ABDEST NEDİR? Müslümanların, belli ibadetleri yapabilmek için bir düzen içerisinde bazı organları yıkayıp bazılarını mesh etme yoluyla yaptıkları arınma Abdest denir. Dirsekler ile beraber ellerin, yüzün, topuklarıyla beraber ayakların temiz Su ile yıkanması ve başın mesh edilmesidir. Abdest, belli organları usulüne uygun olarak yıkamak ve mesh etmek suretiyle yapılan bir temizliktir. Abdest her şeyden önce her türlü pislik ve kirlilikten kurtulmak, yani maddî ve manevî bütün pislik ve mikroplardan uzak kalmak için İslam'ın emrettiği önemli bir ibadettir. Mikrobun en kolay ürediği yer ağızdır. Ağızdan başlayarak el, yüz ve ayakların günde beş defa temizlenmesi İslam'ın temizliğe verdiği önemi gösterir. Böylelikle İslam yüzyıllar önce temizliğin üzerinde durup insanoğlunu maddî-manevî her türlü pislik ve mikroptan korumayı hedeflemiştir. Bunun yanında abdest alan bir insan, kendini manen temiz ve rahat hisseder ve bu güzel his ve temiz duyguyla Allah'a ibadete durur. Bu da ruhun temizliğini sağlamaktadır. İnsanın yaratılış gayesi olan Allah'a kulluk böyle bir temizleme ameliyesi ile başlayınca insanoğluna vereceği zevk ve rahatlığın değeri sonsuzdur. İnsan abdestle bedenen ve manen temizlendikten sonra Allah'ın huzuruna çıkar. Böyle bir temizlenme ile günlük bütün yorgunlukları ve yükleri geride bırakır. TEYEMMÜM NEDİR? Teyemmüm; kısaca toprakla temizlenmek demektir. Abdest almak veya gusletmek için, su bulunmazsa veya su olduğu halde kullanılması mümkün olmayan durumlarda, temiz toprak, kum, kireç ve taş gibi toprak cinsinden temiz bir şey ile Hanefi’de vakit girmeden önce de teyemmüm edilir. Teyemmüm, abdest ve gusül için bir kolaylıktır. Dinimizde, toprak ile teyemmüm de, su ile temizlenmek gibidir. Dinimiz bir çok kirliliğin toprak ile temizlenebileceğini açıkça bildirmekdedir. Teyemmümü gerektiren özür hali ortadan kalkınca, su bulununca, abdesti ve guslü bozan hallerde, teyemmüm de bozulur. Teyemmümü gerektiren başlıca haller: 1- Abdest ve gusül için temiz su bulamamak (Şehirde her zaman su aramak farzdır). 2- Su kullanmaya mani olan hastalık, su kullanınca soğuktan ölmek veya hasta olma tehlikesi. 3- Suyun yanında zarar verecek olan düşman veya yırtıcı, zehirli hayvan bulunmak. 4- Hapiste olup, su kullanamamak. 5- Ölümle tehdit edilmek. 6- Yolcu olup, yanında içme suyundan fazla su bulunmamak. 7- Kuyu olsa da, su çıkarma imkanı olmamak. GUSÜL ABDESTİ Gasl, yıkamak demektir. Gusül ve iğtisal da, yıkanma anlamını taşır. Din deyiminde gusül: Bütün bedenin yıkanmasıdır, boy abdesti alınmasıdır. Buna taharet-i kübra (büyük temizlik) denir. Böyle bir temizliği gerektiren hal cünüplüktür. Ayrıca kadınların hayız ve nifas kanlarının sona ermesidir. Cünüplük hali ise, aşağıda açıklanacağı üzere, şehvetle meninin atılmasından ve cinsel ilişkiden meydana gelir. Buna "cenabet olmak" ta denir. Nasıl Alınır? • Gusletmek, yani boy abdesti almak isteyen bir kişi önce besmele okur ve : "Niyet ettim Allah rızası için gusül abdesti almaya" diye niyet eder. Elleri bileklere kadar yıkadıktan sonra edep yerlerini temizler. Bundan sonra sağ avucuyla ağzına üç kere su alır ve her defasında ağzını boğazına kadar gargara şeklinde çalkalar. Oruçlu ise boğazına su kaçmamasına dikkat eder. Sağ avucuyla burnuna, genzine kadar üç defa su çeker, her defasında sol eliyle burnunu temizler. Bundan sonra tıpkı namaz abdesti gibi abdest alır. • Abdest aldıktan sonra önce başına, sonra sağ, daha sonra da sol omuza üçer defa su döker ve vücudunu yıkar. Suyu her döküşte elleriyle vücudunu iyice ovuşturur. İğne ucu kadar kuru yer kalmaksızın vücudun her tarafını güzelce yıkar. Gusülde bıyık, saç ve sakal diplerine suyun iyice işlemesi için ovuşturulur. Göbek boşluğu, küpe delikleri dikkat edilerek yıkanır. Böylece gusül abdesti almış oluruz. Gusül Abdestinin Farzları: 1. Ağza su alıp boğaza kadar çalkalamak. 2. Burna su çekip yıkamak. 3. Bütün vücudu ıslanmayan yer kalmayacak şekilde yıkamak. Gusül Abdestinin Sünnetleri: 1. Gusle niyet etmek. 2. Besmele ile başlamak. 3. Bedenin bir tarafında pislik varsa onu önceden güzelce temizlemek. 4. Avret yerini yıkamak 5. Gusülden evvel abdest almak. 6. Bedenine üç defa su dökmek ve suyu bedenin her tarafına ulaştırmak. 7. Su dökünmeye baştan başlamak, sonra sağ omzuna, sonra sol omzuna dökmek ilk defa döktüğü zaman bedeni ovmak ve suyu bedenin her tarafına ulaştırmak. 8. Ayağının olduğu yere su birikirse, abdest aldığı zaman ayak yıkamasını sonraya bırakmak. NAMAZ HAKKINDA BİLGİLER Namaz (Arapça: صالةSalah) İslamın şartları'ndan biri olarak kabul edilen ibadetlerden biridir. Kur'an'da günün belli vakitlerinde abdestle birlikte duaya kalkılması ifadesi bulunur. Kur'an’a göre namaz Allah'ı anarak teslimiyetin gösterildiği bir arınma biçimi ve İbrahim'e öğretilen bir ibadet şeklidir. Namazın İslama özgü ve islam ile başlayan bir ibadet şekli olduğu kanısı müslümanlar arasında yaygındır. Ancak başta Kur'an ayetleri olmak üzere namazın müslümanlara özgü bir tapınma tarzı olmadığını gösteren kayıtlar gününmüze kadar ulaşmıştır. Mekke döneminde ilk yazılan sureler olduğu rivayet edilen Alak ve Müddessir surelerinde namazdan bahsedilmesi bu görüşü desteklemektedir. Hint toplumu ve İslam öncesi Ortadoğu toplumlarında, bu tapınmaların bir arınma ritüelini takip eden, günün belirli saatlerinde belirli bir yöne veya nesneye yönelerek yapılan dua merasimleri olduğu, bu merasimlere değişik vücut hareketlerinin eşlik ettiği düşünülebilir. İslam namazının, bu tapınmalardan farklılaşması ve bugünkü yaygın kabul gören şekli alması üzerinde değişik görüşler bulunmaktadır. Sünni kesim bu ibadetin hicrete yakın Mekke döneminde, miraçta emredilmiş olduğuna inanır. Aleviler ise bu ve benzer hadislerin Emeviler döneminde yazıldığına ve çoğunluğunun uydurma olduğuna vurgu yaparlar. Namaz; Diğer bazı dini kavramlarda olduğu gibi Sanskritçeden Farsçaya oradan da Türkçeye geçmiş bir sözcüktür ve İran'da ateşe tapanların "ateş önünde eğilmesi" için kullanılır. Namaskara selamlama ve bağlantı anlamına gelmektedir.[13] Namaz kılmak deyimi, Türkçede Kur’anda "ikametü's-salat" şeklinde terkip olarak kullanılan ifadenin yerine konmuştur. Salât dua etmek, ikametü's-salât ise "duanın yerine getirilmesi" anlamlarına gelir. NAMAZ HAKKINDA BİLGİLER Namazlar belirli vakitlerde kılınır; Namaz; mü'minler üzerine vakitlenmiş olarak yazılıdır." (Nisa Suresi, 103) Farz:Fıkıhta bir dini emrin farz olarak tanımlanabilmesi için onun Kuranda açıkça ve hiçbir yoruma ihtimal vermeksizin emredilmiş olması gerektiği ifade edilir. Hadislere dayanan veya Kur'anda açık emir ifade etmeyen işari manalar ve yorumlar farz tanımı için yeterli olmamaktadır. Kur'ancıların aksine sünni anlayış hadislerin de etkisi ile 5 vakit namazı farz saymıştır. Sabah Namazı : Sabah, tan yerinin ağarmaya başlamasından, Güneş'in doğuşuna kadar olan zamandır. 49.5° enleminin kuzeyinde kalan bölgelerde kışın altı ay boyunca gün doğumu olmadığı için bu tanım geçersiz kalır. Öğle Namazı : Öğle; fıkıhçılara göre Güneş'in en tepede olduğu andan her şeyin gölgesinin bir veya iki misli oluncaya kadar devam eden zamandır. İkindi Namazı : "ikindi" sözcüğü Türkçede "ikinci" sözcüğünün başka söylenişidir. Bu namaz adını öğlenin "ikinci vakti" olarak kabul edilen ikindi kelimesinden alır. İkindi öğlenin bitiminden güneş batıncaya kadar olan zamandır. Akşam Namazı (ar. Işa): Fıkıhçılara göre, Güneş battıktan sonra başlayıp güneşin battığı yerde meydana gelen kızıllık kayboluncaya kadar olan zamandır. Yatsı Namazı: Gece karanlığı başladığından itibaren tan yeri ağarıncaya kadar geçen zamandır. Akşam ve yatsıyı tek vakit olarak ifade eden eski fıkıh kitapları Salatü'l Işayı ikiye ayırırlardı, ilkine Işa-ı Evvel, Akşam namazı; ikincisine de Işa-ı Ahir, Yatsı namazı derlerdi. Cuma namazı; İnananlar, Cum'a Suresi’nde cuma ibadetine çağrılırlar:"Ey inananlar! Cuma günü, dua için çağrı yapıldığında, Allah'ın Zikri'ne koşun! Alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır." (62:9) Yoruma göre; Cuma günü haftalık toplantı günüdür, cuma namazını 2 rekat olarak mülki ya da siyasi otorite kıldırır, namazdan önce veya sonra konuşma yapar (Hutbe, hitabe). Daha sonraları bu namaza öncesinde ve sonrasında bazı namazlar eklenmiş ve o şekilde toplum içine yerleşmiştir. Ayrıca ilgili ayetin anlamı da yapılan yorumlarla daraltılarak cuma namazının sadece yetişkin, hür, yolcu olmayan (mukim) müslüman erkeklere farz olduğu ifade edilmiştir. Öğle vakti topluca 2 rekât olarak kılınır ve öğle namazının yerine geçer. Alevi-Bektaşi inancında perşembe akşamı eski takvime göre Cuma gününden kabul edilerek yapılan cem’in Cuma suresinde işaret edilen ibadet olduğu belirtilir.