X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi

advertisement
T.C.
ESKiŞEHiR
V A ·L
i Li Gi
i
X. ULUSLARARASI
YUNUS EMRE SEVGi
BİLGİ ŞÖLENi BiLDİRİLERi
(06-08 MAYIS 2010)
Hazırlayan
Prof. Dr. Erdoğan BOZ
ESKİŞEHİR, 2011
X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS
2010
YUNUS EMRE'DE
GÖNÜLDİLİ
Doç. Dr. Ertuğrul YAMAN*
i
İnsanoğlunun yaratılışı ve yaşantısı asırlar boyunca tüm
insanlığın
konulardan birisi olagelıniştir.
İnsan, yaratılışı bakımından barikulade bir varlıktır. İnsanın
insanlık makamına yaraşır bir yaşam sürebilinesi için yapması
gereken ilk iş, kendini tanıması, düşüncelerini düzene sokması
ve sağlam bir iradeye sahip olmasıdır. Kendini keşfetıneyen ve
kendine hakim olamayan bir insan, ne oranda bilgiyle
donatılırsa, donatılsın yine de insanlık makamına layık
· olmayabilir.
·
eri fazla
ilgilendiği
İnsanı ve insanlığı tanımadan, yaratılış ve varoluşun
gizemini çözmeden iletişim becerisini kazanmak bir hayli
zordur. Çünkü iletişim özü itibariyle "insancıl" bir temele
sahiptir. İnsanın biyolojik ve psikolojik yönü iyice kavranmadan
insanlar arası iletişimin sırrına ulaşmak mümkün değildir.
İnsanın kişiliği, karakteri ve mizacı, onun iletişim becerisini de
belirlemektedir.
İnsanlar, toplu halde yaşarlar ve birbirleriyle değişik
yollarla iletişim kurarlar. İletişim, çoğu zaman kelimeler
aracılığıyla, konuşma dili' sayesinde kurulur. Ne var ki kelimler
iletişim için yeterli olmamaktadır. Bu durumda devreye, beden
d~li' girer. Gerçek bir iletişim için, genellikle, bu iki dil de
yetersiz kalmaktadır. Kanaatimizce, iletişimin te!lleli ve en
sağlam yolu, duygu dili 'dir.
İletişimin temel basamakları duygu dili, beden dili ve
konuşma dili biçiminde sınıflandırılabilir. İletişim denildiğinde,
genellikle, konuşma dili ve kısmen de beden dili söz konu-su
edilmektedir. Oysaki konuşma dili ve beden dilinin temelinde de
duygular yatınaktadır. Herhangi bir konuda söz söyleyecek
bireyler, bu ihtiyaçlarını öncelikle duygu bağlamında
hissederler. Daha sonra bu duygular, bedensel hareketlere
*Gazi Üniversitesi, ANKARA [email protected]
989
X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGİ BİLGİ ŞÖLENİ 6-8 MAYIS
2010
dönüşür
ve ancak üçüncü
aşamada konuşma
biçiminde
karşı
tarafa yansır.
Her insanın kalbinde olumlu-olumsuz birçok duygu yer
alrr: Sevgi, saygı, güven, sadakat, yardımseverlik, iyilik,
takdir, teşekkür, kanaat; saygısızlık, kabalık, kibir,
küstahlık, kıskançlık, aşağılama, yalancılık, sahtekarlık vb.
İnsandaki konuşma isteği, bu duygulardan birisinin ortaya çıkıp
beyne sinyal göndermesiyle başlar. Beyin, bu sinyali alınca
hemen işleme geçer. İlk planda duygular beden hareketlerine
dönüşebilir (gülme, siriirlenme, kızarma, hareket etme, elini
uzatma, bakma vb.). Duygusal zeminde başlayıp beden diline
dönüşen bu iletişim tarzı, hala tamamlanmamışsa, ancak o
takdirde konuşmaya başvurulur. Demek oluyor ki iletişimin
temeli ve en sağlam şekli duygusal anlamdaki pozitif uyumda
yatmaktadır.
Türk toplumu olarak iletişim ihtiyacı duyduğumuz
zaman hemen konuşmayı anlıyor ve konuşmaya başlıyoruz.
Üstelik çok da konuşan bir toplumuz. Yerli yersiz durmaksızın
ko-nuşmamıza rağmen, yeterince iyi iletişim kurduğumuz
söylenemez. İletişim kurmada 'söz'ün bu denli çok kullanılması,
bireysel ve toplumsal iletişimin açmazlarından birisidir.
İnsanlar, iletişim kurarken ısrarla 'söz'ü kullanıyorlar. 'Söz' ya
da 'konuşma' aslında insanların 'anlaşamama'ları varsayımına
dayanan bir yöntemdir. Yani, iki insan konuşmaya başladığı
zaman, gerçekte var olan varsayım 'anlaşamama'dır. Bazen,
tesadüfen anlaşırlar. Bu durumu görmek ve anlamak için,
Türkiye'ye bakmak yeterlidir. Bireyler, pek düşünme ihtiyacı
duymadan gerekli gereksiz konuşuyorlar. Kitle iletişim araçları
konuşma ve tartışma programlarıyla dolup taşmasına rağmen,
çok iyi anlaşamıyoruz.
Konuşma dili, konuşma işlemi içinde tıpkı bir buzdağının
görünen yüzü gibidir. Asıl önemli aşamalar, buzdağının suyun
altında gizli kalan kısımları gibi, konuşma eyleminin
derinliklerinde gizlidir. İletişimin gerçek boyutu duyguların da
zemini olan "gönül dili"dir.
Çok ve boş konuşmak yerine daha fazla düşünmek en
akılcı yoldur. Binlerce söz sarfetmek yerine tutum ve
davranışlarla tutarlı bir hayat sürmek; ~rnek bir insan olabilmek
990
X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS
2010
gerçek ve kalıcı iletişimin güvencesidir. Çok ve boş sözler,
içerisinde birçok riski de taşımaktadır. Susmak, dinlemek,·
anlamak, düşünmek, değer verınek, içten ve doğal davranmak ve
kararınca kıvamınca konuşabjlmek insanca iletişimin kilometre
taşlarıdır.
İletişim ve konuşmada başarının gerçek sırrı çok sözde değil
özdeki uygulamada yatmaktadır. Sözlerimiz, kalhimizin en derin
çıkıp geliyorsa, yüreğimizi ortaya koyarak
iletişim kuruyorsak, bütün bunları en başta yüzümüz ve
gözlerimiz olmak üzere bedenimize doğru yansıtabiliyorsak, işte
o zaman etki alan1m1z karşı tarafın kulağından yüreğine kaqar
uzanıyor. Böylelikle iletişim gerçekleşmiş oluyor.
kıvrımlarından
Sözlerimiz, kalhimizin en derin kıvrımlarından çıkıp
geliyorsa, yüreğimizi ortaya koyarak iletişim kuruyorsak, bütün
bunları en başta yüzümüz ve gözlerimiz olmak üzere
bedenimize doğru yansıtabiliyorsak, işte o zaman etki alanımız
. karşı tarafın kulağından yüreğine kadar uzanıyor. Böylelikle
iletişim gerçekleşmiş oluyor. İletişimde en geniş ve en kapsamlı
basamak "gönül dili"dir. Gönülden gönüle uzayıp giden o
incecik, o kıvrım kıvrımlı yollar sayesinde iletişim dağlarının
sarp yolları, yalçın kayalıkları rahatlıkla aşılabilir. Gönül dilinin
yol göstericisi "gözler"dir. İnsanlar arası iletişimin ve insanca
yaşayabilmenin gerçek yolu; ne cilalı sözler söylemektir ne de
rol yapmaktır! İletişimin gerçek boyutu, "gönül dili"dir.
İnsanlık; bilim ve teknoloji alanmda baş döndürücü bir
hızla ilerlemesine rağmen, en önemli ilıtiyacı olan huzur ve
sük:Gneti sağlama konusunda pek fazla mesafe alamamaktadır.
Oysa bütün buluş ve ilerlemeler insanlığa hizmet amacıyla
yapılmaktadır.
Modernliğin zirvelerine tırmanma
gayreti
içindeki insanlık acaba neden bu amacına ulaşmakta
zorlanmaktadır?
İnsanı, esasen tüketici bir varlık olarak algılayan ve
önüne yığın yığın ilıtiyaç listeleri koyan 20.yüzyıl tasarımcıları,
ne yazık ki insanın yaratılışma uygun olan gerçek ruhsal
ilıtiyaçlarmı görmezden geldiler. Maddenin, lüks ve zevkin
kutsallaştırıldığı çağımızda, insanca yaşamak için gerekli olan
sevgi, saygı, hoşgörü, paylaşım, adalet. . . duyguları
991
X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAY 1>:>
2010
karşılarunadığı
için insanlığın önemli bir kısmı, çağın hastalığı
diye adlandınlan stresin kucağına terk edildi.
Mideleri şişen ama ruh ve gönülleri aç kalan insanlar,
robotlaşma eğilimine girerek insanlıklarını unutınaya başladılar.
Bunların doğal sonucu olarak savaşlar, vahşetler, acımasız
rekabetler, doğa katliamı tüm insanlığı tehdit eder boyutlara
ulaştı. Ekonomik sıkıntılardan, sağlık sorunlarından, iletişim
kazalarından bunalan bir kısım insanlar, farkında olmadan bu
akımın etki alanına girdiler. Bunca patırtı, gürültü, şamata ve
"dezenformasyon(bilgi kirliliği)" altında sıkışan insanlar, çareyi
bu limanlara sığınmakta aradı. Ağzı olanın konuştuğu,
gündemlerin çok hızlı değiştiği, medyanın sınır tanımadığı
böylesi bir ortamda, insanlar kime inanacağını, ne yapacağını
şaşırdı. Hızlı hayat tarzı ve "fast food" beslenme alışkanlıkları,
insanlığı tehdit etmeye başladı.
İnsanlığın aradığı çözüm aslında çok uzaklarda değildi.
Çözümü duymak için, birazcık susmak yeterliydi. Ne var ki
susmak zor işti. İnsan, konuşan bir varlıktır ve elbette konuşarak
iletişim kuracaktır. Ancak, yapılan araştırmalar konuşmanın
iletişimdeki payını çok düşük göstermektedir. Doğru olan;
gerektiği kadar, kararınca kıvamınca konuşmak, yeri geldiğinde
susabilmek, ve dinleyebilmektir. Önemli olan dengeli ve ölçülü
bir tavır sergileyebilmektir. İletişimde gerçek başarıya, yeri
geldiğinde susmakla ulaşılabilir. Susmanın erdemi, insanın
huzur ve mutluluğudur.
Her şey, sizin içten bir tavır sergilemenize bağlıdır.
İletişimdeki tavrınız ve seçtiğiniz kelimeler, eğer gönlünüzün en
derin kıvrımlarından çıkıp geliyorsa, karşınızdaki insan, sizden
mutlaka etkilenecektir. Bu noktada, iyi niyetli olmak son derece
önemlidir. İyi niyet, içtenlik ve gayret karşımızdaki en sert
insanları dahi yumuşatır ve iletişim kapılarını sonuna kadar açar.
Sağlam ve güvenilir bir iletişimin en kestirme yolu ise,
alçakgönüllü olmaktır. Alçakgönüllü bir insan, bildiklerini de
bilmediklerini de rahatça ortaya koyar. Ön yargılı ve tepeden
bakan bir tavır içinde olmadığından hata yapmış olsa bile, bunu
düzeltebilecek imkan ve fırsatı bulabilir.
Asla unutmayalım ki başaklar olgunlaştıkça boyunları:İı.ı
bükerler. Bilgili ve olgun insanlar, hiç~ir konuda ön yargılı
992
X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS
2010
değildir.
Hiç kimseye tepeden bakmaz. Her şeyden önce inşan
olmaya önem verir. İnsanın da her zaman hata yapabileceğini
asla aklından çıkarmaz. Yin~ unutmayalım ki insanların
düşüncelerini etkilemenin el} sağlam yolu onların duygu
dünyalarına girebilınektir. ·Alçakgönüllü insanlar, duygu
dünyasının yenilınez savaşçılandır.
İnsanı yalnızca et ve kemikten ibaret gören kimi insanlar,
insandaki gerçek hazine olan duygulan ve onun oymağı kabul
edilen gönül cevherini yok saydılar. Oysa; gönül dilinin en
mükemmel örneklerini sunan Yunus Emre, insanlara sesienirken
geçici etkisi olan sözden çok öze ağırlık vermiş; hem
zamanındakileri etkilemiş hem de çağlar ötesine ulaşarak
günümüzü ve geleceğimizi aydınlatmıştır.
"Yunus Emre der hoca,
Gerekse bin var hacca,
Hepsinden eyice,
Bir gönüle girmektir,
Yunus Emre'nin sözleri, kalbinin en derin kıvrımlarından
için, asırlardır milyonlarca insanın gönül tellerini
titretmiş ve bütün insanlığın kalbinde taht kurmuştur. İletişimin
gerçek sırrı da işte bu gönül diliyle kurulan iletişimde gizlidir.
çıktığı
Keleci bilen kişinin
Yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin
İşini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı
Söz ola bitire başı
Söz ola ağulu aşı
Bal ile yağ ede bir söz
Kelecilerin pişirgil
Yaramazını şeşirgil
Sözün us ile düşürgil
Demegil çağ ede bir söz
993
X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞOLENİ 6-8 MAYIS
2010
· Gel ahf ey şehriyarı
Sözümüzü dinle bari
Hezar gevher ü dinarı
Kara toprağ ede bir söz
Kişi bile söz demini
Demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini
Sekiz uçmağ ede bir söz
Yürü yürü yolun ile
Gafil olma bilün ile
Key sakın dilin ile
Canına dağ ede bir söz
Yunus imdi söz yatından
Söyle sözü gayelinden
Key sakın o şeh katından
Seni ırağ ede bir söz
İnsan, kendisini idrak ettiği oranda huzura kavuşabilir.
Çünkü, ancak kendisini anlayan birisi başkalarını da anlayabilir;
çözebilir. Böylece bir insan, insanların birbirleri ile ve maddi
hayatla sürdürdükleri bütün münasebetlerin sırlarını kolayca
keşfeder hiçbir şey karşısında telaşlanmaz, rahatsız olmaz.
İnsan, kendine ha.k:im olduğu derecede başkalarını da etkisi
altına alabilir ve gönülleri fethedebilir. Yunus, kendini bilen bir
insan olarak, hayatı da doğru anlamlandırmıştır:
İlim ilim bilmektir,
İlim kendin bilmektir,
Sen kendini bilmezsin,
Ya nice okumaktır.
Ey sözlerin aslın bilen gel de bu söz nerden gelir
Söz aslını anlamayan sanır bu söz benden gelir
Söz kılar kayguyu şad söz kılar bilişi yad
Eğer horluk eğer izzet her kişiye sözden gelir
994
X. ULUSLARARASI YUNUS EMRE SEVGi BİLGİ ŞÖLENi 6-8 MAYIS
2010
Söz karadan aktan değil yazıp okumaktan değil
Bu yürüyen halktan değil Halıkavazından gelir
i
Ne elif okudum ne cim varlzgından kelecim
Bilmeye yüzbin müneccim taalüm n 'ıldızdan gelir
Şu 'le
bize Ay'dan değil aşk eri bu soydan değil
Rızkımsa bu evden değil derya-yı ummandan gelir
Biz bir behane arada ayrık de elden ne gele
Hak çün emir eyler cana bu keleci ondan gelir
YONus birderdile ah et kahr evinde neyler rahat
Bu derde derman kefaret bir ah ile suzdan gelir
Sonuç olarak Yunus Emre'yi sıradan bir insan olmaktan
çıkarıp onu asırlara ve kıtalara sığmaz hale getiren sırrı,
söylediklerinin gönülden çıkıp gönüllere ulaşmasında aramak
gerekir. O, inandığı gibi yaşayan, yaşadığı gibi söyleyen bir
insan olduğu için bunca etkiyi oluşturabilmiştir. Kalıcı olmanın
sırrı sözde değil, özde gizlidir. Öz sağlamsa; sözde sağlam olur,
gözde doğru görür, yüzde güzel görünür. Kısacası sözün gücü
özün berraklığına bağlıdır. Bataklıktan temiz su çıkmaz.
İnsanları etkilemenin, onların gönüllerini kazanmanın yegane
yolu aslına uygun yaşamak ve gönül diliyle söz söylemektir.
Gönül dilinin en önemli temsilcisi ise Yunus Emre'dir.
995
Download