17 8 1 tmmob "4 makina mühendisleri odası III.KALİTE SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABI BURSA HAZİRAN 2003 YavınNo: E/2003/320-1 tmmob mâkina mühendisleri odası Sümer Sok.No:36/1-A Demirtepe - ANKARA Telefon 0-312-231 31 59-231 31 64 Faks 0-312-2313165 E-mail [email protected] ISBN : 975-395-603-7 BU YAPITIN TÜM HAKLARI TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI'NA AİTTİR. Dizgi Nevriye GÜNGÖR TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Elmasbahçeler Mh. Sabunevi Sk.No:19/1 16230 Osmangazi-BURSA Telefon Faks E-mail 0-224-252 11 9 0 - 4 hat 0-224-252 1194 [email protected] BASKI Telefon Kardelen Ofset Ltd.Şti. 0-312-4353790 TMMOB Makina Mühendisleri Odası III.Kalite Sempozyumu 6-7 Haziran 2003 KOBİ'LERİN KÜRESEL REKABETTEKİ YERİ Prof.Dr. Alp ESİN ODTÜ-Ankara ÖZET: Bu bildiride, küreselleşmenin KOBİ'ler üzerindeki etkisi ele alınmakta ve dünyadaki tüm KOBİ'ler için geçerli olan yeni koşullar irdelenmektedir. 1. GİRİŞ KOBİ'lerin, ülkemizde iş olanakları sağlanmasında ve dış satımımızda önemli yeri vardır. Karadeniz Ülkeleri Ekonomik Topluluğu'nun 2001 İstanbul toplantısı sonundaki bildiriye göre; 11 BSEC üyesi ülkede 3 milyon KOBİ vardır ve 20 milyon kişi KOBİ'lerde çalışmaktadır (BSEC,200l). Anılan ülkelerdeki işsiz sayısının 10 milyon kişi olduğu düşünülürse, KOBİ'lerin iş yaratmadaki önemi ortadadır. Aynı durum AB için de söz konusudur. Çalışanların %60 inin işvereni KOBİ'ler olup (Avrupa'daki işlerin üçte ikisi, 250 nin altında çalışanı olan kuruluşlarca sağlanmaktadır) bu ülkelerin dışsatımlarında KOBİ'lerin payı %70 dolayındadır. Bu nedenle KOBİ'lerin, "yeni pazarlar kazanma ve endüstriyel gelişmede önemli rolleri olduğuna" AB tarafından da inanılmaktadır (EC,1998). AB KOBİ'lerinde çalışanların oranı giderek artmakta ise de, artışın ana nedeni, büyük kuruluşların yüklerini KOBİ'lere yıkmakta olmasıdır. Gelişmelerin gösterdiği gibi, KOBİ'lerin geleceği ve başarılan, hemen her ülke için, bir ekonomik zorunluluk durumuna gelmiştir. 2.KÜRESELLEŞME ve KOBİ'LER Küreselleşmeye yol açan gelişmeler 3 ana nokta altında toplanabilir: 1 - Üretim teknolojilerinin eşdeğer düzeye gelmesi. Büyük firmaların sağlayıcılarla çalışma eğilimi, lisans anlaşmaları, küçülme gibi gereklerle KOBİ'lere daha fazla iş aktarılması bu açıdan önemli bir etmen olmuştur. 2- Uluslararası ticaretin önündeki engellerin büyük ölçüde kalkmış olması ve yabancı sermaye akısı. Tüm dünyada, açık-pazarlara ve özelleştirmeye doğru bir akış vardır. Ulusal kuruluşlara devletin müdahalesi ve desteği azalmıştır. 3- Özellikle bilişim alanındaki gelişmeler, bilgiye ulaşılmasını ve bilginin paylaşılmasını kolaylaştırmıştır. Bu nedenle, küreselleşme kolaylaşmış ve küreselleşmenin maliyeti azalmıştır. Sonuçta; bir ülkenin varlığı denilirken, bunun ulusal ve dış kaynaklardan edinilen sınırını çekmek zorlaşmıştır. Koruyucu duvarlar giderek yıkılmakta olduğundan, KOBİ'lerin artık, küresel rekabete açılmamak ve ülkenin koruyucu duvarları arkasında kalarak varlıklarını sürdürme gibi bir olanakları kalmamıştır. Dolayısı ile, uluslararası rekabette güçlü olmak, iç pazarlardaki varlığın sürdürülmesi için dahi zorunlu duruma gelmiştir. Değişim, alıcı ve rekabet gibi üç temel etmenin koşulları belirlediği bir ortamda rekabeti sürdürülebilmek yaşamsal öneme sahip olduğundan,küreselleşmenin yarattığı iki olgu, KOBİ'ler açısından da çok önemlidir: (1) Dünyadaki ticaret hacmi giderek artmaktadır; (2) rekabet gücü, ülke ve dünya pazarlarında egemen olan en önemli etmendir. 1. GENEL NOKTALAR Ticareti geliştirici benzer veya aynı stratejilerin değişik ülkelerdeki KOBİ'lerin performanslarını farklı biçimde etkilemesi, başka etmenlerin de üzerinde durulmasının gereğini ortaya koymaktadır. Bir kuruluşa rekabet üstünlüğü sağlayan bir çok etmen vardır. Bunların bir bölümü niceliksel, bir bölümü nitelikseldir- kaynaklar, üretkenlik, performans, eldeki donatılar, yönetsel beceriler, yeterlik, alt yapı ve kurumsal destek. Bu etmenlerin bir bölümü içerden bir bölümü ise dışarıdan kontrollüdür. Makroekonomi ve ülkenin genel politikaları ikinci grubu oluşturur. KOBİ'lerin teknik ve rekabet sorunlarına eğilirken yapılan temel yanlışlık, sorunların tanımdadır. KOBİ'lerin özellikle işletme sorunları olduğu, KOBİ'lerin bunlara eğilmede ve gidermede yetilerinin sınırlı olduğu doğrudur. Ancak, sınırlı kaynak ve olanaklarla işi sürdürebilme gibi büyük baskı ile karşı karşıya oldukları da gözden kaçırılmamalıdır. Üstelik, uluslararası ticaretteki değişimler, üretimin küreselleşmesi, yönelinilen pazarlar, özelleştirme ve bilişim teknolojisindeki değişimler KOBİ'lerin gereksinim duyduğu yardımın profilini değiştirmektedir. Dünya Ticaret Örgütü (WT0) tarafından yapılmış olan bir çalışma (1TC,1996), KOBİ'lerin temel sıkıntılarının para, teknoloji ve pazarlar konularında olduğunu göstermiştir: Para konusunda hemen göze çarpan noktalar; kısa-vadeli kredileri ve ihracat kredilerinin bedelini karşılayabilme ve 119 bu .kredileri zamanında alabilmedir. Çalışmaya göre, kredileri zamanında alabilme KOBİ'ler açısından en kritik noktadır. Kredi veren ve sağlayan kuruluşların bu noktanın üzerinde dikkatle durmalarında yarar vardır. Teknoloji açısından temel sorunlar, doğru teknoloji seçiminin yanı sıra, KOBİ'lerin gereksinimlerine uygun teknolojiye sahip olabilmeleri ve ellerindeki teknolojiyi yeniliklerle uyum sağlayacak biçimde zamanında modernleştirebilmeleridir. 1988). KOBİ'lerin yeniliğe katkılarına ilişkin kaynaklar yukarıdakiler ile sınırlı değildir. KOBİ'lerin %50 sinin, sürekli veya ara ara yenilikler getirdiğini gösteren araştırmalar da vardır (Archibugi ve Cesaretto, 1989; Bernard ve Torre, 1994). Nitekim, otomotiv ve elektronik sektörü dışında bu oran %40'ın üzerindedir (Julien ve Carriere, 1992). Ürün ve pazar geliştirme açılarından KOBİ'lerin ortak sorunları şunlardır; Pazar açısından temel sorunlar hep aynıdır- pazara girebilmek, pazarda kalabilmek ve alıcılarla güvenilir ilişki içinde olmak. Pazara girmede kişisel temasların ve resmi olmayan kaynaklardan edinilen bilginin önemli rolü vardır. 2. • yeni ürünlerin ve süreçlerin parasal desteği için kaynak; • büyük hacimli pazarların siparişlerini karşılayabilecek kapasite, ve • alıcı istek ve beklentileri yönünden yabancı pazarlar hakkında bilgi (Namiki, 1988). KOBİ'LERİ İŞLEYİŞİ KOBİ tanımı,ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermekte ve en çok kullanılan çalışan sayısının yanı sıra (AB için <250) sermaye, iş hacmi gibi tanımlar da sınıflandırmada kullanılmaktadır. KOBİ'lerin büyük çoğunluğu, bir kaç kişi tarafından yönetilmektedir. Yöneticiler, akraba veya yakın arkadaş olup, kuruluşun hemen • tüm kararları onlar tarafından verilmektedir. Kişisel varlıkları ile kuruluşun varlığı arasında fark yoktur; kararları büyük ölçüde öznel ve kişisel etmenler yönlendirmektedir. Bu nedenle, KOBİ'lerin başında bulunanlar, kuruluşun başarısı ile büyük firmaların yöneticilerinden çok daha yakından ilgilidirler. Uluslararası Ticaret Merkezi (ITC) tarafından yapılmış olan özetleme (ITC,1995), KOBİ'lerin bu sorunların nedenleri açısından çok öğreticidir: • Ortak ekonomik grupların (NAFTA, CEFTA, LAIA gibi) ortaya çıkması, AB'nin tek pazar olma yolundaki adımları ve karşılıklı ticari anlaşmaların pazarlarda yarattığı küresel değişiklikler. • KOBİ'lerin diğer ülkelerdeki yeni pazar olanakları hakkındaki bilgilerinin kısıtlı olması. • Sağlık, güvenlik ve çevre kirliliği konusunda giderek sıkılaşan kurallar. • KOBİ'lerin, uluslararası pazarların şimdiki ve gelecekteki durumunu tam anlamı ile değerlendirebilecek bilgi, uzmanlık veya maddi kaynaklara sahip olmamaları. • KOBİ'lerin, pazarlara girebilmek veya pazarlardaki payı artırabilmek için gereken bilgi, uzmanlık ve maddi kaynaklara sahip olmamalar». • KOBİ'lerin, dış pazarlara hızla sevkiyat yapabilecek uzmanlığa, parasal kaynaklara sahip olmaması ve alıcılarla temas kuramaması. KOBİ'lerin konumu, bulundukları sektör içindeki büyük kuruluşların konumlarına parallelik göstermekte ve boyutları, aynı ekonomik sektör içindeki büyük kuruluşlara göreceli olarak belirlenmektedir. Bu nedenle, bir ülkedeki bir KOBİ, bir diğerindeki büyük firmaya eşdeğer olabilmekte ise de, hangi ülkede olursa olsun, temel sorunlar büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. 4. YENİLİK ve PAZARLARI BÜYÜTME Yeniliğin temeli Ar-Ge'dir. Avrupa KOBİ'lerinin Ar-Ge açısından alt yapısı, diğer iki ana rakibe göre (ABD ve Japonya) oldukça iyi olmakla birlikte (EC,1996), aradaki farkın temel nedeni, başarılı araştırma sonuçlarının aynı başarı ile pazarlanabilir ürün veya hizmete dönüştürülememesidir. Nitekim bu rapora göre, Avrupa'nın teknolojik çıktılardan olan yararlanma eğilimi 1980 lerde ABD ve Japonya'ya eşdeğer iken, 1990'lardan itibaren azalmaya başlamış ve bu raporun söz konusu olduğu yıllarda yarıya düşmüştür. AB üyesi olmayı hedeflediğimiz düşünülürse, tüm kuruluşlanmızdaki Ar-GE eksikliğinin ülkemiz açısından bir engel oluşturduğu ortadadır. Öte yandan. KOBİ'lerin büyüklüğü ve kaynaklarının sınırlı olması, bunların yaratıcı ve yenilikçi olmalarına, sanıldığı gibi engel olmamıştır. Değişik çalışmalara göre, KOBİ'ler bir çok büyük kuruluşdan çok daha kökten yenilikler getirebilmişlerdir (Mansfield, 1981; Acs ve Audretsch, 5. ÜRÜN GELİŞTİRME Özellikle uluslararası pazarların beklentileri açısından, teknolojik gelişmeleri izleyebilmenin dışsatım üzerindeki etkisi büyüktür. Alt düzeyde teknoloji ile çalışan KOBİ'lerin kendi pazarlarına veya beklentileri daha az pazarlara hapis oldukları bir gerçektir. KOBİ'lerin bu açıdan sorunları iki boyutludur: (1) Teknolojik gelişmelerden haberdar olmak; (2) teknolojinin transferi. Dolayısı ile, KOBİ'lerin her iki açıdan da bilgi sahibi olmaları çok önemlidir. Teknoloji transferinde, ortalık başlıca seçeneklerden birisi olduğundan, KOBİ'lerin uluslararası ortak girişimlerde bulunmaları kolaylaştırılarak, önleri açılmalıdır. Ancak, yüksek teknolojinin karşılığı olarak yüksek düzeydeki üretim araçlarına yönelmek yanlıştır. KOBİ'lerin, büyüklükleri, kaynaklan ve yeni 120 teknolojiye kendilerini uyarlayıp uyarlayamayacakları noktaların-dan çok iyi değerlendirme yapmaları gerekir. sonucu, ve özellikle de toplumun sağlığı ve esenliğini, ve çevreyi koruma endişesi ile, ortaya yeni yeni düzenlemeler çıkmaktadır. Kıyasaya bir rekabetin egemen olduğu pazarlarda kalabilmek için KOBİ'lerin yerine getirmesi gerekenlerin listesi giderek kabarmaktadır. Görünüşte, dış zorlamalar olmadan KOBİ'lerin teknolojik atılım yapma eğilimleri kısıtlıdır. Ancak kalite beklentileri, daha da önemlisi, çevreyi korumaya ilişkin gelişmeler dolayısıyla terk edilmesi gereken eski teknoloji nedenleri ile. KOBİ'lerin eldeki olanaklarını zaman zaman iyileştirme zorunda oldukları (veya olacakları) ortadadır. KOBİ'lerin bu açıdan da sorunları vardır: (1) Yeni teknolojiler ve bunlara nasıl ulaşılabilineceği konusunda bilgi yoksunluğu (2) ortak aramada yetersiz bilgi ve nereye başvuracaklarını bilmemeleri; (3) yeni teknolojilere sahip olmak için gereken temasları yapacak ve görüşmeleri yürütecek elemanlara sahip olmamaları. Nitekim sayılan nedenler, bir çok KOBİ'nin olumlu özelliklerini ve rekabet güçlerini yitirmesine neden olmuştur. Bu açıdan destek olunması çok önemlidir. Modern kalite yönetimi gereklerinin yerine getirilmesi, KOBİ'ler için de zorunluluk olmuştur. Bu değişime ayak uyduramayan KOBİ'lerin rekabet şansı giderek azalmaktadır. Çevreye saygının sonucu olarak, bir ürünün kalite gereklerini yerine getirmiş olmasının yanı sıra, çevre ile uyumlu (üretilirken ve kullanılırken) olması da aranmaktadır. Bu durumun pazarlarda yaratacağı karmaşaya, belirli ürünlere ve üreticilere yönelecek tepkilere ve hatta doğabilecek gümrük duvarlarına hazırlıklı olunması gerekmektedir. Gıda, ecza ve hayvancılık gibi alanlar için, aynı durum SPS Anlaşması (Application of Sanitary and Phyto-sanitary measures) nedeni ile de söz konusudur. 6. PAZAR ORTAKLIKLARININ OLUŞTURULMASİ KOBİ'lerin bu yolda sağlayabileceği düzeydeki etmenlere bağlıdır: • • • • • başarı, şu alt 8. DIŞ PAZARLAR ortaklaşa girilecek alanların iyi tanımlanması; ortakların potansiyelinin belirlenmiş olup olmadığı, teklif edilen teknolojinin değerlendirilebilmesi, eşitlik, denklik, pazar desteği gibi konuların değerlendirilebilmesi, ortaklığın hukusal yönleri. İyi ortak bulunması temel sorundur. Aynı ürünlerin dışsatımı ile uğraşan KOBİ'lerin, çoğu kez hükümetin desteği ile birlikler oluşturması, dünyada giderek yaygınlaşmaktadır. Örneğin Hindistan'daki Power Projects Ltd, elektrik santrallanna yardımcı donanım sağlayan bir kaç işyerinin merkezi tasarım ve pazarlama hizmetlerinden yararlanmasını sağlayan bir birliktir. Singapur'daki INTRACO Ltd.. toplamı 200 e ulaşan üretici, ticari firma ve bankanın oluşturduğu, onlar adına özellikle dışsatım alanında etkinlikleri olan bir kuruluşdur. Bu tür birliklerin başlıca yararı: daha iyi profesyonel hizmet verebilecek personel kullanılmasından ve reklam ve tanıtım çabalarından doğan giderlerin birim maliyetini azaltmasıdır. Alıcı-sağlayıcı ilişkilerinin uzun süreli olması arzusu ile KOBİ'lerin, genelde tek alıcı ile çalışmanın rahatlığını seçtikleri görülmektedir. Nitekim güçlü kuruluşların seçtikleri KOBİ'lerde aradıkları temel nitelikler; kalite anlayışı, sağlamada süreklilik, teslimat tarihlerine sadakat ve "iyi referansı" olmasıdır (OECD.1995). KOBİ'lerin bir başka ülkeye adım atmalarında, kişisel ilişkiler başlangıç için yararlı olmakla birlikte, süreklilik açısından, veritabanları, yayın organları, tanıtım kuruluşları gibi modern yöntemlere başvurulması gerekmektedir. Bu açıdan fuarlar KOBİ'lerin en rağbet ettikleri yol olmakta ve büyük firmalara özgü yöntemler ekonomik ve etkili görülmemektedir. Ancak, bu konuda KOBİ'lerin için genelleştirilebilinecek bir uygulama ve anlayış yoktur. Modern iletişim ve bilişim tekniklerinden azami derecede yararlanılması düşünülmelidir. 9. PAZAR KISITLARI 7. ÜRÜN KALİTESİNİN TEKNİK SORUNLARI KOBİ'ler. hedeflenen pazarların ürünlerden teknik beklentileri konusunda yeterince ve zamanında bilgi sahibi olamayacakları gibi. teknik gereklerin yerine getirilmesi için yapılması zorunlu deneme, sınama, kalibrasyon ve onarım olanaklarına sahip değildirler. Hatta, şartnamelerin gereklerini karşılayabilecek üretim süreçlerine de sahip olmayabilirler. Ayrıca, belirli bir kalite düzeyinin tutturulması ve sürdürülmesi, ve kalite etkinliklerinin planlanması, organizasyonu ve koordinasyonu için gereken bilgi, deneyim ve uzmanlığa da çoğunlukla sahip değildirler. Tüm bunların yanı sıra. alıcıların beklentileri ve bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin yarattığı baskılar KOBİ'lerin alıcıya yakınlık, esneklik, yeniliklere açıklık ve çeviklik gibi temel rekabet özelliklerini kullanabilmeleri için temel koşul, ürünlerinin iç ve dış pazarlardaki kalite gereklerini yerine getirmesidir. Dışsatım konusunda en başta gelen engel, budur. Kalite alıcının istediği olduğuna göre. kulaktan dolma veya başkaları tarafından aktarılan bilgi yetersizdir. Çoğu KOBİ'nin bu tür bilgilerden hareket etmesi, istatistiksel verilerden ve uzmanlardan yararlanmaması, pazarlardaki başarıyı sınırlamaktadır. Ancak, dış pazarlar hakkında sağlıklı bilgi toplamanın, yapılacak dışsatımın gereklerinin yerine getirilmesinden çok daha külfetli olduğu KOBİ'leriıı genel yakınmasıdır. En başta, dış pazarlardan sağlıklı bilgi toplamanın (seyahat, araştırma, vb.) oluşturduğu giderlerin yüksekliği, KOBİ'lerin bu işi kendi başlarına 121 yüklenmelerini imkansız denecek duruma getirmektedir. İngiltere'deki "Export Intelligence Service of the British Overseas Trade Board" örnek ahnabilinecek bir tıygulaıııadır. Pazarlama sorunlarının odak noktası, güven verme ve büyük çaptaki siparişleri karşılayabilmekteki sorunlardır. Bu yüzden, içte ve dışta, küçük firmalarla çalışmaya karşı bir çekingenlik vardır. UNIDO, gelişmekte olan ülkelere bir yardım olmak üzere, "Yüklenme ve Ortalık AlışverişiSuhcontracling and Partnership Exchanges (SPX)" için yüklenicilerin, sağlayıcıların ve sözleşmeli iş veren başlıca firmaların bir "dosyasını" tutmaktadır (www.unido.org/en/doc/3688). Bu dosya, hem teknik bilgi vermekte hem uyumlu istek ve beklentileri bir araya getirmekte hem de sorular ve olası fırsatlar için bir kaynak oluşturmaktadır. 10. GENEL İRDELEME KOBİ'leriıı günümüzdeki sorunlarının anlaşılması için, bir kuruluşun üzerindeki dört dış baskının iyi anlaşılması gerekir (Porter. 1980). • • • • Mevzuat Makroekonomi Alıcıların tercihleri Teknoloji Bu dört etmen de küreselleşmenin büyük etkisi altındadır. Çok uzak bir yerdeki olayların bile diğer ülkeler üzerindeki etkisi, ilişkilerin nedenli karmaşık ve iç içe olduğunu göstermektedir. Bunun anlamı, tüm ülkelerin bir küresel mevzuata tabi olduğudur. Bunun en iyi örneği, iç, dış, bölgesel ve küresel ticareti ve bunları etkileyen her şeyi kontrol eden Dünya Ticaret Örgütü'dür (WT0). Dolayısı ile iç mevzuat, küresel mevzuatın gereklerini yerine getirmeyi daha da zorlaştırmamalıdır. Küreselleşmeye katılan ülkelerin makroekonomik sistemlerindeki temel ilkeler; özel girişimciliği büyümenin lokomotifi yapmak, fiyat dalgalanmalarını önlemek ve enflasyon oranını düşük tutmak, devleti küçültmek, bütçeyi denk tutmak, yabancı sermayenin önündeki engelleri (tekeller, gümrük duvarları, vb.) kaldırmaktır. Alıcıların tercihleri şu noktalara doğru odaklanmaktadır; en i> i kalite, çevre ile uyum ve çok iyi satış sonrası hizmet. Ancak alıcıların beğenisinde, geçmiş yıllardaki herhangi bir alıcısa dönük seri-üretimden çok. "kişiselleşmiş" ürüne \ öneline olduğu görülmektedir. Bu nedenle, kişisel, ulusal \e\a herhangi bir kesimin beğenilerine hitap edebilen sağlayıcılar gerekmektedir. Bu açıdan internetin, alıcıların elindeki en önemli karşılaştırma aracı olduğu gözden kaçırılmamalıdır. ' ' leknoloji. küreselleşmenin simgesi olup, kendi teknolojilerimde birlikte getirmiştir bilgisayar, ufaltma (ceptelefonları). sayısallaşma, internet... Teknolojinin getir- diği gelişmeler sonucu, geçmişte geçerli olan rekabet etmenlerinin bir çoğu artık geçersizdir. Örneğin, KOBİ'lerin, şimdiye kadar üzerinde yeterince durmadıkları bilişim teknolojisi ile daha yakından ilgilenmeleri gerekmektedir. Teknolojinin getirdiği yeniliklerin bir başka yüzü ise alıcının ufkunu genişletmesi ve "ürün standardlarında" değişikliklere itmesidir. Özellikle hizmet, tarım, işlenmiş gıda, otomotiv, elektrik ve elektronik, bilişim ve iletişim, ve tekstil ve giyim sektörleri bu baskıyı daha yakından hissetmektedirler. 11. SONUÇ KOBİ'lerin sorunları çok geniş kapsamlı olduğundan, genel çözümler önermek imkansızdır denilebilir. Korumacı ulusal poltikaların artık geçerliliği kalmamıştır. Bölgesel KOBİ işbirlikleri yeni bir geleceği temsil etmektedir. Ticaretin sınır tanımazlığı, kuruluşları bir tür çok uluslu yapmaktadır. Bu gelişme yalnız mal akışı ile sınırlı olmayıp, fikirler ve yeni üretim teknikleri de dünyanın her köşesine yayılmaktadır. Küreselleşme denilen rekabet ortamı, giderek daha çalkantılı ve çok yönlü olmaktadır. Yeni rakipler, artık aynı ülkedeki veya ileri ülkelerin birisindeki üretici olmayıp, adı daha önce duyulmamış ama teknolojideki son gelişmeleri ve pazara yakınlık gibi avantajlarını kullananan bir Asya, Afrika veya Güney Amerika KOBİ'si olabilir. Doğaları gereği, KOBİ daha çok içe dönüktürler eldeki ürünler, eldeki sorunlar ve eldeki kar getirecek işler. Küreselleşmeden önce, ileriyi gören kuruluşlar (ve ülkeler) kaynaklarının önemli bir bölümünü "dünyadaki gelişmeleri izlemeye ve anlamaya" ayırdılar. Bu durum, artık bir tercih meselesi olmaktan çıkmıştır- dünya ile ilgilenmeyene bu dünyada yer kalmamaktadır! Bu gerçeği göremeyen kuruluşların dünya pazarlarından pay alamayacağı gerçeği görülmelidir. Porter'ın dört baskı etmeninin getirdiği gelişmeler, beklenmedik veya öngörülemeye-cek gelişmeler değillerdi. Bu nedenle KOBİ'ler; sistemi anlama, gelişmelerin onlara dönük olumsuz yönlerini iyi bilme; getirdiği fırsatlardan yararlanma ve bunlara ilişkin yükümlülük ve zorunluluklarını iyi algılamak için azami çabayı göstermek zorundadırlar. Şöyle ki: Artık KOBİ'ler ülke içinde ve dışında bir birleri ile rekabet ederken, yaşamsal çıkarlarını korumak için, geçmişte örneği olmayan ve alışılmadık biçimde birlikte çalışmak ve işbirliği yapmak zorunda olmanın (ortaklaşa rekabetin) hassas dengesini oluşturmak zorundadırlar. KAYNAKLAR 111 ACS. /...!. iiııd AUDRCTSCI1. D.B. (1988) "Innovation in I.arge and Sınall I-'irms. An limprical Aııalysis". American F.conomic Rcvicw. v78. no 4. 122 [21 ARCI11BUCHI. D.and S. CESARATTO (1989) "Piccole [7] ITC (1995) "Proıduct and Market Development for Export" inıprese e cambiamento tecnologico', Modelli teori e risultati ITC, UNCTAD/GATT, Oeneva dell'indagine" CNR-ISTAT sull'innovazione tecnologica nel settore manifatturiero italiano. Piccola Impresa, vol. 2 [8] ITC (1996) "An Analysisi of Competition Conslraints — SMSs and the Global Market Place". Int. İrade Center UNCTAD/WTA. |3] BERNARD.J.ve TORRE, A.(1994) "Les dynamiques Geneva d'innovalion et de RAD des P.M.I. françaises", Revue Internationale PME. Special issue on the management of new [9] JULIEN, P.A ve CARRIERE. J.B. (1993) "Ejfıcacıte des tehnologies. vol.7, pp. 19-41. PME et nouvelles technologies", Revue d'economie industrielle. v. 67, s. 119-134. |4] BSEC (2001) "Declaration on Small and Medium-Sized Enterprises at the Davvn of the 21 stCentury", İstanbul 27/EylüI [10] MANSFIELD, E (1985), "The Effects of Teclmological EC (1998) "Enhancing European Competitiveness" EC Rekabet Change with Economy" i. Indııstrial Economics. v34. Danışma Kurulunun Raporu NAMIKI, N. (1988) " Export Strategy for Small Business". ./. Small Business Management, v26. no 2 15 | EC (1996) "lnnovation and Research in Small and Medium Enterprises." European Report on Science and Technology, EC [11] PORTER. M (1980) Competitive Strategy: Techniques for Analyzing Industries and Competitors, Free Press 16J EC (1998) "Enhancing European Competitiveness" EC OECD (1995) "How German Industry Buys- A Survey of Rekabet Danışma Kurulunun Raporu Attitudes towards SME's in ransition Economies" Trade Directorate. 123 TMMOB Makina Mühendisleri Odası III. Kalite Sempozyumu 06-07 Haziran 2003 KÜRESELLEŞEN İŞ DÜNYASINDA, SATINALMA İŞLEVİNİN TOPLAM KALİTE VE TAM ZAMANINDA ÜRETİM YAKLAŞIMI UYGULAMALARINDAKİ ROLÜ VE BİR MODEL ÖNERİSİ Yrd. Doç Dr. İsmail EROL Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İ.İ.B.F, Bolu, TÜRKİYE Tel: (374)2534511/2124 E-Posta: ierottOOlfrflyahoo.com ÖZET Müşteri memnuniyeti ve sürekli gelişme, günümüzde firmaları global anlamda başarıya ulaştıracak anahtar stratejilerdir. Bu stratejiler, çıkış noktalarını, bir organizasyondaki bütün birim ve çalışanların katılımını gerektiren Toplam Kalite Yönetimi ve Tam Zamanında Üretim-Dağıtım felsefelerinden alırlar. İşte bu bildiride. Toplam Kalite Yönetimi odaklı satınalma departmanlarının dizayn edilmesine yönelik bir model önerilecek ve son bölümde örnek bir olay üzerinde durulacaktır. Anahtar sözcükler: Toplam kalite yönetimi, tam zamanında dağıtım-üretim, satın alma, modelleme 1. GİRİŞ Bir organizasyonun faaliyetlerini devam ettirebilmesi, piyasalarda oluşan değişiklikler sonucunda ortaya çıkan yeni taleplere uyum sağlayabilmesine bağlıdır.Yaşanan bu değişikliklerin kaynağı, üç farklı açıdan analiz edilebilir: (1) rakiplerin, piyasaya daha yaratıcı, yüksek kaliteli ve düşük fiyatlı ürünler sunmaları, (2) yeni üretim sistemlerinin geliştirilmesi, ve (3) müşteri beklentilerinin sürekli olarak artmasının doğal bir sonucu olarak müşteri memnuniyeti tanımında dönemler itibari ile değişiklikler görülmesi. Günümüzde, firmaların yüksek rekabete dayalı küresel piyasalarda başarılı olmaları, ürün, hizmet ve iş süreçlerini, müşteri beklentilerini karşılamak amacıyla sürekli olarak geliştirmelerine bağlıdır. Sürekli gelişme, maliyet, kalite, hız ve hizmet olarak ortaya konan modern performans ölçütlerinde, mutlak ve devamlı iyileşmeyi sağlayacak iş yapma biçimlerinin tanımlanması ve uygulanmasıdır[l]. Bu anlamda sürekli gelişme, modern üretim felsefesinin önemli bir parçası olmakla birlikte, hem tam zamanında üretimdağıtım (TZÜ-D) ve hem de toplam kalite yönetiminin (TKY) köşetaşı olma özelliğine sahiptir. TZU-D. sürekli gelişmeyi temel alır ve bir organizasyon içerisinde israfı en küçükleştirmeyi hedefler [2], İsrafın ortadan kaldırılması, katma değerin artırılması ile bir paralellik göstermektedir. Bununla birlikte, yüksek katma değer, sadece üretim işlevinde ortaya konacak yenilik ve geliştirme çabaları ile ulaşılabilecek bir hedef değildir. Süreç geliştirme ve israfın azaltılması, organizasyon çapında bütünleşmeye dayanan ve üretim kadar pazarlama, satış, satın alma, ürün dizaynı ve muhasebe işlevlerini de içeren kapsamlı bir çabayı gerektirmektedir. İşte bu noktada TKY anlayışı, TZÜ-D felsefesinin altyapısını oluşturacak mekanizmayı ortaya koymaktadır. TKY, bir organizasyon içerisinde bütün fonksiyonların kalite ve sürekli gelişme düşüncesine yoğunlaşması sonucunda müşteri memnuniyetine ulaşmayı hedefleyen bütünleşik bir yönetim felsefesidir [3]. İşte bu işletme fonksiyonları içerisinde stratejik bir öneme sahip olan satın almanın, TKY ve TZÜ-D içerisindeki yeri, bu araştırmanın içeriğini oluşturacaktır. İlerleyen bölümlerde, geleneksel satın alma ve TKY/TZÜ-D odaklı satın alma işlevi tartışılacak, aralarındaki farklar ortaya konacak ve son olarak TKY/TZÜ-D merkezli bir satın alma yaklaşımının oluşturulmasında kullanılabilecek bir stratejik rehber ve model önerisi sunulacaktır. 2. GELENEKSEL SATINALMA İŞLEVİ Satın alma yönetimi, geleneksel olarak tanımlanmış iki temel rol üstlenmektedir: (1) işletmelerin operasyonlarını desteklemek için yeterli malzeme ve hizmeti sağlamak, ve (2) süreçler içerisinde fıdansal tasarrufu gerçekleştirecek önlemleri almak [4]. Satın alma yöneticileri, bu iki hedef doğrultusunda miktar ıskontosu sağlayabilmek amacıyla, tedarikçilerin sayısını azaltmaya ya da farklı tedarikçiler arasından optimum fiyatı veren tedarikçiyi seçmeye yönelik olarak faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Satın alma işlevinin tarihsel süreci analiz edildiğinde, 1920'lerden küresel petrol krizinin yaşandığı 1972-73'e kadar, bu örgütlerin temel hedefinin, daha az ödeyerek satın almak olduğunu söyleyebiliriz. Bu çaba, sadece, satın alma faaliyetinin başlangıç maliyeti üzerinde yoğunlaşılmasını gerektiriyordu. Buna karşılık, petrol bunalımının küresel faaliyetleri etkilemesi sebebiyle tedarik maliyetlerinde, güvenilirliğinde ve hacminde farklılıklar meydana geldi. Sonuç olarak oluşan bu farklılıklar, 124 başlangıç maliyetlerinde tasarrufa gitmenin ötesinde, tedarik akışı olgusunu ve planlamasını da zorunlu kıldı. Düşük fiyata satın alma politikası artık yeterli değildi ve öncelikli odak noktası, başlangıç maliyetinden, bir ürüne sahip olmanın toplam maliyetini göz önüne alma anlayışına doğru değişiklik göstermeye başladı. Yaşanan bu değişikliğin ilk etkisi ile satın alma örgütleri, maliyet, güvenilirlik ve devamlılık hedeflerine ulaşmak amacıyla tedarikçilerine belli ölçülerde baskı uygulamaya başladılar. Fakat, bu kısa dönemli politikaların sonucu ani, fakat sınırlı oldu. İşte bu dönemde, dünya piyasalarında, sürekli gelişme odaklı satın alma işlevi ile tedarikçiler arasında tam bir eşgüdüm ve işbirliğini gerektiren TKY ve TZÜ-D hareketi ortaya çıktı ve hızla gelişmeye başladı. İşte bu gelişmeler, satın alma işlevini, ilerleyen bölümlerde detaylarını sergileyeceğimiz bir yapıya dönüştürmüştür. 3. STRATEJİK SATINALMA 1980 lif yılların başında, TKY ve TZÜ-D yaklaşımlarının hızla gelişmesinden sonra, satın alma işlevini taktik faaliyetler bütünü olarak gören düşünce tarzı, organizasyonlar arasında kabul görmemeye başlamıştır. Özellikle, firmaların ürün maliyetlerinin neredeyse %50 ya da 60'mı tedarikçilerden satın alınan malzeme ve hammaddelerin oluşturması, stratejik satın alma işlevinin geliştirilmesini zorunlu kılmıştır. TKY ve TZÜ-D felsefelerinin firmalar arasında genel kabul görmesi sonucunda, tedarikçiler ve tedarikçi piyasalarını etkileyen şu değişiklikleri gerçekleştirmek bir zorunluluk olmuştur: (1) tedarikçilerin seçimi ve değerlendirilmesi sürecinin yeniden düzenlenmesi, (2) satın alınan malzeme ve hammaddenin kalitesini artırmak için tedarikçilerin ürün tasarımı sürecine erken safhalarda katılmaları, (3) tedarikçi sayısının azaltılması. (4) zıtlaşmaya ve içsel çıkarlara yönelik tedarikçi ilişkilerinden, ortaklık ve işbirliğine dayalı bir sürecin inşaası yoluna gidilmesi, ve (5) tedarikçileri geliştirme programlarının devreye sokulması. Böylece fikirsel altyapısı bu beş madde de sunulan ve şekil l'de ana hatları sergilenen TKY merkezli satın almanın detayları ilerleyen bölümlerde verilecektir. 4. TKY YÖNETİMİ ANLAYIŞINA DAYANAN SATINALMA ÖRGÜTÜNÜN GELİŞTİRİLMESİ TKY, bir organizasyonda bütün birimlerin belli bir hedefe, yani sürekli gelişme ve müşteri memnuniyetine odaklanmasını gerektirir. Organizasyonların operasyonlarında anahtar bir rol oynayan satın alma ise, TKY felsefesini yerine getirmek konusunda önemli bir potansiyele sahiptir. ilk bakışta, satın alma işlevinin, alım maliyetleri ve tedarik akışını etkilediği söylenebilir. Bununla birlikte, TKY odaklı satın alma örgütü, malların, hizmetlerin ve hammaddelerin alımının ötesinde, departmanlar arası bir süreç haline dönüşür. Bu yapıdaki organizasyonlar, tedarikçileri ile etkili bir işbirliği tesis etme yoluna giderler. Tesis edilen bu ilişkiler, yeni ürün tasarımı sürecini ve tedarikçilerin faaliyetlerini geliştirdiği gibi, israfı minimuma indirerek sürekli gelişmeyi destekler. TKY odaklı stratejik satın alma örgütünün geliştirilmesi iki önemli yapı taşının yerli yerine oturtulmasını gerektirmektedir: (1) üst düzey yönetimin desteği, ve (2) firma, satın alma ve diğer departman stratejileri arasındaki bütünleşme ve uyumun sağlanması. Sürekli gelişme ve müşteri memnuniyetini hedef alan satınaima organizasyonunun başarılı bir biçimde geliştirilmesi, bu konuda katalizör vazifesi üstlenen üst düzey yönetim desteğine bağlıdır. Üst yönetimin bu desteği, şirket stratejileri ile doğru orantılı olmak durumundadır. Bu paralellik, şirket sathında TKY felsefesini destekleyecek TKY liderlerinin görevlendirilmesi ile sağlanacaktır. Üst düzey yönetim, genel itibari ile; (1) gerekli kaynakları tahsL eder ve örgüt yapısında değişiklikleri gerçekleştirir, (2) çabuk ve etkili bir biçimde organizasyon kültürünü etkileyebilir, ve (3) önemli ve sürdürülebilir değişikliklere neden olabilecek liderliği ortaya koyabilir. Genellikle, satınaima departmanları, bir organizasyon içerisinde, temel işlevleri destekleyici bir rolü üstlenirler. Bu durum, karar alma süreçlerinde fazla etkili olmayan bir satınaima yapısını beraberinde getirebilir. TKY felsefesi, üst yönetimin, organizasyon kültüründe oluşan bu boşluğu tanımlamasını ve arzu edilen gelişmenin sağlanabilmesi için gerekli desteği vermesini zorunlu kılar. Tamamlayıcı bir faktör olarak, farklı organizasyon işlevleri arasındaki işbirliği ve eşgüdüm ise yine belirgin ve kararlı bir üst yönetim desteği ile sağlanabilir. TKY odaklı satınaima örgütünün bir diğer gereği ise, firma genel stratejileri ile satın alma işlevi strateji ve planlarının bir uyum içerisinde geliştirilmesi ve uygulanmasıdır. Bu faaliyet, firma hedeflerine ulaşmak konusunda satın almanın vereceği desteğin somutlaşmasını ve gerçekleştirilebilmesini sağlayacaktır. 4.1 TEDARİKÇİ YÖNETİMİ FELSEFESİNE DAYALI SATINALMA ÖRGÜTÜNÜN YAPISI Bu konuda odak noktası, hız, doğruluk, esneklik ve ihtiyaçlara yanıt verebilme gibi operasyon el ölçütler olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, nihai hedef, satın alma örgüt kültürünü, sürekli gelişmeyi sağlayacak bir yapıya kavuşturmaktır. Bu doğrultuda, karar alma yetkisinin, belli ölçüler çerçevesinde tabana yayılması, 125 oplaın kalite yönetim vasıtasıyla müşteri memnuniyetinin sağlanması -Şirket stratejisi- r r r TKY lideri Sürekli gelişme Müşteriye odaklanma TKY odaklı satınalma örgütü Şirket stratejilerini destekleyen satın alma stratejleri- TKY lideri ve üst yönetim desteği Süıekli gelişme ^r ^r Çalışanların katılımı Takım çalışması TKY odaklı üretim TKY odaklı pazarlama İçsel ve dışsal müşteriye odaklanma Departmanlar arası ekip çalışması ve çalışanlyın yetkilendirilmesi r i Satmalına bilgi sistemi ve Karar Destek Araçları i r Sinıiejik ortakların (tedarikçilerin) seçimi r r s ecileıı lak rikçileıle bilgi paylaşımı Tedarikçi geliştirme programları r Tedarikçilerin ürün dizaynına katılımı Şekil I: Stratejik rehber: TKY odaklı şirket, satın alma ve diğer şirket departmanlarının ilişkisi 126 içsel müşteri ihtiyaçlarının belirlenip karşılanmaya çalışılması, bütünleşik satın alma ekiplerinin oluşturulması ve proje yönetimi ve analitik yöntemlerin kullanılması desteklenmelidir. Bu desteğin kaynağını ise, şirket yönetimi ile eşgüdüm içinde çalışan, örgüt içi TKY liderleri oluşturacaktır 4.2 TEDARİK YÖNETİMİ: TKY ODAKLI SATINALMANIN ÖNCELİKLİ ROLÜ TKY felsefesini benimseyen satın alma örgütleri, müşteriye sunulan değeri artırmak, sipariş sürelerini kısaltmak ve sürekli gelişmenin yaşandığı bir süreç yaratmak amacıyla, tedarikçileriyle güçlü ilişkiler tesis etme yoluna giderler. Bu tip faaliyetler, genellikle bir firma ile tedarikçisi arasındaki bağları derinleştirecek yapısal programların sonucu olarak ortaya çıkar. Satın alma yöneticileri, (1) sürekli gelişme ve iki taraflı öğrenmeyi sağlamak için tedarikçileriyle olan ilişkilerine odaklanırlar. (2) bu ilişkilerden kaynaklanacak katma değeri artırmayı hedeflerler, ve (3) tedarikçi iş süreçlerini geliştirecek ortak programlar düzenlerler. TKY odaklı tedarik yönetiminin diğer bir özelliği ise, şekil Tde görüldüğü gibi. tedarikçilerin, firmaların iş faaliyetleri sürecine dahil edilmeleridir. Bu tarz bir katılım, ürünün tasarımı sürecinden, üretilme aşamasına kadar varan geniş bir yelpazeyi içerir. 4.3 SATINALMA YÖNETİM SİSTEMİ: KARAR DESTEK ARAÇLARI Sürekli gelişmenin hedeflendiği satın alma örgütleri, bilgi yönetimi altyapılarını oluşturmak zorundadırlar. Veri depolan, veri tabanları ve karar destek araçlarını içeren bu sistemler, ürün ve hizmetleri, doğru fiyattan, istenen kalitede, miktarda, zamanda ve doğru kaynaktan elde edebilecek etkili bir satın alma örgütünün inşa edilmesini sağlayacaktır. Bu beş özellikten, doğru tedarikçinin seçilmesi, diğerlerini en büyük oranda etkiler ve satın alma sürecine büyük bir katma değer ekler [5]. Bir satın alma departmanının, katma değer üretebilmesi ve müşteri memnuniyetini sağlayabilmesi için sistematik yöntemler geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Yöneylem araştırmasına dayalı karar destek araçları, karar verme sürecinin karmaşık yapısını kolaylaştıran yöntem ve teknikler sunma potansiyeline sahiptir. Yöneylem araştırması modelleri, (1) problemi modellere ve çözme, (2) bütün alternatif ve kriterleri hesaba katma, ve (3) duyarlılık analizlerini yürütmek konusunda satın alma örgütlerine yardımcı olabilirler. Özellikle, TKY odaklı tedarikçi seçimi süreci, yöneylem araştırmasının birçok metodundan faydalanabilir. İlerleyen bölümlerde, bu süreci yapısallaştıracak adımlar sergilenecek, bir model önerisinde bulunulacak ve uygulama esasları bir örnek problemle ortaya konacaktır. 4.3.1 DEPARTMANLAR ARASI TAKIM OLUŞTURULMASI VE KRİTERLERİN BELİRLENMESİ Stratejik satın alma kararlarında ilk adım, üyeleri farklı departmanlardan oluşturulan bir ekibin kurulmasıdır. Dikkat edilmelidir ki, bu ekip tarafından alınacak kararlar, firmanın iş sonuçlarını etkileyecektir. Bu yüzden, üyelerin bir bölümü, ilişkili departmanlardan seçilmelidir. Departmanlar arası bu ekibin öncelikli işlevi, problemi tanımlamak ve TKY felsefesine uygun olarak stratejik ortak seçiminde kullanılacak kriterleri belirlemektir. 4.3.2 ÖLÇÜTLERİN AĞIRLIKLANDIRILMASI Uygun ölçütlerin belirlenmesinden sonra, bu ölçütler önem derecelerine göre sıralanmalıdır. Bu araştırmada, sosyal bilimlerde önemli bir araç olan Entropy Yöntemi kullanılacaktır. Karar vericinin, ölçütleri ağırlıklandırma zorunda olmaması nedeniyle, Entropy Yöntemi ölçütlerin değerlendirilmesinde rahatlıkla kullanılabilir. Entropy yönteminin teknik özellikleri ve kullanımı üzerine detayları Erol'un çalışmasında bulabilirsiniz [6J. 4.3.3 ANALİTİK HİYERARŞİ SÜRECİ Her ölçütün şirket için önemi belirlendikten sonra, tedarikçilerin belirlenen ölçütler açısından performansları değerlendirilir. Bununla birlikte, karar verici için birden fazla ölçüt önem taşıyorsa, alternatifler arasında seçim yapmak zorlaşır. İşte böyle durumlarda, Thomas Saaty'nin Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS) karar vericiler tarafından kullanılabilecek güçlü bir araçtır [7]. Bu yöntem vasıtasıyla, tedarikçi çiftleri birbirleri ile karşılaştırılarak, ekibin tercihleri belirlenir. 4.3.4 ALTERNATİF TEDARİKÇİLERİN SIRALANMASI Şu ana kadar, her ölçütün göreceli önemi ve tedarikçilerin bu ölçütleri dikkate alarak ortaya koydukları performans, tedarikçi skorları olarak hesaplandı. Bu safhada ise. ölçütlerin önem dereceleri ile tedarikçi skorları birleştirilecek ve her tedarikçi için nihai skorlar hesaplanacaktır. 4.3.5 KARIŞIK TAMSAYILI AMAÇ PROGRAMLAMASI Her tedarikçi için nihai skorlar hesaplandıktan sonra, bu skorlar bir karışık tamsayılı amaç programlaması (KTAP) modelinde girdi olarak kullanılacaktır. Bu model şu iki soruya cevap aramaktadır: (I) hangi tedarikçilerle çalışmalıyız, ve (2) seçilen stratejik tedarikçilerden ne kadar ürün almalıyız. 127 Buna ek olarak, önerilen bu model, duyarlılık analizi yapmayı ve TZÜ-D anlayışına uygun olarak, çalışılacak loplam tedarikçi sayısını belli bir sınırda tutmayı mümkün kılmaktadır. Bu araştırmada önerilen KTAP iki amaç fonksiyonunu içermektedir: (I) şirket için en iyi alternatifleri belirleyecek ve en çoklaştırılması gereken "toplam satın alma memnuniyeti", ve (2) bir tedarikçi ile çalışmanın bütün maliyet unsurlarını gözönüne alarak düşük maliyetli sonuçlar bulmak için en küçükleştirilmesi gereken "sahip olmanın toplam maliyeti". 5. ÖRNEK 5.2 AHS, ENTROPY VE TEDARİKÇİ SKORLARI Örnek problemimiz, nihai bir ürünü üretmek için belli bir malzemenin satın alınması sürecini gerçekleştirmek zorunda olan bir Türk şirketi ile ilgilidir. Bu şirket, üretmiş olduğu nihai ürünü, Avrupa Birliği ülkelerine ihraç etmektedir. Bu nedenle, ürünün bileşenlerini satın alma süreci ve üretim konusunda belli bazı ölçütleri yerine getirmek zorundadır. Şirket, artan rekabet sonucunda, TKY anlayışını benimsemekte ve şekil 2'de ana hatları verilen esaslar doğrultusunda organizasyon kültürünü yenilemeyi hedeflemektedir. Bu yeniliklerin şirket fonksiyonları üzerine yansıması, eşgüdüm içerisinde yürütülecektir. Yansımanın bir boyutu olan satmalına ise, şirket stratejisine destek verebilmek doğrultusunda bir değişim süreci içerisindedir. Hedef, müşteri memnuniyetini mutlak bir biçimde sağlayabilmektir. Bu doğrultuda, gerekli bilgi yönetim sistemleri geliştirilmiş ve tedarikçilerle stratejik işbirlikleri kurulması hedeflenmiştir. Geleneksel olarak, sözkonusu olan malzeme on farklı tedarikçiden alınmaktadır. Buna karşılık, firma uygulanmakta olan TZÜ-D ve TKY anlayışına uygun olarak, çalışacağı tedarikçilerin sayısını belli bir seviyeye indirmek ve daha önce de belirtildiği gibi stratejik ortaklıklar kurmak istemektedir. 5.1 süresinde sağlayacak ve aynı zamanda iş süreçlerini, çevresel bir sorumluluk içerisinde yerine getiren tedarikçilerle çalışmak istemektedir. Çevresel faktörleri, satın alma faaliyeti ile bütünleştiren satın alma süreci, çevresel bilince sahip satın alma (ÇBSS) olarak adlandırılır [8]. Firma, ÇBSS' Yİ gerçekleştirmek için, çevresel performans indekslerini (ÇPİ) kullanarak tedarikçilerin yeşil satın alma kavramını uygulayabilme başarılarını ortaya koymak istemektedir. ÇPİ, AHS ya da Entropy metodu kullanılarak rahatlıkla hesaplanabilir. Kriterler hesaplandıktan sonra, takım, tedarikçi skorlarını hesaplamak için hazırdır. Tablo 2: Tedarikçi skorları Tl T2 T3 T4 T5 T6 T7 T8 T9 T10 0,1153 0,0736 0,1287 0,0809 0,0691 0,1046 0,0918 0,1252 0,1014 0,1093 5.3 KİTAP VE TEDARİKÇİLERİN SEÇİMİ Alternatif tedarikçilerin skorları belirlendikten sonra bu skorlar bir KTAP modelinde girdi olarak kullanılacaktır. Bu modelde, iki amaç fonksiyonu yer almaktadır. EKİP VE KRİTERLERİN BELİRLENMESİ Maksimum Z| = Toplam satın alma memnuniyeti Minimum Z2 = Sahip olmanın toplam maliyeti Belirtilen hedeflere ulaşmak için, karar alma sürecinde kullanılmak üzere bir ekip oluşturulur. Bu ekibin ilk sorumluluğu kriterlerin belirlenmesidir. Teşhis edilen örnek kriterler I. tabloda sergilenmektedir. Kısıtlar: Tedarikçilerin Kapasitesi Firmanın talebi Firmanın depo kapasitesi Çalışılmak istenen tedarikçilerin sayısı Tablo I: Kriterler am zamanında teslim Kalite Esneklik Sipariş süresi Çevreye duyarlılık Şirket yönetimi, satın /ararlar açısından şirket etkilediğini saptamıştır. en düşük maliyet, en Bu safhada: (1) belirlenen kriterler önem derecelerine göre sıralanır, (2) tedarikçilere, kriterlere göre skorlar verilir ve (3) kriterlerin önem dereceleri ve tedarikçi skorları birleştirilerek nihai skorlar elde edilir. Bu skorların bir örneğini 2.tabloda görmek mümkündür. Hesaplanan nihai skorlar, bir KTAP modelinde girdi olarak kullanılacaktır. alma kararlarının, çevreye verilen performansını yoğun bir biçimde Bu yüzden, firma, bu malzemeyi, yüksek kalite ve en kısa sipariş Geliştirilen bu modelin Ecel Solver'da çözülmesi sonucunda iki çıktı elde edilecektir: hangi tedarikçi ile çalışılacak ve bu tedarikçilerden ne kadar malzeme alınacak. Örnek problemin optimum çözümü Tablo 3'te sergilendiği gibidir. Bu çözümde, çalışılacak tedarikçi sayısı beşe indirilmiştir. 128 Tablo 3: Çözüm s. 250 6. s2 490 S:, 100 S4 0 s5 0 s6 0 s7 185 7. s8 140 S9 0 Küresel iş arenasında başarılı olmanın yolu, sürekli değişim ve müşterilerin mutlak memnuniyetinden geçmektedir. Firmalar, rekabetin çok yoğun yaşandığı son yirmi yıl içerisinde, kültürel yapılarında değişiklik yapma yoluna gitmişler ve bu hedefler doğrultusunda TKY ve TZÜ-D'yi kullanmışlardır. Buna karşılık, birçok firmanın bu konuda başarısız olduğunu görmek mümkündür. Bu araştırmada, TKY ve TZÜ-D stratejilerini benimseyen firmaların kullanabileceği bir stratejik rehber geliştirilmiş ve uygulama esasları üzerinde durulmuştur. Geliştirilen stratejik rehber, satınalma departmanın, firma ve fonksiyonları arasındaki uyumunu ve satınalma içerisindeki faaliyetlerini, TKY esaslarına göre düzenlemeyi hedeflemiştir. 0 YÖNETSEL ÇIKARIMLAR Yöneticilerin en önemli sorumlulukları, bağlı bulundukları organizasyonları geleceğe taşımaktır. Bu hedefler doğrultusunda, stratejiler belirlenmeli, gerekli kaynak tahsisi yapılmalı ve çalışanlar yönlendirilmelidir. Birçok stratejik program, üst düzey yönetim desteğinin önemini görmezlikten gelir. Oysa, hiçbir organizasyonel değişim, böyle bir desteği arkasına almadan gerçekleştirilemez. Bu çalışmada, geliştirilen rehber, mutlak anlamda üst düzey yönetim desteğini sağlayacak TKY yönetimi liderlerinin, firma ve firma fonksiyonları çapında kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu liderler, TKY uygulamalarında aktif rol almakta ve üst yönetim ile firma fonksiyonları arasında bir köprü olmaktadırlar. REFERANSLAR [1] .1. Nicholas, "Competitive Manufacturing Management" The McGraw Hill, New York, 1998, s. 122 [2] T.Volmann, "Manufacturing Planning and Control Systems" , The McGravv HillNevv York, 1997, s.70 Buna ek olarak, firma stratejileri ile fonksiyonel stratejiler arasındaki eşgüdümün oluşturulması, beklenen iş sonuçlarının elde edilmesinde önemli faktörlerden birisi olacaktır. Bu çalışmada, firma genelinde uygulanan TKY stratejisi ile satın alma örgütünün bu hedef doğrultusunda sağlayabileceği destek temel alınmıştır. [3] R..I Caddick. B.G Dale "The impact of total qualiıty management on the purchasing function" European Journal of Purchasing and Supply Managemet 4, 1998 s.133-142 Geliştirilen stratejik rehber, bilgi yönetim sistemleri ve analitik araçlardan da faydalanmaktadır. Özellikle, yöneylem araştırmasının problem tanımlama ve çözüme ulaştırma konusundaki gücü, karar vericiye, doğru sonuçlara ulaşmak konusunda destek olmaktadır. Satın alma departmanlarının son 20 yıllık süreç içerisinde artan önemleri, bu şirket fonksiyonunun işlevlerinde büyük değişikliklere neden olmuştur. Bu nedenle, satın alma yöneticileri, stratejik bir yapının temellerini atmak zarureti ile karşı karşıyadırlar. Firma stratejileri ile uyumlu TKY odaklı satın alma yönetimi, bu beklentilerin karşılanmasında temel güç olacaktır. SONUÇ [4] J.Calvinato, R.G. Kaufman "The Purchasing Handbok" The McGravv Hill, Nevv York, 2001, s.123 [5] S. Levi, Kaminsky "Designing and Managing the Suuply Chain" lrwin McGravv Hill 2001 s. 125 [6] İ.Erol, "Use of Operations Research in Strategic Procurement Decisions'" S.B.F Dergisi, Değerlendirme aşamasında. [7] W.Winston, S.C Albright, "Practical Management Science" Duxbury Press, 1998, s.363-371 [8] R.B.Handfıeld S.A Melnyk "Grean Speak" Purchasing Today, July, 1996s.32-36 129 TMMOB Makina Mühendisleri Odası III.Kalite Sempozyumu 06-07 Haziran 2003 KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİN İŞ SÜREÇLERİNİN KALİTE GELİŞTİRME POLİTİKALARININ AVRUPA BİRLİĞİ İLE ENTEGRASYONU Yrd. Doç. Dr. Gökhan OFLUOĞLU Zonguldak Karaelmas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü ZONGULDAK Fatma AKILLI Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ZONGULDAK işbirliğinin yaygınlaşmasını sağlayan en önemli unsurun ekonomi olduğu görülmektedir. Çünkü dünyada tek pazara doğru bir yapılanma ve bu pazar fırsatlarından yararlanmak için yoğun çabalar gösterilmektedir. Ekonomik bütünleşme sonucu ülkeler arası, siyasi ve sosyal bütünleşmeyi de kaçınılmaz hale getirmiştir (1). ÖZET Müşteri ihtiyaç ve isteklerindeki hızlı değişmeler ve küreselleşen dünya pazarı işletmeler arası rekabetin çok sert bir hal almasına neden olmuştur. Bu aşamada küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ) önem kazanmaya başlamışlardır. Hatta sanayileşmiş ülkelerde dahi ekonominin %80-90'ına hükmedebilir bir hal almışlardır. Aynı şekilde bizim ülkemizde de KOBİ'ler ülkemiz ekonomisinin dinamik bilimleri olarak ekonomik ve sosyal sisteme olan katkıları nedeniyle önem kazanmış ve ekonomimizin büyük bir bölümünü oluşturmuşlardır. Faaliyet gösterilen ülkenin sosyal ve siyasi yapısına uygun mal ve hizmet sunmak kaçınılmaz hale gelmiştir. Dünyada işletmelerin, bir taraftan yapılarının küçülmesi diğer taraftan da yeni birleşmelerin gerçekleştirilmesi ülkeler arası ticari faaliyetleri de yeniden yapılanmayı zorunlu hale getirmektedir (2). Küçük ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ), daha az yatırımla daha çok ürün çeşitliliği yaratarak talep değişikliklerine kolaylıkla uyum gösterebilmeleri, bölgeler arası dengeli kalkınmaya ve istihdama önemli katkı sağlamaları, büyük işletmelerin yan sanayi olarak tamamlayıcısı olmaları, yapıları itibariyle ekonomik dalgalanmalardan daha az etkilenmeleri nedenleriyle tüm dünya ülkelerinde ekonomik ve sosyal hayatın bel kemiği olarak görülmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde KOBİ politikasının kapsamı zaman içinde genişlemiş, KOBİ'lere atfedilen değer giderek artmıştır. Artmaya da devam edecektir. Çünkü, tüm dünyada gelir dağılımındaki adaletsizlik, ekonomik gelişmedeki bölgeler arası gelişmişlik farkı, giderek artan işsizlik ve yoksullaşma yeterince büyüyememe, yetersiz ihracat hacmi ve etkin bir rekabet ortamının oluşturulamaması gibi ekonomik sorunların çözümü, KOBİ'lerin geliştirilmesi ve girişimciliğin yaygınlaştırılmasına dayandırılmaktadır. Ayrıca, KOBİ'ler sosyal barışın, demokrasinin ve liberal ekonominin sigortası olarak görülmektedir. ÇİKİŞ Yiımibirinci yüzyıla girdiğimiz bu günlerde, ülkelerarasında siyasi, ekonomi, sosyal bütünleşmelerin önemi daha da belirgin hale gelmiştir. Ülkeler arasında KOBİ'ler Avrupa'da istihdamın %70'ini sağlamaları nedeniyle en fazla iş imkanı yaratan kurumlar olarak görülmektedir. Avrupa Birliği üyesi ülkeler, KOBİ'lerin gelişmesi, iç pazarda ve dış pazarda faaliyetlerini sağlıklı yürütebilmeleri için sürekli destekleri görülmektedir. Ülkemizde ise KOBİ'lerin önemi son yıllarda anlaşılmaya başlanmıştır. Oysaki KOBİ'ler Türkiye'deki mevcut işletmelerin %98'ini ve istihdamının büyük bir kısmını karşılamaktadır. Buna rağmen yeterince gelişemedikleri görülmektedir. Yeterince gelişememelerinin nedeni incelendiğinde gerekli destekleme politikalarının izlenmemesi ve göz ardı edilmelerinden kaynaklandığı görülür. KOBİ'lerin yapısal sorunlarının tespit edilerek, bu sorunların çözümünü sağlayarak dışa açılmalarını teşvik etmek gerekmektedir (3). KOBİ'lerin değişik alanlarda ve değişik pazarlarda faaliyetlerini izlemede ve karşılaşacağı sorunların çözümünde Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortak politika ve stratejiler geliştirerek uyguladıkları görülmektedir. Çünkü globalleşen dünyada en önemli sorun hedef pazara uyum sürecidir. Ancak ülkelerin kaynaklarının yetersizliği veya etkin kullanılmayışı söz konusu pazara uyum sürecini de zorlaştırmaktadır. Türkiye Avrupa Birliğine uyum sürecinde ekonomik - sosyal - siyasi işbirliğini geliştirerek bu topluluğun tabii üyesi durumuna geçebilir (4). 130 I. KÜÇÜK VE ORTA BOY İŞLETMELERİN AVRUPA BİRLİĞİNE UYUM SÜRECİNDE İZLENMESİ GEREKEN POLİTİKALAR KOBİMerin değişik alanlarda ve değişik pazarlarda faaliyetlerini izlemede ve karşılaşacağı sorunların çözümünde Avrupa Birliği üyesi ülkelerin ortak politika ve stratejiler geliştirerek uyguladıkları görülmektedir. Çünkü globalleşen dünyada en önemli sorun hedef pazara uyum sürecidir. Ancak ülkelerin kaynaklarının yetersizliği veya etkin kullanılmayışı söz konusu pazara uyum sürecini de zorlaştırmaktadır. Türkiye Avrupa Birliğine uyum sürecinde ekonomik-sosyal-siyasi işbirliğini geliştirerek bu topluluğun tabii üyesi durumuna gerebilir. Bu doğrultuda KOBİMerin Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde ne tür politikalar izlenmesi gerektiği üzerinde durulmuştur. 1.1 Küçük ve Orta Boy İşletmelere Verilen Kredilerin Avrupa Birliği Standartlarına Çıkartılması Ülkemizde KOBİMerin uzun yıllar kendi kaderlerine terk edilmesi, sorunların çözümünde başarısızlığa neden olmuştur. Özellikle 1996 yılından sonra devlet KOBİMerin önemine dikkat çekerek, gerekli teşvik kararnameleri çıkararak ülkenin siyasal, ekonomik, sosyal istikrarının ancak KOBİMerin sorunlarının çözümüyle sağlanabileceğini düşünmeye başlaması önemli bir gelişme olarak görülmektedir. Avrupa Birliği üyesi ülkeler ve Diğer Avrupa ülkelerinde KOBİMer incelendiğinde ülkemiz KOBİMerin kredi payları oldukça düşüktür. ABD'de KOBİMere verilen kredi payı %42.7. Almanya'da %35. Japonya'da %50. İngiltere'de %27.2. Güney Kore'de %46.8. Fransa'da %48. Hindistan'da %15 iken ülkemizde bu pay %3-4 civarındadır. Bu açıdan incelendiğinde kredi miktarının yetersizliğinden dolayı Avrupa Birliği üyesi ülkeler ile rekabet edebilmeleri imkansızlaşmaktadır. Finansman açısından, Türkiye'deki KOBİMer Toplumdaki benzerlerine kıyasla daha zor bir ortamda faaliyet göstermektedirler. Türk ekonomisinin yapısal dönüşümlerden geçmesi ve uygun bir durumda olabilmesi için KOBİMerin gelişmesi hayati önem arz etmektedir. Türkiye'de KOBİMerin kredi imkanlarının artırılması ve Avrupa Birliği Standartlarına çıkarılması ve ayrıcalıklı desteklenmesi için çalışmaların başlatılması gerekmektedir. Türkiye'de yaşanan kaynak sıkıntısının gelecek yıllarda çözülmesini beklemek mümkün olmadığından KOBİMerin çeşitli finansman tekniklerinden faydalanmaları için teşvik edilmesini sağlayarak Avrupa Birliğine uyum sürecini hızlandırmak gerekir (6). KOBİMerin finansman sorunlarının çözümünde Avrupa sermaye piyasalarıyla işbirliği sağlanılabilir. KOBİMer için ulusal düzeyde ve Avrupa düzeyinde sermaye piyasalarının oluşturulması ile ortaya çıkan büyüme ve istihdam fırsatlarının yaratılması gerekmektedir. Menkul kıymetler borsalarında yapılan düzenlemelerde Avrupa Birliği KOBİMerin gelişmesine ve finansman sorunlarının çözümüne büyük katkı sağlamıştır. Kısaca Avrupa Birliği'nde oluşturulan öz sermaye kültürünün ülkemizde de oluşturulması için çalışmaların hızlandırılması gerekir. Türkiye'de KOBİMerin finansman sorunun çözümünde etkin bir banka politikası izlenmelidir. Bankaların KOBİMere düşük faiz, teminatların düşük tutulması, geri ödeme süresinin uzun tutulması, ihracatı özendirici kredilere ağırlık vererek KOBİMerin mali yönden güçlendirilmelerine imkan sağlayarak Avrupa Birliği'ne uyum sürecini hızlandırmak mümkündür. KOBİMerin yabancı kaynak temininde kredi faizlerinin yüksekliği geri ödeme süresinin kısalığı, teminat gösterememe gibi büyük sorunları bulunmaktadır. KOBİMerin ancak yüzde 5'i teşviklerinden yararlanmaktadır. 2000 yılı para kur politikalarının uygulanmasıyla faiz oranlarındaki çok önemli düşüşün, KOBİMerin bu sorunlarına azaltıcı etki yaratacağı düşünülmektedir. 2000 Yılı Programsının Uygulanması, Koordinasyon ve İzlenmesine dair Bakanlar Kurulu Kararı'nda KOBİMerin kullandıkları kredilerin toplam krediler içerisindeki payını artırmaya yönelik çalışmalar yapılacağı, mevcut sistemin kredi imkanlarının geliştirileceği vurgulanmıştır. Ekonomik ve sosyal yapının istikrar unsurlarından biri olan KOBİMerin, devlet yardımları yanında bilgiye erişimin ve sermaye teminin kolaylaştırılması ve bürokrasinin azaltılması yoluyla desteklenmesine devam edileceği belirtilmektedir. 1.2 Küçük ve Orta Boy İşletmelerin Kullandıkları Teknolojinin Avrupa Birliği ile Entegrasyonunu Sağlamak Türkiye'de Küçük ve Orta Boy İşletmelere gereken teknik imkanları sağlayarak Topluluğa uyum için çalışmaların artırılması gerekir. Ticarette teknik engellerin kaldırılması, Topluluk araçlarına uygunluk içinde, etkili strateji ve politikalar izlemek gerekir. Avrupa Birliği üyesi ülkeler kendi aralarında ticari ve teknik engelleri ortadan kaldırmak amacıyla 1961 yılında çalışmalar başlatmışlardır. Ulusal düzenlemeler arasındaki farklılıklar nedeniyle ortaya çıkan ticarette teknik engellerin ortadan kaldırılması için genel programa dayanan bir yaklaşım yürürlüğe konulmuştur (7). Ülkemizde KOBİMerin teknik yönden geliştirilmesi için çeşitli kuruluşlar mevcuttur. Ancak ülke düzeyinde çalışmaları göz önüne alındığında yetersiz kalmaktadır. Ülkemiz KOBİMerinin en önemli sorunlarından biri de teknolojideki değişimleri takip edememeleri ve iş süreçlerini iyileştirememeleridir. Küçük ve Orta Ölçekli işletmelerin teknolojik yeniliklere süratle uyumlarını sağlamak, rekabet güçlerini yükseltmek, ekonomiye katkılarını artırmak gerekir. Kullanılan teknolojinin Avrupa Birliği standartlarına uyumlaştırılması için teknik yeniliklere açık olmaları gerekir. Türkiye'de KOBİMerin teknolojik açıdan güçlenmeleri için 1990'li yıllardan sonra çeşitli kuruluşlar oluşturulmuştur. Bunlardan KOSGEB, KOBİ'lere, bilgi, elektronik ticaret, finansman, teknoloji, ihracatı geliştirme konularında hizmet verirken, KÜGEM, KOBİ'lerin geliştirme merkezleri olarak hizmet vermektedirler. KOBİ'lere yurtdışında işbirliği gezileri düzenleyerek onların yeni Pazar fırsatları yakalayabilmeleri için imkanlar sunulabilir. Bu doğrultuda KOBİ'lerin uluslar arası ticari organizasyonlarda işbirliği ve dış Pazar mevzuat bilgilendirilmesi çalışmaları yapılmalıdır. Dünyada çeşitli ülkelerde KOBİ'lerin ihracattaki paylarına baktığımızda ABD'de toplam ihracattaki paylan %32, Almanya'da %31, Hindistan'da %40'dır. Türkiye'de bu oran %8'dir. Bu açıdan baktığımızda ülkemiz KOBİlerin payı ihracatta oldukça düşüktür. Bu nedenle ihracat paylarının artırılması ve Gümrük Birliği'nden etkilenmemeleri için KOBİ'lerin sektörel Dış Ticaret Şirketleri şeklinde örgütlenmesini sağlayarak dış pazarlara açılmalarına öncülük edilebilir (9). Türkiye'de bir çok alanda yeni teknolojiler, yeni icatlar, ve ilginç ürünler vardır. Kimi şirketler işleri hızlandırmak için yeni makineleri icat ediyorlar. Kimileri de var olan makineleri geliştirme yoluna başvuruyorlar. KOBİ'lerin tezgahlarından çıkan bu teknolojiler aslında çok önemli araştırma geliştirme faaliyetlerini gerektirmektedir. KOBİ'lerin ileri teknolojiyle çalışmasını sağlamak, bilimsel metodları sunmak ve üniversite sanayi işbirliğini en üst düzeye çıkararak Avrupa Birliği'ne uyum sürecini hızlandırmak mümkündür (8). 1.4 Küçük ve Orta Boy İşletmelerin Avrupa Birliği'ne Uyum Sürecinde İdari ve Mevzuat Ortamının Geliştirilmesi ve Basitleştirilmesi Globalleşen dünyada iletişim alanında çarpıcı değişim ve gelişmeler yaşanmaktadır. İletişim sanayisinde bilginin kaynağının keşfedilmesi ve kullanılması kolaylaşmıştır. Bu yeniliklerden faydalanabilmek çağın gerektirdiği iletişim ağına sahip olmak mümkündür. Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında işbirliğinin yaygınlaştırılması büyümesi, etkili bir iletişim sayesinde olmaktadır. Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmelerin ihtiyaç duyduğu bilgi anında diğer bir ülkeden görülmektedir. İnternet aracılığıyla KOBİ'ler arası iletişim ağı oluşturularak ekonomik ticaret yolunu açmışlardır. Ülkemizde KOBİ'lerin de Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde iletişim imkanlarından faydalanmaları gerekir. KOSGEB bünyesinde kalan Avrupa Bilgi Merkezi'nin faaliyetlerini genişleterek ülke çapında faaliyet gösteren tüm KOBİ'lerin oluşturulan bu bilgi merkezi ağından faydalanması için çalışmaların alanı genişletilebilir. 1.3. Küçük ve Orta Boy İşletmelerin İhracat Paylarının Artırılması KOBİ'lerin Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde en önemli sorunlarından birisi de yeterince Pazar araştırması ve ihracat yapamamasıdır. KOBİ'lerin uluslar arası pazarlara açılabilmeleri, pazarlama ve ihracat potansiyellerinin geliştirilmesi, bu işletmelerin ülkemiz toplam ihracın içerisindeki paylarını artırmak için gerekli çalışmalara hız kazandırmak gerekmektedir. Ülkemizde genel ekonomi içerisinde %98'lik paya sahip olan KOBİ'lerin ihracattaki payları %8 dolayındadır. Türkiye'de KOBİ'lerin dışa açılamamalarındaki nedenlerin başında yeterince Pazar araştırması yapmamaları, ihracat işlemlerinin karmaşıklığı, uluslar arası işbirliği imkanlarından yararlanamamaları hususları gelmektedir. Bu engelleri aşmada ihracat formalitelerini en aza indirip gerekli ihracat teşvikleri sağlayarak KOBİ'lerin yurtdışı ve yurtiçi fuarlarda ürünlerinin sergilenmesine destek verilerek, ihracat bağlantılarının yapılmasına yardımcı olmak gerekmektedir. Türkiye'nin değişik bölgelerinde faaliyet gösteren KOBİ'lerin Avrupa Birliğine uyum sürecinde Topluluğun mevzuatlarına uyumun hızlandırılması için mevcut engellerin ve gereksiz idari işlemlerin ortadan kaldırılması gerekir. Özellikle işletmelerin dışa açılmasında, kuruluşunda işletmeler arası işbirliğinde, sermaye piyasalarından faydalanmada gerekli düzenlemeler yapılarak kolaylık sağlanmalıdır. Avrupa Birliği Üyesi ülkelerin KOBİ'lerin idari işlemlerinin basitleştirilmesinde öne sunduğu esaslar aşağıdaki gibidir (10). - İşletmelerin tescili için tek bir formun yürürlüğe konulması, tek başvuru noktasının oluşturulması hizmetlerin diğer birimlere iki iş günü içerisinde iletilmesi. - İşletmelerin bir tanıtım numarasının olması ve diğer tüm kamu birimlerinde bu numarayı bilmeleri gerekir. Çeşitli kuruluşların mükerrer formlarının en az düzeyde tutulması gerekir. - Özel ve gizli bilgileri titizlikle koruma. - Kuruluş faaliyet süresinin kesin olarak belirtilmesi. - Verilmesi gereken izinlerde ivediliğin sağlanması. - Bir işletmenin kuruluş aşamasında ve gelişimin ilk yıllarında vergi avantajlarından yararlanabilmek için gerekli bilginin verilmesi. - Uygun yatırım alanlarından KOBİ'leri haberdar etmek. - Yeni işçi alımında ve sosyal güvenlik konularına yardımcı olmak. - İşletmeler arasında koordinasyonu sağlamada diyalogu geliştirmek. 132 KOBİ'lerin düzenlenmesi gereken hazırlanmasında kolaylık sağlamak. beyannamelerin her bölgesinde faaliyet gösteren faydalanmasına özne gösterilmelidir. - Çeşitli kuruluşlara girişi engelleyen hukuki hükümlerin incelenmesi ve en aza indirilmesi. KOBİ'lerin 2. KÜÇÜK VE ORTA BOY İŞLETMELERİN İŞ SÜREÇLERİNİN KALİTE GELİŞTİRME POLİTİKALARININ AVRUPA BİRLİĞİ İLE ENTEGRASYONU - KOBİ'lerin kuruluş döneminde KDV beyannameleri düzenlenmesinin 3 ayda bir verilmesini sağlamak. KOBİ'lerin, üretim süreçlerini, hizmet süreçlerini, girdilerini çıktılara dönüştürdükleri süreçleri iyileş-tirmedikçe, kaliteyi sağlamanın, geliştirmenin imkanı yoktur. Rekabet savaşında başarılı olabilmek için firmaların Toplam Kalite Yönetimine ve diğer uluslar arası standartlara uygunluk içinde süratli olarak kendilerini yenileyerek hızla değişimi kabullenmeleri gerekir (11). - Mülkiyeti tek bir kişiye ait olan işletmelerin vergi, sosyal güvenlik ve emeklilikle ilgili durumlarını iyileştirme yollarının incelenmesidir. Yukarıdaki esaslar Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin birlikte aldıkları ve yasal düzenlemesini yaptıkları kararlardır. Türkiye'nin her alanda olduğu gibi ekonomide de Avrupa Birliği ile bütünleşmesi aşamasında bu hususlara uyum için çalışmalara başlamalıdır. Özellikle ülkemizde KOBİ'lerin gelişmemesinde ve dışa açılmamasındaki engeller göz önüne alındığında yukarıda sayılan hususların Türkiye'de ki KOBİ'lere uygulanabilirliğinin sağlanması Türk KOBİ'lerinin gelişmesine büyük katkılar sağlayacaktır. Ülkemizde KOBİ'lerin üretim süreçlerini iyileştirmelerinde karşılarına çıkan en önemli sorun teknik imkanlarının yetersizliği ve kalifiye eleman sorunudur. Üretilen ürünün boyutu, cinsi, markası ve diğer unsurlarının uluslar arası standartlara uygunluğunu sağlamak gerekmektedir. Böylece, KOBİ'lerin uluslar arası kalite ve standartlara uygun mal ve hizmet üretmelerini temin etmek üzere kalite bilincini geliştirmek, kalite güvenirliliği kavramına uygun etkinlik sağlanabilir. Buna yönelik malzeme, tasarım, üretim metotları, bakım, onarım, pazarlama faaliyetlerinde gereken desteği sağlamak, kalite ve teknoloji düzeyini yükselterek verimliliği artırma yönünde hizmetler verilmelidir (12). 1.5 Küçük ve Orta Boy İşletmelerin Danışmanlık ve Eğitim Hizmetlerinin Avrupa Birliği'ne Uyum Projelerini Geliştirmek KOBİ'lerin sürekli ve çarpıcı şekilde değişen şartları yakından takip edebilmeleri için yöneticilerin stratejik düşünme ve karar verme yeteneğine sahip olmaları gerekir. Ülkemizde KOBİ yöneticilerinin aynı zamanda genellikle işletme sahibi oldukları ve öğrenim düzeylerinin düşük olduğu bilinmektedir. Bu nedenle de çağın gereklerine uygun yönetim teknikleri ile değil geleneksel yönetim anlayışıyla hareket etmektedirler. Avrupa Birliği üyesi ülkeler, eğitim, danışmanlık ihtiyaçlarını karşılamak için Avrupa Bilgi Merkezi oluşturmuşlardır. Bu merkezde ihtiyaç duyulan bilgi alınabilmekte ve sorunların çözümüne yardımcı olunmaktadır. Küçük işletmelerin yeni Avrupa pazarlarına açılabilmeleri açısından Topluluk mevzuatı ve ulusal mevzuatlar hakkında bilgi toplayabilmeleri için Avrupa Bilgi Ağı Merkezi ile bağlantı sağlamaları gerekir. Ülkemizde KOBİ'lerin faaliyetleri bulundukları bölge ile sınırlı kalmaktadır. Bunun nedeni ise KOBİ'lerin değişime açık olmamasından kaynak-lanmaktadır. Etkili strateji ve politikalar vasıflı yöneticiler tarafından alınabilir. KOBİ yöneticilerine Avrupa Birliği yöneticileri ile eş değer hale getirerek re-kabet imkanı oluşturulursa KOBİ'lerin dışa açıl-masındaki güçlüklerin ortadan kalkacağı düşünülmektedir. Türkiye'nin nüfus dağılımına baktığımız taktirde 70 milyon insanın yaklaşık %35'inin tarım sektöründe çalıştığı göze çarpmaktadır. Bu oran gelişmeye aday olan bir ülke için gerçekten çok fazladır. Bu %35'lik oran %10'a kadar düşürülmelidir. Bu oran düşürülürken ise büyük problemler yaşanacaktır. Oluşumun sağlanması için uzun vadeli düşünerek bir takım önlemler alınması gerekmektedir. Alınması gereken önlemlerin başında ülkemiz sanayisinin lokomotifliğine tek aday olan KOBİ'lerin geliştirilmesi ve önündeki engellerin kaldırılması gelmektedir (13). Bu konuda alınması gereken ikinci ve kilit mahiyetindeki önlem ise birinciyle zincirlemesine bağlı ve rekabetteki gücü arttırmaya yönelik bir standardizasyon ve kalite girişimidir. Günümüzün gelişen ve sınırları gitgide daralan dünyasında teknolojik, bilimsel ve buna benzer alanlarda rekabetin önü alınamaz hale gelmiştir. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerdeki sanayi girişimlerinin rekabet edeceği çok uluslu şirketlere karşı ise "'kalite" çok önemli ve bir o kadar da zorunlu bir faktör olmuştur. Nitekim kalitenin bu büyük rekabet içerisindeki gözle görülür etkisi her ülke tarafından anlaşılmış durumdadır (14). İşletmelerin her türlü sorunlarının çözümüne yönelik danışmanlık hizmetleri artırılmalıdır. Hukuki, idari, mali ve teknik alt yapısı, hammadde seçimi, üretim ile ilgili ortaya çıkabilecek sorunların çözümü için danışmanlık hizmetleri verilmelidir. Ülkemizde son yıllarda eğitim hizmetleri, yönetici geliştirme ve danışmanlık hizmet-lerinde gelişmeler sağlanmıştır. Ancak bu gelişmelerden ülkemizin i tüm Bugün ülkemiz sanayisinin içinde bulunduğu kötü konum reel sektöre yönelik önlemlerle aşılacak niteliktedir. Ancak tabi ki bu önlemler para sektörüyle bütünleşmiş bir şekilde yürütülmelidir. Fakat bugün ülkemiz politikasına baktığımız zaman reel sektöre yönelik politikaların yetersiz olduğu görülmekte ve para sektörü üzerindeki oynamalarla il 1 JJ aksak şekilde yoluna devam etmektedir. 2001 bütçesinde yatırımların bütçe içindeki payı artırılması gerekirken yine düşürülmüştür. Böyle belirsizliklerin ve sorunların yer aldığı sanayilerde firmaların yönelmeleri gereken ana faktör kalite ve kaliteli mal üretimine girişmektedir. Uluslar arası biitünleşim içerisindeki ulusal sanayimizin gelişmesinde yapılması gereken en akıllıca yöntem budur. Kaliteli mal üreten sanayiler için rekabet etme gücü daha fazla artmakta uluslar arası bütünleşime tabi olarak dünyanın her yerinde kendi alanında söz sahibi olarak bir konum edinebilmektedir (15). Türkiye'deki KOBİ'lerin, Avrupa Birliği üyesi ülkeler tarafından benimsenen süreçle ilgili aşağıdaki ilkelere uyumlarını sağlamak gerekir (16). a) Ürün Stratejisi •S Bireysel düzeyde ihracatlara cevap veren özel ürünler üretmek. •S Yüksek kaliteli ürüne yüksek fiyat vermek. S Tasarım, üretim ve pazarlamaya eş değerde önem vermek. b) Üretim Stratejisi •S Hızla yeni ürünler piyasaya sürme. •s Çok işlevli üretim tezgahlan. s El emeği taşıma gibi faktörleri asgariye indirmek. Türk sanayisinin gelişimi için ve rekabete ayak uydurması için kaliteli üretim ve bu üretimlerin bir kuruluş tarafından belgelendirilerek üretim ve tüketimin teşviki gerekmektedir. Ülkemizde Türk Standartları Enstitüsü bu görevi üstlenmiştir. 2.1 Küçük ve Orta Boy İşletmeler Arasındaki Bölgesel Farklılıkların Ortadan Kaldırılması KOBİ'ler arası bölgesel farklılıkların giderilmesi, işletmelerin rekabet şanslarının artırılması, istihdamın geliştirilmesi, işsizliğin ve iç göçün önlenmesi amacıyla devletin KOBİ'lere çeşitli hizmetler vermesi gerekir. Ülkemizde KOBİ'ler arası farklılıkları ortadan kaldırmak amacıyla bölgesel işbirliğini sağlamak ve uygulamak gerekmektedir. Her bölgede küçük sanayi sitelerinin kurulması, üniversite sanayi işbirliğini sağlayarak KOBİ'lerin Avrupa Birliği'ne uyum süreci hızlandırabilir. Yapılan araştırmalara göre Türkiye'de KOBİ'ler arasında bölgesel farklılıklara verilen teşviklerin eşitsizliğe neden olmaktadır. 1996 - 1998 döneminde KOBİ'lere verilen teşviklerin dağılımına baktığımızda tabloda görüldüğü gibi dengeli bir dağılımın olmadığı görülmektedir (17). Tablo: 1996- 1998 Dönemi İtibariyle Bölgelere Göre KOBİ'lerin Aldıkları Teşviklerin Dağılımı (%) Bölgeler Marmara Bölgesi iç Anadolu Bölgesi Ege Bölgesi Karadeniz Bölgesi Akdeniz Bölgesi Doğu Anadolu Bölgesi Güney Doğu Anadolu Bölgesi c) Organizasyon Stratejileri S Üretim ve hizmetleri aksatıcı etkenleri yok etmek. •/ Görevleri bireyselleştirerek hızlı çözüm elde etmektir. d) Doğrudan Yatırıma ve Pazara Giriş Stratejisi •S Mal ve hizmetlerin pazarda gerçek ihtiyaçlara cevap vermesi. •s Risklerin ve karların paylaşımına ortak olabilmek. s Yeni pazarlarda doğrudan rekabete açılmaktır. Teşvik Payı (%) 29.88 20.50 12.88 11.25 9.93 9.13 6.42 Kaynak: Ekonomi Forum Dergisi Kasım 1998, s. 25. Ülkemizde Türk Standartları Enstitüsü, her türlü madde ve mamuller ile usul ve hizmet standartlarını yapmak amacıyla faaliyet göstermekte ve Türk sanayisinin gelişmesine büyük katkılarda bulunmaktadır. Avrupa Birliğine uyum sürecinde, kalite açısından bu tür belgelendirmeler önemini her geçen gün artırmakta, çeşitli anlaşmalar ile alanını genişletmektedir. Bu husustaki uluslar arası temsilciliklerin kurulması ve antlaşmaların yapılması uluslar arası ticareti geliştirme ve rekabete ayak uydurmada çok önemli bir rol oynamaktadır. kOBİ'lerce sunulan hizmet veya üretilen mal ne kadar gerekli ve güzel olursa olsun bu hizmetten veya üründen faydalananlar bunun farkında değilse, hizmetin hiçbir değeri oynayabilmektedir. Bu nedenle geniş bir eğitim ve organizasyonlar eşliğinde kalitenin getirilerinin halka ve üreticiye anlatılması gerekmektedir. Hatta bunun için Türk Standartları Enstitüsünü tanıtıcı çalışmaların yanı sıra yabancı ülkelerde temsilcilikler kurmalı, diğer ülkelerde yer alan aynı türdeki kuruluşlar ile işbirliği yapma yoluna üidilmelidir. Ülkemizde KOBİ'lerin Avrupa Birliği'ne uyum süreci aşamasında çalışmaları tüm ülke düzeyinde yaygınlaştırarak uygun yatırım alanlarının araştırılması, kaynakların rasyonel kullanımı, teşvik politikalarının iyileştirilmesi, sektörler arası dağılımın dengeli tutulmasını sağlayacak çalışmalar hızlandırılmalıdır. 2.2 Nitelikli İşgücü ve Verimliliğin Artırılması Dünyanın en büyük ticaret bloku olan Avrupa Birliği'nin alt yapısını bilgi oluşturmaktadır. Bilginin kaynağı ise insandır. İnsanın bilgisini geliştirmesi ve işini yansıtması yapılan işlerinde verimliliğini artırmaktadır. Avrupa Birliği üyesi ülkeler insana, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomi alanında gerekli bilgiyi vermek için sürekli yenilik arayışındadırlar. Çünkü verimlilik daha az emek daha az girdi ile daha fazla çıktıyı elde etmektir. Bunu sağlayabilmek içinde kalifiye işgücü gereklidir. Avrupa Birliği bilgi teknolojisini en etkili kullanmaktadır. Ülkemizde KOBİ'lerin ülkenin her bölgesinde faaliyet göstermeleri dikkat çekmektedir. Bu da bölgedeki işgücü 134 kaynaklarının kullanılmasıyla ülkemizde mümkün olmaktadır. Ancak mevcut bölge iş gücü kaynaklarının gerekli mesleki ve teknik bilgi yönünden yetersiz olduğu bilinmektedir. Bu sorunu aşabilmek, üniversiteler bünyesindeki mesleki programlara ağırlık veren yüksekokulların ülkenin her bölgesine yaygınlaştırılmasını sağlamak ve organize sanayi siteleri, çıraklık ve mesleki eğitimi artırarak. KOBİ'lere özel seminer ve konferanslar vermekle mümkün olabilir. Avrupa Birliği uyum süreci topyekün kalkınmayla sağlanmalıdır. Nitelikli işgücü sağlanırsa eldeki kaynakların daha rasyonel ve verimli kullanılması sonucu rekabet gücünü artırmakta mümkün olur. 2.3 Girişimcilik Ruhunun Avrupa Birliği Standartlarına Çıkarılması Ülkemizde özellikle girişimci dediğimizde başka KOBİ'ler gelmektedir. Çünkü ülke ekonomisinde yaklaşık %9IMik paya sahiptirler. Girişimcinin en önemli görevi en uygun yatırım alanlarının araştırılması, geleceği görebilme, dünya Pazar yapısına uygun stratejileri geliştirme değişimleri hissedebilirle, mevcut ekonomi ve ticari mevduatları takip edebilmektedir. Ülkemizde özellikle KOBİ'lerde girişimcilik ruhu geleneksel bir yapıya sahiptir ve baba oğul usulüne dayanır. Farklı işlerin yapılması nadirdir. Bu nedenle Türkiye'deki girişimciliği bu anlayıştan kurtararak Avrupa Birliği standartlarına uygun girişimciliğin geliştirilmesi için çalışmaların yapılması gerekir. Avrupa Birjiği'nde girişimcilik dediğimizde şu esaslar aklımıza gelmektedir (18). Girişimcilik ruhunun, sınır tanımadığı, yeni pazarlar görebilme yeteneği olarak bilinmesi. Cazip bir fikrin oluşması. Fırsatları değerlendirme yeteneği olduğu. Serbest çalışma arzusunun olduğu. Mesleki istekleri yerine getirebilme yeteneği. Kendi kendini ispat edebilme yeteneğine sahip olan kişi iyi bir girişimcidir. Birliği'ne uyum sürecini takip etmeli ve KOBİ'lere gerekli bilgileri sağlayıp sunmalıdır. Ülkemizde KOBİ'lere yönelik olarak finansman, teknoloji, AR - GE desteklerinin artırılmasıyla Avrupa Birliği entegrasyonu sağlanabilir. Yapılan araştırmalara göre KOBİ'lerin en önemli sorunu finansmandır. Ülkemizde KOBİ'lere verilen kredi payı %4-5 kadardır. Bu oranın artırılması için gerekli mali düzenlemeler yapılmalıdır. Kredi ve teşviklerin bölgeler arası dağılımda hakkaniyeti sağlayarak KOBİ'lerin mali yönden güçlenmesine imkan tanımak gerekir. Eğer KOBİ'leri mali yöndden güçlendirirsek, teknoloji, AR - GE, eğitim, ürün çeşitliliği süreçlerinin iyileştirilmesine katkı sağlamış olur (19). Avrupa Birliği ile uyum sürecinde KOBİ'lerin en önemli sorunlarından biride yeterince girişimcilik ve yöneticilik ruhunun olmayışıdır. Ülkemizde KOBİ'lere etkin yönetici oluşturma çalışmalarına hız kazandırmak gerekir. Örneğin KOSGEB bünyesinde yönetici geliştirme merkezi oluşturmakla bu sorun çözülebilir. Yöneticilerin eğitim düzeylerinin artırılması sayesinde KOBİ'lerin Topluluğun mevduat ve idari yapısına uyumu da hızlanacaktır. Çünkü iyi yetişmiş yönetici bilginin nereden alınıp nerelerde kullanılacağını kestirme yeteneğine sahiptir. Bu nedenle KOBİ'lerde ki yöneticilerin yüksek öğrenim görenler arasında seçilmesi ve teşvik edilmesi gerekir. Etkili yöneticiler sayesinde yeni Pazar fırsatlarının, yeni teknolojilerin sağlanması, iş süreçlerinin iyileştirilmesi, kalite düzeyinin yakalanması mümkün olabilmektedir. Avrupa Birliği, tam üyelik kriterleri olan Kopenhag kriterlerinin ekonomiyle ilgili maddeleri incelendiğinde tam üyelik için işleyen bir Pazar ekonomisinin varlığı ve birlik içinde piyasa güçleri ve rekabet baskısına karşı koyabilme kapasitesine sahip olunması temel şart olarak öngörülmüştür. Bundan dolayıdır ki Türkiye'nin Avrupa Birliği ile bütünleşme sürecinin hızlandırılması ve bir an önce gerçekleştirilmesi için Türkiye'deki KOBİ'lerin Avrupa Birliği KOBİ'leri ile rekabet edebilecek bir yapıya kavuşturulması büyük önem taşımaktadır. 2.4 Avrupa Birliği İle Küçük ve Orta Boy İşletmelerin İşbirliği Sürecini Geliştirmek İçin araştırma Komisyonlarının Kurulması SONUÇ Avrupa Birliği üyesi ülkeler kendi aralarında ekonomik işbirliği sağlamak ve çeşitli alış verişlerinde bulunmak için çeşitli komisyonlar kurmuşlardır. Böylece üye devletlerin KOBİ'lerin gelişmesinde engelleri ortadan kaldırma ve birlikte hareket etmek için sürekli çalışmalar yapılmaktadır. Örneğin Fransa'da KOBİ'ler. zanaatlar ve ticaretten sorumlu bakan, ekonomideki gelişmeleri takip ederek gerekli planlar hazırlamakta ve KOBİ'lere sunabilmektedir. Türkiye'de KOBİ'lerin her türlü sorunlarını tabip etme ve bunların çözümü için gerekli çalışmalar yapıldığı taktirde Avrupa Birliği ile uyum sağlanmaktadır. KOSGEB bünyesinde kurulan araştırma komisyonları Avrupa 135 Artık ekonomimizin dış dünyaya açıldığı bir dönemde, ülkemiz işletmelerinin de küreselleşen dünyaya ayak uydurmaları gerektiği, uluslar arası rekabete girmek için stratejik hedeflerini belirlemeleri ve teknolojik yenilikleri özümsemeleri gerekmektedir. Çalışmamızın sonucunda KOBİ'lerin de rekabet gücünün, globalleşmeye ayak uydurabilmeleri için muhakkak yükseltilmeleri gerektiğini söyleyebiliriz. Ekonomik alanda dışa açılmanın KOBİ'ler açısından en önemli sonucu budur. KOBİ'ler çalışmamızda değinildiği gibi çeşitli boyutlarda rekabetçi üstünlük sergileyebilmektedirler. Rekabet, fiyat, kalite, miktar, zamanlama, esneklik, belirli ürünlerde uzmanlaşmanın sağlanması, yenilik yapma ve şirket birleşmeleriyle büyüme gibi şekillerde gerçekleştirilebilir. Bu rekabet boyutları arasında öncelikler belirlenmeli, ona göre uzun vadeli stratejiler saptanmalıdır. Örneğin fiyat rekabetinde maliyet düşürücü önlemler ağırlık kazanırken, kalite rekabetinde kullanılan girdiler ve teknoloji ön plana çıkmaktadır. Miktar rekabetinde sipariş edilen miktarda malın istenilen zamanda teslim edilmesi önem kazanmaktadır. Miktar rekabetinde KOBİ'lerin rekabet gücünün arttırılması, ancak aralarında işbirliğine gitmek suretiyle mümkündür. Aksi taktirde bu rekabet boyutunda büyük işletmeler daha avantajlıdır. Esneklik boyutunda ise tam tersine, farklı müşteri isteklerine kolay uyum sağlayan KOBİ'ler daha üstündür. Zamanlama boyutundaki rekabet gücünün arttırılmasında ise piyasalardaki gelişim ve değişim konusunda etkili bir bilgilenme gerekmektedir. Piyasalarda talep tam ortaya çıktığında o mal hazır bulundurulabilmelidir. Bunun için piyasalardan işletmeye sürekli ve yeterli bir bilgi akımı gerekir. Bilgi toplama, bilgi işleme ve bilgi değerlendirme faaliyetlerinin maliyeti göz önüne alındığında KOBİ'lerin zamanlama boyutunda rekabet üstünlüğü sağlayabilmesi için, az sayıdaki piyasaları hedeflemeleri gerektiği söylenebilir. Bu işletmelerin rekabet gücünün arttırılmasında üzerinde durulması gereken diğer bir hususta yenilik yapma konusudur. Yurdumuzdaki KOBİ'lerde yenilik yapma konusunda henüz değerlendirilmemiş büyük bir potansiyel mevcuttur. [3] ALPUGAN Oktay, Küçük İşletmeler Kavramı, Kuruluş ve Yönetimi, 3. Basım, Per Yayınlan. İzmir, 1998, s. 24; ISO, ISO Bülteni, İstanbul, 2000. [4] TÜRKER Alper, Avrupa Birliği Merkezinden Türk Ekonomisi. Ekonomi Başak Dergisi, Ağustos. 1999, s. 81. [5] TÜRKER Alper, a.g.e. s. 81. [6] KOSGEB, Avrupa Birliğindeki KOBİ'lere İlişkin Olarak Önerilen 3. Çok Yıllık Program (1997 - 2000), Avrupa Birliği Bülteni, Sayı: 4, 1996, s. 6. [7] ERGİN Emre, "Avrupa Topluluğu Teknik Mevzuat Uyumu ve Bu Konuda Yürütülen Çalışmalar", İGEMG Dergisi, Nisan Haziran, 1997, s. 17. [8] DESTİCİ Ahmet, "TEKMER Projenizi Bekliyor", Şubat. 1999, s. 138. [9] http://www.kombinet.org.tr//kosgeb.gov.tr [10] KOSGEB, Önce Küçük İşletmeler, KOSGEB Avrupa Birliği Bülteni, Sayı: 8, 1997, s. 5. [11] YENERSOY Gönül, Toplam Kalite Yönetimi, Rota Yayınları, İstanbul, 1997, s. 79. [12] ÇETİN Canan, Yeniden Yapılanma, Girişimcilik, Küçük ve Orta Boy İşletmeler ve Bunların Özendirilmesi, Der Yayınları, İstanbul, 1996, s. 2. [13] DEMİRDÖĞEN Osman, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler, Erzurum Ticaret ve Sanayi Odası, Yayın No: 1996 - 1, Erzurum, 1996, s. 117. [14] SARIASLAN Halil, Türkiye Ekonomisinde Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, TOBB Yayınları, No: 309, Ankara, 1996, s. 8. [15] DESTİCİ Ahmet, a.g.m, s. 138. KAYNAKLAR 111 MÜFTÜOĞLU M. Tamer, Türkiye'de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler "KOBİ"ler. Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara, 1998. | 2 | AYKUT Bedük. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Konumu ve Önemi ve Avrupa Birliği'ne Girerken Karşılaşılabilecek Sorunlar. Sayı: 1. Cilt: 4. Selçuk Üniversitesi Yayınları, S.Ü. Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi, Konya, 2001, s. 190. [16] ŞAMİLOĞLU Famil, DEMİREL Yavuz, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin Avrupa Birliğine Uyumlaştırılması, Standart Dergisi, TSE Yayınlan, Yıl: 40, Sayı: 471, Mart, 2001, s. 47. [17] SARIASLAN Halil, a.g.e, s. 8. [18] ÖZGEMİ Faik, "Girişimcilik Üzerine", Girişim Dergisi, Kasım - Aralık, 1996, s. 30. [19] MULLER Werner, Orta Ölçeği Güçlendirmek, Deutschland, Sayı: 11, Şubat-Mart 2002, s. 29. 136 TMMOB Makina Mühendisleri Odası III.Kalite Sempozyumu 6-7 Haziran 2003 AVRUPA BİRLİĞİNE UYUM SÜRECİNDE YENİ VİZYONLAR VE DEĞİŞİM MÜHENDİSLİĞİ Yrd. Doç Dr. Gökhan OFLUOĞLU Zonguldak Karaelmas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 67020/ZONGULDAK Fatma AKILLI Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü 67020/ZONGULDAK ÖZET yapısına uydurarak rekabetin amansız ikliminde başarılı olmak işletmelerimiz için mümkün gözükmektedir. İletişim ve bilişim teknolojisinin dayattığı küresel transformasyon, iş / işletme dünyasına ilişkin parametre ve normları etkilemiştir. Dolayısıyla küresel rekabetçi güç ve verimlilik için iş / işletme süreçlerine değişim mühendisliği uygulanması gerekmektedir. Değişim Mühendisliği bütün iş alanlarında uygulanabilmektedir. Üretim, hizmet, yiyecek-içecek, otomotiv ve diğer alanlarda değişim mühendisliği uygulaması işletmenin gereksinim duyduğu elemanın niteliklerini de değiştirmiştir. Artık elemanlar kendi kendine yönetme, denetleme ve karar verme yeteneğine sahip olmalıdır. Çünkü değişim mühendisliği toplam kalite yönetimi gibi tüm çalışanların katılımını gerektirmemekte işi değişim mühendisliği ekibi yapmaktadır. İşe alınan elemanların deneyiminin olması gerekmemektedir. Çünkü değişim mühendisliği elemanları yetiştirmekten ziyade eğitmektedir. İnsanların eğitilebilirle kabiliyetinin olması yeterlidir. Değişim mühendisliğinde yapılan faaliyetlere değil, bu faaliyetlerin sonucuna önem verilir. Ücret politikası da değişmiştir. Ücret kadroya göre değil performansa göre verilir. (Zaman esasına dayalı ücret geleneksel işletmelerde kullanılmaktadır.) Değişim mühendisliği geleneksel hiyerarşik yapıyı da değiştirmiştir. İşletme yapıları artık sadedir. Yönetici emir veren, sert biri değil, herkesin görüşünü soran işlerin en iyi şekilde yürümesi için çalışanlara yardım eden, takım lideri gibi çalışanları motive eden kişidir. Sonuç olarak küresel pazarda rekabet edebilmek için işletmeler yeni yönetim tekniklerini takip etmeli ve işletmelerin amansız rekabet ortamına ayak uydurabilecek uygulamaları işletmelerine taşımaları gerekmektedir. Dünyanın birçok ülkesinde uygulama alanı bulmuş ve başarıyla uygulamaları süren değişim mühendisliği ile toplam kalite yönetimini birleştirerek kendi işletmemizin 1. GİRİŞ Girişimcilik, karar ve yönetim için gerekli olan bilginin toplanması, işlenmesi, değerlendirilmesi, dağıtım ve kullanımı olarak tanımlanmaktadır. Bunları belirleyen öğeler ise; eğitim, deneyim, bilgi, işlem ve iletişimdir. Teknolojik yönetim alanında başarı ve stratejik teknolojik liderlik; değişim mühendisliğinin, keşif, icat, yaratıcılık ve sentezleri ile gerçekleştirilebilir. Organizasyonlarda geleceğe yönelik yüksek rekabet stratejilerinde başarı ve geleceğe hızlı uyumlar, müşteri gereksinimlerini öngören, ürünleri istemlere göre güncelleştiren, pazarın isteklerine rakiplerinden daha hızlı uyum gösteren, verimlilik ve uygulama etkinliği için, sürekli iyileştirme sağlayan, rakiplerine nazaran daha kaliteli, daha düşük maliyette, daha kısa zamanda teslim yeteneği olan toplam kalite yönetiminin gereklerini göstermektedir. Bunları başarırken yaratıcı problem çözme ve yeniden süreçleri sağlayan değişim mühendisliğine gereksinim vardır. Başarılı organizasyonların tümünün iyi düşünülmüş iş ya da çalışma planlan vardır. Organizasyonun aşağıdaki konulan içeren açık iş hedeflerini şöyle tanımlayabiliriz: • Misyon ya da vizyonu tam olarak ortaya koymak, • Kâra geçmek, çalışanları geliştirmek için stratejiler ve politikalar belirlemek, • Operasyonel hedeflere yönelik hazırlık ve çalışmalar yapmak, • Sektörün liderliğine gelebilmek için stratejik planlan zamanında ve yerinde uygulayabilmek. Başarılı organizasyonları, başarılı olmaya yönelten yaratıcı. yenilikçi, esnek ve girişimcilik gerektiren çalışma ortamı yine başarılı bir liderlik anlayışının önünü açmaktadır. 137 Sistemli ve bilimsel değişimin gerçekleştirilmesinde; geniş, çok boyutlu geleceğe yönelik, organizasyönel işgücünün derin katılımını sağlayabilecek, yenilikleri yeniden yoğuran, yaratıcı' sentezleri araştıran, algılayan, tasarımlayan, geliştiren ve kontrol eden yaratıcı sentez girişimciliğine gereksinim vardır. Salt olarak değişim mühendisliği, kısa vadeli faydadan ziyade, sürece gereksinimlere göre güncelleştirilmiş işletme başarısına ivme kazandıran bir işleve sahiptir. Bıı işlev içinde sürekli sorunlar ve fırsatlar aranır. Zaten organizasyon etiği ya da iş ikliminin esnek, sofistike, dinamik yapısı, ister istemez süreçlerin sorunları ve fırsatları üzerinde ısrarla durulmasını gerekli kılar. Eğer küresel ölçek dikkate alınıyorsa işletme organizasyon süreçlerinin bu yönde yeniden tasarlanması zorunludur. Bu bir yandan küresel ölçekte yaratıcı olmayı beslemekte, diğer taraftan self-motivasyonu desteklemektedir. Dolayısıyla toplam verimliliği optimize etmektedir. Değişim mühendisliği uygulamaları belirli ilke, koşul ve modeller çerçevesinde operasyonel atılım şeklinde gerçekleşir. Diğer bir değişle süreçler, sonuçlar etrafında şekillenir, yerinde karar ve kontrol ile benzer işler ya da aynı çıktılara yönelik çalışmalar tek bir grup içinde veya paralel işler birbirini destekler düzeyde sürece yerleştirilir, vizyon ve cazip hedefler gerçekleştirilir, zaman planlamasına pozitif ilgi yaratmaya çalışılır, yetki, sorumluluk ve etkin ilişkilerin değerlendirilmesi yapılır, çalışanların yeniden süreçlemeye ilişkin pozisyonları genişletilir ve bilişim teknolojisinden (enfoteknolojiManegement Information Systems) etkin olarak yararlanılır. Yöneticiler bir denetçi olmaktan çok bir antrenördür. Çünkü basitleştirilen süreçlerin karmaşıklaşması karşısında, bir denetçiden çok antrenöre gereksinim vardır. Bunun için tamamen müşteri odaklılığın ötesinde vizyon gerekir. Yani müşteri için bütünleşik dengelerin yaratılması hedefi, organizasyonun etkili vizyon geliştirmesini zorlar. Böylece organizasyonun daha etkili ve verimli olması amaçlanır. Değişim mühendisliği çalışmalarında başarının elde edilmesi, söz konusu başarısızlık örneklerinden alınan derslerle mümkün olacaktır. Değişim mühendisliği metodolojisi incelendiğinde, geleneksel işlevsel örgütsel tasarımdan oldukça farklı, bilişim teknolojisiyle çok > akından ilgili, toplam kalite yönetimiyle ilgili olmakla birlikte kalite yönetim prosedürleriyle tam olarak örtüşmeyen bir kavramla karşılaşılmaktadır. Değişim mühendisliği. Tam Zamanında Üretim ve Toplam Kalite Yönetimi gibi süreç merkezli kavramlarla aynı aileye mensuptur. Ancak, bu ikisinden önemli farklılıklar vardır. Tam Zamanında Üretim ve Toplam Kalite Yönetiminden laikli olarak, süreç merkezlilik değişim mühendisliğinde stratejik bir araç ve esas güç kaynağı konumundadır. Değişim mühendisliği, ana işletme süreçleri üzerinde odaklanır ve süreç vizyonunu geliştirirken Tam Zamanında Üretim ve Toplam Kalite Yönetimi faydalanır. ilkelerinden de Toplam Kalite Yönetimi ve Değişim Mühendisliği arasındaki en önemli farklılık, değişimin içerik ve düzeyinde ortaya çıkmaktadır. Toplam Kalite Yönetiminde işletme süreçlerindeki değişim kademeli olarak ilerler ve sonuçta evrimsel bir yol izler. Yine, Toplam Kalite Yönetiminin tanımlayıcı özelliklerinden biri "sürekli gelişine" kavramıdır. Üretim sürecinde sıfır hatayı yakalama çabaları bunun bir sonucudur. Toplam Kalite Yönetiminde gözle görülür sonuçlara ulaşmak uzun yıllar bile sürebilir. Değişim mühendisliği, çok daha hızlı ve kesin bir şekilde neticeye gitmeyi vadetmektedir. Ancak, değişim mühendisliği çabalan sonucunda başarıyı elde eden firmaların çok büyük bölümünün köklü bir toplam kalite yönetimi geleneğine sahip olmaları gözden kaçırılmaması gereken bir noktadır. Yine, bazı yazarlara göre değişim mühendisliği çabalan yeniden Toplam Kalite Yönetimine ilgi duyulmasına neden olacaktır. 2. KÜRESELLEŞME VE ÇAĞDAŞ YÖNETİM YAKLAŞIMLARINDA GELİŞMELER Küreselleşme dünyada, iletişimin artmasıyla birlikte müşterilerin müşterilerin beklentileri artmış ve bu beklentileri karşılayan işletmelerin mal ve hizmetlerine talep artmıştır. İşletmelerin bu beklentileri karşılayacak yönetim tekniklerini uygulamaları rekabet ortamına dayanabilmek için gerekli olmuştur. Bu yönetim tekniklerinden Değişim Mühendisliği ve Toplam Kalite Yönetimi dünyada birçok işletme tarafından başarıyla uygulanmaktadır. Küreselleşme ile birlikte, yönetim anlayışları değişmekte ve bu değişim beraberinde yeni değerleri ortaya çıkarmaktadır. Bu yeni değerler, müşteri için ürün kalitesini geliştirme, hizmet çevrim zamanının ve maliyetlerin azaltılması olarak özetlenebilir. Değişim Mühendisliği, müşteri nezdinde işletmelerin ürettikleri mal ve hizmetlerin kalitesini artırmak, maliyet ve zaman konularında köklü gelişmeler sağlayabilmek için, işletmenin örgüt yapısı, kullanılan tüm süreçler ve bunları destekleyen bilgi akış sisteminin hep birlikte yeniden yapılandırılması; toplam kalite ise, süreçlerde sürekli gelişmeyi hedefleyen, sistemin tüm elemanlarının veya sistem içerisindeki tüm müşterilerin tatmin olduğu bir kalite sistemi olarak ifade edilebilir (1). Değişim mühendisliği süreçlerde çarpıcı değişiklikler, toplam kalite ise, sürekli iyileştirme yoluyla mükemmeli yakalamak için ortaya atılan iki yönetim uygulaması olarak karşımıza çıkmaktadır. İşletmelerimizde aksayan ve düzeltilmesi zor olan süreçlerde değişim mühendisliğini, düzeltebilecek ve iyileştirebilecek olan süreçlerde ise toplam kaliteyi uygulamanın uygun olacağı söylenebilir. 138 Değişim mühendisliği ve toplam kaliteyi birbiriyle uyumlu bir şekilde uygulamak, işletmelerimizde, yaşanmakta olan tıkanıklığı ortadan kaldıracak ve işletmelerimizi 2000'li yıllara hazırlayabilecektir. Küresel pazarda rekabet edebilmek için işletmeler yeni yönetim tekniklerini takip etmeli ve işletmelerin amansız rekabet ortamına ayak uydurabilecek uygulamaları işletmelerine taşımaları gerekmektedir. Dünyanın birçok ülkesinde uygulama alanı bulmuş ve başarıyla uygulajnaları süren bu iki yönetim tekniğini birleştirerek ve kendi işletmemizin yapısına uydurarak rekabetin amansız ikliminde başarılı olmak işletmelerimiz için mümkün gözükmektedir (2). Değişim mühendisliği uygulamış şirketler kurallara uyan elemanlar .değil, kendi kurallarını kendileri oluşturmuş bireyler ister. Yönetim, ekiplere tüm bu sürecin tamamlanması sorumluluğunu verirken ekip üyelerine sürecin tamamlaması için gerekli kararları alma yetkisi de tanımalıdır. Bir ya da birkaç kişiden oluşan ve süreç odaklı işleri yerine getiren ekipler kendi kendilerini yönetme durumundadırlar. Organizasyona karşı olan sorumluluklarının (işi vaktinde yetiştirme, verimlilik, kalite vb.) sınırları içinde işin nasıl ve ne zaman yapılacağına kendileri karar verirler. Patronlar işi tasarlar ye dağıtırlar. Ekipler ise bu işi kendileri yaparlar. Geleneksel patronlar işin bir yerden diğerine akışını yöneltir, gözler, kontrol eder ve denetler. Değişim mühendisliğinin uygulandığı bir ortamda geleneksel patronlara yer yoktur. Yöneticiler amir rolünden vazgeçerek kolaylaştırıcı ve katalizör rolü oynamalılar, elemanları ve onların yeteneklerini geliştirerek, bu elemanları diğer üreten süreçler gerçekleştirebilen bireylere dönüşmelidir. 3. YENİ VİZYONLAR VE DEĞİŞİM MÜHENDİSLİĞİ Girişimciliği, karar ve yönetim için gerekli olan bilginin toplanması, işlenmesi, değerlendirilmesi, dağıtım ve kullanımı olarak tanımlamaktayız. Bunları belirleyen öğeler ise; eğitim, deneyim, bilgi, işlem ve iletişimdir. Teknolojik yönetim alanında başarı ve stratejik teknolojik liderlik; değişim mühendisliğinin, keşif, icat. yaratıcılık ve sentezleri ile gerçekleştirilebilir. Organizasyonlarda geleceğe yönelik yüksek rekabet stratejilerinde başarı ve geleceğe hızlı uyumlar, müşteri gereksinimlerini öngören, ürünleri istemlere göre güncelleştiren, pazarın isteklerine rakiplerinden daha hızlı uyum gösteren, verimlilik ve uygulama etkinliği için. sürekli iyileşme sağlayan, rakiplerine nazaran daha kaliteli daha düşük maliyette, daha kısa zamanda teslim yeteneği olan toplam kalite yönetiminin gereklerini göstermektedir (3). Bunları başarırken yaratıcı problem çözme ve yeniden süreçleri sağlayan değişim mühendisliğine gereksinim vardır. Başarılı organizasyonların tümünün iyi düşünülmüş iş ya da çalışma planlan vardır. Organizasyonun aşağıdaki konulan içeren açık iş hedeflerini şöyle tanımlayabiliriz: • Misyon ya da vizyonu tam olarak ortaya koymak, • Kara geçmek, çalışanları geliştirmek için stratejiler ve politikalar belirlemek, • Operasyonel hedeflere yönelik hazırlık ve çalışmalar yapmak, • Sektörün liderliğine gelebilmek için stratejik planları zamanında ve yerinde uygulayabilmek. Başarılı organizasyonların, başarılı olmaya yönelten yaratıcı, yenilikçi, esnek ve girişimcilik gerektiren çalışma ortamı yine başarılı bir liderlik anlayışının önünü açmaktadır. Sistemli ve bilimsel değişimin gerçekleştirilmesinde; geniş, çok boyutlu geleceğe yönelik, organizasyonel işgücünün derin katılımını sağlayabilecek, yenilikleri yeniden yoğuran, yaratıcı sentezleri araştıran, algılayan, tasarımlayan, geliştiren ve kontrol eden yaratıcı bir sentez girişimciliğine gereksinim vardır. Geleneksel yapılar yetersiz kalmaya başlamıştır. Sürekli değişme ve gelişmeler, artan rekabet ve kitle üretimin nitelik değiştirmeye başlaması nedeniyle, bu yapının ayakta durması zorlaşmaya başlamıştır. Müşterilerin örgüt için kriter bir karar faktörü haline gelmesi ve kararlara dahil olması, pazarın ulusal sınırların ve hatta uluslar arası yapının üstünde bir nitelik kazanmaya başlaması, "Değişim Mühendisliği" ni gündeme getirmeye başlamıştır (4). 4. ÖRGÜTLERİN YETERSİZLİK SEBEPLERİ Günümüz dünyasında ekonomik sınırların kalkması, işletmeleri amansız bir rekabet ortamına itmiştir. İşletmelerin bu rekabet ortamına dayanabilmeleri ise, örgüt yapılarında bir takım değişikliklere gitmelerini zorunlu hale getirmiştir. Bir örgütü incelerken, haberleşme sürecini, problemleri ve ihtiyaçlarını, güç-yetki ve karar verme süreci ile ödüllendirme sisteminin nasıl işlediğine bakılmalıdır. Saydığımız bu süreçler ürünü ya da hizmeti proseste etkileyen faktörlerdir. Tüm örgütler aşağıdaki üç ikilemle karşılaşırlar. a.Kişisel ve örgütsel ihtiyaçların her ikisini karşılamak b.Dış baskılara karşılık örgüt başarısını gerçekleştirmek c.Örgütün dengesini muhafaza ederek gerekli değişimi yapmak Üç ikilem örgütün daima karşılaşabileceği ve aşmak zorunda olduğu ikilemlerdir. Bu ikilemleri aşarken bir takım faktörler örgütleri yetersiz hale getirecektir. Bu faktörleri, değişen teknoloji ile birlikte örgütün teknolojik ve insan kaynakları açısından yetersiz hale gelmesi. büyüme ile birlikte iletişim, karar-verme. liderlik ve diğer bir takım süreçlerde aksamaların olabileceği söylenebilir. Tüm bu faktörler, küresel pazarda müşteri istek ve 139 ihtiyaçlarının karşısında aksamalara meydan verecektir. Küresel pazarda rekabet edebilmek için işletmenin yetersiz kalmasını oluşturan bu faktörlerden kurtulmak, ancak yeni yönetim tekniklerinin işletmelerde uygulamaya konulması ile mümkün olabilecektir (5). 5. DEĞİŞİME UYUM İÇİN DANIŞIMCI KATILIMCI YÖNETİM VE DEĞİŞİM MÜHENDİSLİĞİ Değişimle ilgili olarak Schein'e göre, liderin izleyebileceği dört olası yol vardır. Değişimi dayatmak / Zorlayıcı iknaya baş vurmak / İnsanları değişime özdeşleşmeye yöneltmek / İnsanlara değişimi içselleştirmede yardımcı olmak. "Bir şey daha var", olgusu unutmamalıdır. Gelecekte karşılaşabilecek her şeyi önceden görmek olanaksızdır. İhtiyatlı yönetici, bütün ayrıntıları dikkate almış olduğuna emin olsa bile işe girmeden önce biraz geri çekilip "Bir şey daha var" diye düşünür. Bu durum, danışmacı ve katılımcı yönetimler için büyük yararlar sağlayabilir. Kendi görüş, tercih ve duygularının kurbanı olmaktansa, yöneticinin öteki insanlardan düzeltici bir ayna olarak yararlanması her zaman daha iyidir. Her organizasyon, çevresel, bilgisel, davranışsal, teknolojik ve sosyal kuvvetlerin sürekli karşılıklı etkileşim içinde olduğu bir arenadır. Eğer yönetici bunu kavrarsa, o zaman gerçek sorunun bir değişim getirmek değil, değişimi kendine özgü bir biçimlemeye sahip, süre giden bir sisteme uyarlamak olduğunu görecektir. Değişimi dayatmak ile danışmacı ya da paylaşımcı yönetime boğulmak, hata ve moral bozukluğuna davetiye çıkaran, kaçınılması gereken iki aşırı uçtur. Bir organizasyonunu verimlilik artışı doğrultusunda harekete geçirmek isteyen yönetici için şunlar yararlı olabilir (6). a. Değişimi mümkün olduğunca organizasyonun mevcut güçleri üzerine inşa etmek ve süre giden sistemle uyum içinde çalışabilmek. b.Arzulanan sonuçlara ulaşabilmek için nereye kadar gitmek gerektiğini kesin olarak belirlemek ve yalnızca gerekli değişiklikleri yapmak. c.İnsanları isteklendirmek ve harekete geçirmek. d.Değişime sağlam bir destek platformu oluşturmak. e.Uygulamanın aşamalarını özenle planlamak. I". Dirençle başa çıkabilmek için gerekli strateji ve taktikleri önceden sağlamak. g.Ksnek olmak ve yüksek bir uyumda davranabilmek h.Değişimin kendisini kanıtlayıncaya kadar yakından i/.lcmek oldukça uygundur. Değişimi dayatmaktan kaçınmak ve olanaklı her yoldan insanların onu içselleştirmesi için çaba göstermek başarıya ulaştırır. Değişimin başarısı için, organizasyonda mükemmel bir değişim yönetim stratejisi oluşturmak gerekir. Arzulanan stratejinin temel elemanları da; hedefler, politikalar ve planların etkin bir birleşimi ile arzulanan zaferi kazandırabilecektir. Yeniliği oluşturma yeteneği için, sürekli ve düzenli olarak iyileştirmeye yönelim, kendi içsel ve çevresel başarılardan, düzenli ve sistematik bir biçimde yararlanılarak öğrenimin pekiştirilmesi gerekir. Değişimi, bilimsel, akılcı, hızlı ve benimseme düzeyinin yüksek olarak gerçekleştirilmesi, arzulanan hedeflere, zamanında, doğru, açık ve belirgin olarak ulaşılmasını sağlayacaktır. Böylece kazanılan zaman potansiyellerini, yeniden kullanım olanağı ortaya çıkabilecektir. Her bir başarı, yeni başarı ve zaferlerin habercisi ve hazırlayıcısı olarak; yeni bir vizyonel bakış açısı ve boyut kazanabilecektir. 6. DEĞİŞİM MÜHENDİSLİĞİNİ OLANAKLI KILAN FAKTÖRLER Değişim Mühendisliği'nde süreç verimliliği için her ne kadar olan yeteneklerden ve olanaklardan yararlanılsa da eski süreç, model, yöntem, ilke ve normlar bir yana bırakılıp her şey yeniden tasarlanır. Organizasyon ve süreçler sil-baştan yaratılır. Çünkü küresel rekabette organizasyonun ayakta kalması, faaliyetlerin rakiplerinden daha farklı ve daha etkin gerçekleştirilmesine bağlıdır (7). Bu nedenle Değişim Mühendisliği'nde, iş/işletme süreçlerindeki parçaları düzenlemek/düzeltmekten çok, tüm süreçlerin verimlilik ekseninde yeniden tasarlanması gözetilir. Kaldı ki, zaten ulusların zenginliği haline gelen verimlilikte önemli bir faktör olarak kaynakların rasyonel kullanılması, iş/işletme organizasyon yapısı ve süreçlerin daha etkin duruma getirilmesi, süreçler hakkında yeniden düşünülmesini ve süreçlerin küresel normlara erişme yönelimli yeniden tasarlanmasını gerektirmektedir. Tasarımda hamleyi yapabilecek güçlü, risk almayı bilen, dinamik yönetici ve idarecilere ihtiyaç vardır. Değişim Mühendisliği'nde temel olarak şu konulara ilişkin faktörler önem taşır. 6.1 Değişim Sürecinin Anlaşılması Mevcut süreç anlaşılmadan yeniden yardımcı olabilecek tasarıma başlamak doğru değildir. Yeniden süreçleri etkileyen faktörlerin, kapsamları hakkında bilgiler değerlendirilir. Analizin belgelenmesi ileri ki çalışmalarda önemli veri kaynağı olabilir. Fakat süreci anlamaktan ziyade, sürecin ayrıntılarında takılı kalmak, sürecin anlaşılmasını önleyebilir. Önemli olan süreci kavramak ve anlamaktır. Belki ayrıntılı analiz, sürece uygulanan değişim mühendisliği için dayanak olabilir. Çünkü kimi zaman anlamak, analizden çok daha zordur. 6.2 Değişim Mühendisliği'ni Realize Edeceklerin Bir Araya Gelmesi Genellikle değişim mühendisliği; lider, süreç sahibi, değişim mühendisliği ekibi, idare komitesi tarafından realize edilir. Her biri üst düzeyde faaliyet gösterir. Lider, süreç sahibini atar, süreç sahibi idare komitesi nezaretinde değişim mühendisliği uygulayacak ekibi oluşturur. Burada lider kilit role sahiptir; lider olmadan değişim mühendisliği gerçekleşmez (8). 140 6.3 Değişim Mühendisliği Uygulanacak Süreçlerin Belirlenmesi; Süreçler Üzerinde Yoğunlaşma ve Odaklaşma Süreçlerin belirlenmesi ve süreç haritalarının yapılması, önemlilik/önceliklere göre gerçekleştirilir hiçbir organizasyon yüksek düzeyli süreçlere aynı anda değişim mühendisliği uygulayamaz. Öncelikli en sorunlu süreçlere, sonra önemlilikte ön sıraları işgal eden süreçlere ve uygulamada başarı getirişi yüksek gözüken süreçlere uygulanır. 6.4 Yaratıcılık ve Hayal Mühendisliği Tüm deneyim, inanç, kural ve prosedürleri bir yana bırakmak belki korkutucu gelebilir. Çılgın ve radikal görülebilir. Ama Değişim Mühendisliğinin özü, rutin ve algoritmik olmamasıdır. Yani Değişim Mühendisliği'nde yeniden tasarım hayal mühendisliği yapmayı gerektirir. Çünkü büyük fikirler ancak hayal mühendisliği ile söz edilebilir. Bu konuda bilişim teknolojisinden ve interaktif ortamdan yararlanılabilir. 6.5 Katılım ve Konsensüs Değişim mühendisliği için istek ve inanç, tüm elemanların uygulamaya katılması ve uzlaşmalarına bağlıdır. İkna olmamış elemanlar uygulamada engel taşır. İşletme etiği ve kültürü bu yönde gerekiyorsa yeniden kurulmalıdır (9). 7. SONUÇ Araştırmacılar tarafından yeni bir paradigma olarak öne sürülen değişim mühendisliğinin kendisi bizzat bir paradigma değildir. Ancak, değişim mühendisliğinin etkinliğinin sağlanabilmesi için yeni bir paradigmaya gereksinim vardır. Bu yeni paradigma, ne olursa olsun, her şeyin yeniden sorgulanmasının gerekliliğidir. Yani, işletme ile ilgili varsayımlar yargılanmaksızın yapılmak istenen değişim mühendisliği faaliyeti kısa zamanda başarısızlığa uğrayacaktır (10). Günümüzde değişim mühendisliği uygulamaları birçok işlevsel faaliyete bölünmüş durumdadır (11). 1. Yazılım ve donanıma yönelik sistem değişim mühendisliği 2. Tersine mühendislik ve tasarım teknolojisini içeren yazılım değişim mühendisliği 3. İnsan ve bilgi altyapısının değiştirilmesi için gereken işletme ve faaliyet hedeflerinin yeniden düşünülmesi anlamında işletme süreçleri değişim mühendisliği 4. İletişim ve bilgi paylaşımını kolaylaştıracak bilişim mimarisi geliştirme amaçlı altyapı değişim mühendisliği Değişim mühendisliği faaliyetinin doğru olarak anlaşılabilmesi için "süreç" ve "işletme süreci" kavramlarının açıklanması önem taşımaktadır. Nitekim, yakın zamanda işletme örgütlerinde süreç merkezlilik yeni bir yaklaşım olarak ortaya çıkmıştır. İşletmeyi satış, üretim, satın alma, ürün geliştirme gibi işlevsel olarak bölümlendiren geleneksel metoda karşın, süreç merkezlilik işletmeyi çeşitli süreçler etrafında örgütlenmeyi öngörür. Süreç merkezliliğin temel fikri, işletmenin tüm çalışanlarının sistematik olarak, işletme süreçlerinin en sonunda yer alan müşterilere daha iyi ve doğrudan hizmet etmelerini sağlamaktır (12). Süreçlerin tasarlanması ve yönetilmesi Değişim Mühendisliği'nin esastır. Bu yaklaşıma göre işletme mensupları artık hiyerarşide yukarıya doğru değil, sonuçta işletmenin gerçek yöneticisi olan müşterilere basitleştirilmesi ve sürecin yeniden düzenlenmesi gerekir. Basitleştirme, halihazırdaki yapı içinde kurulmuş olan bilişim teknolojisi, yerleşik davranış ve tutumların sınırlandığı alanda söz konusu iken, süreçlerin yeniden düzenlenmesinde, mevcut yapının temelden değiştirilmesi söz konusudur. Değişim mühendisliği çalışmalarıyla, mevcut yapının değiştirilmesi, tutum ve davranışların sorgulanması ve tamamen yeni bir bilişim teknolojisinin adaptasyonu SCT konusudur. Pratikte, bir işletme örgütünün süreç merkezliliğinin sağlanmasında basitleştirme ve değişim mühendisliği faaliyetlerinin bir arada uygulandığı görülmektedir. Değişim mühendisliği ile tüm fonksiyonel sınırlar kaldırılarak, rekabetçi üstünlüğü tanımlayan ana süreçler tespit edilmeye ve şimdiki durumdan etkilenmeksizin geleceğe yönelik süreçler tasarlanmaya çalışılır. Bu yaklaşıma göre, bir işletmeyi oluşturan üç ya da dört tane temel süreç bulunmaktadır. Bu süreçlerin her biri de bütünleşik olarak firmanın rekabetçi başarısını belirleyen birbirleriyle ilişkili bir dizi faaliyet, kararlar, bilgi ve materyal akışından oluşmaktadır. Örgütlerle ilgili geleneklerden radikal bir sapmayla bu temel süreçler tüm fonksiyonel, coğrafık, iş birimi ve hatta işletme sınırlarını aşabilirler. Birçok işletme süreci incelendiğinde, bu süreçlerin uzun bir süre önce farklı örgütsel ve teknolojik ortamlarda tasarlandığı görülecektir. Zaman içinde bu süreçlerde bazı iyileştirmeler ve düzenlemeler yapılmakla birlikte, çok kez değişim mühendisliğinde olduğu gibi radikal değişimler söz konusu olmamaktadır. Değişim mühendisliği, prosedür ve uygulamaların güncelliğini kaybettiği, eskidiği veya karmaşık olduğundan dolayı örgüt yapısının değiştirilmesi ve iş yapma yönteminin yeniden tasarlanmasına yönelik pratik bir yaklaşımdır. Yeniden tasarlanma; genellikle çalışanların iş tanımlarının ve yönetsel kontrol mekanizmasının değiştirilmesini, faaliyet ve prosedürlerin tekrar tasarlanmasını, örgütsel inanç ve davranışların değişimini içerir. Değişim mühendisliği, günümüzde işletmelerin rekabet şartlarına uyabilmeleri ve müşterilerine daha iyi, daha kaliteli, daha çabuk hizmet sunabilmeleri için, işletme bünyesindeki tüm iş yapma usul ve süreçlerinin köklü bir şekilde gözden geçirilmesi ve yeniden yapılandırılmasını ifade etmektedir (13). 141 Müşteriler nezdinde işletmenin ürettiği mal ve hizmetlerin saygınlığını artırmak, kalite maliyet ve zaman konularında köklü gelişmeler sağlayabilmek için, işletmenin organizasyon yapısı, kullanılan tüm süreçler ve bunları destekleyen bilgi alış sistemlerinin hep birlikte yeniden yapılandırılmasıdır. Değişim Mühendisliği ile süreçler üzerinde radikal değişiklikler hedeflenmekte ve aksayan süreçler üzerinde iyileştirme ve geliştirme çalışmalarından çok süreçlerin yeniden tasarlanması hedeflenmektedir. Böylece teknolojik gelişmelere uygun, yepyeni bir işletme kültürüne ulaşmak hedeflenmektedir. S. KAYNAKLAR | l | ARDIÇ,' Kadir. Sürekli ve Köklü Değişim Aracı Olarak I oplam Kalite Yönetimi ve Değişim Mühendisliği'nin Uyumlaştırılması. I. Ulusal Üretim Araştırmaları Sempozyumu. Bildiriler Kilabevi. İ. İMİ. Sosyal Tesisler. Maçka, İstanbul, 30-31 l'kim. 1997. s. 298 | 2 | ARDIÇ Kadir, a.g.m.. s. 299 [3]MARŞAP Akın. Yönetsel Sistem. Gazi Büro Kitabevi. Yayın No:l, Ankara. 2000, s. 121-122 [4JAK.AD Ömer, Uygulamaya Yönelik İşletme Politikası ve Stratejik Pazarlama, Etkin Kitabevi, Bursa, s. 57-58 [5] ARDIÇ Kadir, a.g.m., s.' 299 [6] NVERNER I, Liderlik ve Yönetim, American Management Association, Rota Yayınları, Tan, İstanbul, 1993, s. 239 [7] PAPATYA Gürcan, Değişim Mühendisliği, Yeni Bir Verimlilik Etiği Ya da Reotoriği mi?, I. Ulusal Üretim Araştırmaları Sempozyumu, Bildiriler, I.T.Ü., Sosyal Tesisleri, Maçka-İstanbul, 30-31 Ekim, 1997 [8] PAPATYA Gürcan, a.g.m., s. 304 [9] PAPATYA Gürcan, a.g.m., s. 305 [10] HAMMER Michael. STANTON steven. Değişim Mühendisliği Devrimi, Çeviren: Sinem GÜL, Sabah Kitapları, 1.6, İstanbul. 1995, s. 3 [11] HAMMER Michael, a.g.e., s. 3 [12] TÜRKMEN Ayhan, Değişim Mühendisliği, Birinci Sistem Mühendisliği ve Savunma Uygulamaları Sempozyumu, Ankara, 1995, s. 34-35 [13] KOÇER Tamer, İşletme Yöneticiliği, Yönetici Geliştirme, Organizasyon ve Davranış, Beta Yayım Dağıtım, İstanbul, 1995, s. 268 142 TMMOB Makina Mühendisleri Odası III. Kalite Sempozyumu 06-07 Haziran 2003 TOKAT İLİNDE BULUNAN KOBİ'LERİN YAPISI, KALİTE POLİTİKALARI VE UYGULAMALARI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Prof.Dr.Mehmet TEKİN Arş.Gör.Hasan GÜL Gazi Osman Paşa Üniversitesi Zile Meslek Yüksekokulu Tokat -Zile Küçük ve orta büyüklükte işletme kavramı hemen hemen tüm ülkelerde kullanılmasına karşın, kavram üzerinde evrensel bir fikir birliği bulunmamaktadır. Bu nedenle araştırmacılar, bilim adamları ve ilgili kuruluşlar değişik kriterler kullanmak suretiyle KOBİ'leri tanımlamaya çalışmaktadırlar. Bu kriterler, genellikle çalıştırılan personel sayısı, üretim miktarı, satışların tutarı gibi nicel ve bağımsız yönetim, yöresel faaliyetler gibi nitel ölçütlere dayanmaktadır*. ÖZET Toplam kalite yönetimi çağdaş bir yönetim anlayışıdır. Verimliliğin maksimum düzeye çıkarılmasını, sıfır hatayla üretim yapılmasını ve yüzde yüz müşteri tatmini sağlanılmasını amaçlayan bu yönetim anlayışı sayesinde, küçük ve orta ölçekli işletmelerin en önemli rekabet üstünlükleri olan hız ve esneklikten daha etkin bir şekilde yararlanmaları mümkündür. Ancak Tokat ilinde yapılan bu araştırmada henüz pek çok işletmenin toplam kalite yönetimi anlayışını tam anlamıyla benimseyemedikleri görülmüştür. KOBİ'lerde ne kaliteyle ilgi alt bölümler, ne de kalite konusunda uzman çalışanlar bulunmaktadır. Oysa, toplam kalite yönetiminin başarı şansı, üst kademeden başlayıp alt kademeye doğru yayılan bir biçimde herkesin bu felsefeye inanıp gönüllü katılımına, gerekli eğitim kaynaklarının sağlanmasına, takım ruhu ve ekip çalışmasına, kaliteye dayalı örgüt kültürünün oluşturulmasına ve sürekli gelişme ortamının yaratılmasına bağlıdır. GİRİŞ Post-endüstriyel devrim, sanayi ötesi toplum, üçüncü dalga toplumu, küresel bilgi toplumu, hizmetler sınıfı toplumu gibi değişik isimlerle nitelendirilen bilgi çağında en çok sözü edilen kavramlar "globalleşme" ve "toplam kalite yönetimindir*. Dünyanın giderek global bir köy halini aldığı, ekonomik ve ticari anlamda ülkesel sınırların ortadan kalktığı ve rekabetin şiddetlendiği bir ortamda KOBİ'lerin ayakta kalabilmeleri ve daha da güçlenerek geleceğe doğru sağlam adımlarla yürüyebilmelerinde toplam kalite yönetimi uygulamaları oldukça önem kazanmıştır. 2001 Şubatı'nda ülkemizde yaşanılan ekonomik kriz pek çok işletmenin işçi çıkarmalarına, küçülmelerine ve hatta kapanmalarına neden olmuştur. Böyle bir ortamda ayakta kalmayı başarabilen işletmeler incelendiğinde, bunların ortak özelliklerinin toplam kalite yönetimi felsefesini ve onun getirdiği yaklaşımı benimseyen şirketler olduğu görülmektedir. 1.KOBİ'LERİN TANIMI VE ÖZELLİKLERİ Ceren lllııkiinoğlıı. I oplanı Kalite Yönetimi ve Kaizen Felsefesi. İş-tüiç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynaklan Dergisi. Cilt:3. Sa\ ı:2. 2001. Avrupa Birliği, birliğe üye olan ülkeler arasında karışıklıklara neden olmaması ve eşgüdümün sağlanması amacıyla küçük ve orta ölçekli işletmeleri yeniden tanımlamıştır. Buna göre 10'dan az işçi çalıştıran ve bağımsız olan işletmeler "mikro ölçekli işletme", 50'den az işçi çalıştıran, yıllık cirosu 7 milyon ECU'yu aşmayan ve yıllık bilanço değeri 5 milyon ECU'yu geçmeyen işletmeler "küçük ölçekli işletme" ve 50 ila 250 arasında işçi çalıştıran, yıllık cirosu 40 milyon ECU'nun altında olan ve yıllık bilanço değeri 27 milyon ECU'yu aşmayan işletmeler "orta ölçekli işletme" olarak tanımlanmaktadır*. OECD ise, küçük ve orta ölçekli işletmeleri tanımlamakta çalıştırılan işçi sayısını temel almakta ve 20'den az işçi çalıştıran işletmeleri çok küçük, 100'e kadar işçi çalıştıran işletmeleri küçük, 101-499 arasında işçi çalıştıran işletmeleri de orta büyüklükteki işletme olarak tanımlamaktadır. Dünya Bankası da benzer bir şekilde 50'ye kadar işçi çalıştıran işyerlerini küçük işletme, 51-200 arası işçi çalıştıran işyerlerini de orta ölçekli işletme olarak kabul etmektedir*. Ülkemizde de KOBİ'lere ilişkin kesin bir tanım vermek mümkün değildir. Farklı kuruluşlar tarafından farklı KOBİ tanımları yapılmaktadır. Ancak burada genel kabul gören bir tanım vermek gerekirse; 1-50 arasında işçi çalıştıran işletmeler küçük ölçekli, 51-150 arasında işçi çalıştıran işletmeler orta ölçekli ve 150-üzerinde işçi çalıştıran Oktay Alpugan. Küçük İşletmeler Kavramı, Kuruluşu ve Yönetimi, 2.Baskı. Der Yayınları. Ankara-1994, ss.4-6. Seçil Başmanav. AB Terminolojisinde Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerle İlgili Sözcük ve Kavramlar, KOSGEB Yayını, Ankara-2001, s.10; Birgül Tosyalı Sarıkaya, Kobi'lerin Türkiye Ekonomisindeki Yeri, İzmir Ticaret Odası Yayınları, 1995, s.9. Atilla Yücel, Küçük ve Orta Boy İşletmelerin Pazarlama Sorunları ve Denizli'de Bir Uygulama. Denizli, PAU Sosyal Bilimler Enstitüsü. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 1998. s. 10. 143 işletmeler de büyük ölçekli işletme olarak tanımlanmaktadır'. KÜSGET (Küçük Sanayi Geliştirme Teşkilatı) 1-9 işçi çalıştıran işletmeleri küçük, 10-49 işçi çalıştıranları orta ve 50'den çok işçi çalıştıran işletmeleri de büyük işletme olarak tanımlamaktadır*. DİE (Devlet İstatistik Enstitüsü) 10'dan az işçi çalıştıran işletmeleri küçük. 10-24 arası işçi çalıştıran işletmeleri orta, 25'den çok işçi çalıştıranları da büyük işletme olarak vasıflandırmaktadır. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin tanımlanmasında bir fikir birliği bulunmamasına karşın, genel özellikleri konusunda yeterli açıklık bulunmaktadır. Bu tür işletmelerin üç ortak özelliği bulunmaktadır. Bunlar*; bağımsız olmaları, girişim niteliği arzetmeleri ve yöneticipersonel-müşteri ilişkilerin kişisel olmasıdır. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin genel olarak özelliklerini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür*: • Daha az yatırımla daha çok üretim ve ürün çeşitliliği sağlamaktadır, • Daha düşük yatırım maliyetleriyle istihdam imkanı yaratmaktadır, • Yapıları itibariyle ekonomik dalgalanmalardan daha az etkilenmektedir, • Talep değişikliklerine ve çeşitliliklerine daha kolay uyum gösterebilmektedir, • Teknolojik yeniliklere daha yatkındır, • Bölgeler arası dengeli kalkınmayı sağlar, • Gelir dağılımındaki çarpıklıkları asgariye indirir, • Ferdi tasarrufları teşvik eder, yönlendirir ve hareketlendirir, • Büyük sanayi işletmelerinin vazgeçilmez destekleyicisi ve tamamlayıcısıdır, • Politik ve sosyal sistemlerin denge ve istikrar unsurudur, • Demokratik toplumun ve liberal ekonominin ana sigortalarından biridir. 2.KOBİLERİN EKONOMİK YAPI İÇERİSİNDEKİ YERİ VE ÖNEMİ Küreselleşme sürecinin yaşandığı günümüzde tekstilden otomotive, metalden gıdaya kadar pek çok sektörde faaliyet gösteren küçük ve orta boy işletmelerin öneminin arttığı ve bunların bazı özelliklerinden dolayı gözde kuruluşlar haline geldiğini görmekteyiz. Gelişmiş batı toplumlarında endüstrinin yeniden yapılanmasında bu nitelikteki işletmelerin stratejik öneme sahip olduğu gözlenmiştir. Bu arada, özellikle Japonya, Pasifik Ülkeleri ve bir ölçüde ABD'nin değişen dünya şartlarına Avrupa ülkelerine nazaran daha hızlı uyum göstermesini büyük ölçüde küçük Okta\ Alpııyan. a.g.e.. s.8. l-'rkal Sahtiyancı. Türkiye'de Küçük ve Orta Ölçekli Sanayiler Durumu ve Sorunları. Ankara. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Instıtüsü. Basılmamış Doktora Tezi. 1995. s.54. ()kla\ Alpuiiaıı. a.ü.e.. ss. 12-14. hııiv•« w \\ .kosüeh.uov.ır/kos.htın# I. işletmelerin varlığına bağlayan görüşler gittikçe daha fazla rağbet görmektedir*. KOBİ'ler, yeni teknolojilerin izlenmesi konusunda daha esnek politikalar uygulayabilmekte, pazarlama ve üretim teknolojisinde belirli ilerlemeler sağlayabilmekte, kalite ve standardizasyon sorunlarının üstesinden gelmek için girişimler yoğunluk kazanmakta, çağdaş yönetim ve teknikleri örgütün her kademesinde uygulanmaya çalışılmaktadır. Dünya ekonomisi dikkate alındığında toplam işletmelerin yaklaşık %95'ini KOBİ'lerin oluşturduğu görülmektedir. KOBİ'lerin toplam istihdam içerisindeki payı %66 ve toplam üretim içerisindeki payı ise, %55 dolayındadır. Ülkemiz açısından genel bir değerlendirme yapılacak olursa işyeri sayısı, çalışanlar sayısı ve katma değer olmak üzere üç önemli göstergeye bakıldığında küçük ve orta ölçekli işletmelerin ülkemizin gerek sosyal gerekse ekonomik yapısında önemli bir yer işgal ettiği görülmektedir*: • 200.000 dolayındaki Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri imalat sanayiinde faaliyet gösteren işletmelerin % 99.5'ini oluşturmaktadır. • İmalat sanayiindeki istihdamın % 61.1'i Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerinde yer almaktadır. KOBİ'lerin toplam istihdam içerisindeki payı ise yaklaşık %56'dır*. • Yaratılan katma değerde ise Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerinin payı ise % 27.3'dür. 1970'li yıllardan itibaren etkisini artıran globalleşme işletmelerin rekabet faktörlerinin de değişmesine sebep olmuştur. Artık klasik anlamda işletmelere rekabet avantajı sağlayan ölçek ekonomisi önemini yitirmiş, esneklik, çeşitlilik ve yerellik içeren özellikler işletmelere sertleşen rekabet ortamında üstünlükler sağlamaya başlamıştır*. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin ekonomik krizleri daha az kayıplarla atlatabilmeleri, teknolojik gelişmelere ve talepteki değişmelere hızlı uyum sağlayabilmeleri bu tür işletmelerin önemini artırmıştır. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin ekonomik ve sosyal sisteme olan katkılarını aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür*: • Gelir dağılımının dengeli dağılımını sağlar, Nusret Ekin, Gelişen Ülkelerde ve Türkiye'de Bir İstihdam Politikası Olarak Küçük Ölçekli İşyerlerinin Teşviki, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, Yayın Nol993-34. İstanbul. 1993, s. 13. * http//www.kosgeb.gov.tr/kos.htm# 1. Erdoğan Alkin, Kobi'ler ve Türkiye Ekonomisi. Türkiye'de Kobi Anlayışının Dünü Bugünü Geleceği Paneli. KOSGEB. Ankara, 2000, s.2. Sabahat Bayrak ve Muhammet Akdiş, Kobilerin Yönetsel Durumu ve Yeni Sanayileşen İllerde Analizi, Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt:4, Sayı: I. Mart-2000. ss.73-90. Oktay Alpugan. a.g.e.. ss.14-23; P.C.Kelley ve K.Lawyer. How to Organize and Operate a Small Business, Prentice-Hall, Neu Jersey, 3r<1 Edition. 1962, s.24; Yıldırım Kılkış. Küçük Sanayici. Küçük Tacir ve Esnaf Kredi Sorunları. II.Türkiye İktisat Kongresi Sosyal Gelişme ve İstihdam Komisyonu Tebliğleri. DPT. Ankara1981.ss.259-270. 144 • • • • • • • Yeni fikir ve buluşların gelişmesine zemin hazırlar. İstihdama katkı sağlarlar, Bölgesel dengesizlikleri giderirler, Büyük sanayi işletmelerine girdi ve ara malı üretirler, İşçi-işveren ilişkilerinin olumlu yönde gelişmesini sağlarlar, Rekabetin korunmasını sağlarlar, beklentilerini karşılayan mal ve hizmetleri üretmek ve tedarik etmek için çaba göstermesidir. Son derece iyi tanımlanmış süreçler, ürün ve hizmetlerin sürekli iyileştirilmesi ve müşteri memnuniyeti için kullanılmaktadır . TKY uygulamalarının en önemli yanı, verimlilik ve kaliteyi iyileştirmeye yönelik sürekli çabaları önemsemesidir. Organizasyonlar yalnızca kalite iyileştirmenin sürekli doğasını önemseyerek organizasyondaki temel iyileştirmeyi mümkün kılabilir. TKY, kârdan önce müşteri tatminini hedefleyen bir sistemdir. Müşteri tatmini uzun vadede önemli ölçüde kâr sağlar. TKY, tatmin edilmiş müşteriler ve mutlu çalışanlar oluşturarak işletme hedeflerini başarmak için dizayn edilmiş felsefeler, araçlar ve süreçlerden oluşan bir yönetim anlayışıdır. Orta sınıfın korunmasını sağlarlar. 3.TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ 3.1.Toplam Kalite Yönetiminin Tanımı ve Önemi Toplam kalite yönetimi Deming'in 1950 yıllarda Japon sanayi ve işadamlarına verdiği seminerlerle başlayan, Juran, Feigenbaum, lshikawa ve Crosby gibi bilim adamlarının katkılarıyla gelişen bir yönetim anlayışıdır*. 1980'li yıllarda daha fazla önem kazanan bu yönetim anlayışı; mal ve hizmetlerin iyileştirilmesi amacıyla maliyetlerin düşük düzeyde tutularak, önceden belirlenmiş hedef müşterinin istek ve ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak için işletme performansını artırmayı amaçlayan bir yönetim stratejisidir. 3.3.Toplam Kalite Yönetiminin Unsurları 3.3.1.Müşteriye Odaklanma Toplam kalite yönetiminin en önemli unsurlarından birisi müşteriye önem vermesidir. Müşteri tatmini, müşteriye odaklanma ve müşteri memnuniyeti gibi kavramlar toplam kalite yönetiminin temelini teşkil etmektedir. Müşteri tarafından tanımlanan kaliteyi tüm süreçlerin odağına yerleştirmek toplam kalite yönetiminin en önemli özelliğidir*. Kobiler açısından konuya yaklaşılacak olursa, KOBİ'lerde mal ve hizmet geleneksel usule göredir. Oysaki çevrede meydana gelen değişme ve gelişmeleri SWOT analizleri ile takip ederek bu değişimler doğrultusunda mal ve hizmetleri belirlemeli ve sonuçta müşteri tatmini sağlanmalıdır. İç ve dış müşterilerin istek ve beklentileri iyi anlaşılmalı, bunları karşılayacak kalite politikaları geliştirilmelidir*. KOBİ'lerin müşteri memnuniyetini sağlayabilmeleri veya koruyabilmeleri için etkili bir hizmet politikası ile satış sonrası hizmetlerini geliştirmeleri gerekmektedir. Toplam Kalite Yönetimi (TKY), üst kademe yönetimi tarafından tasarlanan ve daha sonra tüm örgüte yayılan genel bir örgütsel stratejidir. Başka bir ifadeyle, TKY; kaliteyi tüm işgörenlerin sorumluluğu haline getiren örgüt felsefesi ve stratejisidir. TKY, bir programlar serisi değil, bir yönetim serisidir. Toplam kalite yönetimi işetme performansını artırmayı hedefleyen bir süreçtir. TKY'nin bileşenleri olarak ifade edilen araçların bir çoğu bir örgütte başarılı bir şekilde uygulanabilir. Ancak günlük faaliyetlere ilişkin davranışlar ve öncelikler değiştirilmeksizin TKY'den arzulanan düzeyde faydanın sağlanması mümkün değildir*. TKY'nin başarılı olabilmesi için organizasyondaki herkes tarafından benimsenmesi ve üst yönetim başta olmak üzere tüm kademelerde uzun vadeli bir yükümlülük haline getirilmesi gerekir. Ayrıca gerekli eğitim kaynaklarının sağlanılması takım ruhunun canlandırılması ve kalite merkezli yeni bir örgüt kültürünün geliştirilmesi gerekmektedir. Toplam Kalite Yönetimi, bir genel yönetim felsefesidir. TKY'yi uygulamaya ilişkin bir çok yöntem mevcut olduğu gibi onu mevcut yapısına adapte eden çok sayıda şirket de bulunmaktadır. Ancak, gerek yeni bir yöntemle toplanı kalite yönetimine geçilsin, gerekse mevcut yapıya adapte edilsin hepsinin onlar ortak bir hedefi bulunmaktadır. Ortak hedef, organizasyondaki herkesin daima müşterilerinin 3.3.2.Tedarikçilerle İşbirliği Toplam kalite yönetimi işletmeler ile tedarikçiler arasında karşılıklı işbirliği ve güveni içeren bir yapı geliştirmektedir. Bu ilişkinin amacı, üretim için gerekli olan girdileri en kaliteli, en ucuz ve en hızlı şekilde temin ederek rekabet gücünü artırmaktır. 3.3.3.Çalışanların Geliştirilmesi ve Katılımı O/e;ın kılıç, Pazarlama ve Toplam Kalite Yönetimi İlişkisi, İstanbul üniversitesi İşleime Fakültesi Dergisi, Cilt:29, Sayı:2, Knsım-2000. ss. 1-49. Ş.O/gener ve İsa (iüneş. Küçük Ölçekli ve Teknoloji Yoğun İşlelmeleıde Toplam Kalite Yönetimi, hl İp ://bahad i rakin.tripod.com/teknolojiyogun.htm. TKY'de takım çalışması, sorumluluk paylaşımı, tam katılım ve sürekli iyileştirme bireysel kaliteyle ilgili bulunmaktadır. TKY'de en önemli değer insana saygı duyan bir çalışma ortamı yaratmaktır. Kaliteyi üretmek Ş.Özgener ve İsa Güneş, a.g.m., http://bahadirakin.tripod.com/teknolojiyogun.hlm. * Özcan Kılıç, a.g.m.. ss. 1-49. * Acar Ballaş, Ekip Çalışması ve Liderlik. Remzi Kitabevi, I.Baskı. İstanbul. Aralık-2()00. s. 166. 145 herkesin işi olduğundan temel amaç, ekip çalışması sayesinde optimal iş sonuçlarının başarılabilmesi için insanlara yetki vermektir. Bu amaca giden yol, iletişim becerileri, interaktif beceriler ve etkin toplantı becerileri üzerinde odaklanan eğitimle başlar. Bu türden bir eğitim, insanların grup faaliyetlerine aktif ve gönüllü bir şekilde katılımını sağladığı gibi. aynı zamanda ürün ve hizmetlerin sürekli iyileştirilmesini de sağlamaktadır*. Zira, çalışanların potansiyelleri işletmenin değerleri, güven ve yetkilendirmeye dayalı örgüt kültürü ile ortaya çıkarılır. Ancak toplam kalite yönetimi bireysel kalitenin yanısıra, ekip ve yönetim kalitesinin de sağlanılması da gerektirmektedir*. İçinde bulunduğumuz bilgi çağında hayal sınırlarını zorlayan değişimleri takip edemeyen ve entelektüel sermayenin önemini göz ardı eden firmaların ayakta kalabilme şansları bulunmamaktadır. KOBİ'lerde yatırılan sermayenin daha çok emek-yoğun sermaye olmasından dolayı, yani insan gücünün yüksek oranda kullanılması nedeniyle değişimin esasını insan unsuru oluşturmaktadır. Değişim, çağın gerektirdiği şartları yerine getirmektir ve değişimi de işletmeler değil insanlar gerçekleştirir. Bu nedenle KOBİ'lerde bilgi toplumu liderleri, değişimi bir tehdit değil, aksine kendilerine yeni ufuklar açan fırsat olarak değerlendirmelidir. İşletme mükemmelliğinin yakalanması bireyler sayesinde mümkündür. Bunun içinde en etkin yol eğitimdir. Örgütler mutlaka etkili eğitim programları geliştirmelidirler. Eğitimle birlikte nitelikleri artan birey, işletmeye daha yararlı olur ve kaliteyi arttırır. Modern örgütler eğitimin yanısıra çalışanların katılımına da önem vermektedir. Bu nedenle KOBİ'lerde otoriter yönetim tarzı, yerini katılımcılığı esas alan, çalışanların görüş ve düşüncelerine değer veren bir anlayışa terk etmelidir*. 3.3.4.Süreçlerin Geliştirilmesi Toplam kalite yönetiminde süreç iyileştirme, kalite üzerinde odaklanmaktadır. Eğitim ve başarılı süreçlerin geliştirilmesi sayesinde sürekli olarak performans iy i leştiri ilinektedir. TKY'de sürekli iyileştirmeyi gerçekleştirebilme amayla Problem Çözme Süreci, Kalite İyileştirme Süreci ve Benchmarking süreçleri kullamılmaktadır. PÇS (Problem Çözme Süreci) bir ekibin, bir problemi analiz ederken, çözümler arasında seçim yaparken, bir eylem planı geliştirirken ve uygulama sonuçlarını değerlendirirken kullandığı bir yöntemdir. PÇS'nin amacı henüz problem ortaya çıkmadan gerekli tedbirleri almayı içermektedir. KİS (Kalite İyileştirme Süreci), müşteri ve müşteri ihtiyaç ve talepleri üzerinde özenle yoğunlaşılmasmı sağlayan bir yöntemdir. Benchmarking süreci ise, en iyi şirketlerin performanslarıyla kendi performansını karşılaştırmaya Şc\ ki Ozgcner ve İsa (îiiııeş. ;ı.g.m.. hıip://biihiidiriikin.tripod.com/tcknolo jiyogun.htm. Acur Haltiiş. a . g . c s. 169. İHtp://sulizmvdnsaıı.eoın. Başak Kkonomi Dergisi. Ocak-Şubat 2000. olanak sağladığı için TKY'yi gerçekten stratejik hale getirir*. 3.3.5.Sürekli İyileştirme TKY'nin temel öğelerinden biri sürekli iyileştirmedir. Toplam kalite yönetiminin özünü teşkil eden Kaizen kelime anlamı olarak sürekli iyileştirmeyi ifade etmektedir. Bu anlayışta en önemli değerler "yaratıcılık" ve "değişime açıklık"tır. Bu nedenle, işgörenlere, problemlerin temel nedenlerine ulaşmaları ve mantıklı kararlar verebilmeleri için veri toplama öğretilmektedir. Sürekli iyileştirmenin, temel ilkesi olan PUKÖ (Planla, Uygula, Kontrol Et, Önlem Al) döngüsüne işlerlik kazandırılmaktadır. Bu aynı zamanda "Deıning Döngüsü" olarak bilinmektedir. Bu döngünün tekrarı, sürekli mükemmeli aradığı için hiçbir zaman bitmemektedir. Standardizasyon, dokümantasyon ve eğitimden yararlanılarak üretimde başarılı uygulamalar benimsenmektedir. Küresel rekabet ortamında işletmenin rekabet gücü açısından anahtar rolü oynayan en önemli unsur, kalite-maliyet-termin üçlüsünde üstünlük sağlamaktır. Ölçemediğimiz bir şeyi geliştiremeyiz. Bu nedenle ölçüm ve istatistik Toplam Kalite'nin vazgeçilmez unsurlarındandır. Böyle bir ortamda müşteri tarafından belirlenen kalite sürekli değişmektedir. Buna bağlı olarak maliyet ve termin unsurları da işletmeyi hızlı değişime ayak uydurmaya zorlamaktadır. 3.3.6.Liderlik ve Amaçların Tutarlılığı TKY ilk olarak yönetim kademesinde başlamalıdır. TKY'nin bir örgütte başarıyla uygulanabilmesi için yönetimin, yol gösterici, model teşkil edici, katılımcı ve etkin liderliğe dayalı bir strateji ortaya koyması gerekir. Görev ve yetki alanının, sorumlulukların açık bir plan ve program dahilinde belirlenmesi gerekir. TKY'ne geçiş döneminde ise KOBİ üst yönetimi kalite ile ilgili sorunlara zaman ayırmalı, işletmeye hem yazılı, hem de sözlü olarak kalite hedeflerini yaymalı, eğitim ve geliştirme fonları ayırmalı, bölüm yönetimlerine gerekli yetki ve sorumluluğu vermeli ve son olanakta başarılı olan ekibi takdir için ödül sistemini işlevsel hale getirmelidir. TKY'nin önemli bir yapı taşı da lider ve özellikleridir. Lider izleyicilerini örgütsel amaçlar doğrultusunda harekete geçirebilen kişidir. KOBİ'lerde işletme sahibinin aynı zamanda örgüt lideri olması nedeniyle çoğunlukla otoriter bir liderlik anlayışı hakimdir*. Ancak TKY'nin başarılabilmesi için liderlerin daha katılımcı, demokrat ve paylaşımcı olmaları gerekmektedir. 3.3.7.Toplumsal Sorumluluk Toplam kalite yönetimi işletmelere en üst kademeden en alt kademedeki çalışanlara kadar sosyal sorumluluk duygusu * Ş.Özgener ve İsa Güneş, a.g.m., http://bahadirakin.tripod.com/teknolojiyogun.htm. http://sufizmveinsan.com, Başak Ekonomi Dergisi, Ocak-Şubat 2000. 146 aşılamaktadır. İşletme çalışanları yasal gereklerin de ötesinde sorumluluk bilinci ile donatılmaktadırlar. şekilde özetlemek m ü m k ü n d ü r : (1) KOBİ'lerde tepe yönetiminin toplam kalite yönetimi ile ilgili sorumluluk yüklenmeye yanaşmaması ve çalışanlara yol göstermemeleri, (2) çalışanların duygularına hitap edilmemesi, (3) kaliteye fiziksel boyutlar itibariyle değerlendirme, (4) iş süreçleri ile ilgili politikaların net olmaması, (5) kalite ile ilgili bilgi ve beklentilerin en alt kademe çalışanlarına kadar iletilmemesi, (6) kalite ile ilgili politikaların belirsizliği. 4.KOBİLER VE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ İLİŞKİSİ KOBİ'lerde uygulanan yönetim teknikleri ülkemizde henüz yeterince gelişmemiştir. Özellikle sosyal, kültürel, ekonomik ve teknolojik alanlarda çok yoğun değişim ve gelişmelerin yaşandığı günümüz bilgi toplumu çağında işletmelerin başarıya ulaşmaları, toplam kalite yönetimini ne kadar etkin uyguladıkları ile paralellik arz etmektedir. 5.ARAŞTIRMA 5.1.Araştırmanın Amacı Toplam Kalite Yönetimi'ni benimserken yaygın olarak karşılaşılan çeşitli hatalar vardır. Bunlar*: I.TKY'ye yönelik istek ve ihtiyaç yaratılmadan önce TKY ile ilgili eğitim verilmektedir. Bu zaman israfına neden olmaktadır. 2.İşletmelerin TKY projeleri, genellikle iş görenlerin günlük iş yaşantılarına uygun değildir. Dolayısıyla bu durum iş görenlerin TKY' ile ilgili faaliyetleri gereksiz görmelerine neden olmaktadır. 3.TKY, büyük şirket bürokrasisi olarak algılanmakta ve KOBİ'ler için gereksiz olduğuna inanılmaktadır. 4.PUKÖ döngüsünün önemi ile ilgili yetersiz eğitim verilmektedir. S.Süreçleri kurma ve prosedürleri belgelendirme gereksinimi üzerinde gereğinden fazla durulmaktadır. Bu bürokrasinin artmasına ve teşvik mekanizmasının körelmesine neden olmaktadır. 6.Kıdemli yöneticilerin organizasyonun mikro yönetiminden vazgeçmemesi bir başka önemli hatadır. İşletmenin kuruluş ve gelişme aşamasında kıdemli yöneticiler genelde işletme faaliyetlerini bütün yönleriyle kontrol etme eğilimine sahiptir. İşletme büyüdükçe, mikro yönetime ilişkin bu eğilim, yetki vermenin gerçekleşebilmesi için terk edilmelidir. 7.TKY eğitimi, organizasyonda müşteri tatmini konusunda yüksek düzeyde bir bilinçlenme yaratır. Genellikle kaynak yetersizliğinden dolayı müşteri tatmini ile ilgili keşfedilen bazı güncel sorunlara hızlı bir şekilde çözüm getirilememektedir. Bu durum, işgören nazarında yönetimin TKY'ye destek vermediği eğilimi yaratır ve işgörenler arasında hayal kırıklığı yaratır. 8. TKY'nin ilk uygulamalarında, ilgili süreçlerin iyileştirilmesinden çok süreçlerin kurulması üzerinde odaklanmaktadır. Süreçleri iyileştirme ile ilgili sonuçlan ölçmek, süreçleri yaratmayla ilgili sonuçlan ölçmekten daha kolaydır. Bu nedenle TKY'nin ilk uygulama aşamasında işgörenleri motive etmek çok daha güç olmaktadır. Araştırmanın amacı, son 25 yılda dünyada büyük bir gelişme gösteren KOBİ'lerin Tokat ve Tokat'ın Turhal ve Zile ilçelerinde nasıl bir yapılanma gösterdiğini, toplam kalite ile ilgili anlayışlarının etkili düzeyde olup olmadığını ortaya koymaktır. Toplam Kalite Yönetimi'nin KOBİ'ler tarafından ne derecede benimsendiğini; üst yönetimin katılımı, tedarikçilerle ilişkiler, kalite politikalarına duyulan ilgi, müşteri memnuniyeti, çalışanların memnuniyeti ve ürün performansı gibi değişkenlerin kalite uygulamalarını, satış tutarlarını ve pazar paylarını ne yönde etkilediğini belirlemektir. 5.2.Araştırmanın Kapsamı Araştırma kapsamı Tokat merkez, Turhal ve Zile ilçelerinde yer alan KOBİ'lerle sınırlandırılmıştır. Uygulama kapsamı içerisinde yer alan işletmeler üretim konusunda gıda, tekstil, mobilya, kimya, maden ve mermer gibi alanlarda çeşitlilik arzetmektedir. 5.3.Araştırma Metodolojisi Araştırmada veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Anketlerin işletmelere dağıtılıp geri toplanılmasında Tokat Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü'nün önemli katkıları olmuştur. Tümü beş (5) basamaklı Likert tipinde olan ve daha önce geçerliliği ve güvenilirliği farklı çalışmalarda kanıtlanmış olan ölçeklerden faydalanılarak hazırlanan 65 sorudan elde edilen veriler SPSS 10.0 for Windows adlı istatistik paket programıyla değerlendirilmiştir. Anket sorulan arasında anlam bütünlüğünü ve güven aralığını tespit etmek üzere faktör ve güvenilirlik analizleri yapılmıştır. Ayrıca korelasyon ve regresyon analizleri yapılarak, toplam kalite ile ilgili değişkenlerin birbirleriyle olan ilişkileri değerlendirilmiştir. Araştırmada Tokat, Turhal ve Zile'de toplam 100 anket dağıtılmış ve bunların 62 adeti geri dönmüştür. Dolayısıyla anketlerin geri dönüş oranı % 62'dir. KOBİ'lerde toplam kalite yönetimi uygulamalarının yeterince başarıya ulaşamamasının nedenlerini aşağıdaki Michacl .1. l'ıice ve lî. Bva Chen. Total Quality Management İn Small High- Technology Company. California Management Rcvic\v. Vol:35. No:3. Spnng-1993. ss.I 14-1 15. Oygur Yamak. Kalite Odaklı Yönetim. Panel Matbaacılık. İstanbul. 1998. s. 177. 147 llst Yönetimin Kilitlimi Tedarikçilerle İlişkiler Satış Performansı Kalite Politikaları Müşteriye Odaklanma Kalite Uygulamaları Çalışanların Memnuniyeti Pazar Payı ihracat Payı Ürün Performansı Şekil 1. Araştırma Modeli Genel araştırma modeli doğrultusunda geliştirilen hipotezler şu şekildedir: H h Küçük ve orta ölçekli işletmelerin kalite konusundaki uygulamaları ile üst yönetimin katılımı, tedarikçilerle ilişkileri, izledikleri kalite politikaları, müşteriye odaklanmaları, çalışanların memnuniyetleri ve ürün performansı arasında pozitif bir ilişki vardır. H 2 . Küçük ve orta ölçekli işletmelerin kalite uygulamaları ile satış performansları, pazar ve ihracat paylan arasında pozitif ,trir ilişki bulunmaktadır. 5.4. İstatistiksel Analizler ve Bulgular 5.4.1.Faktör Analizleri İlk aşamada ankette yer alan değişkenlerin tümüne faktör analizi uygulanmış ancak anlamlı bir faktör yapısına ulaşılamamıştır. Daha sonra Toplam Kalite Yönetiminin alt boyutlarını temsil eden değişkenlere ulaşmak amacıyla, değişkenlerin toplam puanları, standart sapma ve ortalama değerleri incelenmiştir. Aynı boyut içinde anlamı benzer ifadelerden birbirine yakın puanda olanlar arasında tercih yapılmıştır. Ayrıca ortalama ve standart sapma değerleri gözönünde bulundurularak katılımcıların yargılarında daha homojen oldukları ve daha az kararsız oldukları değişkenler tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu şekilde ankette yer alan 65 sorudan (demografik özelliklerle ilgili sorular hariç) bazıları elenerek geriye kalan sorulara tekrar faktör analizi yapılmıştır. Bu analizle anlamlı bir faktör yapısına ulaşılabilmiştir. 148 5.4.2. Demografik Analizler Tablo. I .Katılımcıların Demografik Özellikleri Dağıtılan Soru Kağıdı 100 Geri Dönen Soru Kağıdı 62 Geri Dönüş Oram Cinsiyet Eğitim Düzeyi Kadın/Erkek Ortaöğretim/OnLis. /Lisans/Lisans Üstü Yaş (%) (%) 0.62 Mesleki Tecrübe (%) 20-30 arası 9,7 31-40 arası 30,6 41-50 arası 54,8 51-60 arası 1,6 60 + 3,2 a r aşağıdaki Y ş g u P girmektesiniz? 5: 0,08 (K) 57: 0,92 (E) OrtaOğretim 35,5 On Lisans 22,6 Lisans 41,9 Lisans Üstü 0 10 yıldan az 10 yıl 11-20 arası 21-30 arası 30+ lar 21,0 21,0 17,7 38,7 1,6 ı n d a n hangisine Tablo 1 'de de görüldüğü gibi araştırmaya katılan bireylerin 57'si erkek ve 5'i ise kadın çalışanlardan oluşmaktadır. Bunların toplam içerisindeki yüzdelik dağılımları sırasıyla % 92 ve % 8'dir. Bireylerin % 35.5'i ortaöğretim, % 22,6'sı ön lisans ve % 41.9'u da lisans eğitim düzeyine sahiptir. Ankete katılan bireylerin % 9,7'si 20-30 yaş grubuna girerken, % 30,6'sı 31-40 yaş grubuna, % 54,8'si 41-50 yaş grubuna, % 1,6'sı 51-60 yaş grubuna ve % 3,2'si de 60 ve daha yukarı yaş grubuna girmektedir. Yine bireylerin % 21'i 10 yıldan daha az mesleki tecrübeye sahiptir. Deneklerin % 21'i 10 yıllık, % 17.7'si 11-20 yıllık, % 38,7'si 21-30 yıllık ve % 1.6'sı ise 30 yıldan daha uzun bir mesleki tecrübeye sahiptir. mesleki tecrübeniz ne kadardır? 10 yıldan az 149 eğitim düzeyiniz aşağıdakilerden hangisine girmektedir? Tablo.2.İşletme Faaliyet Alanları ve Hukuki Yapıları işletmelerin Faaliyet Alanları (N-%) 9 Tekstil-Dokuma 22,5 10 Gıda 25,0 4 Mermer-Mad. 10,0 2 Plastik 5,00 -ı Seramik- Toprak 7,50 3 Mobilya-Parke 7,50 3 Tarım Mak. 7,50 Diğerleri Toplam 6 15,0 40 100 işletmelerin Hukuki Yapıları (N-%) 18 Anonim Şirket 45,0 Limited Şirket 16 40,0 Kollektif Şirket 1 2,50 Diğerleri 5 12,5 Toplam 40 . 100 Tablo 2'de de görüleceği üzere, Tokat ve ilçelerinde yer alan KOBİ'ler ağırlıklı olarak gıda ve tekstil sektörlerinde faaliyet göstermektedir. Yine araştırmaya dahil edilen işletmelerin %45'i Anonim Şirketlerden, % 4O'ı da Limited Şirketlerden oluşmaktadır. 5.4.3. Güvenilirlik ve Korelasyon Analizi ı Toplam kalite yönetimi ile ilgili değişkenlerin herbirinin SPSS'de Cronbach Alpha güvenirlilik analizleri yapılmış y.e güvenirlilikleri 0.70 ve 0.85 arasında bulunmuştur. Dolayısıyla tüm değişkenlerin güvenilirlikleri kabul edilebilir 0.70'lik Cronbach a düzeyinin üzerinde değerlere sahiptir. DEĞİŞKENLER YST SD PP İP KU UYK Tl KP MM ÇM LJP Tablo 3.KOBF erin Kalite Politikaları ve Uy£flamalarıyla ilgili Korelasyon Analizi SD İP UYK PP KU Tl KP MM | ÇM 1,000 ,533** 1,000 ,413** ,621** 1,000 ,124 ,103 ,394** 1,000 -,038 -,189 -,087 -.012 1,000 ,139 ,043 ,042 -,089 ,248 1,000 ,164 ,066 ,050 -.115 ,208 ,562** 1,000 ,036 ,138 ,034 -.155 -.078 ,638** ,451** 1,000 ,074 ,182 ,405** -.010 ,091 ,244 ,412** ,389** 1,000 -.269* -,069 -,099 -,354** ,092 ,424** ,300** ,588** ,311* ,000 -.066 ,064 -,070 -.117 ,133 ,101 -.005 ,100 ,381* 252* fe Değer 0.01 düzeyinde anlamlıdır. *Değer 0.05 düzeyinde anlamlıdır ÜP YST )'.S"/' Yıllık Sııtış Tutarı; SU: Satışların Durumu; FP: Pazar Payı; İP: ihracat Payı; KII Kalite Uygulamaları; UYK: Üst Yönetimin Katılımı; Tİ: Tedarikçilerle İlişkiler: Kİ': Kalite Politikaları; MM: Müşteri Memnuniyeti; Performansı 150 ÇM: Çalışanların Memnuniyeti; 1,000* UP: Ürün Tablo 3'e genel olarak bakıldığında, KOBİ'lerin kalite uygulamaları ile üst yönetimin katılımı, tedarikçilerle ilişkiler, müşteri memnuniyeti, çalışanların memnuniyeti ve ürün performansı arasında pozitif bir ilişkinin olduğu görülmektedir. Hı'de küçük ve orta ölçekli işletmelerin kalite konusundaki uygulamaları ile üst yönetimin katılımı, tedarikçilerle ilişkileri, izledikleri kalite politikaları, müşteriye odaklanmaları, çalışanların memnuniyetleri ve ürün performansı arasında pozitif bir ilişkinin olduğunu ileri sürmüştük. Yapılan korelasyon analizinde KOBİ'lerin kalite uygulamaları ile üst yönetimin katılımı arasında 0,248; tedarikçilerle geliştirilen ilişkiler arasında 0,208; müşteriye odaklanma arasında 0,91; çalışanların memnuniyeti arsında 0,92 ve ürün performansı arasında 0,193 düzeyinde pozitif ilişkinin olduğu görülmektedir. Yalnızca kalite uygulamaları ile kalite politikaları arasında negatif bir ilişki bulunmuştur. Tablo 3 dikkatli olarak incelendiğinde en güçlü ilişkinin 0,638 düzeyinde kalite politikaları ile üst yönetimin katılımı, 0,562 düzeyinde tedarikçilerle ilişkilerle üst yönetimin katılımı arasında, 0,405 düzeyinde müşteriye odaklanma ile pazar payı arasında ve ,588 düzeyinde de çalışanların memnuniyeti ile kalite politikaları arasında gerçekleştiği görülmektedir. Aşağıdaki tablolarda, KOBİ Merde toplam kalite yönetimi anlayışını açıkça ortaya koyduğuna inandığımız sorulara ve bunların % oran yöntemiyle yapılmış olan değerlendirmelerine yer verilmektedir. Tablo 5,Toplam Kalite Yönetiminden Ne Anlamaktasınız? Üründe Kalite Hizmette Kalite Üretimde Kalite Yönetimde Kalite Toplam UYK Tİ KP MM ÇM ÜP F P T ,504 ,148 -1,130 7J99E-02 ,129 ,143 2,406 ,903 -2,852 ,370 ,899 ,631 Her Hafta Ayda 3 Ayda 6 Ayda Program Düzenlenmiyor Toplam ,204 Düzeltilmiş /?" ,117 YUZDE(%) 14,5 16,1 N 9 10 1 8 34 62 1,6 12,9 54,8 100,0 İşletme yöneticilerinin TKY ile ilgili kurs düzenleme sıklığı sorusuna verilen cevaplar bir bakıma KOBİ'lerin toplam kalite konusuna olan duyarlılıklarını göstermektedir. % 54,8 gibi büyük bir orandaki işletme yöneticisi kalite konusundaki gelişmelerle ilgili bilgileri personeline aktarma bakımından gereğini yapmamaktadır. Diğer bir ifadeyle işletmelerin yarısından fazlası TKY'ne ilgi duymamakta ve bu konuda kurs, seminer vb. hizmet içi eğitim programları düzenlememektedir. Tablo 7.İşletmenizde Kalite İçin Kullanılan Alt Bölümler Nedir? Kalite Kontrol Kalite Geliştirme Kalite Güvence Süreç Geliştirme Hiçbiri Toplam 2,348 R- 3,2 32,3 22,6 100,0 Tablo 6.İşletmenizde TKY ile İlgili Kurs Düzenleme Sıklığı Nedir? Tablo 4. KOBİ '/erin Kalite Uygulamaları ile Toplam Kalite Yönetimi Değişkenleri Arasında Regresyon Analizi Bağımsız Değişkenler 2 20 14 62 Tablodan da anlaşılacağı üzere KOBİ sahip, yönetici ve çalışanları toplam kalite yönetiminden, ürün ve üretimde kaliteyi anlamaktadırlar. İkinci hipotezimizde küçük ve orta ölçekli işletmelerin kalite uygulamaları ile satış performansları, pazar ve ihracat paylan arasında pozitif bir ilişki bulunduğunu ileri sürmüştük. Ancak yapılan araştırmada kalite uygulamaları ile her üç değişken arasında negatif bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla ikinci hipotezimizin reddedildiği anlaşılmaktadır. Toplam kalite yönetimi ile ilgili değişkenlerin kalite uygulamaları üzerindeki etkilerini araştırmak üzere bir lineer regresyon modeli kurulmuştur. Tablo 4'de de görüldüğü üzere, TKY değişkenlerinin KOBİ'lerin kalite uygulamalarını karşılama oranı % 20.4'tür. F değerinin 2.348 olması modelin anlamlı olduğunu göstermektedir. YUZDE(%) 41,9 N 26 N 29 13 7 1 12 62 YUZDE(%) 46,8 21,0 11,3 1,6 19,4 100,0 Yukarıdaki tablo incelendiğinde işletmelerin kalite için ağırlıklı olarak (% 46,8) kalite kontrol bölümünü kullandıkları görülmektedir. Ancak yine de kalite ile ilgili düşüncelerin tam olarak yerleşmediği ve gerekli birim ve ekiplerin tam anlamıyla oluşturulmadığını ileri sürmek mümkündür. Bağımlı Değişken: Kalite Uygulamaları Bağımsız Değişkenler: UYK. Tİ, KP. MM. ÇMve ÜP 151 T;ıblo 8.(İst Yönetim. Kalite Yönetim Faaliyetlerine Aktii'Olarak Katı lıın ı Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam N 6 32 24 62 YUZDE(%) 9,7 51,6 38.7 100,0 vermektedirler. İşletmelerin yalnızca % 3,2'si bu görüşe katılmamakta ve % 6,5'i ise, herhangi bir görüş ileri sürmemektedirler. Tablo 12.Tedarikçilerin Kalite İle İlgili Faaliyetlerine Katılım Derecesi Üst yönetimin %90,3 gibi bir çoğunlukla kalite yönetim faaliyetlerine aktif olarak katıldığı sonucu, %54,8 oranındaki TKY ile ilgili herhangi bir kurs düzenlenmiyor görüşü ile çelişkili görünmektedir. Tablo 9.(/alışanların Kalite Problemlerinin Çözümündeki Yetkileri Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum l'ikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam N 7 24 4 22 5 62 YUZDE(%) 11.3 38.7 6.5 35.5 8.1 100.0 KOBİ çalışanlarının % 50,2'si kalite problemlerinin çözümünde kendilerine söz hakkı tanınmadığına inanmaktadırlar. Kararlara katılma ve sorumluluğun paylaşılmasının esas olduğu TKY'de, çalışanların yarısının kalite problemlerinin çözümünde herhangi bir yetkiye sahip olmadıklarına inanmaları henüz küçük ve orta ölçekli iletmelerde TKY felsefesinin yerleşmediğinin bir başka kanıtı görünümündedir. Bu bağlamda çalışanların % 64,5'nin kalite yönetim faaliyetlerine aktif olarak katıldıklarını ileri sürmeleri ile % 50,2'lik kalite problemlerinin çözümündeki yetkisizlik arasında da büyük bir çelişki bulunmaktadır. Tablo 10.Çalışanların Kalite Yönetim Faaliyetlerine Aktif Olarak Katılımı Katılmıyorum l'ikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam N 13 9 33 7 62 YUZDE(%) 21,0 14,5 53.2 11.3 100,0 Tablo 1 1.İşletmemiz. Tedarikçilerin Seçiminde En Önemli Faktör Olarak (lirdi Kalitesine Bakar Katılmıyorum l'ikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam N 2 4 31 25 62 50,0 40,3 100,0 YUZDE(%) 8,1 12.9 58,1 21.0 100.0 KOBİ'lerin %79,1'i tedarikçilerin kalite ile ilgili faaliyetlerine katıldıklarını ileri sürmüşlerdir. Ancak, henüz kalite ile ilgili alt bölümlerin pek çok işletmede kurulmadığı, kalite ile ilgili çalışanların bilgilendirilmesine yönelik programların düzenlenme sıklığının yetersizliği ve çalışanların kalite konusunda yetkisizliği dikkate alınacak olunursa tedarikçilerin faaliyetlerine katılım derecesinin bu kadar yüksek çıkması gerçekçi görünmemektedir. Tablo 13.Üretim İşlemi, Çalışanların Yapacakları Hataları Minimum Düzeyde Tutacak Şekilde Dizayn Edilmiştir Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum N YUZDE(%) 7 6 11,3 9,7 56,5 22,6 100,0 35 14 62 Toplam İşletmelerin % 79,1'i üretim işlemlerini, çalışanların yapacakları potansiyel hataları asgari düzeyde tutacak şekilde dizayn ettiklerine inanmaktadırlar. Ancak b i r ' sonraki tabloda da görüldüğü gibi hatalı ürünlerin temel nedenleri olarak personelin dikkatsizliği, bilgi yetersizliği ve demode teknoloji ileri sürülmektedir. İnsan kaynaklı hataları minimum düzeyde tutacak şekilde dizayn edilmiş olduğuna inanılan üretim sürecinde, hatalı ürünlerin nedeni olarak personel ve teknoloji yetersizliklerinin ileri sürülmüş olması KOBİ'lerde henüz TKY'nin yanısıra örgütsel yönetim, endüstri mühendisliği ve insan kaynakları yönetimi uygulamalarının da tam anlamıyla yerleşmediğinin kanıtı niteliğindedir. Tablo 14.Hatalı Ürünlerin Temel Nedenleri YUZDE(%) 3,2 6,5 N 5 8 36 13 62 Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam Araç-Gereç Yetersizliği Personelin Bilgi Yetersizliği Personelin Dikkatsizliği Girdilerin Kalitesizliği Teknolojinin Eski Olması Toplam Tablodan da anlaşılacağı üzere tedarikçilerin seçiminde işletmeler % 90.3 gibi bir yoğunlukta girdi kalitesine önem 152 N YUZDE(%) 3 8 22 4,8 12,9 35,5 27,4 19,4 100.0 17 • 12 62 Tablo 1 5 . İ ş l e t m e m i z d e S ü r e ç K o n t r o l v e G e l i ş t i r m e İçin Y o ğ u n T a b l o 1 9 . İ ş l e t m e m i z d e H e r F o n k s i y o n İçin Bir Ç o k K a l i t e Çemberi Vardır O l a r a k K a i z e i i i n 7 Kalite K o n t r o l Aracı K u l l a n ı l m a k t a d ı r Kesin likleKat ılınıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam N 5 13 30 13 1 62 YUZDE(%) 8.1 21,0 48,4 21,0 1,6 100,0 Tablo 16.İşletmemizde Süreç Kontrol ve Geliştirme İçin Yoğun Olarak SPK (Stratejik Planlama ve Kontrol) Kullanılmaktadır Kesin likleKatı İm ıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam N 1 12 29 13 7 62 YUZDE(%) 1,6 19,4 46,8 21,0 11,3 100,0 Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam N 2 13 20 24 -> j 62 YUZDE(%) 3,2 21,0 32,3 38,7 4.8 100,0 T a b l o 2 0 . İ ş l e t m e m i z H e r Yıl M ü ş t e r i Tatmini İçin Ç a l ı ş m a l a r Yapar Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam N 1 1 10 43 7 62 YUZDE(%) 1,6 1.6 16,1 69,4 1 1,3 100,0 Tablo 21.İşletmemiz Müşteri Odaklı Çalışmaktadır Tablo I 7.İşlclmemizde Süreç Kontrol ve Geliştirme İçin Yoğun Olarak IUİKO (Planla. Uygula. Kontrol l-:t ve Önlem Al) Kullanılmaktadır Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam N 11 9 35 7 62 YUZDE(%) 17,7 14,5 56,5 11,3 100,0 Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam N Düşük Orta Yüksek Çok Yüksek Toplam Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Fikrim Yok Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam 4 5 46 s 62 YUZDE(%) 3,2 6,5 8,1 74,2 8.1 100,0 Ankete katılan işletmelerin % 82.3'ü birbirini kontrol eden takımlara sahip olduklarını iddia etmişler ancak, aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere işletmelerin 56.5'inde yeterli kalite çemberlerinin (gruplarının) olmadığı görülmektedir. YUZDL;(%) 1 1.6 5 8.1 4? 72.6 17.7 100.0 II 62 Tablo 23.Yeni Bir Ürün Dizaynında Müşteri Gereksinimlerine Önem Verilir N N YUZDE(%) 1,6 64,5 33,9 100,0 Tablo 22.Müşterilerinizin İşletmenize Olan Güven ve Bağlılık Derecesi Yukarıda artarda sıralan üç tablo, KOBİ'lerde kalite ve kalite kontrolü ile ilgili derin bilgi yetersizliğinin olduğunu göstermektedir. İşletmelerin yarısından fazlası Keizen, SPK ve PUKÖ hakkında yeterli bilgiye sahip bulunmamaktadır. Tablo 18.İşletmemiz Birbirini Kontrol Eden Takımlara tir N 1 40 21 62 Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Toplam 34 28 62 YU/DK(%) 54.8 45.2 100.0 Küçük ve orta ölçekli işletmelerin tamamı yeni bir ürünün dizayn edilmesi aşamasında müşteri ihtiyaç ve taleplerini dikkate almaktadır. İşletmeler pazar araştırmaları ve talep tahminleri yaparak müşteri nabzını belirlemeye ve onların gereksinimlerini gidermeye büyük önem vermektedirler. Yine müşteri memnuniyeti ile ilgili yukarıda verilmiş olan tablolardan, işletmelerin % 80.7'sinin müşteri tatmini için çalışmalar yaptığı, % 98,4"nün müşteri odaklı çalıştığı ve müşterilerin küçük ve orta ölçekli işletmelere duydukları güven ve bağlılık derecesinin % 90. 3 olduğu görülmektedir. 152 6.SONUÇ VE ÖNERİLER Küçük ve orta ölçekli işletmelerde üretimde rekabetçi olma, büyük ölçüde teknolojik yeniliklerdeki hamlelere bağlı olmaktadır. Ancak yapılan araştırmada KOBİ'lerin yeni teknolojilere fazla yatırım yapmadıkları görülmektedir. Ülkemizin içerisinde bulunduğu kriz ortamının bu neticede önemli bir payının olduğunu ileri sürmek mümkündür. Ne varki globalleşen dünya müşteri gereksinimlerini karşılama açısından mevcut ve yeni teknolojilerin kullanışlı olup olmadıklarına dair KOBİ'lerin sürekli analiz yapmalarını gerektirmektedir. Etkin iletişim ve ekip çalışmasına olanak sağlayan ve karar alma sürecini kısaltan TKY, küçük ve orta ölçekli işletmelerin uzun dönemde yaşamlarını sürdürmeleri için en önemli bileşenlerden biridir. Kalite iyileştirme, müşteri tatmini ve rekabetçi bir avantaja sahip olmak için Toplam Kalite Yönetimini benimsemenin çağın rekabet koşullarına göre bir gereklilik olduğu büyük işletmelerin deneyimlerinden anlaşılmaktadır. Küçük ve orta ölçekli işletmeler, TKY sayesinde kendi başarılarının bağlı olduğu yenilik ve hızlı tepki gösterme yeteneklerini daha da geliştirebilirler. Ne var ki çok az sayıda küçük ve orta ölçekli işletme, Toplam Kalite Yönetimi anlayışının önemini kavramıştır. Küresel rekabet ortamında "hız-kalitemaliyet" üçlüsüyle avantaj elde edebilmek için KOBİ'lerin TKY anlayışını kendi yapılarına uyarlamaya çalışmaları gerekmektedir. TKY ile verimliliklerini maksimize etmeyi başarabilen işletmeler uluslar arası rekabette söz sahibi olabileceklerdir. Yapılan araştırmada henüz pek çok küçük ve orta ölçekli işletmede toplam kalite yönetimi felsefesinin tam anlamıyla yerleşmediği görülmektedir. Toplam kalite yönetimi her şeyden önce sürekli iyileştirmeyi içermektedir. Bu bağlamda küçük ve orta ölçekli işletmelerin çalışanlarına yönelik kalite eğitimlerini artırmaları gerekmektedir. İşletmeler. TKY konusunda sık sık konferans, panel vb. hizmet içi eğitimi ön plana çıkaran programlar düzenlemelidirler. Ayrıca küçük ve orta ölçekli işletmelerde Keizen Prensipleri. SPK (Stratejik Planlama ve Kontrol) ve PUKÖ (Planla. Uygula, Kontrol Et ve Önlem Al) tekniklerinin bilinmediği dikkate alınacak olursa, işletmelerin bu tür kalite politikaları ile ilgili açıklarını ivedilikle gidermeleri gerekmektedir. Yine işletmeler kalite ile ilgili alt bölümler tahsis etmeli ve çalışanların kalite faaliyetlerine katılımlarını bizzat onlara yetki göçererek gerçekleştirmelidir. Kalite ile ilgili kayıtlar dikkatli bir şekilde tutulmalı ve bunun için gerekli mevzuat bir an evvel oluşturulmalıdır. Belirli bir sayının üzerinde personel çalıştıran işletmelerin kadrolarında TKY uzmanı bulundurmaları bir yasal zorunluluk haline getirilmelidir. KAYNAKLAR [I] Alkin, E., 2000, Kobi'ler ve Türkiye Ekonomisi, Türkiye'de Kobi Anlayışının Dünü Bugünü Geleceği Paneli, KOSGEB, Ankara, s.2. [2]Alpugan, O., 1994, Küçük İşletmeler Kavramı, Kuruluşu ve Yönetimi, 2.Baskı, Der Yayınları, Ankara, ss.4-6. [3] Baltaş. A., 2000. Ekip Çalışması ve Liderlik, Remzi Kitabevi, 1.Baskı, İstanbul, s. 166. [4] Başmanav, S., 2001, AB Terminolojisinde Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerle İlgili Sözcük ve Kavramlar, KOSGEB Yayını, Ankara, s. 10. [5] Bayrak, S. ve Muhammet Akdiş, 2000, Kobilerin Yönetsel Durumu ve Yeni Sanayileşen İllerde Analizi, Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt:4, Şayı:l, Mart, ss.73-90. [6]Ekin, N., 1993, Gelişen Ülkelerde ve Türkiye'de Bir İstihdam Politikası Olarak Küçük Ölçekli İşyerlerinin Teşviki, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, Yayın No: 1993-34, İstanbul, s. 13. [7] http//www.kosgeb.gov.tr/kos.lıtm# 1. [8] http://surizmveinsan.com. Başak Ekonomi Dergisi, OcakŞubat 2000. [9] Kelley. P.C. ve K.Lawyer, 1962. How to Organize and Operate a Small Business. Prentice-Hall. 3"' Edition, New Jersey, s.24. [10] Kılıç, Ö., 2000, Pazarlama ve Toplam Kalite Yönetimi İlişkisi, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi, Cilt:29, Sayı:2, Kasım, ss.1-49. [ I I ] Kılkış, Y., 1981, Küçük Sanayici, Küçük Tacir ve Esnaf Kredi Sorunları, II.Türkiye İktisat Kongresi Sosyal Gelişme ve İstihdam Komisyonu Tebliğleri, DPT, Ankara, ss.259-270. [12] Özgener, Ş. ve İsa Güneş, Küçük Ölçekli ve Teknoloji Yoğun İşletmelerde Toplam Kalite Yönetimi. http://bahadirakin.tripod.com/teknolojiyogun.htm. [13] Price, M..I. ve E. Eva Chen, 1993, Total Ouality Management in Small High-Technology Company, California Management Revievv, Vol:35. No:3, Spring, ss.l 14-115. [14] Sahtiyancı. E.. 1995, Türkiye'de Küçük ve Orta Ölçekli Sanayiler Durumu ve Sorunları, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, s.54. [15] Sarıkaya, B.T., 1995, Kobi'lerin Türkiye Ekonomisindeki Yeri, İzmir Ticaret Odası Yayınları, İzmir, s.9. [16] Ulukanoğlu, C, 2001. Toplam Kalite Yönetimi ve Kaizen Felsefesi. İş-Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, Cill:3. Sayı:2, 2001. [17] Yamak, O.. 1998. Kalite Odaklı Yönetim, Panel Matbaacılık. İstanbul, s. 177. [18] Yücel. A.. 1998. Küçük ve Orta Boy İşletmelerin Pazarlama Sorunları ve Denizli'de Bir Uygulama. PAU Sosyal Bilimler Enstitüsü. Basılmamış Yüksek Lisans Tezi. Denizli, s. 10. 154 TMMOB Makina Mühendisleri Odası III.Kalite Sempozyumu 6-7 Haziran 2003 KOBİ'LERDE KALİTE GÜVENCE SİSTEMİ VE İŞGÖREN PERFORMANSINA ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI Yrd. Doç.Dr. Bayram TOPAL Sakarya Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Tel: 0264.3460353 Esentepe Kampüsü-ADAPAZARI e-mail: [email protected] 1.GİRİŞ Aşağıda KOSGEB tarafından çıkarılan rakamsal oranlar bulunmaktadır (Vizyon; 2001, s. 10). Bilindiği gibi KOBI'ler (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler) Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sayıları, istihdama katkıları, yatırım ve üretim yönü ile önemli bir yer tutmaktadır. KOBİ' ler Türkiye' de geniş bir alana yayıldıkları için bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi, mülkiyetin geniş bir alana yayılması, istihdamın geliştirilmesi suretiyle toplumsal barışın ve kaynaşmanın sağlanmasında da önemli görevler üstlenmektedirler. Günümüzde, küçük işletmeler denilince, eskiden olduğu gibi başarısız olduğu için büyüyememiş, küçük ölçeklerde kalmış işletmeler kastedilmemektedir. Tam tersine küçük işletmeler dinamik, yenilikçi, fırsatları zamanında değerlendirebilen işletmelerdir (Erkan, 1990, s.23) Bu çalışmada Adapazarı başta olmak üzere Marmara bölgesinde bulunan KOBİ tipi işletmeler esas alınarak kalite ve kalite güvence sisteminin işletme ve işgören performansına etkileri araştırılmış ve değişik istatistik tekniklerle analiz edilmiştir. 2. KOBİ'LERİN TANIMI, ÖZELLİKLERİ, AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI Bütün ekonomilerin temel dinamiğini oluşturmalarına rağmen, bugün Dünya literatüründe üzerinde görüş birliği sağlanmış bir KOBİ tanımı bulunmamaktadır (Sarıaslan, 1994, s. 12). Hemen hemen bütün ülkelerde KOBİ tanımı değişmekte, bundan da öte ülke içinde sektörler ve kurumlara göre de farklılık göstermektedir. Genel olarak KOBI'ler, az sermaye kullanımı yanında daha çok el emeği ile çalışan, çabuk karar verme yeteneğine sahip, düşük düzeyde yönetim giderleri ile çalışan ve ucuz bir üretim gerçekleştiren iktisadi teşebbüsler olarak ifade edilebilir (Uludağ. 1990, s. 14). • Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri imalat sanayiinde faaliyet gösteren işletmelerin % 99.5'ini oluşturmaktadır. • İmalat sanayiindeki istihdamın % 61.1 KOBİ'lerde yer almaktadır. Üretilen katma değerde ise KOBİ Merin payı % 27.3'tür. Türkiye'de KOBİMer üretimlerini genellikle iç pazara dönük olarak yapmakta ve üretimlerinin sadece %25 kadarını ihraç edebilmektedirler (Avcıkurt, 1996,150). Ülke ihracatı içindeki payları yaklaşık %7-8 civarındadır (Ciliv, 2000, 224). Banka kredilerinden aldıkları pay %4-5 civarındadır.Buna karşılık Almanya'daki KOBİ'lerin ülke ihracatındaki payı %31.1, kredilerden aldıkları pay ise%35 civarındadır (Yücel, 2000, 1,74) Küreselleşen dünya ile bütünleşmede ve dış pazarlara açılmada KOBİMer ön plana çıkmaktadır. KOBİ'lerin, günümüz rekabet koşullarında ülkelerin ve buna koşut olarak ülkemizin de gündeminde önemli yer edinmesine yol açan özellikler ile diğer işletmelerden farklı özelliklerini şöyle sıralayabiliriz (Vizyon;2001, s. 10-11). Ülke ekonomisindeki yeri ve önemi açısından, işyeri sayısı, çalışanlar sayısı ve katma değer olmak üzere üç önemli göstergeye bakıldığında KOBİ Merin gerek sosyal, gerekse ekonomik açıdan önemli bir yer işgal ettiği görülmektedir. 155 • Her şeyden önce bu tür işletmeler daha az yatırımla daha çok üretim ve ürün çeşidi sağlamaktadırlar. • Marjinal istihdam yaratma olanakları diğer işletmelere göre daha fazladır, zira daha düşük yatırım maliyetleriyle istihdam imkanı yaratmaktadırlar. • Bankalarla ilişkilerinde daha dikkatli hareket ettiklerinden ve yapıları nedeniyle ekonomik dalgalanmalardan daha az etkilenmektedirler. • Talep değişikliklerine ve çeşitliliklerinin yanında, esneklikleri sebebiyle teknolojik gelişmelere kolay uyum sağlayabilirler. • Bölgesel kalkınmışlık farklılıklarının giderilmesi, gelir dağılımının dengelenmesinin yanında, bireysel tasarrufların yatırıma kanalize edilmesinde etkili rol üstlenirler. • Büyük sanayi işletmelerinin vazgeçilmez destekleyicisi ve tamamlayıcısıdirlar. • Politik ve sosyal sistemlerin denge ve istikrar unsurudur. 4. KOBİ' LERDE ISO 9000 KALİTE GÜVENCE SİSTEMİNİN İŞLEYİŞİ VE İÇ MÜŞTERİ MEMNUNİYETİNİN ARAŞTIRILMASI Çalışmanın ilk KOBİ tipi firmaların kalite anlayışları ortaya konmuştur. Daha sonra ISO 9000 belgesi almış olan firmalarda sistemin işleyişi, sağladığı katkılar ve katlanılan sıkıntılar analiz edilmiştir. İkinci kısımda ISO 9000 belgesi bulunan firmalarda iç müşteri ve iç müşteri memnuniyeti üzerinde durulmuş ve sonuçlar istatistik olarak analiz edilmiştir. KOBİ'lerin yukarıda sayılan avantajları ve ülkemizin ekonomik ve sosyal yapısında çok önemli yerleri olmasına rağmen birçok sorunları da bulunmaktadır. Bu sorunları şöyle sıralayabiliriz (Vizyon, 2001, sil). • Kredi temininde güçlük çekmektedirler. Bankaların kredilerinden aldıkları pay % 4 civarındadır. • Teşviklerden ve diğer finansal araçlardan yeterince yararlanamamaktadırlar. • • • 4.1. KOBİ' lerde ISO 9000 Kalite Güvence Sisteminin Firmalara Katkıları ve Yaşanan Sorunlar Anket çalışmasına katılan 193 firmanın sektörel dağılımı aşağıda özetlenmiştir. Tablo 1. Ankete Katılan Firmaların Sektörel Dağılımı Firma sayısı Yüzdesi Makina - Otomotiv 49 25 Metal ve Metal Eşya 48 25 Kimya 34 18 Tekstil 26 13 Gıda 18 9 Diğer 18 9 Toplam 193 100 Sektörler Teknolojik düzeyleri genellikle düşüktür olup, teknolojik ve ticari gelişmeleri yeterince takip edememektedirler. Kalifiye eleman sıkıntısı çekmektedirler. Globalleşen dünyanın rekabet şartlarına uyum sağlamakta zorlanmaktadırlar. KOBİ'leıin dünya pazarlarına açılabilmeleri ve bu pazarlarda tutunup rekabet edebilir duruma gelebilmeleri için lıerşeyden önce kaliteye öncelik vermek durumundadırlar. Avrupa topluluğu ve gelişmiş ülkelerin kalite standardını yakalayabilmek için Toplam Kalite Yönetim felsefesini hayata geçirmek gerekmektedir. Bunun için öncelikle ISO 9000 Kalite Güvence sisteminin firmalarda kurulup. iyi bir şekilde işletilmesi gerekmektedir. Sistemin başarısı ise iç ve dış müşterinin memnuniyetinden geçmektedir. Yukarıdaki tabloda sektörel dağılımı verilen firmaların ISO 9000 Kalite Güvence Belgesine sahiplik durumu aşağıdaki tabloda verilmiştir Tablo 2. Ankete Katılan Firmaların ISO 9000 Belgesine Sahiplik Durumu 3. ÇALIŞMANIN AMACI VE KAPSAMI ISO 9000 Belgelendirme durumu Bu çalışmada KOBİ tipi işletmelerin kaliteye bakış açılan, ISO 9000 Kalite Güvence Sisteminin firmalara olan katkıları ve firma çalışanları olarak ta adlandırılan iç müşterinin sistem hakkındaki düşünceleri araştırılmış ve analiz edilmiştir. Çalışmada Sakarya başta olmak üzere Marmara bölgesinde bulunan KOBİ tipi işletmeler esas alınmıştır. Çalışma iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda ISO 9000 belgesine sahip ya da sahip olmayan 215 işletme yetkilisi ile irtibat sağlanmış bunlardan 193 KOBİ işletmesinin yetkili şahıslarıyla yapılan anket çalışmasından elde edilen bilgiler çerçevesinde kalite açısından genel durumları ve kalite güvence sistemleri hakkındaki görüş ve düşünceleri araştırılmıştır. İkinci kısımda ise bunlar arasından İSO 9000 belgesine sahip 8 işletmede kalitenin oluşumunda birinci derecede sorumlu olan işgörenlerin (iç müşterinin) memnuniyeti ölçülmeye çalışılmıştır. Firma sayısı Yüzdesi Belgesi olmayan 74 38 Başvuru hazırlığı yapan 54 28 Başvuru yapmış ancak almamış 9 5 Belgesi bulunan 56 29 Bu araştırma kapsamındaki firmaların %29'unda ISO 9000 belgesi bulunmakta, %33 ü başvurmuş ya da başvurma hazırlığı yapma aşamasına gelmiş, geri kalan %38 lik grup ise bu konuda hiçbir girişimde bulunmayan ve bunu bir ihtiyaç olarak görmeyen firmalardan oluşmaktadır. Belgeyi bir ihtiyaç olarak görmeyen firmaların genellikle küçük firmalardan oluştuğu aşağıdaki tablodan anlaşılmaktadır. 156 Tablo 3. Çalışma Kapsamındaki KOBİ' lerin Büyüklüklerine Göre Belgelendirilme Durumu Belgelendirme durumu Küçük Yüzde işletme Tablo 5. Firmaların ISO 9000 Belgesi Almak İstemelerinin Sebepleri Orta boy işletme Yüzde Belgesi olmavan 50 51.5 24 25 Miişvurıı hazırlığı yapan 36 37.1 18 ' 18.8 Baş\ urmıış 3 3.1 6 6.2 ISO 9000 belgesi olan 8 8.3 48 50 97 100 96 100 Toplam Firmaların ISO 9000 Ortala ma belgesi almak istemelerindeki etkin faktörler Müşterinin mamule olan güvenini 3.73 artırmak Yukarıdaki tablodan görüldüğü gibi küçük firmaların sadece %8'inde belge bulunurken, orta büyüklükteki firmaların %50' sinde belge bulunmaktadır. Öte yandan küçük firmalar %51.5'inde belge alma yolunda bir çaba sarf edilmezken, orta büyüklükteki firmalarda bu oran %25 kadardır. Bu tablodan da anlaşılmaktadır ki firmaların büyüklüğü arttıkça kalite sistemine olan ihtiyaçları da artmaktadır. Firmaların kalite konusundaki tabloda özetlenmiştir. düşünceleri aşağıdaki Tablo 4. Çalışma Kapsamındaki KOBİ' lerde Kalite Anlayışı KOBİ' lerde kalite anlayışı İç, dış müşteri ve toplumun ihtiyaçlarını karşılamak Firma sayısı 136 Yüzde 74 Müşteri beklentilerine uygun ürünler üretmek 26 .14 Spesifıkasyonlara uygunluğun sağlanması 23 12 Yukarıdaki sonuçlardan firmaların büyük bir çoğunluğunun (%74) kalite anlayışının Toplam Kalite anlayışı ile örtüştüğü görülmektedir. Genellikle küçük firmaların oluşturduğu %26 lık grup ise eksik bir kalite anlayışı sergilemektedir. Firmaların ISO 9000 kalite güvence belgesi almaları ya da almak istemelerinde etkin faktörlerin araştırılması için firma yetkililerine beşli Likert ölçeğinde sorular yöneltilmiş ve alınan cevapların ortalaması t testine tabi tutulmuş ve önemli olan faktörler aşağıdaki tabloda özetlenmiştir. Standart t değeri hata Rastsal olma ihtimali 0.16 7.7 0.000 Müşteri memnuniyetini artırmak 3.6 0.16 6.9 0.000 Firmanın piyasadaki konumunu güçlendirmek 3.5 0.18 5.6 0.000 Firmada kalite bilincini geliştirmek 3.49 0.15 6.6 0.000 Daha etkin bir kontrol sistemi oluşturmak 3.46 0.15 5.2 0.000 Kalite yönetim sistemini organize hale getirmek 3.33 0.16 5.2 0.000 Pazarda daha güçlü bir konuma gelmek 3.24 0.17 4.3 0.000 Firmada verimliliğin artırılmasını sağlamak 3.2 0.15 4.7 0.000 Rakip firmalara karşı üstünlük sağlamak 3.19 0.18 3.83 0.000 Tedarikçi firmaların zorlaması 1.71 0.14 -5.6 0.000 Yukarıdaki tablodan firmaların ISO 9000 belgesi almış olmaları ya da almak istemelerindeki etkin faktörler incelendiğinde Firmaların Toplam Kalite Yönetim felsefesini benimsedikleri ya da bu yolda önemli mesafeler aldıkları sonucuna ulaşılmaktadır. Dikkat edilirse tedarikçi firmaların zorlaması sonucu belge almak zorunda kalındığı fikri kesin bir dille reddedilmiştir. Bu durum firmaların kalite konusundaki çalışmaları gönüllü olarak yaptıkları izlenimini vermektedir. Diğer taraftan firmaların bu belgeyi almış olmaları ya da almak istemelerinde, müşteri memnuniyeti ve müşterinin mamule olan güvenini artırma hedefinin öne çıktığı anlaşılmaktadır. Firmaların almış oldukları ISO 9000 belgesinin firmaya sağladığı katkılar konusundaki düşünceleri aşağıdaki tabloda özetlenmiştir. 157 Tablo 6. İSO 9000 Belcesinin Firmalara Sağladığı Katkılar İSO 9000 belgesinin firmaya kalkışı Firmanın Piyasadaki itibarı artmıştır Satışlar artmıştır Kalite maliyetleri düşmüştür İşletmenin karlılığı artmıştır Tikimin bir katkı sağlamamıştır Firma sayısı Yüzde 42 47 19 13 9 6 21 15 10 7 Yukarıda sözü edilen sorunlar dikkate alındığında, yaşanan problemin işgörenlere ISO 9000 Kalite Güvence Sisteminin yeterince iyi anlatılamaması ya da yeterli eğitim verilememesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 4.2. ISO 9000 Belgesi Bulunan Firmalarda Kalite Sistemi ve İç Müşteri Memnuniyeti Ankete katılan ISO 9000 Kalite Güvence Sistemine sahip firmaların %93 lük büyük bir çoğunluğu bu sistemin faydasına inanırken, sadece %7 lik bir grup sistemin her hangi bir fayda sağlamadığı görüşündedir. Sistemin fayda sağlamadığı görüşünde olan firmaların sistemi yeterince iyi işletememiş olmaları muhtemeldir. Belgenin en büyük katkısının firmanın piyasadaki itibarını artması olduğu; bunun da satışların artması şeklinde kendini gösterdiği sezinlenmektedir. Öte yandan ISO 9000 Kalite Güvence Sisteminin firmalara verdiği sıkıntılar aşağıdaki tabloda özetlenmiştir. Tablo 7. ISO 9000 Sisteminin Firmalarda Sebep Olduğu Sıkıntılar ISO 9000 in firmalara Yüzde Firma sayısı verdiği sıkıntılar Çalışanlar sisteme uyum 26 38 sağlamakta zorlandı Gereksiz yazışmalar arttı 7 10 2 Maliyetler arttı 1 lerhangi bir sıkıntıya 49 yol açmamıştır Yukarıdaki tablodan genel olarak işletmelerin ISO 9000 sisteminden dolayı herhangi bir sıkıntı ile karşılaşmadıkları, yaşanan sıkıntıların da genel olarak işgörenlerin sisteme uyum sağlamakta zorlanmalarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. ISO 9000 sisteminden dolayı yaşanan sorunlar irdelendiğinde aşağıdaki sorunların ön plana çıktığı görülmüştür. I ;ıhlo X. ISO • ' >()()() Sisteminin Uygulanmasında Yaşanan Sorunlar Yaşanan sorunlar Firma sayısı Kalitenin sadece kalite departmanı 23 çalışanları tarafından sağlanacağı inancı İnsanların bürokratik işlemler içerisinde 17 boğulma korkusu Tedarikçilerden kaynaklanan sorunlar 15 Yeniliğe duyulan tedirginlik 14 Motıvas\ onun sağlanamaması 12 Bölümler arası koordinasyonun yeterince 11 iyi sağlanamaması Bu kısımda toplam 5 firmada 194 çalışanla yüz yüze görüşmeler suretiyle gerçekleştirilen anket çalışmasının bir değerlendirilmesi yapılacaktır. Bu sekiz firmada çalışan bireylerin ISO 9000 belgesinin firmada kalite bilincinin gelişmesine sebep olup olmadığı yönündeki görüşleri irdelenmiş ve aşağıdaki tablo elde edilmiştir. Tablo 9. ISO 9000 Sisteminin Firmalarda Kalite Bilinçlenmesine Katkıları Kalite Bilinci Firmalar A B D E Toplam 14 64 16 6 20 Oldukça gelişti 4 30 16 30 Gelişti 88 2 24 18 Az gelişti 2 12 10 Gelişmedi 2 4 6 Hiç gelişmedi 194 18 54 56 46 20 Toplam 5 ten küçük beklenen frekanslar birleştirildiğinde tablonun serbestlik derecesi: 8, yj=82.02 olarak elde edilmiş olup olasılığı =.000 olduğundan bağımsızlık hipotezi reddedilmiştir. C 8 8 4 Yukarıdaki tablodan bağımsızlık hipotezi için yapılan %2 testi ile farklı firmalarda çalışan personelin kalite bilincinin farklı olmadığı hipotezi %5 anlam düzeyinde reddedilmiş ve arada bir ilişkinin var olduğu anlaşılmıştır. Özellikle D firmasında diğerlerine göre farklı bir eğilim olduğu tablodan görülebilmektedir. Bu firmadaki bireyler diğerlerinin aksine ISO 9000 sisteminin kalite bilincinin gelişiminde pek fazla etkili olduğu kanaatinde değildirler. Sonucun böyle çıkmasında firmalarda bu konuda verilen eğitimin yeterli olup olmaması, ya da sistemin iyi bir şekilde uygulanıp uygulanmamasının önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Aşağıda işletme çalışanlarının öğrenim durumuna göre İSO 9000 Kalite Güvence Sisteminin firmada kalite bilincine katkısını gösteren bir tablo verilmiştir. Tablo 10. İşgörenin Öğrenim Düzeyi, ve Kalite Bilinci İlişkisi Öğrenim Durumu Kalite Bilinci ilkokul Ortaokul Lise üniversite Toplam 14 64 12 22 16 Oldukça gelişti 88 22 12 38 16 Gelişti 2 24 6 10 6 Az gelişti T ~> 12 8 Gelişmedi ~> 6 4 Hiç gelişmedi 194 54 72 34 Toplam 158 Ji ten küçük beklenen frekanslar birleştirildiğinde tablonun serbestlik derecesi: ı). y" -13.26 olarak elde edilmiş olup %5 anlam düzeyinde %~ leorık değen l(\ ')!') olup bağımsızlık hipotezi kabul edilmiştir. Yukarıdaki tablonun analizi sonucu öğrenim durumuna göre firmada kurulan ISO 9000 sisteminin kalite bilincine etkisinin farklılık göstermediği anlaşılmaktadır. Firmada çalışanlar farklı eğitini düzeyine sahip olsalar da bu konuda benzer düşünmekledirler. ISO 0000 Kalite Güvence Sisteminin ve Toplam Kalite Yönetiminin önemli amaçlarından biri de firmada güçlü bir iletişimin sağlanmasıdır. Bu durumu araştırmak için inik etlerden elde edilen veriler aşağıda sunulmuştur. Tablo I I. ISO 9000 Sisteminin Firma İçi İletişime Katkısı • ISO 9000 sisteminin kurulmasından sonra firmadaki iletişim durumu hakkındaki görüşler A B İletişim çok güçlendi 26 8 İletişim biraz güçlendi Firmalar 20 10 C 8 4 Fa/la bir değişme olmadı D E Toplam 8 24 18 20 16 4 66 76. 24 - -1 İletişim güçlenmedi 4 6 4 14 İletişim kesinlikle güçlenmedi 4 6 4 14 Toplam 46 18 20 54 56 194 .5 /e/? kııçıık beklenen frekanslar birleştirildiğinde tablonun serbestlik derecesi: 12, yj =-IS.3ı> olarak elde edilmiş olup olasılığı 0.000 olduğundan bağımsızlık hipotezi reddedilmiştir. Yukarıdaki tablonun istatistik analizi sonucu farklı firmalarda çalışan personelin ISO 9000 sisteminin işletmedeki iletişime katkısı konusunda farklı düşündükleri A ve B firmalarında olumlu yanıt alınırken C firması başta olmak üzere. D ve V. firmalarında olumlu düşünmeyenlerin de varlığı dikkat çekmektedir. Farklılığın sistemden değil, sistemin işletilmesinde yaşanan aksaklıklardan kaynaklanmış olacağı tahmin edilmektedir. İSO 9000 Kalite Güvence Sisteminin Kurulmasının İşgören performansı üzerindeki etkileri t testi ile araştırılmış ve önemli olan değişkenler önem derecesi dikkate alınarak aşağıda özetlenmiştir. Tabio 12. İSO 9000 Sisteminin İşgören performansına Olumlu ve Olumsuz Etkileri İSO 9000 Sisteminin işgören performansına Ortalama olumlu etkileri İşgören işini ilk seferde 3.36 doğru yapmaya başlamıştır Firmada verim artışı 3.25 olmuştur İşler daha iyi ve 3.23 sistematik yapılmaya başlanmıştır Verilen eğitimler 3.22 işgören performansını artırmıştır Çalışanlar ya; tığı işte 3.2 kendini geliştirme fırsatı bulmuştur Mal ve hizmet kalitesi 3.14 artmıştır Dış müşteri 3.12 memnuniyeti artış göstermeye başlamıştır Firmanın Piyasadaki 3.11 imajı iyileşmeye başlamıştır Firmada iletişini düzenli ve hızlı hale 3.02 gelmiştir ISO 9000 Sisteminin işgören performansına olumsuz etkileri SJcrct ve sosyal 2.06 haklarda iyileşme sağlanmamıştır İş görene verilen değerin arttığını 2.65 söylemek mümkün değildir Performans taktirinin 2.67 iyi bir şekilde yapıldığı söylenemez (*) %5 anlam düzeyinde hipotez kabul 159 t Olasılık 12.2 0.000 8.3 0.000 8.25 0.000 9.7 0.000 8.6 0.000 7.3 0.000 7.4 0.000 6.2 0.000 5.8 0.000 -4.2 0.000 1.5 0.068* 1.4 0.082* edilmiştir Yukarıdaki tablodan, firmalarda İSO 9000 uygulamalarının genel olarak işin daha iyi ve verimli yapılmasına ve mamul kalitesinin artmasına. dolayısıyla dış müşteri memnuniyetinin artmasına ve işletmenin piyasadaki imajının iyileşmesine olumlu katkılar sağladığı anlaşılmaktadır. Öte yandan İSO 9000 kalite güvence sisteminin, işgörene maddi bir katkı sağlamadığı ifade edilmekle olup. performans taktirinin iyi bir şekilde yapıldığı ve işgörene önem verildiği yönündeki düşünceler yeterince kabul görmemiştir. 4.3. Kümeleme Analizi ile Çalışanların ISO 9000 Konusundaki Görüşlerinin Araştırılması Ihmalarda çalışan kişilerin eğitim düzeyi veya firma farklılığı ya da sistemin işletilmesi durumuna göre ISO W)00 hakkındaki görüşleri farklılıklar arz etmektedir. Bu durumu dikkate alarak veriler k-means kümeleme analizi ile analiz edilmiş ve belirgin iki kümenin olduğu ortaya çıkmıştır. Bu iki kümeye düşen bireylerin öğretim durumuna göre dağılışı aşağıda verilmiştir. Tablo 13. Işgörenlerin Öğrenim düzeyine Göre Kümelere Dağılışı Eğitim Düzeyi Kümeler 1 2 İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Genel Toplam 37 23 46 31 137 17 10 23 7 57 (ienel 54 69 33 194 Toplam 38 Tablonun serbestlik derecesi 3, x~ değer} 3.25 olup %5 anlam düzeyinde hazımsızlık hipotezi kabul edilmiştir. Yukarıdaki tablonun istatistik analizi sonucu bireylerin kümelere ayrılışında eğitim düzeylerinin önemli olmadığı anlaşılmıştır. Yukarıdaki tablodan da görüldüğü gibi kümeleme analizi sonucu I. kümede 137, 2. kümede 57 birey olmak üzere iki kümede toplanmıştır. 1. kümedeki bireyler genel olarak firmadaki ISO 9000 Kalite Güvence Sisteminin oldukça faydalı olduğuna inanırken, 2. gruptaki bireyler ise genel olarak sistemden umduklarını bulamamış görünmektedirler. Durumun böyle olmasında uygulanan ISO 9000 sisteminin firmadan firmaya farklılık göstermesinden kaynaklandığı aşağıdaki tablonun incelenmesinden anlaşılmaktadır. Tablo 14. firmalara Göre İşgörenlerin Kümelere Dağılımı Kümeler Toplam 1. Küme 11. Küme A 45 45 13 17 3 20 9 13 22 C D 18 JJ 51 40 16 56 ı; Toplam 61 194 133 Tablonun serbestlik derecesi 4 ve /" değeri 60.2 olup İhı imal i 0.000 Olduğundan bağımsızlık hipotezi reddedilmiştir lirmalar Yukarıdaki tablodan A ve B firmalarındaki hemen bütün bire_\ ler I. kümede toplanırken. D lirmasındaki bireyler genel olmak II. kümede toplanma eğilimi göstermiştir. Bu sonuçlardan A ve B firmalarında çalışanlar uygulanan ISO 9000 sisteminden büyük ölçüde memnun olduklarını ortaya koyarlarken, D firmasında sistemin uygulamasında bazı sıkıntıların yaşandığı ve çalışanların sistemin bir kısım yönlerinden memnuniyetsizlik duyduğu anlaşılmaktadır. C ve E Firmalarında ise sistemden genel olarak bir memnuniyet söz konusudur. Yukarıdaki tablo da dikkate alındığında farklı kümelerdeki iç müşterinin farklı bir memnuniyet tepkisi gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu durumu göstermek için yapılan t testi uygulaması sonucu kümelere göre iç müşteri memnuniyetini etkileyen faktörler önem derecesine göre aşağıda sıralanmıştır. Tablo 15. Kümelere Göre ISO 9000 Sisteminin İç Müşteri Memnuniyeti Üzerine Etkileri Firmalarda kurulan ISO 9000 sisteminin işgören performans ve memnuniyetine etkileri I. Kümede II. Küme işletmede verilen eğitimler Firmamda işten faydalı olmuştur çıkarılma korkusu yaşamıyorum Firmamda işten çıkarılma Firmada ücretler korkusu yaşamıyorum tatminkar değil Çalışma ortamı stresli değil işletmede verilen eğitimler faydalı olmuştur ISO 9000 den sonra işimi daha Çalışma ortamı stresli iyi yapıyorum değil Çalışmalarımızda verim ön Sosyal haklar yeterli plana çıktı değil IŞO 9000 Firmamızın imajını Firmada çalışanlara iyileştirdi gereken önem verilmiyor iş yüküm ve sorumluluklarım Firmada lüzumsuz arttı yazışmalar artmadı işimde kendimi geliştirme fırsatı Firmada adil muamele buluyorum ve saygınlık görmüyoruz üretilen mal ve hizmetin kalitesi Çalışanlar arası saygı arttı ve güven ortamı oluşmadı Çalışma arkadaşlarımla Firmada ast üst ilişkisi bilgilerimi paylaşırım yeterince iyi değil Yaptığım iş beni Dış müşteri memnuniyeti artış tatmin etmiyor gösterdi Ödüllendirme sistemi faydalı Çalışanların performans taktiri iyi oluyor yapılmıyor Yaptığım işle ilgili görüşlerime Çalışma değer veriliyor arkadaşlarımla bilgilerimi paylaşırım Yaptığım iş beni tatmin ediyor Meslekte ilerleme olanağı iyi değil Yukarıdaki tablonun incelenmesinden iki kümedeki bireylerin birkaç konu dışında farklı düşünce içerisinde oldukları anlaşılmaktadır. I. Gruptaki bireyler firmadaki 160 İSO 9000 sisteminin işgören ve firma performansı üzerinde olumlu etkiler yaptığını hararetle savunurken, II. Gruptaki bireyler ISO 9000 sisteminin işgören performansı üzerinde olumlu etki yapmadığını, daha da ötesi olumsuz etki yaptığını iddia etmişlerdir. Sonucun böyle çıkmasında kişisel beklentilerin yanı sıra sistemin uygulamasında yaşanan sorunlar sebep olmuş olabilir. 4.4. ISO 9000 Sisteminin İç Müşteri Memnuniyetine Etkilerinin Faktör Analizi ile İncelenmesi Faktör Analizi aralarında istatistik olarak anlamlı ilişkiler bulunan çok sayıdaki değişken kümesinden, bu kümeyi temsil edecek daha az sayıda faktör elde etmek için kullanılan çok değişkenli bir istatistik tekniktir. Bu çalışmada iç müşteri memnuniyetinin analizi için 37 değişken esas alınmış olup, bu değişkenlerden bir kısmı bir biri ile ilişki içerisinde olduğundan aynı faktör çatısı altında toplanması mümkündür. SPSS Paket programı desteği ile yapılan çalışmada faktör çıkarım yöntemi olarak Ana bileşenler analizi ve rotasyon yöntemi olarak Variınax yöntemi kullanılmıştır. nihai olarak 37 değişken tarafından açıklanmaya çalışılan hastane hizmetlerinin kalitesinin, temel bileşenler analizi kullanılarak 8 faktörle ifade edilebilir olduğu görülmüştür. Aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi bu 8 faktör toplam varyansın yaklaşık olarak %75 ini açıklayabilmektedir. Aşağıdaki tablo 4'dan görüldüğü gibi birinci temel bileşen (faktör 1) toplam ana kütle varyansmın 13.364 ünü, bu da toplam varyansın % 36.12 sini ( [13.364/37]* 100) tek başına açıklamakta, 2. ana bileşen toplam varyansın %9.396 sini, 3. anabileşen %7,946 sini açıklamaktadır. Böylece özdeğeri 1 den büyük olan toplam 8 faktör toplam varyansın %74,848 lik kısmını açıklamaktadır. Tablo 17. Temel Bileşenler Analizi ile Elde Edilen Değişkenlere Ait istatistikler Yapılan çalışmanın ilk adımında değişkenler arasındaki korelasyonlar ve bu korelasyonların anlamlı olup olmadığı belirlenmiştir. Modele dahil edilmiş olan değişkenlerin hemen tamamı bir veya daha çok değişkenle anlamlı bir ilişki içerisindedir. Bu durum modele dahil edilen değişkenlerin faktör analizi için uygun olduğunu göstermektedir, "Barlett's test of Sphericity" değeri bu korelasyon matrisinin model için uygun olup olmadığını ortaya koymada kullanılan bir ölçüdür. Ölçünün büyük olması matrisin model için tanımlı olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim aşağıda verilen "Barlett's test of Sphericity" istatistiği değişkenlerin faktör analizi için uygun olduğunu göstermektedir. "Kayser-Meyer- Olkin (KMO)" yeterlilik ölçüsü ise modele dahil edilen örneklerin ne ölçüde yeterli olduğu saptamaya yarayan bir ölçü olup, bu değerin %60'ın üzerinde olması yeterli görülmektedir (Stevens.1986). KMO değerinin küçüklüğü faktör analizinin modele uygun olmadığını gösterir. Buna göre çalışmada kullanılan verilerin KMO ölçüsüne göre faktör analizi için uygun olduğunu söylemek etmek mümkündür. Tablo 16. KMO ve Bartlett Testi Kaiser-Meyer-Olkin (KMO)Örnek Yeterliliği Ölçüsü Bartlett's Test of Approx.Chi-square Sphericitv Serbestlik derecesi Anlam düzeyi. 0.805 5819.275 1126 0,000 Örnek ve değişkenlerin yeterliliğinin belirlenmesinden sonra analiz işlemlerine geçilmiş eksik ve uygun olmayan veri içeren bir kısım değişkenler çözüm dışı bırakılmış ve Değişken no Communality l-'aktör Özdeğerler (Eigenvalue) 1 1 1 13,364 36,120 36,120 2 1 2 3,477 9,396 45,516 ->j 1 3 2,940 7,946 53,462 4 1 4 2,087 5,641 59,103 5 1 5 1,786 4,826 63,929 6 1 6 1,534 4,145 68,074 7 1 7 1,378 3,723 71,798 8 1 8 1,129 3,050 74,848 9 1 9 0,911 10 1 10 0,862 11 1 11 0,814 Varyans yüzdesi Kümülatif yüzde Yukarıda belirlenen 8 faktör için Varimax rotasyon yöntemi uygulanarak iç müşteri memnuniyeti ile ilgili değişkenler faktörlere atanmış ve elde edilen faktörler aşağıda verilmiştir. 1. Faktör: İşgörenlerin maddi ve manevi taktiri 2. Faktör: Katılımcı bir yönetim anlayışı 3. Faktör: İşletmenin daha rasyonel ve doğru yapılanması 4. Faktör: İşgörenler arası ilişkiler 5. Faktör: İletişim 6. Faktör: Yönetimin işgörenlere güven ve taktiri 7. Faktör: Ücret ve sosyal haklar 8. Faktör: İşgörenleri bilgilendirme Yukarıda önem derecesi dikkate alınarak sıralanan faktörlerden, işgörenin memnuniyeti üzerinde en etkili faktörün onun maddi ve manevi taktiri olduğu saptanırııştır.Bunu takiben, işgörenler özellikle yaptıkları iş konusunda kendi fikir ve düşüncelerinin alınmasının memnuniyeti artıracağını ifade etmektedirler. Organizasyondan kaynaklanan problemlerin giderilmesi de işgören memnuniyetini artırıcı rol oynamaktadır. 161 5, SONUÇ VE ÖNERİLER Yapmış olduğumuz bu çalışma neticesinde KOBI'lerde ISO 9000 belgesine daha ziyade büyük firmalar önem verdikleri halde, küçük firmalar fazla önemser görülmemişlerdir. Büyük firmaların ihracata yönelmiş olmaları ya da kalite konusunda titiz davranan büyük firmalarla çalışıyor olmaları belge ihtiyacını daha da artırmaktadır. KOBİ2lerde genel anlayış ISO 9000 belgesinin bir güven unsuru olarak algılanmasıdır. Bunun yanı sıra belgenin firmalara itibar kazandırdığı görüşü hakimdir. Uygulama sürecinde genel olarak sıkıntılar fazla yaşanmamakla birlikte, bir kısım işletmelerde işgörenlerin sisteme uyum sağlamada zorluk çektikleri ifade edilmiştir. Diğer yandan kalitenin sadece kalite departmanının işi olduğu yönündeki yaygın kanaatler önemli bir problem olarak görülmüştür. İşgörenlerin ISO 9000 sistemine bakışları incelendiğinde, genel olarak firmalarda bir kalite bilinçlenmesinin yaşandığı kabul edilmektedir. Sistemin işletme içi iletişimi güçlendirdiğine inanılmaktadır. Sistemin işgören performansı açısından incelenmesi sonucu iş tanımlarının, görev ve sorumlulukların yazılı hale getirilmesi işgörenin işini ilk seferde doğru yapmasını sağlamıştır. Bunun yanı sıraişlerin sistematik hale gelmesi sonucu verim artışı olduğu ve verilen eğitimler sayesinde işgörenlerin kendilerini geliştirme fırsatı buldukları anlaşılmaktadır. 162 ISO 9000 Sisteminin firmalar bazında uygulama farklılıkları göstermesi sebebiyle daha anlamlı bir analiz için kümeleme analizi yapılmış ve ISO 9000 konusunda farklı düşünen iki küme olduğu saptanmıştır. Sistemin yeterince iyi işletilemediği firmalarda büyük ölçüde şikayetlere tanık olunmuş, sistemin iyi işletildiği firmalarda ise iç müşteri memnuniyetinin oldukça yüksek olduğu gözlemlenmiştir. KAYNAKLAR [1] Sarıaslan.H., (1994), Orta ve Küçük İşletmelerin Finanasal Sorunları, TOBB yayını, Ankara. [2] Uludağ, İ., Serin, V.,(1990) Türkiye'de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler, İTO yayını, İstanbul. [3] Ekonomik Vizyon Dergisi, (2001), "KOBİ'lere Yönelik Finansal Destekler ve Yardımlar", İZTO Yayınları. [4] Yücel, H., (2000) Uluslararası Pazarlara Açılmada Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin RolüjGEME yayını, Ankara. [5] Ciliv, S., (2000), " Gelecek e-KOBİ'lerin", Capital. [6] Avcıkurt, C. (1996), "Gümrük Birliği ve KOBİMer", Standart, Yıl: 35. [7] Stevvans J., (1996), "Applied Multivariate Statistics for the Social Sciences", (3"' Ed.) Assesment Systems Cooparation. TMMOB Makina Mühendisleri Odası III. Kalite Sempozyumu 6-7 Haziran 2003 ISO 9000:1994 KGS'DEN ISO 9001:2000 KYS'YE GEÇİŞTE KAYSERİ'DE FAALİYET GÖSTEREN KOBİ'LERİN KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ 1 2 Öğretim Görevlisi Lale ÖZBAKIR , Yrd. Doç. Dr. Fazıl CANBULUT 'Rıciyes Üniversitesi Müh. Fak. End. Müh. Bölm. Kayseri, [email protected] "Rrciyes Üniversitesi Müh. Fak. Mak. Müh. Bölm. Kayseri, [email protected] ÖZET Küçük ve Orta büyüklükteki (KOBİ) kuruluşlar, 1987 yılında Uluslararası Standartlar Organizasyonu (ISO) tarafından oluşturulan. Kalite Güvence Sistemi (KGS) şartlarını yerine getirerek ve uygulamalarını belgeleyerek tarafsız kuruluşlarca belgelendirildiler. İlk revizyonunu 1994 yılında gerçekleştirilen KGS"i. ikinci revizyonunu 2000 yılında geçirerek Kalite Yönetim Sistemi (KYS) adını aldı. Daha öne KGS belgesine sahip olan kuruluşların, belgelerini devam ettirebilmeleri için, en geç 2003 yılının sonuna kadar, dokümanlarını yeni standardın şartlarına göre etkili bir şekilde oluşturmaları ve etkin bir şekilde de uyguladıklarını göstermeleri gerekmektedir. Bu çalışmada. Kayseri de faaliyet gösteren ve daha önce, faaliyet odaklı olduğu bilinen, İSO 9000:1994 KGS belgesine sahip olan ve ilk kez sistem kurma çalışmalarına başlayacak olan kuruluşların, proses odaklı olan İSO 9001:2000 KYS ne geçişte karşılaştıkları sorunları tespit etmek için kuruluşla bir anket çalışması yapılmıştır. Anket sonuçları değerlendirilerek önemli bulgular elde edilmiş ve KOBİ'lere katkısı olabileceği düşünülen çözümler üretilerek burada sunulmuştur. Anahtar kelimeler KOBİ ISO 9000 KGS, ISO 9001:2000 KYS, 1. ÇİRİŞ Kuruluşların günümüz rekabet ortamında varlıklarını devam ettirebilmeleri, müşterilerini ve şartlarını doğru belirleyerek müşterilerinin beklentilerinin de ötesinde ürünler gerçekleştirerek, rakiplerine göre daha iyi şartlarda sunumuna bağlıdır. ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemi Şartlarına (KYS) göre etkili bir sistem kuran ve etkin bir şekilde uygulayan kuruluşlar müşteri memnuniyetini üst düzeye taşırlar. 1987 yılında ISO 9000 Kalite Güvence Sistem ( KGS ) standardı olarak oluşturulan, kuruluşların, belirledikleri ürün kalitesinin sürekliliğini sağlayarak müşterilerinin güven 163 duymaları anlayışını esas alan standart ilk revizyonunu 1994 yılında, ikinci revizyonunu da 2000 yılında geçirerek KYS adını aldı /1,21. Konu ile ilgili olarak yapılan çalışmalar ISO 9000 KGS standartlarının, yönetim kontrolünün geliştirilmesinde, verimlilik, üretkenlik, müşteri hizmetleri gibi bir çok alanda oldukça etkili bir iyileştirme aracı olduğunu ortaya koymuşlardır /3,4/. Yeni standardın uygulamaya girmesiyle birlikte KGS'ne farklı bir gözle bakmak mümkün olmuştur. KGS'nin özünde kalite güvenceyi sağlamak ve faaliyet odaklılık yer alırken , KYS de etkili ve etkin olmanın yanı sıra proses odaklı olmak yer almaktadır. Etkili ve etkin sistem kurmaktan amaç, öncelikle yapılan işin doğru iş olup olmadığından sonra da o işin doğru yapılıp yapılmadığından emin olmaktır. KYS nin KGS den önemli bir farkı da, kapalı değil açık sistem yaklaşımlı olmasıdır. Yani yapılan işlerle ilgili olarak hazırlanan prosedürlerin, yalnızca o birimin faaliyeti gibi görülmemesi, prosedürlerin başka birimlerden etkilendiği ve başka birimleri de etkilediği dikkate alınarak proses odaklı bir yaklaşımın gösterilmesidir. KYS ile "amaç"ta da önemli bir farklılık görülmektedir. Yeni sistemle birlikte "kalite" tanımı üründe belirlenen kalitenin sürekliliğini sağlamak değil, müşteri odaklılığını, memnuniyetini, müşteri beklentilerinin de ötesinde ve sürekli ürün ve proseslerin iyileştirilmesini öngörmektedir. KYS, yönetim biliminin içine daha doğru yerleştirilmiş ve bu güne uyumlu hale getirilmiştir ISI. Konu ile ilgili yapılmış olan literatür çalışmaları oldukça yeni olmakla birlikte, İSO 9001:2000 ile ilgili önemli sonuçlan ortaya koymaktadırlar 161. organizasyonların İSO 9001:2000 adaptasyonları için yeni bir yönetim modeli önerisinde bulunmuşlardır III. ISO 9000 sertifikasyon sürecinin işletme performansı üzerine etkisini araştırarak, yönetime yönelik çıkarımlar ortaya koymuşlardır. Bu çalışına. Kayseri de faaliyet gösteren daha önce KGS belgesine sahip olan kuruluşlarla ilk kez bir sistem kurma çalışmasına başlayacak olan küçük ve orta büyüklükteki (KOBİ) kuruluşları kapsamaktadır. Kuruluşların KYS'ni algılama ve uygulama durumları ve karşılaştıkları zorluklar tespit etmek için bir anket çalışması yapılmıştır. Anketle toplanan veriler analiz edilerek, KOBİ'lere faydalı olabilecek öneriler sunulmuştur. 2. ARAŞTIRIMA KONUSUNUN ÖNEMİ 1987 yılnda hazırlanan KGS standartlar serisi, Uluslararası Standartları hazırlayan uzmanlar tarafından beş yılda bir geniş kapsamlı gözden geçirilerek günün şartlarına uyumlu hale getirilmesi planlandı. İkinci geniş kapsamlı gözden geçirme çalışması 2000 yılında yapılarak KYS adını aldı. Kayseri sanayiinde ISO 9000 KGS' nin algılanması ve uygulanması ile ilgili daha önce yaptığımız çalışmalarda, kuruluşların standartın gereklerini yerine getirme konusunda bir kısım sıkıntılarının olduğu belirlenmişti /8,9/ Kuruluşlarımız eski standartı daha yeni yeni algılamış ve uygulamayı daha doğru bir şekilde gerçekleştirmeye başlamışlardı ki, oldukça farklı bir yaklaşımla hazırlanan yeni standartın revize edilmiş hali ile karşılaştılar. Yeni standart hem eskisini kapsamakta olup, hizmet ve imalat kuruluşlarının birlikte uygulayabilecekleri şekilde genel hatları ile yazılı hale getirilmiş, hem de Toplam Kalite Yönetimi felsefesiyle birlikte çevre standardını da içine alacak şekilde hazırlanmıştır. Üstelik 2003 yılının sonuna kadar eski standarta göre belge almış olan kuruluşlar dokümanlarını yeni standarta göre oluşturmak ve uygulamak durumundadırlar. Eski ve yeni sistem arasındaki farkları açıklayıcı kaynaklar ve yeni sistemle ilgili uygulamalar henüz yetersizdir. Buna bağlı olarak uygulamaların anlaşılmasının daha kolay hale getirilmesi amacıyla bu araştırma yapılmıştır. Bu çalışmada eski standarda göre belgeli olan kuruluşların öncelikle mevcut durumu belirlenmiş, ardından Kayseri'deki KOBİ'lerin yeni standarttan beklentileri ile uygulamada karşılaşabilecekleri zorluklar değerlendirilmiştir. İki standart arasındaki önemli farklardan birisi de aşağıdaki prensiplerdir. 1. Müşteri Odaklilık 2. Liderlik 3. İnsanların Katılımı 4. Proses Yaklaşımı 5. Yönetime Sistem Yaklaşımı 6. Sürekli İyileştirme 7. Karar Vermede Gerçeklere Dayalı Yaklaşım 8. Karşılıklı Faydaya Dayalı Tedarikçi İlişkileridir. 3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ 3.1. Araştırmanın Amacı ve Kapsamı Araştırmanın amacı, Kayseri'de faaliyet gösteren KOBİ lerin KGS'den KYS 'ye geçişte gerek algılama gerekse uygulamaları açısından karşılaşabilecekleri zorlukları belirleyerek çözüm önerilerinde bulunmaktır. Araştırmanın ana kütlesini, anketin yapıldığı tarihe kadar Kayseri'de KGS belgesine sahip 48 KOBİ oluşturmaktadır. 3.2.Araştırmanın Analizi Bilgi Toplama ve Verilerinin Araştırmada bilgi toplama yöntemi olarak anket yöntemi kullanılmıştır. Hazırlanan soru formları gerekli eğitimlerle donatılmış anketörler vasıtasıyla yapılmıştır. Anketlerin Kalite Sorumluları yada Üretimden Sorumlu bir üst düzey yönetici tarafından cevaplandırılmasına özen gösterilmiştir. Hedeflenen 48 kuruluştan 36'sının belirtilen sorumluları ile yüzyüze görüşülerek anket çalışması yapılmış ve tamamı değerlendirmeye alınmıştır. Anket yapılan kuruluş oranının %75 gibi yüksek bir oran olması oldukça olumlu bulunmuştur. Toplanan anket formları öncelikle tutarsızlıklar açısından kontrol edildikten sonra bilgisayar ortamına girilmiştir. Verilerin analizinde Minitab 13 programı kullanılmıştır. 2.1. ISO 9001:2000 KYS Kavramı ve Prensipleri 4. ARAŞTIRMANIN BULGULARI 2000 yılı revizyonu her biri prosesler için gerekli olan beş ana başlıkta toplanmaktadır. Bunlar; Kalite Yönetim Sistemi Yönetimin Sorumluluğu Kaynak Yönetimi Ürün Gerçekleştirmesi ve Ölçme, Analiz ve İyileştirmeden oluşmaktadır. Yeni standarttaki bu durum, kalite sistemini bir prosesler dizisi olarak gören değişikliği simgelemektedir. 164 4.1. Soruların Değerlendirilmesi ve Bulgular Kayseri'de KOBİ'ler üzerinde gerçekleştirilen anket çalışmasında ISO 9001:1994 KGS ve 9001:2000 KYS ile ilgili 24 farklı soru hazırlanmıştır. Hazırlanan anketler, işletmelerle yüzyüze görüşmeler sonucu doldurulmuştur. Bu anket çalışmasından elde edilen sonuçlar bu bölümde yorumlanmadan sunulacak, değerlendirme ise üçüncü bölüm olan tartışma ve öneriler bölümünde yer alacaktır. 1. Kayseri'de toplam 48 KOBİ faaliyet göstermektedir. Bunlardan 36 küçük (".>>X,3) ve orta ölçekli(%41,7) işletme ile anket çalışması gerçekleştirilmiştir. 2. İşletmelerin faaliyet gösterdiği sektörel dağılım TabloTdeki gibidir; Tablo 1 : işletmelerin sektörel dağılımı Sektör Yüzde Kimya %2,6 Mobilya %7,9 Gıda %28,9 Tekstil %5,3 7. İşletmelerin ISO 9000 memnuniyetleri ile ilgili anket sorusuna verilen cevaplar değerlendirildiğinde %80,6 gibi bir çoğunluk sistemden memnun olduğunu ifade etmiştir. 8. İSO 9000 KGS standardının alınmasından sonra işletmede değişikliğe uğrayan faaliyetler Tablo3'deki, değişimin derecesi Şekil2'deki gibidir; 1. Oldukça azaldı 2. Azaldı 3. Değişmedi 4. Arttı 5. Oldukça arttı 1 Tablo3 : İşletme faaliyetleri UstYönetimin Etkinliği 2 İşletmede kalite sisteminin etkinliği 3 Satınalınan malzeme kalitesi 4 Tasarım kalitesi 3. Anket uygulanan işletmelerin %88,9'unun sermaye yapısı %H)0 yerli olarak belirtilmiştir. 5 İstatistik tekniklerin kullanımı 6 Hurda, ıskarta ve fireler 4. İşletmelerin sahip oldukları belge türü Tablo2'de yer almaktadır: 7 Ölçme ve test cihazlarının adedi 8 Çalışanların katılımı 9 Personelin motivasyonu 10 Verimlilik Metal %I8,4 Hizmet %15,8 Diğer %21,1 Tablo2 : İşletmelerin sahip oldukları belge türleri Belge Türü Yüzde ISO 9001 %25 11 Kalite maliyetleri ISO 9002 %66,7 12 Dokümantasyon ve bürokrasi ISO 9001:2000 %8,3 13 Bölümlerarası haberleşme ve bilgi akışı 14 İş Disiplini 15 Son muayene ve test faaliyetleri 16 Pazarlama ve reklam masrafları 17 Esneklik 18 Eğitim 19 Teslim süreleri 20 Müşteri memnuniyeti 21 Müşteri şikayetleri 22 Müşteri sayısı 23 İade edilen ürünler 24 Tedarikçi ve müşterilerle ilişkiler 25 Satışlar ve ihracat 26 Karlılık 27 Firma imajı 28 Urun kalitesi 29 Toplam kalite yönetimine geçiş fikri 5. İşletmelerin %75'i belgelerini 1999'dan sonra almışlardır. Ayrıca yine işletmelerin %73'ü belgelerini TSE'den, geri kalanı ise yurtdışı belgelendirme kuruluşlarından almışlardır. 6. ISO 9000 KGS sürecinin aldığı süre Şekill'de gösterilmiştir; Sekil I: ISO 9000 KGS Sürecinin Aldığı Süre I )()-6 ay 2)6-12 ay 3)12-18 ay 4)18-24 ay 5)Cevapsız 165 Şek i 12: ISO 9000 KG S ile değişimin derecesi 5 i I İl. Anket çalışması gerçekleştirilen işletmelerin %6l,l'i ISO 9001:2000 KYS'ye geçiş için planlama aşamasında, %22,2'lik kesim geçiş süreci içerisinde yer almakta, %11,1'lik bir kesim ise henüz konu ile ilgili herhangi bir çalışma gerçekleştirmemişlerdir. ISO 9001:2000 KYS'ye geçiş çalışmalarını gerçekleştiren işletmelerin %75'i bu çalışmalara 2002-2003 yıllarında başlamışlardır. İşletmelerin %91,7'si bu çalışmalar için planladıkları sürenin 6-12 ay olduğunu belirtmişlerdir. M 1 ı 10. İşletmelerin %25'i İSO 900l:2000'e geçişte ek danışmanlık hizmeti alırken, %19,4'ü almayı planlamaktadır, %52,8'lik. bir oran ise ek danışmanlık hizmeti almamaktadır. ••••• 1 ,—, : •1 I . _. . . _—»t j »» »ı 1 ,1 1 i : t ; , „„ 12. ISO 900l:2000'e geçiş süreci için desteğe ihtiyaçları olup olmadığı, varsa ne tür bir desteğe ihtiyaç duyduklarına yönelik bir değerlendirme yapıldığında, işletmelerin %41,7'lik bir yüzdesi desteğe ihtiyaçlarının olmadığını belirtmişlerdir. Sonuçlar Şekil 4'te yer almaktadır. 1 1 M 1 ' t DS *") "—*""-' " '[ ^ . — _ , 1 '"i ,.ı i i """"",' " "" ' ' 1 " """*"""[ *'•'•""' ı ^' ! "•""•*; •• ~ ı ı ı*Jt^İ^İ:iJfIS*ff i li """ — „ „ , , - ; , ,..f,,j» . : . . '.... î ....•?• . Şekil4 : ISO 9001:2000'e geçiş için duyulan destek ihtiyacı .satoOu, i * . OM C.S , 103 - ..• ^ v ... s 150 ISO 9001:2000 KYS'ye geçiş ile ilgili elde edilen sonuçlar aşağıdaki gibidir; 9. İşletmelere ISO 9001:2000 KYS'de yer alan değişikliklerle ilgili yeterli düzeydeki bilgiye sahip olup olmadıkları sorulmuş ve %6Tinin yeterli düzeyde bilgiye sahip olduğu öğrenilmiştir. Sonuçlar Şekil 3'te yer almaktadır. Şekil3 ISO 9001 : 2 0 0 0 K Y S ile ilgil i bilgi düzeyi 4; 8 ,3 3; 30 6 l)Doküman desteği, 2)Eğitim desteği 3)Eğitim ve doküman desteği, 4)Desteğe ihtiyaç yok 5) Cevapsız 1; 13,9 s> 7,2 13. İşletmelerin İSO 9001:2000 temel prensipleri ile ilgili bilgi düzeyleri Şekil 5'deki gibidir; • 1 « 2 O 3 O4 I )Oldukça yeterli 2)Yeterli düzeyde 3)Kısmen 4)Yeterli değil 166 15. İşletmelerin İSO 9001:2000 KYS'ye geçiş esnasında karşılaştıkları temel zorluklar Şekil 7'de olduğu gibi derecelendirilmiştir. Şekil5: ISO 900J :2000 prensipleri ile ilgili bilgi düzeyi Şekil 7: İSO 9001:2000 KYS'ye geçişte karşılaşılan zorluklar B^»>BK5!55i5fflBflMB3BEHBBBffiBİ|JBJta3Sfij3 afcf5 BHBflBBB şo |f • • - • i " i IHSllllIlIlfiliiillilli S J.:iO 2 40 2,50 2,60 2,70 S 2,80 s~ 2.90 S 3,00 [^1SSİ1B'<İ11İŞİM«8P S 0,00 3,10 14. İşletmelerin İSO 9001:1994'te yetersiz bulduğu ancak ISO 9001:2000 ile ihtiyaçlara cevap verdiğini düşündüğü konular önem derecesine göre Şekil 6'da yer almaktadır. 1,50 2,00 2,50 1. Kalite yönetim sistemi belirlenmesi, tanımlanması mantasyonu 2. Sistem ve prosesler üzerinde yönetim metodolojisinin kurulması ve uygulanması 3. Yeni sistemin gereksinimlerine ilişkin metodolojinin ve uygulamaların tanımlanması ve sistemde oturtulması 4. 5. 6. 7. Personelin eğitimi Geçiş süreci için kaynakların yeterliliği Veri ve bilgilerin toplanması ve analizi Ürün veya hizmetlere uygulanabilir gerekleri tatmin etmeye yönelik yöntemlerin tanımlanması ve uygulanması Üst yönetimin katılımı Şekil 6 : ISO 9001:2000 ile ihtiyaçları karşılayan konuların önem derecesi Öz Değerlendirmeye Aç H ı Ç Kullanıcı Kolaylığı Sağiani" 'Ç Üretim Önyacgıiarının Ortadan KaldM- ı£ Ttım TRflafikçilerle Ortak Fayıi •,&_ m Suıekli iyileştirmeye Açı- f^ Pıoses Odaklı Mı 1,00 1) Kolay 2) Biraz zor 3) Zor 4) Çok zor 1) Yeterli Değil 2) Kısmen Yeterli 3) Yeterli 4) Oldukça Yeterli Etkililik ve Etkinlice H i ' a p Eden Bir 0,50 X, 8. ISO 14000 Standartlar ma Uygı proseslerinin ve dokü- 0.00 0,50 1.00 1,50 2,00 2,50 3,00 3,50 4,00 16. ISO 9001:2000 KYS'ye geçiş sürecini tamamladıktan sonra değişeceği planlanan faaliyetler Şekil 8'deki gibidir; 1) Önemsiz 2) Biraz Önemli 3) Önemli 4) Çok Önemli 167 ŞekilS: ISO 9001:2000 KYS ile değişmesi planlanan faaliyetler tess-z—= ı ı t L ^* h ' " Aynı kriterler ISO 9001:2000 KYS için değerlendirilmiş ve işletmelerin bu sistemden beklentileri aşağıdaki gibi sıralanmıştır. Artması beklenen faaliyetler; a. Müşteri memnuniyeti b. İşletmede kalite sisteminin etkinliği c. Firma imajı d. İstatistik tekniklerin kullanımı e. Toplam kalite yönetimine geçiş fikri f. Eğitim "—— r ' <•'•-.k 1 • L_~ ! , "' ı }• ,1—— c.Hurda, ıskarta ve fireler Kalite maliyetlerinde ise bir değişimin olmadığı yönünde bir ortalama elde edilmiştir. Bu neticeden anlaşılan, verimliliğin artmasından, fire, hurda oranının, ürün iadesinin azalmasından vb. kalemlerden elde edilen karın büyük bir kısmının ölçme ve test cihazlarının alımı ve değerlendirmesi ile eğitime gittiği anlaşılmaktadır. Kuruluşun karının da artması olumlu bir gelişmedir. ' Azalması beklenen faaliyetler; a. Müşteri şikayetleri b.İade edilen ürünler c.Hurda, ıskarta ve fireler •' f 1 )Oldukça azalacak 2)Azalacak 3)Değişmeyecek 4 (Artacak 5)Oldııkça artacak 5. TARTIŞMA VE ÖNERİLER Görüldüğü üzere ISO 9001:2000 KYS'den beklentiler müşteri, kalite sistemi, firma imajı üzerinde yoğunlaşmış, dokümantasyon ve bürokrasinin değişmeyeceği beklenmiştir. ISO 9000 KGS ile azalan ve ISO 9001:2000 KYS ile daha da azalması beklenen faaliyetler birbiri ile birebir uyuşmaktadır. Araştırma bulguları dikkate alınarak aşağıdaki değerlendirmeler yapılabilir. Bunlar: 1. Kuruluşların %73'ünün belgelendirme kuruluşu olarak TSE yi seçmiş olması bundan önceki yapılan çalışmalarla benzerlik göstermektedir. 4. İşletmelerin %61,1'i ISO 9001:2000 KYS için yeterli bilgi düzeyine sahip olduklarını belirtmişlerdir. Buna bağlı olarak ta %41,7'lik bir oran herhangi bir desteğe ihtiyaçları olmadığını eklemişlerdir. Desteğe ihtiyaç duyan işletmeler çoğunlukla eğitim desteğine ardından da doküman desteğine ihtiyaç duyduklarını ifade etmişlerdir. 2. Yapılan anket çalışmasında işletmelerin büyük bir bölümünün (%66.7) ISO 9000 KGS sistem belgesini 0-6 aylık bir sürede aldıkları ve %80,6Mık bir dilimin de sistemden memnun oldukları görülmektedir. 3. ISO 9000 KGS standardının alınmasından sonra işletmede en çok değişikliğe uğrayan faaliyetler aşağıdaki gibi sıralanmıştır. Arlan faaliyetler; a.Firma imajı b.Küitim c.Müşteri memnuniyeti d.İstatistik tekniklerin kullanımı e. İşletmede kalite sisteminin etkinliği f. Dokümantasyon ve bürokrasi arttı g. Bölümlerarası haberleşme ve bilgi akışı Azalan faaliyetler; a.Müşteri şikayetleri b.İade edilen ürünler 168 5. İşletmelerin ISO 9001:2000 KYS'nin temel prensipleri ile ilgili bilgi düzeyleri değerlendirildiğinde yukarıdaki sonuçlarla uyumlu oldukları görülmüştür. İşletmeler 8 temel prensipten sadece karşılıklı faydaya dayalı tedarikçi ilişkileri ile ilgili kısmi bilgileri olduğunu, diğer 7 prensiple ilgili yeterli düzeyde bilgiye sahip olduklarını ortaya koymuşlardır. Ancak bu değerlerin ortalamasının daha üst seviyelerde olması kuruluşun rakiplerinin önüne geçmesi bakımından önemlidir. 6. İşletmelerin ISO 9001:2000 ile ihtiyaçlara cevap verdiğini düşündükleri konular önem derecesine göre aşağıdaki gibidir; a. Sürekli iyileştirmeye açıklık b. Kullanıcı kolaylığı sağlaması c. Etkililik ve etkinliğe hitap eden bir sistem olması d. Proses odaklı bir model olması e. Özdeğerlendirmeye açık bir sistem olması 9. Yukarıdaki sıralamadan en iyi anlaşılan konunun sürekli iyileşme olduğu görülmektedir. Bu prensibin öneminin daha iyi anlaşılmasının sebebi, kuruluş üst yönetiminin bunun üzerinde yoğunlaşmasıdır. Çünkü sürekli iyileşme ile, karlılık, istihdam, üretim, imaj vb. değerlerdeki faydalar artmaktadır. 7. KYS ne geçiş esnasında karşılaşılan zorluklarla ilgili sonuçlar irdelendiğinde; proseslerin belirlenmesi, dokümanların hazırlanması, sistem ve proses anlayışının uygulamaya geçirilmesi biraz zor olarak belirtilmesine karşın zor yada çok zor değerlerinden oldukça uzak olduğu Şekil 7. den anlaşılmaktadır. 8. KYS den beklentiler ise şekil 8 de ki gibidir. Belirlenen oranlar Şekil 2 deki oranlarla karşılaştırıldığında KYS deki beklentinin daha üst seviyede olduğu görülmektedir. Örneğin kuruluşlar, hurda. ıskarta, müşteri şikayetleri gibi değerlerin azalma eğiliminde olmasını, müşteri memnuniyetinin, firma imajının, karlılığın, ürün kalitesinin vb. artma eğiliminde olmasını beklemektedirler. Kuruluşlar bu bulgulara göre, aşağıdaki önerilere uymaları halinde etkili ve etkin bir sistem kurabileceklerdir. 1. İyi bir geçiş planı yapılmalıdır. 2. TS EN İSO 9000:2000 Kalite standartları serisini oluşturan standartlar temin edilmeli. Bunlar; a. ISO 9000:2000 Kalite Standartları -Temel kavramlar, b. ISO 9001:2000 Kalite Yönetim SistemlerŞartlar c. ISO 9004:2000 kalite Yönetim SistemleriPerformansının İyileştirilmesi İçin Kılavuz. 3. Yeni kalite sistemi Proses Yönetimi üzerine odaklandığından, bu konunun çok iyi bir şekilde anlaşılması gerekmektedir. 4. Müşteri şartlarını kimlerin ve nelerin oluşturduğunun doğru belirlenmesi ve onlarla ilgili araştırmaların yapılarak doküman oluşturulması, sürekli takibinin yapılması gerekmektedir. 5. Yönetim, yönetimin sorumluluğu ile ilgili maddedeki gereklilikleri yerine getirdikten sonra Yönetim temsilcisi atamalıdır. 6. Kalite Yönetim Sistemini kuracak olan ekip doğru belirlenmeli ve uygun eğitimler verilmelidir. 7. Hazırlanan dokümanın bütün birimlerde kullanımı söz konusu ise prosedür olarak aksi taktirde talimat olarak hazırlanmalıdır. 8. Ana Prosesler, alt prosesler ve destek prosesleri birbiri ile ilişkili olacak şekilde belirlenmelidir. 169 KYS madde yada alt maddelerinden olabilecek çıkartmaların doğru belirlenmesi ve gerekçelerinin de açık ve ikna edici bir şekilde ortaya konması gerekmektedir. 10. Kalite kayıtları da özel birer doküman olduğu anlayışı ile ihtiyaçlara göre belirlenmelidir. 6. REFERANSLAR [I] İSO 9001: Kalite Sistemleri-Tasarım Geliştirme, Üretim, Tesis ve Serviste Kalite Güvencesi Modeli. Türk Standartlar Enstitüsü, Ankara, 1994. [2] TS EN ISO 9001:2000, Türk Standartları Enstitüsü. 2001. [3] Beattie, K.R., Sohal, A.S. (1999), "Implementing ISO 9000 : a study of its benefits among Autralian organizations", Total Çııality Management, Vol.10, No.l. [4] Huarng, F., Horng, C, Chen,C.,(1999), "A study of ISO 9000 process, motivation and performance", Total Quality Management, Vol.10, No.7. [5] Almeman, A.A., "ISO 9001/2:1994 Kalite Güvence Modelinden ISO 9001:2000 Kalite Yönetim Sistemine Etkili Geçiş İçin Rehber", Unicon Yayınları, 2001. [6] Tsim, Y.C., Yeung, V.W.S., Leung, E.T.C., 2002, "An adaptation to ISO 9001:2000 for certifıed organisations", Managerial Auditing Journal, Vol.17, No.5, 245-250. [7] Terziovski, M., Power. D., Sohal, A., 2003, "The longitudinal effects of the İSO 9000 certification process on business performance". European Journal of Operational Research, in Press. [8] İlkay, M.S., Canbulut, F., 1997, "Kayseri'de Faaliyet Gösteren İmalat İşletmelerinde ISO 9000 Kalite Güvence Sisteminin Algılanma ve Uygulanma Durumu", 1. Ulusal Üretim Araştırmaları Sempozyumu, 30-31 Ekim , İstanbul. [9] Canbulut F., Özbakır L., Canıyılmaz E., 2002, "Kayseri'de ISO 9000 KGS Belgesine Sahip Kuruluşların Profilinin Çıkartılması Ve Türkiye Örneği İle Karşılaştırılması" Erciyes Üniversitesi FBE Dergisi (Baskıda), cilt: 18, sayı: I. Kayseri. TMMOB Makina Mühendisleri Odası III. Kalite Sempozyumu 06-07 Haziran 2003 AB ENTEGRASYONU İÇİN HİZMET İŞLETMELERİNDE MÜŞTERİ ODAKLI KALİTE SİSTEMLERİNİN OFD TEKNOLOJİSİ KULLANILARAK BELİRLENMESİ Mehmet Deniz DOĞAN1, Yrd.Doç. Dr. Süleyman ERSÖZ2 ' Gazi Üniversitesi K.M.Y. İktisadi Prg. Gazi Üniversitesi K.M.Y. İktisadi Prg.Blm.Bşk. 40100 KIRŞEHİR E-mail: [email protected] 2 getiremezsiniz" felsefesine dayanarak varolan kaynaklar ve uygulamalar yenibaştan düzenlenmelidir. ÖZET 21 yy yaşamaya başladığımız bu dönemde, yeni ekonomi olarak isimlendirilen ve tüm dünya ekonomilerini etkisi altına alan güçlü akımlar ortaya çıkmaktadır. Mevcut düzende işletmeler davranışlarını artan bir ivme ile müşteri merkezli hale getirmektedir. Bu müşteri merkezlilik hizmet kavramının önemini ortaya çıkartmakta olup işletmelerin mevcut ve potansiyel müşterilerine sundukları hizmetlerinde kalite limitlerinin belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Ülkemizin korumacı politikalardan tamamen kurtulabilmesi, dış pazarlara açılması, ithal ikamesinden, ihracata dayalı ekonomiye geçiş, Avrupa standartlarına ulaşmak, bu standartlarda düşünmek ve bu standartları yaşamak, hizmet işletmelerinin dünya standartlarına eıişınesiyle mümkün olabilecektir. Ülkemiz hizmet sektörünün evrensel anlamda hizmet verebilmesi için oluşmuş ve oluşmakta olan kalite ile standartların işletmelerimizin bünyesini modifıye edilmesi gerekmektedir. Bu sayede de hizmet ticaretinden toplumun ve ekonominin hak ettiği payı alması mümkün olabilecektir. 1. GİRİŞ Ülkelerin ve ekonomilerin yaşadığı hızlı değişim, başkalarının tasarlamış ve kurmuş olduğu bir gelecekte savrulmayı reddeden işletmeler için sürekli iyileşmeyi gerekli kılmaktadır. Günümüzün dinamik pazar şartlarında, mükemmelliğe ulaşmanın tek bir yolunun olmaması; klasik yönetim ve pazarlama anlayışlarının revize edilmesini gerekli kılmaktadır. Eğer ki işletmeler, yoğun rekabet ortamında bulunuyorsa, yaşamlarını idame ettirmek ve hedeflemiş oldukları kar maximizasyonunu sağlamak için sadık müşteriler edinmek zorundadırlar. Müşteri sadakatine ulaşmaktaki amaç, müşterilerin beklentilerini anlayarak heyecan verici kalitede ürün veya hizmeti sunmaktan geçmektedir. Şüphesiz buda, işletmelerde Toplam Kalite Yönetim anlayışının doğru olarak uygulanması ile sağlanabilecektir. "Ölçemediğinizi daha iyi hale "Müşteri odaklılık, müşteri beklentilerini herşeyden üstün tutma" günümüzde çok sık olarak karşılaşılan ifadelerdir. Her müşteri odakhlığın temelinde yatan ise hizmetin en üst seviyede tutulmasıdır. Genel olarak işletme fonksiyonlarının, somut üretim kavramı üzerinde odaklaşmış olduğu görülmesine rağmen, hizmet üretiminin gelişimi her geçen gün artan bir ivme ile önem kazanmaya devam edecektir. Özellikle pazarlamayla ilgili olarak geliştirilen yaklaşım, yöntem ve teoriler, "hizmete yönelimli" değil, "mala yönelimli" yaklaşımlardır. Hizmet ortamı kuşkusuz ürün ortamından çok farklı ve değişkendir. Bu nedenle aynı yönetim biliminde olduğu gibi "durumsal yaklaşım" teorisinin geçerliliği hizmet kavramının doğasından ileri gelmektedir. Bu durumda pazarlamayla ilgili olarak "mala yönelimli" yaklaşımların yansıra "hizmete yönelimli" kavramların acilen belirlenmesi gerekmektedir. 2. HİZMET KAVRAMI Özünde hizmet, insanların bir arada yaşamalarının kaçınılmaz sonuçlarındandır. İnsanla ilgili her konuda doğrudan veya dolaylı olarak hizmetten söz edilebilir. Böyle bakıldığında hizmet çok eski bir gerçekliktir. Ancak hizmet kavramının günlük faaliyetlerden ayrıştırılarak teknik boyutu üzerinde düşünülmesi ve kavramlaştırılması oldukça yenidir. Hizmet kavramı ilk olarak 1700'lü yıllarda Fransız filozoflar tarafından ele alınmış ve tarımsal faaliyetlerin dışında kalan tüm çabalar şeklinde tanımlanmıştır. O yıllardaki üretim .yapısı göz önüne alındığında bu tanımlama doğal karşılanmalıdır. Ancak günümüzde pek yeterli ve anlamlı olmadığı da gayet açıktır. Tarım çağında ihtiyaç duyulan hizmeti bireyler kendileri üretiyordu. Fakat sanayi çağıyla birlikte ihtiyaç duyulan profesyonel hizmet, üretici tarafından üretilmeye başlandı. Bunun sonucunda hizmet pazarlaması kavramı doğdu ve baş döndürücü bir hızla gelişmesine devam ediyor. Geçmiş yıllara bakıldığı vakit imalat sektörlerinin ülke ekonomilerinde en önemli ve en temel sektör olarak ele 170 alındığı, günümüzdeyse bu tasnifin geçerliliğini bir anlamda kaybettiği, özellikle Batı toplumlarının bir "hizmet toplumuna", bir "hizmet ekonomisine" dönüştüğü açıkça görülmekte, hissedilmektedir. Telefon rehberlerinin sarı sayfalarında, gazete ilanlarında ve gözümüzün görebileceği her yerde "mala yönelimli" yaklaşımlar yerine "hizmete yönelimli" sunumlar yer almaktadır. Giderek büyüyen ve bu büyüme trendiyle imalat sektörleriyle yarışır hale gelen hizmet ticareti ciddi anlamda gereken önemine kavuşturulmak ve örgüt terminolojisindeki hakkettiği yeri bir an önce almak zorundadır. Genel bir ifadeyle hizmet; "bir faaliyetin temel amacı ya da destekleyici fonksiyonu olarak, sunulan müşteri kitlesinin istek ve ihtiyaçlarını tatmin eden, soyut çabalar" olarak tanımlanmaktadır(Stanton,1991). Diğer bir ifadeyle hizmet; insanların ya da guruplarının gereksinimlerini gidermek amacıyla, belirli bir fiyattan satışa sunulan ve herhangi bir malın mülkiyetini gerektirmeyen, yarar ve doyum oluşturan, soyut faaliyetler bütünüdür şeklinde tanımlanabilir.( Erkut, 1995). Bu iki tanımdan yola çıkılarak hizmetlerin, ürünlerden farklı özellikler içerdikleri, dolayısıyla hizmetin ayırıcı niteliklerinin tam olarak anlaşılması ile, hizmetlerin nasıl yönetileceği ve nasıl pazarlanacağı konusunda bir strateji belirlenmesinin önem arzeddiği sonucuna varabiliriz. İşte bu farklılıklar kendini altı başlık altında toplamaktadır(Erkut, 1995); • Soyutluk, • Eş zamanlı üretim ve tüketim, • Heterojenlik, • Değişken talep, • İnsan odaklılık, • Stok edilememe özelliği. Soyutluk; hizmetin en belirgin özelliklerinden biridir. Soyutlukla ifade edilmeye çalışılan, hizmetin bir ölçü birimiyle ifade edilemediği, yalnızca hissedilebilir olmasıdır. Hizmetler paketlenemez, taşınamaz ve sergilenemezler. Tüm bunların sonucunda hizmet dayanıksızdır. Örneğin; belirli bir seferde uçakta boş kalan koltuk bir daha hiç satılamayacaktır. Başka bir deyişle bir hizmet pazara sunulduktan sonra tüketilmemesi durumunda ortaya çıkabilecek ekonomik kayıplar sonradan giderilemez Eş zamanlı üretim ve tüketim; özelliği ise hizmetlerin üretildiği anda tüketilmeleridir. Hizmetin kullanıcıya sunumu tüketim esnasında yada tüketimin bir bölümünde olabilmektedir. Yani hizmetin ortaya çıkartımı ile kullanımı eşzamanlı oluşmaktadır Heterojenlik; ise hizmetlerin çok çeşitlilik göstermelerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle standartlaştırmaları büyük güçlük gösterir. Hizmetin niteliği onu üreten insanın beceri ve kapasitesine bağlı olarak, aynı kişi tarafından üretilse bile büyük farklılıklar göstermektedir. Peşinken talep; özelliğinde ise hizmete olan tüketim talep karakteristiğinin yıllara, mevsimlere, aylara göre değil daha dar zaman kavramlarında, belli ölçülere göre değişmesi niteliği gösterilmektedir. Bu durumun en başlıca sakıncası, dalgalı talebin hizmet üretim kapasitesinin belirlenmesini zor bir hale getirmesidir. İnsan odaklılık: kuşkusuz hizmet kavramının diğer özellikler arasın da en kilit noktasını teşkil etmektedir. Hizmet, insanlar arası ilişkilerle ilgilidir. Dolayısıyla hizmet ticaretinde insan varlığı kesin ve kaçınılmaz bir etmendir. Emek ve yoğun ilişki özellikleri taşıyan hizmette kalite ve performans da insana bağlıdır. Bu nedenle çalışanlar ve müşteri ilişkilerinde yoğunlaşan insana odaklılık kavramı, işlemlerin ve prosedürlerin merkezkaç olması, kararların yerinden alınması, yönetimcilerin denetleyici bir politikadan çok destekleyici uygulama sonuçlarını da beraberinde getirmektedir. Stoklanamama özelliği; hizmetlerin soyut olmalarıyla ilintili olarak karşımıza çıkmaktadır. Hizmetler soyut çabalar olduklarına göre, belirli zaman dilimlerinde daha yoğun talep gördüklerinde -turizm işletmelerinde, özellikle yaz ayları başlarındaki dalgalı talep- saklanamaz, hiçbir şekilde stoklanıp, depolanamaz. Bu da hizmetlerin doğru zamanlarda, doğru talep edenlere, gereksinimleri karşılayıp, giderecek kadar sunulmasını gerektirir. 3. HİZMET SEKTÖRÜNÜN ÖNEMİ Hizmet sektörü ekonomilerde giderek artan bir öneme sahiptir. Hizmetler geniş bir istihdam hacmi sağlarlar. ABD'de toplam iş gücünün %75'ni hizmet sektörü oluşturmakta, GSMH' nin %50'sini de yine hizmet ticareti sağlamaktadır. AB ülkeleri ve Japonya'da, ki son gelişmelerde Global düzeyde hizmet ticaretinin büyüme hızının yoğunluğunu ortaya koyan en temel veriler olarak göze çarpmaktadır. Ülkemizde ise özellikle 1980 yılından sonra ithal ikamesinden, ihracata dayalı ekonomik sisteme geçişin yoğun etkileşimiyle hizmet ticaretinde büyük oranda gelişme kaydedilmiştir. Global entegrasyon politikaları neticesinde hizmet sektörlerinde önemli bir grup istihdam edilmiştir. Hizmet sektörünün GSMH'daki payı da giderek artmaktadır. Şekil l'de bu tezi destekleyen veriler açıkça görülebilmektedir. Hizmetleri yalnızca, "hizmete yönelimli" sektörlerde değil "mala yönelimli" sektörlerde de dikkate almak gerekmektedir. Yeni üretim sistemleri giderek daha çok bilgi kullanımını gerektirmektedir. Bunun sonucunda iyi eğitimli, yüksek nitelikli iş gücüne ihtiyaç duyulması; imalat sektörü içindeki "beyaz yakalı" çalışanların sayısını son derece artırmıştır. Dolayısıyla bilgi teknolojisinin gelişimi, hizmet sektöründe yapısal değişimler yaratmıştır. Sektörü oluşturan şirketlerin işleyiş ve etkinlikleri bilgiye dayalıdır. Bilgi vermek, bilgi sunmak veya bilgilendirmek; önemli bir hizmet kaynağı haline gelmiş, bilgiyi alıp kullanan şirketlerde rekabet arenalarında büyük atılımlar gerçekleştirmiştir. Hizmetler üreticilere, satıcılara ve kullanıcılara, kısa ve uzun vadelerde yararlar sağlar. Kısa vadeli hizmet kavramına örnek olarak; fast food lokantaları, sinema, 171 Sanayi tiyatro ve temizlik hizmetleri gösterilebilir. Uzun vadeli hizmetlere ise, finansman hizmetleri, hayat sigortaları ve emeklilik düzenlemeleri sayılabilir (Gümüş,200l). Tıpkı iyi üretilmiş bir ürünün çeşitli nitelikleri ve standartları olduğu gibi, hizmetin de alt ve üst kalite spesifıkasyonlarının tanımlandığı belli başlı standartlara sahip olması gerekmektedir. Hizmet %46 arım %43 Teoride, hizmete ve mala yönelimli farklı tanımlamalar yapılmalıdır. Ancak uygulamada, ürün hizmetsiz, hizmet de ürünsüz düşünülemez. Ürüne ait standartların ve kalite düzeyinin belirlenmesindeki rahatlık, hizmete yönelik ürünler için söz konusu değildir. Zira hizmetinde kalitesinin, ürün kalitesi geliştirme sürecinde olduğu gibi belirlenmesi gerekmektedir. Hizmetin kalitesi, herşeyden hatta sunulan hizmetin ambalajından bile daha önemlidir. Hizmet pazarlamasında öne çıkması gereken soru, verilmiş olan hizmetin nasıl değerlendirileceği ile potansiyel müşterilerinin beklentilerinin neler olabileceğinin araştırılmasıdır. Hizmet süreci boyunca müşterilerin kalite beklentileriyle, sunulan kalitenin birbiriyle tam olarak örtüşmesi beklenir. Ancak bu pratikte mümkün olmaz, beklenenlerle gerçekleşenler arasında sapmalar meydana gelir.(Yüksel,2002) İşte bu aşamada hizmetin düşünsel tasarımından, sunumuna kadar olan evrede, sıfır hata ve en yüksek tatmin metodolojisi geliştirilmelidir. Hizmet sektöründe bu denli iddialı bir yapının oluşturulabilmesi kalite fonksiyonlarının sürekli gelişimi ile mümkün olabilecektir. Diğer bir ifadeyle bu yapının kurulmasında QFD teknolojisi, müşteri sesini algılamada daha duyarlı bir teknik altyapı oluşturacaktır. 1923 Sanayi Hizmet %43 1948 Sanayi 4. QFD TEKNİĞİ Tarım %57 izmet %27 1960 Sanayi Hizmet %46 T irim 1991 Genel bir tanımlamayla QFD (Çuality Function Deployment); Toplam Kalite Yönetimi ve Eş Zamanlı mühendislik uygulamaları çerçevesinde gerçekleştirilen, işletmelerin ürün ve kalite geliştirme süreçlerinde kullanmalarında büyük faydalar sağlayan, işletme ile o işletmenin mevcut ve potansiyel müşterileri arasında bir iletişim köprüsü kuran kalite tekniğidir. Temelinde, müşteri istek ve beklentilerinin belirlenerek, üretimi yapılan veya kalitesi yeniden düzenlenmek istenen ürünlerde, elde edilen bu verileri kullanmak yatar. Kısaca, müşterinin sesini, mühendislik araçlarına çeviren bir kalite tekniğidir QFD. Müşteri beklentilerinin dikkate alındığı ürün ve hizmet tasarımlarında esas; üretilen ürünün yada hizmetin maliyetinin düşürülmesi olmalıdır. QFD kalite tekniğinin özünde, müşteri beklentilerini analiz eden, geliştiren, tasarım, üretim, hizmet ve ilgili diğer tüm işletme faaliyetlerini, müşteri odaklı anlayış çerçevesinde birleştirmeyi hedefleyen bir anlam taşır. İşletme içersinde mükemmel bir takım çalışmasıyla oluşturulan bir ürünün, sunulacağı pazarda mutlak surette başarıyı yakalayacağı her zaman beklenemez. Bu yolla çok fonksiyonlu, geniş bir kullanım alanına sahip bir ürün yaratılabilir, ancak sunulduğu pazarda müşterilerce yeterince ilgi görmeyebilir. Bu yaşanan hayal kırıklığının temelinde çoğu kez yatan sebep ise. ürün geliştirme çalışmaları esnasında müşteri 172 beklentilerine, müşterinin sesine yer verilmemiş olmasıdır. İşte. QFD tekniği tüm bu olumsuzlukları en aza indirerek, işletmeye, doğru anlaşıldığı ve uygulama alanı bulduğunda rekabet edilebilir stratejiler üretmeye olanak sağlayan, bir nevi danışmanlık görevini üstlenir. Hizmetin sunulduğu müşterinin bakışıyla kalite olgusu; Bu noktada şu, Alman atasözü çok anlamlıdır. "Oltanın ucundaki solucan balığın hoşuna gitmelidir. balıkçının değil." QFD' nin bir anlamda özetini içeren bu atasözünde anlatılan, hizmeti tasarlayanların tatmini değil, öncelikli olarak o hizmetin sunulacağı müşteri kitlesinin isteklerinin karşılanması ve tatmin edilmesidir. Bir hizmetin müşterilerin beğenisini kazanması ve onları tatmin etmesi için, beklentilerine göre tasarlanması gereklidir. Önemli olan hizmette farklılığı ve üstünlüğü sağlayarak, rekabet avantajını elde etmektir. Ayrıntılar, müşterinin hizmet kalitesi ile ilgili düşüncelerini de etkiler. Bu nedenle, en az müşteri kadar hizmetin ayrıntıları konusunda duyarlı olmak, kaliteyi ayrıntılarda sağlamak için ince ve derinliğine düşünmek gereklidir. Hizmetin doğasından ileri gelen bu özellik, hizmetlerin bireysel farklılıklar göstermesinden kaynaklanır. Her müşteriye aynı tarzda sunulan hizmet çekici olmayabilir. Müşteriler servis çalışanlarının kendileri için zahmete girmesini, fazladan bir şeyler yapmasını beklerler. Normalde hizmet sunucular bunu gerçekleştirmek zorunda değillerdir.Ancak sunulan hizmete katmış oldukları her pozitif tatmin sağlayıcı farklılık, hizmet kalitesine ek bir artı getirmektedir. Hizmette toplam etki olarak kalite kavramı; Hizmet bir bütündür. İki yönlü bu yapıda, teknik yönü ve insani yönünde varolan bir işleyiş kesintisi, hata veya eksiklik, hizmetin tamamına negatif etki eder. Aynı güzel bir resimdeki yanlış figür ve renk kullanımının resmin bütününe zarar vermesi gibidir. Hizmet kalitesinin sinerjik karakteristiği; Yine bir önceki maddenin tamamlayıcısı olarak,bu anlamda hizmet ile ilgili doğrudan ve dolaylı herşeyi, o hizmeti sunan insanların davranışlarını, hizmetin sunulduğu fiziki mekanın ö elliklerini kapsar. Müşteri ile iletişim bu olgunun temel karakteristiğidir. S. HİZMET KALİTESİNİN TESPİTİNDE QFD KULLANIMI QFD kullanımı ile tüketicinin arzu ettiği hizmet kalitesini ele almayı, onu sürekli geliştirmeyi, böylece hizmet kalitesini negatif yönde etkileyecek hataları ortadan kaldırmak amaçlanmaktadır. Tasarım aşamasında ilk adım QFD misyonuna sahip, bu kalite tekniğini benimsemiş bir yönetimle işe başlamak olacaktır. Bu yönetimin tasarım takımının başına QFD yi anlamış, kanıksamış bir Ar-Ge yöneticisini getirerek işleri koordine etmesi beklenir. Bundan sonraki ilk adım, hizmetin temel unsurlarını belirlemek olacaktır. Hizmet bu dört unsur üzerinde şekillenir; • Müşteri, • Strateji, • Sistem, • Çalışan Müşteri; hizmetin odak noktasıdır. Strateji; hizmet şirketleri her kez için herşey olmazlar, kimler için ne olacaklarını belirlemek zorundadırlar. Yani hizmet stratejilerini çerçeveleyerek müşterinin beklenti ve gereksinimlerine ilişkin eğilimlerin kapsanmasını sağlamalıdırlar. Sistem ise, stratejinin hayata geçmesini sağlayan bir yapı arz eder. Sistemin oluşmasında stratejilerin nasıl uygulanacağı, kritik proseslerin ve kaynakların belirlenmiş olması esastır. Son olarak çalışanlar ise. hizmetin cephedeki yüzünü belirleyen, tanımlayan kişilerdir. Çalışan- müşteri ilişkisi, şirketin müşteri tarafından değerlendirildiği temas noktadır. Bu temas noktasının merkezinde yer alan kişi, müşteri gözünde şirkettir. Öyleyse bu dört unsur çerçevesinde hizmetin kalitesini tanımlamanın bir gerekliliği karşımıza çıkar. Her bir unsur açısından hizmet kalitesini saptamada şu üç kriterden favdalanıl ir. QFD tekniğinin "Hizmet İşletmelerinde", uygulanması hizmetin düşünsel anlamda sunumun yapılmasıdır. Müşteri sesinin hizmet tasarımına aşılanması dört adımda gerçekleşir. LAPIM Guruplar halinde,rnümkünse yüz yüze iletişim, anketler, hizmeti sunan çalışanların saptamalarıyla,müşteri isteklerinin belirlendiği aşamadır. Örneğin; bir berberde saçını kestiren müşteri, o berber dükkanının fiziki özelliklerine mi, saçının istediği gibi kesilip kesilmediğine mi; yoksa berberin davranışlarına, samimi havasına mı, bunların tamamına mı önem verir?sorusuna bu aşamada birinci elden verilerle yanıt alınmaya çahşılır.Burada önem arz eden nokta,doğru müşteri beklentilerinden yola çıkmaktır. Bu bilgilerin toplanması ve sağlıklı bir veri bankası oluşturmada; • • Aktüel müşteri gurubu belirlenmeli, Rekabet içinde olunan işletmelerin mevcut müşteri profili araştırılmalıdır. Bu aşamada,sürekli ve düzenli anketler yapılmalı, yönetim tarafından müşteri hizmetlerini ve servis hizmetlerini içeren bilgiler değerlendirilmeli,müşteri profili hakkında bilgi sağlayıcı kaynaklar -örneğin,o işletmede bulunan gizli kamera kayıtlarından yaralanmak incelenmeli, bunların sonucunda elde edilen bulgularla ikinci aşama şekillendirilınelidir. Amaç, tasarımı yapılan yada kalite boyutu maksimize edilmek istenen hizmetlerin, müşteri beklentilerine ne kadar uygun olduğunu saptamaktır. 2.ADIM Müşteri istek ve beklentileri doğrultusunda belirlenen hizmetin taşıması ve geliştirilmesi gereken niteliklerin, işletmenin ve günümüzün tekno - ekonomik koşullarında. 173 fizıbıl olup olmadığının tartışılarak, belirlenen niteliklerin ve kalite ölçütlerinin hizmet karakteristiğine dönüştürüldüğü aşamadır. Bu aşamanın sağlıklı işleyebilmesi,hizmet kavramının teknik yönünün ve insani yönünün bir arada,yani beden ve ruh gibi düşünülerek ele alınmasıyla mümkün olacaktır. vii.Hizmet matrisinin oluşturulması viii.Kontrol matrisinin oluşturulması ix.Birleşik planın revizyonu • • Hizmetten, müşterinin beklentilerinin yorumlandığı ve o hizmete aşılanmaya çalışıldığı,müşteri sesinin anlaşılır bir hale getirildiği aşama olarak karşımıza çıkar.Bu noktada OFD tekniğinin önemli bir yanını teşkil eden Quality House kavramına aktif olarak yer verilir. Quality House; hizmetin standardı ile müşteri sesi ile belirlenen karakteristiğinin karşılaştırıldığı ve somu tize edildiği sekiz aşmalı bir yapı arz eder. i. Müşteri isteklerini içeren müşterinin sesi bölümü ii. Hizmetin taşıması standart tatmin sınırı iii. Müşteri sesi ile hizmet standardı arasındaki ilişkinin belirlenmesi iv.Tasarlanan hizmet kalitesinin rekabet ortamında değerlendirilmesi v.Eldeki imkanların beklenilen ve arzu edilen hizmeti sağlayıp sağlamadığının değerlendirilmesi, vi. İmkanların rekabetçi ortamda değerlendirilmesi, vii. Müşteri sesi ile İmkanların karşılaştırılması, viii. Önem arz eden son kontrol ve düzenlemelerin yapıldığı son aşama. 4. ADIM Eldeki olanaklar değerlendirilerek, oluşan bu yapı çerçevesinde ve kalite evi kapsamında hizmetin tasarımı yapılır yada varolan hizmetin kalitesi iyileştirilmeye çalışılır. Bu son aşama, artık hizmetin karakteristiklerinin belirlenerek, müşteriye maksimum tatmini sağlayacak servisin sunumunun gerçekleştirildiği bir diğer tanımla hizmet üretimi aşamasıdır. Bu tekniğin uygulanmasıyla işletmelerde bölümler arasında işbirliği geliştirilerek, o hizmeti sunanlarla, hizmeti kuranlar, ölçenler, denetleyenler arasında bir takım çalışması oluşturulur. Ayrıca bu uygulama sonucunda çok iyi dökümante edilmiş bir müşteri veri tabanı elde edilebilir. QFD kalite tekniğini birleştirilmiş bir QFD yaklaşımı ile 9 aşmalı bir evrede uygulamak olasıdır. Bu sistemin kurulmasındaki temel amaç; yeni veya kalitesi geliştirilmek istenilen mevcut hizmetin ortaya çıkarılabilmesi için, o hizmeti oluşturacak servislerin ve operasyonların hayal gücünü ve yaratıcılığı ön plana alan tasarımları oluşturmaktır. i.Sistem matrisinin oluşturulması ii.Birleştirilmiş planın oluşumu iii.Fonksiyonel akış geliştirme iv.Sistem alternatiflerinin belirlenmesi v.Alternatiflerin değerlendirilmesi vi.Kavram matrisi oluşturulması • • • • Hizmet kalitesini tasarlama ve iyileştirme çalışmalarına düzen ve bir disiplin getirir. Hizmetin rakip işletmelerle karşılaşılma noktasında öncelik ve rekabet üstünlüğü sağlayıp sağlamayacağı sunulmadan önce belirlenmiş olur. Hizmet sunanların ve hizmetin sunulmasında işin bacroundunu teşkil eden sistem çalışanlarının işbirliği ile gereken motivasyon sağlanır. Müşteri isteklerindeki yani pazardaki değişimlerle ilgili gerekli ve güncel veriler sağlanır ve bu verilere hizmet tasarımlarında yer verilir. Rekabette yer alabilecek ek hizmet karakteristiklerinin belirlenmesini sağlar. Müşterileri anlamayı sağlar ve müşteri ilişkilerini güçlendirir. 5. SONUÇ Günümüzün gelişen kalite ve yönetim yaklaşımları doğrultusunda, hizmet işletmelerinde de bir kalite bilincinin oluşturulması, müşteri beklentilerinin ve bu beklentilerin doğru olarak belirlenmesiyle kalite spesifıkasyonlarının tayin edilmesi zorunluluk haline gelmiştir. AB ile entegrasyon sağlama aşmasında, özellikle ülkemizde EFQM mükemmellik modelinin 9 kriterinin yaygın olarak kullanılması gerekmektedir. Globalleşme adına bir uyumun sağlanabilmesi açısından stratejik nokta, sunulan hizmetlerin nasıl sunulduğunun kalitesinin, öneminin belirlenmesidir. Etken müşteri ilişkilerinin temeli, kısa vadeli uygulamalara değil, uzun dönemli yatırım uygulamalarına dayandırılmalıdır. Hizmet sektörlerinde müşterinin arzu ettiği kalite, konunun içindeki ve dışındaki tüm çalışanların geçmesi gereken bir yoldur. Kalite o hizmeti sunan şirketin veya kişisel sunumcunun duygu ve düşünce dünyasından müşteriye yansıtılmalı, üstün bir hizmet kalitesi tasarımının örgüt iklimlerinde, sürekli bir şekilde uygulamaya konulması acilen gerekli ve önemlidir. REFERANSLAR [1] Erkut, H., "Hizmet Yönetimi" , İst. 1995 s.9-35 [2] Cinemre,Ç.,"Serviste Kalite" , İst. s. 12-17 [3] Gür, J., "Kalite Maratonu" , Ankara s. 66-68 [4] Yüksel, Ü., "Türk Turizminin Temei Sorunu: Hizmet Kalitesi" , Pazarlama Dünyası 2002-03 s.38-39 [5] Gümüş, S., "hizmet Sektöründe Dünyada ve Türkiye'de Son Gelişmeler", Pazarlama Dünyası s.45-46 [6] Akın A.Ş.,"Müşteri Memnuniyeti ve Ölçümü" s.7-11 [7] Taptık.Y., Keleş Ö.,"Kalite Savaş Araçları", İst. 1998 s.108 [8] Courts .1., "Hizmet Pazarlaması", 1992. 174 TMMOB Makina Mühendisleri Odası III. Kalite Sempozyumu 06-07 Haziran 2003 CE İŞARETİNİN ÜRÜN KALİTESİ VE GÜVENİLİRLİĞİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ 2 Araştırma Görevlisi Oktay PAMUK', Doç.Dr. Ziynet Öndoğan AKTUĞLU 'Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü, Bornova- İzmir E-posta: [email protected] 2 Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü, Bornova- İzmir E-posta: [email protected] ÖZET 1996 yılında, dünyadaki en büyük ekonomik ve siyasi güçlerden biri olan Avrupa Birliği (AB) ile ülkemiz arasında yürürlüğe giren Gümrük Birliği Anlaşması, tarım ürünleri gibi istisna tutulan ürünler dışındaki malların serbest dolaşımını öngörmektedir. Basit anlamda, Türkiye'de üretilen her ürünün AB ülkelerinde herhangi bir engel olmadan satılabileceği düşünülse de, gerçekte durum bundan çok farklıdır. AB üye ülkeleri arasındaki belirli bir takım teknik kriterlerin uyumluluğu açısından, bir sistem oluşturulmuştur. Bu sisteme göre, AB ülkeleri içinde üretilen veya birlik dışından piyasaya sunulan malların serbestçe dolaşabilmesi ve satılabilmesi için, belirli standartları taşıması gerektiği şart koşulmuştur. AB'ne uyum çalışmalarının sürdürüldüğü günümüzde, Avrupa pazarlarında etkin olabilmenin yolu, ürün ve sistemler için CE Belgeleri'nin alınması ile mümkün olacaktır. Bu çalışmada, CE İşareti konusunda tanıtıcı bilgiler verilecek olup, medikal giysiler üreten bir firma için CE İşareti almak konusunda hangi kriterleri yerine getirmesi gerektiği hakkında örnek bir uygulama sunulacaktır. başlanmış ve aşağıdaki şekilde sembolize edilmiştir. CE işareti, bir kalite göstergesi veya TSE markaları gibi bir kalite markası değildir. Ürünün ilgili direktiflerce belirlenen şartlara uygun olarak üretilip pazara sunulduğunu, yani ürünün temel güvenlik ve sağlık koşularını yerine getirdiğini belirier. Ürün bu açıdan kaliteli olmak zorunda değildir, fakat güvenli olmak zorundadır. Örneğin, çalışmayan bir makine, AB'nin istediği teknik standartlar açısından en güvenli makine olmasına rağmen, aynı zamanda en kalitesiz olanı da olabilir. Üretilen bir ürüne CE işaretlemesinde dikkat edilmesi gereken konu, işaretin 5 mm'den daha az olmayacak şekilde hazırlanması gereğidir. Küçük ölçekli ürünlerde bu boyutlar daha küçük olabilir. CE işareti taşımayan ürünler AB'nde pazarlanamaz, hatta AB dışında üretilen bir ürünün AB ülkelerine girmesi engellenebilir. Bu nedenle güvenlik riski taşıyan ürünlerin Avrupa pazarında serbest dolaşımı için CE işareti bir nevi pasaporttur. Bu işareti taşıması gereken, Yeni Yaklaşım Kapsamına giren bir ürünün, bir AB ülkesine girişi için, üzerinde CE İşareti bulunması zorunludur. Şu anda AB'nde pazarlanmakta olan ürünlerin yaklaşık % 40 - 45' i, belirtilen bu direktiflerce CE işareti taşımak zorundadır. 1. CE İŞARETİ NEDİR? CE işareti, AB'nin, teknik mevzuat uyumu çerçevesinde 1985 yılında benimsediği Yeni Yaklaşım Politikası kapsamında hazırlanan Yeni Yaklaşım Direktifleri kapsamına giren ürünlerin bu direktiflere uygun olduğunu ve gerekli bütün uygunluk değerlendirme faaliyetlerinden geçtiğini gösteren bir AB işaretidir. CE işareti, ürünlerin, amacına uygun kullanılması halinde insan can ve mal güvenliği, bitki ve hayvan varlığı ile çevreye zarar vermeyeceğini, diğer bir ifadeyle ürünün güvenli bir ürün olduğunu gösteren bir işarettir. Önceleri CE İşareti, Fransızca'da "Avrupa normlarına uygunluk" anlamına gelen "Conformite Europeenne" sözcüklerinin baş harflerinden oluşmakta iken, 1995 yılından itibaren "Community Europe" yani "Avrupa Topluluğu" ifadesinin baş harfleri olarak kullanılmaya Şekil 1: CE İşaretinin Sembolizasyonu 2. YENİ YAKLAŞIM UYGULANMASI DİREKTİFLERİ'NİN AB ülkeleri, AB pazarında dolaşacak ürünün sahip olması gereken asgari koşulları belirleyen yeni yaklaşım direktiflerini 2 yıl içinde kendi mevzuatlarına uydurmak ve 175 hu direktiflere aykırı olan mevzuatlarını askıya almak /orundadırlar. Yeni Yaklaşım Direktifleri, bazı ülkelerin kendi kanun ve mevzuatlarından daha katı olduğundan, bu ülkelerde faaliyet gösteren bazı firmalar kendi üretim yöntemlerini değiştirmek zorunda kalmışlardır. Direktiflerin çoğu için öngörülen geçiş dönemi süresi 2 yıldır. Ancak bazı ürün grupları için bu süre 4 - 5 yıl da olabilmektedir. Firmalar bu geçiş dönemini mevcut stoklarını eritmekte ve firmalarını Yeni Yaklaşım Direktifleri'ne uyumlu hale getirmekle geçirirler. Geçiş dönemi içinde hem yeni. hem de eski mevzuatlar geçerli olmaktadır. AB'nde teknik mevzuat uyum çalışmalarının gelişimine bakacak olursak, karşımıza şu şekilde bir süreç çıkmaktadır: 1961- Teknik Mevzuat Uyum Çalışmalarının Başlangıcı 1969- Klasik Yaklaşım (Old Approach) Temel ilkesi, mevzuat düzeyindeki teknik kurallar ile bu kurallarla eş etkiye sahip standartların tümünün uvumlaştırılmasıdır. Klasik Yaklaşım çerçevesinde mevzuat uyumlaştırmasına konu teşkil eden başlıca alanlar; tekstil ürünleri, elektrikli aletler, eczacılık ürünleri ve kozmetik ürünler, gıda maddeleri, tehlikeli maddeler, motorlu araçlar, tüketicinin ve çevrenin korunması olmuştur. 1985- Yeni Yaklaşım (New Approach) Her bir ürünle ilgili mevzuatın uyumu yerine, benzer malların bir arada toplanmasıyla oluşturulan mal gruplarıyla ilgili olan ve temel gerekler olarak isimlendirilen insan can ve mal güvenliği, hayvan ve bitki varlığının korunması çerçevesinde hazırlanan mevzuatın uyumlaştırılmasını öngören yaklaşımdır. Temel ilkeleri şunlardır: • Mevzuat uyumu, toplulukta serbest dolaşıma giren malların temel gerekleri karşılaması ile sınırlandırılmıştır. " • Diıektiflerdeki temel gereklere karşılık gelen ürünlere ilişkin teknik özellikler uyumlaştırılmış standartlarda yer alacaktır. • Uyumlaştırılmış standartları veya diğer standartları uygulamak isteğe bağlı olup, üretici her zaman diğer teknik belgelere de başvurabilecektir. • Uyumlaştırılmış standartlara uygun üretilen ürünlerin temel gerekleri karşıladığı kabul edilecektir. l989-(;iobal Yaklaşım [emel ilkesi, test. deney ve belgelendirme konusunda karşılıklı tanımayı ve altyapıların yakınlaştırılmasıni sağlamak ayrıca, karşılıklı güvenin ve şeffaflığın temini açısından akreditasyonun önemini vurgulamaktır. Modüler Yaklaşım, mevzuat hazırlayıcılara yönelik oluşturulmuş bir modüller sistemidir. Mevzuat hazırlayıcı, düzenlemek istediği bir alanda insan, hayvan sağlığı ve güvenliğini ve çevre korumasını sağlamak üzere bu sektördeki malların özelliklerine ve taşıdıkları risk oranına göre seçtiği bir modülü veya modüller kombinasyonunu ilgili mevzuatın kapsamına alarak uygunluk değerlendirme prosedürlerini belirleyebilmektedir. A'dan H'ye kadar çeşitli risk gruplarında 8 modülün yer aldığı bu sistem, bir ürünün test etme, kontrol ve belgelendirme işlemlerini kapsamakla birlikte; üreticiye ürününe CE işareti koymak için hangi yolu izlemesi gerektiğini, ürününün hangi modül kapsamına girdiğini ve hangi resmi kuruluşların devreye girmesi gerektiğini açıklamaktadır. Modül A: İç Üretim Kontrolü Bir ürünün tasarım ve üretim aşamalarını içermektedir. Bu modül basit ve düşük risk grubunda yer alan ürünler için kullanılır. Üretici, ürünü için CE koşullarını yerine getirdiğini gösteren "Uygunluk Beyanı" - "Manufacturers' Declaration of Conformity" ile birlikte, ürünün tasarım, imalat ve kullanımını açıklayan teknik dosyayı hazırlar. Bu teknik dosyanın ürünün üretiminin sona ermesini takiben 10 yıl süre ile saklanması ve gerektiği durumlarda yetkililere sunulması gerekmektedir. Bu durum, diğer tüm modüller için de geçerlidir. Direktifler bazı durumlarda uygunluk beyanının yanı sıra, ürünün belirli bir takım özelliklerinden dolayı onaylanmış bir kuruluş tarafından rastgele aralıklarla kontrol edilmesini de isteyebilmektedir. Modül B: AB Tip İncelemesi Bir ürünün sadece tasarım aşamasıyla ilgili olup, bir imalat modülü ile birlikte kullanılması gerekmektedir. Bu modülde onaylanmış kuruluş, üretimi planlanan ürünün ilgili direktifin gereklerini yerine getirip getirmediğini kontrol eder ve onaylar. Onaylanmış kuruluşun yaptığı bu kontroller, sadece uygunluğu belirlemekle sınırlı kalmalıdır. Daha sonra onaylanmış kuruluş, AB Tip İncelemesi Belgesi düzenler. Bu modülde üretici tarafından CE işareti kullanılamaz. C, D, E ya da F modüllerinden herhangi biri ile bir bütünlük oluşturmak zorundadır. Modül C: AB Tipe Uygunluk Beyanı Modül B'nin çeşitli ürünler için devamı niteliğindeki bu modül, üretim aşamasıyla ilgilidir. AB Tip İncelemesi Belgesi'nin düzenlenmesinden sonra, üretici ürünün AB Tip İncelemesi Belgesi'ne uygun olduğu ve ürünün direktifin gereklerini yerine getirdiği konusunda beyanda bulunarak, ürünün üzerine CE işareti koyar. Bazı durumlarda direktif, onaylanmış bir kuruluş tarafından ürünün rastgele aralıklarla kontrolünü gerekli kılabilmektedir. Bu gibi durumlarda direktif, kontrollerin yapılması için genel kuralları belirler. 1990- Modüler Yaklaşım Temel amacı, ürünlerin özelliklerini ve taşıdıkları risk oranlanın dikkate alarak uygunluk değerlendirme \ontemleri belirlemektir. 176 Modül D: AB Tipe Uygunluk Beyanı - Üretim Kalite Güvencesi Bu modülde, AB Tip İncelemesi Belgesi'nin düzenlenmesinden sonra üretici beyanda bulunur ve son üretim muayene ve testleri için onaylanmış Kalite Güvence Sistemi oluşturur. Üretici, ürünün üzerine CE işaretini, AB gözetimini yürüten onaylanmış kuruluşun tanıtıcı işareti ile birlikte kullanır ve yazılı bir uygunluk beyanı hazırlar. Modül E: AB Tipe Uygunluk Beyanı - Ürün Kalite Güvencesi Ürünün üretimi ile ilgili olan bu modül, hemen hemen Modül D ile aynıdır. AB Tip İncelemesi ile beraber uygulandığı gibi, özel durumlarda tek başına da uygulanabilir. Üretici, ürünlerin AB Tip İncelemesi belgesinde tanımlanan tipe uygun olduğu veya ilgili direktifin temel gereklerinin yerine getirildiği konusunda beyanda bulunur. Üretici tarafından oluşturulan kalite güvence sistemi, ürünün son muayene ve. testleri için onaylanmış olmalı ve bütün ürünlerin birim olarak muayenelerini ve uygunluk kontrollerini içermelidir. Üretici, CE işaretini ürünün üzerinde kullanır ve yazılı bir uygunluk beyanı hazırlar. CE işareti, AB gözetimini yürüten onaylanmış kuruluşun tanıtıcı işareti ile birlikte kullanılır. Modül F: AB Ürün Doğrulaması AB Tip İncelemesi ile beraber uygulanan bu modülde, üretici uyguladığı üretim yöntemi ile direktif koşullarını karşılayan ürün üreteceğini garanti eder. Modül E'de, ürünlerin teknik belgelere veya AB Tip İnceleme Belgesinde belirlenen tipe uygunluğunu ve her iki durumda da ilgili direktifin gereklerine uygunluğunu üretici kontrol ederken: bu modülde onaylanmış bir kuruluş bu işlevi gerçekleştirir. Onaylanmış kuruluş ve üretici, CE işaretinin ürünler üzerinde yer almasını direktif hükümleri doğrultusunda sağlar ve yazılı uygunluk belgesi hazırlar. Bu modülde de CE işareti, onaylanmış kuruluşun tanıtıcı işareti ile birlikte kullanır. Modül G: AB Birim Doğrulaması Birim üretimlerde veya seri üretimlerde kullanılan bu modül, ürünün hem tasarımı, hem de üretimi ile ilgilidir. Onaylanmış kuruluş, her bir ürünün direktif hükümlerine uygunluğunu kontrol edip onayladıktan sonra, ürünlerin üzerine CE işareti konulmasını sağlar ve yazılı uygunluk belgesi düzenler. CE işareti, onaylanmış kuruluşun tanıtıcı işareti ile birlikte kullanılır. Modül H: AB Uygunluk Beyanı-Toplam Kalite Güvencesi Modül D ve Modül E ile benzerlik gösteren bu modül, tasarım ve üretim safhalarının her ikisi ile de ilgilidir. Üretici, ürünün ilgili direktifin gereklerine uygunluğunu sağlar ve bunu beyan eder. Tasarım, üretim ve son ürün kontrolü için onaylanmış bir kalite güvence sistemi oluşturulur. Üretici AB gözetimine tabidir. Bazı durumlarda üretici onaylanmış bir kuruluştan, tasarımının direktifin gereklerine uygunluğunu inceletmeye ve onaylatmaya zorunlu tutulabilir. Üretici yazılı bir uygunluk beyanı hazırlar ve onaylanmış kuruluşun tanıtıcı işareti ile birlikte kullanılan CE işaretini ürünlerin üzerine koyar. Mevzuat hazırlayıcılar, modüllerden faydalanarak, üreticiye, ürünün teknik düzenlemelere uyduğunu kanıtlamak için, birden fazla alternatif sunabilmektedirler. Ürünün direktifinde, birden fazla modül kombinasyonu bulunmakta ve üretici isterse bunlardan birini, isterse de ürünün Avrupa standardını uygulayabilmektedir. 3. YENİ YAKLAŞIM DİREKTİFLERİNİN TEMEL İLKELERİ CE işareti, ürünün söz konusu ürüne uygulanabilir bütün direktiflerde yer alan temel gerekleri karşıladığını ve tüm uygunluk değerlendirme işlemlerinden geçtiğini gösterir. Üye ülkeler CE işaretini korumak için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. CE İşareti ile ilgili olarak yeni yaklaşım direktifleri kapsamındaki temel ilkeleri şu şekilde sıralayabiliriz: • Uyum sadece temel gereklerle (ürünün, insan sağlığı, can ve mal güvenliği, hayvan ve bitki yaşam ve sağlığı, çevre ve tüketicinin korunması açısından sahip olması gereken asgari güvenlik koşulları) sınırlıdır. • Sadece temel gerekleri karşılayan ürünler serbest dolaşıma girebilir. • AB Resmi Gazetesinde yayımlanan ve ulusal standart haline getirilen uyumlaştırılmış standartlara uygun ürünlerin temel gerekleri karşıladığı kabul edilir. • Uyumlaştırılmış standartlara ve diğer teknik belgelere uymak .isteğe bağlı olup; üretici temel gereklere uygunluğu sağlayacak diğer herhangi bir yolu seçmekte serbesttir. • Üreticiler direktiflerde yer alan farklı uygunluk değerlendirme yöntemlerini seçebilirler. • Kapsam: Kapsam direktifin kapsadığı ürünleri veya direktifin önlemeye çalıştığı tehlikenin niteliğini tanımlar. Ürünle ilgili riskleri veya bir olayla ilgili riskleri içerir. • Piyasaya Arz ve Hizmete Sokma: Üye ülkeler kişilerin sağlık ve güvenliğini veya kamu yararını tehlikeye sokmayan ürünlerin piyasaya arz edilmesinden ve hizmete sokulmasından sorumludur. Bu durum üye ülkelerin piyasa gözetimi sorumluluğunu da beraberinde getirmektedir. • Temel Gerekler: Temel gerekler direktiflerin eklerinde yer alır ve direktifin amacını gerçekleştirmek için gerekli bütün hususları içerir. Sadece temel gerekleri karşılayan ürünler piyasaya arz edilebilir ve hizmete sokulabilir. • Serbest Dolaşım: Üye ülkeler CE işareti taşıyan ürünlerin, bu işaretin iliştirilmesini öngören direktif hükümlerine uygun olduğunu kabul etmek zorundadırlar. Buna göre. üye ülkeler sınırları içinde CE işareti taşıyan ürünlerin piyasaya arzını ve hizmete sokulmasını -eğer CE işaretinin iliştirilmesine ilişkin kurallara aykırı hareket edilmemişse- engelleyemez, kısıtlayamaz ve yasaklayamaz. 177 Tablo I: CE İşareti Taşıyacak Ürün Grupları, AB'nin İlgili Mevzuatı ve Uyumdan Sorumlu Kuruluşlar Ürün Adi ; l.Alçak gerilim cihazları 2.Basit basınçlı kaplar 3.Oyuncaklar 4.inşaat malzemeleri 5. Elektromanyetik i uygunluk AB'nin ilgili mevzuatı Low voltage equipment 3/23/EEC;93/68/EEC) Simple pressure vessels (87/404/EEC;90/488/EEC;93/68/EEC) Toys (88/378/EEC;93/68/EEC) Construction products (89/106/EEC;93/68/EEC Uyumdan Sorumlu Kuruluşlar Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sağlık Bakanhğn Bayındırlık ve Iskan Bakanlığı Electromagnetic compatibility (89/336/EEC;92/31/EEC;93/68/EEC) (98/13/EEC) __ Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 6. Makinalar 7. Kişisel korunma donanımları MachineryJ98/37/EC; ___ _ Personal protective equipment (89/686/EEC;93/68/EEC;93/95/EEC;96/58/E C Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 8.Otomatik olmayan tartı aletleri Non-automatic vveighing instruments (90/384/EEC;93/68/EEC) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı 9. Aktif emplante edilen tıbbi cihazlar 10.Gaz Yakan Aletler 11.Sıcak su kazanları 12.Sivil kullanım için patlayıcılar 13.Tıbbi cihazlar 14.Patlayıcı ortamlarda Kullanılan Ekipmanlar 15.Gezi Amaçlı Tekneler 16. Asansörler 17.Dondurucular 18.Basınçlı kaplar 19.Telekomünikasyon terminal cihazları 20.in vitro tıbbi tanı cihazları 21.Floresan lambalarda enerji etkinliği 22.Yolcu taşıma amaçlı kablo üzerinde hareket eden araçlar Active implantable medical devices ^l90/385/EEC;93/42/EEC;93/68/EEC) Gas appliances (90/396/EEC;93/68/EEC) Hot vvater boilers (92/42/EEÇ93/68/EEC) Civil explosives (93/15/EEC) Medical devices (93/42/EEC;98/79/EC) Equipment and protective systems intended for use in Potentially explosive atmospheres (94/9/EC) JjRecreational craft (94/25/EC) i Lifts (95/16/EC) | Household electric refrigerators, freezers and combinations (96/57/EC) j Pressure equipment (97/23/EC) Telecommunications terminal equipment (98/13/EC) in vitro diagnostic medical devices 98/79/EC) Energy efficiency requirements for ballast for ı fluorescent lighting (2000/55/EC) i Cablevvay installations designed to carry i persons (2000/9/EC) ı 23. Radyo ve Radio and telecommunications terminal telekomünikasyon terminal j equipment cihazları ! (99/5/EC) 178 Sağlık Bakanlığı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sağlık Bakanlığı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Denizcilik Müsteşarlığı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Telekomünikasyon Kurumu Sağlık Bakanlığı Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Belirlenmedi Telekomünikasyon Kurumu • Uygunluk Varsayımı: Uyumlaştırılmış standarda göre - Düşük riskli ürünlerde, üretici, kendi imkanlarıyla veya hazırlanan ulusal standarda uygun ürünlerin temel başka bir test kuruluşuna ürününün testini yaptırmak gerekleri karşıladığı varsayılır. Üretici söz konusu suretiyle, ürünün ilgili direktife uygun olup olmadığını standardı hiç uygulamazsa veya kısmen uygularsa, tespit etmektedir. Ürünün uygun olması halinde, üretici bir ürünün temel gerekleri karşıladığını belgelemek uygunluk beyanı düzenleyerek ürününe CE işaretini iliştirmektedir. zorundadır. • Koruma Maddesi: Üye ülkeler, kamu yararı ile kişilerin - Yüksek riskli ürünlerde ise, üreticinin mutlaka AB üyesi sağlık ve güvenliğini tehlikeye sokan CE işaretli ülkelerde yerleşik olan fakat diğer ülkelerde de şube veya ürünlerin piyasaya arzını engellemek için gerekli temsilcilikleri bulunan onaylanmış kuruluşlara (notifıed önlemleri almakla yükümlüdür. Ayrıca üye ülke bu body) başvurma zorunluluğu bulunmaktadır. Üçüncü bir hususu Komisyona bildirmek zorundadır. Komisyon taraf olmak zorunda olan bu test ve/veya belgelendirme söz konusu ulusal önlemi haklı görürse, gerekli kuruluşlarının yapacağı test sonucunda ürünün ilgili önlemlerin alınmasını teminen diğer üye ülkelere de mevzuata uygun olduğunun tespit edilmesi halinde üretici yine bir uygunluk beyanı düzenleyerek ürününe CE bilgi verir. • Uygunluk Değerlendirmesi: Üretici ürününü piyasaya işaretini iliştirmektedir. Bir ürünün hangi gruba girdiği ilgili direktifte belirtilmekte veya test kuruluşları aracılığıyla arz etmeden önce direktifte öngörülen uygunluk tespit edilebilmektedir. değerlendirme yöntemlerini izlemek zorundadır. • Üçüncü taraf uygunluk değerlendirmesi, direktiflerde AB'nde, CE İşareti verebilecek test ve belgelendirme yer alan gerekleri yerine getiren ve üye ülke topraklarında kurulmuş olan onaylanmış kuruluşlarca kuruluşları, üye ülke yetkilileri tarafından altyapısı yeterli görülen kuruluşlar arasından belirlenmektedir. Üye ülke yürütülür. • CE İşareti: Yeni Yaklaşım Direktifleri hükümlerine yetkilileri tarafından belirlenerek AB Resmi Gazetesinde uygun olarak üretilen ürünler CE işareti taşımak yayımlanan kuruluşlar onaylanmış kuruluş (notified body) statüsünü almaktadır. Üye ülkelerce belirlenen onaylanmış zorundadır. kuruluşlar AB Komisyonuna bildirilmekte ve diğer üye • Uygulamada Koordinasyon: Komisyon veya üye ülke, ülkelere duyurulması amacıyla bu kuruluşların isimleri AB uyumlaştırılmış standardın temel gerekleri Resmi Gazetesi'nde yayımlanmaktadır. Bu kuruluşların karşılamadığını görürse, bu hususu direktiflerde teknik açıdan yetkin olmaları gerekmektedir. AB'de bu öngörülen Daimi Komitelerin ve 98/34/EC sayılı kuruluşların akredite edilmiş olmaları yetkinliklerini ispat Direktife göre oluşturulan Komitenin dikkatine sunar. konusunda iyi bir yol olarak görülmektedir. Komisyon Komitelerin görüşlerini de dikkate alarak, uyumlaştırılmış standardın yürürlükten kaldırılıp kaldırılmadığını üye ülkelere bildirir. 4.1 Teknik Dosya AB Yeni Yaklaşım Direktifleri kapsamına giren ürün CE işaretinin verilmesi sırasında, tasarımdan üretime kadar gruplarına ait direktifleri ve bunlardan sorumlu olan tüm aşamalarda uygunluk değerlendirmesinde kullanılan Modüler Sistem içerisinde "Teknik Dosya" kavramı ön kuruluşları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür: plana çıkmaktadır. En basit anlamda Teknik Dosya, üretici tarafından üretilen ürünün CE işareti taşımasını haklı gösterecek her türlü dokümanın bir araya getirilmesinden 4. CE İŞARETİNİN ÜRÜNE İLİŞTİRİLMESİ oluşur. İki ana bölüm içeren teknik dosyanın birinci CE İşareti, ürünün AB'nin Yeni Yaklaşım Direktiflerine bölümünde üreticiye ait bilgiler, üreticinin uyguladığı uygun olarak üretildiğini ve belgelendirildiğini standartların listesi, ürüne ait bilgiler, ürünün kullanma göstermektedir. Diğer bir ifade ile ürünün, temel gerekler talimatı ve ürünün ayrıntılı planı yer alır. İkinci bölümde olarak tanımlanan ve insan sağlığı, can ve mal güvenliği, yer alan bilgiler ise, test raporlarını, ürünlerin ve işlemlerin hayvan ve bitki yaşam ve sağlığı, çevre ve tüketicinin planlarını, tanımlarını, uygulanan standartların detaylarını korunması açısından asgari güvenlik koşullarına sahip içermektedir. Her direktifte, hazırlanması gereken bir teknik dosyadan olduğunu gösteren bir işarettir. Yeni Yaklaşım direktifleri kapsamındaki bir ürünün, temel söz edilmesine rağmen, böyle bir dokümanın değişik gerekler olarak tanımlanan ve insan sağlığı, can ve mal isimler altında istendiği görülmektedir: • Otomatik Olmayan Tartı Aletleri Direktifi: güvenliği, hayvan ve bitki yaşam ve sağlığı, çevre ve Tasarım Dokümanı tüketicinin korunması açısından asgari güvenlik koşullarına • Basit Basınçlı Kaplar: Tasarım ve Üretim sahip olduğunu gösteren bir işaret olan CE İşareti taşıyarak Dokümanı piyasaya sunulmasından üretici sorumludur. Ancak; eğer • Oyuncaklar Direktifi: Teknik Dosya üretici ya da üreticinin yetkili temsilcisi AB içinde değilse, bu sorumluluğu ithalatçı yerine getirmek zorundadır. Bir başka deyişle, ithalatçı ithal ettiği ürünlerin AB normlarına En geniş kapsamlı Yeni Yaklaşım Direktifi olan Makine Direktifi için hazırlanması istenen Teknik Dosya'nın içeriği uygun olduğunu garanti etmek zorundadır. şu şekildedir: • Makinenin genel çizimleri CE işaretinin ürüne iliştirilmesi iki şekilde olmaktadır: 179 • • • • • • Tüm kontrol devrelerinin çizimleri Makinenin gerekli sağlık ve güvenlik, şartlarına uygunluğunun kontrol edilmesi sırasında gerekli olabilecek tüm çizim, hesap ve test sonuçlarının detayları Makinenin tasarımında kullanılan sağlık ve güvenlik gereksinimlerinin, standartların ve kullanılan diğer teknik özelliklerin bir listesi Makinenin kullanımı sebebiyle ortaya çıkabilecek zararların ne şekilde önlendiğinin açıklamaları Üreticinin ihtiyaç duyması durumunda, onaylanmış bir kuruluştan alınan teknik raporlar Makine için gerekli talimatlar Teknik dosyanın hazırlanması yükümlülüğü üreticide, üreticinin AB dışında olması durumunda ise AB içindeki yetkilisindedir. Şayet Üretici AB dışında ise ve AB içinde bir temsilcisi yoksa, ürünü AB pazarına sunan kişi bu sorumluluğu üstlenmektedir. 4.2 Ürüne CE İşareti İliştirilmesine İlişkin İşlemler • Ürünle ilgili Yeni Yaklaşım Direktifini/Direktiflerinin belirlenmesi • Şayet mevcut ise, ilgili Uyumlaştırılmiş Avrupa Standartlarını tespit edilmesi • Ürünün satılabileceği AB üyesi ülke/ülkelerde söz konusu ürünle ilgili hala yürürlükte olan milli kuralların bulunup bulunmadığının araştırılması • Ürünün ilgili Yeni Yaklaşım Direktifinde/Direktiflerinde yer alan temel gereklere uygunluğunu tespit etmek için öngörülen uygunluk değerlendirme yönteminin tespit edilmesi • Ürünün temel gereklere uygunluğunun tespiti için Onaylanmış Kuruluşa başvurulması gerekip gerekmediğinin belirlenmesi • Uygunluk değerlendirme işlemlerinin tamamlandığından emin olmak açısından, talep edilen tüm test ve uygunluk kriterlerini tamamlamak için bir Onaylanmış Kuruluş ile yakın olarak çalışılması • Teknik Dosyayı ve Direktif/Direktiflerde talep edilen diğer rapor ve belgeleri muhafaza edilmesi • Uygunluk değerlendirmesini müteakip Uygunluk Beyanını ve varsa talep edilen destekleyici delillerin hazırlanması • Ürünün üzerine, etiketine, ambalajına veya beraberindeki belgeye " C E " işaretini doğru olarak iliştirdikten sonra ürünün piyasaya sürülmesi Üretici, bu nedenle, ürün sorumluluğunun sadece kendisinde olduğunu göz önüne alarak, ürünle ilgili tüm bilgilerin bulunduğu "Teknik Dosya"yı eksiksiz ve yanlışsız hazırlamak ve üretildiği tarihten itibaren 10 yıl süre ile saklamakla yükümlüdür. 5 ONAYLANMIŞ KURULUŞLAR BODİES) VE FONKSİYONLARI (NOTİFİED AB mevzuatı, CE işareti taşıması gereken ürünlerden yüksek risk taşıyan ürünlerin, piyasaya arz edilmeden önce konusunda uzman, üçüncü bir taraf olan ve AB Resmi Gazetesinde yayımlanmış kuruluşlar tarafından uygunluk değerlendirmesine tabi tutulmasını şart koşmaktadır. Bu ürünlerin test, muayene ve/veya belgelendirmesini yapmak üzere üye ülkeler tarafından altyapısı yeterli görülen test, muayene ve/veya belgelendirme kuruluşları arasından seçilerek AB Resmi Gazetesinde yayımlanan kuruluşlar onaylanmış kuruluş (notified body) statüsünü almaktadır. Üye ülkelerce belirlenen onaylanmış kuruluşların listesi AB Komisyonuna gönderilmekte ve diğer üye ülkelere duyurulması amacıyla bu listeler AB Resmi Gazetesi'nde yayımlanmaktadır. Bu kuruluşların teknik açıdan yetkin olmaları gerekmektedir. Onaylanmış Kuruluşlar ile ilgili üzerinde durulması gereken ana başlıkları ise şu şekilde sıralamak mümkündür: 1. Onaylanmış kurum, yöneticisi ve değerlendirme, doğrulama ekibi, inceledikleri cihazın tasarımcısı, imalatçısı, sağlayıcısı, veya tesisatçısı yada bu kişilerden herhangi birinin yetkili temsilcisi olamazlar. Tasarım, konstrüksiyon, pazarlama veya bakım işlemlerine direk olarak katılamaz veya bu kişileri temsil edemezler. Bu madde kurum ve kişi arasında teknik bilgi alış verişini kapsamaz. 2. Onaylanmış kurum ve ekip değerlendirme ve doğrulama işlemlerini en yüksek seviyede profesyonellik anlayışı ve gerekli uzmanlık ile yapar, dışarıdan gelebilecek ve karar, inceleme sonuçlarını etkileyebilecek, sonuçlarla direk ilgilenen kişilerin finansal baskılarına karşı gerekli tedbirleri alır. 3. Onaylanmış kurum doğrulama ve inceleme için üçüncü şahıslara iş verecekse, ilk önce bu kişilerin direktif ve özellikle bu ek koşullarına uygun kişiler olduğunu garanti altına almalı ve bu kişilerle ilgili olarak nitelik ve yapılan işin dokümanlarını gereğinde gösterilmek üzere ulusal kurumlar için elinde bulundurmalıdır. Ürün kullanımında oluşacak herhangi bir kaza vb. olayda, AB ülkelerinden biri ürünün gereklere uymadığını iddia ederse, üretici CF. İşaretini iliştirebilınek için gerekli tüm önlemleri aldığını ve ürün için yanlış kullanım olduğunu ispatlamak durumundadır. 3. Onaylanmış kurum, yapmakla yükümlü olduğu tüm prosedürleri yerine getirebilmelidir. İşlemler bizzat kurum tarafından yapılabileceği gibi sorumluluğu dahilinde de yaptırılabilir. Kurum değerlendirme ve doğrulama işlemlerini teknik ve idari yönden yürütebilecek veya yönetebilecek ekibe sahip olmalıdır. Ayrıca bu tür bir doğrulama için gerekli donanıma da sahip olmalıdır. 4. Onaylanmış kurum: • Yapmakda yetkili olduğu değerlendirme ve doğrulama işlemleri için gerekli eğitime sahip olmalıdır. 180 • • 5. 6. 7. 8. 9 Yapılan incelemelerde kullanılan kurallarla ilgili tatmin edici bilgiye sahip ve yeterli tecrübeye sahip olmalıdır. İncelemenin yapıldığına dair sertifika, kayıt ve raporları hazırlama ve yayınlama becerisine sahip olmalıdır. Onaylanmış kurumun bütünlüğü garanti edilmeli, ücret politikası yapılan incelemenin sayısı veya sonuçları ile ilgili olmamalıdır. Kurum sorumluluğu, yasalar tarafından garanti altına alınmamışsa ya da üye ülke incelemeleri bizzat yürütmüyorsa garanti altına alınmalıdır. Onaylanmış kurumun ekibi görev sırasında edindikleri tüm bilgilerin gizliliğini sağlamalıdır. Onaylanmış Kuruluşlar, firmalar bir takım denetimlerde bulunmaktadırlar. Denetlemelerin amacı, imalatçının onaylanmış kalite sistemi tarafından ortaya konan şartlara uygun olarak çalışılıp çalışamadığının kontrolüdür. İmalatçı onaylanmış kuruma inceleme amaçlı olarak inceleme, test, ve depolama merkezlerine ulaşma olanağı sağlamalı ve gerekli bilgi desteğini vermelidir. Bu destek özellikle : • Kalite sistemi ile ilgili dokümantasyon • Teknik dokümantasyon • İnceleme, test, kalibrasyon ve personelin nitelikleri ile ilgili kalite kayıtlarını kapsar. Onaylanmış kurum periyodik olarak inceleme ve değerlendirmeler yaparak imalatçının kalite sistemine uygun üretim yaptığını doğrulamalı ve imalatçıya gerekli değerlendirme raporlarını sağlamalıdır. Buna ek olarak onaylanmış kurum imalatçıya önceden haber vermeksizin ziyaretlerde bulunabilir. Bu ziyaretler sırasında gerek görülürse sistemin düzgün çalışıp çalışmadığını ve üretimin direktif şartlarına uygun olup olmadığını kontrol için testler yapar. Bu nedenle onaylanmış kurum tarafından örnekleme yapılarak incelenir ve Madde 5'de belirtilen yada eşdeğerde testler yapılır. Bir veya daha fazla numunenin arızalı çıkması durumunda gerekli ölçme işlemlerinin yapılmasına karar verilir. Bu durumlarda imalatçıya ziyaretle ilgili bir inceleme raporu ve eğer test yapılmışsa bir test raporu verilir. Ürüne CE işareti iliştirilmesini öngören direktifler halihazırda ülkemizde yürürlükte bulunmadığından, bu mevzuat kapsamında faaliyet gösterecek olan onaylanmış kuruluşlar da ilgili kuruluşlarca henüz tespit edilmemiştir. Ancak söz konusu direktifler ülkemizde yürürlüğe girdiğinde, söz konusu mevzuat kapsamında uygunluk değerlendirmesi yapacak olan onaylanmış kuruluşlar da ilgili Bakanlık veya kamu kuruluşu tarafından görevlendirilmiş olacaktır. Kamu sektörü ve özel sektörden bu göreve talip olacak kuruluşların, faaliyette bulunmak istenilen ürün grubu/grupları direktiflerini inceleyerek gerekli hazırlıkları yapmalarında büyük fayda görülmektedir. Üreticinin. herhangi bir onaylanmış kuruluşa başvurmaksızın da ürününe CE işareti iliştirdiği durumlar bulunmaktadır. Bu husus her bir ürün/ürün grubu için ilgili direktiflerde belirtilmektedir. Bu çerçevede, üreticilerin ürettikleri ürünlerle ilgili direktifleri incelemeleri ve ilgili mevzuatı hazırlayarak yürürlüğe koyacak olan kamu kuruluşları ile yakın ilişki kurmaları büyük önem taşımaktadır. Türkiye'den AB'ne direktifler kapsamındaki ürünlerin ihracatını gerçekleştiren firmaların, ürünleri için pasaport anlamını taşıyan CE işaretini Türkiye'den alabilecekleri onaylanmış bir kuruluş mevcut değildir. Bu nedenle, Türk ihraç ürünlerinin çeşitli engellemelerle karşılaşmasının engellenmesi için bir akreditasyon sistemine ihtiyaç duyulmaktadır. Akreditasyon; laboratuarların, belgelendirme ve muayene kuruluşlarının belirlenen teknik kriterlere göre çalıştığının, bağımsız ve tarafsız bir kuruluş tarafından onaylanmasıdır. İhracatçı firmalarımız CE işaretini AB'nce onaylanmış ve AB Resmi Gazetesi'nde (Offıcial Journal) yayınlanmış kuruluşlardan alabilmektedirler. Yerli üreticilerimiz, ürünlerinin hangi direktif/direktifler kapsamına girdiğini tespit ederek, söz konusu direktifleri incelemeli; gerekiyorsa üretim bandında değişikliğe gitmeli ve belgelendirme için hazırlık çalışmalarına başlamalıdırlar. 6. TÜRKİYE'DEKİ MEVCUT DURUM Türkiye ile AB arasında gümrük birliğini tesis eden 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Karan'nın (OKK) 8-11. maddeleri, malların serbest dolaşımının en iyi şekilde temini amacıyla ticarette teknik engellerin kaldırılması konusundaki AB araçlarının ülkemiz iç mevzuatına dahil edilmesini öngörmektedir. Bu kapsamda, AB'nin ticarette teknik engellerin kaldırılması konusundaki mevzuatının listesi ile bu mevzuatın Türkiye tarafından uygulanma koşul ve kuralları 2/97 sayılı OKK ile belirlenmiştir. Dış Ticaret Müsteşarlığının koordinasyonunda yürütülen çalışmalar neticesinde söz konusu Topluluk mevzuatını uyumlaştıracak olan kamu kuruluşları 15.1.1997 tarihli ve 97/9196 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit edilmiştir. Anılan Bakanlar Kurulu Karan ile yapılan bu görevlendirme çerçevesinde, ilgili kamu kuruluşları tarafından yürütülmekte olan mevzuat uyum çalışmalarının bir kısmı sonuçlandırılmış, bir kısmının çalışmaları ise devam etmektedir. Uyum çalışmaları devam eden bir kısım AB Direktifi ürünlere CE işaretinin iliştirilmesini öngörmektedir. Uyumu yapılan teknik mevzuatın hukuki altyapısını oluşturmak üzere, ilgili kamu kuruluşlarının da katkısıyla, Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından hazırlanan 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun, 11 Temmuz 2001 tarihli ve 24459 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olup; 1 1 Ocak 2002 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Bahse konu Kanuna istinaden hazırlanan "Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları ile Onaylanmış Kuruluşlara Dair Yönetmelik", "CE Uygunluk İşaretinin Ürüne İliştirilmesine ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik" ve "Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair Yönetmelik" 17 Ocak 2002 tarihli ve 24643 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak, 1 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Ancak söz konusu Kanun ile uygulama 181 yönetmeliklerinin I I Ocak 2002 tarihi itibariyle yürürlüğe girmesi, ürünlere CE işareti iliştirilme zorunluluğunun da bu tarihte başlayacağı anlamına gelmemektedir. Ülkemizde üretilerek iç piyasaya arz edilecek olan ürünlerin CE işareti taşımasının zorunlu olabilmesi için, ilgili Bakanlıklar ve kamu kuruluşları tarafından hazırlanan ve ürünlere CE işareti iliştirilmesini öngören teknik mevzuatın Türkiye'de yürürlüğe girmesi gerekmektedir. Bir örnek verecek olursak, makinalarla ilgili AB direktifinin Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca milli mevzuat haline getirilip Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulmasından sonra makinaların iç piyasaya arzında CE işareti taşıma zorunluluğu getirilmiş olacaktır. Bu yürürlük tarihi de I I Ocak 2002'den sonraki bir tarih olacaktır. Dolayısıyla, söz konusu AB direktifleri ilgili kuruluşlarca iç mevzuat haline getirilip yürürlüğe konmadan, bu direktifler kapsamına giren ve iç piyasaya arz edilen ürünlere Türkiye'de CE işareti iliştirilmesi zorunluluğunun getirilmesi de söz konusu değildir. Diğer taraftan, iç piyasada üretim yapan üreticilerimizin ürünlerine CE işareti iliştirebilmesi için, direktifin öngördüğü hallerde, bu direktifleri uyumlaştıran mevzuat kapsamında uygunluk değerlendirmesi yapacak olan onaylanmış kuruluşların da ilgili kamu kuruluşları tarafından bu mevzuat yürürlüğe girmeden önce belirlenmesi önem taşımaktadır. Türkiye'de iç piyasaya arz edilecek olan ve yukarıda belirtilen direktifler kapsamına giren ürünlere CE işareti iliştirme zorunluluğu her ürün veya ürün grubu için ayrı ayrı tarihlerde başlayacak ve bu tarih de 11 Ocak 2002 tarihinden sonraki bir tarih olacaktır. Bu çerçevede, üreticilerimizin ilgili mevzuatı hazırlayarak yürürlüğe koyacak olan kamu kuruluşları ile yakın ilişki kurmaları büyük önem taşımaktadır. 7. MEDİKAL SEKTÖRDEN BİR UYGULAMA Konu ile ilgili olarak, medikal alanda tek kullanımlık ameliyat örtüleri ve önlükleri üreten bir firmanın, CE İşareti almak için izlediği yola değinilmiştir. Firmanın ürettiği ürünler steril olduğu için, ürünle ilgili olan çalışmalar Tıbbi Cihazlar Kararnamesi dahilinde ele alınmıştır. 7.1 Tıbbi Cihazlar Kararnamesi Tanımı ve Kapsamı 1. Bu direktif tıbbi cihazlar ve aksesuarlarına uygulanabilmelidir. Bu direktifin özel amaçları için aksesuarlar tıbbi cihaz olarak değerlendirilirler. Bu noktadan sonra artık tıbbi cihazlar ve aksesuarlar için cihazlar terimi kullanılacaktır. 2. Bu direktif özel amaçlan için aşağıdaki tanımlar kullanılacaktır. a) "Tıbbi cihaz" aşağıdaki amaçlara hizmet etmek üzere imalatçı tarafından insanlara fayda sağlamak için yapılmış, düzgün çalışması için gerekli yazılımları içeren, tek başına veya kombine halde kullanılabilen herhangi bir gereç, aparat, uygulama, malzeme veya madde anlamına gelmektedir. • Hastalıkların teşhisi, önlenmesi, izlenmesi, tedavisi ve azaltılması. • • • b) c) Bir yara veya handikapın teşhisi, izlenmesi, tedavisi, azaltılması veya telafisi, Fizyolojik bir prosesin yada anatominin değiştirilmesi yada modifikasyonu, Bu kavramların kontrolü, "Aksesuar", imalatçısı tarafından özel olarak belirli bir cihaz ile beraber kullanılmak üzere üretilmeyen, ancak bir başka imalatçı tarafından kullanım şartlarında özel olarak belirtilen şartlar dahilinde kendi cihazıyla birlikte kullanılmasını öngördüğü maddelerdir. "in vitro teşhis amaçlı cihazlar", reaktif, reaktif ürün, kit, gereç, ekipman yada sistem olarak tek başına yahut başka cihazlarla kombine halde, imalatçısı tarafından vitroda insan vücudundan alınan örneklerin incelenmesi amaçlıdırlar. Bu şekilde fizyolojik durum, sağlık durumu yada hastalık veya konjenital bir anormallik hakkında bilgi sağlarlar. d) "Özel yapım cihazlar", yetkili bir uzmanın yazılı reçetesi altında sorumluluğu kendisinde olmak üzere özel tasarım karakteristiklerini belirlediği, belirli bir hastanın özel kullanımı düşünülerek yapılmış cihazlardır. e) "Klinik inceleme amaçlı cihazlar" denilince, uygun klinik ortamlarda incelemeler yürütürken yetkili kişilerin kullanımı amaçlanarak yapılmış olan cihazlar anlaşılmalıdır. Klinik inceleme amaçlı olarak profesyonel nitelikleri gereği bu tür bir inceleme, yürütme hakkına sahip olan kişiler yukarıda belirtilen nitelikli tıbbi pratisyenlerle aynı kategoride ele alınırlar. f) "İmalatçı", cihazın piyasaya sürülmesinden önce tasarlanması, imalatı, ambalajlama ve etiketleme işlemlerinin sorumlusu olan gerçek ya da tüzel kişidir. Bu tanım yapılırken cihazın sorumlusu odak nokta olup, yukarıdaki işlemleri kendisinin yapması veya üçüncü bir kişiye yaptırması önem taşımaz. Bu direktif tarafından ortaya konan koşullar imalatçı tarafından sağlanmalıdır. Bu konuda önemli nokta, koşulların ürünü monte eden, paketleyen, işleyen, baştan yapan, ve/veya etiketleyen yada ürünleri kendi kullanım amaçlarına göre kendi isimleri altında piyasaya süren gerçek veya tüzel kişilere de uygulanmasıdır. Bu paragraf birinci paragrafta belirtilen imalatçı tanımına göre zaten piyasada bulunan bir ürünü tek bir hastanın kullanım amacına göre montajlayan veya adapte eden kişileri kapsamaz. g) "Kullanım amacı", imalatçı tarafından etiket yada kullanma kılavuzu üzerinde verilen verilerle desteklenen ve bunlara göre cihazın çalışacağı alanları kapsar. h) "Piyasaya sürmek", cihazın klinik inceleme olmaması koşuluyla bedava yada belirli bir ücret karşılığında topluluk dahilinde kullanıma sunulması yada dağıtılmasıdır. Bu durumda cihazın yeni olması yada revizyona tabi tutulmuş olması önem taşımaz. ı) "Servise sokmak", cihazın topluluk pazarında kullanım amacına göre ilk kez kullanılması safhasıdır. 3. Bu direktif aşağıdaki grupları kapsamaz. a) İn Vitro teşhis cihazları 182 b) Direktif 90/385/EEC tarafından kapsanan aktif implantıbl cihazları c) Direktif 65/65/EEC tarafından kapsanan tıbbi ürünleri d) Direktif 76/768/EEC tarafından kapsanan kozmetik ürünleri e) İnsan kanı, insan kanı ürünleri, insan plazması veya insan orijinli kan hücreleri yada bu tür ürünlerin piyasaya sürülmesi sırasında işbirliği yapabileceği cihazlar I) İnsan orijinli transplantlar, dokular ve hücreler yada insan orijinli doku veya hücrelerden türetilen maddeler g) Cihaz, cansız olarak nitelendirilebilecek hayvan dokularını ya da bunların türevlerini işlemek üzere planlanmamışsa hayvan orijinli transplantlar, dokular ve hücreler. Firma CE İşareti almak için yaptığı ilk başvurusunu Class 1 Steril Ürünler için yapmıştır. Class 1 Steril Ürünler, risk grubu daha düşük olan ürün grubudur. Ancak firmaya ilerleyen aşamalarda denetim yapıldığında, tek kullanımlık ameliyat örtülerinde kullanılan insizyonların, direkt olarak operasyon esnasında kesik atılan bölgeyle temas etmesi nedeniyle sınıflarının Class 2 olması gerektiği söylenmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken konu, ürün grubu ile ilgili olarak risk yükseldikçe, firmalarda toplam kalite güvence sisteminin şart koşulmasıdır. Yani CE İşareti denetimi sırasında kalite güvence sistemi de denetlenilmektedir. EK 1: BAZI ONAYLANMIŞ KURULUŞLAR Kuruluş Adı AIB Vincotte Inter Stichting TNO Certifıcation NMI Certin BV NV KEMA KIWANV Stichting BMC Gastec NV LRQA IVHA BS1 Quality Assurence Nederlands Instituut voor Lifttechniek ASBL AIB / Vincotte VZM Association Française de la Normalisation Instituto Portııques da Qualitado British Standars Instituon TUV Bayern / Sachen E. V. Lloyd's Register of Shipping Dekra A.G. L. Bayern Laboratorio General de Ensayos E I.D.L.G TUV Saarland E.V. DMT VDE Fashausschuss Holz-Prüf PIX Laboratoire National D'essais Agenzia Nazionale Certifıcazione Ispettorato Generale Delle Eichdirektion Hamburg Merce Exterieur Sous Direction Dekra AG Instituto Italiano Del Marchio IBPT Asistencia Tecnica Industrial Laboratorio General De Ensayos Ülkesi Belçika Hollanda Hollanda Hollanda Hollanda Hollanda Hollanda İngiltere Hollanda ingiltere Hollanda Belçika Fransa Portekiz ingiltere Almanya ingiltere Almanya Almanya ispanya Almanya Almanya Almanya Almanya Almanya Fransa İtalya italya Almanya Fransa Almanya İtalya Belçika ispanya ispanya Uzmanlık Alanı Makine Direktifleri Makine Direktifleri Elektromanyetik Uyumluluk Elektromanyetik Uyumluluk inşaat Ürünleri, Çevre Metal-sentetik Cam Çerçeveler Gaz Yakan Aletler Kalite Sistemleri Elektrikli Ev Aletleri Gaz Yakan Aletler Asansörler Alçak Gerilim Direktifi Alçak Gerilim Direktifi Alçak Gerilim Direktifi Alçak Gerilim Direktifi Basınçlı Kaplar Basınçlı Kaplar Oyuncaklar Oyuncaklar Oyuncaklar Elektromanyetik Uyumluluk Makineler Makineler Makineler Makineler Şahsi Koruma Ekipmanı Şahsi Koruma Ekipmanı Elektromanyetik Uyumluluk Otomatik Olmayan Tartı Aletleri Otomatik Olmayan Tartı Aletleri Tıbbi Cihazlar Telekomünikasyon Terminal Ekipmanları Telekomünikasyon Terminal Ekipmanları Sıcak Su Kazanları Sıcak Su kazanları 183 F.K - 2 : Direktife Uygunluk Beyanı Formu Örneği Manufacturers' Declaration of Conformity (Article 10 - Directive 73/23/EEC) The product (type - reference number - rating) has been designed and manufactured in accordance with the following n Harmonized (Article 5) !'] International (Article 6) D National (Article 7) Standard (number and date of issue) follovving the provisions of the Low Voltage Directive of the Council of the European Communities of 19 February 1973. (İssue place and date) (Name and address of the manufacturer) 8. KAYNAKÇA 111 A.S. Eğdiriri. "Avrupa Pazarında Ürününüzün Pasaportu", Araştırma ve Geliştirme Başkanlığı, Ankara, Mayıs 1998 |2] Dünya Gazetesi. "Avrupa'ya Uygunluk Özel Eki", Ankara, 7 Mayıs 1997 \?ı\ En Çok Sorulan 15 Soruda "CE" İşareti Uygulamaları, Vakıf Bank Araştırma Dizisi - 3, Ankara, 1999 [4] O.Pamuk. "CE İşareti". Ege Üniversitesi Tekstil ve Konfeksiyon Dergisi, Yıl:9, Sayı:6, İzmir, 1999 |5] Roca D. B.. "CE Rehberi". İstanbul Ticaret Odası, İstanbul, Mart 1998 | 6 | Sorularla CE İşareti". Ege Üniversitesi Bilim-Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Yayınları, No: 12, İzmir, Eylül 2002 | 7 | Stcıned Ltd.Şti. Kalite Güvence Bölümü, Ankara - << ı> w . ı - ' . ı ı ' . ı r - •I '^ W !f •. • J11 v. • ; _ ' ( " , . I i - ı\ \ı w . l ( ! K - İ ! _ ' i ı ı r : K k ' . L ' O \ . i r 184