumdan yararlanan ARNAVUTLUK bağımsızlığını işgal etti. 22 İTTİHAT VE TERAKKİCİLER, 1911'de çıkardıkları KİLİSELER KANUNU ile Balkanlardaki bütün kiliselerin birleşmesine zemin hazırladılar. Oysa Sultan Abdülhamit Balkanlardaki Kiliseleri ayırmak suretiyle Balkan Uluslarının Osmanlı'ya karşı birleşmesini engellemeye çalışmıştı. 10 Savaşın Sonuçları Savaş mütareke ile sona erdi, İngiltere'nin başkenti Londra'da Londra Anlaşması imzalandı. 11