T.B.M.M. B : 23 30 . 1 1 . 2000 O:2 1927 yılı İçtüzüğü, içtüzük tarihimizde en mükemmel bir içtüzük; ama, şu mantık var, şu de­ rinlik var ve bir devrim heyecanı var, büyük bir dönüşme heyecanı var. Bugün, içtüzük alanında, parmak sayısını aşmayacak bir yayın fukaralığı içerisinde bulunan bir Parlamento, partiler grubu veya milletvekilleri olarak -ben dahil- mükemmel bir eser inşa etme ni­ yetinde olabiliriz; ama, o hedefi geliştiremeyiz; çünkü, edebiyattan eserler değil, sanat eserleri doğuyor. O da uygarlığın parçası; ama, hukuk hiçbir zaman doğmaz. Bakın, daha yeni, "Anayasa Mahkemesi Kararları Işığında İçtüzüğün Kritiği" Bu eser, ne hu­ kuk fakültesinin kütüphanesinde var ne Meclisimizin kütüphanesinde var; bu tezi yazan ilgili bilim adamının eseri. Bir israf içerisindeyiz arkadaşlar. Birikimimiz az, bir; iki, yararlanmıyoruz. Zaten fakir olan birikimin yüzde 18'ini dahi kullanamıyoruz. Onun için, zamanları veya aktörleri eleştirmek yerine, bilimsel temele dayanmayan çabaların akim kalacağı yönündeki ilmî hakikati, Yüce Parlamentoya seslenmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, zihniyet sorunlarımız var. Çok önemli... Hukuku yapmak zor; büyük çalış­ ma ister; fakat, uygulamak daha zor. Hukuk, inşa ve tatbik ikilisinden doğar ve hukuka yön veren, hukuka anlam kazandıran, uygulamadır. Uygulamaya da yön veren, insan iradesini motive edecek olan zihniyettir; zihnin, bakışın derin açılarıdır. Bakın, parlamento hukukunda, akademik ve analitik olarak gözlemlediğim zihniyet formatlarından birkaç tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum: Bir "çok kanun yapmalıyız; falanca dö­ nemdeki parlamentoda şu kadar kanun çıktı..." Arkadaşlar, bu konudaki yanlış düşünceyi tashihe davet ediyorum. Kanunları artırdıkça, özgürlükleri kısar, polis devletini inşa edersiniz. (DYP ve FP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Hukuk ile kanun arasındaki bağlantı, ters orantılıdır; kanun ile demokrasi arasındaki bağlantı ters orantılıdır. Bakınız, şu anda yürürlükte olan kanun sayımız, 12 459 değerli arkadaşlar... Mezara gömdüğümüz kanun sayısı, 4 460... Hukuk devleti kriterleri bakımından felaketin, afetin çan ses­ leridir; bundan sonuç çıkarmamız lazım. Felsefenin en önemli kollarından birisi, göstergebilimdir; istatistiği siz rakam olarak değerlendirir, onun ilmî sesine ulaşamazsanız, çözüme ulaşamazsınız. Türkiye'nin ihtiyacı ne: Türkiye'nin ihtiyacı, kanunları sadeleştirme yoluyla, hukuk kurmak ve kod kanunlar çıkarmaktır. Bakın, RTÜK, Basın Kanunu... Olmaz bu. Bir iletişim kodu çıkarıl­ malıdır. Medenî Kanun, Ceza Kanunu bu tüzükle çıkmaz; doğm. Söyleyeceğim; ama, Türkiye'nin şu anda ihtiyacı bu. Üç sene içerisinde 14 defa değiştirilen yasama geleneğimiz var; bir kanun var -merakınızı kamçılıyorum, arayın- üç sene içerisinde 14 defa değiştirilmiş. Kanunlardaki hızlı değişim, yasama organını veya yasama organına deklare eden, yasama organına dayatan bürokratik iradenin, mem­ leket gerçeklerini bilmediğinin açık bir itirafıdır. Çünkü, hukuk kuralı, dayanıklılığı ölçüsünde de, kriter bakımından anlam kazanır, değer kazanır ve bugün, bu açıdan, Türk Parlamentosu bir zihniyet reformuna veya anlayış değişikliğine muhtaçtır. Enver Paşaya söylüyorlardı; Enver Paşa diyordu ki "kanun ihtiyacı..." "Yok kanun, yap kanun..." Meşrutiyet zihniyetinin sloganıdır bu. Ben, Anayasa Komisyonunun bir müzakeresinde "az kanun, artır kanun" demiştim; bundan bu şey çıkmaz; önemli olan, doğru kanunu yapabilmek­ tir. Başka bir şeyimiz ne: Şimdi, bizim öne aldığımız, hız olduğu için -halbuki, hız, aynı zamanda kuralın da en büyük afetidir- süreçleri işletmiyoruz. Komisyon süreçleri, işte, İçtüzüğün falanca -530-