İL sadece Anadolu’da değil Balkanlarda, Kafkaslarda ve dünyanın pek çok yerinde görmek mümkündür. : OSMANİYE TARİH : 02.05.2014, ِ ِ ِ ون َو َﻤﺎ ﺘُ ِﻨﻔﻘُوْا َ ﺒﻤﺎ ﺘُﺤ ﻰ ﺘُﻨﻔﻘُوْا ﻤر َﺤﺘِﻝَن ﺘََﻨﺎﻝُوْا اْﻝﺒ ِ ِ ٍ ِ ﻴم ٌ ن اﻝﻠّﻪَ ﺒِﻪ َﻋﻠ ﻤن َﺸ ْﻲء ﻓَِﺈ َل ﱠ َل و ﷲ ِﷲ َ َ"#ْ & نُ ا ! َ َ ْ ُ َ َ ُ ُ إِ ﱠ ِ ْ َ َ َ ٍ إِ ﱠ َ #ْ 'ِ َ تَ ا ٍ َ* ر+ َ ,َ َ ُ َر إِ َذا ْ ِ VAKIFLARIN SOSYAL HAYATIMIZDAKİ YERİ Muhterem Müslümanlar! Her medeniyetin kendine özgü kurumları olduğu gibi, İslam medeniyetinin de kendine özgü kurumları vardır. Bu kurumların en başında vakıflar gelir. Vakıf; bir malın aslının korunması kaydıyla, gelirinin Allah yolunda sarf edilmesidir. Vakıf, temel yapısını Yüce dinimiz İslam’dan alır. Bir ayeti kerimede Yüce Rabbimiz; “ Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir” (1) buyurmuştur. Bu ayeti kerime nazil olduğunda maddi imkâna sahip olan sahabeler en kıymetli mallarını Allah yolunda vakfetmişlerdir. Sevgili Peygamberimiz (sav) de; “Bir insan öldüğü zaman amel defteri kapanır. Ancak sadaka i cariyesi veya kendisinden faydalanılan ilmi bir eseri ya da kendisine dua eden hayırlı bir evladı olan kimsenin amel defteri kapanmaz”(2) buyurmuştur. Bu hadisi şerifte geçen sadaka i cariyeyi, din âlimleri vakıf olarak ifade etmiştir. Bir kimsenin ölümünden sonra da sevap kazanmasına vesile olan ve Allah rızası için insanların hizmetine sunulan hayır kurumları sadaka i cariyedir, vakıftır. Aziz kardeşlerim! Vakıf, yardımlaşma ve dayanışmanın kurumlaşmış halini ifade eder. Yüce dinimiz İslam’ın toplumun temeline yerleştirmeye çalıştığı bu sosyal yardımlaşma ve dayanışma ruhu, bir yandan fakirliği ve onun doğurduğu sosyal sıkıntıları asgariye indirmeye gayret ederken, bir yandan da sanat ve kültür değerlerinin gelişmesi ve korunmasından, ülkenin imar ve inşasına kadar birçok hayırlı hizmette öncülük etmiştir. Müslümanlar, İslam’ın teşvik edip özendirdiği yardımlaşma ve dayanışmayı vakıf kültürü ile tüm dünyaya yaymıştır. Bugün ecdadımızın insanlığa kazandırdığı vakıf eserlerini, Sosyal yardımlaşma ve dayanışmada gösterilen bu hassasiyet ve duyarlılık ile okullar, camiler, hastaneler, yollar, köprüler, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, imarethaneler, çeşmeler inşa edilmiştir. Hatta spor alanları ve tesislerinden mesire alanlarına, halkın alış verişte kandırılmasını önlemeden, hapishanede bulunan mahkûmların ihtiyaçlarına, sadaka taşları ve yoksul kızlara çeyiz hazırlamadan, yaralı göçmen kuşları tedavi etmeye ve fakir çocuklara bayramlık elbise almaya kadar çok zengin bir vakıf kültürümüz bulunmaktadır. Kıymetli Kardeşlerim! Ecdadımızı vakıf yapmaya sevk eden “… hayır işlerine koşun …”3, “ hayır işleyeniz ki kurtuluşa eresiniz”(4), “ iyilik ve (Allahın yasaklarından) sakınma hususundan yardımlaşın …”5, “insanların en hayırlısı insanlara yararlı olanıdır.”(6) Ayet ve hadisleridir. Bu ve benzeri ayet ve hadisleri kendisine ilke edinen ecdadımızın insanlığa hizmet için çok farklı alanlarda sayısız vakıf kurmuş olduklarını görüyoruz. Selçuklulardan Osmanlıya, Osmanlıdan günümüze kadar vakıflar çok mühim işlere imza atmışlardır. Örneğin; Osmanlı döneminde vakıflar sayesinde; bir adam vakıf bir evde doğar vakıf bir beşikte uyur, vakıf mallarından yer ve içer, vakıf kitaplarından okur, vakıf bir mektepte hocalık eder, vakıf idaresinden ücret alır ve öldüğü zaman kendisi vakıf bir tabuta konur ve vakıf bir mezarlığa gömülürdü. Bu surette beşeri hayatın bütün ihtiyaçlarını vakıf mallarından temin etmek mümkündü. Kardeşlerim! Tarihte vakıf ruhunu geliştirerek bir medeniyet bilincine dönüştüren ve vakıflar eliyle muhteşem hizmet örnekleri ortaya koyan bir kültürün varisleri olarak bizlere düşen görev; tüm canlılara hizmet gayesiyle kurulmuş olan bu vakıflara gereken ilgi ve alakayı göstermek, onları korumak, maddi ve manevi yardımında bulunmak ve onlara yenilerini eklemektir. Bizlere bu vakıfları sunan ecdadımızı rahmetle yâd ediyor, böyle hamiyetperver insanların günümüzde de çoğalmasını temenni ediyoruz. Hutbemi bir hadisi şerif mealiyle bitirmek istiyorum; “Olgun bir mümin sonu cennet oluncaya kadar hiçbir hayra doymaz. Hiçbir hayırdan da geri kalmaz.”(7) _______________________________________ 1-Ali İmran,3/92 2-Ebu Davud,Vesaya,14 3-Bakara,2/148 4-Hac,22/77 5-Maide,5/2 6-Acluni,Keşful hafa, H.no:1220 7-Riyazus Salihin Trc.3.6. Hazırlayan :Hüseyin KILIÇ Kadirli Muhammediye Camii İmam-Hatibi Redaksiyon :İl İrşat Kurulu