GVf. IMeCJisi B : 9 Nasıl ki, silah ambargosunda bu roller önümüze çıkmışsa, iktisadi meselelerde de aynı faaliyetler önü­ müzdedir. Türkiye'nin her sene yapılan borç ertele­ melerini, birtakım finansman kaynaklarının, daha ön­ ceden tespit edilmiş kredileri haydi kullanalım de­ diğimiz zaman, şimdi biz bunu vermeyiz, size kredi veririz ama ağır sanayide kullanmamak şartı ile, deme­ leri birçok gerçekleri orta yere koymaktadır. Yeni planı hazırlarken bu gerçekleri dikkate ala­ rak hareket etmek mecburiyetimiz, her işin başında gelir. Bu sebepten dolayıdır ki, bu Dördüncü Plan dev­ resi tıpkı Shakespeare'in meşhur piyesindeki «to be or not to be» meselesidir. Ya bir istiklal savaşını kaza­ nacağız, bu ağır sanayiyi kuracağız, Türkiye take off'unu yapacak, güçlü bir ülke olacak veya - Allah vermesin - tekrar müstemleke tipine dönülecek, tek­ rar sömürgeye dönülecek, tekrar onun bunun oyun­ cağı olunacaktır. Bu kadar ehemmiyetli bir noktada­ yız, bu kadar ehemmiyetli bir meseleyi konuşuyoruz. Muhterem arkadaşlarım, bakınız bu şartlar altın­ da planımızı yapmaya başlarken, iki gerçeği baştan görmemizde zaruret vardır. Kalkınmak istiyoruz, an­ cak birtakım güçlüklerimiz var. Diğer yandan millet­ lerarası yarışta ileri gitmek için de birtakım istisnai avantajlarımız olduğu da bilinmektedir. Güçlüklerimiz nedir? Bu noktada hemen bir şey belirtmek istiyorum : Sayın Başbakanın dün burada konuşurken bütün bu güçlükleri geçtiğimiz birkaç yıl­ lık icraata atfetmek istemelerini gerçekle bağdaştır­ mamız mümkün değildir. Bu güçlükler esasen yıllar­ dan beri üst üste birikerek gelen güçlüklerdir. Bu güç­ lüklerin bir muhasebesini yapacak olursak, bizim inan­ cımıza göre belki de daha büyük pay, bizzat Cum­ huriyet Halk Partisinin evvelki iktidarlarında uzun yılları tam verimli olarak geçirmemesine gelip daya­ nır. Onun için bugünkü güçlüklerden şikâyet etmek, hatta bugünkü düzenden şikâyet etmek, bu düzenin bizzat kurucusu olan Halk Partisinin hakkı değildir. Kendi eserinizden, kendinizden şikâyet ediyorsunuz. (MSP Grupundan alkışlar) 23 . 11 . 1978 O S1 bir Türkiye ile karşı karşıya kalmışız. 50 senenin ra­ kamını alırsanız bu işsizliğin kökünün 10 seneye, 20 seneye, 30 seneye, 40 seneye gittiğini görürsünüz. Tıpkı mesela şimdi üniversitelerimize elemanlar alır­ ken, üniversitelerimizi yetersiz buluyoruz. 200 - 300 bin kişi müracaat ediyor, 100 bin kişi alıyoruz. Ne­ den? 20 sene önce üniversiteleri yeterince kurmadık, 30 sene önce bu üniversitelere hoca yetiştirecek mües­ seseleri kurmadık. Şimdi seller geldi, duvarları baraj­ ları yıkıyor. Bugün karşılaştığımız mesele, 2 senenin 3 senenin meselesi değildir; geçirdiğimiz uzun yılların meselesidir. Nasıl işsizlik takriben 40 - 50 seneden beri birik­ miş bir mesele ise, aynı şekilde dış ticaret açığımız da birikmiş bir meseledir. Bugün Türkiye'nin 3 milyara 4 milyara varan, ihracatının 1,5 - 2 misline varan dış ticaret açığı doğmuştur. Yıllardan beri takip edilen politikaların, memleket ihtiyacına ayak uyduramayan zihniyetlerin ve idarelerin bir muhasalası, bugün önü­ müze bu meseleleri getirip koymaktadır. Bunu son 2 - 3 seneye getirip inhisar ettirmeye kalkışmak bü­ yük haksızlık olur, meseleleri kökünden anlamamak olur. Yİne muhterem arkadaşlarım, Türkiye'nin gayri safi milli hâsılası bizim milletimizle bağdaşmaz. Bir küçücük İsviçre'nin milli hâsılası 70 - 80 milyar do­ lar iken - hiç bir hammaddesi olmadığı halde - 5 mil­ yon nüfusuyla, bu kadar zengin bir ülkede bu kadar çalışkan bir milletin 40 milyar dolarlık bir milli hâsı­ lası, elbette bizim milletimize yaraşır sayılamaz. Bi­ rinci sıradan 25 nci sıraya düşmüşüzdür. Bu gayretle çalışmaya mecburuz. Fert başına milli gelir bakımından, bugün yeryü­ zünde 60 dolarlık, 80 dolarlık milli geliri olan ülke­ ler var. Ama 1 000 yıl dünyanın en zengini iken. bu­ gün 60 ncı sıraya düşmüş olmayı elbette kabul ede­ meyiz. Bunu bir anda artırmak mümkün değildir. Yal­ nız bunu mümkün olduğu kadar artırmanın en iyi yollarını arayıp bulmak, işte planı yaparken asıl va­ zifemizdir. Türkiye'de yetersiz bir altyapı vardır. Bu yetersiz altyapı elbette bir günün işi değildir. Yine yıllaıın ih­ tiyaçlara ayak uyduramayan tutumundan meydana gelmiş bir muhassaladır. Muhterem arkadaşlarım, bakınız geçtiğimiz yıllar­ da meseleler hızla artan bir nüfusun ihtiyaçlarına pa­ ralel olarak halledilmediği için biz bu güçlüklerle kar­ Türkiye'de dengesizlik vardır. Biz milli görüş sa­ şı karşıyayız. Nüfusumuz çok şükür hızla artmakta­ hibiyiz. Türkiye'de coğrafi dengesizlik vardır, zümredır. Biz nüfusumuzun daha da hızlı artmasını elbet­ vi dengesizlik vardır. Bu dengesizliklerin giderilmesine te temenni ediyoruz. Ancak, iktisadi kalkınmamız bu dikkat etmeye mecburuz. Geçtiğimiz yıllarda fabrika­ nüfus artışına paralel olmadığı için yıldan yıla işsiz­ lar 2 şehre yapılmıştır. Bütün Anadolu 65 vilayetiyle lik birikmiş; şimdi bakıyoruz 3,5 milyon işsizi olan I , karasapanın arkasına terk edilmiştir. Geçtiğimiz yıl— 317 —