1 3. ÜNİTE YA İSTİKLAL YA ÖLÜM #isakozan

advertisement
3. ÜNİTE
YA İSTİKLAL YA ÖLÜM
KURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHELER
Doğu Cephesi: Ermenilere karşı açılmıştır. TBMM bu
cephede Ermenilere karşı, Osmanlı’dan kalma düzenli
ordu ile (Kazım Karabekir’e bağlı 15. Kolordu)
savaşmıştır.
#isakozan
Fransızların Ermenilerle birlik olarak Türk halkını
yok etmeye kalkışması üzerine, bölgede Kuvayı Milliye
birlikleri ortaya çıktı ve direnişler başladı.
Maraş’ta Sütçü İmam, Antep’te Üsteğmen Şahin
Bey, Urfa’da Yüzbaşı Ali Saip Bey halka liderlik
yapmışlardır.
Fransa, Güney Cephesi’ndeki bu halk direnişi
karşısında burada tutunamayacağını anlamış ve
Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra TBMM
Hükümeti ile Ankara Antlaşması’nı (20Ekim 1921)
imzalayarak Hatay dışında işgal ettiği yerlerden
çekilmiştir.
Güney Cephesi Antep, Urfa, Maraş, Adana ve Hatay
Güney Cephesi: Güneydoğu Anadolu ve Çukurova’da
Kuvayı Milliye birlikleri ile Fransız-Ermeni işbirliğine
karşı mücadele edilmiştir.
Batı Cephesi: Yunanlılara (dolayısıyla da İngiltere’ye)
karşı açılan cephedir. Bu cephede TBMM tarafından
kurulan düzenli ordu kullanılmıştır.
yörelerini kapsamaktadır.
Bir de iç cephe olarak adlandırılan İstanbul
Hükümeti’ne ve padişaha karşı ulusal egemenlik
mücadelesi verilmiştir.
3) BATI CEPHESİ
İzmir’in işgali (15Mayıs1919) üzerine açılmıştır.
Kurtuluş Savaşı’nın kaderinin belirlendiği cephedir.
Bu cephede Yunanlılara ve onların en büyük
destekçisi olan İngilizlere karşı dolaylı bir mücadele
verilmiştir.
Yunanlıların asıl amacı, öncelikle Sevr’i kabul
ettirmek, sonrasında da antlaşmayı uygulamaya
koydurmaktır.
Batı cephesi, Kurtuluş Savaşının en uzun süren ve en
şiddetli savaşların yapıldığı cephesidir.
Bu cephedeki savaşlar 11 Ekim 1922’de Mudanya
Ateşkes Antlaşmasıyla sona ermiştir.
Kurtuluş Savaşı’nda İngiltere ve İtalya ile sıcak
savaş yapılmamıştır.
1) DOĞU CEPHESİ:
TBMM, Osmanlı Devleti’nden kalma 15.Kolordunun
başına Kazım Karabekir’i Doğu Cephesi Komutanı
olarak atadı.
Böylece ilk askeri cephe açıldı ve Ermenilere savaş
ilan edildi.
Doğu Cephesi birlikleri Sarıkamış ve Kars çevresini
kurtararak Gümrü’ye kadar ilerlediler. Zor durumda
kalan Ermeniler ateşkes istediler. Ateşkesin ardından
Ermenilerle Gümrü Antlaşması imzalandı.
SONUÇLARI
TBMM’nin imzaladığı ilk antlaşmadır.
TBMM’nin ilk askeri ve uluslararası alandaki ilk siyasi
başarısıdır.
TBMM’yi ve Misakı Milliyi tanıyan ilk devlet
Ermenistan olmuştur.
Sevr’i geçersiz sayan ilk uluslararası siyasi belgedir.
Doğu Cephesi ilk çözüme kavuşan cephe olup
bölgedeki birlikler Batı ve Güney cephelerine
kaydırılarak bu cephelerin güçlenmesi sağlanmıştır.
I.İNÖNÜ SAVAŞI (6-10 OCAK1921)
Yunanlılar için savaşın sebepleri:
TBMM Hükümeti’ne Sevr’i zorla kabul ettirmek
Ankara’yı ele geçirip TBMM’yi dağıtmak ve Milli
Mücadele’yi engellemek.
Yeni kurulan düzenli Türk ordusunu fazla
güçlenmeden ortadan kaldırmak.
Savaşın sonuçları:
İsmet Paşa komutasındaki ordumuz,Yunan ordusunu
mağlup etmiştir.
TBMM’nin kurduğu düzenli orduların Batı
Cephesi’ndeki ilk başarısıdır.
Türk milletinin TBMM’ye ve düzenli orduya olan
güveni artmış, askere kayıt olanların sayısı artmıştır.
2) GÜNEY CEPHESİ
Mondros Ateşkes Antlaşmasından İngilizler Hatay,
Antep, Maraş, Adana ve Urfa illerini işgal etmişse
de daha sonra Fransa ile bir antlaşma imzalayarak
buraları Fransızlara bıraktılar.
1
Yeni Türk Devleti’nin ilk Anayasası (Teşkilatı Esasiye
Kanunu) kabul edilmiştir.
İstiklal Marşı kabul edilmiştir.
İtilaf Devletleri TBMM'yi Londra Konferansı'na
çağırdılar.
Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalandı.
Afganistan ile Dostluk Antlaşması imzalandı.
TBMM’nin; Doğu’da Ermenileri yenilgiye uğratması,
I. İnönü Savaşı’nı kazanması ve İtilaf Devletleri
tarafından Londra Konferansı’na çağırılması Sovyet
Rusya’nın TBMM ile ilişki kurmasında etkili olmuştur.
TBMM Hükümeti ile Sovyet Rusya arasında
Moskova Antlaşması’nın imzalanmasında;
İki yeni devletin de düşmanlarının ortak (İtilaf
Devletleri) olması,
Türkiye ile Sovyet Rusya’nın diplomasi alanında
birbirine ihtiyaç duyması,
Rusya’nın, Yeni Türk Devleti’nin Batılı büyük
devletlerle yakınlaşmasını istememesi,
TBMM’nin Sovyet Rusya gibi büyük Batılı bir
devletin siyasal ve ekonomik dış desteğini sağlama
düşüncesi etkili olmuştur.
LONDRA KONFERANSI (23 ŞUBAT - 12 MART 1921)
I. İnönü Savaşı’nın kazanılması ve TBMM’nin Sovyet
Rusya’ya yakınlaşması üzerine İtilaf Devletleri
tarafından düzenlenmiş bir konferanstır.
Amaç; Sevr’i biraz yumuşatarak TBMM’ye
kabul ettirebilmek ve Yunan ordusuna toparlanması
için zaman kazandırmaktır.
İtilaf Devletleri, TBMM’yi resmen tanımamak için
görüşmelere sadece İstanbul Hükümeti’ni çağırdılar.
İstanbul’dan gelecek görüşmeciler içinde TBMM’yi
temsilen bir delegenin bulunabileceğini söylediler.
Mustafa kemal bu durumu kabul etmeyince İtilaf
Devletleri, İtalya’nın aracılığıyla TBMM Hükümeti’ni
konferansa resmen çağırmak zorunda kalmışlardır.
MADDELERİ
1- Her devlet (taraflar) kendi geleceğine kendisi
karar verecektir.
Bu madde ile Sovyet Rusya ve TBMM Hükümeti,
birbirlerinin bağımsızlıklarına saygılı olacaklarına
dair güvence vermiştir.
2- Taraflardan birinin tanımadığı uluslararası bir
antlaşmayı diğeri de tanımayacaktır.
Bu madde iki hükümetin uluslararası siyasette
birlikte hareket edeceği anlamını taşır.
Bu madde ile Sovyet Rusya Misakı Milli’yi tanımış
ve Sevr Antlaşması’nı reddetmiştir.
3- Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya’sı arasında
imzalanan bütün antlaşmalar geçersiz sayılacaktır.
Bu madde iki ülkede de köklü rejim değişikliği
olduğunu gösterir.
4- Batum’un Gürcistan’a bırakılması şartıyla Sovyet
Rusya Gümrü Antlaşması’nı ve Doğu sınırını
tanıyacaktır.
Batum, Misakı Milli’den verilen ilk tavizdir.
Kurtuluş Savaşı süresince dış yardımın büyük
çoğunluğu Sovyet Rusya tarafından yapılmıştır.
Bu yardımlarla TBMM ordularının lojistik* eksiklikleri
giderilmiştir.
*Lojistik: Askeri birliklerde, ordunun taşınması, silah,
cephane, gıda ihtiyaçlarının ve sağlık hizmetlerinin
karşılanması.
Önemi:
İlk defa bir büyük Batılı devlet TBMM’yi ve
Misakı Milliyi tanımıştır.
Sovyet Rusya TBMM’yi ve Misak-ı Milliyi tanıyan
ilk Avrupalı devlettir.
Doğu Cephesi güvenlik altına alındı ve buradaki
birliklerimiz diğer cephelere kaydırılmıştır.
TBMM Hükümeti aradığı siyasi ve ekonomik dış
desteği bulmuştur.
Böylece TBMM Hükümeti, İtilaf Devletleri
tarafından hukuken ilk defa tanınmış oldu.
İtilaf Devletleri’nin, Londra Konferansı’na hem
Osmanlı Hükümeti’ni hem de TBMM Hükümeti’ni
çağırmalarının amacı,
iki hükümet arasındaki
görüş ayrılıklarından yararlanmak istemeleridir.
TBMM bu konferanstan Türklerin lehine bir karar
çıkmayacağını bildiği halde;
Türk ulusunun haklı davasını ve Misakı Milli’yi
dünyaya duyurmayı,
İtilaf Devletleri’nin “Türkler barışa yanaşmıyor” gibi
propagandalarına engel olmayı,
Türk ulusunun yasal temsilcisinin TBMM olduğunu ve
TBMM’nin hukuksal varlığını kanıtlamayı amaçlamıştır.
Konferansın önemi:
İtilaf Devletleri, TBMM Hükümeti’ni toplantıya
çağırmakla TBMM’nin varlığını ilk kez resmen ve
hukuken tanımışlardır.
TBMM, Misakı Milli’yi dünya kamuoyuna duyurmayı
başarmıştır.
Sevr Antlaşması’nda değişiklik gündeme gelmesi Milli
Mücadele hareketinin başarıya doğru gittiğini ortaya
koymuştur.
MOSKOVA ANTLAŞMASI (16 MART1921)
TBMM ile siyasi ilişki kuran ilk devlet Sovyet Rusya
olmuştur.
2
Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi komutanlığına
çektiği kutlama telgrafında: “Siz orada yalnız düşmanı
değil, aynı zamanda Türk Milleti’nin makûs (kötü giden)
talihini de yendiniz.” diyerek zaferin önemini
vurgulamıştır.
İtalyanlar Anadolu’da işgal ettiği yerleri boşaltmaya
başlamışlardır.
İnönü Savaşları’nın Kurtuluş Savaşı’ndaki başlıca rolü,
düşmanı oyalamak ve zaman kazanmak olmuştur.
AFGAN DOSTLUK ANTLAŞMASI (1Mart1921)
Londra Konferansı devam ederken Sovyet Rusya’da
bulunan elçilik heyetimiz Moskova’da bulunan
Afganistan temsilcileriyle de bir antlaşma
imzalamıştır.
Bu antlaşmayla;
Afganistan, TBMM Hükümeti’nin, TBMM de
Afganistan’ın bağımsızlığını tanımıştır.
Türkiye’nin kültürel yardım amacıyla Afganistan’a en
az beş yıl kalmak şartıyla öğretmenler ve subaylar
göndermesi karara bağlanmıştır.
Bu antlaşma ile Yeni Türk Devleti’ni tanıyan ilk İslam
Devleti Afganistan olmuştur. Bu antlaşma aynı
zamanda TBMM’nin dünya kamuoyunda tanınmasına
yardımcı olmuştur.
KÜTAHYA-ESKİŞEHİR SAVAŞLARI
(10-24TEMMUZ1921)
Yunanlılar, İnönü Savaşları’nın intikamını almak,
TBMM Hükümeti’ni ortadan kaldırıp Milli Mücadele
hareketini engellemek, Sevr Barışı’nı Türk milletine
kabul ettirmek amacıyla İngiltere’den aldıkları silah ve
askeri malzemelerle yeni bir saldırı için tekrar
hazırlıklara başladılar.
10 Temmuz 1921 günü üstün kuvvetlerle Eskişehir ve
Afyon yönünde saldırı başlatan Yunanlılar, Türk
ordusunu geri çekilmeye zorladılar (aldığımız ilk ve tek
yenilgi).
Bu yenilgi üzerine Türk kuvvetleri Mustafa Kemal
Paşa’nın emriyle;
Yeniden toparlanmak için zaman kazandırmak,
Düşmanla arasında doğal bir engel oluşturmak,
Yunan kuvvetlerini ordu merkezlerinden
uzaklaştırmak,
Taarruz gücüne erişebilmek için ihtiyaçlarını
karşılamak ve eksikliklerini gidermek amacıyla
Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmiştir.
İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ 12 Mart 1921
Batı Cephesi’nde, düzenli ordunun kazandığı Birinci
İnönü zaferinin sevinci, ülkenin her yanında
kutlanırken millî duyguları uyandıracak bir bağımsızlık
marşına ihtiyaç duyuldu.
Bu marş, milletimizin bağımsızlığını ifade etmeli;
halkı coşturmalıydı. Bu amaçla bir milli marş yazılması
kararlaştırıldı.
Millî Eğitim Bakanlığı, konuyla ilgili bir yarışma
düzenledi. Yarışmaya, 724 eser katıldı. Fakat millî
marş için yazılan eserlerin hiçbiri yeterli bulunmadı.
Para ödülü konulduğu için yarışmaya katılmayan
Mehmet Âkif’e para ödülünü istediği yardım
kuruluşuna bağışlayabileceği söylendi. Bunun üzerine
şair Mehmet Akif, millî marşımızı yazdı.
TBMM, 12 Mart 1921’de millî marşımızı kabul etti.
Önceleri değişik bestelerle okunan İstiklal Marşı
1930 yılında Osman Zeki Üngör tarafından yeniden
bestelendi.
Sonuçları:
Kütahya, Eskişehir ve Afyon Yunanlıların eline geçti.
Yunan ordusu Ankara’nın Polatlı ilçesine kadar ilerledi.
TBMM’de olumsuz tartışmalar yaşandı ve Mustafa
Kemal Paşa’ya karşı tepkiler yoğunlaştı.
TBMM’ye duyulan güven geçici bir süre de olsa
sarsıldı ve Meclis’in Kayseri’ye taşınması fikri
gündeme geldi. Fakat bu düşünce reddedildi.
II. İNÖNÜ SAVAŞI (23Mart -1Nisan 1921)
Sebepleri:
Londra Konferansı’ndan bir sonuç alınamaması,
Sevr’i TBMM’ye zorla kabul ettirmek,
Yunanlıların gücünü kanıtlamak istemesi
Yunanlılar 23 Mart’ta saldırıya geçmiş ancak başarılı
olamayarak geri çekilmek zorunda kalmışlardır.
Yunanlıların geri çekilmesinden sonra Aslıhanlar ve
Dumlupınar çevresinde Yunan kuvvetlerine taarruz
eden Türk birlikleri beklediği sonuçları alamamıştır.
Bu durum Türk ordusunun henüz taarruz gücüne
ulaşamadığını gösterir.
Sonuçları:
Halkın TBMM Hükümeti’ne ve düzenli orduya olan
güveni artmıştır.
Başkomutanlık Kanunu (5Ağustos1921)
Eskişehir-Kütahya Muharebeleri sonucunda, Türk
ordusunun Sakarya’nın doğusuna çekilmesi, TBMM’de
Mustafa Kemal’e yönelik tartışmaların başlamasına
neden oldu.
Mustafa Kemal, Meclisin tüm yetkilerinin üç aylık bir
süre için kendisine verilmesi şartıyla, Başkomutanlığı
kabul edeceğini belirtti.
Milletvekilleri Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutan
olması konusunda birleştiler. Mustafa Kemal Paşa’ya
karşı olanlar onun başarısızlığa uğrayacağını ve
yıpranacağını; sevenler ise, orduyu ve Türk ulusunu
3
içine düştüğü zor durumdan Mustafa Kemal Paşa’nın
kurtarabileceğini düşünüyorlardı.
Yoğun tartışmalardan sonra 5 Ağustos 1921’de kabul
edilen kanunla, Mustafa Kemal Paşa’ya Meclisin tüm
yetkileri verilerek (yasama, yürütme, yargı), üç aylık
bir süre için Başkomutan seçildi.
Silah yapımını bilen zanaatkârlar ordu hizmetine
girecektir. Eli silah tutan herkes orduya katılacaktır.
Bu yardımların mümkün olan en kısa sürede
toplanabilmesi için her ilçede bir “Tekalifi Milliye
Komisyonu” kurulacak ve bu komisyonların hızlı
çalışmasını sağlamak için de İstiklal Mahkemeleri
kurulacaktır.
Yeni Türk Devleti’nin gelirleri savaş giderlerini
karşılayamadığından bu durum Tekalifi Milliye Emirleri
çıkartılarak giderilmeye çalışılmıştır.
Tekalif-i Milliye Emirleri’nin yayınlanması, “Topyekun
Seferberlik” halinin başlatıldığını gösterir.
Böylece Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi
öncesinde istifa ederek ayrıldığı askerlik görevine
yeniden dönmüştür.
Mustafa Kemal Paşa’nın bu yetkiyi istemesindeki
temel amaç; hızlı karar alıp uygulayabilmek ve devlet
işlerinde tek başına hareket edebilmektir.
SANAT VE EDEBİYATTA KURTULUŞ SAVAŞI
Milli Mücadele edebiyat (roman, şiir) ve sanat (resim,
heykel) eserlerine de konu olmuştur.
Başta İstiklal Marşı olmak üzere bu dönemde yazılan
eserlerde Kurtuluş Savaşı anlatılmıştır.
Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlık yetkisi, daha
sonra süresiz hale getirilmiştir. Bu durum Meclisin
Mustafa Kemal Paşa’ya karşı güveninin arttığını
gösterir.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun YABAN (roman)
MAARİF KONGRESİ (SAVAŞA RAĞMEN EĞİTİM
KONGRESİ)
Atatürk eğitime büyük önem vermiş, eğitimin bir
milletin geleceği üzerinde büyük rol oynadığına
inanmıştır.
Atatürk’e “Savaşın yoğunlaşacağı anlaşılan bir sırada
böyle bir toplantı size ayak bağı olabilir. Uygun
görürseniz erteleyelim” denilmesine rağmen
“Cahillikle, ilkellikle savaş, düşmanla savaştan daha az
önemli değildir. Toplantıya katılacağım ve
konuşacağım.” demiştir.
Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra yeni Türk
devletinin eğitim politikasının nasıl olacağı bu
kongrede belirlenmiştir.
Kütahya-Eskişehir Savaşlarının en yoğun olduğu
günlerde böyle bir toplantının yapılmış olması
Atatürk’ün eğitime verdiği önemi göstermektedir.
Halide Edip Adıvar’ın TÜRKÜN ATEŞLE
İMTİHANI, ATEŞTEN GÖMLEK (roman)
Samim Kocagöz’ün DOLUDİZGİN (roman)
Halil Dikmen İSTİKLAL HARBİNDE KADINLAR
(tablo)
İbrahim Çallı KURTULUŞ SAVAŞI’NDA
ZEYBEKLER(tablo)
SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ
(23AĞUSTOS–12EYLÜL1921)
Sevr’i Türklere zorla kabul ettirmek,
Ankara’yı alarak TBMM’yi ve Milli Hareketi yok
etmek amacıyla Yunan ordusu 23 Ağustos 1921’de
Sakarya Nehri’nin doğusuna geçerek Türk mevzilerine
saldırısıyla savaş başladı.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa; “Hattı müdafaa
yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.
Vatanın her karış toprağı, kanla ıslanmadıkça
bırakılamaz.” emrini vererek savaşın planını
açıklamıştır.
Bu savaş taktiği ile klasik cephe savaşı yerine
“topyekun Savaş” taktiği uygulanmıştır.
Yunanlıların saldırı gücü kırılmış, geri çekilmeye
zorlanan Yunanlılar 12 Eylül 1921’de bozguna
uğratılmıştır. Bu tarihte Sakarya Irmağı’nın doğusu
düşmandan tamamen temizlenmiştir.
TEKALİFİ MİLLİYE EMİRLERİ
(MİLLİ YÜKÜMLÜLÜKLER)
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa; ordunun acil
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yetkisini kullanarak,
Tekalifi Milliye Emirleri’ni yayınlamıştır.
Her aile bir çift çorap, çarık, çamaşır ile bir elbise
verip bir askeri giydirecektir.
Kamyon lastiği satanların ve akaryakıt istasyonları
olanların mallarının % 40’na bedeli sonradan ödenmek
üzere el konulacaktır.
Herkes elindeki tüm silah ve cephaneyi üç gün
içerisinde orduya teslim edecektir.
Ulaşım aracı olanlar, ayda 100 km’lik mesafe için
savaş araç ve gereci taşıyacaktır.
ULUSAL SONUÇLARI (YURT İÇİNDEKİ)
4
Yunan ordusunun saldırı gücü kırılarak savunma
durumuna çekilmesi sağlandı. Türk ordusu taarruz
konumuna geldi.
Türk ordusunun 1683 II. Viyana Kuşatmasından beri
Avrupa karşısında devam eden gerileyişi ve çözülüşü
sona erdi.
TBMM, Mustafa Kemal Paşa’ya “Mareşallik” rütbesi
ve “Gazilik” unvanı verdi.
ULUSLARARASI ALANDAKİ SONUÇLARI
(DIŞ SİYASETTEKİ)
İtalyanlar, Anadolu’da işgal ettikleri yerlerden
tamamen çekildiler.
Yunanlıların Sevr’i uygulamada başarılı olamayacağını
anlayan İngilizler, askeri yardımı kesmişlerdir.
İtilaf Devletleri arasındaki görüş ayrıkları iyice arttı
ve birlik tamamen bozuldu.
Türk Ordusu’nun taarruz hazırlıkları uzun sürünce
Meclis’te Başkomutan’a karşı olumsuz tavırlar ve
muhalefet başladı.
Taarruzu kasten geciktirme ve Meclisi oyalamayla
suçlanan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Meclise
gelerek yaptığı konuşmada; “Efendiler bizim de
amacımız taarruzdur. Fakat yarı hazırlanmış bir
orduyla taarruz etmek, kaybedilmiş bir savaştan daha
kötü sonuçlar doğurabilir.” diyerek hazırlıkların
sürdüğünü vurgulamış ve muhalefeti
etkisizleştirmiştir.
Ayrıca kendisine yönelik eleştirilere; “Efendiler
böylesine kritik bir ortamda ordumuz başsız
bırakılamaz. Bu bakımdan Başkomutanlığı bırakmadım,
bırakamam ve bırakmayacağım.” demiştir.
20 Temmuz 1922’de “Başkomutanlık Yasası”nın
yürürlük süresinin tekrar uzatılması gündeme
geldiğinde, Meclis, Başkomutanlığın süresiz olarak
Mustafa Kemal’de kalmasına karar vermiştir.
Meclisin bu tutumu Mustafa Kemal’e duyulan güvenin
arttığını gösterir.
Sovyet Rusya’nın isteği ile Kafkas Cumhuriyetleri ile
(Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan) TBMM
Hükümeti arasında KARS ANTLAŞMASI imzalandı.
Buna göre; Doğu sınırımız kesin olarak çizilmiştir.
Moskova Antlaşması’nın onaylanması niteliğindedir.
20 Ağustos 1922’de Genelkurmay Başkanı Fevzi
Çakmak ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile
birlikte Akşehir’e gelen Mustafa Kemal Paşa, ordu
birliklerine saldırı planını açıkladı: “Yunan ordusu ani
bir baskınla çevrilecek ve imha edilecektir.”
Türk ordusu çok sayıda subayını kaybettiği için
Sakarya Muharebesi “Subaylar Savaşı” olarak da
bilinir.
26 Ağustos 1922 sabahı taarruz günü olarak
kararlaştırıldı. Kumandanlık Karargâhı olarak da
Afyon’un Kocatepe ilçesi seçildi.
FRANSA ile TBMM Hükümeti arasında 20 Ekim
1921’de ANKARA ANTLAŞMASI imzalandı.
Bu antlaşmaya göre;
İki taraf arasındaki silahlı mücadele sona erecek,
Fransızlar, Adana, Maraş, Antep ve Urfa’yı
boşaltacak,
Hatay Fransa’nın mandası Suriye’de kalacak fakat
bu bölgelerde dili Türkçe olan özel bir yönetim
kurulacak. Bu durum Hatay’da Türk kültürünün
korunmasını kolaylaştırmış ve Hatay’ın 1939’da
anavatana katılmasına katkı sağlamıştır.
26 Ağustos 1922 günü sabah saat 05:30’da yoğun
topçu atışıyla başlayan Türk taarruzu karşısında
Yunan siperleri altı saatte aşıldı ve Yunan ordusu
panik içinde kaçmaya başladı.
Süvari birliklerimiz kaçan Yunan ordusu Afyon’un
Dumlupınar bölgesinde kuşatıldı.
30 Ağustos 1922’de yapılan Başkomutanlık
(Dumlupınar) Meydan Muharebesi’nde Yunan
ordusunun büyük bir bölümü yok edildi.
Yunan Başkomutanı da savaşa katıldığı için bu
savaşa “Başkomutanlık Meydan Savaşı” adı
verilmiştir.
Hatay’ın Fransa’ya bırakılması Misakı Milliden
verilen ikinci tavizdir.
TBMM’yi ve Misakı Milliyi tanıyan ilk itilaf Devleti
Fransa’dır.
Hatay ve İskenderun dışında bugünkü Suriye
sınırımız çizildi.
Güney cephesi kapandı ve bundan sonra bütün
birliklerimiz Batı Cephesi’ne kaydırıldı.
Kaçan Yunan askerlerinin İzmir ve çevresindeki
Yunan kuvvetleriyle birleşmesine engel olmak için
Atatürk’ün “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir,
ileri!” emrini alan kahraman Türk ordusu, 9 Eylül günü
İzmir’e, 11 Eylül günü Bursa’ya ve 18 Eylül günü
BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN
MUHAREBESİ
(26 AĞUSTOS – 18 EYLÜL 1922)
5
Balıkesir – Ayvalık’a (Çanakkale Boğazı’na) ulaşarak
tüm Batı Anadolu’yu düşmandan temizledi.
kabul etmesi, kendi iradesiyle hareket etmediğinin
bir göstergesidir.
Türk ordusunun Boğazlara (İstanbul’a) taarruz
edeceği telaşına kapılan İngilizler, hemen Mudanya
Mütarekesi sürecini başlattılar.
SONUÇLARI
Batı Anadolu Yunan işgalinden kurtarılmıştır.
Kurtuluş Savaşı’nın askeri safhası başarıyla
tamamlanmıştır.
Türk ordusu, işgal altındaki Marmara ve Trakya
Bölgesi’ne yönelince İngilizlerle ilk kez savaş ihtimali
doğmuştur.
Türk ordusunun kesin zaferi nedeniyle İtilaf
Devletleri TBMM’ye ateşkes teklifinde bulunmuşlar,
bunun sonucunda da Mudanya Ateşkesi imzalanmıştır.
MADDELERİ
Türk ve Yunan kuvvetleri arasındaki savaş sona
erecektir.
Yunanistan, 15 gün içinde Doğu Trakya’yı
(Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ) boşaltacaktır.
Bu madde ile buralar savaş yapılmadan kurtarılmıştır.
(diplomatik-siyasi başarı)
İstanbul ve Boğazlar, TBMM Hükümeti’ne
bırakılacaktır.
Bu madde Osmanlı Devleti’nin hukuken sona
erdiğinin bir göstergesidir.
Savaştaki üstün hizmetlerinden dolayı Fevzi
Çakmak’ın rütbesi “Mareşalliğe” yükseltilmiştir.
Büyük Taarruz, düzenli ordu savaşları içerisinde
farklı bir özelliğe sahiptir.
Tamamen taarruza ve vatan topraklarını kazanmaya
yöneliktir.
ATEŞKESİN ÖNEMİ VE SONUÇLARI
Türk Kurtuluş Savaşı’nın silahlı mücadele dönemi
sona erdi, diplomatik süreç başladı.
Doğu Trakya (Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ) ve
İstanbul savaş yapılmadan diplomatik yollarla
kurtarılmıştır.
Türk-Yunan mücadelesi kesin olarak sona
ermiştir.
Mudanya Ateşkesi ile Mondros Ateşkes Antlaşması
geçerliliğini kaybetmiştir.
MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASI
(11 EKİM 1922)
Ateşkesin İmzalanmasına Ortam Hazırlayan
Nedenler:
Yunanistan’ın Türk ordusu karşısında kesin olarak
yenilgiye uğraması
İngiltere’nin Türkiye ile yeni bir savaş olasılığı
karşısında yalnız kalması
İngiliz kamuoyunun sonu belirsiz bir savaş
istememesi
İngiliz dominyonlarından (sömürge) gelen yardımın
kesilmesi
Fransa ve İtalya’nın Türkiye’ye karşı yeniden
savaşa girmek istememesi
Mustafa Kemal’in diplomatik atağa geçerek Boğazlar
üzerinde olası bir savaşta, Sovyet Rusya’nın da
Türkiye’yi destekleyeceğini dünyaya ilan etmesi
İtilaf Devletleri (özellikle İngiltere ve İtalya), bu
antlaşmayı imzalamakla Yeni Türk Devleti’nin siyasi
varlığını tanımış oldular.
İngiltere’de Lloyd George Hükümeti (Türk
düşmanı) istifa etmiştir.
İsmet Paşa’nın Mudanya’da büyük bir diplomatik
zafer kazanarak, milli çıkarlarımızı korumuş olması,
Lozan Barış Görüşmeleri’ne de katılmasına zemin
hazırlamıştır.
Görüşmelere; İngiltere, Fransa, İtalya ve TBMM
Hükümeti adına General İsmet Paşa katılmıştır.
Yunan temsilcileri ateşkes görüşmelerine
katılmamış, görüşmelerde Yunanistan’ı İngiltere
temsil etmiştir.
3.ünite burada bitti.
4.ünitede görüşmek üzere…
Allaha emanet olun….
#isakozan
Yunanistan’ın görüşmelere katılmadığı halde alınan
kararları İngiltere’nin direktifleri doğrultusunda
6
Download