9 pikini Karabük`ten alıyor, tenekesini Ereğli`den alı yor

advertisement
M. Mecîisi
B : 9
pikini Karabük'ten alıyor, tenekesini Ereğli'den alı­
yor, elektriğini TEK'ten alıyor, nakliyesini bu de­
miryoluna yaptırıyor. Bütün bunların hepsinin fiyat­
ları batıdaki rakip fabrikaların fiyatlarından ya üç
misli, ya beş misli, ya on misli daha yüksektir. Na­
sıl rekabet edip de dışarıya siz ihracat yapacaksınız?
Bugün bütün bu temel üretim ve hizmetler devletin
elinde olduğu için, bir özel sektörün bu fiyatlara her­
hangi bir tesiri söz konusu olamayacağı için,, ihracat
seferberliğinde en mühim kalem girdi dengelenme­
sini yapmaktır. Bunu meydana getirmeden vergi
iadeleriyle, bunu meydana getirmeden birtakım kredi
artırmalariyle bugünkü kredi sistemi içerisinde bu
meseleyi halletmenize imkân yoktur, kaldı ki, şimdi­
den ihracat arttı diyorsunuz. Artan nedir? Geçen
seneki bazı stokların satılması. Buna mukabil asıl
artması lazım gelen sanayi mamulleri hacim itiba­
riyle yarı yarıya düşmüştür. Bu sebepten dolayıdır
ki, asıl halledilmesi lazım gelen meselede geri gidil­
miştir. Bunu nasıl artıracaktınız ki?.. Sanayi müesse­
selerinin kapasitesini ı% 25'e indirdiniz ve esasen sa­
nayi üretimindeki düşmeden dolayı milli gelirdeki
artış •%' 2,7'ye düştü, refah artışı ise devrenizde sı­
fıra indi.
23 . 11 . 1978
O : 1
zaruri döviz ihtiyaçlarını karşılamak için ihracatlarındaki döviz gelirlerinin bir kısmını kendilerinin
kullanma hakkını kendilerine tanıyınız.
Muhterem arkadaşlarım, kaldı ki, bu plandaki
ana zihniyetle ihracatı geliştirmek mümkün değil.
Çünkü, ihracatta asıl mesele kamu kesiminin çalış­
ma sistemi ile ihracatı geliştirmek mümkün değil.
Bilhassa bir saat gibi özel sektörü teşvik etmek la­
zım. Siz özel sektörü dumura uğratırsanız, ihracatta
gelişme yapamazsınız. Bu sebepten dolayıdır ki, bu
plandaki temel zihniyet ile Türk dış ticaret dengesi
kurulamaz, dış kredilere bel bağlayarak bu milli
mesele halledilemez. Onun için, her meselede olduğu
gibi, ihracat seferberliğinde de kurtuluş, milli görüş­
tedir. Kurtuluş, dış politika nimet-külfet dengesini
kurmaktadır. Kurtuluş, ağır şartlı kredilere esir ol­
makta değil; bizim milletimizin kalkınma gücünü ha­
rekete getirerek, milli güçlere dayanarak, ihracatı­
mızı artırarak dış ticaret dengesini kurma yoludur.
Muhterem arkadaşlarım, planda, demin de ifade
ettim; yatırımlar miktar olarak eşitse de, tercihler
farklıdır. Üretime gelince; şekerde, bitkisel yağda,
yünlü, pamuklu dokumada, kâğıtda, çelikte, çimen­
toda ve enerjide, takriben bizim hedeflerimiz benim­
senmiştir. Ancak azotlu gübre, fosforlu gübre, trak­
tör, kamyon, motor, otomobil gibi önemli kalemler
takriben yarı yarıya indirilmiştir.
Muhterem arkadaşlarım, bu konuda şu önemli
noktayı belirtmek istiyorum : İhracat hayati mesele­
mizdir. Henüz daha ciddi adımlar fiilen başlamamış­
tır ve biz de gerçek lafla söylersek, ihracat diye bir
şey yok. Yıllardan beri batılıların gelip bizden alma­
ya alıştıkları birtakım tarım ürünleri var. Adamın
kendi müessesesi var; İzmir'de, Aydın'da tütünü alı­
yor, pamuğu alıyor, fındığı alıyor kendi furnisörleriyle, bu rakamları topluyoruz, «bu bizim ihracatımızdır» diyoruz. İhracat, arapça kökünde müteâti
bir kelimedir. Siz bunu dışarı göndereceksiniz, siz ak­
tif olacaksınız, başkasının sizden gelip aldığı şeyin
adını ihracat koymaya gramer bakımından bile hak­
kınız yok. Bunu yapmak için ne yapıyorsunuz? Bu­
nu yapmak için bir ton edebiyat... Fiiliyatta, yapıl­
makta olan ihracatların hepsi durmuştur, herkes bu
Hükümetin değişmesini, ihracatı harekete getirecek
yeni bir hükümetin gelmesini bekliyor.
Aziz 'kardeşlerim, şimdi yüksek müsaadelerinizle,
bir planı (konuşurken üzerinde en ifaûyüık ehemmiyetle
durmamız lazım gelen bir önemli 'bölüme geçiyorum,
Bu da, sıihıhatlı ekonomiye geç'iş ve herkese refah ko­
şudur.
TURAN FIRAT (Malatya) — Çok beklersiniz.
MEVLÜT ÖNAL (Hatay)' — 500 milyon lira
açığınız var.
NECMETTİN ERBAKAN (Devamla) — Muhte­
rem arkadaşlarım, bu sebepten dolayıdır ki, bizim
kararlarımızı iyi inceleyin. Asıl maddelerini göreme­
mişsiniz, girdi dengelemesini ve ihracatçıların kendi
Her şeyden önce şunu ifade edeyim: Dün burada
çöşıitlii zihniyetler sergilendi. Bunlar birbirlerinli it­
ham ettiler. Bu ithamlar da bir dereceye kadar hak­
lılık payı vardır. Ancak bu ithamlar çözümü orta
yere 'koymaz. Bu sebeten dolayıdır ki, -konuşmamın
belki de en ehemmıiycitli kısmına gelmiş bulunuyo­
rum. Bakınız, şu gerçeği kabul etmeye mecburuz:
İstihdam meselesinde de bu getirilmiş olan plan,
bizim planımıza nazaran bu en büyük meselede yarı
yarıya meselenin hedeflerini küçültmüştür. Türkiye'
de ağır sanayi hamlelerini durdurmak ve sökmek;
buna mukabil KİP, KUP gibi birtakım hayali tasav­
vurlarla işsizlik meselesine çözüm getirmek mümkün
değildir. Kaldı ki, bir plan devresi bir deneme dev­
resi de değildir.
Download