Türkiye`nin Doğu Akdeniz`den Dışlanması Çabaları Buraya kadar

advertisement
KHO SAVBEN-UGT DR-2008/2009 BAHAR DÖNEMİ
ULUSLARARASI HUKUKTA GÜNCEL SORUNLAR DERSİ
(DOÇ.DR. CANAN ATEŞ EKŞİ)
DOĞU AKDENİZ’DE DENİZ HUKUKU SORUNLARI:
KITA SAHANLIĞI VE MUHTEMEL MÜNHASIR EKONOMİK
BÖLGE UYGULAMALARI
Tnk.Bnb. Sami YILDIRIM
28 Mayıs 2009
Sunuş Sırası

Giriş: Doğu Akdeniz Bölgesi ve Önemi

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları

Hakkaniyet İlkelerine Göre Sınırlandırma

Türkiye ve KKTC’nin Politika ve Uygulamaları

Sonuç ve Öneriler
2
Giriş: Doğu Akdeniz Bölgesi
Yarı kapalı bir deniz olan Akdeniz, doğu ve batı havzaları
olmak üzere iki büyük havzadan oluşmaktadır. Doğu
Akdeniz Havzası, Batı Akdeniz Havzası’ndan Tunus’taki
Bon Burnu ile İtalya’da Sicilya Adası’nın batıya uzanan
ucunda Lilibeo Burnu arasında çizilen hat ile ayrılır.
Doğu Akdeniz, İtalya, Slovenya, Hırvatistan, BosnaHersek, Sırbistan, Arnavutluk, Yunanistan, Türkiye,
Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır, Libya ve Tunus 3
kıyıları ile çevrilidir.
Giriş: Doğu Akdeniz’in Önemi
Doğu Akdeniz; Cebelitarık, Süveyş ve Karadeniz üzerinden işleyen
deniz ticaretini denetleyebilen önemli bir coğrafyadır.
Diğer taraftan, Doğu Akdeniz’de yer alan deniz trafik hatları dünya
ticareti için hayati öneme sahiptir.
Yine Doğu Akdeniz, Ortadoğu ve Hazar Bölgesi enerji merkezleri
ile bu merkezlere ilişkin boru hatlarını kontrol eder. Önemli ticaret
yolları ile enerji merkezlerini kontrol eden Doğu Akdeniz dünyanın en
kritik suyolunu oluşturmakta olup, doğal olarak, kendisine hâkim olan
oyunculara önemli siyasi üstünlükler sağlamaktadır.
4
Giriş: Doğu Akdeniz’in Önemi
Doğal gaz ve hidrokarbon potansiyeli yüksek olduğu
değerlendirilen Doğu Akdeniz’de GKRY’nin, Kıbrıs Adası’nın
tümünü temsil etme savıyla günümüze kadar henüz belirlenmemiş
kıt’a sahanlığını ve Münhasır Ekonomik Bölgeyi (MEB)
sahiplenmeye yönelik olarak ve MEB’e ilişkin anlaşma imzaladığı
kıyıdaş devletlerin haklarını da yıpratarak yapmış olduğu diplomatik
ve uluslararası hukuka aykırı girişimler, Doğu Akdeniz’in önemini
bir kez daha ortaya koymaktadır.
Deniz yetki alanları sınırlandırmasına ilişkin uluslararası hukuk
kurallarının gelişim ve buna bağlı olarak geçirdiği değişimin
yarattığı güçlükler ile bölgenin karmaşık fiziki ve siyasi coğrafyası,
çatışan menfaatler, kıyı devletleri arasındaki mevcut ciddi
uyuşmazlıkları ve özellikle bölgede bulunduğu söylenen petrol,
Doğu Akdeniz kıta sahanlığı sınırlandırılmasını taraflar arasında
her an tırmanmaya açık ve uzun vadeli bir sorun hâline getirmiştir.
5
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
Yunanistan Meis’e dayanarak Türkiye’nin Girit, Kaşot, Çoban
(Kerpe), Rodos, Meis, Kıbrıs hattının güneyinde, kıta sahanlığı
haklarını elinden alacak bir anlayış oluşturmaya çalışmaktadır. Bu
konuda Mısır ile görüşmeler yapmıştır. Yunanistan Meis Adası’na
kıt’a sahanlığı açısından tam yetki tanımak (Meis ile Mısır arasında
kıt’a sahanlığı sınırlandırması yapmak) isteyince, Mısır, Türkiye’yi
incitmek istemediğini bildirmiş ve görüşmeler bir sonuca ulaşmadan
sona ermiştir.
Bununla beraber, Yunanistan’ın Girit, Kaşot, Çoban, Rodos ve Meis
hattını kendi ilgili kıyısı kabul ederek Mısır ile kıta sahanlığı/MEB
sınırlandırması yapmak için girişimlerini sürdüreceğini tahmin etmek
zor değildir.
6
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
Yunan Dışişleri Bakanlığı kaynakları, Yunanistan ile Mısır ve Libya
arasında kıta sahanlığının belirlenmesi ve devamında da kara
sularında 6 mil sınırında kalarak MEB belirlenmesi için
görüşmelerin ilerlediğini, Libya ile bir, Mısır ile iki istikşafi görüşme
yapıldığını açıklamışlardır.
Yunanistan’ın Girit, Kaşot, Çoban, Rodos, Meis hattını ilgili kıyı
kabul ederek Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den dışlama politikasını,
GKRY’nin ortay hatları esas alarak ve bunları hakkaniyete uygun
hâle getirmeksizin sınırın Meis’ten sonra Antalya açıklarında
Türkiye’ye çok az bir kıta sahanlığı/MEB alanı bırakacak şekilde
Kıbrıs Adası’na uzatılmasını öngören politikaları tamamlamaktadır.
7
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
NIMA’nın 552/2002 ve 590/2002
(54,56) sayılı Hydrolant
Mesajlarında GKRY bandıralı
Northern Access adlı geminin 11 -19
Mart 2002 tarihleri arasında 35º
30’ 00” K ve 32º 30’ 00” K enlemi ile
027º 50’ 00” D ve 029º 20’ 00” D
boylamları arasında belirlenen
sahada jeofizik araştırmalar
yapacağı ilan edilmiştir.
Northern Access, fiilen anılan bölgede üzerinde şarj çakarlı fener
bulunan 8.800 m. uzunluğunda bir kablo çekerek ve taşıdığı ses topu ile
patlamalar gerçekleştirerek araştırma seyrine çıkmıştır. Northern
Access’in akıl dışı ihtirasları temsil eden araştırma sahasına, Türkiye
dışında ilgili kıyı devletlerinden tepki gelmemiştir.
GKRY; Rodos-Meis-Kıbrıs hattının güneyinde Türkiye’nin kıt’a
sahanlığı haklarını elinden alma siyasetine paralel bir tutum
sergilemektedir.
8
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
GKRY bu bağlamda, Kıbrıs’ın kıt’a sahanlığı sınırlandırmasını
Türkiye’yi dışlayarak kendi çıkarları doğrultusunda adeta oldubittiye getirmeye çalışmaktadır. 24 Ağustos 2001 tarihinde GKRY
Hükümet Sözcüsü Kıbrıs deniz alanlarındaki petrol yatakları
konusunda hükümetinin Suriye ve Mısır’dan sonra, Lübnan, İsrail ve
muhtemelen Libya ile temaslarda bulunacağını ifade etmiştir.
Ocak 2001’den itibaren GKRY basınında geniş şekilde yer almaya
başlayan Kıbrıs’ın güneyinde petrol bulunduğuna ilişkin haberler,
bölgeye olan ilgiyi arttırmıştır. GKRY Sanayi, Ticaret ve Turizm
Bakanı, 11 Eylül 2002 tarihinde basına yaptığı açıklamada, MEB ile
ilgili olarak hazırlanan taslağın GKRY Bakanlar Kurulu’nda uygun
görüldüğünü ve bu tasarı ile ilgili olarak Mısır ile görüşmelerde
bulunulacağını ve antlaşmanın muhtemelen müteakip dönemde
imzalanacağını ifade etmiştir.
9
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
Türkiye tarafından yapılan girişimlere rağmen, GKRY ile Mısır
arasında MEB sınırlandırmasını öngören antlaşma 17 Şubat 2003
tarihinde imzalanmıştır. GKRY ve Mısır basınında, söz konusu
antlaşmaya “Ortak Ticaret Bölgesi” Antlaşması olarak atıfta
bulunulmuştur. Bu antlaşmanın 1. maddesine göre, iki ülke arasındaki
MEB sınırları, Kıbrıs Adası ile Afrika sahilleri arasında belirlenen
sekiz nokta ile ana kara konumunda ve coğrafi açıdan üstün olan
Mısır’ın Doğu Akdeniz’deki hakları zayıflatılarak eşit uzaklık çizgisi
esasında tespit edilmiştir. Türkiye bu anlaşmayı tanımamaktadır.
Akabinde, 19 Temmuz 2005 tarihinde Mısır ile GKRY arasında
“Anlayış Mutabakatı” ve 8 Eylül 2005 tarihinde, memorandumun
uygulanmasını hedefleyen Akdeniz'de petrol yataklarının aranmasını
da öngören “Petrol Araştırmaları İşbirliği Protokolü” imzalanmıştır.
Son olarak, GKRY Dışişleri Bakanı Yiorgos Lillikas’ın 17 Ocak 2007
tarihinde Lübnan’a yapmış olduğu ziyaret esnasında, Lübnan ile
GKRY arasında “GKRY ve Lübnan Arasında MEB’nin
10
Sınırlandırmasına İlişkin Anlaşma” imzalanmıştır.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
GKRY’nin bölgede siyasî coğrafyadan istifade edip kendi lehine tek
taraflı fiîli uygulamaları ile Doğu Akdeniz’de inisiyatifi ele alma
gayretleri, 1982 BMDHS hükümleri ile bağdaşmamaktadır.
BMDHS’nin MEB sınırlarının belirlenmesine yönelik ve Kıt’a
Sahanlığı sınırlarını belirleyen 83. maddeleri, GKRY’nin tek taraflı
fiilî uygulamalarının hukuksuzluğunun kaynaklarıdır.
Her ne kadar, Yunanistan’ın “GKRY’nin 146 ülke ile imzaladığı
ancak Türkiye’nin imzalamadığı deniz hukuku ile ilgili uluslararası
sözleşmelere karşı sorumlu ve bağlı olduğuna ve dolayısıyla yapılan
antlaşmaların geçerli olduğuna ilişkin” açıklamaları mevcut olsa da,
bu tarz açıklamalara katılmak hukuken mümkün değildir. Çünkü 146
devletin taraf olduğu 1982 BMDHS, bilindiği üzere deniz ve deniz
yatağına ilişkin uyuşmazlıklarda uzlaşmayı düzenlemektedir ve
böylece devletler de sözleşmeye taraf olarak sözleşmenin bütün
hükümlerini bir bütün halinde uygulamaya yönelik olarak büyük bir
sorumluluk ve mükellefiyet altına girmiş bulunmaktadırlar.
Dolayısıyla sözleşmeye taraf bir devlet salt bir maddeye dayanarak 11
hukuka uygun davrandığını iddia edemez.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
Bu kapsamda, 1982 BMDHS’nin “Sahilleri Bitişik veya Karşı Karşıya
Olan Devletler Arasında Karasularının Sınırlandırması”na ilişkin 15.
maddesi, “Sahilleri Bitişik veya Karşı Karşıya Olan Devletler
Arasında MEB Sınırlandırması”na ilişkin 74. madde, “Sahilleri Bitişik
veya Karşı Karşıya Olan Devletler Arasında Kıt’a Sahanlığının
Sınırlandırması”na ilişkin 83. madde, “Yarı Kapalı Denizler”e ilişkin
122 ve 123. maddeler “sözleşmenin uygulanmasında hakkın kötüye
kullanılmamasını” içeren 300. ve 311. maddeleri aynı zamanda
uluslararası kamu düzeni (Jus cogens ) kuralları niteliğine
bürünmektedir. Bu bağlamda, sözleşmeye taraf devletler salt
sözleşmenin bir maddesine dayanarak diğer hükümlerini
uygulamaktan imtina edemeyeceklerdir. Bu durum uluslararası
zorunluluk ve mükellefiyetin bir gereğidir.
Ayrıca, GKRY Ada’nın tamamını temsil etmemektedir. Bu ve
yukarıda sunulan geçerli hukukî nedenlerden dolayı GKRY
tarafından çıkarılan yasaların ya da diğer taraflarla yaptığı
antlaşmaların Türkiye Cumhuriyeti ve diğer devletler açısından bir 12
geçerliliği söz konusu değildir.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
Bununla beraber Türkiye, Yunanistan ve GKRY’nin yanında
İsrail, Suriye, Mısır ve Lübnan’ın da, petrol yataklarıyla
yakından ilgilendikleri görülmektedir.
Mısır’ın GKRY Büyükelçisi kendi ülkesiyle GKRY’nin doğal
gaz sahasında ortak işletmeler oluşturmasının söz konusu
olduğunu, henüz bu konuda bir antlaşma bulunmamakla
beraber bir düzenleme yapılabileceğini, BMDHS’ye taraf olan
iki devlet arasında çıkabilecek uyuşmazlıkların kolayca
çözülebileceğini, kıta sahanlığı ve MEB’in belirlenmesi
konusunda işbirliği yapmaya hazır olduklarını beyan etmiştir.
Mısır, müzakere açısından tanınan tek bir “Kıbrıs” olduğunu ve
bu devleti(GKRY) muhatap alacağını bildirmiştir.
13
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
Diğer yandan GKRY hükûmet sözcüsü de Kıbrıs deniz alanlarındaki
petrol yatakları konusunda, hükûmetinin Suriye’den sonra Mısır,
Lübnan, İsrail ve muhtemelen Libya ile de temaslarda bulunacağını
söylemiştir. GKRY ile Mısır arasında MEB sınırlandırmasına ilişkin
antlaşma 17 Şubat 2003 tarihinde imzalanmış, Şubat 2004’te de BM’ye
tescil ettirilmiştir.
Antlaşmada; sınırlandırmanın 1982
BMDHS’nin referans kabul edildiği
belirtilerek yapıldığı Mısır - GKRY
sahilleri arasında güney - kuzey yönünde
ortay hat belirlenirken sekiz coğrafi
koordinatın kullanıldığı, doğu – batı
yönünde bir sınırlandırma yapılmadığı,
sınırlandırmanın en kuzey noktasının
33º 45’ 00” D boylamından geçtiği
görülmektedir.
14
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
GKRY’nin bu politikaları doğrultusunda, kıta sahanlığı/ MEB
sınırlandırması için Lübnan, Suriye ve İsrail nezdinde de girişimlerde
bulunduğu bilinmektedir.
.
GKRY, Mısır ile MEB Antlaşması
imzaladıktan sonra Lübnan nezdindeki
girişimlerini yoğunlaştırmış aynı amaçla
yürüttüğü müzakereler çerçevesinde
Lübnan ile 6 Ekim 2005 tarihinde MEB
oluşturulması için “İşbirliği
Memorandumu” imzalamıştır
Türkiye’nin konuya ilişkin rahatsızlığı Lübnan’a iletilmişse de, GKRY
ile Lübnan arasında söz konusu MEB Sınırlandırma Antlaşması 17
Ocak 2007 tarihinde imzalanmıştır. GKRY - Lübnan MEB
Sınırlandırması Antlaşması’na göre, her noktası tarafların esas hatları
üzerindeki en yakın noktalardan eşit uzaklıkta olan ortay hat esas
alınarak çizilmiştir. MEB sınırı, 1’den 6’ya kadar altı noktada
15
belirlenmiştir.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
Suriye, 1981’de kara sularının genişliğini 35 mile çıkarmış daha
sonra 12 mile çekmiştir. 200m. ya da işletilebilir derinliğe kadar kıta
sahanlığına sahip olduğunu hüküm altına alan bir düzenlemesi
bulunmaktadır. Suriye Doğal Kaynaklar ve Petrol Bakanlığı ile GKRY
Ticaret Bakanlığı arasında yapılan görüşmelerden sonra 2001 yılı
sonunda Suriye ile GKRY’nin kıta sahanlığı ve MEB’in
sınırlandırılmasına ilişkin antlaşmayı imzalamayı umut ettikleri
açıklanmıştır. Anılan antlaşmanın imzalanması bugüne kadar
gerçekleşmemiştir. Son dönemdeki gelişmeler üzerine Türkiye ile
yakınlaşan Suriye’nin kısa dönemde GKRY ile böyle bir antlaşma
imzalamaktan kaçınacağı düşünülmektedir.
Filistin konusunun İsrail ile yapılacak kıta sahanlığı sınırlandırmasını
olumsuz etkilemesi ve GKRY girişimlerini sonuçsuz bırakması olasılığı
yüksek görünmektedir.
16
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
GKRY’nin kara sularının
genişliği 12 mildir;
41.200 m. derinlik ya da
işletilebilirlik esasında kıta
sahanlığına sahip olduğunu
öngören bir yasaya sahiptir.
GKRY Parlamentosu GKRY – Mısır ve GKRY - Lübnan MEB
Antlaşması imzalandıktan sonra 26 Ocak 2007 tarihinde bir yasa kabul
ederek Kıbrıs Adasının güneyinde çizilen sınırların içerisinde 13 adet
petrol arama ruhsat sahası ilan etmiştir. Bunun üzerine Türk Dışişleri
Bakanlığı, konunun siyasi ve hukuki boyutlarına bir kez daha dikkat
çeken bir açıklama yapmıştır.
17
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve Kıbrıs tarafından 16 Ağustos
1960’ta imzalanan Kurucu Antlaşma’nın ilgili hükümleri, Kıbrıs
Cumhuriyeti’ne, iki egemen İngiliz üssü Ağratur ve Dikelya
topraklarından çizilen dört çizgi arasında kalan deniz sahasının, kendi
kara sularının bir parçası olduğunu ileri sürmeme mükellefiyeti
getirmektedir. Antlaşmanın bitişik iki ülke arasında kara sularını
sınırlandırdığını ileri sürmek yanlış olmayacaktır. Buna karşılık aynı
antlaşmanın diğer deniz alanlarını da sınırlandırıp sınırlandırmadığı
şüphelidir. Çizgiler arasındaki suların İngiliz kara suları mı yoksa
açık deniz mi olduğu belli değildir. Hükümde kara sularından başka 18
diğer deniz alanlarına herhangi bir referans yapılmamıştır.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
Bununla beraber, İngiltere’nin konuya ilgisiz kalması beklenmemelidir.
Yunan basınında, İngiltere’nin Kıbrıs’taki üsleri vasıtasıyla
Akdeniz’deki petrolde hak isteyebileceğine, Kıbrıs ve Yunanistan’ın
MEB’nin belirlenmesinde söz sahibi olduğuna dair yorumlar
yapılmaktadır.
Daha da önemlisi Kıbrıs’taki diplomatik kaynakların
“Londra’nın petrollerden pay almak üzere Kıbrıs’taki üsleri için
egemen devlet haklarını talep etmeyi düşündüğünü” bildirdiği
yazılmıştır.
İngiliz Donanması’na ait “HMS Enterprise” isimli oşinografi ve
hidrografi gemisinin 7 – 10 Şubat 2005 tarihleri arasında
Ağratur ve Dikelya üssü arasında, Limasol açıklarında petrol
araştırması yaptığı bildirilmiştir.
19
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Dışlanması Çabaları
Buraya kadar anlatılanlar bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda
Türkiye’nin önüne çıkarılmak istenen tabloyu muhtelif İnternet
sitelerinde yayımlanan bir harita ile tarif etmek hiç de abartılı
olmayacaktır. Girit, Kaşot, Çoban, Rodos, Meis hattını Yunanistan
için Doğu Akdeniz Bölgesinde ilgili kıyı ve Anadolu kıyıları ile Kıbrıs
Adası arasındaki ortay hattı sınır kabul eden bu ve benzeri
uluslararası hukuk açısından da dayanaksız olan haritalar, Türkiye
20
tarafından kesinlikle kabul edilemez mahiyettedir.
Hakkaniyet İlkelerine Göre Sınırlandırma
Kıta sahanlığı sınırlandırmasına ilişkin kurallar gereğince, hakkaniyete
uygun bir sınırlandırmanın ortaya çıkaracağı sınır çizgilerinin
muhtemel güzergahı üzerine bir tahmin yürütülebilir. Uluslararası
hukuka göre sınırlandırmada ön plana çıkan yöntemler, ‘sınırın baştan
hakkaniyete uygun olarak çizilmesi’ ile ‘ilgili kıyılar arasında ortay
hatların çizilmesini müteakiben hakkaniyete uygun hâle getirilmeleri
için tadil edilmeleri’dir. Söz konusu yöntemlerden giderek ağırlık
kazanan ikinci metot esas alınırsa başlangıç aşamasını Anadolu’nun
ilgili kıyıları ile Mısır’ın ve Kıbrıs adasının ilgili kıyıları arasında
çizilecek ortay hatlar oluşturacaktır.
Türkiye’nin söz konusu sınırlandırma sahasına bakan ilgili kıyıları,
Antalya Gazipaşa’dan Muğla Deveboynu Burnu’na kadar
uzanmaktadır. Bu iki nokta arasındaki Türkiye’nin gerçek kıyı
uzunluğu 656 mildir. Bu kıyıların profil uzunluğu ise 294 mildir. Buna
karşılık, GKRY’nin batı kıyılarının gerçek uzunluğu 32, profil uzunluğu
ise 28 mildir.
21
Hakkaniyet İlkelerine Göre Sınırlandırma
Türkiye’nin görece 10 kat daha uzun ilgili kıyılarının, UAD’nin Fransa
ile Kanada arasındaki St. Pierre ve Miquelon Adaları Kıta Sahanlığı
Uyuşmazlığı Kararı’nda belirtildiği gibi açık deniz alanlarına azami
erişiminin kesilmemesi için Türkiye ile GKRY’nin ilgili kıyıları
arasında çizilecek ortay hattın, Türkiye sahillerinin önünü açacak
şekilde doğuya doğru çekilmesi gerekir. Bilindiği gibi, UAD’nin Malta –
Libya Kıta Sahanlığı Uyuşmazlığı Kararı’nda, ortay hat sınırı Malta
aleyhine 18 mil kuzeye çekilmiştir. Bu ölçünün, Anadolu kıyıları ile
Kıbrıs Adası’nın batı kıyılarının oranları ve bunlara verilecek kıta
sahanlıklarının da bu orana uygun olması gerekliliği dikkate
alındığında hakkaniyeti sağlamaya yetmediği görülecektir.
Ayrıca bölgedeki önemli su yolu Süveyş Kanalı’na ulaşımın ve GineGine Bissau kararında belirtildiği gibi bölgenin en önemli
limanlarından olan Antalya ve Mersin Limanlarının önünün
kapanmaması gerekir.
22
Hakkaniyet İlkelerine Göre Sınırlandırma
Bu gerekçeler dikkate alındığında
Türkiye ile GKRY’nin ilgili
kıyıları arasındaki sınırın
çizilmesinde başlangıç noktasını
oluşturacak ortay hattın kıta
sahanlığı sınırını oluşturabilmesi
için, 032º 16’18” D boylamına
kadar doğuya doğru çekilmesi
hukuki bir zorunluluk hâlini
almaktadır.
Türkiye’nin Kıbrıs’ın batı sahillerine bakarak çok daha uzun olan güney
sahillerinin etkisinin kesilmemesi için Kıbrıs’ın daha kısa olan batı
sahillerine etki tanınmaması ise hakkaniyete uygun olacaktır. Güneye
doğru Türkiye ile Mısır’ın ilgili kıyıları arasındaki ortay hatta kadar 032º
16’ 18” D boylamını takip edecek sınır, gereken yerlerde GKRY’nin
ülkesine girmemesi için GKRY’nin kara sularının dış sınırını takip
edecektir.
23
Hakkaniyet İlkelerine Göre Sınırlandırma
Buna karşılık, Mısır ile Türkiye’nin
ilgili kıyıları arasındaki en yakın
noktalara eşit uzaklık esasına göre
belirlenecek ortay hattın,
hakkaniyete uygun bir sınır oluşturması için değiştirilmesine gerek yoktur.
Yarı kapalı bir nitelik taşıyan Doğu
Akdeniz, ağırlıklı olarak kuzeyde ve
güneyde doğu – batı genel gidişli deniz
cephelerine sahiptir.
Türkiye ve Mısır’ın kıyı cepheleri karşılıklı olarak birbirine
doğru açılmaktadır. Türkiye ile Mısır arasındaki hakkaniyet ilkesine
uygun MEB sınırlandırması, ilgili koşullar da dikkate alınarak bu
çerçevede yapılabilir. Bu sınırlandırma, 032º 16’ 18” D boylamının
batısında kalan alanda karşılıklı kıyı cepheleri esas alınmak suretiyle
saptanacak eşit uzaklık hattının izlenmesi suretiyle gerçekleştirilmelidir.
24
Hakkaniyet İlkelerine Göre Sınırlandırma
Türkiye ile Yunanistan arasındaki
sınıra gelince, bu sınırlandırma
bölgesinde iki devlet, Türkiye’nin
Antalya Gazipaşa’dan Muğla
Deveboynu Burnu’na kadar uzanan
ilgili kıyı şeridinin batı ucunda hemen
bu kıyı şeridinin önünde yer alan,
doğudan batıya Meis, Rodos, Sömbeki,
Nimos, Limoniya, Herke, Askino,
İlyaki, Küçük Çoban, Çoban ve Kaşot
adaları nedeniyle komşudurlar.
Bu adalar, Uluslararası Hakem Mahkemesi’nin İngiltere ile Fransa
arasındaki kanal kıta sahanlığı uyuşmazlığında belirttiği gibi, Türk ana
karası ile Yunan ana karası arasında çizilecek ortay hattın ters tarafında
yer aldıkları için, bunlara sınırlandırma esasında kara suları dışında kıta
sahanlığı ya da MEB verilmeyecektir. Aynı sebeple Girit, Kaşot, Çoban,
Rodos ve Meis adalarının bir hatla birleştirilerek Yunanistan için
25
Türkiye’nin sınırlandırma bölgesine cepheli ilgili kıyı şeridini
ortadan kaldıran yeni bir ilgili kıyı oluşturması mümkün değildir.
Hakkaniyet İlkelerine Göre Sınırlandırma
Bu nedenle, Türkiye ile Mısır
arasındaki ortay hat, Muğla
Deveboynu Burnu’ndan geçen
027º 22’ 00”D boylamı ile kesiştiği
33º 57’30”K - 027º 22’ 00”D
noktasına kadar batıya doğru
Türkiye ile Mısır arasında kıta
sahanlığı sınırını oluşturmalıdır.
Sınırın bundan sonra Türkiye ile Yunanistan arasında çizilecek kısmı,
şüphesiz Türkiye ile Yunanistan arasında Ege’deki kıta sahanlığının
Akdeniz’e ulaştığı noktanın etkisi altında kalacaktır. 33º 57’ 30” K - 027º
22’ 00” D noktasında sona eren Türkiye ile Mısır arasındaki kıta
sahanlığı sınırı kuzeye doğru yükselecek ve Ege kıta sahanlığı
sınırlandırma sahasında bulunan “ters taraftaki adalar” enclave edilerek
Sınır oluşturacak ortay hattın Kaşot ve Girit adaları arasından
Akdeniz’e ulaşacak ucuna eklenerek Türk - Yunan sınırı hâline
26
dönüşecektir.
Türkiye ve KKTC’nin Politika ve Uygulamaları
TC Bakanlar Kurulu, 2 Temmuz 1974 tarih ve 7/8594 sayılı Kararname
ile TPAO’na Rodos Adası’nın güneydoğusunda, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı tarafından belirlenen AR/TPO/IX/D numaralı
petrol arama bölgesinde, anılan bölgenin Türk kara suları dışında
ve Türk kıta sahanlığında bulunduğunu beyan ederek ruhsat
vermiştir.
Northern Access gemisine 33º 40’ 00” K 029º 04’ 00” D noktasında
Türk savaş gemisi tarafından müdahale edilmiştir.
Gemiye sismik araştırma yaptığı
bölgenin Türk kıta sahanlığı olduğu,
Türkiye’den izin almadan sismik
araştırma yapamayacağı ve bölgeyi
terk etmesi gerektiği bildirilmiştir.
Bunun üzerine gemi bölgeyi terk
etmiştir.
27
Türkiye ve KKTC’nin Politika ve Uygulamaları
Türkiye; 032º 16’ 18” D boylamının batısında kalan bölgelerdeki
sınırlandırmanın Türkiye’nin yerleşmiş uluslararası hukuk ilkelerinden
doğan kıta sahanlığı hukukunun meriyetinden itibaren “ab initio” ve
kendiliğinden “ipso facto” var olan hukuki egemen haklarını
ilgilendirdiğini ve 032º 16’ 18” D boylamının batısında kalan alanlarda
kıta sahanlığı sınırlandırmasının ilgili bölge devletleri tarafından
hakkaniyete uygun olarak anlaşmayla yapılması gerektiğini belirtmiş;
yerleşmiş uluslararası hukuk kurallarından kaynaklanan bu
gerekçelerle, 17 Şubat 2003 tarihli GKRY – Mısır MEB Sınırlandırma
Antlaşması’nı tanımadığını, 032º 16’ 18” D boylamının batısında kalan
deniz yatağını, deniz yatağının altını ve deniz yatağının üzerindeki
suları da kapsayan deniz alanlarının sınırlandırılmasıyla ilgili haklarını
saklı tuttuğunu bildirmiştir. Türkiye son olarak Kıbrıs Türklerini ve
Kıbrıs Rumlarını sonuçta bir bütün olarak Kıbrıs’ı fiilen ya da
hukuken temsil edecek yetkili bir otorite bulunmadığını hatırlatmıştır.
28
Türkiye ve KKTC’nin Politika ve Uygulamaları
GKRY - Lübnan MEB Sınırlandırması Antlaşmasının imzalanmasından
sonra Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından Lübnan’ın Ankara
Büyükelçiliğine verilen bir nota ile, bu antlaşmanın Türkiye ve KKTC’nin
Kıbrıs Adasının etrafındaki deniz alanlarında mevcut hak ve
menfaatlerini dikkate almadığı, GKRY’nin tek başına bütün adayı
temsil etme yetkisinin bulunmadığı bildirilerek her hâlükârda böyle
bir antlaşmanın yürürlüğe konulmaması talep edilmiştir.
KKTC’nin kara suları genişliği 12 mildir. Ayrıca, kara sularının ötesinde
kıta kenarında veya Kıbrıs Adasının doğal uzantısının dış sınırına kadar
uzanan veya kıta kenarının veya Kıbrıs Adasının doğal uzantının dış
sınırının 200 mile kadar uzanmadığı yerlerde kara sularını ölçülmeye
başlandığı esas hatlardan itibaren 200 mile kadar uzanan su altı alanlarını
deniz yatağı ve toprak altlarını kıta sahanlığı olarak kabul eden bir Deniz
Yetki Alanları Yasası bulunmaktadır.
29
Türkiye ve KKTC’nin Politika ve Uygulamaları
17 Şubat 2003 tarihli GKRY - Mısır MEB Sınırlandırması
Antlaşması’nın imzalanmasının hemen ardından KKTC Dışişleri
Bakanı, 24 Şubat 2003’te, makamında Mısır’ın Lefkoşa Büyükelçisi ile
görüşerek yapılan antlaşmayı tanımadıklarını resmen bildirmiştir.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat, yaptığı bir açıklamada, “Kıbrıs
çevresindeki petrollerden müşterek istifade edilmesi gerektiğini, aksi
hâlde sıcak durumların meydana geleceğini” kaydetmiştir. Talat, bu
konudaki uyarılarını, yazılı olarak, Lübnan ve Mısır hükûmetlerine de
bildirmiştir.
KKTC, 17 Ocak 2007 tarihli GKRY - Lübnan MEB Sınırlandırması
Antlaşmasına da, Cumhurbaşkanı Talat’ın imzasıyla 2 Şubat 2007
tarihinde BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’a bir mektup yazarak,
itiraz etmiş; bu konudaki itirazlar yazılı olarak Mısır ve Lübnan
hükûmetlerine de iletilerek Kıbrıs’lı Türklerin haklarından feragat
etmeyecekleri bildirilmiştir.
30
Sonuç ve Öneriler
Doğu Akdeniz, dünyanın en önemli enerji güzergâhı
konumuna gelmiş ve birçok asimetrik risk ve tehditlere
karşı hassas bir bölge niteliğine bürünmüştür. Diğer
taraftan özellikle Kıbrıs Adası’nın güney ve güney
doğusunda bulunduğu iddia edilen zengin petrol ve doğal
gaz yatakları Doğu Akdeniz’in stratejik önemini daha da
artırmaktadır.
Bölgede deniz yetki alanlarının sınırlandırılması
kapsamında, kıyıdaş devletlerin ve yönetimlerin bölgeye
ilişkin tek taraflı fiilî uygulamaları Türkiye’nin Doğu
Akdeniz’deki hak ve menfaatlerini tehdit etmektedir.
31
Sonuç ve Öneriler
Doğal gaz ve hidrokarbon potansiyeli yüksek olduğu
değerlendirilen Doğu Akdeniz’de GKRY’nin, Kıbrıs
Adası’nın tümünü temsil etme savıyla Doğu
Akdeniz’de henüz belirlenmemiş kıt’a sahanlığını ve
MEB’yi sahiplenmeye yönelik olarak ve MEB’e
ilişkin anlaşma yaptığı kıyıdaş devletlerin haklarını da
yıpratarak yapmış olduğu diplomatik ve uluslararası
hukuka aykırı girişimleri, Türkiye tarafından kabul
edilemez niteliktedir.
32
Sonuç ve Öneriler
Türkiye, Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının
sınırlandırılmasında, “deniz sınırlarının tek taraflı
olarak saptanamayacağı ve yapılacak sınırlandırmanın
hakkaniyete uygun bir sonuca ulaşmak üzere
gerçekleştirilmesi gerektiği” ilkesi çerçevesinde
bölgesel görüşmeler sonucunda gerçekleştirilecek bir
antlaşma ile konunun çözülmesi maksadıyla etkin
girişimlerini yoğunlaştırarak özellikle Mısır, İsrail,
Lübnan ve Suriye üzerindeki ağırlığını da kullanarak
siyasi baskılarını artırmalı ve bölgesel bir anlaşma
sağlanmadan yeraltı kaynaklarının araştırılması /
işletilmesini engellemelidir.
33
Sorular
34
Teşekkürler…
Download