M. Meclisi B : 46 sigara meselesi, Hükümet ve Devlet için bir âciz ve­ sikası, bir utanç belgesidir. Biz D.P. Grupu olarak, tütün ve sigara meselesini, Türkiye'nin iç ve dış ticareti, ekonomik sistemi ve üretici - Hükümet ilişkiler açısından çok tipik bir örnek olarak görür ve sık sık üzerinde dururuz. Türkiye' de bugün yürürlükte bulunan tekel sistemi, aslında devletçi sol bir görüşün eseridir. Köylü; üzümü, ana­ sonu, tütünü bir yıl emek verir yetiştirir, Hükümet istediği fiyatı biçer ve alır ürününü köylünün elin­ den. Sonra kendine rakip olmadığı için, yapar kalitesiz rakıyı, yapar kalitesiz sigarayı, istediği vergiyi ve fi­ yatı da üstüne koyar, «İsteyen içer, isteyen içmez» der. ' Muhterem arkadaşlar, komünist ülkelerde de sis­ tem bundan pek farklı değil zaten. Demirel Hükü­ metinin ekonomik görüşü aslında güya özel sektörcü, güya.... Ama onlar için özel sektör deyince, İs­ tanbul, İzmir, Adana, Mersin'deki aile holdingi an­ laşılmaktadır. Bunlardan bir tanesi de dün akşam fetva buyurdular, «Erken seçim yapılmalıdır» dedi­ ler. Zaten erken seçimi Türkiye'de Parlamento değil, partiler değil, ya Barolar Birliği Başkam yapacak, ya Sanayi Odaları Başkanı yapacak. Böyle böyle bu lıalegetirdiniz Türkiye'yi. EKREM DİKMEN (Trabzon) — Hükümeti de onlar kurdu, Sabancılar kurdular; erken seçimi de onlar isteyecekler. BAŞKAN — Sayın Dikmen, Sayın Dikmen, rica ederim. ÖZER ÖLÇMEN (Devamla) — Halbuki, özel sektör denilince biz, emeğini, sermayesini ve fikrini birleştirerek ekonomimize katkıda bulunan her fert ve grupun meydana getirdiği bir topluluğu kastediyo­ ruz. Bugün 1977'ler Türkiyelinde ziraî müstahsili, kü­ çük tasarruf sahibini, bürokratı, esnafı, sanatkân, iş­ çiyi ortak etmeden kalkınma hamlesini başarmaya imkân yoktur. özellikle ziraî ürünlere dayalı sanayide, yetiştirici köylüyü ortak ederek, halka açık anonim şirketler ku­ rulması şarttır. «Sigarayı Devlet yapamıyor, öyle ise Koç Holdinge veya Sabancı Holdinge bu işi ihale ede­ lim» fikri, Demirel ekonomisinin tipik !bir tezahürü­ dür. Ham ürün, mamul ürün ihracı meselesi pamuk­ ta da devam etmektedir. Son yıllarda cidden memnu­ niyet verici bir gelişme gösteren pamuk ipliği ve tek­ stil sanayimiz, Hükümetin, özellikle Ortak Pazar ül­ keleri nezdinde etkili olamayışı yüzünden ihraç konu­ 1 6 . 2 . 1977 0:2 sunda darboğazlara itilmektedir. Ortak Pazar,'-Türki­ ye'den pamuk ipliği ihracını kısmasını isterken, Gü­ ney Amerika ülkelerine tahdit sınırlarım kaldırmakta­ dır. Zeytin - yağı da, narenciye de, gıda sanayiinde de durum hundası pek farklı değildir. İhracatımızı köstekleyen bu dış baskılara, Hükü­ metin anlaşılmaz kararnamelerle taktığı çelmeler de ilâve edildikçe ihracat gelirlerimizin artmasına imkân yoktur. Buğdayda, zeytinyağında, çimentoda husu­ le gelen fiyaskolar Türk Hükümetinin bu ihraç ka­ lemlerine indirdiği ağır darbelerdir. İhracatımızın bu üzüntü verici durumuna karşdık ithalâtta da ayrı facialar cereyan etmektedir. Adalet Partisi ile M. S. P.'nin ithalât kotalarını kendi partilerinin kontrolüne alabilmek için yaptıkla­ rı kavga, neredeyse Hükümetin bütçeden önce dağıl­ masına sebep olacaktı. Bu çekişme, halk arasında iyice yaygınlaşan ithalât kotaları yolsuzluklarını te­ yit eder mahiyettedir. Bir telefonla, emeksiz, bu işin komisyonculuğundan vurgun vuranların çoğaldığı ve bu işin yeni bir meslek türü haline geldiği artık herkes tarafından biliniyor. Dış ticaret açığımızda 1 miyar dolarla ham petrol ithalâtı önemli bir rol oynamaktadır. Yerli üretim, bu Hükümet dönemin­ de sürekli düşmekte ve tüketimi artmaktadır. Bu konuda da Hükümet beceriksiz ve tedbirsizdir. Muhterem arkadaşlar, dövize çevrilebilir mevduat meselesine biraz daha ayrıntılı olarak girmek istiyo­ rum. D.Ç.M. özellikle son enerji ve petrol krizinden sonra ortaya çıkmış ve Türkiye gibi gelişmekte olan ve döviz dar boğazı içinde bulunan ülkelerin dört elle sarıldıkları bir sermaye hareketi olmuştur. Yal­ nız bu finansman kaynağım Türkiye gibi hesapsız ve tehlikeli bir biçimde kullanan başka bir ülke olacağı­ nı da zannetmiyoruz. 2,5 milyar dolarlık döviz rezervlerini müsrifçe tüketen bu Hükümet, yurt dışındaki işçiye de gü­ ven veremediği için o döviz kaynağım da kurutmuş ve son çare olarak petrol şeyhlerinin piyasaya sürdük­ leri kısa vadeli ve yüksek faizli bu sermayelerden medet ummak zorunda kalmıştır. Hükümetin Ekonomik Kurul Başkam ve Başba­ kan Yardımcısı Erbakan bile bu dış finansman kay­ nağım yetersiz bulmakta ve faizlerinin çok yüksek olduğunu iddia etmektedir. Dövize çevrilebilir mevduatlarla 2 yıldır eski iş­ veren dostlarının döviz ihtiyacını karşılayan ve Hükü­ metin bir süre ayakta kalabilmesine yardımcı olan 42 —