M. Meclisi B : 47 BAŞKAN — Sayın Sükan, süreniz dolmuş­ tur. İkinci hakkınızı istimal edecek misiniz? FARUK SÜKAN (Devamla) — Edeceğim efendim. BAŞKAN — Buyurun. FARUK SÜKAN (Devamla) — Muhte­ rem arkadaşlarım, koruyucu sağlık hizmetleri arzu edilen şekilde yürütülemediği gibi, Tür­ kiye'de sağlık hizmetleri yönünden pek çok problemle karşı karşıya bulunmaktayız. Bilhassa salgın hastalıklar konusu Türk Devleti için aktüel ehemmiyetini muhafaza et­ mektedir. Bulaşıcı sağlık hastalıklarından, bilhassa bulaşıcı barsak hastalıklarından tifo, paratifo, paraziter hastalıklar ve benzeri hastalıklar, - son senede buna de Eltor Kolerası eklendi keza kızamık, polyomiyelit, sarılık gibi ve halen Türkiye'de tahribat yapmakta olan bulaşıcı hastalıklarla mücadele arzu edilen seviyede bu­ lunmamaktadır, bir sisteme de bağlanamamaktadır. Bu hususlarda yapılmış güzel çalışmalar var­ dır. Bu çalışmalar tetkik edilirse, sistemin düz­ günlüğünde çalışmaların verimliliğini bulmak mümkündür. Verem ISavaş Teşkilâtının, Sıtma İSavaş Teşkilâtının cidden övünülecek ve bütün Dünya Devletlerine örnek teşkil edecek çalış­ malar vardır. Dış memleketlerde tecrübe edil­ miş, ama Türk içtimaî bünyesine ve şartlarına uydurulmuş çok mükemmel bir sistem haline getirilmiş olmasındandır. Aynı şekilde bu siste­ mi tatbik eden fedakâr ve idealist ve bu davaya gönül vermiş insanların sisteme ruh ve hayati­ yet vermesinden dolayı başarıya ulaşmıştır. Ha­ kikaten Türkiye'de örnek çalışmalara şahidoluyoruz. Bu yüzden sıtma eradike edilecektir. Bu yüzden verem de eradike edilecektir. Ama bugün verem tehlikesini muhafaza etmektedir. 200 000'e yakın veremli, bütün gayretlere rağ­ men Türkiye'de tedaviye muhtaç vaziyette bu­ lunmaktadır. Ve senede, yine bugünkü çalışma­ lar neticesinde 4 - 5 bin veremli, 8 - 10 bine ya­ kın veremli ölmektedir. Aynı şekilde bugün 300 OOO'e yakın trahom­ lu, aktif trahomlu, 12 500 firengili ve 10 000 cüzzamlının bulunduğu hatırlanacak ve bunla­ rın tahribatı gözönünde bulundurulacak olursa, bulaşıcı hastalıklar mevzuunda yapacağımız çok işin bulunduğu gerçeği ortaya çıkar. 23 . 2 . 1972 O : 1 Arkadaşlar, yurdumuzda her yıl 150 OOO'e yakın kanser vakası tespit edilmektedir, Dünya bağlık Teşkilâtının kıstaslarına, göre. Kanser­ den senede 75 000 kişi ölmektedir. Aynı derecede ehemmiyetle romatizmal kalp hastalıkları, damar, koroner hastalıkları ile diyabetik 'hastalıklardan Türkiye'nin maruz kal­ dığı ekonomik ve sosyal hayatımızdaki tahriba­ tın ölçüsü resmî istatistiklerle tespit edileme­ mektedir. Ama bu hastalıklarla ilgili sağlık üniteleri Türkiye'de kifayetsizdir. Bu yüzden uğranılan can kaybının ve dışarıya sarf edilen dövizin miktarı hakkında bütün arkadaşları­ mın bilgiye sahibolduklarını ümidediyorum. Bu itibarla bu konularda damar hastalık­ ları, romatizmalı kalp hastalıkları, koroner has­ talıkları, yani acil kalp hastalıkları, kanser ve diyabetik hastalıklar üzerinde çalışacak, ciddî hizmetler görecek ünitelere ihtiyacımız vardır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin gerçekleştirilememesinin ve salgın hastalıkların daima ve her an patlak vermesinin sebeplerinin başında çevre sağlığı problemi Türkiye'de bir Devlet meselesi halinde ortada bulunmaktadır. Bunun için de gerekli ve ciddî çalışmaların yapılmamış bulunmasıdır. içme suları, kanalizasyon, lâğım tesis­ leri ve her türlü saniter tedbirlerin ve şartların Türkiye'de ne kadar noksan olduğunu hepimiz görüyoruz. Türkiye'de, biraz evvel söyledi­ ğim salgın hastalıklar, bulaşıcı salgın hastalık­ lar her an tahribat yapabilir. iSon on senede veremin, cüzzamm (lepranın), bulaşıcı bağır­ sak hastalıklarının tifonun, paratifonun, kıza­ mığın ve diğerlerinin sosyal ve ekonomik yön­ den yaptığı tahribatın ölçüsü yoktur. Maddî ve manevî hasarı zelzeleyle ve tabiî afetlerle mukayese edilemiyecek kadar büyüktür. O itibarla, meselenin üzerinde ciddiyetle eğilmek lâzım. Günü gün eden bir sistem içe­ risinde değil, hâdiseleri olduğundan fazla gös­ termek gayreti içerisinde değil, ama gerçekle­ rin üzerine gitmek suretiyle, kısa ve uzun va­ deli programlar ve prensipler hazırlayarak bu meseleyi ele almak lâzım. Bakanlığın, konu­ ları Devlet meselesi haline getirmesinin yolları­ nı bulması lâzımdır. Aksi takdirde Türkiye'de yarın, iki sene sonra yine kolera salgını ola­ caktır. Yine tifo, paratifo salgınları olacaktır ve büyük tahribat yapacaktır. — 22 —