M. Meclisi B : 46 1 6 . 2 . 1977 0 : 2 sigara meselesi

advertisement
M. Meclisi
B : 46
sigara meselesi, Hükümet ve Devlet için bir âciz ve­
sikası, bir utanç belgesidir.
Biz D.P. Grupu olarak, tütün ve sigara meselesini,
Türkiye'nin iç ve dış ticareti, ekonomik sistemi ve
üretici - Hükümet ilişkiler açısından çok tipik bir örnek
olarak görür ve sık sık üzerinde dururuz. Türkiye'
de bugün yürürlükte bulunan tekel sistemi, aslında
devletçi sol bir görüşün eseridir. Köylü; üzümü, ana­
sonu, tütünü bir yıl emek verir yetiştirir, Hükümet
istediği fiyatı biçer ve alır ürününü köylünün elin­
den. Sonra kendine rakip olmadığı için, yapar kalitesiz
rakıyı, yapar kalitesiz sigarayı, istediği vergiyi ve fi­
yatı da üstüne koyar, «İsteyen içer, isteyen içmez»
der.
'
Muhterem arkadaşlar, komünist ülkelerde de sis­
tem bundan pek farklı değil zaten. Demirel Hükü­
metinin ekonomik görüşü aslında güya özel sektörcü, güya.... Ama onlar için özel sektör deyince, İs­
tanbul, İzmir, Adana, Mersin'deki aile holdingi an­
laşılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de dün akşam
fetva buyurdular, «Erken seçim yapılmalıdır» dedi­
ler. Zaten erken seçimi Türkiye'de Parlamento değil,
partiler değil, ya Barolar Birliği Başkam yapacak, ya
Sanayi Odaları Başkanı yapacak. Böyle böyle bu lıalegetirdiniz Türkiye'yi.
EKREM DİKMEN (Trabzon) — Hükümeti de
onlar kurdu, Sabancılar kurdular; erken seçimi de
onlar isteyecekler.
BAŞKAN — Sayın Dikmen, Sayın Dikmen, rica
ederim.
ÖZER ÖLÇMEN (Devamla) — Halbuki, özel
sektör denilince biz, emeğini, sermayesini ve fikrini
birleştirerek ekonomimize katkıda bulunan her fert
ve grupun meydana getirdiği bir topluluğu kastediyo­
ruz. Bugün 1977'ler Türkiyelinde ziraî müstahsili, kü­
çük tasarruf sahibini, bürokratı, esnafı, sanatkân, iş­
çiyi ortak etmeden kalkınma hamlesini başarmaya
imkân yoktur.
özellikle ziraî ürünlere dayalı sanayide, yetiştirici
köylüyü ortak ederek, halka açık anonim şirketler ku­
rulması şarttır. «Sigarayı Devlet yapamıyor, öyle ise
Koç Holdinge veya Sabancı Holdinge bu işi ihale ede­
lim» fikri, Demirel ekonomisinin tipik !bir tezahürü­
dür.
Ham ürün, mamul ürün ihracı meselesi pamuk­
ta da devam etmektedir. Son yıllarda cidden memnu­
niyet verici bir gelişme gösteren pamuk ipliği ve tek­
stil sanayimiz, Hükümetin, özellikle Ortak Pazar ül­
keleri nezdinde etkili olamayışı yüzünden ihraç konu­
1 6 . 2 . 1977
0:2
sunda darboğazlara itilmektedir. Ortak Pazar,'-Türki­
ye'den pamuk ipliği ihracını kısmasını isterken, Gü­
ney Amerika ülkelerine tahdit sınırlarım kaldırmakta­
dır. Zeytin - yağı da, narenciye de, gıda sanayiinde
de durum hundası pek farklı değildir.
İhracatımızı köstekleyen bu dış baskılara, Hükü­
metin anlaşılmaz kararnamelerle taktığı çelmeler de
ilâve edildikçe ihracat gelirlerimizin artmasına imkân
yoktur. Buğdayda, zeytinyağında, çimentoda husu­
le gelen fiyaskolar Türk Hükümetinin bu ihraç ka­
lemlerine indirdiği ağır darbelerdir. İhracatımızın
bu üzüntü verici durumuna karşdık ithalâtta da ayrı
facialar cereyan etmektedir.
Adalet Partisi ile M. S. P.'nin ithalât kotalarını
kendi partilerinin kontrolüne alabilmek için yaptıkla­
rı kavga, neredeyse Hükümetin bütçeden önce dağıl­
masına sebep olacaktı. Bu çekişme, halk arasında
iyice yaygınlaşan ithalât kotaları yolsuzluklarını te­
yit eder mahiyettedir. Bir telefonla, emeksiz, bu işin
komisyonculuğundan vurgun vuranların çoğaldığı
ve bu işin yeni bir meslek türü haline geldiği artık
herkes tarafından biliniyor. Dış ticaret açığımızda
1 miyar dolarla ham petrol ithalâtı önemli bir rol
oynamaktadır. Yerli üretim, bu Hükümet dönemin­
de sürekli düşmekte ve tüketimi artmaktadır. Bu
konuda da Hükümet beceriksiz ve tedbirsizdir.
Muhterem arkadaşlar, dövize çevrilebilir mevduat
meselesine biraz daha ayrıntılı olarak girmek istiyo­
rum.
D.Ç.M. özellikle son enerji ve petrol krizinden
sonra ortaya çıkmış ve Türkiye gibi gelişmekte olan
ve döviz dar boğazı içinde bulunan ülkelerin dört
elle sarıldıkları bir sermaye hareketi olmuştur. Yal­
nız bu finansman kaynağım Türkiye gibi hesapsız ve
tehlikeli bir biçimde kullanan başka bir ülke olacağı­
nı da zannetmiyoruz.
2,5 milyar dolarlık döviz rezervlerini müsrifçe
tüketen bu Hükümet, yurt dışındaki işçiye de gü­
ven veremediği için o döviz kaynağım da kurutmuş
ve son çare olarak petrol şeyhlerinin piyasaya sürdük­
leri kısa vadeli ve yüksek faizli bu sermayelerden
medet ummak zorunda kalmıştır.
Hükümetin Ekonomik Kurul Başkam ve Başba­
kan Yardımcısı Erbakan bile bu dış finansman kay­
nağım yetersiz bulmakta ve faizlerinin çok yüksek
olduğunu iddia etmektedir.
Dövize çevrilebilir mevduatlarla 2 yıldır eski iş­
veren dostlarının döviz ihtiyacını karşılayan ve Hükü­
metin bir süre ayakta kalabilmesine yardımcı olan
42 —
Download