3. ÜNİTE YA İSTİKLAL YA ÖLÜM KURTULUŞ SAVAŞINDA CEPHELER Doğu Cephesi: Ermenilere karşı açılmıştır. TBMM bu cephede Ermenilere karşı, Osmanlı’dan kalma düzenli ordu ile (Kazım Karabekir’e bağlı 15. Kolordu) savaşmıştır. #isakozan Fransızların Ermenilerle birlik olarak Türk halkını yok etmeye kalkışması üzerine, bölgede Kuvayı Milliye birlikleri ortaya çıktı ve direnişler başladı. Maraş’ta Sütçü İmam, Antep’te Üsteğmen Şahin Bey, Urfa’da Yüzbaşı Ali Saip Bey halka liderlik yapmışlardır. Fransa, Güney Cephesi’ndeki bu halk direnişi karşısında burada tutunamayacağını anlamış ve Sakarya Meydan Muharebesi’nden sonra TBMM Hükümeti ile Ankara Antlaşması’nı (20Ekim 1921) imzalayarak Hatay dışında işgal ettiği yerlerden çekilmiştir. Güney Cephesi Antep, Urfa, Maraş, Adana ve Hatay Güney Cephesi: Güneydoğu Anadolu ve Çukurova’da Kuvayı Milliye birlikleri ile Fransız-Ermeni işbirliğine karşı mücadele edilmiştir. Batı Cephesi: Yunanlılara (dolayısıyla da İngiltere’ye) karşı açılan cephedir. Bu cephede TBMM tarafından kurulan düzenli ordu kullanılmıştır. yörelerini kapsamaktadır. Bir de iç cephe olarak adlandırılan İstanbul Hükümeti’ne ve padişaha karşı ulusal egemenlik mücadelesi verilmiştir. 3) BATI CEPHESİ İzmir’in işgali (15Mayıs1919) üzerine açılmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın kaderinin belirlendiği cephedir. Bu cephede Yunanlılara ve onların en büyük destekçisi olan İngilizlere karşı dolaylı bir mücadele verilmiştir. Yunanlıların asıl amacı, öncelikle Sevr’i kabul ettirmek, sonrasında da antlaşmayı uygulamaya koydurmaktır. Batı cephesi, Kurtuluş Savaşının en uzun süren ve en şiddetli savaşların yapıldığı cephesidir. Bu cephedeki savaşlar 11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Antlaşmasıyla sona ermiştir. Kurtuluş Savaşı’nda İngiltere ve İtalya ile sıcak savaş yapılmamıştır. 1) DOĞU CEPHESİ: TBMM, Osmanlı Devleti’nden kalma 15.Kolordunun başına Kazım Karabekir’i Doğu Cephesi Komutanı olarak atadı. Böylece ilk askeri cephe açıldı ve Ermenilere savaş ilan edildi. Doğu Cephesi birlikleri Sarıkamış ve Kars çevresini kurtararak Gümrü’ye kadar ilerlediler. Zor durumda kalan Ermeniler ateşkes istediler. Ateşkesin ardından Ermenilerle Gümrü Antlaşması imzalandı. SONUÇLARI TBMM’nin imzaladığı ilk antlaşmadır. TBMM’nin ilk askeri ve uluslararası alandaki ilk siyasi başarısıdır. TBMM’yi ve Misakı Milliyi tanıyan ilk devlet Ermenistan olmuştur. Sevr’i geçersiz sayan ilk uluslararası siyasi belgedir. Doğu Cephesi ilk çözüme kavuşan cephe olup bölgedeki birlikler Batı ve Güney cephelerine kaydırılarak bu cephelerin güçlenmesi sağlanmıştır. I.İNÖNÜ SAVAŞI (6-10 OCAK1921) Yunanlılar için savaşın sebepleri: TBMM Hükümeti’ne Sevr’i zorla kabul ettirmek Ankara’yı ele geçirip TBMM’yi dağıtmak ve Milli Mücadele’yi engellemek. Yeni kurulan düzenli Türk ordusunu fazla güçlenmeden ortadan kaldırmak. Savaşın sonuçları: İsmet Paşa komutasındaki ordumuz,Yunan ordusunu mağlup etmiştir. TBMM’nin kurduğu düzenli orduların Batı Cephesi’ndeki ilk başarısıdır. Türk milletinin TBMM’ye ve düzenli orduya olan güveni artmış, askere kayıt olanların sayısı artmıştır. 2) GÜNEY CEPHESİ Mondros Ateşkes Antlaşmasından İngilizler Hatay, Antep, Maraş, Adana ve Urfa illerini işgal etmişse de daha sonra Fransa ile bir antlaşma imzalayarak buraları Fransızlara bıraktılar. 1 Yeni Türk Devleti’nin ilk Anayasası (Teşkilatı Esasiye Kanunu) kabul edilmiştir. İstiklal Marşı kabul edilmiştir. İtilaf Devletleri TBMM'yi Londra Konferansı'na çağırdılar. Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalandı. Afganistan ile Dostluk Antlaşması imzalandı. TBMM’nin; Doğu’da Ermenileri yenilgiye uğratması, I. İnönü Savaşı’nı kazanması ve İtilaf Devletleri tarafından Londra Konferansı’na çağırılması Sovyet Rusya’nın TBMM ile ilişki kurmasında etkili olmuştur. TBMM Hükümeti ile Sovyet Rusya arasında Moskova Antlaşması’nın imzalanmasında; İki yeni devletin de düşmanlarının ortak (İtilaf Devletleri) olması, Türkiye ile Sovyet Rusya’nın diplomasi alanında birbirine ihtiyaç duyması, Rusya’nın, Yeni Türk Devleti’nin Batılı büyük devletlerle yakınlaşmasını istememesi, TBMM’nin Sovyet Rusya gibi büyük Batılı bir devletin siyasal ve ekonomik dış desteğini sağlama düşüncesi etkili olmuştur. LONDRA KONFERANSI (23 ŞUBAT - 12 MART 1921) I. İnönü Savaşı’nın kazanılması ve TBMM’nin Sovyet Rusya’ya yakınlaşması üzerine İtilaf Devletleri tarafından düzenlenmiş bir konferanstır. Amaç; Sevr’i biraz yumuşatarak TBMM’ye kabul ettirebilmek ve Yunan ordusuna toparlanması için zaman kazandırmaktır. İtilaf Devletleri, TBMM’yi resmen tanımamak için görüşmelere sadece İstanbul Hükümeti’ni çağırdılar. İstanbul’dan gelecek görüşmeciler içinde TBMM’yi temsilen bir delegenin bulunabileceğini söylediler. Mustafa kemal bu durumu kabul etmeyince İtilaf Devletleri, İtalya’nın aracılığıyla TBMM Hükümeti’ni konferansa resmen çağırmak zorunda kalmışlardır. MADDELERİ 1- Her devlet (taraflar) kendi geleceğine kendisi karar verecektir. Bu madde ile Sovyet Rusya ve TBMM Hükümeti, birbirlerinin bağımsızlıklarına saygılı olacaklarına dair güvence vermiştir. 2- Taraflardan birinin tanımadığı uluslararası bir antlaşmayı diğeri de tanımayacaktır. Bu madde iki hükümetin uluslararası siyasette birlikte hareket edeceği anlamını taşır. Bu madde ile Sovyet Rusya Misakı Milli’yi tanımış ve Sevr Antlaşması’nı reddetmiştir. 3- Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya’sı arasında imzalanan bütün antlaşmalar geçersiz sayılacaktır. Bu madde iki ülkede de köklü rejim değişikliği olduğunu gösterir. 4- Batum’un Gürcistan’a bırakılması şartıyla Sovyet Rusya Gümrü Antlaşması’nı ve Doğu sınırını tanıyacaktır. Batum, Misakı Milli’den verilen ilk tavizdir. Kurtuluş Savaşı süresince dış yardımın büyük çoğunluğu Sovyet Rusya tarafından yapılmıştır. Bu yardımlarla TBMM ordularının lojistik* eksiklikleri giderilmiştir. *Lojistik: Askeri birliklerde, ordunun taşınması, silah, cephane, gıda ihtiyaçlarının ve sağlık hizmetlerinin karşılanması. Önemi: İlk defa bir büyük Batılı devlet TBMM’yi ve Misakı Milliyi tanımıştır. Sovyet Rusya TBMM’yi ve Misak-ı Milliyi tanıyan ilk Avrupalı devlettir. Doğu Cephesi güvenlik altına alındı ve buradaki birliklerimiz diğer cephelere kaydırılmıştır. TBMM Hükümeti aradığı siyasi ve ekonomik dış desteği bulmuştur. Böylece TBMM Hükümeti, İtilaf Devletleri tarafından hukuken ilk defa tanınmış oldu. İtilaf Devletleri’nin, Londra Konferansı’na hem Osmanlı Hükümeti’ni hem de TBMM Hükümeti’ni çağırmalarının amacı, iki hükümet arasındaki görüş ayrılıklarından yararlanmak istemeleridir. TBMM bu konferanstan Türklerin lehine bir karar çıkmayacağını bildiği halde; Türk ulusunun haklı davasını ve Misakı Milli’yi dünyaya duyurmayı, İtilaf Devletleri’nin “Türkler barışa yanaşmıyor” gibi propagandalarına engel olmayı, Türk ulusunun yasal temsilcisinin TBMM olduğunu ve TBMM’nin hukuksal varlığını kanıtlamayı amaçlamıştır. Konferansın önemi: İtilaf Devletleri, TBMM Hükümeti’ni toplantıya çağırmakla TBMM’nin varlığını ilk kez resmen ve hukuken tanımışlardır. TBMM, Misakı Milli’yi dünya kamuoyuna duyurmayı başarmıştır. Sevr Antlaşması’nda değişiklik gündeme gelmesi Milli Mücadele hareketinin başarıya doğru gittiğini ortaya koymuştur. MOSKOVA ANTLAŞMASI (16 MART1921) TBMM ile siyasi ilişki kuran ilk devlet Sovyet Rusya olmuştur. 2 Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi komutanlığına çektiği kutlama telgrafında: “Siz orada yalnız düşmanı değil, aynı zamanda Türk Milleti’nin makûs (kötü giden) talihini de yendiniz.” diyerek zaferin önemini vurgulamıştır. İtalyanlar Anadolu’da işgal ettiği yerleri boşaltmaya başlamışlardır. İnönü Savaşları’nın Kurtuluş Savaşı’ndaki başlıca rolü, düşmanı oyalamak ve zaman kazanmak olmuştur. AFGAN DOSTLUK ANTLAŞMASI (1Mart1921) Londra Konferansı devam ederken Sovyet Rusya’da bulunan elçilik heyetimiz Moskova’da bulunan Afganistan temsilcileriyle de bir antlaşma imzalamıştır. Bu antlaşmayla; Afganistan, TBMM Hükümeti’nin, TBMM de Afganistan’ın bağımsızlığını tanımıştır. Türkiye’nin kültürel yardım amacıyla Afganistan’a en az beş yıl kalmak şartıyla öğretmenler ve subaylar göndermesi karara bağlanmıştır. Bu antlaşma ile Yeni Türk Devleti’ni tanıyan ilk İslam Devleti Afganistan olmuştur. Bu antlaşma aynı zamanda TBMM’nin dünya kamuoyunda tanınmasına yardımcı olmuştur. KÜTAHYA-ESKİŞEHİR SAVAŞLARI (10-24TEMMUZ1921) Yunanlılar, İnönü Savaşları’nın intikamını almak, TBMM Hükümeti’ni ortadan kaldırıp Milli Mücadele hareketini engellemek, Sevr Barışı’nı Türk milletine kabul ettirmek amacıyla İngiltere’den aldıkları silah ve askeri malzemelerle yeni bir saldırı için tekrar hazırlıklara başladılar. 10 Temmuz 1921 günü üstün kuvvetlerle Eskişehir ve Afyon yönünde saldırı başlatan Yunanlılar, Türk ordusunu geri çekilmeye zorladılar (aldığımız ilk ve tek yenilgi). Bu yenilgi üzerine Türk kuvvetleri Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle; Yeniden toparlanmak için zaman kazandırmak, Düşmanla arasında doğal bir engel oluşturmak, Yunan kuvvetlerini ordu merkezlerinden uzaklaştırmak, Taarruz gücüne erişebilmek için ihtiyaçlarını karşılamak ve eksikliklerini gidermek amacıyla Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmiştir. İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ 12 Mart 1921 Batı Cephesi’nde, düzenli ordunun kazandığı Birinci İnönü zaferinin sevinci, ülkenin her yanında kutlanırken millî duyguları uyandıracak bir bağımsızlık marşına ihtiyaç duyuldu. Bu marş, milletimizin bağımsızlığını ifade etmeli; halkı coşturmalıydı. Bu amaçla bir milli marş yazılması kararlaştırıldı. Millî Eğitim Bakanlığı, konuyla ilgili bir yarışma düzenledi. Yarışmaya, 724 eser katıldı. Fakat millî marş için yazılan eserlerin hiçbiri yeterli bulunmadı. Para ödülü konulduğu için yarışmaya katılmayan Mehmet Âkif’e para ödülünü istediği yardım kuruluşuna bağışlayabileceği söylendi. Bunun üzerine şair Mehmet Akif, millî marşımızı yazdı. TBMM, 12 Mart 1921’de millî marşımızı kabul etti. Önceleri değişik bestelerle okunan İstiklal Marşı 1930 yılında Osman Zeki Üngör tarafından yeniden bestelendi. Sonuçları: Kütahya, Eskişehir ve Afyon Yunanlıların eline geçti. Yunan ordusu Ankara’nın Polatlı ilçesine kadar ilerledi. TBMM’de olumsuz tartışmalar yaşandı ve Mustafa Kemal Paşa’ya karşı tepkiler yoğunlaştı. TBMM’ye duyulan güven geçici bir süre de olsa sarsıldı ve Meclis’in Kayseri’ye taşınması fikri gündeme geldi. Fakat bu düşünce reddedildi. II. İNÖNÜ SAVAŞI (23Mart -1Nisan 1921) Sebepleri: Londra Konferansı’ndan bir sonuç alınamaması, Sevr’i TBMM’ye zorla kabul ettirmek, Yunanlıların gücünü kanıtlamak istemesi Yunanlılar 23 Mart’ta saldırıya geçmiş ancak başarılı olamayarak geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Yunanlıların geri çekilmesinden sonra Aslıhanlar ve Dumlupınar çevresinde Yunan kuvvetlerine taarruz eden Türk birlikleri beklediği sonuçları alamamıştır. Bu durum Türk ordusunun henüz taarruz gücüne ulaşamadığını gösterir. Sonuçları: Halkın TBMM Hükümeti’ne ve düzenli orduya olan güveni artmıştır. Başkomutanlık Kanunu (5Ağustos1921) Eskişehir-Kütahya Muharebeleri sonucunda, Türk ordusunun Sakarya’nın doğusuna çekilmesi, TBMM’de Mustafa Kemal’e yönelik tartışmaların başlamasına neden oldu. Mustafa Kemal, Meclisin tüm yetkilerinin üç aylık bir süre için kendisine verilmesi şartıyla, Başkomutanlığı kabul edeceğini belirtti. Milletvekilleri Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutan olması konusunda birleştiler. Mustafa Kemal Paşa’ya karşı olanlar onun başarısızlığa uğrayacağını ve yıpranacağını; sevenler ise, orduyu ve Türk ulusunu 3 içine düştüğü zor durumdan Mustafa Kemal Paşa’nın kurtarabileceğini düşünüyorlardı. Yoğun tartışmalardan sonra 5 Ağustos 1921’de kabul edilen kanunla, Mustafa Kemal Paşa’ya Meclisin tüm yetkileri verilerek (yasama, yürütme, yargı), üç aylık bir süre için Başkomutan seçildi. Silah yapımını bilen zanaatkârlar ordu hizmetine girecektir. Eli silah tutan herkes orduya katılacaktır. Bu yardımların mümkün olan en kısa sürede toplanabilmesi için her ilçede bir “Tekalifi Milliye Komisyonu” kurulacak ve bu komisyonların hızlı çalışmasını sağlamak için de İstiklal Mahkemeleri kurulacaktır. Yeni Türk Devleti’nin gelirleri savaş giderlerini karşılayamadığından bu durum Tekalifi Milliye Emirleri çıkartılarak giderilmeye çalışılmıştır. Tekalif-i Milliye Emirleri’nin yayınlanması, “Topyekun Seferberlik” halinin başlatıldığını gösterir. Böylece Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi öncesinde istifa ederek ayrıldığı askerlik görevine yeniden dönmüştür. Mustafa Kemal Paşa’nın bu yetkiyi istemesindeki temel amaç; hızlı karar alıp uygulayabilmek ve devlet işlerinde tek başına hareket edebilmektir. SANAT VE EDEBİYATTA KURTULUŞ SAVAŞI Milli Mücadele edebiyat (roman, şiir) ve sanat (resim, heykel) eserlerine de konu olmuştur. Başta İstiklal Marşı olmak üzere bu dönemde yazılan eserlerde Kurtuluş Savaşı anlatılmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlık yetkisi, daha sonra süresiz hale getirilmiştir. Bu durum Meclisin Mustafa Kemal Paşa’ya karşı güveninin arttığını gösterir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun YABAN (roman) MAARİF KONGRESİ (SAVAŞA RAĞMEN EĞİTİM KONGRESİ) Atatürk eğitime büyük önem vermiş, eğitimin bir milletin geleceği üzerinde büyük rol oynadığına inanmıştır. Atatürk’e “Savaşın yoğunlaşacağı anlaşılan bir sırada böyle bir toplantı size ayak bağı olabilir. Uygun görürseniz erteleyelim” denilmesine rağmen “Cahillikle, ilkellikle savaş, düşmanla savaştan daha az önemli değildir. Toplantıya katılacağım ve konuşacağım.” demiştir. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra yeni Türk devletinin eğitim politikasının nasıl olacağı bu kongrede belirlenmiştir. Kütahya-Eskişehir Savaşlarının en yoğun olduğu günlerde böyle bir toplantının yapılmış olması Atatürk’ün eğitime verdiği önemi göstermektedir. Halide Edip Adıvar’ın TÜRKÜN ATEŞLE İMTİHANI, ATEŞTEN GÖMLEK (roman) Samim Kocagöz’ün DOLUDİZGİN (roman) Halil Dikmen İSTİKLAL HARBİNDE KADINLAR (tablo) İbrahim Çallı KURTULUŞ SAVAŞI’NDA ZEYBEKLER(tablo) SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ (23AĞUSTOS–12EYLÜL1921) Sevr’i Türklere zorla kabul ettirmek, Ankara’yı alarak TBMM’yi ve Milli Hareketi yok etmek amacıyla Yunan ordusu 23 Ağustos 1921’de Sakarya Nehri’nin doğusuna geçerek Türk mevzilerine saldırısıyla savaş başladı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa; “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, kanla ıslanmadıkça bırakılamaz.” emrini vererek savaşın planını açıklamıştır. Bu savaş taktiği ile klasik cephe savaşı yerine “topyekun Savaş” taktiği uygulanmıştır. Yunanlıların saldırı gücü kırılmış, geri çekilmeye zorlanan Yunanlılar 12 Eylül 1921’de bozguna uğratılmıştır. Bu tarihte Sakarya Irmağı’nın doğusu düşmandan tamamen temizlenmiştir. TEKALİFİ MİLLİYE EMİRLERİ (MİLLİ YÜKÜMLÜLÜKLER) Başkomutan Mustafa Kemal Paşa; ordunun acil ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yetkisini kullanarak, Tekalifi Milliye Emirleri’ni yayınlamıştır. Her aile bir çift çorap, çarık, çamaşır ile bir elbise verip bir askeri giydirecektir. Kamyon lastiği satanların ve akaryakıt istasyonları olanların mallarının % 40’na bedeli sonradan ödenmek üzere el konulacaktır. Herkes elindeki tüm silah ve cephaneyi üç gün içerisinde orduya teslim edecektir. Ulaşım aracı olanlar, ayda 100 km’lik mesafe için savaş araç ve gereci taşıyacaktır. ULUSAL SONUÇLARI (YURT İÇİNDEKİ) 4 Yunan ordusunun saldırı gücü kırılarak savunma durumuna çekilmesi sağlandı. Türk ordusu taarruz konumuna geldi. Türk ordusunun 1683 II. Viyana Kuşatmasından beri Avrupa karşısında devam eden gerileyişi ve çözülüşü sona erdi. TBMM, Mustafa Kemal Paşa’ya “Mareşallik” rütbesi ve “Gazilik” unvanı verdi. ULUSLARARASI ALANDAKİ SONUÇLARI (DIŞ SİYASETTEKİ) İtalyanlar, Anadolu’da işgal ettikleri yerlerden tamamen çekildiler. Yunanlıların Sevr’i uygulamada başarılı olamayacağını anlayan İngilizler, askeri yardımı kesmişlerdir. İtilaf Devletleri arasındaki görüş ayrıkları iyice arttı ve birlik tamamen bozuldu. Türk Ordusu’nun taarruz hazırlıkları uzun sürünce Meclis’te Başkomutan’a karşı olumsuz tavırlar ve muhalefet başladı. Taarruzu kasten geciktirme ve Meclisi oyalamayla suçlanan Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Meclise gelerek yaptığı konuşmada; “Efendiler bizim de amacımız taarruzdur. Fakat yarı hazırlanmış bir orduyla taarruz etmek, kaybedilmiş bir savaştan daha kötü sonuçlar doğurabilir.” diyerek hazırlıkların sürdüğünü vurgulamış ve muhalefeti etkisizleştirmiştir. Ayrıca kendisine yönelik eleştirilere; “Efendiler böylesine kritik bir ortamda ordumuz başsız bırakılamaz. Bu bakımdan Başkomutanlığı bırakmadım, bırakamam ve bırakmayacağım.” demiştir. 20 Temmuz 1922’de “Başkomutanlık Yasası”nın yürürlük süresinin tekrar uzatılması gündeme geldiğinde, Meclis, Başkomutanlığın süresiz olarak Mustafa Kemal’de kalmasına karar vermiştir. Meclisin bu tutumu Mustafa Kemal’e duyulan güvenin arttığını gösterir. Sovyet Rusya’nın isteği ile Kafkas Cumhuriyetleri ile (Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan) TBMM Hükümeti arasında KARS ANTLAŞMASI imzalandı. Buna göre; Doğu sınırımız kesin olarak çizilmiştir. Moskova Antlaşması’nın onaylanması niteliğindedir. 20 Ağustos 1922’de Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile birlikte Akşehir’e gelen Mustafa Kemal Paşa, ordu birliklerine saldırı planını açıkladı: “Yunan ordusu ani bir baskınla çevrilecek ve imha edilecektir.” Türk ordusu çok sayıda subayını kaybettiği için Sakarya Muharebesi “Subaylar Savaşı” olarak da bilinir. 26 Ağustos 1922 sabahı taarruz günü olarak kararlaştırıldı. Kumandanlık Karargâhı olarak da Afyon’un Kocatepe ilçesi seçildi. FRANSA ile TBMM Hükümeti arasında 20 Ekim 1921’de ANKARA ANTLAŞMASI imzalandı. Bu antlaşmaya göre; İki taraf arasındaki silahlı mücadele sona erecek, Fransızlar, Adana, Maraş, Antep ve Urfa’yı boşaltacak, Hatay Fransa’nın mandası Suriye’de kalacak fakat bu bölgelerde dili Türkçe olan özel bir yönetim kurulacak. Bu durum Hatay’da Türk kültürünün korunmasını kolaylaştırmış ve Hatay’ın 1939’da anavatana katılmasına katkı sağlamıştır. 26 Ağustos 1922 günü sabah saat 05:30’da yoğun topçu atışıyla başlayan Türk taarruzu karşısında Yunan siperleri altı saatte aşıldı ve Yunan ordusu panik içinde kaçmaya başladı. Süvari birliklerimiz kaçan Yunan ordusu Afyon’un Dumlupınar bölgesinde kuşatıldı. 30 Ağustos 1922’de yapılan Başkomutanlık (Dumlupınar) Meydan Muharebesi’nde Yunan ordusunun büyük bir bölümü yok edildi. Yunan Başkomutanı da savaşa katıldığı için bu savaşa “Başkomutanlık Meydan Savaşı” adı verilmiştir. Hatay’ın Fransa’ya bırakılması Misakı Milliden verilen ikinci tavizdir. TBMM’yi ve Misakı Milliyi tanıyan ilk itilaf Devleti Fransa’dır. Hatay ve İskenderun dışında bugünkü Suriye sınırımız çizildi. Güney cephesi kapandı ve bundan sonra bütün birliklerimiz Batı Cephesi’ne kaydırıldı. Kaçan Yunan askerlerinin İzmir ve çevresindeki Yunan kuvvetleriyle birleşmesine engel olmak için Atatürk’ün “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emrini alan kahraman Türk ordusu, 9 Eylül günü İzmir’e, 11 Eylül günü Bursa’ya ve 18 Eylül günü BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBESİ (26 AĞUSTOS – 18 EYLÜL 1922) 5 Balıkesir – Ayvalık’a (Çanakkale Boğazı’na) ulaşarak tüm Batı Anadolu’yu düşmandan temizledi. kabul etmesi, kendi iradesiyle hareket etmediğinin bir göstergesidir. Türk ordusunun Boğazlara (İstanbul’a) taarruz edeceği telaşına kapılan İngilizler, hemen Mudanya Mütarekesi sürecini başlattılar. SONUÇLARI Batı Anadolu Yunan işgalinden kurtarılmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın askeri safhası başarıyla tamamlanmıştır. Türk ordusu, işgal altındaki Marmara ve Trakya Bölgesi’ne yönelince İngilizlerle ilk kez savaş ihtimali doğmuştur. Türk ordusunun kesin zaferi nedeniyle İtilaf Devletleri TBMM’ye ateşkes teklifinde bulunmuşlar, bunun sonucunda da Mudanya Ateşkesi imzalanmıştır. MADDELERİ Türk ve Yunan kuvvetleri arasındaki savaş sona erecektir. Yunanistan, 15 gün içinde Doğu Trakya’yı (Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ) boşaltacaktır. Bu madde ile buralar savaş yapılmadan kurtarılmıştır. (diplomatik-siyasi başarı) İstanbul ve Boğazlar, TBMM Hükümeti’ne bırakılacaktır. Bu madde Osmanlı Devleti’nin hukuken sona erdiğinin bir göstergesidir. Savaştaki üstün hizmetlerinden dolayı Fevzi Çakmak’ın rütbesi “Mareşalliğe” yükseltilmiştir. Büyük Taarruz, düzenli ordu savaşları içerisinde farklı bir özelliğe sahiptir. Tamamen taarruza ve vatan topraklarını kazanmaya yöneliktir. ATEŞKESİN ÖNEMİ VE SONUÇLARI Türk Kurtuluş Savaşı’nın silahlı mücadele dönemi sona erdi, diplomatik süreç başladı. Doğu Trakya (Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ) ve İstanbul savaş yapılmadan diplomatik yollarla kurtarılmıştır. Türk-Yunan mücadelesi kesin olarak sona ermiştir. Mudanya Ateşkesi ile Mondros Ateşkes Antlaşması geçerliliğini kaybetmiştir. MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASI (11 EKİM 1922) Ateşkesin İmzalanmasına Ortam Hazırlayan Nedenler: Yunanistan’ın Türk ordusu karşısında kesin olarak yenilgiye uğraması İngiltere’nin Türkiye ile yeni bir savaş olasılığı karşısında yalnız kalması İngiliz kamuoyunun sonu belirsiz bir savaş istememesi İngiliz dominyonlarından (sömürge) gelen yardımın kesilmesi Fransa ve İtalya’nın Türkiye’ye karşı yeniden savaşa girmek istememesi Mustafa Kemal’in diplomatik atağa geçerek Boğazlar üzerinde olası bir savaşta, Sovyet Rusya’nın da Türkiye’yi destekleyeceğini dünyaya ilan etmesi İtilaf Devletleri (özellikle İngiltere ve İtalya), bu antlaşmayı imzalamakla Yeni Türk Devleti’nin siyasi varlığını tanımış oldular. İngiltere’de Lloyd George Hükümeti (Türk düşmanı) istifa etmiştir. İsmet Paşa’nın Mudanya’da büyük bir diplomatik zafer kazanarak, milli çıkarlarımızı korumuş olması, Lozan Barış Görüşmeleri’ne de katılmasına zemin hazırlamıştır. Görüşmelere; İngiltere, Fransa, İtalya ve TBMM Hükümeti adına General İsmet Paşa katılmıştır. Yunan temsilcileri ateşkes görüşmelerine katılmamış, görüşmelerde Yunanistan’ı İngiltere temsil etmiştir. 3.ünite burada bitti. 4.ünitede görüşmek üzere… Allaha emanet olun…. #isakozan Yunanistan’ın görüşmelere katılmadığı halde alınan kararları İngiltere’nin direktifleri doğrultusunda 6