e-itilaf (anlaşma) grubu

advertisement
1
ÜNİTE: 1881’DEN 1919’A MUSTAFA KEMAL
İNKILAP VE BAZI KAVRAMLAR
İNKILÂP: Siyasi ve hukuki niteliği bulunan bir topluluk içerisinde eskilerin yerini yenilerin almasıdır. Siyasi, sosyal ve kültürel
alanda meydana gelen köklü değişikliklerdir.
İnkılâp hareketi üç aşamada gerçekleşir. Bunlar;
I. Evre: Hazırlık evresi olup yapılacak değişikliğin toplum
tarafından benimsenmeye başlandığı evredir.
II. Evre: Aksiyon (şiddet) evresi olup eski düzenin yıkılmasıdır.
III. Evre: İnkılap hareketinin tamamlandığı aşama olup eski
düzenin yerine yeni düzenin kurulmasıdır.
Uyarı ;Toplumun geneli tarafından benimsenmeyen bir inkılap
hareketi başarıya ulaşamaz.
Uyarı ;Yapılan hareket ileriye dönük bir düzeni getiriyorsa
inkılap, geriye dönük bir düzeni getirmeyi amaçlamışsa irtica
olarak nitelendirilir.
İNKILABIN ÖZELLİKLERİ
a. İnkılap, bir halk hareketidir: İnkılap ani bir olay olmayıp
uzun bir süreç içinde gelişir. İnkılâbın en önemli özelliği topluma
mal edilmesidir. Bir kişiye veya bir zümreye hizmet eden inkılâp,
gerçek anlamda halk hareketi değildir. İnkılâp olayında akıl ve
iradenin rol oynaması onun beşeri yönünü, toplum tarafından
yapılması da sosyal yönünü ortaya koyar. Türk İnkılabı’nda
genelgelerin yayınlanması ve kongrelerin düzenlenmesi,
inkılabın topluma benimsetilmesine yöneliktir.
b. İnkılap, mevcut düzeni yıkma olayıdır: Çağın ihtiyaçlarını
ve toplumun gereksinimlerini karşılayamayan eski düzenin
yıkılmasıdır. Mevcut düzenin yıkılması daha yüksek bir adalete
ulaşma ihtiyacı ile yapılır.
c. İnkılap, yıkılan düzenin yerine yeni bir düzenin
kurulmasını amaçlar: İnkılap sayesinde eski düzeni temsil eden
kurumlar yıkılır. İnkılâp kendi kurumlarını getirir.
Türk İnkılâbı’nın Özellikleri
a. Türk inkılabı diriliş ve yenilik hareketidir.
b. Milli bağımsızlık ve milli egemenlik mücadelesidir. Dışarıda
işgal güçlerine, içeride sultan ve halifeye karşı birlikte yapılmış
bir mücadeledir.
c. Türk milleti’ni Batı’ya, Batı kültürüne ve Batı anlayışına
götüren kökten sosyal bir değişikliktir.
d. Türk inkılabı, Türkiye’de Doğu kültürü yerine Batı kültürünü
kurmuş, modern zihniyeti getirmiş, milli şuuru ve millet ruhunu
uyandırmıştır.
e. Türk İnkılabı, amaç, hazırlanış ve uygulama yönünden diğer
inkılaplardan farklıdır. Örneğin Fransız İhtilalı’nı hazırlayan
fikirler, Fransız yazarlar tarafından hazırlanırken Türk İnkılabı
bir doktrin hareketini sonucu olmadığı gibi bir doktrine de bağlı
değildir.
f. Türk İnkılabı’nın yeterince teorik ve ideolojik hazırlığı yoktur.
Tarihi gelişmeler bu hazırlığa zaman bırakmamıştır.
g. 1789 Fransız ve 1917 Rus İnkılaplarından farklı olarak Türk
İnkılabı’nda inkılabın hazırlığını yapanlar, fikri yönden
olgunlaştıranlar ve onu aksiyon alanında başarıya götürenler aynı
kişilerdir. Türk İnkılâbı’nda bağımsızlık öğesi daha çok öne
çıkmıştır.
h. Türk İnkılabı sonucunda yeni bir devlet ortaya çıkmıştır.
*Türk inkılabı, emperyalist güçlere karşı gelmenin mümkün
olduğunu dünyaya ilk defe kanıtladı ve tutsak milletlere
bağımsızlık yolunu açtı.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
İHTİLAL: Mevcut düzene karşı hukuki kurallara başvurmaksızın güce dayalı olarak yapılan halk hareketidir. Fransız İhtilalı
(17S9) ve Rusya'da meydana gelen Bolşevik İhtilalı (1917) en iyi
örneklerdir.
Devrim sözcüğünü ihtilal ile karıştırmamak gerekir.
İhtilal devirme karşılığı olarak kullanılan bir sözcüktür. Ondan
sonra gelen aşamaya, yeni düzene İnkılâp veya Devrim denilir.
HÜKÜMET DARBESİ: Devletin eli ve emri altındaki herhangi
bir gücün yönetime el koymasıdır. Türkiye'de rejimi koruma ve
devamını sağlama düşüncesiyle 1960 ve 19S0'de ordunun yönetime el koyması hükümet darbesine örnek olarak gösterilebilir.
REFORM: Islah etme, düzeltme anlamındadır. Mevcut düzenin
devamı için yapılan iyileştirme çalışmalarıdır. Köklü bir
değişiklik getirmez. Osmanlı tarihinde görülen ıslahat çalışmaları
buna örnektir.
EVRİM toplumsal kurumların kendiliğinden, hissedilmeden,
zamanın koşullarına uyarak değişmesidir. Aslında oturmuş ve
sağlam esaslara dayanmış bir toplum için evrimsel gelişme en
ülküsel yoldur. Çünkü böylece yurttaş, bazı zorlamalarla
karşılaşmaz
EMPERYALİZM Yayılmacı siyaset anlamındadır. Bir devletin
başka millet veya devletler üzerinde ekonomik, siyasi, sosyal,
askeri ve kültürel alanda hakimiyet kurmasıdır.
MANDATER YÖNETİM: Bir devletin veya milletin, kendi
kendisini idare edebilecek duruma gelinceye kadar, Milletler
Cemiyeti gözetiminde başka bir devlet tarafından yönetilmesidir.
Uyarı ; Dünya Savaşı sonrasında ortaya atılan bu sistemle,
batılı büyük devletler sömürgecilik faaliyetlerini devam
ettirmişlerdir
KAPİTALİZM: Kapital, ana mal, sermaye anlamındadır.
Kapitalist sistemde temel amaç kardır. Bütün teşebbüsler özel
sektör tarafından gerçekleştirilir. Gelir dağılımında dengesizlikler
görülür. Kapitalist sistemin en etkili şekilde uygulandığı ülkeler
arasında ABD, Japonya ve İngiltere gibi devletler önde
gelmektedir.
LİBERALİZM: Siyasal, sosyal ve ekonomik alanda serbestliği
savunan sistemdir. Liberal ekonomilerde teşebbüsler özel sektör
tarafından gerçekleştirilir. Rekabeti ve kaliteyi ön plana
çıkartmaya çalışır.
Uyarı;Türkiye'nin bu gün geçmeye çalıştığı ekonomik sistem,
liberalizmdir.
SOSYALİZM:
Teşebbüslerin
devlet
tarafından
gerçekleştirildiği, kar amacı gütmeyen sistemdir. Özel mülkiyet
hakkı, tamamen ya da büyük ölçüde kısıtlanmıştır. Gelir
dağılımında denge sağlamayı amaçlar. Bu sistemin en büyük
temsilcisi, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği'ydi. Ancak, bu
devletin 1990'larda dağılmasıyla bu sistemde etkisini
kaybetmiştir.
Uyarı ;Liberalizm, kapitalizm ve sosyalizm gibi ekonomik
görüşlerin ortaya çıkması ve dünya genelinde yayılması, Sanayi
Inkılabı sonrasında meydana gelen gelişmelerdir.
HUKUKEN TANIMA: Bir devlet adına resmi bir yetkilinin, bir
başka devlet yetkilisi ile görüşmesi, bir başka deyişle tarafların
birbirlerini muhatap kabul etmesidir.
RESMEN TANIMA: Yeni bir devlet veya hükümetin hukuksal
varlığının, resmi bir açıklamayla karşı tarafça onaylanması yada
iki devletin karşılıklı yazılı siyasi belgeleri onaylamaları durumudur.
FİİLEN (EYLEMSEL) SONA ERME: Bir devletin
topraklarının işgale uğraması; başkentinin ve devlet başkanının
tutsak duruma düşmesi; egemenlik haklarını kullanamaması
durumu; siyasi ve ekonomik hakimiyetin yabancıların eline
geçmesidir.
HUKUKİ VARLIĞIN RESMEN SONA ERMESİ: Bir devletin
hukuken var olduğunun göstergeleri; başkent, devlet başkanı ve
hükümettir. Bir başka ifadeyle yasama, yürütme ve yargı yetkilerini
kullanan organların ve idare merkezlerinin varlığı devletin hukuksal göstergesidir. Bu göstergelerin; başkent, devlet başkanı, hükümet ve
diğer hukuksal belirtilerin ortadan kaldırılması hukuki varlığın
resmen sona ermesidir.
2
İNKILÂP TARİHİ İLKLER
1.Osmanlı’da halkın ilk defa yönetime katılması,1.Meşrutiyet
2. Osmanlı’da Parlamenter sisteme ilk defa geçilmesi.1. Meşrutiyet
3. Osmanlıda Anayasal düzene ilk defa geçiş,1.Meşrutiyet
4. Türk tarihinin ilk Anayasası, Kanun-u Esasi, 1876
5. Türk siyasi tarihinin ilk partisi, İttihat Terakki -1907
6. Türk siyasi tarihinin ilk muhalefet partisi, Ahrar Fırkası- 1908
7. Osmanlıda rejime karsı çıkan ilk isyan, 31 Mart isyanı–1909
8. Ordunun ilk defa yenilikleri koruduğu olay, 31 Mart isyanı,
9. Meclis kararıyla görevden alınan ilk padişah, II. Abdülhamit,1909
10. Türk siyasi tarihinde ilk çok partili yaşam, II. meşrutiyet
11. Osmanlının Kuzey Afrika’da kaybettiği ilk toprak, Cezayir 1830
12. Osmanlının kuzey Afrika da kaybettiği son toprak, Trablusgarp,
13. M. Kemalin ilk görev yeri Şam, V. Ordu, kurmay yüzbaşı
14. M. Kemalin ilk katıldığı savaş, Trablusgarp, 1911–12
15. Birinci Balkan savaşında Osmanlıya ilk saldıran devlet, Karadağ
16. İkinci Balkan savaşında ilk çatışma, Sırbistan-Bulgaristan
17. M. Kemalin katıldığı balkan savaşı, II. Balkan savaşı
18. Osmanlının izlediği ilk siyaset Osmanlıcılık
19. Osmanlının izlediği son siyaset Türkçülük
20. Birinci Dünya savaşını ilk başlatan devlet Avusturya-Macaristan
21. Birinci Dünya savaşı öncesinde ilk oluşan grup, Üçlü İttifak
22. Birinci Dünya savaşından ilk çekilen itilaf devleti, Japonya 1914
23. Birinci Dünya savaşında saf değiştiren itilaf devleti, İtalya–1915
24. Birinci Dünya savaşına en son katılan ittifak devleti, Bulgaristan
25. Birinci Dünya savaşına en son katılan itilaf devleti, Yunanistan
27 Nisan 1917
26. Birinci Dünya savaşından ilk çekilen ittifak devleti, Bulgaristan
27. Birinci Dünya savaşından en son çekilen ittifak devleti, Almanya,
28. Birinci Dünya savaşında ilk barış, Almanya ile Versay, 1918
29. Birinci Dünya savaşında son barış, Osmanlı, Sevr 1920
30. Birinci Dünya savaşında ilk açtığımız cephe, Kafkas Cephesi,
31. Birinci Dünya savaşında son açılan cephemiz, Suriye-Filistin,
32. Birinci Dünya savaşında ilk kapanan cephemiz, Çanakkale,1916 Ocak
33. Birinci Dünya savaşında son kapanan cephemiz, Yemen-Hicaz
34. Tank, uçak denizaltı, makineli tüfek ve zehirli gazlar ilk olarak I.
Dünya Savaşında kullanıldı.
35. Birinci Dünya savaşında başarılı olduğumuz tek cephe, Çanakkale
Cephesi
36. İstanbul un ilk defa (fiilen) işgali, 13 Kasım 1918
37. Mondros’tan sonra yapılan ilk işgal, 3 Kasım 1918, Musul
38. Türk halkının işgallere karşı ilk tepkisi, Direniş Cemiyetleri kurmak
.39. İlk kurulan direniş cemiyeti, TrakyaPaşaeli Cemiyeti, 15 Aralık 1918
40. Kuvay-ı Milliye ilk olarak, Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı ortaya
çıktı.
41. İşgallere karşı ilk direniş, Hatay-Dörtyol, Kara Hasan Paşa
42. Yunanlılara ilk kurşun, Hukuk-u Beşer Gazetesi Yazarı Hasan Tahsin
43. Türk milli mücadelesinin haklılığını gösteren ilk uluslar arası belge,
Amiral Bristol Raporu
44. Mustafa Kemal’ in resmi görevine ilk kez ters düşmesi, Havza
Genelgesi
45. İlk defa Mondros ve itilaf devletlerine açıkça karşı çıkma, Havza
Genelgesi
46. İlk defa Osmanlı hükümetine açıkça karşı çıkma, Amasya Genelgesi
47. Kurtuluş Savaşının amacı gerekçesi ve yönteminin ilk defa
belirlendiği genelge veya belge Amasya Genelgesi
48. Ulusal Egemenlik temeline dayalı bir devlet düzeninden ilk defa
bahsedilmesi, Amasya Genelgesi
49. Ulusal hareketi fiiliyata döken ilk resmi belge, Amasya Genelgesi
50. Manda ve himaye ilk kez, Erzurum Kongresinde reddedildi
.51. Ulusal Egemenliğin koşulsuz ve kesin olarak sağlanacağı ilk kez,
Erzurum Kongresinde belirlendi.
52. Temsil Heyeti ilk kez Erzurum kongresinde oluşturuldu, 9 kişilik.
53. İlk kez mili sınırlardan Erzurum Kongresinde bahsedildi.
54. Amasya Genelgesinin esasları ilk kez Erzurum Kongresinde karara
dönüştü.
55. İstanbul Hükümetine karşı geçici bir hükümet kurulması gerektiği ilk
defa Erzurum Kongresinde söylendi.
56. M. Kemalin sivil olarak yaptığı ilk faaliyet, Erzurum Kongresidir.
57. M. Kemalin başkanlık yaptığı kongreler, Erzurum ve Sivas
Kongreleridir.
58. ilk ve tek milli kongre, Sivas Kongresi
59. Manda ve himayenin kesin olarak reddedilmesi, Sivas Kongresi
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
60. Kurtuluş savaşını tek elden yönetmek için yapılan siyasi
örgütlenmede ilk büyük adım, Sivas Kongresi
61. Temsil heyetinin ilk Yürütme görevi, A. F. Cebesoy’u Batı Cephesi
Komutanlığına ataması.
63. İlk bölgesel kongre- Balıkesir Kongresi–27 Haziran1919
64. Batı cephesi ilk olarak Balıkesir –Alaşehir Kongresi ile oluşturuldu.
65. Batı Cephesi Kuvay-i Milliye birliklerine atanan ilk komutan,
A.F.Cebesoy
66. Temsil Kurulunun bir hükümet gibi hareket ettiğini gösteren ilk gelişme,
Sivas Kongresi.
67. Temsil Kurulunun ilk yürütme görevini yapması, A.F.CEBESOY’UN
Sivas Kongresinde Batı Cephesi Kuvay-i Milliye Birlikleri Komutanlığına
atanması.
68. Temsil Kurulunun ilk siyasi başarısı Sivas Kongresinden sonra Damat
Ferit hükümetinin düşürülmesi
69. İlk milli mücadele gazetesi, İrade-i Milliye Sivas’ta, daha sonra Ankara’da
ismi Hâkimiyet-i Milliye olarak değiştirilecektir.
70. İstanbul Hükümetinin temsil heyetini resmen tanıması, Amasya
Görüşmeleri
71. M. Kemalin ilk milletvekilliği yaptığı yer, Erzurum, Son Osmanlı
Mebusan Meclisi üyesi
72. Ulusal sınırlarımızın kesin olarak belirlenmesi, Misak-i Milli
73. İstanbul’un fiilen işgali, 13 Kasım1918
74. İstanbul’un resmen işgali,16 Mart 1920
75. M. Kemal I. TBMM’ ye Ankara Milletvekili olarak katıldı.
76. İlk TBMM- 23 Nisan 1920–1 Nisan 1923 arasıdır.
77. Birinci TBMM ye karşı çıkan en uzun süreli ayaklanmalar, Azınlık
İsyanları
78. TBMM’nin çıkardığı ilk kanun, Ağnam Kanunu
79. Kurtuluş Savaşında ilk askeri cephemiz, Doğu Cephesidir.
80. TBMM’ nin uluslararası alandaki ilk siyasi başarısı, Gümrü Antlaşmasıdır.
81. Ankara ‘da büyükelçilik açan ilk devlet, Gürcistan
82. Kapitülasyon hakkından vazgeçen ilk devlet, Sovyet Rusya,
83. Düşman işgalinden ilk kurtulan ilimiz, Maraş, 10 Şubat 1920
84. TBMM’nin açılmasından önce kurtulan iki şehrimiz, Maraş ve Urfa
85. TBMM’nin ilk askeri zaferi, Gümrü Antlaşmasıdır.
86. TBMM’nin kurduğu düzenli ordunun ilk askeri zaferi, I. İnönü
87. Yeni Türk devletinin ilk anayasası, 20 Ocak1921, Teşkilat-ı Esasiye
88. İtilaf devletlerinin TBMM ‘yi hukuken ilk defa tanıması, Londra Konf.
89. TBMM ‘yi tanıyan ilk büyük Avrupalı devlet, SSCB
90. TBMM ‘yi tanıyan ilk İslam devleti, Afganistan
91. TBMM yi tanıyan ilk itilaf devleti, Fransa
92. Misak-ı Milliden verilen ilk taviz, Moskova ant. İle Batum
93. Son savunma savaşımız, Sakarya
94. Doğu sınırımıza kesinlik kazandıran antlaşma, Kars Ant.
95. TBMM’nin savaş yapmadan kurtardığı bölgeler, Mudanya ile İstanbul,
Boğazlar ve Doğu Trakya
96. Laikliğe geçişte atılan ilk adım, Saltanatın Kaldırılması 1922
97. Türkiye Cumhuriyeti’nde 23 Nisanın ilk defa resmi ve milli bayram olarak
kutlanması, 1921
98. Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk Halkevleri,1932
99. Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk Köy Enstitüsü,1941
100.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı, Atatürk 1923, 4 kez
cumhurbaşkanlığı yaptı
101.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Başbakanı, İsmet Paşa 1923
102.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Meclis Başkanı, Fethi Okyar 1923
103.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Genelkurmay Başkanı, Mareşal Fevzi
Çakmak, 1923
104.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Siyasi Partisi, C.H.F. 1923
105.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Muhalefet Partisi, Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkası, 1923
106 Ordunun ilk defa siyasetten ayrılması,19 Aralık 1924
107.Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk çok partili seçim,1946 seçimleri
108.Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk gizli oy açık sayımlı seçim, 1950
109.Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk tek dereceli seçim, 1946 seçimleri
110.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Sağlık Bakanlığı,1920
111.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Yüksekokulu, Ankara Hukuk Mektebi
112.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk özel Bankası, İş Bankası 1924
113.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk planlı kalkınma dönemi I. Beş yıllık
kalkınma planı 1934
114.Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk Türkçe Hutbe, 1928
115.Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Türkçe ezan 1931–33 arası Bursa, Bursa
olayı çıktı
116 Türkiye Cumhuriyeti’nin dâhil olduğu ilk uluslararası kuruluş, Milletler
Cemiyeti
117.Türk kadınına verilen ilk hak, Eğitim Hakkı, 1924
118.Türk kadınının ilk defa siyasal haklarına kavuşması,1930
119.Türkiye’de ilk televizyon yayını,1968
120. THY’ nin ilk yurtdışı uçuşu,1947
121. Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk Asfalt yol yapımı, 1938
122.TBMM ve Misak-ı Milli’yi ilk tanıyan devlet, Ermenistan 3 Aralık 1920,
123.Halkoyuna sunulan ilk Anayasa, 1961 Anayasası
3
124.Türkiye’de ilk radyo yayını, 1927
125.En uzun süre işgal altında kalan şehir, İstanbul,13 Kasım 1918–6 Ekim
1923
126.Türkiye’nin ilk büyükelçilik açtığı yer, Moskova, Ali Fuat Cebesoy
127.Türkiye’de ilk nüfus sayımı,1927
ATATÜRK’ÜN ÇOCUKLUĞU VE ÖĞRENİM HAYATI
Mustafa Kemal Atatürk 1881 yılında Selânik’te Kocakasım
Mahallesi, Islâhhâne Caddesi’ndeki üç katlı pembe evde doğdu.
& Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır.
& Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi XIV-XV.
yüzyıllarda Konya ve Aydın’dan Makedonya'ya yerleştirilmiş
Kocacık Yörüklerindendir.
& Annesinin babası Feyzullah Ağa,Karaman’dan Rumeli’ye
gelen Konyar Yörüklerindendir
& Milis subaylığı, evkaf katipliği ve kereste ticareti yapan Ali
Rıza Efendi, 1871 yılında Zübeyde Hanım'la evlendi.
& Atatürk'ün beş kardeşinden dördü küçük yaşlarda öldü, sadece
Makbule (Atadan) 1956 yılına değin yaşadı.
Atatürk’ün Kardeşleri; Fatma,Ahmet,Ömer,Makbule, Naciye
& Fatma: Ali Rıza ve Zübeyde çiftinin ilk çocukları Fatma idi.
Doğumu 1871 yada 1872 olarak belirtilmektedir. 1875 yılında
vefat etmiştir
&Ahmet; 1874 yılında doğduğu tahmin edilmekte ve
Çayağzı'ndan veya Papaz Köprüsü'nden ayrılmadan önce
dönemin ölümcül ve salgın hastalıklarından birisi olan ve
kuşpalazı olarak bilinen Difteri hastalığı nedeniyle vefat etmiştir.
&Ömer; Ömer'in 1875 yılında dünyaya geldiği tahmin
edilmektedir. O'nun da yaşamı ablası ve Ağabeyi gibi kısa
sürecek ve hayata daha çocuk yaşlarında veda edecekti. Abisi
Ahmet gibi O'nunda ölüm nedeninin difteri olduğu sanılmaktadır.
*O dönemki sağlık koşullarının yanı sıra ailenin yaşamını
sürdürdüğü yer olan Çayağzı bölgesi o zamanki sıradan yerleşim
yerleriyle dahi kıyaslanamayacak derecede kötü şartlara sahipti.
Gerek yiyecek gerek sağlık ihtiyacı gibi ihtiyaçların şehire inerek
karşılanabiliyor olması, bölgenin iklimsel ve coğrafi yapısı
yaşamayı yetişkin insanlar için yaşanmaz hale getirirken
çocukların vefatı bir bir gerçekleşiyordu.
& Makbule, Mustafa'dan sonra doğduğu bilinmekte ve doğum
tarihi olarak da 1885 yılı gösterilmektedir.
*Babası Ali Rıza'nın vefat etmesi, annesi Zübeyde'nin Ragıp Bey
ile evlenip bir müddet beraber yaşadıktan sonra 1913 yılında
Birinci Balkan Savaşı patlak verir ve Balkan toprakları Osmanlı
Devleti'nin elinden düşer bunun üzerine annesi Zübeyde ile
beraber İstanbul'a taşınırlar.
*İstanbul'da Beşiktaş Akaretler'de bir eve yerleştiler.
Cumhuriyet'in ilanı edilmesinin hemen ardından yine Annesiyle
birlikte Ankara'ya gittiler ve Ağbeyi Mustafa Kemal (Atatürk) ile
birlikte Çankaya Köşkünde ikamet ettiler.
*Burada bir müddet kaldıktan sonra Zübeyde Hanım
rahatsızlandı ve tedavisi için İzmir'e gitti.
*Daha sonra kendisi için Çankaya Köşkü Arazisi üzerine Camlı
Köşk inşa edildi ve bir süre orada kaldı.
* Bu sırada Soyadı Kanunu çıkarılmış ve Makbule Hanım
"ATADAN" soyadını almıştır.
*Sonraki dönemde Makbule Atadan, Mustafa Kemal (Atatürk)'in
isteği üzerine Fetih Okyar'ın kurduğu Serbest Cumhuriyet
Fıkrası'na(Partisi) girdi.
*Parti bir müddet sonra kapatılınca Makbule Atadan siyasetten
çekildi. Partideki görevi sırasında Milletvekili Mecdi Boysan ile
tanışan Makbule 1935 yılında Mecdi Bey ile evlendi.
*Mustafa Kemal (Atatürk)'in hayatı hakkında bilgi için kendisine
başvurulan biriside olan Makbule Atadan, 18 Ocak 1956 yılında
71 yaşında hayata gözlerini yumarak bu dünyadan ayrılacaktır.
& Naciye'nin doğum tarihi 1893 olarak bilinmektedir. Makbule
Atadan'ın anlattıklarına göre; babası Ali Rıza Efendi'nin vefat
ettiği gün dadısının Naciye'yi yere düşürmesiyle ayağı
kırılıyordu. Naciye yaşına rağmen uzun boylu, iri yapılı ve güzel
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
bir kızdı. Fakat Naciye'de daha 10 yaşında bir çocuk iken vefat
edecekti.
ÖĞRENİM HAYATI
Mustafa Kemal’in Okuduğu Okullar ve Özellikleri:
& Çocukluğu ve eğitim ve öğrenim sürecinde (1881-1905)
şüphesizdir ki, Mustafa’yı etkileyen insanların başında babası ve
annesi gelmektedir.
&Ali Rıza Efendi, bir öğretmen çocuğudur ve yıllarca Gümrük,
Evkaf memurluklarında bulunmuştur. Boş zamanlarında askerlik
mesleği ile ilgilenmiş, Gönüllü askerlere talim yaptırmıştır.
Selanik’te kurulan “Gönüllüler Taburu” nun da kurucuları
arasında bulunmuştur.
&Memuriyeti bırakarak, kereste ticaretine başlayan Ali Rıza
Efendi, bu işi sırasında haraç isteyen çetelerle de çatışmayı göze
alabilecek yapıda bir insandı. Oğlu Mustafa’ya “adam olmak için
okumak, öğrenmek şarttır. Başka çare yoktur” diyen Ali Rıza
Efendi, geniş görüşlü, modern düşünceli, yeniliklere açık aydın
bir insandı.
&Mustafa’yı Mahalle Mektebi’nden alarak, çağdaş bir eğitim
kurumu olan Şemsi Efendi Okulu’na vermesi de, onun yenilikçi,
parlak kişiliğini göstermektedir.
& Zübeyde Hanım ise, Ali Rıza Efendi’ye göre daha
muhafazakar bir insandı. Fakat, aydın, bilge bir Türk anasıydı.
Çocukları çok sever ve onların üzerine titrerdi. Zübeyde Hanım,
doğuştan akıllı bir kadındır. Oğlu Mustafa, annesinin üzerindeki
etkisini, fedakarlığını her zaman saygıyla anacaktır. Zübeyde
Hanım, güçlü bir beden yapısına sahip olduğu kadar, güçlü bir
iradeye de sahipti. Yeterince eğitim görmemiş, ama okumayı
yazmayı öğrenmişti. “Bilge” kişiliklerinden dolayı annesine
“Molla Hanım” , kendisine de “Molla Zübeyde” denilirdi
OKUDUĞU OKULLAR
1-Mahalle Mektebi:Annesinin isteği ile öğrenime başladığı
Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebidir.
2-Şemsi Efendi Okulu :Babasının isteğiyle gittiği okuldur.Şemsi
Efendi,Mustafa Kemal’in ilk öğretmeni olarak bilinir.1872’de
açtığı okulunda o dönemin şartlarına göre modern bir eğitim
verdiği bilinir.
3-Selanik Mülkiye Rüştiyesi:Selanik’teki ilk ortaokuludur.
4-Selanik Askeri Rüştiyesi: Matematik Öğretmeni Mustafa Bey
tarafından
kendisine
"Kemal"
adının
ilave
edildiği
okuldur.1893’te girdiği bu okulda yaptığı sınıf çavuşluğu ve
müzakerecilik gibi görevler,Mustafa Kemal’in daha çocuk yaşta
görev bilincinin gelişmesine ve özgüveninin artmasına neden
olmuştur.Bu nedenle Selanik Askeri Rüştiyesi,Mustafa Kemal’in
askerlik ve siyasi hayatındaki düzen ve disiplinin ilk temellerinin
atıldığı okul olarak bilinir.1895’te bu okuldan mezun olmuştur.
5-Manastır Askeri İdadisi: Tarih Öğretmeni Mehmet Tevfik
Bilge sayesinde Türk Tarihi’ne ilgi duymaya başladığı okuldur.
&Burada öğrenim gördüğü sırada 1897 Türk-Yunan Savaşı
(Dömeke Meydan Savaşı) çıkmıştır. Mustafa Kemal,yaşı o
dönemde küçük olmasına rağmen bu savaşa katılmayı çok
istemiştir.
&Yine bu okuldayken Ömer Naci ile olan arkadaşlığı Mustafa
Kemal’in edebiyata ilgi duymasına neden olmuştur.
&Ömer Naci sayesinde Namık Kemal ile tanışır, böylece bir
yandan edebi yönünü geliştirir,diğer yandan vatan ve millet
sevgisi oluşmaya başlar. 1899’da bu okuldan mezun olmuştur.
6-İstanbul Harp Okulu
&3 Mart 1899’da kaydolduğu ve 1902’de Teğmen rütbesiyle
mezun olduğu okuldur.
4
&Bu okul,ülke yönetimi ve siyasetindeki bozuklukları anlatmak
amacıyla el yazısıyla yazılmış gazete çıkardıkları okuldur.
7-İstanbul Harp Akademisi: Mustafa Kemal’in Teğmen
rütbesiyle 10 Ocak 1902’de öğrenime başladığı ve 11 Ocak
1905’te Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle bitirdiği okuldur.
FİKRİ HAYATINDA ÖĞRETMENLERİNİN ROLÜ:.
& Öğretmenleri onu çok değişik biçimlerde etkilemiş, ona çok
yararlı bir rehberlik yapmışlardır. Şüphesiz, onu olumsuz manada
etkileyen öğretmenleri de vardır. Bunlar arasında geleneksel
eğitimin yapıldığı Mahalle Mektebi ve buradaki “Hüsnühat”
öğretmeni Çopur Hafız Emin Efendi ile Mülkiye Rüştiyesi’nde
Matematik öğretmeni ve müdür yardımcısı olan ve “Kaymak
Hafız”
diye
anılan Hüseyin
Efendi sayılabilir.
& Bu öğretmenlerinden ilki, çocukları yere oturtarak, dizlerinin
üzerinde yazı yazdırdığı için; ikincisi de genç Mustafa’yı haksız
yere dövdüğü için onu olumsuz yönde etkilemiş olmalıdırlar.
& Bunların, Atatürk’ün yaptığı çağdaş atılımları “kötü bir örnek”
olarak etkilediklerini ve yine Mustafa Kemal’i benzer eğitim
kurumlarının kaldırılması yönünde yönlendirmiş olduğunu
düşünmek mümkündür. Nitekim, yıllar sonra Mustafa Kemal
Kurmay Subay olarak Selanik’te bulunduğu sırada okuduğu
Şemşi Efendi İlkokulu ile Mahalle Mektebi’ni ziyaret etmiş;
Hafız Mehmet Efendi’nin Mahalle Mektebi’nin kapısında koca
bir kilit asılı olduğunu görmüş, “kapanması isabet olmuş”
demiştir.
&Yine Harp Okulu’nda öğrenci iken, Kaymak Hafız Hüseyin
Efendi ile ilgili olarak da, “kendisini çoktan affettim. Mülkiye
Rüştiyesi’nden ayrılmamda bu kaba ve insafsız hareketi başlıca
rol oynamıştır” diyecektir.
& Bu dönemde Mustafa Kemal’i olumlu yönde etkileyen ve onun
Atatürk haline gelmesinde çok büyük katkıları olan
öğretmenlerinin başında şüphesizdir ki, Şemsi Efendi
gelmektedir.
& Şemsi Efendi, eğitim tarihimizde yeni pedagojik yöntem ve
uygulamaları ilk deneyenlerdendir. Öğrencileri bir üst düzey olan
Rüştiyedeki öğrencilerden daha bilgili yetişiyorlardı.
& Atatürk’ün dinde bağnazlığa karşı görüşlerinde, yenilikçi
fikirlerinde, disiplin duygularının gelişmesinde Şemsi Efendi’nin
öğretim ve uygulamalarının önemli bir payı vardır.
& Yüzbaşı Mustafa Bey, Atatürk’ün Selanik Askeri
Rüştiyesi’nde
Matematik
öğretmenidir.
Öğrencisinin
yeteneklerini sezip, ona “Kemal” adını vermiştir. Böylece onun
kendisinden ve arkadaşlarından farklı ve üstün durumunu tespit
etmiş, ona, daha iyiye, daha güzele doğru gitmek için sürekli bir
teşvik nedeni sağlamıştır.
& Selanik Askeri Rüştiyesi’nde Mustafa Kemal’e özel ilgi
gösteren
öğretmenlerinden
birisi
de,
Fransızca
öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey’dir.
& Selanik Askeri Rüştiyesi’nde 1908’e kadar yirmi yıl Fransızca
öğretmenliği yapan Nakiyüddin Bey, genç M. Kemal’e bir
taraftan geleceğe ilişkin fikirler verirken bir taraftan da, “sen bu
Fransızcanın peşini bırakma” öğüdünde bulunmuştur.
& Sonradan Mustafa Kemal’in Şam’da kurduğu Vatan ve
Hürriyet Cemiyeti’nin Selanik Şubesinin kuruluşunda, 31 Mart
hadisesinin bastırılmasında öğrencisi M. Kemal ile birlikte
çalışan Nakiyüddin Bey, Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün
isteği ile milletvekili adayı gösterilmiş ve üç dönem milletvekili
de seçilmiştir.
&Hayatının
sonuna
kadar
yanından
ayrılmayacak
olan Nuri (Conker), Salih (Bozok)
ve Fuat (Bulca)
ile
arkadaşlıklarının da geliştiği Selanik Askeri Rüştiyesi’nde genç
Mustafa Kemal, sadece okul çalışmalarıyla da yetinmemiştir.
& Onun bilgisini genişletmek, kültür seviyesini yükseltmek için o
günün şartları içinde, çevresinde çıkan yayımları takip ettiği,
yarışmalara katıldığı da görülmektedir.
&O tarihlerde Selanik’te ileri fikirli birkaç öğretmen ve yazar
“Çocuklara Rehber” isimli haftalık bir dergi çıkarmaktadırlar.
Arı Türkçe davasının öncülerinden olan bu derginin bir çok
sayılarında fen ve matematik konularında yapılan yarışmaları
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
başaranların başında Askeri Rüştiye son sınıf öğrencilerinden
Mustafa Kemal ismi görülmektedir.
MANASTIR ASKERİ İDADİSİ ÖĞRENİMİ VE BURADA
KİŞİLİĞİNİ ETKİLEYEN OLAYLAR, İNSANLAR
& Mustafa Kemal, Askeri Rüştiye’yi bitirirken İdadi (Lise)
eğitimine İstanbul’da Kuleli Askeri Lisesi’nde devam etmek
ister. Not: Onun böyle bir karar almasında, annesinin ikinci
evliliğinin, yani evde bir üvey baba bulunmasının rolü
büyüktür. Böylece ana evinden ve Rumeli’den uzaklaşacaktır.
& Fakat, vatansever bir kurmay subay olan Hasan Bey, onu bu
kararından vazgeçirecektir. Hasan Bey, bir çok defa Rüştiyeye
mümeyyiz olarak gelen ve sınavlarda M. Kemal’i tanıyıp seven
bir komutanıdır. Hasan Bey, o günlerde bir münasebetle genç
öğrencisine idadi, lise eğitimine nerede devam edeceğini sorar ve
niyetinin İstanbul’a gitmek olduğunu anlayınca da şu tavsiyede
bulunur: “Bundan vazgeçiniz oğlum. Manastır’a gidiniz, orada
daha iyi yetişirsiniz” . Mustafa Kemal, Hasan Bey’in bu
tavsiyesini dinleyecektir.
& 1896 yılı Mart ayının ortalarına kadar Selanik’te tatilini
geçiren Mustafa Kemal, tatil bitiminde Selanik’ten trenle
Manastır’a yolcu edilir.
& İdadi’de yatılı ve daha üstün dereceli bir okulun hayat ve
öğretim şartlarına kısa sürede intibak eden genç M. Kemal için,
artık ömrünün sonuna kadar sürecek olan “aile yuvası dışındaki
hayat” başlıyordu. Bundan sonra ev yaşantısı sadece izin ve
tatillerde kısa süreli olabilecektir. Askerlik mesleğinin meşakkatli
ve zorlu özelliklerinden de kaynaklanan bu durum, biraz da onun
“bağımsız yaşama” karakterine uygun düşecektir.
&Manastır’da sınıf arkadaşları sadece Selanik Rüştiyesi’ndekiler
değildir. Manastır bölgesine bağlı olan, Üsküp, İpek, İşkodra,
Yanya ve Manastır Askeri Rüştiyelerinden gelen gençler de
vardır. Bu ortam içinde çeşitli karakter, mizaç ve seviyede genç
insanlarla tanışmak, anlaşmak ve onlara kendini kabul ettirmek
hususunda M. Kemal’in üstün vasıflarının burada da büyük bir
rol oynadığı şüphesizdir.
& Manastır İdadisi’nde Mustafa Kemal, Matematikten yine çok
başarılı, Fransızcadan ise biraz zayıftır. Kendi hatıralarında bunu
söyle anlatmaktadır: “Askeri Rüştiyeyi ikmal ettiğim zaman,
merakım epeyce ileri gitmişti. Manastır Askeri İdadisi’nde
riyaziye (Matematik) pek kolay geldi. Bununla meşgul olmaya
devam ettim. Fakat Fransızcada geri idim. Muaallim benimle çok
meşgul olmuyor, acı ihtarlarda bulunuyordu.”
& Burada Mustafa Kemal’i en çok etkileyen arkadaşlarından biri
olan Ömer Naci, ona edebiyat ve şiir merakı aşılayacaktır.
Sonradan İttihat ve Terakki’nin hatibi olacak olan ve genç yaşta
Birinci Dünya Harbi sırasında hayatını kaybeden Ömer Naci,
Bursa İdadisi’nden kovularak, Manastır İdadisi’ne yollanmıştı.
&Alay Emini Mehmet Asım Efendi, Mustafa Kemal’i çağırarak;
‘Bak oğlum Mustafa dedi, şiiri filan bırak. Bu iş senin iyi asker
olmana mani olur. Diğer hocalarınla da konuştum. Onlar da
benim gibi düşünüyorlar. Sen Naci’ye bakma, o hayalperest bir
çocuk. İleride belki iyi bir şair ve hatip olabilir, fakat askerlik
mesleğinde katiyen yükselemez’. Diye ikazda bulundu.
& Bu ikaz ve yönlendirmenin Atatürk’ün hayatını ve kaderini
doğrudan etkilediğine şüphe yoktur. Fakat, Ömer Naci’nin de
Mustafa Kemal’in fikri altyapısının oluşmasında diğer faktörlerle
birlikte önemli bir rol oynadığı da kesindir.
& Nitekim, genç Mustafa Kemal’in dönemin “vatan ve hürriyet”
şairi Namık Kemal ile “Türkçü” şairi Mehmet Emin
Yurdakul’un şiirleri ile tanışmasında Ömer Naci’nin etkili
olduğu bilinmektedir.
& İdadi’de, Namık Kemal’i tanımak, duymak, onun gizlice elden
ele dolaşan vatan şiirlerini bulmak, okumak işini Hatip Ömer
Naci sağlamıştır.
& Tarih öğretmenleri Mehmet Tevfik (Bilge) Bey’in de
etkileriyle, gençler Fransız İhtilali’nin temel ilkelerinden biri olan
“hürriyet” kavramı ile de burada tanışacaklardır.
5
&Topçu Kolağası Mehmet Tevfik Bey, o dönemin dar Osmanlı
tarihçiliği görüşünden uzak, Türk tarihini bütün genişliği ve
eskiliği ile kavramış ve öğrencilerine dersini sevdirerek, esaslı
tarih bilinci ve kültürü veren bir öğretmendi.
&Kol Ağası Mehmet Tevfik Bey (1865-1945)’in Atatürk’ün
derin tarih bilgisi ve bilincinin oluşmasında baş mimar olduğu
kesindir. Atatürk, bu değerli öğretmenine beslediği şükran ve
minnete, onu milletvekili adayı göstererek ve Beşinci Dönem
Diyarbakır Milletvekili olarak Meclise girmesini sağlayarak
karşılık vermiştir.
&Manastır İdadisi’nin ikinci sınıfına geçen Mustafa Kemal,
1897 yılının ilk günlerinde sıla iznini geçirmek üzere trenle
Selanik’e döner. Mart’ın ilk günlerine kadar devam edecek
izinden faydalanarak Fransızcasını kuvvetlendirmeyi düşünür ve
1888’de kurulmuş olan Tophane semtindeki “College des Freres
de Salle” (Frerler Okulu)’in özel kurlarına kaydını yaptırarak
dersleri düzenli olarak takip eder.
& Birinci sınıfta kendisini ikaz eden Fransızca öğretmeninin “acı
ihtarlarına” yeniden muhatap olmak istemez. Kendi hatıralarında,
“İki, üç ay gizlice Frerler Mektebi’nin hususi sınıfına devam
ettim. Böylece Mektep derslerine nispetle fazla derecede
Fransızca öğrendim” demektedir.
&Bu özel derslerde Mustafa Kemal’in öğretmenlerinden
biri Frere Rodriquez (1849–1941)’dir. Bunun anlattığına göre,
Mustafa Kemal gayet ciddi, zeki ve çalışkan, elinde daima kitap
bulunan bir gençti ve subay olduktan sonra da zaman zaman
kendisinden ders almaya geliyordu.
&Mustafa Kemal, gerçekten İdadi’den başlayarak gençlik
yıllarında Fransızca öğrenmeye büyük önem vermiştir. O, “bir
kurmay subay mutlaka yabancı dil bilmelidir, bunun aksini
düşünmek büyük hatadır” diyordu.
III. HARBİYE ÖĞRENİMİ VE BURADA KİŞİLİĞİNİ
ETKİLEYEN OLAYLAR, İNSANLAR
& 1898 yılı Aralık ayının ortalarından, 1899 yılının Mart ayı
ortalarına kadar Selanik’te tatilini geçiren Mustafa Kemal,
İstanbul Pangaltı’daki Harbiye Mektebi’nde yüksek öğrenimine
devam etmek için Selanik’ten vapura biner ve İstanbul’a,
Payitahta hareket eder. Böylece bütün çocukluğu ve ilk gençlik
yıllarının geçtiği Makedonya’dan ilk defa ayrılır.
Birikimi ile yeni bir hayata atılacağı, kişiliği ve düşüncelerinin
daha da olgunlaşacağı Harp Okulu’na girişi (duhulü) 1 Mart
1315/13 Mart 1899, Apolet Numarası 1283’tür
& Mustafa Kemal Harbiye’de öğretime başladığı sırada, okul
komutanı 24 yıl (1884-1908) bu kutsal yuvaya komutanlık
yapmış olan Mustafa Zeki Paşa; öğretim başkanı, o zamanki
ismi ile “ders nazırı”, daha sonra Çanakkale’de kendisine kolordu
komutanlığı yapacak olan Esat Paşa’dır.
& Mustafa Kemal’in Harp Okulu’ndaki öğretmenleri arasında,
onun kişiliğini etkileyen ve onu hayata hazırlayan çok değerli
öğretmenleri olduğunu görüyoruz.
& Bunlar arasında; sonradan İstanbul Üniversitesi’nde Profesör
olan, Türk Tarih Kurumu kurucu üyesi ve Milletvekili olan
Fransızca öğretmeni Necip Asım (Yazıksız) Bey (1861-1935),
Talim Öğretmeni Rahmi Paşa ve onun maiyetindeki Binbaşı
Fazıl Bey, sonra Korgeneral ve milletvekili olan Yüzbaşı Naci
(İldeniz) Bey ve Teğmen Osman Efendi bulunuyordu.
& Harp Okulu eğitimi ve öğrenimi dönemi, Mustafa Kemal’in
hem vatan, millet, Türklük fikirlerinin olgunlaşmasında, hem de
Batıya dönük “çağdaşlaşma” düşüncelerinin gelişmesinde önemli
bir dönem olmuştur.
& Ayrıca bu fikirlerini arkadaşlarına da anlatması, okula bu
fikirleri yaymak için bir gazete çıkarma girişiminde bulunması,
onun daha o dönemde liderlik özelliklerinin gelişmeye
başladığını da göstermektedir.
& O, yine bu dönemde özellikle ilk sınıfta İstanbul’un sosyal
hayatı içinde kendisini bulmuş görünmektedir. “İçki” ve “dans”
konusunda da bazı ilk deneyimlerin burada yaşandığı
bilinmektedir.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN GAZETELERİ:
Minber, İrade-i Milliye, Hakimiyet-i Milliye –
Okyar'la birlikte ilk gazete deneyimi: Minber
ASKERİ HAYATI
&1905-1907 yılları arasında Şam'da 5. Ordu emrinde görev
yaptı. Şam,Mustafa Kemal’in ilk görev yaptığı yerdir.
&Şam'da arkadaşları ile "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti"ni kurdu.
&1907'de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu.Manastır'a 3.Ordu'ya
atandı.
&Siyasi faaliyetlerini sürdürmek amacıyla üye olduğu ancak
zamanla da fikir ayrılığına düştüğü İttihat ve Terakki Cemiyeti
üyeleriyle
arasının
açılması
sonucunda Trablusgarp’a
görevlendirildi.
&Trablusgarp dönüşü 1909’da 3.Ordu’nun Selanik Tümeni
Kurmay Başkanlığı’na atandı.
&13 Nisan 1909’da Meşrutiyet’e karşı olanlar tarafından
İstanbul’da çıkarılan 31 Mart Olayı’nı bastırmak amacıyla
Selanik’te kurulan Hareket Ordusu'nda Kurmay Başkanı olarak
görev aldı.Bu ordu, İstanbul’a gelerek ayaklanmayı
bastırdı.Ayaklanmanın çıkmasında rolü olduğu gerekçesiyle
Padişah II.Abdülhamit tahttan indirildi.Yerine V.Mehmet Reşat
tahta çıkarıldı.
&Mustafa Kemal,1910 yılında Fransa'ya gönderildi. Picardie
(Pikardi) Manevraları'na katıldı.
&1911 yılında İstanbul'da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde
çalışmaya başladı.
&Trablusgarp Savaşı’nda 22 Aralık 1911'de İtalyanlara karşı
Tobruk Savaşı’nı kazandı.6 Mart 1912'de Derne Komutanlığına
getirildi.
TRABLUSGARP SAVAŞI (1911-1912):
&İtalya,Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika’daki son toprağı olan
Trablusgarp’ı gelişmişlikte geri bıraktığı ve bölgedeki İtalyanlara
kötü davrandığı iddiasıyla 28 Eylül 1911’de Osmanlı’ya
ültimatom çekerek kendisine verilmesini istemiştir.Osmanlı
Devleti,bu konuyu diplomatik yollarla halletmek istediyse de
İtalya 29 Eylül’de Osmanlı Devleti’ne karşı savaş kararı
almıştır.İngiltere ve Fransa gibi büyük devletlerin de desteğini
alan İtalya, Derne,Tobruk, Homs ve Bingazi’yi işgal etmiştir.Bu
işgaller karşısında Osmanlı Devleti,Mısır İngiliz işgalinde olduğu
için karadan; donanmamızın yeterli olmaması nedeniyle de
denizden gerekli yardımı gönderememiştir.
&Bu yüzden aralarında Mustafa Kemal Paşa (Derne ve Tobruk
Komutanı-Bölgeye
giderken
Kolağası-Kurmay
Yüzbaşı
rütbesinden Binbaşı rütbesine geçti),Enver Paşa(Bingazi
Komutanı-Kurmay Binbaşı),Neşet Paşa(Trablus KomutanıKurmay Albay), Nuri Conker, Fuat Bulca,Ali Çetinkaya ve
Fethi Okyar gibi gönüllü subaylar bölgeye giderek burada
İtalyanlara karşı başarılı savaşlar yaptılar.
&22 Aralık 1911′de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşında zafer
elde etti. 6 Mart 1912′de Derne Komutanlığına getirildi.
Not: Bu savaşlar esnasında sol gözünden ciddi şekilde
yaralanmıştır
&Libya’daki Arapları da Sunusi tarikatı mensubu Ömer
Muhtar adı verilen direnişçi teşkilâtlandırmıştır.
&Trablusgarp'ı ele geçirmekte zorlanan İtalyanlar, Osmanlı
Devleti’ni barışa zorlamak için Oniki Ada ve Rodos Adası’nı
işgal ettiler.Bu sırada Balkan Savaşı patlak verince Osmanlı
Devleti,18 Ekim 1912’de İtalya ile Uşi Antlaşması’nı imzalamak
zorunda kaldı.Uşi Antlaşması’na göre;Osmanlı Devleti,Kuzey
Afrika’daki son toprağı olan Trablusgarp’ı İtalya’ya
bıraktı.Osmanlılara ait Oniki Ada ve Rodos Adası, Balkan
Savaşı’nda Yunanlıların eline geçmesin diye geçici olarak
İtalya’ya bırakıldı(!).
NOTLAR :
*Trablusgarp Savaşı,Mustafa Kemal’in ilk savaş deneyimi,halk
arasında tanınmasının da başlangıcıdır.
6
*Mustafa Kemal Trablusgarp’a, Gazeteci kimliği ve Şerif Bey
takma adıyla İngiliz sömürgesi olan Mısır üzerinden geçmiştir.
*Mustafa Kemal Trablusgarp’tan,Muhasebeci kimliği ve Adem
Bey takma adıyla Mısır üzerinden geri İstanbul’a dönmüştür.
BALKAN SAVAŞLARI (1912-1913):
&İtalya ile Trablusgarp Savaşı henüz devam ederken,
Balkanlarda Rusya’nın kışkırtması ile Balkan devletleri
(Karadağ, Sırbistan,Yunanistan ve Bulgaristan) Osmanlı
topraklarına saldırıya geçmiş ve böylece Balkan Savaşları
başladı.
&İlk saldıran Balkan devleti 8 Ekim 1912’de Karadağ
olmuştur.
& Osmanlı ordusunun bir bölümü savaştan önce terhis
edilmişti.Bu duruma bir de subaylar arasındaki siyasi çekişmeler
eklenince Osmanlı Devleti bu savaşta bütün cephelerde yenildi.
&Makedonya,Batı Trakya,Edirne (Bulgar işgali-26 Mart 1912)
ve Kırklareli işgal edildi.Arnavutluk bağımsızlığını ilan etti.
NOT: Balkanlarda Osmanlıdan ayrılarak bağımsız olan;
& İlk devlet 1829 Edirne Antlaşması ile Yunanlılar(Rumlar),
&Son devlet ise Arnavutluk’tur (28 Kasım 1912).
&1912′nin Ekim’inde Balkan Savaşları başlayınca Mustafa
Kemal Gelibolu ve Bolayır’daki birliklerle savaşa katıldı.
Not: Bu savaşlar esnasında Çanakkale bölgesini yakından
tanıması Çanakkale Savaşında başarılı olmasında etkili
olmuştur.
AÇIKLAMALAR:
1) Bulgaristan,I.Balkan Savaşı’ndan en kârlı çıkan ülke oldu.
2) I.Balkan Savaşı'ndaki yenilginin ardından Edirne'nin elden
çıkmasını kabullenemeyen İttihat ve Terakki Partisi ileri
gelenleri,suçlu buldukları Kamil Paşa hükümetini,23 Ocak
1913’te Bab-ı Ali Baskını denilen hükümet darbesiyle yıkarak
Mahmut
Şevket
Paşa’yı
yeni
hükümetin
başına
geçirdiler.Böylece bu partinin resmi iktidar dönemi başlamış
oldu. İkinci Balkan Savaşı’nın ana teması;Makedonya’nın
paylaşılmasıdır.
&Birinci Balkan Savaşı’nda en çok toprağı Bulgaristan almıştı.
Bu durumdan memnun olmayan Yunanistan, Sırbistan ve
Romanya
Bulgaristan'a
savaş
açtılar.Böylece
Balkan
devletlerinin kendi aralarında İkinci Balkan Savaşı çıkmış oldu.
&Mustafa Kemal'in Kurmay Başkanı olduğu Bolayır Kolordusu
bu durumdan faydalanarak,Bulgarlar üzerine taarruz etmiş,15
Temmuz 1913'te Keşan'ı,17 Temmuz'da Enez ve İpsala'yı, 18
Temmuz'da Uzunköprü'yü,21 Temmuz günü de Karaağaç ve
Dimetoka'yı alarak Edirne'ye girmiştir.
&Bulgaristan barış istemesi üzerine Osmanlı Devleti ile
Bulgaristan arasında 29 Eylül 1913'te İstanbul Antlaşması
imzalandı. Edirne, Osmanlı Devleti'ne geri verildi. Dimetoka
Osmanlılarda kalmak üzere Meriç nehri Türk-Bulgar sınırı oldu.
& Balkan Savaşları sonunda, Mustafa Kemal 1913 yılında
Sofya Ateşemiliterliği(askeri ateşe-askeri uzman)’ne atandı.Bu
görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi.
Not: Bu görevi esnasında Avrupa kültürünü ve yaşam tarzını
yakından tanıyarak etkilenmiştir.
&Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915'te sona erdi.Bu sırada Birinci
Dünya Savaşı başlamış ve Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek
zorunda kalmıştı.
&Mustafa Kemal 19.Tümeni kurmak üzere Tekirdağ'da
görevlendirildi.
Mustafa Kemal’in Birinci Dünya Savaşı’nda Savaştığı
Cepheler ve Görevi
57.Alay-19.Tümen Komutanı
1 Çanakkale Cephesi
2 Kafkas Cephesi
16.Kolordu Komutanı
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
3 Suriye-Filistin Cephesi
7.Ordu-Yıldırım Orduları Grup
Kom.
ÇANAKKALE SAVAŞI (1915):
&Mustafa Kemal’in askerlik hayatında Milli Mücadele’nin
liderliğine giden en önemli olaylardan birisi Çanakkale
Savaşı’dır.
&18 Mart 1915'te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve
Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası'na
asker çıkarmaya karar verdiler.
& 25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini,Mustafa
Kemal'in komuta ettiği 19.Tümen Conkbayırı'nda durdurdu.Mustafa
Kemal bu başarı üzerine albaylığa yükseldi.
&İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. 8
Ağustos 1915 tarihinde Anafartalar Grup Kumandanlığına getirildi ve 910 Ağustos’ta Anafartalar Zaferi’ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos’ta
Kireçtepe, 21 Ağustosta II.Anafartalar Zaferi takip etti.
&Birinci Dünya Savaşı esnasında, Anafartalar'daki Türk
kuvvetlerine kritik bir zamanda kumanda etti.Bu sırada
Çanakkale Boğazı'na çıkarma yapılmış ve Mustafa Kemal bu
durumu kişisel gayretiyle kurtarmıştır.
&Savaş esnasında, Mustafa Kemal'in kalbinin üzerine bir
şarapnel parçası isabet etmiş, ancak göğüs cebinde bulunan saati
onun hayatını kurtarmıştır.
&Çanakkale Savaşlarında yaklaşık binlerce şehit veren Türk
Milleti, onurunu İtilâf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir.
&Mustafa Kemal'in askerlerine verdiği "Ben size taarruz
emretmiyorum,ölmeyi emrediyorum.Biz ölünceye kadar geçecek
zaman içinde yerimizi başka kuvvetler ve başka kumandanlar
alabilir" emri,Çanakkale Savaşı’nın bir var oluş savaşı olduğunu
gösterir.
&Çanakkale Cephesi,Mustafa Kemal’in kendisini dünyaya
tanıttığı cephedir.
&Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları’ndan sonra 1916'da Edirne
ve Diyarbakır'da görev aldı.
&Çanakkale Savaşı’ndan sonra 1 Nisan 1916'da
Tümgeneralliğe yükseldi.
&Kafkas Cephesi’nde Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis
'in geri alınmasını sağladı.
&Kafkas Cephesi’ndeki başarılarından sonra 7.Ordu Komutanı
olarak atandı. Alman Generali Falkenhayn ile askeri konularda
yaşadığı problemler nedeniyle bu görevden ayrılarak İstanbul’a
döndü.
&Veliaht Vahdettin ile Almanya'ya giderek cephede
incelemelerde bulundu.22 gün süren bu seyahatten sonra
hastalandı.Viyana ve Karisbad'a giderek tedavi oldu.
&Almanya seyahatinden sonra 15 Ağustos 1918'de 7.Ordu
Komutanlığı’na tekrar atandı ve Suriye’ye gitti. Suriye
Cephesi’nde İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunmalar yaptı.
&Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığında Suriye
Cephesi’nde bulunan Mustafa Kemal, bir gün sonra 31 Ekim
1918'de Suriye'de
bulunan Yıldırım Orduları Grubu
Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13
Kasım 1918'de İstanbul'a dönüp Harbiye Nezâreti(Savunma
Bakanlığı)'nde göreve başladı.
ATATÜRK’ÜN FİKİR HAYATI
Atatürk'ü Etkileyen Olaylar ve Fikirler
Genç Mustafa Kemal’in kişiliği bakımından üzerinde
durulması gereken bir nokta da, daha 12 yaşında babasını
kaybederek “yetim” kalmış olmasıdır.
& Psikolojik açıdan, kendi geleceği hakkında yine kendisinin
bağımsız, özgürce karar vermesinde yetim oluşunun rolü bilim
adamlarınca kabul edilmektedir.
& Mustafa Kemal’in sonradan çocuklara çok büyük sevgi
duymasının ve ilgi göstermesinin temelinde de, küçük yaşta
babasız kalması yatmaktadır.
& Mustafa Kemal’in kişiliğinin şekillenmesinde rol oynayan
dönemlerden biri de onun dayısının çiftliğinde geçirdiği yaklaşık
&
7
altı aylık süredir. Çiftlikte geçen bazı olayları bir pedagog
gözüyle değerlendiren Prof. Dr. İsmail Hakkı Baltacıoğlu,
Atatürk’teki “yaratıcılık, ağaç ve hayvan sevgisi”nin çocukken
yaşadığı bu “yaratıcı çevre”nin eseri olduğu kanaatindedir.
MUSTAFA KEMAL’İN FİKRİ GELİŞİMİNDE ETKİLİ
OLAN DÖRT ŞEHİR
1.SELANİK: Osmanlı Devleti’nin çok uluslu yapısında değişik
ırka ve dine mensup Osmanlı halklarının yaşadığı bir şehirdir.Bir
liman şehri olan Selanik,Avrupa ve İstanbul’u birbirine bağlayan
demir yollarına sahipti.Şehrin bu özelliği,Avrupa’da meydana
gelen
yeniliklerin
ve
olayların
takip
edilmesini
kolaylaştırıyordu.Selanik’in kültürel hayatına hareketlilik katan
bu özellik,siyasi olarak bölgeyi zor durumda bırakıyordu.
Örneğin Fransız İhtilâli ile ortaya çıkan milliyetçilik düşüncesi,
farklı etnik grupların bir arada yaşadığı bölge üzerinde yıkıcı
etkilere neden oldu.Mustafa Kemal’in doğduğu topraklarda
yüzyıllarca beraber yaşayan Sırp,Bulgar ve Makedonlar Osmanlı
Devleti’nden bağımsızlık istiyorlardı.
2.MANASTIR: Osmanlı Devleti’nin Batıya açılan önemli
şehirlerinden biri olan Manastır, çok kültürlü yapıya da
sahiptir.3.ordunun da merkezi olması nedeniyle şehir gelişmiş ve
birçok eğitim kurumu açılmıştır.Manastır şehrinin bulunduğu
Makedonya bölgesinin diğer bir özelliği de Sultan
II.Abdülhamit’e karşı Meşrutiyet taraftarlarının yoğun olarak
yaşadıkları bir yer olmasıdır.Mustafa Kemal’in Manastır Askeri
İdadisi’ndeki bazı öğretmenleri de Meşrutiyet yanlısı fikirlerden
etkilenmiş İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye subaylardı.Bu
durum,ordu ve memleket meselelerinin Manastır Askeri
İdadisi’nde konuşulmasına neden oluyordu.Mustafa Kemal,bu
sayede memlekete meselelerini öğrenme imkânı bulmuştur.
3.İSTANBUL: İstanbul,Osmanlı Devleti’nin başkenti olmasının
yanında devletin batıya açılan yüzüydü.Batıdan gelen yeniliklerin
ilk görüldüğü yerlerden biriydi.Bir taraftan geleneksel Türk
mahallelerinin olduğu diğer yandan da gayrimüslimlerin yoğun
olarak yaşadığı İstanbul’un farklı yaşam tarzlarını bünyesinde
barındıran bir yapısı vardı.Kültürel yaşamın da hareketli olduğu
İstanbul aynı zamanda muhalif düşüncelerin de merkezi
konumunda olan bir şehirdi.
4.SOFYA: 1913 yılında Sofya Ateşemiliterliği’ne atanan
Mustafa
Kemal,
Bulgaristan
Türklerinin
morallerini
güçlendirmek, onların Osmanlı Devleti’ne bağlılıklarını daha da
arttırmaya çalışmıştır
ATATÜRKÜN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ
1-VATAN VE MİLLET SEVGİSİ
&Atatürk, kendi milletini ve bütün insanları samimî duygularla
seven, iyi kalpli bir insandı. Bütün milletleri bir vücut, her milleti
de bu vücudun bir organı olarak görürdü. Dünyanın herhangi bir
yerinde bir rahatsızlık varsa ilgisiz kalamazdı. "İnsanları mesut
edecek tek vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara
birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddî ve manevî
ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan hareket ve enerjidir"
derken insanlar için ne kadar iyi duygular beslediğini açıklıyordu.
&Atatürk, çocukları ve gençleri çok sever, onların en iyi şartlarda
yetişip yükselmesini isterdi. Çünkü bir milletin ancak iyi nesiller
yetiştirebilirse yükseleceği düşüncesini taşıyordu.
2-ÖNDER OLUŞU
İşgal günlerinde, toplumu olaylar karşısında yönlendirecek bir
öndere ihtiyaç vardı. İşte o karanlık günlerde Atatürk, milletine
rehber oldu. Anadolu'ya geçerek kongreler topladı. Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nin açılmasını sağladı. Millî Mücadele,
Atatürk'ün önderliğinde başarıya ulaştı. Türk Milleti'nin her
alanda çağdaşlaşmasını hedef alan inkılâplar onun önderliğinde
gerçekleşti. O'nun ilke ve inkılâpları, Türk milletine günümüzde
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
de rehber olmaya devam etmektedir. Mustafa Kemal Atatürk,
askerî zaferlerini ve başardığı inkılâpları kendisine mal
etmemiştir.
Büyük
eserlerin,
ancak
büyük
milletle
başarılabileceğine inanan bir önderdi.
3-ÇOK YÖNLÜLÜĞÜ
Mustafa Kemal Atatürk, çok yönlü ve üstün kişiliği olan bir
liderdir. Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros
Ateşkes Anlaşması'yla ortaya çıkan tehlikeli durumu ilk olarak
görüp milletin dikkatini çeken odur. Mustafa Kemal, Amasya
Genelgesi'nde, vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklâlinin
tehlikede olduğunu söyledi.
&Erzurum Kongresi'nde, millî sınırlar içinde vatanın
parçalanmaz bir bütün olduğunu bütün dünyaya ilân etti.
Kurtuluş Savaşı'nı bunun için başlattı. Bu konuda hiçbir taviz
vermedi. Vatan savunmasını her şeyin üzerinde tuttu. Sakarya
Savaşı sırasında "Vatanın her karış toprağı, vatandaşın
kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz" diyerek bu konudaki
kararlılığını gösterdi.
4-İLERİ GÖRÜŞLÜLÜĞÜ
Mustafa Kemal Atatürk, daha Birinci Dünya Savaşı devam
ederken Osmanlı Devleti'nin hızla felâkete doğru sürüklendiğini
görüp çareler aramaya başlamıştır. Ülkemizin içinde bulunduğu
durumu en doğru şekilde tespit etmiş ve ilerisi için en doğru
kararları almıştır.
Atatürk'ün gençlere söylediği "Yolunda yürüyen bir yolcunun
yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de
görmesi ve bilmesi lâzımdır" sözü, onun ileri görüşlü bir lider
olduğunu açıkça ortaya koymaktadır
5-AÇIK SÖZLÜLÜĞÜ
Mustafa Kemal Atatürk, doğru bildiği şeyleri açıkça söylemekten
çekinmezdi. Şu sözleri bunun en güzel örneğidir: "Ben
düşündüklerimi sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı
zamanda lüzumu olmayan bir sırrı kalbimde taşımak
iktidarında olmayan bir adamım. Çünkü ben bir halk
adamıyım. Ben düşündüklerimi daima halkın huzurunda
söylemeliyim".
6-ÖĞRETİCİLİĞİ
Atatürk, kararlı ve mücadeleci bir liderdi. Güçlükler karşısında
yılmayan, ümitsizliğe düşmeyen kişiliği onun Millî Mücadele'nin
lideri olmasını sağlamıştır. Samsun'a çıktıktan sonra, Kâzım
Karabekir Paşaya çektiği bir telgrafta, o günlerdeki ağır durumu
belirttikten sonra "Bununla beraber bütün umutlar kaybolmuş
değildir. Memleketi bu durumdan ancak Türk milletinin
mukavemet azmi kurtarabilir" diyordu.
Eskişehir-Kütahya Savaşları'ndan sonra Yunanlılar, Ankara'ya
doğru ilerlemeye başladıkları zaman, Mustafa Kemal, Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından başkomutanlık görevine
getirilmişti. Başkomutan olarak yaptığı ilk konuşmasındaki
"Milletimizi esir etmek isteyen düşmanları, behemehal (ne
yapıp edip) yeneceğimize dair güvenim bir dakika olsun
sarsılmamıştır" sözleri onun hiçbir zaman ümitsizliğe yer
vermediğini ve mücadelesindeki kararlılığı gösteren başka bir
örnektir.
7-PLANLILIĞI
Atatürk, bütün çalışmalarını bir plân dahilinde yapardı. Bir işe
karar verdiğinde; bu kararı bütün yönleriyle inceler, en iyi sonucu
alacak şekilde uygulamaya geçerdi. Mustafa Kemal, yapacağı
inkılâpları önceden düşünmüş, kamuoyunu bu değişiklikler
konusunda aydınlattıktan sonra inkılâplarını yapmıştır. Kurtuluş
Savaşı'nın plânını, İstanbul'dan Anadolu'ya geçmeden önce
yapmış ve bunu yakın arkadaşlarıyla tartışmıştı. Zamanı geldikçe
düşündüklerini uyguladı. Uygulamaya başladıktan sonra hiç taviz
vermedi. Bütün hayatı boyunca metotlu çalışmayı hiç bırakmadı.
8
8-TARİHİNE BAĞLILIĞI
Atatürk, tarihte büyük devletler kuran ve yüksek bir medeniyet
meydana getirmiş olan Türk Milleti'nin büyüklüğüne inanan ve
bununla gurur duyan bir insandı. Atatürk; kahramanlık, vatan
sevgisi, çalışkanlık, bilim ve sanata önem verme gibi değerlerin,
Türklüğün yüksek vasıflarından olduğunu ifade etmiştir. O,
milletinin bu özelliklerini her fırsatta dile getirip insanlık ailesi
içinde lâyık olduğu yeri almasına çalıştı. Milletimizin yüksek
karakteri, çalışkanlığı, zekâsı ve ilme bağlılığı ile millî birlik ve
beraberlik duygusunu geliştirmeyi başlıca ilke kabul etti. Ona
göre: "... Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük
medenî kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin
yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır".
ATATÜRK'ÜN YAZDIĞI KİTAPLAR:
1- Tâbiye Meselesinin Halli ve Emirlerin Sureti Tahririne Dair
Nesayih
2- Takımın Muharebe Talimi (Almanca'dan çeviri - 1908)
Bu kitap; Berlin Askeri Üniversitesi eski müdürlerinden General
Litzmann'ın "Seferber Mevcudunda Takım, Bölük ve Taburun Muharebe
Talimleri" adlı eserinin ilk bölümünü oluşturmakta olup, Selanik'te
3.Ordu Karargahı'nda görevli, Kurmay Kıdemli Yüzbaşı Mustafa Kemal
tarafından Almanca'dan Osmanlıca diline çevrilmiş ve 1908 yılında
Selanik Asır Matbaasında basılmıştır.
Kitabın özü; seferi tam mevcutlu bir takımın, değişik hava şartları ve
çeşitli arazide, basit bir mesele içinde muharebe yöntemlerinin
uygulaması, avcı hattı teşkiliyle bir avcı hattının ateş muharebesi üzerinde
toplanmaktadır.
9-BİRLEŞTİRİCİ VE BÜTÜNLEŞTİRİCİLİĞİ
Atatürk'ün birleştirici ve bütünleştirici özelliği sayesinde, Millî
Mücadele başarıya ulaşmıştır. Atatürk, Millî Mücadelenin
karanlık günlerinde, değişik fikirlere sahip insanları bir mecliste,
kendi etrafında toplamayı başardı. Kısacası, Atatürk'süz Millî
Mücadele düşünülemezdi. Atatürk'ün birleştirici gücü, kişisel
özelliğinden ve karakterinden geliyordu. O, yalnız askerlerin
değil, sivil halkın da güvenini kazanmıştı.
3- Cumalı Ordugâhı - Süvari: Bölük, Alay, Liva Talim ve
Manevraları (1909)
10-İNKILÂPÇILIĞI
Atatürk, milletimizi çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne
çıkaracak ileri bir zihniyetin yerleşmesi çabasındaydı. Bu yolda
birtakım inkılâplar yaptı. İnkılâpların amacı, modern bir devlet,
çağdaş bir toplum meydana getirmekti. Atatürk, Türk Milleti'nin
çağdaş milletlerin seviyesine çıkartmak için siyasal, toplumsal,
ekonomik alanlarda inkılâplar yapmıştır. O'nun şu sözleri
inkılâpçı karakterini ortaya koyar:
"Büyük davamız, en medenî ve en müreffeh millet olarak
varlığımızı yükseltmektir. Bu yalnız kurumlarında değil,
düşüncelerinde de temelli inkılâp yapmış olan büyük Türk
Milleti'nin dinamik idealidir. Bu ideali en kısa zamanda
başarmak için, fikir ve hareketi beraber yürütmek
mecburiyetindeyiz".
4- Tâbiye ve Tatbikat Seyahati (1911)
5- Bölüğün Muharebe Talimi (Almanca'dan çeviri - 1912)
11-DEVLET ADAMLIĞI
İyi bir yönetici, milletinin huzur ve saadetini sağlamak için
çalışır. Mustafa Kemal Atatürk, bütün hayatı boyunca bunu
yapmaya çalıştı. Milleti için çalışmayı bir görev saydı. "Millete
efendilik yoktur. Hadimlik vardır. Bu millete hizmet eden,
onun efendisi olur" sözü ile yöneticilerde bulunması gereken
özelliği belirtmiştir. Mustafa Kemal, hayatı boyunca Türk
devletinin ve milletinin çıkarlarım kendi çıkarlarının üstünde
tutan, ender devlet adamlarından birisidir. Savaştaki
kahramanlığı kadar, devlet kurup yönetmedeki ustalığı, ileri
görüşlülüğü ve barışseverliği ile Atatürk, tarihte eşine az
rastlanan bir yöneticidir.
12-SANATSEVERLİĞİ
Atatürk, Türk milletinin manevî ihtiyaçlarının da karşılanması
gerektiğini biliyor ve bu nedenle kültürel kalkınmaya büyük
önem veriyordu. Atatürk, Türk kültür ve sanatını dünyaya
tanıtmak için çok çalıştı. Bu konuda araştırmalar yapılmasını,
sergiler açılmasını ve kültürle ilgili kongreler düzenlenmesini
teşvik etti. Sanat ve sanatçılar hakkında takdir ve teşvik edici
sözler söyledi. Bunlardan bazıları:
"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş
demektir."
"Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta
cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat bir sanatkâr olamazsınız." '''
"Bir millet, sanat ve sanatkârdan mahrum ise tam bir hayata
malik olamaz."
Atatürk, sanatçı yetiştiren kurumlar açtı. Çağdaş Türk sanatını
geliştirmek amacıyla Avrupa'ya resim, heykel ve müzik öğrenimi
için gençler gönderdi. Bu durum, onun sanata ve sanatçıya ne
kadar önem verdiğini gösterir.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
Cumalı Orduğahı; Makedonya bölgesinde, Köprülü - İştip yolu üzerinde
bulunmaktadır. Bu orduğahta, 3. Süvari Tümen Komutanı Tuğgeneral
Suphi Paşa'nın komutası altında kurulan bir süvari tugayına eğitim ve
manevra yaptırılmıştır. Bu manevraya katılan Mustafa Kemal, "Cumalı
Orduğahı" adlı eserini yazmış; süvari, bölük, alay, tugay eğitim ve
manevralarını anlatmıştır. 10 gün süren bu tatbikat sırasında tututuğu
gözlem notlarını, hazırlanan meseleleri ve komutanların yaptıkları
eleştirileri yazmış, bol kroki ile küçük bir broşür haline dönüştürmüştür.
"Bölük Muharebe Eğitimi" olarak yayınlanan eser, meskun yerlerde
muharebe, savunma ve taarruz konularını kapsamaktadır. Meskun
yerlerin sınırlayıcı durumlarının muharebeye etkisi, savunma mevziinin
seçimi, savunma mevziinin hazırlanması, ateş sahalarının temizlenmesi,
ateş taksimi, ateş tutmayan ölü bölgelerin kapatılması ve mevziin işgali
gibi savunmanın esasını oluşturan konular işlenmiştir. Ayrıca taarruzda
birliğin aldığı tertip ve düzen, ilerleme, ateş üstünlüğü, ihtiyatların
kullanılması gibi taarruz harekatında her zaman karşılaşılacak konular ele
alınmıştır.
6- Zabit ve Kumandan ile Hasbihal (1918)
7- Nutuk (1927):
Yurdumuzun parçalanıp, işgal edildiği günlerden başlayarak, Türk
tarihinde bir dönüm noktası olan İstiklal Savaşı'nı, Türkiye
Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ve inkılapların yapılışını anlatan Nutuk,
siyasi ve milli tarihimizin birinci elden, değerli bir kaynak eseridir.
Atatürk'ün kendi kaleminden çıkan bu eser, yine Atatürk tarafından,
Cumhuriyet Halk Partisi'nin 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında
Ankara'da toplanan İkinci Kurultayı'nda 36,5 saat süren ve altı günde
okunan tarihi bir hitabeye dayandığı için Nutuk adını almıştır.
Nutuk yalnız geçmiş devrin bir hikayesi olarak dünümüzü anlatmakla
kalmayıp, yakın tarihimizden alınan ibret dolu tecrübelerle, milli
varlığımızın bugününe de yarınına da ışık tutabilen bir değer
taşımaktadır.
Nutuk, milleti ülkenin geleceğini belirleyecek olan milli birlik ilkesi
etrafında bilinçlendirip, kenetlendirerek, milli irade ve milli hakimiyet
kavramlarının harekete dönüştürülmesi yoluyla, Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin kuruluşundan Cumhuriyetin ilanına kadar uzanan başarılı bir
tarihi akışın hikayesidir.
8- Vatandaş İçin Medeni Bilgiler (Manevi kızı Afet İnan adıyla
yayımlandı) (1930)
1930'lardan başlayarak uzun yıllar boyunca okutulan ve Prof. Dr. Afet
Afetinan'ın yazdığı "Vatandaş için Medeni Bilgiler" isimli bu önemli
eserin büyük bir kısmı Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat
yazılmıştır. Daha sonradan eğitim kurumlarında "Yurttaşlık Bilgisi" adı
altında okutulan bu derslere, Atatürk'ün büyük bir önem verdiği
bilinmektedir. Atatürk bu önemli eseri ile yurttaşlık hak ve ödevleri
konusunda, yetişmekte olan ve Türkiye Cumhuriyetinin istikbali olarak
gördüğü nesli aydınlatıp bilinçlendirmeye çalışmış böylece gelecekte
ülkenin yönetimini devralacak kuşaklara medeni ve çağdaş bir toplumun
nasıl olması gerektiğini anlatmıştır. Eser bu açıdan oldukça büyük bir
öneme sahiptir.
9- Geometri (isimsiz yayımlandı) (1937)
Atatürk bu kitabı ölümünden birbuçuk yıl önce III. Türk Dil
Kurultayından hemen sonra 1936-1937 yılı kış aylarında Dolmabahçe
Sarayı'nda kendi eliyle yazmıştır. Atatürk Arapça ve Farsça terimlerle
dolu ders kitaplarının öğrenciler açısından öğrenimi geciktireceğini
düşünmüştü. Eser, “Başlangıç Tarifler” başlığı altında; cisimlerde var
olan üç boyutun açıklanması ile başlar. Daha sonra hacmin açıklaması
9
yapılır. Hacim ile yüzey arasındaki fark belirtildikten sonra çizginin tarifi
yapılır.
Atatürk'ün Türkçe'mize kazandırdığı geometri terimleri; açı, açıortay,
alan, artı, beşgen, boyut, bölü, çap, çarpı, çekül, çember, dış ters açı,
dikey, dörtgen, düşey, düzey, eğik, eksi, eşit, eşkenar, gerekçe, iç ters açı,
ikizkenar, kesit, konum, köşegen, oran, orantı, paralelkenar, taban, teğet,
toplam, türev, uzam, uzay, üçgen, varsayı, yamuk, yatay, yöndeş'tir.
Açıklama: İtalya Ak Deniz’e yönelik emelleri için Avusturya
ile karşı karşıya geliyordu; ki bu durum İtalya’nın I. Dünya
Savaşı başladıktan sonra İttifak Grubunu terk ederek İngiltere’nin yanına geçmesinde de etkili oldu.
7-Dini ve kültürel yayılma yarışı
Açıklama: Sömürgeci devletler sömürmek istedikleri bölgelerde öncelikle dinlerini ve kültürlerini yaymaya çalışıyordu
8-Hanedanlar arası mücadeleler
I.DÜNYA SAVAŞI (1914-18)
C-SAVAŞIN BAŞLAMASI
Avusturya-Macaristan Veliahtı’nın Bosna-Hersek ziyareti
sırasında öldürülmesi savaşın başlaması için bir kıvılcım
olmuştur. Bu olaydan sonra Avusturya Sırbistan’a savaş
açmıştır. Bunun üzerine Rusya Sırbistan’ın; Almanya da
Avusturya’nın yanında yer almış ve İngiltere ile Fransa’nın
da devreye girmesiyle 1.Dünya savaşı başlamıştır.
I.Dünya savaşının başlamasıyla Japonya da savaşa
girmiş; Uzak doğudaki Alman sömürgelerini ele geçirerek
kısa süre içinde amacına ulaşmış ve savaştan çekilmiştir.
A-SAVAŞIN GENEL NEDENLERİ
1-Fransız İhtilali sonucunda ortaya çıkan düşüncelerin hızla
yayılması
2-Sanayi İnkılabı sonucunda gelişen sanayi, beraberinde
hammadde ve Pazar ihtiyacını da ortaya çıkarmıştı.
Hammadde ve Pazar ihtiyacı ise sömürgeci devletleri karşı
karşıya getirdi.
3-Almanya ve İtalya’nın siyasi birliklerini kurmaları
sonucunda Avrupa’nın siyasi dengesinin bozulması
4-Bloklar arası silahlanma yarışının hızlanması
Açıklamalar:
Devletlerarası bu çıkar çatışmaları sonucunda Avrupa
bloklara ayrılmıştır.1883’te Almanya, Avusturya-Macaristan
ve İtalya arasında üçlü ittifak(bağlaşma devletleri)
kurulmuştur. Savaş başladıktan sonra kendine Anadolu’dan
pay verilen İtalya bu gruptan ayrılmış; ancak bu boşluk Osmanlı Devleti ve Bulgaristan’ın ittifak bloğuna katılmasıyla
doldurulmaya çalışılmıştır.
1907’de ise İngiltere, Fransa ve Rusya arasında Üçlü İtilaf
(Anlaşma Devletleri) kurulmuş bu gruba daha sonra
Japonya, Sırbistan, Romanya, Belçika, Portekiz, Brezilya,
ABD ve Yunanistan gibi devletler de katılmıştır.
Bloklaşmanın Önemi:
1-Devletler arası gerilim arttı.
2-Fransa ile Almanya arasında XIX. yüzyıl sonlarında
başlaması muhtemel olan ikili savaş ertelendi.
3-Silahlı ve bloklu tehdide dayalı zoraki barış dönemi
oluştu.
4-Avusturya ile Sırbistan arasında 28 Temmuz 1914’de
başlayan özel savaş dünya savaşına dönüştü.
B-SAVAŞIN ÖZEL NEDENLERİ
1-Almanya ile İngiltere arasında ortaya çıkan siyasi ve
ekonomik rekabet
Açıklama: Özel sebepler arasında en etkili sebep bu
sebeptir. Sömürgeleri kendi topraklarının 104 katına çıkan
İngiltere, Almanya’yı sömürgeleri için bir tehdit unsuru
olarak görüyordu. Almanya’nın İngiltere aleyhine büyümek
istemesine rağmen; İngiltere mevcut durumunu korumak
istiyordu.
2-Fransa’nın Sedan Savaşı sonucunda Almanya’ya
kaptırdığı Alses Loren bölgesini geri almak istemesi
Açıklama: Almanya 1871 yılında, taş kömürü yönünden
zengin olan Alses Loren’i Sedan Savaşı ile Fransa’dan
almıştı.
3-Boğazları ele geçirip sıcak denizlere inmek isteyen
Rusya’nın Almanya ve Avusturya–Macaristan’ı etkisiz hale
getirme düşüncesi.
4-Rusların Slavları birleştirme (Panslavizm) politikasının
Avusturya-Macaristan’ı etkilemesi (Slav-Germen çatışması)
5-Rusya’nın Balkanlara yönelik politikasının Balkanlar
üzerinden Orta Doğuya açılmak isteyen Almanya’yı tedirgin
etmesi.
6-Siyasi birliğini geç tamamlayan İtalya’nın yeni sömürgeler
ele geçirmek ve Akdeniz’de etkili olmak istemesi.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
D-İTTİFAK GRUBU(BAĞLAŞMA)
1-Avusturya-Macaristan İmparatorluğu,
2-Almanya,
3-İtalya( İtalya savaş başlamadan önce İttifak grubundaysa
da savaş başladıktan sonra; Avusturya ile çıkarları çatıştığı,
Almanya’dan beklediği başarıyı bulamadığı, isteklerine İtilaf
bloğunda ulaşacağına inandığı ve Gizli Antlaşmalarla
kendisine yapılan teklifleri cazip bulduğu için 1915’den
itibaren İtilaf bloğuna geçmiştir.)
4-Osmanlı Devleti
5-Bulgaristan (Bulgaristan’ın savaşa girmesi ile
Almanya ile Osmanlı arasında kara bağlantısı kurulmuştur.)
NOT: Balkan Savaşları Osmanlı ile Bulgaristan’ın
I. Dünya Savaşına girmesinde etkili olan ortak sebeptir.
E-İTİLAF (ANLAŞMA) GRUBU
1-İngiltere
2-Fransa
3-Rusya
4-İtalya
5-Japonya
6-Sırbistan( Savaştan sonra Yugoslavya’nın çatısı altında
siyasi varlığı sona erdi)
7-Romanya(
Rusya’nın
baskıları
ve
Avusturya
topraklarındaki emellerinin bir sonucu olarak savaşa girdi)
8-Belçika(Almanya’nın Fransa’ya saldırırken Belçika
üzerinden geçmesi, Belçika’yı savaşın içine çekti.)
9-Karadağ (Savaştan sonra Yugoslavya çatısı altında
siyasi varlığı sona erdi.)
10-Yunanistan (Savaşın başlangıcında, gidişatında ve
sonucunda önemli bir etkisi olmayan Yunanistan; savaşa
en son katılan devlettir.)
11-Portekiz
12-ABD(ABD Almanya’nın
ticaret ve yolcu gemilerini
batırması ve ABD ile arasında gerginlik bulunan Meksika ile
işbirliği yapması üzerine 2 Nisan 1917’de savaşa katıldı.
ABD'’in savaşa girmesiyle savaşın dengesi itilaf lehine bir
şekil aldı. Savaşın başlangıcında etkili olmayan ABD
savaşın sonucunda etkili olmuştur. ABD savaşa girerken
Wilson Prensiplerini yayınladı. ABD’nin savaşa girmesi
savaşın süresinin kısalmasında, savaşın İtilaf Devletleri
lehine
sonuçlanmasında,
Rusya’nın
savaştan
çekilmesinden dolayı oluşan boşluğun doldurulmasında
etkili oldu. ABD savaşa girmekle tarafsızlık politikasını da
bozmuş oldu.)
13-Brezilya
10
F-ALMANYA’NIN OSMANLI DEVLETİNİ YANINA
ÇEKMEK İSTEMESİNİN NEDENLERİ
Osmanlı Devleti’nin jeopolitik konumundan faydalanarak;
1-Savaşı Orta Doğuya kaydırarak Avrupa’da rahatlamak
2-Rusya’nın dikkatini Avrupa dışına çekmek
3-İngilizlerin sömürge yollarını kesmek(Süveyş Kanalı...)
4-Rusya ile İtilaf devletlerinin bağlantılarını kesmek(Boğazlar...)
Osmanlı’nın halifelik gücünden faydalanarak;
1-Sömürgelerdeki Müslümanları İngiltere ve Fransa’ya
karşı kışkırtmak
2-Rus hakimiyeti altında yaşayan Müslüman Türkleri
Rusya’ya karşı kışkırtmak
Açıklama:Çok iyi teçhiz edilip hazırlandığı takdirde Osmanlı ordusunun savaşabileceğine inanan Almanya’nın
gerek bu beklentisi; gerekse Osmanlı’nın jeopolitik
durumuna yönelik olan beklentisi büyük oranda gerçekleşti.
Fakat, Almanya, ha-lifelik müessesesinden umduğunu
bulamadı.
NOT: Almanya Osmanlı’ya ait olan Musul-Kerkük
petrollerinden de faydalanmak istemiştir.
H-OSMANLI DEVLETİNİN SAVAŞA GİRİŞ NEDENLERİ
1-Son dönemlerde kaybettiği toprakları geri almak.
2-Siyasi yalnızlıktan kurtulmak (İtilaf grubu savaş
esnasında Osmanlı’nın yükünü çekmemek ve Rusya’yı
küstürmemek için Osmanlı’yı yanlarına almamışlardır.)
3-İttihat ve Terakki Partisinin; Alman hayranlığı ve Alman
desteğiyle ülkenin kalkınabileceği düşüncesi
4-Kapitülasyonlar ve dış borçlar nedeniyle artan İngiliz ve
Fransız baskısından kurtulmak.
5-2 Ağustos 1914’te Almanya ile Osmanlı arasında gizli bir
antlaşma yapılması
6-19 Ağustos 1914’te Bulgaristan ile Osmanlı arasında bir
dostluk antlaşması imzalanması
7-Turan imparatorluğu kurma fikri (Enver Paşa Osmanlı
bayrağı altında bütün Türk dünyasını birleştirmeyi hayal
ediyordu. Osmanlı Devleti’nin bütünlüğünü koruyamadığı
bir dönemde Turancılığın düşünülmesi İttihatçıların
hayalciliğini gösterir)
8-Almanya’nın savaşı kazanacağına inanılması
9-Yunan “megali idea”sını sonuçsuz bırakmak
10-Almanya ile gizli ittifak yapılmış olması.
11-Rus, İngiliz ve Fransız sömürgelerindeki Türk ve İslam
ülkelerinin istiklale kavuşturulacağı düşüncesi
I-OSMANLI DEVLETİ’NİN SAVAŞA GİRMESİ
İngilizlerden kaçan Goeben ve Breslav adlı Alman
gemileri Osmanlı Devletine sığınmıştır. Osmanlı Devleti bu
gemileri satın aldığını açıklamış ve gemilere Yavuz ve
Midilli isimlerini vermiştir. Ancak bu gemilerin Rusya’nın
Sivastapol ve Odesa limanlarını bombalamaları üzerine
Osmanlı Devleti savaşa girmek zorunda kalmıştır.
Rusya,İngiltere ve Fransa Osmanlı devletine savaş
açınca; Osmanlı Devleti de 14 Kasım 1914’tde Kutsal Cihat
ilan etmiştir.
İ-OSMANLI DEVLETİNİN SAVAŞA GİRMESİYLE
1-Yeni cepheler açılmıştır.
2-Savaş daha geniş alana yayılmış ve uzamıştır.
3-Almanya ve müttefikleri avantaj sağlamıştır.
4-İngiltere Kıbrıs’ı kendi topraklarına kattığını a-çıklamıştır.
5-Savaş Orta Doğuya kaymıştır.
6-Almanya Avrupa’da rahatlamıştır.
7-Gizli antlaşmalar gündeme gelmiştir.
8-İngiliz sömürge yolları tehlike altına girmiştir.
9-Rusya’nın İtilaf devletleri ile bağlantısı zedelenmiştir.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
K-OSMANLI’NIN SAVAŞ ÖNCESİ DURUMU
1-Osmanlı Devleti İttihat ve Terakki Partisi tarafından
yönetilmektedir.
2-Ordu Almanya’nın desteği ile modernize edilmeye
çalışılmaktadır.
3-Suriye, Filistin, Irak, Lübnan ve Hicaz Osmanlı’nın
elindedir.
4-Ege Adalarının durumu belirsizdir.
5-On İki Ada hâlâ İtalya’nın elindedir.
6-Kıbrıs İngiltere’nin elindedir.
7-Balkan Savaşlarından çıkan Osmanlı Devleti sa-vaşa
hazır değildir.
L-İTİLAF GRUBUNUN OSMANLI’NIN SAVAŞA
GİRMESİNİ İSTEMEME NEDENLERİ
1-Savaşın alanının genişleyecek olması.
2-İngiliz sömürge yollarının tehlikeye girecek olması.
3-Rusya ile İtilaf devletlerinin bağlantılarının kesilecek
olması
4-Şark meselesinin karışık bir ortama gelecek olması
5-Sömürgelerdeki Müslümanların İngiltere ve Fran sa’ya
isyan etme ihtimalinin olması.
M-I.DÜNYA SAVAŞINDA OSMANLI DEVLETİ
Trablusgarp ve Balkan savaşlarından yıpranmış o-larak
çıkan Osmanlı Devleti savaşın başında tarafsızlığını ilan
etmiş,Boğazları kapatmış, seferberlik ilan etmiş(Seferberlik
ilanı devletin savaşa gireceğinin bir habercisidir.) ve
kapitülasyonları da tek taraflı olarak kaldırmış; ayrıca
meclisi tatil etmiştir.
Kapitülasyonların kaldırılmasına en büyük tepki Almanya
ve Avusturya-Macaristan’dan gelmiştir. İtilaf Devletleri
Osmanlı Devleti’nin ittifak tekliflerini kabul etmedikleri gibi
kapitülasyonların kaldırılmasına da önemli bir tepkide
bulunmamıştır.
İttifak teklifi İngiltere ve Fransa tarafından reddedilen
Osmanlı Devleti Almanya’ya daha fazla yakınlaşmıştır.
Almanya da bu durumu değerlendirerek Osmanlı’yı kendi
yanına çekme gayretini artırmıştır.
Savaş başladıktan sonra İngilizlerin önünden kaçan
Goeben ve Breslav isimli Alman gemilerini Osmanlı;
uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen, Marmara’ya
aldı. Bu gemilerin İngilizlerin Osmanlı’dan parasını aldığı
halde, Osmanlı siparişi olan Sultan Osman ve Reşadiye
gemilerine karşılık satın alındığı bildirildi. 11 Ağustos
1914’de meydana gelen bu olay halka da kabul ettirildi.
Fakat halk devletin savaşa gireceğinden habersizdi.
Yavuz ve Midilli adları verilerek Türk bayrağı çekilmiş
olan Alman gemileri, Enver Paşanın emri ile Alman
komutan Amiral Souchon komutasında Kara Deniz’e
çıkarıldı. Bu gemiler 28-29 Ekim 1914 gecesi Rusya’nın
Odesa ve Sivastopol limanlarını bombaladılar. Rusya
bunun üzerine Osmanlı’ya 1 kasım 1914’de savaş ilan etti.
Resmi ta-rafsızlığını 12 Kasım 1914’e kadar koruyan Osmanlı; bu tarihte Rusya’ya savaş ilan etti.
N-OSMANLI DEVLETİ’NİN SAVAŞTIĞI CEPHELER
1-KAFKAS CEPHESİ:
a-Cephenin Açılma Sebepleri:
1-Başlamış olan Rus taarruzunu durdurmak
2-Bakü petrol bölgelerini el geçirme düşüncesi
3-Orta Asya Türk dünyası ile irtibatlaşarak Rusya’yı zor
duruma düşürmek
4-İngiltere’nin Hint sömürge yollarını kesmek
5-Enver Paşanın Turan imparatorluğu kurma fikri
6-Avrupa’da rahatlamak isteyen Almanya’nın Osmanlı’yı
kışkırtması.
11
1 Kasımda harekete geçmiş olan Rus birliklerine karşı
Osmanlı 22 Aralıkta harekete geçti. Osmanlı’nın Ruslar
karşısında Azapköy ve Köprüköy savaşlarında kazandığı
başarılar geçici oldu. Bölgeye yazlık elbiselerle gönderilen
ve
yardım
getiren
geminin
Ruslar
tarafından
batırılmasından dolayı desteksiz kalan Osmanlı askeri
Rusya’nın teknik üstünlüğü ve bölgenin ağır kış şartları
karşısında büyük bir malubiyet aldı.Erzurum, Erzincan,
Bitlis, Muş, Van ve Trabzon Rusların eline geçti.
Çanakkale savaşlarından sonra Kafkas cephesine
atanan Mustafa Kemal Paşa 1916’da Muş ve Bitlis’i
Ruslardan geri aldı.
Rusya’da Bolşevik ihtilalinin başlaması (Ekim 1917)
Kafkas Cephesinde Osmanlı lehine sonuçlar ortaya
çıkarmış; Ruslarla Osmanlı arasında 15 Aralık 1917’de
Erzincan Mütarekesi; Ruslar ile İttifak devletleri ve Osmanlı
arasında 3 Mart 1918 ise
Brest-Litowsk Antlaşması
imzalanmıştır.
B-BREST LİTOVSK ANTLAŞMASI(3 ARALIK 1918)
Rusya Kafkas cephesini terk ederek Kars, Ardahan ve
Batum’u Osmanlı’ya geri verdi.
C-ÖNEMİ:
1-Kafkas, Galiçya, Makedonya ve Romanya cephesi
kapandı
2-Berlin Antlaşması ile kaybedilen Elviye-i Selase
Rusya’dan geri alındı
3-Osmanlı askerî yönden rahatladı
4-İtilaf bloğu sarsıldı.
Açıklamalar:
1-Brest-Litowsk Antlaşmasını İtilaf Devletleri onaylamadı.
2-Ruslar Kafkaslardan çekilince; Gümrü civarında,
İngilizlerin desteğiyle Ermeni Devleti kuruldu.
3-Türkler antlaşmadan sonra geçici olarak Hazar’a kadar
ilerlemiştir.
4-Ruslar Elviye-i Selase’de plebisit yapılmasını istemiştir.
D-KAFKAS CEPHESİNİN ÖZELLİKLERİ:
1-Osmanlı’nın savaştığı ilk taarruz cephesidir.
2-Osmanlı, mağlüb olduğu halde, bu cephede toprak
kazandı.
3-Ruslar tarafından Osmanlı’ya karşı kullanılmaya
çalışıldığından dolayı; bölgedeki Ermeniler 14 Mayıs
1915’de çıkarılan tehcir kanunu ile Suriye bölgesine
gönderildi.
2-KANAL CEPHESİ:
A-CEPHENİN AÇILMA SEBEPLERİ:
1-İngiltere’nin Hint sömürge yolarını kontrol altına almak.
2-Mısır’ı İngiltere’den geri almak.
3-İslam alemini İngilizlere karşı harekete geçirmek.
4-Almanya’nın telkinleri.
Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu İngilizler
karşısında tutunamayarak Filistin’e çekilmiştir.
B-KANAL CEPHESİNİN ÖZELLİKLERİ:
1-Osmanlı’nın ikinci taarruz cephesidir.
2-Osmanlı’nın ilk kapanan cephesidir.
3-Türk ordusu Tih sahrasında sıcaktan kırılmıştır.
4-İngilizler deniz yoluyla sömürgelerinden yardım almıştır.
5-Cephe 14 Ocak 1915’de açılmıştır.
6-Osmanlı’ya Almanlar destek göndermiştir.
7-Cephenin açılmasında bölgenin jeopolitik özelliği etkili
olmuştur.
8-Osmanlı Araplardan beklediği yardımı alama-mıştır.
3-IRAK CEPHESİ:
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
A-AÇILIŞ SEBEPLERİ:
1-İngilizler, Hint Deniz yolunun güvenliğini sağlayarak
bölgedeki Alman tehlikesini ortadan kaldırmak istemiştir.
2-İngilizler Musul-Kerkük petrollerini ele geçirmek ve Kuzeye çıkarak Rusya’ya yardım etmek istemiştir.
3-İngilizler Almanların Orta Doğudaki etkisini kırmak
istemiştir.
NOT:Çanakkale Cephesinin açılış sebeplerinden biri de
Rusya’ya yardım etmekti.
B-CEPHENİN ÖZELLİKLERİ:
1-İngilizler 24 Kasım 1915’de Ktesifon; 29 Nisan 1916’da
Kutülamare’de Türklere malüb olmuş ve İngiliz general
Towsend Türklere esir olmuştur.
2-İngilizler 17 Mart 1917’de Bağdat’a girmeyi başarmıştır.
4-ÇANAKKALE CEPHESİ:
İtilaf devletleri tarafından açılmıştır.
A-AÇILMA NEDENLERİ:
1-İstanbul ve boğazları ele geçirerek Osmanlı Devleti’ni saf
dışı bırakmak
Açıklama: Savaşın alanını daraltmak ve süresini kısaltmak
2-Rusya’ya askeri ve ekonomik yardım götürmek
3-Savaşı kısa zamanda sonuçlandırmak
4-Balkan uluslarını savaşın içine çekmek
İtilafların Balkanları Savaşa Sokma Nedenleri:
a-Osmanlı ile Almanya’nın kara bağlantısını kesmek.
b-Rusya ile karadan bağlantı kurmak.
c-Avusturya’yı Balkanlarda zor duruma düşürmek.
5-Osmanlı ordularının Kafkas ve Kanal cephelerinden
çekilmesini sağlamak
6-Balkanlarda yeni cephe açarak ittifak devletlerinin
birbirine olan irtibatını zayıflatmak.
7-İngiltere’ni Kanal Cephesindeki yükünü hafifletmek.
8-İngiliz sömürge yollarının kontrolünü sağlamak
9-Osmanlı ile Almanya’nın bağlantılarını kesmek.
10-Rus buğdayının Avrupa’ya naklini sağlamak.
İngiliz ve Fransız donanmalarının saldırısıyla 19 Şubat
1915’te denizde başlayan savaş 18 Mart 1915’de
Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanmış (Seddülbahir ve
Kumkale başarısı); 25 Nisanda başlayan kara savaşları da
ittifak devletlerinin mağlubiyeti ile sonuçlanmıştır.
Açıklama: Bu başarılarda; askerlerine “Ben size taarruzu
değil ölmeyi emrediyorum” diyen, XIX. tümen komutanı
Mustafa Kemal’in Anafartalar, Conkbayırı ve Arıburnu’nda
kazandığı başarılar etkili olmuştur.
NOT:Nusret mayın gemisinin boğaza döşediği mayınlar da
Osmanlı’nın başarılı olmasında etkili ol-muştur.
B- ÇANAKKALE SAVAŞININ SONUÇLARI:
1-I .Dünya Savaşı uzadı.
2-Rusya’ya yardım götürülemediğinden dolayı Rus-ya’da
artan ekonomik kriz Bolşevik ihtilaline zemin hazırlandı.
3-İngiltere ve Fransa itibar kaybetti ve büyük zarar gördü.
4-İttifak devletleri safında Sırbistan ve Yunanistan’a karşı
savaşa giren Bulgaristan Osmanlı ile Almanya arasında
kara bağlantısı kurdu. (Bulgaristan Rusya’nın başarılı
olarak Balkanlar’a inmesini de istemiyordu.)
5-Türk ulusunun kendine olan güveni arttı. Bu güven milli
mücadeleye taşındı
6-Yaklaşık yarım milyon insan hayatını kaybetti
7-Askerlerine “Ben size Taarruzu değil ölmeyi
emrediyorum”diyen 19.Tümen komutanı Mustafa kemal
Paşa bu cephede kazandığı başarılarla tanınmış,
generalliğe terfi etmiş ve Milli Mücadelede önder olarak
kabul edilmiştir.
8-Osmanlı’nın saygınlığı arttı.
12
9-İngiliz ve Fransız donanmalarının da malüb olabileceği
görüldü
10-Sömürge altındaki milletler cesaretlenmiştir.
11-Yunanistan ve Romanya’nın savaşa girip girmeme
konusundaki tereddütleri artmıştır.
12-İngiltere ve Fransa’nın boğazlara saldırmasını
çıkarlarına uygun bulmayan Rusya’nın; boğazlar kendisine
terk edilmediği takdirde Almanya ile barışacağını ileri
sürerek İngiltere ve Fransa’yı tehdit etmesi, ilk defa gizli
antlaşmaları gündeme getirdi.
C-CEPHENİN ÖZELLİKLERİ:
1-Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanan tek cephedir.
2-İstanbul’u tehdit eden tek cephedir.
3-Saldırının İstanbul’u tehdit etmesi Türk milletinin
savunma azmini artırmıştır.
4-Mustafa Kemal savaş esnasında albay; savaş
sonrasında ise general olmuştur.
5-HİCAZ VE YEMEN CEPHESİ:
Osmanlı Devleti; bu cephede kutsal yerleri korumak için
savaşmış; ancak Arapların İngilizlerle beraber hareket
etmesinden dolayı başarılı olamamıştır. İngilizlerin 1917’de
Akabe’yi ele geçirmeleri sonucunda bölgedeki Osmanlı
hakimiyeti sona ermiştir.
A-CEPHENİN ÖZELLİKLERİ:
1-Araplar arasında milliyetçiliğin güçlendiği ve İslamcılığın
iflas ettiği görülmüştür.
Açıklamalar:
1-Fahrettin Paşanın Medine savunması meşhurdur.
2-I.Dünya Savaşından sonra Arap bölgelerinde İngiltere ve
Fransa mandater sistemler kurmuştur.
6-FİLİSTİN VE SURİYE CEPHESİ:
Kanal harekatının başarısız olması üzerine karşı taarruza
geçen İngilizler Kudüs’ü Osmanlı’dan almıştır. İngiliz
ilerleyişi Mustafa Kemal Paşa tarafından Halep’in
kuzeyinde durdurulmuştur.
Cephenin genel komutanı Alman Liman Von Sanders idi.
Mondros Mütarekesi imzalanınca; Yıldırım Orduları
Komutanlığı Liman Von Sanders’ten alınarak Mustafa
Kemal’e verilmiştir. Mustafa Kemal, bundan sonra bölgede
savunma tedbirleri almaya başladıysa da; İstanbul’a geri
çağ-rılmıştır.
A-CEPHENİN ÖZELLİKLERİ:
1-I.Dünya savaşı esnasında Mustafa Kemal’in savaştığı
son cephedir.
2-Bu cephede savaşlar sürerken, Mondros Mütarekesi
imzalandı.
3-Mustafa Kemal’in mütareke sonrasında Türk ordusunu
hızlı bir şekilde Anadolu’ya çekmesi, mütareke gereğince
İtilaf devletlerine teslim edilmesi gereken Türk askerinin,
teslim olmasını önledi; ki bu askerler Kurtuluş Savaşının
askeri gücünü oluşturdu.
NOT: Bu cepheye İtalyanlar ve Fransızlar da asker
göndermiştir.
7-GALİÇYA-MAKEDONYA-ROMANYA CEPHESİ:
Osmanlı Devleti bu cephelerde müttefiklerine yar-dım
etmek ve Makedonya üzerinden geçen ve Almanya ile kara
bağlantısını sağlayan demir yolu-nun güvenliğini sağlamak
için savaşmıştır.
Osmanlı bu cephelerde Rus, Sırp, Romen ve Fransız
güçlerine karşı savaşmıştır. Brest Litowsk Antlaşması ile bu
cephe kapanmıştır. Bu cephe Osmanlı’nın toprakları
dışında savaştığı tek cephedir.
O-OSMANLI DEVLETİNİ PAYLAŞMA TASARILARI
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
(Gizli Antlaşmalar)
Gizli Antlaşmaların Yapılma Sebepleri:
1-Şark meselesi (Osmanlı ülkesini paylaşma meselesi) ni
halletmek.
2-İtilaf bloğunun birlik ve istikrarını sağlamak
3-Savaştan sonra Osmanlı’yı paylaşma konusunda
anlaşmazlığa düşmemek
4-İtalya’yı İtilaf bloğuna katmak.
5-Rusya’yı İtilaf bloğunda tutmak
1-BOĞAZLAR ANTLAŞMASI (Mart-Nisan 1915):
Çanakkale Savaşı esnasında Rusya boğazlar konusunda
tedirginleşince; İngiltere, Fransa ve Rusya arasında
imzalanan antlaşma ile boğazlar ve çevresi Rusya’ya
bırakılmıştır.
Antlaşmanın Önemi:
1-Rusya’nın Almanya tarafına geçmesi önlendi
2-Gizli antlaşmalar başladı
3-İngiltere ve Fransa ilk defa Rusya’nın boğazlar
konusundaki isteklerini kabul etti.
NOT: Rus Çarlığı yıkıldıktan sonra; tekrar yapılan gizli
antlaşmalar sonucunda boğazlar bölgesinin yönetiminin
İtilafların ortak kontrolünde olmasına karar verildi.
2-LONDRA ANTLAŞMASI (26 Nisan 1915):
Bu antlaşma İngiltere, Fransa ve İtalya arasında
imzalandı.
İtalya’ya On İki Ada ve Antalya bırakıldığı gibi;
İtalya’ya,Osmanlı’nın Libya üzerindeki halifelik haklarının
da kaldırılacağı vaat edildi. Bu antlaşma sonucunda
İtalya İtilaf bloğuna geçti.
3-SYKES-PICOT (1916):
Bu antlaşma İngiltere ile Fransa arasında imzalanmıştır.
1-Musul hariç, Irak İngiltere’ye bırakıldı
2-Adana, Antakya, Lübnan ve Suriye kıyıları Fransa’ya
bırakıldı.
3-Musul, Ürdün ve Suriye’nin bir kısmında Arap krallığının
kurulması ve bu devletin Fransa ile İngiltere’nin ortak
denetiminde olması kararlaştırıldı.
4-Filistin’de, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya ve Şerif
Hüseyin tarafından kararlaştırılarak, uluslar-arası bir
yönetimin kurulması kararlaştırıldı.
5-Hicaz’ın serbest bölge olması kararlaştırıldı.
Önemi:
1-Arap bölgeleri (Orta Doğu) paylaşıldı
4-PETROGRAT PROTOKOLÜ:
Bu antlaşma Rusya, Fransa ve İngiltere arasında
imzalandı.Rusya'ya, İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu
çıkarlarını kabul etmesine karşılık boğazlar bölgesine ek
olarak Trabzon’a kadar Doğu Karadeniz, Erzurum, Van ve
Bitlis verildi.
5-MC MAHON (1916):
İngiltere’nin Mısır valisi ile Şerif Hüseyin arasında
imzalanmıştır. Şerif Hüseyin’e bağımsız bir Arap devleti
vaat edilmiştir. Arapları Osmanlı’ya karşı savaştırmak
isteyen İngilizler bu tür gizli ant-laşmalarla amaçlarına
ulaşmıştır.
6-SAİNT JEAN DE MAURIENNE (19 Nisan 1917):
Bu antlaşma İngiltere, Fransa ve İtalya arasında
imzalanmıştır.
On İki Ada, Antalya, İzmir,Aydın ve Muğla İ-talya’ya bırakılmıştır.
İngiltere; İzmir’in İtalya’ya verilmesini Rusya istemeyeceğinden
dolayı; bu antlaşmanın geçerli olabilmesini, Rusya’nın antlaşmayı
imzalamasına bağlamıştır. Rusya kısa bir süre sonra savaştan
çekildiği için bu antlaşma Rusya tarafından imzalanamamıştır.
13
Paris Konferansında İzmir’i Yunanistan’a bırakmak isteyen
İngiltere’ye İtalya karşı çıkınca; İngiltere Sen Jön dö Möryen
antlaşmasının geçersizliğini ileri sürmüştür.
Gizli Antlaşmaların Önemi:
1-İtilaf devletleri aralarında çıkar birliği sağlamışlardır.
2-Savaş daha bitmeden, Osmanlı toprakları paylaşılmıştır.
3-Bu antlaşmalar Mondros Mütarekesinin ağır şartlar
taşımasında etkili olmuştur.
4-İtilaf devletleri aralarındaki birlik ve bütünlüğü güçlendirmişlerdir.
5-Gizli antlaşmalar İtilaf devletlerinin zaferden emin
olduğunu gösterir.
Gizli Antlaşmaların Özellikleri:
1-Şark meselesini halletmeye yöneliktirler
2-Osmanlı toprakları paylaşılmıştır.
3-İtilaf Devletleri çıkar birliği sağlamıştır.
4-Osmanlı’nın savaşa girmesinin bir sonucu olarak
gündeme gelmiştir.
Açıklamalar:
1-Yunanistan gizli antlaşmalara katılmadığı halde; savaştan
sonra toplanan Paris Konferansında İzmir ve civarını alarak
Osmanlı’nın paylaşımına açıkça katılmıştır.
2-Rusya gizli antlaşmalara katıldığı halde; savaştan
çekildiğinden dolayı; savaştan sonra Osmanlı’nın
paylaşımına katılamamıştır.
3-İtalya gizli antlaşmalara katıldığı halde; savaştan sonra
antlaşmalardan umduğunu bulamamış; ki bu durum İtalya
ile İngiltere ve Fransa’nın arasını açmıştır.
4-Gizli antlaşmaları dünyaya ilk defa Çarlık Rus-yasını,
İngiltere, Fransa ve İtalya’yı dünya kamu oyuna kötü
göstermek isteyen Bolşevikler duyurmuştur.
5-Wilson İlkeleri gizli antlaşmaları hukuken geçersiz
saymıştır.
6-İngiltere ve Fransa ABD ile çelişkiye düşmeden gizli
antlaşmaları uygulayabilmek için, Paris Konferansında
mandater sistem düşüncesini ortaya attılar. Mondoros
Mütarekesine 7 ve 24. maddeleri koydular. Azınlıkları
Osmanlı’ya karşı kışkırttılar.
7-Mondros Mütarekesinden sonra başlayan işgaller,
genelde, gizli antlaşmalar doğrultusunda oldu
8-Rusya’nın savaştan çekilmesi üzerine; Doğu Anadolu’da
Ermeni Devleti kurulmasına; Ermenilerin koruyuculuğunun
ABD’ye verilmesine ve Boğazlar üzerinde ortak yönetim
kurulmasına karar verildi.
9-Mondros Mütarekesinin imzalanması ile gizli antlaşmalar
uygulamaya girdi.
10-İşgal güçleri gizli antlaşmaları daha rahat uygulayabilmek için Mondros Mütarekesini işlerini kolaylaştıracak
şekilde hazırladılar.
Ö-SAVAŞI BİTİREN ATEŞKES ANTLAŞMALARI
1-Bulgaristan : (Selanik-29 Eylül 1918)
2-Osmanlı: (Mondros-30 Ekim 1918)
3-Avusturya: (Villa gusti-3 Kasım-1918)
4-Almanya:(Redhondes-11Kasım-1918 )
Açıklamalar:
1-Almanya’da 9 Kasım 1918’de cumhuriyet ilan edildi.
2-Avusturya’nın savaştan çekilmesinde kendisine bağlı
azınlıkların isyan etmeleri etkili oldu.
3-Romanya, Rusya savaştan çekilince savaştan çekildi
4-Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi Osmanlı ile Almanya’nın kara bağlantısını kesti.
P-BARIŞ ANTLAŞMALARI
1-VERSAİLLES (VERSAY) (28 HAZİRAN 1919)
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
Versay Antlaşması Almanya ile imzalanmıştır.
Bazı Maddeleri:
1-Almanya Alses bölgesi ve Saar bölgesini Fransa’ya;
deniz aşırı bölgelerini İngiltere, Fransa, Belçika ve
Japonya’ya bıraktı.
2-Danzig serbest bölge olarak kabul edildi.
3-Almanya Avusturya ile birleşmemeyi garanti etti.
4-Almanya Yugoslavya ve Çekoslovakya’yı tanıdı.
5-Askerlik mecburi olmaktan çıkarıldı
6-Kiel Kanalı ve Alman nehirleri uluslararası hale getirildi.
7-Almanya ekonomik yükümlülüklere uyacağını ve savaş
tazminatını vereceğini kabul etti.
Önemi:
1-İngiltere en güçlü rakibinden kurtuldu
2-Almanya uzun süre savaşamayacak hale getirildi
3-Antlaşma hükümlerini uygun bulmayan Almanya II.
Dünya Savaşının çıkmasında etkili oldu
4-Alman sömürgeleri İngiltere, Fransa, Belçika ve Japonya
arasında paylaşıldı.
2-SAINT GERMAIN (10 EYLÜL 1919)
Bu antlaşma Avusturya ile imzalanmıştır.
Bazı Maddeleri:
1-Avusturya Macaristan, Yugoslavya ve Çekoslovakya’yı
tanıdı
2-Almanya ile birleşmemeyi garanti etti
3-Malubiyetin gerektirdiği yükümlülükleri kabul et-ti.
NOT: Avusturya’nın denizle bağlantısı kesildi.
3-NEUİLLY ANTLAŞMASI (27 KASIM 1917)
Bu antlaşma Bulgaristan ile imzalanmıştır.
Bazı maddeleri:
1-Bulgaristan Gümülcine ve Dedeağaç’ı Yunanistan’a;
Dobruca’yı Romanya’ya bıraktı.
2-Malubiyetin getirdiği yükümlülükleri kabul etti.
3-Ordu 25.000 ile sınırlandırıldı.
NOT: Bulgaristan’ın Ege ile bağlantısı kesildi.
4-TRİANON (TRİYANON)ANTLAŞMASI
(6 Haziran 1920)
Macaristan’daki rejim değişikliği nedeniyle bu antlaşmanın
imzalanması gecikmiştir. Macaristan bu antlaşma ile
bağımsız bir devlet olarak tanınmakla beraber denize çıkışı
olmayan küçük bir devlet haline gelmiştir.
NOT: Macaristan’a malüb devlet muamelesi yapılmıştır.
Barış Antlaşmalarının Özellikleri:
1-Yeni devletler kuruldu
2-Askeri ve ekonomik sınırlamalar getirildi
3-Sınırlar değiştirildi.
T- İTİLAF GRUBUNUN SAVAŞTAKİ DEZAVANTAJLARI
1-Rusya’nın savaştan çekilmesi
2-Sömürgelerde bıkkınlık görülmesi
3-Çanakkale’nin geçilememesi
4-Osmanlı’nın savaşı Orta Doğu’ya çekmesi
5-Bulgaristan’ın İttifak Grubuna girmesi
İTTİFAK GRUBUNUN SAVAŞTAKİ DEZAVANTAJLARI
1-İngilizlerin denizlerde güçlü olması
2-İngiltere’nin sömürgelerinden destek alması
3-Avusturya ve Osmanlı’nın etnik problemlerle uğ-raşması
4-ABD’nin İtilaf Grubunda savaşa girmesi
5-İtalya’nın İtilaf Grubuna geçmesi
-RUSYA’NIN SAVAŞTAN ÇEKİLMESİNİN SONUÇLARI
1-İngilizler Anadolu için Yunanlıları ön plana çıkarmaya
başladı
2-Ermenilerin koruyuculuğu ABD’ye verildi
3-Gizli antlaşmalar değişti
14
4-Brest-Litowsk Antlaşması imzalandı
5-Kafkas, Galiçya, Romanya ve Makedonya cepheleri
kapandı
6-Osmanlı Kars, Ardahan ve Batum’u geri aldı
7-İtilaf bloğunda oluşan boşluk önce İtalya ile sonra ise
ABD ile doldurulmaya çalışıldı
I.DÜNYA SAVAŞININ GENEL SONUÇLARI
1-Avrupa’daki mevcut dengele değişti
2-Rakiplerini etkisiz hale getiren İngiltere ve Fransa en
kazançlı devletler olurken; galipler safında yer alan İtalya
ve Rusya hedefledikleri amaçlarına ulaşamamışlardır.
3-Osmanlı
ve
Avusturya-Macaristan
İmparatorluğu
parçalanmış; Çarlık Rusya’sı yıkılmıştır.
4-Türkiye,
Macaristan,
Polonya,
Çekoslovakya,
Yugoslavya, Letonya, Litvanya ve Ukrayna gibi ye-ni
devletler kurulmuştur.
Açıklama:
Yugoslavya, Sırbistan, Karadağ, Bosna Hersek,
Makedonya ve Slovenya’nın birleşmesi sonucunda
kurulmuştur.
5-Cemiyet-i Akvam kurulmuştur(1920)
6-Sömürgecilik yerini Manda ve Himayeye bırak-mıştır.
7-Barış Antlaşmalarında milliyetçilik prensibine dikkat
edilmemesi azınlık sorununun ortaya çıkmasına sebep
olmuştur.
8-Merkezi İmparatorlukların parçalanması sonucu Avrupa
ve Orta Doğu’da denge boşlukları ortaya çıkmıştır.
9-Komünizm, Faşizm, Nazizm gibi, demokratik ol-mayan,
totaliter rejimler ortaya çıkmıştır.
10-Sivil savunma düşüncesi ortaya çıkmış; böylece cephe
gerisindeki sivil halkın korunması amaçlanmıştır.
11-Barış Antlaşmaları devletlerin eşitliği ilkesine aykırı
olduğu için sürekli bir barış ortamı sağlanamamış,bu
yüzden II.Dünya savaşı çıkmıştır.
12-Bazı devletler ekonomik krizlere girdi
13-Ümmetçilik ve Turancılık iflas etti.
14-Milliyetçilik güçlendi ve ulusal devletlerin kuruluşu
hızlandı
15-Deniz altı gemileri önem kazandı
16-ABD tekrar içine kapandı
17-İngiltere ve Fransa Orta Doğu kaynaklarını ele geçirdi
18-Suriye, Irak, Lübnan ve Hicaz Osmanlı’dan ayrıldı.
19-Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’de mandater yönetimler
kuruldu.
20-İttihat ve Terakki Partisi dağıldı.
Açıklamalar:
1-I.Dünya Savaşında ilk defa tank ve kimyasal silah
kullanıldı
2-Savaştan sonra sınırlar çizilirken milliyetlerin dağılımı
dikkate alınmadığından dolayı savaştan sonra da milliyet
olayları devam etti.
3-İtalya savaş başlamadan önce Fransa ile gizli antlaşma
yaptı
4-Paris konferansında Doğu Trakya Yunanistan’a verildi.
5-ABD I. ve II.Dünya savaşının bitmesinde etkili oldu.
6-ABD savaşa girerken uluslararası dengede yerini almak
istedi.
7-ABD savaşa 2 Şubat 1918’de fiilen girdi.
8-Savaştan sonra; Almanya’nın güçlenmemesi İn-giltere ve
Fran-sa için temel politika oldu.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
9-Versay, Nöyyi, Sen Jermen ve Trianon antlaşmaları
II.Dünya Savaşının çıkması ile yürürlükten kalktı
10-ABD ve Osmanlı savaşın başlamasında etkili olmamıştır.
11-Boğazların Osmanlı’nın elinde olması; Mustafa Kemal’e
göre Osmanlı’yı savaşa sokabilecek stratejik bir etkendi.
12-Rusya’da Bolşevik ihtilali çıkınca; Ermenistan, Gürcistan
ve Azerbaycan bağımsız oldu.
13-Ukrayna 22 Ocak 1918’de bağımsız oldu
14-Savaştan önce İngiliz sömürgeleri kendisinin 104 katı;
Fransız sömürgeleri ise kendisinin 20 katıdır.
15-Osmanlı’yı paylaşmak savaşın başlangıç sebeplerinden
değildir.
16-Malüb devletlerin bir daha savaşmaya cesaret
edememesi için antlaşmalara ağır maddeler kondu.
17-I.Dünya Savaşı’nda Danimarka, Norveç, İsveç, İsviçre
ve İspanya tarafsız kalmıştır.
18-Osmanlı, ABD, Yunanistan, Bulgaristan, Japonya ve
Romanya savaşın başlangıcında etkili olmamıştır.
MONDROS MÜTAREKESİ(30 EKİM 1918)
Osmanlı’nın Mütarekeyi İmzalama Sebepleri:
1-Osmanlı’nın savaşacak gücünün kalmaması
2-Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi sonucunda Osmanlı ile
Almanya’nın kara bağlantısının kesilmesi
3-Wilson Prensiplerinden cesaret alınması
4-Güney cephelerinin çökmesi
5-Savaş taraftarı olan İttihat ve Terakki Partisinin ülkeyi terk
etmesi sonucunda başa barış isteyen Hürriyet ve İtilaf
Fırkasının gelmesi.
Mondros Mütarekesi; 30 Ekim 1918’de Osmanlı adına
bahriye nazırı Rauf Orbay ile; İtilaf devletleri adına İngiliz
amirali Caltrop arasında Limni Adasının Mondros
Limanında Agamemnon Zırhlısında imzalanmıştır.
BAZI MADDELERİ (tamamı 25 maddedir):
1-Anlaşma devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durum
ortaya çıktığında istedikleri stratejik bir bölgeyi işgal
edebilecektir.(7.Madde)
Açıklama:
1- Mütarekenin en önemli maddesi 7. maddedir.
2-Bu madde itilaf devletlerinin Anadolu’da yaptıkları
işgallerin hukuki dayanağı olmuştur.
3-İtilaf Devletleri bu maddeyi ateşkese koyarak Wilson
ilkelerine ters düşmekten kurtulmuşlardır.
4-Bu madde Osmanlı ülkesini işgale açık hale getirip ülke
bütünlüğünü bozmuştur.
2-Doğu Anadolu’da altı ilde (vilayet-i sitte: Erzurum,Van,
Elazığ, Sivas,Bitlis,Diyarbakır)bir karışıklık çıktığında itilaf
devletleri
bu
illerin
herhangi
birini
işgal
edebilecektir.(24.Madde)
Açıklama:
Bu madde anlaşma devletlerinin Doğu Anadolu’da
bağımsız bir Ermeni Devleti kurma projelerinin en önemli
göstergesidir.
3-Sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması
dışındaki Osmanlı orduları terhis edilecek; ayrıca orduya ait
cephane, taşıtlar ve donanma anlaşma devletlerine
bırakılacaktır.
Açıklama:
Böylece Osmanlı Devleti yapılacak işgaller karşısında
savunmasız hale getirilmeye çalışılmıştır. Bu madde
Anadolu’nun işgal edileceğini gösterir.
4-İran ve Kafkasya’daki Osmanlı birlikleri geri çekilecek.
Kuzey Afrika ve Orta Doğu da bulunan Osmanlı askerî
birlikleri en yakın itilaf devletine teslim olacaktır.
15
5-Ermenilerle itilaf devletlerinden alınan esirler serbest
bırakılacak; Türk esirler itilaf devletlerinin denetiminde
kalacaktır.
Açıklama:
Bu durum devletlerin eşitliği ilkesine aykırıdır.
6-Haberleşme ve Ulaşıma ait bütün araç-gereçler anlaşma
devletinin denetiminde bırakılacaktır.
Açıklama:
1-Böylece, işgalci devletlere karşı topyekün bir mücadelenin Türkler tarafından başlatılması engellenmeye
çalışılmıştır.
2-Bu durum bölgesel direniş hareketlerinin vatanın
bütününe yönelik hale getirilmesini kısa bir için de olsa
geciktirmiştir.
3-Bu madde işgallerin başlayacağını gösterir.
7-Limanlar,Toros Tünelleri,tersaneler ve demir yol-ları
anlaşma devletlerine bırakılacak
8-Anlaşma devletleri akaryakıt ve kömür ihtiyaçlarını
Osmanlı devletinden karşılayacak ve bu maddeler ihraç
edilmeyecektir.
Açıklama:
Anlaşma devletleri bu tür maddelerle Osmanlı Devleti’nin
ekonomik bağımsızlığını ortadan kaldırmış ve Osmanlı’yı
ekonomik bakımdan kendilerine bağımlı hale getirmeye
çalışmışlardır.
9-Boğazlar İtilaf devletlerinin işgalinde olacaktır.
Açıklama:
Bu madde Osmanlı’nın boğazlar üzerindeki egemenliğini
sona erdirdiği gibi; İstanbul’u güvenliksiz hale getirdi ve
Anadolu ile Rumeli’nin bağlantısını kesti.
10-Batum işgal edilecektir.
Açıklama:
İngiltere bu madde ile Kafkasya’yı işgal ederek Osmanlı
ile Rusya’nın bağlantılarını kesmek istemiştir.
11-Osmanlı ittifak grubu ile ilişkilerini kesecektir.
MONDROS MÜTAREKESİNİN ÖNEMİ:
1-Osmanlı Devleti İtilaf devletlerine teslim olmuştur.
2-Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir.
3-Gizli antlaşmaların uygulama safhası başlamıştır.
4-Milli cemiyetler kurulmuştur.
5-Mütarekeyi imzalayan Rauf Orbay gözden düşmüştür.
Açıklamalar:
1-Mütarekenin imzalandığı tarihte Mustafa Kemal
Suriye’dedir.
2-Gizli antlaşmaların var olması mütarekenin ağır şartlar
taşımasında etkili oldu.
WİLSON İLKELERİ (8 OCAK 1918)
ABD Cumhurbaşkanı Woodrow Wilson I.Dünya Savaşı
sonrasında yapılacak barışın esaslarını yayınladığı on dört
ilke ile açıklamış, İtilaf devletleri de ABD’yi yanlarında
tutmak istediklerinden dolayı bu ilkeleri kabul ettiklerini
bildirmişlerdir.
ABD başkanı Wilson, savaştan sonra barışın devam
etmesini bir daha böyle büyük savaşların çıkmamasını
istiyordu.
İLKELER:
1-Galip devletler yenilen devletlerden toprak ve savaş
tazminatı almayacak.
Açıklama:
1-Bu madde yeni sömürgeler oluşmasına karşıdır.
2-Mağlup devletlerin mütareke imzalamasını hızlandırmıştır.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
3-Savaştan sonra imzalanan antlaşmalar bu maddeye
uymamıştır.
2-Devletlerarası
uygulanacak.
antlaşmalarda
açık
diplomasi
esası
Açıklama:
Gizli antlaşmalar hukuken geçersiz sayılmıştır.
3-Karasuları
dışındaki
denizlerde
tam
serbestlik
sağlanacak
4-Uluslar arası ekonomik engeller kaldırılacak ve devletler
arasında eşitlik sağlanacak
5-Silahlanmanın azaltılması yolunda karşılıklı güvenceler
verilecektir.
Açıklama:
İlk silahsızlanma çağrısıdır.
6-Rusya, Belçika, Romanya, İtalya,Sırbistan,Karadağ ve
Romanya’nın sınırları tekrar saptanacak
7-Devletlerarası anlaşmazlıkları barış yoluyla çözecek
uluslararası bir örgüt kurulacak
Açıklama:
Milletler Cemiyetinin kurulması istenmiştir. Bu cemiyet
Paris Konferansında kurulmuştur. Bu madde Wilson
Prensiplerinin uyulan tek maddesidir. Savaş uluslararası
meselelerin çözülmesinde araç olmaktan çıkarılmak
istenmiştir.
8-Boğazlar bütün ulusların ticaret gemilerine açık olacak.
9-Osmanlı İmparatorluğu’nda Türklerin oturduğu bölgelerin
egemenliği sağlanacak; diğer bölgelerdeki uluslara da
kendilerini geliştirme hakkı verilecektir.
Açıklama:
Osmanlı Devletinin devam edeceği, fakat, parçalanacağı
vurgulanmıştır. Bu madde Mondros mütarekesinden sonra
Anadolu’da başlayan işgallerin hukuk dışı; bu durum
karşısında Türk Kurtuluş Savaşının ise hukuka uygun
olduğunu gösterir. Bu madde azınlıklar için ilham kaynağı
olmuştur.
10-Alses Loren Fransa’ya geri verilecektir.
Açıklama:
Bu madde “savaştan sonra mağlup devletlerden toprak
alınmayacaktır” maddesi ile çelişmektedir.
WİLSON PRENSİPLERİNİN ÖNEMİ:
1-İttifak grubu mütareke imzalama konusunda cesaretlendi(Savaşın bitişi hızlandı)
2-Çok uluslu imparatorlukların parçalanması ön görüldü
3-Wilson ilkeleri itilaf devletlerinin çıkarlarına ters
düşmüştür. Bu nedenle kabullenmiş gibi göründükleri bu
ilkeleri kendi çıkarları doğrultusunda yorumlamışlardır.
İttifak devletleri ise bu ilkeleri barışın anahtarı olarak görüp
benimsemişlerdir.
4-Savaştan sonra prensiplerine uyulmadığını gören ABD
belli bir dönem Avrupa siyasetinden çekildi. 5-İmzalanan
antlaşmalarda prensiplere uyulmadı
6-Kurtuluş Savaşı ve II. Dünya Savaşının çıkması Wilson
Prensiplerinin amacına ulaşmadığını gösterir.
PARİS KONFERANSI (18 OCAK 1919)
● ABD’nin I. Dünya Savaşı’na girmesiyle beraber savaş
İtilaf Devletlerinin lehine dönüşmüş İttifak Devletleri
yenilgiye uğrayarak savaştan çekilmiştir.
● Paris Barış Konferansı I. Dünya savaşına katılan
devletler arasında yapılacak barışın esaslarını
belirlemek amacıyla toplanmıştır.
● Konferansa 32 devlet katılmış, İngiltere, ABD, Fransa
ve İtalya konferans kararları üzerinde etkili olmuştur.
16
● Konferansta Almanya ile Versailles, Avusturya ile Saint
Germen, Macaristan’la Trianon ve Bulgaristan’la yapılacak
Neuilly Antlaşmaları’nın hükümleri kabul edilmiştir.
● İtilaflar Osmanlı Devleti üzerindeki çıkarlarında
anlaşamadıkları için Osmanlılarla yapılacak barış
antlaşması ertelenmiştir.
İngiliz İşgal Bölgeleri:Çanakkale, Musul, Batum, Antep,
Maraş, Konya, Bilecik, Samsun, Merzifon
Fransız işgal Bölgeleri:Adana, Dörtyol, Mersin,
Osmaniye, Afyon, Antep, Maraş, Urfa
İtalyan İşgal Bölgeleri:Antalya, Kuşadası, Fethiye,
Marmaris, Bodrum
PARİS KONFERANSINDA ALINAN KARARLAR:
B-İZMİR’İN İŞGALİ (15 MAYIS 1919)
Yunanlılar Paris Konferansına verdirttikleri
doğrultusunda İzmir’i işgal etmişlerdir.
İşgalin Önemi:
1-Kuva-yı Milliye ortaya çıkmaya başladı
2-Milli bilinç uyandı
3-Halkı Milli Mücadele için örgütlemek kolaylaştı
4-Mitingler düzenlendi
5-Redd-i İlhak Cemiyeti kuruldu
6-Halk, işgalcilere güvenilemeyeceğini anladı.
1- Bu devletlerin oluşturduğu Milletler Cemiyeti kuruldu.
2- Galip devletler Wilson ilkelerine uymayarak ağır şartları
olan antlaşmalar hazırladılar. ABD de Avrupa ile ilişkileri en
alt düzeye indirdi.
3- Ermeniler ilk defa bu konferansta Doğu Anadolu’da Bir
Ermenistan Devleti kurulması fikrini dile getirdi. Avrupa
destekledi.
4-Savaş sırasındaki gizli antlaşmaların uygulanması karara
bağlandı.
5- İngiltere ve Fransa Wilson ilkelerine ters düşmemek için
savaş tazminatı yerine “savaş onarımı” sömürgecilik yerine
“manda-himaye
sistemi”
getirerek
uygulanmasını
sağladılar.
6- Bu konferansta Almanya, Avusturya ve Bulgaristan’ın
antlaşma taslağı hazırlanırken Osmanlının ki sonraya
bırakılmıştır. Çünkü Rusya’ya verilen bölgelerin Rusya’nın
savaştan çekilmesiyle yeniden paylaşılması gerekiyordu.
7- ABD Avrupa’daki bu olaylara aktif olarak katılmama
politikası izledi. Monroe Doktrini denilen bu politika
sayesinde İngiltere ve Fransa 2. Dünya Savaşına kadar
rahat hareket etmişlerdir.
8-İngiltere ve Fransa’nın İtalya’ya vermeyi kararlaştırdıkları
İzmir’i Boğazlara yakın olmasından dolayı İngiliz çıkarlarını
tehdit edecek bir güç olmasından çekinmeleriydi. Bu
nedenle İtilaf devletleri ile İtalya arasında ilk görüş
ayrılıkları ortaya çıkmıştır.
9-Konferans sonunda, itilaf devletleri sömürgecilik anlayışı
yerine “Manda ve himaye” sistemini ortaya atmışlardır.
10- İtalya’ya vaad edilen Batı Anadolu Bölgesi İngiltere’nin
isteği ile Yunanistan’a bırakıldı. İtalya konferansı terk etti
MONDROS MÜTAREKESİNE TEPKİLER
İŞGALLER
A-İŞGALCİLERİN İŞGALLERE HAZIRLADIĞI ZEMİN
1-Mondros Mütarekesine 7 ve 24. maddeler kondu
2-Osmanlı ordusu terhis edildi
3-Osmanlı’nın savaş araç ve gereçleri kontrol altına alındı
4-Haberleşme ve ulaşım kontrol altına alındı
5-Osmanlı yönetimi denetim altına alındı
6-Boğazlar denetim altına alınarak Anadolu ile Rumeli’nin
bağlantısı kesildi
7-Azınlıklar kışkırtıldı
İşgaller Mondros Mütarekesine dayanılarak baş-lamıştır. 3
Kasım 1918’de Musul’u işgal ederek İngilizler işgal
faaliyetlerini başlattılar. 13 Kasım 1918’de ise Yunanlılar da
içinde olmak üzere İtilaf donanması İstanbul’u filen işgal
etti.
Açıklamalar:
1-İşgallere karşı ilk tepki, 19 Aralık 1918’de Hatay’a bağlı
Dörtyol’un
Karakese
Köyü’nde
Mehmet
Kara’nın
Fransızlara attığı kurşundur.
2-Batı cephesinde ilk kuva-yı milliye direnişi ise Ali
Çetinkaya komutasında Ayvalık’ta, Yunanlılara karşı,
geçekleştirdi.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
karar
C-AMİRAL BRİSTOL RAPORU:
İzmir’in işgali dünya kamuoyunda büyük bir yankı ve
kınamaya sebep olunca; olayın sorumlusu durumunda olan
İtilaf devletleri kamuoyunu yatıştırmak ve İzmir bölgesindeki
durumu
öğrenebilmek için bölgeye Amiral Bristol
önderliğinde bir rapor heyeti göndermişlerdir.
Bristol Raporunun İçeriği:
1-Bölgedeki olayların sorumlusu Türkler değil; Rumlardır.
2-Bölgede Türkler çoğunluktadır.
3-Yunanlıların bölgeyi işgali ilhaka yöneliktir. Böl-genin güvenliğini
sağlamaya yönelik değildir.
4-Bölgeden Yunanlılar çekilerek; bölgeye İtilaf devletlerinin
güvenlik birlikleri yerleşmelidir.
Bristol Raporunun Önemi:
1-Yunanlıların Paris Konferansına sahte rapor verdiği ortaya
çıkmıştır.
2-Yunan işgalinin niteliği dünyaya duyurulmuştur.
3-İşgalin gereksiz ve haksız olduğu belirtilmiştir.
4-İlk defa uluslararası bir belge Türk Milli Mücadelesinin
haklılığını göstermiştir.
CEMİYETLER
A-AZINLIKLARIN KURDUĞU CEMİYETLER
1-MAVRİ MİRA:
Özellikleri:
1-Fener Rum patrikhanesi tarafından kuruldu
2-Bizans İmparatorluğunu yeniden canlandırmayı ve
Ege’de ilerleyen Yunanlılara yardım ederek Batı Anadolu
ve Trakya’yı Yunanistan’a katmayı amaçlıyordu. (megale
idea)
3-Yunan Kızılhaçı, Göçmenler Komisyonu ve Rum izcilik
kuruluşları bu cemiyetin alt kollarıydı
2-PONTUS RUM CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-1904’de Merzifon’da Amerikan kolejinde kuruldu
2-Batum’dan Sinop’a kadar uzanan ve merkezi Samsun
veya Trabzon olabilecek bir Rum devleti kurmayı
amaçlıyordu.
3-KARDOS CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-Bu cemiyet Rum göçmenlerine yardımcı olmak görüntüsü
altında Pontus Cemiyetine yardımcı olu-yordu.
4-ETNİK-İ ETERYA CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-Bu cemiyet bağımsız Yunanistan’ı oluşturmak için 1814
yılında Filiki Eterya adıyla kurulmuştur.
2-I. Dünya Savaşından sonra ise Yunanistan’ı büyütmek ve
Bizans Devletini kurmak için çalıştı
5-HINÇAK VE TAŞNAK SÜTYUN CEMİYETLERİ
17
Özellikleri:
1-Doğu Anadolu toprakları, Çukurova toprakları ve Kara
Deniz bölgesinin bir kısmını Ermenistan’a katmak için
çalıştılar.
6-MAKABİ-ALYANS İSRAİLİT CEMİYETLERİ:
Özellikleri:
1-Yahudi devleti kurmak için çalışmışlardır.
2-Ekonomik çıkarlarının korunması ön planda olmuştur.
7-RUM-ERMENİ BİRLİK KOMİTESİ:
Özellikleri:
1-Rum ve Ermeni cemiyetleri arasındaki koordinasyonu
sağladı.
Açıklama:
1-Azınlıklar Türkleri Hıristiyan katliamı yapıyor olarak
göstererek Anadolu’nun işgalini başlatmak istediler.
2-Azınlıklar giriştikleri yıldırma faaliyetleri ile he-defledikleri
bölgelerden Türkleri kaçırarak ilgili bölgelerde çoğunluk
olmak istediler.
AZINLIK CEMİYETLERİNİN ÖZELLİKLERİ:
1-Wilson Prensiplerinden ilham aldılar
2-Mondros Mütarekesi, azınlıkların çalışmaları için uygun
zemin oluşturdu
3-Azınlıklar Osmanlı ülkesini sömürmek isteyen işgalciler
tarafından kullanıldılar
4-Kiliseleri ve yabancı okullarını üs edindiler
5-İşgal devletlerinden yardım gördüler
6-Çıkardıkları olaylar ile TBMM’yi meşgul ettiler
B-MİLLİ VARLIĞA DÜŞMAN CEMİYETLER
1-SULH VE SELAMET-İ OSMANİYE CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-Kurtuluşun padişahın emirlerine bağlı kalmakla mümkün
olacağını savunmuştur.
2-TEALİ İSLAM CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-Kurtuluşun halifenin emirlerine ve İslamın prensiplerine
uymakla mümkün olacağını savunmuştur.
3-İNGİLİZ MUHİPLERİ CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-Kurtuluşun İngilizlerin himayesi ile mümkün
olacağına inanıyordu
2-Bu cemiyet hükümet tarafından da desteklenmiştir.
4-WİLSON PRENSİPLERİ CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-Bu cemiyetin taraftarları Wilson ilkelerinden ilham almıştır
2-Kurtuluşun ABD mandasına girmekle mümkün olacağına
inanmışlardır.
5-KÜRT TEALİ CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-Bu cemiyetin taraftarları Wilson Prensiplerine dayanarak; halifeye bağlı olarak bir Kürt devleti kur-mayı
planlamışlardır.
6-HÜRRİYET VE İTİLAF FIRKASI:
Özellikleri:
1-1911 yılında İttihat ve Terakki Partisine karşı kuruldu
2-1918’den itibaren yönetimde etkili olmaya başladı
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
3-Anadolu hareketini İttihatçıların hareketi olarak gören
parti Kurtuluş Savaşına karşı gelişin liderliğini üstlendi.
C-MİLLİ CEMİYETLER
1-TRAKYA PAŞAELİ CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-Mavri Mira Cemiyetinin Trakya’ya yönelik olarak
yürüttüğü bölücü faaliyetlere karşı kurulmuştur.
2-İstanbul ve boğazların işgal edilmesi bu cemiyetle
Anadolu’nun bağlantısını kesmiştir.
3-Bu cemiyet Osmanlı Devleti’nin yıkılması halin-de
Trakya’da bir cumhuriyet kurmayı planlamaktadır.
4-Edirne Kongresini düzenlemiştir.
2-İZMİR MÜDAFA-İ HUKUK CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-Ege Bölgesinde Yunanlıların bölücü faaliyetlerine karşı
çalıştı.
2-2-9 Mart 1919 tarihinde İzmir’de Müdafa-i Hukuk
Kongresini düzenledi.
3-KİLİKYALILAR CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-Adana ve civarının Ermeni
bütünlüğünü korumak için kuruldu
ve
Fransızlara
karşı
4-REDD-İ İLHAK CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-İzmir’in işgaline tepki olarak kuruldu
2-Balıkesir ve Alaşehir kongrelerini düzenleyerek Ege
Bölgesini örgütledi
3-Kuvay-ı Milliyeyi harekete geçirerek silahlı direniş
başlattı.
5-TRABZON MUHAFAZA-İ HUKUK-I MİLLİYE CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-Orta ve Doğu Karadeniz’deki Rum ve Ermeni
faaliyetlerine karşı kuruldu.
2-Erzurum Kongresinin toplanmasına yardımcı ol-du.
3-Erzurum Kongresinde Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk
Cemiyeti ile birleşti.
6-MİLLİ KONGRE CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-İstanbul’da kuruldu
2-İlk defa kuvay-ı milliye tabirini kullandı
3-Milli mücadele için birleşmeyi savundu
4-Genelde basın yayın yoluyla propagandayı ilke edindi.
5-16 Mart 1920’de İstanbul’un işgaliyle bu cemiyet dağıldı.
7-DOĞU ANADOLU MÜDAFA-İ HUKUK CEMİYETİ:
Özellikleri:
1-Doğu Anadolu’nun Ermenilere karşı bütünlüğünü
korumak için kuruldu.
2-XV. kolordunun Erzurum’da dağılmamış halde olması bu
cemiyeti daha da etkin hale getirdi.
3-Erzurum Kongresini düzenledi
4-Le Pays gazetesini çıkardı.
5-Cemiyet; Türkleri azınlıklara göre daha güçlü tutmak için
şu kararları aldı:
a-İşgallere karşı direnilecektir.
b-Basın yayın yoluyla propaganda yapılacaktır
c-Bölge dışına göç edilmeyecektir.
d-Bilim, iktisat ve din teşkilatları kurulacaktır.
MİLLİ CEMİYETLERİN ÖZELLİKLERİ:
1-Türk halkının Mondros Mütarekesine ilk tepkisidir.
18
2-Basın yayın faaliyetlerinin elverişli olmasından, elçiliklerin
varlığından ve merkez durumunda olmasından dolayı
İstanbul’u merkez edindiler
3-Milli mücadeleye örgütsel zemin hazırladılar
4-Halk arasında milli bilinci uyandırdılar
5-İşgalleri ve azınlıkların bölücü faaliyetlerini önlemeye
çalıştılar
6-Bölgesel niteliklidirler
7-Mustafa Kemal gibi birleştirici bir liderden yoksun oluşları
en büyük eksiklikleridir.
8-İstanbul hükümetine, bağlı olmadıkları gibi; karşı da
değillerdir.
9-Sivas kongresinden önceki en büyük eksiklikleri tek elden
idare edilmemeleridir.
10-Türkçülük duyguları ile kurulmuşlardır.
11-Genellikle ittihatçılar tarafından kurulmuşlardır.
12-Programları bölgesel kurtuluşa yöneliktir. Bütünü
kapsayan plan ve programları yoktur.
13-Önce basın yayın yoluyla propagandayı ilke edindiyseler de; kanlı işgallerin başlamasıyla silahlı mücadeleyi
başlattılar.
14-Sivas Kongresinde Anadolu ve Rumeli Cemiyeti adı
altında birleştiler
CEMİYETLER
YARARLI CEMİYETLER (MÜDAFA-İ HUKUK)
1- Doğu Anadolu M. H.: Ermenilere karşı.
Ermeniler doğuda çoğunluğu elde etmek ve
böylece Wilson Prensipleri gereği bağımsız
devlet kurmak amacıyla Türklere saldırıp
göçe zorlamaya çalışıyorlardı. Bunun üzerine
D.A.M.H. iki karar almıştır. D.A.M.H. milli
mücadelenin haklılığını göstermek için 2
gazete çıkardı.
Hakikat ve Hadisat: yurt içi
Le Pays
: yurt dışı
a) Doğu and.dan göç etmek yasaktır.
b) Topyekün direniş yapılacaktır.(hem basın
yayın yoluyla hem de silahla)
Erz. kongresinin toplanmasında bu cemiyet
etkilidir.
2- Trakya- Paşaeli M.H: Trakyayı yunana
karşı savunmak için kuruldu ama bunu
başaramazsa Trakyada Bağımsız bir devlet
kurarım demiştir.
3- Trabzon M.H.:Rum Pontusçulara karşı
4- İzmir M.H. (reddi ilhak): Yunana karşı.
Balıkesir ve Alaşehir kongrelerini düzenledi.
5- Kilikya M.H.: Fransızlara karşı.
(Çukurova)
6Milli Kongre Cemiyeti: Tüm yurdu temsil
ediyor. Silahlı mücadele yapmıyor. Basın
yayın yoluyla mücadele veriyor. Ulusal bir
cemiyettir. Aydınlar tarafından kuruldu.
Milli Varlığa Düşma
(Türklerin Kurduğu
1- İslam Teali Ce
Saltanatı ve hilafet
2- Teali-i Kürt Ce
Bağımsız devlet kur
taşır. Önemli bey v
milli mücadeleyi des
üzerine etkisine yit
3- Sulh-u Selame
Damat Ferit hüküm
destekliyor.Padişah
4- İngiliz Muhiple
devletinin varlı ğın
ettirebilmesi için İn
(himayesine) altına
gerektiğini savunmu
Ferit bu cemiyettey
5- Wilson Prensipl
devl.nin varlı ğını de
ettirebilmesi için A
altına girilmesi gere
savunmuştr
Zararlı
1- Bulu
çıkarmış
2- Bağ
3- Dış
4- İşg
Yararlı cemiyetlerin ortak özellikleri:
İlk beşi ** bölgeseldir **terhis edilen askerler kurmuştur. **sila
---Hepsi milli duygularla kurulmuştur. Merkezleri İstanbul’dadır
---Biri söylediği için değil kendiliğinden işgallere bir tepki olarak
---Azınlıklara, İstanbul hükümeti, ve işgalci güçlerle mücadele et
---Sivas Kongresinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiye
birleştirilmesiyle milli birlik ve beraber liğin sağlanması yolunda ön
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
19
KUVA-YI MİLLİYE
Kuva-yı milliye, işgaller karşısında, halkın harekete
geçerek kendi bölgelerini korumaya çalışması
hareketidir.
A-Kuva-yı Milliyenin Özellikleri
1-İşgallere tepki olarak ortaya çıktılar.
2-Bölgesel olarak hareket ettiler.
3-Düzenli ordu kurulana kadar düşmanı oyaladılar.
4-Düzenli ordunun temelini oluşturdular.
5-TBMM’ye karşı oluşan isyanları bastırdılar.
6-Desteğini halktan aldılar.
7-Tutarsız davranışları halk ile kuva-yı milliyenin vurucu
gücü olan milislerin arasını açtı.
8-Ortaya çıkışında işgaller ve işgaller karşısında Osmanlı
Devletinin tepkisizliği etkili oldu
9-Milli cemiyetlerin silahlı koludurlar.
10-Disiplin ve birlikten yoksun oluşları en büyük
eksiklikleridir.
KURTULUŞ SAVAŞININ HAZIRLIK DÖNEMİ
A-MUSTAFA KEMAL’İN SAMSUN’A ÇIKIŞI
(19 MAYIS 1919)
Orta ve Doğu Kara Deniz Bölgesinde Pontus Rum
Cemiyetinin çalışmaları sonucunda bölgedeki Rum halkı
karışıklıklar çıkarıyor ve olayın sorumlusu olarak da Türk
halkı gösteriliyordu. Bu durum karşısında İngilizler, Osmanlı
hükümetine bölgede güvenliğin sağlanmasını; aksi
takdirde, bölgeyi iş-gal edeceklerini bildirdiler. Rumların da
zaten beklentisi, bölgenin İngilizler tarafından işgal edilerek
Rumların işlerinin kolaylaştırılmasıydı.
Bölgede güvenliğin sağlanması için İstanbul yönetimi IX.
Ordu
Müfettişliğine
getirerek
Mustafa
Ke-mal’i
görevlendirdi. Mustafa Kemal bölgede hareket edebilmek
için IX. Ordu Bölgesindeki sivil ma-kamlara da emir verme
yetkisini aldı.
Mustafa Kemal’in Görevi:
1-Görev bölgesindeki orduları terhis etmek
2-Asayiş ve güvenliği sağlamak
3-Halkın elindeki silah ve cephaneyi toplamak
4-Halka silah ve cephane dağıtan kuruluşları ortadan
kaldırmak
Samsun’a Çıkışın Önemi:
1-Mustafa Kemal milli mücadeleyi başlattı
2-Mustafa Kemal “Ya istiklal! Ya ölüm!” parolasını
benimsedi.
3-Kurtuluşun ulusal olacağı vurgulandı.
B-HAVZA GENELGESİ
(28 MAYIS 1919)
Samsun bölgesini, İngiliz ve Rumların varlığından dolayı,
milli mücadele çalışmalarının başlaması için uygun
görmeyen Mustafa Kemal; Samsun’dan Havza’ya hareket
etti.
Anadolu’daki komutanlarla da irtibat kurarak orduların
terhis edilmemesini sağlamaya çalışan Mustafa Kemal;
Havza’da, milli bilincin uyanması ve İtilaf devletlerinin Türk
halkının tepkisini görmesi için İzmir’in işgalini protesto eden
bir miting düzenledi. Bu tür mitinglerin tüm yurtta da yapılmasını istedi.
Mustafa Kemal yurdun çeşitli yerlerinde başlayan halk
heyecanını ortak bir çizgi üzerinde birleştirmek
istiyordu.Ferdi bilinçten ulusal bilince ulaşılmasını istiyordu.
Açıklamalar:
1-Mustafa Kemal İzmir’in işgalini halkın uyarılması ve
birleştirilmesi için kullanmak istemiştir.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
20
2-Mustafa Kemal’in isteği üzerine bundan sonra mitingler
düzenlenmesi,
Mustafa
Kemal’in
lider
olarak
benimseneceğini göstermektedir.
3-Mustafa Kemal’e Havza’daki faaliyetlerinin sonucu
olarak; İngilizlerin baskısıyla, 8 Haziran 1919’da İstanbul
hükümetinden, kendisini İstanbul’a geri çağıran bir telgraf
geldi.
C-AMASYA GENELGESİ-TAMİMİ
(22 HAZİRAN 1919)
Sebep:
Ülkenin içinde bulunduğu durumu millete duyurarak milleti
bağımsızlık ve egemenlik için mücadeleye çağırmak.
Genelgenin Hazırlayıcıları:
Mustafa Kemal, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Rauf
Orbay, Kazım Karabekir(Erzurum’da)
GENELGENİN MADDELERİ:
1-Yurdun bütünlüğü ve milletin istiklali tehlikededir.
Açıklama:
1-Durum ve Kurtuluş Savaşının gereği ortaya konmaktadır.
2-Kurtuluş Savaşının bölgesel değil; bütünsel olduğu
vurgulanmıştır.
3-Bölücülere ve bölgesel kurtuluşu amaçlayanlara bir
tepkidir.
2-İstanbul’daki hükümet baskı altında olduğundan dolayı,
üzerine almış olduğu sorumluluğun gereklerini yerine
getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gibi
gösteriyor.
Açıklama:
1-İlk defa İstanbul hükümetine tepki gösterilmiştir.
2-İstanbul hükümetinin bu tutumu da, durumun bir parçası
olarak, belirtilmiştir.
Uyarı:Mustafa Kemal Milli Mücadele esnasında milli güçte
bölünme yaşanmaması için padişaha karşı doğrudan tepki
göstermeyip; tepkilerinde İs-tanbul hükümetini hedef
almıştır.
3- Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı
kurtaracaktır.
Açıklama:
1-Milli egemenlik fikri ilk defa üstü kapalı bir şekilde
vurgulandı.
2-Kurtarıcı olarak, padişah, mandacı ve himayeci
devletlerin yerini milletin kendisi aldı.
3-Kaderine razı olmaya bir karşı çıkış vardır.
4-İleride milli egemenliğe dayalı devletin kurulacağına dair
ilk işaretler verilmiştir.
5-Mustafa Kemal’in Türk milletine güvendiği ve mücadeleyi
millete mal etmek istediği anlaşılmaktadır.
4-Milletin durum ve davranışını göz önünde tutmak ve
haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü
etki ve denetimden kurtulmuş milli bir kurulun varlığı
gereklidir.
Açıklama:
1-İlk defa heyet-i temsiliyenin kurulması istenmektedir.
2-Kurtuluş savaşına, kişisellikten çıkarılarak, ulusal
karakter kazandırılmaya çalışılmaktadır.
3-Genelgenin ihtilalci yönü görülmektedir.
5-Anadolu’nun her yönden güvenli yeri olan Sivas’ta milli
bir kongre toplanmalıdır.
Açıklama:
1-Ulusal bir kongrenin toplanması istenmiştir.
2-Milli birlik ve beraberliğin sağlanması amaçlanmıştır.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
6- Kongreye her sancaktan milletin güvenini kazanmış üç
delege katılmalıdır. Delegeleri müdafa-i hukuk cemiyetleri
ve belediyeler seçmelidir. Delegelerin kongreye geliş
güzergahları ve zamanları milli bir sır olarak saklanmalıdır.
Açıklama:
1-Kararların ulusal olması amaçlanmıştır.
2-Delegelerin milletin güvenini kazanmış kişilerden
olmasının istenmesi kongrede alınacak kararların bütün
millet tarafından kabul edilebilmesi içindir.
3-Delegelerin milli mücadele taraftarı olması için
delegelerin müdafa-i hukuk cemiyetleri tarafından
belirlenmesi istenmiştir.
4-Delegelerin seçimle belirlenmek istenmesi ileride seçime
dayalı bir sistemin olabileceğini de göstermektedir.
7-Doğu ileri adına 10 Temmuz 1919’da Erzurum’da bir
kongre toplanacaktır. Bu tarihe kadar diğer illerin
temsilcileri de Sivas’a gelebilirlerse; Erzurum kongresine
katılmış olan delegeler Sivas’a hareket edecektir.
AMASYA GENELGESİNİN ÖNEMİ:
1-Kurtuluş Savaşının gereği( Ülkenin bütünlüğü ve milletin
bağımsızlığı tehlikededir.); amacı ( Vatanın bütünlüğünün
ve milletin bağımsızlık ve egemenliğinin sağlanması) ve
yöntemi ( Mücadeleyi halk yapacaktır.)
2-İşgalciler ve İstanbul hükümetine bir tepkidir.
3-Milli mücadelenin programıdır.
4-Mustafa Kemal’in millete ilk çağrısıdır.
5-Türk inkılabının ihtilal safhası başlamıştır.
6-Kurtuluşun tek elden yürütülmesi için ortam hazırlanmaya
çalışılmıştır.
7-Milli bağımsızlık hukuki yönden belgelere bağlanmıştır.
8-Evrensel haklar dile getirilmiştir.
9-Mustafa Kemal bu genelgeyi yayınlayarak ilk defa
İstanbul’un verdiği yetkileri aşmıştır.
Açıklamalar:
1-Amasya Genelgesinin yayınlanmasından sonra içişleri
bakanı Ali Kemal, Mustafa Kemal’e görevinden alındığını
ve İstanbul’a geri dönmesi gerektiğini bildirdi.(Gerekçe
olarak ise yetkilerini aştığı bildirildi.) Vakit kazanmak
isteyen Mustafa Kemal ise “ Ben sadece padişahtan emir
alırım” diyerek karşılık vermiştir. 7-8 Temmuz 1919 günü
İstanbul’dan Mustafa Kemal’in görevden alındığına dair
telgraf geldi. Mustafa Kemal ise 8-9 Temmuz 1919 günü
askerlik mesleğinden ayrılarak sine-i millete döndüğünü
bildirdi.
2-Amasya Genelgesinin esasları ilk defa Erzurum
Kongresinde karara dönüştü.
3-Genelgeden sonra, İstanbul’un Anadolu’ya ege-men değil
tabi olması gerektiği bildirildi.
4-Genelgenin uygulanması ile ordu mensuplarının
görevlendirilmesi Türk ordusunu da ihtilalin içine çekmiştir.
D-ERZURUM KONGRESİ
(23 TEMMUZ-7 AĞUSTOS 1919)
Erzurum Kongresi Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk
Cemiyeti ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Mil-liye Cemiyeti
tarafından Rum ve Ermenilere karşı Doğu Anadolu ve
Karadeniz Bölgesinin bütünlüğünün korunması için
toplanmıştır.
KONGREDE ALINAN KARARLAR:
1-Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünemez
Açıklama:
1-Bu madde Sivas Kongresi ve Misak-ı Milli kararlarının da
ilk maddesidir.
2-Bölgesel amaçlı olarak toplanan kongre bütünü
ilgilendiren karar almıştır.
3-Bütün bölücülere tepki gösterilmiştir.
21
2-Her türlü yabancı müdahalesine karşı millet, bir-lik olarak
kendisini müdafa edecektir.
3-Vatanın ve istiklalin muhafaza ve teminine İstanbul
Hükümeti muktedir olamadığı takdirde; gayeyi temin için
Anadolu’da geçici bir hükümet kurulacaktır. Hükümeti milli
kongre seçecektir. Kongre toplantı halinde değilse; bu işi
temsil heyeti yapa-caktır.
Açıklama:
1-İlk defa geçici hükümetten bahsedildi
2-İlk defa açıkça yeni bir devletten bahsedildi.
4-Kuva-yı Milliyeyi âmil, irade-i milliyeyi hakim kılmak
esastır.
Açıklama:
1-İlk defa millet iradesinden açıkça bahsedildi.
5-Hıristiyan azınlığa siyasi hakimiyetimizi zedeleyici ve
sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar verilemez.
6-Manda ve himaye kabul edilemez
Açıklamalar:
1-Bağımsızlığın koşulsuz olarak sağlanacağı vurgulanmıştır.
2-Mandacılığa ilk defa tepki gösterilmiştir.
7-Milli meclisin derhal toplanmasına ve hükümet işlerinin
meclisin denetimi altında yürütülmesine çalışılacaktır.
Açıklamalar:
1-İlk defa meclis-i mebusanın toplanması istenmiştir.
2-Tutarsız davranışlar içinde olan Damat Ferit Paşa
hükümeti kontrol altına alınmaya çalışılmıştır.
8-Ulusal irade padişah ve halifeyi de kurtaracaktır.
Açıklama:
1-Mustafa Kemal birlik ve beraberliğin devamı için böyle bir
kararı da kongrede almıştır.
9-Milletimiz insani ve asri gayeleri tebcil; sınai ve iktisadi
hal ve ihtiyacımızı takdir eder.
Açıklama:
1-Dışarıdan gelebilecek yardımların insani amaçlarla
olması durumunda kabul edilebileceği vurgulanmıştır.
KONGRENİN ÖNEMİ:
1-Erzurum Kongresi toplanış amacı ve katılımı yönüyle
bölgeseldir. Fakat Mustafa Kemal kongreye katıldığı için
kongrede ulusal kararlar da alınmıştır.
2-İstanbul’un muhalefetine karşı toplandığından ve aldığı
karalardan dolayı ihtilalci bir kongredir.
3-Tam bağımsızlık ve milli egemenlik fikirleri a-çıkça
vurgulandı.
4-Mustafa Kemal başkanlığında, dokuz kişiden olu-şan ve
Doğu illerini temsil eden temsil heyeti kuruldu.
5-İlk defa ulusal sınırlardan bahsedildi
6-Doğu Anadolu’daki cemiyetler ve Trabzon Muhafaza-i
Hukuk-ı Milliye Cemiyeti, Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk-ı
Milliye Cemiyetinin çatısı altında birleştirildi.
7-Azınlık haklarına ilk defa tepki gösterildi
8-Sivil bir vatandaş olan Mustafa Kemal’in, kongreye ve
temsil heyetine başkan seçilmesi, Mustafa Kemal’in yetki
problemini ortadan kaldırdı.
9-İstanbul hükümeti Mustafa Kemal, Rauf Orbay ve Refet
Bele için tutuklama kararı çıkardı(30 Temmuz 1919). 9
Ağustos 1919’da ise Mustafa Kemal askerlikten ihraç edildi.
10-Ulusal güçlerin birleştirilmesi için ilk adım atıldı
11-Ermenilere karşı takip edilecek yol belirlendi
12-Bağımsızlık, dış politika ilkesi olarak benimsendi.
13-Sivas Kongresi ve Misak-ı Milli Kararlarına ze-min
hazırlandı.
Açıklamalar:
1-Gücün tüm yurttan alınması için Sivas Kongresinin
toplanmasına da gerek duyuldu
2-Mustafa Kemal ilk defa sivil bir vatandaş olarak Erzurum
Kongresinde görev almıştır.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
3-Erzurum Kongresinde dış işlerle de ilgili kararlar
alınması, kongrenin meclis gibi hareket ettiğini gösterir.
4-Askeri yetkileri alınan Mustafa Kemal’in emrine Kazım
Karabekir’in gönüllü olarak girmesi Mustafa Kemal’in liderlik
sorunun çözülmesinde etkili olduğu gibi örgütlenme
döneminde Mustafa Kemal’in işini de kolaylaştırmıştır.
5-Mustafa Kemal bölge dışından olduğu için ilk anda
Erzurum Kongresine alınmak istenmedi. Kongreden Kazım
Bey ve Cevat Dursun’un istifa etmesi sonucunda Mustafa
Kemal ve Rauf Orbay kongreye alındı.
6-Kongreye 56 delege katıldı. İstanbul’un baskıları
sonucunda Elazığ valisi Ali Galip Elazığ, Mardin ve
Diyarbakır delegelerinin kongreye katılmasını engelledi.
E-BALIKESİR KONGRESİ
(26-31 TEMMUZ 1919)
Balıkesir Kongresi Yunanlılara karşı Batı Anadolu’nun
bütünlüğü için; Redd-i İlhak Cemiyetinin çalışmaları
sonucunda Hacim Muhittin başkanlığında toplanmıştır.
Alınan Kararlar:
1-Yunanlılara karşı kuva-yı milliyenin güçlendirileceği
kararlaştırıldı.
2-Batı Anadolu’daki güçlerin birleştirileceği karar-laştırıldı.
3-Seferberlik ilan edildi.
4-Padişaha bağlılık bildirildi.
Balıkesir Kongresi Amasya Genelgesinin bağımsızlık
yönünü kabul etmiştir. Batı Anadolu örgütlenmeye
çalışılmıştır.
F-ALAŞEHİR KONGRESİ
(16-25 AĞUSTOS 1919)
Batı Anadolu’nun Yunanlılara karşı bütünlüğünün
korunması için Redd-i İlhak Cemiyetinin çalışmaları
sonucunda Hacim Muhittin başkanlığında toplanmıştır.
Alınan Kararlar:
1-Erzurum ve Balıkesir Kongresinin kararları görüşüldü
2-Milli mücadeleyi destekleme kararı alındı
3-Yunanlılarla savaşma kararı alındı
4-Gerektiğinde büyük devletlerin yardımının alınabileceği
vurgulandı
G-SİVAS KONGRESİ
(4-11 EYLÜL 1919)
Bütünlük ve bağımsızlığı korumak için nasıl bir politika
izleneceğinin saptanması; saptanan politikanın bütünü
kapsayacak
şekilde
tüm
milletçe
uygulanması
amaçlanmıştır.
KONGRENİN KARŞILAŞTIĞI SORUNLAR:
1-İstanbul hükümeti ve işgal güçlerinin engellemesi
sonucunda kongreye beklenildiği kadar üye katılamadı (38
kişi katıldı.)
2-Elazığ valisi Ali Galip’in kongreyi basacağı şayiası yayıldı
( Ali Galip Sivas’taki askeri birlikten çekindiği için kongreyi
basamadı)
3-Fransızların Sivas’ı işgal edeceği haberleri yayıldı. (
Mustafa Kemal böyle bir şeyin mümkün olmayacağını
belirtti.)
4-İlk anda Mustafa Kemal kongreye başkan seçilmek
istenmediyse de; uzun tartışmalar sonucunda Mustafa
Kemal kongreye başkan seçildi.
5- Delegelerin büyük bir çoğunluğu ABD mandasını
savundu. Fakat Mustafa Kemal, ABD mandasının Türk
milleti için uygun olmadığını delegelere anlatıp kabul
ettirince; ABD mandası da kesin olarak reddedildi.( ABD
Doğu Anadolu’da bir Ermeni devletinin kurulmasını istiyor;
22
Osmanlı ülkesinin parçalanmasını öngörüyor; Türkiye’nin
mandaterliğini ise istemiyordu.)
6-İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal ve kongreye katılanlar
için tutuklama kararı çıkardı.
Açıklama:Erzurum Kongresinin kararları Sivas Kongresinin
birinci maddesi olarak kabul edildiği için Sivas Kongresi
Erzurum Kongresine göre daha kısa sürmüştür.
ALINAN KARARLAR:
1-Osmanlı hükümeti bir dış baskı karşısında vatanın her
hangi parçasını terk ve ihmal etmek zorunda kalırsa; halife
ve saltanatın, vatan ve milletin korunmasını sağlayacak her
türlü tedbir alınmıştır.
2-İtilaf devletlerinden haklarımıza saygı gösteren haklı ve
adaletli bir karara varmalarını bekleriz
3-Milli cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk
Cemiyeti altında toplanmıştır.
Açıklama:
1-Birlik sağlanmıştır.
2-Cemiyetler bölgesel olmaktan çıkarak ulusallaşmıştır.
3-Kuva-yı milliye için komuta birliği sağlanmıştır.
4-Kurtuluş Savaşının tek elden yönetilmesi ko-laylaşmıştır.
4-Mustafa Kemal başkanlığında tüm yurdu temsil edecek
şekilde 15 kişiden oluşan temsil heyeti kuruldu.
5-Ali Fuat Cebesoy batı cephesi kuva-yı milliye
komutanlığına tayin edildi.
Açıklama:
1-Heyet-i Temsiliye ilk defa hükümet gibi yürütme yetkisi
kullandı.
2-Batı cephesinin oluşturulması için ilk adım atıldı
6-İrade-i Milliye Gazetesinin çıkarılmasına karar verildi.
7-Damat Ferit Paşa hükümetinin iş başından uzaklaştırılmasına kadar İstanbul ile ilişkilerin kesildiği bildirildi.
Açıklama:
1-Bu karardan yaklaşık yirmi gün sonra Damat Ferit Paşa
hükümeti istifa ederek yerine Ali Rıza Paşa hükümeti geldi.
Bu durum Sivas Kongresinin olumlu bir sonucudur ve Milli
Mücadelecilerin İs-tanbul karşısında güçlendiğini gösterir.
KONGRENİN ÖNEMİ:
1-Kongreler dönemi kapandı
2-Misak-ı Milli esasları belirlendi
3-Heyet-i Temsiliye bütün vatanı temsil eder hale geldi
4-Milli birlik ve beraberlik büyük oranda sağlandı
5-Ulusal örgütlenme tüm vatanı kapsadı
6-Gücünü halktan alan yeni bir otorite ortaya çıktı
7-Mustafa Kemal lider olarak benimsendi
8-Erzurum Kongresi kararları ulusallaştı
9-Mondros Mütarekesi reddedildi
10-Sivas Kongresi milleti temsil eden tek kurul ol-du
11-Tam bağımsızlık ve milli egemenlik ilkeleri temel prensip
olarak kabul edildi
12-Mandacılık kesin olarak reddedildi
13-Kuva-yı Milliye cepheleri arasında kumanda birliği
sağlandı
Açıklamalar:
1-Erzurum Kongresi; Doğu Bölgesinin, Osmanlı tarafından
terk edilmek istenen yerinde geçici bir yönetim
kurulacağından bahsederken; Sivas Kongresi bu kararı
bütün yurdu kapsayacak şekilde aldı.
2-Mustafa Kemal ve arkadaşları 1 Mayıs 1919’da idama
mahkum edildi
3-İzinsiz toplanmasından; hakkında tutuklama ka-rarı olan
Mustafa Kemal’i kendisine başkan seçtiğinden ve aldığı
kararlardan dolayı Sivas Kongresi de ihtilalcidir.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
H-AMASYA GÖRÜŞMELERİ
(20-22 EKİM 1919)
Damat Ferit Paşa 2 Ekim 1919’da istifa edince, hükümeti
Ali Rıza Paşa kurumuştur. Ali Rıza Paşa Anadolu
hareketini milli mücadelecilerle iyi ge-çinerek kontrol altına
almaya çalışan bir kişiydi. Bundan dolayı da Mustafa Kemal
ile iyi geçinmeyi ilke edindi. Mustafa Kemal, Ali Rıza Paşa
hükümetini Damat Ferit Paşa hükümetine nazaran daha
ılıman olduğundan dolayı desteklediği gibi; birliğin sağlanıp
korunması için İstanbul hükümeti ile iyi geçinmeye de
çalışmıştır. Mustafa Kemal ile Ali Rıza Paşanın karşılıklı
görüşmeleri sonucunda Amasya’da, her iki tarafın
uzlaşması amacıyla bir mülakat yapılmasına karar verildi.
Amasya Görüşmelerine İstanbul hükümeti adına bahriye
nazırı Salih Paşa katıldı. Milli mücadele adına Mustafa
Kemal ve arkadaşları katıldı.
ALINAN KARARLAR:
1-Hiçbir vilayet terk edilmeyecek, himaye kabul
edilmeyecektir.Bütünlük ve istiklal korunacaktır.
2-Azınlıklara siyasi hakimiyetimizi zedeleyici ve sosyal
dengemizi bozucu ayrıcalıklar verilmeyecektir.
3-Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti İstanbul
hükümeti tarafından tanınacaktır.
4-Meclis-i Mebusan toplanmalıdır.
5-Meclis-i Mebusan İstanbul dışında toplanmalıdır.
(Meclisin, İstanbul’da toplanması halinde, mili mücadele
ruhunu yansıtamayacağı ve rahat çalışamayacağı
düşünülmüştür.)
6-Sivas Kongresi kararları meclis tarafından onaylanmalıdır.
7-Yapılacak antlaşmalar için heyet-i temsiliyenin onayı
alınmalıdır.
8-Seçimlerin serbest yapılmalıdır.
ÖNEMİ:
1-Milli mücadele, Heyet-i Temsiliye ve Anadolu ve Rumeli
Müdafa-i Hukuk Cemiyeti İstanbul hükümeti tarafından
hukuken tanındı
2-Temsil Heyeti ile İstanbul arasındaki ilişkiler yu-muşadı
3-İstanbul Anadolu’ya bağlı olmaya başladı.
4-İtilaf devletleri Anadolu hareketini İstanbul vasıtasıyla
kontrol altına alamayacaklarını anlamıştır.
5-Meclis-i Mebusanın toplanması kararlaştırılmıştır.
Açıklamalar:
1-Görüşmelerde egemenlikten değil; bağımsızlıktan
bahsedilmiştir.
2-Meclisin İstanbul dışında toplanması meselesinde
anlaşmaya varılamadı
3-Salih Paşa kararların tamamını kendisinin kabul
etmesinin bir anlam ifade etmediğini; kararların hükümet
tarafından kabul edilmesinin önemli olduğunu; kararların
hükümet tarafından kabul edilmesi için elinden geleni
yapacağını; bu konuda başarılı olamadığı takdirde istifa
edeceğini açıkladı. Hükümet sadece Meclis-i Mebusanın
açılması kararını tam olarak onayladı. Salih Paşa ise istifa
etmedi.
I-HEYET-İ TEMSİLİYENİN ANKARA’YA GELMESİ
(27 ARALIK 1919)
Sebepleri:
1-Ankara’nın güvenli olması
2-Meclis-i Mebusan çalışmalarının yakından izlenmek
istenmesi
3-Ankara’nın batı cephesine yakın olması
23
4-Ankara’nın iletişim ve ulaşım yönünden uygun olması.
İ-Meclis-i Mebusan İçin Seçimlerin Yapılması
İşgal güçleri seçimlerden saltanat yanlılarının çoğunluk
olarak çıkacağını zannettiğinden dolayı seçimlere pek
müdahale etmediler. Fakat Kasım 1919’da yapılan
seçimlerden milli mücadele taraftarlarının çoğunluk olarak
çıkması işgalcilerin Anadolu hareketini hâlâ anlayamadığını
gösterdi. İşgalciler padişahın kontrolünde toplanacak olan
bir meclisten kendi aleyhlerine bir kararın çıkmayacağını
zannettiklerinden
dolayı
meclisin
açılmasın
da
karışmadılar. Meclisin Misak-ı Milli kararlarını alması ise
işgalcilerin Anadolu hareketini anlayamadığını bir defa
daha gösterdi.
K-MECLİS-İ MEBUSANIN AÇILMASI
(12 OCAK 1920)
Padişah meclisin İstanbul dışında toplanmasını,
meclisin kendi kontrolünden çıkmasından dolayı,
uygun görmüyordu. Meclisin İstanbul dışında toplanmasını anayasaya uygun olmayışı ise padişaha bu
konuda dayanak oluyordu.
Mustafa Kemal ise işgal altındaki İstanbul’da, padişah
başkanlığında toplanacak olan bir mecliste milli mücadele
adına sağlıklı kararların çıkmayacağını tahmin ediyor ve
meclisin Anadolu’da toplanmasını istiyordu.
Mustafa Kemal meclisten sağlıklı kararlar çıktığı takdirde
milli mücadelenin yasallaşacağına inanıyordu. Fakat her
şeye rağmen Mustafa Kemal bu meclisin kurtuluşu
gerçekleştiremeyeceğini biliyor ve bu durumu milletin de
görmesini istiyordu. Bu açıdan meclisin İstanbul’da
toplanması ve Misak-ı Milli kararlarından dolayı İstanbul’un
işgal edilerek meclisin dağıtılması olumlu oldu.
Erzurum mebusu seçilen Mustafa Kemal güvenlik
meselesinden dolayı İstanbul’da toplanan meclise
katılmadı. Meclis Anadolu’da toplanacak olsaydı; Mustafa
Kemal meclise katılabilirdi.
Mustafa Kemal’in İstanbul’a gönderdiği Mebus
Arkadaşlarından İstekleri:
1-Mecliste milli mücadelecilerin birlikte hareket etmesini
sağlayacak olan bir müdafa-i hukuk grubu oluşsun.
Açıklama:Mecliste müdafaa-i hukuk grubu bazı mebusların
çekimser davranmasından dolayı kurulamayıp; bu grubun
yerine içinde saltanat yanlılarının da olduğu ve Misak-ı
Milliyi ilan edecek olan Felah-ı Vatan grubu kuruldu.
2-Sivas Kongresi kararları mecliste onaylansın
Açıklama: Meclis Sivas Kongresinin bağımsızlıkla ilgili
kararlarını onayladı( Misak-ı Milli). Fakat, padişah
kontrolündeki mecliste Sivas Kongresinin milli egemenlikle
ilgili maddeleri tartışma konusu dahi yapılamadı.
3-Mustafa Kemal meclise başkan seçilsin
Açıklama:
1-Mustafa Kemal işgalcilere ve İstanbul otoritesine milli
eylemin gücünü göstermek istiyordu.
2-Meclis dağıtıldığı takdirde, meclis başkanı sıfatıyla,
meclisi Anadolu’da toplamayı amaçlıyordu.
3-Mustafa Kemal meclise başkan seçilmemiştir. (Bu durum
mebusların padişaha ve saltanata bağlı olduklarını
gösterir.)
L-MİSAK-I MİLLİ--PEYMAN-I MİLLİ
(28 OCAK 1920)
1-Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünemez.
Açıklama:
1-Bu madde Erzurum ve Sivas Kongresinin de ilk
maddesidir.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
2-Ülkeyi bölmek isteyenlere karşı bir tepkidir.
3-Kurtarılacak vatanın sınırları belli olmuştur.
2- İşgal altındaki Arap topraklarının geleceği bölge halkının
vereceği oylara göre belirlenecektir.
3-Kars, Ardahan ve Batum’un geleceğinin belirlenmesi için
halk oylaması yapılacaktır.
4-Batı Trakya’nın geleceğinin belirlenmesi için halk
oylaması yapılacaktır.
5-İstanbul ve Marmara Denizi her türlü tehlikeden uzak
tutulursa; Boğazların dünya ticaret ve ulaşımına açılması
mümkündür.
6-Azınlık hakları komşu ülkelerde Müslüman azınlığa
verilen haklar kadar olacaktır.
7-Siyasi, iktisadi ve hukuki gelişmemizi engelleyen
sınırlamalar (kapitülasyonlar) kabul edilemez.
MİSAK-I MİLLİNİN ÖNEMİ:
1-Milli mücadelenin hedefi kesin olarak belli oldu
2-Milli sınırlar meclis onayından geçti
3-Milliyetçilik anlayışının yerleştiği görüldü
4-Meclis kapitülasyonlara ilk ciddi tepkiyi gösterdi.
5-Milli mücadele için meclisin desteği alındı
6-Kurtarılacak vatan belli oldu
7-Türk halkının temel hakları dile getirildi.
8-Ulusal devlet anlayışı kabul edildi
9-Alınan kararlar Turancılığın benimsenmediğini gösterdi
10-Ümmetçiliğin yerini ulusçuluk aldı
11-Mustafa Kemal’in askerlik hakları iade edildi
12-Misak-ı Milliyi öfkeyle karşılayan İtilaf Devletleri
İstanbul’u resmen işgal etti.
13-Tam bağımsızlık ilkesi benimsendi
Açıklamalar:
1-Misak-ı Millide hedefler belirlendiği halde; hedeflere
gidilecek yolun belirtilmemesi Mustafa Ke-mal’e hareket
serbestliği verdi.
2-Misak-ı Milli kararları Wilson Prensipleri ile çelişmez.
3-Misak-ı Millide Osmanlı borçlarının ödenmesine de
değinilmiştir.
4-Ulusal egemenlikten bahsedilmedi
5-Misak-ı Milli Lozan Konferansında bütün dünyaca kabul
e-dildi.
6-Sınırların belirlenmesinde Mondros Mütarekesinin
imzalandığı anda işgal edilmeyen yerler ve Türklerin
çoğunlukta olduğu bölgeler ölçü alındı.
7-Misak-ı Milli ilk defa Londra Konferansında dünyaya
duyuruldu.
M-İSTANBUL’UN RESMEN İŞGALİ
(16 MART 1920)
SEBEPLERİ:
1-Meclis-i Mebusanın Misak-ı Milliyi ilan etmesi
2-Mustafa Kemal’in otoritesini kırmak
3-Milli mücadeleyi Türk halkının gözünde kötü göstermek
4-Panislamist eğilimlerin ve giderek güçlenen Bolşevik
yayılmacılığın İngiltere’nin bölgesel çıkarlarını tehdit
edecek duruma gelmesi
SONUÇLARI:
1-Osmanlı meclisi dağıtıldı
2-Damat Ferit Paşa tekrar hükümet başkanı oldu
3-İstanbul’daki Türkler de kurtuluş adına İstanbul’da ümit
kalmadığını görünce Anadolu’ya geçti
4-Damat Ferit Paşanın tekrar yönetime getirilmesi halkı
İstanbul hükümetinden soğuttu
5-TBMM’nin açılışına zemin hazırlandı
6-Padişah tutuklu duruma düştüğünden dolayı; Mustafa
Kemal’e padişah adına söz söyleme imkanı doğdu
7-Türk halkı, güvendikleri İngilizlerin, çirkin yüzü-nü gördü.
24
8-İngilizler Osmanlı meclisine saldırmakla milli iradeye ve
demokrasiye karşı olan saygısızlıklarını gösterdiler
9-Bazı mebuslar sürgün edildi, bazı mebuslar tutuklandı;
bazıları ise Anadolu’ya kaçtı.
10-İstanbul’dan Anadolu’ya göç başladı
11-Mustafa Kemal’in meclisin İstanbul’da toplanmamasını
isteme haklılığı ortaya çıktı.
İşgalciler halkın kendilerine karşı tepkisini önlemek ve
işgalden Milli Mücadelecileri sorumlu tutmak için şu
genelgeyi yayınladılar:
1-İşgal geçicidir
2-Saltanatın devamını ve güçlenmesini istemekteyiz
3-Anadolu’da işgal devletlerinin isteklerine muhalefet
edildiği takdirde; İstanbul da Türklerin elinden alınacaktır.
4-İstanbul’dan verilecek emirlere uyulmalıdır.
Mustafa Kemal’in İşgale Tepkisi:
1-İşgalciler kınandı
2-İstanbul ile ilişkiler kesildi
3-Anadolu’daki bazı işgalci subaylar, Malta’ya sürgün
edilen Türk mebuslarına karşılık tutuklandı
4-Osmanlı’nın Anadolu’daki gelir kaynaklarına el kondu
5-İşgalcilerin sevkıyat yaptıkları Ulukışla-Geyve Demiryolu
işlemez hale getirildi.
NOT: İstanbul’un işgal edildiğini Anadolu’ya Tel-grafçı
Hamdi Bey haber vermiştir.
N-TBMM’NİN AÇILMASI
(23 NİSAN 1920)
TBMM’nin Açılış Amaçları:
1-Milli iradeyi egemen kılmak
2-Ulusal güçleri bir arada tutmak
3-Bağımsızlığı sağlamak
4-Bağımsızlı ve egemenliği sağlayacak otorite ve gücü
oluşturmak
TBMM’ye öncelikle, işgal dolayısıyla İstanbul’dan kaçıp
gelen mebuslar kabul edilerek; meclis Meclis-i Mebusanın
devamı gibi gösterilmiştir.
Mustafa Kemal’in Meclisin Çalışma Şartlarını Belirlemek
İçin Meclise Sunduğu Öneri:
1-TBMM’nin fevkinde hiç bir güç yoktur.
Açıklama:
1-TBMM bütün güçlerin üzerinde kabul edilmiştir.
2-İstanbul’daki otorite meclis otoritesinin altında kabul
edilmiştir.
2-Hükümet kurmak gereklidir.
Açıklama:
1-Bu madde meclisin kuruculuk yönünü gösterir
3-Geçici olduğu bildirilerek bir hükümet başkanı tanımak;
ya da padişah vekili çıkarmak doğru de-ğildir.
Açıklama:
1-Bu madde açılan meclisin daimi olduğunu vurgulamaktadır.
4-Mecliste yoğunlaşan ulusal iradenin yurdun alın yazısına
doğrudan doğruya el koymasını kabul et-mek temel ilkedir.
5-Yasama ve yürütme TBMM’ye aittir.
Açıklama:
1-18 Eylül 1920’de kurulan İstiklal Mahkemelerinin üyeleri
de milletvekillerinden oluştuğundan dolayı yargı da meclisin
eline geçmiştir.
2-Yasam, yürütme ve yargının mecliste toplanmasına
güçler birliği ilkesi denilir.
3-Güçler birliği ilkesi olağan üstü durumdan dolayı kabul
edilmiştir. Hızlı karar alınıp; alınan kararların hızlı
uygulanması amaçlanmıştır.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
4-Güçler birliği ilkesi demokrasiye uygun değildir.
Demokrasiye uygun olan kuvvetler ayrılığı ilkesi 1961
Anayasası ile kabul edilmiştir.
6-Meclisten seçilecek bir kurul meclis adına hü-kümet
işlerine bakar. Oluşturulan bu İcra Vekilleri Heyetinin
başkanı meclisin de başkanıdır.
Açıklama:
a-Kurulan bu sisteme meclis hükümeti sistemi denilir. Bu
sistemde bakanlar meclisten tek tek seçilir.
b-Meclis hükümeti sisteminde hükümet üyeleri meclisten
tek tek seçildiğinden dolayı hükümetin kurulması gecikir;
dolayısıyla da yürütme olumsuz etkilenirdi.
c-Meclis hükümeti sistemi cumhuriyet ilan edilene kadar
devam etmiştir.
d-Saltanat devam ettiğinden dolayı devlet başkanlığı
kurumu oluşturulamamıştır. Meclis başkanlığı ile hükümet
başkanlığı aynı kişide toplanmıştır.
7-Padişah ve halife baskı ve zordan kurtulduğu za-man,
meclisin düzenleyeceği yasal ilkeler doğrultusunda yerini
alır.
Açıklama:
1-Birliğe ihtiyaç duyulan bu dönemde padişahlık ve halifelik
kurumunun açıkça karşısına geçilmemiştir.
2-Bu madde ileride saltanat ve halifeliğin kaldırılabileceğini
göstermektedir. Çünkü padişah ve halifenin durumunu
meclisin belirleyeceği dile getirilmiştir.
NOT: Bu önerge Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edilene
kadar meclisin çalışma şartlarını belirle-miştir.
TBMM’ni Açılmasının Önemi:
1-Milli egemenlik ilkesi kurumlaştı
2-Halkçı, ulusçu ve demokratik bir Türk devleti o-luştu
3-Temsil heyetinin görevi sona erdi
4-Ulusal örgütlenme tamamlandı
TBMM’NİN ÖZELLİKLERİ:
1-İhtilalcidir: İstanbul’daki otoriteye rağmen meclis
açılmış, yeni bir devlet oluşturulup; hıyanet-i vataniye
gibi kanunlar çıkarılmıştır.
2-Kurucudur: Yeni bir hükümet ve yeni bir devlet ortaya
çıkarılmış; bir devlet için gerekli olan kanunlar ve anayasa
hazırlanmıştır.
3-Halkçı, demokratik ve ulusçudur.
4-Milli egemenlik ilkesi temel ilkedir.
5-Güçler birliği ilkesi kabul edilmiştir
6-İstiklal mahkemelerini kurmakla yargı gücünü ortaya
koymuştur.
7-Kurtarıcı bir meclistir.
8-Meclis hükümeti sistemi kabul edilmiştir.
9-İlk meclisteki vekiller arasında fikir birliği yoktur. Misak-ı
Milli (bağımsızlık) birleştikleri tek fikirdir. Meclisin bu
özelliğinden dolayı da bu meclis inkılapları yapmaya uygun
değildir. Saltanatı kaldırması, bu meclisin inkılapçı
olduğunu göstermez. Çünkü saltanatın kaldırılması Lozan
öncesinin olağan üstü durumundan kaynaklanmıştır.
10-İlk ilişkilerini Rusya ile kurdu ve ilk elçisini Rusya’ya
gönderdi.
11-30 Nisan 1920’de varlığını dünya devletlerine duyurdu.
TBMM’ni Otoritesini Artırma Çalışmaları:
1-İstanbul hükümetinin çalışmaları yok sayıldı
2-Otoriteyi artırıcı tedbirler alındı
3-Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı
4-İstiklal mahkemeleri kuruldu
25
5-İsyanlar bastırıldı
6-Anayasa ilan edildi
1-İngilizlerin,
TBMM’ni Birliği Sağlama ve Devam Ettirme Çalışmaları:
1-Devrimler savaş sonrasına bırakıldı
2-Meclis-i Mebusanın üyeleri TBMM’ye kabul edildi
3-Kurulan devletin yeni bir cumhuriyet olduğu a-çıkça ifade
edilmedi
4-Güçler birliği ilkesi kabul edildi
5-Padişah ve halifeye karşı, savaş bitene kadar açık-ça
tavır takınılmadı
I. Meclis 23 Nisan 1920 ile 1 Nisan 1923 tarihleri
2-İstanbul
arasında çalışmıştır. 11 Ağustos 1923’de ise II. Meclis
2-Milli mücadelecilere karşı bölgedeki Çerkezler kışkırtıldı
çalışmalarına başlamıştır.
3-İsyan TBMM açılmadan önce başladı
sisteminin
geliştirilmesi
ve
barıştan
sonra
izlenecek olan politikaların belirlenmesi konusunda millet
vekillerinin anlaşmazlığa düşmesi.
2-İtilaf
devletlerinin
mücadelecileri
Çanakkale
Boğazı
çevresine yanaştırmak istemeyişi
I. Meclisin Yenilenme Nedenleri:
1-Devlet
milli
Lozan
görüşmelerini
keserek
yönetiminin
milli
mücadeleden
duyduğu
tedirginlik
Özellikleri:
Marmara’nın
1-İsyan
güneyinde
Susurluk
civarında
çıkmıştır.
4-Saltanat yanlısı bir isyandır
5-İsyan önce Çerkez Ethem tarafından bastırıldıysa da;
Ahmet Anzavur tekrar isyan çıkardı. Bu isyanı ise Ali Fuat
Cebesoy 20 Mayıs 1920’de kesin olarak bastırdı.
Türkiye’deki tartışmalı ortamdan yararlanmak istemesi
3-Meclisin savaş döneminde yıpranmış olması
4-Meclisin inkılapları yapmaya uygun olmayışı
2-KUVA-YI İNZİBATİYE (HALİFELİK ORDUSU) İSYANI
Sebepleri:
1-İngilizlerin,
İÇ İSYANLAR
Sebepleri:
1-İşgal devletlerinin işgallerini yerleştirmek istemesi
milli
mücadelecileri
Boğazlar
çevresine
yanaştırmak istememesi
2-İstanbul yönetiminin duyduğu tedirginlikler
Halifelik ordusu denilen isyancı birliğini Süley-man
Şefik İngilizlerin istek ve desteği ile hazırladı. Birliğin
2-Osmanlı yönetiminin Mustafa Kemal ve arkadaşlarını
oluşturulmasında genellikle Enver Paşa’nın ordudan tasfiye
etkisiz duruma getirmek istemesi
ettiği eski subaylar kullanıldı.
3-TBMM’nin halktan yeni fedakarlıklar istemesi
Özellikleri:
4-İtilaf
devletlerinin milli mücadeleyi iç karışıklıklarla
1-İsyan Adapazarı civarında başladı
yıpratmak istemesi
2-Çerkez Ethem ve Refet Bele tarafından bastırıldı
5-Osmanlı ordusunun terhis edilmiş olmasından dolayı
3-İsyanın
asayişsizlik olması
6-Bazı kuva-yı milliyecilerin tutarsız davranışları
7-Bazı milli mücadelecilerin tutarsız davranışları
8-Milli mücadele politikasının bazı çıkar çevrelerini rahatsız
etmesi
bastırılması
sonucunda
Kuva-yı
İnzibatiye
birliğinin çoğu milli mücadele saflarına geçti
Açıklama: Ahmet Anzavur ve Kuva-yı İnzibatiye
İsyanlarının
başarısız
olması
İngilizlere;
İstanbul
hükümetinin
isyan
düzenleme
konusunda
başarısız
olduğunu gösterdi; ki bundan sonra İngilizler kendileri
isyan düzenlettirmeye başladılar.
9-Kürtçülük düşüncesi ve Kürtlerin kışkırtılması
10-Azınlıkların emelleri
NOT:28 Nisan 1920’de Anadolu’da, padişah adına, asayiş
11-Bazı kuvayı milliyecilerin düzenli ordunun emrine girmek
sağlamak için Anadolu Fevkalade Müfettişliği kuruldu.
istemeyişi
B-İSTANBUL YÖNETİMİ İLE İŞGALCİLERİN
DÜZENLETTİRDİĞİ İSYANLAR
A-İSTANBUL HÜKÜMETİNİN İTİLAF
DEVLETLERİNİN İSTEĞİ ÜZERİNE DÜZENLEDİĞİ
1-BOZKIR-ZEYNELABİDİN İSYANI
İSYANLAR
(27 Eylül-4 Ekim 1919)
Özellikleri:
1-AHMET ANZAVUR İSYANI:
1-Milli mücadeleye karşı çıkan ilk isyandır
Sebep:
2-Padişah taraftarı bir isyandır
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
26
3-Konya havalisinde çıkmıştır.
Özellikleri:
2-BOLU-DÜZCE AYAKLANMASI:
1-İsyan Afyon’da çıktı
Özellikleri:
2-İsyanın çıkmasında Yunanlıların kışkırtmaları da etkili
1-12 Nisan 1920’de başladı
oldu
2-Çerkez Ethem tarafından bastırıldı
3-İsyan Refet Bele tarafından bastırıldı
3-ÇAPANOĞULLARI İSYANI
C-KUVA-YI MİLLİYECİLERİN ÇIKARDIĞI İSYANLAR
(15 Mayıs-27 Ağustos 1920)
DEMİRCİ MEHMET EFE İSYANI:
Özellikleri:
Özellikleri:
1-Yozgat, Çorum ve Tokat havalisinde etkili oldu
1-Yunanlılara karşı başarılı mücadeleler vermiş olan
2-Bölgedeki Aleviler de kullanılmak istendi
Mehmet Efe, düzenli ordu kurulurken ilk günlerde düzenli
3-Çerkez Ethem tarafından bastırıldı
ordunun emrine girmek istemedi
2-Demirci Mehmet Efe ikna edildi ve efeleriyle birlikte
4-DELİBAŞ MEHMET-KONYA İSYANI
düzenli ordunun emrine alındı.
(2 Ekim-15 Kasım 1920)
Özellikleri:
ÇERKEZ ETHEM İSYANI:
1-Halifelik taraftarı bir isyandır
Özellikleri:
2-Konya ve Isparta’da etkili oldu
1-Yunanlılara karşı başarılı mücadeleler veren ve isyanların
3-İsyanın
çıkarılmasında
İngiliz,
Fransız,
İtalyan
ve
bastırılmasında büyük katkıları olan Çerkez Ethem düzenli
Yunanlılar etkili oldu
ordunun emrine girmeyerek isyan etmiştir.
4-Milli kuvvetler karşısında tutunamayan Delibaş Mehmet
2-Çerkez Ethem düzenli orduya karşı girdiği mücadelede
önce Fransızlara sonra Yunanlılara sığınmıştır.
başarılı olamayınca; 5 Ocak 1921’de Yunanlılara sığınmış;
Çerkez Ethem’e bağlı birlikler ise 20 Ocak 1921’de düzenli
5-CEMİL ÇETO İSYANI (17 Haziran 1920):
ordunun emrine girmiştir.
Özellikleri:
1-Kürtçü bir isyandır.
D-AZINLIKLARIN ÇIKARDIĞI İSYANLAR
Sebepleri:
6-MİLLİ AŞİRETİ İSYANI (8 Haziran 1920):
1-Osmanlı’dan toprak koparma düşüncesi
Özellikleri:
2-Emellerinin olduğu bölgelerde çoğunluk olma düşüncesi
1-Kürtçü bir isyandır
ile, Türk milletini yıldırarak, bölgeden kaçırma
2-Fransızlardan destek almıştır
3-İşlerini kolaylaştırma düşüncesi ile işgallere zemin
hazırlama
7-KOÇGİRİ İSYANI :
Özellikleri:
4-İşgal devletlerinin kışkırtmaları
Ermeni isyanları Gümrü ve Ankara Antlaşmaları
1-Kürtçü bir isyandır
ile bitirilirken; Karadeniz’deki Rum isyanları Şubat
2-Kemah ve Divriği’de etkili oldu
1923’e kadar devam etti.
3-Bu isyanı II. İnönü Savaşı döneminde kurulmuş olan
merkez ordusu bastırdı
8-ALİ BATI İSYANI
(11 Mayıs-18 Ağustos 1919):
TBMM’NİN İSYANLARA KARŞI ALDIĞI ÖNLEMLER:
1-İstanbul ile ilişkiler kesildi
2-İstanbul hükümetinin icraatları yok sayıldı
Özelikleri:
3-İstanbul’un halkı milli mücadelecilere karşı kışkırtmak için
1-Kürtçü bir isyandır
yayınladığı fetvalara karşı; Ankara müftüsü Rıfat Börekçi
2-Diyarbakır’da etkili oldu
fetva yayınladı
3-Ali Batı çatışma esnasında öldürüldü
4-Damat Ferit Paşa vatan haini kabul edildi
5-29 Nisan 1920’ Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı
9-ÇOPUR MUSA İSYANI:
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
6-18 Eylül 1920’de İstiklal Mahkemeleri kuruldu
27
7-İsyanlara karşı Kuva-yı Milliye, merkez ordusu ve düzenli
İtilaf devletlerine göre Osmanlı ile imzalanacak olan
ordu kullanıldı
antlaşma Türk halkını kısmen rahatlatır ve Mustafa
Kemal’den koparırdı.
Yunan güçleri 22 Haziran 1920’de, imzalanacak
olan antlaşmanın kabulüne zemin hazırlamak için, Milne
İsyanların Sonuçları:
Hattını aşarak; Bursa-Uşak çizgisinde hare-kete geçti.
1-Anadolu daha fazla işgal altında kaldı
Yunanlılar 20 Temmuz 1920’de Doğu Trakya’yı işgal ettiler.
2-Milli mücadelenin başarıya ulaşması gecikti
(3
Kasım
1919’da
İngilizler
tarafından
Yunanlıların
3-Yunanlılar Anadolu’da daha fazla ilerledi
güvenliğinin sağlanması ve Yunan işgalinin yerleşmesi için,
4-Kardeş kanı akıtıldı
İzmir, Aydın, Manisa’nın bir kısmı, Soma ve Ayvalık’ın bir
5-Anadolu birliği zedelendi
kısmını Yunan işgali altında bırakacak şekilde çizilen ve
6-Ekonomik zayiatlar oldu
Yunanlıların ve kuva-yı milliyenin karşılıklı olarak geçmesi
yasaklanan hatta Milne Hattı denilir.)
7-İsyanları bastıran TBMM’nin otoritesi arttı
Bu gelişmeler üzerine saltanat şurası meseleyi
Açıklamalar:
görüşmek üzere 22 Temmuz 1920’de toplandı. Yapılan
1-İsyanları kışkırtanlar ve çıkaranlar kutsal değerleri
şurada Rıza Paşa hariç tüm üyeler Sevr Antlaşmasının
kullandılar
imzalanması yönünde kararını bildirdi. Saltanat şurasının
2-Padişaha bağlılık, milli mücadeleyi halka kötü gösterdi
Sevr Antlaşmasını imzalamak istemesinde Bursa ve Doğu
3-Asker kaçaklarının bir kısmı isyanların insan gücünü
Trakya’nın işgal edilmesi etkili oldu.
Antlaşmanın maddelerini hafifletmek için Damat
oluşturdu
4-Yunan ordusu dahî bazı dönemlerde halifelik ordusu
Ferit Paşa Fransa’daki Sevr kasabasına gittiyse de etkili
olarak tanıtıldı
olamadı.
5-İsyanların bastırılmasında TBMM’nin güçler birliği ilkesi
etkili oldu
6-TBMM’ye karşı çıkarılan isyanlarda İstanbul yönetimi Milli
Egemenliği; İşgalciler Milli Bağımsızlığı hedef almıştır.
7-Milli
Aşireti
TBMM
açılana
kadar
milli
Sevr Antlaşmasını imzalamak için Rıza Tevfik,
Reşat Halis ve Hadi Paşadan oluşan grup Fransa’ya
gönderildi.
İşgalci devletler Sevr Antlaşmasının imzalanması
ile Şark Meselesinin hallolacağına inanıyordu.
mücadele
TBMM, Sevr Antlaşmasını tanımadığı gibi; 19
taraftarıydı
Ağustos 1920’de aldığı kararla, antlaşmayı imzalayanları
8-Mayıs 1919’da başlayan isyanlar 1921 yılı sonlarına
vatan haini kabul etti. Türk milletinin bu antlaşmaya cevabı
kadar devam etti.
ise kurtuluş savaşı oldu. Halk bu durum karşısında milli
mücadelenin gereğini daha iyi anladı.
Padişah Sevr Antlaşmasının imzalanmasını kabul
SEVR ANTLAŞMASI
(10 AĞUSTOS 1920)
etmekle hukuka ve milli iradeye aykırı davranmıştır. Çünkü;
Antlaşmanın Geç İmzalanmasının Sebepleri:
Kanun-ı Esasiye göre bir antlaşmanın imzalanabilmesi için
1-Mondros Mütarekesinin kalıcı hükümler içermesi.
Meclis-i
2-Osmanlı’yı
paylaşmak
isteyen
devletlerin
çıkar
çatışmasına girmesi
3-İşgalcilerin iç isyanlar ve Yunan işgalinin sonucunu
beklemesi
Mebusanın
onayının
alınması
değiştirmesi
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
Sevr
Antlaşması bu yönüyle hukuka aykırı olduğu gibi; Meclis-i
Mebusanın aldığı Misak-ı Milli kararları ile çeliştiği için milli
iradeye de aykırıdır. Türklerin çoğunlukta olduğu Anadolu’yu böldüğü için evrensel beyannamelere de aykırıdır.
(Fransız İhtilalinin yaydığı fikirler ve Wilson Prensipleri)
4-Kurtuluş Savaşının başlamış olması
5-Yunanlıların İzmir’i işgal etmesinin paylaşım planlarını
gerekir.
SEVR ANTLAŞMASININ İÇERİĞİ:
28
1-Osmanlı ülkesi; Giresun, Ordu, Samsun, Tokat, Çorum,
Amasya, Sinop, Kastamonu, Çankırı, Ankara, Eskişehir,
2-Bu antlaşma Ayastefanos Antlaşması gibi geçersiz ve uygulanmayan bir antlaşmadır.
Bolu, Zonguldak, Bilecik, İstanbul ve Kayseri’nin doğusu ile
sınırlı kalıyordu.
2- Boğazlar her zaman bütün devletlerin gemilerine açık
tutulacak; Türklerin hiç bir etkisinin bulunmadığı, kendine
DÜZENLİ ORDUNUN KURULMASI
has polis gücü, bütçesi ve bayrağı olan bir komisyon
İzmir’in işgalinden sonra kuva-yı milliye birlikleri
tarafından yönetilecek. (İlk defa Boğazların yönetimi için
Ayvalık, Bergama, Soma, Akhisar, Salihli, Nazilli ve
komisyon kurulması kararı verilmiştir. Bu madde İstanbul’u
Aydın’da Yunanlılara karşı başarılı mücadeleler vermiştir.
Kuva-yı milliye düşmanı oylayabiliyor fakat düş-
güvenliksiz hale getirmiştir.)
3-Midye-Büyük Çekmece hattının batısı ve İzmir dahil Batı
manı yurttan atacak şekilde karşı taarruza geçe-miyordu.
Anadolu Yunanistan’a verilecek
Bu
4-Doğu Anadolu’da sınırları Wilson tarafından çizilecek ve
kurulmasının şart olduğuna inanıyor; fakat bu düşüncesini
Karadeniz ile Ak Deniz’e çıkışı olan bir Ermeni devleti kurulacaktır.
meclise kabul ettiremiyordu.
durumu
bilen
Mustafa
Kemal,
düzenli
ordunun
22 Haziran 1920’de başlayan Yunan Taarruzu
5-Doğu Anadolu’da bir Kürt devleti kurulacaktır.
6-Antalya ve Konya havalisi İç Batı Anadolu’nun içlerine kadar
Gediz muharebelerinde kuva-yı milliyenin malubi-yetine
İtalyanlara verilecektir.
sebep oldu. Kuva-yı milliyenin komutanı olan Ali Fuat
7-Mardin, Urfa, Antep, Adana, Malatya ve Sivas dolaylarını
Cebesoy malubiyete kuva-yı milliye-nin disiplinsizlik ve
birleştiren bölge ve Suriye Fransa’ya verilecektir.
düzensizliğini
8-Hicaz hariç olmak üzere Arabistan ve Musul İngiltere’ye
malubiyetin
verilecektir.
başarısızlığını
9-Rodos ve On İki Ada İtalya’ya; Ege Adaları Yunanistan’a
Mustafa Kemal’in düzenli ordu konusundaki düşüncelerini
verilecektir.
haklı çıkarmış ve bunun üzerine 8 kasım 1920’de yapılan
10- Brest Litovsk Antlaşması tanınmayacaktır.
meclis toplantısı sonucunda Ali Fuat Cebesoy’un Moskova
11-Osmanlı ordusunun mevcudu 50.700’ü geçmeyecek; askerlik
büyük elçiliğine tayin edilmesine ve düzenli ordunun
mecburi olmaktan çıkarılacak, deniz gücü 13 ufak gemiyi
kurulmasına karar verilmiştir.
geçmeyecek, orduda tank, ağır makineli tüfek, top ve uçak
bulunmayacaktır.
sebep
sebebi
ileri
gösterirken;
olarak
kuva-yı
Ali
sürüyorlardı.
Fuat
Gediz
milliyeciler
Cebesoy’un
muharebeleri
Batı Cephesinde düzenli orduyu kurmakla İsmet
İnönü görevlendirildi. Cephenin güneyi ise Refet Bele’nin
12-Osmanlı maliyesini işgalcilerin oluşturacağı bir komisyon
düzenleyecektir.
13-Kapitülasyonlar genişletilerek bütün devletlere verilecektir.
14-Azınlık hakları artırılacak; azınlık haklarının garantisi için bir
komisyon kurulacaktır.
komutasına verildi.
NOT:27 Aralı 1920’de kuva-yı seyyarenin, kaldırılarak düzenli orduya katılması kararlaştırıldı
Düzenli Ordunun Kurulma Sebepleri:
15-Osmanlı savaş tazminatı ödeyecektir.
1-Halk ile Kuvayı Milliye birliklerinin karşı karşıya gelmeye
Antlaşmanın Önemi:
başlaması
1-Osmanlı Devleti sömürge durumuna getirildi
2-Yunan ilerleyişinin durdurulamayışı
2-İşgalciler şark meselesini hallettiklerine inandı
3-Kuvayı Milliyenin merkezi otoriteden yoksun oluşu
3-Halkın direnme gücü kamçılandı
4-Kuvayı Milliyenin bölgesel amaçlı olması
4-Türk
milleti
İstanbul
yönetimine
ve
İngilizlerle
güvenilemeyeceğini bir defa daha anladı.
5-Azınlıklar emellerine ulaştığını zannetti.
Açıklamalar:
1-Osmanlı yönetimine göre Sevr Antlaşması tamamen yok olmaktan daha iyiydi
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
Düzenli Ordunun Özellikleri:
1-Kurtuluş savaşında sadece Yunanlılara karşı savaştı
2-TBMM’ye karşı oluşan bazı isyanları bastırdı
3-Tekalif-i Milliye Emirlerinin uygulanması sonucunda
taarruz gücüne ulaştı
29
4-I. İnönü Muharebesi ilk savaşı ve ilk başarısıdır.
etkilenmemiştir. Doğu Anadolu’da karışıklıklar çıkararak, bu
5-Eskişehir-Kütahya Muharebeleri tek başarısızlığıdır.
bölgeden güneye inmeyi planlayan Rusya, Ayastefanos
Antlaşmasından iti-baren Ermeni meselesini gündeme
getirmiştir. Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurdurarak
Rusya’nın güneye inmesini önlemek isteyen İngiltere ise
Berlin Konferansında Ermeni meselesini gündeme getirdi.
KURTULUŞ SAVAŞI
Böylece Ermeni meselesi İngiltere ile Rusya’nın meselesi
A-GİRİŞ:
olarak ortaya çıktı.
1-Halk kongreler yolu ile örgütlenip birleştirilmiştir.
Rusya ve İngiltere’nin kışkırtmaları sonucunda XIX.
2-Güneyde Fransız ve Ermenilere karşı kuva-yı milliye;
yüzyılın sonlarında Ermeniler arasında da milliyetçilik
Doğu Anadolu’da Ermenilere karşı, Osmanlı’dan kalan XV.
çalışmaları görülmeye başladı. Erme-niler teşkilatlanmak
kolordu; Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı, TBMM’nin
için Hınçak(1887) ve Taşnak-sütyun(1890) cemiyetlerini
kurduğu, düzenli or-du kullanılmıştır.
kurdular.
3-Ordu taarruz gücüne ulaşana kadar Yunanlılara karşı batı
Osmanlı ülkesinde en son isyan eden azınlık olan
cephesinde savunmada kalınmıştır.
ve hiç bir bölgede yeterli çoğunluğu olmayan Ermenilerin,
4-Kurtuluş savaşında bağımsızlık ve egemenlik birlikte
Osmanlı ülkesinde isyanlar çıkararak ba-şarıya ulaşmaları
yürütülmüştür.
mümkün değildi.
5-Kurtuluş savaşı, Türk milletinin I. Dünya savaşının
Ermeniler XX. yüzyılın başlarında Osmanlı Ban-
sonuçlarına bir tepkisidir.
kasını bastılar, 1904’de Sason isyanını; 1914’de Zeytun
6-Mondros Mütarekesinin Osmanlı devletini etkisiz duruma
İsyanını çıkardılar. II. Abdülhamit’e suikast düzenlediler.
getirmesi, kurtuluş mücadelesini halkın yapmasına sebep
I. Dünya Savaşı esnasında Ruslar tarafından kul-
olmuştur.
lanılan Ermeniler yıllarca birlikte yaşadıkları Türklere
7-Kurtuluş savaşı için ilk adımları milli cemiyetler atmış,
saldırmaktan
kurtuluşu TBMM tamamlamıştır.
Anadolu’da
8-İtalyan ve İngilizlerle askeri mücadele olmamasına
çıkmaması için Ermenileri 14 Mayıs 1915’de çıkardığı
rağmen; en fazla diplomatik mücadele İngilizlerle olmuştur.
tehcir kanunu ile Suriye bölgesine göç ettirdi.
9-TBMM’de ilk bunalım ordu, ikinci bunalım ise hükümet
meselesinden dolayı çıkmıştır.
çekinmediler.
Türklerle
Osmanlı
Ermeniler
Devleti
arasında
Doğu
olayların
Brest Litovsk Antlaşması ile Rusya I. Dünya Savaşından çekilince; İngilizler Batum petrol bölgesinde etkili
olabilmek ve Osmanlı ile Rusya arasında tampon bölge
CEPHELER
oluşturmak
için
Gümrü
civarında
Ermenilere
devlet
kurdurdu. (28 Mayıs 1918)
A-DOĞU CEPHESİ
Paris Konferansında, Doğu Anadolu’da, Ermeni
ERMENİ SORUNU:
devletinin kurulması kabul edildi. Mondros Mütarekesinin
Ermeniler Osmanlı ülkesinde rahat bir şekilde
İngilizce metninde Doğu illerine Ermeni vilayetleri denmesi
yaşıyordu. Osmanlı Devletinde bakanlık ve yargıçlık yapan
de İngilizlerin Ermenilerle ilgili düşüncesini, daha Paris
Ermeniler dahi vardı. Van, Bitlis, Diyarbakır, Tokat ve
Konferansından önce ortaya koyuyordu.
İstanbul
yoğun
olarak
yerleştikleri
yerlerdi.
Doğu Anadolu’da kurulacak olan Ermeni devletinin
Osmanlı
ülkesinin her yerine istedikleri gibi yayılmışlardı.
mandaterliği
Paris
Konferansı
esnasında
ABD’ye
Fatih zamanında İstanbul’da Ermeni patrikhanesi
verilmiştir. ABD Ermeni mandaterliğinden Aralık 1919’da
kurulmuştur (dini liderlerine katolikos denilir.). Tanzimat
oluşturulan Harbord Raporu sonucunda vazgeçmiştir. Bu
döneminde Fransızlar Katoliklerin; İngi-lizler Protestanların
rapor Ermenilerin Doğu Anadolu’da azınlıkta olduğunu,
koruyuculuğunu yaparken; Ruslar da Ortodoksların ve
Türklerin mücadeleye hazır olduğunu ve ABD için Doğu
Ermenilerin koruyuculuğunu yapıyordu.
Anadolu’ya yönelik olarak alınacak bir mandaterliğin zararlı
Osmanlı,
Ermenilere,
devlete
bağlılıklarından
olacağı belirtiyordu.
Doğu Anadolu’daki Ermeni olaylarından dolayı
dolayı millet-i sadıka diyordu. XIX. yüzyılda bir çok
ayaklanma olurken; Ermeniler bu ayaklanmalardan pek
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
Kazım
Karabekir
komutanı
olduğu
XV.
kolorduyu
30
dağıtmamıştı. Bu kolordunun varlığı Ermeniler için kısmen
Fransızlar ise Mersin, Adana, Hatay ve Osma-
de olsa caydırıcı bir unsurdu. Bölge Doğu Anadolu Müdafa-
niye’yi işgal ettiler.
i Hukuk Cemiyetinin çalışmaları sonucu örgütlenmişti.
&İngilizler petrol bölgelerine karşılık Maraş (30 Ekim 1919),
9 Haziran 1920’de Kazım Karabekir’in, TBMM
tarafından,
doğu
cephesi
komutanlığına
atanması
sonucunda devletin ilk cephesi oluşmuş oldu.
Urfa (30 Ekim 1919) ve Antep’i (5 Kasım 1919) Fransızlara
devrettiler.
&Fransızlar Suriye ve Mısır’dan getirdikleri Ermenilere
28 Ekim 1920’de harekete geçen Türk ordusu
intikam alayları (Doğu Lejyonu) kurdurarak, Ermenileri böl-
karşısında tutunamayacağını anlayan Ermeniler barış
gedeki Türklere karşı kullandılar. Ermeniler Çukurova’da
isteyince, 3 Aralık 1920’de Kazım Karabekir TBMM adına
devlet kurmak istediklerinden dolayı Türklere karşı saldırıya
Gümrü
Ermenilerle
NOT:
5
Aralık
yönetimine
Antlaşmasını
1920’de
girdiği
için
Ermenistan
Gümrü
imzaladı.
Sovyet
Rusya
Antlaşması
Ermeni
meclisinden geçememiştir.
geçtiler.
&Batı Anadolu’da düşmana karşı seçilmiş gerilla güçleri
savaş verirken; güney cephesinde kadın, çocuk, ihtiyar
olmak üzere halk düşmana karşı topyekün bir mücadeleye
girmiştir.
GÜMRÜ ANTLAŞMASI
&Sivas Kongresinde, güney cephesinin, gönderilecek
(3 ARALIK 1920)
subaylarca düzenlenip halkın düşmana karşı harekete
1-Ermeniler Kars, Gümrü ve Sarıkamış’ı terk edecek
geçirilmesi planlanmıştır.
2-Aras Nehri ile Çıldır Gölü arası Türk-Ermeni sınırı olacak
&Fransızlar ile Türk halkı arasında ilk ciddi çarpışmalar
3-Ermeniler
TBMM
aleyhine
olan
antlaşmaları
ta-
Rıdvan Hoca ve Sütçü İmam’ın harekete geçmesi ile
nımayacaktır.
Maraş’ta başlamıştır. Maraş halkı Fransızları 10 Şubat
4-Göç ettirilmiş olan Ermeniler altı ay içinde Türkiye’ye geri
1920’de Maraş’tan atmayı başardı.
dönebilecektir.
&11 Nisan 1920’de ise Urfa halkı Fransızları mem-
Ermeniler
Kars
civarından
çekilince;
Türkiye
leketlerinden atmayı başardı.
Devleti Gürcüler ile sınır komşusu oldu. Ardahan’ın bir
&Şahin Bey mücadelesi ile ünlenen Antep ise bütün
kısmı, Artvin ve Batum Gürcülerin elindeydi. TBMM’nin
gayretlerine rağmen Fransızlara teslim olmak zorunda
verdiği ültimatom sonucunda 23 Şubat 1921’de Gürcüler
kaldı.(Şubat 1921)
Artvin, Ardahan ve Ba-tum’u terk etti. (Batum Antlaşması)
&TBMM daha sonradan Maraş’a kahraman; Urfa’ya şanlı;
Antep’e ise gazi unvanını vermiştir.
Gümrü Antlaşmasının Önemi:
1-Mondros Mütarekesi ile belirlenen sınırlar ilk defa
aşılmıştır.
&Adana’da ise mücadeleler 20 Ekim 1921’de imzalanan
Ankara Antlaşmasına kadar devam etti.
Açıklama: Güney cephesi Ankara Antlaşması ile
2-TBMM’nin ilk askeri ve siyasi başarısı görüldü
kapanmış
3-Ermenistan TBMM’yi antlaşma imzalayarak tanıyan ilk
Fransızlardan geri alınmıştır.
ve
Adana
ile
Antep
savaş
yapılmadan
devlet oldu
4-Misak-ı Milli yönünde ilk adım atıldı
5-Sevr Antlaşmasına ilk darbe vuruldu
6-Doğu sınırının belirlenmesi yönünde ilk adım atıldı
7-Doğudaki güçleri batıya kaydırma imkanı oluştu
B-GÜNEY CEPHESİ
Mondros Mütarekesinden sonra İngilizler 9 Kasım
!918’de İskenderun’u, 17 Aralık 1918’de Antep’i, 22 Şubat
1919’da Maraş’ı ve 24 Mart 1919’da Ur-fa’yı işgal ettiler.
C-BATI CEPHESİ
Yunanlıların Anadolu’da İlerleme Sebepleri:
1-Osmanlı ordusunun terhis edilmiş olması
2-Cephede ilk dönemde disiplin olmaması
3-İsyanlardan dolayı Anadolu’da birliğin geç sağlanması
4-İngilizlerin Yunanlılara yardım etmesi
5-Mondros Mütarekesinin taşıdığı ağır maddelerden dolayı
Osmanlı Devletinin üzerine düşen sorumluluğu yerine
getirememesi
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
31
&Paris Konferansında, Türkiye’nin mandaterliğinin hiç bir
LONDRA KONFERANSI
devlet
(23 ŞUBAT-12 MART 1921)
tarafından
alınmamasını
savunan
Fransa;
Yunanistan’ın İzmir’i terk etmesini de istiyordu.
Sebepleri:
& Dünya Müslümanlarından çekinen İngilizler İstanbul’u
paylaşım planları içine almamıştır.
& Paris Konferansında Kürtlerin mandaterliğini İngi-
1-Düzenli ordunun I. İnönü başarısı
2-İtilaflar arasındaki anlaşmazlıklara çözüm aramak
3-Rusya ile TBMM’nin yaklaşmaya başlaması
lizler kabul etmiştir.
&Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı ilk mücadeleyi kuva-yı
4-TBMM’ye Sevr Antlaşmasının kabul ettirilmek istenmesi
milliye birlikleri verdi. 1921 yılkının başlarında oluşan
5-Yunan ordusuna zaman kazandırma düşüncesi
düzenli ordu ise ilk savaşını Çerkez Ethem’e karşı vermek
6-TBMM’nin Gümrü başarısı
zorunda kaldı
7-Güneyde Fransızlara karşı başarılı mücadeleler verilmesi
8-9 Temmuz 1920’de Bursa işgal edilince
meclis kürsüsüne siyah bir örtü çekildi. Bu örtü 6 Eylül
1922’de kaldırılmıştır.
Konferansa
İngiltere,
Fransa,
İtalya,
Yunanistan, Osmanlı Devleti ve TBMM katıldı.
TBMM’yi hukuken tanımak istemeyen İngilizler
TBMM’yi konferansa direkt olarak davet etmeyip Londra
I. İNÖNÜ SAVAŞI
Konferansına Türkiye’den öncelikle İstanbul hükümetini
(6-10 OCAK 1921)
çağırmıştır. İngilizler, konferansta ikilik çıkarmak amacıyla
Sebepleri:
ve TBMM’ye Sevr Antlaşmasını kabul ettirmek için İstanbul
1-Demir yolu hattından dolayı Yunanlılar Eskişehir’i ele
hükümetinden TBMM adına Mustafa Kemal’in uygun göre-
geçirmek istiyordu.
ceği bir temsilci getirmesini istemiştir.
2-Yunanlılar,
yardım
alabilmek
için,
batılı
devletlere
güçlerini ispatlamak istiyordu
3-Yunanlılar Çerkez Ethem’in isyanından faydalanmak
istiyordu.
4-Yunanlılar TBMM’ye Sevr Antlaşmasını kabul ettirmek
istiyordu
İsmet İnönü komutasındaki düzenli ordu Yunanlıları durdurmayı başarmıştır.
Mustafa Kemal konferansa direkt olarak davet
edilmedikçe TBMM’nin katılamayacağını bildirince; TBMM
de İtalya aracılığı ile konferansa direkt olarak davet edildi.
Konferansa TBMM adına Bekir Sami Bey; İstanbul
hükümeti adına ise Tevfik Paşa katıldı. Konferansta Türk
delegeleri arasında ikilik çıkarmak isteyen İtilaf Devletleri ilk
konuşma hakkını Tevfik Paşaya verdiler. İtilaf devletlerinin
oyununu bozmak isteyen Tevfik Paşa “ Söz milletimin asıl
temsilcilerinindir, sözün Anadolu kuruluna verilmesin rica
ederim” der.
I. İNÖNÜ ZAFERİNİN ÖNEMİ
Mustafa Kemal Türkler Adına Konferanstan Olumlu Bir
1-Düzenli ordu ilk zaferini kazandı
Sonuç Çıkmayacağını Biliyor; Fakat Şu Sebeplerden
2-İtilaf devletleri arasında anlaşmazlık yaşandı
Dolayı Konferansa Katılımı Kabul Ediyordu:
3-İsmet İnönü tuğgeneral rütbesi aldı
1-Türklerin haklı davasını ve misak-ı millisini dünyaya
4-TBMM’nin içte ve dışta saygınlığı arttı.
duyurmak
5-Çerkez Ethem isyanı bastırıldı
2-İşgalcilerin “Türk milleti barışa yanaşmıyor” tezini
6-Afganistan ve SSCB ile dostluk anlaşması imzalandı
çürütmek
7-İstiklal marşı kabul edildi.(12 Mart 1921)
3-Yeni kurulan orduya zaman kazandırmak
8-Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul adildi
4-TBMM’yi hukuken tanıtmak
9-Halkın orduya ve TBMM’ye karşı güveni arttı
10-Asker toplama işi kolaylaştı
11-İstanbul hükümeti ve TBMM Londra Konferansına davet
edildi
Konferansta işgalciler Türklere sürekli olarak Sevr
Antlaşmasını kabul ettirmeye çalışmıştır. Sadece Sevr
Antlaşmasında
asker
sayısının
bir
miktar
artırılabileceği söylenmiştir.
Bekir Sami Bey Fransa, İngiltere ve İtalya ile esir
mübadelesine
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
belirlenen
ve
ekonomiye
yönelik
antlaşmalar
32
imzalamıştır. Bekir Sami Bey bu antlaşmalarda eşitlik
2-Ermeni ve Gürcüler ile yapılan antlaşmalar kabul
ilkesini gözetmemiştir. İtalya ve Fransa’ya ekonomik
edilecektir.
tavizler
3-Boğazların rejimi Türkiye’nin egemenlik hakları korunmak
verirken;
İngilizlerle
yaptığı
esir
mübadelesi
antlaşmasına göre İngilizlerin sadece Malta’daki esirleri
serbest bırakmasını; diğerlerini ise değişim dışı tutmasını
kabul etmiştir. Bekir Sami Bey’in yaptığı bu antlaşmaları
TBMM eşitlik ilkesine uymadığı için kabul etmediği gibi;
Bekir Sami Bey’i de dışişleri bakanlığından almıştır. Bu
antlaşmalar
TBMM’nin
antlaşma
imzalanabilecek
şartıyla Kara Deniz’e sahildar devletlerce düzenlenecektir.
4-Birinin tanımadığı uluslararası antlaşmayı diğeri de
tanımayacaktır.
5-Osmanlı Devleti ile Rus Çarlığı’nın yaptığı antlaşmalar
geçersiz sayılacaktır.
diplomatik saygınlığa ulaştığını göstermiştir.
6-Artvin ve Ardahan TBMM’de kalacaktır.
KONFERANSIN ÖNEMİ:
7-Gerekli durumlarda karşılıklı yardımlaşılacaktır.
1-TBMM hukuken tanındı
2-Sevr
Antlaşmasından
ANTLAŞMANIN ÖNEMİ:
işgalcilerin
taviz
verebileceği
görüldü
1-İlk defa Avrupalı bir devlet antlaşma imzalayarak
TBMM’yi ve misak-ı milliyi tanıdı
3-İşgalciler arasıdaki görüş ayrılıkları büyüdü
4-Konferanstan sonuç çıkmaması Türk milletine tam zafer
kazanılması gerektiğini gösterdi.
2-Rusya Sevr Antlaşmasını geçersiz saydı
3-Batum’un Gürcistan’a bırakılması ile misak-ı milliden ilk
taviz verildi
TÜRK-AFGAN DOSTLUK ANTLAŞMASI
4-Rusya kapitülasyonları kaldıran ilk devlet oldu
(1 MART 1921)
TBMM ve Afganistan karşılıklı olarak birbirinin
5-TBMM ile SSCB arasında ilk antlaşma imzalandı
meşruluğunu tanımayı ve yardımlaşmayı kabul etti-ler.
6-Doğu cephesinin güvenliği pekiştirildi.
Önemi:İlk defa bir doğulu İslam devleti TBMM’yi ve
7-TBMM diplomatik bir zafer elde etti.
misak-ı milliyi tanıdı.
8-İşgalci devletlere karşı denge politikası izlenebilmesi için
NOT:Afganistan 1919’a kadar İngiliz sömürgesi altındaydı.
önemli bir koz elde edildi.
9-İki devlet karşılıklı olarak birbirinin rejimini tanıdı.
MOSKOVA ANTLAŞMASI (16 MART 1921)
NOT: Rusya ile ilişkiler Mayıs 1920’de başlamıştır.
Türk-Rus Yakınlaşmasının Sebepleri:
Haziran 1920’de ise Rusya misak-ı milliyi tanımıştır.
1-TBMM’nin Gümrü başarısı
2-I. İnönü Zaferi
II. İNÖNÜ ZAFERİ
3-TBMM’nin güvenilir dost imajı vermesi
(23 MART-31 MART 1921)
4-SSCB’nin dost arayışı
Sebepleri:
5-TBMM’nin İtilaf devletleri ile yaklaşıyor olması
1-Londra Konferansında TBMM’nin Sevr Antlaşmasını
6-Boğazların açık halde oluşunun SSCB’yi kendi adına
kabul etmemesi.
endişelendirmesi
2-Yunanlıların Eskişehir’i ele geçirmek istemesi
7-Güneyde Fransızlara karşı başarılar kazanılması
3-Yunanlıların güçlerini Avrupalı devletlere göstererek,
8-Mustafa Kemal’in diplomatik çabaları
onlardan yardım almak istemesi.
İsmet Paşa komutasındaki Türk ordusu Yunanlıları
9-Her iki ülkenin de ortak düşmanının olması
10-Rusya’nın
Anadolu
Mücadelesini
kendi
rejimine
dönüştürmek istemesi
ikinci defa durdurmayı başarmıştır.
Mustafa Kemal İsmet Paşaya çektiği telgrafta “Siz
orada yalnız düşmanı değil; milletin makus talihini de
yendiniz“ demiştir.
Antlaşmanın Maddeleri:
1-Liman hizmetlerinden Türkiye’nin faydalanması şartıyla,
Batum Gürcistan’a bırakılacaktır.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
Zaferin Önemi:
1-I. İnönü Zaferinin rastlantı olmadığı görüldü
2-Ordunun taarruza hazır olmadığı görüldü
33
NOT: 8 Nisan 1921’de Türk ordusu Aslıhanlar’da karşı
Baş Komutanın Yetki ve Sorumlulukları:
taarruza geçtiyse de başarılı olamadı.
1-Meclisin tüm yetkilerini taşır.
3-Cephenin güneyi de Refet Bele’den alınarak İsmet
2-Meclis kararı ile yetki süresi uzatılır.
Paşa’nın komutasına verildi.
3-Kararları kanun niteliğindedir.
4-Görev süresi dolmadan yargılanamaz
4-İtilaf bloğundaki ayrılık düşüncesi güçlendi.
TEKALİF-İ MİLLİYE EMİRLERİ
ESKİŞEHİR-KÜTAHYA MUHAREBELERİ
(7-8 AĞUSTOS 1921)
(10-24 TEMMUZ 1921)
Türk ordusunun daha fazla güçlenmeden imha
edilmesi gerektiğine inanan Yunanlılar 10 Temmuzda
tekrar harekete geçmiştir. Zaferden emin olan Yunan kralı
Kanunun Çıkarılış Sebebi:
Türk ordusunun taarruz gücüne ulaşabilmesi için
Türk milleti topyekün seferber edilmek istenmiştir.
Maddeleri:
bu savaş öncesinde İzmir’e gelmiştir.
Yunanlılar karşısında Türk ordusu tutunamayınca;
1-Her ilçede bir tekalif-i milliye komisyonu kurulacaktır.
Türk ordusunun telef olmasını önlemek isteyen Mustafa
2-Kanunun
Kemal,
İsmet
doğusuna
Paşadan
çekmesini
için
İstiklal
Mahkemeleri
ordusunu
Sakarya’nın
çalışacaktır
Yunanlılar
Sakarya’nın
3-Her aile bir giyimlik elbise; bir çift çorap; bir çift çarık
Türk
istedi.
uygulanması
doğusunu hem tam olarak bilmiyorlar; hem de Yunanlıların
verecektir.
bu bölgeye ait savaş planları yoktu.
4-Bedeli sonradan ödenmek üzere; halk ve esnafın elinde
Önemi:
bulunan yiyecek, giyecek gibi her türlü temel gereksinim
1-Türk ordusu Kurtuluş Savaşı esnasında ilk ve tek
maddeleri
malubiyetini almıştır.
gereçlerinin %40’ına el konulacaktır.
2-Afyon, Kütahya ve Eskişehir Yunanlıların eline geçmiştir.
5-Halk elinde bulunan ulaşım araçları ile her ay Milli
3-Mecliste tartışmalar başlamıştır.
Mücadele adına 100 kilometre taşıma yapacaktır.
4-Meclisteki
bazı
milletvekilleri
başkentin
Kayseri’ye
ve
teknik
araç
gereçlerle
ulaşım
araç
6-Gerekirse sahipsiz mallara el konulacaktır.
taşınmasını teklif etmiştir.
7-Halk elinde bulunan silah ve cephanenin tümünü teslim
5-Fransızlar barış yapmaktan vazgeçti.
edecektir.
6-Kuvayı Milliyeye geri dönme tartışmaları başladı.
8-Gerektiğinde, zanaat erbabı orduya katılacaktır.
Açıklamalar:
BAŞKOMUTANLIK KANUNU
1- Halktan yardımlar toplanamadan Sakarya Savaşı
(5 AĞUSTOS 1921)
başlamıştır.
Kanunun Çıkarılma Sebebi:
Olağan üstü durumdan dolayı kararların hızlı alı-
2-Bu vergiler Osmanlı zamanında toplanan avarız vergisi
ile benzerlik gösterir.
nıp; hızlı uygulanması gerekiyordu.
Mustafa Kemal milli iradeye olan saygısından
dolayı baş komutanlık yetkisini meclisten sadece üç aylık
kısa bir süre için istemiştir. Baş komutanlık yetkisi daha
sonradan, Büyük Taarruz öncesinde süresiz olmak üzere
(20 Temmuz 1922), iki defa uzatıldıysa da Cumhuriyetin
SAKARYA MEYDAN SAVAŞI
(23 AĞUSTOS-12 EYLÜL 1921)
Yunanlılar Ankara’ya kadar ilerleyerek savaşı kesin
olarak sonuçlandırmak için harekete geçmiştir.
Yüz kilometrelik bir alana yayılmış olan Türk
ilanı ile sona ermiştir.
ordusu düşman karşısında dağılma emareleri gösterdiyse
Önemi:
de; Mustafa Kemal’in “Hattı müdafa yoktur. Sathı müdafaa
1-Meclis ilk defa bütün yetkilerini bir kişiye vermiştir.
vardır. O satıh tüm vatandır. Va-tanın her karış toprağı
2-Mustafa Kemal tekrar askerlik mesleğine dönmüştür.
3-Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşını daha rahat idare etme
imkanına kavuşmuştur.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
yurttaşın kanı ile ıslanmadıkça terk olunamaz” sözü Türk
askerinin savunma azmini artırmıştır. 10 Eylülden itibaren
kendisini toparlayan Türk ordusu, Yunanlıları, durdurduğu
34
gibi; Sakarya Nehri’nin batısına atmayı da başarmıştır.
KARS ANTLAŞMASI
Ordunun taarruz gücü olmadığı için savaşa devam
(13 EKİM 1921)
Sakarya Zaferi Ermenistan, Azerbaycan ve Gür-
etmemiştir.
İngilizler Yunanlılara Zaman Kazandırmak İçin
Ateşkes Teklifinde Bulundular:
cistan’ı Rusya’nın da teşviki ile TBMM ile antlaşma
imzalamaya yönlendirdi.
TBMM ile üç Sovyet cumhuriyeti arasındaki ant-
1-Savaş durdurulacak
laşma Türkiye’nin doğu sınırına son halini verdi.
2-İki tarafın kuvvetleri denetlenecek
(Türkiye’nin Batum’un liman hizmetlerinden fay-dalanma
3-Kuvvetler artırılmayacak
hakkı da sona erdi.)
4-Askersiz ara bölge oluşturulacak
5-İtilaflar her iki tarafın askeri gücünü denetleyebilecek
ANKARA ANTLAŞMASI
Bağımsızlık olgusu ile bağdaşmayan bu ateşkes
(20 EKİM 1921)
önerisi ilke olarak kabul edildiyse de; TBMM bu ateşkesin
Sebepleri:
şartlarını bütün olarak kabul etmedi.
1-TBMM’ni Sakarya Zaferi
TBMM ateşkesin tam olarak kabul edilebilmesi için
2-Fransızların Yunan zaferinden ümidini kesmesi
Yunanlıların Anadolu’yu terk etmesini istemiştir. Fakat asıl
3-İngiltere’nin Almanya’ya yaklaşmaya başlaması
amaçları Yunanlılara zaman kazandırmak olan işgal
4-Türklerin her türlü bölücü harekete karşı olması ve bu tür
devletleri bu öneriyi kabul etmemiştir.
pürüzleri gidermek için mücadeleyi göze alması
Açıklamalar:
Açıklama: Fransa ile TBMM arasında Eskişehir-
1-Türk ordusu, Kurtuluş Savaşında, en fazla Sakarya
Kütahya Savaşlarından önce barış görüşmeleri başlamış;
Savaşında şehit vermiştir.
fakat Türk ordusunun bu savaştaki başarısızlığı Fransızları
2-Türkler
ve
Yunanlılar
Sakarya
Savaşında
uçak
kullanmıştır.
ümitlendirmiş
arasındaki
ve
Fransızlar
mücadelenin
Yunanistan
kesin
sonucunu
ile
Türkler
beklemeye
başlamıştır.
SAKARYA ZAFERİNİN ÖNEMİ:
1-Türk ordusunun II. Viyana Bozgunundan beri de-vam
Antlaşmanın İçeriği:
eden geri çekilişi ve savunması sona erip; taarruz dönemi
1-Fransa işgali altında bulunan Adana ve Antep’i terk
başladı.
edecektir.
2-İtilaf bloğu dağıldı.
2-Hatay ve İskenderun Fransa’nın mandaterliği altında
3-İtalyanlar Anadolu’yu terk etti.
bulunan Suriye’de kalacaktır.
4-Fransa ile TBMM arasında Ankara Antlaşması imzalandı
3-Fransa
5-İngiltere ile 22 Ekim 1921’de TBMM esir mübadelesi
etmeyecektir.
antlaşması imzaladı
4-Fransa bölgeden çekilmek zorunda kalırsa; Hatay ve
6-Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ile TBMM arasında
civarını Suriye’ye bırakmayacaktır.
Kars Antlaşması imzalandı.
Hatay’ın
nüfusuna
ve
kültürüne
müdahale
Açıklama: Bu madde Mustafa Kemal’in ileri gö-
7-2 Ocak 1922’de TBMM ile Ukrayna arasında dostluk
rüşlülüğünü gösterir. Çünkü Fransa 1936’da bölgeyi terk
antlaşması imzalandı
edecek
8-İngilizler TBMM’ye ateşkes teklifinde bulundu.
gerekecektir.
ve
bölgedeki
statünün
yeniden
belirlenmesi
9-Yunanlıların taarruz gücü kırıldı.
10-Mustafa Kemal’e gazilik unvanı ve mareşallik rütbesi
Önemi:
verildi. (19 Eylül 1921)
1-Güney cephesi kapanmıştır.
11-Yunanlılar Doğu Trakya üzerinden İstanbul’a yapmak
2-Misak-ı milliden taviz verilmiştir.
istedikleri saldırıdan vazgeçtiler.
3-Dış politikada başarılı ve sözü geçer olmanın şar-tının iç
politikada da başarılı olmaktan geçtiği gö-rülmüştür.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
35
4-Güney sınırı ilk haliyle çizilmiştir.
MUDANYA MÜTAREKESİ
5-İtilaf bloğu parçalanmıştır.
(11 EKİM 1922)
6-Adana ve Antep kurtarıldı.
Sebepleri:
7-Hatay misak-ı milli sınırlarının dışında kaldı.
1-Yunanlıların kesin olarak malüb olması
8-Güneydeki Ermeni sorunu kapandı.
2-İngiltere’nin politik yalnızlığa düşmesi.
3-İngiliz dominyonlarının bıkkınlık göstermesi.
BÜYÜK TAARRUZ (26 AĞUSTOS 1922)
4-Lloyd George hükümetinin sert eleştirilere maruz kalması
TAARRUZ İÇİN YAPILAN HAZIRLIKLAR:
5-Mustafa Kemal’in SSCB ile yardımlaşma manevralarına
1-Mustafa Kemal’in baş komutanlık süresi uzatıldı.
girmesi.
2-Rusya’dan ve bazı doğulu ülkelerden yardım sağlandı.
3-Doğu ve güney cephesinde tam güvenlik sağlandı.
oluşturmak
için
tıldığı ve Yunanlıların Mudanya açıklarından bir gemiden
dolaylı olarak takip ettiği Mudanya Mütarekesi görüşmeleri
4-İstanbul’dan silah ve cephane kaçırıldı.
5-Kamuoyu
TBMM, İngiltere, Fransa, İtalya‘nın doğrudan ka-
3 Ekim 1922’de başladı.
Avrupa’ya
diplomatlar
gönderildi.
MÜTAREKENİN MADDELERİ:
6-Fransa ve İtalya’nın bıraktığı silahlar toplandı.
1-Yunanlılar Doğu Trakya’yı 15 gün içinde Meriç’e kadar
7-Fransa ve İtalya’dan silah satın alındı.
boşaltacak;
8-Tekalif-i milliye emirleri uygulandı.
başlayacaktır.
9-Ordu yoğun bir eğitime tabi tutuldu.
2-İstanbul ve çevresinin yönetimi TBMM’ye bıra-kılacaktır.
Türk ordusu 26 Ağustos 1922’de taarruza geçti. 30
bölgede
Türk
yönetimi
30
gün
sonra
3-Türk ordusu barış imzalanana kadar; Çanakkale ve
Ağustos 1922’de ise Dumlupınar’da Yunan ordusu ile Türk
Kocaeli Yarımadası’nda belirlenen çizgide duracaktır.
ordusu arasında Başkomutan Meydan Muharebesi oldu.
4-Türkiye barış imzalanana kadar Doğu Trakya’da 8000
Başkomutan
jandarmadan daha fazla güç bulundurmayacaktır.
Meydan
Muharebesinde
Türk
ordusu
karşısında malüb olan Yunan ordusu batı yönünde
5-Boğazların
kaçmaya başladı. Mustafa Kemal Türk ordusunun bu zaferi
belirlenecektir.
üzerine Yunanlıların ül-keden tamamen atılması için orduya
“Ordular ilk hedefiniz Ak Denizdir İleri!” emrini verdi.
9 Eylülde Yunanlılar İzmir’den atılırken son Yunan
kalıntıları ise 18 Eylülde Kapıdağ Yarımadası’ndan atıldı.
Türk ordusu, 18 Eylülden itibaren Marmara’ya
durumu
yapılacak
olan
antlaşma
ile
MÜTAREKENİN ÖNEMİ:
1-Savaşın silahlı mücadele dönemi sona erip; diplomatik
mücadele dönemi başladı.
2-Lloyd George hükümeti istifa etti.
yönelince; İngilizler ile karşı karşıya geldi. İngilizler bu
3-İsmet Paşa diplomatik başarısını ispat etti.
durum karşısında TBMM’ye ateşkes teklifinde bulundular.
4-Doğu Trakya savaş yapılmadan kurtarıldı.
İngilizler Türk ordusu Marmara’ya girdiği takdirde Türk
5-Osmanlı yönetimi mütarekeye çağrılmamakla ve İstanbul
ordusuna karşı savaşabileceklerini bildirdiler. SSCB kozunu
ve çevresinin yönetimi TBMM’ye bırakılmakla Osmanlı
İngilizlere karşı çok iyi kullanan Mustafa Kemal ise Doğu
Devletinin hukuken sona erdiği ka-bul edildi.
Rumeli Yunanlılar tarafından boşaltılmadığı takdirde Türk
ordusunun savaşa devam edeceğini bildirdi. İngilizler
Yunanlıların Doğu Rumeli’yi boşaltması şartını kabul
ederek mütareke yapılmasın istediler.
Büyük Taarruzun Önemi:
1-Yunanlılar Anadolu’dan atıldı.
2-TBMM eşit devletler konumuna geldi.
3-İngilizler ile Türk ordusunun savaşma ihtimali o-luştu.
4-Mudanya Mütarekesine zemin oluştu.
5-Yunan başkomutanı esir alındı.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
6-İngiltere TBMM’nin meşruluğunu tanıdı.
LOZAN ANTLAŞMASI (24 TEMMUZ 1923)
Mustafa Kemal; Yunanlıların İzmir’de yaptığı tahribatın görülerek, Yunanistan’dan daha fazla savaş tazminatı
alınması ve görüşmeleri daha yakından takip edebilmek
için barış görüşmelerinin İzmir’de olmasını istemiştir.
Görüşmelerin tarafsız bir ülkede olmasını isteyen Avrupalı
devletler ise görüşmelerin İsviçre’nin Lozan kentinde
36
olmasına karar vermiştir.
geçiş olacaktır. Ticaret gemilerinin geçişi serbest olacak;
Rauf Orbay bakanlar kurulu başkanı olduğu için
fakat savaş gemileri tonaja tabi tutulacaktır. Türk askeri
görüşmelere katılmak istemiş; fakat görüşmelere Mondros
olağanüstü durumlar hariç boğazlar bölgesinin 20 km
Mütarekesini imzalayan bir kişinin gidemeyeceğini savunan
gerisinde duracaktır.
Mustafa Kemal; barış görüşmelerine İsmet paşa’nın
gitmesini uygun bulmuştur.
en sakat maddesi boğazlarla ilgili maddesi olmuştur. Bu
Görüşmelere TBMM adına baş delege olarak İsmet İnönü, Rıza Nur ve Hasan Saka katılmıştır.
Mustafa
Kemal
Açıklama: Türkiye açısından Lozan antlaşmasının
TBMM
madde adeta Türkiye’yi malüb durumuna düşürerek,
Türkiye’nin egemenlik haklarını kısıtlamıştır.
delegelerinden;
barış
görüşmeleri esnasında kapitülasyonlar ve Ermeni meselesi
e-İstanbul’un
hakkında taviz verilmemesini istemiştir.
lanmasından 6 hafta sonra İstanbul boşaltılacaktır.
Lozan’da barış görüşmeleri 20 Kasım 1922’de
Boşaltılması:Antlaşmanın
imza-
Açıklama:İşgalciler 2 Ekim 1923’de İstanbul’u terk etti.
başladı. Borçlar, Irak sınırı, kapitülasyonlar, Boğazlar ve
İstanbul’un boşaltılması meselesinden dolayı görüşmeler 4
Şubat 1923’de kesildi.
f-Kapitülasyonlar ve Düyun-ı Umumiye:
Kapitülasyonlar ve Düyun-ı Umumiye kaldırıldı.
Yahudi cemaati lideri Haim Naim Efendi’nin arabuluculuğu sonucunda görüşmeler 23 Nisan 1923-de tekrar
başlayıp, 24 Temmuz 1923’de sonuçlandı.
en
g-Borçlar:Osmanlı’nın
fazla
Fransa’ya
borcu
olduğundan dolayı, borçlar en fazla Fransa ile tartışıldı.
Borçların I. Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı’dan ayrılan
A-SINIRLAR:
devletlerle TBMM arasında paylaştırılarak ödenmesine ve
1-Doğu Sınırı: Kars Antlaşması ile belirlenen sınır ölçü
alındı.
TBMM’nin üzerine düşen borcu taksitler halinde ödemesine
karar verildi.
h-Ermeni Meselesi: Kapandı.
2-Irak Sınırı:Musul petrol bölgesini Türkiye’ye bırakmak
istemeyen İngiltere Irak sınırının çizilmesinde sorun çıkardı.
Görüşmelerde vakit kaybedilmek istenmediğinden dolayı,
Irak sınırı meselesi-nin, Lozan Görüşmelerinden sonra
Türkiye
ile
İn-giltere
arasındaki
ikili
görüşmelerle
halledilmesi kararlaştırıldı.
ı-Azınlıklar:TBMM, azınlıklar bahane edilerek iç işlerine
karışılmaması için bütün azınlıkları Türk vatandaşı kabul
etti. İstanbul’daki Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler hariç;
diğer azınlıkların ve dışarıdaki Türklerin ülkelerine dönebileceği kabul edildi.
Açıklama: Irak sınırının çizilmesi, Lozan’da çözüme ka-
i-Yabancı Okullar:Yabancı okulları iç meselesi sayan
vuşturulamayan tek meseledir.
TBMM Lozan Görüşmelerinde yabancı okulları tartışma
konusu yaptırmadı.
3-Suriye Sınırı:Ankara Antlaşması ile belirlenen sınır ölçü
alındı.
k-Savaş Tazminatı:Yunanistan, Karaağaç böl-gesini savaş
4.Bulgaristan Sınırı: Nöyyi Antlaşmasına göre çizildi
tazminatı olarak Türkiye’ye verecektir.
5.Yunanistan Sınırı:
Açıklama: Bu madde Trakya’nın I. Dünya Savaşı
a.Meriç Nehri sınır kabul edildi.
öncesindeki sınırını değiştirmiştir.
b-On İki Ada:İtalya’ya bırakıldı.
c-Ege Adaları:Bozcaada ve Gökçeada dışındaki diğer
l-Patrikhane:Patrikhane
adaların
seçimini, başka devletleri iç işlerine karış-tırmak istemeyen
Yunanistan’a,
silahlandırmamak
şar-tıyla
İstanbul’da
kalacaktır.
Patrik
bırakılmasına karar verildi.
Türkiye yapacaktır. Türkiye Ortodoks din adamlarının
d-Boğazlar:Boğazlar başkanlığını Türk delegenin yapacağı
belirlediği üç adaydan birini patrik olarak tayin edecektir.
şekilde bir komisyon tarafından yönetilecektir. Bu komisyon
Patriğin siyasal yetkileri olmayacaktır.
milletler cemiyeti tarafından denetlenecek ve statü milletler
m-Kıbrıs:
cemiyetinin garantisinde olacaktır.Boğazlardan serbest
görüşmeler esnasında tartışma konusu yaptırmadı.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
İngiltere
kendi
toprağı
saydığı
Kıbrıs’ı
37
Lozan Antlaşmasının Önemi:
SİYASİ İNKILAPLAR
1-Türkiye Devleti tanındı.
2-Osmanlı devletinin sona erdiği kabul edildi.
A-SALTANATIN KALDIRILMASI (1 KASIM 1922)
3-Türk devletinin tam bağımsızlığı kabul edildi.
Sebepleri:
4-Osmanlı’nın bıraktığı asırlık sorunlar kapandı.
1-İstanbul hükümeti de İtilaf devletleri tarafından Lozan
5-Devrimler için ortam hazırlandı.
Görüşmelerine çağrıldı. Bu durum, TBMM ile İstanbul
6-Sevr Antlaşması yürürlükten kalktı.
hükümeti arasında ikilik oluşturabilirdi.
2-Saltanatın milli egemenlik ilkesine aykırı olması.
7-Sömürge altında yaşayan milletlere örnek oldu.
3-Bazı çevrelerin hâlâ saltanat yönetimini istemesi
Saltanatın Kaldırılmasının Önemi:
1-Lozan’da ikilik çıkması önlendi.
Lozan Antlaşmasının Eleştirilen Yönleri:
2-Milli egemenlik ilkesi güçlendirildi.
1-Batı Trakya ve Ege Adaları’nın geri alınamaması
3-Osmanlıların siyasi varlığı sona erdi.
2-Patrikhanenin İstanbul’da kalması
4-Devlet başkanı sorunu ortaya çıktı.
3-Musul’un alınamaması
5-Siyasi yetki ile dini yetkinin birbirinden ayrılması ile laiklik
4-Boğazların statüsü
Açıklama:Lozan’ı eleştirenlerin; günün şartlarını,
veya
bilmediği
araştırdığı
olayın
düşünmediği
geçtiği
anlaşılmaktadır.
dönemin
yönünde ilk adım atılmış oldu.
Tarihçi
şartlarını
bilmek
Açıklamalar:
1-Vahdettin saltanatın kaldırılmasından sonra güvenliğini
zorundadır.
tehlikede gördüğünden dolayı İngiltere’ye sığındı.
2-Vahdettin’in, İngilizlerden sığınma talebinde bulunduğu
mektupta “Müslümanların halifesi” imzasını kullanması,
LOZAN ANTLAŞMASININ ÖZELLİKLERİ:
1-I. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan antlaşmalar
arasında
günümüze
kadar
geçerliliğini
koruyan
tek
antlaşmadır.
2-I.
Dünya
saltanatın kaldırılmasını kabul ettiğini gösterir.
3-Vahdettin’in halifeliği yurt dışında istismar edebileceğini
düşünen TBMM 18 Kasım 1922’de Abdülmecit Efendi’yi
halife olarak belirledi.
Savaşı
sonucunda
imzalanan
en
son
antlaşmadır.
3-Yeni bir devletin kurulduğunu belgelemiştir.
4-23 Ağustos 1923’de II. Meclis tarafından onaylandı.
5-Rusya ve Bulgaristan sadece Boğazlar rejimi için katıldı.
6-143 maddedir.
4-Padişahın
milli
mücadeledeki
tutumu
saltanatın
kadırılmasını halk nazarında kolaylaştırdı.
Mustafa Kemal birleştirici yönünden dolayı Milli
Mücadelenin ilk yıllarından saltanata açıkça karşı çıkmadı.
5-Teşkilat-ı Esasiye kanunu padişah ve halifeyi sembolik
hale getirmiştir.
B-CUMHURİYETİN İLANI (29 EKİM 1923)
Lozan’ı I. Dünya Savaşından Sonra İmzalanan
Antlaşmalardan Ayıran Farklar:
1-Askeri kısıtlamalar yoktur.
TBMM’nin açılması ile cumhuriyete dayalı bir
devlet kurulmuş fakat; ortamın müsait olmamasından
dolayı kurulan sistemin adı açıkça söylenememiştir.
İtilaf devletlerinin İstanbul’u boşaltması ile devlet
2-Türkiye savaş tazminatı vermemiştir
merkezinin neresi olacağı sorunu ortaya çıkmış; 13 Ekim
3-Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulanmamıştır.
1923’de Ankara’nın başkent ilan edilmesi ile bu sorun
4-Zaferi simgelemektedir.
ortadan kalkmıştır.
5-Türkiye eşit devletler statüsündedir.
Ekim 1923’de meclis başkanı yardımcısı ve içiş-leri
bakanı seçilmesi gerekiyor, fakat meclis bu se-çim işinde
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
38
anlaşma sağlayamıyordu. Meclisin çalı-şamaz hale gelmesi
ise hükümet bunalımını oluşturdu. Bunun üzerine Ali Fethi
Okyar hükümeti istifa etti (27 Ekim). Yeni hükümetin
kurulması konusunda da problemler çıktı. Bu aksaklıklar
meclis hükümeti sisteminden kaynaklanıyordu. Bu sisteme
göre bakanlar meclisten tek tek seçiliyordu. Mustafa Kemal
mecliste oluşan bunalımın rejimden kaynaklandığını ve bu
bunalımın
kabine
sistemi
ile
aşılacağını
belirterek
cumhuriyetin ilan edilmesine karar verdi. Kabine sistemine
göre meclis cumhur- başkanını seçecek, cumhurbaşkanı
başbakanı tayin edecek; başbakan da meclisten uyumlu
çalışabileceği kişileri bakan olarak belirleyerek kabineyi
kuracaktır.
Mustafa Kemal ilk cumhurbaşkanı, İsmet İnönü ilk
Halifeliğin Kaldırıldığı Gün;
1-Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi.
2-Şer’iyye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak yerine Vakıflar
Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu.
3-Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığının
yetkilerini bünyesinde bulunduran Erkan-ı Harbiye Vekaleti
kaldırılarak; yerine Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli
Savunma Bakanlığı o-luşturuldu. Böylece askeri yetki ile
siyasi yetki bir-birinden ayrılmış oldu.
Açıklama:19 Aralık 1924’de komutanlık ile milletvekilliği
birbirinden ayrıldı. Olağanüstü durumdan dolayı Kurtuluş
başbakan, Ali Fethi Okyar ilk meclis başkanı oldu.
Savaşı yıllarında komutan-lardan bir kısmı aynı zamanda
Cumhuriyetin İlanının Önemi:
milletvekiliydi.
1-Rejimin ve devletin adı belli oldu.
4-Osmanlı hanedanı mensuplarının yurt dışına çıka-
2-Devlet başkanlığı sorunu çözüldü.
rılmasına karar verildi.
3-Kabine sistemine geçildi.
Açıklama:1921 Anayasası şer’î hükümlerin yürürlüğünü
4-1921 Anayasasında ilk önemli değişiklik yapıldı.
TBMM’ye vermekle halifeliği yetkisiz ve sembolik duruma
5-Daha uyumlu ve yürütmeyi aksatmayacak hükümetlerin
getirmiştir.
oluşması için zemin hazırlandı.
-6-Meclis başkanlığı ile hükümet başkanlığı birbirinden
ayrıldı.
Halifeliğin Kaldırılmasının Önemi:
1-Laikliğe geçişin en önemli aşması oldu.
NOT: Yasama ve yürütme görevlerinin TBMM’nin
açıldığı zaman TBMM’ye verilmesi cumhuriyet sis-teminin
oluşacağının habercisiydi.
2-Cumhuriyetin karakteri tam olarak belli oldu.
3-Ümmetçilik en önemli dayanağını kaybetti.
4-Ulusal egemenlik pekiştirildi.
C-HALİFELİĞİN KALDIRILMASI (3 MART 1924)
5-İnkılap süreci hızlandı
Sebepleri:
6-Dış ilişkilere yönelik soğukluk ortadan kalktı.
1-Halife
Abdülmecit’in
TBMM’nin
belirlediği
kurallara
uymaması.
7-Ümmetçilikten milliyetçiliğe geçişte önemli bir adım daha
atıldı.
2-Halifeliğin laiklikle bağdaşmaması.
3-Halifeliğin cumhuriyet rejimi ile çelişki içinde olması
4-Halifelik makamının cumhuriyet karşıtları için sığınak
haline gelmesi.
5-Halifelik makamının yapılacak inkılaplar için engel
görülmesi.
6-İslam ülkelerinde sömürgeleri olan Avrupalı devletlerin
halifeliği temsil eden Türkiye’yi kendileri i-çin potansiyel
tehlike olarak görmesinin Türkiye’nin dışişlerini olumsuz
etkilemesi.
D- Anayasal Hareketler
1-1921 Anayasası-Teşkilat-ı Esasiye Kanunu
(20 Ocak 1921)
Teşkilat-ı Esasiyenin Yapısı:
1-Gerekli görüldüğünde Kanun-ı Esasinin uygulanması
uygun görülmüştür.
2-Yasama, yürütme ve yargı meclise aittir.
3-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
4-TBMM süre dolmadan seçimleri yenileyebilir.
5-Savaşa ve barışa TBMM karar verir.
6-Şer’i hükümlerin yürürlüğünü TBMM yapar.
7-Bakanlar meclis tarafından seçilir.
8-Vekiller iki yılda bir seçilir.
9-TBMM başkanı icra vekilleri heyetinin de başkanıdır.
Teşkilat-ı Esasiyenin Özellikleri:
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
39
1-Olağan üstü durum için hazırlandığından dolayı geniş
kapsamlı değildir.
2-Milli Egemenliği yansıtan ilk siyasi belgedir.
3-Temel hak ve hürriyetlere yer verilmemiştir.
4-23 madde bir ek bölümden oluşur.
5-Yeni devlete işlerlik kazandırdı.
6-Laik bir anayasa değildir.
7-Kuvvet ve yetkinin kaynağı millettir.
8-Meclisin üstünde güç yoktur.
9-En önemli değişikliğini cumhuriyetin ilanı ile gördü.
10-Yeni devletin kurulduğunu belgeledi.
11-TBMM’nin meşruluğunu tanıttı.
12-Amasya Genelgesinden itibaren oluşan ruh resmi
hüviyet kazandı.
13-Meclis hükümeti sistemi benimsendi.
14-Milli egemenlik ilkesi yasallaştı.
Teşkilat-ı Esasiyenin Geç İlan Edilme Sebepleri:
1-Kanun-ı Esasinin varlığı.
2-TBMM’nin kendisini tam olarak ispatlayamaması.
3-Yeni bir anayasanın kabulü yeni bir devletin o-luştuğunu
gösterir; ki bu da birliği zedeleyebilirdi.
2-1924 Anayasası (20 Nisan 1924):
Kapsamı:
1-Egemenlik milletindir.
2-Devletin şekli cumhuriyettir.
3-Devletin dini İslam, Başkenti Ankara, dili Türk-çedir.
4-Yasama, yürütme ve yargı meclise aittir.
5-Kişi hürriyeti başkasının hürriyetinin başladığı yerde biter.
6-Vekiller 4 yılda bir seçilir.
7-Seçme yaşı 22; seçilme yaşı 30’dur.
8-Cumhurbaşkanı 4 yılda bir seçilir. Tekrar seçilebilir.
9-Seçme ve seçilme erkekler aittir.
10-Vatandaşlar kanun önünde eşittir.
11-Kabine sistemi geçerlidir.
12-Cumhuriyet sistemi değiştirilemez.
Özellikleri:
1-Meclis hükümeti sistemi ile parlamenter sistem arasında
bir geçiştir.
2-Türk İnkılabının hukuki temelleri atıldı.
3-Yargı kısmen meclisin dışına alındı.
4-Kanun-ı Esasi kesin olarak yürürlükten kalktı.
5-En uzun ömürlü anayasamızdır.
6-İnkılaplar dönemi anayasası olduğundan dolayı, en fazla
değişikliğe uğrayan anayasamızdır.
7-1928’de, anayasadan “devletin dini İslam’dır” maddesi
atılarak, anayasa laikleşti.
8-1934’de kadınların seçme ve seçilme hakkı anayasaya
alındı.
9-1937’de Atatürk ilkeleri anayasaya alındı.
10-1945’de anayasanın dili sadeleştirildi.
11-1952’de anayasanın eski dili tekrar kabul edildi.
3-1961 Anayasası:
Kapsamı:
1-Kuvvetler ayrılığı prensibi benimsendi.
2-Cumhuriyet senatosu kuruldu.
3-Nispi temsil sistemi benimsendi.
4-Anayasa mahkemesi kuruldu.
5-Kişisel hak ve hürriyetler genişletildi.
6-Cumhuriyetin nitelikleri değişmez kabul edildi.
7-Sosyal hukuk devleti anlayışı benimsendi.
8-Yürütme sınırlandırıldı.
9-Cumhurbaşkanlığı sembolikleştirildi.
10-Üniversiteler, TRT, DPT ve MGK anayasaya a-lındı.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
11-Anayasa Mahkemesi, Kanun Hükmünde kararname
çıkarma, Yüksek Savcılar Kurulu, Yüksek Hakimler Kurulu
ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi benimsendi.
12-Meclis 450 üyeden, cumhuriyet senatosu 150 üyeden
oluştu.
13-Vekiller 4 yılda bir; senatörler 6 yılda bir seçilecektir.
14-Siyasi parti hakları anayasaya alındı.
1961 Anayasasının Özellikleri:
1-27 Mayıs 1961 askeri darbesi sonucunda hazırlandı.
2-Yapılan darbeyi haklı gösterme eğilimindedir.
3-Siyasi iktidarın uygulamalarına karşı olduğu için bir tepki
anayasasıdır.
4-1982 Anayasası:
Özellikleri:
1-12 Eylül 1980 askeri darbesi sonucunda hazırlanmıştır.
2-1982’de yapılan referandum sonucunda hem anayasa
hem de cumhurbaşkanı belirlendi.
3-Kişisel hak ve hürriyetler kısıtlandı.
4-Cumhuriyet senatosu kaldırıldı.
5-Millet vekili sayısı 400 olarak belirlendi. (1987’de 450’ye
çıkarıldı.)
6-Milletvekili seçimlerinin 5; cumhurbaşkanlığı se-çiminin 7
yılda bir yapılması kabul edildi.
7-Bir tepki anayasasıdır.
8-Yapılan darbeyi haklı gösterme eğilimindedir.
9-Yürütmeyi güçlendirmeye çalışmıştır.
10-Değişmeyecek hükümleri çoktur.
11-Cumhurbaşkanlığı sembolik olmaktan çıkarıldı.
TBMM’nin Yetkileri:
1-Kanun koymak ve değiştirmek
2-Bakanlar kurulunu denetlemek
3-Bütçeyi görüşmek
4-Para basılmasına karar vermek
5-Savaş ve barışa karar vermek
6-Uluslararası antlaşmaları görüşmek
7-Genel ve özel af çıkarmak
8-Ölüm cezalarının uygulanmasını onaylamak
9-Süre dolmadan seçimlerin yenilenmesine karar vermek
E-Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri
23 Nisan 1920’de açılan ilk TBMM’de siyasi par-tiler
yoktur.Bütün vekiller misak-ı milliyi gerçekleştirme fikri
etrafında birleşmişti. İlk anayasa hazırlanırken; mecliste
Tesanüt, İstiklal, Islahat ve Halk Zümresi gibi gruplar
oluştu. Mustafa Kemal bu zor durumun aşılabilmesi için
meclis de I. Grup da denilen Anadolu ve Rumeli Müdafa-i
Hukuk Grubunu kurdu. Mustafa Kemal yapacağı işleri bu
grupla beraber yapmaya çalıştı. Bu grubun karşısında
olanların tümüne birden II. Grup, ya da Muhafaza-i Mukaddesat Grubu dendi.
Lozan görüşmelerinin olduğu dönemde, devletin yönetim
şekli ve barıştan sonra izlenecek iç siyaset konusunda
mecliste görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Bu durum karşısında
meclis 1 Nisan 1923’de seçimlerin yeniden yapılarak
meclisin yenilenmesi kararını alarak dağıldı.
Mustafa Kemal yeni meclis için yapılan seçimlere inkılapçı
kişilerin aday olmasını sağladı. Seçimler 23 Nisan 1923’de
yapıldı ve II. Meclis 11 Ağustos 1923’de çalışmaya başladı.
Lozan Antlaşmasının onaylanması, Ankara’nın başkent ilan
edilmesi ve cumhuriyetin ilan edilmesi gibi bir çok iş II.
Meclis tarafından yapıldı. 1923-1927 arasındaki büyük inkılapları yaptığından dolayı II. Meclise inkılapçı meclis de
denilir.
1-CUMHURİYET HALK PARTİSİ:
40
Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Grubu 9 Eylül 1923’de
Halk Fırkasına dönüştü. Mustafa Kemal, gerçekleştirmeyi
düşündüğü inkılapları par-ti programına koymuş ve bu
partiyi her hangi bir toplumsal sınıfın değil; bütün halkın
partisi yapmaya çalışmıştır. Mustafa Kemal bu şekilde inkılapları halka mal etmek istiyordu. Halk Fırkası 1924’de
Cumhuriyet Halk Fırkası; 1935’de ise Cumhuriyet Halk
Partisi adını almıştır. Bu partinin başkanlığını ve
cumhurbaşkanlığını 1938’e kadar Mustafa Kemal yürüttü.
1938 ile 1950 arasında İsmet İnönü CHP’nin başkanlığını
yürüttü. Parti 1980’de kapatıldı.
CHP devletçilik ilkesini benimsemiş olmasından dolayı
kendisinden sonra kurulan partilerden ayrılır.
Açıklama:
1-Halkın istek ve şikayetlerinin meclise daha iyi yansıması
için çok partili hayat denendi. Fakat gerek halk buna hazır
olmadığından gerek se inkılaplar tam olarak
oturmadığından dolayı çok partili hayatın uygulanması
sonraya bırakıldı.
2-18 Ekim 1920’de Türk Komünist Partisi kuruldu. Bu
partinin kuruluşunda SSCB’nin yardımını devam
ettirebilmek, gizli komünist çalışmalarını kontrol altına
almak, Rusya’nın baskı ve gizli girişimlerinden kurtulmak
düşüncesi etkili oldu.
3-Tek parti sistemi hükümetin denetlenmesini güçlendirmekteydi.
edildi. (4 Mart 1925’den 2 Mart 1927’ye kadar yürürlükte
kalan bu kanun inkılapların kabul edilmesini kolaylaştırdı.)
4-İstiklal Mahkemeleri yeniden kuruldu.
İsyan 15 Nisan 1925’de tamamen bastırıldı ve suç-lular
cezalandırıldı.
2-TERAKKİ PERVER CUMHURİYET FIRKASI:
Milletvekilleri arasında saltanatın kaldırılması, halifeliğin
kaldırılması ve cumhuriyetin ilanı sonucunda görüş
ayrılıkları ortaya çıktı. Halk Fırkası içinde en fazla karşı
çıkılan konular devletçilik ve inkılapçılık oldu. Görüş
ayrılıklarının giderek artması sonucunda CHF’den ayrılan
milletvekilleri ile ordudaki görevlerinden ayrılan
milletvekilleri 17 Kasım 1924’de Terakki Perver Cumhuriyet
Fırkasını kurdular. (Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat
Cebesoy ve Adnan Adıvar partinin ileri gelenleridir.)
TCF, devletçilik ile inkılapların hızlı ve köktenci olmasına
karşıydı. Ekonomide liberalizmi benimsiyordu.
Partinin dini inançlara saygılı olduğunu slogan haline
getirmesi, eski düzeni isteyenleri bu partide topladı.
Şeyh Sait İsyanı sonucunda bakanlar kurulu kararıyla
kapatıldı.
Açıklama:
1-TCF ilk muhalefet partisidir.
2-Rejimin yeniliğinden dolayı bu partinin kurulması
aceleciliktir.
Önemi:
1-İttihatçılar tamamen tasfiye edildi.
2-Muhalifler sindirildi.
3-TCF’ nin kapatılması haklılığı daha iyi anlaşıldı.
4-Mustafa Kemal “Benim naçiz vücudum elbet bir gün
toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet
yaşayacaktır” diyerek Türkiye Cumhuriyetinin varlığının
devamının kendi sağlığına bağlı olmadığını; bu devletin
sağlam temeller üzerine bina edildiğini vurgulamıştır.
ŞEYH SAİT İSYANI-DOĞU İSYANI-GENÇ İSYANI:
Sebepleri:
1-Yenilik hareketlerinin istenmemesi.
2-Gericilerin din elden gidiyor parolasını kullanması
3-Musul’u Türkiye’ye vermek istemeyen İngiltere’nin Irak ile
Türkiye arasına tampon vazifesi görecek olan Kürt Devleti
kurdurmak istemesi.
4-Doğu Anadolu’nun yıllarca ihmal edilmiş olması.
5-TCF’ nin gericilere ümit verici tutumu
6-Toprak ağalarının yeni devleti çıkarlarına uygun
bulmaması.
13 Şubat 1925’de Diyarbakır’da başlayan isyan Genç,
Erzurum, Elazığ, Muş ve Bitlis’te etkili oldu. Bu bunalımlı
dönemde Ali Fethi Okyar hükümeti istifa etti. Yeni hükümeti
oluşturan İsmet İnönü İsyana karşı şu önlemleri aldı:
1-Bölgede sıkıyönetim ilan edildi.
2-Bölgeye ordu sevk edildi.
3-Hıyanet-i Vataniye Kanununu tamamlar nitelikte olan ve
rejimin tartışılmasını yasaklayan Takrir-i Sükun Kanunu ilan
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
ŞEYH SAİT İSYANININ SONUÇLARI:
1-İstiklal Mahkemeleri tekrar kuruldu.
2-Takrir-i Sükun Kanunu çıkarıldı.
3-TCF kapatıldı.
4-İlk çok partili hayat denemesi başarısız sonuçlandı.
5-Musul meselesi İngiltere lehine sonuçlandı.
6-Devrimler konusunda dikkatli olunması gerektiği görüldü.
NOT: Bu isyan laikliğe ve devrimlere karşı oluşan ilk ciddi
isyandır.
MUSTAFA KEMAL’E SUİKAST GİRİŞİMİ:
(16 Haziran 1926)
Sebepleri:
1-Bazı grupların Mustafa Kemal’i ortadan kaldırarak
amacına ulaşmak istemesi.
2-Rejimi değiştirmek isteyen çevrelerin düşünceleri.
Bu girişimden Giritli Şevki denilen kayıkçı sayesinde
devletin haberi oldu ve suikast akim bırakıldı.
3-SERBEST CUMHURİYET FIRKASI
(12 Ağustos 1930)
Kurulma Sebepleri:
1-1929’da meydana gelen dünya ekonomik bunalımının
Türkiye’yi de olumsuz etkilemesinden dolayı mecliste
bunalımlar meydana gelmiştir. Mustafa Kemal bu bunalımın
yeni bir partinin kurulması ile aşılacağına inanmaktadır.
2-Meclise demokrasinin gereği olan çok sesliliği getirmek.
3-Ülkenin çok partili hayata hazır hale geldiğinin tahmin
edilmesi.
Mustafa Kemal arkadaşı olan Ali Fethi Okyar’a Serbest
Cumhuriyet Fırkasını kurdurmuştur.
Serbest Cumhuriyet Fırkası ekonomide devletçilik yerine
liberal ekonomiyi savunmuştur. Parti inkı-laplar ve Mustafa
Kemal’e saygılıydı.
Mustafa Kemal başkanı olduğu CHP ile SCF arasında
tarafsız olacağına dair, Ali Fethi Okyar’a söz vermiştir.
Bir kaç ay sonra eski sistemi savunanların SCF’de
toplanması Ali Fethi Okyar’ı kuşkulandırdığı için; Ali Fethi
Okyar, 17 Kasım 1930’da SCF’yi kapattı.
MENEMEN OLAYI (23 ARALIK 1930):
Derviş Mehmet denilen bir isyancı “şeriat isteriz” diyerek
Menemen halkını isyana çağırdı. İsyanı önlemeye çalışan
asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay gericiler tarafından
öldürüldü. Bölgeye gelen askeri birlikler isyanı bastırdı.
Önemi:
1-Çok partili hayat için ortam oluşmadığı görüldü.
2-Rejimin yerleşmesi için daha dikkatli olunması gerektiği
görüldü.
3-SCF’ nin kendi kendini kapatmasının haklılığı an-laşıldı.
41
NOT: İnkılapların yerleşmesi için 1945 yılına ka-dar bir
daha çok partili hayat denenmedi.
1-Mevcut kanunların en yenisi olması
2-Demokratik olması.
3-Akılcı ve pratik olması.
4-Kadın ve erkek eşitliğine uygun olması.
4-DEMOKRAT PARTİ (1946):
MEDENİ KANUNUN GETİRDİĞİ YENİLİKLER:
1-Hukuk birliği ve düzeni sağlandı.
2-Vatandaşlar arasında hak ve ödevler bakımından eşitlik
sağlandı.
3-Mirasta kadın erkek eşitliği sağlandı.
4-Toplumsal alanda kadın erkek eşitliği sağlandı.
5-Hukukta din ve mezhep farkı kaldırıldı.
6-Patrikhanenin din işleri dışındaki yetkileri kaldırıldı.
7-Boşanma hakkı kadına da erildi.
8-Boşanma durumunda kadın ve çocukların hakları
güvence altına alındı.
9-Patrikhane ve konsoloslukların mahkeme kurma hakkı
ellerinden alındı.
10-Hukuk düzeni laikleşti.
11-Modern Türk ailesi oluştu.
12-Aile hayatında eşitlik sağlandı.
13-Kadına meslek seçme özgürlüğü verildi.
14-Lozan Antlaşmasının 48’nci maddesine göre azınlıklar
kendi medeni meselelerini kendi mahkemelerinde
halledecekti. Medeni kanunun kabulü ile azınlıkların bu
hakkı kaldırıldı.
15-Azınlıkların hukuk özerkliği kesin olarak bitti.
16-Millet bilincinin oluşması için önemli bir adım atıldı.
17-Kadın ve erkek için tek eşle evlilik benimsendi.
18-Evlenme devlet kontrolüne alındı.
Kuruluş Sebepleri:
1-CHP’de parti içi muhalefetin artması.
2-II. Dünya Savaşını demokrat devletlerin kazanması.
3-Türkiye’nin çok partili hayata hazır hale gelmesi.
Demokrat Parti CHP’den ayrılan Celal Bayar, Adnan
Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan öncülüğünde
kuruldu.
1946 yılında yapılan seçimleri, açık oy gizli tasnif esasına
göre olduğundan dolayı, CHP kazandı.
1950 seçimlerini, gizli oy açık tasnif esasına göre, DP
ezici bir çoğunlukla kazandı ve ilk defa Türkiye’de CHP
dışında başka bir parti yönetime geldi.
DP iktidarı 27 Mayıs 1960 askeri darbesine kadar devam
etti.
17 Eylül 1961’de devrin başbakanı Adnan Menderes idam
edildi.
F-KADINLARA SİYASAL HAKLARIN VERİLMESİ
Kadınlara 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerinde seçme
ve seçilme hakkı; 29 Ekim 1933’de muhtar seçimlerinde
seçme ve seçilme hakkı; 5 Aralık 1934’de ise milletvekili
seçimlerinde seçme ve se-çilme hakkı verildi.
Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesinin Önemi:
1-Kadın, siyasal alanda erkeğe eşit hale geldi.
2-Ulusal irade meclise tam olarak yansıdı.
3-Milli Egemenlik ve Halkçılık pekişti.
4-Türk kadını Avrupa ülkelerinde kadınlara verilmiş olan
haklardan daha fazla hakka sahip oldu.
NOT:1935 seçimlerinde 18 kadın milletvekili mec-lise
girmiştir.
HUKUK ALANINDA YAPILAN YENİLİKLER
Osmanlı Hukukunun Özellikleri:
1-Şer’î ve örfî olmak üzere ikiye ayrılır.
2-Din, mezhep farkları ve kapitülasyonlar mezhep birliğini
engellemiştir.
3-Tanzimat döneminden itibaren batı hukuku taklit
edilmeye başladı.
4-Kadın hakları kısıtlıdır.
5-Mahkemelerde tek yargıç vardır.
6-Avukatlık kurumu son döneme kadar yoktur.
7-Laik değildir.
A- MEDENİ KANUNUN KABULÜ (17 ŞUBAT 1926)
Sebepleri:
1-Osmanlı’nın son döneminde hazırlanmış olan Mecellenin
halkın
medeni
hukuka
dair
ihtiyaçlarını
tam
karşılayamaması.
2-Mecellenin sadece Hanefi mezhebini ölçü alması.
3-Bütün vatandaşlarını eşit kabul eden Türkiye
Cumhuriyetinin yapısına Osmanlı zamanından ka-lan
hukukun uymaması.
4-Hazırlayanlar; Mecellenin, değişen şartlara göre
değişebileceğini belirttiyse de; değişen şartlara gö-re
değiştirilmemesi.
İsviçre Medeni Kanununun Türk Medeni Kanunu Olarak
Kabul Edilmesinin Sebepleri:
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
Açıklamalar:
1-Kapitülasyonlar, yabancı uyruklu kişilerin Osmanlı
hukukuna uymasını engelliyordu.
2-Medeni Kanun kadınlara siyasal haklar vermemiştir.
3-Devlet yapısının laikleşmesi 1928’de tamamlandı.
4-1922-1928 arası laikleşmenin hızlı olduğu dönemdir.
5-1923-1933 çağdaşlaşmanın hızlı olduğu dönemdir.
Laikliğin Aşamaları:
1-Saltanatın kaldırılması
2-Halifeliğin kaldırılması
3-Şer’iyye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılması.
4-Tevhid-i Tedrisat Kanununun çıkarılması.
5-Tekke, zaviye, dergah ve türbelerin kapatılması.
6-Kılık kıyafet devrimi
7-Medeni Hukukun kabulü
8-Anayasadan devletin dini İslamdır maddesi atılması.
9-1937’de Laikliğin anayasaya alınması.
NOT:Hukukta laikliğin benimsenmesi; Avrupalıların,
ülkemizde yaşayan Hıristiyanların haklarını bahane ederek,
iç işlerimize karışmasını önledi.
EĞİTİM YENİLİKLERİ
Sebepleri:
1-Eğitimi çağdaşlaştırmak
2-Milli demokratik ve laik bir toplum oluşturmak
3-Eğitimi birleştirmek
42
4-Eğitimdeki ikilik ve karışıklığı önlemek
5-Cumhuriyet rejimini güçlendirecek
oluşturmak.
6-Kültür ikiliği ve çatışmasını önlemek.
eğitim
sistemini
A-TEVHİD-İ TEDRİSAT KANUNU (3 MART 1924)
1-Eğitim ve öğretimde birlik sağlandı.
2-Bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı.
3-Eğitim devletçi, milliyetçi ve laik bir karakter ka-zandı.
4-Azınlık okullarının zararlı faaliyetleri durduruldu.
5-Yabancı okullara Türkçe dersleri kondu.
6-Medreseler kapatıldı.
7-İlk öğretim zorunlu ve parasız duruma getirildi.
8-Eğitimde eşitlik sağlandı.
B-MEDRESELERİN KAPATILMASININ
Sebepleri:
1-Yeni rejim karşıtlarının yetişmesini önlemek
2-Kültür ikiliğini önemek
3-Din bilginine pek ihtiyaç olmaması
4-Medreselerin çağa ayak uyduramaması
5-Tutucuların
kendi
fikirleri
doğrultusunda
adam
yetiştirmesini önlemek.
Din adamı ihtiyacını karşılamak için İmam Hatip Liseleri
ve İlahiyat Fakülteleri açılmıştır.
2 Mart 1926’da Maarif Teşkilatı Kanunu çıkarıldı.
C- TÜRK HARFLERİNİN KABULÜ (1 KASIM 1928)
Sebepleri:
1-Arap harflerinin okuma ve yazmayı zorlaştırması.
2-Avrupa ile ilişkilerin kolaylaştırılmak istenmesi
3-Halkı çağdaşlaştırmak
4-Öz Türkçe’yi yeniden canlandırmak
5-Okuma yazma oranını artırmak
6-Arap alfabesinin Türkçe’nin yapısına uymaması.
NOT:1928 yılında Millet Mektepleri açılarak eğitim
seferberliği başlatılmıştır. Mustafa Kemal bu mekteplerde
24 Kasım 1928’de ders verdiği için, kendisine baş
öğretmen denilmiştir.
1933 yılında Darülfünunun yerine İstanbul Üniversitesi
kuruldu.
D-TÜRK TARİH KURUMUNUN KURULMASI
(15 Nisan 1931)
TTK’ nın Kurulmasının Sebepleri:
1-Türk vatanının bütünlüğüne karşı girişilecek tertipleri
tarihi kanıtlarla etkisiz hale getirmek.
2-Türklerin üstün medeni kabiliyetini ve dünya medeniyetine yaptığı hizmetleri gözler önüne sermek.
3-Türk milletine atılan iftiraları cevaplandırmak.
4-Türk Tarihinin derinliklerini araştırmak.
5-Ortak tarih bilinci oluşturulacak
6-Anadolu’nun eski halkını araştırmak.
Açıklama:
1-Türk Tarih Kurumunun kurulması ulusçulukla ilgilidir.
2-Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Dönemine kadar İslam
Tarihi; Tanzimat Döneminde Osmanlı Tarihi; II. Meşrutiyet
Döneminde ise Türk Tarihi ağırlıklı olarak okutuldu.
3-1932’de Türk Tarih Tezi ortaya atıldı.
E-TÜRK DİL KURUMUNUN KURULMASI
(12 Temmuz 1932)
TDK’ nın Kurulma Sebepleri:
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
1-Türkçe’yi yabancı dillerin etkisinden kurtarmak.
2-Türkçe’nin kökenlerini araştırmak.
3-Türkçe’yi zenginleştirmek.
4-Türkçe’yi bilim dili haline getirmek.
5-Türkçe’yi halkın anlayacağı şekle getirmek.
6-Dil çalışmalarını planlı hale getirmek
7-Türkçe’nin zenginliğini ortaya koymak
8-Türk dilini öz benliğine kavuşturmak.
9-Konuşma dili, yazı dili ve bilim dili arasındaki farkları
gidermek.
10-Dildeki Osmanlıcılığı bitirmek
11-Halk ile aydınlar arasında dil uzlaşması sağlamak
12-Resmi dil ile halk dili arasındaki farkları gidermek.
Açıklamalar:
1-TDK’ nın kurulması ulusçuluk ile ilgilidir.
2-1932’de Halk Evleri açıldı.
TOPLUMSAL YAŞAYIŞIN DÜZENLENMESİ
A-TEKKE, ZAVİYE VE TÜRBELERİN KAPATILMASI
(30 Kasım 1925)
Önemi:
1-Türk halkının bilime, akılcılığa ve laik düşünceye
yönelmesi açısından önemli bir adım atıldı.
2-Birlik beraberliğin sağlanması yönünde önemli bir adım
atıldı.
3-Türkiye’nin falcılar, şeyhler, dervişler ve büyücüler ülkesi
olamayacağı ispatlandı.
Açıklamalar:
1-Aynı gün şeyh, derviş, mürit gibi unvanların kullanılması ve kurumlarla ilgili elbiselerin giyilmesi ve
muskacılık yasaklandı.
2-Türbeler kapatılırken Yavuz ve Fatih gibi Türk
büyüklerinin türbelerinin kapatılmaması; Türk İn-kılabının
tarihi kökleri koparmaya yönelik olmadığını gösterdi.
B-KILIK-KIYAFETİN DÜZENLENMESİ
(25 Kasım 1925)
Sebepleri:
1-Türk halkının görünümünü çağdaşlaştırmak
2-Ayrılık ifade eden giysilerin giyimini durdurmak.
3-Çağdaşlaşmayı ve birliği sağlamak.
Açıklamalar:
1-Şapka devrimi Kastamonu’dan başlatılmıştır.
2-Fes geri kalmışlığın sebebi değil; anısıydı.
3-Kadınların giyimi konusunda kanun çıkarılmayıp; bu
durum doğal haline bırakıldı.
4-3 Arlık 1934’de çıkarılan bir kanunla din adamlarının
ibadet yerlerinin dışında dini kıyafet giymeleri
yasaklandı. (Diyanet İşleri Başkanı, Patrik ve Haham
Başı bu kuralın dışında tutuldu.)
C-SOYADI KANUNUNUN KABULÜ
(21 Haziran 1934)
Sebepleri:
1-Medeni Kanunun uygulanmasından doğan aksaklıkları gidermek.
2-Toplumda ayrılık ifade eden lakapları kaldırarak
birliği güçlendirmek.
3-Eşitlik ilkesini güçlendirmek.
Açıklamalar:
1-Aynı gün ağa, hoca, molla, paşa ve bey gibi unvanların
kullanımı yasaklandı.
2-Osmanlı’dan kalan madalyaların taşınması yasaklandı.
3-Meclis Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını verdi ve bu
soyadı başkalarının kullanmasını yasakladı.
43
2-Yetişmiş iş gücünün yetersizliği
3-Deneyim ve bilgi eksikliği
4-1929’da dünya ekonomik bunalımının çıkması
D- MİLADİ TAKVİMİN KABULÜ
(26 Aralık 1925)
Sebepleri:
1-Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkileri kolaylaştırmak
Açıklama:
1-Aynı gün Avrupa’nın saat ölçüsü kabul edildi.
2-1931’de Avrupaî tarz ağırlık ve uzunluk ölçüleri kabul
edildi.
3-1935’de haftalık tatil Cumadan Pazara alındı.
4-1928’de uluslararası rakamlar kabul edildi.
5-Uzunluk ve ağırlık alanındaki değişiklikler ve hafta tatilinin
değiştirilmesi Avrupa ile ticari ilişkileri kolaylaştırmaya
yöneliktir.
E-KADINLARA SİYASAL HAKLARIN VERİLMESİ
(1930-1934)
EKONOMİK DÜZENLEMELER
1 Mart 1922’de TBMM ekonomi Çalışmalarının Başlıca
Noktalarını Şöyle Belirlemiştir:
1-Sanayii canlandırmak ve modern araçlara sahip olmak
2-Ormanları iyi hale getirmek
3-Toplum menfaatini doğrudan ilgilendiren kuruluşları ve
iktisadi girişimleri gücümüz oranında devletleştirmek.
4-Madenlerimizi işletmek ve bu alana yönelen sermayeyi
himaye etmek
5-Ekonomik bağımsızlığın korunabilmesi için bütçeyi
ekonomik yapı ile uygun tutmak
A-İzmir İktisat Kongresi
(17 Şubat-4 Mart 1923)
Kongrenin Toplanma Sebepleri:
1-Milli ekonominin amaçlarını ve amaçlara ulaşmak için
izlenecek yöntemi belirlemek
2-Ekonomik bağımsızlığın yöntemini belirlemek
3-Milli ekonominin temellerini atmak
Kongrede Alınan Bazı Kararlar:
1-Anonim şirketlerin kuruluşunu kolaylaştırmak
2-Milli bankalar kurmak
3-Demir yolları inşaatının hükümetçe bir programa
bağlanması
4-Sanayii teşvik etmek
5-Yerli malının kullanımına önem vermek
6-Teknik eleman yetiştirecek okullar açmak
7-Sanayi mallarının gümrük vergileri ile korunması
8-Ulaşım sorunlarının çözülmesi
9-Tüketim mallarının üretimine öncelik vermek
10-Yabancı kurumları millileştirmek
Açıklamalar:
1-Bağımsız ekonomi için ilk adım Lozan’da kapitülasyonların kaldırılması ile atıldı.
2-İzmir İktisat Kongresi bağımsız, liberal ve milli ekonomiyi
benimsedi.
3-1930’da Merkez Bankasının kurulması Türk parasını
yabancı sermayenin elinden kurtardı.
4-İzmir İktisat Kongresinde Misak-ı İktisadi kabul edildi.
Cumhuriyetin
İlk
Yıllarında
Özel
Girişimin,
Desteklenmesine Rağmen, Beklenen Verimi Gösterememesinin Sebepleri:
1-Özel sermayenin yetersizliği
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
Devletçi Ekonomiye Geçişin Sebepleri:
1-Özel girişimin üzerine düşen görevi yerine getirememesi
(Özel teşebbüsün desteklenmesi için 1924’de İş
Bankası kuruldu. 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu
çıkarıldı.)
2-Devletin gelişebilmesi için vakit kaybetmeden büyük
sanayi atılımlarının yapılmasının gerekmesi.
1933 yılında I. Beş Yıllık Kalkınma Planı Hazırlandı.
Önemi:
1-İlk defa planlı ekonomi dönemi başladı.
2-Ekonomi devletçi (Karma Ekonomi: Büyük atılımları
devlet yapsa da; özel teşebbüse de iş imkanı tanınır.) bir
özellik kazandı.
3-İlk büyük atlımlar bu dönemde yapıldı.
4-Toprak reformu tam olarak gerçekleştirilemedi.
1937’de II. Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlandıysa da; II.
Dünya Savaşının başlamasından dolayı uygulanamadı.
B-TARIMIN GELİŞTİRİLMESİ İÇİN ALINAN ÖNLEMLER
1-Aşar kaldırıldı (17 Şubat 1925)
Açıklama:Vergi gelirlerinin %40’ını oluşturan aşarın kaldırılması ilk bütçe açığını oluşturdu. TBMM’nin bu kararı
tarıma verilen önemi gösterir.
2-Ziraat Bankası kuruldu.
3-Kooperatifler kuruldu(1929)
4-Yüksek Ziraat Enstitüsü kuruldu.
5-Tohum ıslah istasyonları ve numune çiftlikleri kuruldu.
6-Toprak reformu için 1926’dan itibaren teşebbüsler
yapıldı.
C-TİCARİ HAYATIN DÜZENLENMESİ
1-Lozan Antlaşması ile Kapitülasyonlar kaldırıldı.
2-Ticareti koruyan kanunlar çıkarıldı.
3-İş Bankası kuruldu. (1924)
4-1926’da çıkarılan Kabotaj Kanunu ile Türk denizlerinde
yük ve yolcu taşıma işleri Türk gemicilerine verildi.
D-SANAYİ VE MADENCİLİK
1-Milli sanayiinin korunması ve gelişmesi için kapitülasyonlar kaldırıldı.
2-Büyük yatırımlar devlet tarafından yapıldı.
3-Özel teşebbüs desteklendi.
4-1925’de Sanayi ve Maden Bankası kuruldu.
5-28 Mayıs 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.
6-Planlı Ekonomi uygulanarak ilk büyük fabrikalar kuruldu.
7-1933’de Sümer Bank kuruldu.
8-1935’de Etibank ve MTA kuruldu.
9-Kayseri, Ereğli, Nazilli, Malatya ve Bursa merinos
dokuma fabrikaları; İzmit selüloz ve kağıt; Beykoz deri ve
kundura; Paşabahçe cam; Karabük demir-çelik fabrikaları
açıldı.
NOT: Uşak Şeker Fabrikası Teşvik-i Sanayi Kanunu
sonucunda kurulmuştur.
E-BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA
1-1927’de Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü
kuruldu.
2-1933’de Milli Hava Ulaştırma Teşkilatı kuruldu.
3-1923’de Türkiye Seyrisefain İdaresi kuruldu.
44
MİLLİ DIŞ POLİTİKA
Giriş:
1-İç ve dış politika ilkesi olarak “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”
ilkesi benimsendi.
2-Savaş korunma amacı olarak görüldü. Başak bir devletin
topraklarını almak için politika izlenmedi.
3-Milli Egemenlik ve milli menfaatler ön planda tu-tuldu.
4-İlk yıllarda misak-ı milli gerçekleştirilmeye çalışıldı.
5-1920-1936 yılları arasında batıya karşı SSCB’ nin dostluğu
devam ettirildi.
6-1936-1945 yılları arasında İtalya’nın saldırgan tutumuna
karşı ve batı ile ilişkileri yumuşatmak için İngiltere ile dost
geçinildi.
7-1945’den sonra SSCB tehdidine karşı ABD ile dost geçinildi.
8-1928’de Afganistan ile dostluk antlaşması imzalandı
9-1930’a kadar Lozan’dan kalan problemler halledildi.
10-1925’de SSCB ile saldırmazlık antlaşması imzalandı.
11-1928’de İtalya ile tarafsızlık ve uzlaşma antlaşması
imzalandı.
12-1935-1938 arasında Avrupa’nın bloklaşma durumundan
dolayı Avrupalı devletlere karşı çok yönlü bir politika izlendi; ki
bu da Montrö Antlaşmasının imzalanmasında etkili oldu.
13-1919-1920 arası Türkiye’nin dost arayışı dönemidir.
14-1920 sonrasında bir yandan SSCB ile iyi geçinilirken; bir
yandan da işgalciler arasındaki ayrılıklardan faydalanmanın
yolu arandı.
15-1923-1930 arasında Lozan’dan kalan problemler halledildi.
16-Milli çıkarların korunmasına, devletlerin eşitliği ilkesine
uyulmasına ve ittifaklar kurulmasına önem verildi.
A-NÜFUS MÜBADELESİ
Nüfus sorunu Lozan Görüşmelerinde halledildiği halde
uygulanma safhasında Yunanistan problem çıkarmıştır.
Yunanistan İstanbul’da daha fazla Rum kalmasını istiyor;
Türkiye ise yasalar çerçevesinde bu işi halletmek istiyordu.
Nüfus mübadelesi sorunu Yunan başkanı ile Mustafa Kemal
arasında 1930 yılında görüşülerek 10 Haziran 1930’da imzalanan Ankara Antlaşması ile halledildi. Bu antlaşmadan
sonra Türk-Yunan ilişkileri düzelmiştir. Türkiye ile Yunanistan
arasındaki dostluk ilişkileri 1954 yılında meydana gelen Kıbrıs
sorununa kadar devam etmiştir.
B-YABANCI OKULLAR
Lozan Antlaşmasına göre yabancı okulları Türkiye’nin
belirleyeceği şartlara uyacaktı. Türkiye 1924 yılında okullarda
dini ayin yapılması için bulundurulan salonların kapatılmasına;
1925 ve 1926 yıllarında ise yabancı okullarda Türkçe, Tarih ve
Coğrafya gibi derslerin Türk öğretmenler tarafından
okutulmasına; derslerde Türklük aleyhine bilgiler olmamasına
ve okulların Türk müfettişler tarafından denetlenmesine dair
kanunlar çıkardı.
Fransa ve Papalık başta olmak üzere, Avrupalı devletler
Türkiye’nin yabancı okullar konusundaki uygulamalarına karşı
çıktı. Fakat okullar meselesini iç meselesi sayan Türkiye
yabancı devletleri iç işlerine karıştırmadı.
C-DIŞ BORÇLAR MESELESİ
1928’li yıllarda görülen dünya ekonomik bunalımı Türkiye’yi
de olumsuz etkiledi ve Türkiye Fran-sa’ya olan borcunu
gerektiği gibi ödeyemez hale geldi. Bu durumdan dolayı
Fransa ile bir müddet gerginlik yaşandıysa da; sorun 1930
yılında karşılıklı görüşmeler sonucunda çözüldü.
NOT: 1954 yılında, borçların, ana parasının ödenmesi; 1984
yılında ise faizinin ödenmesi tamamlandı.
D-IRAK SINIRI VE MUSUL MESELESİ
Musul Meselesi Lozan’ın bıraktığı problemlerden biriydi.
İngiltere zengin petrol yataklarına sahip olmasından dolayı
Musul’u Türkiye’ye bırakmak istemiyor ve sömürgeci düşünce
ve ahlakı doğrultusunda bu konuyu kendi lehine
çözümleyebilmek için her problemi çıkarıyordu.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
Musul Meselesinin çözümü için Türkiye ile İngiltere arasında
görüşmeler 19 Mayıs 1924’de başladı. Fakat İngiltere
Hakkari’yi de tartışmalı bölgeden görmek isteyince görüşmeler
kesildi. Bundan sonra mesele önce Milletler Cemiyetine, sonra
Lahey Adalet Divanına gitti. Meselenin kendi konusu
olmadığını ileri söyleyen Adalet Divanı meseleyi tekrar Milletler
Cemiyetine havale etti. Meselenin bu şekilde uzatılması;
İngiltere’nin zaman kazanarak Musul ve civarında olaylar
çıkarıp meseleyi lehine çözümleyebilmek isteyişinin bir
sonucudur.
5 Haziran 1926’da imzalanan Ankara Antlaşması ile ;
1-Musul ve çevresi İngiliz mandaterliği altında bulunan Irak’a
bırakıldı.
2-Irak hükümeti Musul petrol gelirlerinin vergisinin %10’unu 25
yıl süre ile Türkiye’ye vermeyi kabul etti. (Türkiye bu gelirden
bir defaya mahsus olmak üzere 500.000 sterlin aldı.)
Önemi:
1-Bu günkü Türkiye-Irak sınırı çizildi.
2-Türk-İngiliz ilişkileri düzelmeye başladı.
3-Misak-ı Milliden taviz verildi.
E-TÜRKİYE’NİN MİLLETLER CEMİYETİNE GİRİŞİ
Milletler Cemiyeti 10 Ocak 1920’de Cenevre’de
kurulmuştur.
Musul Meselesinde İngiltere’nin çıkarlarına hizmet etmiş
olduğundan dolayı; Türkiye Milletler Ce-miyetine uzun bir süre
güven duymadı.Türkiye’nin Avrupa’ya çok yakınlaşmak istemeyişinde SSCB’yi küstürmeme düşüncesi de vardır.
Türkiye’nin Milletler Cemiyetine girmek gibi bir amacı yoktu.
Lozan’dan sonra Türkiye’nin barış yolunda gösterdiği çabalar
ve Musul’u Irak’a bırakmasından dolayı Türkiye’ye karşı sıcak
davranmaya başlayan İngiltere Türkiye’yi Milletler Cemiyeti
üyeliğine davet edince; uluslararası barışa katkıda bulunmak
istediğini göstermek isteyen Türkiye Milletler Cemiyetine 18
Temmuz 1932’de üye oldu.
NOT: 1934’de SSCB de MC’ ye üye oldu.
F- BALKAN ANTANTI(9 ŞUBAT 1934)
Antantın Oluşmasının Sebebi:
1933’den sonra İtalya’nın hızlı bir şekilde silahlanarak
Balkanlar’a yönelik politikalar üretmesi Balkan devletlerini ve
Türkiye’yi endişelendirmiştir.
Antantı Oluşturan Devletler:
Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya
Bu antant devletlerin toprak bütünlüğüne saygı gösterme ve
iç işlerine karışmama esasına dayanıyordu.
Önemi:
1-Türkiye Yunan sınırını güvence altına aldı.
2-Türkiye bölgede lider konumunda olduğunu gösterdi.
3-Türkiye uluslararası barışa katkıda bulunmak istediğini
gösterdi.
4-Montrö Antlaşması için Türkiye taraftar buldu.
Not: Balkan Antantı II. Dünya Savaşının başlaması ile
dağıldı.
G-MONTRÖ SÖZLEŞMESİ (20 TEMMUZ 1936)
Türkiye Lozan’da Boğazlar ile ilgili hükümleri, güvenlik
konusunda Milletler Cemiyetinin etkili olacağı ve
Avrupa’da silahsızlanmanın gerçekleşeceği ümidi ile,
kabul etmiştir.
1933 yılından itibaren Almanya ve İtalya’nın hızlı bir şekilde
silahlanması ve MC’ni bu duruma bir çare bulamaması
Türkiye’yi Boğazların güvenliği konusunda endişelendirdi.
Lozan Antlaşmasının Türkiye’yi Boğazlar konusunda kısıtlayan
hükümlerinin kaldırılması için Türkiye 10 Nisan 1936’da
Lozan’ı
imzalayan
devletlere
birer
nota
gönderdi.
45
Antlaşmaların hiçe sayıldığı ve devletlerin dost arayışı içinde
olduğu bir dönemde Türkiye’nin istekleri olumlu karşılandı ve
Boğazların Statüsü İsviçre’nin Montrö kentinde tekrar
görüşüldü.
Montrö Sözleşmesinin İçeriği:
1-Boğazlar komisyonu kaldırılarak görevleri Türk devletine
devredildi.
2-Boğazlara Türkiye’nin asker sokması kabul e-dildi.
3-Ticaret gemilerinin Boğazlardan serbest geçişi kabul edildi.
4-Savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine sınırlama getirildi.
5-Savaş zamanında Türkiye’ye Boğazları kapatma hakkı
tanındı.
Önemi:
1-Misak-ı Milli yönünde önemli bir adım atıldı.
2-Türkiye’nin uluslararası güç dengesinde önemi arttı.
3-SSCB kendisini Kara Deniz’de güvende hissetti.
4-Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki durumu güçlendi.
Açıklamalar:
1-İtalya sözleşmeyi daha sonra imzaladı. (İtalya Habeşistan’a
saldırdığı zaman MC’de olan Türkiye de İtalya’nın bu davranışını kınamak zorunda kalmıştı.)
2-İngiltere Türkiye’nin Doğu Ak Deniz’de güçlü olmasını
istiyordu.
3-SSCB Lozan’ın oluşturduğu Boğazlar rejimini beyenmiyordu.
4-Japonya II. Dünya Savaşından sonra görüşmeden çekildi.
H-SADABAT PAKTI (9 TEMMUZ 1937)
Sebebi:
İtalya’nın Akdeniz Havzası ve Ortadoğu’ya yönelik saldırgan
tutumu.
Katılan Devletler:
Türkiye, İran, Afganistan ve Irak
Önemi:
1-Türkiye İran ve Irak sınırını güvence altına aldı.
2-İtalya’ya karşı Balkanlar’da önemli bir caydırıcılık rolü
üstlenmiş olan Türkiye Sadabat Paktı ile de tavrını devam
ettirerek dünya barışına katkıda bulunma istediğini
göstermiştir.
3-Türkiye bölgede öncü durumda olduğunu göstermiştir.
NOT: II. Dünya Savaşı başlayınca pakt dağılmıştır.
I- HATAY SORUNU
Fransa, 1936 yılında Hatay’dan çekilerek, bölgeyi Suriye’ye
bırakmak isteyince; bu durumun Ankara Antlaşmasına
uymadığını ileri süren Türkiye MC-ye baş vurdu.
II. Dünya Savaşı’nın belirtileri oluştuğundan dolayı Fransa
Hatay meselesinde Türkiye’yi pek uğraştırmadı.
3 Temmuz 1938’de Hatay meselesi çözümlendi. Bu çözüm
doğrultusunda; 5 Temmuz 1938’de Türk askeri Hatay’a girdi. 2
Eylül 1938’de Hatay Meclisi açıldı. Tayfur Sökmen devlet
başkanı, Abdurrah-man Melek başbakan oldu.
Hatay Meclisi’nin verdiği kararla Hatay 29 Haziran
1939’da Türkiye’ye katıldı.
Önemi:
1-Misak-ı Milli yönünde son adım atıldı.
2-Güney sınırı son halini aldı.
3-Mustafa Kemal II. Dünya Savaşı öncesi gelişmelerini
Türkiye’nin lehine kullanarak dahiyane bir siyaset izlediğini
gösterdi.
NOT: Hatay Türkiye’ye katılan son toprak parçasıdır.
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ VE
ATATÜRK İLKELERİ
Atatürkçülük: Türk Milletini tam bağımsız yapmak ve Türk
kültürünü çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak amacı ile
yapılmış, Temelleri Atatürk tarafından belirlenen devlet, fikir
ve ekonomik hayata ait gerçekçi düşünce ve ilkelere denir.
ATATÜRKÇÜLÜĞÜN NİTELİKLERİ:
1.Atatürkçülük Türk Milletinin ihtiyaçlarından doğmuştur.
2.Atatürkçülüğün temelinde milli kültürümüz ve evrensel
değerler (Milli Egemenlik, demokrasi, laiklik, insan sevgisi,
eşitlik … vb) vardır.
3.Atatürkçülük akla ve bilime dayanır.
4.Atatürkçülük bir bütündür.
5.Atatürkçülük, yabancı siyasi akımlardan ve ideolojilerden
uzak, milli bir düşüncedir.
2. ATATÜRK İLKELERİNİN AMACI
Atatürk ilkeleri, Atatürkçü düşünce sistemini kurmak ve
geliştirmek amacıyla ortaya konulmuştur. Bu da devletin
idealine bağlıdır. İlkelerin amacı aklın ve bilimin
öncülüğünde Türk milletini medeni ulusların seviyesine
çıkarmaktır.
3.ATATÜRK İLKELERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
1)Atatürk ilkelerinin ortak amacı: Türk ulusunu çağdaş
uygarlık düzeyinin üstüne çıkararak mutlu ve onurlu biçimde
yaşatmaktır.
2)Atatürk ilkeleri Türk toplumunun ihtiyaçlarından
doğmuştur.
3)Atatürk İlkeleri birbirini tamamlayan, bir diğerinin
etkilerini sağlamlaştıran ve uygulamada biri diğerini
gerektiren bir bütündür.
4)Atatürk ilkeleri, sürekli yenileşmeyi ve çağdaşlaşmayı
temel alan dinamik bir yapıya sahiptir; durağan değildir.
5)Atatürk
ilkelerinin
tamamı
Türk
toplumunu
çağdaşlaştırmayı amaçlar
6)Atatürk ilkeleri, akla ve bilimsel gerçeklere dayanır.
4.
ATATÜRK
İLKE
VE
İNKILÂPLARININ
DAYANDIĞI TEMEL ESASLAR
-Milli tarih bilinci
-Vatan ve millet sevgisi
-Milli dil bilinci
-Bağımsızlık ve özgürlük
-Milli egemenlik
-Milli kültürün gelişmesi
-Çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkma fikri
-Türk milletine inanmak ve güvenmek
-Milli birlik ve beraberlik
-Ordu, okul ve dinin politika dışında tutulması
NOT:1935
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
yılında toplanan Cumhuriyet Halk Partisi
46
kurultayında kabul edilen -Altı Atatürk İlkesi- 1924
Anayasasına 5 Şubat 1937de yapılan değişiklikle girmiştir.
ATATÜRK İLKELERİ
ATATÜRK’ÜN TEMEL İLKELERİ
1. CUMHURİYETÇİLİK
Cumhuriyet; devleti yönetme (egemenlik) hakkının millete ait
olduğu ve milletin de bu hakkını belirli bir süre için seçtiği
temsilciler aracılığıyla kullandığı yönetim şeklidir.
Cumhuriyetçilik ise devlet rejimi olarak cumhuriyeti
benimsemek ve korumaktır.
CUMHURİYETÇİLİK İLKESİNİN ÖZELLİKLERİ
1.Cumhuriyette temel ilke seçimdir.
2.Cumhuriyet rejiminde egemenlik kayıtsız şartsız millete
aittir.
3.Cumhuriyetçilik, anayasamızda, -Değiştirilemez ve
değiştirilmesi teklif edilemez.- şeklinde birinci madde olarak
yer almıştır.
4.Cumhuriyet rejimi, demokratik ve insan haklarına saygılı
bir devlet şeklidir.
5.Türk milletinin tabiatına ve adetlerine en uygun yönetim
şeklidir.
ATATÜRK
MİLLİYETÇİLİĞİNİN
BAŞLICA
NİTELİKLERİ
1.Akılcı, çağdaş, medeni, ileriye dönük, demokratik, yüceltici,
insani ve barışçıdır.
2.Dini, mezhebi, soyu, dili ne olursa olsun kendini Türk
hisseden herkesi Türk olarak kabul eder.
3.Ayırıcı değil, birleştiricidir. inanç özgürlüğüne saygılıdır.
4.Türk milletinin manevi değerlerine (dil, tarih, kültür) sahip
çıkmayı öngörür.
5.Türk milletinin refahını, zenginliğini, mutluluğunu
artırmayı ve varlığını yükseltmeyi amaçlar.
MİLLİYETÇİLİK
İLKESİ
DOĞRULTUSUNDA
YAPILAN
İNKILÂPLAR
1-Milli bir Türk devletinin kurulması
2.TBMM’nin açılması
3.İzmir’de Milli İktisat Kongresi’nin toplanması
4.Kapitülasyonların kaldırılması
5.Kabotaj Kanunu’nun çıkarılması
6.Türk Tarih Kurumu’nun kurulması
7.Türk Dil Kurumu’nun kurulması
CUMHURİYETÇİLİK İLKESİ
YAPILAN İNKILÂPLAR
DOĞRULTUSUNDA
1.TBMM’nin açılması
8.Yabancı okulların ayrıcalıklarının kaldırılarak Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlanması
2.1921 ve 1924 Anayasalarının yapılması
9.Yabancı okullarda Türkçe, tarih ve coğrafya derslerinin
Türk öğretmenler tarafından ve Türkçe okutulması
3.Saltanatın kaldırılması
10.Yabancı işletmelerin satın alınması
4.Cumhuriyetin ilan edilmesi
11.Türk Parasını Koruma Kanunu’nun çıkarılması
5.Siyasal partilerin kurulması
12.Reji idaresinin (tütün tekeli) yabancılardan satın alınması
6.Ordunun siyasetten ayrılması
13.Yerli tüccarın yabancı tüccarlara karşı korunması için
gümrük vergilerinin yükseltilmesi
7.Kadınlara
seçme
ve
seçilme
haklarının
verilmesi
CUMHURİYETİN TÜRK TOPLUMUNA SAĞLADIĞI
FAYDALAR
1.Cumhuriyet, bütün vatandaşların devlet yönetimine eşit
şekilde katılmasını sağlamıştır.
2.Türk toplumunun gelişmesini ve çağdaşlaşmasını
sağlamıştır.
3.Demokrasinin
kurulmasına
ortam
hazırlamıştır.
ANAHTAR SÖZCÜKLER
* Ulusal (milli) egemenlik
* Ulusal irade
* Seçim
* Çok partili rejim
* Seçme ve seçilme hakkı
2. MİLLİYETÇİLİK
Kişilerin, ait olduğu milletin varlığını sürdürmesi ve
yüceltmesi için diğer bireylerle birlikte çalışmasına, bu
çalışma bilincinin diğer kuşaklara da aktarılmasına
Milliyetçilik
denir.
Bu tanıma göre, milliyetçiliğin en önemli unsuru millet
olmaktır.
Atatürk’e göre bir insan topluluğunun millet sayılabilmesi
için ; Zengin bir hatıra mirasına, birlikte yaşamak hususunda
samimi olmaya, sahip olunan mirası korumanın ortak amaç
olmasına, sevinçte ve üzüntüde beraber olmaya ihtiyaç vardır.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
MİLLİYETÇİLİĞİN TÜRK TOPLUMUNA SAĞLADIĞI
FAYDALAR
1.Kurtuluş Savaşımızın kazanılmasını sağlamıştır.
2.Milletimizin iç ve dış tehditler karşısında bütünleşmesini
sağlamıştır.
3.Türk toplumunu din, mezhep, ırk ve sınıf kavgalarından
korumuş, milli birlik ve beraberliğimizi güçlendirmiştir.
ANAHTAR SÖZCÜKLER
* Ulusal (milli) benlik
* Ulusal (milli) bilinç
* Ulusal (milli) bağımsızlık
* Ortak dil
* Ortak kader
* Din ve ırk birliği şart değildir
* Ümmet anlayışı yoktur
3. HALKÇILIK
Halk; bir ülkede yaşayan ve yaşadığı ülkeyi vatan bilen,
çeşitli meslek ve çalışma gruplarının oluşturduğu insan
topluluğudur.
Halkçılık, yönetimde, siyasette, kalkınmada, gelirin
dağılımında, devlet ve ulus olanaklarının kullanılmasında halk
yararının gözetilmesini amaçlar.
Bu amaç doğrultusunda devleti, önlemler almak, yasalar
çıkarmak, düzenlemeler yapmak, engelleri ortadan
kaldırmakla görevli kılar. Halkçılık ilkesine göre devlet
47
karşısında bütün vatandaşlar aynı hak ve ödevlere
sahiptir.
Not:Halkçılık, hem cumhuriyetçilik hem de milliyetçilik
ilkelerinin doğal sonucudur.
HALKÇILIK İLKESİNİN ÖZELLİKLERİ
1.Atatürk-ün Cumhuriyetçilik ve Milliyetçilik ilkeleriyle
doğrudan ilgilidir.
2.Halkın kendi kendini yönetmesini öngörür.
3.Kanunlar önünde eşitliği savunur.
4.Bütünleyici ilkelerden milli egemenlikle doğrudan ilgilidir.
5.Halkçılıkta hiçbir toplumsal grubun ve zümrenin ayrıcalığı
yoktur.
6.Halkçılık sınıf mücadelesini reddeder ve sosyal
dayanışmayı öngörür.
HALKÇILIK İLKESİ DOĞRULTUSUNDA YAPILAN
İNKILÂPLAR
1.Cumhuriyetin ilanıyla egemenliğin doğrudan halka
verilmesi
2.Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilerek siyasal alanda
kadın-erkek eşitliğinin sağlanması
göre değil, akılcı ve bilimsel yollarla giderilmeye çalışılmıştır.
3.Laiklik kişilere din, vicdan (inanç) ve ibadet özgürlüğü
sağlamıştır.
4.Laiklik ilkesine göre; devlet gerçek bir kişi olmadığından resmi
bir dini yoktur.
5.Laiklikte devletin belli bir dine üstünlük tanıması, onun
kurallarını devlet gücüyle benimsetmeye ve uygulatmaya
çalışması
yoktur.
6.Herkes din ve mezhep ayrımı gözetilmeksizin kanun önünde
eşittir.
7.Laiklik
ilkesi
Türk
toplumunun
batılılaşmasına
çağdaşlaşmasına ortam hazırlamıştır.
8.Atatürk laiklik ilkesiyle, dini faaliyetlerin çıkar amacıyla
kullanılmasının önlenmesini, bilimsel esasların ve ileri
teknolojinin yaygın bir şekilde kullanılmasını sağlamayı
amaçlamıştır.
LAİKLİK
İLKESİ
İNKILÂPLAR
1.Saltanatın kaldırılması
DOĞRULTUSUNDA
YAPILAN
2.Halifeliğin kaldırılması
kanunlar
3.Şer’iyye ve Evkaf Vekaleti’nin (bakanlığının) kaldırılarak
yerine Diyanet İşleri Başkanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün kurulması
4.Azınlıkların Türk vatandaşı kabul edilerek ayrıcalıklarının
sona erdirilmesi ve toplumda eşitliğin sağlanması
4.Eğitim - öğretimin birleştirilmesi ve medreselerin kapatılması
(Tevhid-i Tedrisat K)
5.Medeni Kanun’un kabul edilmesiyle sosyal ve ekonomik
alanlarda kadın-erkek eşitliğinin sağlanması
5.Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması
3.Hukuk birliğinin sağlanmasıyla
karşısında eşit olmasının sağlanması
herkesin
6.Devlet gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturan aşar
vergisinin halk yararı gözetilerek kaldırılması
7.Sosyal devlet niteliğinin benimsenmesi
8.Soyadı Kanunu’nun yanı sıra çıkarılan bir kanunla -ağa,
hacı, hoca, hafız, molla, bey- gibi ayrıcalık belirten eski
unvanların kaldırılması
6.İbadet yerlerinin dışında dinsel kıyafet, sembol ve işaretlerle
dolaşılmasının yasaklanması
7.Yabancı okullarda ders kitaplarındaki dinsel sembol ve
işaretlerin kaldırılması
8.Ekonomi, hukuk, eğitim ve sosyal yaşam gibi her alanda
dinden kaynaklanan uygulamalara son verilmesi
9.Medeni Kanun’un kabul edilmesi
9.Okuma yazma seferberliğinin başlatılması
10.1928-de anayasadan -Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dini
İslam’dır.- maddesinin çıkarılması
HALKÇILIĞIN TÜRK TOPLUMUNA SAĞLADIĞI
FAYDALAR
1.Halkçılıkla milli egemenlik tam olarak gerçekleşmiş ve
demokrasinin yerleşmesine katkıda bulunulmuştur.
2.Toplumda barış ortamı kurulmuştur.
3.Bu ilke ile Türk toplumu yönetime katılma, kanunlar önünde
eşit olma ve devletin imkânların eşit olarak faydalanma olanağına
kavuşmuştur.
4.Halkçılık, kalkınmayı hızlandırmış, zayıf bir ekonomik
mirastan bugünkü Türkiye’yi çıkarmıştır.
11.1937de laiklik ilkesinin anayasaya girmesi
ANAHTAR SÖZCÜKLER




Eşitlik
Ayrılıkların kaldırılması
Dayanışma
Topluma hizmet
LAİKLİK
İLKESİNİN
TÜRK
TOPLUMUNA
SAĞLADIĞI FAYDALAR
1.Bu ilke ile din ve mezhep farklılıkları ortadan kaldırılarak
toplumsal alanda kaynaşma sağlanmıştır.
2.Türkiye’de hukuk birliğinin sağlanmasında etkili olmuştur.
3.Toplum hayatında dine, inanca ve insana saygı ve hoşgörü
gelişmiştir.
4.Laiklik ilkesi sayesinde yabancı devletlerin azınlıkları
bahane ederek içişlerimize karışması engellenmiştir.
5.Türkiye-nin çağdaşlaşması hızlanmıştır.
6.Din ve vicdan hürriyeti sağlanmıştır.
7.Laikliğin kabul edilmesiyle Türkiye-de akla, bilime,
gerçeğe ve özgürlüğe dayanan bir toplum ve devlet sistemi
kurulmuştur.
ANAHTAR SÖZCÜKLER
4. LAİKLİK
Laiklik, devlet düzeninin ve hukuk kurallarının dine göre değil,
akla ve bilime dayandırılmasıdır. Ayrıca; insanların, dini inancına
ve vicdan hürriyetine karışılmaması, herkesin din ve inancının
gereklerini serbestçe yerine getirebilmesi olarak da
tanımlanabilmektedir.
LAİKLİK İLKESİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
1.Din
ile
devlet
işleri
birbirinden
ayrılmıştır.
2.Laik bir devlette yönetim, toplumun ihtiyaçları din kurallarına
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ



Din ve devlet işlerini ayrılması
Akılcılık ve bilimsellik
Din ve vicdan özgürlüğü
5. DEVLETÇİLİK
Toplum halinde yaşayan insanların, aralarında belirli bir
düzen kurmak ve bu düzeni sürdürmek için oluşturdukları
48
siyasi teşkilata DEVLET denir. Devletin varlığının temel
nedeni, insanlar arasında düzeni sağlamaktır.
Devletçilik; devletin gerekli gördüğü ekonomik, sosyal ve
kültürel alanlara müdahale etmesi, Milletin gelişmesi ve
yücelmesi için çalışmalar yapmasıdır.
DEVLETÇİLİK İLKESİNİN ÖZELLİKLERİ
1.Devletçilik
halkçılığın
zorunlu
bir
sonucudur.
2.Devletçilik, güçlü ve çağdaş bir devlet meydana getirmeyi
amaçlar.
3.Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk milletinin ve devletinin
durumundan dolayı zorunlu olarak ekonomide devletçilik
ilkesi uygulanmıştır.
4.Atatürk-e göre devletçilik özel teşebbüs hürriyetinin ve
piyasa ekonomisinin reddedilmesi değildir.
5.Devletçilik, planlı ekonomiyi gerekli hale getirmiştir.
DEVLETÇİLİK
İLKESİ
YAPILAN İNKILÂPLAR
DOĞRULTUSUNDA
1.Beş yıllık kalkınma planları yapılması ve bu planlar
doğrultusunda dokuma, maden, selüloz, seramik ve kimya
sanayisinde fabrika ve işletmeler kurulması
2.Sanayi yatırımlarını desteklemek için Sümerbank ve
Etibank’ın kurulması
3.Devlet bankalarının kurulması
4.Faiz oranlarının devlet tarafından belirlenmesi
5.Temel tüketim mallarının fiyatlarının devlet tarafından
belirlenmesi
6. İNKILÂPÇILIK
İnkılâp; Halk hareketiyle, mevcut düzenin yıkılması ve yerine
yeni bir düzenin kurulmasıdır. İnkılâp, bir devletin dayandığı
temel ilkelerin ve toplum düzeninin hızla ve ileriye dönük bir
şekilde değiştirilmesidir.
İnkılâpçılık, Batılılaşma ve çağdaşlaşma yolunda daima
ileriye, çağdaş uygarlığa yönelmektir. İnkılâpçılık, sadece
inkılâpları savunmayı değil, inkılâpları geliştirmeyi, çağdaş
hayatın gereklerine uydurmayı da içine alır.
Atatürk, inkılâpçılık ilkesiyle diğer ilkelerin de canlı
kalmasını ve devamını sağlamış, Atatürkçülüğün durağan bir
düşünce
olmasını
engellemiştir.
İNKILAPÇILIK İLKESİNİN TÜRK TOPLUMUNA
SAĞLADIĞI FAYDALAR
1.Türk toplumuna her yönden gelişme ve ilerleme yolunu
açılmıştır.
2.Kişisel egemenliğe son verilerek millet egemenliği
kurulmuştur.
3.Türk Devleti, yeni kurumları ile çağdaş ve dinamik bir
yapıya kavuşturulmuştur.
ANAHTAR SÖZCÜKLER
* Devrim
* İnkılâp
* Çağdaşlaşma
* Değişim
* Yenilik
* Dinamik yapı
6.Eğitim, sağlık, kültür ve sanat alanlarında halkın
gereksinimlerini karşılayabilmek için yatırımlar yapılması
7.Merkez Bankası’nın kurulması
ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİNDE DEVLETİN
BAŞLICA GÖREVLERİ
1.Adalet ve güvenliği sağlayarak vatandaşlarının haklarını garanti
altına almak
2.Dış siyaset ve diğer uluslarla olan ilişkileri iyi yöneterek
milletin bağımsızlık ve egemenliğini korumak
3.Ekonomik alanlarda özel teşebbüs ile devlet arasındaki ilişkileri
dengeli olarak yürütmek
4.Bayındırlık, eğitim, sağlık, sosyal yardım, sanat ve ticaret
işleriyle ilgilenmek
DEVLETÇİLİK İLKESİNİN TÜRK TOPLUMUNA
SAĞLADIĞI FAYDALAR
1.Türkiye-de ilk defa planlı ekonomiye geçilmiştir.
2.Devlet eliyle önemli yatırımlar gerçekleştirilmiştir.
3.Teknik eleman eksikliği giderilmiştir.
4.Ekonomik kalkınmada
bölgeler arası farklılıklar
giderilmiştir.
5.Türk çiftçisine ürünlerini en iyi şekilde değerlendirme
fırsatı sağlanmıştır.
ANAHTAR SÖZCÜKLER






Ekonomi
Karma ekonomi modeli
Yatırım
KİT. (Kamu İktisadi Teşebbüsleri)
Kamulaştırma
Bankalar
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
BÜTÜNLEYİCİ İLKELER
1. MİLLİ EGEMENLİK; Milli egemenlik, milletin kendi
kendini idare etmesi ve kendisini yönetecek kişileri
seçmesidir. Demokratik rejimin bir sonucu olarak
egemenliğin kaynağı millettir. Milli egemenlik,
Cumhuriyetçiliğin bütünleyicisidir.
2. MİLLİ BAĞIMSIZLIK;Milli egemenlik, içeride
millet hâkimiyetini ifade ederken, milli bağımsızlık da
dünya ulusları arasında hür bir şekilde yaşamayı gerektirir.
Bağımsızlık, -başka bir devlete veya milletlerarası bir
müesseseye bağlı bulunmamak- demektir. Atatürk, Türk
milletinin bağımsızlığına büyük değer vermiştir. -Ya
İstiklal, Ya Ölüm- sözü bunun en güzel örneğidir.
3. MİLLİ BİRLİK VE BERABERLİK, ÜLKE
BÜTÜNLÜĞÜ; Milli birlik ve beraberlik, milletçe birliği,
bir arada yaşamayı ifade eder. Böylece milletin sevgi ve
saygı ile birbirine bağlanmasını, ortak ideallere yönelik
olarak varlığını devam ettirmesini sağlar. Milli birlik ve
beraberlik aynı zamanda ülke bütünlüğünün korunmasını
gerektirir.
Bu
ilke
Milliyetçilik
ilkesinin
bütünleyicisidir.
4. YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ
-Yurtta Barış, Dünyada Barış- ilkesi bir taraftan yurt içinde
huzur ve güven içinde yaşamayı amaçlarken, diğer taraftan
da milletler arası barış ve güvenliği hedeflemiştir.
Milletler Cemiyeti-ne giriş bu ilke doğrultusunda
yapılmıştır.
49
5. AKILCILIK VE BİLİMSELLİK
Türk inkılâbının temel özelliği akla ve bilime
dayanmasıdır. -Akılcılık- gerçeği arayıp bulmaya yarayan
yoldur. -Bilimsellik- ise, devlet ve toplum hayatında
bilime yer verme, bilimi değerlendirmedir. Olaylara
bilimsel
gözle
bakılmalı,
bilimsel
yöntemlerle
incelenmelidir. Böylece hurafeler ve ön yargılar yerine
aklın hâkimiyeti gerçekleşecektir. Akılcılık ve bilimsellik
sürekli gelişme ve ilerlemeyi sağladığından daha çok
inkılâpçılık
ilkesini
bütünler.
Akılcılık ve bilimsellik, Atatürk-ün davranışlarının
belirleyicisi olmuştur. İnkılâp hareketleri de bu çerçeve
içinde gerçekleşmiştir. Böylece hukuk, eğitim, toplumsal
ve ekonomik hayatın düzenlenmesinde akıl ve bilim asıl
rehber
olarak
kabul
edilmiştir.
Ülkemizde gerçekleşen inkılâpların, bir kısmı çağdaşlaşma
ve batılılaşmadan doğan inkılâplardır. Din ve devlet
işlerinin ayrılması, medreselerin, tekke ve zaviyelerin
kapatılması, yeni hukuk
sisteminin kabulü, şapka inkılâbı ve harf inkılâbının
yapılması, Miladi Takvimin kabul edilmesi ve hafta
tatilinin pazar gününe alınması, batı kıyafetinin
benimsenmesi,
Soyadı
Kanunu-nun
çıkarılması
Batılılaşma ve çağdaşlaşmaya yönelik olarak yapılmıştır.
7. İNSAN VE İNSANLIK SEVGİSİ
Türk inkılâbının bir özelliği de insana ve insanlık sevgisine
değer vermesidir. Toplumun temelini oluşturan insan,
gerçek değerlerin sahibidir. Türk inkılâbı da dayandığı
temel ilkelerle hümanist bir karaktere sahiptir.
6. ÇAĞDAŞLIK VE BATILILAŞMA
İLKELER
ÖZELLİKLERİ
CUMHURİYETÇİLİK
MİLLİYETÇİLİK
HALKÇILIK
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
* Halkın, seçtiği temsilciler aracılığı ile kendini
yönetmesidir.
* Yeni Türk devletinin değişmez yönetim
biçimi olarak kabul edildiği için temel ilkelerin
başına konulmuştur.
* Atatürk’e göre Türk ulusunun tabiatına ve
adetlerine en uygun yönetim cumhuriyettir.
* Hükümet ile halk arasında ayrılık
bırakmamıştır.
* Fransız İhtilali’nden sonra Milliyetçilik
bağımsızlık mücadelesinin kaynağı olmuştur.
* Türk toplumunu oluşturan bireylerin birlikte
yaşama ve ülkeyi kalkındırma arzusunu ifade
eder.
* Ulusal (milli) mücadelemizde ilk
uygulamaya konulan ilkedir.
* Din birliğine değil, birlikte yaşama arzusuna
dayanır. Bu nedenle laiktir.
* Türk ırkının üstünlüğüne değil, ulusların
eşitliği temeline dayanır. Bu nedenle ırkçı
değildir.
* Yayılmacı (fetihçi) değildir; ancak ulusal
bağımsızlığı temel alır.
* Toplumu oluşturan bireyler arasındaki
ayrıcalıkların ortadan kaldırılmasıdır.
* Halk arasında din, dil, ırk farklılığı
olmaksızın herkesin kanun önünde eşit
ANAHTAR BİLGİLER
* Ulusal (milli) egemenlik
* Ulusal irade
* Seçim
* Çok partili rejim
* Seçme ve seçilme hakkı
* Ulusal (milli) benlik
* Ulusal (milli) bilinç
* Ulusal (milli) bağımsızlık
* Ortak dil
* Ortak kader
* Din ve ırk birliği şart değildir
* Ümmet anlayışı yoktur
* Eşitlik
50
olmasıdır.
* Halkçılık her türlü sınıf farklılığını reddeder.
* İç barışı ve sosyal adaleti sağlamayı
amaçlar.
* Cumhuriyet, halk ın egemenliğine dayalıdır.
Millet (ulus) ise halk ın bilinçlendirilmesi ile
ortaya çıkar. Bu nedenle Cumhuriyetçilik ve
Milliyetçilik ilkelerinin zorunlu sonucu olarak
Halkçılık doğmuştur.
DEVLETÇİLİK
LAİKLİK
İNKILÂPÇILIK
(DEVRİMCİLİK)
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
* Devletin ekonomik kalkınmayı sağlamak
için yaptığı bütün müdahaleler bu ilke ile
ilgilidir.
* Ekonomideki devletçilik, özel girişimlerin
gerçekleştiremeyeceği ekonomik atılımları
devletin kendi imkânlarıyla yapmasıdır.
* Devletçilikte özel girişim (liberal ekonomi)
engellenmez; ancak devlet ekonomiye
müdahale etmeyi (sosyalist ekonomi)
görevleri ve hakları arasında görür. Bu,
liberal ve sosyalist ekonomik sistemlerin
olumlu yönlerini alarak, ikisinin karışımı ile
ortaya çıkarılmış karma ekonomik sistemdir
ve yeni Türk devleti bu sistemi uygulamaya
koymuştur.
* Bu ilke Türkiye’de zorunluluk sonucu kabul
edilmiştir.
* Devlet düzenini ve hukuk kurallarının dine
dayandırılmamasıdır.
* Kişilerin din ve vicdan özgürlüklerinin
sağlanmasıdır.
* Bütün kurumlarda bilimsel esasların ve ileri
teknolojinin kullanılmasını amaçlar.
* Dinin çıkarcı kimseler tarafından sömürü
aracı olarak kullanılmasının engellenmesini
amaçlar.
* Toplumun eskiyen düzeninin yerine yeni ve
çağdaş bir düzen getirilmesidir. Bu yeni ve
çağdaş düzen köklü değişiklikler yapılarak
gerçekleşir.
* Atatürk İnkılâpçılığı, kendi kendini yenileyen
(değişen şartlara göre kendini yenileyen
hareketli) bir yapıya sahiptir.
* Amaç bir taraftan devleti güçlendirmek ve
korumak, diğer taraftan da uygar dünyanın
gidişine ayak uydurmaktır.
* Ayrılıkların kaldırılması
* Dayanışma
* Topluma hizmet
* Ekonomi
* Karma ekonomi modeli
* Yatırım
* KİT. (Kamu İkt. Teşebbüsl.)
* Kamulaştırma
* Bankalar
* Din ve devlet işlerini ayrılması
* Akılcılık ve bilimsellik
* Din ve vicdan özgürlüğü
* Devrim
* İnkılâp
* Çağdaşlaşma
* Değişim
* Yenilik
* Dinamik yapı
51
İLKELER
Cumhuriyetçilik
Milliyetçilik
Halkçılık
Devletçilik
Laiklik
İnkılâpçılık
(Devrimcilik)
İLKELERLE İLGİLİ UYGULAMALAR (İNKILAPLAR)
** TBMM’nin açılması
** Saltanatın kaldırılması
** Cumhuriyet’in İlanı
** Halifeliğin kaldırılması
** 1921 ve 1924 Anayasalarının kabulü
** Çok partili rejim denemeleri
** Kadınlara seçme ve seçilme haklarının verilmesi
** TBMM’nin açılması
** İstiklal Marşı’nın kabulü
** Saltanatın kaldırılması
** Cumhuriyetin ilanı
** Tevhid-i Tedrisat Kanunu
** Halifeliğin kaldırılması
** Türk Medeni Kanunu
** Kabotaj Kanunu’nun çıkarılması
** Yabancı işletmelerin satın alınması ve ulusallaştırılması
** Türk Tarih Kurumu’nun açılması
** Türk Dil Kurumu’nun açılması
** Aşar vergisinin kaldırılması
** Kıyafet devrimi
** Tekke ve zaviyelerin kapatılması
** Türk Medeni Kanunu
** Harf inkılâbı
** Toprak reformu ile ilgili kanunun çıkarılması
** Soyadı Kanunu
** Kadınlara seçme ve seçilme haklarının verilmesi
** Aşar vergisinin kaldırılması
** Tarım alanındaki destekleyici çalışmalar
** Yabancı işletmelerin satın alınması ve ulusallaştırılması
** Devletçe demiryollarının yapılması
** Devletin banka kurması
** Devletin bankaları ve kredi kooperatiflerini denetimine alması
** I. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın hazırlanması
** KİT’lerin kurulması
** Kamulaştırma çalışmaları
** Saltanatın kaldırılması
** Halifeliğin kaldırılması
** Şeriye ve Evkaf Vekâleti’nin kaldırılması
** Tevhid-i Tedrisat Kanunu
** Medreselerin kapatılması
** Maarif Teşkilatı Hakkındaki Kanun’un çıkarılması
** Tekke ve zaviyelerin kapatılması
** Kıyafet devrimi
** Türk Medeni Kanunu
** Anayasadan “devletin dini İslam’dır” maddesinin çıkarılması
** Laiklik ilkesinin anayasada yer alması
** Yukarıda adı geçen bütün yenilikler ve uygulamalar (inkılâplar), İnkılâpçılık ilkesi ile
ilgilidir.
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
52
Tarih Öğretmeni Davut GÜNEŞ
Download