B : 53 26.2 . 1949 eden bir mevzu, bir mesele karşısında bulundu­ ğumuz inkâr edilemez. Konjonktür ve yayın dairesinin, memleketin iktisadi bünyesinde faydalı ve semereli bir mev­ zu halini alabilmesi için ihtiyacı bulunan vası­ ta ve imkânlarla teçhiz edilmesi icap ettiğini beyan ederken bu mühim uzvun daha umunu, geniş bir sahada inkişaf etmesi, faaliyette bu­ lunması ve bu itibarla istatistik, konjonktür, ya­ yın gibi şümullü bir Devlet teşkilâtının içim:alınması lüzumunun teemmül edilmesi lâzımdır. Burada, Ticaret Bakanlığına bağlı olan Top­ rak Mahsulleri Ofisine de kısaca temas etmek faydalı olur. Bu ofisin hüviyetinde, memleketin iaşesini tanzim ve zirai istihsali düzenleme ve artırmaya, matuf teşekkül maksadına ticari ol­ maktan ziyade zirai vasfın, görevin mündemiç bulunması ve mesaisinin maddei asliyesinde da­ ha çok tarıma ait malzemenin mevcut olması te­ emmül edilecek olursa bu teşekkülün Tarım Bakanlığına bağlanması icabedeeeği mütalâası zannederim ki, daha mâkul olur. Bu teşkilâtın daha faydalı, verimli olabilmesi için daha sıkı bir nizam altına alınması, fuzuli masraflar, ber­ taraf edilerek maliyetin düşürülmesi lüzumunu bir daha belirtmek lâzımdır. Arkadaşlar. Toprak mahsulleri Ofisinin Teş­ kilâtı, lüzumsuz ve isabetsiz görüşler ve karar­ lar mahsulü olarak hayli genişlemiştir. Daimî memurlar kadrosu 562 si merkezde 1799 u taş­ rada olmak üzere 2361 dir. Müstahdemler ve işletmeler kadrosu ile birlikte bu yekûn 3627 ye baliğ olmaktadır. İç ve dış piyasalarda 1947 de vâki satışlardan hâsıl olan, ki bunun 32,5 mil­ yon lirası yalnız buğdayın harice satışından tahassül etmiştir. 86 milyon lira gayrisâfi kârdan 70 milyon lirası muhtelif masraf ve zararlara ayrıldıktan sonra, 16 milyon lira safi kâr kal­ mıştır. 1948 yılında, 6 milyon lira tutan, hariç e afyon satışından başka hububat ve vsairc satış­ ları olmadığı için, bu muazzam masrafın ne su­ retle karşılanacağı cidden teemmüle ve üzerin­ de durulmaya değer. Zirai istihsali düzenleme ve artırma vazifesini üzerine almış olan bir mü­ essesenin bu vadide hiçbir vazife ifa etmediği halde bu fantastik masrafı da müstahsilin ve kısmen de t müstehlikin üzerine yüklemekte ol­ masını gayriiktisadi saymakla beraber bu şekil­ de bir âmme hizmeti görülmesini de mantığa, hukuka istinat eden, Devlet mefhumu ile telif O : 2 edilebilen mâkul bir hareket ve faaliyet telâkki etmeye imkân tasavvur edilemez. Bu meyan d a akar yakıt siyasetimizin de, fi­ yat teşekkülü ve halka arzı bakımından öğünecek tarafı olmadığını belirtmek lâzımdır. Son defa ihdas olunan litrede 11 kuruşluk vergi, esasen ağır olan vergiler yükünü bir daha ağırlattırmış, binnetiee benzin fiyatlarını artırmıştır. Bugün Türk .limanlarında i eslim, tonu 215 lira olan uçak benzininin fiyatı 6-1-0 lirayı, karada işliyen motorlu vasıtalarda kullanılan benzinin keza limanlarımızda sif 138 lira olan tonu 527 lirayı bulmaktadır. Bu fiyatlar ithal limanlarında de­ po satış fiyatlarıdır. Dâhildeki satış fiyatları ise bittabi daha çok yüksektir. İktisadi faaliyetler üzerinde bu yüzden husule getirilen menfi tesir­ ler hesap edilmemektedir. Evvelce beher adedi­ nin fiyatı bir lira olan tenekelerin fiyatı da bir misli artırılmış, ve böylece halka 8 milyon liralık bir yük daha yükletilmiştir. Dış ticaret servisi : Ortada esaslı tetkiklere, etütlere istinaden ve bu arada yakın alâkalıların da fikir ve mütalâalarına kıymet verilerek, tan­ zim ve teshil, edilmiş muay3ren ve müstakar bir ticaret politikası, döviz siyaseti, ithalât ve ihra­ cat nizamı, prensipi bulunmazsa bu daireden her hangi mühim bir hizmet nâzım bir rol beklenir mi 1 Şeklinde tevcih edilecek bir suale cevap ver­ mek cidden çok güç olur. Bu itibarla, iç ticarette noksanlığı hissedilen isabetli bir ticaret politikası bittabi dış ticarette de yokluğunu hissettirmek­ tedir. 1946 yılında ve ondan evvelki senelerde ihra­ catımız lehine kapanan dış ticaret muvazeneleri­ nin 1947 de 60 milyon lira, 1948 de 219 milyon lira açık vermek suretiyle aleyhe kapanmış olma sı ve bu arada 1946 da 212 ton miktarında olan altın isto'kumuzun 1947 de 151 tona ve 1948 sonunda da 144 tona düşmüş ve diğer taraftan 1947 de 155 milyon lira değerinde olan döviz mevcudumuzun 1948 sonunda 28,5 milyon lira­ ya yuvarlanmış bulunması ithalât ve ihracat re­ jiminin, para siyasetinin, ticaret politikasının metottan, nizamdan, mesnetten, bilgiden ne ka­ dar mahrum kalmış bulunduğunun ilk anda her­ kesin gözüne çarpan, idrakini tırmalıyan, bir delil, bir vakıadır. Serbest mübadele, kıliring, hususi takas gi­ bi usullerin bu memlekette, her bakanın telâk­ kisine göre, sık sık değiştirilmekte olması ti- 1 f