İLİ : BİNGÖL TARİH : 12.05.2017 bölerek gelirlerin birinci bölümünü çoluk-çocuğuna, kalan iki bölümün gelirlerini de Müslümanların faydalanması için ayırmıştı. Aziz Kardeşlerim! Hazreti Peygamberin bu örnek davranışını gören ashap Allah yolunda mallarını vakıf ederek bu müessesenin yaygınlaşmasına vesile olmuşlardır. VAKIF KÜLTÜRÜMÜZ Aziz Kardeşlerim! Yüce Rabbimiz, okuduğum âyet-i kerimede şöyle buyuruyor: “Sevdiğiniz şeylerden Allah için harcamadıkça asla iyiliğe erişemezsiniz. Ne harcarsanız Allah onu mutlaka bilir.”1 Peygamber Efendimiz (s.a.s) de okuduğum hadis-i şerifte hepimize şu bilgiyi veriyor: “İnsanoğlu öldüğü zaman bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat”2 İnsanoğlunun ölümünden sonra sevap defterinin kapanmayacağı sadaka-i cariyelerden biriside vakıftır. Vakıf; Allah rızası için, geliri (yararı) toplumun hizmetine sunulmak üzere, mülkiyetinin satılmaması ve devredilmemesi şartıyla bir malın sürekli hayır maksadıyla bağışlanmasıdır. Değerli Kardeşlerim! İslam Dininin müntesiplerinden istediği iyilikte ve hayırda yarışma ilkesinin tezahürü olarak karşımıza çıkan vakıflar, tarih boyunca Müslüman toplumlarda birlik ve beraberliği kuvvetleştirmede, sosyal yapıyı sağlamlaştırmada, insanlar arasında bulunan mal farklılığı sebebiyle ortaya çıkabilecek dengesizliği gidermede en etkin faktör olagelmiştir. Ashâb-ı kiramın pek çoğu mallarım vakfetmişlerdir. Hz. Ali'nin Yenbu'daki bir arazisini ve çeşmesini vakfetmesi3 ve Hz. Osman’ın susuzluk çekildiği bir sırada, Medineli bir Yahudi'den Rume kuyusunu satın alıp, suyunu ebedi olarak topluma bağışlaması bunlar arasında sayılabilir. 4 Öyle ki Câbir bin Abdullah’tan şöyle dediği nakledilmiştir: "Ben Mekkeli ve Medineli Müslümanlardan imkân sahibi olup da vakıfta bulunmayan tek kişi bilmiyorum ."5 Kardeşlerim! Rabbimizin rızası için yapacağımız vakıf neticesinde maddi ve manevi ihtiyaçlar karşılanacak, birlik ve beraberlik en güzel şekilde sağlanmış olacak, ibadethaneler ayakta kalacak, okullarımız kalkınacak, ilim yuvaları büyüyecek, âlimler yetişecek, açlar doyacak, hastane sıkıntısı çekenlerin sıkıntısı hafifleyecek, susuzlar su bulacak. Kim neye muhtaç ise muhtaçlığın vakıf aracılığı ile dindirebilir. Bu sebeple günümüze kadar gelen vakıfları korumaya, onları vakfedilme gerekçesine uygun bir şekilde kullanmayı, vakıf mallarına zarar gelecek her türlü yanlış davranıştan kaçınmaya çalışmalıyız. Yüce Rabbim kendi rızasına uygun bir şekilde hayat geçirmeyi cümlemize nasip etsin. Vakıf bırakmış olanlara rahmet etsin. Vakıf mallarını en doğru bir şekilde kullanma imkânı bizlere sunsun. İhtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını giderecek vakıflar bırakmayı bizlere nasip etsin. Cumanız mübarek olsun. Al-i İmran, 3/92 Müslim, Vasiyyet 14 3 Beyhâkî, Sünen, IV,160,161; Kübeysî, a.g.e., I, 101 4 Müslim, Şirb, 1; Tirmizî, Menâkıb, 18 5 İbn Kudame, el-Muğnî, Mısır, 1970, IV, 4 1 Vakıflar aslında Kur’an ve sünnet bütünlüğünden ortaya çıkmış kurumlardır. İlk vakıf müessesesinin, bizzat Peygamber Efendimiz (s.a.v) tarafından tesis ettirilmiştir. Peygamber Efendimiz Medine'de kendisine ait hurma bahçelerinden bir kısmını, Fedek hurmalığındaki hissesini İslam yolunda vakfetmiş ve Hayber'deki hurma bahçesini ise üçe 2 Hazırlayan: Fatih ASLAN / İl Vaizi Redaksiyon: İl İrşad Kurulu