CHP Grupu adına Sayın Kemal Sa

advertisement
M. Meclisi
B : 83
ilk sö«, C. H. P. Grupu adına Sayın Kemal Satır'ındır. Buyurun efendim. (C. H. P. sıraların­
dan alkışlar)
O. H. P. GRUPU ADINA KEMAL SATIR
(Adana) — Sayın Başkan, sayın milletvekil­
leri;
C. H. P. Millet Meclisi Grupunun 1970 malî
yılı Bütçe tasarısı üzerimdeki görüşlerini belirt­
meden önce, Devlet ve Parlâmento gelenekleri­
miz yfnümden önemli gördüğümüz bir hususa
Yüce Meclisin dikkatini çekmek istiyoruz.
Şuflbat ayındaki bütçe müzakerelerinde, belki
de parlâmentolar tarihinde ilk kez görülen ga­
rip bir durumla karşılaşılmış, Yüce Meclis, Hü­
kümet üyelerinin büyük bir çoğunluk ile katıl­
madığı bir oturumda Devlet bütçesini görüş­
müştür. Velevki bir güven oyu sorunu başgösmiş olsa bile, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti­
nin bir parti içi meseleyi, Devlet Bütçesinden
daha önemli görmesi A. P. iktidarının yurt sorunlariyle ne ölçüde ilgili bulunduğunu ortaya
koyan, üzücü bir durum olduğu gibi, parlâmen­
toya itibar kazandıracak bir davranış da değil­
dir.
Bu davranış Hükümetin aynen teşkilinde
olduğu gibi başvurulan usullerde de kendini
göstermiştir.
Ne otorite sağlamak çabası, ne vefa duygu­
su, ne de parti çıkarları Devletin dayandığı te­
mellere gölge düşüren söylenti ve görüntüleri
mazur gösteremez.
Vatandaşın temsilcilerine olan güveninde,
icra organının, yasama organına olan saygısı,
önemli bir unsurdur. Ve Parlâmento itibarına
zarar verecek davranışlardan kaçınmak, Hükü­
metin önde gelen görevlidir. Demokrasilerde li­
derlerin düşürülmek endişesi ile değil, Devlete
sahip çıkmak suretiyle yüceleceklerini, bir Baş­
bakan için, Devlet ve Parlâmento geleneklerinin
güven oyundan daha önemsiz görülemiyeceğini
belirtmek istiyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Hatırlarda olduğu üzere bundan üç ay önce,
Yüce Meclisin reddettiği İkinci Demirel Hükü­
metinin bütçesi üzerindeki görüşlerimizi ayrın­
tılı bir şekilde açıklama fırsatını bulmuştuk. Yi­
ne aynı konuşmada sadece 1969 yılında meyda­
na gelen ekonomik gelişmeleri ve 1970 yılı Büt­
çesinin rakamlarını eleştirmekle yetinmemiş,
Türk toplumunun karşı karşıya bırakıldığı eko- |
— 11
20 . 5 . 1970
0:2
nomik, sosyal ve siyasal sorunları uzun sayılabi­
lecek bir perspektif içinde ele almaya çalışmış­
tık.
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere kalkın­
ma plânlarımızda, istikrar içinde dengeli ve sos­
yal adalete uygun bir kalkınma, temel ilke ola­
rak ele alınmış bulunmaktadır. Ekonomimizde
geçmiş dönemlere oranla hızlı bir gelişme sağla­
mak, vatandaşlarımıza insanca bir yaşama ola­
nağı sağlamaktan ötede Türk toplumunun, dün­
ya toplumları içinde var olma veya var olmama
sorunu ile de yakından ilgilidir. Teknolojinin
dev adımlarla ilerlediği bugünün dünyasında,
ekonomik yönden bizden çok daha güçlü top­
lumlar bile, zengin ülkelerin hâkimiyet alanı
içine düşmekten endişe duymaktadırlar. Biz ve
bize benziyen ülkelerin varlıklarını devam etti­
rebilmeleri; ancak, hızlı bir ekonomik gelişme­
yi gerçekleştirebilmeleri ve gelişmiş ülkelerle
aralarındaki mesafeyi yavaş da olsa, kapatabilmeleri ümidini koruyabilmelerine bağlıdır. Bu­
nun bilincine varan pek çok az gelişmiş ülke,
hızlı bir gelişmenin gerçeklerini yerine getire­
bilmenin çabası içindedirler ve bu alanda sağla­
nacak başarının her şeyden önce, az gelişmişliği
doğuran yapısal nedenleri değiştirmeye bağlı
olduğunu anlamış bulunmaktadırlar.
İşte biz de düzen değişikliği derken, aynı za­
manda bunu kasdediyoruz. Bugün ekonomik
kalkınmanın sadece sermaye birikimini artır­
maktan ibaret basit bir süreç olmadığı bilinmek­
tedir. Az gelişmişliğin temelinde ekonomi ve
toplumla ilgili yapısal nedenler vardır. Bu yapı­
sal nedenler ortadan kaldırılmadıkça, ekonomi­
deki üretim ilişkileri gelişmeyi kolaylaştırıcı
bir yapıya kavuşturulmadıkça, kalkınmayı sağ­
lamak mümkün değildir. Sorunları çözebilmek
ise her şeyden önce doğru teşhisleri gerektirir.
Oysa Başbakan ve Maliye Bakanı, bizim sorunu­
muz bir düzen sorunu değil, bir fakirlik, bir ge­
ri kalmışlık sorunudur derken, temsil ettikleri
iktidarın bu temel konuda ne kadar yüzeyde
kaldığını en açık bir şekilde ortaya koydukla­
rının farkında mıdırlar? Eğer sorun, yapıya ve
kurumlara ilişkin değil ise, iç ve dış sömürüden
etkilenmiyorsa, bizim taraftar olduğumuz re­
formları gerektirmiyeoek kadar basit ise, so­
rumlular geri kalmışlığımızın izahını kendi yön­
lerinden açık ve seçik bir şekilde ortaya koyma
zorundadırlar. Türk milletinin ilerlemiş ülke
Download