T.B.M.M. B : 31 29 . 11 . 1988 O : 1 ve Sosyal Yardım Bakanlığının

advertisement
T.B.M.M.
B : 31
ve Sosyal Yardım Bakanlığının düzenlediği
kararnameler doğrultusunda saptanması­
nı gerektirmektedir. Buna göre, üreticile­
rin ilaçlara zam yapılmasını talep etme­
leri için, sanayi maliyet artışlarının, yüz­
de 20 oranını aşması gerekiyordu. Son yıl­
larda, sanayicilerin bu barajın kaldırılması
için çabaları haddinden fazla yoğunlaşmış
ve 24 Ocak 1980'den sonra, ilacın sanayi
ürünü olduğunu, diğer sanayi ürünleri gi­
bi, fiyatının piyasada oluşması görüşünü
ısrarla savunmuşlardır. O günlerde, İlaç
işverenleri Sendikası Başkanı şöyle diyor­
du: "Bundan sonra Hükümetin atacağı
iki adım kalmıştır; hammaddeye benzer
şekilde ilaçtaki işçilik ve ambalaj giderle­
ri üzerindeki kısıtlamayı kaldırmak ilk
adım olacaktır. Sonra, eğer uygun görü­
lürse, kâr haddinin de serbest bırakılması
gelecektir. Hükümetin bu yolda eğilimi
mevcuttur.''
Gerçekten de, İlaç İşverenleri Sendi­
kası Başkanının rüyaları 1984'de gerçek­
leşmiş ve 1984/8845 sayılı İlaç Kararna­
mesi yürürlüğe girince, yıllardır firmala­
rın çektikleri özlem gerçekleşmiştir. Bu ka­
rarnamenin ilk iki maddesi şöyledir:
1. İlaç imalatçıları, tespit ettikleri
satış fiyatlarını, ilacı piyasaya sevk etme­
den on iş günü önce İlaç ve Eczacılık Ge­
nel Müdürlüğüne yazılı olarak bildirir.
2. Bakanlık imalatçı firma tarafın­
dan beyan edilen fiyatı yukarıda belirti­
len süre içinde reddetmediği takdirde ye­
ni fiyat yürürlüğe girer."
Kararnameye gerekçe olarak da ser­
best rekabetle daha kaliteli ilaç üretilecek,
ilaç piyasada bulunacak, hammadde
mümkün olduğu kadar ucuza sağlanacak,
firmalar yeni yatırım imkânı elde edecek,
ülkemizde hammadde üretme yoluna gi­
dilecektir; fakat aradan geçen beş yıllık sü­
re, beklentilerin gerçekleşmediğini lakin,
29 . 11 . 1988
O:1
ilaç fiyatlarının serbest bırakılmasının acı
faturasını yoksul halkımızın ödediğini gös­
termiştir. Çünkü, bu kararname yürürlü­
ğe girdikten sonra, hammadde fiyatları
düşmek veya yerinde saymak bir yana, kat
kat artmıştır. Örneğin, kilosu 2 500 dolar­
dan ithal edilen Triamcinolon acentonide
20 bin dolara, kilosu 7 bin dolardan ge­
tirtilen Betametezon 18 bin dolara, kilosu
500 dolardan ithal edilen Cephalotin 1 200
dolara ithal edilmeye başlandı.
Bunun yanında, ilaç fiyatları da do­
lu dizgin yükselmeye başladı; aylık, haf­
talık artışlar görüldü. Bu artış halkın alım
gücünü aştığından, hastalar reçetede ya­
zılan ilacı değil de, en etkili ilacı eczacı­
dan ister duruma düştüler. Bu artış, enf­
lasyonla veya dövizdeki pahalılıkla izah
edilecek bir durum da değildir. Dövizde­
ki artış -1984'ten 1988'e kadar- Amerikan
Dolarında yüzde 530, Alman Markında
yüzde 580 ve İsviçre Frankında yüzde 750
civarında olmuştur. Halbuki, ilaçlardaki
sürekli artış lokomotif tabir edilen, en çok
satılan ilaçlarda yüzde 800'ün üzerinde
görülmüştür.
Bütün bunlara rağmen, Türkiye'de
ilacın ucuz olduğu, bazı çevrelerce savu­
nulmaktadır. Türkiye'de işçi ücreti orta­
lama 117 bin, İtalya'da 937 bin liradır.
Şimdi, bazı müstahzarların bu iki ülkede
1984'te ve 1988'de kaydettiği fiyat değişik­
liklerini hep beraber gösterelim ve Türki­
ye'de ilacın ucuz değil pahalı olduğunu
ispatlayalım.
Parlodel Tablet 1984'te İtalya'da 11
405 lira iken, Türkiye'de 3 510 lira idi.
1988'de İtalya'da 12 011 lira olmuş, dört
yılda ancak 606 lira artmışken, Türkiye'­
de dört yılda. 21 489 lira artmıştır.
Zaditen Tablet, 1984 yılında İtalya'­
da 6 717 lira iken, 1988'de 7 867 lira ol­
muş ve dört yılda yalnız 1 150 lira artmış­
tır. Türkiye'de ise, 1984 yılında 1 915 lira
Download