İnsan hakları, tüm insanların sahip olduğu temel hak ve

advertisement
İnsan hakları, tüm insanların sahip olduğu temel hak ve özgürlüklere denir. İnsan hakları, ırk, din, dil ve cinsiyet ayrımı
gözetmeksizin tüm insanların yararlanabileceği haklardır. Bu hakları kullanmakta herkes eşittir.
Aydınlanma Döneminin en önemli insan hakları temsilcisi Fransız düşünür Jean-Jacques Rousseau’dur.
Pers İmparatoru Kiros’un Yeni Babil İmparatorluğu’nu fethetmesinden sonra üzerinde niyetlerini yazılı olarak açıkladığı MÖ
539 tarihli Kiros Silindiri, Hintli Büyük Asoka’nın MÖ 272-MÖ 231 arasında yazılan Asoka Fermanları ve MÖ 622’de
Müslümanları, Yahudileri ve Paganları da içine alacak şekilde Yathrib kentinin (daha sonra ismi Medine olan) önde gelen
aşiret ve aileleri arasında resmî bir antlaşma olarak Muhammed Bin Abdullah tarafından hazırlanan Medine Sözleşmesi’dir.
1215 tarihli Magna Carta’nın hem İngiliz hukuk tarihi için hem de günümüzde uluslararası hukuk ve anayasa hukuku
açısından önemi büyüktür. İnsan hakları düşüncesinin, Eski Yunan uygarlığına kadar giden bir geçmişi vardır. 1215 yılında
İngiltere kralının yetkilerini sınırlayan Magna Carta Libertatum (Büyük Özgürlük Bildirgesi) ilan edildi.
Sofistlerin çağındaki büyük düşünürlerden Sokrates, Platon ve Aristoteles, insanın önemini ve değerini kavramış kişilerdi.
Sokrates, insanın önce kendisini tanıması gerektiğini savunmaktaydı. “Kendini bil!” ilkesini herkesin ilke edinmesi
gerektiğine inanmaktaydı. Çünkü ona göre, insan önce kendi değerinin, yeteneklerinin, haklarının ne olduğunu bilmeye
çalışmalıydı.
YENİ ÇAĞ’DA İNSAN HAKLARI DÜŞÜNCESİNİN GELİŞİMİ
Avrupa’da, 14. ve 16. yüzyıllar arası Rönesansla, yani yeniden doğuşla birlikte insan tekrar Eski Çağ’daki değerine ulaştı.
Matbaa ve pusulanın bulunması sonucu insanlar, hem bilgilerini yaydılar hem de deniz aşırı ülkeleri keşfettiler. İletişim ve
bilginin çoğalması sonucu, insan değerli bir varlık oldu. Rönesans Dönemi, insanı temel amaç yapan Hümanizmin (insancılık)
çıktığı dönemdir.
Martin Luther, Avrupa Hristiyanlığında reformlara öncülük etmiştir.
1776 yılında yapılan Virginia İnsan Hakları Bildirisi’nde görmek mümkündür. Bu bildiride yer alan, “Tüm insanlar doğuştan
eşit derecede özgür ve bağımsızdırlar.
İnsan ve Vatandaşlık Hakları Beyannamesi, Aydınlanma Döneminin temele koyduğu hümanizm düşüncesi doğrultusunda,
insanın bir amaç ve değer görmesi ilkesini hedeflemişti. İnsanların doğuştan itibaren eşit oldukları düşüncesini savunması
sonucu, soylu ve asillerin de diğer insanlardan farklı olmadıklarını ortaya koydu.
Fransız İnsan ve Vatandaşlık Hakları Beyannamesi genelde şu ilkeleri içermekteydi:
İnsanlar, yasa önünde eşit ve özgür doğarlar; özgür ve eşit olmayı tüm yaşamları boyunca sürdürürler.
Her siyasi topluluğun (devletin) amacı, insanın doğuştan getirdiği ve zaman içinde de değişmez olan temel haklarını
korumaktır. Bu haklar; özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir.
Özgürlük diğerlerine zarar vermeden her şeyi yapmak demektir. Bir insanın doğal haklarını kullanması, toplumun diğer
üyelerine sağlanan aynı haklarla sınırlanmıştır.
Hiçbir düşünce, geçerlilikte olan yasaya karşı gelmedikçe ya da kamu düzenini bozmadıkça, kınanamaz.
İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GELİŞİMİ
İnsan haklarının süjesi bireydir. Birey olmak hukukun insana yüklediği bir niteliktir. Birey kavramı ile hem gerçek hem de
tüzel kişi kast edilmektedir.
Yeniçağ ile birlikte anayasalarda yer almaya başlayan insan hakları kavramı pozitif hukuka girmiştir. Ortaçağda Hıristiyanlığın
etkisinde kalan doğal hukuk yeniden önem kazanmaya başlamıştır. Bu çağda Rönesans ile gelişen hümanizm akımı bireyi
öne çıkarmıştır.
Yeniçağ’da feodal üretim biçiminin çözülmesi ve kapitalist üretici güçlerinin gelişerek burjuva sınıfının oluşturması ile bugün
bildiğimiz anlamda ‘’klasik hak ve özgürlükler’’ doğmuştur.
Birleşmiş Milletler Dönemi
İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte 25 Nisan 1945’te San Francisco’da toplanan konferans sonunda 26 Haziran
1945’te Birleşmiş Milletler kurucu antlaşması kabul edilmiş ve 10 Ocak 1946 tarihinde fiilen işlevsel hâle gelmiştir.
Kurulduğu sırada Birleşmiş Milletler’in 51 üyesi bulunmaktadır. Birleşmiş Milletler’e üye tüm devletler insan haklarının
korunması ortak değerini ilke olarak kabul etmişlerdir.
BM Ekonomik Sosyal Konseyi’nin 21 Haziran 1946’da 18 üyeli bir İnsan Hakları Komisyonu kurması olmuştur.
Adı geçen komisyonun hazırladığı metin 10 Aralık 1948’de BM Genel Kurulu’nda ‘’İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’’ olarak
kabul edilmiş ve bunu Mart 1976’da yürürlüğe giren ‘’Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi’’ ile ‘’ Kişisel ve Siyasal
Haklar Sözleşmesi’’ izlemiştir. ‘’Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’’ ise, BM Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde
kabul edilmiştir. ‘’Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesine Dair Sözleşme’’ 18 Aralık 1979 tarihinde Genel Kurul
kararı ile kabul edilmiş ve üye ülkelerin imzasına açılmıştır.
AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ
‘’İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’’ olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1950 yılında
Roma’da imzalanmış, Türkiye tarafından 1954 yılında onaylanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ise
uluslararası bir örgüt olan Avrupa Konseyi’ne bağlı olarak 1959 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Strasbourg’da bulunan uluslararası bir yargı organıdır. Mahkeme, ‘’İnsan Hakları ve Temel
Özgürlükleri Korumaya Dair Sözleşme’’yi onaylamış olan Avrupa Konseyi’ne üye devlet sayısına eşit hâkimden oluşur.
Avrupa Konseyi’ne üye olan ve aralarında Türkiye, Rusya, Sırbistan ve Azerbaycan’ın da bulunduğu 47 Avrupa devleti,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini tanımaktadır. Mahkeme, Fransa’nın Strasbourg kentinde bulunmaktadır.
Mahkeme Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni uygular. İşi sözleşmede öngörülen hak ve garantilere devletlerin saygı gösterip
göstermediğini denetlemektir.
Avrupa Birliği ile bütünleşme sürecine giren ve bunu sürdürmeye çalışan Türkiye’de uzun süredir en güncel konulardan biri
olan ‘’insan hakları’’ bilgisinin ve bilincinin oluşturulması bir gereklilik, yasal bir zorunluluktur.
Download