BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ HABER BÜLTENİ/36 TEKNOLOJĠ VE EĞĠTĠME SAHĠPSENĠZ, DÜNYA SERMAYESĠ AYAĞINIZA GELĠR Prof. Dr. Stephen Young‟a göre, likidite, Türkiye için sermaye fırsatı sunuyor. Ancak, önemli olan bu paranın hangi amaçlarla kullanıldığı... Prof. Dr. Young, Türkiye‟nin küresel piyasalarda daha rekabetçi olabilmesi için eğitim ve teknoloji aracılığıyla yeni fırsatlar geliştirmesi tavsiyesinde bulundu. Küresel, kapitalizme ilkeli bir yaklaşımın savunuculuğunu yapan iş adamları ve yöneticilerden oluşan uluslararası bir ağ olan Caux Round Table isimli organizasyonun Küresel İcra Direktörü Prof. Dr. Stephen Young, dünyada likidite bolluğunun genel anlamda olumlu bir yönü olduğunu belirterek, “Likidite eksikliğinde piyasaların bunalması kaçınılmaz” dedi. Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi‟nde Dekan Yardımcısı olarak görev yapan Prof. Dr. Young, sıcak para riskinden Türk ekonomisinin genel görünümüne ve AB‟nin geleceğine yönelik endişelere ilişkin soruları yanıtladı. Dünyada likidite bolluğu yaĢanıyor. Sıcak para 2011’de Türkiye’de nasıl bir risk oluĢturur? Likidite genel anlamda iyi bir şey. Otomobilin benzine ihtiyacı olması gibi. Likidite eksikliğinde piyasaların bunalması kaçınılmaz. Bu noktada başka hususları dikkate almak gerekir. Varolan likidite borç mu yoksa sermaye halinde mi? Eğer sermaye halinde olan bir likidite söz konusuysa bu, Türk ürünlerinin çeşitliliği ve genişleme açısından güzel bir şey. Ama burada da başka sorular gündeme gelmeli. Varolan sermaye yabancı mı yerli mi? Aile şirketleri ve benzeri yapılarla gelişmeye, büyümeye, yatırım yapmaya müsait mi? Yani mevcut atmosferin likiditeyi sermaye halinde ne duruma sokacağı belli başlı şartlara bağlı. Rekabetçilerin durumu, kazanç oranı gibi. Likiditenin borç halinde olması durumunda ise farklı tehlikeler ortaya çıkabilir. Çok fazla borç oluşabilir. Türkiye, diğer birçok ülke ile kıyaslandığında iyi durumda. Özetlemek gerekirse, birincisi likidite iyi bir şeydir. İkincisi, Türkiye için sermaye fırsatı sunmaktadır. Üçüncüsü borç para 17 OCAK 2011 alabilirsiniz. Dördüncü olarak bu parayı hangi amaçlarla kullanacağınız önemli. Bu yapıcı bir kullanım mı yoksa spekülatif bir durum mu, onu kestirmek önemli. Mesela Amerika‟daki konut balonunu örnek alalım. Çok pahalı, insanların ödeyemeyeceği faizlerle evler satarak, bu evleri tekrar geri almak gibi bir kullanımsa, para bolluğu Türkiye için bir tehlike arz etmektedir. Likidite ve fırsatlar avcı-orman benzetmesiyle resmedilebilir. Eğer iyi bir avcıysanız ormandan güzel bir ceylan avlayabilirsiniz. Ya da tam tersi küçük bir ceylanla yetinebilirsiniz. Piyasada her şey bir kıyasla anlam kazanır. Bu durumda diğer ülkeleri de düşünmek gerekir. Brezilya, Fransa, Almanya ve Yunanistan gibi birçok ülkeye kıyasla Türkiye‟ye ne vaat etmektedir? Yatırımları nasıl çekebilir? Türk üreticiler neler vaat edebilir? Gelişmekte olan ülke ekonomilerinin özel bir yeterliliğinin olması gerekir ki, yatırım çekebilsin. Bu yetkinlik onu farklı kılabilsin ki, yatırım çekebilsin. Entellektüel Üretime Odaklanın Türkiye, daha rekabetçi bir ekonomi için nasıl bir politika izlemeli? Benim genel anlamda tavsiyem, makul seyreden para politikalarıyla piyasayı düzenlemek. Bu demek oluyor ki, çok fazla para piyasaya sürmemek ama yeterli miktarda para sağlamak. İkincisi ve en önemlisi, rekabetçi olabilme ve fırsatların nerede olduğunu takip etme. Buna benim de temsil ettiğim kurum gönülden inanmakta. Serbest ve açık piyasa imkanlarını geliştirmek ve rekabetçi piyasalarda varolmak her zaman zenginlikle geri dönüş yapmaktadır. Her türlü sektörde hizmetler vb. yeterlilik ve rekabet yeni fırsatlar getirmektedir. Artık devir hizmetler sektörüne doğru ve entellektüel üretime odaklıdır. 19‟uncu yüzyıla kadar seyreden tarım ekonomileri artık birkaç fakir ülke dışında yerini sanayileşmiş ekonomilere bırakmıştır. Şimdi Türkiye‟de geçmişe oranla tarımla uğraşan insan sayısı kaç? ABD‟de gıda üreten insan sayısı yüzde 2‟yi geçmez. Ki bu rakam, geçmişte yüzde 80 ve 90‟larda seyretmekteydi. Aynı durum Türkiye için de geçerli. Geçmişe oranla düşük olduğunu tahmin ediyorum. Artık önemli olan eğitim aracılığıyla yeni fırsatlar geliştirmek. Örneğin BEYSAD 1 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ HABER BÜLTENİ/36 Singapur, eğitim sayesinde yeni fikirler, inanılmaz teknolojiler geliştirerek, internet ve dijital alanda ilerleyerek büyük bir başarı kaydetmiştir. Teknoloji ve eğitime sahipseniz tüm dünya sermayesi ayağınıza gelir. AB, 2-3 Yılda Dengeye Oturur AB’nin 2013’te çıkarmayı planladığı Eurobond, Euro’nun geleceğini nasıl etkiler? Şu anki krize baktığımızda belli hükümetlerin varolan borcuna dayanan bir kriz, ama AB temelinin sağlam olduğunu ve bu krizin geçici olduğunu düşünüyorum. Bu krizde iki şey oldu aslında. 2009 mali çöküşünün sonrasında 14 trilyon doların piyasaya doping edilmesi. Bu kısa vadede başarılı oldu ama piyasanın ihtiyaç duyduğundan çok daha fazla likidite sorun yarattı. Krizle mücadelede kısa vadede bu önlemin alınması gerekiyordu. Enflasyon ve borç gibi tehlikeler ortaya çıkabilir. Alınan borçlar gelecek 4-5 yıl içerisinde geri ödenmeli ve azaltılmalıdır. İkincisi ise bazı hükümetler çok fazla borçlanma yapmıştır. Bu ülkeler Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya. Daha güçsüz olan bu dört ekonomi 2-3 yıl içinde toparlanacak ve borca bağlı likiditesi stabil hale gelecektir. Bu bağlamda 2-3 yıl içerisinde Avrupa bir dengeye zaten oturmuş olacak. Eurobond gibi önlemler yararlı olmasına rağmen gerek kalmayacaktır. MAKĠNE STRATEJĠ BELGESĠ SEKTÖRÜ HEDEFE ULAġTIRACAK Makine Sektörü Strateji Belgesi‟ni şubat ayı içinde YPK kararıyla hükümet belgesi haline getirmeyi planladıklarını belirten Sanayi Bakanı Nihat Ergün, “Belge, 2023‟te 100 milyar dolar ihracat hedefimize ulaştıracak” dedi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, hazırladıkları Makine Sektörü Strateji Belgesini şubat ayında Yüksek Planlama Kurulu kararıyla hükümet belgesi haline getireceklerini bildirdi. Bakan Ergün, makine sektör temsilcileriyle Abant‟ta bir araya geldi. Toplantıya Makine ve Aksamlar İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, TUSKON Başkanı Rızanur Meral, 17 OCAK 2011 TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kibar, akademisyenler ve makine sektörü temsilcileri katıldı. Toplantıda sektörün sorunları, ileriye dönük yol haritası, sektörde rekabetçi olmanın yolları ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan Makine Strateji Belgesi ele alındı. Toplantıya ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Ergün, Makine Sektörü Strateji Belgesi‟ni geçtiğimiz günlerde Ekonomi Koordinasyon Kurulu‟nda ele aldıklarını, Şubat ayı içerisinde gerekli gözden geçirmeleri yaparak, Yüksek Planlama Kurulu‟na sunmuş olacaklarını söyledi. Makine sektörünün tüm sektörler için kilit öneme sahip olduğunu ifade eden Ergün, bu sektördeki gelişmenin ve teknolojik ilerlemenin tüm sektörlere yansıdığını, bu nedenle makine sektörünü çok stratejik bir sanayi kolu olarak gördüklerini kaydetti. “Hükümet belgesi olacak” Türkiye‟de makine sektörünün kalitesiyle, yaptığı ihracatla ve dünya piyasalarına açılmasıyla kendini ispat etmiş bir sektör olduğunu ifade eden Ergün, Türk makine sektörünün aynı zamanda gelişmeye çok açık bir sektör olduğunu belirtti. Makineciliğin bir kültür olduğunu ve 3-5 yıl içinde kurulup, geliştirecek bir sektör olmadığını belirten Ergün, “Biz bu kültüre sahibiz. Şimdi önümüze çok önemli bir hedef koyduk. 2023 yılında makine sektöründe 100 milyar dolar ihracat hedefliyoruz. Bakanlık olarak hazırladığımız Makine Strateji Belgesi de bu hedefe ulaşmamızda önemli olacaktır” dedi. “Kamu, yerli makine tercih etmeli” Türkiye‟de üretilen makinelerin Türk sanayisinde kullanılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Bakan Ergün, kamunun yerli makineleri tercih etmesinin önemine işaret etti. Bakan Ergün, 15 Avrupa Birliği (AB) ülkesinde makine imalat sanayinde 21 bin civarında firma faaliyet gösterirken, Türkiye‟de 10 bin civarında firmanın bulunduğunu, bu durumun, Türkiye‟deki işletmelerin çok sayıda ve dağınık yapıda olduklarının, büyüme ve ölçek sorunu yaşadıklarının açık bir göstergesi olduğunu söyledi. BEYSAD 2 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ HABER BÜLTENİ/36 BĠN MĠKRO KOBĠ ĠÇĠN TESĠS TEMELĠ YAZIN ATILIYOR Kayseri‟de bin mikro ölçekli KOBİ‟yi Ar-Ge ve tasarım ağırlıklı üretime yönlendirmeyi amaçlayan Mobitek projesinde arsa tahsis ve kamulaştırmayla ilgili sorunlar çözümlendi. İçinde mobilya sektörü ortak makine parkı, Ar-Ge tasarım ve inovasyon, dış ticaret, pazar araştırma ve eğitim merkezinin yer aldığı Ev-Ofis Dekorasyon Merkezi‟nin inşaatı bu yaz başlıyor. Kayseri Mobilyacılar Odası ile Ortak Anadolu Kalkınma Birliği‟nin birlikte hayata geçireceği projenin ortaklığı için başvuran bin 300 KOBİ‟den 880‟inin üyelik talebinin kabul edildiği bildirildi. Projesini Orta Anadolu Kalkınma Birliği hazırladı. Arsasını Büyükşehir Belediyesi tahsis etti. İhalesini Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yapacak. Şimdi sıra, kentteki bin mikro KOBİ‟yi sektörel çatı altında bir araya getirerek, Ar-Ge ve tasarım ağırlıklı üretime yönlendirmek suretiyle bu işletmelerin rekabet gücünü artırmayı amaçlayan Kayseri Ev-Ofis Dekorasyon Merkezi‟nin temelini atmaya geldi. TOKİ desteği ile kurulacak merkezin ihale sürecinin ilkbaharda tamamlanması ve ardından inşaatın yaz aylarında başlatılması planlanıyor. Mobitek‟in yüzde 75‟i AB hibe fonundan, yüzde 25‟i ise kamu kaynaklarından sağlanan finansmanla gerçekleştirilecek. Proje uyarınca Ar-Ge tasarım ünitesinde çizilecek yeni modeller ileri teknoloji ürünü makinelerde şekillenerek üreticinin ufkunu açacak. Pazar araştırma ve dış ticaret birimleri yapacakları profesyonel çalışmalarla mobilya üssünde üretilen ürünlerin iç ve dış piyasalarda pazar payının artmasına yardımcı olacak. Mobitek aynı zamanda bir eğitim üssü gibi faaliyet göstererek, çatısı altında üretim yapan KOBİ çalışanlarını düzenli bir şekilde tasarım, teknoloji yoğun üretim, teşhir ve pazarlama konularında eğitilmelerini sağlayacak. Yanında küçük sanayi sitesi kurulacak Mobitek‟in vilayet ve Kocasinan Belediyesi ortaklığıyla gerçekleşeceğini, Kayseri Marangozlar ve Mobilyacılar Odası‟nın ise oluşturulan kooperatif aracılığıyla Mobitek‟in yanında Erciyes Küçük Sanayi Sitesi‟ni kuracağını ifade eden Çevrim, 17 OCAK 2011 “Çalışmalarımızı bu yıl temel atacak şekilde planlamıştık. Arsa tahsisi ve kamulaştırma çalışmaları sırasında çıkan pürüz, ister istemez ihale sürecine de yansıdı. Mobitek‟in ihalesini Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yapacak. Biz çatısı altında bin mikro KOBİ‟nin yer alacağı siteyi, TOKİ desteği alarak, banka kredisiyle kuracağız. İhale süreci ilkbaharda tamamlanır. Sonra sıra temel atmaya gelir” dedi. Orta Anadolu Kalkınma Birliği Müdürü Fatma Sevil Battal da, “İçinde son teknoloji makinelerin yer alacağı 6 bin 500 metrekarelik „ortak kullanım‟ alanlı Mobitek çok önemli. Projede, mobilya sektörü ortak makine parkının yanı sıra Ar-Ge, tasarım ve inovasyon, dış ticaret, pazar araştırma ve eğitim merkezi üniteleri de yer alıyor” dedi. KOBĠ’LERE AB PROJESĠ HAZIRLAYACAKLAR Bahçeşehir Üniversitesi Avrupa Birliği Yüksek Lisans Programı‟na katılan öğrenciler, KOBİ‟lere AB projesi hazırlayacaklar. Hibeleri tespit edecekler. Brüksel‟deki programlara, AB‟li ortaklarla nasıl katılacaklarını anlatacaklar. Türkiye‟ye açık kredi kaynaklarından, fonlardan yararlanma yollarını öğretecekler. Bahçeşehir Üniversitesi, AB projesi hazırlayan, hibeler için başvuruda bulunan, üye ülkelerin kalkınma ve yatırım ajanslarına ulaşabilen öğrenciler yetiştirmek üzere harekete geçti. Üniversite, Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesindeki Avrupa Birliği Yüksek Lisans Programı‟nın içeriğini yeniledi. Türk KOBİ‟lerinin en büyük sorunları arasında bulunan AB projesi hazırlayamamak, AB hibelerinden ve fonlarından haberdar olamamak, ne yapacağını bilememek gibi sorunlarına çözüm getirecek yüksek lisans programı için 8 Ocak 2011 tarihinde bir tanıtım toplantısı düzenlendi. Doç. Dr. Cengiz Aktar, koordinatörlüğünü yaptığı programın Türkiye‟deki diğer AB programlarından farklı olduğunu söyleyerek, “Gelecekte Türkiye‟nin AB ile ilişkileri daha sürekli olacak. Türkiye‟nin Avrupa Birliği ile yapacağı müzakere sürecinde bilgi ve uzmanlığa sahip kişilere ihtiyacı var” dedi. BEYSAD 3 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ HABER BÜLTENİ/36 Üniversite ile iĢbirliği Programın ana hatlarıyla ekonomi, uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi dallarını içerdiğini anlatan Doç. Dr. Aktar, şu bilgileri aktardı: “Bu program, AB müzakere ve uyum süreciyle ilgilenen ve bu süreçte görev üstlenmek isteyen öğrencileri ve profesyonelleri; AB sürecinin teknik boyutlarını, müzakere döngüleri, aday ülkelere sunulan AB fonları ve AB dışındaki fonlar hakkında bilgilendirmeyi amaçlıyor. Öğrencileri AB kuruluşları, uluslararası kurumlar, kamu, özel sektör ve sivil toplum örgütlerindeki kariyerlerine hazırlayan program, bilgi ve donanım kazandıracak. AB kurumları ile müzakere birimleri ile üniversite işbirliğine önem verilecek. AB uyum ve müzakere sürecinde yer alan profesyoneller ve bürokratlar bilgi ve deneyimlerini öğrencilerle paylaşacak.” AĠLE ġĠRKETLERĠNĠN DÖRTTE BĠRĠ 5 YIL ĠÇĠNDE HALKA ARZ DÜġÜNÜYOR PricewaterhouseCoopers tarafından dünya çapında gerçekleştirilen 2010-2011 Küresel Aile Şirketleri Araştırması‟na, göre, Türk aile şirketlerinin yarısından fazlası gelecek beş yılda mülkiyet yapılarını değiştirmeyi planlıyor. Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers (PwC) tarafından dünya çapında gerçekleştirilen 2010-2011 Küresel Aile Şirketleri Araştırması‟nda, Türk aile şirketlerinin yarısından fazlasının önümüzdeki beş yılda mülkiyet yapılarını değiştirmeyi planladığı ortaya çıktı. Rapora göre önümüzdeki beş yıl içinde şirket mülkiyetinde değişiklik öngören aile şirketlerinin yüzde 53‟ü halka arz veya başka bir şirkete satış ihtimaline ağırlık verirken, gelecek kuşağa devir beklentisinde olanların oranı yüzde 37, özel sermayeye (Private Equity) satış yüzde 32, başka bir şirkete satış beklentisindekilerin oranı ise yüzde 53. PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Adnan Nas, araştırmaya göre matematiksel anlamda belli bir ölçeğin üzerindeki aile şirketlerinin yaklaşık yüzde 25‟inin önümüzdeki 5 yıl içinde halka açılmayı düşündüğünün 17 OCAK 2011 söylenebileceğini dile getirdi. Araştırmanın küresel sonuçlarında ise Türkiye‟den farklı bir trend göze çarpıyor. Buna göre aile şirketlerinin yüzde 53‟ü gelecek kuşağa devir, yüzde 20‟si başka şirkete veya özel sermaye fonuna satış, yüzde 5 ise halka arz düşünüyor. 35 ülkeden bin 600‟ü üzerinde aile şirketinin yer aldığı araştırmaya, Türkiye‟den 50 aile şirketi katıldı. Araştırma, Türkiye sonuçları ile birlikte PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Adnan Nas ve Denetim Hizmetleri Direktörü Mehmet Karakurt tarafından İstanbul‟da açıklandı. Araştırmada, küresel krize karşı direnç gösteren aile şirketlerinin küresel rekabeti ve büyümeyi hedeflediği belirtildi. 2007 yılında yapılan bir önceki araştırmaya göre, Türk aile şirketlerinin mevcut durum açısından daha karamsar bir tablo çizmesine karşın büyüme beklentilerinin daha yüksek olduğu kaydedildi. Nas, özellikle ölçek yetersizliği, sermaye ihtiyacı, finans erişiminde ve kurumsal yönetim altyapısında aksaklıklar, nitelikli işgücü ve eğitim gibi sorunların şirket sahipleri ve yöneticilerin hareket alanını ve vizyonunu etkilediğinin gözönünde bulundurulması gerektiğini belirtti. Yüzde 82’si büyüme hedefliyor Türkiye‟den araştırmaya katılan aile şirketlerinin yüzde 64‟ünün geçtiğimiz bir yılda büyüdüklerini ifade ederken, yüzde 82‟sinin önümüzdeki 12 aylık süreçte büyümenin süreceğini öngördüğü ifade edildi. Araştırmada, Türk şirketlerinin, hem kendilerinin hem rakiplerinin en güçlü özelliğini “güçlü marka” olarak nitelediği belirtildi. En büyük risk piyasa Ģartları Araştırmada, son 12 ayda satışlarının arttığını belirten Türk şirketlerinin oranının (yüzde 64) küresel ortalamadan daha yüksek olduğu belirtilerek, şunlar kaydedildi: “Ancak karlılıkta azalış görenlerin sayısı da kriz öncesi düzeyinden oldukça fazla.” Türk şirketlerinin, kendilerini zorlayacak dışsal risklerde yüzde 56‟lık oranla piyasa şartlarını gösterdiği, bunu yüzde 53 ile hükümet politikaları ve mevzuat, yüzde 50 ile rekabetin takip ettiği bildirildi. BEYSAD 4 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ HABER BÜLTENİ/36 17 OCAK 2011 ĠHRACATIN “ATOM KARINCALARI” KOBĠ’LER AĠRFEL, 2010’DA CĠROSUNU YÜZDE 37 ARTIRDI İhracatın „atom karıncaları‟ 2009‟da KOBİ‟ler oldu. İhracatın yüzde 59.8‟i küçük işletmeler ile en fazla 249 kişi çalışan ve KOBİ olarak değerlendirilen girişimler tarafından gerçekleştirildi. İthalatın ise yüzde 40.1‟i KOBİ‟ler tarafından yapıldı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2009 Girişim Özelliklerine Göre Dış Ticaret İstatistiklerini açıkladı. Buna göre, 2009 yılında 47 bin 352 girişim ihracat, 51 bin 627 girişim ithalat yaptı. İhracatın yüzde 59.8‟i, 249 kişi çalışan ve KOBİ olarak değerlendirilen girişimler tarafından gerçekleştirildi. İthalatın ise yüzde 40.1‟i KOBİ‟ler tarafından yapıldı. İhracatta 0-9 kişi çalışan mikro girişimlerin payı yüzde 17.3 olurken, yüzde 25.1‟i 10-49 kişi çalışan küçük ölçekli girişimler, yüzde 17.4‟ü 50-249 kişi çalışan orta ölçekli girişimler, yüzde 39.8‟i 250 ve üzeri kişi çalışan girişimler tarafından gerçekleştirildi. Sanko Holding şirketlerinden Airfel, cirosunu 2010‟da yüzde 37 artırarak 203 milyon TL‟ye yükseltti. Airfel Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Önder, sektörde tahmini büyüme rakamlarının yüzde 10-15 arasında olduğunu, Airfel‟in bu süreçte sektörün çok üstünde büyüme yakaladığını belirtti. Global ekonomik krizin etkisini yitirdiğini aktaran Önder, 2010‟un iklimlendirme sektöründe toparlanma yılı olduğunu, 2011‟de sektörün daha da büyüyeceğini ve Airfel‟in cirosunu gelecek yıl yüzde 50 artırmayı planladıklarını belirtti. 2010‟da Türkiye‟deki inşaat sektörünün büyümesi ve AVM yatırımlarının artmasının iklimlendirme sektörünü hareketlendirdiğini belirten önder, “Sektörde tahmini büyüme rakamı yüzde 10-15 seviyelerinde. Airfel bu yıl da sektör ortalamasının çok daha üzerinde bir büyüme ivmesi yakaladı. Farklı taleplerin iklimlendirme ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz için, hızla büyümeyi sürdürüyoruz. Tek odalı evden otel ve kongre merkezlerine kadar her mekanın ısıtma soğutma ihtiyaçlarını karşılayabiliyoruz. Tek üründe 2 KW‟dan 9000 KW‟a kadar farklı kapasitelerde çalışan sistemler ve ürünler içeren tek firmayız” diye konuştu. İthalatın yüzde 59.8‟i 250 ve üzeri kişi çalışan büyük girişimler tarafından gerçekleştirilirken, 0-9 kişi çalışan mikro ölçekli girişimlerin payı yüzde 8.5, 10-49 kişi çalışan küçük ölçekli girişimlerin payı yüzde 15 ve 50-249 kişi çalışan orta ölçekli girişimlerin payı yüzde 16.6 oldu. Girişim ana faaliyetleri esas alındığında ihracatın yüzde 59.9‟u, ithalatın ise yüzde 54.6‟sı sanayi sektöründe faaliyet gösteren girişimler tarafından yapıldı. Ana faaliyeti ticaret olan girişimlerin ihracattaki payı yüzde 34.5, ithalattaki payı ise yüzde 31.5 düzeyinde gerçekleşti. Sanayi sektörü ihracatının yüzde 60.8‟i 250 ve üzeri kişi çalışan büyük girişimler tarafından yapıldı. Ticaret sektörünün ihracatında ise yüzde 41.3 payla 10-49 kişi çalışan küçük ölçekli girişimler en yüksek paya sahip grup oldu. Sanayi sektörü tarafından yapılan ithalatta yüzde 73.4, ticaret sektörü tarafından yapılan ithalatta ise yüzde 32.4 payla 250 ve üzeri kişi çalışan büyük girişimler ilk sırada yer aldı. 2009 yılında, ana faaliyeti sanayi olan girişimlerin ihracatının yüzde 50‟si AB ülkelerine yapılırken, yüzde 16.5‟i Orta ve Yakındoğu ülkelerine gerçekleşti. Çin’e showroom’lar açıyoruz Airfel‟in sektörde farklı bir yapı sergileyerek, dünya standartlarında hizmet sunduğunu, bu sebeple ürün yelpazesini ve üretim sistemlerini sürekli geliştirdiğini belirten Önder, “Sektörde üretime en fazla yatırım yapan firmalar arasındayız. Toplam dört fabrikada yatırımımız 62 milyon dolara ulaştı. Böylelikle dünya standartlarında rekabet edebiliyoruz. Bu da ihracatta başarılı rakamlara imza atmamızı sağlıyor. 4 kıtada 33 ülkeye ihracat yapan Airfel‟in cirosunun yüzde 20‟si bu kanaldan geliyor. İran, Azerbaycan ve Almanya‟ya kombi ihracatı yapıyoruz. En güçlü iç pazara sahip olan Çin‟de distribütörlerimiz var, showroomlar açıyoruz. Özellikle Şangay bölgesinde yatırımlarımız bulunuyor” diyerek Airfel‟in 2010 çalışmalarını özetledi. BEYSAD 5 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ HABER BÜLTENİ/36 ġĠġECAM, BULGARĠSTAN’DA DÖRT YENĠ FABRĠKA KURUYOR Bulgaristan‟da en büyük Türk yatırımlarından biri olan Şişecam‟ın 2012 yılına kadar ülkede 4 yeni fabrika daha açacağı bildirildi. Merkez üretim tesisleri Tırgovişte (Yeni Pazar) kentinde bulunan Şişecam‟ın İnsan Kaynakları Müdürü Krasimir Kınev yeni dört üretim tesisinin aynı bölgede yapılandırılacağını söyledi. Kınev, otomotiv sektöründe kullanılan kuvvetlendirilmiş cam ile inşaat sektöründe kullanılan kaplamalı, enerji tasarrufu sağlayan cam üretimini yapacak 4 yeni fabrikada çalışacak işçilerin bu yıl eğitime alınacaklarını bildirdi. Yılsonuna kadar düzcam üretimi yapan tesislerin kapasitelerinin de artırılacağını açıklayan Krasimir Kınev, yeni tesislerle birlikte Tırgovişte, Şumnu ve Razgrad bölgesinden toplam 200 kişiye daha istihdam yaratılacağını kaydetti. Bulgaristan‟daki yatırımlarının bedeli 300 milyon doları geçen Şişecam‟ın Tırgovişte‟de mevcut 4 işletmesinde toplam 1100 kişi çalışıyor. MESLEK LĠSESĠ PROJESĠ TÜRKĠYE’YĠ TEMSĠL EDECEK Koç Topluluğu‟nun 2006 yılında Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği ile hayata geçirdiği „Meslek Lisesi Memleket Meselesi‟ Projesi, Avrupa Çalışan Gönüllülüğü 2011 Programı‟nda Türkiye‟yi „Büyük Şirketler‟ kategorisinde temsil etmek hakkı kazandı. Türkiye elemeleri Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği ve Özel Sektör Gönüllüleri Derneği tarafından gerçekleştirilen Avrupa Çalışan Gönüllülüğü 2011 Ödül Programı‟nda, çalışan gönüllülüğü ve istihdam yaratma alanlarında bilinç oluşturmak, mevcut bilinci artırmak ve şirketleri bu alanda yaptıkları uygulamalarla ilgili cesaretlendirmek hedefleniyor. Program 2011 Avrupa Gönüllülük Yılı çerçevesinde Türkiye ile birlikte 22 Avrupa ülkesinde yürütülüyor. MLMM Projesi‟nin Türkiye‟yi temsil edeceği programda, Avrupa Değerlendirme Komitesi her kategori için Avrupa birincilerini belirlemek üzere Şubat ayında toplanacak. Avrupa Ödülleri‟ni kazananlarının duyurusu, Mart ayında Londra‟da gerçekleştirilecek olan Avrupa Kutlama Töreni‟nde yapılacak. Proje, geçtiğimiz yıl „Kurumsal Sosyal Sorumluluk‟ kategorisinde Sabre Ödülü‟nü almıştı. 17 OCAK 2011 ARÇELĠK’E ENERJĠ VERĠMLĠLĠĞĠ PROJE YARIġMASI’NDA ÜÇ ÖDÜL Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından bu yıl 11.‟si düzenlenen “Sanayide Enerji Verimliliği Proje Yarışması”nda (SENVER) Arçelik 3 ödül aldı. Arçelik‟ten yapılan yazılı açıklamada, endüstriyel işletmelerin uyguladığı enerji verimli ve çevreye duyarlı proje ve teknolojilerin ortaya çıkarılması, enerji verimliliği konusunda yeni ve benzer çalışmaların teşvik edilmesi amacıyla düzenlenen yarışmanın ödül töreninin Ulusal Enerji Verimliliği Forumu etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirildiği kaydedildi. Açıklamaya göre, SENVER‟e başvuran işletmeler Sanayide Enerji Verimli Endüstriyel Tesis (EVET) ve Enerji Verimli Ürün (EVÜ) olmak üzere üç farklı kategoride yarıştılar. Yarışmada Arçelik A.Ş. Kurutucu İşletmesi SEVAP kategorisinde, Eskişehir Buzdolabı İşletmesi Tesisleri EVET kategorisinde, Eylül 2010‟da hayata geçirilen ve A sınıfında yüzde 30 enerji tasarrufu sağlayan bulaşık makinesi ile EVÜ kategorisinde ödüle layık görüldü. ELECTROLUX'LE HEM YERDEN HEM ZAMANDAN TASARRUF EDĠN Evinizde yer yok diye kurutma makinesinin nimetlerinden mahrum kalmak zorunda değilsiniz. Daima sizi düşünen Electrolux, çamaşır yıkama ve kurutmayı bir arada sunan EWW168540 W ile çamaşıra dair bütün sorunları yok ediyor. 8 kg yıkama kapasitesiyle dağ gibi çamaşırı tek seferde yıkayan EWW168540 W, 6 kg kurutma kapasitesiyle de bir defada daha çok çamaşır kurutarak benzerlerinden ayrışıyor. Böylece nemli çamaşırlarla daha da ağırlaşan sepetleri taşımak, çamaşır asmak ve toplamak için zaman harcamak, saatlerce hatta günlerce çamaşırların kurumasını beklemek mazide kalıyor. Zamanın kontrolünü size bırakan Time Manager serisinden EWW168540 W, programınıza ayak uyduruyor. Siz sadece çamaşır için ne kadar vakit ayıracağınıza karar verip, çamaşırlarınızın kirlilik derecesini belirtiyorsunuz, akıllı makine isteklerinizi yerine getiriyor. Time Manager‟la çamaşır yıkama süresi belirsizlikten kurtuluyor. BEYSAD 6