TBMM B: 30 10 . 12 . 2010 O: 11 Ama değerli arkadaşlar, yargının sorunları içerisinde bir de yargı çalışanları var. Gerçi, bugün, Sayın Mevlüt Aslanoğlu, kısaca ondan bahsetti ama ben gecenin bu saatinde olmasına rağmen yargı çalışanlarının Türkiye’de yaşadığı sorunlardan -ki Sayın Adalet Bakanı ve Hükûmet maalesef gördüğüm kadarıyla bu konuyla yeterince ilgilenmiyor- biraz bahsetmek istiyorum, biraz daha somuta indirgeyerek konuyu burada dile getirmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, gerçi “yargı çalışanları” deyince de hâkim ve savcılar anlaşılıyor yani onun dışında on binlerce personel var; Adalet Bakanlığının gerek merkez gerek taşra teşkilatlarında gerekse ceza ve tevkif evlerinde, tutukevlerinde çalışan çok sayıda personeli var. Bu insanlar benim gördüğüm kadarıyla… Burada çok sayıda hukukçu arkadaşımız var, Komisyonda beraber görev yapıyoruz, onun dışında diğer komisyonlarda da var. Vatandaş olarak adliyeye gittiğimizde şunu mutlaka görüyorsunuzdur. Diğer kurumlarda çalışan personelin de mutlaka emeğinin hakkını verdiğini yani aldıkları görevin hakkını verdiklerini düşünüyorum ama ben şunu hep söylemişimdir: Adliye çalışanları, adalet personeli, çalışanları, değerli arkadaşlar, gerçekten görevlerini, aldıkları ücretleri analarının ak sütü gibi hak eden çalışanlar. Yani onların içerisinde bilgisayarın başında fal bakan kimse göremezsiniz, birbirleriyle sohbet eden çok insan göremezsiniz. Kâtipler, mübaşirler, hizmetliler, adli tıp elemanları, her biri gerçekten ya duruşmadadırlar ya karar yazarlar ya ara kararlarla ilgili olarak o metinleri yerine getirirler ama çok yoğun bir çalışma gayretindedirler, sorunları söz konusu olduğunda da genelde hep ötelenirler. Nedir bu sorunlar? Bakın, şimdi, adliye çalışanları, Adalet Bakanlığı çalışanları ki bunların içerisinde sadece adliyede çalışanlar yok, az önce söyledim yani cezaevinde çalışanlar da var, tutukevlerinde çalışanlar da var, fazla mesai yapıyorlar yani yasaya göre aylık elli saati geçmemek kaydıyla fazla mesai ücreti veriliyor kendilerine. Orada da bir ayrımcılık var. Başbakanlık ve Maliye Bakanlığındaki personelin fazla mesai ücretleri saat başına 5 katıyla çarpılıyor fakat adliyede çalışan personelinki 3 katıyla çarpılıyor. Yani ben baktığımda, yanılmıyorsam, son rakamlara göre, elli saat, yaklaşık 1 küsur lira diyelim, 3’le çarpıldığında, aldıkları yaklaşık 150 ile 200 lira arasında bir meblağ oluyor ama Maliye Bakanlığı ve Başbakanlık çalışanları 5 katıyla, çok daha fazla alıyor. Öncelikle, bu sorunun mutlaka giderilmesi lazım. Yani Sayın Bakan bu saatte bunları not alır mı bilmiyorum ama bence not alması gerekir diye düşünüyorum. Bundan kimler faydalanamıyor? Hâkim ve savcılar bu fazla mesai ücretini alamıyorlar artı bir de ceza ve tevkif evlerinde çalışanlar da bu fazla mesai ücretlerini alamıyorlar. Şunu da anlayabilmiş değilim: Cezaevinde çalışan bu personel vardiya usulüyle çalışıyor, onlar niye fazla mesai ücreti almıyor? Bunun da mutlaka bence değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum. Değerli arkadaşlar, bir diğer olay, bu çalışanların nöbetleri var. Adliyede çalışan personelin her biri ama tümü, bunlar, hâkim ve savcılarla beraber nöbet tutarlar. Tuttukları nöbet karşılığında bir ücret almıyorlar ama bir genelgesi var Bakanlığın. Bu genelgeye göre, sekiz saat nöbetin karşılığında bir gün izinli sayılmaları gerekir. O izinle ilgili de maalesef bir işlem yapılmıyor. Bu sorunu da yaşıyorlar bu çalışanlar. Değerli arkadaşlar, bir de -gerçi çözüldü mü çözülmedi mi hâlâ tartışılan- havuz paraları meselesi var. Yani Anayasa Mahkemesi bir karar vermişti -hatırlıyorsunuz- o karar sonrası bu havuz paraları uzun süre ödenmedi. Yani daha önce yatırılan keşif ücretleri veya haciz, icra müdürlüklerine yatırılan… (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı) BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen. – 512 – GÖKHAN-84 549–553