12-18 Nisan: Kalp Sağlığı Haftası 21. yüzyılda dünyada eğitim ve gelir düzeyindeki yükselme, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, bulaşıcı hastalıkların kontrolü gibi etkenlerin sağlanması ile birlikte doğumda beklenen yaşam süresi artarak 70lere ulaşmıştır. Endüstrileşme, doğunda beklenen yaşın yükselmesi ve bulaşıcı hastalıklarla yapılan savaş sonrası tüm dünyada ve ülkemizde kronik hastalıkların en önemli ölüm ve sakatlık sebebi olması nedeniyle sağlık alanında yeni yaklaşımlar geliştirilmesi gündeme gelmiştir. 2020 yılına her üç ölümden ikisinin bulaşıcı olmayan kronik hastalıklara bağlı olacağı tahmin edilmektedir. Kronik hastalıklar “tam olarak tedavi edilemeyen ve iyileşme göstermeyen uzamış durumlar” olarak tanımlanmaktadır. Kronik hastalıklar dünyada hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde hızla artmakta, var olan sağlık hizmetlerini zorlamakta ve sağlığa ayrılan bütçenin büyük bölümünü kapsamaktadır. Kronik hastalıkların risk faktörleri ile mücadele, ulusal politikalar ve uzun vadeli stratejiler geliştirilerek ortak vizyon ve yol haritası ortaya koymak önemlidir. ‘Küresel Kardiyovasküler Hastalık Yükü’ çalışmasına göre kardiyovasküler hastalıklar hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde artmaktadır. Bu artış dünya genelinde kadınlarda binde 78, erkeklerde 106 iken gelişmekte olan ülkelerde kadınlarda binde 107 ve erkeklerde binde 124’dür. Ülkemizde yapılan ‘Türkiye Kronik Hastalıklar ve Risk Faktörleri Sıklığı Çalışması’na göre en önemli bulaşıcı olmayan hastalıklar kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve KOAH (Kronik bronşit, astım, amfizem) olarak saptanmıştır. Ulusal Hastalık Yükü-Maliyet Etkilik Çalışması’nın sonuçları Türkiye’de yaklaşık 3 milyon koroner kalp hastası bulunduğunu ve her 7 kişiden birinin de kalp krizi riskiyle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Yine ülkemizde her 10 ölümün dördünün kalp hastalığı nedenli olduğu ve kalp ve damar hastalıklarının önemli bir halk sağlığı sorunu olması bilinciyle bu sene 26.sının düzenlendiği ‘Kalp Haftası’ toplumda farkındalık yaratmak amacıyla Türk Kalp Vakfı tarafından gündeme getirilmiştir. Sigara, hipertansiyon, şeker hastalığı, yüksek trigliserid-kolesterol düzeyi, obezite, metabolik sendrom, diyabet, fiziksel aktivitenin yetersiz oluşu, tuz tüketimi ve alkol kullanımı ile yaş, cinsiyet ve aile hikayesi kardiyovasküler hastalıklar açısından bilinen risk faktörleridir. Sigara kullanımı, kalp hastalıklarına, inmeye (felç), akciğer hastalıklarına ve çeşitli kanserlere neden olmaktadır. Bu risk etmenlerinin bir bölümü genetik olmakla birlikte birçoğu çevresel ve önlenebilir risk faktörleridir. Dünya Sağlık Örgütü’nün Küresel Hastalık Yükü çalışmasının sonuçlarına göre tütün ve tütün ürünleri her 10 kardiyovasküler (kalp ve damar hastalığı) hastalığın birinin sebebi olduğu belirlenmiştir. Aynı çalışmanın sonuçlarına göre, inmelerin beşte biri ve iskemik kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin %16’sı şeker hastalığına; İnmelerin yarısı ve iskemik kalp hastalığına bağlı her 10 ölümden dördü yüksek tansiyona bağlı gelişmektedir. Meyve ve sebzenin yeterli tüketilmemesi inmeye bağlı her on ölümden birini, iskemik kalp hastalığına bağlı ölümlerin %16’sına neden olduğu belirlenmiştir. Yine kalp hastalıklarının üçte biri yüksek kolesterolle, %23’ü şişmanlık ile ve %30’u yetersiz hareket ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Bu risklerin bir arada olduğu durumlarda ise kardiyovasküler hastalıklar ve bu hastalıklara bağlı ölümler artmaktadır. Ülkemizde en önemli ölüm ve sakatlık sebebi olan ve ileri düzeyde ekonomik kayıplara sebep olan Kalp ve Damar Hastalıkları ile mücadelenin en etkili ve en maliyet-etkin yolunun kardiyovasküler hastalıkların toplum tarafından bilinmesi, hastalığa karşı korunma sağlanmasıdır. Kalbinizi korumak için: Tütün, tütün ürünleri ve alkolden uzak durun, Sağlıklı ve dengeli beslenin, Tuz tüketimini kısıtlayın, Düzenli olarak yürüyüş yapın, Kan basıncı (tansiyon), kolesterol, şeker (diyabet) kontrollerini yaptırın, Hekim tarafından verilen ilaçları düzenli olarak kullanın, Stresten uzak durun. Gençlik ve erişkinlik döneminde sağlığa yapılan yatırımlar, gelecekte kalp ve damar hastalıklarından korunmayı sağlayacaktır. Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hilal Özcebe