Orthodoks Paracı Makro İktisat

advertisement
Orthodoks Paracı Makro
İktisat
Chicago Üniversitesi
Ortodoks Paracı Makro İktisat
Teorisi,1955 ile 1965 yılları arasında
Milton Friedman ve arkadaşları
tarafından kurulmuş ve geliştirilmiştir.
Amacı Keynesyen Makro Teori
tarafından bir kenara atılan paranın
miktar teorisini tekrar canlandırmaktır.
Bu yaklaşım, milli gelirdeki
değişmelerin ana sebebi olarak para
arzındaki değişmeleri göstermektedir
Orthodoks Paracı İktisatçılar
Milton Friedman,
David Laidler,
Micheal Parkin,
Harry Johnson,
Karl Brunner,
Alan Meltzer
Alan Walters
Monetarizm-Klasik Ayrılığı
Monetarizm, esasen klasik iktisadın temel ilkelerini
aynen kabul etmekle birlikte, ondan başlıca iki
noktada ayrılmaktadır:
• Klasik miktar teorisi açıklaması yetersizdir.
• Ekonomi her zaman tam istihdam düzeyinde
dengede değildir; doğal işsizlik hipotezi.
Ortodoks Monetarist makro iktisat teorisinin temel
görüşleri dört başlık altında toplanabilir:
1. Ekonomik yaşamı etkileyen en temel faktör parasal
değişmelerdir.
Nominal para arzı ile nominal milli gelir arasında doğru yönlü bir
ilişki vardır.
Para arzında meydana gelen değişmelerin ekonomiye yansıması,
genellikle mikro karakterde olup; portfolyo ayarlama süreciyle
gerçekleşir
2. Para arzı artışının makro göstergeler üzerindeki etkisi
kısa ve uzun dönem itibarıyla farklılık gösterir.
Kısa dönemde nominal para arzı artışı reel değişkenleri
etkileyebilir. Yani para arzı arttığında kısa dönemde üretim
ve istihdam artar.
Bunun temel sebebi; ücretlerin tam esnek olmayışı ve para
yanılgısıdır.
Nominal para arzı üretim ve istihdamda konjonktürel
dalgalanmalara yol açar. Konjonktürel dalgalanmaların
nedeni MB’nın para arzıyla fazla oynamasıdır.
3. Para arzı artışı uzun dönem itibarıyla reel değişkenler
üzerinde değil nominal değişkenler üzerinde yani fiyatlar
genel seviyesi üzerinde görülür.
Uzun dönemde üretim ve istihdam gibi reel değişkenler
yine reel faktörler tarafından belirlenir. Uzun dönem
üretim ve istihdamının belirleyicisi yine klasiklerde olduğu
gibi; işgücü miktarı, sermaye stoku ve teknoloji seviyesidir.
4. Özel sektör doğası gereği istikrarlıdır. Özel sektörün
ekonomideki payı arttıkça ekonomi esnekleşir.
Paracı Makro Teorininin Diğer temel varsayımları şu
şekilde sıralanabilir;
1.En önemli moneter faktör dolanımdaki para miktarıdır.
2.M. Freidman’a göre; Enflasyon her zaman ve her yerde
parasal bir olgudur. Dolayısıyla enflasyonun temel nedeni
para arzındaki artışlardır.
3.Kamu harcamalarının enflasyonist sonuç yaratıp
yaratmayacağı nasıl finanse edildiği ile alakalıdır. Para arzı
artırılarak finanse edilirse enflasyon ortaya çıkar,
borçlanma ile finanse edilirse dışlama etkisi ortaya çıkar.
4. Para lüks bir maldır. Lüks mallar için para talebinin gelir
esnekliği birden büyüktür.
5. Ekonomilerdeki istikrarsızlığın temel kaynağı yanlış uygulanan
para politikalarıdır. Monetaristlere göre;
a.1929 buhranının temel nedeni para arzının yeterince ve
zamanında artırılmamış olmasıdır.
b.1973 krizinin temel nedeni ise para arzının gereğinden fazla
artırılmış olmasıdır.
6. Para arzı dışsal bir değişkendir.
7. Para talebinin faiz esnekliği düşüktür.
8. Adaptif beklentiler söz konusudur.
9. Tüketim, sürekli gelirin artan bir fonksiyonudur.
10. Emek arzı beklenen reel ücretin artan bir
fonksiyonudur.
11. Emek talebi reel ücretin azalan bir fonksiyonudur.
Adaptif Beklenti/ Beklentiler Hipotezi (Uyarlayıcı Beklentiler Hipotezi)
Gelecekteki olayların geçmiştekinin küçük farklarla (pozitif yada negatif)
tekrarlanacağının varsayılması ve beklentilerin buna göre oluşturulması
Genelde tartışma enflasyon üzerine yapılmaktadır.
Pe t+1 = Pe t + β ( Pt - Pe t )
Pe t+1 = t+1 döneminin beklenen fiyat düzeyi
Pe t =
içinde bulunulan t döneminin beklenen fiyat düzeyi
Pt = içinde bulunulan t döneminde gerçekleşen fiyat düzeyi
Β = sıfır ile bir arasında yer alan ve içinde bulunulan dönemde gerçekleşen ve
beklenen fiyat düzeyi arasındaki farkın belli bir kısmını ifade eden uyarlama
katsayısı
β ( Pt - Pe t ) = Ekonomik birimlerin geçmiş dönem fiyat düzeyi ile ilgili
beklentilerinden çıkarttıkları ders
Paracı Makro Teori 3 temel yeni yaklaşımı literatüre katmıştır.
Bunlar;
1950 yılının ortaları ile 1960 yıllının ortaları arasında evrimleşen
Paranın Modern Miktar Teorisi yaklaşımı,
Paracı makro analize 1960 yıllının ortalarında dahil edilen
Uyumcu Beklentili Phillips Eğrisi Yaklaşımı,
1970’li yılların başında paracı analize sokulan ödemeler
bilançosu teorisine ve döviz kurunun belirlenmesi sürecine paracı
yaklaşım
Modern Miktar Teorisi
Keynes’le birlikte gözden düşen Klasik paranın miktar
teorisi, paracılar tarafından 1950’nin ortaları ile 1960’ın
ortaları arasındaki dönemde paranın modern miktar
teorisi olarak yeniden canlandırıldı.
Paranın modern miktar teorisine göre,nominal geliri
belirleyen temel faktör para arzındaki değişmelerdir.
Paracılara göre,para politikası maliye politikasından
daha etkilidir.
Freidman’a Göre Para talebi;
MD= f( Yp, R, Pe, u)
MD= Reel para talebi
YP=Sürekli gelir
R=Finansal aktiflerin getiri oranı
Pe=Beklenen enflasyon oranı
U=Para talep edenlerin zevkleri ve tercihleri
Friedman’a göre para talebi temelde üç faktöre bağlıdır:
Toplam servetin miktarına ,
Toplam serveti oluşturan çeşitli servet
biçimlerinin(tahvil,hisse senedi,ev,arsa,dayanıklı
tüketim malları) getirdiği getiri oranlarına,
Para talep edenin zevkleri ve tercihlerine bağlıdır
 Serveti ”gelirin kapitalize değeri” olarak tarif eden
Friedman para talebi fonksiyonunda serveti sürekli gelir
kavramıyla açıklamıştır.
 Sürekli gelir ; geçmiş,bugünkü ve gelecek gelirlerin
ortalamasını oluşturan uzun dönemli bir gelir kavramıdır.
 Bu şekilde ölçülen servet “beşeri servet” ve “beşeri olmayan
servet” şeklinde ikiye ayrılır. Beşeri servet likit değildir.
Yani beşeri serveti her zaman gelire dönüştürmek mümkün
değildir.
 Örneğin işsizlik dönemlerinde beşeri servetin gelire
dönüşmesi imkanı yoktur. Bu nedenle toplam servet
içinde beşeri servetin payı ne kadar büyükse para
talebi de o kadar büyük olacaktır.
 Paranın miktar teorisinin önemli yeniliklerinden biri
fertlerin enflasyon ile ilgili beklentileri dikkate
almasıdır. Enflasyon ile ilgili beklentiler dikkate
alınınca faiz oranı “nominal faiz oranı ve reel faiz
oranı olarak ikiye ayrılır
Klasik Miktar Teorisi ile Modern Miktar Teorisi Arasındaki Farklar;
1.
2.
3.
Klasiklerde paranın dolanım hızı sabittir. Monetaristlerde ise sabit değildir.
Monetaristlerde paranın dolanım hızı; faiz oranı, beklenen enflasyon oranı
gibi gözlemlenebilen birkaç değişkenin istikrarlı bir fonksiyonudur.
Klasiklerde MG ifadesi cari işlemlerin nominal değerini ifade eder.
Paracılarda ise MG ile kastedilen şey sürekli gelir olup servet ile ifade
edilmiştir.
Klasiklerde para talebini belirleyen unsur gelir düzeyidir. Paracılara göre,
para talebini belirleyen unsurlar gelir düzeyi ve faiz oranıdır.
Modern Miktar Teorisinin Bazı Sonuçları
1. Nominal milli gelirdeki değişmeleri açıklayan ana unsur para
arzındaki değişmelerdir.
2. Ekonomik İstikrarsızlıkların sebebi MB’larının para arzı ile
oynamalarıdır.
3. Para politikası uygulamalarında yaşanan gecikmeler sebebiyle,
istenilen amaca ulaşmak bir yana ekonomiye zarar verecek
durumlar da ortaya çıkabilir.
4. Bu nedenle sabit parasal genişleme kuralı uygulanmalıdır.
Politika Uygulamalarında Gecikmeler
İç Gecikme
Teşhis
Gecikme si
Uygulama
Gecikme si
Dış Gecikme
Etki
Gecikme si
Etki
Tamamlama
Gecikme si
Para Politikası uygulamalarının ekonomiyi etkileme süresi ; 6- 20 ay
Para Arzı Nominal Gelir
Toplam Talep
Üretim
Enflasyon
Para Arzının Nominal geliri artırma süresi ; 6-9 ay
Para Arzı artışının üretimi etkileme süreci; 5-10 ay
Para arzının enflasyon üzerindeki etkisi; 12-18 ay sonra görülür.
Orthodoks Keynesyenlerin Paracı Yaklaşımı Benimsemesi;
Para arzındaki değişmelerin milli geliri değiştirdiği görüşü 1970’lerde Keynesyen
iktisatçı J. TOBİN’in katkılarıyla Keynesyen düşünce tarafından kabul edilmiştir.
Freidman ile Tobin arasındaki temel tartışma konusu para arzındaki artışın milli gelir
“ne derece” etkilediği üzerinde yoğunlaşmıştır.
UYUMCU BEKLENTİLİ PHİLLPS EĞRİSİ ANALİZİ
Phillps Eğrisi
• Phillps eğrisi,işsizlik ile enflasyon arasındaki ters yönlü
fonksiyonel ilişkiyi gösterir eğri,Yeni Zelandalı iktisatçı
A.W.Phillps tarafından 1958 yılında İngiliz ekonomisi üzerine
yapılan bir istatistiksel çalışmadan elde edilmiştir.
• Phillps, İngiltere’de 1861-1957 yılları arasındaki yaklaşık yüz
yıllık dönemde işsizlik oranı ile parasal ücret değişme oranı
arasındaki ilişkileri incelemiş ve Phillps Eğrisini ortaya
koymuştur.
W*
W*= Parasal ücret değişme oranını
(işçi ücretleri cinsinden enflasyon oranı)
U= İşsizlik oranı
%2
0
%2,5
%5
U
R.G.Lipsey 1960 yılında Phillps Eğrisini iş gücü talebi fazlası oranı
ile işsizlik oranı arasındaki bir ilişkiye çevirmiştir. Lipsey’e göre
parasal ücretteki değişim oranı, işgücü piyasasındaki işgücü talebi
fazlalığına bağlıdır.
İşgücü piyasasında, firmaların işgücü talebi artarsa parasal ücret
artar, işgücü talebi azalırsa parasal ücret azalır.
İşgücü talebi fazlası
%5
0
%3
-2
İşgücü arzı fazlası
e
%10
U
• İşgücü talebi fazlası demek işgücü talebinin arzını aşması
demektir. Bu durumda firmaların işçi bulak için aralarında
yaptıkları rekabet işgücü ücretlerini yükseltmektedir.
• Yani işsizliğin azalması enflasyonu artırmaktadır.
• Tersine işgücü arzının fazla olması ücretleri düşürmektedir.
Yani işsizliğin artması enflasyonu düşürmektedir. Bu durumda
şu ilişki geçerlidir;
• W*=f(u) enflasyon oranı işsizlik oranının azalan bir
fonksiyonudur .
yani işsizlik oranı artarsa enflasyon oranı düşer.
Uyumcu Beklentili Philllips Eğrisinin Doğuşu
 Freidman’a göre Phillips eğrisi yanlış ifade edilmiştir. Çünkü;
sözleşmeler parasal ücret cinsinden yapılsa bile taraflar reel
ücreti dikkate alırlar.reel ücreti belirleyen şey de beklenen
enflasyon oranıdır.
 Milton Friedman ile birilikte Edmund Phelps orijinal Phillips
eğrisi analizine beklenen enflasyon oranını ekledi.
W*=f(U)+Pe
Pe=beklenen enflasyon oranıdır.
• İşçi ile işveren arasında yapılan toplu iş sözleşmesinde
belirlenecek parasal ücret artış oranı, işgücü talebi fazlalığının
derecesini gösteren işsizlik oranı ile beklenen enflasyon oranını
toplamına eşittir.
Uyumcu Beklentili Philllips Eğrisinin Doğuşu
W* = f (U) + Pe
Beklenen enflasyon oranının formüle katılması önemli bir katkıdır. Zira farklı
enflasyon oranı beklentisine göre artık tek değil çok sayıda Phillips eğrisi
oluşturmak mümkün olmuştur.
Ayrıca beklentilerin uyumcu beklentiler ve rasyonel beklentiler şeklinde
ayrılması söz konusudur;
Uyumcu beklentiyi kabul edenler; Paracılar
Rasyonel beklentiyi kabul edenler; Yeni Klasikler, Reel Konjonktür Teorisi
savunucuları, Yeni Keynesyenler
FRİEDMAN-PHELPS UYUMCU BEKLENTİLİ
PHİLLİPS EĞRİSİ ANALİZİ
Bu analizde Phillips eğrileri kısa ve uzun dönem ayırımı
yapılarak analiz edilmektedir.
Şekli analiz edelim:
FRİEDMAN-PHELPS UYUMCU BEKLENTİLİ PHİLLİPS EĞRİSİNİN
GENİŞLETİLMESİ
W*=f (U) +β Pe
• Daha önce görmüş olduğumuz formüle,bir β(beta) katsayısı
eklendi. Bu katsayının aldığı tahmini değere göre,uzun ve kısa
dönemde işsizlik ile enflasyon arasındaki değiş tokuşun(trade
off) bulunup bulunmadığı belirlenmektedir.
• Eğer beta katsayısının tahmini değeri bir ise uzun dönemde
enflasyon ile işsizlik arasında bir değiş tokuş yoktur fakat kısa
dönemde vardır.
• Katsayının tahmini değeri sıfır ise,orijinal Phillips eğrisende
olduğu gibi hem kısa hem de uzun dönemde işsizlikle
enflasyon arasında bir değiş tokuş vardır.
• Katsayının tahmini değerinin birden küçük ve sıfırdan
büyük(0‹β‹1)olması durumunda ise uzun dönemde kısa
dönemdeki kadar olmasa da enflasyon ile işsizlik arasında bir
değiş tokuş var demektir.
• İşsizliğin,UN Doğal işsizlik oranı seviyesinde olduğu bir
denge seviyesinde cari ve beklenen enflasyon oranları sıfır.
Yani P=Pe olduğu durumda;
P-βPe=f(U)
Denklemi;
P-βP=f(U) şekline ve buradan ;
P-βPe=f(U)
Denklemi;
P-βP=f(U) şekline ve buradan
P=f(U)/ 1-β sonucuna varılır
Bu durumda varsayalım ki Merkez Bankası para arzını ve bu
yolla toplam talebi arttırarak işsizlik oranını doğal işsizlik oranı
UN’ un altına düşürmek istesin.
a. Tahmini β değeri = 0 ise orijinal Phillips eğrisinde olduğu
gibi kısa ve uzun dönemde enflasyon ile işsizlik arasında bir
değiş tokuş vardır.
b. Tahmini β değeri = 1 ise uzun dönemde değiş tokuş
yoktur.Kısa dönemde vardır.
c. 0‹Tahmini β değeri‹1 ise kısa dönemdeki kadar olmasa bile
uzun dönemde değiş tokuş vardır.
FRİEDMAN PHELPS UYUMCU BEKLENTİLİ PHİLLİPS
EĞRİSİNİN POLİTİKA SONUÇLARI
Friedman Phelps Uyumcu Beklentili Philips Eğrisi Analizi,
para politikasının üretim ve istihdamı arttırmada kısa dönemde
etkili olsa bile uzun dönemde etkisiz olacağı gösterdi.Bu
tespitin doğurduğu bazı politika sonuçları;
Kısa Dönem Üretim-İstihdam Kazançları ve
Uyumcu Beklentiler Hipotezi
• Ortodoks marka paracı teoriye göre merkez bankası, toplumda
enflasyon beklentilerinin bulunmadığı bir ortamda, genişleyici
para politikası uygulayarak kısa dönemde işsizliği doğal işsizliğin
altına indirip üretim ve istihdamı arttırabilir.
• Uzun dönemde ise işçiler para yanılgısından kurtulduklarında
enflasyon beklentisi yükselir ve ekonomi tekrar doğal işsizlik
oranı düzeyine geri döner
• Uyumcu beklentilere göre enflasyon beklentisi geçmişteki
tahminlere göre oluşturulur; Şöyle ki;
Pet - Pet -1=α ( Pt- Pet -1)
Burada,
Pet= bu yılın beklenen enflasyon oranı
Pet -1=geçen yılın beklenen enflasyon oranı
Pt=bu yılın gerçekleşen enflasyon oranı
a= sabit bir orandır.
Hızlandırıcı Enflasyon Hipotezi
• Merkez Bankasının işsizliği kalıcı olarak doğal işsizlik oranın
altında tutabilmek için uyguladığı genişleyici para politikasının,
enflasyon
beklentilerini
arttırmasına
ve
enflasyonu
hızlandırmasına bu yolla merkez bankasının sürekli olarak
genişleyici para politikası uygulamak zorunda kalmasını
hızlandırıcı enflasyon hipotezi denir.
Enflasyon Düşürmenin Üretim-İstihdam Cinsiden Maliyeti:
Soğuk Hindi Yaklaşımı ve Tedrici Yaklaşımı
 Enflasyon düşürülmek istendiğinde, üretimi azaltmak ve işsizliği
arttırmak gibi bir bedel ödenmek zorunda kalınır. Buna enflasyon
düşürmenin üretim istihdam cinsinden maliyeti denir.
 Enflasyonu önlemek amacıyla sıkı para politikasını zamana
yayarak değil de aniden ve bir defada uygulamaya soğuk hindi
yaklaşımı denir.
 Enflasyon düşürmede ikinci yol ise kademeli tedrici yaklaşımdır.
Bu durumda merkez bankası ücret ve fiyat enflasyonunu kademeli
bir şekilde yavaş yavaş düşürmek amacıyla para arzı artış oranında
küçük kısıntılar yapmaktadır.
Sabit Parasal Genişleme Oranı Kuralı
• Friedman’ın sabit parasal genişleme oranı kuralı merkez
bankasının para arzını ekonominin uzun dönem büyüme
hızına eşit bir oranda arttırması esasına dayanır.
• Bu durumda ekonomi sabit bir enflasyon oranı ve doğal
işsizlik oranı seviyesinde dengeye gelir. Denge, uzun
dönem dikey Phillips eğrisi üzerinde gerçekleşir.
• Sabit parasal genişleme istikrarsızlığı ortadan kaldırıcı
sonuç doğurur.
Doğal İşsizlik Oranı ve Arz Yanlı Politikalar
Monetaristlere göre ekonomi uzun dönemde doğal işsizlik oranında
dengede olması kuraldır. (Doğal işsizliğin enflasyonu etkilemeyen işsizlik
oranı olduğunu unutmayınız)
Şayet hükümet, doğal işsizlik oranını düşürmek istiyorsa talep yanlı
politikalar yerine arz yanlı politikalar izlemelidir.
Başlıca arz yanlı politikalar;
1. Gelir vergisi oranlarının azaltılması
2. Sendikaların gücünün kırılarak ücretlerin esnek hale getirilmesi
3. İşgücünün mobilitesinin artırılması ( meslek değiştirmesinde
kolaylık)
4. Özelleştirme ile mal piyasasının etkinliğinin artırılması
Download