B : 19 19.12 .1947 O :1 hepiniz biliyorsunuz. Buna rağmen aynı şehir­ de, 1947 yılında, şeker fabrikasının bir kısım işçilerine ayda 36 lira, Devlet Demiryollarının bir kısım işçilerine de ayda 40 lira ücret veri­ yoruz. Kaldı ki, şeker fabrikalariyle Devlet demiryolalrı misalini kasten aldık. Zira bu teşeküller, diğer bir kısım teşekküllere nispetle işçilerine en iyi bakan müesseselerdir. Şeker fabrikasında ve Devlet demiryolalrında işçi­ lerin ücret vaziyeti gösterdiğimiz şekilde olur­ sa diğer bir kısım sanayi şubelerindeki işçilerin durumunu kolayca tahmin edebilirsiniz. Bugün Türkiye'de bir ayda 36 lira ile, 46 lira ile ge­ çinmeye imkân olup olmadığını yüksek tak­ dirlerinize ve insaflarınıza bırakıyorum. ğı işçilere vermekte olduğu ücret miktarları ara­ sındaki tenakuzu, mübayeneti, sözümüzle hare­ ketimizin birbirine uymamasını izah edecek se­ bep bulmaya imkân yoktur. Bugünkü iktisadi şartlar içinde ayda ancak 36 lira ücret alan bir işçinin aç, sefil ve perişan durumda olduğunu ileri sürmek için muhalefet safında bulunmaya lüzum yoktur. 1946 yılı kâr ve zarar hesaplarında Sümerbank Yerli mallar pazarları müessesesinin ekzersiz safi kârı 15 275 264 lira, îplik ve Dokuma fab­ rikaları müessesesinin 8 718 656 lira, Demir ve Çe­ lik fabrikaları müessesesinin 2 742 762 lira, Eti Bank Şark Kromları işetmesinin 7 180 797 lira, Bakır İşletmeleri Müessesesinin 4 489 228 lira, Türkiye Şeker fabrikaları Şirketinin 2 400 754 Bazı fabrikalarda işçilere günde bir kap lira olarak görülmektedir. yemek, yarım ekmek gibi şeylerin verilmekte iktisadi Devlet Teşekküllerinin bilançolarında olması ücret azlığını dolduran bir yardım de­ bu şekilde görülen milyonlarca liralık kârların ğildir. Verilen bir kap yemek ve ekmek, işçi­ meydana gelmesinde, bu teşekküllerin çalıştır­ nin kuvvetten düşmemesini,, ayakta kalmasını, dıkları, işçilere geçinebilecekleri kadar bir ücret bu suretle fabrikada çalışabilmesini temin eder­ vermemekte olmalarının tesiri büyüktür. se de evinde kıvranan çocuklarına ve karısına Sayın Başbakan, işçi ücretlerine zam yapıldı­ karşı hiç birşey temin edemez. İşçi yalnız şah­ ğı takdirde bu zamların, maliyet bedellerine ve sını değil, ailesini de geçindirmek zorundadır. oradan da müstehlike aksedeceğim, bu suretle Burada hatırlanması gereken diğer bir nok­ hayat pahalılığının artacağını söylemek suretiyle ta da şudur; iş saati üzerinden ücret almakta işçi ücretlerinde şimdiye kadar güdülen insafsız olan işçilerin pazar ve bayram günleri çalışa­ politikayı haklı göstermeye ve bu politikada de­ madıklarını ve yevmiye alamadıklarını, pazar ğişiklik yapmanın tehlikeli olacağını ihsas etme­ ve bayram günlerinin bir yıl içinde ortalama ye çalışmıştır. olarak iki ay tuttuğunu, almakta olduğu yev­ Ücretlere yapılacak zamların maliyete akset- ' miye ile günlük geçimini temin edemeyen bir mesi gerçekten bir iktisat kaidesidir. Fakat, Hü­ işçinin bir yılda bu suretle iki ay yevmiyesiz kümet isterse, Devlet elindeki bir kısım senayi kaldığını da düşünecek olursak, ücret azlığı şubelerinde çalışan işçilerin ücretlerine yapılacak başka bir bakımdan da ortaya çıkar. zamların yukarda gösterdiğimiz safi kârların Bu yıl olduğu gibi, Kurban bayramı ile Cum­ azalmasını, kâr nispetlerinin indirilmesini göze huriyet Bayramının arka arkaya gelmesi, bu almak suretiyle maliyet fiyatlarına aksetmesine . suretle tatilin bir hafta devam etmesi bir çok mâni olabilir. insanlar için sevinilecek bir şeydir. Fakat bu Halkımızın ateşten bir gömlek gibi sırtında uzun tatiller birçok işçiler için hakiki bir ıstı­ taşımakta olduğu hayat pahalılığının yeniden rap konusudur. İler gün çalıştığı zaman bile artacağını ileri sürerek ücretlere dokunmaktan kaçnını doyuramıyacak kadar az ücret alan bir korkmak en büyük haksızlık olur. işçinin tatil günleri ne yaptığını, ne ile geçine­ Ticaret Bakanlığı tarafından 1941 yılında bildiğim düşünmek lâzımdır. neşrolunan « Teşviki Sanayi Kanunundan isti­ fade eden sınai müesseselerin vaziyeti » isimli Kafasının içi geçim endişesiyle dopdolu olan, konjüktür belleteninde, eski iş dairesi tara­ borç yükü altında kıvranan bir işçinin bütün fından yapılan tetkiklere göre, 1988 yılında dikkatini işi üzerinde toplıyabilmesi, çalıştığı Eskişehir'de, vasati işçi yevmiyesinin 127 kuruş müesseseye bağlanabilmesi, işçiliği bir aile mes­ olduğu görülmektedir. 1938 yılından sonra ha­ leki haline getirmeye uğraşabilmesi çok güç, yat pahalılığı yüzde kaç yüz artmıştır, bunu belki de imkânsızdır. — 75 —