açılış konuşmaları

advertisement
T.C.
HARRAN ÜNĠVERSĠTESĠ
ĠLAHĠYAT FAKÜLTESĠ
I. ULUSLARARASI KATILIMLI
BĠLĠM DĠN VE FELSEFE TARĠHĠNDE
HARRAN OKULU
SEMPOZYUMU
28-30 Nisan 2006
I. CĠLT
Editör
Prof. Dr. Ali BAKKAL
ġANLIURFA 2006
282
I. Uluslararası Katılımlı Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu
SÂLĠH ZEKĠ‟NĠN ÂSÂR-I BÂKĠYE‟SĠNDE HARRANLI BĠLGĠNLER
Melek Dosay GÖKDOĞAN*
Scholars From Harran Refered By Salıh Zekı In Hıs Athar-ı Baqıyya
Abstract
alih Zeki (1864-1921), who played an important role in the Turkish history of
science, has showed the contributions of Islamic mathematicians and
astronomers to the learning by comparing with that of Greek and Indian scholars in
his Athar-i Baqiyya(Immortal Treatises) on history of mathematical sciences. He has
mentioned and quoted the works of Thâbit ibn Qurra ( c. 836-901), Abû ‗Abdullah
Muhammed ibn Jâbir ibn Sinân al-Battânî (858-929), and Sinân ibn al-Fath alHarrânî al-Hâsib as great scholars from Harran amongst others.
In this paper, it will be presented the place of these scholars from Harran in
Salih Zeki‘s Athar-i Bâqiyya (1913) which consists of four volumes of which two
volumes were printed in Istanbul.
S
K
ariyer olarak elektrik mühendisliğini seçmiĢ bulunan Sâlih Zeki Bey (18641921), ülkemizde bilim tarihi ve felsefesi konularındaki araĢtırmalarıyla, bu
alanların büyük ölçüde kurucusu olmuĢtur.
Onun dört ciltlik Âsâr-ı Bâkiye (Ölmez Eserler) adlı eseri, Türk-Ġslâm
matematiksel bilimler tarihi üzerine çok önemli bir baĢ yapıt olup, sadece iki cildini
yayımlayabilmiĢtir (1913). Birinci cilt trigonometri tarihi, ikinci cilt hesap ve cebir
tarihi, üçüncü cilt astronomi tarihi ve nihayet dördüncü cilt geometri tarihi
üzerinedir. Bu ciltlerin sonunda, eserin yazılması sırasında yararlanılan ya da eserde
adı geçen Ġslâm Uygarlığı bilginleri ve kitaplarını tanıtan ―Zeyl‖ (Ek) bölümleri
bulunmaktadır.
Sâlih Zeki, Âsâr-ı Bâkiye‘yi ortaya koyarken hem Batılı hem Doğulu kaynaklardan
yararlanarak, bilimsel (pek tabii nesnel) bir araĢtırma yöntemi ile çalıĢmıĢtır. Bunun
için, Ġslâm Dünyası matematikçi ve astronomlarının katkılarını saptayabilmek
amacıyla, Batılı bilim tarihçilerinin eserlerine müracaat ederek, Yunanlılar‘ın ve
Hintliler‘in matematik ve astronomi çalıĢmalarını tanıtmıĢtır. Müracaat ettiği Batılı
*
Prof. Dr., Ankara Ü. DTCF Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi, [email protected]
I. Uluslararası Katılımlı Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu
283
kaynaklar, Montucla, Delambre, M. Cantor, Hankel, Rouse Ball, Woepcke ve
Tannery gibi araĢtırmacıların matematik ve astronomi tarihi eserleridir.
Bundan sonra, Ġslâm bilginlerinin katkılarını göstermek için, bu bilginlerin
kütüphanelerdeki yazma eserlerini aramıĢ ve incelemiĢtir. Onun zamanına kadar
Batı‘da yazılmıĢ olan matematik tarihlerinde Müslüman matematikçilere oldukça az
ve yüzeysel bir yer verildiğinden, Sâlih Zeki‘nin bu eseri yalnız Doğu‘da değil,
Batı‘da da konusunda ilk müstakil eser olmuĢ gibi görünmektedir.
Birinci cildin ―Ek‖inde yer alan Ġslâm bilginleri arasında Harranlı Sâbit ibn Kurra
(s.157-159) ve Battânî (s.160-162) bulunmaktadır.
Ġkinci cildin ―Ek‖inde ise, Harranlı matematikçilerden Sinân ibn el-Feth elHarrânî (s.261) yer almaktadır. Hakkında fazla bilgi bulunmayan Sinân ibn el-Feth
ile ilgili olarak, Âsâr-ı Bâkiye‘nin ikinci cildinin Zeyl‘inde verilen malumat, adı
zamanımıza kadar ulaĢan matematik eserlerinin kısa bir listesinden ibarettir. Bu
eserleri:
1) Kitâb el-Taht fî el-Hisâb el-Hindî
2) Kitâb el-Cem‗ ve el-Tefrik ( Çarpma ve bölme ile yapılan hesap iĢlemlerinin
toplama ve çıkarma ile yapılabilmesi üzerinedir.)
3) Kitâb ġerh el-Cem‗ ve el-Tefrik (Bir önceki eserinin Ģerhidir.)
4) Kitâb Hisâb el-Mik‗abât (Tam sayılıların çok terimlilere ayrılarak küplerini
hesap etme yöntemleri üzerinedir.)
5) Kitâb el-Cebr ve el-Mukâbele li-Muhammed ibn Musâ (Hârezmî‘nin cebir
kitabının Ģerhidir.)
Sinân ibn el-Feth ile ilgili bu bilgileri, Sâlih Zekî‘nin kaynakları arasında
bulunmayan Suter de (s.66) vermektedir. Bu da gösteriyor ki, Salih Zeki doğru bilgi
kaynaklarına ulaĢmıĢ ve kendisi de sonraki araĢtırmacılar için itimat edilir kaynak
olmuĢtur.
Âsâr-ı Bâkiye‘nin ikinci cildinde, ―Hesap Bilimi‖ baĢlıklı birinci kısımda Sinân ibn
el-Feth‘den bahsedilirken Ģu bilgiler verilmektedir:
―Hint Rakamları ile sıfırın kullanımı üzerine kurulmuĢ olan ve Ģu anda bütün
uygar milletler arasında kullanılmakta bulunan ondalık rakamlara dayalı hesap
sistemini, Araplar çok haklı ve isabetli olarak ―Hint Hesabı‖ adıyla dillerine
aktarmıĢlardır. Ġlgili bölümde inceleneceği üzere, Doğu‘da Hint Hesabı ile ilgili ilk
kitabı yazan Ebû ‗Abdullah Muhammed ibn Mûsâ el-Hârizmî‘dir. Bununla beraber,
bu sıralarda ve biraz sonraları Hint Hesabı ile ilgili bir çok kitap yazılmıĢtır. Örnek
olarak, filozof Kindî adıyla tanınan Ebû Yûsuf Ġbn el-Sabâh‘ın Risâle fî Keyfiyet
Ġsti„mâl el-Hisâb el Hindî adlı kitabı, Ebû el-Fadl ‗Abdülhamîd el-Hâsib‘in ve Hâsib
Ġstahrî‘nin Kitab el-Câmî„ fî el-Hisâb adındaki kitapları ve Ahmed ibn ‗Ömer elKarâbîsî ve Ebû Ca‗fer ibn ‗Ali el-Mekkî‘nin Kitâb Hisâb el-Hindî ismindeki eserleri
Ģöylece Ġbnü‘n-Nedîm‘in Kitâb el-Fihrist‘ine yöneltilecek ilk bakıĢta tesadüf edilen
eserlerdendir.
―Doğu‘da Hint Hesabı adıyla yayılan bu hesap, teorik değil tam aksine pratik idi.
284
I. Uluslararası Katılımlı Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu
Çünkü bu çeĢit hesabın bildirdiği iĢlemlerin ispatları özellikle Araplar‘ın ―Mîzân‖
(sağlama) adını verdikleri sayı araĢtırmalarından ibaret idi. Hint Hesabı‘ndan
bahseden, yukarda adı geçen kitaplarda da dokuz rakam ve sıfır iĢareti yardımıyla
rakamlama sisteminden baĢlanılarak tam sayıların iki katının bulunması ve yarıya
bölünmesi ile toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve kareköklerinin alınması ve bayağı
kesirlerle bunların toplama, çıkarma, çarpma, bölme ve kareköklerinin alınması
kuralları açıklanıyor ve her bir iĢlemin yapılmasından çıkartılan sonucun doğru olup
olmadığı, sağlama denilen araĢtırma biçimlerinde gösteriliyordu.
―Bununla beraber, bu kitapların bir kısmında tam sayılar ile kesirlerin küp
köklerinin çıkarılması usulü gösterildiği gibi, ―Dört Oran‖ adıyla ispatsız oran ve
orantı kuralları da veriliyordu. Âdeta Hint Hesabı, zamanımızda Avrupalılar‘ın
―Hisâb-ı Âdî‖ (Bayağı Hesap = Arithmétique ordinaire) dedikleri hesaptan ibaretti.
―Ancak, gerek tam sayılarla ve gerek kesirlerle ilgili olan bu hesap iĢlemleri kağıdın değerli olmasından ve az bulunmasından dolayı - üzerine ince kum veya
tebeĢir veya un serpilmiĢ siyah tahtalar üzerinde yapılıyor ve bunun için de bir kalem
veya mîl kullanılıyor veyahut ince bir tabaka kum üzerinde yapılıyordu. Bundan
dolayı idi ki, sonradan bu Ģekilde hesap iĢlemlerinin yapılmasından bahseden hesap
usulüne ―Hisâbü‘t-Taht ve‘t-Türâb‖ (Tahta ve Toprak Hesabı), ―Hisâbü‘t-Taht ve‘lMîl‖, ―Hisâbü‘l-Gubâr‖ (Toz Hesabı) veya ―Hisâbü‘l-Gubârî‖ adları verilmiĢti. ĠĢte
Sinân ibn el-Feth el-Harrânî ve Ebû Nasr Muhammed ibn ‗Abdullah el-Hâsib elKalavâzî‘nin Kitâb el-Taht fî el-Hisâb el-Hindî adındaki kitaplarıyla, Ebû el-Kâsım ‗Ali
ibn Ahmed el-Müctebî el-Antâkî‘nin Kitâb el-Hisâb „alâ el-Taht ve Kitâb el-Taht el-Kebîr
fî el-Hisâb el-Hindî‘si, modern dönemlerden bilim tarihinin yalnız isimlerini
kurtarabildiği eski değerli kitaplardandır.
―Taht‖ kelimesi, Farsça tahta kelimesinin ArapçalaĢtırılmıĢı olduğuna göre, bu
deyim, üzerinde hesap iĢlemleri yapılan, üstü ince bir tabaka toz veya un ile örtülü
tahtaların kullanımını, Araplar‘ın Acemler vasıtasıyla almıĢ olmaları ihtimalini
güçlendirmektedir.‖
Hârezmî‘nin birinci ve ikinci derece denklem çözümlerini sistemli hale
getirmesiyle matematiğin cebir dalında gerçekleĢen bu çok önemli geliĢmeden
(denklemler kuramının temellendirilmesinden) sonra, matematikçiler çeĢitli yönlerde
bu kuramı ilerlettiler. ĠĢte Sinân ibn el-Feth de bu yönde katkıda bılunan
matematikçilerden birisidir. Roshdi Rashed‘in (s.353-54) bildirdiğine göre, o, cebir
terimlerini, bilinmeyenin altıncı kuvvetine kadarki katlarını kapsayacak biçimde
geniĢletmiĢ ve bu kuvvetlerin toplama prensibine dayalı bir tanımını veren Ebû
Kâmil‘in tersine, kuvvetlerin çarpmaya dayalı bir tanımını vermiĢtir.
Sâlih Zeki, Âsâr-ı Bâkiye‘nin birinci cildinin ―Doğu‘da Trigonometri Biliminin
DoğuĢu‖ baĢlıklı birinci bölümünde, Sâbit ibn Kurra‘nın Kitâb fî el-ġekl el-Kuttâ
(Kesenler Teoremi Üzerine Kitap) adlı eserinden bir parçanın tercümesini vererek,
trigonometride yayların iki katlarının kiriĢleri yerine sinüslerinin kullanılmasının
Ġslâm Dünyası‘na Yunanlılar‘dan geçmediğini ve Avrupalılar‘ın iddialarının tersine
bu uygulamayı ilk defa icra edenin Battâni değil, Sâbit ibn Kurra olduğunu
göstermiĢtir. Tercümesini verdiği metinde Sâbit ibn Kurra hem yayları iki katlarının
I. Uluslararası Katılımlı Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu
285
kiriĢleriyle değil de sinüsleriyle göstermiĢ, hem de Menelaus‘un küresel tam dört
kenarlıya dair teoremini sinüsler ile kanıtlamıĢtır. Böylece, Sâlih Zeki, Sâbit ibn
Kurra‘nın matematik tarihi açısından son derece önemli olan bu risalesini Türkçe‘ye
çevirmiĢ bulunmaktadır.
Yine, bir dik açılı küresel üçgende kenarların sinüslerinin, karĢılarında bulunan
açıların sinüsleriyle orantılı olduğunu (Sinüs Teoremi) da en önce Sâbit ibn
Kurra‘nın keĢf ve ispat etmiĢ olduğunu ortaya koymuĢtur.
Sâlih Zeki, bu cildin sonundaki Zeyl‘de Sâbit ibn Kurra için Ģu bilgileri
vermektedir:
―Hicri üçüncü asırda Doğu‘da yetiĢen filozof, hekim ve matematikçilerin en
büyüklerindendir. Kendisi Sâbî mezhebine bağlıydı. Hicrî tarihin 211 (Milâdî tarihin
821) senesinde Harran‘da doğmuĢtur. Gençliğinde Harran‘da sarraflık etmekteyken
sanatını terkle, Bağdat‘a gelerek matematik, astronomi ve doğa bilimleri tahsil etmiĢ
ve az zamanda pek çok Ģöhret kazanmıĢtır. Bir rivayete göre, Bağdat‘da Muhammed
ibn Mûsâ ibn ġâkir‘in eğitim halkasında bulunmuĢ ve bunun tarafından Halife
Mu‗tazıd huzuruna çıkarılmıĢ ve bu halifenin özel müneccimleri arasına sokulmuĢ,
diğer bir rivayete göre, Halife Muvaffakbillah, oğlu Mu‗tazıd‘a hiddet ederek onu
hapse attığı sırada, Sâbit de bunun hizmet ve refakatine tayin edilmiĢ ve bunun
üzerine Mu‗tazıd hilafet makamına geçince Sâbit‘i halife sarayına mensup
müneccimler zümresine katmıĢ ve kendisine özel musâhib seçmiĢtir.
― Sâbit Arapça‘dan baĢka Süryânî ve Yunanî lisanlarına da vakıfdı. Eski Yunan
bilginlerinin eserlerini, Yunan lisanından Arapça‘ya aktardığı gibi, kendinden evvel
aktarılmıĢ nüshaları da düzeltmiĢ ve düzenlemiĢtir.
―ĠĢte bu cümleden olmak üzere, Eukleides‘in Kitâb el-Usûl‘ü ile Batlamyus‘un
Kitâb el-Mecistî‘sinin tercümelerini düzeltmiĢ ve orta düzey kitaplardan bir çoğunu da
çevirmiĢtir.
―Sâbit ibn Kurra, Hicrî 288 senesi Safer‘inin 26‘ıncı (Milâdî 901 senesi ġubat‘ının
19‘uncu) PerĢembe günü 77 yaĢındayken ölmüĢtür.
―Sâbit ibn Kurra haleflerine pek çok yararlı kitaplar bırakmıĢtır ki bundan dolayı
ne kadar övülse yerindedir. Diğer bilimlere ve özellikle tıbba dair çevirdiği veya
yazdığı kitaplar bir yana bırakılırsa yalnız matematik ve astronomiye ait olanlar –
Kitâb el-Fihrist‘e dayanarak – bir kütüphane teĢkil eder.‖
Sâlih Zeki‘nin burada sıraladığı Sâbit ibn Kurra‘nın matematik-astronomi eserleri
günümüz matematik tarihlerinde de bulunmaktadır. Örneğin, Dictionary of Scientific
Biography‘de de verilen bu eserlerden bazıları Ģunlardır:
Kitâb fî Mesâha el-Ecsâm el-Mükâfiyye (Parabolik Cisimlerin Ölçülmesine Dair
Kitap)
Kitâb fî Mesâha el-EĢkâl el-Musattaha (Düzlem ġekillerin Ölçülmesine Dair Kitap)
Kitâb fî „Amel ġekl Mücessem zî-Erba„a „AĢara Kâ„ide Tuhîtu bi-hi Küre Ma„lûme (Bir
Cismin Çizilmesine Dair Kitap)
Kitâb fî Kat„ el-Üstüvâne (Silindir Kesmelerine Dair Kitap)
286
I. Uluslararası Katılımlı Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu
Makâle fî Tashîh Mesâ‟il el-Cebr bi-el-Berâhîn el-Hendesiyye (Cebir Problemlerinin
Geometrik Kanıtlarla Doğrulanmasına Dair Kitap)
Tekrar Âsâr-ı Bâkiye‘ye dönersek,
―ĠĢte tıp, felsefe ve astrolojiye dair eserleri de hesaba dahil edilecek olursa,
toplam eserleri 150‘ye ulaĢır.
―Ne yazık ki Sâbit ibn Kurra‘nın kendisinden sonrakilere bıraktığı bu eserlerin
çok küçük bir miktarına tesadüf edilmektedir. Büyük kısmı, zamanın dönüĢümleriyle
yok olup gitmiĢtir. Bunlar arasında matematik tarihi açısından çok önemli olanları
vardır ki bugün nüshalarına rastlanmıĢ olsa karanlık kalan noktaların çözüleceğine
Ģüphe yoktur. Nitekim bileĢik oranlara dair bir risalesinin ele geçebilen parçaları
sayesindedir ki trigonometrik hesaplara sinüsü sokanın, yani bir üçgende mevcut
―ġekl el-Mugnî‖ adıyla bilinen bir özelliği veya Sinüsler Teoremi‘ni keĢfederek
kullananın Sâbit ibn Kurra olduğu meydana çıkmıĢtır.‖
Salih Zeki, Âsâr-ı Bâkiye‘nin birinci cildinin birinci bölümünde, Avrupalı
tarihçilerin, Doğulu matematikçiler arasında en önce yayların iki katlarının kiriĢleri
yerine sinüslerini koyan ve kullananın Battânî olduğunu ileri sürdüklerini, ama
bunun doğru olmadığını, doğrusunun Sâbit ibn Kurra olduğunu göstermiĢti. Bu
yanlıĢlığı yapan Batılı tarihçilerin Montucla, Hoffer, M. Marie olduğu dipnotlardan
anlaĢılmaktadır.
Ayrıca, bazı Avrupalı matematik tarihçileri Battânî‘nin bu geliĢmeyi Hintliler‘den
almıĢ olduğunu düĢünmüĢlerdi. Sâlih Zeki, Battânî‘nin astronomi hesaplarında sinüs
kullanma konusunda ilk fikri Hint zîclerinden almıĢ olsa bile, bu kullanımı
trigonometriye uygulayanın Hintliler olmadığını kanıtlarıyla göstermiĢtir.
Battânî, Batlamyus‘un kuramını gözlemleriyle güçlendirmiĢ ve bazı noktalarını
düzelterek astronomi çizelgelerini yeniden hesaplamıĢ olduğundan, Batı‘da ―Arap
Batlamyus‖u ünvanına mazhar olmuĢ ve yeryüzünde en meĢhur gözlemcilerden biri
olarak tanınmıĢtı.
Âsâr-ı Bâkiye‘nin birinci cildinin Zeyl‘inde Battânî için verilen bilgi Ģöyledir:
―Hicrî üçüncü asırda Suriye‘de yetiĢen astronomların en büyüklerindendir.
Kendisi Harran dahilinde Battân kasabasında dünyaya geldiğinden, ―Battânî‖ diye
Ģöhret bulmuĢtur. Doğum tarihi bilinemiyorsa da, herhalde Hicret tarihinin 235‘inci
senesinden sonra doğduğu bazı karinelerden anlaĢılmaktadır. Battânî, aslen Sâbî
iken, daha sonra ihtida eylemiĢtir.
― Bu bilgin, Batılılar arasında Battânî‘den bozma olarak Albatagnius veya
Albategni adı altında tanınmaktadır. Battânî Avrupalılar‘ca –vaktiyle- Araplar‘ın
Batlamyus‘u sayılmıĢsa da, öyle sanıldığı gibi ―Ġslâm astronomi erbabının piri ve reisi
değildir‖. Çünkü kendisinden evvel Bağdat ve DımaĢk‘da gözlemler yaparak birer
zîc düzenleyen kiĢiler vardır.
―Harran melikzâdelerinden olduğundan Rakka‘da kendisi için bir rasathane inĢa
ettirmiĢ ve Hicrî 264 senesinden Hicrî 306 senesine kadar 42 sene bu rasathanede
gözlem yapmıĢtır.
I. Uluslararası Katılımlı Bilim, Din ve Felsefe Tarihinde Harran Okulu Sempozyumu
287
―Rakka‘da gözlemlerini bitirdikten sonra, Ġbnü‘n-Nedîm‘in söylediğine göre,
Rakka ahalisinden Benî Zeyyât ile Bağdat‘a gitmiĢ ve orada bir süre ikamet
eylemiĢtir. Nihayet Hicrî 317 senesinde Rakka‘ya geri dönerken Kasrü‘l-Cass
adındaki mevkide vefat etmiĢtir.
―Battânî‘nin baĢlıca eseri Zîc el-Sâbî adıyla meĢhur olan zîcidir. Hicret tarihinin
299‘uncu senesinden itibaren düzenlenmiĢ olan bu zîc, göksel cisimlerin
hareketlerine dair bir takım cetveller içerdiğinden ve bu bilginin bütün keĢiflerini
kapsadığından, en tanınmıĢ ve en güzel eseridir. Zaten bundan baĢka Ta„dîl elKevâkib, Ma„rife Metâli„ el-Burûc fî ma-beyn Erbâ„ el-Felek, Risâle fî Tahkîk Akdâr elĠttisâlât, Risâle fî Mikdâr el-Ġttisâlât adlarıyla birkaç kitabı ve astrolojiye ait birer risalesi
vardır.
―Zîc el-Sâbî vaktiyle Plato Tubertinus tarafından Latince‘ye çevrilmiĢ ve daha
sonra Mahometis Albatenii de Scientia Stellarum liber adıyla 1537 senesinde
Nuremberg‘te basılmıĢtır. Fakat bu nüshanın mütercimi Arapça‘ya vakıf olmadığı
gibi, Latince‘ye de pek o kadar âĢinâ olmadığından, söz konusu nüsha yanlıĢ ile
doluydu. ĠĢte bunun üzerine Milâdî on beĢinci asrın tanınmıĢ matematikçilerinden
Regiomontanus, çevrilmiĢ nüshayı, Vatikan Kütüphanesi‘nde bulduğu Arapça bir
nüshaya dayanarak düzeltmiĢtir ki bu düzeltilmiĢ nüsha, Milâdî 1645-1646 senesinde
ikinci defa olarak Regiomontanus‘un Ģerhleriyle beraber Bologna‘da basılmıĢtır.
Vaktiyle Ġngiliz astronomlarından Halley, bu ikinci basılmıĢ nüshanın da
düzeltilmesi gereğini belirtmiĢse de, çevirmenlere esas olan Arapça nüshaya
ulaĢılamamıĢtır. Fakat çok ümit ederiz ki zîcin asıl nüshası veya diğer bir Arapça
nüshası, Vatikan Kütüphanesi‘nde Ģu anda mevcut olsun.
―ġurasını da söylemek gerekir ki Battânî‘nin bu zîce koymuĢ olduğu konuların
tamamı kendi eseri değildir. Me‘mun döneminde Bağdat ve ġam‘da yapılan
gözlemler ki Zîc el-Mümtehan adındaki zîclere sermaye olmuĢtur, bunda da aynen
bulunmaktadır.
―Ne yazık ki bunca araĢtırmaya karĢın, Zîc el-Sâbî‘nin Arapça nüshasına Doğu‘da
ulaĢılamamıĢtır. Ebû‘r-Reyhân el-Bîrûnî‘nin el-Âsâr el-Bâkiye adındaki kitabında ―Zîc
Muhammed el-Battânî‖ diye söylediği zîc bundan ibaret olduğuna göre, vaktiyle
Horasan‘a kadar gittiği anlaĢılıyorsa da, bugün Latince tercümesinden baĢka bir Ģeye
tesadüf olunamamıĢtır. Bundan dolayı bizim de gerek astronomi ve gerek küresel
trigonometri için incelemelerimize esas olan nüsha Latince tercümesi olmuĢtur.‖
Âsâr-ı Bâkiye‘nin birinci ve ikinci ciltlerinin sonlarındaki Zeyller‘de Sâlih Zeki‘nin
Harran‘lı bu üç bilgine dair vermiĢ olduğu bilgilerden bugün hâlâ matematik ve
astronomi tarihçileri istifade etmektedirler. Ayrıca, özellikle Sâbit ibn Kurra ve
Battânî ile ilgili olarak ulaĢmıĢ olduğu trigonometri tarihindeki sonuçlar son derece
isabetli görünmektedir.
Download