M. Meclisi B : 42 koşullarda yapmak yerine; halkın içinde, onun daha iyi göreceği yerlerde yapmalıyız» 17 Şubatta olaylar çıktıktan sonra, aynı gazete bakınız ne diyor : «Yır­ tın bakalım şimdi, imdat, isyan var! diye bağır. Onun adına isyan demezler, uyanış derler. Politika pazarı­ nın İbişi, nasılsın şimdi». Bakınız ifadeye : «Politika pazarının ibişi, buna uyanış derler». Böyle ibişçe bir söz karşısında Turhan Feyzioğlu arkadaşımızın bir dergiye atıf yaparken, - suçluyo­ rum o dergiyi - ama bu gazeteye de atıf yapması ve son olayların nereden kaynak alıp, nereden körüklen­ diğini buraya getirmesi lâzımdı, eğer çekinmiyor ise. (C. H. P. sıralarından alkışlar). Eğer o hareketin içinde parmakları yok ise. TALÂT OĞUZ (Mardin) — Kaynaklar dile geti­ rilsin. Her iki harekete de karşıyız. ALİ NEJAT ÖLÇEN (Devamla) — Şimdi bura­ da, bu gazetenin bir beyin adamı olduğunu iddia eden, Sayın Oğuz Türkan'ın bir yazısına değinmek istiyo­ rum, zabıtlara geçsin diye.' BAŞKAN — Sayın Ölçen, bir dakikanız kaldı efendim. ALİ NEJAT ÖLÇEN (Devamla) — Sayın Başka­ nım bir dakika yetecek zannediyorum. Demirel'in çok isabetle ifade ettiği bir hususa de­ ğiniyor. Demirel, «Halkın seçimle görevlendirmedi­ ği hiçbir kuvvet, hiçbir zaman, hiçbir şart altında milleti kurtarmaya gelmemelidir» demiş ve bu sözü eleştiriyor : «Bu cevap meşru suallere cevap mahiye­ tinde olamaz. Bu cevap karşısında meşru sualler ce­ vapsız kalıyor. Asıl sorular üzerinde durmalıyız. İle­ risi için, aydınlığa kavuşmalıyız bu suretle» diyor ve kendisi, demokrasiye inanmadığını, aydınlığın demok­ raside olmadığın^, demek ki aydınlığın kargaşalıkta olduğunu, aslında bu gazetede daha evvel okumuş olduğum yazının yayınlandığı nüshada ifade ediyor ve başlığı da şöyle koyuyor : «Hangi Hekim Gele­ cek». Demokrasiden başka bir hekim arıyor bazıları ve bu kargaşanın kaynağını oluşturuyorlar. Ama son­ ra bu kargaşayı başkalarına ve başka mekânlara ve başka odak noktalarına çekecek lâfazanlığı da bura­ da yapabiliyorlar. Ben böyle bir anlayışın karşısında yeni bir parlamenter olarak, sadece şaşkınlığa dönü­ yorum ve diyorum ki : Politika bu mu? Saygılar sunarım, (C. H. P. sıralarından alkışlar). : BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Ölçen. Demokratik Parti Grupu adına Vedat önsal, bu­ yurunuz efendim.. 19 , 2 . 1975 0:2 D. P. GRUPU ADINA M. VEDAT ÖNSAL (Sa­ karya) — Muhterem Başkan, değerli milletvekilleri; Memleketimiz ekonomik, sosyal ve politik yönler­ den güç günlerin içindedir. İç güvenliğimizi ve iç ba­ rışı sarsan müessif olaylar cereyan etmekte; dış iliş­ kilerimiz ise, iç açıcı olmayan bir yönde gelişmektedir. Ekonomik hayatımız ise bir çıkmazdadır. Böyle güç şartların hâkim olduğu bir ortamda, 1975 yılı prog­ ramının uygulanmasına geçilmektedir. Acaba 1975 programı, içinde bulunduğumuz güç ekonomik ve sos­ yal problemlere çözüm getirebilecek midir, yoksa şart­ ların daha da ağırlaşmasına mı sebebolacaktır? Bu husustaki görüşlerimizi ifade etmeden önce, kalkın­ ma hamlelerimizi aksatan ve ekonomik hayatımızı çıkmaza sürükleyen önemli noktalara işaret etmek is­ tiyorum. Kanaatimizce Türk ekonomisinin geleceği ve kal­ kınma hamlelerimizin devamı bakımından en tehli­ keli gelişmeler dış ekonomik ilişkilerimizde ortaya çıkmıştır. Nitekim, dış ticaret açığımız geçen yılki açığın üç misline yakın bir seviyeye yükselmiştir. 1973 yılında 769 milyon dolar olan dış ticaret açığı, 1974 yılında, 2 245 -000 000 dolara yükselmiştir. Son yıllar-. da dış ticaret açığımız, yurt dışında çalışan işçileri­ mizin yurda getirdikleri dövizle karşılanabiliyordu. 1974 yılında işçi dövizleri girişinde artış olmasına rağmen, dış ödemelerimizdeki açığı kapamak imkâ­ nı olamamıştır. Bunun neticesinde döviz rezervleri­ mizde düşme olmuş, 1973 yılı sonunda, 2 039 000 000 dolar olan rezervlerimiz, 1974 yılı sonunda, 1 610 000 000 dolara düşmüştür. Yurt dışında çalı­ şan işçilerimizin yurda dönme mecburiyetiyle karşı karşıya oldukları düşünülürse, dış ödemeler dengemizdeki açığın, önümüzdeki yıllarda daha da büyü­ yeceği kolayca tahmin edilebilir. Bu rakamlar ve gerçekler, önümüzdeki yıllarda ödemeler yönünden it­ halât güçlükleriyle karşılaşacağımızı açıkça ortaya koymaktadır. Yatırım mallan ithalâtında doğacak güçlükler, kalkınma çabalarımızı aksatacaktır. Hammadde ve ara malı temininde doğacak ithal güçlükleri, sınaî üretimimizi etkileyecek; bunun sonucu, istihdam güç­ lükleri kendisini daha ağır şekilde hissettirecektir. Zarurî bazı tüketim mallarının zamanında ithal edi­ lememesi ise, fiyat dalgalanmalarını daha da artıra­ caktır. Türk ekonomisinin tam bir çıkmaza sürüklenme* sini istemiyorsak, bu tehlikeli gidişi önleyecek tedbir­ lere süratle yönelinmelidir. 1975 programında dış ti-. 212 —