0. Senatosu B : 114 ri getiriyor? Her gün Güney

advertisement
0. Senatosu
B : 114
ri getiriyor? Her gün Güney sınırlarımızda olan
sıkıyönetim yeni elemanlar yakalıyor, hepsini
ilân etmiyoruz. İçimiz kan ağlıyor.
Büyük Senatoya ve Senato kürsüsünden
memlekete bir kere daha ilân etmek istiyorum:
Bu memleketin kaderinden sorumlu olan in­
sanlar, - sizler de onlardansınız. - Devletin par­
çalanmasına, yıkılmasına asla ama asla müsaa­
de etmiyecektir. Hiç kimse tertipleri ne kadar
ileri olursa olsun, bundan sonra buna imkân
bulamıyacaklardır. (Millî Birlik Grupu sıraları
'hariç, şiddetli ve sürekli alkışlar, «bravo» ses­
leri.)
Evet, hürriyetler güzel şey, demokrasi daha
güzel. Hem onları muhafaza edeceğiz, hem Dev­
letin uçuruma itilmesine mâni olacağız. Onun
için benim aziz Millî Birlik Grupu arkadaşla­
rım, müsterih olunuz, rahat olunuz. Sizin arzu
ettiğiniz Türkiye'yi yaşatmak için, daha yücelt­
mek için uğraşıyoruz. Bunun tek bir yolu yok­
tur. 1961 Anayasasının en güzel övgüsünü Tür­
kiye Radyo Televizyonu, önünde 27 Mayısta ben
yaptım. Ama, dogmatik olmayalım, sekte olmıyalım. Her insan eseri ne kadar güzel olursa ol­
sun, bir yerinde bir kusuru olabilir. Tecrübe
onu tekâmül ettirmek, daha güzel hale getirmek
gereklerini ortaya koyabilir. Bunu bir inat mev­
zuu, bir tabu gibi ele alırsak, o zaman işin için­
den çıkamayız, anlaşanlayız. Benim ne niyetim
olacak, ne kusurum olacak? Ben siyasi hayatı­
mın sonuna geldiğimi vazifeyi kabul ettiğim
gün ilân ettim. Kendimi bir daha seçime arz ede­
cek değilim, dedim. Ama geldi üzerime şu vazi­
fe, yığıldı. Bunu en güzel şekliyle selâmete gö­
türüp, demokratik rejimi normal işleyişine ka­
vuşturmaktan başka bir emelim yoktur, Ben bü­
tün anayasaları inceledim. İnsan hakları sözleş­
melerini inceledim, mahkeme içtihatlarını ince­
ledim. Zaten mesleğim o. Bakın liste elimde.
İddia ediyorum; bütün dünya önüne çıkabili­
rim, milletlerarası mahkemelere gidebilirim.
Eğer, ispat elilebilirse bu getirdiğimiz değişik­
likler bir İtalyan Anayasasından, bir Fransız
Anayasasından, bir Alman Anayasasından geri­
dir, hepsini geri alırım ve kaybolur giderim.
Yok böyle şey arkadaşlar, Şimdi Alman Ana­
yasasını alıp getireyim çantamdan, öyle hüküm­
ler var ki, şaşarsınız. Baha biz onları getirme­
dik. Ama, gerekirse getireceğiz.
13 . 9 . 1971
O :2
Saygılar sunarım. (Millî Birlik Grupu hariç
şiddet ve sürekli alkışlar, «bravo» sesleri.)
BAŞKAN — Sayın Ege.
İSKENDER CENAP EGE (Aydın) — Sayın
Başkan, çok değerli senatör arkadaşlarım; ben­
deniz söz istediğim zaman Sayın Başbakanın
konuşup konuşmıyacaklan malûmum değildi.
Fakat, ben söz istedikten sonra Sayın Başbaka­
nı dinlemiş bulunuyoruz.
Muhterem arkadaşlarım, basınla ilgili mevzu
üzerinde Sayın Karaman'm ifade ettikleri hu­
suslara bâzı noktalarda kısa kısa mâruzâtta bu­
lunmak üzere huzurunuza gelecektim. Ancak,
Sayın Başbakanın görüşmeleri esnasında hem
basının, hem de tümü ile getirilen değişiklikle­
rin 1961 Anayasasına kazandırdığı ve kazandı­
racağı kısımları gayet veciz ifade etmesi kar­
şısında, alkışlamaktan başka katılacak taraf olmıyan millî bir görev olarak buldum ve tak­
dirle karşıladım.
Muhterem arkadaşlarım, hâdiseleri tahlil
ederken ve yaşarken şunu unutmamak mecburi­
yetindeyiz ki, bugün yalnız Türkiye'deki 32 mil­
yon vatandaşın değil, bütün dünyanın nazarla­
rı Türkiye'nin üzerindedir. Ve Türkiye hangi
istikamette, ne tarzda bir yol alıyor dünya bu­
nu çok yakından takibetmektedir. Ve yine he­
pimiz gayet iyi biliyoruz ki, bugün Türkiye'nin
dışında ve jeopolitik durumumuz itibariyle çok
yakın çevremizdeki devletler ve milletlerin na­
sıl kaynamakta olduğunu ve içlerinde kendi dü­
zenlerini getirebilmek için nasıl zecri tedbirlere
gittiklerini, nasıl demokrasi dışı, kanun dışı,
hukuk dışı tedbirler aldığını da hepimiz okuyo­
ruz, televizyonlarda ve sinemalarda seyrediyo­
ruz.
Muhterem arkadaşlarım, Sayın Başbaka­
nın ifade ettikleri hususları hepimiz yakından,
onlar kadar olmasa da yani, Hükümet kadar
olmasa da biraz biliyoruz. Eğer bir başka mil­
let olsaydı, eğer cevheri Türk olmıyan bir mil­
let olsaydı bütün şu hâdiselerden sonra Türki­
ye'de, değil Anayasa tadili gibi meseleler üzerin­
de durmak, Anayasa diye birşey kalmaz, muhal
sayılırdı. Bu bakımdan meselenin ciddiyetini,
meselenin dürüstlüğünü, meselenin iyi niyetli
olduğunu eğer bizler ittifak halinde kabul edemezsek, bunu vatandaş kafasına yanlış imaj­
larla gönderirsek o zaman Türkiye'deki huzu-:
,8 —
Download