tc gazi üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü halkla ilişkiler ve tanıtım

advertisement
1
T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
HALKLA İLİŞKİLER VE TANITIM ANABİLİM DALI
İLETİŞİM MESLEK LİSESİ SON SINIF ÖĞRENCİLERİNİN
EMPATİK İLETİŞİM BECERİ DÜZEYLERİNE İLİŞKİN BİR
ARAŞTIRMA
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Yasemin KARCI
Tez Danışmanı
Yrd. Doç. Dr. Sirel GÖLÖNÜ
ANKARA - 2010
i
i
ÖNSÖZ
Bu araştırmanın tasarlanması ve sonraki aşamalarında yapıcı
yönlendirmeleriyle
bana
yol
gösteren,
ihtiyaç
duyduğum
konularda
yardımlarını esirgemeyen tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Sirel GÖLÖNÜ’ye,
sürecin tümünde bana yol gösteren Doç. Dr. Cem YAŞİN’e, Doç. Dr. Meriç
ÇOLAK’a ve Yrd. Doç. Dr. Serdar
ULUKAN’a, her zaman yanımda olan
anneme ve babama, değerli yardımlarından dolayı kardeşim Gökhan
KARCI’ya süreç boyunca çeşitli şekillerde yardımları olmuş tüm sevenlerime
teşekkür ederim. Ayrıca çalışmamda ölçeklerini kullanmama izin vermiş olan
akademisyenlere, kullandığım anket formlarını sınıflarda uygulamamda
gerekli izinleri verip, kolaylıklar sağlayan idari birimlere ve bu konuda
yardımcı olan tüm akademisyenlere teşekkür ederim.
Yasemin KARCI
Ankara, 2010
ii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ............................................................................................................ i
İÇİNDEKİLER ................................................................................................. ii
KISALTMALAR CETVELİ ............................................................................ vii
TABLOLARIN LİSTESİ .............................................................................. viii
ŞEKİLLERİN LİSTESİ ................................................................................... x
GİRİŞ .............................................................................................................1
BİRİNCİ BÖLÜM
İLETİŞİM VE KİŞİLERARASI İLETİŞİM
1.1. İLETİŞİM KAVRAMI ................................................................................6
1.1.1. İletişim Kavramı ve Tanımı ............................................................7
1.1.2. İletişimin Amacı ve Önemi ............................................................11
1.1.3. İletişim Sürecinin Öğeleri ve İşleyişi..............................................14
1.1.4. İletişim Modeli ...............................................................................20
1.2. İLETİŞİMİN TEMEL İŞLEVLERİ ............................................................22
1.2.1. İletişimin Bireysel işlevleri ............................................................23
1.2.2. İletişimin Toplumsal işlevleri ........................................................24
1.3. İLETİŞİM VE TUTUM KAVRAMI ...........................................................25
1.3.1. Tutum Öğeleri ...............................................................................26
1.3.2. Tutumların Gelişimi ve Oluşmasını Etkileyen Faktörler ................28
1.3.3. Tutum Davranış ve İletişim İlişkisi .................................................29
1.3.4. Tutumların Ölçülmesi ....................................................................30
1.4. İLETİŞİM TÜRLERİ ...............................................................................31
1.5. KİŞİLERARASI İLETİŞİM.......................................................................32
1.5.1. Sözlü İletişim.................................................................................35
1.5.2. Sözsüz İletişim..............................................................................36
1.6. KİŞİLERARASI İLETİŞİM ENGELLERİ VE ÇATIŞMALARI ...................39
1.6.1. Kalıplaşmış Düşünceler ................................................................40
1.6.2. Algısal Hatalar ..............................................................................40
iii
1.6.3. Göndericinin Güvenirliği................................................................41
1.6.4. Yorumlama Farklılıkları .................................................................42
1.6.5. Değer Yargılaması ........................................................................43
1.6.6. Aşırı iletişim (Bilgi) Yükü ...............................................................44
1.6.7. Fiziksel Uzaklıklar .........................................................................44
1.6.8. Kültürel Farklılıklar ve Geçmiş Deneyimler ...................................45
1.6.9. Teknik Dil ......................................................................................46
1.6.10. Olumsuz Duygular ......................................................................47
1.6.11. Planlama Eksikliği .......................................................................48
1.6.12. Statü Farklılıkları .........................................................................49
1.6.13. İletişimde Zaman Baskısı ...........................................................50
1.6.14. Dinleme Yetersizlikleri. ..............................................................51
1.6.15. Dil ve Anlatım Güçlükleri .............................................................51
İKİNCİ BÖLÜM
İLETİŞİM BECERİLERİ VE EMPATİ
2.1. İLETİŞİM BECERİLERİ KAVRAMI ........................................................ 55
2.1.1. Sözlü İletişim Becerileri.................................................................56
2.1.2. Sözsüz iletişim Becerileri .............................................................58
2.2. İLETİŞİM BECERİLERİ İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ...........................60
2.2.1. Yurtiçinde Yapılan Araştırmalar ...................................................60
2.2.2. Yurtdışında Yapılan Araştırmalar .................................................63
2.3. ÜLKEMİZDE İLETİŞİM BECERİSİ YETERSİZLİĞİNİN NEDENLERİ ...65
2.3.1. Otoriter Ana-Baba Tutumu .......................................................66
2.3.2. Kuşak Çatışması ......................................................................67
2.3.3. Savunucu İletişim .....................................................................67
2.3.4. Geleneksel Kültürel Öğeler.......................................................68
2.4. İLETİŞİM BECERİLERİ VE ETKİLİ İLETİŞİM .......................................69
2.5. İLETİŞİM BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ ......................................72
2.5.1. Sözlü İletişim Becerilerinin Geliştirilmesi ..................................73
2.5.2. Sözsüz İletişim Becerilerinin Geliştirilmesi................................76
iv
2.5.2.1. Sözsüz İletişimde Yüz ve Beden .................................77
2.5.2.2. Sözsüz İletişimde Bedensel Temas ............................78
2.5.2.3. Sözsüz İletişimde Mekân Kullanımı ............................79
2.5.2.4. Sözsüz İletişimde Araç Kullanımı ................................80
2.6. EMPATİ KAVRAMI.................................................................................81
2.6.1. Empati İle İlişkili Diğer Kavramlar .............................................86
2.6.1.1. Empati ve Sempati ......................................................86
2.6.1.2. Empati ve Özdeşleşme................................................88
2.6.1.3. Empati ve İçtenlik ........................................................89
2.6.1.4. Empati ve Benmerkezcilik ...........................................89
2.6.1.5. Empati ve Sezgisel Tanı ..............................................90
2.7. EMPATİK BECERİLERİN ÖZELLİKLERİ ...............................................90
2.8. EMPATİNİN SINIFLANDIRILMASI.........................................................91
2.9. EMPATİK BECERİLERİN SOSYAL UYUM VE BECERİLERE ETKİSİ ..94
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ANKARA İLİNDEKİ İLETİŞİM MESLEK LİSELERİNDE BİR UYGULAMA
3.1. ARAŞTIRMA GEREKÇESİ VE ÖNEMİ .................................................99
3.2. ARAŞTIRMA EVRENİ VE ÖRNEKLEM ............................................... 100
3.3. ARAŞTIRMA MODELİ ......................................................................... 101
3.4. ARAŞTIRMANIN AMACI VE ARAŞTIRMA PROBLEM CÜMLELERİ .. 101
3.5. ARAŞTIRMA VARSAYIMLARI ............................................................. 103
3.6. ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI ....................................................... 104
3.7. ARAŞTIRMA VERİLERİNİ TOPLAMA AŞAMASI VE VERİLERİN
DEĞERLENDİRİLMESİ ........................................................................ 105
3.7.1. Veri Toplama Araçları ................................................................. 105
3.7.2. İletişim Becerileri Envanteri Ölçeği ............................................. 106
3.7.3. Veri Toplama Aşaması ............................................................... 110
3.7.4. Verilerin Değerlendirilmesi .......................................................... 110
3.8. BULGULAR VE YORUM ..................................................................... 111
3.8.1. Anket Katılımcılarının Demografik Özelliklerine Ait Bulgular....... 112
v
3.8.1.1. Ankete Katılanların Okudukları Okullara Göre Dağılımı .112
3.8.1.2. Ankete Katılanların Okudukları Sınıflara Göre Dağılımı . 113
3.8.1.3. Ankete Katılanların Yaşlarına Göre Dağılımı ................ .113
3.8.1.4. Ankete Katılanların Cinsiyetlere Göre Dağılımı .............. 114
3.8.1.5. Ankete Katılanların Annesinin Eğitim Düzeylerine Göre
Dağılımı.......................................................................... 115
3.8.1.6. Ankete Katılanların Babasının Eğitim Düzeylerine Göre
Dağılımı.......................................................................... 116
3.8.1.7. Ankete Katılanların Ailelerinin Sosyo-ekonomik
Düzeylerine Göre Dağılımı ............................................. 116
3.8.1.8. Ankete Katılanların Ailedeki Çocuk Sayılarına Gör
Dağılımı.......................................................................... 117
3.8.1.9. Ankete Katılanların Kendisinin Ailede Kaçıncı Çocuk
Olduğunun Dağılımı .......................................................118
3.8.2. İletişim Becerilerinin Sosyo-Demografik Değişkenlere Göre
Karşılaştırılmasına İlişkin Bulgular .............................................. 119
3.8.2.1. Ankete Katılanların İletişim Beceri Puanı Ortalamaları... 120
3.8.2.2. Cinsiyetlere Göre İletişim Beceri Puanları Ortalamaları . 121
3.8.2.3. Cinsiyetlere Göre T-Testi Sonuçları ............................... 122
3.8.2.4. Okunulan Sınıflara Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları ................................................................... 123
3.8.2.5. Öğrencilerin 9. Ve 12. Sınıf Olmalarına Göre T Testi
Sonuçları ........................................................................ 125
3.8.2.6. Babanın Eğitim Durumuna Göre İletişim Beceri
Puanları Ortalamaları ..................................................... 126
3.8.2.7. Babanın Eğitim Durumuna Göre Varyans Analizi
Tablosu .......................................................................... 128
3.8.2.8. Annenin Eğitim Durumuna Göre İletişim Beceri
Puanları Ortalamaları ..................................................... 129
3.8.2.9. Annenin Eğitim Durumuna Göre Varyans Analiz
Tablosu. ......................................................................... 131
vi
3.8.2.10. Ankete Katılanların Ailelerinin Sosyoekonomik
Durumuna Göre İletişim Beceri Puanları Ortalamaları . 132
3.8.2.11. Ankete Katılanların Ailelerinin Sosyoekonomik
Düzeylerine Göre Varyans Analizi Tablosu .................. 134
3.8.2.12. Ailedeki Çocuk Sayısına Göre İletişim Beceri
Puanları Ortalamaları ................................................... 135
3.8.2.13. Ailedeki Kardeş Sayısına Göre Varyans Analiz
Tablosu ........................................................................ 136
3.8.2.14. Ankete Katılanların Ailede Kaçıncı Çocuk Olduklarına
Göre İletişim Beceri Puanları Ortalamaları ................... 137
3.8.2.15. Ailede Kaçıncı Çocuk Olduğuna İlişkin Varyans
Analiz Tablosu .............................................................. 138
SONUÇ VE ÖNERİLER .............................................................................. 139
KAYNAKÇA .............................................................................................. 146
EKLER ........................................................................................................ 163
EK - 1. Kişisel Bilgi Formu........................................................................... 163
EK - 2. İletişim Becerileri Envanteri ............................................................. 165
EK - 3. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Araştırma İzin Yazısı ... 169
EK - 4. T.C. Ankara Valiliği Milli Eğitim Müdürlüğü Araştırma İzin Yazısı .... 170
EK - 5. T.C. Ankara Valiliği Milli Eğitim Müdürlüğü Araştırma İzin Yazısı.... 172
EK - 6. 2008-2009 Eğitim-Öğretim Yılı Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Sayıları............................................................................................ 173
ÖZET ......................................................................................................... 174
ABSTRACT ............................................................................................... 176
vii
KISALTMALAR CETVELİ
akt.
: Aktaran
c
: Cilt
Çev.
: Çeviren
Ed.
: Editör/ Editörler
G.Ü
: Gazi Üniversitesi
İB
: İletişim Becerileri
MEB
: Millî Eğitim Bakanlığı
N
: Öğrenci sayısı
s.
: Sayfa
TDK
: Türk Dil Kurumu
vb.
: Ve benzeri
Yay.
: Yayınları
viii
TABLOLARIN LİSTESİ
Tablo
Sayfa
Tablo 1. Ankete Katılanların Okudukları Okullara Göre Dağılımı ................ 112
Tablo 2. Ankete Katılanların Okudukları Sınıflara Göre Dağılımı ................ 113
Tablo 3. Ankete Katılanların Yaşlarına Göre Dağılımı ................................ 114
Tablo 4. Ankete Katılanların Cinsiyetlere Göre Dağılımı ............................. 114
Tablo 5. Ankete Katılanların Annesinin Eğitim Düzeylerine Göre Dağılımı . 115
Tablo 6. Ankete Katılanların Babasının Eğitim Düzeylerine Göre
Dağılımı ........................................................................................ 116
Tablo 7. Ankete Katılanların Kendilerince Algıladıkları Ailelerin Sosyoekonomik Düzeylerine Göre Dağılımı ............................................. 117
Tablo 8. Ankete Katılanların Ailedeki Çocuk Sayılarına Göre Dağılımı ...... 118
Tablo 9. Ankete Katılan Öğrencinin Kendisinin Kaçıncı Çocuk Olduğunun
Dağılımı ......................................................................................... 119
Tablo 10. İletişim Beceri Puanı Ortalamaları ............................................... 121
Tablo 11. Cinsiyetlere Göre İletişim Beceri Puanları Ortalamaları ............. 122
Tablo 12. Cinsiyetlere Göre T-Testi Sonuçları ............................................ 123
Tablo 13. Okunulan Sınıflara Göre İletişim Beceri Puanları Ortalamaları ... 124
Tablo 14. 9. ve 12. Sınıf Olmalarına Göre T -Testi Sonuçları ............. 126
Tablo 15. Babanın Eğitim Durumuna Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları ................................................................................ 127
Tablo 16. Babanın Eğitim Durumuna Göre Varyans Analiz Tablosu........... 128
Tablo 17. Annenin Eğitim Durumuna Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları ................................................................................ 130
Tablo 18. Annenin Eğitim Durumuna Göre Varyans Analiz Tablosu ...........131
Tablo 19. Ailelerinin Sosyoekonomik Durumuna Göre İletişim Beceri
Puanları Ortalamaları .................................................................. 133
Tablo 20. Sosyo-Ekonomik Düzeye Göre Varyans Analiz Tablosu............. 134
Tablo 21. Ailedeki Çocuk Sayısına Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları ................................................................................ 135
Tablo 22. Ailedeki Kardeş Sayısına Göre Varyans Analiz Tablosu ............. 136
ix
Tablo 23. Ailede Kaçıncı Çocuk Olduklarına Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları ................................................................................ 137
Tablo 24. Ailede Kaçıncı Çocuk Olduğuna İlişkin Varyans Analiz
Tablosu ....................................................................................... 138
x
ŞEKİLLERİN LİSTESİ
Şekil
Sayfa
Şekil 1. İletişim Sürecinin İşleyişi .................................................................15
Şekil 2. Shannon ve Weaver İletişim Modeli .................................................21
Şekil 3. Kişilerarası İletişim Sınıflaması.........................................................34
1
GİRİŞ
İnsan doğduğu andan itibaren çevresiyle iletişim kurmaya çalışır.
Gelişen
teknoloji
bir
yandan
iletişimi
kolaylaştırırken
diğer
taraftan
karmaşıklaşan dünya ise, iletişimi giderek zorlaştırmaktadır. Bu nedenle
günümüzde iletişim, bir insanın teknik olarak bilmesi ve becerilerini iyice
geliştirmesi gereken bir araç olmuştur.
İnsanların toplumda var olan kuralları öğrenmesi, değer ve inançları
benimsemesi, kurallara uygun olarak kendisine verilen rolleri oynaması, yani
toplumsallaşması, ancak iletişimle gerçekleşir. İnsanlar başkalarıyla bir arada
olabilmek, onları anlayabilmek, kendilerini anlatabilmek ve etkileyebilmek
yani; toplumsallaşabilmek için iletişim kurar. Bir başka ifadeyle iletişim
bireylerin kendini ifade edebilme ve kendilerini dinletme gereksinimleri
sonucu ortaya çıkmaktadır (Gürgen, 1997: 5).
İnsanın her davranışı, konuşması, susması, dinlemesi, durusu ve
oturma biçimi, kendini ifade etmesi, kısaca çevresine mesaj iletmesidir.
İletişim; mesaj üretme, iletme ve algılama sürecidir. İletişim kurmakta asıl
amaç, anlaşılabilir mesajların gönderilmesi ve karşı tarafın tutum ve
davranışlarında değişiklik yapmaktır (Tutar ve Yılmaz, 2003: 5).
İletişimin toplumsal amacı; toplumu oluşturan bireylerin bazı ortak
yaşantıları paylaşmaları, kültürel özelliklerin kuşaktan kuşağa aktarılması ve
toplumsal rollerin öğretilmesidir. Bireysel amacı ise insanın kendisini
anlatabilmesi, yeni bilgi ve beceriler kazanabilmesidir. İletişim toplumsal
sistemin sürekliliğine katkıda bulunmak amacıyla norm ve değerleri aktarıp
yönlendirerek toplumsal yaşamın kolaylaşmasına hizmet eder. Bireylerin
kendilerinden farklı rollere, inançlara, değerlere, tutum ve davranışlara sahip
bireylerle ve gruplarla nasıl ilişki kurulacağının öğrenilmesini iletişim sağlar.
2
Bir kişinin diğerinin duygu, düşünce ve davranışını etkileme süreci
olarak kabul edilen “kişilerarası iletişimin”; bireyin güvenli, mutlu, üretken gibi
özelliklere sahip olabilmesindeki fonksiyonu bakımından önemi her geçen
gün artmaktadır.
İletişim meslek liseleri öğrencilerini hem mesleğe hem de yüksek
öğrenime hazırlayan eğitim kurumlarıdır. Bu liseler basın yayın, gazetecilik,
halkla ilişkiler, reklamcılık, radyo televizyon alanlarında çalışabilecek nitelikli
insan gücünü yetiştirmektedir. Mezun olan öğrenciler gazetecilik, radyo
televizyon, halkla ilişkiler ve tanıtım alanlarında faaliyette bulunan kamu ve
özel sektöre bağlı kurum ve kuruluşlarda görev alabilecekleri gibi kendi
işyerlerini de kurup çalıştırabilmektedir.
İletişim alanında çalışmak isteyen bireylerin meslek yaşamlarının
gereği olan etkili iletişim becerilerine sahip olmaları onları kariyerleri boyunca
başarılı kılacak etkenlerin başında gelmektedir. Kişinin iş yaşamında başarı
ve mutluğu yakalayabilmesi ve bununla bağlantılı olarak yaşamının genelinde
mutluluğu yakalayabilmesinde, etkili iletişim becerilerine sahip olması büyük
önem taşımaktadır. Etkili iletişim becerileri, her türlü insan ilişkisinde ve her
türlü meslek alanında ilişkileri kolaylaştırıcı olabilmektedir. İletişimde başarılı
olan kişiler genellikle kendisine güvenen, saygılı, işbirliği ve paylaşmakta
istekli, kendisinin ve başkalarının sorunlarına dönük ve çözüm arayıcı
kişilerdir. Tez çalışmasının konusunun seçilmesinde bu düşünceler etkili
olmuştur.
Bu çalışmada iletişim ve kişilerarası iletişim kavramları üzerinde
durulmuştur. İletişim becerileri kavramı açıklanmaya çalışılmıştır. İletişim
becerileri sosyal becerilerden biri olarak ele alınmaktadır. Sosyal beceriler
kişilerin başkalarıyla birlikteyken kullandıkları olumlu tepkiler alan, olumsuz
tepkilerden kaçmaya yarayan ve sosyal olarak kabul gören öğrenilmiş
davranışlardır. Sosyal beceriler, duruma özel ve sosyal bağlara göre de
3
değişebilen özellikler gösterirler. Sosyal beceriler, hem gözlenebilir belirgin
davranışlar hem de bilişsel, duyuşsal öğeler içermektedirler .
İletişim becerileri etkin olarak kullanılamadığında karşı tarafı etkili
olarak dinleyememe, karşı tarafı onun değer yargıları veya dünya görüşüne
göre algılayamama, sürekli ya da çok konuşma, sözsüz iletişimi doğru ve
yerinde kullanamama gibi sorunlar yaşanabilmektedir. Bu becerilerin
herhangi birinde ya da bazılarında sorun yaşanması ise iletişimin başarılı ve
sağlıklı olmasını engellemektedir. İletişim becerileri, bireyin başkalarının
haklarını çiğnemeden kendi haklarını elde etmesi ve kişiler arası ilişkilerde
başarılı olmasını sağlamaktadır. Sosyal becerilerden birisi olan iletişim
becerileri, bireylere toplumun normlarını çiğnemeden kendi ihtiyaçlarını
karşılama olanağı sunmaktadır. Diğer bir ifadeyle, iletişim becerileri bireylerin
sosyal
çevrenin
kurabilmesini
sınırlılıklarıyla
kolaylaştırmakta
kendi
ve
özgürlükleri
onların
arasında
sosyal
çevreyle
denge
başa
çıkabilmelerine yardımcı olmaktadır.
Empati kişilerarası ilişkilere etki eden çok önemli bir öğedir. Empati,
karşıdaki kişinin duygu ve düşüncelerini kendinin (-imiş gibi) algılamak,
kendini karşıdaki kişinin yerine koymaktır. Dolayısıyla empati bireyin
iletişimde
duyarlığını
ve
verimini
artıran
olumlu
bir
unsur
olarak
görülmektedir. Empatik beceriye sahip bireyler çevresinde bulunan insanların
duygu ve düşüncelerini doğru olarak anlar ve paylaşırlar. Bundan dolayı,
empatik beceri hem bireysel, hem de toplumsal düzeyde yaşamımızı olumlu
olarak etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır ve eğitim ile
geliştirilen bir özelliktir.
Tez çalışması ile; Ankara ilindeki İletişim Meslek liselerinin sayısı
nedir? İletişim Meslek liselerinde verilen eğitim öğrencilerin iletişim
becerilerini olumlu yönde etkilemekte midir? İletişim meslek liselerinde
öğrenim gören öğrenciler sosyo-ekonomik düzeyleri açısından farklılaşmakta
mıdır? İletişim eğitimi alan öğrencilerin iletişim becerilerinde okunulan sınıfa
4
göre farklılaşma olmakta mıdır? Diğer bir deyişle iletişim becerileri üzerinde
dolaylı olarak alınan eğitiminin bir etkisi var mıdır? Eğitim düzeyi arttıkça
iletişim beceri düzeylerinde de bir farklılaşma olmakta mıdır? sorularına yanıt
aranmıştır. Bu konulardaki bilgi eksikliğinin giderilmesine katkıda bulunmak
açısından tez çalışması önem taşımaktadır.
Tez çalışması
için
tanımlayıcı
türde
kesitsel
saha
araştırma
yapılmıştır. Betimsel araştırmalar, mevcut olayların daha önceki olay ve
koşullarla ilişkilerini de dikkate alarak, durumlar arasındaki etkileşimi
açıklamayı hedef alır. Bu yönteme dayanan araştırmalarla, durum nedir?
neredeyiz? ne yapmak istiyoruz? nereye, hangi yöne gitmeliyiz? Oraya nasıl
gideriz? gibi sorulara, mevcut zaman kesiti içinde olduğu düşünülen verilere
dayanılarak cevap bulunmak istenir. Genellikle bir survey yöntemi olan
betimleme
yöntemi,
grupla ilgili,
genişliğine bir
çalışmadır.
Bu
tür
araştırmalar, çok sayıda obje ya da denek üzerinde ve belirli bir zaman kesiti
içinde yapılmaktadır (Kaptan, 1998:59).
Tez çalışmasının amacı Ankara ilinde üç iletişim meslek lisesinde
dokuzuncu,
onuncu,
onbirinci
ve
onikinci
sınıflarda
öğrenim gören
öğrencilerin iletişim beceri düzeylerinin sosyo-demografik değişkenler
açısından incelenmesidir. Bu amaçla Aydınlıkevler Ticaret Meslek ve
Anadolu İletişim Meslek Lisesi, Batıkent Şevket Evliyagil Ticaret Meslek ve
Anadolu İletişim Meslek Lisesi ile Türk Telekom Teknik ve Endüstri Meslek
Lisesinde, okuyan öğrencilere, araştırmacı tarafından hazırlanan kişisel bilgi
formu ile, Ersanlı ve Balcı (1998) tarafından geliştirilen İletişim Becerileri
Envanteri uygulanmıştır. Araştırmada nicel araştırma tekniklerinden biri olan
anket tekniği kullanılmıştır. Bu çalışmada veriler; anket, gözlem ve görüşme
yöntemlerinin bir arada kullanılmasıyla elde edilmiştir.
Araştırmada, iletişim meslek lisesi öğrencilerinin iletişim becerileri
zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri açısından
değerlendirilmiştir. Ayrıca araştırma kapsamında bağımsız değişkenler olarak
5
ele alınan cinsiyet, öğrencilerin bulundukları sınıf düzeyi, anne ve babanın
ayrı ayrı eğitim düzeyleri, ailedeki çocuk sayısı, katılımcıların kendilerinin
ailede kaçıncı çocuk oldukları ve kendilerince algılanan ailenin sosyoekonomik düzeyleri gibi parametrelere göre iletişim becerileri zihinsel,
duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri açısından
değerlendirilmiştir.
Bu araştırma ile, ‘’Farklı sosyo-demografik özelliklere sahip iletişim
meslek lisesi öğrencileri duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim
becerileri açısından farklılaşmakta mıdırlar?’’ araştırma problem cümlesine
yanıt aranmıştır.
Çalışmanın birinci bölümünde iletişim kavramı, tanımları üzerinde
durulacak, iletişimin amacı ve önemi, iletişim sürecinin öğeleri ve işleyişi
konularından bahsedilecektir. Daha sonra yaygın kabul gören iletişim modeli,
iletişimin temel işlevleri, iletişim ve tutum kavramı, iletişim türleri, kişilerarası
iletişim, kişilerarası iletişim engelleri ve çatışmaları konuları ele alınacaktır.
İkinci bölümde iletişim becerileri ve empati kavramları üzerinde
durulacaktır. İletişim becerileri kavramı, iletişim becerileri ile ilgili yapılan
araştırmalar,
ülkemizde
iletişim
becerisi
yetersizliğinin
nedenlerinden
bahsedilecektir. İletişim becerileri ve etkili iletişim, iletişim becerilerinin
geliştirilmesi konuları ele alınacaktır. Daha sonra empati kavramı, empati ile
ilişkili diğer kavramlar, empati ve sempati ,empati ve özdeşleşme, empati ve
içtenlik, empati ve benmerkezcilik, empati ve sezgisel tanı konuları
açıklanacaktır. Empatik becerilerin özellikleri, empatinin sınıflandırılması,
empatik becerilerin sosyal uyum ve becerilere etkisi üzerinde durulacaktır.
Üçüncü bölümde ise Ankara ilindeki iletişim meslek liselerinde yapılan
uygulama ve araştırma sonucu elde edilen bulgular ele alınmıştır.
6
BİRİNCİ BÖLÜM
İLETİŞİM VE KİŞİLERARASI İLETİŞİM
İletişim kavramının farklı alanlarda birbirinden farklı anlamlarda
kullanılmasına ilişkin yapılan bir araştırmada, 15 ayrı anlamda kullanıldığı
belirlenmekle birlikte iletişim sözünün konumuz bağlamında ilk çağrışımı,
insanlar arasında duygu, düşünce ve bilgilerin her türlü yolla başkalarına
bildirimi olmaktadır. Tüm yaşamı boyunca, psikolojik olarak insanın, varlığını
bildirmek ve varlığının farkındalığının kendisine bildirilmesi ihtiyacı vardır.Bu
ihtiyaç içindeki insan, sözlü veya sözsüz çeşitli iletişim yollarına kaçınılmaz
olarak başvurur. Her türlü iletişim insanın psikolojik gereksinmelerinin
sonucudur.
Kendisini
tanıması,
tanıtması
ve
dönüt
alarak
kendini
değerlendirmesinde bu iletişim süreçleri önemli rol oynar.
Bu bölümde iletişim kavramı, tanımları üzerinde durulacak, iletişimin
amacı ve önemi, iletişim sürecinin öğeleri ve işleyişi konularından
bahsedilecektir. Daha sonra yaygın kabul gören iletişim modeli, iletişimin
temel işlevleri, iletişim ve tutum kavramı, iletişim türleri, kişilerarası iletişim,
kişilerarası iletişim engelleri ve çatışmaları konuları ele alınacaktır.
1.1. İLETİŞİM KAVRAMI
Günümüzde iletişim sosyal yaşantının vazgeçilmez bir parçası haline
gelmiş ve dolayısıyla evrensel ve disiplinler arası bir görünüm arz etmektedir.
Bu husus, sosyoloji, psikoloji, sosyal psikoloji, yönetim bilimleri, dil bilimi,
sibernetik v.b. birçok bilim dalının iletişim fenomeniyle meşgul olmasından
açıkça anlaşılmaktadır. Fakat, birçok bilim dalının bu fenomene yönelmesi
bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Çünkü, iletişim sahasında bugün
birbiriyle rekabet eden o kadar çok kuram ve model mevcuttur ki, bu konuyla
7
ilk defa meşgul olanlar kendilerini kolayca bir kuram, model ve kavram
karmaşası içinde bulabilirler. Bütün sosyal bilimlerde olduğu gibi, iletişim bilim
dalında da öncelikle kavramın anlamının ve kapsamının tanımlanması
gereklidir. Sosyal bilimlerin en büyük özelliği kullandığı kavramlar hakkında
ortak bir görüş birliğine kolayca varılmamasıdır. Bu husus tam anlamıyla
sosyal bir fenomen olan iletişim içinde geçerlidir.
1.1.1. İletişim Kavramı ve Tanımı
İletişim kavramının 4560 kullanımı olduğu ve bu kullanımlardan 15
anlamın çıkarılabileceği saptaması yapılmıştır. Bunlar; düşüncenin değiş
tokuşu, anlama-anlatabilme, etkileşim, belirsizliğin azaltılması, aktarım
süreci, değişme süreci, bağlantıların kurulma süreci, paylaşım süreci, araçusul-teknikler, belleğin uyarılması, yanıt verme, uyaran, etkileme, geçiş
süreci, iktidar kaynağıdır (Zıllıoğlu, 1996: 4-5).
İletişim kavramı ile ilgili anlam zenginliğini göstermek açısından bazı
iletişim tanımları aşağıda sunulmuştur.
Genelde bir “ileti alışverişi” olarak tanımlanan iletişim, “İnsanlar
arasında simgeler aracılığı ile duygu, düşünce, bilgi biriktirilip aktarılma
süreci” dir (Zıllıoğlu, 1996: 21). Bunun dışında, kavram, haberin, bilginin ya
da en genel anlamıyla kültürün insan topluluklarına dağıtımı (Kaya, 1985: 1);
birey-birey, birey-grup ve grup-grup ilişkisi (Baran, 1997: 13); enformasyon
yayma (Fiske, 1996: 15); kaynaktan gönderilen mesajın kanaldan geçerek
hedef/alıcıya
ulaştırılması
süreci
(Baran,1997:14)
biçimlerinde
tanımlanabilmektedir.
Mc Quail ve Windahl (1997: 15), iletişimin eylem, etkileşim ve tepki
olgularını içerdiğine dikkat çekmektedirler.
8
Türkçe sözlükte iletişim, duygu, düşünce veya bilgilerin akla
gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması, bildirişim, haberleşme,
komünikasyon şeklinde tanımlanmaktadır (TDK, 1996: 1069). Daha kapsamlı
bir tanım vermek gerekirse; “İletişim birbirlerine ortamdaki nesneler, olaylar,
olgularla ilgili değişmeleri haber veren, bunlara ilişkin bilgilerini birbirine
aktaran,
aynı
olgular,
nesneler,
sorunlar
karşısında
benzer
yaşam
deneyimlerinden kaynaklanan, benzer duygular taşıyıp bunları birbirine ifade
eden insanların
oluşturduğu
topluluk ya da
toplum yaşamı
içinde
gerçekleştirilen tutum, yargı, düşünce ve duygu bildirişimleridir” (Oskay,
2001: 9).
İletişim, bireyler ve kurumlar arasında, ortak paydalarda anlaşma ve
uzlaşma sağlamak amacıyla bilgi, düşünce, veri ve duygu alışverişi veya
aktarımı şeklinde tanımlanabilir (Şimşek, 2001: 183).
İletişim, duygu, düşünce ve bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla
başkalarına aktarılmasıdır (Baltaş, 1994: 19).
İletişim kısaca, “bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma sürecidir”
(Dökmen, 2001: 19).
İletişim ; bir tarafın öteki tarafın davranışını istenen yönde etkileme ve
değiştirme sürecidir (Erdoğan ve Alemdar, 1990: 51).
İnsanoğlunun birbirlerine nesneler, olaylar ve olgularla ilgili değişmeleri
haber veren; bunlara ilişkin bilgilerini birbirine aktaran; aynı olgular, nesneler,
sorunlar karşısında benzer yasam deneyimlerinden kaynaklanan benzer
duygular taşıyıp bunları birbirine ifade eden insanların oluşturduğu topluluk
ya da toplum yaşamı içinde gerçekleştirilen tutum, yargı, düşünce ve duygu
bildirişimlerine iletişim denilmektedir (Atabek, 2000: 3).
9
İletişim, bilgi ve düşüncenin herkesçe aynı biçimde ve aynı değerde
anlaşılır olması veya anlaşılır duruma getirilmesi, paylaşılması ve karşılıklı
etkinin sağlanmasıdır (Mutlu, 1994: 99).
İletişim, “birbirlerine anlam gönderme, birbirlerini yanıtlama çabalarını
içeren bir etkileşim sürecidir” (Başaran, 1983: 74).
İletişim, “yüz yüze konuşmadır, televizyondur, enformasyon yaymadır,
edebi eleştiridir…” (Fiske, 1996: 15).
İletişim, “simgeler aracılığı ile bilgilerin, düşüncelerin, duyguların
biriktirilip aktarılmasının ve alışverişinin ortak ve değişik zaman ve mekan
boyutlarında gerçekleştirilmesidir” (Zıllıoğlu, 1997: 2).
İletişim insanların etkileme ve birbirlerinden etkilenme yoludur (Krauss
ve Fussell, 1996: 655).
Duygusal, fiziksel, düşünsel davranışların ve toplumsal kişiliğin belirli
araçlar kullanılarak (sözlü-sözsüz) kişi ya da kişilere, toplumlara aktarılması,
kişi ya da kişilerin, toplumların da kişilik özelliklerini ya da toplumsal
kişiliklerini aynı biçimde alması ve yansıması sürecidir (Güler, 1990: 32).
Enformasyon,
düşünce,
bilgi
ve
tutumların
anlaşmayı
gerçekleştirebilecek ortak bir dil aracılığı ile kişiler, gruplar veya toplumlar
arasında aktarılmasını gerçekleştiren dinamik bir süreçtir (Yumlu, 1990: 14).
İletişim, “mesaj, gönderici ve mesajı alan olmak üzere, üç önemli
unsuru olan ve bilgi, deneyim, duygu, görüntü veya sesin iletilmesi ve
işlenmesi sürecidir” (Tutar ve Yılmaz, 2002: 7).
10
Çok genel olarak iletişim; bir başkasıyla konuşmaktır, günlük
hayatımızda yer etmiş olan televizyondur, bilgiyi yaymadır, giyiniş ya da saç
biçimidir. Kısacası iletişim insan hayatının her alanıdır (Demiray, 2003: 6).
En genel anlamıyla iletişim, nitelikleri ne olursa olsun en az iki kişi
arasındaki duygu, düşünce, tasarım, izlenim, bilgi, beceri ve haber
paylaşımıdır (Güzel, 2006: 107).
Kırmızı (2004: 2) ise iletişimin tanımları arasında şunları saymaktadır:
Anlamları paylaşma ve ortak kılmaktır.
Kişiler arası duygu ve düşünce alışverişidir, paylaşımdır.
Bilgi üretme, bunları organize etme, aktarma ve anlamlandırma
sürecidir.
Kişileri ve sistemleri ilişkilendiren bir süreçtir.
Kaynak ve alıcı arasında, bir kanal aracılığıyla anlaşılabilir mesajların
alınıp yollanması sanatıdır.
Okuduğunu ve duyduğunu doğru anlamak ve düşüncelerini söz, yazı
ve diğer yollarla doğru biçimde anlatabilmektir.
Yukarıda sıralanan tanımlara dayanarak, iletişimin süreç, eylem,
etkileşim, ilişki, aktarım, kültür, bilgi, düşünce, haber, simge gibi olgularla
bağlantılı bir kavram olduğu ve konuya ilişkin kuramsal çözümlemelerde bu
özelliklerinin dikkate alınması gerektiği belirtilebilir.
İletişime yönelik tanımların çoğunda, iki yönlü bilgi iletiminden söz
edilmekte, genelde “alışveriş” sözcüğü kullanılmaktadır. İki sistem arasındaki
11
bilgi alışverişinin ele alındığı bu tanımlardaki sistemlerin canlı olması koşulu
yoktur. Bilgisayar ile bir insan arasında oynanan bir bilgisayar oyununda da,
birbirine ağ ile bağlı iki bilgisayar arasında karşılıklı olarak gerçekleşen bilgi
aktarımında da iletişim söz konusudur. Adı geçen birimlerin çeşitliliği
açısından ele alındığında iletişimin, geniş kapsamlı bir tanımı olduğu görülür.
Dolayısıyla iletişim, farklı alanlar tarafından ele alınan bir konu olmaktadır.
İletişim kavramı, günümüze kadar, birbirinden çok farklı disiplinler
üzerinde çalışan bilim adamları tarafından çeşitli şekillerde tanımlanmıştır.
Fizik alanında çalışan bilim adamları, iletişim konusundaki çalışmalara bilgi
kuramı açısından; sosyal bilimciler kültürün oluşması ve aktarılması
açısından; sosyal psikologlar bireyler ve toplumlar arası ilişkiler ve etkinlikler
açısından;
dilbilimciler
dilin
iletişim
sürecindeki
yeri
açısından
yaklaşmaktadır. Burada iletişim, sosyal psikoloji bakışı açısından, söz konusu
iki sistemin insan olduğu kişiler arası iletişim olarak ele alınacaktır.
1.1.2. İletişimin Amacı ve Önemi
İnsan çevresi ile sürekli etkileşim içinde olan sosyal bir varlıktır. Bu
etkileşimler sonucu ortak amaç ve hedefler doğrultusunda gruplar oluşur.
Hiçbir grup iletişim ilişkisi olmadan, yani üyeleri arasında anlam aktarımı
olmadan var olamaz. İnsanlar ancak iletişimle karşısındakine kendini anlatma
imkânı bulurlar (Bakan, 2004: 348).
İnsanlar için iletişim bir eylemdir ve beş temel amaca yönelik olarak
gerçekleşir ( Bıçakçı, 1998: 22-23).
● Var olmak,
● Haberleşmek,
● Paylaşmak,
12
● Etkilemek ve yönlendirmek,
● Eğlenmek ve mutlu olmak.
İnsanların toplumda var olan kuralları öğrenmesi, değer ve inançları
benimsemesi, kurallara uygun olarak kendisine verilen rolleri oynaması, yani
toplumsallaşması, ancak iletişimle gerçekleşir. İnsanlar başkalarıyla bir arada
olabilmek, onları anlayabilmek, kendilerini anlatabilmek ve etkileyebilmek
yani; toplumsallaşabilmek için iletişim kurar. Bir başka ifadeyle iletişim
bireylerin kendini ifade edebilme ve kendilerini dinletme gereksinimleri
sonucu ortaya çıkmaktadır (Gürgen, 1997: 5).
Her toplumsal eylem ya da etkinlik gibi iletişimin de amacı/amaçları
bulunmaktadır. Bir başka deyişle, iletişim eylemiyle, gerçekleştirilmek istenen
toplumsal bir amacın ya da amaçların bulunmasının toplumsal yapı
bağlamında doğal ve zorunlu olması söz konusudur. Zıllıoğlu, birey için
iletişimin temel amacını ‘’İnsanını çevresi ve kendi yaşamı üzerinde etkin ve
belirleyici olabilme çabası ‘’ biçiminde ortaya koymaktadır. Bu temel amaca
bağlı olarak, yine birey açısından iletişimin amacı; bilgilenmek, ikna etmek,
bilgilendirmek,
yönetmek,
eğlenmek,
başkalarında
davranış,
tutum
geliştirmek ve değiştirmek olarak da sıralanmaktadır (Zıllıoğlu, 1996: 9-10,13)
Burada, iletişim için ortaya konan bireysel amaçlardan toplumsal iletişimin
amaçlarını belirlemede de yararlanılabilir. Bu bağlamda, toplumsal iletişimin
temel amacı, toplumun, varlığını koruma ve geliştirme, kendi yaşamı
(toplumsal yaşam) üzerinde etkin ve belirleyici olma çabasıdır.
Bireysel ve toplumsal yaşam ile olan içiçeliği, iletişimin, özellikle
modern toplumun ortaya çıkışından itibaren yaygın bir araştırma konusu
olarak değerlendirilmesine neden olmuştur. İnsanın fiziksel olarak dünyaya
gelişinden ve toplumsal varlık olarak ortaya çıkışından itibaren, iletişim
süreci, bir anlamda, bireysel ve toplumsal yaşamı belirlemiş/yönlendirmiştir.
Zıllıoğlu (1992: II)’nun deyişiyle iletişim süreci, “insan yaşamının ve toplumsal
düzenin ‘olmazsa olmaz’ koşuludur”. Benzer biçimde, iletişim, insan
13
etkinliğinin olduğu her yerde bulunan ve insan ilişkilerinin, bireysel varlığın bir
zorunluluğu, ayrıcalığı ve önceliği olarak değerlendirilmekte (Erdoğan ve
Alemdar, 1990:170; Baran, 1997: 13), insanın istese de istemese de bir
iletişim ağı içinde yaşadığı ve iletişim kurmamasının olanaksız olduğu
(Zıllıoğlu, 1992: 6) belirtilmektedir. Kısaca, yaşam başlı başına iletişim
etkinliklerini içeren bir süreçtir. Toplumlar da, ancak iletişim aracılığıyla
varolup gelişirler
(Usluata, 1995: 5-7). Thompson (1995: VII) modern
toplumların doğuşuyla birlikte ortaya çıkan kültürel dönüşümü anlamada
iletişim ve onun etkisine merkezi rol verilmesi gerektiğinin altını çizmektedir.
İçinde bulunduğumuz ve ‘küresel köy’ olarak adlandırılan (Bin and Gupqiu,
1995) yaşadığımız dönemin dünyasında, iletişim, toplumsal ve bireysel
varlığımızın bilincine varmanın bir yolu olarak da nitelendirilmektedir
(Zıllıoğlu, 1996: 44).
Bir yandan, toplumu anlama ve açıklama çabasının yarattığı önemli
bilgi alanlarından birisi, diğer yandan bireysel ve toplumsal varlığı belirleyen
toplumsal bir olgu olarak iletişimi tek bir disiplin yaklaşımı ile açıklamak
olanaklı görünmemektedir. Bir başka deyişle, iletişim, birçok bilimin ele alıp,
irdelemeye çalıştığı toplumsal bir gerçeklik olarak görünmektedir. “İnsanlar,
toplumlar ve kuşaklar arasında neden ve nasıl bir ilişki kurulduğu ve bunun
sonuçları ile ilgili bir bilim alanı olan iletişim disiplinler arası bir yaklaşımı
zorunlu kılmaktadır” (Zıllıoğlu, 1992: 4).
Bu görüşleri Fiske (1996: 15) ve Özkök (1985: 14) de paylaşmakta;
iletişimin ancak birden çok disiplinle kavranabilecek bir yapı olduğuna ve
iletişim üzerine yapılacak kapsamlı araştırmalar için disiplinler arası bir
yaklaşımın gerekliliğine dikkat çekmektedirler.
Süreç, “süreklilik içinde değişip gelişmeyi, değişme içinde sürekliliği”
dile getirmek için kullanılır. Bir başka ifadeyle, süreç içinde yer alan öğeler,
karşılıklı etkileşim içinde değişmektedirler. İletişim bir süreçtir. İnsanlar
iletişim halinde iken, hem geçmiş yaşantıları, hem de gelecekten beklentileri
14
devreye girer. İletişim, bireyin bilgi edinmesini ve buna göre tutum ve
davranışlarıyla tepki geliştirmesini sağlayan bir süreçtir (Zıllıoğlu, 1997: 29).
Egemen anlatımlara göre, iletişimde mesajlar beklenen bir etkiyi veya
sonucu elde etmek için gönderilir. Schramm, McQuail, Blumler, DeFleur, Pool
ve benzerleri gönderici açısından iletişimin amacının enformasyon verme,
öğretme, memnun etme ve teklif etme veya ikna etme olduğunu belirtirler.
Alıcı açısından iletişimin amacı ise, verilen enformasyonu anlama, öğretileni
öğrenme, zevk alma ve teklif veya ikna üzerinde karar verme olarak ortaya
çıkar. Böylece iletişimin dört ana tipi olduğu belirtilir: enformasyon verici,
eğitimsel, ikna edici ve eğlendirici. Bu iletişim türlerinin birkaçı birden olabilir.
Örneğin reklamcılık ikna ve enformasyon birleşimidir (Schramm, 1971 :19,
34).
1.1.3. İletişim Sürecinin Öğeleri ve İşleyişi
İki yönlü bir süreç olarak da tanımlanabilen iletişimde haberleri,
düşünceleri, duyguları bildirme, düşünceleri paylaşma ya da değiş-tokuş
etme etkinliği bilgi, haber, düşünce ya da görüş alışverişi vardır (Usluata,
1995: 11) .
İletişim bir süreç, bir eylem olduğu için bu eylemin gerçekleşmesini
sağlayan öğelerin ve bu eylemin yerine getirilmesinde kullanılan araç ve
yöntemlerin olması kaçınılmazdır. İletişimin temel öğeleri arasında kaynak,
mesaj, kanal, gürültü alıcı ve geribildirim bulunmaktadır. İletişim süreci
öğeleri ve işleyişi aşağıda verilmiştir.
15
Şekil 1. İletişim Sürecinin İşleyişi (Düşükcan, 2003: 54)
Kaynak: İletişim sürecinde kaynak iletişimi başlatır ve temel unsurdur.
İletişim sürecinin başarısı büyük ölçüde göndericiye (kaynak) bağlıdır.
Kaynak, iletişim sürecini başlatan, duygu, düşünce ve olguları başkalarına
aktarmak için harekete geçen kişi veya örgüttür (Canlıer,1997: 8).
Kaynak bir birey olabileceği gibi bir grup, kurum, kuruluş ya da toplum
da olabilir. Örgütsel iletişim açısından kaynak bir üst, bir ast örgütün çevreyle
iletişiminde ise örgüt veya çevre olabilir (Gürgen,1997: 14).
İletişim sürecinde kaynak hayati önem taşımaktadır. Çünkü kaynak
durumundaki birey, bilgisi, deneyimleri, geçmişi, fiziksel durumu gibi
etkenlerden ötürü alıcılar üzerinde güven uyandırmıyorsa, iletişim sürecinin
başarıya ulaşması oldukça zordur. Yani kaynak tutarlı bir mesaj göndermek
için yeterli bilgi, yetenek ve özelliklere sahip olmalıdır (Bingöl,1998:292).
İleti (Mesaj): İletişim sürecinde ileten, alıcı için uyaran olarak işlev
gören, kaynağın alıcıya iletmek istediği anlamdan oluşan bir sinyal ve
sinyaller bütünü olan mesaj, kaynağın amaçladığı iletişimin içeriği, alıcının ise
16
algıladığı anlamdır. Mesaj, alıcı ile kaynak arasındaki ilişkiyi sağlar (Canlıer,
1997:7).
Mesaj, bilgi, duygu, düşünce, olay, olgu, kavram vb.., olabilir. İletişimin
başarılı bir iletişim sayılabilmesinin şartı, gönderilen mesaj ile alınan mesajın
aynı olmasıdır (Kaşıkçı, 2002: 22).
Mesajın iki yönü vardır. Bunlardan ilki içerik, diğeri ise, ilişkidir. İçerik
kaynak tarafından mesajın taşıdığı düz anlamdır. Sözcüklere ya da
kavramlara yüklenen ve toplumun geneli tarafından paylaşılan anlam,
mesajın içerik anlamıdır. Diğer yandan, iletişim kuranlar arasındaki ilişkiden
kaynaklanan ve iletişim kuranların sözcük ya da kavramlara yüklediği ve
sadece kendi aralarında paylaşılan anlamlar ise, mesajın ilişki boyutundaki
anlamlarını oluşturmaktadır (Düşükcan, 2003: 55).
Mesajın özelliğine göre haberleşme çeşitlenir. Söz konusu olan
çeşitliliğe göre de, mesajın taşıması gereken özellikler vardır. Ayrıca tüm
mesajların taşıması gereken özellikleri belirtip, daha sonra mesaj türlerine
göre etkinliği sağlayacak özellikleri verirsek, aşağıdaki sonuca ulaşmamız
mümkün olacaktır (Erdoğan,1997:286-287).
Mesajların genel özelliği,
● Anlaşılır olmalı,
● Açık olmalı,
● Haberleşme zamanında yapılmalı,
● Mesaj uygun yolu izlemeli,
● Mesaja etki olarak kaynak ve alıcı arasında kalmalıdır.
Kanal: Kaynak ve hedef alıcı arasında yer alan ve simge veya
sembollere dönüşmüş iletinin gitmesine olanak sağlayan yol olarak
tanımlanabilir. Her duyu organımıza karşılık bir kanaldan söz edilebilir
17
(Cüceloğlu,1982:273). Kişiler arası iletişim sürecinde mesaj, ne kadar çok
duyu organı tarafından algılanırsa iletişimin etkinliği o oranda artmaktadır.
Kanal ya da kanallar insanlar tarafından iletildiği gibi, doğal olan
kanallar da olabilir. Bu bağlamda iletişim sürecinde kullanılan kanallar doğal
ve insan tarafından üretilen kanallar olarak ikiye ayrılabilir. (Düşükcan, 2003:
56) Doğal kanalların basında insan vücudu gelmektedir. Sözle kurulan
iletişimde insanın konuşmasını sağlayan sestir. Ses ise, insan vücudunun
organlarından çıkmaktadır. Ses gırtlakta bulunan ses tellerinin titreşmesi ile
ortaya çıkan fiziksel bir olaydır.Söz konusu edilen teller belli bir eğitime tabi
tutularak, anlamlı hale gelir.Bu sesler ise belli anlamları ifade etmeye yarayan
sözcüklere dönüşür. Sözcüklerin ifade ettiği anlamlar, kültürle belirlenir ve
toplumun genelinin aynı anlamı paylaşması koşulu vardır (Cüceloğlu, 1998:
70).
İnsan tarafından üretilen yazılı iletişim kanallarının basında kâğıt ve
kâğıdın üzerinde yer alan harf ve yazı formunda sözcükler bulunmaktadır.
Yazılı iletişim araçları arasında gazeteden başka, dergi, bülten, bildiri, broşür,
bil board da bulunmaktadır (Düşükcan, 2003: 57).
İletişimde kime, ne için, neyi iletmek istediğimiz ile kullanacağımız
kanal arasında sıkı bağ bulunmaktadır (Gürgen,1997:20). İletişimin etkili
olabilmesinde kanal seçiminin çok büyük önemi vardır. Hangi kanalın
seçileceği iletişimin amaçları, alıcının özellikleri ile zaman ve mekanın
sınırlarına bağlı olarak değişir. İletişimde kullanılan kanalların mümkün
oldukça
kısa ve doğrudan olması iletişim sürecinin etkinliğini arttıracaktır
(Düşükcan, 2003: 57).
Alıcı ( Hedef ): Alıcı, iletişimi başlatan kaynak tarafından ulaşılmak
istenen birey, grup, kurum ya da toplumdur. Örgütlerde gönderilen mesaj tek
olmasına rağmen aynı mesajın bir veya birçok alıcısı olabilir. İletişim
sürecinde alıcı, kaynak tarafından belli araçlar kullanılarak gönderilen
kodlanmış olan iletiyi, kodu açarak alır ve bir tepkide bulunur. Alıcı, kaynak
18
tarafından kodlanan sembolleri duyu organları aracılığı ile alarak aklına
ulaştırır. Akıl ise bu sembolleri çözümleyerek bunlara anlam verir. Alıcının
kod açma işleminden sonra iletiyi, yine kodlayarak göndermesi beklenir. Bu
durumda iletişim süreci başarıya ulaşmış olur (Düşükcan, 2003: 58).
Alıcı mesajı algılayabilecek bilgi, beceri ve yeteneğe sahip olmalıdır
(Ertürk, 2000: 144).
Etkin bir haberleşme için alıcının da taşıması gereken bazı özellikler
vardır. Aşağıda belirteceğimiz bu özelliklerin tamlığı oranında mesaj, alıcı
tarafından alınacak ve haberleşme etkin olacaktır (Erdoğan,1997: 282-283).
a. Alıcı mesajı algılayabilmeli ve algılamaya arzulu olmalıdır.
b. Alıcı bilgili olmalı ve bir geri besleme sistemine sahip olmalıdır.
c. Alıcı seçici olmalıdır.
d. Alıcı bulunduğu düzlemi ayırabilmelidir.
Geri Bildirim (Dönüt):
Dönüt iletişim sürecinin son aşamasıdır.
Kaynak iletiyi iletişim kanalları vasıtasıyla alıcıya iletmiştir. İletinin hedef alıcı
üzerindeki etkisi dönüt ile anlaşılır. Dönüt bir iletişim sürecinin denetim
mekanizmasıdır.
Bir göndericinin iletişimine alıcı tarafından gösterilen tepkidir. İletişim
sürecinde “negatif” ve “pozitif” geri bildirim olmak üzere iki tür geri bildirimde
bulunulur. İletişimde mesaj alıcı tarafından anlaşılmıyor veya eksik anlaşılıyor
ve iletiliyorsa buna “negatif geri bildirim”; alıcı, mesajı tam olarak algılar ve
bunu göndericiye doğru biçimde iletirse buna da “pozitif geri bildirim” denir.
Etkin iletişim pozitif geri bildirim sayesinde kurulabilir. İletişim, geri bildirime
ihtiyaç duyan çift yönlü bir süreçtir. Kişiler arası iletişimde mesaj göndericiden
alıcıya, sonra geri bildirim yoluyla tekrar göndericiye iletilir (Tutar ve Yılmaz,
2002: 26-30).
19
Geribildirim çift yönlü iletişimin ortaya çıkmasında zorunlu bir faktördür.
Geri bildirim süreci ile kaynak ile alıcı yer değiştirerek alıcı kaynak, kaynakta
alıcı konumuna geçer (Düşükcan, 2003: 59).
Gürültü: İletişim sürecinde ortaya çıkan her türlü engelleyici duruma
gürültü denir. Gürültü, mesajın anlamını azaltan veya algılanmasını
güçleştiren faktörlerdir. Gürültü, iletişim sürecinin bütününde veya bazı
bölümlerinde oluşabilir. İletişim sürecinde gürültüyü tam anlamıyla ortadan
kaldırmak mümkün olmayabilir. Bu nedenle gürültü kaynaklarını iyi tespit edip
gürültüyü en aza indirmek iletişim etkinliği için gerekmektedir (Düşükcan,
2003: 60).
Gürültü, kanaldan, alıcıdan, kaynaktan veya mesajın kendisinden de
kaynaklanmış olsa da daima kaynağın iletişim konusundaki niyetlerini alt-üst
edebilmektedir (Gürgen,1997: 204).
Gürültü, haberin doğruluğunu veya güvenilirliğini azaltan herhangi bir
faktördür. Sistem üzerinde geniş bir semsiye gibi durur ve bütün unsurları
içinde bulunur. Bir kaynak eğer bir mesajı anlamaktan veya iletmekten
yoksun ise gürültü yaratır. Anlam, yeterli sembollerle temsil edilmiyorsa
kodlama sürecinde gürültü meydana gelir (Tutar ve Yılmaz, 2002: 33).
Gürültüyü üç farklı açıdan ele alabiliriz. Bunlar; (Düşükcan, 2003: 61)
1. Kesinti
2. Zaman kısıtlaması
3. Fiziksel uzaklık
20
1.1.4. İletişim Modeli
İletişimin bir bilim dalı olarak ele alınmasından sonra iletişim sürecini
belirli açılardan açıklayan birçok model oluşturulmuştur: Aristo Modeli,
Lasswell Modeli, Shannon-Weaver Modeli, Newcomb Modeli, Schramm
Modeli, Gerbner’in Genel -İletisim Modeli, Katz ile Lazarfeld Modeli, WestleyMac Lean Modeli, Berlo Modeli, Dance Modeli, Barlund Modeli, RogersKincaid Modeli, Riley ve Riley Modeli, Etki-Tepki Modeli, İki Aşamalı Akış
Modeli, Gündem Kurma Modeli, Bağımlılık Modeli, Sessizlik Sarmalı Modeli
vb. (Usluata, 1997:27–40; Lazar, 2001: 93-110). Bu modeller iletişimin en
yaygın kullanım alanlarından olan kişiler arası iletişim, gruplar arası iletişim
ve kitle iletişimini açıklarken oluşturulmuştur. Bu modellerin çoğunun ortak
özelliği, iletişimi kaynak (gönderici), mesaj (ileti), kanal, alıcı (hedef) ve geri
bildirim öğelerinden oluşan bir süreç olarak ele almalarıdır. Buna, gürültü ve
iletişimin gerçekleştiği ortamın diğer etkenlerini ekleyen modeller de
bulunmaktadır.
İletişim sürecinin nasıl işlediği konusunda değişik modeller vardır.
Bunlardan en iyi bilineni ve süreci açıklamada en çok kullanılanı Shannon ve
Weaver’ınkidir . (Weaver,1966; aktaran, Dökmen, 2005: 321) . Model, Şekil
2’de görülmektedir.
21
Şekil 2. Shannon ve Weaver İletişim Modeli
(Weaver,1966; aktaran,
Dökmen, 2005: 321)
Bu modelde gönderici ve alıcı olmak üzere iki temel iletişim birimi
bulunmaktadır. Modele göre iletişim, gönderici ve alıcı arasındaki kanallar
aracılığı ile gerçekleşmektedir. Öncelikle gönderici göndereceği mesajı
oluşturmalı, sonra bu mesajı belirli ilkeler ve kurallara göre düzenleyip bir ileti
haline getirmelidir. Bu işleme kodlama (code, encode) adı verilmektedir.
Mesaj, sözcüklerle, mimiklerle jestlerle, ses tonlamalarıyla ya da diğer
sembol ya da işaretlerle kodlanabilir. Kodlanan mesaj, bir ya da birden fazla
kanaldan alıcıya iletilmektedir. Bu kanallar görsel, işitsel, dokunsal vb
kanallar olabilir. Alıcı mesajın farkına varır ve kodu çözer. Düğüm çözmek
olarak da adlandırılan bu işlem, mesajı oluşturan işaret ya da simgelerin
çözülüp anlaşılmasını ifade eder. Alıcı düğüm çözerek mesajı anlamlandırır,
fakat bu her zaman göndericinin aktarmaya çalıştığı anlam olmayabilir. İdeal
olan, alıcının mesajı göndericinin niyetlendiği şekilde anlamlandırmasıdır.
22
Çoğu durumda gönderici, alıcının mesajı alıp almadığına ve aldıysa anlayıp
anlamadığına ilişkin kanıt arar. Bu geribildirim alıcının mesajı anladığına
ilişkin basit bir cümle olabileceği gibi, alıcının hareketlerinden çıkartılabilecek
dolaylı bir kanıt da olabilir. Bu geribildirimle birlikte iletişim süreci tekrarlanmış
olur. Çünkü geribildirim sürecinde de geribildirilen mesaj kodlanır, iletilir, karşı
tarafça alınır ve kod çözümlenir.
İçinde bulunulan ortam iletişimi etkilemektedir. İletimde engellenme
olduysa ya da diğer bir deyişle göndericiden çıkan mesaj ile alıcının
anlamlandırdığı mesaj arasında fark varsa, modelde farkı yaratan faktör
“gürültü” ya da “iletişim engelleri” (noise, communication barriers) olarak
adlandırılmaktadır. Gürültü, psikolojik, sosyal ya da yapısal engeller olabilir.
Ortamdaki fiziksel gürültü, gönderici ya da alıcıda bulunabilecek nöro fizyolojik
bozukluklar
anlamlandırılmasını
ya
da
etkileyecek
mesajın
psikolojik
doğru
iletilmesi
engeller
gürültü
ya
da
kaynakları
olabilmektedir.
1.2. İLETİŞİMİN TEMEL İŞLEVLERİ
İletişim; bireyler, gruplar ya da toplumlar arasında çeşitli yöntemlerle
bilgi, düşünce ve inanç alışverişini sağlayan etkileşim sürecidir. İletişim
bireylerin
kendilerinden
davranışlara
sahip
farklı
bireylerle
rolleri,
ve
inançları,
gruplarla
tutumları,
nasıl
ilişki
değer
ve
kurulacağının
öğrenilmesini de sağlar (Simşek, 2003: 50).
İletişim, insan ve toplum için çok önemli işlevlere sahiptir. İletişimin
sağlıklı bir şekilde sürmesi bireysel ve toplumsal temelde olumlu sonuçlar
yaratırken, doğru şekilde kurulamayan iletişimler her iki düzeyde olumsuz
sonuçlara
neden
olmaktadır.
İletişimlerdeki
başarısızlıklar,
iletişim
sürecindeki bazı aksaklık ya da eksikliklerden kaynaklanabilmektedir. Alıcı
tarafından mesajın kod açımının yapılamaması, ortak bir dilin olmaması
23
iletişimi daha baştan kesen problemlerdir. İletişimin en temel amacı
anlaşmayı sağlamaktır.
Günümüzde iletişimin öneminin
bugün
artmasının bir nedeni de iletişimin
bir güç kaynağı olan bilgi iletmenin temel aracı olmasıdır. İçinde
bulunduğumuz çağ enformasyon çağı olarak nitelendirilmektedir (Tutar ve
Yılmaz, 2002:13). Çağımıza adını veren bilginin bir değer olarak ortaya
çıkması ve iletilmesi iletişimin sayesinde olabilmektedir.
Aşağıda
iletişimin
bireysel
işlevleri
ve
toplumsal
işlevlerine
değinilecektir.
1.2.1. İletişimin Bireysel İşlevleri
İletişimin işlevleri, literatürde amaca göre daha fazla ele alınan ve
üzerinde genelde görüş birliğine ulaşılmış bir konudur. İletişimin işlevleri
çoğunlukla
şu
başlıklar
altında
değerlendirilmektedir:
Bilgilendirme,
toplumsallaştırma, güdüleme, eğitim, kültür, eğlence, tartışma ortamı
hazırlama, bütünleştirme, denetleme, yönlendirme, toplumsal ilişki kurma,
sorun çözüp kaygı azaltma, uyarma, gerekli rolleri üstlenme, kültürel kimlik
oluşturma, karar vermeyi kolaylaştırma, değerleri aktarıp, yaygınlaştırmadır
(Usluata,1994: 24-26, 67-69; Zıllıoğlu, 1992: 56-61; Kaya, 1985:15-16).
İletişim bireylerin kendilerinden farklı rollere, inançlara, değerlere,
tutum ve davranışlara sahip bireylerle ve gruplarla nasıl ilişki kurulacağının
öğrenilmesini sağlar (Zıllıoğlu,1996:3). İletişim kurmanın fert ve toplum hayatı
açısından en önemli ve birinci fonksiyonu anlaşma sağlamaktır. Kişiler ve
toplumlar bu anlaşma neticesinde duygu düşünce ve görüşlerin karşılıklı
paylaşımını gerçekleştirip daha huzurlu ve daha anlamlı bir hayatı
sürdürebilmektedirler.
24
1.2.2. İletişimin Toplumsal işlevleri
İletişim, toplum yaşamı içinde kurulan insan ilişkilerinde paylaşılan ve
geliştirilen anlamların mekanda taşınmasını ve zamanda korunmasını,
ayrıca,
toplumsallaşma
sürecinde
bir
yandan,
toplumun
geçmişteki
başarılarını ve değerlerini canlı tutarak, gelenekleri ve kültürel kimliği
koruyarak, bir yandan da yeni uygulamaları, düşünceleri ve değerleri
yaygınlaştırarak toplumsal/kültürel sistemlerin değişim sürecinde yeniden
üretimini sağlar (Zıllıoğlu, 1996: 47).
İletişim, toplumsal sistemin sürekliliğine katkıda bulunmak amacıyla
norm ve değerleri aktarıp yönlendirerek toplumsal yaşamın kolaylaşmasına
hizmet eder (Baran, 1997: 56). Toplum dediğimiz varlığın toplumsal ilişkiler
bütünü ve bu ilişkilerin de ancak iletişim ile sürdürülebiliyor olması iletişimin
toplumsallaştırma işlevini açıkça ortaya koymaktadır. İletişim, bir anlamda,
toplumun varlığı ve bu varlığın sürdürülmesi için zorunlu bir eylemdir.
İletişimle toplumsal kültürel sistemler arasındaki ilişki karşılıklıdır.
İletişim toplumsal/kültürel sistemleri yeniden üretimi ve değişiminde rol
oynadığı gibi toplumsal/kültürel sistemlerde iletişim sistemlerini ve bireylerin
ilişkilerini belirler. Bunun yanında iletişim toplumsal/kültürel sistemler
hakkında bilgi vererek bireylerin iletişim davranışlarında öngörü sağlar.
İletişim bir aktarma ve paylaşma süreci olduğu kadar bazı kişi ve grupların
başkaları üzerinde güç kazanmasında da rol oynar. İletişimin işlevleri
psikolojik ve toplumsal işlevler olarak sınıflandırılabilir. Psikolojik işlevler: Ben
merkezli; araçsal; oyun ve benliğin geliştirilmesidir. Toplumsal işlevler ise
haberdar etme; eşgüdüm; kuşaklar arası aktarma ve eğlence işlevleridir.
Bireysel iletişimde toplumsal boyuttaki iletişime geçişte üç aşamadan söz
edilebilir. Birincisi küçük gruplar içinde bireylerin gerçekleştirdiği iletişim;
ikincisi bu iletişimlerin zamanda ve mekânda birbirine eklendiği aşama; ikinci
aşamadaki
iletişimlerin
(Zıllıoğlu, 1993: 89).
kitle
iletişim boyutunda
genişlediği
aşamadır
25
İletişimin toplumsal niteliğini ortaya koyan başlıca dayanaklardan birisi,
onun, doğrudan “toplum” kavramından kaynaklanıyor olmasıdır. Toplumsal
yapı, yaygın tanımıyla, düzenlenmiş insan ilişkileridir ve yapı kavramı
süreklilik, istikrar ve düzenliliği içerir (Kongar, 2002: 34-35). Bir başka
yaklaşıma göre, toplum, çok sayıda insanın rastgele olmadan, sürekli bir
etkileşim içinde çeşitli bağlarla birbirlerine bağlı bulunmasıdır (Kaya,
1985:15). İşte, insan ilişkilerini ve bu ilişkilerdeki düzeni, istikrarı ve sürekliliği
sağlayan etkileşim süreci, aynı zamanda, geniş anlamıyla bir iletişim
sürecidir. Rothenbuhler (1993: 161), Durkheim’in, toplumu, bir iletişim sistemi
olarak gördüğünden söz etmektedir. Bu anlamda, iletişim, toplumu bağlayan
bir ağdır (Erdoğan ve Alemdar, 1990: 164).
1.3. İLETİŞİM VE TUTUM KAVRAMI
Tutum, bireyin kendine ya da çevresindeki herhangi bir nesne,
toplumsal konu, ya da olaya karşı deneyim, motivasyon
ve bilgilerine
dayanarak örgütlediği zihinsel, duygusal ve davranışsal bir tepki ön eğilimidir
(İnceoğlu, 2005: 5).
Bireyin belirli bir kişiyi, grubu, kurumu veya bir düşünceyi kabul ya da
reddetme şeklinde gözlenen, duyuşsal bir hazır oluş hali veya eğilimidir
(Özgüven, 2000: 353).
Bireyin tutumları gözle görülmez fakat onun davranışlarına bakılarak
bir objeye ilişkin tutumu hakkında fikir sahibi olunabilir. Buna bir örnek olarak;
bir öğrencinin yalnızca coğrafya ödevlerini yapmaması ve coğrafya derslerine
devamsızlık yapması onun coğrafya dersine karşı olumsuz bir tutum içinde
olduğunu gösterir. Bir obje ya da bir olay karşı geliştirdiğimiz tutum eğer
olumlu ise, onunla ilgili kararlarımızın olumlu olma olasılığı, eğer tutumumuz
olumsuz ise, onunla ilgili kararlarımızın olumsuz olma olasılığı vardır.
26
Tutumlarımız geleceğe yönelik bir karar niteliği taşımaktadır (Ülgen, 1995:
97).
Bireylerin belirli bir kişi, grup, fikir ve grupları benimseme düzeyleri
belirli yönde davranmalarına neden olmaktadır. Kişilerin belirli konulardaki
tutumları onları kabul ya da reddetmeye yönelik bir çeşit hazır oluş hali ya da
eğitimi yaratmaktadır. Bireyin tutum ve değer yargıları davranışlarını
yönlendirmektedir (Özgüven, 2000: 91).
Tutum üzerine yapılan araştırmalar, insanların belirli tutumlarla
doğmadığını
belirtmektedir.
Tutum,
kişinin
içinde
bulunduğu
sosyal,
ekonomik ve psikolojik ortamın ürünüdür. Aile yapısı, eğitim, din, sosyal
çevre vb. unsurlar tutumları şekillendirir (Usal ve Kusluvan, 1999: 128). Bu
ortamda şekillenen tutumun üç öğesi vardır. Tutum, aklın (bilmek, kanaat,
görüş, tecrübe vb.) ve duyguların (ülkü, inanç, prensip vb.) etkisiyle oluşur.
Oluşan bu tutumlar davranışın temelidir. Ancak davranışların da tutum
oluşturmada etkisi vardır (Türkkan, 2000: 21) Dolayısıyla tutum; akıl
(düşünce), duygu ve davranışın bütünleşmesinden meydana gelir.
1.3.1. Tutum Öğeleri
Tutumlar sadece bir davranış eğilimi ya da bir duygu değil, biliş-duygudavranış eğilimi bütünleşmesidir (Kağıtçıbaşı, 1999:103).
a) Bilişsel Öğe
Tutumların bilişsel öğeleri, tutum objeleri (uyarıcıları) hakkındaki bilgi
ve inançlardan oluşur. Bunlar bireyin çevresindeki tutum objesi (konusu) ile
ilgili bilgileridir. Bu bilgiler ya kişinin tutum objesi ile doğrudan deneyim
geçirmesiyle ya da farklı kaynaklardan (okuyarak, duyarak) öğrenmesi ile
oluşur. Yukarıdaki açıklamanın doğal sonucu olarak tutumların, varlığı bilinen
ve kabul edilen bir konuya karşı oluştuğu söylenebilir. Aksi takdirde, varlığı
27
bilinmeyen bir konuya yönelik tutum oluşmaz. Tutum objesi ile bilgiler ne
kadar gerçeklere dayanıyorsa onunla ilgili tutumlar o kadar kalıcı olur. Tutum
objesi ile ilgili bilgi değiştiğinde tutum da değişir (Baysal, 1981: 14).
b) Duyuşsal Öğe
Tutumun bireyden bireye değişen ve gerçeklerle açıklanamayan,
hoşlanma hoşlanmama yönünü oluşturur (Baysal ve Tekarslan, 1996: 254).
tutumun duyuşsal öğesi bilişsel öğesine oranla daha basittir. Kendini olumlu
ya da olumsuz bir tepki öneğilimi olarak gösterir. Böyle olmakla birlikte,
“duyuşsal öğesi ağır basan bir tutumun değişmesi daha güçtür; özellikle
bireyin egosunu ilgilendiren konu ya da olaylara karşı tutumu daha yoğun
yüklüdür” (İnceoğlu, 2000: 9).
c) Davranışsal Öğe
Bireyin belli uyarıcı grubundaki tutum konusuna karşı davranış
eğilimini yansıtır. İlgili davranış eğilimi sözler ya da diğer hareketlerden
gözlenebilir. Bu davranışın bireyin alışkanlıkları, normları ve söz konusu
tutum objesi ile doğrudan ilişkili olmayan tutumlarının da etkisi altındadır. Bu
sebeple davranışsal öğeden söz ederken öncelikle iki tür davranış tutum
konusunun hoşlanılan ya da hoşlanılmayan durumlarla olan ilişkisine,
normatif davranış ise doğru olan davranışın ne olduğu konusundaki inançlara
dayalıdır (İnceoğlu, 2000: 10).
Bir tutum, bireyin düşünme, duygu ve davranışlarını birbirleriyle
uyumlu kılarak etkiler. Bu üç öğe, yerleşmiş güçlü tutumlarda tam olarak
bulunur. Zayıf tutumlarda özellikle davranışsal öğe çok zayıf olabilir. Tutum
bireyi davranışa hazırlayıcı karmaşık bir eğilimdir. Bunun sonucu, bireyin
çevresindeki çeşitli objelere ilişkin beslediği duyguları, o objelerle ilgili
bilgileri, düşünceleri ve onlara yönelik davranışları devamlılık ve düzenlilik
gösterir (Kağıtçıbaşı, 1999: 104).
28
1.3.2. Tutumların Gelişimi ve Oluşmasını Etkileyen Faktörler
Tutumlar, birçok faktörün etkisi altında oluşur. Araştırma sonuçlarına
göre bu faktörler gruplandırılmıştır (Binbaşıoğlu, 1995: 372).
1. Bireyin özellikle ilk yaşlarındaki yaşantıları: Çocuğun ilk yaşlardaki
insanlara, nesnelere veya olaylara karşı geliştirdiği yaklaşma ve uzaklaşma
ile ilgili tutumları, onu ömür boyu etkisi altında bırakabilir. Edinilen tutumların
kaynağı kişisel deneyimlerden çok anne-babalardır (Tavşancıl, 2002: 80).
Çocuklar büyüdükçe anne-babaların onların tutumları üzerindeki etkisi
azalmakta ve özellikle ergenlik döneminin başlamasıyla diğer sosyal
etkenlerin rolü giderek fazlalaşmaktadır.
2. Bireyin Daha Önce Edindiği Önyargı, Doğma, İnanç ve Değerlerin
Etkisi: Önyargı, hiçbir temele dayanmayan ya da eksik ve yanlış bilgiye
dayanan düşüncelerdir. Önyargı olumsuz tutumdur.
3. Bireyin İçinde Bulunduğu Grup ve Toplum İçindeki Konumu: Her
birey toplum içinde belli konumda bulunur. O konumdan beklenen tutum ve
davranışlara göre kendi tutum ve davranışlarını düzenler. Bulunduğu grubun,
başlangıçta olmasa bile zamanla, tutumlarını benimseyebilir.
4. Bireyin “Benlik Duygusu”nun Etkisi: Benlik, bireyin ne olduğunu, ne
olmak istediğini ve çevresince nasıl tanındığı hakkındaki “bilinçlilik”
durumudur. Birey bu durumlara göre tutumlarında değişiklikler yapar.
5. Görülen Öğrenimin Etkisi: Öğrenim sırasında kişi, birçok bilgi ve
becerilerle alışkanlıklar edinir. Bunlar, tutumun, bilişsel ve düşünsel öğelerini
oluştururlar. Bunlarda değişiklik oldukça, tutumlarda da değişiklik olur.
29
1.3.3. Tutum Davranış ve İletişim İlişkisi
Davranış psikolojik anlamda, insan, hayvan ve bitkilerin gözlenebilir
herhangi bir tepkisidir. Organizmanın uyarıcıya karşı gösterdiği gözlenebilir
tepkisidir. Kısaca organizmanın gözlenebilen ya da ölçülebilen etkinlikleridir.
Sosyolojik anlamda, bir gruptaki genellikle alışılmış ve geleneksel olan, göreli
olarak birbirine benzeyen toplumsal hareket biçimleridir (Güney, 1998: 63).
Davranış, karmaşık güçlerin etkisi altındadır. Diğer bir değişle dört
etkenin karmaşık etkileşimi sonucu davranışlar ortaya çıkmaktadır. Bunlar;
tutum, ortam, alışkanlık ve beklentidir. Bu belirtilen dört etkenin hepsi aynı
doğrultuda ise ya da birbirleriyle tutarlı ise, davranışın tahmin edilmesi daha
geçerli olacaktır (Kağıtçıbaşı, 1999: 129). Tutumların bireylerin çevrelerine
uyumlarını
kolaylaştırmalarının
yanı
sıra
bireylerin
davranışlarını
da
yönlendirici gizil güce sahip oldukları düşünülmektedir (Baysal ve Tekarslan,
1996: 254).
Eğitim bireyin davranışında kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak
değişme meydana getirme sürecidir (Ertürk, 1972: 12). Eğitimin tanımından
da anlaşıldığı üzere söz konusu olan istenilen yönde davranışlarda
değişmeyi sağlamaktır. Tutum, davranışı oluşturan etkenlerden biri olduğu
için önemlidir. Ayrıca, herhangi bir durumda ortaya çıkan tutum objesiyle ve
ortamla ilgili tutumların ne oldukları, birbiriyle ilişkileri anlaşılıp, ölçülebilirse,
davranışın daha iyi bir tahmini yapılabilir.
Birey doğum anında tutumlarıyla beraber hayata başlamaz. Aileden ve
yakın çevreden öğrenilenler ile yaşantı ve deneyimlerin birleşmesi, tutumları
şekillendirir. Birey, bir tutuma sahip olduktan sonra, tutuma uymayan bir
durumla
karşılaştığında
bu
durumu
görmezden
gelme
eğilimindedir.
Tutumlar, her ne kadar değişime karşı koymaya çalışsa da, özellikle bireyin
çevresindeki olay ve durumlarda en yüksek derecede etkilendiği ergenlik
30
döneminde yavaş olmakla birlikte değişme özelliği gösterebilir. Bireyin
tutumları iki yolla değişebilir :
Bunlarda birincisi bireyin farkında olarak veya olmayarak sahip olduğu
tutuma aykırı davranışta bulunmasıdır. Bu durum küçük bir ihtimalle de olsa
tutumu değiştirebilir. Tutumlarda değişikliğe yol açabilecek ikinci ve etkili yol
ise, ikna edici bir iletişim içinde bulunmaktır. Özellikle ergenlik dönemindeki
bireyler akranlarından, güvenilir kabul edilen kişilerden etkilenebilirler. Bu tip
kişilerin ergen bireyle iletişimi tutumlarının kabuğunu kırıp, değişimine sebep
olabilir (Akpınar, 2006: 9).
Davranışların
değişimi
ancak,
belirli
özelliklere
sahip
iletişim
durumlarında gerçekleşir. İletişimde bulunan kişi yüksek inanılırlığa ve çekici
kişiliğe sahipse, ele alınan konu üzerinde söylenen sözler alıcının
tutumundan büyük farklar göstermiyorsa ve bu iletişim sık sık tekrarlanıyorsa
tutum
değişikliği
meydana
gelir.
Bireyin
önce
belirli
bir
durumda
davranmasını sağlayarak da tutum değişmesi ortaya çıkabilir. Bu davranış
bireyin daha önceki tutumundan farklıysa, birey çeliksiye düşer. Bu çelişkiden
kurtulmak için birey, eski tutumunu yeni davranışa uyacak biçimde değiştirir
(Cüceloğlu, 1993: 557).
1.3.4. Tutumların Ölçülmesi
Davranış bilimlerinde ölçmeye ve araştırmalara konu olan ve bu
nedenle doğru bir şekilde ölçülmesi gereken psikolojik değişkenlerden biri de
tutumlardır. Tutumların ölçülebilmesi öncelikle, nasıl tanımlandığıyla ilişkili bir
durumdur. Tutum, belirli bir nesne, durum, kurum, kavram ya da diğer
insanlara yönelik olan, öğrenilmiş, olumlu ya da olumsuz tepkide bulunma
eğilimidir (Tezbaşaran, 1997: 1).
31
Bireylerin
davranışlarının,
bireylerin kendine özgü tutumlarında
kaynaklandığı kanısı çok yaygındır. Tutumların ölçülmesi bu temele
dayanmaktadır (Özgüven, 1994: 336). Tutumların ölçülmesinde Likert
Ölçekleri (toplamalı sıralama tekniği), Thurstone Ölçekleri (eşit görünen
aralıklar tekniği) ve Guttman Ölçekleri (birikimli ölçekleme tekniği) olmak
üzere üç tip ölçek kullanılmaktadır (Kağıtçıbaşı, 1999: 134).
Likert ölçeği, tutum ölçekleri içinde en yaygın olarak kullanılanıdır
(Tavşancıl, 2002: 139). Bunun nedeni, likert tipi ölçeklerin geliştirilmesinin
diğer ölçeklere göre daha kolay ve kullanılışlılığından da yüksek olmasıdır.
Bireyin kendini başkalarından daha çok tanıdığı ve anladığı varsayımına
dayanan bu teknikte, bireyin hem bu varsayımı karşılayacak iç görüye sahip
olması, hem de kendisi hakkındaki bilgileri tam ve çarpıtmadan vermesi
beklenmektedir. Ancak bu, her zaman mümkün olmayabilir. Bireyler kendileri
için sakıncalı olabileceğini düşündükleri bilgileri başkalarından saklama
eğiliminde olabilirler, ortamdaki koşula göre, sosyal beğenirliği ön planda
tutarak kendileri hakkındaki bilgilerin bir kısmını veya tamamını gizleyebilir
veya farklı bir biçimde cevap verebilirler. Bu gibi sakıncaları önlemek için
genellikle cevaplayıcıların kimliklerini gizlemesi sağlanarak, onlardan daha
samimi cevaplar alınmaya çalışılır (Tavşancıl, 2002: 140). Likert tipi tutum
ölçeğinde derecelemeler 3, 5, 7, 9 hatta 11’li olabilir. Ancak 5’li dereceleme
olan optimum olduğu için en çok kullanılandır (Tavşancıl, 2002: 145).
1.4. İLETİŞİM TÜRLERİ
İletişimin vazgeçilmez öğesi olan insan, psikoloji ve sosyal psikolojinin
araştırma konusu olmuştur. İnsan; jest, mimik ve dilini kullanarak öğrenilmiş
davranışlarla iletişim kuran tek varlıktır (Ergin ve Birol, 2000: 17). İletişim
denilince çoğunlukla insanlar arasındaki sözel bir süreç olan konuşma akla
gelmektedir. İletişim yalnızca sözel bir süreç değildir. İnsanın bulunduğu her
yerde, her durumda, her mekanda iletişim süreci yaşanmaktadır. Üniformalı
32
olarak
sokakta
yürüyen
bir
polis,
üniformasıyla
çevresine
mesaj
göndermektedir. Psikoloji bilimi kapsamında yaygın olarak kullanılan
sınıflamaların birinde iletişim; “kişi içi iletişim”, “kişiler arası iletişim”, “örgüt içi
iletişim” ve “kitle iletişimi” olmak üzere dört ana gruba ayrılmaktadır. Kişi içi
iletişim, bir insanın düşünmesi, duygulanması, kişisel ihtiyaçlarının farkına
varması, iç gözlem yapması, kendi içinden mesaj alması ya da kendine
sorular sorarak bunlara cevaplar üretmesi bir iç iletişimdir. Bir başka ifade ile
kişinin kendisiyle kurduğu iletişimdir. Genel olarak kaynağını ve hedefini
insanların oluşturduğu iletişime “kişiler arası iletişim” denir. Örgüt içi iletişim
ise, örgüt çalışanlarının, örgütün iç ve dış çevresi ile kurmuş oldukları resmi
iletişimdir (Dökmen, 2001: 21-39).
Bir takım bilgilerin/sembollerin, bir takım hedefler tarafından üretilmesi,
geniş insan topluluklarına iletilmesi ve bu insanlar tarafından yayımlanması
sürecine de “kitle iletişimi” adı verilir. Radyo, televizyon, gazete, dergi ve
benzerleri birer kitle iletişim araçlarıdır (Dökmen, 2001: 21-39). Kitle iletişimi
kitle denilen insanlara yönelik, o insanların zamanını, yerini, türünü, paketini,
kısaca üretimini biçimlendirmediği ve biçimlendiremediği bir iletişim türüdür.
Bu nedenle, kitle iletişimi kendi kendine iletişimden, kişiler arası iletişimden,
grup iletişiminden, örgüt iletişiminden, kurumsal iletişimden ayrılır (Erdoğan,
2002: 19).
1.5. KİŞİLERARASI İLETİŞİM
Kişilerarası iletişim başkalarını tartıp, varılan yargıya göre davranma
sanatıdır (Usluata, 1992: 48). Başka bir tanıma göre de kişiler arası iletişim
kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu iletişimdir (Dökmen, 2001: 23).
Karşılıklı iletişimde bulunan kişiler, bilgi-sembol üreterek, bunları birbirlerine
aktararak ve yorumlayarak iletişimi sürdürürler. Bazı araştırmalara göre her
türlü iletişimi kişiler arası iletişim saymamak lazımdır.
33
Tubbs ve Moss (1974), bir iletişimin “kişilerarası iletişim” sayılabilmesi
için şu üç ölçütün gerekli olduğunu belirtmişlerdir :
● Kişilerarası iletişime katılanlar, belli bir yakınlık içinde yüz-yüze
olmalıdır.
● Katılımcılar arasında tek yönlü değil, karşılıklı ileti (mesaj) alışverişi
olmalıdır.
● Söz konusu iletiler (mesajlar) sözlü ve sözsüz nitelikte olmalıdır
(Tubbs ve Moss,1974; aktaran, Dökmen, 1994: 24).
Kişilerin, birtakım rollere bürünerek ya da sosyal ve kültürel kalıplara
girerek sürdürdükleri iletişimler kişilerarası iletişim tanımının dışında bırakılır.
Buna göre bir nüfus sayım memuru ile vatandaş arasında, ya da ‘’geç’’ işareti
veren bir trafik polisi ile sürücü arasında, kişilerarası iletişim değil sosyal
iletişim vardır. Çünkü sayım memurunun ve trafik polisinin başlattığı iletişim,
kişisel ve psikolojik değildir. Fakat insanlar arasındaki bir iletişimde, neyin
psikolojik olduğunu, neyin psikolojik olmadığını belirlemek güçtür (Dökmen,
1997: 24).
Bir insanın diğer bir insanla iletişime geçmesinin sayılamayacak kadar
çok nedeni olduğu söylenebilir. İnsanlar genellikle bir ihtiyacını karşılamak
için iletişimde bulunurlar. Bunun yanında şu nedenlerin de iletişim kurmada
etkili olduğu söylenebilir:
● Tanıma: İnsanlar daha önceden tanıdığı kişilerle daha kolay
iletişimde bulunurlar.
● Çekici bulma: İnsanın içerisinde çekici bulduğu kişiye karşı daha
çok iletişim kurma isteği olduğu söylenebilir.
●
Zorunluluk: Bazen bazı işlerimizi görmek için bazı insanlarla
iletişim kurmak zorunluluğu doğar. Örneğin kütüphaneden kitap
34
ödünç almak isteyen bir insanın zorunlu olarak kütüphane çalışanları
ile iletişim kurması gerekebilir.
● Benzer özelliklere sahip olma: İlgi alanları birbirine yakın olan
insanların daha kolay iletişim kurdukları söylenebilir. Örneğin aynı
futbol takımının taraftarı olan insanlar daha kolay iletişime
geçebilirler.
Kaynağını ve hedefini insanların oluşturduğu kişiler arası iletişimde
karşılıklı iletişimde bulunan kişiler bilgi/sembol üreterek, bunları birbirine
aktararak ve yorumlayarak iletişimi sürdürmektedirler. Kişiler arası iletişim,
sözlü ve sözsüz olarak iki ana sınıfa, bu sınıflardan her birisi, kendi içinde alt
sınıflara ayrılmaktadır.
Dökmen (1989), literatürde yer alan kişilerarası iletişim sınıflamalarını
ele alarak, bu sınıflamaları kapsayan bir sınıflama ortaya koymuştur. Bu
sınıflama, Şekil 3’de görülmektedir.
Şekil 3. Kişilerarası İletişim Sınıflaması (Dökmen, 1989: 27)
Bu sınıflamaya göre, dilin kullanımını ifade eden sözlü iletişim, dille
iletişim ve dil-ötesi iletişim olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bir iletişimde “ne ”
35
söylendiği dille iletişim kapsamına girerken, “nasıl” söylendiği dil-ötesi
iletişimle ilgilidir. Yüksek sesle halimizi hatırımızı soran birisi, daha sonra
sesini kısarak “Akşama bize buyur.” derse, bu sözden, “gelmeni pek
istemiyorum” anlamını çıkarırız. Bu tür, alçak sesle çabucak söylenivermiş
davetlere “yarım ağızla yapıldı” deriz. Bir davetin yürekten mi, yoksa yarım
ağızla mı yapıldığını anlamaya çalışırken, başvurduğumuz önemli ölçütlerden
birisi, işte bu dil-ötesi öğelerdir (Dökmen, 1994: 27). İsteyerek, farkında
olarak yaptığımız konuşmalara “niyet edilmiş dil davranışı” adı verilir.
Konuşurken dilimizin sürçmesi ise, niyet edilmemiş dil davranışlarına bir
örnektir. Sesin niteliğiyle ilgili her şey; ses tonu, sesin hızı, şiddeti,
vurgulamalar, duraklamalar ve benzeri özellikler dil-ötesi kapsamına
girmektedir. Dilin kullanımı dışındaki iletişim biçimleri sözsüz iletişim
kapsamında yer almaktadır. Yüz ifadesi, göz teması, mimik, jest ve vücut
duruşu yüz ve beden iletişimine ilişkindir. Karşı tarafa sözel olmayan yolla
mesaj verme yöntemlerinden biri de bedensel temastır. Kişisel alan ve
mesafe kullanımını ifade eden mekan kullanımı da sözsüz iletişim
yöntemlerinden biridir. Giyilen kıyafetten, sürülen koku ya da takılan rozete
kadar değişik araçların kullanımı yoluyla başka insanlara mesaj verilmesi de
bir başka sözsüz iletişim yöntemidir. Her iki gruptaki iletişimler de,
niyetlenilmiş ya da niyetlenilmemiş davranışları içerebilir
1.5.1. Sözlü İletişim
Bir isteğini, bir düşüncesini, acısını ya da sevincini bir başka insana
aktarmak isteyen insanın iletişimde bulunma ihtiyacı vardır. Kişiler arasında
karşılıklı
bilgi
alış
verişini
gerçekleştiren
iletişim,
dil
aracılığıyla
gerçekleşmektedir (Kayaalp, 1998: 106). Genel olarak en etkili iletişim şekli
sözlü ve yüz yüze olanıdır. Alıcı sadece duymakla kalmayıp, aynı zamanda
göndericinin
jest
ve
mimiklerini
görebilmekte,
duygu
ve
niyetini
anlayabilmektedir. Yüz yüze iletişimde, anlaşılmayan yerler sorularak, kısa
sürede pozitif veya negatif geri bildirim elde edilmektedir. Sözlü iletişim yüz
36
yüze konuşma şeklinde olabileceği gibi, teknolojik araçlar vasıtasıyla (telefon,
internet) da gerçekleşebilir (Tutar ve Yılmaz, 2002: 52).
Sözlü iletişim “dil” ve “dil ötesi” olmak üzere iki alt sınıfa ayrılmaktadır.
İnsanların karşılıklı konuşmaları ve yazışmaları “dille iletişim”dir. Dille
iletişimde
bulunan
kişiler,
ürettikleri
bilgileri,
birbirlerine
ileterek
anlamlandırırlar. Dil ötesi iletişim ise, sesin niteliği ile ilgilidir. Ses tonu, sesin
hızı, şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar ve benzeri
özellikler dil ötesi iletişimdir. Dille iletişimde kişilerin “ne söyledikleri”, dil ötesi
iletişimde
ise
“nasıl
söyledikleri”
önemlidir.
(Dökmen,
2003:127).
Karşımızdakinin sözlerinin kapsamı kadar-hatta daha da fazla- ses tonundaki
canlılık da bizi ilgilendirir.
Sözlü iletişim sırasında ortaya çıkan çatışmalar gibi, bedensel
temastan kaynaklanan birtakım çatışmalar da gözlenebilir. Özellikle mevcut
toplumsal kurallara aykırı olan bedensel temaslar, kişilerarası çatışmalara yol
açabilir. Örneğin kültürümüzdeki gelenekselleşmiş el öpme şekli, büyüğün
elinin dudağa götürülmesidir. El öpen kişiler, büyüklerin ellerini dudaklarına
götürmek yerine çenelerine değdirirlerse, bu davranış çevredekiler tarafından
“samimiyetsizlik” olarak yorumlanabilir (Dökmen, 1994: 29).
Sözel iletişim anında geri bildirime olanak tanımaktadır ve bireysel bir
iletişimdir. Anında geri bildirim ile fark edilen yanlış anlamalar vakit
kaybedilmeden düzeltilebilir. (Düşükcan, 2003:81)
1.5.2. Sözsüz İletişim
Kişilerarası iletişimde, hiçbir sözcük kullanılmadan da çeşitli mesajlar
iletilir. Sözsüz iletişim; insanlar arasında konuşma dışındaki araçlarla
gerçekleşen iletişimdir. Bu iletişim şeklinde, insanların ne söyledikleri değil,
ne
yaptıkları
önemli
olmaktadır.
Sözsüz
iletişim,
kültürden
kültüre
37
değişebildiği gibi, kadın ve erkek arasında hatta kişiden kişiye de farklılık
göstermektedir. Hayvanlar aleminde de sözsüz iletişim gözlenebilir (Kaşıkçı,
2002: 27).
İletişimin temelinde yer alan bir iletişim yolu da sözsüz iletişim yoludur.
İyi bir dinleyici iletişim kurduğu bireyin yalnız söylediklerini değil yüzü, eli,
kolu ve bedeni ile yaptıklarını da duyar. Çünkü yüz ifadeleri, el ve kol
hareketleri, bedenin duruş tarzı, sesin tonu gibi sözsüz mesajlar kullanarak
da iletişim kurulur. Yüzdeki anlamlar, göz hareketlerini, duruşu, giyinmeyi ve
sesin özelliklerini içeren bu iletişim en ilkel toplumsal davranış diye
tanımlanan beden dili olarak da tanımlanmaktadır. (Usluata,1997: 54).
Sözsüz iletişim daha çok sözlü iletişimi pekiştirmek amacıyla
kullanılmakta
ve
böylece
bireylerarası
iletişimde
duygu
ve
tavırları
düzenleyerek sözlü iletişimi desteklemektedir. Kaynak durumundaki birey yüz
ve bedeninin yardımı ile akıcılığı yakalamaya çalışırken, diğer taraftan
karşıdaki bireyin yüz ve bedeninin ifadelerine bakarak mesajın algılanıp
algılanmadığını ve ya karşıdaki bireyin psikolojik durumunu anlayabilmektedir
(Işık, 2000: 39).
Kişilerarası yüz yüze iletişimde düşünceler sözlü, duygular ise sözsüz
dil ile anlatılır. Başka bir deyişle, kişilerarası iletişimde konuşma dili duyguları
dile getirmede genellikle yetersiz kalır. Çünkü sözler konuşmanın içeriğini
oluştururlar, oysa sözsüz iletişim duygusal bilgiyi aktarır. Günlük yaşamdaki
ilişkilerde sözel kodlar dışında başvurulan simgesel kodlardan sözsüz
olanlar, anlamı yaratma ve paylaşmada çoğu kez bilinçsiz olarak sürekli
kullanılırlar. Öyle ki beden diliyle verilen mesajlar insanlarla anlaşmada en
temel araç niteliği taşır. Araştırmalar iletişimde beden dilinin, ses tonu (% 38 )
ve sözcüklere (% 7) göre % 55 oranla önde olduğunu göstermektedir
(İzgören, 2000: 6; Pease -Pease, 2003: 13). Gelgelelim sözsüz iletişimin bir
araştırma alanı olarak görülmesi yeni sayılabilir. “Oysa sözsüz iletişimin
önemli bir bölümünü oluşturan görsel kodların kullanımı, insanın iletişim tarihi
38
kadar eskidir. İlkel ve geleneksel toplumların insanı, günlük uygulamalar için
olduğu kadar, din kökenli törenler için de son derece yetkin kodlar
geliştirmiştir” (Zıllıoğlu, 1993:179). Öte yandan kişilerarası yüz yüze iletişimde
sözlü iletişimin çerçevesinin ve anlamın belirlenmesinde yüz ifadeleri, beden
hareketleri ses tonlaması her zaman etkili olmuştur. Kısaca, sözsüz iletişim
sözel içeriğin anlamlandırılmasında ve yorumlanmasında önemli ve güvenilir
ipuçları verirken sözlü iletişimi destekler ve pekiştirir.
Sözsüz iletişim yollarından biri de bedensel temastır. Farklı bedensel
temaslar kurarak karşımızdakine çeşitli mesajlar vermeye çalışırız. Eller,
kişinin kendini anlatmasında en etkili ve en duyarlı organıdır. El hareketleri,
konuşmaya ritim ve vurgu katarak düşüncenin duygusal yönünü ortaya koyar
(Yatkın, 2003: 55). El öpmek, karşımızdakine bizden büyük olduğunu, el
sıkışmak aynı düzeyde-eşit kabul ettiğimizi göstermektir. Karşımızdakinin
dostluğunun bizim için önemli olduğunu göstermek istediğimizde ise, elini
avuçlarımızın arasına alarak sıkarız.
İnsanlar, kendi çevrelerinde oluşturdukları boş mekânlar yoluyla da
iletişimde bulunurlar. Başka insanlara olan uzaklığımızı ayarlayarak, onlara
uzak ya da yakın durarak, birtakım mesajlar iletiriz. Sevdiğimiz insanlara
yakın durmayı tercih ederken, daha az sevdiklerimizle aramızda biraz daha
fazla mesafe bulunmasına dikkat eder, hiç tanımadığımız insanlara ise daha
da uzak dururuz. Sokakta tanımadığımız birisi, 5cm kadar yanımıza yaklaşıp
bize adres sormak isterse, pek çoğumuz en az bir adım uzaklaşmak isteriz.
Bu davranışımızla o kişiye, “seni tanımıyorum, bu kadar fazla yaklaşma”
mesajını vermiş oluruz.
39
1.6. KİŞİLER ARASI İLETİŞİM ENGELLERİ VE ÇATIŞMALARI
İletişim sürecinde etkin iletişimi engelleyen pek çok faktör vardır.
Kişilerarası iletişim sürecindeki bu engeller, etkin iletişim kurulmasını
engellemekte çatışmalara ve anlaşmazlıklara sebep olmaktadır. Kişiler
arasında yaşanan iletişim kopukluklarının tanınması etkin iletişim kurulmasını
sağlayacağı gibi çatışmaları da asgariye indirecektir. İletişim sürecinde
kişilerarası iletişim çeşitli engeller nedeniyle etkin olarak kurulamayabilir. Bu
engellerin bilinmesi ve kişiler arası iletişim sürecinde farkına varılması sağlıklı
iletişim için oldukça önemlidir.
İletişimin kişisel engelleri, gönderici ve alıcının mesajı kodlarken,
gönderirken ve ya kod açarken gerekli dikkati göstermemelerinden
kaynaklanmaktadır. Bu engeller, alıcının mesajı yanlış anlaması veya yanlış
yorumlaması, belirli ön kabuller nedeniyle mesajı yanlış değerlendirmesi,
iletişimde bulunduğu kişiye karşı ilgi eksikliği, göndericiye olan güvensizlik,
gönderici ve alıcının mesajın anlamını kasten çarpıtması, gönderici veya
alıcının değer yargıları, kültür düzeyleri, alışkanlıkları, zevkleri ve tutkuları
gibi kişisel farklılıklar şeklinde özetlenebilir (Tutar ve Yılmaz, 2002: 72).
Biyolojik, psikolojik, sosyo-psikolojik ve kültürel etkenler kaynak, alıcı
ve ileti arasındaki ilişkileri belirler (Zıllıoğlu, 1992: 73). Kaynağın saygınlığı,
güvenilirliği, sevilip sevilmediği, statüsü, tanınmış olup olmaması; iletinin
niteliği, ussal-duygusal içeriği, alıcının fikirlerine karşıtlık oranı; kanalın
niteliği, gücü; aracın işlevselliği ve alıcının iletiyi almaya hazır ve istekli olup
olmadığı, eğitim-kültür düzeyi vb. iletişim sürecini belirleyen etkenler arasında
sayılabilir (Kağıtçıbaşı, 1988: 163-197).
Aşağıda kişilerarası iletişimde sözü edilen iletişim engellerinden
bazılarına değinilecektir.
40
1.6.1. Kalıplaşmış Düşünceler
Duygularımızı ve davranışlarımızı yönlendiren düşüncelerimizi iki ana
gruba ayırabiliriz. Birinci gruptaki düşüncelerimiz, gerçekçi ve akılcıdır. İkinci
gruptakiler ise gerçekçi ve akılcı değildir. Bu tür gerçekçi ve akılcı olmayan
düşünce yapılarına, “kalıplaşmış düşünceler” denir.
Ellise, bütün kalıplaşmış düşüncelerin temelinde, üç tür alt kalıplaşmış
düşünce bulunduğu görüşündedir. Bunlar;
 İyi bir insan olmalıyım ve başka insanların onayını almalıyım; aksi
durumda değersiz bir insan olurum.
 Başkaları
bana,
benim
istediğim
gibi
düşünceli
ve
kibar
davranmalılar; aksi durumda ayıplanmalı ve cezalandırılmalılar.
 Yaşam bana istediklerimi kolayca ve çabuk vermeli, istemediklerimi
ise vermemeli (Dökmen, 1994: 86).
Kişilerarası iletişim sırasında farklı çatışma türleri birlikte sergilenebilir.
Sıklıkla birlikte sergilenen çatışmalardan ikisi de önyargılı çatışma ile tümden
reddetme çatışmasıdır. Güçlü önyargıları olanların, karşılarındaki kişilerin
görüşlerini tümden reddetme ihtimalleri yüksektir (Dökmen, 1994: 57).
1.6.2. Algısal Hatalar
Algı, duyu organlarımızdan beynimize ulaşan verilerin örgütlenmesi,
yorumlanması ve anlamlandırılması sürecine verilen addır. Bize ulaşan
duyumlara ne tür tepkiler vereceğimize ancak algılama sonrasında karar
verebiliriz (Dökmen, 1994: 97).
İletişimin etkinliği kaynaktan alıcıya gönderilen mesajın doğru
algılanması olduğu için eğer mesaj oluşturulurken kullanılan semboller alıcı
41
tarafından bilinmiyor ya da doğru anlaşılmıyorsa anlam güçlükleri doğabilir.
Ayrıca, göndericinin bir kelimeye verdiği anlamla, alıcının bu kelimeye verdiği
anlam farklı olursa, yanlış anlaşılmadan kaynaklanan çatışmalar ortaya
çıkabilir (Robbins, 2001:386).
İletişim, gönderici ve alıcı arasında mesaj alış verişi olduğundan,
iletişimin etkinliğini gönderici ve alıcı birlikte belirlemektedir. Alıcının dinleme
ve algılama kapasitesi etkin bir iletişim için oldukça önemlidir. Etkin olmayan
dinlemede alıcı, kendi düşünce ve kanıtlarıyla araya girerek göndericinin
sözünü kesmekte ve etkin iletişim kurulması engellenmektedir. Algılama
yetersizliği de bir iletişim engelidir. Farklı perspektiflere sahip olan insanlar,
aynı fenomeni farklı algılayarak iletişimin engellenmesine neden olmaktadır.
Seçici algılamadan kaynaklanan engellerin olumsuz etkileri aktif dinleme ile
azaltılabilmektedir. Algı kişilerarası iletişimin ayrılmaz bir parçasıdır. İletişim
sırasında
çok
davranışlarımızı
karmaşık
algılarız,
algısal
yaşantılar
karşımızdaki
geçiririz.
kişinin
Örneğin,
davranışlarını
kendi
algılarız.
Karşımızdakinin bizi nasıl algıladığını algılamaya çalışırız. Aynı şeyler
karşımızdaki içinde geçerlidir. Bu durumda çok karmaşık bir algı trafiği söz
konusudur. Bu yüzden de birtakım kazaların, yanlış algılamaların ortaya
çıkması ve bunların da çatışmalara yol açması doğaldır (Dökmen, 1997: 99).
1.6.3. Göndericinin Güvenirliği
Birçok durumda alıcı, mesajların önemini yargılarken göndericinin
özelliklerinden etkilenebilir. Bu açıdan, kaynağın yüksek derecede güvenilir
olması mesajın daha doğru algılanabilmesine ve mesaja verilen önemin
artmasına yardımcı olacaktır .
İletişim sürecinde kaynak hayati önem taşımaktadır. Çünkü kaynak
durumundaki birey, bilgisi, deneyimleri, geçmişi, fiziksel durumu gibi
etkenlerden ötürü alıcılar üzerinde güven uyandırmıyorsa, iletişim sürecinin
42
başarıya ulaşması oldukça zordur. Yani kaynak tutarlı bir mesaj göndermek
için yeterli bilgi, yetenek ve özelliklere sahip olmalıdır (Bingöl,1998: 292).
Kaynak veya mesajı gönderen ne kadar güvenilir ise, mesajın da o
kadar açık, doğru ve anlaşılır şekilde alıcıya ulaşacağı vurgulanmaktadır.
Tersine, göndericinin güvenirliği düşük ise göndericinin mesajları çoğu
zaman göz ardı edilecek ve dikkate alınmayacaktır. Bu nedenle, mesaj
göndermede güvenirliğin oldukça önemli olduğu söylenebilir.
1.6.4. Yorumlama Farklılıkları
Bir mesajın doğru ve tam olarak iletilebilmesi için, kullanılan kelimelere
gönderici ve alıcının aynı anlamı vermesi gerekmektedir. Bir kelime, birden
fazla anlamda kullanıldığında kavramların karışmasına ve anlamların
belirsizleşmesine neden olabilmektedir. Bu durum alıcı ile gönderici arasında
mesajın farklı anlaşılmasına sebep olmaktadır. Dildeki birçok kelimenin farklı
anlamlarda kullanılması, alıcının bu kelimeleri farklı anlamlandırmasına
neden olabilmektedir. İnsanların yanlış anlaşıldım şeklindeki şikâyetleri
bunun en açık örneğidir. Konuşma esnasında farkında olunmadan “eksiltme”,
“çarpıtma” ve “genelleme” yapılmaktadır. İnsanlar konuşmaktan daha hızlı
düşündüklerinden, düşünülen her şeyin dile getirilmesi mümkün değildir. Bu
nedenle bilgilerin büyük bir bölümü konuşma sürecinde atlanmaktadır.
Çarpıtmada ise, bilgiler eksik verilmektedir. Bu eksik yerler alıcının bilgi ve
tecrübesiyle doldurulmaktadır. Konuşmaların uzatılmaması amacıyla yapılan
genellemeler de yargıya dönüştüğü zaman iletişimde kopukluk yaşanmasına
sebep olmaktadır (Gün, 2001: 120).
Kişilerarası çatışmalara bazen, kişilerin kendilerine ait özellikleri değil,
ürettikleri ve birbirlerine ilettikleri mesajlar yol açar. Bu mesajların niteliği, yani
taşıdıkları anlam, çatışmanın kaynağını oluşturur. Örneğin karşımızdaki kişi,
43
doğruluğundan emin olduğumuz bir bilgiden farklı bir bilgi ileri sürerse,
onunla çatışabiliriz (Dökmen, 1994: 133).
İletişim sürecinde bilgi eksikliği, gönderici ile alıcı arasında engel
oluşturmaktadır. Alıcının yeterli bilgi sahibi olmaması, mesajın bazı
bölümlerinin atlanmasına, yok sayılmasına ya da çarpıtılmasına veya
anlamadığı mesajı, anlamış gibi davranarak bilgi eksikliğinin gizlenmesine
sebep olmaktadır. Göndericinin, mesajın içeriğini dolduracak kadar bilgi
sahibi olmaması durumunda da mesaj açık bir şekilde ifade edilemeyecek ve
boşluklar
bırakılacaktır.
Bu
boşluklar
alıcının
varsayımları
ya
da
önyargılarıyla doldurulacağından gönderilen mesaj ile alınan mesaj farklı
olacaktır. Alıcı ve göndericinin bulunduğu konum veya rolünün gerektirdiği
bilgi birikimine sahip olmaması durumunda, bir iletişim engeli ortaya
çıkmaktadır (Tutar ve Yılmaz, 2002: 77).
1.6.5. Değer Yargılaması
İnsanlar, kendi ilgi alanlarına, görüşlerine ve tutumlarına uygun bilgileri
ve yaklaşımları daha kolay benimser ve öğrenir (Hogan ve Speakman,
2007:23).
Bu yüzden öncelikle ikna edilmek istenen kişilerin yani hedef
kitlenin ele alınacak konu hakkındaki ilgi, bilgi ve tutumları öğrenilmelidir
(Kirschner, 1994 :98). Hedef kitleyle ilgili bu bilgiler doğrultusunda konuşma,
sunum ve çalışmalara yön verilir. Hedef kitlenin beklenen davranışlara
olumsuz tavır alması, direnç göstermesi önlenebilir. Alıcının karşı tutumları
iknayı güçleştirir.
Pek çok çatışma şekli, kişi ya da grupların arasında yeterince bilgi
alışverişinde bulunamamalarının bir neticesidir. Özellikle kişilerin ya da
grupların ortak bir genel amaç çerçevesinde, farklı alt amaçlara sahip olarak
yer aldığı düzlemlerde, aralarındaki bilgi ve fikir alışverişinin yetersiz olması,
diğer tarafa karşı eksik bilgi dolayısı ile çeşitli önyargıların doğmasına neden
44
olacaktır
(Baysal
ve
Tekarslan,
1996:310).
Bireylerin
konuşmaları,
hareketleri, inançları ya da onunla ilgili anlatılanlar doğrultusunda önyargılar
geliştirebiliriz. Önyargılı kişi ya da gruplar arasında birbirlerini gerçekten
tanımalarını sağlayacak bilgi alışveriş sistemi kurulmamışsa, çatışma bir
yerde kaçınılmaz olacaktır (Tekarslan ve diğ., 2000:277).
Çatışma, bireysel ya da grupsal farklılığın bir ürünüdür. Bu durum
kişiler
arası
farklılıklar,
amaçlardaki
farklılıklar,
değer
yargılarındaki
farklılıklar, algılama farklılıkları gibi farklılıklar nedeniyle ortaya çıkar. (Aksoy
ve Kaplan, 2005:135; Koçel, 2003:533; Ertürk, 1994:124)
1.6.6. Aşırı iletişim (Bilgi) Yükü
Günümüzde iletişimin öneminin artmasının bir nedeni de iletişimin
bugün
bir güç kaynağı olan bilgi iletmenin temel aracı olmasıdır. İçinde
bulunduğumuz çağ enformasyon çağı olarak nitelendirilmektedir. (Tutar ve
Yılmaz, 2002:13) Çağımıza adını veren bilginin bir değer olarak ortaya
çıkması ve iletilmesi iletişimin sayesinde olabilmektedir. Aşırı iletişim veya
bilgi yükü insanları mesajlara etkili şekilde cevap veremeyecek duruma getirir
ve bu durum iletişimde bulunanların stres yaşamalarına neden olur.
1.6.7. Fiziksel Uzaklıklar
İnsanların fiziksel olarak birbirlerinden uzak olmaları bazen iletişim için
engel teşkil edebilir. Telefon, elektronik posta gibi teknolojiler bu uzaklıkları
genellikle ortadan kaldırmasına rağmen yüz yüze iletişim kadar etkili
olamamaktadır. Sadece periyodik olarak gerçekleşen yüz yüze etkileşim
fiziksel uzaklıklardan kaynaklanan sorunların ötesinden gelmeye yardımcı
olabilir. Çünkü iletişim jest, mimik, beden dili gibi sözsüz işaretlerle daha
zengin bir hal almaktadır. Daha zengin iletişim ise daha az karışıklık ve daha
45
az yanlışlık anlamına gelmektedir. Bu nedenle, fiziksel uzaklıklardan
kaynaklanan engellerin ötesinden gelmenin etkin yollarından biri örgütsel
olarak birbiriyle ilgili kişilerin planlı toplantılarla bir araya gelmeleridir
(Çetinkanat, 2000 :17-20).
Sosyal ve fiziksel çevre, insan davranışlarını etkileme gücüne sahiptir.
Kalabalık ortam gerek hayvanlar, gerekse insanlar üzerinde birtakım olumsuz
etkiler yaratır. Kalabalık ortamlarda yaşamak zorunda kalan insanların,
birbirleriyle çatışma ve fiziksel hastalıklara yakalanma düzeylerinde artış
görülür (Dökmen, 1994: 131).
Gürültülü bir yer, arkadaş topluluğu veya dost olmayan bir grubun
varlığı, gönderilen mesajın kabulünü etkileyen faktörlerdir (Lazar, 2001:69).
Mesajın karşı tarafa iletilmesi esnasında dışarıdan kaynaklanan gürültü,
mesajın anlaşılamamasına, bozulmasına veya yanlış anlaşılmasına sebep
olmaktadır. Sonuçta mesaj, belirginliğini yitirmektedir. Bu da iletişimdeki
başarısızlığın ifadesidir.
1.6.8. Kültürel Farklılıklar ve Geçmiş Deneyimler
Başkalarından alınan mesaj, davranış oluşturmada önemli bir etken
olsa da bu mesajın alıcı tarafından yorumlanıp yeniden anlamlandırılması
davranış oluşumu açısından çok daha önemlidir. Mesajı alan kişi onu
yorumlayarak önceki yaşamıyla ilgili bilgi ve deneyimlerine başvurur, yeni
davranışını buna göre oluşturur (Bıçakçı, 1998:90).
İletişim üzerine yapılan çalışmalar, iletişimin üç temel özelliğinin
olduğunu
ortaya
koyar.
Bunlardan
ilki
iletişim
etkinliğinin
insanları
gerektirmesidir. İkinci olarak iletişim, paylaşmayı gerekli kılar; yani iletişimde
gönderici ve alıcı, mesajın ortak bir anlamı üzerinde anlaşmalıdır. Son olarak,
iletişim semboliktir. Semboller; jestler, mimikler, sesler, harfler, rakamlar ve
46
sözcüklerdir. Alıcı ve gönderici mesaja aynı anlamı verdikleri zaman, tam
olarak iletişim ortaya çıkar (Tutar, Yılmaz, Erdönmez, 2003:9).
İletişimin gerçekleşmesi; bilgi veya duygunun, diğer bir deyişle mesajın
hem aktarılmasını hem de algılanmasını gerektirir. Mesajların algılanmasında
insanların psikolojik, sosyal ve kültürel çeşitli özelliklerini yansıtan duygu,
tutum ve davranışların (tahminler, önseziler, fikirler, mimikler vb.) etkisi
vardır. Bu nedenle iletişim sadece bilgi alışverişi değil, duygu alışverişini de
kapsamaktadır (Hazar, 2003:81).
1.6.9. Teknik Dil
İş grupları, uzmanlık grupları veya sosyal gruplar sıklıkla
aralarında
anlaşabilir
sözcük,
terim
ve
ifadeler
kendi
geliştirmekte
ve
kullanmaktadır. Gruba has özel dilin grup etkinliği açısından faydalı olduğu
söylenebilir. Bu durum, grup üyelerine ait olma, uyumluluk ve öz saygı gibi
duyguların gelişmesine yardımcı olmanın yanında, grup içi iletişimi daha etkili
hale getirmektedir. Ancak, grup içi geliştirilen dilin, grup dışı bireylerin de
bulunduğu ortamlarda kullanılması iletişimde kopukluklara neden olabilir
(Oskay, 1994:45). İletişimde teknik terimlerin kullanılması sonucu ortaya
çıkan bu kopukluklar örgütsel etkinliklerde sık rastlanan iletişim engellerinden
sayılmaktadır. Zira herkes tarafından anlaşılabileceği düşüncesi ile kullanılan
teknik
terimler,
birçok
durumda
bazı
örgüt
üyeleri
tarafından
anlaşılamamakta ve iletişim sürecinin etkinliği zayıflayabilmektedir .
İnsan iletişimini, anlamlarında uzlaşılmış simgeler aracılığı ile bilgilerin,
düşüncelerin, duyguların biriktirilip aktarılmasının ve alışverişinin hem ortak
hem de değişik zaman ve mekan boyutlarında gerçekleştirilmesi, olarak
tanımlayabiliriz (Zıllıoğlu, 1993: 3-7) Geçmişten günümüze insanoğlu, gerek
çevresinde, gerekse dünyada olup bitenleri hep öğrenmek istemiştir. Bu bilgi,
47
bilinmeze ve erişilmeze yönelik bitmek tükenmek bilmeyen bir arzudan
kaynaklanmaktadır. İnsan, bedenen aynı zamanda birçok yerde olabilme
yeteneğine sahip olsaydı, haberleşme bu denli önem taşımazdı. Gerçekte
kitlesel ya da bireysel nitelikli iletişim araçlarının teknolojik gelişimiyle haber,
insansal niteliğinden uzaklaşarak metalaşmıştır.(Düşükcan, 2003:52) Kitle
haberleşmesi, bireyler arası haberleşmeyi kısırlaştırsa da haberleşme
olgusu, iletişimin temel amacı ve önemi olarak görülmektedir.
1.6.10. Olumsuz Duygular
İletişim, duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla
başkalarına aktarılmasıdır. İnsanlar arası iletişimler temel olarak duygu ve
düşünce alışverişini yürütme düzenleridir. Burada ana öğe “anlatmak ”tır.
İletişim kuran ve başlatan kişi kendisini, duygu ve düşünce dünyasını,
ilişkilerini, ilişkilerinin kendisindeki karşılıklarını açıklamak ve karşısındakine
iletmek ister (Baltaş, 2006 :19-20).
İletişim sürecinde gönderici ve alıcının inançları, önyargıları, duyguları
ve düşünceleri etkin bir iletişim kurulmasını engellemektedir. Gönderici ile
alıcının karşılıklı tutumları, savunucu ve açık iletişim sürecinde çok önemlidir.
Göndericinin ses tonu ve davranışlarıyla alıcı üzerinde yargılandığı izlenimini
uyandırması durumunda, alıcı savunmaya geçmektedir. Gönderici alıcı
üzerinde denetleyen, fikrini kabul ettirmeye çalışan biri izlenimini uyandırması
durumunda da alıcı savunucu tutum göstermektedir. Belli bir stratejiyi izleyen
planlı tutum sergilenmesi, alıcıyı kuşkuya düşüreceğinden, savunucu tutum
sergilenmesine neden olmaktadır. Göndericinin mesajı, üstünlük belirten
simgelerle yüklü ise alıcı, savunuculuk davranışı göstererek, ezilmemek için
çözümler aramaktadır. Göndericinin her şeyi bildiğini iddia eden, tartışma
kabul
etmeyen
kesin
bir
tutum sergilemesi,
şiddetlenmesine sebep olmaktadır.
alıcıda
savunuculuğun
48
Savunucu tutumlar, kişiler arasında etkin iletişim kurulmasında büyük
engel oluşturmaktadır. Etkin bir iletişim için karşılıklı olarak, korku ve kuşku
uyandırılmadan açık ve içten bir tutum sergilenmesi gerekmektedir.
İletişimin gerçekleşmesi; bilgi veya duygunun, diğer bir deyişle
mesajın hem aktarılmasını hem de algılanmasını gerektirir. Mesajların
algılanmasında insanların psikolojik, sosyal ve kültürel çeşitli özelliklerini
yansıtan duygu, tutum ve davranışların (tahminler, önseziler, fikirler, mimikler
vb.) etkisi vardır. Bu nedenle iletişim sadece bilgi alışverişi değil, duygu
alışverişini de kapsamaktadır (Hazar, 2003:81).
Pek çok çatışma şekli, kişi ya da grupların arasında yeterince bilgi
alışverişinde bulunamamalarının bir neticesidir. Özellikle kişilerin ya da
grupların ortak bir genel amaç çerçevesinde, farklı alt amaçlara sahip olarak
yer aldığı düzlemlerde, aralarındaki bilgi ve fikir alışverişinin yetersiz olması,
diğer tarafa karşı eksik bilgi dolayısı ile çeşitli önyargıların doğmasına neden
olacaktır
(Baysal
ve
Tekarslan,
1996:310).
Bireylerin
konuşmaları,
hareketleri, inançları ya da onunla ilgili anlatılanlar doğrultusunda önyargılar
geliştirebiliriz. Önyargılı kişi ya da gruplar arasında birbirlerini gerçekten
tanımalarını sağlayacak bilgi alışveriş sistemi kurulmamışsa, çatışma bir
yerde kaçınılmaz olacaktır (Tekarslan ve diğ., 2000:277).
1. 6.11. Planlama Eksikliği
İletişim süreci, kaynağın oluşturduğu herhangi bir iletinin (mesajın)
uygun bir araçla bir kişi veya bir gruba gönderilmesi işlemidir (Koçel, 1989:
122). İnsanlar düşündüklerini genellikle tam anlamıyla
aktaramazlar. Bu durumda çoğu zaman ortaya çıkan
karşılarındakilere
farkın önemli
nedenlerinden biri iletişimde planlama eksikliğidir. Çünkü iletinin planlı şekilde
hazırlanması ve alıcılarına uygun biçimde iletilmesi, etkili iletişimin ön
koşullarındandır. Başka bir ifade ile iyi iletişim şans eseri meydana gelmez.
49
Oysa insanlar iletişime çoğunlukla düşünmeden, planlama yapmadan ve
iletişimin amacını belirlemeden başlarlar. İletişim süreçlerinde direktiflerin
nedenlerini açıklama, en uygun iletişim aracını belirleme, iletinin anlaşılıp
anlaşılmadığını kontrol etme, iletiyi anlamayı oldukça kolaylaştırır ve
değişime karşı olan direnci büyük ölçüde de azaltır. Bunların sağlanması,
ancak iletişimin planlanması sonucu ile gerçekleşebilir.
Verilen mesajda etkin olabilmek için iyi hazırlanarak, tutarlı ve ayrıntılı
bir konuşma yapmak gerekir. Konuşan kişi alanında yeterli değilse,
konuşmasına iyi hazırlanmamışsa, konuşmasını iyi takdim edemezse,
dinleyicinin tutumunda istenilenin aksine bir değişme olur (Cüceloğlu,
2002:522).
1.6.12. Statü Farklılıkları
Yukarıda sayılan iletişim engellerinden başka toplumsal sistem
içerisindeki statü ve cinsiyet farklılıkları da insanlar arasında bir iletişim engeli
olabilmektedir.
Statü,
bir
kimseye
toplumda
başkalarının
atfettikleri
değerlerden oluşan bir kavramdır (Eren, 2004:516). Statü insana toplumun
diğer üyeleri tarafından verilir. Statü, bireyin doğduğu veya beklediği değil,
toplum üyelerinin kabul ettikleri yerdir. Statü farklılıkları, kişiler arası iletişimin
yönünü ve sıklığını belirleyen etmenlerden biridir. Çünkü insanlar ya eşit
statü de ya da daha üst olanlarla iletişim kurmayı isterler .
Örgütlerde belirli kişi veya gruplar kendi statülerini başkalarından farklı
ve daha fazla prestiji olan bir statü olarak görebilir. Aynı şekilde başkaları da
belirli kişileri prestij sahibi olarak görebilir. Statü anlayışındaki bu tür
farklılıklar, algı ve haberleşmeyi etkileyerek bir çatışma nedeni olabilir (Koçel,
2001:539-540; Koçel, 2003:495).
50
İnsanlar en az iki nedenden dolayı daha yüksek statüde olanlarla
iletişim kurmayı arzu eder; bunlardan biri yüksek statüdeki insanlarla iletişim
kurmanın, insana itibar kazandırması; ikincisi ise, yüksek statüdeki insanların
güç ve imkanlarından yararlanma düşüncesidir. Söz konusu iki neden, düşük
statüdeki insanlarla iletişim kurmada isteksiz davranmanın nedeni sayılabilir.
Böylece statü
farklılığı iletişim engelinin bir kaynağı olarak ortaya çıkar
(Zıllıoğlu, 2003:83).
Kişilerarası iletişim çatışmalarının önemli kaynaklarından bir tanesi de
kişilerin sahip oldukları rollerdir. İnsanların girebilecekleri roller; mesleki roller
ve sosyal rollerdir. Öğretmenlik, infaz koruma memurluğu, sosyal hizmet
uzmanlığı, doktorluk birer mesleki roldür. Ana baba, çocuk, komşu… olmak
ise birer sosyal rol sayılabilir. İnsanlar, toplumsal rolleriyle kişisel rollerini
bağdaştırmakta
güçlük
çektiklerinde,
gerek
kendi
içlerinde,
gerekse
kişilerarası iletişimlerinde çatışma yaşayabilirler.
1.6.13. İletişimde Zaman Baskısı
İnsanların yeterli zamanı olmaması durumunda da zaman baskısından
kaynaklanan bir iletişim engeli ortaya çıkmaktadır. İnsanlar iletişim halinde
iken başka birisinin araya girmesi, telefonun çalması gibi etkenler de iletişimi
kesintiye uğratmaktadır (Tutar ve Yılmaz, 2002: 88). Kişiler arası iletişim
sürecinde meydana gelen ve etkin iletişim kurulmasını engelleyen bu
etkenleri ortadan kaldırmanın yolu, öncelikle bu engellerin tespit edilmesini
gerektirmektedir. Kişiler arası iletişim sürecinde, gönderici ve alıcının iletişim
bilgi ve becerisi iletişim engellerinin tespit edilerek ortadan kaldırılmasını
sağlayacaktır.
51
1.6.14. Dinleme Yetersizlikleri
Dinleme, işitilenlerin ön bilgilerle karşılaştırılarak zihinsel ve bilinçli bir
çaba ile anlamlandırılmasıdır. “Dinleme konuşan kişinin vermek istediği
mesajı pürüzsüz olarak anlayabilme ve söz konusu uyarana karşı tepkide
bulunabilme etkinliğidir” (Demirel, 1996: 33). Dinleme süreci, bireyin seslerin
ve konuşma örüntülerinin farkında olmasıyla ve bunlara dikkat vermesiyle
başlar, belli işaretleri tanıması ve hatırlamasıyla sürer ve anlamlandırmasıyla
son bulur” (Yangın, 1999: 30).
Başarılı bir iletişim için önemli olan unsurlardan olan “dinleme
becerisi“, kişinin tüm hayatı boyunca rastlantılara bağlı olarak kendi kendisini
eğitmesine bağlı olabildiği gibi, bazı kişiler doğuştan iyi dinleyici olabilirler. Ne
var ki, bu kişilerin sayısının az olduğu dikkate alındığında, iyi bir dinleyici
olabilmek için bireylerin bilinçli bir çaba harcayarak dinleme becerilerini
geliştirmeleri gerektiği söylenebilir (Cüceloğlu, 1997: 167).
Etkin dinleyici olmak için özetle dikkati vermek, önyargısız olmak,
konuşmaktan çok dinlemek, ilgi ve sabır ile dinlemek, anlamak için dinlemek
gerekir (Kuzu, 2003:22-23).
1.6.15. Dil ve Anlatım Güçlükleri
Konuşma yeteneği, dolayısıyla dil, insanı insan yapan niteliklerin
başında gelir. Onun duygularını, düşüncelerini, isteklerini bütün incelikleriyle
açığa vurmasına, yaşamını sürdürebilmesine olanak sağlar (Aksan, 1995:11)
Dilin kendine özgü kuralları ve bu kurallar çerçevesinde gelişen bir
sistemi bulunmaktadır. Bu kuralların öğrenilmesi bebeklik döneminden
itibaren başlamakta ve o dilin dil bilgisi yapısı tamamen kazanılıncaya kadar
52
devam etmektedir. Dil, tüm kuralları ile birlikte geçirilen yaşantılar sırasında
doğal olarak öğrenilmektedir. İleri yaşlarda ise çocuklar dili kendilerine özgü
bir biçimde kullanarak çevrelerindeki diğer bireylerle iletişim kurmaya
yönelmektedirler. Kurulacak bu iletişimin sağlıklı ve olumlu temele dayanması
ise ancak erken çocukluk döneminde geçirilecek deneyimlere bağlı
olmaktadır (Temel, 2000:39). Kültürün aktarımı için kuşaktan kuşağa geçen
deneyim-bilgilerin aktarılmasını ve tutanak halinde elde tutulmasını sağlayan
dil olgusudur. Yetkin bir iletişime geçişi sağlar (Oskay, 1993: 312). Dilin
kullanımıyla toplumsallaşma süreci içerisine gireriz.
İletişim çatışmalarının en azından bir kısmı iletişim kurmadaki bilgi
eksikliğinden kaynaklanmaktadır. İletişim sırasında insanların yaptıkları bazı
mekanik hatalar vardır. Bu hataların arkasında bazı psikolojik etkenler
olabilir. Fakat yine de kişilerin dikkatini genelde farkında olmadıkları hatalara
çekersek, bunlardan kurtulmalarını sağlayabiliriz. Diksiyon ve anlatım
bozukluklarını gidermek bile, kişilerin iletişimlerini kolaylaştırabilir. Farkında
olmadan
sürekli
karşısındakinin
karşıdaki
gözlerine
kişinin
bakmamak,
sözlerini
başka
kesmek,
yönleri
konuşurken
izlemek
iletişim
çatışmalarına yol açabilecek öğelerdir (Dökmen, 1994: 106).
Anlam güçlükleri, belirli bir lisana sahip olmama ya da uygun iletişim
araçlarından yoksun bulunma nedeniyle doğan engellerdir. Ortak sembollerin
olmadığı ortamlarda, anlam güçlükleri kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıkacaktır
(Baysal ve Tekarslan, 1996:309-310). Bireyler birbirlerine duygu ve
düşüncelerini iletmek için değişik semboller kullanırlar. Bu semboller sözlüyazılı
veya
sözsüz
sembollerdir.
İletişimin
etkinliği
bu
sembollerin
anlaşılabilirliğine bağlıdır. Ortak sembollerin olmaması veya bu sembollerin
çeşitli nedenlerle anlaşılmaması anlam güçlüklerini ortaya çıkartarak,
çatışmalara sebep olabilir (Kılınç, 1985:113).
Kişiler arası iletişim sürecinde meydana gelen ve etkin iletişim
kurulmasını engelleyen bu etkenleri ortadan kaldırmanın yolu, öncelikle bu
53
engellerin tespit edilmesini gerektirmektedir. Kişiler arası iletişim sürecinde
gönderici ve alıcının iletişim bilgi ve becerisi iletişim engellerinin tespit
edilerek ortadan kaldırılmasını sağlayacaktır.
54
İKİNCİ BÖLÜM
İLETİŞİM BECERİLERİ VE EMPATİ
İnsan
yaradılışı
nedeni
ile
tek
başına
yaşayamaz.
Varlığını
sürdürebilmek için geçmişten bu yana sürekli diğer insanlara ihtiyaç
duymuştur. Diğer insanlarla birlikte olabilmenin en önemli aracı ise iletişimdir.
Bu nedenle iletişim, var olmak ve yaşamak için beslenmek kadar doğal ve
kaçınılmazdır. Kendimizi, çevremizi, ait olduğumuz toplumu anlamamız için
etkin iletişim şarttır. Günümüzde ortaya çıkan başta kişiler arası ilişkilerdeki
sorunlar ve bu sorunlara bağlı ortaya çıkan pek çok psikolojik bozukluğun
temelinde iletişim becerilerindeki eksikliğin yattığı söylenebilir.
Empati ise bir insanın, kendisini karşısındakinin yerine koyarak onun
duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamasıdır. Empati yeteneği
gelişen insanlar sosyal uyum ve becerileri kurmada daha başarılı olurlar.
Bu bölümde iletişim becerileri kavramı üzerinde durulacak, iletişim
becerileri ile ilgili yapılan araştırmalar, ülkemizde
iletişim becerisi
yetersizliğinin
iletişim,
nedenleri,
iletişim
becerileri
ve
etkili
iletişim
becerilerinin geliştirilmesi konuları ele alınacaktır. Daha sonra empati
kavramı, empati ile ilişkili diğer kavramlar, empati ve sempati ,empati ve
özdeşleşme, empati ve içtenlik, empati ve benmerkezcilik, empati ve sezgisel
tanı konuları açıklanacaktır. Empatik becerilerin özellikleri, empatinin
sınıflandırılması, empatik becerilerin sosyal uyum ve becerilere etkisi
konularından bahsedilecektir.
55
2.1. İLETİŞİM BECERİLERİ KAVRAMI
Günlük yaşamın temeli insan ilişkilerine dayanmaktadır. Bu ilişkiler,
insanların birbirlerine karşı olan bütün etki ve tepkilerini kapsamaktadır.
İnsan, sürekli olarak başkalarını etkilediği gibi, kendisi de başkaları tarafından
olumlu ya da olumsuz olarak etkilenir. Burada ilginç nokta, insanları
algılayışımızın birbirinden farklı oluşudur. İnsanlara karşı tepkilerimiz cansız
eşyalara olan tepkilerimizden ayrıdır. Örneğin, bir kimseye baktığımız zaman
onun da bize baktığını fark ederiz. Eşyaya baktığımızda böyle bir karşılıklı
etkileşim olmaz. Bir insanla konuşurken onu anlamaya, değerlendirmeye
çalıştığımız gibi, o da bizi anlamaya ve değerlendirmeye çalışır. İki kişi
birbirini algılayışlarına göre karşılıklı tepkide bulunurlar (Baymur, 1990: 1626).
İnsanlar arasındaki ilişkiler iletişim yoluyla olur. İletişim, konuşan ve
dinleyenin güdü, algı, eğitim ve tutumlarından oluşan insan davranışlarının
oldukça karmaşık bir şeklidir
(Şahin, 1997: 24-25) İnsanlar başarılı ve
doyurucu ilişkiler kurdukları zaman mutlu olurlar. İletişim becerileri, sosyal
becerilerden biri olarak ele alınmaktadır. Sosyal beceri; bireylerin sosyal
ortamlarda yeterli bir şekilde davranabilmelerini sağlayan gülümseme,
etkileşimi başlatma, problem çözme becerilerini kullanabilmek gibi belirli
yeteneklerdir (Howing ve diğ., 1990 :460).
başkalarıyla
birlikteyken
kullandıkları
olumlu
Sosyal beceriler kişilerin
tepkiler
alan,
olumsuz
tepkilerden kaçmaya yarayan ve sosyal olarak kabul gören öğrenilmiş
davranışlardır. Sosyal beceriler, duruma özel ve sosyal bağlara göre de
değişebilen özellikler gösterirler. Sosyal beceriler, hem gözlenebilir belirgin
davranışlar hem de bilişsel, duyuşsal öğeler içermektedirler (Şeker, 2000:16).
İletişim becerisi, kişiden, karşı karşıya kaldığı olayla ilgili, olası bakış
açılarını ve tanımlamaları araştırmayı, soruşturmayı ve bütünleştirmeyi içerir.
Bu beceriyi kazanmış birisi, kendisine yöneltilen bir uyarı, eleştiri veya şikâyet
56
karşısında, tek açı yerine çok açıdan anlam verme yeteneğine sahip
olabilecektir (Özer, 2002: 65).
Çözümlerden herhangi biri ne doğrudur, ne
de yanlış. Sadece farklıdırlar. Gerçekte önemli olan, farklı yorumlar (açılar)
içinde hangilerinin çözüme, diğerlerine kıyasla daha hızlı ve verimli bir
şekilde ulaştırabileceğini görebilmektir.
Ceyhan, etkili iletişim için gereken becerileri genel olarak ele almış ve
özetlemiştir. Bunlar,
karşılıklı konuşmada yanıt verme ve verilen yanıtta
konuşmacının duygu ve düşüncelerini yansıtma, yönlendirici olmayan açık
sorular sorma, sözel olmayan ipuçlarının kodlarını çözme, mesajlara doğru
yanıtlar verme, dinlemeye istekli olma, göz teması kurma, anlamaya
yoğunlaşma, doğru geribildirim verme, “ben” mesajlarıyla yanıt verme,
kendini açma, empatik anlayış sergileme, eleştirilere olumlu yanıt verme,
girişken davranışlar sergileme, çatışmaları yöneterek problemleri uygun
şekillerde çözme ve koşulsuz kabuldür (Ceyhan, 2006: 367-379).
2.1.1. Sözlü İletişim Becerileri
İletişim becerileri bütünsel olarak ele alınabildiği gibi farklı yönleriyle de
ele alınmakta ve bağlantılı olarak iletişim becerilerinin alt boyutlarına ilişkin
farklı sınıflamalar yapılmaktadır.
Bu sınıflamalardan biri sözlü ya da sözsüz olması temelinde iletişimi
sözlü
ve
sözsüz
olarak
ikiye
ayırır.
Sözlü
iletişim,
konuşarak
gerçekleştirdiğimiz iletişimdir. İki kişinin karşılıklı konuşmasında olduğu gibi
doğrudan ya da telefon görüşmelerinde olduğu gibi uzaktan ve dolaylı olabilir
(Sillars, 1997: 11).
Sözlü iletişim becerileri, dil ve dil ötesi iletişimin etkili bir şekilde
kullanımıyla ilgili becerilerdir. Dilin etkili kullanımına ilişkin beceriler genelde
akıcılık, doğruluk ve zengin kullanım açısından ele alınmaktadır. Doğruluk,
57
dilin kullanımında anlamsal, biçimsel ve sözlüksel hataların yapılmaması ve
telaffuz ile ilişkilidir (Oya, Manalo ve Greenwood, 2004: 841-845). Ses tonu,
sesin hızı, şiddeti, vurgulamalar, duraklamalar gibi sesin niteliğiyle ilgili
özelliklerin doğru ve etkili kullanımı dil ötesi iletişim becerileri ile ilgilidir.
Akvardar ve ark (2005), etkin bir sözlü iletişim kurulabilmesi için dikkat
edilmesi gereken hususlardan söz etmektedirler. İletişimde karşılıklı olarak
paylaşım ve katılımı sağlamak için ileti (mesaj) gönderen kişinin alıcının
tepkilerini ölçmesi, anlaşılıp anlaşılmadığını kontrol etmesi; ayrıca konuşmayı
devam ettirmek, sağlıklı ve etkili bir şekilde ilerlemesini sağlamak için karşı
tarafın sözünün kesilmemesi; açık uçlu sorular, kapalı uçlu sorular ve
araştırıcı sorular gibi etkili soru sorma yöntemlerinin kullanılması sözlü
iletişimi başarılı kılan davranışlardandır.
Bir başka sınıflamada iletişim becerileri, etkili dinleme ve etkili tepki
verme ana başlıkları altında toplanmaktadır. İletişimin ilk basamağı olan
dinleme, edilgin dinleme ve etkin/etkili dinleme olarak ikiye ayrılmaktadır.
Edilgen dinlemede kişi genelde sessiz kalmaktadır. Etkin dinleme, karşıdaki
kişiden gelen iletiye sözlü tepki verme becerisini içermektedir. Bu dinleme
biçiminde kişi, iletiyi alır, anlar, çözümleme yapar ve geri iletir. Etkili
geribildirim kullanılması etkin dinlemede kilit noktadır. Bununla kastedilen,
söylenenleri anladığını ifade eden, anladığının doğruluğunu sınayan,
özetleyen, sözel ve sözel olmayan ipuçlarının değerlendirildiği, geribildirimde
bulunan kişinin kendi sözcükleriyle verilen geribildirimdir. Etkin dinleme, çaba
ve yoğunlaşma gerektirir, dikkatle dinlemeyi ve geribildirimi içerir, kabul
edildiğini belirten, doğru anlaşıldığını ortaya koyan, empati gösteren ve
açılımı
yüreklendiren
bir
dinleme
biçimidir.
Bu
dinleme
biçiminin
başarılabilmesi için iletinin doğru anlaşılması ve saklanması, konuşan kişi için
öneminin fark edilmesi, sözel ve sözel olmayan ipuçlarının yanıtlanması ve
anlama çabasının ve yoğunlaşmanın karşı tarafa gösterilmesi önemlidir.
Karşılıklı iletişim halinde olan iki kişi için genel dinleme davranışları şunlardır:
anlatan kişinin anlattıklarına yoğunlaşma, ilgi gösterme isteğini belirten
bedensel tavırlar, bedeni konuşana doğru eğme, göz hizasında yüz yüze
58
olma, uygun uzaklık ve göz temasıdır (Akvardar ve ark, 2005). Etkili tepki
verme ise alıcının verdiği geribildirim ile ilgilidir. Anlatanın sözlerini ve
duygularını uygun biçimde yansıtma, sorular sorma, özetlemeler yapma ve
başka
sözcüklerle
tepki
verme
iletişimin
etkili
olmasını
sağlayan
becerilerdendir (Korkut, 1996:18-24) .
2.1.2. Sözsüz iletişim Becerileri
İletişim esnasında karşı taraftan gelen tüm sinyallerin bir bütünlük
içinde değerlendirilmesi, etkili iletişimin temel şartı olma özelliğinin yanında,
tarafların birbirlerini daha iyi anlamasına, isabetli yaklaşımların sunulmasına,
sağlıklı ve kalıcı ilişkilerin kurulmasına katkıda bulunma yönüyle de
vazgeçilmez bir özellik taşımaktadır. Bu süreç, sözlü iletişim bilgisi ve
yeteneği kadar, sözsüz faktörlerin de kavranmasını gerektirir.
Sözsüz iletişimin özellikleri, gönderilen mesajın taşıdığı anlamı
güçlendirmekle birlikte, genellikle farkında olmaksızın geri planda kalan
ayrıntıları da ortaya çıkarmaktadır. İnsan, hareket, duruş ve tavırları ile
iletişim kurduğunun farkında olmasa da, bu tür işaretler iletişimde sürekli
kullanılır. Bazen sözlerle ifade edil(e)meyen duygu ve düşüncelere ait izler,
sözsüz iletişim aracılığıyla ortama yansımaktadır (Tayfun, 2007: 108). Bir
insana yöneltilebilecek en anlamlı iltifat, kişinin tüm dikkatini karşısındakine
vermesidir
(McCarty,
1989:141).
Beden
dili
bu
konuda
en
etkili
destekleyicidir. Tüm iletişimde en önemli mesaj insanın kendisi olduğuna
göre, kişinin bakışı, duruşu ve davranışları varoluşunun bir yansıması olarak
karşısındakinin üzerinde etki yaratacaktır
İletişimin en temel türlerinden birisi olan sözlü iletişimde, “ne
söylendiği”, sözsüz iletişimde ise “nasıl söylendiği” önem taşımaktadır.
Araştırmalar da, insanların birbirlerine ne söylediklerinden çok, nasıl
söylediklerine dikkat ettiklerini göstermektedir (Tutar ve Yılmaz, 2003: 62).
59
İnsan ilişkileri açısından sergilenen tavır, sadece iletişim halinde
olunan bireyler üzerinde değil, aynı zamanda çevredekiler üzerinde de etki
bırakmaktadır. Sokrates yıllar önce, “saç kesimini, giysileri ve sandaletleri,
bedenin tüm dış görünümünü” toplumun temel aldığı yazılmamış yasalardan
sayar (Neumann, 1998: 140).
Sözsüz iletişimde beden duruşu, yüz ifadeleri ve göz ilişkisi, el/kol
hareketleri (jestler), mesafe-“kişisel mekan” ve giyim ile ilgili iletiler söz
konusudur ve tüm bunların doğru ve etkili şekilde anlamlandırılması ve
kullanımı sözsüz iletişimle ilgili beceriler gerektirir. Sözel olmayan duygusal
mesajlara ilişkin beceriler, kodlama ve kod çözme açısından, diğer bir deyişle
ifade etme ve yorumlama açısından ayrı ayrı değerlendirilebilmektedir
(Maletasta ve Izard,1987:193-203; Cunningham, 1977:564-584; Minskoff,
1980:118-124). Sözel olmayan iletişimle ilgili becerileri dört basamakta ele
almaktadır. Bunlar, özgül sosyal ipuçlarının ayırt edilmesi, bu ipuçlarının
sosyal anlamlarının anlaşılması,
uygun kullanımı
ve
gerçek sosyal
problemlere uygulanmasıdır.
İnsanların birbirleri ile ne tür iletişimler kuracaklarını belirleyen
etkenlerden birisi de fiziksel görünümdür. Tanıdığımız insanlarla kuracağımız
iletişimde o gün ne giyeceği o kadar önemli olmasa da ilk defa karşılaştığımız
insanlarla konuşmaya başlamadan önce, onların giysilerini, boylarını,
kilolarını, algılayabiliriz. Bu algılama bizim en azından iletişime nasıl
başlayacağımızı
belirler.
Karşımızdakine
''Efendi,
bey,
beyefendi,
hemşehrim, bacı, kardaş, bayan ya da hanımefendi” terimlerini ilk bakışta
onu algılamamız sonucu kullanırız. Kişilerarası ilişkilerde fiziksel görünümün
önemli olduğunu düşünmek ve söylemek bizi rahatsız edebilir. Fakat şurası
bir gerçektir ki kime nasıl davranacağımız konusunda karar verme sürecinde
elimizdeki ilk bilgi fiziksel görünümdür (Dökmen, 1994: 109).
Araştırmalar, kadınlar ve erkeklerin sergiledikleri iletişim biçimleri ve
bu iletişimleri algılayışları arasında farklılıklar bulunduğunu göstermektedir.
60
Örneğin kadınlar sözsüz iletişim iletilerini (mesajlarını) erkeklerden daha fazla
kullanmakta ve bu tür iletilere (mesajlara) daha duyarlı davranmaktadırlar,
bunun aksine erkekler genel olarak sözsüz iletişimden gelen iletileri
(mesajları) pek algılamamaktadırlar (Dökmen, 1994: 108).
2.2. İLETİŞİM BECERİLERİ İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
İletişim becerileriyle ilgili araştırmalarda iletişim becerileri, farklı
yönleriyle, farklı bağlamlarda ve psikolojinin farklı alt alanlarıyla bağlantılı
olarak
ele
alınmaktadır.
Sosyal
psikoloji
bağlamında
incelendiğinde
araştırmaların belli konu başlıklarında sınıflandığı görülmektedir.
İletişim becerileri konusunda yapılan araştırmaları yurtiçinde yapılan
araştırmalar ve yurtdışında yapılan araştırmalar olarak ele almakta fayda
vardır.
2.2.1. Yurtiçinde Yapılan Araştırmalar
Ülkemizde iletişim becerilerine yönelik araştırmaların bir bölümü,
iletişim becerileri eğitiminin etkilerini araştırmaya yöneliktir. Bu araştırmaların
bir kısmında iletişim becerileri eğitiminin iletişim becerileri üzerindeki etkisine
bakılmıştır. Korkut yetişkinler için hazırlanmış bir iletişim becerileri eğitimi
programının, yetişkinlerin, sahip oldukları iletişim becerilerini değerlendirme
düzeylerini arttırdığını ortaya koymuştur (Korkut, 2005:143-149). YükselŞahin (1997), deneysel bir çalışmasında on iki oturumdan oluşan iletişim
becerileri eğitimini alan ve almayan üniversite öğrencilerinin iletişim
becerilerindeki değişmeye bakmıştır. Çalışmada, iletişim becerileri eğitimi
programına katılan öğrencilerin iletişim becerilerinin, kontrol grubuna kıyasla
arttığı ortaya konmuştur. Benzer şekilde Demirci (2002), Ankara Mesleki
Eğitim
Merkezi’ne
devam
eden
genç
işçilere
İletişim
Becerilerini
61
Değerlendirme Ölçeği uygulamış, eşit puanlara sahip kontrol ve deney
grupları oluşturmuş, deney grubuna beş oturumluk bir iletişim becerileri
eğitimi vermiş, kontrol grubuna herhangi bir uygulama vermemiş ve eğitim
sonrasında her iki grubun iletişim becerilerini nasıl değerlendirdiğine tekrar
bakmıştır. Eğitim programına katılan genç işçilerin sahip oldukları iletişim
becerileri, kontrol grubuna kıyasla daha olumlu şekilde değerlendirdikleri
görülmüştür. İletişim becerileri eğitiminin, iletişim çatışmalarına girme
eğiliminde düşüşler sağlayıp olumlu sonuçlar verdiği de ortaya konmuştur
(Işık, 1993; Özgit, 1991). Genelde, iletişim becerileri konusunda verilen
eğitimlerin iletişim becerilerini arttırdığı gözlenmektedir. Buradan iletişim
becerilerinin
öğrenilebilir
ve
geliştirilebilir
beceriler
olduğu
sonucu
çıkmaktadır.
Bulut Bozkurt, sınıf öğretmenleriyle yaptığı bir çalışmada, iletişim
becerisinin "etkililik" ve "yeterlilik" alt boyutlarında kadın öğretmenlerin erkek
öğretmenlerden daha yüksek bir ortalama tutturduklarını ortaya koymuştur.
(Bozkurt, 2004:443-454). Korkut, iletişim becerileri eğitiminin etkilerini
araştırdığı bir çalışmasında kızların, iletişim becerilerini erkeklerden daha
olumlu algıladıklarını ortaya koymuştur ( Korkut, 2005:143-149).
Voltan, üniversite öğrencilerinin atılganlık kişilik özelliği düzeyinin
yükseltilip yükseltilemeyeceğini incelemek amacıyla deneysel bir çalışma
yapmıştır. Atılganlık kişilik özelliğini, bireyin kaygı dışındaki olumlu ve
olumsuz duygularını, birey ya da bireylere en etkili şekilde iletebilme,
karşısındaki kişinin hakkına saygı göstererek kendi hakkını koruyabilme
nitelikleri olarak tanımlanmıştır(Voltan, 1980: 22-24). Bu nedenle atılgan
bireyin kurduğu iletişimin sonucunda daha sağlıklı bir uyum içerisinde olacağı
söylenebilir.
Voltan, sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerden ve kırsal kesimden
gelen 17-19 yaşları arasındaki gönüllü 60 öğrenci üzerinde atılganlık eğitimi
programı
uygulamıştır.
Atılganlık eğitimi
sonunda
deney grubundaki
62
öğrencilerin Rathus Atılganlık Envanterinden aldıkları puanların ortalaması
kontrol grubundan anlamlı düzeyde yüksek çıkmıştır (Voltan, 1980: 22-24).
Ceyhan (2006), üniversite öğrencileri üzerine yaptığı bir çalışmada
algılanan iletişim becerisi düzeyine bağlı olarak uyum derecesinin değişip
değişmediğini araştırmıştır. Çalışmada iletişim becerisi düzeyini yüksek
olarak algılayan öğrencilerin, kişisel, sosyal ve genel uyum ölçümlerinin her
üçünden de anlamlı olarak daha yüksek puanlar aldıkları görülmüştür.
Akkök (1996), ilköğretim öğrencilerinin ev ortamından çıkıp, okul
ortamına
girdiklerinde
onlardan
yeni
davranış
biçimleri
geliştirmeleri
beklenildiğini belirterek, bunun sonunda çocukların; kendilerine güvenleri
olan, kendilerini düzgün ve güzel ifade edebilen ve kişiler arası ilişkilerde
başarılı
bireyler
olarak
gelişmelerinin,
sağlanabileceğini
açıklamıştır.
İlköğretim öğrencilerine kazandırılacak beceriler aşağıdaki gibi gruplanmıştır.
İlk kazandırılacak beceriler; dinleme, konuşmayı başlatma, konuşmayı
sürdürme, soru sorma, teşekkür etme, kendini tanıtma, başkalarını tanıtma,
iltifat etme, yardım isteme, bir gruba katılma, yönerge verme, yönergelere
uyma, özür dileme ve ikna etmedir. Grupla bir iş yürütme becerileri arasında
başkalarının görüşlerini anlamaya çalışma; duygulara yönelik beceriler
grubunda ise kendi duygularını anlama, duygularını ifade etme, başkalarının
duygularını anlama, karşı tarafın kızgınlığı ile başa çıkma, sevgiyi-iyi
duyguları-ifade etme, korku ile başa çıkma ve kendini ödüllendirme iletişim
yeterlikleri arasında sayılabilir. Saldırgan davranışlar ile başa çıkmaya
yönelik beceriler; arasında ise izin isteme, paylaşma, başkalarına yardım
etme, uzlaşma, kızgınlığı kontrol etme, hakkını koruma ve savunma, alay
etmeyle başa çıkma, kavgadan uzak durma, yer almıştır.Stres durumlarıyla
başa çıkmayla ilgili beceriler arasında ise; başarısız olunan bir durumla başa
çıkma, grup baskısıyla başa çıkma, utanılan bir durumla başa çıkma, yanlız
bırakılma ile başa çıkma sayılabilir (Akkök, 1996: 2-3).
63
2.2.2. Yurtdışında Yapılan Araştırmalar
Dünyada iletişim becerilerinin yaşamın ilk yıllarında nasıl kazanıldığı
ve bağlantılı değişkenlerin incelendiği araştırmalar yapılmıştır. İletişim
becerileri gelişim dönemleri açısından da ele alınmıştır (Berglund, Eriksson
& Westerlund, 2005: 485-491; Didow & Eckerman, 2001:170-188). Berglund,
Eriksson ve Westerlund 18 aylık 1019 çocuğun annelerinden çocuklarının
gelişimsel
olarak iletişim becerilerini
değerlendirmelerini
istemişlerdir.
Çalışmada kız çocukların erkek çocuklara, ilk sırada doğan çocukların daha
sonra doğan çocuklara kıyasla daha yüksek puanla değerlendirildikleri
görülmüştür (Berglund, Eriksson & Westerlund, 2005: 485-491).
İletişim
becerilerinin yetişkinlerde yaş ilerledikçe değişip değişmediğini araştıran
çalışmalar da bulunmaktadır. Örneğin Siegel ve Gregora (1985) gençlerle
yaşlıları karşılaştırdıkları çalışmalarında -yaşlıların
daha ağır ve etkisiz
iletişim kurduklarına ilişkin inançlara karşın- gençlerle yaşlılar arasında
iletişim performansı açısından bir fark bulamamışlardır ( Siegel ve Gregora,
1985: 485-494).
yaptıkları
bir
Malatesta ve Izard, genç, orta yaşlı ve yaşlı kadınlarla
çalışmada
başkalarından
gelen
duygusal
mesajları
çözümlemede, yaşlı kadınların genç olanlara kıyasla daha zayıf olduklarını
ortaya koymuştur (Malatesta ve Izard,1987:193-203).
İletişim becerileri, cinsiyet farkı açısından da ele alınmıştır. Henüz
gelişim aşamasının ilk dönemlerinde olan çocuklarda bile iletişim becerisi
açısından farklar görülebilmektedir. İletişim becerileri anneleri tarafından
değerlendirilen 18 aylık çocuklar üzerinde yapılan çalışmada, kız çocukların
erkek çocuklara kıyasla iletişim becerilerinde daha iyi olduğu bulunmuştur
(Berglund, Eriksson & Westerlund, 2005:485-491). Cunningham, sözel
olmayan ifadelere ilişkin mesajların yorumlanmasında, diğer bir deyişle kod
çözümünde kadınların erkeklerden daha iyi olduklarını ortaya koymuştur
(Cunningham,1977: 564-584).
64
İletişim becerileri konusunda eğitim alan ve almayan öğretmenlerin
öğrenciler üzerindeki etkisi üzerine 1983’te Aspy ve Roebuck tarafından bir
araştırma yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini altı yüz öğretmen ve
anaokulundan
lise
ikiye
kadar
değişik
sınıflarda
okuyan
öğrenciler
oluşturmaktadır. İletişim becerileri eğitimi almış, öğrencileriyle empati kuran,
onları etkili dinleyen öğretmenlerin öğrencilerinde bazı olumlu değişiklikler
saptanmıştır: Devamsızlık azalmıştır. Dil ve matematik derslerinde başarı
artmıştır. Öğrencilerin düşünme yetenekleri ve yaratıcılıkları gelişmiş, öz
saygıları artmıştır. Okul eşyasına zarar verme ve çeşitli disiplin sorunları
azalmıştır. Daha çok öğrenci konuşmaya başlamıştır. Soru soran, öğretmene
cevap veren, öğretmenle göz teması kuran ve öğrenmeye istekli öğrencilerin
sayısı artmıştır (akt. Gordon, 2001:209). Araştırmacılar okul yöneticilerinin ve
öğretmenlerin çoğunun iletişim becerilerini en alt düzeyde kullandıkları
bulgusuna ulaşmışlardır. Bu araştırmada ortaya çıkan olumlu değişiklikler,
her öğretmenin ve eğitim öğretim kademesinin hedefleri arasındadır. Bu
olumlu değişikliklerin ortaya çıkması öğretmenlere iletişim becerilerine
yönelik eğitim verilmesi gerekliliğini çok haklı bir şekilde ortaya koymaktadır.
Wenzel, Graff-Dolazel,Macho ve Brendle (2004), sosyal olarak kaygılı
olan ve olmayan bireylerin iletişim ve sosyal becerilerini karşılaştırmışlardır.
Romantik ilişkiler bağlamında yaptıkları karşılaştırmada, sosyal olarak kaygılı
olan ve olamayan bireyleri, romantik eşleriyle yaptıkları nötr, olumsuz ve
olumlu içeriklere sahip olan onar dakikalık üç ayrı sohbette önce görüntüleyip
sonra izleme yöntemiyle gözlemişlerdir. Sosyal olarak kaygılı bireylerin her
üç içeriğe sahip sohbet ortamında da sosyal beceri konusunda yetersizlikler
gösterdikleri
görülmüştür.
Araştırmacılar
iletişim
becerilerine
yönelik
davranışları ‘’ çok olumsuz’’, ‘’ olumsuz’’, ‘’nötr’’, ‘’olumlu’’ ve ‘’ çok olumlu ‘’
başlıkları altında toplayan bir sınıflama kullanmışlardır. Sosyal olarak kaygılı
bireylerin, romantik eşleriyle yaptıkları sohbetlerin tümünde, sosyal olarak
kaygılı olmayan bireylere göre, daha az sayıda ‘’ olumlu ‘’ davranış ortaya
koydukları ve olumsuz içerikli sohbetlerde de daha çok sayıda ‘’ çok olumsuz
65
‘’ olarak tanımlanan davranış sergiledikleri görülmüştür. Araştırmacılar sosyal
kaygının kişilerarası ilişkileri olumsuz etkilediği sonucuna varmışlardır.
2.3. ÜLKEMİZDE İLETİŞİM BECERİSİ YETERSİZLİĞİNİN
NEDENLERİ
Geleneksel tarım kültüründen, modern sanayi toplumunun kültürüne
geçişin sancılarının yaşandığı ülkemizde yeterli iletişim becerilerine sahip
bireylerin yetiştirilmesi toplum ve birey açısından istenen ve beklenen bir
olgudur.
Ailede, okulda ve iş yaşamındaki iletişim sorunlarına, ülkemizde son
yıllarda
yapılan
araştırmalarda
sıkça
karşılaşılmaktadır.
Baymur
ve
Yeşilyaprak’ın, yaptıkları araştırmalarda lise ve üniversite öğrencilerinin
iletişim yeterlikleriyle ilgili sorunların fazla olduğu görülmektedir. Bu
sorunlardan bazıları; topluluk içinde konuşamamak, karşı cinsle arkadaşlık
etmekten çekinmek, ana-baba ile sorunlarını tartışamamak... gibi. Voltanda,
yaptığı gözlemler sonucunda lise öğrencilerinde aynı sorunların bulunduğunu
belirtmektedir (Yeşilyaprak, 1986:82; Voltan,1981:5).
Çulha ve Dereli’nin yaptığı araştırmada, iletişim sorunlarının ülkemizde
artma eğilimi gösterdiği vurgulanmaktadır. İletişim sorunları olarak; duygu ve
düşüncelerini açıkça söyleyememek, rahat konuşamamak, yaş ve sosyal
statü olarak daha büyüklerle rahat konuşamamak, bir arkadaş grubuna
girememek, karşıt cinsle arkadaş olamamak belirtilmektedir (Çulha,1987:24).
Toplumumuzun sahip olduğu geleneksel kültürel öğeler, otoriter anababa tutumu, baskıcı çocuk yetiştirme yöntemleri, hızlı sosyal ve kültürel
değişme gibi nedenlerin bireyler arası iletişimde çeşitli sorunlar çıkardığı
söylenebilir. Bu sorunlar ise bireyin uyumunu olumsuz yönde etkilemektedir.
Geleneksel Türk eğitiminde; ailede çocuğun korunduğunu, gözetildiğini,
girişkenlik ve merakın desteklenmediğini, çocuğun içinden geçenleri açıkça
66
söylemesinin engellendiği vurgulanarak; okul ortamında çocuğun sıkı bir
denetime sokulduğu, öğretmenin otoritesini benimseyen, kurallara uyan
çocukların ödüllendirildiği çeşitli araştırmaların ortak bulgularıdır. Ayrıca
iletişim sorunları olan bireylere yardım edebilmek için psikologlar değişik
terapi teknikleri geliştirmişlerdir.
Aşağıda ülkemizde iletişim becerisi yetersizliğinin temel nedenlerine
değinilecektir.
2.3.1. Otoriter Ana-Baba Tutumu
Çeşitli toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da iletişim becerileri
yetersiz bireyler bulunmaktadır. İnsanların bir grubu aşırı derecede çekingen,
bir kısmı ise fazlaca saldırgandır. Çekingenlik ve saldırganlık özelliklerinin
tam ortasında ise sağlıklı iletişimi anlatan, atılganlık iletişim özelliği
bulunmaktadır. Atılganlık kişilik özelliği ise “başkalarını küçük görmeden,
onların haklarını yadsımadan kişinin kendi haklarını koruyabilme yolu olarak
geliştirilen bir çeşit bireyler arası ilişkiler biçimi” olarak tanımlanır (Voltan,
1980: 22-24). Ülkemizde iletişim yetersizliğinin ya da atılganlık düzeyinin
düşüklüğü ile ilgili çeşitli araştırmalar yapılmıştır.
Oskay (1981) ve Köknel’in (1986) çalışmalarında; çocuk eğitiminde
ailenin ve çevrenin çocuğun yaşına ve gelişim çağına uygun olmayan
beklentilerinin olması, ailenin bu beklentilerinin gerçekleşmesi için aşırı baskı
ve dayağa varan ceza ve şiddet yöntemlerine sıklıkla başvurması, yetişkinler
arasındaki
iletişim
bozukluğunun
temel
nedenlerinden
açıklanmaktadır (Oskay, 1982: 148; Köknel, 1986: 287).
birisi
olarak
67
2.3.2. Kuşak Çatışması
Toplumumuzdaki iletişim sorunlarından bir bölümü de kuşak çatışması
ve
kuşaklar
arası
kaynaklanmaktadır.
duyulmasını,
tanınmasını,
anlayış
farkının
Ülkemizdeki
düşüncelerini
toplumun
genç
anlatma,
kültür
büyük
boyutlara
kuşak,
tartışma
faaliyetlerine
ulaşmasından
düşüncelerine
saygı
fırsatının
kendilerine
katılabilmeyi,
sorunlarıyla
ilgilenmeyi, toplumdan soyutlanmamayı, kendi toplumuna yabancılaşmamayı
ve sorunlarına sahip çıkmayı istemektedirler (Gökçe, 1984: 112).
Köknel, kuşak çatışmasının temel nedenini genç ve yetişkin kuşak
arasındaki, karşılıklı olarak gönderilen iletilerin çözülüp anlaşılamamasından
yani iletişim kopukluğundan kaynaklandığını vurgulamaktadır. Köknel, ailenin
ve çevrenin gençle kurup sürdürdüğü iletişimde ve verilen iletilerde
çelişmelerin olduğunu ortaya koyarak bunu şöyle açıklamaktadır. Aile bir
yandan gence, “büyüdüğünü”, “kendi başına karar vermesinin, sorumluluk
yüklenmesinin gerekli olduğunu” anlatır, öte yandan “aklın ermez”, “sen daha
çocuksun” denilerek tüm davranışları kısıtlanır. Bu çelişkiler gence de
yansımakta ve onda da çelişkiler oluşturmaktadır. Genç istediği zaman
kendini “koca adam” olarak görmekte, bütün sorunlarını çözecek güçte
olduğunu sanmaktadır. İstemediği durumlarda “ben daha çocuğum” aklım
ermez düşüncesinden hareketle sorumluluktan kaçmaktadır (Köknel, 1986:
342).
2.3.3. Savunucu İletişim
Kasatura’ya (1991) göre; iki insanın birbirini anlamasını engelleyen en
önemli etkenlerden biri de, savunucu iletişimdir. Bu süreç bireyin, benlik
bilincini koruma ihtiyacından çıkmıştır. Bireyin kendini savunma özelliği
arttıkça iletişimdeki verimin düştüğünü, savunma azaldıkça iletinin anlamına
ve yapısına daha çok dikkat edildiği gözlenmiştir. Birbirinden çekinen ve
68
aralarında olumsuz bir değerlendirme bulunan bireylerin etkili iletişim
kurabilmeleri için öncelikle güven ortamının oluşturulmasının gerekli olduğu
ifade edilmiştir. Çevresindeki insanlarla başarılı iletişim kuran yetişkinlerin
kişilik özelliği incelendiğinde, kendilerine güven duyan, duygusal ve düşünsel
yönden olgunlaşmış kişiler olduğu gözlenmiştir. Bu kişilerin bebekliklerinden
itibaren güven ve sevgi dolu bir ortamda yaşadıkları görülmüştür. Ayrıca
başarılı bir iletişimde duygudaşlık, saydamlık ve etkin dinleme özelliklerinin
bulunması gerektiği söylenmektedir. Duygudaşlık (empati), karşısındaki
insanın duygularını anlama yeteneği; Saydamlık, bir insanın rol yapmaması,
içi ile dışının bir olması; etkin dinleme ise, karşısındaki bireyin söylediklerini
de çözerek, onun dünyasına girilebildiğini ve anlaşıldığının karşıya iletilmesini
anlatır (Kasatura, 1991: 184-188).
2.3.4. Geleneksel Kültürel Öğeler
Tuncer (1979), ana-baba tutumlarıyla, aile yapılarının çocuğun kişilik
özellikleri geliştirmelerine etkisini incelediği çalışmasında, farklı kültürel
öğelerin egemen olduğu farklı toplumlarda aile yapıları ve benimsenmiş
eğitim yöntemlerindeki farklılıkların, toplumdan topluma değişen özgün kişilik
çizgilerinin ortaya çıktığını açıklamaktadır.
Ülkemizin de içinde bulunduğu Doğulu ülkelerde, girişken olmayan,
geleneklere bağlı, kararsız ve aile bağları güçlü, sınırlı davranışları etkin olan
bireyler yetişirken; Amerika ve Batılı ülkelerde özgürlüğüne düşkün, para ve
başarıya önem veren, gelenek ve soyluluğa bağlı olmayan, davranışlarını
belli kurallara göre düzenlemeyen, aile bağları zayıf bireylerin toplumda
genellikle çoğunlukta olduğu belirtilmektedir (Tuncer, 1979: 13-14).
Geleneksel
Türk
eğitiminde;
ailede
çocuğun
korunduğunu,
gözetildiğini, girişkenlik ve merakın desteklenmediğini, çocuğun içinden
geçenleri açıkça söylemesinin engellendiği vurgulanarak; okul ortamında
69
çocuğun sıkı bir denetime sokulduğu, öğretmenin otoritesini benimseyen,
kurallara uyan çocukların ödüllendirildiği çok sayıdaki araştırmaların ortak
bulgularıdır (Tuncer, 1979:14). Tuncer, ülkemizdeki çocuk yetiştirme
yöntemindeki önemli sorunun, bireyler arası ilişkileri bozmadan, aile bağlarını
gevşetmeden; bağımsız, kararlı ve girişken bireyler yetiştirmek olduğunu
belirtmektedir.
2.4. İLETİŞİM BECERİLERİ VE ETKİLİ İLETİŞİM
İyi bir iletişimde bulunmak için karşımızdaki insanın gereksinmelerini
anlayabilmek ve ona uygun davranabilmek gerekir. Covey şöyle der:''
İnsanlar arasındaki ilişkilerde öğrendiğim en önemli ilkeyi bir tek cümlede
özetlemem gerekseydi şöyle derdim: Önce anlamaya çalışın sonra
anlaşılmaya. Bu ilke insanlar arasındaki etkili iletişimin altın anahtarıdır ‘’
(Covey, 1998: 252).
Etkili iletişim bir kaynakta şöyle tanımlanmıştır: Temelinde farkında
olma ayrıntılı olarak iç ve dış dünyanın bilincinde olma yatan iletişim. Kişinin
kendini bilmesi, onun kendi algılama, yorumlama, yansıtma, duygu ve
arzularının farkında olması demektir. Karşısındakinin farkında olan kişi ise
onun davranışının nasıl bir iç dünyayı yansıttığını onun deneyimlerinin ve
yaşantılarının ne olduğunu anlar (Cüceloğlu, 1997: 250).
İletişimin sağlıklı olabilmesi için bireylerin benimseyip kullanmaları
gereken bazı ilişki ilkeleri vardır. (Şahin, 1997: 24-25). Bu ilkeler :
1. Her bireyin kendine has özellikleri ile değerli olduğuna inanılması ve
ona iletişim sürecinde koşulsuz olumlu ilgi gösterilmesidir.
2. Karşısındaki bireyin koşulsuz kabul edilmesidir.
3.Her
bireyin
kendi
problemini
kendisinin
çözebilme
gücüne
inanılmasıdır.
4. Maske takmadan kendini olduğu gibi gösterebilmesidir (saydamlık).
70
5. Duygu, düşünce ve davranışlarının tutarlı olmasıdır (bağdaşım).
6. Kendisini karşısındaki kişinin yerine koyup onun sorunlarına onun
gibi bakabilmesi ve onun hissettiklerini yaşayabilmesidir (empati).
7. Tüm bu sözü geçen ilkelerin herhangi bir iletişim durumunda bir
arada olmasıdır.
İletişim sayesinde insanlar zihinlerindeki kavram ve fikirleri açığa
vurma, onları paylaşma ve değerlendirme olanağı bulurlar. Başkalarını
etkileme ve onlardan etkilenme ve yararlanma, yararlı olma ve bir başarı
gösterme; iletişim sayesinde mümkündür” (Çalışkan, 2003: 3).
Her ne kadar her birey doğduğu andan itibaren iletişim kurmaya
başlasa da her zaman bu iletişimin etkili olduğu söylenemez. Karşılıklı mesaj
alışverişinde ortaya çıkan hatalar; duygu, düşünce ya da bilgilerin doğru
iletilememesi anlamına gelmektedir. Başka bir deyişle, iletişim eylemi süreç
içindeki öğelere gereken önem verilmeden yapıldığında, insanların birbirlerini
anlamalarında büyük aksaklıklara yol açmaktadır. Bu durum, bireylerin
kendilerini amaçladıkları gibi ifade edememeleri ya da karşılarındaki kişiyi
doğru anlamamaları ile sonuçlanmaktadır (Demirci, 2002: 2).
İletişimi sağlıklı sürdürmek isteyen kişinin insanın doğasını bilmesi
hayati önem taşımaktadır. İnsanın doğasını bilmenin en iyi yolu da insanın
kendisini tanımasıdır. İnsan kendini tanımaya başlayınca diğer insanları da
tanıma fırsatını yakalayacak ve hayatı daha da zenginleşecektir. Kendini
tanımayı biraz açalım; kendini tanıma ''iletişim benimle başlar'' ilkesine
dayanmaktadır. İnsan kendisiyle sağlıklı iletişimi, kendisini yargılamadan
anlamaya çalışarak kurduğu iletişimdir. Bu sayede insan kendisinin eksik
yönlerini, güçlü yönlerini görecek, duygu ve heyecanlarının altında yatan
nedenleri keşfedecektir. Kısacası kendisiyle yoğun ve her zaman olabilecek
bir iletişim içerisinde olacaktır. Zaten diğer insanlarla bazen iletişimde
bulunuyoruz, kendimiz ise her an yanımızda olan bir insandır. Onun
gereksinmelerini anlamak ve onları uygun bir şekilde karşılama çabası sarf
71
etmek kendimizle barışık olmamızı sağlayacaktır. Bu da doğal olarak diğer
insanlarla olan ilişkilerimize yansıyacaktır. Onları da daha başarılı kılacaktır.
İlişkileri yok sayan şey iletişimsizliktir.
İletişim sürecinin başarılı ve etkili olabilmesi için;
● İletilecek mesajın hedef -alıcının dikkatini çekmesi,
● İletinin kodlanmasında iletiyi gönderen kaynak kadar onu alacak ve
açıklayacak hedef alıcı tarafından da bilinmesi,
●İletinin hedef –alıcının gereksinmelerine seslenebilmesi,
● Hedef –alıcıda istenene tutum değişikliğinin elde edilebilmesi için
hedef –alıcının tutum değerlerinin bilinmesi, beklenti ve kalıplarına
ters düşürülmemesi,
● Hedef –alıcıya ulaşmada en uygun kanalın–aracın ne olduğunun
bilinmesi,
● İletilecek mesajın içeriği hedef- alıcı için yeni bilgi niteliği taşıyorsa,
söz konusu mesajın hedefin alışkın olduğu yaşam deneyimlerine
uygun tarzda aktarılması,
● İletişimde iletilmesi zor konuları, hazırlayıcı iletişim süreci ile hedefalıcının bilgi ve algılama düzeyinin yükseltilerek aktarılması,
● İletişimde hazırlayıcı iletişim sürecine rağmen kırılamayan dirençlerin
de olabileceğinin unutulmaması, özellikle temel nitelikteki değerlere
dolaysız saldırılmaması gerekmektedir (Oskay, 2001: 36- 41).
İletişimin üç farklı sonucu vardır:
1. Dinleyicide yeni bir tutum geliştirmek.
2. Dinleyicide var olan tutumun şiddetini artırmak.
3. Dinleyicinin var olan tutumunu değiştirmek(olumlu tutumu olumsuz
veya olumsuz tutumu olumlu yapmak) (Kağıtçıbaşı, 2005: 180).
İletişimden beklenen tutuma yönelik bu sonuçlar, iletişimin ikna edici
işlevine işaret etmektedir. İletişim üzerine çalışan pek çok düşünür, iletişimi
72
temelde ‘’ ikna edici bir eylem’’ ya da ‘’insanları etkilemek ve ikna etmek için
bir araç’’ olarak kabul etmektedir (Paksoy ve Acar, 2000: 12).
Hayat değişimdir. Hiçbir şey durağan değildir. Hareket etmeyen bir
şeyin
ilerlemesi
imkânsızdır.
Yaşamak
hareket
demektir.
Yaşamak
gelişmektir. Ve yaşamak iletişimdir. Yalnızlık yaşamak değildir. Yaşamak bir
başkasıyla ilişki halinde olmaktır. Yaşamak, diğer insanlarla etkileşim halinde
olmaktır. Yaşamak iletişim kurmaktır (Guilane-Nachez, 2003: 7).
2.5. İLETİŞİM BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ
Beceri sözcüğü, bazı etkinliklerdeki yeterlilik ve uzmanlık anlamlarını
içerir. Öte yandan, becerinin en gerekli unsuru, istenilen amaca ulaşmak için
etkili bir tercih sıralaması yapma becerisidir. Örneğin, insanlar iyi birer
dinleyici olmak istiyorlarsa, iyi bir dinleyici olmanın gerektirdiği özellikleri
taşımalıdırlar. Bütün becerilerin tercihler içermesi, faaliyetlerin mekanik bir
şekilde yürütülmesi demek değildir. Beceri kavramı, bir beceriye sahip olup
olmamak şeklinde ele alınamaz. Beceri kavramı, daha çok sahip olunan
becerideki güçlü yönlerin ve eksikliklerin ya da her ikisinin karışımı olarak
düşünülebilir. Bütün ilişki becerilerinde, değişik düzeylerde hem güçlü yanlar
hem de eksiklikler vardır. Örneğin, dinleme becerisinde; konuşan kişiyi
anlamada iyi olunabilir, fakat anladığını ifade etme konusunda zayıf
olunabilir.
Değişik ilişkilerde değişik becerilere
sahip
olmak gerekir
(Şahin,1997: 24-25).
İletişim becerisi, olaylara farklı açılardan bakabilme esnekliği gerektirir.
Tek açıya bağlanıp kalma, yani “açı sadakati”, iletişim becerisini, iletişimsizlik
becerisine dönüştürür.
İletişim becerisi, kişiden, karşı karşıya kaldığı
olayla ilgili, olası bakış açılarını ve tanımlamaları araştırmayı, soruşturmayı
ve bütünleştirmeyi içerir. Bu beceriyi kazanmış birisi, kendisine yöneltilen bir
73
uyarı, eleştiri veya şikâyet karşısında, tek açı yerine çok açıdan anlam verme
yeteneğine sahip olabilecektir (Özer, 2002: 65).
Her ne kadar her birey doğduğu andan itibaren iletişim kurmaya
başlasa da her zaman bu iletişimin etkili olduğu söylenemez. Karşılıklı mesaj
alışverişinde ortaya çıkan hatalar; duygu, düşünce ya da bilgilerin doğru
iletilememesi anlamına gelmektedir. Başka bir deyişle, iletişim eylemi süreç
içindeki öğelere gereken önem verilmeden yapıldığında, insanların birbirlerini
anlamalarında büyük aksaklıklara yol açmaktadır. Bu durum, bireylerin
kendilerini amaçladıkları gibi ifade edememeleri ya da karşılarındaki kişiyi
doğru anlamamaları ile
sonuçlanmaktadır
(Demirci,
2002:2).
İletişim
becerileri gelişmiş bir birey kendini diğer bireylere doğru ifade edebilme ve
onları doğru anlama imkanı bulacaktır.
Günlük yaşamda kişiler arası iletişimin sağlıklı olması iletişim
çatışmalarının ortaya çıkmaması istenilen bir durumdur. Aksi halde kişilerin
huzursuz olmalarının yanı sıra zaman ve malzeme kaybı da söz konusu
olabilir. Kişiler arası iletişim becerisini geliştirmek amacıyla deneklere verilen
eğitimin etkili olduğu bilinmektedir. Verilen eğitim sonucunda deney grubunda
saptanan iletişim becerisi artışının kalıcı olup olmadığına bakıldığında söz
konusu
artışın
kalıcı
olduğu
hatta
zaman
içinde
artarak
sürdüğü
belirlenmiştir.
2.5.1. Sözlü İletişim Becerilerinin Geliştirilmesi
İletişim çatışmalarının en azından bir kısmı iletişim kurmadaki bilgi
eksikliğinden kaynaklanmaktadır. İletişim sırasında insanların yaptıkları bazı
mekanik hatalar vardır. Bu hataların arkasında bazı psikolojik etkenler
olabilir. Fakat yine de kişilerin dikkatini genelde farkında olmadıkları hatalara
çekersek bunlardan kurtulmalarını sağlayabiliriz. Diksiyon ve anlatım
bozukluklarını gidermek bile, kişilerin iletişimlerini kolaylaştırabilir. Farkında
74
olmadan
sürekli
karşısındakinin
karşıdaki
gözlerine
kişinin
bakmamak,
sözlerini
başka
kesmek,
yönleri
konuşurken
izlemek
iletişim
çatışmalarına yol açabilecek öğelerdir (Dökmen, 1994: 106).
Demokratik bir toplumda toplumsal yaşama etkin bir biçimde katılma,
bireylerin iletişim becerilerini yeterince edinmiş olmalarını gerektirmektedir.
Çünkü demokratik bir toplum her şeyden önce duygu, düşünce, izlenim ve
tasarımlarını doğru ve eksiksiz aktarabilen, iletilenleri de doğru anlayabilen;
sorunlarını iletişim becerilerini kullanarak çözmeyi alışkanlık hâline getirmiş
bireylere gereksinim duyar. Eğer iletişim becerileri gelişmemiş ise sorunların
çözümünde
iletişimin
yerine
kaba
güç
ve
çatışmanın
yeğlenmesi
kaçınılmazdır (Sever, 1998: 54 ) .
Sözlü iletişim becerileri gelişmiş birisinde bulunması gereken başlıca
nitelikler şöyle sıralanabilir (Öztürk, 1997: 25-33; Sever, 1998: 56):
Sesleri doğru boğumlama,
Sesleri yutmama,
Sesleri karıştırmama,
Başlanılan cümleyi anlamlı yargılarla bitirme,
Yabancı kelime kullanmama,
Gereksiz kelime kullanmama,
Mantıkça çelişik cümle kurmama,
Yineleme yapmama,
Sesin alçaklık ve yükseklik olanaklarını kullanma,
Derin, çabuk, düzenli ve gürültüsüz soluk alma,
Göğüs boşluğundan ve diyaframdan soluk alma,
Soluk alırken konuşmama,
75
Kelimeleri doğru ve anlaşılır biçimde söyleme,
Sözcük ve cümleleri doğru ve anlamına göre vurgulama,
Açık, anlaşılır ve doğru cümleler kurma,
Konuya ve konuşmanın düzeyine uygun bir tonla konuşma,
Konuşmanın akışını bozacak duraksamalar yapmama,
Söz, jest, mimik uyumunu sağlayarak konuşma,
Tekrarlara yer vermeden konuşma,
Yerel ağız ve argo söyleyişlere yer vermeme,
Konuşurken gereksiz sesler çıkarmama,
Gereksiz ayrıntılara girmeme,
İşitilebilir bir sesle konuşma,
Başarılı bir sözlü iletişimin gerçekleştirilebilmesi için sözlü iletişime
ilişkin ilkelerin beceri hâline getirilmesi gerekmektedir. Ancak etkili bir sözlü
iletişim için vericinin (konuşan) anlatmak ve paylaşmak istediği duygu,
düşünce, tasarım ve izlenimlerini en iyi, en etkili biçimde anlatabileceği
simgeleri (sözcük) seçme ve bunları uygun kanalla alıcıya iletme sorumluğu
varken; alıcının (dinleyen-izleyen) da bu simgelerin neyi anlattığını kavraması
ve bu simgeleri vericinin kafasındaki anlama uygun biçimde anlamlandırma
sorumluluğu vardır (Sever, 1998:52). Buradan hareketle iletişim kazaları
olmaması için konuşma gibi verici, dinleme gibi alıcı etkinliklerde belirli bir
yetkinliğe ulaşılması gerekmektedir, diyebiliriz.
Yukarıda
da
belirtildiği
gibi
aktarılan iletilerin
tam ve
doğru
anlaşılamaması önemli iletişim sorunlarına yol açmaktadır. Bu sorunların
yaşanmaması ve anlatılanların daha iyi anlaşılabilmesi için uygun dinleme
bilgi ve becerilerinin kazanılmış olması büyük önem taşımaktadır. Cemiloğlu
da sözlü iletişimde etkin dinlemenin önemini “Güzel konuşma, güzel
76
konuşmaların iyi bir dinleyicisi olmakla mümkündür.” şeklinde belirtmiştir
(Cemiloğlu, 2004:97). Etkin dinleme becerilerini geliştirmek amacıyla önce
dinleme kuralları üzerinde durulmalıdır. Bu kuralları şöyle özetleyebiliriz:
dinlemeye hazırlık, dinleme amacını belirleme, uygun yöntem seçme,
dikkatini yoğunlaştırma, görgü kurallarına uygun dinleme vs. Ardından
öğrencilerin dinlediklerini anlama ve anlamlandırma becerilerine ağırlık
verilmelidir. Ayrıca bilgi edinme ve eğlence amaçlı dinleme, seçici dinleme,
sorgulayıcı dinleme, not alarak dinleme gibi çeşitli tür, yöntem ve teknikleri
içeren kazanımlara da yer verilmelidir.
2.5.2. Sözsüz İletişim Becerilerinin Geliştirilmesi
İyi bir
iletişim temelinde farkında olma, ayrıntılı olarak iç ve dış
dünyanın bilincinde olma yatar. İyi iletişimci, hem kendi iç dünyasını, başka
bir deyişle duygu, düşünce ve tutumlarını iyi tanır, onların ne anlama geldiğini
kavrar, anlar hem de karşıdaki kişinin davranışlarını gerçekçi bir biçimde
değerlendirmesini bilir. Kişinin kendini bilmesi, onun kendi algılama,
yorumlama, yansıtma, duygu ve arzularının farkında olması demektir.
Karşıdakinin farkında olan kişi ise, onun deneyim ve yaşantılarının ne
olduğunu anlar. Yüz ifadeleri, bedenin duruşu, sesin titreyiş ya da iniş çıkışı,
karşıdakinin iç dünyası hakkında ipuçları verir. İyi iletişim yetenekleri olan kişi
ipuçlarını anında görür ve onları gerçekçi olarak değerlendirir (Cüceloğlu,
1993:67-68).
Kimi zaman insanların duygularını anlamak gerçekten zordur.
Kendilerine soramazsınız çünkü ne hissettiklerini çoğunlukla söylemek
istemezler; söylemek isteseler de çoğu kez duygularını kendileri de
bilemezler.
Bu
kişilerin
kafalarının
içine
girip
ne
hissettikleri
öğrenilemeyeceğine göre, yüz ifadelerine, beden belirtilerine bakarak o anda
nasıl bir duygu içinde olduklarını anlamaya çalışırız. Bedensel belirtileri
anlamak için bu belirtilere duyarlık kazanmak gerekir (Cüceloğlu, 1997: 33).
77
Bunun için de iyi bir empati eğiliminin olması gerekmektedir. Nitekim empati
bireyin karşısındaki kişiyle aynı şeyleri düşünebilmesi veya hissedebilmesi
becerisidir. Bunu sağlayabilmek, yeterli düzeyde duyarlılıkla mümkündür.
Ayrıca empatik anlayış olmadan kişilerin duygusal dünyalarına girmenin
mümkün olamayacağını belirtmektedirler.
2.5.2.1. Sözsüz İletişimde Yüz ve Beden
Yüzümüzdeki ifade, el ve vücut hareketlerimiz, vücudumuzun duruşu
ve göz temasımız, sözsüz iletişimde önemli yer tutar. İnsan vücudunun en
dikkati çeken yeri yüzüdür. Yüz ile neşe, hüzün, kırgınlık, kızgınlık, şaşkınlık,
hoşnutluk, hoşnutsuzluk gibi birçok anlatım gerçekleştirilebilmektedir. Yüzde
dikkat çeken bir diğer nokta gözlerdir. Dinleme sırasında karşıdaki kişinin
gözlerine bakmak veya bakışı kaçırmak farklı anlamlara gelebilir. Göz
teması, iletişimin etkisini arttırmaktadır.
Yüz ve beden ifadeleri, niyet edilerek ya da niyet edilmeyerek yapılır.
Başı evet-hayır anlamında sallamak, kaşları yukarıya kaldırmak, dudak
büzmek, omuz silkmek gibi. Bu davranışlar niyet edilmiş iletişim örnekleridir
ve bunlar, kültürden kültüre değişir (Dökmen, 1994: 28).
Niyet edilmemiş yüz ve beden ifadelerine ise “duygusal ifade” adı
verilmektedir. İnsanların yüzlerinde aniden korku ya da hayret ifadesi
belirmesi, duygusal yüz ifadelerine örnektir. Yapılan araştırmalar ; iletişimde
sözlü ifadelerin % 7, dil-dil ötesi öğelerin % 38 ve duygusal yüz ifadelerinin
ise % 55 oranında kişilerarası iletişimde önemli yeri olduğunu göstermektedir.
İletişim, sürekli bir mesaj alışverişidir. İyi bir dinleyici, iletişim kurduğu
kişinin yalnız söylediklerini değil, yüzü, eli, kolu ve bedeniyle yaptıklarını da
“duyar”; çünkü yüz ifadeleri, el ve kol hareketleri, bedenin duruş tarzı, sesin
tonu gibi sözsüz mesajlar kullanarak da iletişim kurulur. Karşı karşıya gelerek
78
kurulan kişiler arası iletişimlerde, hem sözlü, hem de sözsüz mesajlar aynı
anda kullanılır. Bu konuşmalarda, mesaj alışverişinin ancak küçük bir
bölümünü sözlü mesajlar oluşturur. Yüz ifadeleri, el kol hareketleri, bedenin
konumları ve sesin yükselip alçalmasıyla gönderilen sözsüz mesajlar,
iletişimde kullanılan mesajların daha büyük bir bölümünü kapsar (Cüceloğlu,
1995:23-33).
2.5.2.2. Sözsüz İletişimde Bedensel Temas
Sözsüz iletişim yollarından biri de bedensel temastır. Farklı bedensel
temaslar kurarak karşımızdakine çeşitli mesajlar vermeye çalışırız. Eller,
kişinin kendini anlatmasında en etkili ve en duyarlı organıdır. El hareketleri,
konuşmaya ritim ve vurgu katarak düşüncenin duygusal yönünü ortaya koyar
(Yatkın, 2003: 55). El öpmek, karşımızdakine bizden büyük olduğunu, el
sıkışmak aynı düzeyde-eşit kabul ettiğimizi göstermektir. Karşımızdakinin
dostluğunun bizim için önemli olduğunu göstermek istediğimizde ise, elini
avuçlarımızın arasına alarak sıkarız.
Sözlü iletişim sırasında ortaya çıkan çatışmalar gibi, bedensel
temastan kaynaklanan birtakım çatışmalar da gözlenebilir. Özellikle mevcut
toplumsal kurallara aykırı olan bedensel temaslar, kişilerarası çatışmalara yol
açabilir. Örneğin kültürümüzdeki gelenekselleşmiş el öpme şekli, büyüğün
elinin dudağa götürülmesidir. El öpen kişiler, büyüklerin ellerini dudaklarına
götürmek yerine çenelerine değdirirlerse, bu davranış çevredekiler tarafından
“samimiyetsizlik” olarak yorumlanabilir (Dökmen, 1994: 29).
Baltaş ve Baltaş (1997), daha iyi insan ilişkileri ve daha iyi iletişim
kurabilmek için bedenin iyi kullanılmasının yanında, bireyin“ duygusal
olgunluğa” ulaşmasının gereğini açıklamaktadırlar. Duygusal olgunluk,
bireyin kendi duygularını anlaması ve yaşam düzeyini yükseltebilecek yönde
79
düzenlemesi, başkalarının duyguları için empati göstermesi biçiminde
tanımlanmıştır. Coleman; duygusal olgunluk kavramı yerine, kendinin
farkında olma (self awareness) ve ertelenmiş haz (delayed gratification)
kavramlarını kullanmıştır. Bu iki kavramın oluşturduğu beceriye bireyin sahip
oluş derecesine göre, hayattaki başarısının artacağı belirtilerek; bu özelliğe
“duygusal akıl” adı verilmiştir. Daha sonra bu kavram “duygusal zekâ” olarak
ifade edilmiştir. Bu kavram bireyin kendi duygularının farkında olması
biçiminde tanımlanmıştır (Baltaş ve Baltaş, 1997: 158-160) .
İnsanlar ilişkinin doğasına ve duygusal paylaşıma göre birbirine
dokunurlar. Dokunma sözsüz bir şekilde duyguları ileten bir iletişim biçimidir.
Dokunmanın kişilerarası sevme, yakınlık, güç ve kültürel faktörlerle olan
ilişkisi yanında, Harvard Üniversitesi’nden psikolog Nancy H. Henley’e göre;
günümüz toplumunda bir başkasına dokunma, statü ile de çok yakından ilgili
bir iletişim boyutudur (Fast, 1999: 55).
2.5.2.3. Sözsüz İletişimde Mekân Kullanımı
İnsanlar, kendi çevrelerinde oluşturdukları boş mekânlar yoluyla da
iletişimde bulunurlar. Başka insanlara olan uzaklığımızı ayarlayarak, onlara
uzak ya da yakın durarak, birtakım mesajlar iletiriz. Sevdiğimiz insanlara
yakın durmayı tercih ederken, daha az sevdiklerimizle aramızda biraz daha
fazla mesafe bulunmasına dikkat eder, hiç tanımadığımız insanlara ise daha
da uzak dururuz.
Sokakta tanımadığımız birisi, 5 cm kadar yanımıza yaklaşıp bize adres
sormak isterse, pek çoğumuz en az bir adım uzaklaşmak isteriz. Bu
davranışımızla o kişiye, “seni tanımıyorum, bu kadar fazla yaklaşma”
mesajını vermiş oluruz.
80
Mekânların kullanılış şekli, dostluğun bir göstergesi olabileceği gibi,
statünün de göstergesi olmaktadır. Genelde, önde olmak, yüksekte oturmak,
sağda oturmak yüksek statü anlamına gelir Krallar, sultanlar, yüksek rütbeli
yöneticiler vb. kişiler önde yürürler; yargıçlar, profesörler yüksek kürsülerde
otururlar (Dökmen, 1994: 30-31).
2.5.2.4. Sözsüz İletişimde Araç Kullanımı
Kişilerarası iletişimde mesaj iletmek için başvurduğumuz yollardan
birisi de, birtakım araçlar kullanmaktır. Rozetler ya da takılar takarak, kokular
sürerek, belirli kıyafetler giyerek, çevremize çeşitli mesajlar iletebiliriz
Örneğin giyindiği siyah elbiseleriyle bize matemde olduğu mesajını veren bir
kişinin yanında kahkaha atmamaya özen gösteririz.
Araç ve mekân kullanımıyla statü belirlemek de mümkündür. Genelde,
insanların statüleri yükseldikçe masaları da büyür. Büyük adamlara fazla
yaklaşılmaz, çünkü büyük adamların unvanları gibi kişisel mekânları da
büyüktür. Büyük adamlar kişisel mekânlarını, bazen masalarla, bazen de
protokol kurallarıyla korumaya çalışırlar (Dökmen, 1994: 33).
Kendimizi gerçekten güçlü hissetmediğimiz zamanlarda, bu araçlara
olan ihtiyacımız artabilir. Örneğin, bir güne (hanımlar toplantısına) katılmadan
önce kaygılı olan bir hanım, mümkün olan en iyi elbiselerini giyerek ve
mücevherlerini takınarak kendine “sakin ol” der. Yine güçlü gözükmek için
evimizin perdelerini, giriş kapısını ya da arabamızı yenilemeyi düşünebiliriz.
Bu arada zihinsel ve duygusal açıdan kendimizi yenilediğimiz de olur
(Dökmen, 1994: 34).
81
2.6. EMPATİ KAVRAMI
Empati; yaşama bir başkasının bakış açısından bakabilmek ve onun
hissettiklerini hissedebilmek olarak tanımlanabilir ( Ömeroğlu vd., 2004: 57 ).
Empati sözcüğü, etimolojik anlamında içsel olarak etkilenmiş, duygulanmış
birinin durumunu ifade eder. Kişiler arası ilişkiler bağlamında ise, karşıdakinin
tepkilerini öngörebilme anlamıyla yaygınlaştırılmıştır. Bu anlamda empatik
kişi, diğerinin duygularını hissedebilen, onun bakış açısından bakabilen
biridir. Empati genel olarak “diğeri”ni “diğeri” olarak anlamaya ve onun
potansiyellerini tahmin etmeye yönelik çaba harcamaktır. Bu çaba bireyin
kendini merkeze alarak dünyaya ve dolayısıyla diğerine bakmak yerine,
kendinden çıkarak diğerinin bakış açısına yerleşmesini gerekir ( Bilgin, 2003:
48 ).
Empati kavramı, hem bir psikolojik araştırma tarzını hem de
duygulanımsal hassasiyeti ve bağı belirtmek için kullanılmaktadır. Kişinin o
andaki duygu, düşüce, algı, tavır ve davranışlarını sanki o imiş gibi, onun
baktığı ve yaşadığı açıdan bakarak, “sanki o imiş” niteliğini gözden
kaybetmeden, doğru ve açık şekilde anlama empatik anlamayı ( duyarak
anlama ) tanımlar. Empati bireyin diğerini anlamasına yardım eder. İki
empatik birey, dili fazla kullanmadan birbirini kolayca ve etkili bir şekilde
anlayabilir ( Tan, 1992: 46; Shamasunder, 1999: 232-245 ).
Empati karşılıklı olarak, diğerinin duygu durumuna açık olmaya hazır
oluş ve kişiler arası ilişkideki “çok yakın olma” ( intimacy ) ile bağlantılıdır.
Diğer kişinin duygusal durumundan kaynaklanan ve onun duygusuna oldukça
benzer bir tepki olarak empati ifade edilmiştir (Eisenberg ve Strayer, 1990:
129; Pithers, 1999: 257- 285 ). Başkasının iç dünyasını anlama ve
duygularına katılma, empati olarak tanımlanmıştır. Empati, diğer kişinin
duygusal ve zihinsel durumunun farkına vararak tepki verme eğilimidir. Bir
başkasının duygularının yoğunluğu ve anlatımını algılama ve anlama
yeteneği olarak ifade edilen empati, danışanın duygularını anlamak ve bunu
82
ona iletmek olarak tanımlamıştır ( Staub, 1990: 103-115; Davis ve Franzoi,
1991:25-87; Voltan ve Acar, 1994: 14-15 ).
Empati, bir başkasının psikolojik durumunu gerçekte onun hissettiğini
hissetmeden anlama yeteneği demektir. Empatinin kendinin farkına varmayı
ve konuşmadan gözlemleme yeteneğini geliştirdiği ifade edilmektedir. Kişi
empati kurduğunda, kendisini başka bir insanın yaşadığı bir yaşam
durumunda tasarlar ve onun bu durumdaki rolünü duygusal bir biçimde
yaşayarak alır. Empati, tasarımlara dayalı bir rol alma, tasarımlanan ve tam
olmayan bir rol değiştirme olarak görülebilir ( Özbek ve Leutz, 1987: 103-110;
Gander ve Gardiner, 1995: 402-403 ) .
Empati; psikolojik bir terim olarak, insanın, diğer insanların gerçekliği
nasıl algıladıkları ve yorumladıklarını, bu gerçekliğe ilişkin kendi görüşünden
vazgeçmeksizin anlama yetisidir. Empati bireyin kendi içinde bulunduğu
durumdan çok, karşısındaki kişinin içinde bulunduğu duruma uygun olarak
verilen duygusal bir tepki olarak tanımlanmakta ve empatiye teorik olarak iki
şekilde yaklaşılmaktadır ( Hoffman, 1994: 958-966 ).
● İnsanlar aynı temel sinir sistemine sahiptir ve duygusal yaşantıyı
paylaşmaktadırlar. Bu, özellikle sosyalleşme sürecinde gerçekleşmektedir.
Empatik beceri, yaşla birlikte algısal ve bilişsel gelişimin artmasıyla
artmaktadır. Bu nedenle yaş ilerledikçe empatik beceri artmakta ve insanların
birbirlerini anlaması daha kolay olmaktadır.
● Bir tepkinin empatik sayılabilmesi için duygusal boyutunun da olması
gerekmektedir. Tepki, sadece duygusal ise bunun empatik olup olmadığı
tartışılır. Yüz ifadeleri gibi fiziksel tepkilerinde buna eşlik etmesi gerekir.
İnsanları anlayabilmek ya da empatik tepki verebilmek için sadece olaylara
tek bir bakış açısı ile bakmadan duygusal boyutu da düşünülerek ona göre
tepki verilmelidir.
83
Kohler’e göre ise empati, başkalarının duygularını paylaşmaktan
ziyade onları anlamaktır. Bu bakışın sonuçlarından birisi, motor mimikler ve
algısal girdiler gibi etkili paylaşımın ortaya çıktığı söylenen mekanizmaların,
bu noktadan biraz uzağa düşmesidir. Kohler; diğer bir kişiyi anlamanın, o
kişiyi gözlemleyerek, hareketlerini ve fiziksel ipuçlarını yorumlayarak mümkün
olabileceğini de savunmuştur. Empati, bir başkasının duygusal durumunu
hissetmektir, ancak o kişiyle birlikte üzülmek yani sempati değildir. Empati
içgörüyü içerir, yani bir kişiye duyulan empatide o insanın neden o davranışı
gösterdiğini anlayabilmektir ( Davis, 1996: 709 ).
Empati kavramı psikolojik ve sosyolojik açıdan çok çeşitli şekillerde
tanımlanmıştır. Batson empati konusunu psikolojide üç aşamada incelemiştir.
Buna göre;
● 1950 yılının sonlarına kadar empati bilişsel bir kavram olarak ele
alınmış, özellikle 1950’li yıllarda empati, karşısındaki insanı tanımak, kendini
onun yerine koyarak onu anlamak, onun özellikleri hakkında bilgi edinmek
olarak kullanılmıştır.
● 1960’lı yıllarda ise empatinin bilişsel yanıyla birlikte duygusal
yönünün de olduğu belirtilmiş, insanın karşısındakini anlaması kadar onun
hissettiği duyguların aynısını hissedebilmesinin de empati kurmak için şart
olduğu ileri sürülmüştür.
● 1970’li yıllarda ise bireyin belirli bir duygusunu anlamaya ve bu
duyguya uygun karşılık vermeye “empati” denilmiştir. Bu noktada önemli olan
karşıdaki kişinin ne hissettiğidir, onun duygularıdır ( Akt: Dökmen, 1988:155190 ).
Empati anlamına gelen farklı kavramlar da kullanılmaktadır. Bunlar
arasında, kişiler arası algı, sosyal duyarlılık, duygusal duyarlılık, rol alma,
perspektif alma, bakış açısı alma, insanları anlama kabiliyeti gibi kavramlar
84
bulunmaktadır ( Borke,1971: 263-269; Ünal, 2003: 27 ).Yetişkinler zaman
zaman, karşısındaki kişinin düşüncelerini ve duygularını doğru anlasalar bile,
uygun empatik tepki vermekte, yani içlerindekini ifade de güçlük çekerler.
Empati, insan ilişkilerinde çok önemli bir faktördür ve tüm bireyler anlaşılma
ihtiyacı duymaktadır. Empatiye gerek kuramsal, gerekse kavramsal açıdan
bakıldığında, sosyal bilimler alanında empatinin özellikle sosyolojik ve
psikolojik açıdan değerlendirildiği dikkati çekmektedir. Bu, insan gelişimi
üzerinde empatinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Empati,
karşısındaki kişinin duyularına benzer duyuları algılıyor, onu anlıyor
olmasıdır. Empati duygudaşlıktan farklı olarak insanın karşısındakine benzer
duygular içinde olması değil, onun duygularını anlamasıdır (Dökmen, 1994:
135; Başaran, 2000:130).
Sullivan, empati yerine katılımlı gözlem terimini kullanmıştır. Sullivan,
bir insanı anlamanın, onu karşıdan gözleyerek sezgi yoluyla yaşamakta
olduğu
durumu
insanın
kendi
içinde
canlandırmaya
çalışmakla
gerçekleşebileceğini savunmaktadır ( Akt: Corey, 1982: 490-504 ). Johnson
ve arkadaşları ( 1983 ) empatiye ilişkin dört faktör belirlemişlerdir.Bu faktörler
kendine güven, mizaç dengesi, duyarlılık ve düzenli olmamadır.
Empatinin bu faktörlerden oluştuğunu ve birinin olmaması durumunda
empati kurmakta güçlük çekilebileceği görüşündedirler.
Empatinin farklı
duygusal ve motivasyon durumundaki kişileri anlama kapasitesi olduğu ve
yaşla doğru orantılı olarak arttığı belirtilmektedir. Bireyin günlük yaşamda
temel öğe olan rol alma ya da bakış açısı alma, insanın sahip olduğu bir
potansiyeldir. Araştırmacılar, insanların zihinlerinde kurdukları empatiyle,
karşılarındaki kişiye ilettikleri empati arasında farklılıklar bulunduğunu
belirtmektedir ( Barrett ve Lennard, 1981: 91-100; Elkind, 1985: 218-226).
Empati tanımı üç temel öğeden oluşmaktadır;
● Empati kuracak kişi, kendisini karşısındakinin yerine koyabilmeli,
olaylara onun bakış açısıyla bakabilmelidir. Bir insanı anlamak için dünyaya
85
onun bakış tarzıyla bakılmalı, olayları onun gibi algılamaya ve yaşamaya
çalışılmalıdır. Bunu gerçekleştirmek için de empati kurulmak istenilen kişinin
rolüne girilmeli, onun yerine geçerek adeta olaylara onun gözlüklerinin
gerisinden bakılmalıdır. Karşıdaki kişinin rolüne girerek empati kurulduğunda,
o kişinin rolünde kısa bir süre kalmalı, daha sonra bu rolden çıkarak kendi
rolünü üstlenmelidir.
● Empati kurulan kişilerin; duygularını ve düşüncelerini doğru anlamak
gereklidir. Kişinin yalnızca düşüncelerini ya da yalnızca duygularını anlamak
yeterli değildir. Çünkü o kişinin rolüne girerek onun ne düşündüğünü
anlamak, bilişsel nitelikli bir etkinlik ( bilişsel rol alma / bilişsel perspektif
alma, o kişinin hissettiklerinin aynısını hissetmek ise, duygusal nitelikli bir
etkinliktir ( duygusal rol alma / duygusal perspektif alma ). Bilişsel rol alma,
duygusal rol almanın ön şartı sayılabilir. Empatinin bileşenlerinin neler olduğu
konusunda araştırmacılar arasında, bazı görüş farklılıkları vardır.
Bazı araştırmacılar empatinin bilişsel yönünü, bazıları ise duygusal
yönünü vurgulamaktadır. Fakat çoğunluğun üzerinde uzlaştığı görüş,
empatinin bilişsel ve duygusal bileşenlerden oluştuğu yolundadır.
● Empati tanımındaki son öğe, empati kuran kişinin zihninde oluşan
empatik anlayışın, karşıdaki kişiye iletilmesi davranışıdır. İletişim kurulan
kişilerin duygularını tam olarak anlaşılsa bile, eğer anladığını ona ifade
etmezse empati kurma süreci tamamlanmış sayılmaz. Empati kavramının
farklı boyutları ele alınarak değişik tanımları yapılmıştır. Ancak empatinin,
bazı kavramlarla karıştırıldığı da görülmüştür. Bu nedenle empatinin bazı
kavramlarla karşılaştırılması gerekli görülmüştür.
86
2.6.1. Empati İle İlişkili Diğer Kavramlar
Empati kavramı; sempati, özdeşleşme, içtenlik, ben merkezcilik ve
sezgisel tanı kavramları ile karıştırılmaktadır. Bu nedenle empati kavramı ile
diğer
kavramlar
arasındaki
farklılıklar
üzerinde
durulması
gerekliliği
doğmuştur.
2.6.1.1. Empati ve Sempati
Empati ile karıştırılan kavramlardan biri sempati olup, sempati bir
insanın duygusal durumunu, onun üzüntüsünü ona karşı şefkat göstererek,
onunla paylaşmaktır ( Ay Akça, 1999: 51; Özbek, 2003: 61 ).
Empati ve sempati kavramları sıklıkla karıştırılmaktadır ve her ikisi de
çeşitli şekillerde tanımlanmaktadır. Bu iki kavramın karıştırılmasının nedeni,
her ikisinin de başkalarının duygularına gösterilen ilgiyi ifade etmesi ve
başkalarının duygularına önem vermesi olabilir ( Akkoyun, 1982: 65-69;
Wispe, 1986 : 314-321 ).
Empatide bir diğer kimsenin duygusal yaşantısına katılmakla birlikte o
kişiyi
anlamak
ve
onun
bu
yaşantısındaki
çarpıcı
bazı
noktaları
algılayabilmek yer almaktadır. Sempatide ise, sempati duyan kimsenin
yaşantıları yer almaktadır. Örneğin, bir kimse bir bireyin acısını paylaşabilir.
Çünkü bu acının görünümü onun kendi yaşantısında üzüntü duyduğu bazı
olayları anımsatmaktadır. Empatide ise, empati duyan kişi kendi istek, duygu
ve yönelimlerinden uzakta kalmaya çalışarak kendini bir anlamda o kimseye
verir. Günlük hayatta insanlara empati ve sempati duyulabilir. İnsanlar
kendilerine
sempati
duyulduğunda
bir
gruba
ait
olduklarını, empati
kurulduğunda ise anlaşıldıklarını hissederler ( Akkoyun, 1982:65-69; Wispe,
1986: 314-321; Taşdemir, 1999: 64 ).
87
Empati ve sempati arasında kesin ince ayrımlar bulunmaktadır.
Empatide kişi anlama aracıdır ve asla kendi kimliğini kaybetmez. Sempati
dikkatten daha çok, duygu ile ilgilidir ve kişinin kendi farkındalığını
arttırmaktan çok azaltmaktadır. Empatide kişi, diğer kişiye ulaşır, sempatide
kişi diğer kişiden hareket eder. Empatide kişi kendisini onların yerine koyar;
sempatide kişi kendisi için başkalarının yerine kendisini koyar. Empatide
diğer kişiymiş gibi davranır, sempatide kişi diğer kişi olur. Empati bir bilme
yöntemidir, sempati bir bağlantı kurma ( ilgili olma-bağlı olma ) yöntemidir.
Bunlar farklı sonuçları olan farklı aşamalardır ( Wispe, 1986: 314-321).
Sempati, büyük ölçüde hafifletici bir şeyler olarak diğer kişilerin
sıkıntılarının farkında olmayı ifade eder. Bu sempati tanımında iki görüş
vardır. Birincisi; diğer kişinin duyguları için artan hassaslığı referans vermektir
ve diğer kişinin kötü durumuna karşı hem iç tepki, hem de betimlemeyi
içermektedir. İkinci görüş ise; yumuşatıcı eylemler gerektiğinde alınan ısrar
etmeyi içermektedir. Bu sempatide diğer kişilerin sıkıntılarının hafifletici bir
şey olarak hemen denenmesidir. Bir kişinin diğer bir kişiye yardımcı olması
olanaklı değilse bile acıma duygusu ve yardım için ulaşabilmeyi kapsar.
Empati ise, diğer kişinin pozitif ya da negatif deneyimlerini yargılamadan
anlamak için kişinin farkında olması girişimini ifade eder. Bu duygu ve
tepkiler, sıklıkla diğer kişiler tarafından açıklıkla anlaşılmamaktadır. Empati,
hayal ve tahmin etme kapasitesinin kullanılmasına bağlıdır ve sıklıkla bir
çaba aşamasıdır.
Empati, daima durumlarda psikolojik bir mesafeyi korumayı içerir.
Ancak, sempati olayları duygusal paylaşmayı içerir. Sempati subjektiftir.
Objektif gözlemler, açıkça empatide vardır. Empati, sezgiye bağlı olan
yaratıcı bir aşama hakkında konuşulan hassas durumlarda, insan ilişkilerinde
bir kanıttır ( Kalliopuska ve Ruokonen, 1993:131-137 ).
Bir insana sempati duymak demek, o insanın sahip olduğu duygu ve
düşüncelerin aynısına sahip olmak demektir. Kişiye sempati duyuluyorsa,
88
onunla birlikte acı çekilir ya da sevinilir. Empati kurulduğunda ise karşıdaki
kişinin duygu ve düşüncelerini anlamak esastır. Birey kendini sempati
duyduğu kişinin yerine koymalı ve anlamalı diye bir şart yoktur; empatide
“yandaş” olmak esastır. Empati kurulduğunda ise, o kişiyle aynı duyguları ve
görüşleri paylaşmak gerekli değildir; sadece onun duyguları ve düşünceleri
anlaşılmaya çalışılır. Bir insanı “anlamak” başka şeydir, ona “hak vermek”
başka şeydir. Empatide anlamak, sempatide ise anlamış olunsa da anlamış
olunmasa da, karşıdaki kişiye hak vermek söz konusudur.
2.6.1.2. Empati ve Özdeşleşme
Karıştırılan bir diğer kavram özdeşleşmedir. Özdeşleşme, bilinçdışı
çalışan ve bireyin kendisini başka birine göre biçimlediği zihinsel bir
mekanizmadır. Bu anlamda özdeşleşme empati değil, diğer bireyle kuvvetli
bir duygusal bağ oluşturmak için diğeri gibi olma ve onun gibi davranma
eylemidir. Özdeşleşmede iki kişi aynı benliği paylaşırken, empatide iki ayrı
benlik birlikte var olmaktadır ( Ay Akça, 1999: 53; Karakaya, 2001: 39 ).
Empatik anlayış özdeşleşme ile karıştırılmamalıdır. Özdeşleşme, bilinç
dışı çalışılan ve kişinin kendisini başka birine göre biçimlediği bir kavramdır.
Bu anlamda özdeşleşme, empati değil, diğer kişi ile duygusal bir bağ
oluşturmak için diğeri gibi olma isteğidir. Ayrıca bu iki süreç arasında
yoğunluk, derinlik ve kalıcılık temellerine dayanan farklılıklar bulunmaktadır
(Özalp, 1993: 58 ).
Bir kişi ile özdeşleşmede o kişi gibi olma ve onun gibi davranma
eylemi vardır. Burada birinci kişinin benliği silinerek, yerine diğer kimsenin
benliği yerleştirilmektedir. Bu bakımdan özdeşleşmede iki kişi aynı benliği
paylaşırken, empatide iki ayrı benlik birlikte varolmaktadır ( Akkoyun, 1982:
65-69 ).
89
2.6.1.3. Empati ve İçtenlik
Empatinin yakın ilişkide olduğu kavramlardan biri de içtenliktir. Kişinin
karşısındaki kişinin iç dünyasındaki duygularını anlamaya ve yaşamaya
çalışması empati, bu sırada kendi yaşantısını da anlamak için çaba
göstermesi ise içtenliktir. İçtenlik, gerçekten ilgilenme yeteneğidir.Empati ve
içtenlik birbiriyle yakın ilişki durumunda olan kavramlardır.
Empatik anlayış, kişinin karşısındakinin iç dünyasına girerek bunu
kendi içinde yaşaması; içtenlik ise bunu yaparken aynı zamanda kişinin kendi
yaşantısını algılamak için de çaba sarf etmesidir. İçtenlik ve empati, sempati
ve empatide olduğu gibi birbirlerini dışlamamakta, hatta tamamlamaktadır.
İçtenlik samimi olmayı, saydam ve açık olmayı gerektirir. İçtenlik, empatik
olabilmenin
temel
koşullarından
birisidir
ve
iki
kavram
birbirinin
tamamlayıcısıdır ( Akkoyun, 1982:65-69; Ay Akça, 1999: 53; Karakaya, 2001:
41 ).
2.6.1.4. Empati ve Benmerkezcilik
Kişiler arası ilişkilerde algısal, bilişsel ya da duygusal açıdan
benmerkezci davranmak insanlarla sıcak ilişkiler kurulmasını engeller ve
birtakım iletişim çatışmalarına yol açabilir. Benmerkezcilik ve empati
birbirleriyle bağdaşmayan kavramlardır. Benmerkezci davranan bir bireyin,
karşısındakinin rolüne girmesi ve olaylara onun bakış açısıyla bakması yani
empati kurması olanaksızdır. Empati kurabilmek ya da başkalarının rolüne
girebilmek için benmerkezcilikten kurtulmak gereklidir ( Akkoyun, 1982:6569).
Benmerkezcilik kavramı, Piaget tarafından ortaya atılmıştır. Çocukların
düşünce ve dil kullanımında benmerkezci olduklarını savunan Piaget,
özellikle zihinsel gelişim dönemlerinden birisi olan işlem-öncesi dönemdeki
90
çocukların benmerkezci düşünceleri ve davranışları ile ilgili çalışmalar
yapmıştır. Çocuklar benmerkezcilikten uzaklaştıkça kendilerini başkalarının
yerine koyabilmekte, önceleri yalnızca somut kişi ve olayları anlayabilirken,
soyut düşüncenin ortaya çıkması ile daha önce hiç tanımadığı insanlarla da
empati kurabilmeye başlamaktadırlar ( Köksal, Akyol ve Körükçü, 2003: 149165 ).
2.6.1.5. Empati ve Sezgisel Tanı
Empati ve sezgisel tanı kavramları tamamen birbirinin karşıtıdır.
Sezgisel tanı, bir kimsenin ihtiyaç ve yönelimlerini ortaya çıkarma,
çözümleme ve formüle etme yeteneği ile ilgilidir. Burada bir diğer kimsenin
yaşantısına bilinçli olarak katılma yer almamaktadır. Bir yaşantıyı gözleme ve
gözleneni yorumlama söz konusudur. Empati kurma davranışı gözleme
dayalı bilgileri içermez. Bu nedenle, empatide her türlü yorum ve
değerlendirmeden kaçınılır. Tanılamada doğrudan doğruya bir değerlendirme
amaçlanır ( Ay Akça, 1999: 54; Karakaya, 2001: 43).
2.7. EMPATİK BECERİLERİN ÖZELLİKLERİ
Kişilerin empatik becerilerinin ve özelliklerinin ölçülmesi amacı ile
gerçekleştirilen çalışmalar genelde, belirli bir empatik tepki sıralamasına
dayanır. Söz konusu empatik tepki sıralamaları, çeşitli durumlar karşısında
verilebilecek
empatik
tepkilerin,
en
kalitesizden
en
kaliteliye
doğru
basamaklar şeklinde sıralanmasıyla oluşturulur (Ay Akça, 1999: 57;
Karakaya, 2001: 47; Dökmen, 2004: 363 ).
Empatik tepki basamaklarının sağlanmasındaki amaç; kişilerin empatik
özelliklerinin ve eğilimlerinin ölçülmesidir. Empati kuran kişinin kimliğini
91
kaybetmeden yapabileceği empatik anlayış süreci dört basamaktan oluştuğu
belirtilmiştir ( Gladstein, 1983: 467-482 ):
● Kimlik Saptama: Kişinin bir an için kendi kimlik bilincini kaybedip empati
yaptığı bireyin kişiliğine bürünmesidir.
● Bütünleşme: Bireyin duygu ve deneyimlerini, kendi duygu ve deneyimleri
gibi algılamasıdır.
● Yansıma: Empati kurulan bireyin duyguları arasındaki iletişimdir ve
karşıdaki bireyin duyguları bu basamakta anlaşılır.
●
Ayrılma: Empati kuran kişinin kendi kişiliğine dönmesidir. İnsanlara
empatik tepki vermenin yüz ve beden kullanarak onu anlaşıldığını ifade
etmek ve sözlü olarak onu anladığını ifade etmek olmak üzere başlıca iki yolu
vardır. Empatik tepki vermenin en etkili yolu ise ikisini birlikte kullanmaktır
(Dökmen, 1994:136 ).
2.8. EMPATİNİN SINIFLANDIRILMASI
Empatinin
sınıflandırılmasında,
empati
kazanma
sürecinin
değerlendirilmesi esas alınmıştır. Empatiyi sınıflandırırken, Dökmen ( 1988 )
çalışmasında aşamalı empati sınıflamasını ortaya koymuştur. Aşamalı
empati sınıflaması, onlar basamağı, ben basamağı, sen basamağı olmak
üzere üç basamaktan oluşur. Bu basamakların her biri kendi içerisinde
“düşünce” ve “duygu” olmak üzere iki alt basamaktan oluşmuştur. Aşamalı
empati sınıflamasında kişiler arası ilişkilerde kişilerin birbirlerine gösterdikleri
tepkiler etkisi en az olandan en çok olana doğru sıralanmıştır.
Onlar Basamağı; bu basamakta empatik tepki veren bir birey,
karşısındaki bireyin kendisine anlattığı sorun üzerinde yoğunlaşmaz, sorun
92
sahibinin duygu, düşüncelerine dikkat etmez, bu soruna yönelik kendi duygu
ve düşüncelerinden de söz etmez. O ortamda bulunmayan üçüncü kişilerin
(toplumun ) görüşlerini dile getirir.
Ben
Basamağı;
bu
basamakta
empatik
tepki
veren
kişi
benmerkezcidir. Kendisine sorununu anlatan kişinin duygu ve düşüncelerine
eğilmez, sorun sahibini eleştirir, ona akıl verir, bazen de kişiyi sorunuyla
başbaşa bırakıp kendinden söz etmeye başlar.
Sen Basamağı; bu basamakta empatik tepki veren kişi kendisine
sorunu ileten kişinin rolüne girer, olaylara onun bakış açısıyla bakar. Yani
kendisine iletilen sorun karşısında, toplumun ya da kendisinin düşüncelerini
dile getirmez, doğrudan doğruya sıkıntılı bireyin duygu ve düşüncelerine
odaklanarak o kişinin ne düşündüğünü ne hissettiğini anlamaya başlar. Bu üç
temel empati basamak, psikiyatrilerden ve klinik psikologlardan oluşan otuz
kişilik bir uzman grubun görüşleri alınarak, Dökmen tarafından, en kalitesiz
tepkiden en kaliteliye doğru on alt basamağa ayrılarak sıralanmıştır :
1. Senin problemin karşısında başkaları ne düşünür, ne hisseder:
Genellemeler, toplum görüşleri, atasözleri ve değer yargıları ile tepki verilir.
2. Eleştiri: Dinleyen kişi, sorununu anlatan kişiyi kendi görüşleri açısından
eleştirir, yargılar.
3. Akıl Verme: Karşıdaki kişiye akıl verilir, ona ne yapması gerektiği söylenir.
4. Teşhis: Anlatılan soruna ya da sorunu anlatan kişiye teşhis koyar.
5. Bende de var: Kendisine anlatılan sorunun benzerinin kendisinde de
olduğunu söyleyip kendi derdini anlatmaya başlar.
93
6. Benim Duygularım: Dinlediği sorun karşısında kendi duygularını sözle ya
da davranışla ifade eder; örneğin “üzüldüm” ya da “sevindim” der.
7. Destekleme: Karşısındaki kişinin sözlerini tekrarlamadan, onu anladığını,
onu desteklediğini belirtir.
8. Soruna Eğilme: Kendisine anlatılan soruna eğilir, sorunu irdeler ve konuya
ilişkin sorular sorar.
9.Tekrarlama: Kendisine iletilen sorunu, gerektiğinde sorun sahibinin
kullandığı bazı sözcüklere de yer vererek özetler; yani dinlediği mesajı
kaynağına yansıtmış olur.
10.Derin Duyguları Anlama: Empati kuran kişi, kendisini empati kurduğu
kişinin yerine koyarak, onun açıkça ifade ettiği ya da etmediği tüm
duygularını ve onlara eşlik eden düşüncelerini fark eder ve bu durumu ona
ifade eder.
Bu basamaklardan birinci basamak onlar basamağına; ikinci, üçüncü,
dördüncü, beşinci ve altıncı basamaklar ben basamağına; altıncı basamak
duygu düzeyine; yedinci, sekizinci, dokuzuncu ve onuncu basamaklar sen
basamağına ilişkindir. Bu basamaklardan, birincisinin kalitesi en düşük
empatik tepki, sonuncusunun ise kalitesi en yüksek empatik tepki olarak ileri
sürülebilir. Gerçek anlamda empati yalnızca son dört basamak yani sen
basamağına ilişkin olarak ortaya
çıkmaktadır. Baştaki altı basamak, asıl
empatik tepkilere giden yolda bir hazırlık safhası olarak kabul edilebilir. İlk altı
basamakta tepki veren bireyler, çatışmasız bir iletişim sürdürebildikleri gibi,
iletişim çatışmasına da yol açabilirler ( Dökmen, 2004: 363).
Başka bir ifadeyle iletişim çatışmaları bulunan bir bireyin, empati
kurma eğiliminin de düşük olması beklenir. Çünkü kişiler arası iletişim
çatışmaları sağlıklı iletişimi engellediği gibi, bu çatışmalar, empatik ilkelere
94
de ters düşmekte, dolayısıyla empatinin kurulmasında engelleyebilmektedir
(Pişkin, 1989: 45 ).
Empatinin ne olduğunu anlayabilmek için empatiyi kullanan ve ona
ihtiyaç duyan insanların yaşamdaki temel ihtiyaçlarının neler olduğunun
bilinmesi gerektiği üzerinde durmuştur. Bu durum aşağıdaki önermeler
şeklinde sunulmuştur ( Dökmen, 2004: 363 ):
● İnsan yaşamını sürdürmek ister.
● Yaşamını sürdürmek için insanın öncelikle iki şeye ihtiyacı vardır.
Bilgi edinmek ve yalnız kalmamak.
● Bilgi edinme ve yalnız kalmama isteği, kişiler arası iletişimlerin
niteliğini belirler.
● Üç tür iletişim vardır. Bunlar; çatışmalı iletişim, çatışmasız iletişim ve
empatik iletişim.
Çatışmalı iletişimde empati ilişkisi kurmaya çalışanlar, hem yeterli bilgi
edinememektedirler, hem de yalnız kalmaktadırlar. Çatışmasız iletişimde
taraflar, birbirlerine yeterli bilgi aktarabilirler, ancak yine de yalnızdırlar.
Empatik iletişimde ise, hem yeterli bilgi aktarımı olmaktadır, hem de taraflar
yalnız kalmamaktadırlar ( Dökmen 2004:365 ).
2.9. EMPATİK BECERİLERİN SOSYAL UYUM VE BECERİLERİNE
ETKİSİ
Empatik anlayış, günlük yaşamın hemen her kesiminde insanları
birbirine yaklaştırma, iletişimi kolaylaştırma özelliğine sahiptir. İnsanlar
kendileriyle empati kurulduğunda,
anlaşıldıklarını ve kendilerine önem
95
verildiğini hissederler. Diğer insanlar tarafından anlaşılmak ve önem verilmek
ise bireyi rahatlatmakta ve kendisini iyi hissetmesine neden olmaktadır. Bu
da kişiler arasında iyi bir ilişki biçiminin oluşmasında, hatta empati kurulan
kişininde, zamanla empati kuran kişiden farkında olarak ya da olmadan
etkilenerek karşındakinin duygu, düşünce ve davranışlarını anlama becerisini
kazanabilmesine yol açabilir. Bir başka ifadeyle, kişiler arası ilişkilerde
empatik beceriyi kullanan bir birey zamanla karşındaki kişiye model olabilir.
Dolayısıyla empatik beceri kişiler arasında sağlıklı iletişimin kurulmasında
önemli bir role sahiptir. Nitekim kişiler arası ilişkilerde empati düzeyi yüksek
ya da düşük yetişkinlerin kişilik özelliklerini karşılaştıran çalışmalarda, empati
düzeyi yüksek kişilerin olumlu kişilik özelliklerine sahip oldukları ortaya
koyulmuştur. Empatik becerisi yüksek kişilerin sevecen, hoşgörülü, kendini
olduğu gibi kabul eden kişiler oldukları tespit edilmiştir. Bunların yanı sıra
empatik becerisi yüksek kişilerin olumlu ruhsal gelişime sahip oldukları,
özsaygı düzeylerinin yüksek olduğu da bulunmuştur ( Kalliopuska, 1992: 2327 ).
Empatinin, kendini açma, toplumsallaşma, sosyal duyarlılık ve topluma
uyum ile pozitif ilişkisi vardır. Diğer insanlara kişisel duygu ve düşüncelerini
iyi ifade edebilen, topluma uyumlu ve sosyal duyarlılığı yüksek olan kişiler
aynı zamanda empati kurma becerisine de sahiptirler. Empatik anlayış, kişiler
arası alan içerisinde oluşur ve kişiler arası etkileşim her iki yönde bilgi ve
duyguların akışını içerir, bu da karşılıklı geri bildirim süreçlerini güçlendirip,
anlayışı arttırır ( Brems, 1988: 335; Starceviç ve Piontek, 1997: 317-328 ).
İnsanlara duygu ve düşüncelerini açıklıkla ifade eden, topluma uyumlu
ve sosyal duyarlılığı olan kişilerin empati kurma becerilerine sahip olduğu;
kaygı, depresyon düzeyi yüksek kişilerin empati kurma becerilerinin düşük
olduğu ileri sürülebilir. Empatik becerileri yüksek olan bu yüzden de diğer
insanlara yardım eden kişilerin çevreleri tarafından kabul edilme ve istenilme
olasılıkları artmaktadır (Köksal ve Alisinanoğlu, 2000: 11-16). Empatik
anlayış, karşıdakinin duygu ve düşüncelerini doğru şekilde anlamayı
96
gerektirdiğinden bu yöndeki bir beceri, kişiler arası ilişkileri olumlu yönde
etkileme potansiyeline sahiptir.
Anne-babanın çocuğun sorunlarıyla ilgilenirken kendilerini onun yerine
koyabilmeye çalışmaları, onun yaşı ve durumunda neler hissedebileceğini
anlamaya çalışmaları da empati olarak elirtilmiştir. Anne-baba çocuklarının
dünyalarını kendi dünyalarıymış gibi algılayabildiğinde, iki taraf arasında
iletişim daha rahat kurulur (Kasatura, 1998: 117 ).
Empati çocuğun sosyal gelişiminde önemli rol oynar. Diğerinin yaşantı
veya düşüncesini anlama ve diğerinin duygusal durumunu hissetme,
çocuğun sosyal ilişkilerde daha başarılı olmasını sağlar. Ayrıca, bakış açısı
alma ve empatik olmaya doğru giden duygusal tepkiler ve bilgiler sosyal
davranışların güçlü motive edicileri olarak kabul edilir (Eisenberg, 1982:
1223-1281 ).
Çocuğun sosyalleşmesinin sağlıklı olabilmesi için anne babanın,
çocuğu ile sağlıklı bir iletişim ve etkileşim içinde olmaları gerekir. Bu amaçla
anne-baba
etkinliklerine
tarafından
çocuğun
katılmasına,
arkadaş
duygularını
gruplarına
düşüncelerini
girmesine,
ifade
grup
etmesine,
sorumluluk almasına bağımsız hareket etmesine imkan sağlamalıdır.
Sevecen, çocuğunu destekleyen, yüreklendiren, çocuklarına karşı duyarlı
olan, çocuklarıyla empati kurabilen, çocuklarına sevginin ve değerlerin
önemini öğreten anne babaların çocukları da başkalarının üzüntü ve acılarına
karşı daha duyarlı davranacaklardır (Özen, 2001: 87; Bayhan ve Artan, 2004:
240 ).
Sosyal beceriler büyük ölçüde empati yeteneğine dayanır ve insanlar
arasındaki iyi ilişkilerin temelini oluşturur. Sosyal beceriler konusunda
ustalaşmış kişiler, diğer insanlarla tam bir etkileşim gerektiren her türlü
etkinlikte başarılı olurlar. Çocuklarına kendi ve diğer insanların duygularını
tanımlamayı öğreten anne babalar,
çocuklarının olumsuz davranışlarının
97
başkalarının duygularını nasıl etkilediği konusunda bilgilendirilmeleri sonucu
empati gelişimini desteklerler ( Vatsa vd., 1992: 25; Polat vd., 2004: 63 ).
Anne, baba, kardeş gibi farklı aile bireyleri ile çocuk arasındaki
etkileşimler, çocuğun duygusal ve toplumsal alandaki gelişimine ve eğitimine
etki etmektedir.Anne-babaların çocuğunu etkileme ve yönlendirme görevi çok
daha geniş bir alanı kapsadığı, yakın ve uzun süreli bir ilişkiyi içerdiği için,
aile yapısı ve süregelen etkileşimler önemli görülmektedir. Ailenin çocuk
yetiştirme tutumu, çocuğun gelişimini etkileyen en önemli etkendir. Annebabanın çocuk yetiştirme
yaklaşımı, kendi kişilik özellikleri, kendi anne-
babalarından öğrenmiş oldukları davranış kalıpları ve yaşadıkları çevre,
eğitim durumları vb. etmenlerden etkilenir ( Özgüven, 2001: 209; Güngör,
2002: 95 ).
Anne-babaların çocuktan ne istediğini ya da ne istemediğini dile
getirirken kendi duygularını ifade edebilmeleri çok önemlidir. Bu yöntem,
çocukta istenilen davranışın görülme olasılığını arttırmaktadır. Aynı şekilde
hoşa giden
davranışlar ifade edildiğinde çocuğun bu davranışları
pekişmektedir. Duyguları anneleri ve babaları tarafından anlaşılan çocukların
davranış problemleri azalmaktadır. Anlaşılmış olma duygusu ise çocukta
güven gelişimi için çok önemli bir faktördür (Yavuzer, 2002: 177; Kalkınç,
2003:288 ).
Anne-babaların çocuk yetiştirme tutumları doğal olarak çocukların
kişilik özelliklerine
ve davranış örüntülerine yansır.
Anne babaların
benimsedikleri çocuk yetiştirme tutumları, çocuğun kişiliği üzerinde olumlu ya
da olumsuz etkilere sahiptir. Anne ve babaların çocuk yetiştirme davranışları
daha sıcak, kabul edici ve olumlu yanıt veren tarzda olduğunda, çocukta
sosyal yeterliğin daha yüksek olduğu bulunmuştur (Parke ve Ladd, 1992:134;
Ceyhan, 2000: 59-210 ).
98
Anne-babaların çocuklara göstermiş oldukları olumlu ya da olumsuz
tepkiler,
çocuğun
kişiliğinin
gelişmesinde
önemli
rol
oynar.
Sözleri
önemsenmeyen, fikrini belirtmesine izin verilmeyen ya da belirtildiği zaman
sürekli eleştirilen çocuk; içine kapanık, güvensiz, huysuz ve saldırgan olabilir.
Bunun karşıtı olarak söyledikleri önemsenen, düşüncelerini belirtmesine
verilen ve düşüncesi çok geçerli olmasa da eleştirilmeyen çocuk ise daha
sosyal ve sağlıklı bir kişilik geliştirir. Bu doğrultuda empati, olumlu sosyal
davranışa yol açarken, empatinin yokluğu anti-sosyal davranışlara neden
olmaktadır ( Stephan ve Finlay, 1999: 729-747; Aral vd., 2001:26 ).
İnsanların yakın ilişkilerinde empatik inceliği kullanabilmeleri, diğer bir
deyişle empatinin minimum ve maksimum düzeyde gelişmesinin bir ilişki
içinde oluşabileceği ve bu ilişkinin de her iki taraftaki kişinin becerisi, yeteneği
ve motivasyonu ile sınırlı olduğu ifade edilmektedir ( Ickes ve Simpson, 1997:
326 ). Okul öncesi dönem çocukları ve annelerinin çocuk yetiştirme tutumları
üzerinde yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre; çocuğuna cevap
vermeye ve bilişsel empati seviyeleri ile pro-sosyal davranış seviyelerinin
cezalandırmayan annelerden daha yüksek olduğu görülmüştür. Çocuğa
empatik ve değer vererek davranmanın yanı sıra çocuğun yanında
başkalarına empatik değer vererek davranan ebeveyn modeli oluşturmanın
çocuklarda empatinin ve pro-sosyal gelişiminde güçlü bir etkiye sahip olduğu
belirtilmektedir ( Cotton, 2001: 78 ).
Empati, arkadaş ilişkilerinin düzenlenmesinde önemlidir. Empatik
düzeyi yüksek olan çocuklar, işbirliği, yardım etme gibi pro-sosyal
davranışları göstermede empati düzeyi düşük olan çocuklara göre daha fazla
eğimlidirler. Düşük sosyal beceri sergileyen çocuklar, aynı zamanda
arkadaşları tarafından reddedilmekte, okuldan ayrılma riskleri daha fazla
olabilmektedir. Empati düzeyi düşük olan çocuklar ve yetişkinler, anti sosyal
özellikler gösterebilirler. Empati, anahtar bir prososyal beceri olduğundan,
arkadaşlarından daha az empatik olduğu düşünülen çocuklarda bu yeteneği
geliştirmek son derece önemlidir ( Roberts ve Strayer, 1996: 449-470 ).
99
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ANKARA İLİNDEKİ İLETİŞİM MESLEK LİSELERİNDE
BİR UYGULAMA
3.1. ARAŞTIRMA GEREKÇESİ VE ÖNEMİ
İletişim meslek liseleri öğrencilerini hem mesleğe hem de yüksek
öğrenime hazırlayan eğitim kurumlarıdır. Bu liseler basın yayın, gazetecilik,
halkla ilişkiler, reklamcılık, radyo televizyon alanlarında çalışabilecek nitelikli
insan gücünü yetiştirmektedir.
İletişim meslek liselerinin eğitim süresi dört yıldır. Dokuzuncu sınıfta
öğrenciler temel lise derslerini almakta onuncu, onbirinci, onikinci sınıflarda
ise meslek derslerini almaktadırlar. Okul yönetimleri ve branş öğretmenleri ile
yapılan görüşmelerde mezun öğrencilerin Fakültelerin gazetecilik, radyo
televizyon, grafik tasarımı, fotoğrafçılık, reklamcılık, gibi bölümlerinde
okumak istedikleri ve bu bölümleri kazandıkları öğrenilmiştir. İletişim alanında
çalışmak isteyen bireylerin, meslek yaşamlarının gereği olan etkili iletişim
becerilerine sahip olmaları onları kariyerleri boyunca başarılı kılacak
etkenlerin başında gelmektedir. Kişinin iş yaşamında başarı ve mutluğu
yakalayabilmesi ve bununla bağlantılı olarak yaşamının genelinde mutluluğu
yakalayabilmesinde, etkili iletişim becerilerine sahip olması büyük önem
taşımaktadır. Üç iletişim meslek lisesinde görevli ve Gazi İletişim Fakültesi
mezunu öğretmenlerin, tez konusunun araştırılması yönündeki teşvikleri
araştırmanın yapılmasında etkili olmuştur.
Ankara’da İletişim Meslek liselerinde verilen eğitim öğrencilerin iletişim
becerilerini olumlu yönde etkilemekte midir? İletişim meslek liselerinde
öğrenim gören öğrenciler sosyo-ekonomik düzeyleri açısından farklılaşmakta
mıdır? İletişim eğitimi alan öğrencilerin iletişim becerilerinde okunulan sınıfa
göre farklılaşma olmakta mıdır? Diğer bir deyişle iletişim becerileri üzerinde
100
dolaylı olarak alınan eğitiminin bir etkisi var mıdır? Eğitim düzeyi arttıkça
iletişim beceri düzeylerinde de bir farklılaşma olmakta mıdır? Araştırmacının
tüm bu sorulara yanıt bulma merakı araştırmanın yapılmasını sağlamıştır.
Araştırma ile Ankara ilinde üç iletişim meslek lisesinde dokuzuncu,
onuncu, onbirinci ve onikinci sınıflarda öğrenim gören öğrencilerin iletişim
becerileri düzeyleri sosyo-demografik değişkenler açısından incelenecektir.
Bu konudaki bilgi eksikliklerini gidermek açısından araştırma önem
taşımaktadır.
3.2. ARAŞTIRMA EVRENİ VE ÖRNEKLEM
Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü İstatistik Bölümü ve Milli Eğitim
Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı, İstatistik ve Bilgi Sistemleri Dairesi
Başkanlığı’ndan alınan veriler doğrultusunda Ankara il merkezinde bulunan
üç iletişim meslek lisesi tespit edilmiştir. Araştırma evrenini, 2009-2010
eğitim-öğretim
yılı
güz
döneminde
Ankara
İl
merkezinde
bulunan
Aydınlıkevler Ticaret Meslek ve Anadolu İletişim Meslek Lisesi, Batıkent
Şevket Evliyagil Ticaret Meslek ve Anadolu İletişim Meslek Lisesi ile Türk
Telekom Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi, dokuzuncu, onuncu, onbirinci ve
onikinci sınıflarda öğrenim gören öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırmada
örnekleme gidilmemiş, araştırmayı kabul eden katılımcılar ile anket çalışması
gerçekleştirilmiştir. Araştırma evrenini oluşturan Aydınlıkevler Anadolu
İletişim Meslek Lisesinde toplam 181 öğrenci, Batıkent Şevket Evliyagil
Anadolu İletişim Meslek Lisesinde toplam 207 öğrenci, Türk Telekom Teknik
ve Endüstri Meslek Lisesinde toplam 138 öğrenci olmak üzere üç okulda
toplam 526 öğrenci öğrenim görmektedir. Araştırma verilerini 450 öğrencinin
verileri oluşturmuştur. Öğrencilerin dağılımları bulgular bölümünde detaylı
olarak verilmiştir. Anket geri dönüş yüzdesi % 86,54 olup, oldukça yüksek bir
oranda geri dönüş elde edilmiştir.
101
3.3. ARAŞTIRMA MODELİ
Bu çalışma, tanımlayıcı türde kesitsel saha araştırmasıdır. Tanımlayıcı
ya da betimleyici diye adlandırılan araştırma türünde; çevredeki olayların
özellikleri ve bunların sıklık derecelerinin sayılması, var olan durumun
saptanması temel amaçtır.
Betimsel araştırmalar, mevcut olayların daha önceki olay ve koşullarla
ilişkilerini de dikkate alarak, durumlar arasındaki etkileşimi açıklamayı hedef
alır. Bu yönteme dayanan araştırmalarla, durum nedir? neredeyiz? ne
yapmak istiyoruz? nereye, hangi yöne gitmeliyiz? Oraya nasıl gideriz? gibi
sorulara, mevcut zaman kesiti içinde olduğu düşünülen verilere dayanılarak
cevap bulunmak istenir. Genellikle bir survey yöntemi olan betimleme
yöntemi, grupla ilgili, genişliğine bir çalışmadır. Bu tür araştırmalar, çok
sayıda obje ya da denek üzerinde ve belirli bir zaman kesiti içinde
yapılmaktadır (Kaptan, 1998:59).
3.4. ARAŞTIRMANIN AMACI VE ARAŞTIRMA PROBLEM
CÜMLELERİ
Ankara ilinde üç iletişim meslek lisesinde dokuzuncu, onuncu,
onbirinci ve onikinci sınıflarda öğrenim gören öğrencilerin iletişim becerileri
düzeylerinin
sosyo-demografik
değişkenler
açısından
incelenmesi
araştırmanın temel amacını oluşturmuştur.
Bu genel amaç doğrultusunda, iletişim lisesi öğrencilerinin iletişim
becerileri zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri
açısından
değerlendirilmiştir.
Ayrıca
araştırma
kapsamında
bağımsız
değişkenler olarak ele alınan cinsiyet, öğrencilerin bulundukları sınıf düzeyi,
anne ve babanın ayrı ayrı eğitim düzeyleri, ailedeki çocuk sayısı,
102
katılımcıların kendilerinin ailede kaçıncı çocuk oldukları ve kendilerince
algılanan ailenin sosyo-ekonomik düzeyleri gibi parametrelere göre iletişim
becerileri zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri
açısından değerlendirilmiştir.
Bu araştırma ile, farklı sosyo-demografik özelliklere sahip iletişim
meslek lisesi öğrencileri duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim
becerileri açısından farklılaşmakta mıdırlar? araştırma problem cümlesine
yanıt aranmıştır. Araştırmanın temelinde yer alan bu genel soru ile aşağıdaki
soruların cevaplanması amaçlanmıştır:
1. İletişim eğitimi alan öğrencilerin zihinsel, duygusal, davranışsal ve
genel (toplam) iletişim becerilerinde okunulan sınıfa göre farklılaşma olmakta
mıdır? Diğer bir deyişle iletişim becerileri üzerinde dolaylı olarak alınan
eğitiminin bir etkisi var mıdır? Eğitim düzeyi arttıkça iletişim beceri
düzeylerinde de bir farklılaşma olmakta mıdır?
2. Öğrencilerin zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam)
iletişim beceri düzeyleri cinsiyete göre farklılık göstermekte midir?
3. Zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri,
babanın eğitim durumuna bağlı olarak farklılaşmakta mıdır?
4. Zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri,
annenin eğitim durumuna bağlı olarak farklılaşmakta mıdır?
5. Zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri,
öğrencilerin ailelerine ilişkin algıladıkları sosyo-ekonomik düzeye bağlı olarak
farklılaşmakta mıdır?
103
6. Zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri,
ailedeki (kendileri de dâhil)
kardeş sayısına bağlı olarak farklılaşmakta
mıdır?
7. Zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri,
katılımcıların ailede kaçıncı çocuk olduklarına bağlı olarak farklılaşmakta
mıdır?
3.5. ARAŞTIRMA VARSAYIMLARI
Araştırmanın genel amacı, alt amaçlar ve araştırma problem cümleleri
doğrultusunda aşağıda belirtilen araştırma varsayımları belirlenmiş ve
hipotez testleri ile varsayımların gerçekleme aşaması yapılmıştır.
1. Ho: Zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim
becerilerinde okunulan sınıfa göre fark yoktur.
H1:
İletişim
becerileri
okunulan
sınıflara
göre
farklılık
göstermektedir.
2. Ho: Cinsiyete göre zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel
(toplam) iletişim beceri düzeylerinde farklılık yoktur.
H1:
İletişim becerileri cinsiyete göre farklılık göstermektedir.
3. Ho: Babanın eğitim seviyesine göre öğrencilerin zihinsel, duygusal,
davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri arasında farklılık yoktur.
H1:
İletişim becerileri babanın eğitim seviyesine göre farklılık
göstermektedir.
4. Ho: Annenin eğitim seviyesine göre öğrencilerin zihinsel, duygusal,
davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri arasında farklılık yoktur.
104
H1: İletişim becerileri annenin eğitim seviyesine göre farklılık
göstermektedir.
5. Ho: Öğrencilerinin ailelerine ilişkin algıladıkları sosyo-ekonomik
düzeye bağlı olarak zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim
becerileri, farklılık göstermemektedir.
H1:
İletişim becerileri ailenin sosyo-ekonomik düzeyine göre farklılık
göstermektedir.
6. Ho: Ailedeki toplam kardeş sayısına bağlı olarak zihinsel,
duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri arasında farklılık
yoktur.
H1:
İletişim
becerileri
ailedeki
çocuk
sayısına
göre
farklılık
göstermektedir.
7. Ho: Doğum sırasına bağlı olarak zihinsel, duygusal, davranışsal
ve genel (toplam) iletişim becerileri arasında farklılık yoktur.
H1:İletişim becerileri doğum sırasına göre farklılık göstermektedir.
Varsayımlar istatistiksel hipotez testleri ile 7 demografik değişken ve
iletişim becerileri envanteri sorularının oluşturduğu 3 alt boyut zihinsel,
duygusal, davranışsal ve toplam olmak üzere, toplamda 45 soru üzerinden
ayrı ayrı sınanmıştır. Toplam olarak 28 hipotez testi gerçekleştirilmiştir.
3.6. ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI
Araştırma, Ankara ili Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı iletişim meslek
liseleri ile sınırlıdır. Bu nedenle sonuçlar, sadece Ankara ili Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı iletişim meslek liselerinde okuyan dokuzuncu, onuncu,
onbirinci ve onikinci sınıf öğrencilerine genellenebilir.
105
Araştırma verileri, 2009-2010 Eğitim–Öğretim yılı güz dönemi Ekim
ayı içerisinde toplanmıştır. Anket uygulaması eğitim-öğretim çalışmalarının
en yoğun olduğu dönemde gerçekleştirilmiştir. İletişim meslek liselerinde
onikinci sınıflar haftanın üç günü okul dışında staj yaptıklarından bu sınıflara
anket uygulamak için birkaç kez okullara gitmek zorunda kalınmıştır.
Batıkent Şevket Evliyagil Ticaret Meslek ve Anadolu İletişim Meslek
Lisesi gazetecilik alanında eğitim veren bir okuldur. Lisede devamsız öğrenci
sayısı fazla olduğundan anketin uygulanması zaman almıştır. Batıkent
Şevket Evliyagil Ticaret Meslek ve Anadolu İletişim Meslek Lisesi ve
Aydınlıkevler Ticaret Meslek ve Anadolu İletişim Meslek Lisesi okul yetkilileri
ve branş öğretmenleri ile yapılan yüz yüze görüşmelerde, Türk Telekom
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesinde de anket uygulaması yapılması
gerektiğini belirtmişlerdir. Türk Telekom Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi
iletişim alanında teknik eğitim veren bir okuldur. Okul yetkilileri tez konusu
açısından okulun radyo ve televizyon bölümünde anket uygulamasının
yapılmasının doğru olacağını belirtmiştir. Bu nedenle anket uygulaması bu
okulun radyo televizyon bölümünde yapılmıştır.
3.7. ARAŞTIRMA VERİLERİNİ TOPLAMA AŞAMASI VE
VERİLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Araştırmada kullanılan ölçme araçlarının özellikleri ve geçerlik
güvenirlik çalışmaları ile ilgili açıklamalar aşağıda belirtilmiştir.
3.7.1. Veri Toplama Araçları
Veri toplama aracı olarak kişisel bilgi formu ve iletişim becerileri
envanteri ölçeğinden oluşan soru formu kullanılmıştır. Kişisel bilgi formu
araştırmacının kendisi tarafından hazırlanmıştır.
106
Kişisel bilgi formu kısmında aşağıda verilen değişkenlere ait sorular
yer almıştır. (Ek: 1)
 Okunan okul
 Okunan bölüm
 Okunan sınıf
 Yaş
 Cinsiyet
 Babanın eğitim durumu
 Annenin eğitim durumu
 Cevaplayıcının kendisi ve ailesine ilişkin olarak algıladığı ekonomik
düzey
 Ailedeki çocuk sayısı
 Cevaplayıcının ailede kaçıncı çocuk olduğu
3.7.2. İletişim Becerileri Envanteri Ölçeği
İletişim Becerileri Envanteri (Ek: 2) ilk olarak Balcı (1996) tarafından
geliştirilmiş ve kullanılmıştır. Gerekli geçerlik ve güvenirlik çalışmaları yapılan
envanterin bu ilk sürümünün madde sayısı 70’tir. Envanter daha sonra tekrar,
500 üniversite öğrencisinden oluşan bir örnekleme uygulanmış, yapılan faktör
analizi sonucunda madde sayısı 45’e indirilmiştir (Ersanlı & Balcı, 1998).
Ersanlı ve Balcı (1998) tarafından son hali verilen envanter likert tipi
45 sorudan oluşmaktadır. Envanter zihinsel, duygusal ve davranışsal açıdan
iletişim becerilerini ölçmektedir. Maddeler, “her zaman”, “genellikle”, “bazen”,
“nadiren”, “hiçbir zaman” olarak yanıtlanmaktadır. Her zaman 5, Hiçbir zaman
1, şeklinde puanlanmaktadır.
107
Maddelerin sonundaki harfler o maddenin hangi alt boyuta ait olduğun
göstermekte olup, (Z- zihinsel) parantez içinde verilen (-) işaret ise ifadenin
tersten
puanlanacağını
göstermektedir.
Her
alt
ölçek
ayrı
ayrı
değerlendirileceği gibi, ölçeğin toplamına bakarak bireyin genel iletişim beceri
düzeyine de bakılabilir. Aşağıda ölçek maddeleri verilmektedir;
1. İnsanları anlamaya çalışırım. (Z)
2. İletişimde bulunduğum insanlardan gelen öğüt ve önerileri içtenlikle
dinlerim. (T)
3. Düşüncelerimi başkalarına tam olarak iletmekte zorluk çekerim. (Z)
(-)
4. Konuşurken, etkili bir göz iletişimi kurabilirim.(T)
5. Genelde eleştirilmekten hoşlanmam. (D) (-)
6. Dikkatimi karşımdakinin ilgi alanı üzerinde toplayabilirim.(Z)
7. Kişilerin, anlatmak istediklerini dinlemek için yeterince zaman
ayırırım.(T)
8. Karşımdaki kişiye genellikle söz hakkı veririm. (T)
9. Karşımdaki kişiyi dinlerken hayal kurarım.(D) (-)
10. Başkaları konuşurken sabırsızlanır, onların sözünü keserim.(T) (-)
11. İnsanları dinlerken sıkıldığımı hissederim.(D) (-)
12. Eleştirilerimi karşımdaki kişiyi incitmeden iletirim.(Z)
13. Konuşurken ilk adımı atmaktan çekinmem.(T)
14. Konuşurken açık, sade ve düzgün cümleler kurarım.(T)
15. Karşımdaki kişiyle aynı görüşü paylaşmasam bile fikirlerine saygı
duyarım.(Z)
16. İletişimde bulunduğum kişinin yüzüne baktığım halde sözlerini
dinlemediğim olur.(T) (-)
17. Karşımdaki
kişinin
konuşmaya
ve
dinlemeye
istekli
olmadığını anlamaya çalışırım.(Z)
18. Yanlış tutum ve davranışlarımı kolaylıkla kabul ederim. (Z)
19. Dinlediğim kişiyi daha iyi anlamak için sorular yöneltirim.(T)
olup
108
20. Dinleyenim anlamaz göründüğünde, iletmek istediklerimi tekrarlar,
yeni kelimelerle ifade eder, özetlerim. (Z)
21. İnsanlarla
görüşürken,
bilerek
onları
karşımdaki
kişinin
sözünü
rahatlatacak
şeyler
yaparım.(T)
22. Dinlerken,
kesmemeye
özen
gösteririm.(T)
23. Küs olduğum birisiyle barışmak istediğimde ilk adımı atmaktan
çekinirim.(T)(-)
24. Karşımdaki
kişinin
bana
ters
düşen
duygu
ve
düşüncelerini
yargılarım.(Z) (-)
25. Ses tonumu konunun özelliğine göre ayarlayabilirim.(T)
26. Genellikle insanlara güvenirim.(D)
27. Karşı cinsten biriyle iletişim kurduğumda rahatsızlık duyarım.(D) (-)
28. Başkalarını dinlemek mecburiyetinde olmadığımı düşünürüm. (Z)
29. Özür dilemek bana zor gelir.(D)(-)
30. Tartışma sonunda, savunduğum düşüncelerin yanlış olduğunu
kabul edebilirim.(Z)
31. Konuşurken sözümün kesilmesinden rahatsız olurum.(D) (-)
32. İnsanları kontrol etmeye ve istediğim kalıba sokmaya çalışırım.(T)
(-)
33. İletişim kurduğum kişinin tutumundan daha çok sorununu
anlamaya çalışırım. (Z)
34. Çevremdeki insanlara karşı ilgisiz kaldığım kanısındayım. (D) (-)
35. Çoğunlukla duygularımdan emin olamıyorum. (D) (-)
36. İletişim kurduğum kimse tarafından anlaşılmaktan mutluluk
duyarım.(D)
37. Başkaları ile ilişkilerimi bozacak çıkışlar yapabilirim. (Z) (-)
38. Karşımdaki kişiye güvenmek beni mutlu eder. (D)
39. Her insanı olumlu beklentilerle karşılarım.(D)
40. İletişim kurduğum kimselerden bir şeyler alır ve onlara da bir
şeyler verdiğimi hissederim.(D)
109
41. İnsanlara cevaplamada zorlanacakları ani sorular yöneltirim. (T)
(-)
42. Beni rahatsız eden duygularımı iletmekte sıkıntı çekerim.(D) (-)
43. Öneride bulunduğum kişinin öneriye açık olup olmadığına dikkat
ederim.(Z)
44. İletişim kurduğum insanlar tarafından anlaşıldığımı hissederim.(D)
45. Kendimi
karşımdaki
kişinin
yerine
koyarak,
duygu
ve
düşüncelerini anlamaya çalışırım.(Z)
Her bir boyutu ölçen 15 madde vardır. Her boyuta giren maddeler
aşağıda görülmektedir:
Zihinsel: 1,3,6,12,15,17,18,20,24,28,30,33,37,43,45
Duygusal: 5,9,11,26,27,29,31,34,35,36,38,39,40,42,44
Davranışsal: 2,4,7,8,10,13,14,16,19,21,22,23,25,32,41
Ölçeğin genelinden alınabilecek en yüksek puan 225 en düşük puan
ise 45’dir. Her bir alt ölçekten alınabilecek en yüksek puan 75 en düşük puan
ise 15’dir. Bireyin hangi alt ölçekteki puanı yüksek ise, iletişim becerisi
açısından o alt boyutta daha iyi olduğu söylenebilir. Ölçeğin tamamı için ise,
puanların yüksekliği o bireyin iletişim beceri düzeyinin yüksek olduğunu
göstermektedir.
Ersanlı ve Balcı (1998), 500 üniversite öğrencisi üzerinde yaptıkları
uygulamanın ardından güvenirliği test etmek üzere bir ay sonra 170 kişilik bir
gruba tekrar uygulama yapmışlardır. İki yarım test yöntemi ile yapılan
güvenirlik çalışmasında iki yarı güvenirlik katsayısı r=.64 ve test tekrar test
yöntemi ile yapılan güvenirlik çalışmasında r=.68 bulunmuştur. Ölçeğin iç
tutarlığını belirlemek amacıyla hesaplanan Cronbach Alpha katsayısı ise 72
olarak bulunmuştur. Yapılan faktör analizi sonucunda maddelerin üç boyut
altında toplandığı görülmüş ve bu boyutlar, içerikleri dikkate alınarak zihinsel,
duygusal ve davranışsal iletişim becerileri adlarını almıştır.
110
Boyutlardan her biriyle toplam iletişim becerileri puanı arasındaki
korelasyonlar sırası ile. 83, .73 ve. 82’dir. Korkut (1996) tarafından geliştirilen
“İletişim Becerilerini Değerlendirme Ölçeği” ile yapılan geçerlik çalışmasında
da ölçeğin geçerlik katsayısı. 70 bulunmuştur (Ersanlı & Balcı, 1998).
3.7.3. Veri Toplama Aşaması
Veriler, kullanılan veri toplama araçlarının tümünün katılımcılara
dağıtılması ve toplanması ile elde edilmiştir. Anketler, anket uygulanacak
dersin sorumlu sınıf öğretmeni gözetiminde uygulanmıştır. Sınıf uygulamaları
yapılabilmesi için Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden ve Ankara
Valiliğinden resmi izin yazıları alınmıştır. (Ek:3) (EK:4) (EK:5) Okul
yönetimlerinden de özel izinler alınarak uygulamalar ders saatleri içerisinde
yapılmıştır.
Uygulamalarda,
anketlerin
dağıtılması
öncesinde
gerekli
açıklamalar ilgili öğretmen tarafından sözlü olarak yapılmıştır. Öğrencilere,
araştırmanın amacı ve önemi anlatılmış, ölçekler hakkında bilgi verilmiş,
gerçekçi olarak sorulara cevap vermeleri rica edilmiştir. Uygulama sırasında
sessiz ve yoğunlaşmayı destekleyecek bir ortam yaratılmasına özen
gösterilmiştir. Öğrencilere verilerin toplu olarak değerlendirileceği ve isimlerini
yazmalarına gerek olmadığı söylenmiştir.
Veri toplama araçlarının tümünün cevaplandırılması 10 dk. ile 15 dk.
arasında değişmektedir. Veriler, 2009-2010 Eğitim–Öğretim yılı güz dönemi
Ekim ayı içerisinde toplanmıştır.
3.7.4. Verilerin Değerlendirilmesi
Anketlerin toplanmasından sonra, yarım bırakılan, soruların %
50’sinden fazlasının boş olduğu geçersiz anketler belirlenmiştir. Elde edilen
111
verilerin analizi, SPSS 11,5 (Statistical Packages for Social Sciences)
programı kullanılarak yapılmıştır. Verilerin analizinde veri girişindeki hataların
kontrol edilmesine yönelik min-maks hata denetimleri gerçekleştirilip, hatalı
veriler düzeltilmiştir. Daha sonra ilk olarak soru formunda yer alan bağımsız
değişkenlere ait tanımlayıcı istatistikler, sayı ve yüzdeler elde edilmiş
tanımlayıcı tablolar sunulmuştur.
Daha sonra iletişim becerileri envanteri puanlaması yapılmış ve alt
boyut ölçek skorları elde edilmiştir. Ölçeğin her bir boyutuna ve toplamına ait
skorlar demografik değişkenlere göre incelenmiştir. Ölçek toplamına ve alt
boyutlara ait ortalamaların demografik değişkenlere göre farklılık gösterip
göstermediğine yönelik varsayımların test aşaması gerçekleştirilmiştir.
Varsayımların testi, verilerin parametrik test varsayımlarını sağlaması
nedeni ile iki grup karşılaştırmalarında bağımsız iki grup ortalama
karşılaştırma t – testi, ikiden fazla grup ortalaması karşılaştırmalarında ise tek
yönlü varyans analiz testi ile gerçekleştirilmiştir. Hipotezlerin testinde
önemlilik düzeyi, alfa yanılma düzeyi olarak 0,05 kullanılmıştır.
3.8. BULGULAR VE YORUM
Bu
bölümde
ilk
olarak
anket
katılımcılarına
ait
demografik
değişkenlerin dağılımları sayı ve yüzdelerle marjinal tablolar şeklinde
verilecektir. Daha sonra da iletişim beceri envanteri genel sonuçları ve alt
boyut sonuçları tüm anket katılımcıları için verilecektir. Son olarak ise iletişim
beceri
envanteri
değişkenlerine
ölçek
göre
sonuçları
verilip,
anket
demografik
katılımcılarının
değişkenlere
demografik
göre
iletişim
becerilerinin farklılaşıp farklılaşmadığını test etmek amacı ile gerçekleştirilen
hipotez testi sonuçları sunulacaktır.
112
3.8.1. Anket Katılımcılarının Demografik Özelliklerine Ait Bulgular
Bu bölümde, Ankara İl merkezinde bulunan üç iletişim meslek
lisesinde öğrenim gören öğrencilere ait okunulan okul, sınıf, yaş, cinsiyet,
annenin eğitim durumu, babanın eğitim durumu, öğrencilerin algıladıkları
ailelerinin sosyo-ekonomik düzeyleri, ailede kaç çocuk olduğu, kendilerinin
kaçıncı çocuk oldukları değişkenlerine ait dağılımlar verilmektedir.
3.8.1.1. Ankete Katılanların Okudukları Okullara Göre Dağılımı
Tablo 1’de ankete katılan öğrencilerin okullara göre dağılımları
verilmektedir. Anket katılım oranlarının üç okulda da benzer olduğu
görülmektedir. Aydınlıkevler İletişim Meslek Lisesi’nden 172 öğrenci, Batıkent
Şevket
Evliyagil İletişim Meslek Lisesi’nden 147 öğrenci,
Türk Telekom
Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nden 131 öğrenci ankete katılmıştır.
Aydınlıkevler İletişim Meslek Lisesi öğrencileri % 38 oranında, Batıkent
Şevket Evliyagil İletişim Meslek Lisesi öğrencileri yaklaşık % 33 oranında,
Türk Telekom Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi öğrencileri ise % 29 oranında
ankete katılmıştır.
Tablo 1. Ankete Katılanların Okudukları Okullara Göre Dağılımı
Okunulan okul
Sayı (n)
Yüzde (%)
Aydınlıkevler İletişim Meslek Lisesi
172
38,22
Batıkent Ş. Evliyagil İletişim Meslek Lisesi
147
32,66
Türk Telekom Teknik ve Endüstri M.L.
131
29,11
TOPLAM
450
100,0
113
3.8.1.2. Ankete Katılanların Okudukları Sınıflara Göre Dağılımı
Tablo
2’de
öğrencilerin
okudukları
sınıflara
göre
dağılımları
verilmektedir. Ankete katılan 187 öğrenci 9.sınıf, 103 öğrenci 10. sınıf, 79
öğrenci 11. sınıf, 81 öğrenci ise 12.sınıf öğrencisidir. Yüzdesel olarak ankete
katılan öğrencilerin yaklaşık % 42’sini 9. sınıf öğrenciler, % 23’ünü 10. sınıf
öğrenciler oluştururken, 11. ve 12. sınıf öğrencilerin oranı % 18 olarak
belirlenmiştir.
Tablo 2. Ankete Katılanların Okudukları Sınıflara Göre Dağılımı
Okunulan sınıf
Sayı (n)
Yüzde (%)
9. sınıf
187
41,6
10. sınıf
103
22,9
11. sınıf
79
17,6
12. sınıf
81
18,0
TOPLAM
450
100
3.8.1.3. Ankete Katılanların Yaşlarına Göre Dağılımı
Ankete
katılan
öğrencilerin
sınıf
dağılımlarının
yanı
sıra
yaş
dağılımlarına bakıldığında öğrencilerin yaşları 13 yaş ile 19 yaş arasında
değişmektedir. Öğrencilerin % 33’ünün 15 yaşında ve % 23’ünün 17 yaşında,
%19’unun 16 yaşında
ve % 15’inin ise 14 yaşında oldukları Tablo 3’de
görülmektedir. Öğrencilerin yaş ortalaması ise 15,7 ± 1,2 olarak belirlenmiştir.
114
Tablo 3. Ankete Katılanların Yaşlarına Göre Dağılımı
Yaş
Sayı (n)
Yüzde (%)
13
1
0,2
14
67
14,9
15
147
32,7
16
86
19,1
17
103
22,9
18
29
6,4
19
3
0,7
Toplam
436
96,9
Kayıp gözlem
14
3,1
TOPLAM
450
100,0
3.8.1.4. Anket Katılanların Cinsiyetlere Göre Dağılımı
Öğrencilerin cinsiyet dağılımı tablo 4’de verilmektedir. Tablodan da
görüleceği üzere ankete katılan kız öğrenci sayısı 248 kişi yüzdesel olarak %
55 oranında, erkek öğrenciler ise 202 kişi yüzdesel olarak yaklaşık %45
oranında ankete katılmıştır.
Tablo 4. Ankete Katılanların Cinsiyetlere Göre Dağılımı
Cinsiyet
Sayı (n)
Yüzde (%)
Kız
248
55,1
Erkek
202
44,9
TOPLAM
450
100
115
3.8.1.5. Anket Katılanların Annesinin Eğitim Düzeylerine Göre
Dağılımı
Tablo 5’de ankete katılan öğrencilerin annesinin eğitim düzeylerine
göre dağılımı verilmiştir. Eğitim düzeyleri okuryazar değilden yüksek
öğrenime kadar değişmektedir. Annenin eğitim düzeylerine bakıldığında en
yüksek oranda % 47 ile annelerde ortaöğretim mezunu annelerin olduğu
görülmektedir. Annelerde okuryazar olmayanların oranı ise % 0,4 olarak
belirlenmiştir. Anneleri sadece okuryazar olanların oranı % 2,2 ’dir. Yüksek
öğrenim mezunu olan annelerin oranı % 23 olarak tespit edilmiştir.
Tablo 5. Ankete Katılanların Annesinin Eğitim Düzeylerine Göre Dağılımı
Annenin eğitim düzeyi
Sayı (n)
Yüzde (%)
Okuryazar Değil
2
0,4
Sadece Okuryazar
10
2,2
İlköğretim
123
27,3
Ortaöğretim
211
46,9
Yüksek Öğrenim
103
22,9
Toplam
449
99,8
1
0,2
450
100
Kayıp Gözlem
TOPLAM
116
3.8.1.6. Ankete Katılanların Babasının Eğitim Düzeylerine Göre
Dağılımı
Tablo 6’da babanın eğitim düzeyleri dağılımı verilmektedir. Babanın
eğitim düzeyine bakıldığında en yüksek oran, % 50 ile ortaöğretim mezunu
babaların olduğu görülmektedir. Okuryazar olmayanların oranı ise
% 0,4
olarak belirlenmiştir. Babaları sadece okuryazar olanların oranı % 0,7’dir.
Yüksek öğrenim mezunu olan
babaların oranı da % 34 olarak tespit
edilmiştir.
Tablo 6. Ankete Katılanların Babasının Eğitim Düzeylerine Göre Dağılımı
Babanın eğitim düzeyi
Sayı (n)
Yüzde (%)
Okuryazar Değil
2
0,4
Sadece Okuryazar
3
0,7
İlköğretim
66
14,7
Ortaöğretim
225
50
Yüksek Öğrenim
151
33,6
Toplam
447
99,3
3
0,7
450
100
Kayıp Gözlem
TOPLAM
3.8.1.7. Ankete Katılanların Ailelerinin Sosyo-ekonomik
Düzeylerine Göre Dağılımı
Tablo 7’de öğrencilerin kendileri tarafından algıladıkları ailelerinin
sosyo- ekonomik düzeylerinin dağılımı verilmektedir. Öğrencilerin neredeyse
117
tamamı % 91’i ailelerinin sosyo-ekonomik düzeyini orta düzey olarak
belirtmişlerdir. Üst düzey olarak belirtenlerin oranı yaklaşık olarak % 8 iken,
alt seviyede olarak belirtenlerin oranı yaklaşık olarak % 2’dir.
Tablo 7: Ankete Katılanların Kendilerince Algıladıkları Ailelerin
Sosyoekonomik Düzeylerine Göre Dağılımı
Sosyo- ekonomik düzey
Sayı (n)
Yüzde (%)
7
1,6
Orta
408
90,7
Üst
34
7,6
Toplam
449
99,8
1
0,2
450
100
Alt
Kayıp gözlem
TOPLAM
3.8.1.8. Ankete Katılanların Ailedeki Çocuk Sayılarına Göre
Dağılımı
Tablo 8’de ailedeki çocuk sayılarının dağılımları verilmektedir. Ailedeki
çocuk sayıları kendileri de dâhil olmak üzere 1 ile 8 kardeş aralığında
değişmektedir. Ailelerinin % 59’u 2 çocuklu aileler olup, ankete katılan
öğrencilerden ailede tek çocuk olanların oranı % 11’dir. Üç çocuklu ailelerin
oranı %24 iken, dört ve daha fazla çocuklu ailelerin oranı ise %6 olarak tespit
edilmiştir. Ailelerde ortalama çocuk sayısı ise, 1,6 ± 0,8 olarak belirlenmiştir.
118
Tablo 8. Ankete Katılanların Ailedeki Çocuk Sayılarına Göre Dağılımı
Ailedeki çocuk sayısı
Sayı (n)
Yüzde (%)
1 çocuk
50
11,1
2 çocuk
264
58,7
3 çocuk
107
23,8
4 ve daha fazla çocuk
28
6,2
Toplam
449
99,8
1
0,2
450
100
Kayıp gözlem
TOPLAM
3.8.1.9. Ankete Katılanların Kendisinin Ailede Kaçıncı Çocuk
Olduğunun Dağılımı
Tablo 9’da öğrencinin kendisinin ailede kaçıncı çocuk olduğunun
dağılımları verilmektedir. Öğrencilerin % 50’si ailenin ilk çocuğu olup,
dördüncü ve daha ileri sırada olanların oranı ise % 3 olarak bulunmuştur.
Ankete katılan öğrencilerden ailede ikinci çocuk olanların oranı % 39, üçüncü
çocuk olanların oranı ise % 8 olarak tespit edilmiştir. Ankete katılan
öğrencilerin yaklaşık olarak yarısı ailenin ilk çocuğudur.
119
Tablo 9. Ankete Katılan Öğrencinin Kendisinin Kaçıncı Çocuk Olduğunun
Dağılımı
Doğum sırası
Sayı (n)
Yüzde (%)
İlk çocuk
223
49,6
İkinci çocuk
175
38,9
Üçüncü çocuk
38
8,4
Dördüncü ve daha ileri sırada
13
2,9
Toplam
449
99,8
1
0,2
450
100
Kayıp gözlem
TOPLAM
3.8.2. İletişim Becerilerinin Sosyo-Demografik Değişkenlere Göre
Karşılaştırılmasına İlişkin Bulgular
İletişim
becerileri
envanteri
kullanılarak
öğrencilerinin iletişim beceri puanları
toplam,
iletişim
meslek
lisesi
zihinsel, duygusal
ve
davranışsal olmak üzere 4 puan olarak belirlenmiştir. İletişim becerilerinin
karşılaştırılması için yapılan analizlerde, iletişim becerileri, bu dört puanla ayrı
ayrı ele alınmıştır. Karşılaştırma tablolarında hesaplamaların kaç gözlem
üzerinden yapıldığını gösteren N değeri, ilgili boyutta elde edilen minimum ve
maksimum puan, iletişim beceri envanterinden elde edilen puan ortalamaları
ve standart sapma değerleri verilmektedir.
Araştırmaya katılan iletişim lisesi öğrencilerinin iletişim becerileri
envanteri’nden aldıkları zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam)
iletişim becerileri puanları ortalamaları Tablo 10’da gösterilmiştir. İletişim
beceri envanterinden alınacak yüksek puanların yüksek iletişim beceri
120
düzeyini gösterdiği ve beceri düzeyine ait toplamda en düşük alınacak
puanın 45, maksimum puanın 225, alt boyutlardan alınacak en düşük puanın
15 maksimum puanın 75 olduğu göz önünde bulundurularak Tablo 10 -Tablo
22’de elde edilen bulgular değerlendirilmiştir.
3.8.2.1. Ankete Katılanların İletişim Beceri Puanı Ortalamaları
Tablo
10’da ankete katılan öğrencilerin iletişim beceri
puanı
ortalamaları verilmektedir. İletişim beceri envanteri zihinsel iletişim beceri alt
boyutunda minumum puan 37, maksimum puan 71 puandır. Duygusal iletişim
beceri alt boyutunda minumum puan 34, maksimum puan 69 puandır.
Davranışsal iletişim beceri alt boyutunda minumum puan 37, maksimum
puan 75 olarak tespit edilmiştir.
Tablo 10’da görüldüğü üzere, toplamda öğrencilerin iletişim beceri
puan ortalaması 169 olarak elde edilmiştir. Alt boyutlar içerisinde en yüksek
ortalama 58 olarak davranışsal iletişim beceri alt boyutunda, en düşük
ortalama ise 54 olarak duygusal iletişim beceri alt boyutunda elde edilmiştir.
Boyutlar bazında elde edilen ölçek ortalamaları birbirine oldukça yakın olarak
bulunmuştur. Alt boyutlardan alınacak en düşük puanın 15 ve maksimum
puanın 75 olduğu göz önünde bulundurularak,
ortalamalar elde edilmiştir.
54 ile 58 puan arasında
121
Tablo 10. İletişim Beceri Puanı Ortalamaları
İletişim beceri
envanteri alt
boyutları
N
Minimum
puan
Maksimum
puan
Ortalama
Std.
Sapma
Zihinsel İB
450
37,00
71,00
56,24
5,91
Duygusal İB
450
34,00
69,00
54,26
6,67
Davranışsal İB
450
37,00
75,00
58,58
6,82
TOPLAM İB
450
132,00
208,00
169,09
13,94
3.8.2.2. Cinsiyetlere Göre İletişim Beceri Puanları Ortalamaları
Tablo
11’de
iletişim
beceri
puanlarının
cinsiyetlere
göre
değerlendirilmesi verilmektedir. Kız öğrencilerde toplamda ortalama puan
172 iken, erkek öğrencilerde ortalama 166 olarak bulunmuştur. Kız
öğrencilerde alt boyutlarda en yüksek ortalama 60 puan ile davranışsal
iletişim alt boyutunda, erkeklerde de benzer şekilde 57 puan ile aynı alt
boyutta elde edilmiştir. Kız öğrencilerde en düşük ortalama beceri puanı 55
ile duygusal iletişim beceri alt boyutunda, erkeklerde de aynı şekilde 54 puan
ile aynı alt boyutta elde edilmiştir.
Tablodan da görülebileceği gibi, kız öğrencilerin iletişim beceri puanı
ortalaması, erkek öğrencilerin iletişim beceri puanı ortalamasından yüksektir.
Cinsiyetlere göre iletişim beceri puan ortalamaları arasındaki farklılık
toplamda ve 3 alt boyutta % 5 önem seviyesinde bağımsız gruplarda t- testi
ile sınandığında anlamlı bulunmuş ve ilgili Ho hipotezi red edilmiştir
(p< 0,05).
122
Tablo 11. Cinsiyetlere Göre İletişim Beceri Puanları Ortalamaları
Cinsiyet
Kız
Erkek
İletişim beceri
envanteri alt
boyutları
N
Minimum
puan
Maksimum
puan
Ortalama
Std.
Sapma
Zihinsel İB
248
41,00
70,00
57,11
5,99
Duygusal İB
248
34,00
69,00
54,84
6,66
Davranışsal İB
248
42,00
75,00
59,86
6,72
Toplam İB
248
133,00
208,00
171,81
13,77
Zihinsel İB
202
37,00
71,00
55,18
5,65
Duygusal İB
202
32,00
68,00
53,56
6,63
Davranışsal İB
202
37,00
71,00
57,01
6,63
Toplam İB
202
132,00
207,00
165,75
13,44
3.8.2.3. Cinsiyetlere Göre T-Testi Sonuçları
Tablo 12’de cinsiyetlere göre
öğrencilerin zihinsel iletişim beceri
t-testi sonuçları verilmektedir. Kız
puanı ortalaması 57 iken, erkek
öğrencilerin zihinsel iletişim beceri puan ortalaması 55 olarak bulunmuştur.
Kız öğrencilerin duygusal iletişim beceri puanı
öğrencilerin
duygusal
ortalaması 55 iken, erkek
iletişim beceri puanı ortalaması 54 puan olarak
bulunmuştur. Kız öğrencilerin davranışsal iletişim beceri puanı ortalaması 60
puan iken, erkek öğrencilerin davranışsal iletişim beceri puan ortalaması 57
puan
olarak
bulunmuştur.
Ölçekler
toplamına
bakıldığında
ise,
kız
öğrencilerin toplam iletişim beceri puan ortalaması 172, erkek öğrencilerin
ise, 166 puandır.
123
Tablo 12. Cinsiyetlere Göre T-Testi Sonuçları
Grup İstatistikleri
İletişim beceri
envanteri alt
boyutları
Standart hata
Cinsiyet
N
Ortalama
Standart sapma
ortalaması
Zihinsel İB
Kız
248
57,1089
5,98854
,38027
Toplam
Erkek
202
55,1782
5,65403
,39782
Duygusal iB
Kız
248
54,8427
6,66214
,42305
Toplam
Erkek
202
53,5545
6,63321
,46671
Davranışsal İB
Kız
248
59,8589
6,72119
,42680
Toplam
Erkek
202
57,0149
6,63286
,46669
Toplam İB
Kız
248
171,8105
13,76907
,87434
Erkek
202
165,7475
13,44014
,94565
3.8.2.4. Okunulan Sınıflara Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları
Tablo 13’de öğrencilerin iletişim beceri puanlarının okunulan sınıflara
göre değerlendirilmesi verilmektedir. Toplam puanlar üzerinden sınıflar
arasında en yüksek puan ortalaması 174 puan ile 9. sınıf öğrencilerinde,
daha sonra 167 puan ile 10. sınıf öğrencilerinde ve daha sonra ise 166 puan
ile 12. ve 165 puan ile 11. sınıf öğrencilerinde elde edilmiştir. Sınıflara göre
toplam iletişim beceri puanları arasındaki farklılık gerçekleştirilen tek yönlü
varyans analizi hipotez testi ile duygusal iletişim beceri puanı haricindeki tüm
alt boyutlarda ve toplamda istatistiksel olarak anlamlı bulunmuş (p<0,05) Ho
hipotezi
red
edilmiştir.
Farklılığın
hangi
sınıf
veya
sınıflardan
kaynaklandığının belirlenmesi için gerçekleştirilen ileri düzey post-hoc
düzeyde Tukey testine göre farklılığın 9. sınıf öğrencilerinden kaynaklandığı
tespit edilmiştir.
124
Tablo 13. Okunulan Sınıflara Göre İletişim Beceri Puanları Ortalamaları
Okunulan
sınıf
9. sınıf
10. sınıf
11. sınıf
12. sınıf
İletişim beceri
envanteri alt
boyutları
N
Minimum
puan
Maksimum
puan
Ortalama
Std.
Sapma
Zihinsel İB
187
37,00
71,00
57,89
5,87
Duygusal İB
187
34,00
68,00
54,97
6,66
Davranışsal İB
187
37,00
75,00
60,82
6,90
Toplam İB
187
132,00
208,00
173,67
14,38
Zihinsel İB
103
43,00
68,00
55,03
5,82
Duygusal İB
103
40,00
67,00
54,44
6,10
Davranışsal İB
103
41,00
71,00
57,19
5,86
Toplam İB
103
139,00
196,00
166,66
12,93
Zihinsel İB
79
41,00
64,00
54,73
5,43
Duygusal İB
79
35,00
66,00
53,37
6,79
Davranışsal İB
79
43,00
68,00
56,62
5,99
Toplam İB
79
133,00
187,00
164,72
11,39
Zihinsel İB
81
41,00
67,00
55,46
5,74
Duygusal İB
81
35,00
69,00
53,30
7,18
Davranışsal İB
81
39,00
70,00
57,10
7,19
Toplam İB
81
133,00
202,00
165,85
13,55
Tablo 13’de ki alt boyutlar bazında elde edilen iletişim beceri puan
ortalamaları değerlendirildiğinde, 9. sınıflarda en yüksek ortalama 61 puan ile
davranışsal iletişim beceri alt boyutunda, en düşük ortalama ise 55 puan ile
duygusal iletişim beceri alt boyutunda elde edilmiştir. 10. sınıflarda en yüksek
ortalama puan 57 puan ile benzer şekilde davranışsal iletişim beceri
boyutunda, en düşük ortalama puan 54 puan ile duygusal iletişim beceri alt
boyutunda elde edilmiştir. 11. ve 12. sınıf öğrencilerinde de benzer şekilde en
125
yüksek ortalama iletişim beceri puanı davranışsal, en düşük puan ortalaması
duygusal beceri alt boyutlarında elde edilmiştir. Zihinsel beceri alt boyutunda
en yüksek puan ortalaması tüm sınıflar arasında 58 puan ile 9. sınıf
öğrencilerinde, duygusal boyutta en yüksek puan ortalaması 55 puan ile 9.
sınıflarda, davranışsal iletişim beceri alt boyutunda en yüksek puan
ortalaması yine 61 puan ile 9. sınıf öğrencilerinde elde edilmiştir. Zihinsel,
davranışsal ve toplamda iletişim beceri puan ortalamaları arasındaki farklılık
istatistiksel olarak önemli bulunarak Ho hipotezi red edilmiştir (p<0,05).
3.8.2.5. Öğrencilerin 9. Ve 12. Sınıf Olmalarına Göre T Testi
Sonuçları
Tablo 14’de öğrencilerin 9. Ve 12. Sınıf olmalarına göre t testi
sonuçları
verilmiştir.
Zihinsel
beceri
alt boyutu ortalaması
9.
sınıf
öğrencilerinde 58 puan, 12. sınıf öğrencilerinde 55 puan olarak elde
edilmiştir. Duygusal iletişim beceri puan ortalamaları 9. sınıf öğrencilerinde
55 puan, 12. sınıf öğrencilerinde ise 53 puan olarak elde edilmiştir .9. sınıf
öğrencilerinin davranışsal iletişim beceri boyutu puan ortalaması 61 puan, 12.
sınıf öğrencilerinin davranışsal iletişim beceri boyutu puan ortalaması 57
puan
olarak
elde
edilmiştir.
Toplam
puanlar
bakımından;
9.sınıf
öğrencilerinin toplam iletişim beceri puan ortalaması 174 puan, 12. sınıf
öğrencilerinin ise toplam iletişim beceri puan ortalaması 166 puan olarak elde
edilmiştir.
126
Tablo 14. 9. ve 12. Sınıf Olmalarına Göre T -Testi Sonuçları
Grup İstatistikleri
İletişim
beceri
envanteri alt
boyutları
Standart Hata
Sınıf
N
Ortalama
Standart sapma
Ortalaması
Zihinsel İB
9. Sınıf
187
57,8877
5,86984
,42925
Toplam
12.Sınıf
81
55,4568
5,74249
,63805
Duygusal iB
9. Sınıf
187
54,9679
6,65664
,48678
Toplam
12.Sınıf
81
53,2963
7,17887
,79765
Davranışsal
9. Sınıf
187
60,8182
6,89780
,50442
İB Toplam
12.Sınıf
81
57,0988
7,18785
,79865
Toplam İB
9. Sınıf
187
173,6738
14,37873
1,05148
12.Sınıf
81
165,8519
13,55278
1,50586
3.8.2.6. Babanın Eğitim Durumuna Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları
Tablo 15 ‘de babanın eğitim durumuna göre iletişim beceri puanları
ortalamaları verilmiştir. Katılımcıların babalarının eğitim durumuna bağlı
olarak zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerilerinin
farklılaşıp farklılaşmadığı sorusuna cevap bulmak üzere, babanın eğitim
düzeyine göre öğrencilerin iletişim beceri puanlarının tümüne ilişkin
ortalamaları arasında fark olup olmadığına bakılmıştır. İletişim beceri
puanlarının tümünde gruplar arası anlamlı fark bulunmamaktadır. Babanın
eğitim durumuna bağlı olarak iletişim becerilerinin değişip değişmediğine
ilişkin hipotez önemsiz bulunarak Ho hipotezi kabul edilmiştir (p>0,05).
127
Tablo 15. Babanın Eğitim Durumuna Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları
Babanın
eğitim
durumu
Okuryazar
değil
Sadece
okuryazar
İlköğretim
Ortaöğretim
Yüksek
öğrenim
İletişim beceri
envanteri alt
boyutları
N
Minimum
puan
Maksimum
puan
Ortalama
Std.
Sapma
Zihinsel İB
2
62,00
63,00
62,50
0,71
Duygusal İB
2
58,00
58,00
58,00
, 00
Davranışsal İB
2
41,00
60,00
50,50
13,44
Toplam İB
2
161,00
181,00
171,00
14,14
Zihinsel İB
3
50,00
59,00
55,33
4,73
Duygusal İB
3
52,00
62,00
58,00
5,29
Davranışsal İB
3
50,00
65,00
60,00
8,66
Toplam İB
3
159,00
186,00
173,33
13,58
Zihinsel İB
66
44,00
68,00
55,85
5,89
Duygusal İB
66
41,00
67,00
55,47
6,75
Davranışsal İB
66
46,00
72,00
58,56
6,12
Toplam İB
66
138,00
196,00
169,88
12,72
Zihinsel İB
225
41,00
71,00
56,55
5,91
Duygusal İB
225
34,00
69,00
54,06
6,60
Davranışsal İB
225
37,00
75,00
58,75
6,96
Toplam İB
225
132,00
208,00
169,36
14,29
Zihinsel İB
151
37,00
70,00
55,83
5,89
Duygusal İB
151
35,00
68,00
53,83
6,81
Davranışsal İB
151
39,00
74,00
58,40
6,81
Toplam İB
151
132,00
198,00
168,06
13,94
128
3.8.2.7. Babanın Eğitim Durumuna Göre Varyans Analizi Tablosu
Tablo 16’de öğrencilerin babalarının eğitim durumuna göre varyans
analiz tablosu verilmiştir. Zihinsel iletişim beceri, duygusal iletişim beceri,
davranışsal iletişim beceri, ve toplam iletişim beceri puanlarının gruplar
arasında, gruplar içinde ve toplamda, kareler toplamı değerlerine ve kare
ortalama değerlerine bakılmıştır. Babanın eğitim düzeyine göre öğrencilerin
zihinsel, duygusal ve davranışsal iletişim beceri puanlarının tümüne ilişkin
değerler incelendiğinde hiçbirinde anlamlı farklılık yoktur (p>0.05 dir).
Tablo 16. Babanın Eğitim Durumuna Göre Varyans Analiz Tablosu
İletişim
beceri
envanteri alt
boyutları
Kaynak
Kareler
toplamı
df
Kare ortalama
F
Sig.
138,237
4
34,559
1
0,41
34,663
1,14
0,34
0,79
0,53
0,36
0,84
Zihinsel İB
Gruplar arasında
Toplam
Gruplar içinde
15320,837
442
Toplam
15459,074
446
202,786
4
50,697
44,632
Duygusal iB
Gruplar arasında
Toplam
Gruplar içinde
19727,549
442
Toplam
19930,336
446
147,911
4
36,978
Gruplar içinde
20565,477
442
46,528
Toplam
20713,387
446
276,906
4
69,226
Gruplar içinde
86025,716
442
194,628
Toplam
86302,622
446
Davranışsal. Gruplar arasında
İB Toplam
Toplam İB
Gruplar arasında
129
3.8.2.8. Annenin Eğitim Durumuna Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları
Tablo 17’da annenin eğitim durumuna göre iletişim beceri ortalamaları
yer
almaktadır. Katılımcıların annelerinin eğitim durumuna bağlı olarak
zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerilerinin
farklılaşıp farklılaşmadığı sorusuna cevap bulmak üzere, annenin eğitim
düzeyine göre öğrencilerin iletişim beceri puanlarının tümüne ilişkin
ortalamaları arasında fark olup olmadığına bakılmıştır. İletişim beceri
puanlarının tümünde gruplar arası anlamlı fark bulunmamaktadır. Annenin
eğitim durumuna bağlı olarak iletişim becerilerinin değişip değişmediğine
ilişkin hipotez önemsiz bulunarak Ho hipotezi kabul edilmiştir (p>0,05).
130
Tablo 17. Annenin Eğitim Durumuna Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları
Annenin
eğitim
durumu
İletişim beceri
envanteri alt
boyutları
Okuryazar
değil
Zihinsel İB
2
62,00
63,00
62,50
0,71
Duygusal İB
2
58,00
65,00
61,50
4,95
Davranışsal İB
2
41,00
72,00
56,50
21,92
Toplam İB
2
161,00
200,00
180,50
27,58
Zihinsel İB
10
47,00
68,00
56,90
6,10
Duygusal İB
10
48,00
67,00
57,20
5,18
Davranışsal İB
10
57,00
72,00
63,20
4,96
Toplam İB
10
167,00
188,00
177,30
7,65
Zihinsel İB
123
37,00
70,00
56,24
6,19
Duygusal İB
123
35,00
65,00
55,29
6,18
Davranışsal İB
123
40,00
74,00
58,75
6,44
Toplam İB
123
132,00
198,00
170,28
13,34
Zihinsel İB
211
41,00
71,00
56,58
5,79
Duygusal İB
211
34,00
69,00
53,41
6,94
Davranışsal İB
211
40,00
75,00
58,72
6,95
Toplam İB
211
133,00
208,00
168,71
14,23
Zihinsel İB
103
43,00
68,00
55,26
5,72
Duygusal İB
103
37,00
67,00
54,37
6,63
Davranışsal İB
103
37,00
71,00
57,60
6,69
Toplam İB
103
132,00
203,00
167,23
13,93
Sadece
okuryazar
İlköğretim
Ortaöğretim
Yüksek
öğrenim
Minimum
puan
N
Maksimum
puan
Ortalama
Std.
Sapma
131
3.8.2.9. Annenin Eğitim Durumuna Göre Varyans Analiz Tablosu
Tablo 18’de öğrencilerin annesinin eğitim durumuna göre varyans
analiz tablosu verilmiştir Zihinsel iletişim beceri,
duygusal iletişim beceri,
davranışsal iletişim beceri, ve toplam iletişim beceri puanlarının gruplar
arasında, gruplar içinde ve toplamda. kareler toplamı değerlerine ve kare
ortalama değerlerine bakılmıştır
Öğrencilerin bir tek duygusal iletişim beceri boyutu puanlarında
anlamlı bir farklılık vardır (p=0.03)
Tablo 18. Annenin Eğitim Durumuna Göre Varyans Analiz Tablosu
İletişim
beceri
envanteri
alt boyutları
Kare
Kaynak
Kareler toplamı
df
ortalama
F
Sig.
205,868
4
51,467
1,48
0,21
Gruplar içinde
15397,304
444
34,679
Toplam
15603,171
448
474,920
4
118,730
2,7
0,03
43,955
1,78
0,13
1,94
0,1
Zihinsel İB Gruplar arasında
Toplam
Duygusal
Gruplar arasında
iB
Gruplar içinde
19516,069
444
Toplam
19990,989
448
327,781
4
81,945
Gruplar içinde
20464,905
444
46,092
Toplam
20792,686
448
1492,805
4
373,201
Gruplar içinde
85297,391
444
192,111
Toplam
86790,196
448
Toplam
Davranışsal. Gruplar arasında
İB Toplam
Toplam İB Gruplar arasında
132
3.8.2.10.Ankete Katılanların Ailelerinin Sosyoekonomik Durumuna
Göre İletişim Beceri Puanları Ortalamaları
Katılımcılardan, ailelerine ilişkin olarak algıladıkları sosyoekonomik
düzeyi üçlü bir sınıflama üzerinde yanıtlamaları istenmiştir. Sınıflamada
düşük, orta ve yüksek sosyo-ekonomik düzey grupları bulunmaktadır.
Öğrencilerin neredeyse tamamı % 91’i ailelerinin sosyo-ekonomik düzeyini
orta
düzey
olarak
belirtmişlerdir.(Bknz Tablo
7.
ankete
katılanların
kendilerince algıladıkları ailelerin sosyo-ekonomik düzeylerine göre dağılımı )
Sosyo ekonomik düzeylere göre iletişim beceri puan ortalamaları ve
standart sapmaları Tablo-19’de verilmiştir. İletişim becerileri puanlarının
tümünde gruplar arası anlamlı fark bulunmamaktadır. İlgili Ho hipotezi kabul
edilmiştir (p>0,05).
133
Tablo 19. Ailelerinin Sosyoekonomik Durumuna Göre İletişim Beceri
Puanları Ortalamaları
Sosyo
ekonomik
düzey
İletişim beceri
envanteri alt
boyutları
N
Minimum
puan
Maksimum
puan
Ortalama
Std.
Sapma
Alt
Zihinsel İB
7
49,00
62,00
55,29
5,02
Duygusal İB
7
37,00
60,00
49,86
8,322
Davranışsal İB
7
48,00
64,00
57,57
5,32
Toplam İB
7
143,00
183,00
162,71
16,34
Zihinsel İB
408
37,00
70,00
56,14
5,90
Duygusal İB
408
34,00
69,00
54,39
6,63
Davranışsal İB
408
39,00
75,00
58,44
6,74
Toplam İB
408
132,00
208,00
168,97
13,67
Zihinsel İB
34
46,00
71,00
57,44
6,26
Duygusal İB
34
43,00
68,00
53,97
6,65
Davranışsal İB
34
37,00
71,00
60,53
7,97
Toplam İB
34
132,00
207,00
171,94
16,52
Orta
Üst
134
3.8.2.11. Ankete Katılanların Ailelerinin Sosyoekonomik
Düzeylerine Göre Varyans Analizi Tablosu
Tablo 20’de
ankete katılan öğrencilerin ailelerinin sosyo-ekonomik
düzeylerine göre varyans analizi tablosu verilmiştir. Zihinsel iletişim beceri,
duygusal iletişim beceri, davranışsal iletişim beceri, ve toplam iletişim beceri
puanlarının gruplar arasında, gruplar içinde ve toplamda. kareler toplamı
değerlerine ve kare ortalama değerlerine bakılmıştır. Değerlerin hiçbirinde
anlamlı farklılık yoktur.
Tablo 20. Sosyo-Ekonomik Düzeye Göre Varyans Analiz Tablosu
İletişim
beceri
envanteri
alt boyutları
Kaynak
Kareler toplamı
df
Kare ortalama
F
Sig.
59,093
2
29,546
0,84
0,43
Gruplar içinde
15606,279
446
34,992
Toplam
15665,372
448
144,869
2
72,434
1,63
0,2
44,306
1,56
0,21
1,46
0,23
Zihinsel İB Gruplar arasında
Toplam
Duygusal
Gruplar arasında
iB
Gruplar içinde
19760,641
446
Toplam
19905,510
448
144,755
2
72,377
20756,528
446
46,539
20901,283
448
566,985
2
283,493
Gruplar içinde
86651,897
446
194,287
Toplam
87218,882
448
Toplam
Davranışsal. Gruplar arasında
İB Toplam Gruplar içinde
Toplam
Toplam İB Gruplar arasında
135
3.8.2.12. Ailedeki Çocuk Sayısına Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları
Tablo 21’de ailedeki çocuk sayısına göre, iletişim beceri puan
ortalamalarına ait dağılım verilmektedir. Ailedeki kardeş sayısına göre
iletişim beceri puan ortalamaları her üç boyutta (zihinsel, duygusal ve
davranışsal iletişim becerileri alt boyutlarında) ve toplamda istatistiksel olarak
anlamlı farklılıklar göstermemektedir. Bu nedenle ilgili Ho hipotezi % 5 önem
seviyesinde kabul edilmiştir (p>0,05).
Tablo 21. Ailedeki Çocuk Sayısına Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları
Ailedeki
çocuk
sayısı
İletişim beceri
envanteri alt
boyutları
1 çocuk
2 çocuk
3 çocuk
4 çocuk
ve daha
fazla
N
Minimum
puan
Maksimum
puan
Ortalama
Std.
Sapma
Zihinsel İB
50
44,00
68,00
56,34
5,77
Duygusal İB
50
43,00
67,00
54,34
6,76
Davranışsal İB
50
37,00
72,00
59,12
7,72
Toplam İB
50
132,00
203,00
169,80
16,22
Zihinsel İB
264
41,00
71,00
56,48
5,77
Duygusal İB
264
34,00
69,00
53,88
7,13
Davranışsal İB
264
39,00
75,00
58,55
6,67
Toplam İB
264
133,00
208,00
168,91
13,41
Zihinsel İB
107
37,00
69,00
55,77
6,32
Duygusal İB
107
42,00
67,00
54,79
5,64
Davranışsal İB
107
40,00
73,00
58,50
6,97
Toplam İB
107
132,00
197,00
169,05
14,68
Zihinsel İB
28
41,00
68,00
55,71
6,08
Duygusal İB
28
44,00
65,00
55,46
5,66
Davranışsal İB
28
44,00
72,00
58,32
6,39
Toplam İB
28
138,00
188,00
169,50
12,39
136
3.8.2.13. Ailedeki Kardeş Sayısına Göre Varyans Analiz Tablosu
Tablo 22’de ankete katılan öğrencilerin ailedeki kardeş sayısına göre
varyans analiz tablosu verilmiştir. Ailedeki kardeş sayısına göre
iletişim beceri,
duygusal iletişim beceri,
zihinsel
davranışsal iletişim beceri, ve
toplam iletişim beceri puanlarının gruplar arasında, gruplar içinde ve
toplamda, kareler toplamı değerlerine ve kare ortalama değerlerine
bakılmıştır. Değerlerin hiçbirinde anlamlı farklılık yoktur.
Tablo 22. Ailedeki Kardeş Sayısına Göre Varyans Analiz Tablosu
İletişim
beceri
envanteri
alt boyutları
Kareler toplamı
df
Kare ortalama
F
Sig.
48,030
3
16,010
,456
,714
Gruplar içinde
15640,033
445
35,146
Toplam
15688,062
448
107,959
3
35,986
,808
,490
44,547
,125
,946
,065
,978
Kaynak
Zihinsel İB Gruplar arasında
Toplam
Duygusal
Gruplar arasında
iB
Gruplar içinde
19823,600
445
Toplam
19931,559
448
17,529
3
5,843
Gruplar içinde
20883,589
445
46,929
Toplam
20901,118
448
38,351
3
12,784
Gruplar içinde
87174,763
445
195,898
Toplam
87213,114
448
Toplam
Davranışsal. Gruplar arasında
İB Toplam
Toplam
Toplam İB Gruplar arasında
137
3.8.2.14. Ankete Katılanların Ailede Kaçıncı Çocuk Olduklarına
Göre İletişim Beceri Puanları Ortalamaları
Tablo 23’de ise ankete katılan öğrencinin aile kaçıncı çocuk olduğuna
göre iletişim beceri puan ortalamalarına ait dağılım verilmektedir. Ailede
öğrencinin kaçıncı çocuk olduğuna göre iletişim beceri puan ortalamaları her
üç boyutta (zihinsel, duygusal ve davranışsal iletişim becerileri alt
boyutlarında)
ve
toplamda
istatistiksel
olarak
anlamlı
farklılıklar
göstermemektedir. Bu nedenle ilgili Ho hipotezi % 5 önem seviyesinde kabul
edilmiştir (p>0,05).
Tablo 23. Ailede Kaçıncı Çocuk Olduklarına Göre İletişim Beceri Puanları
Ortalamaları
Ailede
Kaçıncı
çocuk
olduğu
İletişim beceri
envanteri alt
boyutları
İlk çocuk
Zihinsel İB
İkinci
çocuk
Üçüncü
çocuk
Dördüncü
ve daha
sonrası
çocuk
Minimum
puan
Maksimum
puan
Ortalama
Std.
Sapma
223
37,00
71,00
56,67
6,00
Duygusal İB
223
34,00
69,00
54,32
6,76
Davranışsal İB
223
37,00
74,00
59,11
6,75
Toplam İB
223
132,00
207,00
170,10
14,27
Zihinsel İB
175
41,00
70,00
56,03
5,72
Duygusal İB
175
34,00
68,00
54,15
6,87
Davranışsal İB
175
40,00
75,00
57,96
6,97
Toplam İB
175
133,00
208,00
168,14
13,68
Zihinsel İB
38
47,00
69,00
55,37
6,14
Duygusal İB
38
45,00
64,00
54,08
5,48
Davranışsal İB
38
45,00
71,00
58,95
6,75
Toplam İB
38
141,00
195,00
168,40
13,59
Zihinsel İB
13
41,00
63,00
54,54
6,49
Duygusal İB
13
44,00
64,00
54,85
6,22
Davranışsal İB
13
44,00
68,00
56,92
6,26
Toplam İB
13
138,00
188,00
166,31
13,29
N
138
3.8.2.15. Ailede Kaçıncı Çocuk Olduğuna İlişkin Varyans Analiz
Tablosu
Tablo 24’de ankete katılan öğrencilerin ailede kaçıncı çocuk olduğuna
ilişkin varyans analiz tablosu verilmiştir. Öğrencilerin ailede kaçıncı çocuk
olduğuna göre zihinsel iletişim beceri, duygusal iletişim beceri, davranışsal
iletişim beceri, ve toplam iletişim beceri puanlarının gruplar arasında, gruplar
içinde ve toplamda kareler toplamı değerlerine ve kare ortalama değerlerine
bakılmıştır. Değerlerin hiçbirinde anlamlı farklılık yoktur.
Tablo 24. Ailede Kaçıncı Çocuk Olduğuna İlişkin Varyans Analiz Tablosu
İletişim
beceri
envanteri
alt boyutları
Kareler toplamı
df
Kare ortalama
F
Sig.
114,751
3
38,250
1,09
0,35
Gruplar içinde
15573,311
445
34,996
Toplam
15688,062
448
8,572
3
2,857
0,06
0,98
44,771
1,22
0,3
0,86
0,46
Kaynak
Zihinsel İB Gruplar arasında
Toplam
Duygusal
Gruplar arasında
iB
Gruplar içinde
19922,987
445
Toplam
19931,559
448
170,163
3
56,721
Gruplar içinde
20730,955
445
46,586
Toplam
20901,118
448
500,814
3
166,938
Gruplar içinde
86712,299
445
194,859
Toplam
87213,114
448
Toplam
Davranışsal Gruplar arasında
İB Toplam
Toplam İB Gruplar arasında
139
SONUÇ VE ÖNERİLER
Toplum yapısı içerisinde kişilerin bir arada bulunmasına sağlayan ve
ilişkilerin devamını sağlayan iletişimdir. Başka insanlarla bir arada olabilmek
kendini anlatabilme diğerlerini anlayabilmek kısacası toplumsallaşmak
isteyen insan iletişim kurmaya yönelmektedir. Doğru ve etkili bir iletişim
kurulmasında, iletişim çatışmalarının yok edilmesinde ya da azaltılmasında
iletişim becerilerinin büyük bir önemi vardır.
Tüm
meslek
grupları
belirli
bir
düzeyde
iletişim
becerisi
gerektirmektedir. Fakat bazı meslek grupları için iletişim becerileri çok
önemlidir. Çünkü bu meslek grupları daha çok insan ilişkilerine dayanan
sosyal mesleklerdir. İletişim meslek liselerinde okuyan öğrencilerin iletişim
becerilerinin yüksek olması onların hem meslek yaşamlarında hem de
sosyal hayatta başarılı ve mutlu olmalarını sağlayacaktır.
İletişim becerileri, sosyal becerilerden biri olarak ele alınmaktadır.
İletişim becerileri gelişmiş bir birey kendini diğer bireylere doğru ifade
edebilme ve onları doğru anlama imkanı bulacaktır. İletişim becerisi sonradan
kazanılıp geliştirilen bir beceridir. O halde bireye böyle bir beceriyi
kazandırabilmek için, öncelikle onun sahip olduğu beceri düzeyinin
belirlenmesi gerekmektedir.
İletişim becerileri bütünsel olarak ele alınabildiği gibi farklı yönleriyle de
ele alınmakta ve bağlantılı olarak iletişim becerilerinin alt boyutlarına ilişkin
farklı sınıflamalar yapılmaktadır. Karşılıklı konuşmada yanıt verme ve verilen
yanıtta konuşmacının duygu ve düşüncelerini yansıtma, yönlendirici olmayan
açık sorular sorma, sözel olmayan ipuçlarının kodlarını çözme, mesajlara
doğru yanıtlar verme, beden dilini iyi kullanabilme, dinlemeye istekli olma,
göz teması kurma, anlamaya yoğunlaşma, doğru geribildirim verme, “ben”
mesajlarıyla yanıt verme, kendini açma, empatik anlayış sergileme,
eleştirilere olumlu yanıt verme, girişken davranışlar sergileme, çatışmaları
140
yöneterek problemleri uygun şekillerde çözme ve koşulsuz kabul tüm bunlar
iletişim becerileri olarak değerlendirilmektedir.
Empatik anlayış, günlük yaşamın hemen her kesiminde insanları
birbirine yaklaştırma, iletişimi kolaylaştırma özelliğine sahiptir. İnsanlar
kendileriyle empati kurulduğunda, anlaşıldıklarını ve kendilerine önem
verildiğini hissederler. Diğer insanlar tarafından anlaşılmak ve önem verilmek
ise bireyi rahatlatmakta ve kendisini iyi hissetmesine neden olmaktadır. Bu
da kişiler arasında iyi bir ilişki biçiminin oluşmasında, hatta empati kurulan
kişinin zamanla empati kuran kişiden farkında olarak ya da olmayarak
karşısındakinin
duygu,
düşünce
ve
davranışlarını
anlama
becerisini
kazanabilmesine yol açabilir. Empatik beceri kişilerarasında sağlıklı iletişimin
kurulmasında önemli bir role sahiptir. Empati, sadece kendisiyle empati
kurulana yararı olan bir etkinlik değildir; empati, empatiyi kuran kişi için de
önemlidir. Empatik beceri ve eğilimleri yüksek olan, bu nedenle de diğer
insanlara yardım eden kişilerin çevreleri tarafından sevilme olasılıkları
artmaktadır.
Tez çalışmasının amacı Ankara ilinde üç iletişim meslek lisesinde
dokuzuncu,
onuncu,
onbirinci
ve
onikinci
sınıflarda
öğrenim gören
öğrencilerin iletişim becerileri düzeylerinin sosyo-demografik değişkenler
açısından incelenmesidir. Bu amaçla
Aydınlıkevler Ticaret Meslek ve
Anadolu İletişim Meslek Lisesi, Batıkent Şevket Evliyagil Ticaret Meslek ve
Anadolu İletişim Meslek Lisesi ile Türk Telekom Teknik ve Endüstri Meslek
Lisesinde, okuyan öğrencilere, araştırmacı tarafından hazırlanan kişisel bilgi
formu ile, Ersanlı ve Balcı (1998) tarafından geliştirilen İletişim Becerileri
Envanteri uygulanmıştır. Tez çalışması için tanımlayıcı türde kesitsel saha
araştırması yapılmıştır.Araştırmada nicel araştırma tekniklerinden biri olan
anket tekniği kullanılmıştır. Araştırma
verileri; anket, gözlem ve görüşme
yöntemlerinin bir arada kullanılmasıyla elde edilmiştir. Ankara’daki İletişim
Meslek liselerinde görevli müdür ve müdür yardımcıları, öğretmenler,
öğrencilerle görüşülmüştür. Okulların mevcut durumu gözlenmiştir.
ve
141
Aydınlıkevler Ticaret Meslek ve Anadolu İletişim Meslek Lisesi,
Batıkent Şevket Evliyagil Ticaret Meslek ve Anadolu İletişim Meslek Lisesi ile
Türk Telekom Teknik ve Endüstri Meslek Lisesinde, dokuzuncu, onuncu,
onbirinci ve onikinci sınıflarda öğrenim gören toplam 526 öğrenciye anket
uygulanmıştır. Araştırmada örnekleme gidilmemiş, araştırmayı kabul eden
katılımcılar ile anket çalışması gerçekleştirilmiştir Veri toplama aracı olarak 7
sorudan oluşan kişisel bilgi formu ve 45 sorudan oluşan iletişim becerileri
envanteri ölçeğinden oluşan soru formu kullanılmıştır.
Araştırma ile, ‘’Farklı sosyo-demografik özelliklere sahip iletişim
meslek lisesi öğrencileri duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim
becerileri açısından farklılaşmakta mıdırlar?’’ araştırma problem cümlesine
yanıt aranmıştır.
Araştırmada, iletişim meslek lisesi öğrencilerinin iletişim becerileri
zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri açısından
değerlendirilmiştir. Ayrıca araştırma kapsamında bağımsız değişkenler olarak
ele alınan cinsiyet, öğrencilerin bulundukları sınıf düzeyi, anne ve babanın
ayrı ayrı eğitim düzeyleri, ailedeki çocuk sayısı, katılımcıların kendilerinin
ailede kaçıncı çocuk oldukları ve kendilerince algılanan ailenin sosyoekonomik düzeyleri gibi parametrelere göre iletişim becerileri zihinsel,
duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerileri açısından
değerlendirilmiştir.
Araştırma, Ankara ili Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı iletişim meslek
liseleri ile sınırlıdır. Bu nedenle sonuçlar, sadece Ankara ili Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı iletişim meslek liselerinde okuyan dokuzuncu, onuncu,
onbirinci ve onikinci sınıf öğrencilerine genellenebilir. Varsayımlar istatistiksel
hipotez testleri ile 7 demografik değişken ve
iletişim becerileri envanteri
sorularının oluşturduğu 3 alt boyut zihinsel, duygusal, davranışsal ve toplam
olmak üzere, toplamda 45 soru üzerinden ayrı ayrı sınanmıştır. Toplam
olarak 28 hipotez testi gerçekleştirilmiştir.
142
Tez çalışmamız ile elde edilen sonuçlar şunlardır :
İletişim becerileri konusunda yapılan daha önceki çalışmaların
sonuçları ile araştırma sonuçlarımız arasında benzerlikler mevcuttur. Şöyle
ki; iletişim becerileri, konusu ile ilgili yapılan alandaki diğer çalışmalarda
iletişim becerileri cinsiyet farkı açısından ele alınmıştır. Araştırmamızda
cinsiyetlere göre iletişim beceri puan ortalamaları arasındaki farklılık
toplamda ve 3 alt boyutta % 5 önem seviyesinde bağımsız gruplarda t- testi
ile sınandığında anlamlı bulunmuştur (Tablo-11).
Araştırmamızda
sınıflara
göre
toplam
iletişim
beceri
puanları
arasındaki farklılık gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi hipotez testi ile
duygusal iletişim beceri puanı haricindeki tüm alt boyutlarda ve toplamda
istatistiksel
olarak
anlamlı
bulunmuş
(p<0,05)
Ho
hipotezi
red
edilmiştir.(Tablo -13) Farklılığın hangi sınıf veya sınıflardan kaynaklandığının
belirlenmesi için gerçekleştirilen ileri düzey post-hoc düzeyde Tukey testine
göre farklılığın 9. sınıf öğrencilerinden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Babanın eğitim düzeyine göre öğrencilerin iletişim beceri puanlarının
tümüne ilişkin ortalamaları arasında fark olup olmadığına bakılmıştır. İletişim
beceri puanlarının tümünde gruplar arası anlamlı fark bulunmamaktadır.
Babanın eğitim durumuna bağlı olarak iletişim becerilerinin değişip
değişmediğine ilişkin hipotez önemsiz bulunarak Ho hipotezi kabul edilmiştir
(p>0,05). (Tablo-15)
Araştırmamızda katılımcıların annelerinin eğitim durumuna bağlı
olarak zihinsel, duygusal, davranışsal ve genel (toplam) iletişim becerilerinin
farklılaşıp farklılaşmadığı sorusuna cevap bulmak üzere, annenin eğitim
düzeyine göre öğrencilerin iletişim beceri puanlarının tümüne ilişkin
ortalamaları arasında fark olup olmadığına bakılmıştır. İletişim beceri
puanlarının tümünde gruplar arası anlamlı fark bulunmamaktadır. Annenin
eğitim durumuna bağlı olarak iletişim becerilerinin değişip değişmediğine
143
ilişkin hipotez önemsiz bulunarak Ho hipotezi kabul edilmiştir (p>0,05).
(Tablo-17)
Araştırmada katılımcılardan, ailelerine ilişkin olarak algıladıkları sosyoekonomik düzeyi üçlü bir sınıflama üzerinde yanıtlamaları istenmiştir.
Sınıflamada düşük, orta ve yüksek sosyo ekonomik düzey grupları
bulunmaktadır. Sosyo ekonomik düzeylere göre iletişim beceri puan
ortalamaları ve standart sapmaları Tablo-19’da verilmiştir. İletişim becerileri
puanlarının tümünde gruplar arası anlamlı fark bulunmamaktadır. İlgili Ho
hipotezi kabul edilmiştir (p>0,05).
Ailedeki kardeş sayısına göre ve öğrencinin kaçıncı çocuk olduğuna
göre iletişim beceri puan ortalamaları her üç boyutta ve toplamda istatistiksel
olarak anlamlı farklılıklar göstermemektedir. Bu nedenle ilgili Ho hipotezleri %
5 önem seviyesinde kabul edilmişlerdir (p>0,05). (Tablo-21) (Tablo-23)
Araştırmamız ile elde edilen istatistik veriler doğrultusunda aşağıdaki
sonuçlara ulaşılmıştır :
● İletişim becerileri cinsiyete göre farklılık göstermektedir. Kız
öğrencilerin iletişim beceri puanı ortalaması, erkek öğrencilerin iletişim beceri
puanı ortalamasından yüksektir.
● İletişim becerileri okunulan sınıflara göre farklılık göstermektedir.
Öğrencilerin okudukları sınıf düzeyi arttıkça, iletişim beceri puanı ortalaması
da artmaktadır.
● Babanın eğitim durumu, annenin eğitim durumu, öğrencinin sosyoekonomik düzeyi, ailedeki çocuk sayısı ve öğrencinin ailede kaçıncı çocuk
olduğu iletişim beceri puanlarını anlamlı bir biçimde etkilememektedir.
144
Çalışma sonucu elde edilen bulgular göz önüne alınarak İletişim
Meslek liselerine yönelik genel tespitler aşağıda sunulmuştur :
İletişim Meslek Liseleri Milli Eğitim Bakanlığı Ticaret Turizm Öğretimi
Genel Müdürlüğüne bağlı olarak faaliyet göstermektedir. Ticaret Meslek
liseleri yanında bulunmakta ve bu liselerin dersliklerini ve laboratuarlarını
kullanmaktadır. İstatistik verilerde adı Ticaret Meslek Liseleri ile birlikte
anılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı ile İstatistik
ve Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından alınan resmi rakamlara göre
Türkiye genelinde yirmi üç tane, Ankara’da ise iki tane İletişim Meslek Lisesi
bulunmaktadır. Ankara’da ve ülke genelinde İletişim meslek liselerinin
yaygınlaştırılması ve verilen eğitimin kalitesinin artırılması için çaba
gösterilmelidir. İletişim meslek liselerinde verilen eğitimin geliştirilmesi ve
niteliğinin arttırılması amacıyla gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
İletişim meslek liseleri yeniden yapılandırılarak; öncelik niteliğe
verilmeli; bir mesleğin gerektirdiği eğitimi alan kişi tam anlamıyla mesleğin
gerektirdiği donanımla; yeterli şekilde icra edecek şekilde eğitilmelidir. Piyasa
koşulları dikkate alınarak geleceğe ilişkin gerçekçi planlamalar yapılmalıdır.
Bu doğrultuda yeni projeler oluşturulmalıdır.
İletişim meslek liselerine nitelikli bir talebin oluşması için gerekli tüm
bilgi kaynakları kullanılmalıdır. Öğrenciler ilgi ve yetenek alanlarını tanıyarak
gelecekteki yaşamlarında başarılı ve mutlu olacakları eğitim seçeneklerinden
her türlü şekilde haberdar olmalıdırlar.
Ankara’daki iletişim meslek liselerinde verilen eğitimin gazetecilik ve
radyo televizyon alanlarında olduğu halkla ilişkiler ve reklamcılık alanlarındaki
eğitimin göz ardı edildiği gözlenmiştir. Bu alanlara da gereken önemin
verilmesi gerekmektedir.
145
Çalışmada elde edilen sonuçlara göre uygulama ve araştırmaya
yönelik öneriler aşağıda sunulmuştur
;
● İletişim becerileri konusunda yapılacak çalışmalarda, daha büyük bir
örneklem üzerinde çalışılması, daha ayrıntılı sonuçlar elde edilmesini
sağlayacaktır. Bu araştırmada ki evren ve örneklem daha geniş alınarak yeni
çalışmalar yapılmalıdır. Ülkemizdeki tüm İletişim Meslek liselerini kapsayan
bir araştırma yapılabilir.
● İletişim meslek lisesi öğrencilerinin iletişim beceri düzeyleri ile
okullarındaki genel başarı düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştıran bir araştırma
yapılabilir.
● Düz lise ve iletişim meslek lisesi öğrencilerinin iletişim becerilerini
karşılaştırmaya yönelik bir çalışma okullar arasında karşılaştırma ve kıyas
imkânı verecektir.
● Teknik bir lise ve iletişim meslek lisesi öğrencilerinin iletişim
becerilerini karşılaştırmaya yönelik bir çalışma yapılabilir.
● İletişim meslek liselerinde görev yapan öğretmenlerin iletişim beceri
düzeylerinin tespitine ilişkin bir araştırma yapılabilir.
● Bu araştırmada kullanılan kişisel bilgi formundaki değişkenlerin
sayısı artırılarak yeni araştırmalar yapılabilir. Örneğin; annenin mesleği,
babanın mesleği, ailenin aylık ortalama gelir düzeyi gibi değişkenler
kullanılabilir.
146
KAYNAKÇA
ABATAY, Bekir; Yayınlanmamış Ders Notları, Beden Dili Konferansı, Polis
Okulu, 2001.
ACAR, Ahmet Cevat; “Hava Harp Okulu ve İ.Ü. İşletme Fakültesi
Öğrencilerinin Liderlik Yönelimlerine İlişkin Bir Araştırma”, 21.Yüzyılda
Liderlik Sempozyumu, (5-6 Haziran), İstanbul, 1997.
AÇIKGÖZ, Ün Kamile; Etkili Öğrenme ve Öğretme, İzmir, Kanyılmaz
Matbaası, 2003.
AKKAYA, Sera, DİCLELİ Ayşen; Konuşa Konuşa İletişimin Sırları, MESS,
Ankara, 2000.
AKKOYUN, Füsun ; Empatik Anlayış Üzerine, Ankara Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi Dergisi, 15 ( 2 ), 1982, s.65-69.
AKKÖK, Füsun; İlköğretimde Sosyal Becerilerin Geliştirilmesi (AnneBaba El Kitabı), Ankara, M.E.B. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, 1996, s.
2-3.
AKSAN, Doğan; Türkçenin Gücü, Ankara, Bilgi yayınları, 1993.
AKSAN, Doğan; Türkçenin Söz Varlığı, Ankara, Engin Yayınları,1996.
AKSOY, Arif; “Etkin Gruplardan Yaratıcı Gruplara Geçiş Süreci”,
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2000.
ALEMDAR, Korkmaz ve ERDOĞAN İrfan; Popüler Kültür ve İletişim,
Ankara, Erk Yayınları, 2005.
ALTINTAŞ, Ersin & GÜLTEKİN, M; Psikolojik Davranış Kuramları, İstanbul,
Alfa Yayınları, 2003.
ALTINTAŞ, Ersin, ÇAMUR, Devrim; Beden Dili Sözsüz İletişim, İstanbul,
Aktüel Basım Yayın, 1. Baskı, 2004.
ARAL, Neriman, BARAN, Gülen, BULUT, Şenay , ÇİMEN, Serap ; Çocuk
Gelişimi 2, İstanbul, Ya-Pa Yayın Pazarlama. San. ve Tic. A.Ş, 2001 .
ARSEVEN, Ali Doğan; Alan Araştırma Yöntemi, Ankara, Gündüz Eğitim ve
Yayıncılık, 2001.
147
AY AKÇA, Fatma; Hemşirelerin Empati Becerilerinin Değerlendirilmesi,
Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul, 1992 .
AZİZ, Aysel; İletişime Giriş, İstanbul, Aksu Yayınları, 2008.
AZİZ, Aysel; Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri ve Teknikleri,
Ankara, Nobel Yayıncılık (daha önce Araştırma Yöntemleri ve Teknikleri ve
İletişim” adı altında 3 basımı yapılan kitabın gözden geçirilmiş 4. basımı),
2008.
BACANLI, Hasan; “Kendini Ayarlama Becerisinin Çeşitli Değişkenlerle
İlişkisi”, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi,
Ankara,1990.
BACANLI, Hasan; Gelişim Ve Öğrenme, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım,
2006.
BAKAN, İsmail ve BÜYÜKBEŞE Tuba; Örgütsel İletişim İle İş Tatmini
Unsurları Arasındaki İlişkiler; Akademik Örgütler İçin Bir Alan
Araştırması, Akdeniz İ.İ.B.F.Dergisi, sayı 7, 2004, s. 1-30,
BALCI Seher ve YILMAZ, M;’’ Çocukları Anaokuluna Devam Eden Annelere
Verilen İletişim Becerileri Eğitiminin Ailenin İşlevlerine Etkisi’’, Türk PDR
Dergisi, 2000, s. 14, 17-24.
BALCI, Ali; Örgütsel Sosyalleşme Kavram Strateji ve Taktikler, Ankara,
Pegem Yayınları, 2000.
BALCI, Ali; Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntem, Teknik ve İlkeler,
Ankara, Pegem Yayıncılık, 2004.
BALCI, Seher; ‘’Danışma Becerileri Eğitiminin Üniversite Öğrencilerinin
İletişim Beceri Düzeyine Etkisi,’’ Ondokuzmayıs Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, Samsun,1996.
BALCI, Veysel; Liselerde Türk Dili Ve Edebiyatı Öğretiminin
Değerlendirmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir, 2002.
BALTAŞ, Zühal, BALTAŞ, Acar; İletişim Becerinizin Anahtarı Sessiz
Diliniz, Beden Dili, İstanbul, Remzi Kitapevi, Onbeşinci Baskı, 1997, s. 158160.
BALTAŞ, Acar ve diğerleri; Bedenin Dili, İstanbul, Remzi Kitapevi, 2000,
BALTAŞ, Acar; Ekip Çalışması ve Liderlik, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2000.
BARAN, Aylin G; İletişim Sosyolojisi, Ankara,1997.
148
BAŞARAN, İbrahim Ethem; Yönetimde İnsan ilişkileri, Ankara, Kadıoğlu
Matbaası, 1992.
BAŞARAN, İbrahim Ethem; Eğitim Psikolojisi, Ankara, Feryal Matbaası,
2000.
BAYHAN-SAN Pınar ve ARTAN, İsmihan; Çocuk Gelişimi ve Eğitimi,
İstanbul, Morpa Yayınları, 2004 .
BAYSAL, A. Can ve TEKARSLAN, Erdal;
Avcıol Basım Yayım, 1996.
Davranış Bilimleri, İstanbul,
BAYSAL, A. Can; Sosyal ve Örgütsel Psikolojide Tutumlar, İstanbul,
1981.
BERNADETT-SHAPIRO, S., EFRENSAFT, D. and SHAPIRO, J.; Father
Participation in Childcare and the Development of Empathy in Sons: An
Emprical Study, Family Therapy, 23, 1996, s. 77-93
BIÇAKÇI, İlker; İletişim ve Halkla İlişkiler, İstanbul, Media Cat Yayınları,
1998.
BİLGİN, Nuri; Sosyal Psikoloji Sözlüğü Kavramlar, Yaklaşımlar, İstanbul,
Bağlam Yayınları, 2003.
BİNBAŞIOĞLU, Cavit; Eğitim Psikolojisi, Ankara, 1995.
BİNBAŞIOĞLU, Cavit; Eğitim Psikolojisi, İstanbul, Binbaşıoğlu Yayınevi,
1995
BİNGÖL, Dursun; İnsan Kaynakları Yönetimi, İstanbul, Beta Basın Yayın
Dağıtım Şirketi,1998.
BORKE, Helene; Interpersonal Development of Young Children: Egocentrism
or Empathy? Developmental Psychology, 5 ( 2 ), 1971, s.263–269.
BOZKURT, Veysel; Enformasyon Toplumu ve Türkiye, İstanbul, Sistem
Yayıncılık, 1996.
BREMS, Christiane; Dimensionality of Empathy and its Correlates, The
Journal Of Psychology, 1998, s.335.
BUDAK, Selçuk; Psikoloji Sözlüğü, Ankara, 2005.
BULUT, Bozkurt, Nergüz; “İlköğretim Sınıf Öğretmenlerinin İletişim
Becerilerine İlişkin Algılarının Çeşitli Değişkenler Açısından İncelenmesi.’’
Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 2 (4), 2004, s. 443-454.
149
BURGOON, Judee K., BULLER, David B. & WOODALL, W.Gill; Nonverbal
Communıcation: The Unspoken Dialoge, New York, Harper & Row, 1989.
BÜYÜKÖZTÜRK, Şener; Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi El Kitabı,
Ankara, Pegem A Yayıncılık, 2003.
CEYHAN, Aydoğan Aykut; An investigation of adjustment levels of turkısh
univeristy students with respect to perceived communication skill
levels,Social Behaviour and Personality, 34 (4), 2006, s.367-379.
CEYHAN, Esra; Çocuk Gelişimi ve Psikolojisi, Açıköğretim Okul Öncesi
Öğretmenliği Lisans Programı, Yayın No:698, Anadolu Üniversitesi Yayınları,
2000, s.59-210.
COVEY, Stephen R; Etkili İnsanların Yedi Alışkanlığı, Varlık Yayınları, 5.
Basım, İstanbul, Mart Matbaası,1998.
COWARD, Rosalind, ELLİS John; Dil ve Maddecilik, çev. Esen Tarım,
İstanbul,1.Baskı, 1985.
CÜCELOĞLU, Doğan; İçimizdeki Çocuk, İstanbul, Remzi Kitapevi, 1993.
CÜCELOĞLU, Doğan; İnsan İnsana, İstanbul, Remzi Kitapevi, 1995.
CÜCELOĞLU, Doğan; İnsan ve Davranış, İstanbul, Remzi Kitapevi, 1998.
CÜCELOĞLU, Doğan; İyi Düşün Doğru Karar Ver, İstanbul, Sistem
Yayıncılık, 1993.
CÜCELOĞLU, Doğan; Keşke’siz Bir Yaşam İçin İletişim Donanımları,
İstanbul, Remzi Kitabevi, 13. Basım, 2003.
CÜCELOĞLU, Doğan; Yeniden İnsan İnsana, İstanbul, Remzi Kitabevi, 3.
Basım, 1992.
CÜCELOĞLU, Doğan; Yetişkin Çocuklar, İstanbul, Sistem Yayıncılık, 10.
Baskı, Haziran 1997.
ÇAKIR, Özlem; Profesyonel Yaşamda Kişisel İmaj ve Sosyal Yaşam
Etiketi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2002.
ÇAM, Sabahattin; ‘İletişim Becerileri Eğitimi Programının Öğretmen
Adaylarının Ego Durumlarına ve Problem Çözme Becerisine Etkisi’’, Türk
PDR Dergisi, 1999, s. 12, 16-27.
ÇETİNKANAT, Canan; Yönetimde İletişimin Doğası, Eğitim Araştırmaları
2000, 1 (2), s. 17-20.
150
ÇETİNKAYA, Yalçın; Reklâmcılık ve Manipülasyon, İstanbul, Ağaç
Yayınları, 2. Baskı, 1993.
COREY, Gerald; Theory And Practice Of Counseling And
Psychotherapy, Gerald Corey Brooks, Cole Publishing Company, California,
1982.
COTTON, Kathleen ; Developing Empathy İn Children And Youth, School
Improvement Research Series ( SIRS ) / Northwest Regional Educa-His
Feelings to Sarah and, İn The End, All Go Home Retional Laboratory, Sayı:
13.78, 2001 .
ÇULHA, Meral ve DERELİ, Aynur Atlas; “Atılganlık Eğitimi Programı”
Psikoloji Dergisi, Cilt 6, Sayı 21, 1987, s. 124.
DAĞTAŞ, Erdal ve KAYMAZ Serhat; “Türkiye’de İletişim Eğitimi Üzerine
Öneriler”, Kültür ve İletişim, 1998 (2) Yaz, s. 94-110.
DALE, Carneige; Dost Kazanma ve İnsanları Etkileme Sanatı, Ankara,
Alkım Yayınevi, 1995.
DARWİN, Charles; İnsan ve Hayvanlarda Beden Dili (İnsan ve
Hayvanlarda Duyguların İfadesi), çev. Orhan Tuncay, İstanbul, Gün
Yayıncılık Ltd Şti, 2001.
DAVİS, Keith; İşletmede insan Davranışı, çev. Tosun Kemal, İstanbul
Üniversitesi Yayınları, 1982.
DAVIS, Mark H; Empathy A Social Psychological Approach, Colorado,
Boulder, Westview Press, 1996 .
DAVIS, Mark H. and FRANZOI, Stephen L; S:Change in Adolescent SelfConsciousness and Empathy, Colorado: Boulder, Westview Pres, 1991.
DEĞİRMENCİ, Can Hikmet; Kişisel Gelişim ve Pozitif Enerji, İstanbul,
Bilge Karınca Yayınları, 2004.
DEMİRAY, Uğur ve Diğerleri; Genel İletişim, Ankara, PegemA Yayıncılık,
2003.
DEMİRCİ, Emine E; İletişim becerileri eğitiminin mesleki eğitim
merkezi’ne devam eden genç işçilerin iletişim becerilerini
değerlendirmelerine etkisi, Hacettepe Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2002.
DEMİREL, Özcan; Kuramdan Uygulamaya Eğitimde Program Geliştirme,
Pegema Yayıncılık, Ankara, 2000.
151
DEMİRHAN, Mine; Kendi Açma Düzeyleri Farklı Genel Lise
Öğrencilerinin Bazı Değişkenler Açıdan Saldırganlık Düzeylerinin
İncelenmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Eskişehir, Anadolu
Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2002.
DÖKMEN, Üstün; ‘’Empatinin Yeni Bir Modele Dayanılarak Ölçülmesi ve
Psikodrama İle Geliştirilmesi,’’ Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Fakültesi Dergisi, 21 ( 1-2 ); 1988 , s.155-190.
DÖKMEN, Üstün; İletişim Çatışmaları ve Empati, İstanbul, Sistem
yayıncılık, 23. baskı, 2003.
DÖKMEN, Üstün; Küçük Şeyler 2, İstanbul, Sistem Yayıncılık, İkinci basım,
2006.
DÖKMEN, Üstün; Yeni bir empati modeli ve empatik becerinin iki farklı
yaklaşımla ölçülmesi, Psikoloji Dergisi, 7 (24), 1990, s. 42-60.
DÖKMEN, Üstün; Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve
Empati, İstanbul, Sistem Yayıncılık, 2004
DÖNMEZER, Sulhi; Toplumbilim, İstanbul, Beta Yayınları, 1994.
DUBRİN, Andrew J.; Fundamentals of Organizational Behavior, 3th ed.
Australia, Thomson South-Western, 2005.
DÜŞÜKCAN, Muhammet; “Örgütlerde Çatışma ve Çatışma Yönetimi
Sürecinde Örgütsel İletişimin Etkililiği: Kuramsal ve Uygulamalı Bir
Araştırma”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Konya, 2003.
EISENBERG, Nancy; Social Development. The Child Development in
Social Context. C. B. Kopp and J. B. Krakow ( Editors ), London, Addison
Publishing, Company, 1982 .
EISENBERG, Nancy, FABES, R. A., and MURPHY, Bridget C.; “Parents
Reaction to Children’s Negative Emotions. Relations to Children’s
Social Competence and Comforting Behavior,” Child Development,1996.
ELKIND, David; Egocentrism Redux,
University, Nev York, 1985.
Developmental Rewiev. Columbio
ERDEM, Ali Rıza; Etkili ve Verimli Nitelikli Eğitim, Ankara, Anı Yayıncılık,
2005.
ERDOĞAN, İrfan; İletişimi Anlamak, Ankara, Erk Yayınları, 2002.
152
ERDOĞAN, İrfan ve ALEMDAR Korkmaz; İletişim ve Toplum, Kitle İletişim
Kuramları Tutucu Ve Değişimci Yaklaşımlar, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1990.
EREN, Erol; Örgütsel Davranış Ve Yönetim Psikolojisi, Beta Yayınları,
İstanbul,1998.
EREN, Erol; Yönetim ve Organizasyon, Çağdaş Küresel Yaklaşımlar,
İstanbul, Beta Yayınevi, 2001.
ERGİN, Akif ve diğerleri; Eğitimde İletişim; Ankara, Anı Yayıncılık, 2000.
EROĞLU, Feyzullah; Davranış Bilimleri, İstanbul: Beta Yayınları, 4. Basım,
1998.
ERSANLI, Kurtman, BALCI, Seher; “İletişim Becerileri Envanterinin
Geliştirilmesi: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması’’, Türk Psikolojik Danışma
ve Rehberlik Dergisi, 10 (2), 1998, s. 7-12.
ERTÜRK, Metin; İşletmelerde Yönetim ve Organizasyon, İstanbul, Beta
Basım A.Ş, 2000.
ERTÜRK, Selahattin; Eğitimde Program Geliştirme, Ankara, Hacettepe
Üniversitesi Basım Evi, 1972.
FAST, Julıus; Beden Dili- Siz Sussanız da Bedeniniz Konuşuyor, çev.
Adalet Çelbiş, İstanbul, Kuraldışı Yayıncılık, 1999.
FİSKE, John; İletişim Çalışmalarına Giriş, Ankara, Bilim ve Sanat Yayınları,
2006.
GANDER, Mary J. and GARDINER, Harry W; Çocuk ve Ergen Gelişimi,
İkinci Baskı çeviren, Bekir Onur, Ankara, İmge Kitabevi, 1995.
GERAY, Haluk; Toplumsal Araştırmalarda Nicel ve Nitel Yöntemlere
Giriş, Ankara, Siyasal Kitabevi, 2006.
GIDDENS, Anthony; Sosyoloji, yay. hazırlayan, Hüseyin Özel, Cemal Güzel,
Ankara, Ayraç Yayınevi, 2000.
GİBLİN, Les; İnsan İlişkilerinde Kendine Güven ve Güç Elde Etmenin
Yolları, Sistem Yayıncılık, Kasım, 1995.
GLADSTEIN, Gerald A; Understanding Empathy: Integrating counselin
developmental, and social psychology perspectives, Journal of Counseling
Psychology, 30 ( 4), 1983, 467-482.
GOFFMAN, Erving; Gündelik Yaşamda Benliğin Sunumu, çev. Barıs
Cezar, İstanbul, Metis Yayınları, 2009.
153
GOLEMAN, Daniel; Duygusal Zeka, İstanbul, Varlık Yayınları A.Ş, 1998.
GÖKÇE, Orhan; İletişim Bilimine Giriş, Ankara, Turhan Kitabevi, 2001.
GUİLANE-NACHEZ, Erica; İletişim mi? Kolay, çev. Gülşah Ercenk
Abdelhadifi, 1. Basım, İstanbul, Sistem Yayıncılık, Mart 2003.
GÜMÜŞ, Turan; ‘'Kendini Kabul Düzeyleri Farklı Genel Lise
Öğrencilerinin Bazı Değişkenlere Göre Saldırganlık Düzeyleri”
Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara, 2000.
GÜNEY, Salih; Davranış Bilimleri ve Yönetim Psikolojisi Terimler
Sözlüğü, Ankara, Ocak Yayınları,1998.
GÜNEY, Salih; Davranış Bilimleri, Kara Harp Okulu Basımevi, Ankara,
1997.
GÜNGÖR, Almer; Gelişim ve Öğrenme, Toplumsal ve Duygusal
Gelişim,Ankara, Anı Yayıncılık,. 2002 .
GÜRGEN, Haluk; Örgütlerde İletişim Kalitesi, İstanbul, Der Yayınları, 1997.
GÜRGEN, Haluk ; Örgütlerde İletişim Kalitesi, İstanbul, 1997.
GÜVENÇ, Bozkurt; İnsan ve Kültür, İstanbul, Remzi Yayınları, 1991.
GÜZEL, Abdurrahman; Sözlü İletişim Becerileri Açısından Türk Dili ve
Edebiyatı Eğitimi, Millî Eğitim, s.169. Kış 2006, s. 85-104.
IŞIK, Metin; İletişimden Kitle İletişime, Konya, Selçuk Üniversitesi İletişim
Fakültesi Yayınları, 2000.
HOFFMAN, Martin L.; The Contribution of Empathy to Justice and Moral
Judment, B. Puka ( Editors ), London, Garland Publishing Inc,1994.
IŞIK, A. Zeynep; İletişim becerileri konusunda ebeveynlere verilen
eğitimin iletişim çatışmalarına girme eğilimi üzerindeki etkisi, Marmara
Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul,1993.
İNCEOĞLU, Metin; Tutum, Algı, İletişim, Ankara, Verso Yayıncılık, 2000.
ICKES William and SIMPSON Jeffry A; Managing Empathic Accuracy in
Close Relationship, W. Ickes ( Editors ), Empathic Accuracy. London, The
Guilford Pres, 1997.
154
İZGÖREN, Ahmet Şerif; Dikkat Vücudunuz Konuşuyor – Türkiye’de
Beden Dili, İş Yaşamı ve Renkler, Ankara, Academyplus Yayınevi, 2000.
JULİUS, Fast; Beden Diliniz Sizi Ele Veriyor, çev. Adalet Celbiş, İstanbul,
Kuraldışı Yayıncılık,1999.
KAĞITÇIBAŞI, Çiğdem; İnsan Aile Kültür,
Basım, 1991.
KAĞITÇIBAŞI,
Yayınevi,1999.
Çiğdem;
Yeni
İnsan
ve
İstanbul, Remzi Kitabevi, 2.
İnsanlar.
İstanbul,
Evrim
KALAYCI, Şeref; SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri,
Ankara, Asil Yayın Dağıtım Ltd. Şti, 2005.
KALKINÇ, Fatih; Okul Evde Başlar, İzmir, Nobel Yayın Dağıtım, 2003.
KAPTAN, Saim; Bilimsel Araştırma Ve İstatistik Teknikleri, Geliştirilmiş
Baskı, Tekışık Web Ofset Tesisleri, Ankara, 1998.
KARAKAYA, D; Akdeniz Üniversitesindeki Hemşirelik Öğrencilerinin
Empati Becerileri, Yüksek Lisans Tezi. İstanbul Üniversitesi, Sağlık Bilimleri
Enstitüsü, İstanbul, 2001.
KARASAR, Niyazi; Bilimsel Araştırma Yöntemi, Kavramlar, İlkeler,
Teknikler, Ankara, 7.Baskı, 1996.
KARASAR, Niyazi; Rapor Hazırlama, Ankara, Sanem Matbaacılık,
5.Basım, 1991.
KASATURA, İlkay ;Okul Başarısından Hayat Başarısına, İstanbul, Altın
Kitaplar Yayınevi, 2.Basım, 1991, s.184-188.
KAŞIKÇI, Ercan; Doğurucu Beden Dili, İstanbul, Hayat Yayınları, 2002.
KAYA, Raşit Ahmet; Kitle İletişim Sistemleri, İstanbul, Teori Yayınevi,1985.
KAYAALP, İsa; İletişimde İnsan Dili, İstanbul, Bilge Kültür Sanat, 2003.
KIRMIZI, Hasan; Genel ve Teknik İletişim, Kişisel Gelişim ve İş Hayatında
Başarının Anahtarı, Trabzon, Celepler Matbaacılık, 2004.
KALLİOPUSKA, Mirja and RUOKONEN, Inkeri; A Study With A Follow-Up
The Effects Of Music Education On Holistic Development Of Empathy,
Perceptual an Motor Skills, London, Garland Publishing, 1993 .
155
KOÇEL, Tamer; İşletme Yöneticiliği Yönetim ve Organizasyon
Organizasyonlarda Davranış Klasik – Modern - Çağdaş Yaklaşımlar,
İstanbul, Beta Yayınları, 1998,
KONGAR, Emre; Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği,
İstanbul, 9. bs. Remzi Kitapevi, 2002.
KORKUT, Fidan ; ‘’Yetişkinlere Yönelik İletişim Becerileri Eğitimi’’ Hacettepe
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 28, 2005, s. 143-149,
KORKUT, Fidan; ‘’İletişim Becerilerini Değerlendirme Ölçeğinin Geliştirilmesi:
Geçerlik ve Güvenirlik Çalışmaları’’, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik
Dergisi, Sayı 7, 1996, s. 18-24.
KORKUT, Fidan; İletişim Becerileri Eğitiminin Lise Öğrencilerinin İletişim
Becerilerini
Değerlendirmelerine
Katkısı,
Psikiyatri
Psikoloji
Psikofarmakoloji Dergisi, 4(3), 1996, 191-198.
KORKUT, Fidan; Okul Temelli Önleyici Rehberlik ve Psikolojik Danışma.
Ankara, Anı Yayıncılık, 2004.
KÖKNEL, Özcan; Bireysel ve Toplumsal Şiddet, İstanbul, Altın Kitaplar
Yayınevi, 1996.
KÖKNEL, Özcan; İnsanı Anlamak, İstanbul, Altın Kitaplar, 2005.
KÖKSAL-AKYOL, Aysel ve KÖRÜKÇÜ, Özlem; Çocuklarda Empati Gelişimi
ve Bilişsel Gelişimin İncelenmesi, OMEP Dünya Konsey toplantısı ve
Konferansı, Kültürlerin Buluşması: Erken Çocukluk Gelişimi ve Eğitimine
Yansımaları, Kuşadası, 2003 ,s.149-165,
KÖKSAL, Aysel, ALİSİNANOĞLU, Fatma; Gençlerin Ben Durumları ve
Empatik Becerilerinin İncelenmesi, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 18,2000, s. 11-16.
KULAKSIZOĞLU, Adnan; Ergenlik Psikolojisi, İstanbul, Remzi Kitabevi,
1998.
KUZGUN, Yıldız; Üniversiteler Yükseköğretim Programları ve Meslekler
Rehberi, 5. Basım, Ankara, ÖSYM, 2000.
KUZU,
2009.
Abdullah,
Bilgisayar Ağları ve İletişim, İstanbul, Nobel Kitap,
LAZAR, Judith; İletişim Bilimi, Ankara, Vadi Yayınları, 2001.
MALATESTA, C.Z. & IZARD, C.E; Emotion communication skills in young,
middle,aged, and older women, Psychology and Aging, 2 (2), 193-203
1987.
156
MATTELART, Armand; İletişimin Dünyasallaşması, İletişim Yayınları,
1996.
MAXWELL, John C. and DONRAN, Jim; Etkili İnsan Olmak, çev. Demet
Dizman, İstanbul, Sistem Yayınları, 2001.
MCCARTY, JOHN J.; Başarısız Yöneticiler, çev. Belkıs Çorakçı, Rota Yayın
Tanıtım, İstanbul, İlgi Yayınevi, 1989.
MCKAY, Matthew, DAVİS, Martha & FANNİNG, Patrick; İletişim Becerileri,
Ankara, HYB Yayıncılık, 2006.
MCQUAİL, Dennis ve WİNDAHL, Steve; Kitle İletişim Modelleri, çev. Konca
Yumlu, Ankara, İmge Yayınları, 1997.
MCSHANE, Steven L. & GLİNOW, Mary Ann Von; Organizational
Bahavior, New York, McGraw Hill, 2000.
Mesleki Eğitim, İstihdam ve İşsizlik Uluslararası Sempozyumu, Ankara, T.C.
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 2005.
MUTLU, Erol; “Türkiye’de İletişim Eğitimi: Kişisel Bir Tarih Denemesi”,
İletişim, 2000/8, s. 234-259.
MUTLU, Erol; İletişim Sözlüğü, Ankara, Ark Yayınları,1998.
OSKAY, Ünsal; XIX. Yüzyıldan Günümüze Kitle İletişiminin Kültürel
İşlevleri Kuramsal Bir Yaklaşım, İstanbul, Der Yayınları,1993.
OSKAY, Ünsal; İletişimin ABC’si, İstanbul, Der Yayınları, 2001.
OYA, Taeko, MANALO, Emmanuel & GREENWOOD, Jackie; The Influence
of Personality and Anxiety on the Oral Performance of Japanese
Speakers of English. Applied Cognitive Psychology, 18, 2004, s. 841-855.
ÖMEROĞLU, Esra, ERSOY, Özlem, ŞAHİN TEZEL, Fatma, KANDIR,
Adalet, TURLA, Ayşe; “Dramada Duyguların İfadesi”. (Altıncı Bölüm), Okul
Öncesi Dönemde Drama, Ankara, Kök Yayıncılık, 2004 .
ÖMEROĞLU, Esra , KANDIR, Adalet; “Göç Eden Ailelerin İlköğretim
Çağındaki Sosyal Uyum ve Becerilerinin İncelenmesi - Geçerlik ve
Güvenirlik Çalışmaları”, Gazi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Proje Raporu,
Ankara, 2005 .
ÖZALP, Birsen; Nevrotik ve Normal Kadın ve Erkeklerin Empatik
Becerilerinin Karşılaştırılması, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
Ankara, Ankara Üniversitesi, 1993 .
157
ÖZEN, Yener; Sorumluluk Eğitimi, Ankara, Nobel Yayın Dağıtımı, 2001 .
ÖZBAY, Murat; Bir Dil Becerisi Olarak Dinleme Eğitimi, Ankara, Akçağ
Yayınları, 2005.
ÖZBEK, Meral; “İletişim Eğitimi Üzerine, İletişim Fakültesi”, Yıllık, 92.
1992-1993, 1, s. 307-327.
ÖZBEK, Abdülkadir ve LEUTZ, G; Psikodrama:Grup Psikoterapisinde
Sahnesel Etkileşim, Grup Psikoterapileri Derneği, Ankara, Has-Soy
Matbaası, 1987.
ÖZBEK, Ayşegül; Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden ve
Etmeyen Çocukların İlköğretim Birinci Sınıfta Sosyal Gelişim Açısından
Öğretmen Görüşüne Dayalı Olarak Karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi,
Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2003.
ÖZÇELEBİ, Suat; Konuşmak ve Anlaşılmak, İstanbul, Sita Yayınları, 1998.
ÖZDAMAR, Kazım; Paket Programlar ile İstatistiksel Veri Analizi,
Eskişehir, Kaan Kitapevi, 2002.
ÖZDEMİR, Emin; Konuşma Sanatı, İstanbul, Remzi Kitabevi, 1996.
ÖZER, A. Kadir; İletişimsizlik Becerisi, İstanbul, Varlık Yayınları, 1995.
ÖZGİT, Şükran; İletişim Becerileri Konusunda Verilen Eğitimin İletişim
Çatışmalarına Girme Eğilimi Üzerindeki Etkisi, Marmara Ü. Sosyal Bilimler
Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul,1991.
ÖZGÜVEN, E. İbrahim; Bireyi Tanıma Teknikleri. Ankara, PDREM
Yayınları, 1994.
ÖZGÜVEN, E.İbrahim ;Ailede İletişim ve Yaşam, Ankara, Pegem Yayınları.,
2001
ÖZLEK, Sevda; Lise Öğrencilerinin Sosyal Beceri Düzeylerini Yordayan
Değişkenler, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2003.
ÖZTÜRK, Hasan; “Kurum İçi İletişim ve Etkin İletişim”,Uzmanlık Tezi
KOSGEP, Konya, 2002
ÖZTÜRK, Ali; Tiyatro Dersinin Öğretmen Adaylarındaki Sözel İletişim
Becerilerine Etkileri, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 1997.
158
PARKE, Ross D. and LADD, Garry W; Family-Peer Relations: Models of
Linkage. Hillsdale, NJ:Erlbaum, 1992 .
PEASE, Allan; Beden Dili; çev. Yeşim Özben, İstanbul, Rota Yayın, 1999.
PITHERS, W. D; Empathy. Journal of Interpersonal Violence, 14 ( 3 ),
s.257-285, 1999 .
PİŞKİN, Metin ;Empati, Kaygı ve Çatışma Eğilimi Arasındaki İlişki, Ankara
Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 45, 1989 .
POLAT, Gurur, KOYUNPINAR, Zerrin ve USTAOĞLU, Gökhan; Erken
Çocukluk Döneminde Sosyal Beceriler, Çoluk Çocuk Dergisi, Temmuz
,2004,s. 63.
ROBERTS, William and STRAYER, John; Empathy, Emotional
Expressiveness and Prosocial Behaviour, Child Development, 1996 .
ROBBİNS, Stephen; Organizational Behavior, New Jersey: Prentice Hall
Publishing, 1998.
ROSENBERG, Marshall B; Şiddetsiz İletişim: Bir Yaşam Dili, 1.Basım,
İstanbul, Sistem Yayıncılık, 2004.
SABUNCUOĞLU, Zeyyat; TÜZ Melek ; Örgütsel Psikoloji, Alfa Basım
Yayım Dağıtım, Bursa, 1998.
ŞAHİN, Ahmet ; İlköğretim Okulu Yöneticilerinin Kişilerarası İletişim
Becerileri ve Çatışma Yönetimi Stratejileri Arasındaki İlişki, Akdeniz
Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, Antalya, 2007.
SEVER, Sedat; Dil ve İletişim, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi
Dergisi, c. 31,1998, s. 51-66.
SEYİDOĞLU, Halil; Bilimsel Araştırma ve Yazma El Kitabı, Genişletilmiş
8. Baskı, İstanbul, Güzem Yayınları, 2000.
SEYYAR, Ali; Davranış Bilimleri Terimleri, (Ansiklopedik Sözlük), Beta
Basım Yayın, 2004.
SHAMUSANDER,
C;
Understanding
Empathy
and
Related
Phnomena.American Journal of Psychotherapy, Spring.Vol.53 ( 2 ), 1999 ,
s.232-245.
SİEGEL, C.M. & GREGORA, A. W; Communication skills of elderly
adults, J. Commun.Disord, 18, 1985, s. 485-494,
SİLAH, Mehmet; Sosyal Psikoloji, Ankara, Gazi Kitapevi, 2000.
159
SİNGER, M.G.; Human Resource Management, Boston, PSW-KENT
Publishing, 1990.
ŞİMŞEK, Hasan ve YILDIRIM Ali; Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma
Yöntemleri, İstanbul, Seçkin Yayıncılık, 2005.
ŞİMŞEK, Hasan; 21. Yüzyılın Eşiğinde Paradigmalar Savaşı: Kaostaki
Türkiye, İstanbul, Sistem Yayıncılık, 1997.
ŞİMŞEK, M. Şerif vd.; Davranış Bilimlerine Giriş ve Örgütlerde Davranış,
Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2001.
ŞİMŞEK, Şerif, AKGEMCİ, Tahir ve ÇELİK, Adnan; Davranış Bilimlerine
Giriş ve Örgütlerde Davranış, Ankara, Nobel Yayıncılık, 2003.
STAUB, Ervin; Commentary on Part One ( Historical and Thoritical
Perspectives ) In: Empathy and Its Development, Cambridge: Cambridge
University Press, 1990.
STEPHAN, Walter G. ve FINLAY, Krystina; The Role Of Empathy in
Improving Intergroup Relations, Journal of Social Issues, 55 (4); 1999, s.
729-747.
STARCEVIÇ Vladan ve PIONTEK, C. M; Empathic Understanding Revisited:
Conseptualisation, Controversies, and Limitations, American Journal of
Psychotherapy, 51 ( 3 ); 1997, 317-328.
TAN, Hasan ; Psikolojik Yardım İlişkileri, Dayanışma ve psikoterapi,
İstanbul, MEB Yayınları Öğretmen Kitapları Dizisi, 1992.
TAŞDEMİR, G; Ege Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinde
Çalışan Hemşirelerin Empatik Eğilim ve İş Doyumu Düzeyleri Arasındaki
İlişkinin İncelenmesi, Ege Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,Yüksek
Lisans Tezi, İzmir, 1999 ,
TAVŞANCIL, Ezel; Tutumların Ölçülmesi ve SPSS ile Veri Analizi, 1.
Baskı, Ankara, Nobel Yayıncılık, 2002.
TEKARSLAN Erdal; Sosyal Psikoloji, İstanbul, Filiz Kitabevi, 1989.
TEKELİ, İlhan; “Bilgi Toplumuna Geçerken Farklılaşan Bilgiye İlişkin
Kavram Alanı Üzerinde Bazı Saptamalar”, Bilgi toplumuna geçiş:
sorunsallar/görüşler, yorumlar/eleştiriler ve tartışmalar içinde (15-46).
Derleyen; İlhan Tekeli ve diğerleri, Ankara, Tüba, 2002.
TEVRUZ, Suna, ARTAN, İnci, BOZKURT, Tülay; Davranışlarımızdan
Seçmeler, İstanbul, Beta Basım Yayım Dağıtım, 1999.
160
TEZBAŞARAN, Ata A.; Likert Tipi Ölçek Geliştirme Kılavuzu, Ankara, Türk
Psikologlar Derneği Yayınları, 1997.
TINAR, Mustafa Yaşar; Kurumsal Kültür: Örgütlerin Yönetiminde
Görünmeyen El? , Dokuz Eylül Üniversitesi, cilt 5, sayı 1-2, İzmir, 1990.
TUNCER, Oya; “Çocuk Ailesi ve Çevresi”, Çocuk ve Eğitim, Ankara, Türk
Eğitim Derneği Yayını 3, 1979, s. 13-14.
TUTAR, Hasan, YILMAZ
M. Kemal; Genel İletişim, Kavramlar ve
Modeller, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2002.
TUTAR, Hasan, YILMAZ, M. Kemal ve ERDÖNMEZ, Cumhur; Genel Ve
Teknik İletişim, Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2003.
TÜFEKÇİOĞLU, Hayati; İletişim Sosyolojisine Başlangıç, İstanbul, Der
Yayınevi, 1997.
TÜRK DİL KURUMU; Genel Türkçe Sözlük, (erişim 2009, Kasım, 09)
www.tdk.gov.tr.
TÜRK, S.Mehmet, “Bir İletişim Sistemi Olan Örgüt Kültürünün İş Tatmini
Üzerindeki Etkisi ve Önemi”, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Konya, 2003.
Türkçe Sözlük, TDK, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, 2005.
USLUATA, Ayseli; İletişim, İstanbul, İletişim Cep Yayınları, 1997.
ÜNAL, Fatma; Empatik İletişim Eğitiminin Okulöncesi Çocuğu Olan
Annelerin Empatik Beceri Düzeylerine Etkisi, Doktora Tezi, Gazi
Üniversitesi, Ankara, 2003.
VATSA, R., HAITH, M. and MILLER, S. A; Child Psychology, Canada.,
1992 .
VESTER, Frederic; Düşünmek, Öğrenmek, Unutmak, İstanbul, Arıtan
Yayınevi, 1997.
VOLTAN ACAR, Nilüfer; Terapötik İletişim, Ankara, Erdem Matbaası, 1994.
VOLTAN, Nilüfer; “Grupla Atılganlık Eğitimi ve Doğruları, Grupla
Psikoterapi Sempozyumu”, Sayı 6, 1981, s. 5.
VOLTAN, Nilüfer; “Grupla Atılganlık Eğitiminin Bireylerin Atılganlık
Düzeyine Etkisi”, Hacettepe Üniversitesi Doktora Tezi, 1990, s. 5.
161
WENZEL, A, GRAFF-DOLEZAL, J, MACHO, M& BRENDLE, Jr;
Communication and social skill in socially anxious and nonanxious
individuals in the context of romantic relationships, Behaiour Research and
Therapy, 43, 2004, s. 505-519
WISPE, Lauren; The Distinction Between Sympathy and Empathy: To Call
Fort a Concept a Word is Needed. Journal of Personality and Social
Psychology, 50 ( 2 ); 1986, s. 314-321.
YATKIN, Ahmet ; Halkla İlişkiler ve İletişim, Ankara, Nobel Yayınevi, 2003.
YAVUZER, Haluk; Çocuk Psikolojisi, Yirmi ikinci baskı, İstanbul, Remzi
Kitabevi, 2002 .
YEŞİLYAPRAK, Binnur; “Üniversite Gençliğinin Psikolojik Sorunları”,
Psikoloji Dergisi, sayı 20, 1986, s. 82.
YILDIRIM, Ali, ŞİMŞEK, Hasan; Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma
Yöntemleri, Genişletilmiş 5. Baskı, Seçkin Yayıncılık, 2005.
YÖRÜK, Yaşar;
Yayınları, 1989.
Güzel
Konuşma-Yazma
Kılavuzu,
Ankara,
Eğitim
YÖRÜKOĞLU, Atalay; Gençlik Çağı, İstanbul, Özgür Yayın Dağıtım,1992.
YÜKSEL, Ahmet Haluk; Bireylerarası İletişime Giriş, ESBAV, Yay. No:96,
Eskişehir, T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları,1994.
YÜKSEL, Ahmet Haluk; İkna Edici İletişim, ESBAV, Yay. No: 94, Eskişehir,
T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları,1994 .
YÜKSEL-Şahin, Fulya; Grupla İletişim Becerileri Eğitiminin Üniversite
Öğrencilerinin İletişim Beceri Düzeylerine Etkisi, Gazi Ü. Sosyal Bilimler
Enstitüsü Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 1997.
ZILLIOĞLU, Merih; İletişim Nedir? İstanbul, Cem Yayınevi, 1996.
162
İNTERNET KAYNAKÇASI
<http://www.acikarsiv.gazi.edu.tr >
(2009, Temmuz, 07)
<http://www.aytim.k12.tr/okul_iletisim.aspx>
(2009, Aralık, 09 )
<http://sgb.meb.gov.tr/istatistik>
(2009, Aralık, 20 )
<http://ttogm.meb.gov.tr>
(2010, Ocak, 17 )
<http://www.pdrciyiz.biz/iletisim-becerileri-envanteri-t7223.html > (2009, Kasım,23)
<http://www.sevliyagiltml.com/tr/index.php>
(2009, Eylül,03 )
<http://www.ttatl.k12.tr/bolum.html>
(2009, Ekim,10 )
163
EKLER
EK - 1
Kişisel Bilgi Formu
Değerli Öğrencimiz;
Bu Anket Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla İlişkiler Ve
Tanıtım Anabilim Dalında yapılan yüksek lisans tezine veri sağlamak
amacıyla İletişim Meslek Lisesi Son Sınıf Öğrencilerinin Empatik İletişim
Beceri Düzeylerini araştırmak için yapılmaktadır. Sizlere dağıtmış olduğumuz
anket 2 bölümden oluşmaktadır; 1.bölümde sizden kişisel bilgilerinize cevap
aranmakta, 2. bölümde ise İletişim Becerileri Envanteri yer almaktadır. Anketi
doldururken isim belirtmenize gerek yoktur. Anketi cevaplarken vereceğiniz
cevapların doğru ve samimi cevaplar olmasına lütfen dikkat ediniz.
Ankete olan katılımınızdan dolayı teşekkür eder, saygılar sunarız.
• Her soruyu mutlaka cevaplayınız.
• Her soruyu lütfen doğru cevaplar veriniz.
•Lütfen cevabınızı seçmiş olduğunuz şıkkın yanındaki parantez içine
(X) işareti yazarak belirtiniz.
Yasemin KARCI
e-mail:yasemin.karci@gazi .edu.tr
KİŞİSEL BİLGİ FORMU
Okulunuz:
Bölümünüz:
Sınıfınız:
1) Yaşınız:
2) Cinsiyetiniz: K ( )
E( )
3) Babanızın eğitim durumu:
Okuryazar değil ( )
Sadece okuryazar ( )
İlköğretim ( )
Ortaöğretim ( )
Yüksek Öğretim ( ) Diğer (Belirtiniz): ________
Tel: 0312 202 34 03
164
4) Annenizin eğitim durumu:
Okuryazar değil ( )
Sadece okuryazar ( )
İlköğretim ( )
Ortaöğretim ( )
Yüksek Öğretim ( ) Diğer (Belirtiniz): ______
5) Ailenizin algıladığınız sosyoekonomik düzeyi nedir?
Alt ( )
Orta ( )
Üst ( )
6) (Siz de dahil olmak üzere) kaç kardeşsiniz? (Belirtiniz): _____________
7) Siz kardeşler arasında kaçıncı çocuksunuz? (Belirtiniz): _____________
165
EK - 2
İletişim Becerileri Envanteri
Değerli Öğrencimiz,
Aşağıda insan ilişkileri ile ilgili tutum ve davranış ifadeleri
bulunmaktadır. Genel olarak insanlarla iletişim kurarken nasıl davrandığınızı,
neler düşündüğünüzü ve neler hissettiğinizi anlatan aşağıdaki ifadelerin size
uygunluk derecesini belirtmeniz istenmektedir. Doğru ya da yanlış cevap
yoktur. İfadeler, “Her zaman, Genellikle, Bazen, Nadiren, Hiçbir zaman”
karşılığındadır. Her ifadeye ilişkin beş seçenekten yalnız birini işaretlemeniz
ve cevapsız bırakmamanız gerekmektedir. Lütfen her ifadeyi cevaplayınız.
Lütfen cevabınızı seçmiş olduğunuz seçeneğin altına (X) işareti yazarak
belirtiniz.
1. İnsanları anlamaya çalışırım.
2. İletişimde bulunduğum insanlardan gelen öğüt
ve önerileri içtenlikle dinlerim.
3. Düşüncelerimi başkalarına tam olarak
iletmekte zorluk çekerim.
4. Konuşurken, etkili bir göz iletişimi kurabilirim.
5. Genelde eleştirilmekten hoşlanmam.
6. Dikkatimi karşımdakinin ilgi alanı üzerinde
toplayabilirim.
7. Kişilerin, anlatmak istediklerini dinlemek için
yeterince zaman ayırırım.
8. Karşımdaki kişiye genellikle söz hakkı veririm.
9. Karşımdaki kişiyi dinlerken hayal kurarım.
Hiçbir Zaman
Nadiren
Bazen
Genellikle
Her Zaman
Elde edilen bilgiler sadece bu araştırmada kullanılacaktır. Envanterin
doldurulmasında gerekli özeni göstereceğinizi umar, katkılarınız için teşekkür
ederiz.
10. Başkaları konuşurken sabırsızlanır, onların
sözünü keserim.
11. İnsanları dinlerken sıkıldığımı hissederim.
12. Eleştirilerimi karşımdaki kişiyi incitmeden
iletirim.
13. Konuşurken ilk adımı atmaktan çekinmem.
14. Konuşurken açık, sade ve düzgün cümleler
kurarım.
15. Karşımdaki kişiyle aynı görüşü
paylaşmasam bile fikirlerine saygı duyarım.
16. İletişimde bulunduğum kişinin yüzüne
baktığım halde sözlerini dinlemediğim olur.
17. Karşımdaki kişinin konuşmaya ve dinlemeye
istekli olup olmadığını anlamaya çalışırım.
18. Yanlış tutum ve davranışlarımı kolaylıkla
kabul ederim.
19. Dinlediğim kişiyi daha iyi anlamak için
sorular yöneltirim.
20. Dinleyenim anlamaz göründüğünde, iletmek
istediklerimi tekrarlar, yeni kelimelerle ifade
eder, özetlerim.
21. İnsanlarla görüşürken, bilerek onları
rahatlatacak şeyler yaparım.
22. Dinlerken, karşımdaki kişinin sözünü
kesmemeye özen gösteririm.
23. Küs olduğum birisiyle barışmak istediğimde
ilk adımı atmaktan çekinirim.
Hiçbir Zaman
Nadiren
Bazen
Genellikle
Her Zaman
166
24. Karşımdaki kişinin bana ters düşen duygu ve
düşüncelerini yargılarım.
25. Ses tonumu konunun özelliğine göre
ayarlayabilirim.
26. Genellikle insanlara güvenirim.
27. Karşı cinsten biriyle iletişim kurduğumda
rahatsızlık duyarım.
28. Başkalarını dinlemek mecburiyetinde
olmadığımı düşünürüm.
29. Özür dilemek bana zor gelir.
30. Tartışma sonunda, savunduğum
düşüncelerin yanlış olduğunu kabul ederim.
31. Konuşurken sözümün kesilmesinden
rahatsız olurum.
32. İnsanları kontrol etmeye ve istediğim kalıba
sokmaya çalışırım.
33. İletişim kurduğum kişinin tutumundan daha
çok sorununu anlamaya çalışırım.
34. Çevremdeki insanlara karşı ilgisiz kaldığım
kanısındayım.
35. Çoğunlukla duygularımdan emin
olamıyorum.
36. İletişim kurduğum kimse tarafından
anlaşılmaktan mutluluk duyarım.
37. Başkaları ile ilişkilerimi bozacak çıkışlar
yapabilirim.
Hiçbir Zaman
Nadiren
Bazen
Genellikle
Her Zaman
167
38. Karşımdaki kişiye güvenmek beni mutlu
eder.
39. Her insanı olumlu beklentilerle karşılarım.
40. İletişim kurduğum kimselerden, birşeyler alır
ve onlara da bir şeyler verdiğimi hissederim.
41. İnsanlara cevaplamada zorlanacakları ani
sorular yöneltirim.
42. Beni rahatsız eden duygularımı iletmekte
sıkıntı çekerim.
43. Öneride bulunduğun kişinin öneriye açık
olup olmadığına dikkat ederim.
44. İletişim kurduğum insanlar tarafından
anlaşıldığımı hissederim.
45. Kendimi karşımdaki kişinin yerine koyarak,
duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışırım.
Hiçbir Zaman
Nadiren
Bazen
Genellikle
Her Zaman
168
169
EK – 3
Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Araştırma İzin Yazısı
170
EK – 4
T.C. Ankara Valiliği Milli Eğitim Müdürlüğü Araştırma İzin Yazısı
171
Çalışmanın Yapılacağı Liseler
1. Aydınlıkevler Ticaret Meslek ve Anadolu İletişim Meslek Lisesi.
2. Batıkent Şevket Evliyagil Ticaret Meslek ve Anadolu İletişim Meslek
Lisesi .
3. Türk Telekom Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi.
172
EK – 5
T.C. Ankara Valiliği Milli Eğitim Müdürlüğü Araştırma İzin
Yazısı
173
EK – 6
2008-2009 Eğitim-Öğretim Yılı Anadolu İletişim Meslek Lisesi Sayıları
Kurum
İl Adı
İlçe Adı
Yerleşim
Tür Adı
Kurum Adı
ADANA
SEYHAN
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Çukurova El. Pers. Anadolu İletişim M. L.
ANKARA
KEÇİÖREN
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Aydınlıkevler Ticaret Meslek, Anadolu Ticaret
Sayısı
Öğrenci Sayısı
Toplam
Erkek
Kız
1
295
136
159
1
189
77
112
Meslek ve Anadolu İletişim Meslek Lisesi
ANKARA
YENİMAHALLE
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Batıkent Ş. Evliyagil TML., ATML. ve And. İ.M.L.
1
175
69
106
BURSA
YILDIRIM
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Yıldırım Tic. Mes. Lisesi ve And. İle. Mes. Lisesi
1
113
21
92
ÇORUM
MERKEZ
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
1
129
56
73
ELAZIĞ
MERKEZ
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
1
209
94
115
GAZİANTEP
ŞEHİT KÂMİL
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Gaziantep Mehmet APİ Anadolu İletişim Meslek
1
60
20
40
ve Adalet Meslek Lisesi
GİRESUN
MERKEZ
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
1
54
20
34
ISPARTA
MERKEZ
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
1
75
33
42
MERSİN
TOROSLAR
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Nihal Erdem T.M. Lisesi A.T.M.L ve A.İ.M.L.
1
100
47
53
İSTANBUL
BAHÇELİEVLER
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Aydın Doğan Anadolu İletişim Meslek Lisesi
1
427
123
304
İSTANBUL
GÜNGÖREN
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
T. Azaphan And. İletişim ve And. Tic. Mes. Lisesi
1
305
92
213
İZMİR
KARŞIYAKA
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Necip Demir T. ve And. T.M. ve And. İlet. M. Lisesi
1
221
81
140
KIRŞEHİR
MERKEZ
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Kırşehir Anadolu İletişim Meslek Lisesi
1
19
11
8
KOCAELİ
KARTEPE
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
K. S. Yıldız Entegre. T.M, A.T.M. ve And. İ.M.L.
1
60
23
37
KONYA
SELÇUKLU
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Konya Anadolu İletişim Meslek Lisesi
1
60
21
39
KAHRAMANMARAŞ
MERKEZ
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
1
160
78
82
SİİRT
MERKEZ
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Ticaret, Anadolu Ticaret, Anadolu Otelcilik ve
1
58
40
18
Turizm, Anadolu İletişim Meslek Lisesi
SİVAS
MERKEZ
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Şehit Üsteğmen Cemalettin Yılmaz An. İ. M.L.
1
233
102
131
TRABZON
MERKEZ
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Tic. And. İlet. Mes. Lisesi
1
177
88
89
VAN
MERKEZ
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Ticaret M., Anadolu T.M. ve A. İletişim M.L.
1
30
7
23
KIRIKKALE
MERKEZ
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
1
226
74
152
YALOVA
MERKEZ
Şehir
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
Anadolu İletişim Meslek Lisesi
1
59
25
34
Kaynak: MEB Strateji Geliştirme Başkanlığı, İstatistik ve Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından MEİS Modülünden alınan resmi rakamlardır.
ÖZET
KARCI Yasemin, İletişim Meslek Lisesi Son Sınıf Öğrencilerinin Empatik
İletişim Beceri Düzeylerine İlişkin Bir Araştırma, Yüksek Lisans Tezi,
Ankara, 2010
İletişim meslek liseleri öğrencilerini hem mesleğe hem de yüksek
öğrenime hazırlayan eğitim kurumlarıdır. Bu liseler basın yayın, gazetecilik,
halkla ilişkiler, reklamcılık, radyo televizyon alanlarında çalışabilecek nitelikli
insan gücünü yetiştirmektedir.
Ankara ilinde üç iletişim meslek lisesinde dokuzuncu, onuncu, onbirinci
ve onikinci sınıflarda öğrenim gören öğrencilerin iletişim beceri düzeylerinin
sosyo-demografik değişkenler açısından incelenmesi çalışmanın temel
amacını oluşturmuştur.
Araştırma evrenini, 2009-2010 Eğitim-Öğretim yılı güz döneminde
Ankara İl merkezinde bulunan üç iletişim meslek lisesinde, dokuzuncu,
onuncu,
onbirinci
ve
onikinci
sınıflarda
öğrenim
gören
öğrenciler
oluşturmaktadır. Araştırmada örnekleme gidilmemiş, araştırmayı kabul eden
katılımcılar ile anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Araştırma verilerini 450
öğrencinin verileri oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak 7 sorudan oluşan
kişisel bilgi formu ve 45 sorudan oluşan iletişim beceri envanteri ölçeğinden
oluşan soru formu kullanılmıştır.
Elde edilen verilerin analizi, SPSS 11,5
(Statistical Packages for Social Sciences) programı kullanılarak yapılmıştır.
Varsayımların testi, verilerin parametrik test varsayımlarını sağlaması
nedeni ile iki grup karşılaştırmalarında bağımsız iki grup ortalama
karşılaştırma t – testi, ikiden fazla grup ortalaması karşılaştırmalarında ise tek
yönlü varyans analiz testi ile gerçekleştirilmiştir. Hipotezlerin testinde
önemlilik düzeyi, alfa yanılma düzeyi olarak 0,05 kullanılmıştır. Araştırma
175
sonucunda cinsiyetlere göre iletişim beceri puan ortalamaları arasındaki
farklılık toplamda ve 3 alt boyutta % 5 önem seviyesinde bağımsız gruplarda
t- testi ile sınandığında anlamlı bulunmuş ve ilgili Ho hipotezi red edilmiştir
(p< 0,05). Sınıflara göre toplam iletişim beceri puanları arasındaki farklılık
gerçekleştirilen tek yönlü varyans analizi hipotez testi ile duygusal iletişim
beceri puanı haricindeki tüm alt boyutlarda ve toplamda istatistiksel olarak
anlamlı bulunmuş (p<0,05) Ho hipotezi red edilmiştir.
Anahtar Sözcükler:
1. İletişim
2. Empati
3. İletişim becerisi
4. İletişim becerileri envanteri
5. Kişilerarası iletişim
176
ABSTRACT
KARCI Yasemin, A Research on the Levels of Emphatic Contact Skills
in the Last Class Students in the Contact Vocational High School,
Master Thesis, Ankara, 2010.
The contact vocational high schools are the training institutions that
prepare the students for both higher education and profession. These high
schools have been trained qualified people who are able to work in the areas
of media, journalism, public relations, advertising, radio and television.
The main aim of this study is to examine communication skills in
studying levels of socio-demographic variables in terms constitute of three
communication ninth, tenth, eleventh and twelfth grade students in the
vocational high schools in Ankara.
In the research universe, the fall semester of 2009-2010 academic
years in three communication centres in the province of Ankara in vocational
high schools, ninth, tenth, eleventh and twelfth grade students who comprise
the study. Sampling is not to study, research, accepted the survey was
conducted with the participants. Research data, the data of 450 students
constituted. As a means of data collection, consisting of 7 questions and 45
questions consisting of personal information form scales consisting of
communication skills inventory questionnaire was used. Analysis of the data
obtained, was carried out using SPSS (Statistical Packages for Social
Sciences) 11.5 program.
Assumption of the test data to provide parametric test assumptions
because of two independent two-group comparisons t-test comparison group
average, more than twice the average for the group comparisons were
performed with only a one-way analysis of variance test. Level of importance
of hypothesis testing, alpha error level of 0.05 was used as. According to the
177
results of research on gender differences in communication skills and in total
mean scores between the three sub-dimensions of 5% significance level was
tested by independent groups t-test was significant and relevant hypothesis
Ho is rejected (p<0,05). According to the class differences between the total
scores of communication skills conducted one-way analysis of variance
hypothesis test score than emotional communication skills in all child sizes
and the total was found to be statistically significant (p <0.05) Ho hypothesis
was rejected.
Key Words:
1. Communication
2. Empathy
3. Communication skills
4. Communication skill Inventory
5. Interpersonal communication
Download