Alıcının ithalat bedelini ödemek için yeterli dövizin olmadığı, fakat satmak istediği malı olan kurum veya kuruluşların başvurduğu bir yöntemdir. Döviz tasarrufu sağlamak. Serbest dövizle satılamayan düşük kaliteli üretimin ihracını gerçekleştirebilmek. Yabancı sermaye yoluyla büyük sanayi tesisleri kurmak. Gibi nedenlerle bağlı ticarete başvurulur. Genelde dış ticaret tek bir işlemle sonlandırılırken, bağlı ticarette ihracat işlemini, yapılan diğer bir ithalat işlemiyle sonlandırılabilmektedir. Bu şekilde iki ticari işlemin birbiriyle ilişkilendirilmesine dayanan ticarete bağlı ticaret denmektedir. Finansal ödeme veya fon transferlerinin yer almadığı tek bir sözleşme ile gerçekleştirilen, eşit değerde olduğu kabul edilen iki mal grubunun doğrudan ve eş zamanlı olarak yer değiştirildiği işlemlerdir. Takas sözleşmeleri aynı müşteri ile uzun vadeli ve düzenli işlemleri değil,genellikle bir defaya mahsus işlemleri kapsamaktadır. Takas işlemi Özel Takas ve Bağlı Muamele olarak ikiye ayrılmıştır. İki ülke arasındaki işlemler “Takas”, ikiden fazla ülke arasındaki işlemler “ Bağlı Muamele” dir. Talepler, yabancı firma veya firmalar ile yapılan sözleşmeye ithalatçı ile yapılan sözleşmenin aslı ve yeminli tercüman tarafından yapılan Türkçe çevirisi “Bağlı Muamele veya Takas Başvuru Formu”ndan altı nüsha düzenleyerek müracaat yazısı ile ihracatçı birliklerine yapılır. İthal veya ihraç edilecek malın cinsi, GTİP miktarı, birim fiyatı, toplam değeri ve sözleşme süresini içermesi gerekmektedir. Takas veya bağlı muamele izinlerinin süresi 6 ayı aşmamak kaydıyla firmanın ibraz ettiği sözleşmede yer alan süre kadardır. İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği toplam 3 yıla kadar ek süre verebilir. 3 yılı aşan süre uzatım talepleri, Gümrük Müsteşarlığının görüşü alınarak Dış Ticaret Müsteşarlığınca, İhracatçı birlikleri Genel Sekreterliğinde sonuçlandırılır. Mal ve hizmet ihraç ve ithalinde karşılıklı olarak tarafların aynı gerçek veya tüzel kişiler olması halinde ihraca ve ithale konu olan malların bedellerinin herhangi bir para hareketi söz konusu olmaksızın kısmen veya tamamen birbirleriyle takas edilebilmesidir. İhracatçı, ihraç ettiği mal kadar ihraç hakkını kazandığı gibi, ithalatçıda ithal ettiği malın değeri kadar mal ithal etmek zorundadır. İhraç edilen malın tümüne veya bir bölümüne karşılık mal alındığı bir ticaret şeklidir. İhraç veya ithal edilen mal, hizmet veya teknoloji transferi bedelinin kısmen veya tamamen mal, hizmet, teknoloji transferi, veya kısmen döviz ile karşılandığı bir ödeme şeklidir. ülkeler arasındaki iki yanlı ticaret anlaşmalarının temelde malla ödemeyi öngören bir türüdür. Kliringde anlaşmalı ülkeler arasında ithalat ve ihracat işlemleri döviz kullanılmadan mahsup ve takas yoluyla ve kliring kurumları aracılığıyla gerçekleştirilir. Kliring kurumları merkez bankası ya da kliring ofisidir. Kliring anlaşması imzalayan ülkelerde ithalatçılar ithal ettikleri malların bedelini kendi ülkelerinde ulusal paralarıyla öderler. Bu paralar anlaşmalı ülkeye ihracatta bulunmuş kişilere alacaklarının ödenmesinde kullanılır. Böylece dövizle ödeme yapma zorunluluğu ortadan kalkar. Kliring uygulaması daha çok mallarını serbest dövizle satamayan ülkelerin başvurduğu bir yoldur ve çoğu durumda bir ülkenin dış ticaretini gittikçe bağımlı kıldığı için tercih edilmez. Kliring anlaşmaları genellikle kısa dönemler (genelde 1 yıl) için yapılır. Dönem sonunda iki ülke arasındaki ihracat ve ithalat birbirine eşitlenmediği takdirde yani taraflardan birinin alacaklı veya borçlu olması durumunda hesapların altın veya konvertibl dövizlerle denkleştirilmesi gerekmektedir. Döviz fiyatları değişmediğinden milli para değerini kaybetmez. Gelişmiş ülkeler ihracat imkanları bulur. İthalatın artması ihracatı özendirebilir. Ödemeler bilançosu açık veren ülkeler, mallarla mübadele edildiğinde dövizlerden tasarruf sağlamış olurlar. Ödemelerin garantisi olması ihracatçıyı uyarır harekete geçirir. İç fiyatlar yükselir pahalılık başlar. İthalat ve ihracat tek piyasaya bağlandığı için serbest piyasadan daha ucuza mal alma imkanı ortadan kalkar. İthalatçılar borçlarını ödemezlerse donmuş alacaklar meydana gelir ki buna Blokaj denir. Böyle bir durum takas durumu için söz konusu değildir. Blokaj yüzünden alacaklar hemen ödenmemektedir. Satıcının ihracat sözleşmesindeki değerin belirli bir yüzdesindeki malı karşı taraftan ya bizzat satın alması ya da satışın bir üçüncü tarafça gerçekleştirilmesini sağlamaya dayanan bir işlemdir. Takasın en yaygın kullanılan şeklidir. Karşı ticarette ihracatçının böyle bir taahhüde girmeden önce üçüncü tarafla anlaşması gerekir. Anlaşma yapılmadan önce, dünya piyasaları hakkında çok iyi bir bilgi ile birlikte, anlaşılacak şartların çok dikkatli bir biçimde değerlendirilmesi gerekir. Karşı alım uygulamasına örnek olarak ; Türkiye ile Rusya arasında 1984 yılında imzalanan doğal gaz anlaşması verilmektedir. Bu anlaşmaya göre, Türkiye Rusya’dan alacağı doğal gaz bedelini serbest dövizle ödeyecek, ancak Rusya da bu dövizlerin %35’i oranında Türkiye’den ihraç malı satın alacak ve diğer %35’i ile de ülkesinde iş yapan Türk müteahhitlerine ödemede bulunacaktır. İhraç edilen mal bedelinin tümünü veya bir kısmını mal karşılığı alması anlamına gelmektedir. Dengeleme anlaşmaları, genellikle sanayileşmiş ülkelerin, uçak, askeri malzeme, nükleer santral ve elektronik tesisler gibi ileri teknoloji ve büyük yatırım gerektiren alanlarda satışlarını gerçekleştirmek için başvurulan yoldur. Böylece, alıcı ülkeler açısından birtakım sanayilerin kurulması veya savunma gücünün arttırılması sağlanmış olur. Dengeleme anlaşmalarının ortaya çıkış nedeni satıcı firmalar arasındaki rekabettir. Az gelişmiş ülkelerde bazı büyük sanayi tesislerinin kurulması istihdamın arttırılması ve modern teknoloji ithali gibi yararları vardır. Tam Dengeleme , Kısmi Dengeleme şeklinde iki kısıma ayrılır. Üçlü Ticaret : Bir ülke tarafından ödenecek hesabın başka bir ya da daha fazla ülkeye transfer edildiği işlemdir. Geri Alım : Dengelemenin bir başka şeklidir. Burada ihraç edilen malların bedeli, bu mallar vasıtasıyla gerçekleştirilecek üretimin satın alınmasıyla ödenmektedir. Örnek verecek olursak, Rusya’nın Türkiye’de kurduğu İskenderun Demir Çelik Fabrikaları, Seydişehir Alüminyum Tesisi ve Orhaneli Termik Santrali gibi tesisler geri alım modeline dayanır. Döviz talebini sınırlandırması yüzünden daralan dış ticaret ilişkilerini genişletir ve döviz sıkıntısının doğurduğu ticaret güçlüklerini azaltır. İhracatçı, uzun süre beklemeden parasını hemen alabilir. Satılması güç ve fiyatları yüksek olan malların ihraç imkanlarını kolaylaştırır. Karşı ticaret, sözleşme için yapılan görüşmelerden işlemlerin gerçekleştirilmesine kadar geçen sürede tüm aşamaları önemli bir bürokratik faaliyet doğurur. Karşı ticarete konu olan mallar genellikle düşük kaliteli ve göreceli olarak pahalıdır. Dünya piyasalarında talebi yüksek olanlar mal veya hizmetler zaten serbest döviz karşılığında satılırlar. Karşı ticaretin geleneksel şekilleri olan takas ve kliring, ödemelerin çok yanlı denkleştirilmesine olanak vermemektedir. Buda ticaretin normal gelişmesini engeller. Çok yanlı denkleştirmenin bulunmaması ve karşılaştırmalı üstünlük teorisinin gösterdiği yönde uzmanlaşmanın engellenmesi dünya kaynaklarının verimliliğini düşürür. Takas yoluyla ticaret yapılabilmesi için ülkelerin karşılıklı olarak birbirlerine mal satıp, mal satın almaları gerekir. Bu mallar daha sonra bir aracı firma yoluyla düşük fiyatlardan üçüncü ülkelerde pazarlanır. Bu durumda söz konusu 3. ülkelere mal ihraç eden asıl ülke, oralarda daha düşük fiyatlardan satılan kendi mallarının rekabeti ile karşı karşıya gelmiş olabilir. Karşı ticaretin faydaları ve sakıncaları nelerdir 3 er madde yazınız