İLİ : BALIKESİR TARİH : 06/12/201 İSLÂM VAKIF MEDENİYETİ Muhterem Müslümanlar! Yüce dinimiz İslam’ın en çok üzerinde durup, müminleri teşvik ettiği konulardan biri de;Allah yolunda hayır ve hasenatta bulunmak, toplumdaki kimsesiz, fakir ve muhtaçlara yardım elini uzatmak ve iyilikte yarışmaktır.İslam,bütün canlıları kuşatan şefkat, merhamet ve yardımlaşma dinidir.Mukaddes kitabımız Kuranı Kerim ve Sevgili Peygamberimizin hadislerinde bu konuyla ilgili emir ve tavsiyeler bulunmaktadır. Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkça asla iyiliğe erişemezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu mutlaka bilir.”(1) “Herkesin yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse (ey Müminler) sizde hayır işlerine koşun…” (2) “Namazı kılın, zekâtı verin, kendiniz için önceden gönderdiğiniz her hayrın sevabını Allah katında bulacaksınız.”(3) “Gece ve gündüz, açık ve gizli olarak mallarını Allah yolunda harcayanların Rableri katında büyük mükâfatları vardır.” (4)Sevgili Peygamberimiz de şöyle buyurmuşlardır: “Âdemoğlu öldüğü zaman, amel defteri kapanır. Üç kimse bundan müstesnadır. Kesintisiz sadaka (sadaka-i câriye) meydana getirenler, topluma yararlı bir ilim (talebe/eser) bırakanlar ve kendisine arkasından hayır dua eden salih bir evlat yetiştirenler.” (5) Değerli Kardeşlerim İşte bu konudaki birçok ayeti kerime ve hadisi şerif müslümanın kalıcı hayır işleme bilincini geliştirmiş ve bunun sonucunda vakıf kuruluşları ortaya çıkmış ve hızla yayılmıştır. İslam medeniyetinin âdeta simgelerinden biri olan vakıflar, Hz. Peygamber döneminden itibaren tarih boyunca İslam toplumunun sosyal yapılarını sağlamlaştırmada, dengeyi sağlamada, yaraları sarmada etkin bir rol üstlenmişdir. Bunun bir sonucu olarak, fakir ve kimsesizlerin yiyecek, giyecek ve barınaklarının temin edilmesi, hastaların tedavisi, ilmin yaygınlaştırılması, fakir öğrencilerin desteklenmesi, hayvanların ve çevrenin korunması, ibadethanelerin ve toplumun ihtiyacı olan birçok tesisin yapılması, bakım ve onarımı gibi toplum yararına olan vakıflar önemli hizmetler görmüşlerdir. Vakıf, bir kimsenin, malını kendi mülkiyetinden çıkarıp, sadece Allah rızası için, belirli şart ve gayeler ile kıyamete kadar hayır hizmetlerine sadaka olarak bağışlamasıdır. Vakıf, kesintisiz hayır işleme bilincinin pratiğe yansımasıdır. Vakıf, ahirete iman etmiş olmanın somut bir göstergesi, bencilliği yenmenin fiili ispatı, paylaşımın en güzel örneği ve Allah sevgisinin belirtisidir. Vakıf, ölümlü ve geçici olan dünyalıkları” ebedîleştirme”,“ahirete taşıma” yöntemidir. Dünya hayatının ve dünyalıkların geçici, ahiret hayatının sonsuz; dünya malının bir imtihan vesilesi; en hayırlı malın insanlara yararlı olmak için harcanan mal olduğu düşüncesinden oluşan İslami bir uygulamadır. Yunus dünya hayatının faniliğini veciz bir şekilde ifade eder: Mal sahibi, mülk sahibi. Hani bunun ilk sahibi Mal da yalan, mülk de yalan. Var biraz da sen oyalan! Hz. Peygamber, Medine-i Münevvere’deki yedi parça mülkünü bizzat vakfettiği gibi sahabe-i kiram’ın ileri gelenleri de mallarını Allah yolunda çekinmeden harcamışlardır. Muhterem Mü'minler! Tarihe baktığımız zaman müslüman ecdadımızın Allah rızası ve ahiret inancı gereği sayısız hayır müesseseleri kurduklarını görürüz. Cami ve mescitler, mektep-medreseler, yollar-köprüler, çeşmeler-sebiller, hanlar ve hamamlar; her çeşit hayır vakıfları bunun örneğidir. Bunları yapanların, yapımına katkı sağlayanların amel defteri kapanmaz ve sevabı sürekli olur. Ayrıca atalarımız bu hayırlı işleri yapmakla kalmamış, onları ayakta tutacak, devamlarını sağlayacak, yıkılıp harap olmalarını önleyecek tedbirleri de almışlardır. Öyleyse Değerli Müslümanlar! Böyle bir iyilik ve hayır medeniyetine mensup olmanın ne demek olduğunun bilincine varalım! Sadaka taşlarıyla, kuş evleriyle, vakıflarıyla, merhamet ve sevgi kokan toprağıyla, nasıl bir mirasın üzerinde yaşadığımızı anlamaya çalışalım! Bu ilkelere inanan ve gönül veren ecdadımıza sonsuz bir şükran borcu olduğumuzun farkında olalım! Bize düşen görev; tüm canlılara hizmet gayesiyle kurulmuş olan bu vakıflara, gereken ilgi ve alakayı göstermektir. Onları korumak, maddi ve manevi yardımlarda bulunmak ve onlara yenilerini eklemektir. Unutmayalım ki; kim zerre miktarı bir hayır işlerse, mutlaka karşılığını görecektir. Hazırlayan: Nuri ZİREK Değirmenbaşı Köyü Camiiİmam-Hatibi / İVRİNDİ Redaksiyon: İl İrşat Kurulu 1-3/ Âl-i İmrân, 92 2-2/ Bakara, 148 3-2/ bakara, 110 4-2/ Bakara,274 5-Müslim, Vasıyye,14; Ebû Davud, Vesâyâ,14; Tirmizî, Ahkâm,36 SEERRİİKK