İtalya`nın önde gelen gazetelerinden La Repubblica`nın

advertisement
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/36
TEKNOLOJĠ VE EĞĠTĠME SAHĠPSENĠZ,
DÜNYA SERMAYESĠ AYAĞINIZA GELĠR
Prof. Dr. Stephen Young‟a göre, likidite,
Türkiye için sermaye fırsatı sunuyor. Ancak,
önemli olan bu paranın hangi amaçlarla
kullanıldığı... Prof. Dr. Young, Türkiye‟nin
küresel piyasalarda daha rekabetçi olabilmesi
için eğitim ve teknoloji aracılığıyla yeni
fırsatlar geliştirmesi tavsiyesinde bulundu.
Küresel, kapitalizme ilkeli bir yaklaşımın
savunuculuğunu yapan iş adamları ve
yöneticilerden oluşan uluslararası bir ağ olan
Caux Round Table isimli organizasyonun
Küresel İcra Direktörü Prof. Dr. Stephen
Young, dünyada likidite bolluğunun genel
anlamda olumlu bir yönü olduğunu
belirterek, “Likidite eksikliğinde piyasaların
bunalması kaçınılmaz” dedi. Harvard
Üniversitesi Hukuk Fakültesi‟nde Dekan
Yardımcısı olarak görev yapan Prof. Dr.
Young, sıcak para riskinden Türk
ekonomisinin genel görünümüne ve AB‟nin
geleceğine yönelik endişelere ilişkin soruları
yanıtladı.
Dünyada likidite bolluğu yaĢanıyor.
Sıcak para 2011’de Türkiye’de nasıl bir
risk oluĢturur?
Likidite genel anlamda iyi bir şey. Otomobilin
benzine ihtiyacı olması gibi. Likidite
eksikliğinde piyasaların bunalması
kaçınılmaz. Bu noktada başka hususları
dikkate almak gerekir. Varolan likidite borç
mu yoksa sermaye halinde mi? Eğer
sermaye halinde olan bir likidite söz
konusuysa bu, Türk ürünlerinin çeşitliliği ve
genişleme açısından güzel bir şey. Ama
burada da başka sorular gündeme gelmeli.
Varolan sermaye yabancı mı yerli mi? Aile
şirketleri ve benzeri yapılarla gelişmeye,
büyümeye, yatırım yapmaya müsait mi? Yani
mevcut atmosferin likiditeyi sermaye halinde
ne duruma sokacağı belli başlı şartlara bağlı.
Rekabetçilerin durumu, kazanç oranı gibi.
Likiditenin borç halinde olması durumunda
ise farklı tehlikeler ortaya çıkabilir. Çok fazla
borç oluşabilir. Türkiye, diğer birçok ülke ile
kıyaslandığında iyi durumda. Özetlemek
gerekirse, birincisi likidite iyi bir şeydir.
İkincisi, Türkiye için sermaye fırsatı
sunmaktadır. Üçüncüsü borç para
17 OCAK 2011
alabilirsiniz. Dördüncü olarak bu parayı hangi
amaçlarla kullanacağınız önemli. Bu yapıcı bir
kullanım mı yoksa spekülatif bir durum mu,
onu kestirmek önemli. Mesela Amerika‟daki
konut balonunu örnek alalım. Çok pahalı,
insanların ödeyemeyeceği faizlerle evler
satarak, bu evleri tekrar geri almak gibi bir
kullanımsa, para bolluğu Türkiye için bir
tehlike arz etmektedir. Likidite ve fırsatlar
avcı-orman benzetmesiyle resmedilebilir.
Eğer iyi bir avcıysanız ormandan güzel bir
ceylan avlayabilirsiniz. Ya da tam tersi küçük
bir ceylanla yetinebilirsiniz. Piyasada her şey
bir kıyasla anlam kazanır. Bu durumda diğer
ülkeleri de düşünmek gerekir. Brezilya,
Fransa, Almanya ve Yunanistan gibi birçok
ülkeye kıyasla Türkiye‟ye ne vaat
etmektedir? Yatırımları nasıl çekebilir? Türk
üreticiler neler vaat edebilir? Gelişmekte olan
ülke ekonomilerinin özel bir yeterliliğinin
olması gerekir ki, yatırım çekebilsin. Bu
yetkinlik onu farklı kılabilsin ki, yatırım
çekebilsin.
Entellektüel Üretime Odaklanın
Türkiye, daha rekabetçi bir ekonomi
için nasıl bir politika izlemeli?
Benim genel anlamda tavsiyem, makul
seyreden para politikalarıyla piyasayı
düzenlemek. Bu demek oluyor ki, çok fazla
para piyasaya sürmemek ama yeterli
miktarda para sağlamak. İkincisi ve en
önemlisi, rekabetçi olabilme ve fırsatların
nerede olduğunu takip etme. Buna benim de
temsil ettiğim kurum gönülden inanmakta.
Serbest ve açık piyasa imkanlarını
geliştirmek ve rekabetçi piyasalarda
varolmak her zaman zenginlikle geri dönüş
yapmaktadır. Her türlü sektörde hizmetler
vb. yeterlilik ve rekabet yeni fırsatlar
getirmektedir. Artık devir hizmetler
sektörüne doğru ve entellektüel üretime
odaklıdır. 19‟uncu yüzyıla kadar seyreden
tarım ekonomileri artık birkaç fakir ülke
dışında yerini sanayileşmiş ekonomilere
bırakmıştır. Şimdi Türkiye‟de geçmişe oranla
tarımla uğraşan insan sayısı kaç? ABD‟de
gıda üreten insan sayısı yüzde 2‟yi geçmez.
Ki bu rakam, geçmişte yüzde 80 ve 90‟larda
seyretmekteydi. Aynı durum Türkiye için de
geçerli. Geçmişe oranla düşük olduğunu
tahmin ediyorum. Artık önemli olan eğitim
aracılığıyla yeni fırsatlar geliştirmek. Örneğin
BEYSAD 1
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/36
Singapur, eğitim sayesinde yeni fikirler,
inanılmaz teknolojiler geliştirerek, internet ve
dijital alanda ilerleyerek büyük bir başarı
kaydetmiştir. Teknoloji ve eğitime sahipseniz
tüm dünya sermayesi ayağınıza gelir.
AB, 2-3 Yılda Dengeye Oturur
AB’nin 2013’te çıkarmayı planladığı
Eurobond, Euro’nun geleceğini nasıl
etkiler?
Şu anki krize baktığımızda belli hükümetlerin
varolan borcuna dayanan bir kriz, ama AB
temelinin sağlam olduğunu ve bu krizin
geçici olduğunu düşünüyorum. Bu krizde iki
şey oldu aslında. 2009 mali çöküşünün
sonrasında 14 trilyon doların piyasaya
doping edilmesi. Bu kısa vadede başarılı oldu
ama piyasanın ihtiyaç duyduğundan çok
daha fazla likidite sorun yarattı. Krizle
mücadelede kısa vadede bu önlemin alınması
gerekiyordu. Enflasyon ve borç gibi tehlikeler
ortaya çıkabilir. Alınan borçlar gelecek 4-5 yıl
içerisinde geri ödenmeli ve azaltılmalıdır.
İkincisi ise bazı hükümetler çok fazla
borçlanma yapmıştır. Bu ülkeler Yunanistan,
İrlanda, Portekiz ve İspanya. Daha güçsüz
olan bu dört ekonomi 2-3 yıl içinde
toparlanacak ve borca bağlı likiditesi stabil
hale gelecektir. Bu bağlamda 2-3 yıl
içerisinde Avrupa bir dengeye zaten oturmuş
olacak. Eurobond gibi önlemler yararlı
olmasına rağmen gerek kalmayacaktır.
MAKĠNE STRATEJĠ BELGESĠ SEKTÖRÜ
HEDEFE ULAġTIRACAK
Makine Sektörü Strateji Belgesi‟ni şubat ayı
içinde YPK kararıyla hükümet belgesi haline
getirmeyi planladıklarını belirten Sanayi
Bakanı Nihat Ergün, “Belge, 2023‟te 100
milyar dolar ihracat hedefimize ulaştıracak”
dedi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün,
hazırladıkları Makine Sektörü Strateji
Belgesini şubat ayında Yüksek Planlama
Kurulu kararıyla hükümet belgesi haline
getireceklerini bildirdi. Bakan Ergün, makine
sektör temsilcileriyle Abant‟ta bir araya geldi.
Toplantıya Makine ve Aksamlar İhracatçıları
Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan
Dalgakıran, TUSKON Başkanı Rızanur Meral,
17 OCAK 2011
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kibar,
akademisyenler ve makine sektörü
temsilcileri katıldı. Toplantıda sektörün
sorunları, ileriye dönük yol haritası, sektörde
rekabetçi olmanın yolları ile Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı tarafından hazırlanan Makine
Strateji Belgesi ele alındı. Toplantıya ilişkin
açıklamalarda bulunan Bakan Ergün, Makine
Sektörü Strateji Belgesi‟ni geçtiğimiz
günlerde Ekonomi Koordinasyon Kurulu‟nda
ele aldıklarını, Şubat ayı içerisinde gerekli
gözden geçirmeleri yaparak, Yüksek
Planlama Kurulu‟na sunmuş olacaklarını
söyledi. Makine sektörünün tüm sektörler
için kilit öneme sahip olduğunu ifade eden
Ergün, bu sektördeki gelişmenin ve
teknolojik ilerlemenin tüm sektörlere
yansıdığını, bu nedenle makine sektörünü
çok stratejik bir sanayi kolu olarak
gördüklerini kaydetti.
“Hükümet belgesi olacak”
Türkiye‟de makine sektörünün kalitesiyle,
yaptığı ihracatla ve dünya piyasalarına
açılmasıyla kendini ispat etmiş bir sektör
olduğunu ifade eden Ergün, Türk makine
sektörünün aynı zamanda gelişmeye çok açık
bir sektör olduğunu belirtti. Makineciliğin bir
kültür olduğunu ve 3-5 yıl içinde kurulup,
geliştirecek bir sektör olmadığını belirten
Ergün, “Biz bu kültüre sahibiz. Şimdi
önümüze çok önemli bir hedef koyduk. 2023
yılında makine sektöründe 100 milyar dolar
ihracat hedefliyoruz. Bakanlık olarak
hazırladığımız Makine Strateji Belgesi de bu
hedefe ulaşmamızda önemli olacaktır” dedi.
“Kamu, yerli makine tercih etmeli”
Türkiye‟de üretilen makinelerin Türk
sanayisinde kullanılmasının büyük önem
taşıdığını vurgulayan Bakan Ergün, kamunun
yerli makineleri tercih etmesinin önemine
işaret etti. Bakan Ergün, 15 Avrupa Birliği
(AB) ülkesinde makine imalat sanayinde 21
bin civarında firma faaliyet gösterirken,
Türkiye‟de 10 bin civarında firmanın
bulunduğunu, bu durumun, Türkiye‟deki
işletmelerin çok sayıda ve dağınık yapıda
olduklarının, büyüme ve ölçek sorunu
yaşadıklarının açık bir göstergesi olduğunu
söyledi.
BEYSAD 2
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/36
BĠN MĠKRO KOBĠ ĠÇĠN TESĠS TEMELĠ
YAZIN ATILIYOR
Kayseri‟de bin mikro ölçekli KOBİ‟yi Ar-Ge ve
tasarım ağırlıklı üretime yönlendirmeyi
amaçlayan Mobitek projesinde arsa tahsis ve
kamulaştırmayla ilgili sorunlar çözümlendi.
İçinde mobilya sektörü ortak makine parkı,
Ar-Ge tasarım ve inovasyon, dış ticaret,
pazar araştırma ve eğitim merkezinin yer
aldığı Ev-Ofis Dekorasyon Merkezi‟nin inşaatı
bu yaz başlıyor. Kayseri Mobilyacılar Odası ile
Ortak Anadolu Kalkınma Birliği‟nin birlikte
hayata geçireceği projenin ortaklığı için
başvuran bin 300 KOBİ‟den 880‟inin üyelik
talebinin kabul edildiği bildirildi.
Projesini Orta Anadolu Kalkınma Birliği
hazırladı. Arsasını Büyükşehir Belediyesi
tahsis etti. İhalesini Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı yapacak. Şimdi sıra, kentteki bin
mikro KOBİ‟yi sektörel çatı altında bir araya
getirerek, Ar-Ge ve tasarım ağırlıklı üretime
yönlendirmek suretiyle bu işletmelerin
rekabet gücünü artırmayı amaçlayan Kayseri
Ev-Ofis Dekorasyon Merkezi‟nin temelini
atmaya geldi. TOKİ desteği ile kurulacak
merkezin ihale sürecinin ilkbaharda
tamamlanması ve ardından inşaatın yaz
aylarında başlatılması planlanıyor. Mobitek‟in
yüzde 75‟i AB hibe fonundan, yüzde 25‟i ise
kamu kaynaklarından sağlanan finansmanla
gerçekleştirilecek. Proje uyarınca Ar-Ge
tasarım ünitesinde çizilecek yeni modeller
ileri teknoloji ürünü makinelerde şekillenerek
üreticinin ufkunu açacak. Pazar araştırma ve
dış ticaret birimleri yapacakları profesyonel
çalışmalarla mobilya üssünde üretilen
ürünlerin iç ve dış piyasalarda pazar payının
artmasına yardımcı olacak. Mobitek aynı
zamanda bir eğitim üssü gibi faaliyet
göstererek, çatısı altında üretim yapan KOBİ
çalışanlarını düzenli bir şekilde tasarım,
teknoloji yoğun üretim, teşhir ve pazarlama
konularında eğitilmelerini sağlayacak.
Yanında küçük sanayi sitesi kurulacak
Mobitek‟in vilayet ve Kocasinan Belediyesi
ortaklığıyla gerçekleşeceğini, Kayseri
Marangozlar ve Mobilyacılar Odası‟nın ise
oluşturulan kooperatif aracılığıyla Mobitek‟in
yanında Erciyes Küçük Sanayi Sitesi‟ni
kuracağını ifade eden Çevrim,
17 OCAK 2011
“Çalışmalarımızı bu yıl temel atacak şekilde
planlamıştık. Arsa tahsisi ve kamulaştırma
çalışmaları sırasında çıkan pürüz, ister
istemez ihale sürecine de yansıdı. Mobitek‟in
ihalesini Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yapacak.
Biz çatısı altında bin mikro KOBİ‟nin yer
alacağı siteyi, TOKİ desteği alarak, banka
kredisiyle kuracağız. İhale süreci ilkbaharda
tamamlanır. Sonra sıra temel atmaya gelir”
dedi. Orta Anadolu Kalkınma Birliği Müdürü
Fatma Sevil Battal da, “İçinde son teknoloji
makinelerin yer alacağı 6 bin 500
metrekarelik „ortak kullanım‟ alanlı Mobitek
çok önemli. Projede, mobilya sektörü ortak
makine parkının yanı sıra Ar-Ge, tasarım ve
inovasyon, dış ticaret, pazar araştırma ve
eğitim merkezi üniteleri de yer alıyor” dedi.
KOBĠ’LERE AB PROJESĠ
HAZIRLAYACAKLAR
Bahçeşehir Üniversitesi Avrupa Birliği Yüksek
Lisans Programı‟na katılan öğrenciler,
KOBİ‟lere AB projesi hazırlayacaklar. Hibeleri
tespit edecekler. Brüksel‟deki programlara,
AB‟li ortaklarla nasıl katılacaklarını
anlatacaklar.
Türkiye‟ye açık kredi kaynaklarından,
fonlardan yararlanma yollarını öğretecekler.
Bahçeşehir Üniversitesi, AB projesi
hazırlayan, hibeler için başvuruda bulunan,
üye ülkelerin kalkınma ve yatırım ajanslarına
ulaşabilen öğrenciler yetiştirmek üzere
harekete geçti. Üniversite, Sosyal Bilimler
Enstitüsü bünyesindeki Avrupa Birliği Yüksek
Lisans Programı‟nın içeriğini yeniledi. Türk
KOBİ‟lerinin en büyük sorunları arasında
bulunan AB projesi hazırlayamamak, AB
hibelerinden ve fonlarından haberdar
olamamak, ne yapacağını bilememek gibi
sorunlarına çözüm getirecek yüksek lisans
programı için 8 Ocak 2011 tarihinde bir
tanıtım toplantısı düzenlendi. Doç. Dr. Cengiz
Aktar, koordinatörlüğünü yaptığı programın
Türkiye‟deki diğer AB programlarından farklı
olduğunu söyleyerek, “Gelecekte Türkiye‟nin
AB ile ilişkileri daha sürekli olacak.
Türkiye‟nin Avrupa Birliği ile yapacağı
müzakere sürecinde bilgi ve uzmanlığa sahip
kişilere ihtiyacı var” dedi.
BEYSAD 3
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/36
Üniversite ile iĢbirliği
Programın ana hatlarıyla ekonomi,
uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi dallarını
içerdiğini anlatan Doç. Dr. Aktar, şu bilgileri
aktardı: “Bu program, AB müzakere ve uyum
süreciyle ilgilenen ve bu süreçte görev
üstlenmek isteyen öğrencileri ve
profesyonelleri; AB sürecinin teknik
boyutlarını, müzakere döngüleri, aday
ülkelere sunulan AB fonları ve AB dışındaki
fonlar hakkında bilgilendirmeyi amaçlıyor.
Öğrencileri AB kuruluşları, uluslararası
kurumlar, kamu, özel sektör ve sivil toplum
örgütlerindeki kariyerlerine hazırlayan
program, bilgi ve donanım kazandıracak. AB
kurumları ile müzakere birimleri ile üniversite
işbirliğine önem verilecek. AB uyum ve
müzakere sürecinde yer alan profesyoneller
ve bürokratlar bilgi ve deneyimlerini
öğrencilerle paylaşacak.”
AĠLE ġĠRKETLERĠNĠN DÖRTTE BĠRĠ 5
YIL ĠÇĠNDE HALKA ARZ DÜġÜNÜYOR
PricewaterhouseCoopers tarafından dünya
çapında gerçekleştirilen 2010-2011 Küresel
Aile Şirketleri Araştırması‟na, göre, Türk aile
şirketlerinin yarısından fazlası gelecek beş
yılda mülkiyet yapılarını değiştirmeyi
planlıyor.
Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık
şirketi PricewaterhouseCoopers (PwC)
tarafından dünya çapında gerçekleştirilen
2010-2011 Küresel Aile Şirketleri
Araştırması‟nda, Türk aile şirketlerinin
yarısından fazlasının önümüzdeki beş yılda
mülkiyet yapılarını değiştirmeyi planladığı
ortaya çıktı. Rapora göre önümüzdeki beş yıl
içinde şirket mülkiyetinde değişiklik öngören
aile şirketlerinin yüzde 53‟ü halka arz veya
başka bir şirkete satış ihtimaline ağırlık
verirken, gelecek kuşağa devir beklentisinde
olanların oranı yüzde 37, özel sermayeye
(Private Equity) satış yüzde 32, başka bir
şirkete satış beklentisindekilerin oranı ise
yüzde 53.
PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Adnan Nas,
araştırmaya göre matematiksel anlamda belli
bir ölçeğin üzerindeki aile şirketlerinin
yaklaşık yüzde 25‟inin önümüzdeki 5 yıl
içinde halka açılmayı düşündüğünün
17 OCAK 2011
söylenebileceğini dile getirdi. Araştırmanın
küresel sonuçlarında ise Türkiye‟den farklı bir
trend göze çarpıyor. Buna göre aile
şirketlerinin yüzde 53‟ü gelecek kuşağa
devir, yüzde 20‟si başka şirkete veya özel
sermaye fonuna satış, yüzde 5 ise halka arz
düşünüyor.
35 ülkeden bin 600‟ü üzerinde aile şirketinin
yer aldığı araştırmaya, Türkiye‟den 50 aile
şirketi katıldı. Araştırma, Türkiye sonuçları ile
birlikte PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Adnan
Nas ve Denetim Hizmetleri Direktörü
Mehmet Karakurt tarafından İstanbul‟da
açıklandı. Araştırmada, küresel krize karşı
direnç gösteren aile şirketlerinin küresel
rekabeti ve büyümeyi hedeflediği belirtildi.
2007 yılında yapılan bir önceki araştırmaya
göre, Türk aile şirketlerinin mevcut durum
açısından daha karamsar bir tablo çizmesine
karşın büyüme beklentilerinin daha yüksek
olduğu kaydedildi. Nas, özellikle ölçek
yetersizliği, sermaye ihtiyacı, finans
erişiminde ve kurumsal yönetim altyapısında
aksaklıklar, nitelikli işgücü ve eğitim gibi
sorunların şirket sahipleri ve yöneticilerin
hareket alanını ve vizyonunu etkilediğinin
gözönünde bulundurulması gerektiğini
belirtti.
Yüzde 82’si büyüme hedefliyor
Türkiye‟den araştırmaya katılan aile
şirketlerinin yüzde 64‟ünün geçtiğimiz bir
yılda büyüdüklerini ifade ederken, yüzde
82‟sinin önümüzdeki 12 aylık süreçte
büyümenin süreceğini öngördüğü ifade
edildi. Araştırmada, Türk şirketlerinin, hem
kendilerinin hem rakiplerinin en güçlü
özelliğini “güçlü marka” olarak nitelediği
belirtildi.
En büyük risk piyasa Ģartları
Araştırmada, son 12 ayda satışlarının
arttığını belirten Türk şirketlerinin oranının
(yüzde 64) küresel ortalamadan daha yüksek
olduğu belirtilerek, şunlar kaydedildi: “Ancak
karlılıkta azalış görenlerin sayısı da kriz
öncesi düzeyinden oldukça fazla.” Türk
şirketlerinin, kendilerini zorlayacak dışsal
risklerde yüzde 56‟lık oranla piyasa şartlarını
gösterdiği, bunu yüzde 53 ile hükümet
politikaları ve mevzuat, yüzde 50 ile
rekabetin takip ettiği bildirildi.
BEYSAD 4
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/36
17 OCAK 2011
ĠHRACATIN “ATOM KARINCALARI”
KOBĠ’LER
AĠRFEL, 2010’DA CĠROSUNU YÜZDE 37
ARTIRDI
İhracatın „atom karıncaları‟ 2009‟da KOBİ‟ler
oldu. İhracatın yüzde 59.8‟i küçük işletmeler
ile en fazla 249 kişi çalışan ve KOBİ olarak
değerlendirilen girişimler tarafından
gerçekleştirildi. İthalatın ise yüzde 40.1‟i
KOBİ‟ler tarafından yapıldı. Türkiye İstatistik
Kurumu (TÜİK) 2009 Girişim Özelliklerine
Göre Dış Ticaret İstatistiklerini açıkladı. Buna
göre, 2009 yılında 47 bin 352 girişim ihracat,
51 bin 627 girişim ithalat yaptı. İhracatın
yüzde 59.8‟i, 249 kişi çalışan ve KOBİ olarak
değerlendirilen girişimler tarafından
gerçekleştirildi. İthalatın ise yüzde 40.1‟i
KOBİ‟ler tarafından yapıldı. İhracatta 0-9 kişi
çalışan mikro girişimlerin payı yüzde 17.3
olurken, yüzde 25.1‟i 10-49 kişi çalışan küçük
ölçekli girişimler, yüzde 17.4‟ü 50-249 kişi
çalışan orta ölçekli girişimler, yüzde 39.8‟i
250 ve üzeri kişi çalışan girişimler tarafından
gerçekleştirildi.
Sanko Holding şirketlerinden Airfel, cirosunu
2010‟da yüzde 37 artırarak 203 milyon TL‟ye
yükseltti. Airfel Yönetim Kurulu Üyesi Hasan
Önder, sektörde tahmini büyüme
rakamlarının yüzde 10-15 arasında
olduğunu, Airfel‟in bu süreçte sektörün çok
üstünde büyüme yakaladığını belirtti. Global
ekonomik krizin etkisini yitirdiğini aktaran
Önder, 2010‟un iklimlendirme sektöründe
toparlanma yılı olduğunu, 2011‟de sektörün
daha da büyüyeceğini ve Airfel‟in cirosunu
gelecek yıl yüzde 50 artırmayı planladıklarını
belirtti. 2010‟da Türkiye‟deki inşaat
sektörünün büyümesi ve AVM yatırımlarının
artmasının iklimlendirme sektörünü
hareketlendirdiğini belirten önder, “Sektörde
tahmini büyüme rakamı yüzde 10-15
seviyelerinde. Airfel bu yıl da sektör
ortalamasının çok daha üzerinde bir büyüme
ivmesi yakaladı. Farklı taleplerin
iklimlendirme ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz
için, hızla büyümeyi sürdürüyoruz. Tek odalı
evden otel ve kongre merkezlerine kadar her
mekanın ısıtma soğutma ihtiyaçlarını
karşılayabiliyoruz. Tek üründe 2 KW‟dan
9000 KW‟a kadar farklı kapasitelerde çalışan
sistemler ve ürünler içeren tek firmayız” diye
konuştu.
İthalatın yüzde 59.8‟i 250 ve üzeri kişi
çalışan büyük girişimler tarafından
gerçekleştirilirken, 0-9 kişi çalışan mikro
ölçekli girişimlerin payı yüzde 8.5, 10-49 kişi
çalışan küçük ölçekli girişimlerin payı yüzde
15 ve 50-249 kişi çalışan orta ölçekli
girişimlerin payı yüzde 16.6 oldu. Girişim ana
faaliyetleri esas alındığında ihracatın yüzde
59.9‟u, ithalatın ise yüzde 54.6‟sı sanayi
sektöründe faaliyet gösteren girişimler
tarafından yapıldı. Ana faaliyeti ticaret olan
girişimlerin ihracattaki payı yüzde 34.5,
ithalattaki payı ise yüzde 31.5 düzeyinde
gerçekleşti. Sanayi sektörü ihracatının yüzde
60.8‟i 250 ve üzeri kişi çalışan büyük
girişimler tarafından yapıldı. Ticaret
sektörünün ihracatında ise yüzde 41.3 payla
10-49 kişi çalışan küçük ölçekli girişimler en
yüksek paya sahip grup oldu. Sanayi sektörü
tarafından yapılan ithalatta yüzde 73.4,
ticaret sektörü tarafından yapılan ithalatta
ise yüzde 32.4 payla 250 ve üzeri kişi çalışan
büyük girişimler ilk sırada yer aldı.
2009 yılında, ana faaliyeti sanayi olan
girişimlerin ihracatının yüzde 50‟si AB
ülkelerine yapılırken, yüzde 16.5‟i Orta ve
Yakındoğu ülkelerine gerçekleşti.
Çin’e showroom’lar açıyoruz
Airfel‟in sektörde farklı bir yapı sergileyerek,
dünya standartlarında hizmet sunduğunu, bu
sebeple ürün yelpazesini ve üretim
sistemlerini sürekli geliştirdiğini belirten
Önder, “Sektörde üretime en fazla yatırım
yapan firmalar arasındayız. Toplam dört
fabrikada yatırımımız 62 milyon dolara ulaştı.
Böylelikle dünya standartlarında rekabet
edebiliyoruz. Bu da ihracatta başarılı
rakamlara imza atmamızı sağlıyor. 4 kıtada
33 ülkeye ihracat yapan Airfel‟in cirosunun
yüzde 20‟si bu kanaldan geliyor. İran,
Azerbaycan ve Almanya‟ya kombi ihracatı
yapıyoruz. En güçlü iç pazara sahip olan
Çin‟de distribütörlerimiz var, showroomlar
açıyoruz. Özellikle Şangay bölgesinde
yatırımlarımız bulunuyor” diyerek Airfel‟in
2010 çalışmalarını özetledi.
BEYSAD 5
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ
HABER BÜLTENİ/36
ġĠġECAM, BULGARĠSTAN’DA DÖRT
YENĠ FABRĠKA KURUYOR
Bulgaristan‟da en büyük Türk yatırımlarından
biri olan Şişecam‟ın 2012 yılına kadar ülkede
4 yeni fabrika daha açacağı bildirildi. Merkez
üretim tesisleri Tırgovişte (Yeni Pazar)
kentinde bulunan Şişecam‟ın İnsan
Kaynakları Müdürü Krasimir Kınev yeni dört
üretim tesisinin aynı bölgede
yapılandırılacağını söyledi. Kınev, otomotiv
sektöründe kullanılan kuvvetlendirilmiş cam
ile inşaat sektöründe kullanılan kaplamalı,
enerji tasarrufu sağlayan cam üretimini
yapacak 4 yeni fabrikada çalışacak işçilerin
bu yıl eğitime alınacaklarını bildirdi.
Yılsonuna kadar düzcam üretimi yapan
tesislerin kapasitelerinin de artırılacağını
açıklayan Krasimir Kınev, yeni tesislerle
birlikte Tırgovişte, Şumnu ve Razgrad
bölgesinden toplam 200 kişiye daha istihdam
yaratılacağını kaydetti. Bulgaristan‟daki
yatırımlarının bedeli 300 milyon doları geçen
Şişecam‟ın Tırgovişte‟de mevcut 4
işletmesinde toplam 1100 kişi çalışıyor.
MESLEK LĠSESĠ PROJESĠ TÜRKĠYE’YĠ
TEMSĠL EDECEK
Koç Topluluğu‟nun 2006 yılında Milli Eğitim
Bakanlığı işbirliği ile hayata geçirdiği „Meslek
Lisesi Memleket Meselesi‟ Projesi, Avrupa
Çalışan Gönüllülüğü 2011 Programı‟nda
Türkiye‟yi „Büyük Şirketler‟ kategorisinde
temsil etmek hakkı kazandı. Türkiye
elemeleri Kurumsal Sosyal Sorumluluk
Derneği ve Özel Sektör Gönüllüleri Derneği
tarafından gerçekleştirilen Avrupa Çalışan
Gönüllülüğü 2011 Ödül Programı‟nda, çalışan
gönüllülüğü ve istihdam yaratma alanlarında
bilinç oluşturmak, mevcut bilinci artırmak ve
şirketleri bu alanda yaptıkları uygulamalarla
ilgili cesaretlendirmek hedefleniyor. Program
2011 Avrupa Gönüllülük Yılı çerçevesinde
Türkiye ile birlikte 22 Avrupa ülkesinde
yürütülüyor. MLMM Projesi‟nin Türkiye‟yi
temsil edeceği programda, Avrupa
Değerlendirme Komitesi her kategori için
Avrupa birincilerini belirlemek üzere Şubat
ayında toplanacak. Avrupa Ödülleri‟ni
kazananlarının duyurusu, Mart ayında
Londra‟da gerçekleştirilecek olan Avrupa
Kutlama Töreni‟nde yapılacak. Proje,
geçtiğimiz yıl „Kurumsal Sosyal Sorumluluk‟
kategorisinde Sabre Ödülü‟nü almıştı.
17 OCAK 2011
ARÇELĠK’E ENERJĠ VERĠMLĠLĠĞĠ
PROJE YARIġMASI’NDA ÜÇ ÖDÜL
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
tarafından bu yıl 11.‟si düzenlenen “Sanayide
Enerji Verimliliği Proje Yarışması”nda
(SENVER) Arçelik 3 ödül aldı. Arçelik‟ten
yapılan yazılı açıklamada, endüstriyel
işletmelerin uyguladığı enerji verimli ve
çevreye duyarlı proje ve teknolojilerin ortaya
çıkarılması, enerji verimliliği konusunda yeni
ve benzer çalışmaların teşvik edilmesi
amacıyla düzenlenen yarışmanın ödül
töreninin Ulusal Enerji Verimliliği Forumu
etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirildiği
kaydedildi. Açıklamaya göre, SENVER‟e
başvuran işletmeler Sanayide Enerji Verimli
Endüstriyel Tesis (EVET) ve Enerji Verimli
Ürün (EVÜ) olmak üzere üç farklı kategoride
yarıştılar. Yarışmada Arçelik A.Ş. Kurutucu
İşletmesi SEVAP kategorisinde, Eskişehir
Buzdolabı İşletmesi Tesisleri EVET
kategorisinde, Eylül 2010‟da hayata geçirilen
ve A sınıfında yüzde 30 enerji tasarrufu
sağlayan bulaşık makinesi ile EVÜ
kategorisinde ödüle layık görüldü.
ELECTROLUX'LE HEM YERDEN HEM
ZAMANDAN TASARRUF EDĠN
Evinizde yer yok diye kurutma makinesinin
nimetlerinden mahrum kalmak zorunda
değilsiniz. Daima sizi düşünen Electrolux,
çamaşır yıkama ve kurutmayı bir arada
sunan EWW168540 W ile çamaşıra dair
bütün sorunları yok ediyor. 8 kg yıkama
kapasitesiyle dağ gibi çamaşırı tek seferde
yıkayan EWW168540 W, 6 kg kurutma
kapasitesiyle de bir defada daha çok çamaşır
kurutarak benzerlerinden ayrışıyor. Böylece
nemli çamaşırlarla daha da ağırlaşan
sepetleri taşımak, çamaşır asmak ve
toplamak için zaman harcamak, saatlerce
hatta günlerce çamaşırların kurumasını
beklemek mazide kalıyor. Zamanın
kontrolünü size bırakan Time Manager
serisinden EWW168540 W, programınıza
ayak uyduruyor. Siz sadece çamaşır için ne
kadar vakit ayıracağınıza karar verip,
çamaşırlarınızın kirlilik derecesini
belirtiyorsunuz, akıllı makine isteklerinizi
yerine getiriyor. Time Manager‟la çamaşır
yıkama süresi belirsizlikten kurtuluyor.
BEYSAD 6
Download