M. Meclisi B : 58 Sayın milletvekilleri, muihataibımız olan Yunan Hükümeti, Batı Trakya'da ki Türk varlığını yok et­ mek, Türk - İslam adına tek bir iz bırakmamak için Iher çareye başvururken, vaıkıf gelirlerinden % 25 vergi almaya ısrarla devam ederken, bizim 903 sayılı Kanunun ve Tüzüğün 20 nci maddesi gereğince, Va­ kıflar Genel Müdürlüğü tarafıntian tahsil edilen % 5 gibi cüzi bir denetleme payından vazgeçmemiz nasıl düşünülür? Şimdi teklif ediyoruz: Hükümet, Batı Trakya'daki Türk varlığına, vakıf müesseselerine sahip çıkma­ lıdır. Yunan makamlarından, bu zulmün durdurul­ masını ısrarla talep etmelidir. Neftice alınmadığı tak­ dirde, misliyle mukabele etmekten kaçınmamalıdır. Sayın milletvekilleri, Müslüman Türk Cemaati, Yunanlılar tarafından sıkboğaz edilirken, zulme uğ­ rarken; Türkiye'de bulunan Rum azınlık cemaatti, 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 1 nci maddesine gö­ re kurulmuş bulunan vakıflarına bağlı olarak tedri­ sat yapan pekçok ilkokul, ortaokul ve liselerde Rum­ ca'dan tutun da, Rum edebiyait ve sanatına kadar benliklerinin muhafazası için dersler verilmekte ve kiliselerinin çanları rahatlıkla çalmaktadır; hatta da­ ha ileri gidilerek, İstanbul'un kendilerinin olduğu tel­ kini yapılmaktadır. Yunanlılar tarafından, Lozan da­ hil, her türlü anlaşma rafa kaldırılırken: İnsan Hak­ ları Evrensel Beyannamesi açıkça çiğnenirken; Bir­ leşmiş Milletler Anayasasına meydan okunurken, Türk milleti elini oğuşturup oturamaz, bu vahşete se­ yirci kalamaz. Biz, Türk milleti olarak, tarih boyunca hiçbir topluma zulmetmedik, düşünmedik, düşünmü­ yoruz da; ancak, zulme de tahammülü olmayan bir milletiz. Bu zulmü durdurmak için, Devlet olarak, millet olarak, Hükümet olarak her çareye başvur­ malı ve durdurmalıyız. BAŞKAN — Sayın Doğan, süreniz bitiyor efen­ dim. MEHMET DOĞAN (Devamla) — Aziz arkadaş­ larım, bunun dışında Suudi Arabistan, Mısır, Suriye, Irak, Ürdün, Bulgaristan ve Yugoslavya'daki Türk İslam vakıflarına sahip çıkılmalıdır; yurdumuzdaki vakıfları da gözümüz gibi korumalıyız; gelecek nesil­ lere bakımlı, tertemiz, dimdik olarak devretmeliyiz. Bu bakımdan, vakıf arazileri, toprak reformu dışın­ da tutulmalıdır. Meclisten geçen Belediyeler Kanu­ nunda, gerekse Hükümetin Meclise getirmeyi düşün­ düğü Vergi Kanunlarında, vakıf malları, Emlak Ver­ gisi dışında tutulmalıdır. Bu en azından, ecdadımı­ za, bir saygıdır. Kültür değerlerimizin yaşatılalbilme- 20 . 2 . 1979 O : 3 s'i için, bütün dini ve tarihi ve kültürel eserlerimizi Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde toplayarak, mazisine uygun Evkaf Bakanlığı olarak ihya etme­ liyiz. Grubumun görüşlerini, kısa bir süre içinde de olsa, özetlemiş bulunuyorum. 1979 Yılı Bütçesinin bu kutsal müesseseye, men­ suplarına, aziz Türk milletine hayırlı ve uğurlu ol­ masını Cenabı Allah'tan diler, Yüce Meclise saygı­ lar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Doğan. Adalet partisi Grubu adına Sayın İhsan Toksan; buyurunuz efendim. AP GRUBU ADİNA İHSAN TOKSARI (İstan­ bul) — Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Vakıflar konusu, Türk tarihinde ve milletimizin bugünkü hayatında çok önemli yeri olan bir konu­ dur. Vakfın lügat manası, durmak, hapsetmek, alı­ koymak manasınadır. Türk tarihinde vakıf, İslam'dan kaynağını alır, tamamen İslam i duygunun neticesi­ dir. Çünkü, Allah'ın Elçisi Yüce Peygamberimizin mübarek bir sözünden ilham alan Müslüman Türk­ ler, dünya tarihinde eşi görülmemiş en büyük vakıf­ ları kurmuşlardır. «Vakıf menfaatleri insanlara ait olur» veçhile, bir malı, Allah'ın mülkü hükmünde ol» mak üzere, temlik ve temellükten hapis ve men eyle­ mekten ibarettir; İslam, vakfı bu şekilde tarif eder; kısaca, insanların faydası için Allah'a bırakılmış mal­ dır. Allah'a, millete, vatana kendisini adamış büyük ecdadımız, sanat şahaseri olan camiler, türbeler, se­ biller, medreseler, imarethaneler bırakmışlardır. Bü­ yük dedelerimiz, insanların maddi ve manevi ihtiyaç­ larının bütününü İçine alan vakıflar yapmışlardır. Müslümanların manevi ihtiyacı olan cami yanında, eğitim için medrese, kütüphane, hastane, hamam, sebil, imaret, aşevi, kervansaraylar.. Ecdadımızın bu vakıfları sayesinde bir turist, Viyana kapısından Os­ manlı Devletine girer, her konaklamadaki kervansa­ raylarda misafir edilerek İran'a kadar 5 kuruş sarf ötmeden gidebilirdi; her yoksula imarethanelerde yemek çıkarılırdı; hatta, cami civarındaki güvercinler için vakıf yapılmıştı. Dünya tarihinde, ilk hayvan bakımı hastanesi Şam'da kurulmuştur. Cerrahpaşa Hastanesi vakfiyesinde hastaların morallerini düzelt­ mek için vakıf konulmuştur. Avrupa'da, akıl hasta­ ları, «Kafasına şeytan girmiş» diye öldürülürken, İkinci Beyazıt Han, Edirne'de, akıl hastalarını musi­ kiyle tedavi eden hastane yaptırmıştı. Yalnız 18 nci asrın yansında, İstanbul'da 35 bin kişiye, günde iki — 416 —