2015/3926 – Elektrik Faturasından Kesilen TRT Paylarının İptalini ve

advertisement
T.C.
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU
(OMBUDSMANLIK)
ŞİKAYET NO
KARAR TARİHİ
: 2015/3926
:09/04/2016|tarih|
RET KARARI
ŞİKAYETÇİ
:
ŞİKAYETÇİ VEKİLİ
ŞİKAYET EDİLEN İDARE
:: Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT)
: Şikâyet başvurucusu, elektrik faturasından kesilen TRT
paylarının iptalini ve tarafına iadesini talep etmektedir.
ŞİKAYETİN KONUSU
ŞİKAYET BAŞVURU TARİHİ : 13/07/2015
I. USÛL
A. Şikâyet Başvuru Süreci
1. Şikayet başvurusu, Kurumumuza elektronik başvuru yolu ile yapılan 13/07/2015 tarih ve 8291 sayı
ile kayıt altına alınan, gerçek kişiler için şikayet başvuru formu vasıtasıyla yapılmıştır. Şikayet
başvurusunun karara bağlanması için 28/03/2013 tarihli ve 28601 mükerrer sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmeliğin 41/1-a maddesi ve İmza Yetkileri Yönergesinin 7 inci maddesinin birinci fıkrasının (e)
bendi uyarınca, şikayetin incelenmesine ve araştırmasına geçilmiş, 2015/3926 şikayet numaralı Ret
önerisiyle Kamu Başdenetçisi’ne sunulmuştur.
B. Ön İnceleme Süreci
2. Şikâyet başvurusunun ön incelemesinde; şikayetçinin 23/03/2015 tarihli ilk şikâyet başvurusunun
diğer şartları taşıdığı ancak 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun 17. maddesinin 4.
fıkrası ve yukarıdaki paragrafta anılan Yönetmeliğin 12. maddesi uyarınca 06/01/1982 tarih ve 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda öngörülen idari başvuru yolları ile özel kanunlarda yer alan
zorunlu idari başvuru yollarının tüketilmemiş olduğu görüldüğünden başvuru ve eklerinin bahsi geçen
Yönetmeliğin 20. maddesinin 2. fıkrasına göre Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’na
gönderilmesine …./2015 tarihinde karar verilmiştir. Gönderme kararı üzerine, idarece şikayetçinin
talebinin reddedilmesi üzerine şikayetçi bu kez 13/07/2015 tarihli şikayet başvuru dilekçesiyle
Kurumumuza başvurmuştur. Kurumumuza yeniden yapılan şikayet konusunun Kurumumuzun görev
alanına girdiği, şikayetçinin menfaat ihlali koşulunu taşıdığı, gönderme kararı üzerine yapılan
başvurunun süresinde olduğu, şikayetin inceleme ve araştırılmasına engel diğer ön inceleme
konularında da bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
1 / 10
II. OLAY VE OLGULAR
A. Şikâyetçinin Konu Hakkındaki Açıklamaları ve İddiaları
3. Şikayet başvurucusu başvurusunda özetle; şahsi konutuna ait elektrik faturalarından TRT payı adı
altında kesinti yapıldığını, buna izninin ve rızasının bulunmadığını, aynı konu hakkında Türkiye Büyük
Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna başvuru yaptığını ancak kesintinin kanun gereği yapıldığı
gerekçesiyle yapılacak bir işlem bulunmadığı şeklinde karar verildiğini, Gönderme Kararı üzerine
idarenin talebini uygun görmediğini iddia ederek yapılan kesintilerin iptali ve tarafına iadesi talebiyle
Kurumumuza başvurmuştur.
B. İdarenin Şikâyete İlişkin Açıklamaları
4. TRT Genel Müdürlüğü’nün …./2015 tarih ve …… sayılı yazısında özetle; elektrik faturalarından
TRT katkı payı kesilmesi hususunun yasal dayanağının 3093 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kurumu Gelirleri Kanunu’nun 4/c maddesi olduğu, kurumun gelir kaynakları arasında elektrik enerjisi
hasılatından bu Kanuna göre ayrılacak payların yer aldığı, Kurumun %86 oranında kamu kaynağı ile
finanse edildiği, elektrik faturalarından %2 TRT payının kesildiği açıklanarak yurtdışı uygulamalarına
ilişkin bilgiler gönderilmiştir.
5. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın …./2015 tarihli ve ….. sayılı yazısında özetle; konunun
3093 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu’nun 4/c maddesi ve 6446 sayılı
Elektrik Piyasası Kanunu’nun 5 inci maddesinin (c) bendi ve 7 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca
değerlendirilmesi gerektiği, konu ile ilgili olarak Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 1/2/2011 tarihli
toplantısında; 9/7/2008 tarihli ve 5784 sayılı kanun ile 4/12/1984 tarihli ve 3093 sayılı Türkiye RadyoTelevizyon Gelirleri Kanununun 4 üncü maddesinin (e) bendinde yapılan düzenleme ve 28/12/2010
tarihli ve 2999 sayılı Kurul Kararı uyarınca, nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahihi
tüzel kişiler tarafından; iletim, dağıtım, sayaç okumaya ilişkin perakende satış hizmeti ve kayıp enerjiye
ilişkin bedeller hariç olmak üzere, net enerji ve sayaç okuma dışındaki perakende satış hizmet bedelleri
toplamının TRT Payının hesaplanmasında dikkate alınmasına karar verildiğini, diğer taraftan Türkiye
Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından 3065 sayılı Kurul kararının iptali talebiyle
Danıştay 13. Dairesi'nin 2011/665 E. sayılı dosyasında açılan davada mahkemenin 26/10/2011
tarihinde yürütmeyi durdurma kararı verdiğini, bunun üzerine 15/12/2011 tarihli ve 3552 sayılı Kurul
Kararı ile "yürütmeyi durdurma kararının uygulanması amacıyla 3065 sayılı Kurul Kararının
mahkemece verilecek yeni bir karara kadar uygulanmamasına" karar verildiğini, sonrasında Danıştay
13. Dairesi’nin 2011/665 E. sayılı davada verdiği 2015/722 sayılı kararı ile "TRT tarafından 3065 sayılı
Kurul kararının iptali talebiyle açılan davanın reddine" karar verildiğini dolayısıyla Danıştay'ın almış
olduğu bu karar gereğince EPDK’ nın 2999 sayılı Kurul Kararını uygulanması gerektiği hususları
açıklanmıştır.
6. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun …./2015 tarih ve ….. sayılı yazısında özetle; 3093 sayılı
kanun hükümleri açıklanarak bir üst paragrafta değinilen 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı Kurul
Kararından bahsedilmiştir.
C. Olaylar
7. Şikayet başvurucusu, şahsi konutuna ait elektrik faturalarından TRT payı adı altında kesinti
yapılmasına izninin ve rızasının bulunmadığını iddia ederek yapılan kesintilerin iptali ve tarafına iadesi
2 / 10
talebiyle 23/03/2015 tarihinde Kurumumuza başvurmuş, idari başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle TRT’ye …../2015 tarih ve 2015/…. sayılı Gönderme Kararı verilmiş, idarenin …../2015 tarih
ve ….. sayılı yazısıyla şikayetçinin talebinin reddedilmesi üzerine şikayetçi tekrardan aynı taleple
13/07/2015 tarihli dilekçesiyle Kurumuza başvurmuştur.
D. Kamu Denetçisi Zekeriya Aslan’ın İnceleme ve Araştırma Bulguları
8. Şikayet konusu işleme ilişkin bilgi ve belgeler TRT Kurumu Genel Müdürlüğü’nden, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı’ndan, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’ndan istenilmiş, idarelerce 4, 5 ve 6
numaralı paragraflarda değinilen açıklamalar yapılarak ilgili belgelerin örnekleri gönderilmiştir.
Avrupa Yayın Birliği’nden (EBU) e-posta yolu ile kamu hizmeti veren yayıncılarının finansman
modellerine ilişkin bilgi belge talep edilmiş ancak bu konuda Avrupa Yayın Birliği’nden cevap
alınamamıştır. Kamu Denetçisi tarafından yazışma sürecinin halen devam etmesi nedeniyle şikayetin
altı aylık inceleme ve araştırma süresinde tamamlanamayacağı hususu ile dava açma süresinin kaldığı
yerden yeniden işlemeye başlayacağı hususu 17/12/2015 tarihli ve 9090 sayılı yazı ile şikâyetçiye
bildirilmiştir.
III. HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat
9. 2709 sayılı T.C. Anayasa’sının “Cumhuriyetin nitelikleri” başlıklı 2. maddesi; “Türkiye
Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı,
Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal
bir hukuk Devletidir.” hükmünü,
9.1. Anayasanın “Vergi Ödevi” başlıklı 73. maddesi; "…Vergi, resim, harç ve benzeri malî
yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri malî
yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği
yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir.” hükmünü,
9.2. Anayasanın “Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, radyo ve televizyon kuruluşları ve kamuyla ilişkili
haber ajansları” başlıklı 133. maddesi “…Devletçe kamu tüzelkişiliği olarak kurulan tek radyo ve
televizyon kurumu ile kamu tüzelkişilerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve
yayınlarının tarafsızlığı esastır.” hükmünü,
9.3. Anayasanın “Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” başlıklı 74. maddesi;
“…(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/8 md.)Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı olarak kurulan
Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler…. (Ek fıkra: 7/5/2010-5982/8
md.)Bu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluşu, görevi,
çalışması, inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin
nitelikleri, seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.” hükmünü
düzenlemektedir.
10. 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun “Kurumun Görevi” başlıklı 5. maddesi;
“Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve
davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk
yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir. Ancak; a)
Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler ile resen imzaladığı kararlar ve emirler, b) Yasama
3 / 10
yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler, c) Yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar, ç) Türk
Silahlı Kuvvetlerinin sırf askerî nitelikteki faaliyetleri, Kurumun görev alanı dışındadır.” şeklindedir.
11. 3093 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Gelirleri Kanunu’nun 4. maddesinin (c)
bendinde; “(Değişik: 9/7/2008-5784/11 md.) Nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans
sahibi tüzel kişiler, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller hariç olmak üzere,
elektrik enerjisi satış bedelinin yüzde ikisi tutarındaki payı (Katma Değer Vergisi, diğer vergiler, fon
ve paylar ile benzeri kesintiler hariç) faturalarında ayrıca gösterir ve bu kapsamdaki bedelleri Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirirler.” hükmü yer almaktadır.
12. 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun “Yayın esasları” başlıklı 5. maddesi;
“Genel yayın esasları şunlardır:
a) Anayasanın sözüne ve ruhuna bağlı olmak; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, milli
egemenliği, Cumhuriyeti, kamu düzenini, genel asayişi, kamu yararını korumak ve kollamak,
b) Atatürk ilke ve inkılaplarını kökleştirmek, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne
çıkmasını öngören milli hedeflere ulaşmayı gerçekleştirmek,
c) Devletin milli güvenlik siyasetinin, milli ve ekonomik menfaatlerinin gereklerine uymak,
d) Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar
üzerinde egemenliğini sağlamak yahut Devleti ve Devlet otoritesini ortadan kaldırmak veya dil, ırk, din
ve mezhep ayırımı yaratmak yahut sair herhangi bir yoldan bu kavramlara ve görüşlere dayanan bir
Devlet düzeni kurmak amacı güden rejim ve ideolojilerin propagandasına yer vermemek, e) Genel
ahlakın gereklerini, milli gelenekleri ve manevi değerleri gözetmek,
f) Türk milli eğitiminin temel görüş, amaç ve ilkelerine uymak,
g) Kolayca anlaşılabilir, doğru, temiz ve güzel bir Türkçe kullanmak,
h) Toplumun beden ve ruh sağlığına zarar verecek hususlara yer vermemek,
i) Karamsarlık, umutsuzluk, kargaşa, dehşet, saldırganlık gibi olumsuz duygular uyandırmak ve telkin
etmek amacına yönelik yayın yapmamak,
j) Kişilerin özel hayatlarına, şeref ve haysiyetlerine saygılı olmak ve dürüstlük anlayışına bağlı kalmak,
k) Haberlerin toplanması, seçilmesi ve yayınlanmasında tarafsızlık, doğruluk ve çabukluk ilkeleri ile
çağdaş habercilik teknik ve metotlarına bağlı olmak,
l) Haberler ile yorumları ayırmak ve yorumların kaynaklarını açıklamak,
m) Kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli
yayın yapmak; tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar çevresinin,
inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak.” şeklindedir.
13. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 01/02/2011 tarihinde aldığı 3065 sayılı Kurul kararı;
"09/07/2008 tarihli ve 5784 sayılı Kanun ile 04/12/1984 tarihli ve 3093 sayılı Türkiye RadyoTelevizyon Gelirleri Kanununun 4. maddesinin (c) bendinde yapılan düzenleme ve 28/12/2010 tarihli
ve 2999 sayılı Kurul kararı uyarınca, nihai tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel
kişiler tarafından, iletim, dağıtım, sayaç okumaya ilişkin perakende satış hizmeti bedelleri hariç olmak
üzere, net enerji ve sayaç okuma dışındaki hizmet bedelleri toplamının TRT payının hesaplanmasında
dikkate alınması gerektiği" şeklindedir.
14. Prag’da 7-8 Aralık 1994 tarihlerinde toplanan ve ülkemizin de katıldığı 4.Avrupa Kitle İletişim
Politikası Bakanlar Konferansı’nda “Kamu Yayıncılığının Geleceği” hakkında alınan 1 nolu
kararda; kamu hizmeti yayıncılarının kamusal misyonlarını yerine getirebilmelerini garanti edebilmek
için ihtiyaç duydukları istikrarlı ve güvenli finansal kaynağı sağlamaları konusunda, devletlerin
yükümlülükleri vurgulanmıştır.
4 / 10
14.1. Daha sonra aynı konuda 11/09/1996 tarihli “Kamu Yayıncılığının Bağımsızlığının Garanti
Edilmesi” hakkındaki 10 sayılı Tavsiye Kararı çıkarılmış olup kamu hizmeti yayıncılığının
bağımsızlığı konusunda ilave ilkeler getirmiştir. Bu belgede, kamu yayın kuruşlarının kurumsal
özerkliğinin ve yayın muhtevası yönünden bağımsızlığının garanti edilmesine duyulan ihtiyaca ışık
tutmaktadır.
14.2. Üye Devletlerin imzaladığı ve Avrupa Topluluğunu kuran anlaşmaya eklenmiş protokollerden;
Üye Devletlerde Kamu Yayıncılığı Sistemine İlişkin Protokol’ün “Giriş ve Tebliğ Kapsamı”
kısmında; “…1970'lerde gerçekleşen ekonomik ve teknolojik gelişmeler sayesinde Devletler, yayın
sektörüne başka operatörlerin girişine izin verebilmiştir. Sonrasında, Üye Devletler, piyasaya rekabeti
getirmiştir. Kanal sayısı arttıkça ve yeni hizmetler sağlanmaya başladıkça tüketicilerin seçim yelpazesi
genişlemiştir. Buna ek olarak güçlü Avrupalı operatörlerin ortaya çıkışını ve güçlenmesini, yeni
teknolojilerin geliştirilmesini ve sektördeki çoğulculuğun artırılmasını, bir başka deyişle sektörün ek
kanalların ve hizmetlerin sunulmasından çok daha fazla anlam taşımasını kolaylaştırmıştır. Üye
Devletler, piyasanın rekabetçiliğe açılması sırasında kamu hizmeti yayıncılığının korunması ve böylece
aksi taktirde en uygun ölçüde gerçekleştirilemeyecek olan ihtiyaçların ve kamu politikası hedeflerinin
ele alındığından emin olunması için kamu hizmet yayıncılığının korunması gerektiğini düşünmüştür.
Bu husus, AT Antlaşması'nın (bundan sonra "Amsterdam Protokolü" olarak anılacaktır) eki olan ve
Üye
Devletlerdeki
kamu
yayıncılığı
sistemi
konulu
yorum
protokolü
ile
de
doğrulanmıştır…”açıklamaları yer almaktadır.
14.3. Bahsi geçen Protokolün “Kamu Hizmet Yayıncılığının Rolü” başlıklı kısmının 9 ve 10
numaralı paragraflarında; “Aralarında belirgin bir ekonomik ilişki olsa da kamu hizmeti yayıncılığı,
herhangi bir ekonomik sektörde kamu hizmeti ile kıyaslanamaz. Hiçbir hizmet, aynı zamanda nüfusun
bu kadar geniş kesimine ulaşamamakta, nüfusa böylesine fazla bilgi ve içerik sağlayamamakta ve
bireysel fikirleri ve kamuoyunu yayamamakta ve etkileyememektedir. Buna ek olarak yayıncılık, genel
olarak bilgi açısından güvenilir bir kaynak olarak görülmekte ve nüfusun oldukça büyük bir kısmı
tarafından ana bilgi kaynağı olarak kabul edilmektedir. Böylelikle de toplumsal tartışmaları
zenginleştirerek bütün vatandaşların kamu hayatına bir ölçüde katılabilmesini sağlayabilmektedir. Bu
kapsamda yayıncılık bağımsızlığının, Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı'nın 11. maddesinde ve Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesinde belirtilen ve riayet edilmesi Avrupa Mahkemeleri
tarafından güvence altına alınan ifade özgürlüğü genel ilkesi doğrultusunda korunması kritik öneme
sahiptir.” hükmü,
14.4. Protokolün “Yasal Bağlam” başlıklı kısmının 17 numaralı paragrafında; “Devlet yardımı
kurallarının kamu hizmeti yayıncılığına uygulanması sırasında çeşitli unsurlar göz önünde
bulundurulmalıdır. Devlet yardımına yönelik değerlendirmeler, Devlet yardımına ilişkin 87 ve 88.
Maddelere ve Antlaşmanın rekabet kurallarının uygulanmasına yönelik 86. maddenin 2. paragrafına
göre yapılır.” hükmü,
14.5. Protokol’ün “Devlet Yardımı Uygunluğu’nun 86. maddenin 2. pragrafı kapsamında
değerlendirilmesi” başlıklı bölümünün 36 ve 37 numaralı paragraflarında; “86. maddenin 2.
paragrafı uyarınca genel ekonomik çıkara yönelik hizmetleri yürütmekle görevli olan yada gelir getiren
bir tekel olma özelliğine sahip işletmeler, işbu Antlaşmanın hükümlerine, özellikle de rekabete ilişkin
kuralları içeren hükümlere bu kuralların, işletmelere verilen özel görevlerin hukuken veya fiilen ifasına
engel teşkil etmeyeceği ölçüde tabidir. Ticaretin gelişmesi, Topluluğun çıkarlarına ters düşecek ölçüde
etkilenmemelidir. Mahkeme, 86. Maddede değişiklik yapılması gerektiğini ve dolayısıyla bu maddenin
sınırlayıcı bir şekilde yorumlanması gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme, yapılan bir değişikliğin alınan
5 / 10
bir tedbirin yararına olması açısından belirli koşulları sağlanması gerektiğini ifade etmiştir. Bu
koşullar aşağıdaki gibidir:
i. söz konusu hizmet, genel ekonomik çıkara yönelik bir hizmet olmalıdır ve Üye Devlet tarafından da
açık olarak bu şekilde tanımlanmalıdır (tanım)
ii. Üye Devlet, söz
konusu işletmeyi
bu
hizmeti sağlaması
için açıkça
görevlendirmelidir.
(görevlendirme)
iii. Antlaşmanın rekabet kurallarının uygulanması (bu durumda Devlet yardımı yasağı), işletmenin
belirli görevlerini yerine getirmesi önünde engel oluşturması ve bu kurallardan muafiyetin, ticaretin
gelişimini Topluluğun çıkarlarına ters düşecek ölçüde etkilememesi gerekmektedir (orantılılık testi)”
hükmünü düzenlemektedir.
B. Şikâyet Konusuna İlişkin Uygulamalar
15. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 26/11/2015 tarih, 2015/11063 Esas ve 2015/19038 Karar sayılı
ilamında; elektrik faturalarından kayıp-kaçak bedeli kesilmesi nedeniyle haksız ve hukuka aykırı
tahsilatın tahsiline karar verilmesi talebi ile açılan davada Anayasanın Vergi Ödevi başlıklı 73. Maddesi
hükmüne atıfta bulunarak; Elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK kurul kararları ve tebliğleri
çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, perakende
satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayi,
ticari ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mali yük ve külfet getirmediği,
Anayasamızın 73. maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla
konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağının düzenlendiği, nitekim elektrik faturalarına
yansıtılan %2 TRT payının da kanunla getirildiği ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye
dayanarak tahsil edildiği hususlarına değinmiştir.
16. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 17/04/2008 tarih, 2005/270 Esas ve 2008/1286 Karar
sayılı ilamında; Anayasa'nın 2 nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine vurgu yapılarak bu
bağlamda, idarenin işlemlerinde kamu yararının sağlanması amacını gütmesi, nesnel adil ve hakkaniyet
ölçütlerini gözetmesi gerektiği, bu nedenle, idarenin yasalarla kendisine tanınan takdir yetkisini adalet,
hakkaniyet ve kamu yararı ilkelerini göz önünde tutarak kullanması, Anayasanın 10 uncu maddesi
kapsamında, kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmesi gerektiği hususlarına vurgu
yapılmıştır.
17. Danıştay’ın 13. Dairesi 24/02/2015 tarih, 2011/665 Esas ve 2015/722 Karar sayılı ilamında;
kararımızın 13 numaralı paragrafında değinilen Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun 01/02/2011
tarihinde aldığı 3065 sayılı Kurul Kararı’nın iptali istemiyle açılan davanın ilk derece mahkemesi
sıfatıyla yaptığı yargılaması neticesinde; “…davalı idarenin elektrik piyasasında faaliyet gösteren tüzel
kişilerin uygulayacakları tarifeleri belirleme konusunda yetkisi bulunduğu, bu yetkiyi kanunla
kendisine bırakılmış alan ve sınırlar içerisinde kullanarak yetkili makam veya organlarınca karar
alabileceği açıktır. 3093 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (c) bendinde, elektrik enerjisi satışı yapan
lisans sahibi tüzel kişilerin hazırlayacağı elektrik faturalarında tarife bileşenleri; iletim, dağıtım ve
perakende satış hizmetlerine ilişkin bedeller ile elektrik enerjisi satış bedeli olarak ikiye ayrılmış;
iletim, dağıtım ve perakende satış hizmet bedelinin TRT payı matrahına dahil olmadığı kurala
bağlanmış ve TRT payının yalnızca elektrik enerjisi satış bedeli üzerinden alınacağı açıkça
düzenlenmiştir. Bununla birlikte, "elektrik enerjisi satış bedeli" kavramının hangi unsurları kapsadığı
belirsiz olup, bu kavramın içeriğini belirlemenin tarife bileşenlerini tespit etme görevi bulunan Kurul'a
ait olduğu kuşkusuzdur. Kaldı ki, 3093 sayılı Kanun'da "kayıp enerji bedeline" ilişkin açık bir hüküm
6 / 10
bulunmamakta olup, kayıp enerji bedelinin tarife bileşenlerinden hangisine dahil olduğunun
belirlenmesi gerektiği de tabiidir. Nitekim Kurul tarafından da bu çerçevede yukarıda alıntılanan ve
dava konusu edilen düzenlemeler yapılmıştır. Öte yandan, tüketici tarafından tüketilmeyen bir unsurun
satış bedeli içinde değerlendirilemeyeceği, bunun dağıtım ve iletim gibi şebekeye ait bir maliyet unsuru
olduğunun kabulü gerekmektedir. Davacı tarafından ayrıca, Anayasa'ya göre vergi, resim, harç ve
benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, dava konusu
işlemle bu hükmün ihlal edildiği belirtilmekle birlikte; dava konusu işlemle Kanunu aşar şekilde mali
yükümlülüklerin kaldırılmasının söz konusu olmadığı, 3093 sayılı Kanun'da belirtilmeyen bir unsurun
4628 sayılı Kanun'un Kurul'a verdiği yetkiler çerçevesinde hangi tarife kalemine dahil olduğunun
yorumlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, kayıp enerjiye ilişkin bedeli TRT payı matrahı dışında
bırakan dava konusu Kurul kararının 3093 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (c) bendine aykırılık
taşımadığı, 4628 sayılı Kanun'un Kurul'a verdiği yetki çerçevesinde alındığı ve hukuka aykırılık
bulunmadığı sonucuna varılmıştır” şeklinde karar vermiştir.
C. Kamu Denetçisi Zekeriya Aslan’ın Kamu Başdenetçisi’ne Önerisi
18. Kamu Denetçisi tarafından TRT payının, Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun giderlerinin
karşılanması amacı ile tahsil edildiği, kanuni dayanağının bulunduğu, eşitler arasında bir ayrımcılık
bulunmadığı, kamu hizmeti yayıncılığının bilgilendirmeyi, eğitmeyi ve eğlendirmeyi amaç edindiği
hususları değerlendirilerek şikâyetin reddi yönündeki öneri Kamu Başdenetçisi’ne sunulmuştur.
D. Hukuka Uygunluk Yönünden Değerlendirme ve Gerekçe
19. Şikâyet başvurucusu, yukarıda 3 numaralı paragrafta açıklandığı üzere, şahsi konutuna ait elektrik
faturalarından TRT payı adı altında yapılan kesintilerin iptali ve tarafına iadesi talebiyle Kurumumuza
başvurmuştur.
20. TRT katkı payı ilk olarak 1984 yılında yasalaşmış 3093 sayılı Kanunu’nun 4/c maddesinde % 3,5
oranı tutarında belirlenmiş, elektriğin kim tarafından tüketildiğine bakılmaksızın, elektrik tüketilen her
durumda TRT payı ödeme yükümlülüğü getirilmiştir. Kanunun bu maddesi 06/07/1999 tarihinde 4397
sayılı Kanunla değiştirilmiş ve tüketici ibaresi ilk defa kullanılmaya başlanmıştır. Kanun hükmü
09/07/2008 tarihinde 5784 sayılı Kanunun 11. maddesiyle yapılan değişiklikle 11 numaralı paragrafta
bahsedilen son halini almıştır. Bu tarihten sonra da nihai tüketicinin elektrik faturalarında %2 TRT payı
kesilmeye devam etmiştir. %2 TRT payının hangi bedel üzerinden alınacağı hususunda yani
hesaplanmasında hangi bedellerin matraha dahil edilmesi gerektiği yönünde de bir kısım hukuki
uyuşmazlıklar olmakla birlikte TRT payının varlığına dair düzenleme yerini korumuştur.
21. Kamu hizmeti yayıncılığı, genel kabul gören tanımı ile; halk için yapılan, halk tarafından finanse
edilen ve halk tarafından kontrol edilen yayıncılıktır. Bu tanım kamu hizmeti yayıncıları ile diğer (ticari
-devlet) yayın kuruluşları arasındaki farkı da ortaya koymaktadır. 14 numaralı paragraf ve alt
bentlerinde bahsedildiği üzere, Avrupa Birliği 1997 yılında Amsterdam Antlaşması’nın görüşmeleri
kapsamında ek bir protokol imzalayarak kamu hizmeti yayıncılığının önemini vurgulamış, destekleme
kararını ve finansman şeklini üye ülkelere bırakmıştır. Bu durumda, kamu yayıncılığının
kurumsallaşması, her ülkenin farklı tarihsel süreçleri ile gerçekleştiğinden finansman hususu da bir
ülkeden diğerine farklılık göstermiştir. Ancak, Avrupa Komisyonu bu konuda 2001 ve 2009’da iki
tebliğ yayınlamış, son olarak 2009’da yayınladığı ve kamu hizmeti yayıncılarının faaliyetlerinin
kapsamı ile bu faaliyetlerin kamu kaynaklarınca finanse edilmesinin koşullarını düzenleyerek prensip
olarak kamu yayıncılığının finansmanına yönelik devlet desteğinin varlığını sürdürmüştür.
7 / 10
22. Bu konuda uluslararası uygulamalara bakacak olursak; kamu yayıncılığının finansman modeli
olarak genelde reklam dışında kanunla garanti altına alınmış modellerin benimsendiği ve uygulandığı
tespit edilmiştir. Yayın bedelleri; radyo-televizyon cihazlarından alınan ruhsat ücretleri, elektrik enerji
payı, gelir vergisinden alınan pay gibi kamu yayıncılığında kullanılacak her tür ücret, vergi ve diğer
kamusal yükümlülükler, genel bütçeden aktarılacak paylar, fonlar, ve sübvansiyonlar, reklam/sponsor
gelirleri ve görsel-işitsel ürünlerin satışından elde edilecek diğer ticari gelirlere dayanmaktadır. Kamu
hizmeti yayıncılığının finansmanında hiçbir ülkede tek kaynağa dayanılmamakta, çoğunlukla karma
bir finansman modeli uygulanmaktadır. Bu modeller, yayın bedelini toplamanın farklı yöntemleri olup;
ortak özellikleri ise, “müşteri-satıcı” ilişkisi gibi gönüllülük esasına değil kamusal yükümlülüğe dayalı,
vergi niteliğinde zorunlu ödemeler şeklinde belirlenmiş olmasıdır. Bu bedel; Türkiye’de halen
uygulandığı gibi, tüketilen elektrik enerjisi ücretinden alınan yüzde oranında bir pay, Yunanistan’da
olduğu gibi sınai kuruluşlar ve haneleri ayırmaksızın her elektrik sayacı başına tahakkuk ettirilen sabit
bir bedel, Makedonya’da olduğu gibi sınai kuruluşları kapsamayan, yalnızca hanelere ait sayaçlar
üzerinden alınan sabit bir bedel, Almanya, Fransa ve diğer bazı Avrupa Birliği üyesi ülkelerde olduğu
gibi, radyo-televizyon cihazlarından her yıl alınan ruhsat ücreti, Polonya, Macaristan gibi ülkelerde
telefon faturasına eklenen sabit bir ücret, Hollanda Parlamentosu’nun 1 Ocak 2000 tarihinde kabul ettiği
yeni sistemdeki gibi, gelir vergisine eklenen özel bir kalem şeklinde tahsil edilmektedir.
23. Kamu yayıncılığı yapan kuruluşların, özel sektörün kar amacı gütmesi nedeni ile ilgi göstermediği
ancak toplumsal kültürün korunması ve oluşması amacıyla yapılan ve ticari anlamda bir getirisi
olmayan yayınları da yaptığı bir gerçektir. TRT’nin buna ilişkin yayınlarına; TRT 1’de yayınlanan
boşanma noktasına gelmiş çiftlere aile olmayı ve sevgiyi mizahi bir dille hatırlatan aile masası
görevlilerinin maceralarına ilişkin “Böyle Bitmesin” adlı dizi, TRT Çocuk’ ta yayınlanan “KeloğlanDede Korkut hikayeleri”, TRT Okul Kanalında yayınlanan Pisagor’dan Arşimet’e, ElHarezmî’den
Fibonacci’ye, Ferma’dan Gauss a kadar pek çok matematikçinin çığır açan keşiflerinin anlatıldığı
program, TRT Haber Kanalında yarım asrı geçmiş hayatların hikâyelerini, geçip giden yıllardan arta
kalan hüzünlerini, mutluluklarını yeniden dillendiren izleyiciyi de bu zaman yolculuğuna davet ve
hayata dair genç nesillere ibretlik hikayelerini anlatıp somut olarak yaşam dersi veren “Ömür Dediğin”
adlı program, TRT 6’da her hafta mikrofonlarını Kuzey Irak halkına uzatarak, oradaki kültürü,
gelenekleri, yaşamı ve sanatı ekranlara getiren, yaşamın her alanından insanların konuk edildiği “Kuzey
Güney Köprüsü” adlı program, TRT HD’de gezegenimizdeki her noktanın hayata dair bir hikâyesinin
yaşam ve insan arasındaki ilişkiyi, zamanı ve uzayı anlatan “Atlas 4. Boyut - Discovery Atlas 4D” adlı
program, TRT Belgesel Kanalındaki Türkiye’nin tanıtımına katkı sağlayan Avrupa’nın çeşitli
ülkelerindeki köylerde yaşayan Türk dostlarının faaliyetlerinin konu edildiği “Uzaktaki Dostlar”
programı, TRT Avaz Kanalında yayınlanan Kafkasların nesilden nesile aktarılarak kökleşmiş zengin
kültür ve folklorunun anlatıldığı “Kafkaslardan Esen Yeller” adlı program, TRT Haber Kanalında her
bölümde farklı bir kişinin iş yaşamını, gelişim süreçlerini, işine verdiği önem ve yaptığı katkıyı, işinin
genel yaşamına olumlu etkilerini, işinin ve yaptıklarının genel toplum yararına neler kattığının
izleyiciye aktarıldığı “İşimi Seviyorum” adlı program, anne, çocuk sağlığı ve ilişkilerini içeren bütün
konuların haftalık canlı program ile ele alındığı “Anne Elimi Tutsana” adlı program örnek
gösterilebilir. Anılan yayınların hem bir kamu hizmeti gördüğü, toplumsal hafıza için kültür sanat ve
haber değeri taşıdığı, hem de ticari getirisinin bulunmadığı açıktır. Ayrıca TRT Çocuk Kanalında
çocukların psikolojik gelişimleri gözetilerek, TRT’nin bir anlamda yasal reklam gelirinden vazgeçerek
bu kanalda reklam kuşağına yer vermemesi de çarpıcı bir durumdur.
24. Yukarıdan beri anlatılan hususlar, bilgi, belge, ulusal ve uluslararası mevzuat, bir üst paragrafta
örnekleme şeklinde verilen programlar ve tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; Türkiye
Cumhuriyeti’nin ilk ve tek aynı zamanda kamusal çoğunluk için kamu hizmeti yayıncılığı yapan
8 / 10
TRT’nin çok geniş ulusal ve uluslararası insan topluluklarına hitap ettiği, 12 numaralı paragrafta yazılı
yayın ilkeleri doğrultusunda Anayasada yazılı kamusal görevini yerine getirmekle birlikte
bilgilendirmeyi, eğitmeyi ve eğlendirmeyi amaç edinen yayınlar yaptığı, bu yönüyle nihai tüketiciye
satılan enerji bedeli üzerinden, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu giderlerinin karşılanması amacı ile
tahsil edilen TRT payının Anayasanın 73 üncü maddesi uyarınca kanun hükmüyle kamu yararı ve
hizmet gereklerinin karşılanması amacıyla konulduğu, bu durumun aksinin başvurucu tarafından da
iddia edilmediği, nihai kullanıcıya gönderilen faturalarda aylık ne kadar TRT payı ödeneceğinin
belirtildiği, bu şekilde de aleniyetin sağlandığı bu itibarla idarenin işlemlerinde herhangi bir hukuka
aykırılık tespit edilemediğinden şikayet başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
E. İnsan Hakları Yönünden Değerlendirme
25. 2709 sayılı T.C. Anayasasının "Kanun Önünde Eşitlik" başlıklı 10’uncu maddesinde ifadesini
bulan eşitlik ilkesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 13’üncü maddesindeki etkili başvuru
hakkının ve 17’inci maddesindeki hakları kötüye kullanma yasağının ihlal edildiğine dair herhangi bir
bulgu ve bilgiye rastlanmadığı gibi şikâyete konu olayda, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinde yazılı ve güvence altına alınmış olan başkaca
bir insan hakkı ihlalinin tespit edilemediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
F. İyi Yönetişim İlkeleri Yönünden Değerlendirme
26. Günümüzde demokratik, modern ve katılımcı yönetim anlayışında idarelerden sadece hukuka
uygun olarak hareket etmeleri değil aynı zamanda iyi yönetim ilkelerine de uygun işlem tesis etmeleri
beklenmektedir.
27. 28/03/2013 tarihli ve 28601 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Denetçiliği
Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin "İyi yönetim
ilkeleri" başlıklı 6 ncı maddesinde "Kurum, inceleme ve araştırma yaparken idarenin, insan haklarına
dayalı adalet anlayışı içinde; kanunlara uygunluk, ayrımcılığın önlenmesi, ölçülülük, yetkinin kötüye
kullanılmaması, eşitlik, tarafsızlık, dürüstlük, nezaket, şeffaflık, hesap verilebilirlik, haklı beklentiye
uygunluk, kazanılmış hakların korunması, dinlenilme hakkı, savunma hakkı, bilgi edinme hakkı, makul
sürede karar verme, kararların gerekçeli olması, karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi,
kararın geciktirilmeksizin bildirilmesi, kişisel verilerin korunması gibi iyi yönetim ilkelerine uygun
işlem ve eylem ile tutum veya davranışta bulunup bulunmadığını gözetir ve iyi yönetim ilkelerine
uyar." hükmü yer almaktadır. Söz konusu Yönetmelik hükmünde yer alan ilkelerin kaynağını teşkil
eden Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı'nın 41 inci maddesinde de iyi yönetim hakkından
bahsedilmekte olup, benzer ilkelere Avrupa Parlamentosu tarafından kabul edilen "Avrupa Doğru
İdari Davranış Yasası" nda da yer verilmiştir.
28. Söz konusu ilkeler yönünden yapılan değerlendirme neticesinde; somut olayda Kurumumuzca
istenilen bilgi ve belgeleri idarenin yasal süresi içerisinde gerekçeli olarak Kurumumuza gönderdiği
bu yönüyle İdarenin kanunlara uygunluk, hesap verilebilirlik, makul sürede karar verme, kararların
gerekçeli olması, kararın geciktirilmeksizin bildirilmesi ilkelerine uygun hareket ettiği
anlaşılmıştır. İdarenin şikayet başvurucusunun talebine ilişkin verdiği cevaba dosyada
rastlanılmadığından karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi ilkesi yönünden bir değerlendirmede
bulunulmamıştır.
IV. HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNE İLİŞKİN YASAL MEVZUAT
9 / 10
A. Dava Açma Süresinin Yeniden Başlaması
29. 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu’nun “Dava açma süresinin yeniden işlemeye
başlaması” başlıklı 21 inci maddesinde, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun inceleme ve araştırmasını,
başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandıramaması hâlinde durmuş olan dava açma süresinin
kaldığı yerden işlemeye başlayacağı hususu belirtilmiş olup; incelemenin altı ayda bitirilememe
gerekçesi ve dava açma süresinin kaldığı yerden yeniden işlemeye başlayacağı hususu ilgili Kamu
Denetçisi’nin 17/12/2015 tarih ve 9090 sayılı yazısı ile şikâyetçiye bildirilmiştir.
B. Yargı Yolu
30. 2709 Sayılı 1982 Anayasası'nın Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması başlıklı 40’ıncı
maddesinin ikinci fıkrasında, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere
başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmü yer almakta olup, 6328 sayılı Kamu
Denetçiliği Kurumu Kanununun 20’nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, ilgili idarenin işlemine
karşı varsa 30 günlük dava açma süresinden arta kalan süre içerisinde … Vergi Mahkemesi’ne yargı
yolu açıktır.
V. KARAR
Yukarıda açıklanan gerekçeler ve dosya kapsamına göre şikayetin REDDİNE,
Kararın şikayetçiye ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’na tebliğine,
Türkiye Cumhuriyeti Kamu Başdenetçisi'nce karar verildi.
M.Nihat ÖMEROĞLU
Kamu Başdenetçisi
10 / 10
Download