ÜNİTE 2: PARA VE ÖDEMELER SİSTEMİ PARANIN TANIMI • Para

advertisement
ÜNİTE 2: PARA VE ÖDEMELER SİSTEMİ
PARANIN TANIMI
 Para iktisatçılar tarafından “satın alınan mal ve hizmetlerin bedelinin karşı
tarafa aktarılmasında ya da borçların geri ödenmesinde genel kabul gören her
şey” olarak tanımlanmaktadır.
 Genel olarak banknot ve madeni para olarak aklımıza gelen para kavramı
iktisadi olarak çok daha geniş bir kavramdır.
 “Para” kavramını daha iyi anlayabilmek için günlük hayatta parayla eşanlamlı
kullanılan “servet” ve “gelir” kavramlarının parayla arasındaki farkları
açıklamamız gerekmektedir.
o Servet: Kişinin belli bir ana kadar birikmiş varlıklarının o anki toplam
değeridir. Hisse senedi, tahvil, bono, gayri menkuller servetin
parçalarıdır. Para da bu varlıklar gibi servetin bir parçasıdır. Yani bir
kişinin zengin olması elinde bulunan kağıt paranın fazla olduğu
anlamına gelmez, elindeki değerli varlıkların toplamıyla ölçülür.
o Gelir: Bir kişinin belirli bir zaman diliminde elde ettiği kazançları
ifade etmektedir. Gelir tanımı gereği akım değişkendir, para ise stok
değişkendir.
 Stok değişken, belirli bir zaman noktasında ölçülen ve o an var
olan büyüklüğü gösteren bir değişkendir.
 Akım değişken bir zaman aralığı içerisinde ölçülmektedir.
 Paranın tanımını yapmak kolay olmadığından iktisatçılar paranın bir
ekonomide yerine getirdiği işlevleri sıralayarak bu işlevleri yerine getiren her
varlığı para tanımı kapsamında kabul etmeyi tercih etmektedirler.
Takas Ekonomisi
 Paranın bir ekonomide yerine getirdiği işlevleri daha iyi anlamak için
öncelikle paranın olmadığı bir ekonominin yani “takas ekonomisi”nin
işleyişini ele almakta fayda var.
 Takas ekonomisi malın malla değişimine dayanan, değişim aracı olarak
paranın kullanılmadığı ekonomidir.
 Bu ekonomide bireyler ürettikleri mal ve hizmetleri, başka mal ve hizmetlerle
doğrudan değiştirmektedir.
 Takas ekonomisinin uygulamada etkin işlemediği görülmüştür. Bunun
sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:
o Takasa dayalı bir ekonomide işlem maliyeti oldukça yüksektir. Alıcı
veya satıcı ticareti gerçekleştireceği ticaret ortağını bulmak için zaman
ve çaba harcayacaktır. Alışverişe konu olan tarafların herbiri karşı
tarafın takasa sunmaya hazır olduğu malı almak istemelidir. Mesela bir
litre süt için üç ekmek takas etmeye hazır olan bir kişinin takas
yapacağı taraf vereceği üç ekmek karşılığında bir litre süt almak
istemeyebilir. Buna “ihtiyaçların karşılıklı çatışması” denir.
o Her bir malın birçok fiyatı bulunmaktadır. Takas ekonomisinde mal ve
hizmetlerin fiyatları takas edildiği mal ve hizmetler cinsinden
belirlenir. Yani her bir malın takasa gireceği malların her biri için ayrı
bir fiyatı olacaktır. Bu da ekonomide karışıklığa neden olmaktadır.
o Fiyatların standartlaşması mümkün değildir. Örnek vermek gerekirse
bir inek her zaman bir koyun etmeyebilir. Nitelikli bir inek karşılığında
birey 2 koyun isteyebilir. Bir malın fiyatını başka bir mal cinsinden
ifade ederken sadece malın sayısını söylememiz yeterli olmayacaktır,
özelliklerini de saymamız gerekebilir.
o Son olarak takas ekonomisinde servet birikimi yapmak çok zordur.
Paranın olmadığını düşünürsek, servet biriktirmek isteyenlerin mal
depolaması gerekecektir.
PARANIN İŞLEVLERİ
 Değişim Aracı Olma
o Bu özelliğiyle para, mal ve hizmetler satın alımlarında genel olarak
kabul gören nesnedir.
o Mal ve hizmetlerin değişimi sürecinde devreye para girmekte ve
böylece değişimde harcanan zaman en aza indirilerek etkinlik
arttırılmaktadır.
o Bir nesnenin değişim aracı olabilmesi için gerekli özellikler vardır:
 Standart olmalıdır
 Bölünebilir olmalıdır
 Taşıması kolay olmalıdır
 Dayanıklı olmalıdır
 Kolay taklit edilememelidir.
 Hesap Birimi Olma
o Paranın bu işlevi sayesinde mal ve hizmetlerin değerinin tek bir ölçü
birimiyle (örneğin lira) ifadesi sağlanır.
o Yine bu işlev sayesinde borçların değerlenmesi ve muhasebe
hesaplarının tutulması daha kolay olmaktadır.
 Değer Muhafaza Aracı Olma
o Paranın bu özelliğinin olması, geliri elde ettiğimiz an ile harcadığımız
an arasında paranın satın alma gücünü koruması anlamına gelmektedir.
o Ekonomideki fiyatların hızla arttığı enflasyonist bir ortamda paranın
satın alma gücü sabit kalmayacaktır. Bu ortamda para bu özelliğini
yitirmeye başlayacaktır.
o Paranın yanı sıra tahvil, hisse senedi gibi finansal varlıklar da bu
özelliğe sahiptir ve paradan farklı olarak faiz getirisi gibi kazançlar
sağlamaktadır. Yine de ekonomik birimlerin parayı tercih etme sebebi
paranın yüksek likiditeye sahip olmasıdır.
 Likidite: Herhangi bir varlığın değişim aracına dönüşebilme
hızıdır.
ÖDEMELER SİSTEMİNİN GELİŞİMİ
 Bir ekonomide alışveriş işlemlerinin yürütülme yöntemine “ödemeler sistemi”
denilmektedir.
 Tarih boyunca değişik coğrafyalarda çok çeşitli nesneler değişim aracı olarak
kullanılmış ve para olarak kabul edilmiştir. Önceleri deniz kabuğu, ipek, tahıl
gibi nesneler kullanılırken daha sonraları altın ve gümüş gibi metaller
kullanılmıştır. Maliyetinin daha düşük olması ve değerinin kolay
anlaşılabilmesinden dolayı madeni paraya geçilmiş, kolay taşınabilir olduğu
için son olarak kağıt paralar basılmıştır. Yine ihtiyaçlar doğrultusunda çek,
elektronik fon transferleri ve kredi kartları ortaya çıkmıştır.
Mal Para
 Mal para, ekonomik birimlerin tamamı tarafından değerli kabul edilen bir
varlığın değişim aracı olarak işlev görmeye başlamasıdır.
 Altın, gümüş, bakır, tuz , deniz kabukları, taşlar gibi tarih boyunca değişim
aracı olarak kullanılan mallar örnek verilebilir.
 Bu varlıkların en önemli özelliğii kendiliğinden yüksek bir değere sahip
olmalarıdır. Mesela az miktarda bir altınla çok miktarda mal ve hizmet
alabiliriz.
o Madeni Para: Tarihte ilk madeni paranın M.Ö. 100’lü yıllarda Çin’de
kullanıldığı bilinmektedir. Özellikle altın ve gümüş gibi kıymetli
madenlere dayanan madeni paralar, standart bir ağırlık ve saflık
düzeyinde üretilmeye başlanmış ve böylece yapılan her alışverişte
madeni paraları tartma ve içeriğini inceleme ihtiyacı ortadan
kalkmıştır.
o Kağıt Paranın Temelleri: Kağıt para ise ilk olarak 11.yüzyılda Çin’de
ve daha sonra 16. ve 18. yüzyıllar arasında Avrupa'da kullanılmıştır.
Kağıt paranın kullanılmaya başlanması bankalardan altın ve gümüş
karşılığı alınan makbuzların bir değişim aracı olarak kullanılmasıyla
olmuştur. Madeni paraların taşınmasının zor olması, taşınma esnasında
değer kaybetmesi gibi nedenlerden dolayı esnaflar senet kullanmaya
başlamış ve zamanla bu senetler para gibi kullanılmıştır. Öncelikle
bankalar daha sonrasında devlet kağıt para basmıştır. Bu süreçte
kasalardaki altın miktarı ile dolaşımdaki para miktarı eşit olduğu için
istenildiği zaman para altına çevrilebilmekteydi. Bu açıdan ilk kağıt
paralar da mal paranın bir çeşidi olarak kabul edilir.
İtibari Para
 Modern ekonomilerde değeri tamamıyle itibari olan kağıt paralar
kullanılmaktadır.
 İtibari para, değerli madenlerin aksine mal olarak bir değeri bulunmayan,
ancak mal ve hizmetlerin satın alınmasında bir değer ifade eden nesnelerdir.
 Günümüzde kullandığımız ve merkez bankası tarafından basılan kağıt
parakarın mal olarak bir değeri yoktur.
 İtibari paraların altın veya gümüş karşılığı bir değeri bulnmamaktadır.
 Yalnızca bir kağıt parçası olan bu paraların kullanılmasının tek nedeni
devletin bu kağıtları yasal ödeme aracı olarak ilan etmesi ve ülke
vatandaşlarının bunu kabul etmesidir.
 Kağıt paraların çalınmasının kolay olması ve büyük miktarda paralanın
taşınmasının zor olması sorunlarından dolayı ödemeler sisteminde yeni
gelişmeler olmuş ve bankalarda mevduat hesabı bulunanlar ödemelerinde çek
kullanmaya başlamıştır.
o Çek: Bankanızda bulunan paranızın tamamının veya bir bölümünün
banka tarafından karşı tarafa ödenmesini emreden kıymetli bir evraktır.
 Büyük miktarda para taşıma zorunluluğu çekler sayesinde
ortadan kalkmıştır.
 Çek kullanımı paranın nakledilmesi sürecinde karşılaşılan
zorlukları azaltmış, ödemeler sisteminin etkinliğini arttırmıştır.
 Çekle ödeme sisteminin getirdiği sıkıntılar ise çeki bozdurmak
için bankaya gitmek gerekmesi ve çekin karşılıksız çıkma
ihtimalidir.
Elektronik Ödemeler ve E-Para
 İletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve internet kullanımının yaygınlaşması
ile birlikte ödemeler sistemi daha iyi organize olmaya başlamıştır.
 Elekronik bankacılığın gelişmesindeki en önemli adımlardan biri ATM olarak
bilinen otomatik vezne makinelerinin (Automatic Teller Machine) ortaya
çıkmasıdır. ATM ler bankacılık işlemlerinin hem daha kolay yapılabilmesini
sağlamış hem de işlem maliyetlerini düşürmüştür. Günümüz bankacılığında
birçok işlem ATM ler aracılığıyla yapılabilmektedir.
 Bir diğer önemli yenilik elektronik fon transferidir (EFT). EFT'yi bilgisayar
bağlantılı sistemler üzerinden yapılan hızlı para transferi olarak
tanımlayabiliriz.
o Satış noktasında yapılan ödemeler, bir kart aracılığıyla çalışan
terminaller, müşterilerin kendi hesaplarından satıcıların hesaplarına
para aktarma fikri EFT'nin temelini oluşturmuştur.
o Debit kart ve elektronik kartların kullanımı transfer işleminin önemli
unsurudur.
 Debit kart: Şekil ve ebat bakımından kredi kartıyla aynı olan
fakat alışveriş tutarının kredili olarak ödenmesi yerine
doğrudan sahibinin hesabından düşüren karttır.
o Elektronik fon transferleri sayesinde çek kullanımında karşılaşılan
karşılıklı güvensizlik sorunu ortadan kalkmaktadır. Ayrıca nakit
olmadan da alışveriş yapabilme imkanı sağlamaktadır.
 Son gelişme akıllı kartlar (smart card) ve elektronik para kullanımıdır.
Elektronik para, mikroçipine ATM veya POSlardan kredi yüklenebilen akıllı
kartlardır. Elektronik para kullanımında devreye bankanın girmesi zorunlu
değildir. Bankaların olmaları bir yapıda da bu sistem işleyebilir.
ULUSAL PARA KULLANIMININ ALTERNATİFLERİ
Merkez bankalarının piyasaya sürdüğü itibari paralar birçok ülkede ulusal para
birimi olarak işlevlerini yerine getirmektedirler. Ancak yüksek enflasyon
dönemlerinde ulusal paralar en başta "değer muhafaza aracı olma" işlevi olmak üzere
işlevlerini kaybederler. Bu durumlarda ulusal para kullanımının üç alternatifi vardır.
 Dolarizasyon
o Bir ülkenin kendi ulusal para birimi dışında başka bir yabancı para
birimini ulusal piyasalarında kullanmasıdır.
o Genellikle bu yabancı para birimi ABD doları olsa da dolarizasyon
yalnızca ABD doları için geçerli değildir. Herhangi bir yabancı para
biriminin kullanılabilir.
o Hükümetler veya hükümetlerden bağımsız diğer ekonomik birimler
tarafından gerçekleştirilebilir.
o Dolarizasyon yaşanmasında en önemli faktör yüksek enflasyon sonucu
ulusal paranınn değer kaybetmesidir.
 Para Kurulu
o Ulusal paranın değerini seçilen yabancı bir para biriminin değerine
sabitleyerek para yaratan bir parasal kuruluştur.
o Bu sistemde, uluslararası piyasalarda işlem gören istikrarlı bir para
birimi "çapa" olarak seçilir ve ulusal para birimi bu yabancı para
birimine sabitlenir.
o En belirgin özelliği, merkez bankasının döviz rezervi kadar sisteme
yerli para arz etmesidir.

o Ulusal para kullanılmaya devam edilse de ulusal paranın değeri
tamamıyla yabancı bir para birimine endekslenmiştir.
o Para kurulu uygulanmasında iki yöntem kullanılır.
 Birincisi, ülke merkez bankası para kurulu haline
dönüştürülmektedir.
 İkincisi, merkez bankasından bağımsız olarak bir para kurulu
oluşturulur ve bu kurul para basma yetkisini merkez
bankasından devralır.
o Mal paraya günümüzde en yakın olan kavram para kuruludur. Mal para
ile arasındaki tek fark, paranın bir kıymetli madenler gibi bir mala
değil de başka bir itibari para birimine sabitlenmesidir.
o Dolarizasyon uygulamasında olduğu gibi bu uygulamanın da temel
amacı yüksek enflasyon sonucunda meydana gelen paranın değer
kaybıyla mücadele etmektir.
Parasal Birlik
o İki ya da daha fazla ülkenin kendi ulusal para birimlerini kullanmayı
bırakıp aynı para birimini kullanmaya başlamasıdır.
o Bu uygulama da öncellikle döviz kurlarında birlik sağlanması, ortak
bir fon mekanizmasının işletilmesi, ekonomi politikalarının
eşgüdümün sağlanması ve ortak rezerv yönetimini gerçekleştirip ortak
para politikasını yürütecek tek bir merkez bankasının faaliyete geçmesi
gerekmektedir. Daha sonra ise üye ülkelerin ulusal paralarını yerine
tek bir ortak para biriminin dolaşıma çıkarılması gerekecektir.
o Dolarizasyondan farklı olarak ülkelerin karşılıklı ortak bir para
birimini kullanmalarını içerir.
o Örnek olarak Avrupa Birliğine üye 11 ülke tarafından kurulan Euro
bölgesidir.
PARA MİKTARININ ÖLÇÜLMESİ





Para miktarı faiz oranları, üretim ve istihdam düzeyindeki değişimler, ve en
önemlisi de enflasyon arasında güçlü bir ilişki vardır. Bu nedenler bütün
ekonomik birimler paranın ölçülmesi ile yakından ilgilidirler.
Para miktarının ölçülmesi ile ilgili farklı yaklaşımlar bulunmaktadır.
Paranın tanımında olduğu gibi paranın miktarının ölçülmesinde de zorluklar
karşımıza çıkmaktadır. Bunun sebebi hangi varlığın para olarak kabul
edileceği sorunudur.
Para miktarını ölçmek için tek bir tanım belirlemek yerine parasal büyüklükler
adını verdiğimiz birden fazla para arzı tanımıyla farklı büyüklükleri
hesaplarız.
T.C. Merkez Bankasının 2005 yılından bu yana M1, M2 ve M3 olmak üzere
üç ayrı para arzı tanımı kullanmaktadır.
o M1 (Dar tanımlı para arzı): Dolaşımdaki nakit (C) ve vaadesiz
mevduatların (D) toplamından oluşmaktadır. Bu iki varlık finanasal
sistemin likiditesi en yüksek olan varlıklarıdır.
M1=C+D

Dolaşımdaki nakit, C, emisyon haacminden bankaların
kasalarında bulunan nakdin çıkarılması ile bulunur.
 Emisyon hacmi: Merkez bankası tarafından piyasaya
sürülen banknotların toplam tutarını ifade etmektedir.
 Vaadesiz mevduatlar, D, kalemi ise mevduat bankaları, katılım
bankaları ve merkez bankasında bulunan vaadesiz
mevduatların toplamından oluşmaktadır.
o M2 (Geniş tanımlı para arzı): M1 para arzına mevduat bankaları,
katılım bankaları ve merkez bankasındaki vadeli mevduatların (TD)
eklenmesi ile bulunur.
M2 = M1+TD
o M3: Merkez bankasının yaptığı en geniş para tanımıdır.
M3 = M2 + Repo + Para Piyasası Fonları + İhraç Edilen Menkul Kıymetler
Para ile Enflasyon İlişkisine İlk Bakış: Paranın Miktar Teorisi



Paranın arzı ile enflasyon arasındaki ilişkiyi açıklayan ilk teorilerden birisi
Irving Fisher tarafından geliştirilen paranın miktar teorisidir.
Fisher 'a göre ekonomik birimler sadece işlem amacı ile kullanmak için para
talep etmektedirler. Yani paranın tutulmasının tek sebebinin mal ve hizmet
satın almak olduğunu kabul eder.
Teorinin temelleri bir özdeşlik niteliğinde olan değişim denklemine
dayanmaktadır,
M.V≡P.Y
o Bu denklem, para miktarı (M) ile paranın dolaşım hızının (V)
çarpımının o ekonomideki fiyatlar genel düzeyi (P) ile üretim
düzeyinin (Y) çarpımına eşit olduğunu göstermektedir. Eşitliğin sağ
tarafı (P.Y), nominal GSYİH değerine eşittir.
 Dolaşım hızı gözlenebilir bir değişken değildir. Fisher paranın
dolaşım hızını, bir birim paranın mal ve hizmet satın almak için
ortalama olarak kaç kez el değiştiği olarak tanımlanmıştır.
o Değişim denklemi bu hali ile bir teoriden ziyade bir denklem
niteliğindedir. Fisher değişim denklemini bir para talebi teorsine
dönüştürmek için paranın dolaşım hızının sabit olduğunu varsaymıştır.
 Para arzındaki değişimlerin enflasyon üzerindeki etkisini açıklamak için
değişkenlerin değişim oranları şeklinde ifade edilmesi gerekir:
o Δ sembolü değişim miktarının ifade etmek için kullanılır. Dolaşım hızı
(V) sabit olduğu için dolaşım hızının değişim oranı 1 olacaktır.
Fiyatlardaki yüzde değişim oranı da enflasyonu ifade etmektedir. Bu
bilgiler ışığında aşağıdaki denklem ortaya çıkmaktadır;
o Başka bir ifadeyle;
Enflasyon Oranı = Para Miktarındaki % Değişme -Üretim Hacmindeki % Değişme

Bu eşitliğe göre para arzı miktarı reel GSYİH'nın büyüme
oranından daha hızlı artarsa enflasyona sebep olacaktır. Bu
ilişkinin doğru olması her şeyden önce dolaşım hızının sabit
olması varsayımının gerçekliğine bağlıdır.
Download