İLKÖĞRETİM OKULU MÜDÜRLERİNİN ÖĞRETMENLERE KARŞI KULLANDIKLARI SÖZEL OLMAYAN İLETİŞİM UNSURLARININ ANALİZİ NURSEL ŞAHİNDAL YÜKSEK LİSANS TEZİ EĞİTİM YÖNETİMİ VE DENETİMİ ANA BİLİM DALI GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ MART, 2015 TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren on iki (12) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir. YAZARIN Adı : Nursel Soyadı : ŞAHİNDAL Bölümü : Eğitim Yönetimi ve Denetimi Ana Bilim Dalı İmza : Teslim tarihi : TEZİN Türkçe Adı : İlköğretim Okulu Müdürlerinin Öğretmenlere Karşı Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarının Analizi İngilizce Adı : The Analysis of the Non-verbal Communication Components Used by Elementary School Principals Against Teachers ii ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim. Yazar Adı Soyadı : Nursel ŞAHİNDAL İmza : …………… iii Jüri onay sayfası Nursel ŞAHİNDAL tarafından hazırlanan “İlköğretim Okulu Müdürlerinin Öğretmenlere Karşı Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarının Analizi” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği / oy çokluğu ile Gazi Üniversitesi Eğitim Yönetimi ve Denetimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir. Danışman: Prof. Dr. Temel ÇALIK (Eğitim Yönetimi ve Denetimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi) …………………… Başkan: Doç. Dr. Bekir Buluç (Sınıf Eğitimi Anabilim Dalı, Gazi Üniversitesi) ............................................................ Üye: Yrd. Doç. Dr. Türker Kurt (Gazi Eğitim Fakültesi, Gazi Üniversitesi)........................................................................ Tez Savunma Tarihi: 28/07/2015 Bu tezin Eğitim Yönetimi ve Denetimi Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum. Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Servet KARABAĞ …………………… iv Defne’ye v TEŞEKKÜR Günümüz rekabet ortamında çalışanların uyum ve birlikte çalışabilmesi için etkili iletişim becerileri ile donatılmış çalışanlara ihtiyaç vardır. Okul müdürleri de, öğretmenlerle gerek konuşarak ve en çok da beden dilini kullanarak iletişim kurarlar. Bu noktada okul müdürlerinin (kaynak) kullandıkları beden dili davranışlarının (sözsüz mesajların), öğretmenler (alıcı) tarafından nasıl algılandıkları ve okul yöneticilerinin beden dillerini doğru bir şekilde ifade edebilmeleri çok önemlidir. “İlköğretim okulu müdürlerinin öğretmenlere karşı kullandıkları sözel olmayan iletişim unsurlarının analizi’ni araştırmayı amaçlayan bu çalışmanın yürütülmesinde pek çok kişinin emeği geçmiştir. Bütün bu çalışmlarım boyunca bana rehberlik eden değerli hocam ve tez danışmanım Sayın Prof. Dr. Temel ÇALIK’a ve araştırmanın başlangıcından sonuna kadar desteğini hiç esirgemeyip, çalışmalarımı titizlikle inceleyen, deneyimini benimle paylaşmaktan çekinmeyen, araştırmamın her aşamasında beni yüreklendiren, bıkmadan usanmadan maillerime cevap veren Arş. Gör.Dr. Serkan KOŞAR’a teşekkürlerimi bir borç bilirim. Araştırma veri toplama aracının uygulanmasında ve toplanmasında göstermiş oldukları ilgi ve yardımlarından dolayı Gaziantep ili Şahinbey ilçesi ilköğretim okulu yöneticilerine ve öğretmenlerine teşekkür ederim. Her daim yanımda olan ve hep yanımda olacak olan bu dünyadaki en değerli varlığım aileme, tanıştığım andan itibaren zor anlarımı anlayışla karşılayan sevgili eşime ve daha dünyaya gelmeden annesi ile birlikte çalışan, annesini hiç üzmeyen sevgili kızım Defne’ye sonsuz teşekkürler. İstanbul, 2015 Nursel ŞAHİNDAL vi İLKÖĞRETİM OKULU MÜDÜRLERİNİN ÖĞRETMENLERE KARŞI KULLANDIKLARI SÖZEL OLMAYAN İLETİŞİM UNSURLARININ ANALİZİ (Yüksek Lisans Tezi) Nursel ŞAHİNDAL GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ Mart, 2015 ÖZ Bu araştırmanın amacı ilköğretim okulu müdürlerinin öğretmenlere karşı kullandıkları sözel olmayan iletişim unsurlarının analizidir. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve olgubilim (fenomenoloji) deseni benimsenmiştir. Katılımcıların belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemi ve buna bağlı olarak maksimum çeşitlilik teknikleri kullanılmıştır. Araştırmanın verileri araştırmacı tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış bir görüşme formu ile toplanmıştır. Bu görüşme formunda açık uçlu ve sondalarla desteklenmiş toplam dokuz soru bulunmaktadır. Görüşmeler önceden alınan randevulara göre yapılmış ve her bir görüşme deşifre edilerek metin dosyası haline getirilmiştir. Elde edilen veriler temalara göre gruplandırılmış, verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Araştırma öncelikle genel iletişim daha sonra sözel olmayan iletişim boyutunda ele alınmıştır. Öğretmenlerin genel iletişim boyutunda farklı görüşlere saygı, açıklık ve empatinin öğretmen öğretmen ve öğretmen idareci arasında bulunduğu yönünde sonuca varılmıştır. Öğretmen öğrenci arasındaki iletişimin iyi, velilerin olumsuz tavrından kaynaklı öğretmen veli arasındaki ilişkinin ise olumsuz olduğu yönünde sonuç ortaya çıkmıştır. Öğretmenler, okul müdürleri ile rahat iletişim kurdukları, okul müdürlerine gerektiğinde ulaşabildikleri, odasına herhangi bir durum için girdiklerinde, okul içinde veya dışında karşılaştıklarında, öğretmenlerden birşey istediğinde olumlu beden dili davranışları sergilediği, anlayışlı davrandığı, herhangi bir anlaşmazlık durumunda ise öğretmenlere karşı olumsuz beden dili davranışı sergilemediği vii bulunmuştur. Genelde okul içerisinde okul müdürlerinin kendinden emin, ben otoriteyim şeklinde duruş sergilediği, toplantılarda masanın başında oturduğu, kılık kıyafetine önem verdiği, zamanlamaya dikkat ettiği, kişisel alan kullanımına, özellikle bayanlarda samimiyet belirtisi el ve kol hareketlerine dikkat ettiği bulunmuştur. Okul müdürlerinin kullandıkları olumlu beden dili davranışları öğretmenlerin motivasyonunu ve okula bağlılığını arttırmış, çalışma ortamlarını ise olumlu etkilemiştir. Buna karşılık okul müdürlerinin ödüllendirme yönetimi daha sık kullanmaları, öğretmenlerle iletişimlerinde olumlu beden dili davranışları sergilemeleri, tartışmaları iyi yönetebilmeleri açısından çatışma yönetimi eğitimi almaları önerilebilir. Bilim Kodu : Anahtar Kelimeler : İletişim, Sözel Olmayan İletişim, Beden Dili Sayfa Adedi : xvii+118 Danışman : Prof. Dr. Temel ÇALIK viii THE ANALYSIS OF THE NON-VERBAL COMMUNICATION COMPONENTS USED BY ELEMENTARY SCHOOL PRINCIPALS AGAINST TEACHERS (M.S Thesis) Nursel ŞAHİNDAL GAZI UNIVERSITY GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES March 2014 ABSTRACT The aim of this research is to analyze the non-verbal communication components used by elementary school principals against teachers. In this study, qualitative research method was used and phenomenology approach was adopted. To identify the participants, oriented sampling method and accordingly maximum diversity techniques were applied. The research data were collected through a semi-structured interview form developed by the researcher. This interview form consisted of a total of nine open ended and debatable questions. Interviews were conducted according to pre-established appointments, and each interview was transcribed and filed. The collected data were grouped according to their themes; and then analyzed by using content analysis methods. The research data were handled primarily at common communication level, and then at non-verbal communication level. It has been observed that at common communication level, teachers’ opinion is that there is respect for others’ opinions, openness and empathy between teacher-teacher and teacher-principal relationships. The study results revealed that the communication between teacher and students is good, however the communication between teacher and parents is negative, resulting from the negative attitude of the parents. Teachers’ opinions reveal that they can communicate easily with the school principal, that they can reach him/her when necessary, that when they enter the principal’s office for anything, or when they meet the principal in or outside of the school, or when he/she asked for something, he/she was kind and responded with a positive body language, and at times of conflict ix he/she did not respond with a negative body language. It is found that generally when in school, the principals exhibited a self-confident and ‘I am the authority’ posture, sat at the head of the table during meetings, paid attention to his/her appearance and punctuality. It is indicated that they are careful about use of personal space and gestures/body language, which are signs of intimacy, especially when communicating with female teachers. It is observed that usage of positive body language by school principals had increased teachers’ motivation and their commitment to school, and also had a positive impact on their working environment. In this context, it may be recommended that the principals should use awarding mechanisms more often, exhibit positive body language behaviors while communicating with teachers, and receive training on conflict management to administer conflicts better. Science Code : Key Words : Communication, Non-verbal communication, Body Language Page Number : xvii+118 Supervisor : Prof. Dr. Temel ÇALIK x İÇİNDEKİLER ÖZ .................................................................................................................................. vii ABSTRACT.................................................................................................................... ix TABLOLAR LİSTESİ .................................................................................................. xv ŞEKİLLER LİSTESİ .................................................................................................. xvii BÖLÜM 1 ........................................................................................................................ 1 GİRİŞ ............................................................................................................................... 1 1.1.Problem Durum ..................................................................................................... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ............................................................................................. 9 1.3. Araştırmanın Önemi ............................................................................................. 9 1.4. Varsayımlar......................................................................................................... 10 1.5. Sınırlılıklar .......................................................................................................... 11 1.6. Tanımlar .............................................................................................................. 11 BÖLÜM 2 ...................................................................................................................... 13 KAVRAMSAL ÇERÇEVE........................................................................................... 13 2.1.İletişim .................................................................................................................. 13 2.1.1.İletişimin Özellikleri ...................................................................................... 16 2.1.1.1.İletişimde İlk Anın Etkisi ......................................................................... 16 2.1.1.2. İletişim Sadece Bilgi Alışverişi Değildir. ................................................. 16 2.1.1.3. İletişim Kişiye Değil Kişiyle Yapılır ......................................................... 16 2.1.1.4. İletişim Bir Bütündür .............................................................................. 17 2.1.2. İletişim Sürecinde Yer Alan Unsurlar ......................................................... 17 2.1.2.1. Kaynak .................................................................................................... 17 2.1.2.2. Mesaj ....................................................................................................... 17 xi 2.1.2.3. Kanal ....................................................................................................... 18 2.1.2.4. Alıcı ......................................................................................................... 19 2.1.2.5. Geri Bildirim ........................................................................................... 19 2.1.2.6. Gürültü.................................................................................................... 20 2.1.3. İletişim Şekilleri ............................................................................................ 20 2.1.3.1. Kişisel İletişim ......................................................................................... 21 2.1.3.2. Kişiler Arası İletişim................................................................................ 21 2.1.3.3. Kitle İletişim ............................................................................................ 22 2.1.3.4. Örgütsel İletişim ...................................................................................... 22 2.1.3.4.1. Eğitim Örgütlerinde İletişim ............................................................. 23 2.1.4. İletişim Türleri.............................................................................................. 25 2.1.4.1. Yazılı İletişim........................................................................................... 25 2.1.4.2. Sözlü İletişim ........................................................................................... 26 2.1.4.3.Sözsüz İletişim .......................................................................................... 27 2.2. Sözsüz İletişim ..................................................................................................... 28 2.2.1. Sözel Olmayan İletişimin Önemi.................................................................. 29 2.2.2. Sözsüz İletişimin Özellikleri ......................................................................... 30 2.2.2.1. İletişimsizliği Olanaksız Kılma ................................................................ 30 2.2.2.2. Duygu ve Coşkuları Dile Getirme ........................................................... 31 2.2.2.3. İnsan İlişkilerini Tanımlama .................................................................. 31 2.2.2.4. Sözel İçerik Hakkında Bilgi Verme ......................................................... 31 2.2.2.5. Güvenilir Mesajlar Sağlama ................................................................... 31 2.2.2.6. Belirsizlik ................................................................................................ 32 2.2.2.7. Kültüre Göre Biçimlenme ....................................................................... 32 2.2.3. Sözsüz İletişimin Bölümleri .......................................................................... 32 2.2.3.1. Beden Dili (Kinetics) ............................................................................... 33 2.2.3.1.1. Mimikler ........................................................................................... 35 2.2.3.1.2. Jestler................................................................................................ 37 xii 2.2.3.1.2.1. Baş Hareketleri........................................................................... 38 2.2.3.1.2.1. Eller ve Parmaklar ..................................................................... 38 2.2.3.1.2.2. Kol Hareketleri ........................................................................... 40 2.2.3.1.2.2. Bacaklar veAyaklar .................................................................... 40 2.2.3.1.2.3. Duruş, Yürüyüş ve Oturma Biçimleri ......................................... 41 2.2.3.2.Kişilerarası Mesafe (Proksemik) .............................................................. 43 2.2.3.2. Dokunma (Haptik) .................................................................................. 44 2.2.3.3 Genel Görünüş ......................................................................................... 44 2.2.3.4. Dil Ötesi İletişim (Paralinguistik) ........................................................... 45 2.2.3.5 Zaman ...................................................................................................... 46 BÖLÜM 3 ...................................................................................................................... 49 YÖNTEM ...................................................................................................................... 49 3. 1. Araştırma Modeli ............................................................................................... 49 3.2. Çalışma Grubu .................................................................................................... 50 3. 3. Veri Toplama Aracının Geliştirilmesi ............................................................... 52 3. 4. Verilerin Toplanması ......................................................................................... 53 3. 5. Verilerin Analizi ................................................................................................. 53 BÖLÜM 4 ...................................................................................................................... 55 BULGULAR VE YORUM............................................................................................ 55 4.1. Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitim ya da Gelişim Programına Katılmalarına İlişkin Bulgular .......................................................................................................... 55 4.2. Öğretmenlerin Görev Yaptıkları Okuldaki Genel İletişim Kültürüne İlişkin Bulgular ..................................................................................................................... 58 4.3. Öğretmenlerin Okul Müdürleri İle Olan İletişimlerine İlişkin Bulgular ......... 66 4.4. Okul Müdürlerinin Öğretmenlere Karşı Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular ..................................................................................... 70 4.4.1.Okul Müdürünün Odasına Herhangi Bir Durum İçin Gittiğinizde Kullandığı Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular ........................ 70 4.4.2.Okul Müdürlerinin Öğretmenlerden Herhangi Bir Şey İstediklerinde Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular ................... 74 4.4.3.Okul Müdürlerinin Öğretmenlerine Karşı Herhangi Bir Anlaşmazlığa Düştüklerinde Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular .................................................................................................................. 77 xiii 4.4.4.Okul Müdürlerinin Öğretmenlere Karşı Okul İçinde ve Dışında Karşılaştıklarında Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular .................................................................................................................. 80 4.4.5.Okul Müdürünün Toplantı Sırasında Öğretmenlere Karşı Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular .......................................... 84 4.4.6.Okul Müdürlerinin Kullandığı Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular .................................................................................................................. 86 4.5.Öğretmenlerin ve Okulda Süreçlerin Okul Müdürlerinin Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarından Nasıl Etkilendiklerine İlişkin Bulgular .............. 92 BÖLÜM 5 ...................................................................................................................... 99 SONUÇ VE ÖNERİLER .............................................................................................. 99 5.1.Sonuç .................................................................................................................... 99 5.2.Öneriler .............................................................................................................. 102 KAYNAKÇA ............................................................................................................... 105 EKLER ........................................................................................................................ 113 Ek 1. Görüşme Formu ............................................................................................. 113 Ek 2. Görüşme Sözleşme Formu ............................................................................. 114 Ek 3. Araştırma İzin Belgesi.................................................................................... 115 xiv TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1. Çalışma Grubuna Katılan Katılımcılara İlişkin Bilgiler .................................... 51 Tablo 2. Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitim ya da Gelişim Programına Katılmalarına İlişkin Bulgular...................................................................................................... 56 Tablo 3. Öğretmenlerin Görev Yaptıkları Okuldaki Genel İletişim Kültürüne İlişkin Bulgular.................................................................................................................. 60 Tablo 4. Öğretmenlerin Okul Müdürler İle Olan İletişimlerine İlişkin Bulgular.............. 66 Tablo 5. Okul Müdürünün Odasına Herhangi Bir Durum İçin Gittinizde Kullandığı Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular ........................................... 71 Tablo 6. Okul Müdürlerinin Öğretmenlerden Herhangi Bir Şey İstediklerinde Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular..................... 75 Tablo 7. Okul Müdürlerinin Öğretmenlerine Karşı Herhangi Bir Anlaşmazlığa Düştüklerinde Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular................................................................................................................. 78 Tablo 8. Okul Müdürlerinin Öğretmenlere Karşı Okul İçinde ve Dışında Karşılaştıklarında Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular................................................................................................................. 81 Tablo 9. Okul Müdürlerinin Toplantı Sırasında Öğretmenlere Karşı Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular............................................ 84 xv Tablo 10. Okul Müdürlerinin Kullandığı Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular.................................................................................................................. 87 Tablo 11. Öğretmenlerin ve Okulda Süreçlerin Okul Müdürlerinin Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarından Nasıl Etkilendiklerine İlişkin Bulgular....93 xvi ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1.Toplumda İletişim Süreci........................................................................................ 20 xvii BÖLÜM 1 GİRİŞ Araştırmanın bu bölümünde; araştırmada ele alınan problem açıklanmış, araştırmanın amacı, alt amaçları ve önemi ifade edilerek, varsayımlar ve sınırlılıklar belirlenmiş ve araştırmayla ilgili bazı kavramların tanımları yapılmıştır. 1.1.Problem Durum Toplumsal yaşam, bireylerin birbirleri ile kurdukları iletişim aracılığıyla oluşmaktadır. Kişisel, örgütsel veya toplumsal birçok sorun yetersiz veya yanlış iletişimden kaynaklanmaktadır. Bir örgütte görevler ne denli belirlenmiş olursa olsun, kararlar ne kadar doğru alınırsa alınsın, yanlış veya yetersiz iletişim örgütün amaçlarının gerçekleşmesini engelleyecektir. Örgüt, ortak bir amacın gerçekleştirilmesi için iki ya da daha fazla kişinin bireysel rollerinin eşgüdümü zorunlu olduğunda oluşmaktadır (Aydın, 2005, s. 160). Örgütler hizmet veya ürün üreterek amaçlarını gerçekleştirirler. Bu amaçlara ulaşabilmek için hem örgüt içinde hem de örgütün ilişkide bulunduğu diğer örgütlerle iletişim kurma zorunlulukları bulunmaktadır (Mısırlı, 2004, s. 15). Bir başka anlatımla iletişim olmadan örgüt olamaz. İletişim örgütü bir arada tutan sosyal bir yapıştırıcıdır. Bu açıdan değerlendirildiğinde iletişim örgütlerin devamlılığı için çok önemli bir kavram olarak kabul edilmektedir. (Greenberg ve Baron, 2009, s. 291). İnsanlar örgütlerin en değerli varlıklarıdır. Bu nedenle verimli bir örgüt ortamı oluşturmak, örgüt ortamında insan davranışlarını bilmeyi ve anlamayı gerektirir (Kurt, 2009, s. 109). 1 Okulun örgüt olarak ihtiyaçları ile okulda görev yapan kişilerin ihtiyaçlarının dengeli bir şekilde karşılanması okul yönetiminin en önemli görevlerindendir. Okul yönetimi bu yüzden okuldaki tüm insan kaynaklarının gelişimini desteklemek ve başarılı olmalarını sağlamak için okulda herkesin birlikte çalışabileceği bir ortam hazırlamalıdır. Okulda demokratik bir ortam yaratılabilmesi ve amaçların etkili bir şekilde gerçekleştirilebilmesi, öncelikle müdür–öğretmen arasında gerçekleşe çift yönlü iletişime ve bu iletişimin niteliğine bağlıdır (Şimşek ve Altınkurt, 2009, s. 2). Okul gibi formal örgütlerin temel öğeleri; ortak amaç, bu amaca katkıda bulunmaya istekli bireyler ve iletişimdir. Aydın (2009, s. 159)’nın da belirttiği üzere, iletişim olmadan anlaşılmış ve benimsenmiş bir ortak amaç, böyle bir ortak amaca katkıda bulunmak isteyenlerin eşgüdümlenmiş bir çabası söz konusu olamaz. Örgüt ortamında iletişimi, çalışanların tümünü kapsayan, örgüt amaçları yönünde onların duygu ve düşüncelerini değiştiren eylemlerin tümü olarak anlamak gereklidir (Açıkalın, 1998, s. 39). İletişim aracılığıyla eğitim örgütlerinin başında bulunan okul müdürleri işlerin yapılmasını, verilerin ve bilgilerin elde edilmesini, karar alımını sağlar. Üst yöneticiler ve okul müdürleri zamanlarının büyük bölümünü iletişim içerinde geçirirler. Bu yüzden eğitim yöneticileri iletişimi yalın bir şekilde anlamak zorundadırlar. Okullardaki üretim, düzenleme, yenilik, sosyalleşme ve bakım gibi amaçlara hizmet etmek için, iletişimin üst seviyelerde ortak anlamlar oluşturması gerekmektedir (Burbules, 2010, s. 358). Örgüt içerisindeki bireyler kaliteli üretim yapmak, moral ve motivasyon sağlamak amacıyla iletişimden yaralanırlar. Çalışanlar hizmet ya da mal üretimi işlemlerinin gerçekleştirme sürecinin her aşamasında etkili bir iletişim kurmaya gereksinim duyarlar (Mısırlı, 2004, s. 15). Okuldaki yönetici ve öğretmenlerin uyum ve birlikte çalışabilmeleri için çalışanların etkili iletişim becerileri ile donatılmış olmaları gerekmektedir; çünkü iletişim kişilerarası, kurumsal veya yönetimsel süreçleri ve okulların yapısının temelini oluşturmaktadır (Burbules, 2010, s. 341 ). İletişim tüm örgütsel işlem ve süreçleri etkileyen kritik bir unsurdur. Okul müdürlerinin iletişim yeteneği, öğretimi iyileştirmenin yollarını ararken ve diğerleriyle etkileşime girerken başarı düzeyinin de en önemli belirleyicilerindendir (Kurt, 2009, s. 124). Bu yüzden iletişimi bütün örgütlerin ‘can damarı’ olarak nitelendirmek yanlış olmaz (Mısırlı, 2004, s. 16). 2 Okul adı verilen eğitim örgütlerinin can damarı olan iletişim, duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır (Baltaş ve Batlaş, 2003, s. 19). İletişim, hedef ve kaynağı insan olan, karşılıklı bilgi alış verişinin yaşandığı, içerisinde duygusal faktörlerin de bulunduğu bir etkileşim, ortaklaşma ve paylaşım sürecidir (Kaşıkçı, 2001, s. 50). İletişim deyince insanlar tarafından genel anlamıyla sözlü veya yazılı iletişim anlaşılmaktadır. Oysa iletişim sadece sözlü ve yazılı ile dilden ibaret değildir. İleri doğru uzatılmış yukarı dönük bir avuç, çatılmış kaşlar, kısık gözler, konuşurken araya konan mesafe, üst konumunda buluna bir kişinin toplantıya herkesten sonra gelmesi, bir karikatür, bir resim iletişim kodlarının bir örneğidir. Kısaca, konuşulan ve yazılan dil yanında jestler, mimikler, giyim-kuşam, zaman ve mekan diğer iletişim biçimleridir (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 4). Buradan da anlaşılacağı üzere insan için anlam yükleyebildiği her şey iletişimdir. Bir yaşantıya ait duygu ve düşüncelerin kodlanarak sözlü, sözsüz veya yazılı bir anlatımla alıcı kişiye ulaşmasını sağlayan sembollere mesaj denir. Mesaj bir vericiden çıkan duygu ve düşüncelerin, alıcının duyu organlarınca algılanmasına yöneliktir. Mesaj alıcıya ait ne kadar çok duyu organına ulaşırsa, anlatım o ölçüde başarılı olur. Bu sebeple, görme, işitme, dokunma ve hatta koku ile ilgili faktörlerin iletişimde yer alması mesajın gücünü arttırır (Baltaş ve Baltaş, 2003, s. 29). Tam anlamıyla anlaşılmayan sözel olmayan semboller de en az sözlü işaretler kadar önemlidir (Coleman ve Wu, 2006; Sundarams ve Webstern, 2000). Kamu sektöründe yönetici-yönetilen ilişkilerinde iletişim ve güven adlı yüksek lisans tezinde Uz (2006, s. 88) kamu sektöründe amir memur ilişkilerinde beden dilinin önemini vurgulamıştır. Astlar amirlerine hoşnutsuzluklarını sözel iletişimden çok sözsüz iletişimi (beden dilini) kullanarak göstermeye çalışmıştır. Taraflar sözsüz iletişime önem verdikleri takdirde problem karmaşık bir hal almadan çözüme ulaşacağı, sözsüz iletişimin tarafların söyleyemediklerini dile getirerek sigorta görevini üstlendiği sonucuna ulaşılmıştır (Uz, 2006, s. 109). Yine yapılan araştırmalara göre, ortalama bir iletişimde, sözcüklerin önemi % 10, ses tonunun önemi % 30, beden dilinin önemi ise % 60 olarak bulunmuştur (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 63). Beden dili kullanılırken; yüz ifadelerinden, jestlerden, mimiklerden, baş hareketlerinden, dokunma duyusundan, giyim kuşamdan yararlanılır. 3 İnsanlar konuşarak anlaşmayı geliştirmeden önce, beden dilleriyle anlaşırlardı. Bu sebepten beden dili insanların ilk anlaşma aracı ve ilk dilidir diyebiliriz (Baltaş ve Batlaş, 2003, s. 11). İnsanın dış özelliklerinin, ellerinin, ayaklarının, bedenin biçimi ya da boyutu çok keskin ifadelerle karakterini ve kişiliğini yansıtmaz. Fakat bedensel hareketlerimizi etkileyen duygularımız kişiliğimizi taşıyan ipuçları taşımaktadır. Bedenimiz iç dünyamızın eldiveni, onun dili yüreğimizin kelimeleridir (Tayfun, 2007, s. 135). Bunu en çok duyguların ve düşüncelerin kelimelere dökülmediği durumlarda hissederiz. Böyle anlarda bir bakış, başın bir dönüşü, kavrayan bir jest, savunucu bir mimik binlerce kelimeden daha fazla anlam içerir. İçimizdeki her hareket, duygu, heyecan, istek beden dilimiz aracılığıyla dışa vurulur (Molcho, 2000, s. 8). Sözlü ifadelerde zaman zaman yalanlar olsa da, beden dili ile bunu başarmak ve sürdürmek konuşmaya oranla çok daha zordur. Ne kadar rol yapılırsa yapılsın, bir müddet sonra beden dili sinyalleri kişinin gerçek duygularının açığa çıkmasına neden olacaktır (Koç, 2004, s. 28). Beden dili insanın hissettiklerinin yansımasıdır. Buradan da anlaşılacağı üzere davranışlar sözcüklerden daha yüksek seslidir diyebiliriz (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 64). Sözel olmayan mesajlar birçok kaynakta farklı şekilde bölümlere ayrılmıştır. Sözel olmayan iletişim yani sözsüz iletişim denildiğinde akla ilk gelen beden dili olmaktadır. Schober (2003, s. 30)’e göre sözsüz iletişim üçe ayrılır; Sessiz: sadece beden dilini kapsar, Sesli olan: dil ile ilgili olgular ( vurgu ve konuşma araları) ve bağımsız ifadeler ( gülmek veya için çekmek), Nesnel: kişilerin görüntülerini tamamlayan şeyler ( eşya, takı, kıyafet). Literatüre bakıldığında daha birçok sınıflandırmayla karşılaşılabilmektedir (Dinçer, 2000, s. 103; Ergin ve Birol, 2000, s. 126; Eroğlu, 1996, s. 211; Kılınç, 2011, s. 56; Zıllıoğlu, 1996, s. 194). Bu sınıflandırmalara kavramsal çerçeve bölümünde ayrıntılı şekilde yer verilmiştir. Cüceloğlu (1998, s. 34) düşünceler sözlü iletişimle, duygular sözsüz iletişimle en rahat ifade edilir demiştir. Tabi ki, sözsüz iletişimde de bir kısım belirsizlikler ortaya çıkacaktır. Karşımızdaki kişinin beden dili hakkında vereceğimiz kararlarda aceleci davranmak bizi 4 yanılgıya düşürebilir. Bu yüzden vereceğimiz karar için birden fazla gözlemde bulunmamız gerekmektedir. Sözsüz iletişimin genel özelliklerine gelince, iletişim yokluğunu olanaksız kılması, duygu ve coşkuları yetkin biçimde dile getirmesi, kişiler arasındaki ilişkileri tanımlama ve belirlemesi, sözlü iletişimin içeriği hakkında bilgi vermesi, güvenilir iletiler sağlaması ve kültüre göre biçimlenmesi olarak sınıflandırılabilir (Demiray, 2006, s. 37). Öğretmenlerin; el kol hareketleri, yüz ifadeleri, kaş göz ifadeleri gibi sözel olmayan davranışların öğretimi olumlu yönde etkilediği, öğrencinin konulara dikkatini vermesinde birinci derecede önemli olduğu, anlatılan konunun ise ikinci planda kaldığı yapılan araştırmalarla desteklenmiştir (Baş, 2010, s. 130; Frymier, 1993; Pektaş, 1998, s. 238; Mcdowell, 1993). Ayrıca Baş (2010, s. 130)’ın öğretmenlerin sınıf içinde sözel ifadeler ve sözel olmayan davranışların analizi üzerine nitel bir çalışma adlı doktora tezinde, öğretmenlerin sözel olmayan davranışları (beden dili: mimik ve jestler,duruş, yürüyüş ve oturma, mesafe ve alan, dokunma ve paralinguistik) nasıl kullandıklarına ilişkin elde edilen bulgular; A, B, C kodlu öğretmenlerin dokunma,yürüyüş ve oturuş, mesafe ve alan, jestler kategorilerindeki davranışları oldukça düşük oranda kullandıklarını ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde Çalışkan (2003)’ın sınıf öğretmenlerinin sözel olmayan davranışları üzerine yapmış olduğu çalışmada sınıf öğretmenlerinin mimikleri ve jestleri yeterince kullanmadıkları, kıdemli ve kadın öğretmenlerin mimikleri ve jestleri kullanmada daha etkili olduğu gözlenmiş, olumlu baş onayı ve gülümseme davranışlarının öğretmenlerce kullanılmasının sözsüz içtenlik algısı olarak nitelendirilmiştir. Ayrıca Frymier (1993) ve Huelsman (1988, s. 168) sözsüz iletişimin özelliklerinden biri olan gülümsemenin, duruşun, çeşitli jest ve mimiklerin, kendine özen göstermenin, öğrencinin konulara dikkatini vermesinde birinci derecede önemli olduğunu, anlatılan konunun ise ikinci planda kaldığını ifade etmiştir. Hürmeriç (2008, s. 157) beden eğitimi öğretmenlerinin sözel olmayan iletişim davranışlarının öğrenci algılarına göre değerlendirilmesi adlı yüksek lisans tezinde kız öğrencilerin göz teması kurma, yakın mesafeden konuşma, anlıyorum anlamında basını sallama, yüz ifadeleri ile olumlu duyguları ifade etme gibi olumlu iletişim davranışlarına daha çok katıldıkları; erkek öğrencilerin ise, fiziksel ceza, kızgınlığı yüz ifadeleri ile belirtme gibi olumsuz kabul edilen iletişim davranışlarına daha çok katıldıkları 5 görülmektedir. Bunun yanında bayan öğretmenlerin yüz ifadelerinin daha çok hoşnutluğu belirttiği, öğrencilerle konuşurken daha yakın durdukları, öğrencilerin yüzlerine bakarak konuştukları gözlemlenirken; erkek öğretmenlerin yüz ifadeleri ile daha düşünceli, daha sinirli görüldükleri gözlemlenmiştir. Kaya (2012), sosyal bilgiler öğretmenlerinin beden dili hareketlerinin öğrencilerin sosyal bilgiler dersine ilişkin tutumları adlı yüksek lisans tezinde öğrencilerle yapılan görüşmeler sonucunda, sosyal bilgiler öğretmenlerinin olumlu beden dili davranışlarından olumlu, olumsuz beden dili davranışlarından ise olumsuz etkilendikleri görülmüştür. Aynı şekilde Bağcı (2008), öğretmenin beden dilinin öğrenciler tarafından algılanması yüksek lisans tezinde beden dillerine dikkat eden öğretmenlerin derslerinde, öğrencilerin ilgi ve başarılarının arttığı gözlemlenmiştir. Yine Yüce ve Yavuz (2009, s. 233) yaptıkları araştırmada kişinin cinsiyetinin bayan veya erkek olmasının öğrenci algılaması ve sözsüz iletişim boyutunda anlamlı bir etki bıraktığı gözlemlenmiştir. Erkek öğrencilerin bayan öğrencilerden öğretim elemanlarının sözsüz iletişimini daha olumlu değerlendirdikleri belirlenmiştir. Erkuş ve Günlü (2009, s. 20)’nün, iletişim tarzının ve sözsüz iletişim düzeyinin çalışanların iş performansına etkisi: Beş yıldızlı otel işletmelerinde bir araştırma adlı makalelerinde, çalışanların iletişim tarzının ve sözsüz iletişime yatkınlık düzeylerinin iş performansları üzerinde doğrudan etkisi olmadığı sonucuna ulaşmışlardır. Özellikle sözsüz iletişime yatkınlık düzeyleri yüksek olan bireylerin, iletişime daha yatkın oldukları ve dolayısıyla iş performanslarının yüksek olabileceği düşüncesi araştırma sonuçlarına göre doğrulanmamıştır. Bu bulgu Kılcı, Süslü ve Onay (2011, s. 159)’ın postacılar ve hemşireler üzerine yaptıkları çalışmayla örtüşmektedir. Yalnız sözsüz iletişim ile iş performansı arasında doğrudan bir ilişki olmaması sözsüz iletişimin iş performansını etkilemediği anlamına gelmemelidir. Kılcı, Süslü ve Onay (2011, s. 165)’ın çalışmalarında iş performansı ve sözsüz iletişim arasında anlamlı bir ilişki olduğu, bu ilişki göz önünde bulundurulursa verimlilik, karlılık düzeyinde artış ve müşteri memnuniyeti açısından etkili olacağı sonucuna varılmıştır.. Kılınç (2011, s. 119-120) şikayet yönetimi: Müşteri – işgören etkileşiminde sözsüz iletişim adlı yüksek lisans tezinde, iş görenin konuşurken kollarını göğsünde kavuşturması, yakasını çekiştirmesi, ağzını eliyle kapatmasının kaba bir davranış olduğu ve müşterinin 6 sorunun çözümüne olan inancının olumsuz yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. İş görenin müşteriye konuşurken açık bir beden duruşu (postür) sergilemesi, ağzını eliyle kapatmaması, mümkün olduğunca rahat, sorunu çözmeye istekli görünmesi ve samimi bir şekilde gülümsemesi müşterilerin etkileşim tatminini etkileyen en önemli faktörler olarak değerlendirilmiştir. İş görenin sözsüz sinyalleri okuyabilme gücü hatanın anında görülmesine ve çözümlenmesine olanak sağlamaktadır. Özaslan (2009, s. 100)’ın, Çanakkale’deki konaklama işletmeleri üzerine yaptığı yüksek lisans tezinde, sözsüz iletişimin iletişim tatminini olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir. İş görenlerin, yönetici ve iş arkadaşlarına yönelik sözsüz iletişim algılarının olumlu yönde olduğu; kişisel alan kullanımına dikkat edildiği ve bedensel temas davranışlarının dikkate alındığı gözlemlenmiştir. Yöneticilerin ve işgörenlerin iletişim kurarken olumlu yüz ifadeleriyle gülümseyerek iletişimi destekledikleri belirlenmiştir. Aksoy (2005, s. 134-137)’un, lise yöneticilerinin beden dili davranışlarının sıklığı ile öğretmenlerin etkilenme biçimleri adlı yüksel lisans tezinde yöneticilerin gösterdikler olumlu davranışlara öğretmenlerin olumlu; olumsuz, sert, kaba, saldırgan davranışlar sergilediklerinde ise öğretmenlerin olumsuz etkilendikleri görülmüştür. Yöneticilerin otoritelerini koruma içgüdüsünden kaynaklı öğretmenlere karşı mesafeli davrandıkları, el sıkışırken karşısındaki kişiye karşı güvensizlik telkin eden davranışlardan kaçındıkları görülmüştür. Bunun yanında öğretmenlerin büyük çoğunluğunun yöneticilerin beden dili davranışlarından etkilenmediği, beden dili davranışını umursamadığı ortaya çıksa da öğretmenlerin yöneticilerin bazı beden dili davranışlarına karşı beni cesaretlendirir, mutlu olurum, güvenimi yitiririm, huzursuz olurum, hırslanırım, güvenim kırılır, sıkılırım şeklinde hissettikleri yapılan araştırma sonucuna ortaya çıkmıştır. Aksoy (2005)’un yaptığı çalışma yönetici cinsiyeti değişkeni acısından farklılık gösterdiği; cinsiyet, kıdem ve branş değişkeni açısından ise farklılık göstermediği şeklindedir. Öztekin (1997)’in, okul müdürlerinin beden dili davranışlarının sıklığı ile öğretmenlerin etkilenme derecesi adlı yüksek lisans tezinde okul müdürlerinin gösterdikleri bir beden dili davranışı varsa öğretmenlerin bundan mutlaka etkilendikleri, sık gösterdikleri davranışlardan yüksek, seyrek gösterdikleri davranışlardan ise düşük etkilendikleri görülmüştür. Öğretmenlerin okul müdürlerinin bedensel mesafe, yüz ifadeleri ve baş hareketleri boyutundaki beden dili davranışlarından etkilenme derecelerinin daha yüksek 7 olduğu görülmüştür. Bunun yanında okul müdürleri erkek öğretmenlerle daha çok bedensel temaslarda bulunduğu, bayan öğretmenlerle ise beden sel temas, oturma biçimleri, el-kol hareketleri ve oturma biçimleri davranış boyutunda daha dikkatli davrandıkları gözlemlenmiştir. Yine Gürses (2006)’in, eğitim örgütlerinde yöneticilerin etkin iletişim kurma becerilerine ilişkin yüksek lisans tezinde öğretmenler, okul müdürlerinin duygusal gerginliğinin beden ve ses tonuna yansımasını önlediğini, çalışanlarla göz teması kurarak iletişimi etkili hale getirdiğini, konuşmasında uygun jest ve mimikleri kullandığını, konuşanı dinlerken rahatsızlık yaratan hususları ortadan kaldırdığını, iletişim anında iletişime girdiği kişi ile fiziksel mesafeyi ayarladığını belirtmişlerdir. Bu durumda okul müdürlerinin sözsüz iletişim kurallarını uyguladığı sonucuna ulaşılmaktadır. Okul müdürleri, öğretmenlerle gerek konuşarak ve en çok da beden dilini kullanarak iletişim kurarlar. Bu noktada okul müdürlerinin (kaynak) kullandıkları beden dili davranışlarının (sözsüz mesajların), öğretmenler (alıcı) tarafından nasıl algılandıkları ve okul yöneticilerinin beden dillerini doğru bir şekilde ifade edebilmeleri çok önemlidir. Okul yöneticisinin sergilediği sözel olmayan mesajlar okuldaki sağlıklı çalışma ortamını büyük ölçüde etkilemektedir. Okul müdürünü öğretmenlerden belge isterken, odasında konuşma yaparken sergiledikleri jest, mimik, ses tonu, duruş ve mesafe gibi sözel olmayan mesajlar örgüt içersindeki çift yönlü iletişimin açık veya kapalı olmasına neden olmaktadır. Okul yöneticisinin yaptığı bir sözsüz iletinin öğretmenler tarafından yanlış algılanması mevcut sorunların çözümlenmesini daha da zorlaştıracaktır. Çalışanların uyum ve birlikte çalışabilmesi için etkili iletişim becerileri ile donatılmış çalışanlara ihtiyaç vardır. Günümüz rekabet ortamında takım çalışmasının etkin biçimde kullanılması gerekiyor (Mısırlı, 2004, s. 16). Bir işletmenin bulunduğu yerde iletişim vardır ve iletişim o işletmenin can damarıdır. İş yerlerinde iletişimin iyi olması sonucunda çalışanların moralleri yükselir, motivasyonları artar, tam ve doğru bilgilendirildikler için kaliteli üretim ortaya çıkar, işler daha çabuk yapılabilir, geribildirim mekanizması daha kolay işleyeceği için hatalar en aza iner, iş birliği ve koordinasyon kolaylaşır (Mısırlı, 2004, s. 93). Bu nedenle bir işletmede yönetimin kalbi iletişimdir. İletişimin de %10’nunu sözcükler, %30’unu ses tonu ve %60’ının sözsüz iletişim oluşturmaktadır. Bu verilere ve yukarıda belirttiğimiz araştırma sonuçlarına göre bu kadar büyük bir yüzdeye sahip olan sözel 8 olmayan mesajlar, okul yönetiminin merkezindeki okul müdürlerinin davranışlarında öğretmenleri nasıl etkilemektedir. Öğretmenlerin okul müdürlerinin sözel olmayan mesajlarına ilişkin görüşleri nelerdir. Bu araştırmada, okul müdürlerinin sözel olmayan mesajları kullanmalarına ilişkin öğretmen görüşlerinin alınması hedeflenmiştir. 1.2. Araştırmanın Amacı Bu araştırmanın amacı, ilköğretim okulu müdürlerinin öğretmenlere karşı kullandıkları sözel olmayan iletişim unsurlarının analizidir. Bu amaçla aşağıda verilen sorulara yanıt aranmıştır. 1. Çalışma grubunda bulunan öğretmenlerin iletişim konusunda herhangi bir eğitim veya seminer alma durumları nelerdir? 2. Çalışma grubunda bulunan öğretmenlerin okullarındaki iletişim kültürü ile ilgili düşünceleri nelerdir? 3. Çalışma grubunda bulunan öğretmenlerin okul müdürleri ile olan iletişimleri hakkındaki düşünceleri nelerdir? 4. Okul müdürlerinin öğretmenlere karşı kullandıkları sözel olmayan iletişim unsurları nelerdir? 5. Okul müdürlerinin öğretmenlere karşı kullandıkları sözel olmayan iletişim unsurları öğretmenleri ve okulda süreçleri nasıl etkilemektedir? 1.3. Araştırmanın Önemi Bir örgütü bir arada tutan faktörlerin başında örgütü oluşturan kişilerin kendi aralarında ve yöneticileri ile olan iletişimleri gelir. İletişim kurulmayan bir ortamda çalışanların iş performansı, verimlilik ve motivasyonları düşer. Çatışmalar başlar. Örgütü bir arada tutan iletişim faktörünün tüm çalışanlar tarafından iyi algılanması beraberinde takım ruhu, eşgüdüm ve paylaşımı getirir. Türkiye’de ve yurt dışında sözel olmayan mesajlar üzerine yapılan araştırmalar incelendiğinde ya turizm sektörü ya da öğretmenlerin beden dilleri kullanımlarına yönelik olduğu görülmüştür. Turizm sektöründe 9 çalışanların sözel olmayan mesajları kullanmalarına yönelik çalışmalara bakıldığında, çalışanların iş performansı , motivasyonu ve işletmenin müşteri memnuniyeti gibi faktörler üzerinde durulduğu gözlemlenmiştir (Erkuş ve Günlü, 2009; Kılcı, Süslü ve Onay, 2011; Kılınç, 2011; Özaslan, 2009). Öğretmenlerin sözel olmayan mesajları kullanımlarına yönelik çalışmalara bakıldığında ise, öğretmenin beden dilinin dersin işleyişine (Kaya, 2011), öğrencilerin algılarına veya sınıf atmosferine etkileri üzerinde durulduğu gözlemlenmiştir (Bağcı, 2008; Çalışkan, 2003; Huelsman, 1988; Hürmeriç,2008; Yavuz ve Yüce, 2009). Bunun yanında yapılan yazın taraması incelendiğinde okul yöneticilerinin beden dili davranışlarının değerlendirilmesine yönelik çalışmanın nicel nitelikte ve çok az olduğu gözlemlenmiştir (Aksoy, 2005; Öztekin, 1997). Okul müdürlerinin sözel olmayan mesajları kullanmalarına yönelik nitel olarak yapacağımız çalışma bu açıdan önemli görülmektedir. Ayrıca öğretmenlere, okul müdürlerinin sergiledikleri sözel olmayan mesajlara ilişkin sorular sorulup birincil ağızdan veriler alınarak, bu verilerin geçmişte yapılan çalışmalarla harmanlanarak bilimsel açıdan literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. 1.4. Varsayımlar 1.Araştırmada araştırmacı tarafından hazırlanan sorular, araştırmanın amacını gerçekleştirecek yeterlilik ve niteliktedir. 2.Araştırmaya katılan öğretmenlerin araştırmacı tarafından sorulan sorulara samimi ve doğru şekilde cevap verdiği varsayılmıştır. 3. Okulda görevli öğretmenlerin, okul müdürlerinin kullandıkları sözel olmayan iletişim unsurlarına ilişkin belirli bir algı ve farkındalık düzeyine sahip olduğu düşünülmektedir. 4.Seçilen araştırma yöntemi bu araştırmanın amacına, konusuna ve problemlerin çözümlenmesine uygun olduğu düşünülmektedir. 10 1.5. Sınırlılıklar 1. Araştırmada elde edilen veriler 2012-2013 eğitim öğretim yılında Gaziantep ilindeki ortaokul kurumlarında görev yapan öğretmenlerin görüşleri ile sınırlıdır. 2. Bu araştırmada problemin ortaya konulmasında ve soruların hazırlanmasında literatür taraması, öğretmenlerin görüşlerinin alınmasında ise kullanılan görüşme formu ile sınırlıdır. 1.6. Tanımlar İletişim: Bilgi, düşünce, beceri ve duyguların, sözcük, resim, grafik vb. semboller kullanılarak iletilmesidir ( Mısırlı, 2004, s. 1). Sözel olmayan iletişim: Sözcüklerin kullanılmadığı tüm iletişim unsurlarını kapsar. Mesajlar her zaman sözlü olarak ifade edilmezler. Sözel olmayan iletişimde mesaja eşlik eden işaretler vardır. Bu işaretler yüz ifadesi, sesin vurgusu, el ve omuz hareketleridir. Araştırmalar, insanların birbirlerine ne söylediklerinden çok, nasıl söylediklerine dikkat ettiklerini göstermektedir (Tutar ve Yılmaz, 2003, s. 38). 11 12 BÖLÜM 2 KAVRAMSAL ÇERÇEVE 2.1.İletişim Latince “ Communis” kelimesinden türemiş olan ve batı dillerinin çoğunda “communication” olarak kullanılmakta olan iletişim, en kısa tanımıyla bireyler arasında anlamları ortak kılma sürecidir (Mısırlı, 2004, s. 1). Diğer tanımları da incelediğimizde iletişim, bilgi, düşünce, beceri ve duyguların, sözcük, resim, grafik vb. semboller kullanılarak başkalarına aktarılmasıdır (Baltaş ve Baltaş, 2003, s. 19) şeklinde yapılmaktadır. Türk Dil Kurumu sözlüğünde ise iletişim, “Duygu, düşünce ya da bilgilerin usa gelebilecek her türlü yolla başkalarına, aktarılması, bildirişim, haberleşme” olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda iletişim, hedefi ve kaynağı insanlar olan, karşılıklı bilgi alışverişinin yaşandığı, içerisinde duygusal faktörlerin de bulunduğu bir etkileşim, ortaklaşma ve paylaşım sürecidir diyebiliriz (Kaşıkçı, 2001, s. 50). Dökmen (2002, s. 321)’e göre ise iletişim, “Katılanların bilgi/sembol üreterek birbirlerine aktardıkları ve bu iletileri anlamaya, yorumlamaya çalıştıkları bir süreçtir.” Bunun yanında iletişim, çeşitli amaçlara varmak için sözcüklerin ve diğer simgelerin kullanılmasıdır. Belli yüz ifadeleri, vücut hareketleri ve fiziksel görünüm, bu diğer ifadelerden birkaçıdır (Sayers, 1993, s. 9). Bizler, birbirimizle konuşarak, telefon ederek, mektuplar yazarak, mesajlar göndererek, jest ve mimiklerle her zaman iletişim kurma çabası içerindeyiz. Bütün bu tanımlardan yola çıkarak diyebiliriz ki iletişim sürecinin oluşabilmesi için 13 mutlaka bireyler arasında bir ilişki kurulması gerektiğidir. Başka bir değişle insan olmadan iletişim gerçekleşemez. Paul Watzlawick, Janet H. Beavin ve Don D. Jackson iletişimle ilgili beş görüş öne sürmüştür. Bunlar günümüzde bile iletişim dinamiğini açıklamada temel teşkil etmektedir. 1- İletişim kuramamak imkansızdır: Hiçbir şey yapmama, eylemsizlikte bir masajdır. Bu nedenle hareket etmek ya da bir şey söylemek kadar, hareket etmemek veya susmak da anlamlı bir mesaj oluşturur. Öğretmenler odasında elinizdeki kitabı veya dergiyi okumaya devam etmeniz,” okuduğum kitap daha çok ilgimi çekiyor, kitap okumayı sizinle konuşmaya tercih ediyorum”, mesajını verir. 2- İletişimin ilişki ve içerik düzeyi vardır: Her iletişim faaliyetinin bir içerik bir de ilişki olmak üzere iki düzeyi vardır; ilişki düzeyi içerik düzeyine anlam veren çerçeveyi oluşturur ve bu nedenle daha üst aşamadadır. Şu üç cümleyi inceleyelim ; Sen dışarı çıkacak mısın?, Siz dışarı çıkacak mısınız?, Dışarı çıkmayı düşünüyor musunuz? Bu cümleler aynı içeriğe sahip olsalar bile farklı ilişki düzeylerini göstermektedirler. 1. cümlede konuşan kişinin kendisini karşısındaki ile eşit veya ondan daha güçlü gördüğünü, 2. cümlede konuşan kişinin kendisini karşısındaki ile eşit veya resmi bir ilişkide, 3. cümlede ise karşısındakinin karar verme özgürlüğüne daha saygılı ve hatta karşısındakini daha güçlü gördüğü düşünülebilir. 3- Mesaj alışverişindeki sıra yapısı kendi başına bir anlam taşır: Öğretmen okulda öğrettiği için mi maaş alır, yoksa maaş aldığı için mi öğretir? sorusuna verilen cevaba göre faklı değerler alır. Maaş aldığı için öğreten öğretmen yerine, öğrettiği için maaş alan öğretmen daha üstün tutulur. Gerçekte bu iki insanın davranışları arasında bir fark yoktur; sadece biz davranışları farklı sıra içinde gördüğümüzden farklı anlamlar veririz (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 12). 4- Mesajlar sözlü ve sözsüz olarak iki kısma ayrılır: İçerik iletişiminde sözlü mesajlar etkiliyken, ilişkiyle ilgili tutum ve tercihlerin anlatımında ise sözsüz mesajlar en etkili olurlar. Bilim sözlü mesajlar üzerine kuruluyken, iki sevgili arasındaki ilişkide ise sözsüz mesajlar daha geçerlidir. Omuza konan bir el, 14 dostluk ve arkadaşlık üzerine yazılmış bir yazıdan daha etkilidir. Başka bir değişle, sözlü iletişim akıl, mantık ve düşünceyi; sözsüz iletişim duyguları ve ilişkileri en etkili ifade etme aracıdır. 5- İletişim kuran kişiler eşit veya eşit olmayan ilişkiler içinde olabilir (Cüceloğlu, 1996, s. 19). İletişim davranışı başkaları üzerinde bir etkiye sahiptir. İletişim, sonucu geliştiren bir davranıştır. Beyinde şekil bulan bir aktivite olmasına rağmen, ilk önce ve en başta insanların birbirlerine yaptıkları hareketlerdir. Birine gülümsemek, sigara içen birine bundan kurtulmayı başarabileceğini söylemek, o kişiler için bir şey yapmak demektir. İletişim sonuca sahiptir. Zaman zaman zor algılanan, bazen ise güçlü algılanan bir sonuçtur (Samovar ve Mills, 1995, s. 4). Sayers (1993, s. 10) “bir mesaj verirken, mesaj alanın onu aldığından emin olana kadar, bir mesajı alırken de mesajı aldığınızı vericiyi tatmin edecek ölçüde gösterene kadar göreviniz bitmiş olmaz” demektedir . Yaş, cinsiyet, sosyal statü, giyim-kuşam, konuşma biçimi “ şive, ağız”, taraflara bağlı olarak değişen özelliklerdir. Bunlar otomatik olarak değerlendirilir ve bu duruma göre konuşma ve hitap biçimleri ayarlanır (Gökçe, 2006, s. 29). Caputo ve Hazel (1994, s. 15) “ Interpersonal Communication” adlı eserde De Vito Savı’na değinmişlerdir. Buna göre POSEE öğeleri iletişimde oldukça önemlidir ve taraflar için eşit ölçüde anlamlı ve geçerlidir. Aksi takdirde iletişimin gerçekleşmediği öne sürülmüştür. POSEE; • Olumluluk (Positiveness): Kendine ve karşısındakine yüksek ölçüde saygılı olmak pozitif tavırları tetikler ve ortaya çıkarır, • Açıklık (Opennes): Öz açıklığın ortaya çıkabilmesi için yüksek ölçüde güven ve dürüstlük gerekir, • Destekleyicilik (Supportiveness): İletişim, yorumları yargılamaktan çok betimleme ve tarafların birbirlerinin fikirlerini kabul etmeye hazır olması demektir, • Eşitlik (Equality): Ast ya da üst çalışanların, birbirlerini tehdit etmeden, birbirlerine karşı eşit ölçüde saygılı davranmaları gerekir, 15 • Empati (Empathy): Dünyayı karşısındaki insanın gözlerinden anlamaya çalışmak için bireyin kendini karşısındaki insanın yerine koyması gerekir. 2.1.1.İletişimin Özellikleri 2.1.1.1.İletişimde İlk Anın Etkisi Bireylerin karşı karşıya geldikleri ilk andaki etkileşimleri, ilişkilerinin devam eden sürecinin önemli bir belirleyicisidir. Karşılaşan kişilerin beden dilleri, kullandıkları kelimeler, taşıdıkları aksesuar, giydikleri giysiler, bulundukları ortamdaki nesneler bütün bunlar onların ileriye dönük olumlu veya olumsuz kanaat oluşturmalarına neden olmaktadır (Baltaş ve Baltaş, 2003, s. 19). Yapılan araştırmalara göre insanlar hakkında karar vermeye onlarla karşılaştığımız ilk yedi saniye içinde başlarız (Ailes, 1996, s. 5). Bunun sebebi, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde sergilenen davranışların ilk dakikalarda daha yoğun gerçekleşmesindendir. Bunun yanında insanlar ilk birkaç dakika içerisinde daha çok görünüşe- fiziksel özellikler, duruş, beden dili- dayanan bir yargıya vardıkları da tespit edilmiştir (Sampson, 1995, s. 27). 2.1.1.2. İletişim Sadece Bilgi Alışverişi Değildir. İletişimin gerçekleşmesi için en az iki birey gereklidir. Tek taraflı olursa iletişim değil, ‘enformasyon’ dur (Kaşıkçı, 2001, s. 21). İletişim sadece içeriğinde taşıdığı bilgi ile değil, bireylerin sahip olduğu değer yargılarının yarattığı duygulara yoğunlaşmayı da gerektirmektedir. Karşısındakini anlamayan kişinin çevresine katkıda bulunması çok zordur. Kişilerin birbirlerine karşılık vermek yerine anlamak amacıyla dinlemeye başladıklarında ilişkiler daha sağlıklı bir yapıya kavuşacaktır (Tayfun, 2007, s. 26). 2.1.1.3. İletişim Kişiye Değil Kişiyle Yapılır İletişim, alıcı kişiyle yapılandırılan bir süreçtir. Taraflardan biri aktif ise ve diğeri hiçbir şey yapmıyorsa iletişim kurulamaz. Alıcı taraf iletişim kurmaya çalışan kişinin iletilerine hazır değilse, iletişim yolu tıkanır ve çatışma olabilir. Örneğin gündelik yaşamdaki basit bir gülümsemenin veya günaydın kelimesinin karşılıksız kalması iletişim çatışmalarına 16 neden olabilir. Bunun önlenebilmesi için bireylerin ortak bir noktada buluşmaları gerekir (Baltaş ve Baltaş, 2006, s. 20,21). 2.1.1.4. İletişim Bir Bütündür Davranışlar gerçekleştiği anda sergilenen tavır, duruş, hareket ve sözler bir bütün olarak dikkate alınmalıdır. Kolların göğüste bağlanması her zaman kişinin kendisini kapattığı anlamına gelmeyebilir, bunu üşüdüğü için yapmış olabilir. Sıkıntılı görünen bir yüz ifadesi iletişime kapalı olma durumunda değil, fizyolojik bir rahatsızlıktan kaynaklanıyor olabilir. Bu nedenle sözsüz iletişim ipuçları tek tek değil bir bütün olarak değerlendirilmeli, olumsuz gibi görünen iletişim davranışlarının başka nedenlerden kaynaklanıyor olabileceği düşünülmelidir denebilir. 2.1.2. İletişim Sürecinde Yer Alan Unsurlar İletişimin temel öğeleri ile ilgili yapılan birçok çalışma incelendiğinde, üzerinde uzlaşılan öğeler; kaynak, mesaj, kanal, alıcı ve geribildirimdir. 2.1.2.1. Kaynak İletişim süreci içerisindeki kişilerden, iletişimi başlatan kişiye kaynak denir. Kaynak herhangi bir durumda diğer insanlara düşünce ve duygularını aktarma girişiminde bulunan kişidir. Bu nedenle gönderici kendi duygu ve yaşantılarını alıcı durumda olanların bütün duyularına ulaşabilecek biçime getirmeye çalışır. Kaynağın yoğun ve etkin bir iletişim kurabilmesi, alıcının mümkün olduğu kadar çok duyusuna ulaşabilmesi ile mümkündür (Baltaş ve Baltaş, 2006, s. 27). 2.1.2.2. Mesaj Bir yaşantıya ait duygu ve düşüncelerin kodlanarak sözlü, sözsüz veya yazılı bir anlatımla alıcı kişiye ulaşmasını sağlayan sembollere mesaj denir. Kaynağın ürettiği, iletmek istediği bilgidir (Kaşıkçı, 2001, s. 51). Mesaj alıcıya ait ne kadar duyu organına ulaşırsa, anlatım o 17 ölçüde başarılı olur. Bu sebeple, görme, işitme, dokunma ve hatta koku ile ilgili faktörlerin iletişimde yer alması iletinin gücünü artırır. Böylece mesajı alacak kişideki bütün alıcılara ulaşma ve onları besleme imkânı olur. Grafik anlatım, yazıda kullanılan; sözlü anlatım, konuşmada kullanılan sembollerle; sözsüz anlatım da bedenimizle oluşturduğumuz işaretlerle ifade edilir (Baltaş ve Baltaş, 2006, s. 29). İletişimde, mesajlara yüklenen anlamlar ne kadar ortak olursa iletişim o kadar güçlü olur. Mesajın üç unsuru bulunmaktadır. Bunlar; sözcük, ses ve beden dilidir. Bu üç unsurun iletişimdeki ağırlıkları %55 ile en fazla beden dili, %38 ile ses, %7 ile sözcük olarak sıralanmaktadır (Mısırlı, 2004, s. 3). Buradan da anlaşıldığı üzere iletişim üzerindeki en büyük paydayı beden dilimiz almaktadır. Sözsüz mesajlar insanın evrimsel gelişimindeki ilk anlatım biçimidir. Bu anlatım biçimi tarihsel süreç içerisinde bazı değişikliklere uğramıştır. Kaynağını beynin derinliklerinden alan ve organizmanın dış dünyayla olan ilişkisini yansıtan beden dilinin birincil işaret sistemi, bütün dünya ülkelerindeki insanlar için ortaktır. Bir Japon’un korku anıda verdiği tepki ile Türk’ün verdiği tepki benzerdir. Bu mesajlar insanlığın evrensel dilidir. 2.1.2.3. Kanal Kanal, gönderici ile alıcı arasındaki bağlantıyı sağlayan yoldur. Hava (özellikle, yüz yüze iletişimde), telefon, faks, bilgisayar, konferans, bilgisayar, paneller, ilanlar, bültenler, dergiler, beden diline ait ifadeler iletişim sürecinde birer iletişim kanalı ya da aracı olarak işlev görürler. İletişimin kanalları, mesajların doğru kişilere doğru biçimde iletilmeleri konusunda önemli bir role sahiptir (Solmuş, 2004, s.116).İletişimde iletişim kanallarının önemi, yalnızca mesajların söz ile ifade etmekten fazla, bir tutumlar bütünü olmasından kaynaklanmaktadır. Gönderme becerileri yani iletişim kanalları, mesajın aktarılması için seçilmiş olan sözcükler, beden dili ve sesten oluşan bir bütündür (Baltaş ve Baltaş, 2003, s. 31). Bir iletişimin yapılandırılmasında ortalama olarak kelimeler %10, ses tonu%30 ve beden dili %60 rol oynar. Bir başka anlatımla beden dili olarak adlandırılan jestler, mimikler, bedensel duruş, bakışlar yüzyıllardır ve günlük yaşamın her alanında kullanılan yaygın bir iletişim kanalıdır. J. Fisk kanal olarak kullanılan iletişim araçlarını üç kategoride toplayarak incelemiştir, 18 Araç iletişim kuranın kendisidir. Ses, yüz, beden, sözcükler, jest ve mimikler, İletişim kuran tarafından hazırlanan yayınlar, Mekanik iletişim araçları. Yazılı ve görsel medya araçları (Tayfun, 2007, s. 14). Bunun yanında iletişimin başarılı olması ve amacına ulaşabilmesi için gönderme becerilerinin yanı sıra , şu soruların cevaplanın verilmesi yerinde olur. Ne söylemek istiyorum? Ne zaman söylersem karşımdakinin iletişim kanalları açık olur? Nerede hangi ortamda iletişimi başlatırsam yerinde olur? 2.1.2.4. Alıcı Bir iletişim sürecinde alıcı kaynaktan gelen mesajları alıp yorumlayan ve bunlara sözlü, sözsüz tepkide bulunan birey ya da gruplardır. Etkili bir iletişimin olabilmesi için kaynak ile alıcının sosyo-kültürel yapısı, bilgi düzeyi, davranış özellikleri ve iletişim becerileri arasında bir dengenin, hatta bir eşitliğin veya benzerliğin olması gerekir.Başka bir değişle mesajı almakla mesajı algılamak aynı şey değildir. Alıcı, gönderilen mesajı tam olarak algılamanın ve çözümlemenin ötesinde, mesajda öngörülen ve kendinden yapılması beklenen davranışları gösterdiği zaman gerçek anlamada etkili iletişim gerçekleşmiş olur. 2.1.2.5. Geri Bildirim Bir iletişim sürecinde alıcıdan kaynağa yönelen tüm tepkilere geribildirim denir. Kaynak, alıcısına gönderdiği mesajların alınıp alınmadığını, alındıysa anlaşılıp anlaşılmadığını, ya da ne denli anlaşıldığını geribildirimlerle anlayabilir (Mısırlı, 2004, s. 6). Başka bir anlatımla alıcı, mesajı aldıktan sonra kodunu çözer, mesaja anlamına ilişkin tepkide bulunur. Tepkisini tekrar kodlayarak ve bir kanal kullanarak kaynağa tekrar gönderir. Bu kez kaynak hedef rolüne girer. Bu çembere geribildirim denir. İletişim sürecinde, iletişim 19 yüz yüze ise karşı tarafın jest ve mimiği veya eğer iletişim yazılı ise bir yazıya cevap alınması, geribildirime örnek olarak verilebilir. 2.1.2.6. Gürültü Gürültü, iletişimdeki mesajın anlaşılmasını ve iletilmesini etkileyen her türlü faktördür ve iletişim sürecinin her aşamasında bulunabilir. Gürültü, iletişim sürecini bozan ya da iletişimin kalitesini ve etkinliğini olumsuz etkileyen herhangi bir faktördür. Sürecin her aşamasında ortaya çıkabilir. Gereksiz tekrarlar, kullanılan kelimelerin anlamını bozan beden dili hareketleri, fiziksel kaynaklar (aşırı sıcaklık, korna sesleri vb.) iletişimde gürültü öğesine örnek olarak verilebilir. 2.1.3. İletişim Şekilleri İletişim bilimi, bir toplumun örgütlenme biçimi çerçevesinde, birkaç düzeye ayrılabilen oldukça geniş bir alanı kapsamaktadır. Mc Quail bunu açıklarken piramit şeklindeki öngörüsünü ortaya atmıştır (Lazar, 2001, s. 12). Piramidi incelediğimizde hiyerarşik bir düzen görülmektedir. Piramidin üstündeki evre bir altındakini kapsar. İletişim kişisel düzeyden başlar. Kişi ilk önce çevresindeki insanla iletişim kurar. En son evre olarak toplumu etkileyecek şekilde iletişim kurar. Kaynak: Akt: Akbaş, Lazar, 2008 Şekil 1: Toplumda iletişim süreci 20 Her düzey kendini ve kendinin altındaki düzeyleri kapsamaktadır. Böylece piramidin en yüksek düzeyinde bulunan kitle iletişimi diğer bütün düzeyleri içine almaktadır. Alt düzeylerin tümünü kapsamaktadır (Lazar, 2001, s.13). 2.1.3.1. Kişisel İletişim İletişim süreci genel anlamda iki kişinin varlığını zorunlu kılmaktadır. Ancak aslında iletişim önce kişinin kendi içinde başlar. İnsanlar öncelikli olarak duygu ve düşüncelerini iç dünyalarında hem kaynak hem hedef olarak kendisiyle paylaştığı ve daha sonra başka insanlarla iletişime geçtiği inkâr edilemez bir gerçektir. Bir insanın düşünmesini, duygulanmasını, kişisel ihtiyaçlarının farkına varmasını, iç gözlem yapmasını, rüya görerek kendi içinden mesaj almasını ya da kendisine sorular sorarak bunlara cevaplar üretmesini bir iç iletişim sayabiliriz (Dökmen, 2002, s. 21). Kişi içi iletişim sayesinde bireyin duygu, düşünce, amaç, istek, beklenti, yetenek ve sorumluluklarının farkına varması kolaylaşacak, böylece sorunlarını daha çabuk fark edip, akılcı çözümler üretebilecektir. Bu süreçte birey üyesi olduğu toplum içinde doğru zamanda, doğru biçimde davranma ve iletişim kurma becerisini de edinmiş olacaktır (Ateş, 2005, s. 17). 2.1.3.2. Kişiler Arası İletişim Kişiler arası iletişim “iki ya da daha çok kişi arasındaki, sözlü ya da sözsüz simgesel etkileşim olarak” tanımlanır (Usluata, 1994, s. 46). Bireyler yüz yüze ise, karşılıklı mesaj alış verişi içinde çift yönlü iletişim gerçekleşiyorsa, mesajlar sözlü ya da sözsüz ise bireyler arasında iletişim gerçekleşiyor diyebiliriz (Mısırlı, 2004, s. 22). Kişiler arası iletişim, duygusal ihtiyaçların paylaşılmasında, düşüncelerin tartışılmasında, sosyal gereksinimlerin karşılanmasında önemli yer tutar. Bununla birlikte iletişim araştırmacılarının insanlar arasında gerçekleşen her tür iletişimi kişiler arası iletişim olarak tanımlamadıklarını da unutmamak gerekir. Kişiler arası iletişimde iletişim içine giren bireyler arası mesafenin, bedenin duruşunun, jest ve mimiklerin, bedensel temasın, giysilerin, konuşma tarzının, ses tonunun, 21 vurgulamaların, sessizliliğin ve iletişim ortamının verdiği mesajlar vardır. Bunlar, sözlü iletişimi pekiştirmek, kuvvetlendirmek için kullanılabileceği gibi, başlı başına birer iletişim olarak da ortaya çıkabilmektedirler. Bunun yanında örgütsel iletişiminde temelini bireyler arası iletişim oluşturmaktadır diyebiliriz. 2.1.3.3. Kitle İletişim Birtakım bilgi veya sembollerin, birtakım hedefler tarafından üretilmesi, geniş insan topluluklarına iletilmesi ve bu insanlar tarafından yorumlanması sürecine ‘kitle iletişimi’ adı verilir (Altıntaş ve Çamur, 2005, s.55). Basılı her türlü yayın kitle iletişim aracı sayılabilir Kitle haberleşmesinde hedef, mümkün olduğunca tüm fertlerdir, toplumun tamamıdır. Kitle iletişiminde hedef ile kaynak arasındaki kanallara ise kitle iletişim araçları adı verilmektedir. Radyo, televizyon, gazete, dergi, internet vb. birçok kaynağı kitle iletişim araçlarına örnek verebiliriz. 2.1.3.4. Örgütsel İletişim Örgütsel iletişim, örgütün işleyişini sağlamak ve hedeflerine ulaştırmak amacıyla, gerek örgütü oluşturan çeşitli bölüm ve öğeler, gerekse örgüt ile çevre arasında girişilen devamlı bir bilgi ve düşünce alışverişine veya bölümler arasında gerekli ilişkilerin kurulmasına olanak tanıyan toplumsal bir süreçtir (Akad ve Budak, 1994, s. 272). Örgütler hizmet veya ürün üretirler. Bu hedefe ulaşmak için hem örgüt içinde hem de örgütün ilişkide bulunduğu diğer örgütlerle iletişim kurma zorunlulukları bulunmaktadır. Başka bir değişle örgütsel iletişimi örgüt sistemlerini birbirine bağlayan ve kendi ararlında uyumu sağlama sürecidir diyebiliriz (Mısırlı, 2004, s. 15). Formal bir örgütün temel öğeleri ortak amaç, bu amaca katkıda bulunmaya istekli bireyler ve iletişimdir. Açıktır ki, iletişim olmadan anlaşılmış ve benimsenmiş bir ortak amaç, böyle bir ortak amaca katkıda bulunmak isteyenlerin eşgüdümlenmiş bir çabası söz konusu olamaz. İletişimin yeterli olduğu bir örgütte, örgütün amaçlarının doğru olarak anlaşılmış ve kavranmış olması, örgüt üyelerinin bu ortak amaçlarının gerçekleştirilmesi doğrultusunda işbirliği içinde, eşgüdümlü olarak davranmaları beklenir (Aydın, 2005, s. 149). 22 İletişim olmadan örgütün diğer temel öğeleri oluşamaz. Çünkü ortak amacın belirlenmesi, bunun örgüt üyelerine aktarılması, çalışanların birbirleriyle ilişki kurmalarında, işbirliği yapmalarında, örgütü benimsemeleri ve örgütün gelişmesi için güdülenmelerinin sağlanması sürecinde iletişim etkili ve temel bir rol oynamaktadır. Bunun yanında örgütler bilgilendirme suretiyle hızlı ve tekin bir şekilde üretim yapmak, katılım, moral ve motivasyon sağlamak amacıyla örgütsel iletişimden yararlanırlar (Mısırlı, 2004, s. 15). Davis (1984, s. 599), iletişimin başlıca amacını; bilgi ve anlayış geliştirmek, güdülemek, işbirliği ve iş doyumu sağlamak şeklinde ifade etmiştir. Bu amaçlar aşağıdaki gibi açılabilir: Örgütün amaçlarının, kurallarının ve alınan kararların çalışanlarla paylaşılması yanlış anlaşılmaları önler; Çalışanların doğru bilgilendirilmesi de verim ve üretim artışını sağlar. Örgütün durumunun bilinmesi; örgüte güven duyulmasını, örgütün kamuoyunda tanınmasını sağlar. Çalışanların birbirleriyle ve örgütle bütünleşmelerini, uyum içinde çalışmalarını, örgütü gerçekten benimsemelerini, örgütsel amaçlar yönünde güdülenmelerini sağlar şeklinde ifade edebiliriz. 2.1.3.4.1. Eğitim Örgütlerinde İletişim Örgütsel iletişim için söylenenler, genel olarak eğitim örgütleri için de geçerlidir. Ayrıca eğitim örgütlerinin girdisi ve çıktısı insan olduğundan, diğer örgütlere göre eğitim örgütlerinde iletişim daha da önem taşımaktadır. Yöneticilerin, öğretim elemanlarının ve diğer çalışanların, öğrencilerin ve velilerin birbirlerine karşı eylemleri, sözlü anlatıma dönüşsün ya da dönüşmesin, bir yanıyla ya da tümüyle iletişimsel eylemlerdir (Bolat, 1996, s. 75). Eğitim örgütünde, demokratik bir hava yaratabilme ve amaçları en etkili bir biçimde gerçekleştirebilme, yönetici-öğretmen ve buna bağlı olarak yönetici-öğretmen iletişimine yani çift yönlü iletişime bağlıdır (Celep, 1992, s. 301-316). Başka bir değişle aralarında iletişim olmadan, işgörenlerin bir amaç doğrultusunda uyumlu çalışması düşünülemez. Eğitim sürecinin amacına ulaşabilmesi, öğretmenlerin güdülenmesi ve iş doyumu için, yönetici ve öğretmenlerin uyum ve işbirliği içinde çalışması gerekmektedir (Pehlivan, 1992, s. 4). 23 Okul adı verilen eğitim örgütünün eğitim sistemi içindeki yeri gerek sayıca fazla oluşundan gerekse görev ve özelliğinden dolayı önemlidir. Okul kurumu eğitim sisteminin en stratejik parçası aynı zamanda halka açık ve halk ile ilişkisi en fazla olan sosyal bir örgüttür (Ilgar, 1996, s. 20). Okul ortamında müdürler ve öğretmenler sürekli etkileşim içinde bulunmaktadırlar. Bu etkileşimde müdürler; örgütsel amaçları gerçekleştirmede, öğretmenlerin okula bağlılıklarını artırmada, onların beklentilerini karşılamada öğretmenler üzerinde etkili olmak durumundadırlar. Yani öğretmenin okul içindeki görevlerini doyum alarak ve verimli olarak gerçekleştirmesinde; kendini güvende hissetmesi, okul örgütünün bir parçası olduğunu düşünmesi, görüş ve düşüncelerine önem verildiğini bilmesi, açık ve anlaşılır iletişim sayesinde yanlış anlaşılmaların olmaması, kendisine saygı duyulduğunun bilmesi büyük önem taşır. Okul ortamında müdürün tutumu arkadaşça, ilgili, yapıcı, ikna edici, sorun çözücü ve iletişime açık olma eğiliminde ise, birlikte çalıştığı kişilerin duygusal ve fiziksel tepkileri olumlu yönde gelişecek ve o örgütte işbirliği ve uyum hakim olacağı için verimin de yüksek olması beklenecektir (Evcimen, 1998, s. 17). Çünkü okul yöneticilerinin iletişim sürecindeki başarıları, örgütün verimliliği ve etkinliği üzerinde belirleyici rol oynamaktadır. Yönetici ve öğretmen arasındaki iletişimin artması ile okul yönetiminin demokratikleşmesi arasında sıkı bir bağ vardır. Bir okulda yönetici ve öğretmenler arasındaki iletişim sağlıksız, başarısız ve bozuk ise, okulun da başarılı olması ve eğitim amaçlarını gerçekleştirmesi imkansızdır. Eğer okulda sağlıklı ve hızlı bir bilgi akışı yoksa, okuldaki işler yürümez, çalışanlar arasında eşgüdüm sağlanamaz, bütün işler kördüğüme döner ve okulun düzeni bozulur. Kısacası öğretmen yeterli ve etkili iletişim olmadan neyi nasıl yapacağını bilemez. Bunun sonucunda da okulda etkinlik ve başarı az olur. Eğer müdürün tutumu arkadaşça, ilgili, yapıcı, ikna edici, sorun çözücü ve iletişime açık olma eğiliminde ise, birlikte çalıştığı kişilerin duygusal ve fiziksel tepkileri olumlu yönde gelişecek ve o örgütte işbirliği ve uyum hakim olacağı için verimin de yüksek olması beklenecektir (Evcimen, 1998). Bunun yanında sesli dilin inceliklerine karşı duyarlı olmayan okul yöneticisi nasıl başarı kazanamazsa, sessiz dili anlamayan da başarı gösteremeyeceğini söyleyebiliriz (Dökmen, 2002, s. 30). Ayrıca eğitim yöneticisi çalışan morali ve iklimi üzerine oldukça büyük bir etkiye sahiptir. Örgüt iklimi motivasyon, performans ve iş 24 doyumunu etkilediği gibi eğitim yöneticisinin etkililiği ile çalışan morali üzerinde doğrusal bir ilişki vardır diyebiliriz (Gürses, 2006, s. 89). 2.1.4. İletişim Türleri Bireyler duygu, düşünce ve isteklerini sözel ve sözel olmayan iletilerle birbirlerine duyururlar. Konuşmada kullanılan semboller sözel anlatımı, beden dili, duruş, görünüş, jest ve mimikler, bakış gibi çeşitli tavırlar da sözel olmayan anlatımı belirtir. Sözel mesajlarla yapılan anlatım biçimi sözel iletişimi, sözsüz mesajlarla belirtilmeye çalışılan anlatım biçimi ise sözel olmayan iletişimi ifade etmektedir. Genel olarak yapılan sınıflandırmada iletişim türleri kullanılan kodlara göre yazılı iletişim, sözlü iletişim ve sözsüz iletişim olarak üçe ayrılmaktadır. 2.1.4.1. Yazılı İletişim Yazı, insanın ve toplumların geçirdiği toplumsal ve kültürel gelişim süresinin bir ürünüdür. Ancak, yazıyı kullanan her toplum belli aşamalardan geçerek kendi yazı dillerine ulaşmamıştır. Bazı toplumlar kendi gelişmeleri içinde ortaya çıkan bilgiyi, sözü saklama ve yayma gereklerini karşılamak için, kendi yazılarını icat ederlerken, bazı toplumlar da başka toplumlardan birinin yazı sistemini kendi dillerine uyarlamışlardır (Gökçe, 2006, s. 51). Yazılı iletişim, mesajın sözlerle değil, her türlü yazı ile aktarılmasıdır. Yazılı iletişim kalıcıdır, fiziksel bir varlığa sahiptir ve kanıtlanabilir. Örgütsel iletişimde mesajlar özellikle birden fazla basamaktan geçer. Bu durumda sözlü iletişim yerine nitelik ve niceliği yitirmeden iletme olanağı sağlayan yazılı iletişime başvurulur. Yazılı iletişimde etkili bir iletişimin gerçekleşmesi için açık ve anlaşılır ifadeler kullanılmasına özen gösterilmeli, yazım mesajı tam olarak ifade edebilecek nitelikte olmalıdır. Gereksiz sözcüklerle yazı uzatılmamalı, anlatım bozukluğu yapılmamalıdır. Okullarda, üst kademelerden gelen yasa, yönetmelik, tüzük ve yönerge gibi yazılar, okulların eğitimine yön veren yazılı iletişim araçlarıdır (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1998, s. 60). Yazılı iletişim, genelde mesajın kalıcı olması gerektiğinde, mesajın nitelik ve içeriği önemli olduğunda ve iş görenin sorumluluk üstlenmesi gerektiğinde başvurulan şu araçlardan oluşur: işletme gazetesi, broşür ve el kitapları, afiş ilan tahtası bültenler, yazılı 25 raporlar (Sabuncuoğlu ve Tüz, 1998, s. 63). Ayrıca mektuplar, memorandumlar, raporlar, özetler, makaleler, tutanaklar, basın bildirileri ile el yazısı, basılı notlar ve bilgisayar ağı gibi bir elektronik ortamla gönderilen çeşitli yazılı mesajları içerir. Bunların yanında yazılı iletişim; araştırma raporları, özel raporlar, aylık raporlar, muhasebe raporları, gelişme raporları, geçici raporlar, mektuplar, telgraflar, bültenler, yıllık raporlar gibi, örgütsel faaliyetlerin sonuçlarını gösteren ve alınan kararlarla ilgili bilgilendirici raporları içerir (Tutar ve Yılmaz, 2003, s.63). Yazılı iletişim mesajların kalıcı ve tekrarlanabilir olması için güvenilir bir iletişim türüdür. Kaynaktan çıkan mesajların iyi kodlanması, kullanılan simgelerin alıcının bildiği simgelerden oluşması gerekir. Yazılı iletişimde, iletişim oluşur oluşmaz geribildirim verilemeyebilir, mesajın anlaşılıp anlaşılmadığı belli olmayabilir. Bu nedenle kodlama yaparken dikkatli olmak gereklidir. Bunun yanında haberleşmede, bilgi ve deneyimleri biriktirme de yazılı iletişim sözlü iletişime göre daha güvenilirdir diyebiliriz (Zıllıoğlu, 1996, s. 174). 2.1.4.2. Sözlü İletişim Sözlü iletişim, yazılı ya da sözlü kelimelerden, oluşan mesajlardır. İnsanlar arasındaki karşılıklı konuşmanın her türü, örneğin, yüz yüze görüşmeler, resmi ve gayri resmi toplantılar, hitaplar, sohbetler…vb., genelde sözlü iletişim olarak nitelendirilir. Sözlü iletişim, insan yaşamının uyku dışında kalan süresinin büyük bir bölümünü kapsadığı söylenebilir. Başka bir deyişle insanlar, gündelik yaşamlarının büyük bir bölümünü konuşarak ya da dinleyerek geçirirler (Gökçe, 2006, s. 45). Kişilerin konuşmaları, radyo, telefon, telsiz v. b. iletişim araçları, sözlü iletişime yönelik araçlardır. Sözlü iletişim, hızlı olması ve anında geri bildirimin alınması bakımından önemlidir. Mesajları göndermenin en etkili yolu sözlü ve yüz yüze yapılan iletişimle mümkündür. Ayrıca bu tür iletişim jest ve mimiklerle de güçlendirmek söz konusudur. Sözlü iletişimin yararı, anlaşılamayan mesajların anında sorulması veya yanlışlıkların anında düzetilmesidir. Sözlü iletişimin üstünlükleri hız ve geri bildirimdir. Zayıf yönü ise, örgütlerde mesajın çok sayıda insandan geçmesi gerektiğinde ortaya çıkar. Kararların ve diğer iletilecek şeylerin otorite hiyerarşisinde aşağıya ya da yukarıya sözlü olarak iletildiği 26 bir örgütte mesajlar bozulabilir.Okullarda yönetici ve öğretmen arasındaki iletişim genellikle sözel iletişime dayanır. Sözlü iletişim doğrudan, ister radyo, televizyon, gazete, dergi, telefon gibi araçlar kullanıldığında da dil ile gerçekleşir. Sözlü iletişimin en temel öğesi, konuşulan ya da yazılan dildir. Sözlü iletişim, birincil iletişim biçimi olarak değerlendirilirken, sözsüz iletişim ikincil olarak değerlendirilir. Bunun nedeni insanlar, herhangi bir söz söylemeden sözel olmayan iletişim kurabilirler; ancak konuştuklarında aynı zamanda sözel olmayan mesaj vermeme olanakları yoktur şeklinde açıklayabiliriz (Tutar ve Yılmaz, 2003, s. 53). Sözlü iletişim, ister doğrudan, isterse belirli iletişim kanallarıyla (radyo, televizyon, video, sinema, tiyatro, kitap, dergi, gazete vb. gibi) meydana gelmiş olsun, mutlaka bir dile (lisan) ihtiyaç hisseder. İletişim süreci içerisinde gönderici, aktarmak istediği bilgi, fikir ve duyguları, kelimeler ve diğer sözlü semboller şeklinde gönderir. Burada iletişim sırasında yararlanılan kelime, rakam ve her türlü sözlü ve yazılı işaretin hepsine "sembol" adı verilmektedir (Eroğlu, 1996, s. 207 ). Sözlü iletişimin bir çok avantajı vardır; verilen haberin anlaşılma derecesi denetlenebilir, soru sorulabilir, verilen cevaplar kontrol edilebilir ve anlaşılamayan bir konu varsa, açıklık getirilebilir. Eş zamanlı olarak geri bildirimde bulunulur. Sözlü iletişimde, söylenen bir kelimenin yazıyla ifade edilen bir kelimeye oranla, yanlış anlaşılma ihtimali daha yüksektir. Planlar, politikalar ve stratejilerle ilgili kalıcı ve uzun süreli iletişimler için, sözlü iletişim uygun bir iletişim yöntemi değildir. Sözlü iletişimde alınan sözlü mesaj, zamanla ya tamamen, ya da kısmen unutulur veya değişikliğe uğrar. İnsanlar mesajı değerlendirirken, sadece onu içeriğini değil, mesajı gönderenin kişiliğini de göz önünde bulundururlar. Bir mesajın anlaşılmasında, mesajda kastedilenin yanında, konuşmacı tarafından ima edilen anlam da önemlidir (Tutar ve Yılmaz, 2003, s. 54). 2.1.4.3.Sözsüz İletişim Sözsüz iletişim, mesajların vücut dili ile jestlerle, mimiklerle, oturuşla, duruşla ve bunun gibi tavırlarla aktarılmasıdır. Bazı durumlarda beden dili ile verilen mesajlar, sözlü ya da mesajlı yazılardan çok daha ektili olmaktadır. Sözlü mesajlar, mimik ve jestlerle güçlendirilebilmektedir. 27 Sözsüz iletişim daha çok duyguları belirtir. İletişimin etkililiği açısından mesajın içeriği ile mimik ve jestlerin kullanımı uyum içerisinde olmalıdır. Dikkat edilecek diğer bir nokta da mimik ve jestlerin yerinde kullanılmasıdır. Okul müdürlerinin çoğunlukla hareket ve tavırları ile çalışanlarını yönlendirdiği örnekleri okullarımızda sık sık görmekteyiz. Sözsüz iletişimin etkili olabilmesi için kişinin söylediği ile yaptığının birbiri ile tutarlı olması gereklidir Örneğin, öğrencilerine sigara içmemelerini söyleyen bir öğretmen, öğrencileri tarafından sigara içerken görülürse iletişim etkili olmayacaktır. Sözsüz iletişim, beş temel fonksiyona sahiptir. Bunlar; sözsüz jestlerle sözlü mesajı pekiştirmek amacıyla kullanılan olumlama hareketleri veya tekrar, yine jestlerle kafayı olumsuz anlamda sallayarak yalanlama veya aksini iddia etme, sözlü mesajın yerine geçebilecek bir davranışta bulunma, gözlerle mesaj iletme türüne girer. Mesajın anlamını tamamlama ve mesajı vurgulama da bir sözsüz iletişim biçimidir (Tutar, 2009, s. 91). 2.2. Sözsüz İletişim Sözsüz iletişim anlamı içerir. Sesin, vücudun, yüzün nasıl kullanıldığı, nasıl giyinildiği ve hatta toplantı için oturma düzeninin nasıl yapıldığı gibi pek çok işaretler, diğerlerine anlamı taşır. Başka bir anlatımla söz ve sözcük gerektirmeden, jest, mimik, göz kontağı gibi beden dili unsurlarıyla gerçekleştirilen iletişim çeşididir (Mısırlı, 2004, s. 53). Sözsüz mesajlar, sözlü mesajlardan daha inandırıcıdır. Sözlü iletişim kontrol edilebilir ve kasıtlı iken, sözsüz davranışlarda bunu başarmak güçtür (O’Hair ve Fredrich, 2005, s. 119). İnsan, hareket, duruş ve tavırlarıyla iletişim kurduğunun farkında olmasa da, bu tur işaretler iletişimde sürekli kullanılır. Bazen sözlerle ifade edilmeyen veya edilemeyen duygu ve düşüncelere ait izler, sözsüz iletişim aracılığıyla ortama yansımaktadır (Tayfun, 2007, s. 129). Sözsüz iletişim, insanların değiştirdiği kelimelerin ötesindeki tüm mesajlardan ileri gelir. Vücut konuşmaları genellikle kullanıldığının farkında olunmadan yorumlanırlar (Berko ve diğ., 2001, s. 45). Sözsüz iletişim, kişiler arası iletişimde sözlü iletişimle birlikte etkin olan susma, sesin rengi ve müziği, beden dili, mekân, zaman özellikleri, renk ve giyim kuşam kodlarını içerir (Demiray, 2000, s. 37). İletişimde bakış, duruş, hareket sesin kullanımı ve kıyafetler yoluyla mesaj gönderme, sözcükleri kullanma tarzı kadar önemlidir. Sözsüz mesajlar, sözel masajları pekiştirebilir, 28 düzenleyebilir ya da duygusuz ve gönülsüz bir gülümsemeye eşlik eden sıradan bir tarzda söylenen ‘merhaba’ örneğinde olduğu gibi sözel masajlarla çelişebilir (Altıntaş ve Çamur, 2001, s. 40). Bireyler farkında olmadan hiçbir şey söylemediklerini düşünseler de baştan aşağıya görüntüleri onlar adına konuşabilir. Gerçekte düşünmedikleri mesajlar verdiklerinde yüz ifadeleri ya da vücutları gerçeğin ne olduğunu anlatır denebilir. Tayfun (2007, s. 130)’un da belirttiği gibi sözlü iletişimde ne söylendiği, sözsüz iletişimde ise nasıl söylendiği önem taşımaktadır. Beden bireyin iç dünyasını saran bir eldivendir ve bireyin varlığının dünyaya açılışıdır. Bu varlık ancak bilinçli bir duyarlılıkla kavranabilir (Baltaş ve Baltaş, 2006, s.11). İnsanlar beden dili vasıtasıyla kendi bilinçaltıları ile iletişim kurabilirler. İlk izlenimin ortaya çıkmasında en önemli etken beden dilidir. İnsanlar söylediklerine göre değil, görünüşlerine göre yargılanırlar. Bu yargıda çoğunlukla bilinçaltı önemlidir. Yargılar analiz edilirse önyargılara ve varsayımlara dayandığı fark edilir (Altıntaş ve Çamur, 2001, s. 40). Başka bir ifadeyle beden dili bilinçaltımızın konuşmasıdır. İnsanlar ilk bakışta söylediklerine göre değil nasıl göründüklerine göre değerlendirilirler. İnsanlar konuşarak anlaşmayı geliştirmeden önce, beden dilleriyle anlaşırlardı. Beden dili insanların ilk anlaşma aracı ve ilk dili olmuştur. Sözsüz iletişim aracılığıyla insanlar, duygularını, düşüncelerini, isteklerini ihtiyaçlarını ve ruhsal zenginliklerini başka insanlarla paylaşmışlardır (Baltaş ve Baltaş, 2006, s. 11). İnsanlar günlük konuşmalarında ifade edilen sözcükleri anlamak için çaba sarf ederler, konuşmalardaki sözcüklerin anlamlarını bulmaya çalışırlar. İletişim kuran bireylerin, iletişimsel kodları içinde yer alan görsel kodlara daha çok dikkat etmeleri gerekir. Sözlü iletişimin gerçek anlamını ortaya koyan, pekiştiren, ses tonlaması, yüz ifadeleri, mimikler, beden hareketleri, jestler vb. görsel göstergeler vardır (Gökçe, 2006, s. 52). 2.2.1. Sözel Olmayan İletişimin Önemi İletişimin temel sistemi insan vücududur (Adair, 2003, s. 20). İnsanların çoğu zaman duygularını anlamak zor olmuştur.Ya anlatmak istemediklerinden ya da kendileri de sebebini bilmediklerinden, insanlara ne hissettikleri sorulamaz . Bu sebeple insanlar, birbirlerinin yüz ifadelerine ve beden belirtilerine bakarak, o anda nasıl bir duygu içinde 29 olduklarını anlamaya çalışırlar (Ergin ve Birol, 2000, s. 124). Sözsüz iletişim açısından anlam taşıyan beden dili, duygu ve düşüncelerin kişinin karşısındakine iletirken kullandığı hareketler, jestler, mimikler ve vücut duruşundan oluşan değerler bütünüdür (Tayfun, 2007, s. 133). İnsanlar bedenlerinin tümüyle iletişim kurar. Eller ve kollarımız ile yaptığımız işaretler ve hareketlerle konuşmanın etkisini arttırmaya çalışırız. Anlaşma ve uzlaşma sağlamak için başımızı sallarız ve değişik ünlemler kullanırız. Konuştuğumuz kişilerin ilgilerini, tepkilerini ölçmek için yüz ifadelerini dikkate alırız. Ya da konuşmanın olanaksız olduğu durumlarda işaret dilini kullanırız. Örneğin, gürültülü ortamlarda, su sporlarında (Mısırlı, 2004, s. 54). Gündelik yaşamda çok sayıda uyaran etkisinde olan insan, bilinçli ya da bilinçsiz olarak beden diline sık sık başvurur. Kişiler arası iletişimin % 75’inin beden diline dayandığı saptanmıştır (Bıçakçı, 1998, s. 32). Ayrıca sosyal psikologların yaptığı araştırmaya göre, ortalama bir iletişimde, sözcükler %10, ses tonu %30 ve beden dili %60 önemli bulunmuştur. Başka bir anlatımla sözsüz mesajlar, sözlü mesajların anlamlarını güçlendirmektedir. İletişimde tüm kanalların açık olmasına rağmen, sözcüklerin oluşturduğu kanal, diğer kanallar arasında anlamları iletme kapasitesi en az olandır. Belki de insanların duygu ve düşüncelerini anlayabilmenin tek yolu sözsüz mesajları yorumlayabilmektir diyebiliriz. 2.2.2. Sözsüz İletişimin Özellikleri 2.2.2.1. İletişimsizliği Olanaksız Kılma İletişim sürecinin en önemli özelliklerinde biri, sürekli olması ve suskunluk anlarında da gerçekleşmesidir. Bu yanıyla, sessizlik de bir iletişim anıdır (Şimsek,2000, s. 60). Başka bir deyişle aynı ortamda bir arada bulunan iki birey sözlü olarak bir iletişime girmeseler de giyim kuşamlarıyla, oturuş, duruş biçimleriyle birbirlerine mesajlar iletirler ve birbirlerine ilişkin bazı ipuçları yakalarlar (Ergin ve Birol, 2000, s. 130). İnsanların birbirini görmezden gelmesi bile, bir iletişimdir (Kaloç, 2005, s. 39). Kısacası iletişim kurmamak imkânsızdır, bunu da sözsüz iletişim ve beden dili sağlar diyebiliriz. 30 2.2.2.2. Duygu ve Coşkuları Dile Getirme Düşünceler sözlü iletişimle, duygular ise sözsüz iletişimle daha kolay aktarılmaktadır (Ergin ve Birol, 2000, s. 130). Bu nedenle duygu ve coşkularımızı dile getirmede jest ve mimiklerden oldukça faydalanırız. Bir bakış, bir dokunuş içten gelen sevgi ya da bir hayranlık duygusunu, sayfalar dolusu sözcükten daha etkili biçimde dile getirebileceği gibi; en kötü sözler bile bazen tek bir bakış kadar etkili olmaz ( Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 70). 2.2.2.3. İnsan İlişkilerini Tanımlama Kişiler arası iletişimde ses tonu, araya konan mesafe, giyim kuşam özellikleri, vücudun durusu vb. sözsüz iletişim ögeleri ilişkilerin nasıl anlaşılması gerektiğini belirler (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 70). Okul dışında öğretmenleriyle sıcak ve samimi şekilde konuşan okul müdürünün; okul içinde soğuk ve resmi şekilde konuşması ya ortam gereklerine uygun olarak ya da içinde bulunduğu ruhsal durumla bağlantılı olarak öğretmenleriyle olan ilişkisini nasıl belirlemek istediğini açıklar. 2.2.2.4. Sözel İçerik Hakkında Bilgi Verme Sözsüz işaretler genel olarak sözcüklerle iletilen mesajların daha iyi anlaşılmasına ve yorumlanmasına katkıda bulunur. Aynı sözlerin değişik tonlarda ya da değişik bedensel hareketlerle söylenmesi değişik anlamlar içerir (Zıllıoğlu, 1996, s. 181). Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, bütün beden dili sinyallerinde tek bir harekete bağlı olarak kesin yargıya varmanın güç olduğudur (Açıl, 2005, s. 46). 2.2.2.5. Güvenilir Mesajlar Sağlama İnsanlar dilleriyle çok kolay, bedenleriyle çok zor yalan söylerler. Bazı durumlarda insanın sözü ile özünün birbirinden ayrı olması bizleri farkında olmadan sözel olmayan mesajları anlamlandırmaya yönlendirmiştir. Sezgilerimiz ve deneyimlerimiz bir bakışın ya da suskun kalışın bize sözler kadar hatta sözlü mesajlardan daha güvenilir mesajlar sunduklarını 31 öğretmiştir. Bu bakımdan, sözsüz mesajlar sözel mesajlardan daha güvenilirdir (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 71). 2.2.2.6. Belirsizlik Sözsüz iletişimde belirsizlik derecesi yüksektir (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 72). Sınıfta yüzünü somurtarak oturan öğrenciyi hemen anlamak kolay değildir. Öğrenci arkadaşlarıyla tartışmış, parasını düşürmüş veya evdeki bir olay canını sıkıyor olabilir. Bu durumlarda hangi seçeneğin doğru olduğunu anlamak için sözlü mesajlara başvurmamız gerekebilir. Sözsüz iletişim, bireyin gerçek duygularını daha iyi yansıtabilir; ne var ki, değişik yorumlara açık olduğundan hemen bir yoruma sarılıp kesin hükümlerden sakınmamız gerekmektedir. Bireylerin yüz ifadelerini, ses tonunu, duruş ve oturuşlarını o anki iç aleminin belirtileri olarak almalıyız; bunlardan çıkardığımız anlamı, bir zaman süresi içinde başka gözlemlerle, deneyimlerle karşılaştırmalıyız. 2.2.2.7. Kültüre Göre Biçimlenme Beden dilinde kullanılan sembollerin anlamları, çoğunlukla yaşanılan toplumun kültürüne bağlıdır. Nitekim evrensel olarak geçerlilik taşıyan çok sözsüz iletişim sembolü vardır. Anlamları benzer görünse de hepsi kültürlere göre değişmektedir. Her toplumun kültüründe sözsüz iletişim öğeleri dağarcığı ve bu dağarcığın kullanım biçimi kendine özgüdür (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 71). Baş parmağın diğer dört parmakla birleştirilerek yapılan küçük daire işareti, Amerika Birleşik hakaret Devletleri’nde “OK” “işler yolunda” anlamında kullanılır. Oysa Brezilya’da anlamına gelmektedir. Japonya’da para, Fransa’da ise “0” anlamında kullanılmaktadır (Tayfun, 2007, s. 155). 2.2.3. Sözsüz İletişimin Bölümleri İletişim sürecinde sözsüz iletişim bileşenleri, mesajı alan kişinin algısında kritik bir öneme sahiptir. Bu kritik öneme sahip sözel olmayan iletişim, farklı kaynaklarda farklı şekilde sınıflandırılmıştır. Schober’e göre sözel olmayan iletişim; beden dilini kapsayan sessiz 32 iletişim, konuşmayla ortaya çıkan ve dilden bağımsız duyguları; vurgu, konuşma araları,gülmek, içini çekmek gibi sesli iletişim ve kişilerin görüntülerini tamamlayan kıyafet, mekân düzenlemesi gibi unsurları içeren nesnel iletişimdir. (Schober, 2003, s. 30). Eroğlu ise sözel olmayan iletişim unsuralarını; Vücut hareketleri (Kinesics): Jestler, göz davranışları, dokunma ve vücudun çeşitli organlarınca yapılan bazı hareketlerdir. Kişisel fiziki özellikler: Vücudun şekli ve fiziği, tavır ve vaziyet, vücut veya nefes kokuları, boy, ağırlık ve saç ve deri rengi. Dil ötesi özellikler (Paralangue): Ses nitelikleri, konuşma oranı, sesin yüksekliği, ses tonu, ifade bozuklukları ("ah", "ih", "vah", "ya" vb.), gülme, esneme vb. Mekanın kullanımı (Proxemics): Kisilerin mekan olarak algıladığı ve yararlandığı yerler, oturma şekli karşılıklı konuşma mesafesi, kişilerin egemenlik ve sosyal alanları vb. Fiziki çevre: Bina ve odanın düzenlenmesi, mobilya ve diğer eşyalar, dahili döşeme, temizlik, ışıklandırma ve gürültü. Zamanın kullanımı: Geç veya erken hareket etme, başkalarını bekletme, zaman algılanmasında kültürel farklılıklar şeklinde sınıflandırmıştır (Eroğlu, 1996, s. 210211). Bunu yanında Poon Teng Fatt, sözsüz iletişimi, davranışşsal/ kişilerarası iletişim ve çevresel olmak üzere iki boyut üzerinden tanımlarken, Gabbott ve Hogg ,dört grup altında özetlemektedir: Duruş mesafesi(prozemics), beden duruşu – beden hareketleri (kinetics), göz teması (oculesics) ve ses tonu (vocalics) (Gabbott ve Hogg, 2001, s. 6). Kılınç (2011, s. 56) ise sözsüz iletişim bileşenleini dört ana başlık altında toplamıştır: beden dili -kinesics-, sesin kullanımı -paralanguage-, uzaklık ve duruş -proxemics-, dış görünüş – pyscial apperance’tur. 2.2.3.1. Beden Dili (Kinetics) Kişilerin sözel olmayan iletişim davranışları arasında en fazla farkındalık geliştirdikleri kategori beden dili davranışlarıdır. Beden dili davranışlarını kapsayan kinesik kavram, 33 vücut hareketleri olarak tanımlanırken, sözsüz iletişimin de temelini oluşturur. Beden dilini, yüz ifadeleri, baş, el, kol, bacak hareketleri, duruş, oturuş, yürüyüş gibi çeşitli tavırlar oluşturmaktadır. İletişimde bulunduğumuz kişinin, ellerinin arkada veya göğsüne bağlı olması, omuzlarının dik veya çökük durması, kollarının açık veya kapalı oluşu, ayaklarının açık ya da kapalılığı, bacak bacak üstüne atmış olması, bacaklarının ayrı veya bitişik durması yani vücudun duruşu, genel hal ve davranışlarımız karşımızdakine mesaj iletmektedir (Mısırlı, 2004, s. 56). Vücudun gergin bir şekilde durması, o bireyin iletişime kapalı olduğunu göstermektedir. Bir konuşmacının kol ve bacaklarındaki rahatlık, onun iletişime açık olduğunu, dostluğunu gösterir. Gülümseme ile süslenmiş bir göz kontağı iletişim içerisinde bulunmaktan mutlu olunduğunun bir göstergesidir. Beden dilinin oluşması oldukça karmaşık bir sistemdir. Bu karmaşık sistemi anlamdırmada bazı davranış normlarının ve standartlarının sınıflandırlmasında yarar vardır. Vücut hareketleri kendi aralarında beş alt gruba ayrılmaktadır; Bu gruplardan ilki direkt olarak kelime veya deyimle ifade edilebilen vücut hareketlerinden oluşan sembol’lerdir. Elle yapılan “tamam” ve “zafer” işareti, sağır ve dilsizlerin kullandığı alfabe, iki dalgıcın su altında anlaşabilmek için yaptıkları hareketler, sembol kullanımına birer örnek oluşturmaktadır (Dincer, 2000, s. 109). Açıklayıcılar, sözel mesaja eşlik eden, konuşma içeriğini tamamlayıp, açıklamaya yardımcı olan jestler olarak adlandırılmaktadır (Hartman, 2007). Bir tahta üzerinde konuşulanları özetlemek, bahsi geçen objeyi işaret etmek, açıklayıcı jestler arasında yer almaktadır. Tepki Gösterimleri: Tepki gösterimleri olan tavırlar; kişinin o andaki duygularını dışa vuran bedensel hareketlerdir. Bu konuda yüz ifadeleri hemen göze çarpar (Hartman, 2007). Surat asma, göz kırpma, kaşların yukarı doğru kaldırılması ya da göz kapaklarının aralanması tepki gösterimlerine verilebilecek örneklerden birkaçıdır (Dincer, 2000, s. 110). Düzenleyiciler: Bireylerin iletişimini kontrol eden, koordine eden ve yönlendiren iletişim sırasında kullanılan davranışlardır. İki birey konuşurken, dinleyicinin başını sallaması, konuşmacıya konuşmaya devam etmesi mesajı verir. Uyum Sağlama Davranışları: İletişim esnasında uyum sağlamak amacıyla hissettiği duyguların dışa vurumu amaçlı jestlerdir (Hartman, 2007). Kişi ellerini sürekli hareket ettirmek, ayağını sallamak; parmaklarını vurarak tempo tutmak, esnemek, gözlüklerini ayarlamak gibi davranışlar sergiler (Dincer, 2000, s. 111). 34 2.2.3.1.1. Mimikler Kişiler arası iletişimde, vücudun en dikkat çekici bölgesi yüzdür. Bunun en temel nedeni de insanların yüz yüze iletişimlerinde içinde bulundukları duyguları genellikle açığa çıkartıyor olmalarından kaynaklanmaktadır. (Şimşek, 2000, s.65). Yüz ifadesi ya da hareketlerine verilen bir diğer ad mimiktir. Mimikler sayesinde, duygular ve coşkular yüze yansıyarak anlam bulmaktadır. Mimiklerin oluşması içgüdü ve dürtülere bağlı olup, anlık duyguların kolaylıkla ifadesini sağlar. Yapılan araştırmalar, hiç mimik kullanmayan bir kişi ile konuşmanın mimik kullananlar ile konuşmaktan çok daha zor olduğunu göstermektedir (Chaney ve Green; 2006). Kültürlerarası araştırmalar, mutluluk, korku, kızgınlık, saskınlık, üzüntü ve tiksinti gibi altı temel duyguyu aktaran ortak yüz anlatımları bulundugunu göstermiştir (Zıllıoğlu, 1996, s. 198). Örnek olarak kaslar; ya tamamen kalkık; inanmazlık, yarım kalkık; sasırmıs, normal; yorum yok, hafif asagı; hayrete düşmüş, tamamen aşağı; kızgın, ağız ve çene yaygın ise memnun anlamlarına gelmektedir (Mısırlı, 2003, s. 51). Bunu yanında literatürde yer alan çalışmalar, bireylerin neşe ve mutluluk ifadelerinin ağız ve gözle, kızgınlık ifadesini kaş ve dudak biçimiyle, hayret ve sürpriz ifadesini ise en iyi gözle belirttiğini göstermektedir (Akpınar, 2004). İnsan yüzü , dikkatli bir gözlemciye çok önemli mesajlar verecek anlamlı bir yapıya sahip ekran niteliğindedir. Kırışık bir alın endişe, şaşkınlık veya mutsuzluk gösterebilir. Buruşuk bir burun hoşnutsuzluk veya iğrenti göstergesi olabilir. Sıkı dudaklar ve ağız bir hükmetme girişimi veya güçlü duyguları gösterebilir. Selamlaşırken çoğu insan kaşlarıyla kısa bir tanıma hareketi yapar. Fakat bir konuşma sırasında kaşların sıkça kalkması hayret veya şaşkınlık gösterebilir. Uçları aşağıya çekilmiş bir ağız kişinin muhatabını hor gördüğünü ve ondan iğrendiğini gösterebilir. Bilinçli veya bir kurala dayanarak yapılmasa da, insanlar başkalarını öncelikle baş bölgelerindeki hareketler olmak üzere, dış görünüşlerine göre değerlendirirler (Tayfun, 2007, s. 140). Bütün bu veriler ışığında yüz kasları duyusal bir ifadeyi yansıtma açısından esas olarak üç grupta değerlendirilir; kaş-alın bölgesi, göz kapakları - göz bölgesi, alt yüz bölgesi ( ağız bölgesi, dudaklar ve çene kasları) (Akpınar, 2004, s. 4; Dincer, 2000, s. 127). 35 Alın ve Kaşlar: Alın, fiziksel ve duygusal durumların en iyi göstergelerindendir. Alın kırıştırılması, diğer yüz ifadeleriyle birlikte okunduğunda şaşkınlık, kızgınlık, gerilim, endişe, korku veya ilgi belirtir. Kaşlar yüzü yumuşatır veya sertleştirir. Kaşların hareketi de değişik duygusal durumları yansıtır (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 84-85). Şaşkınlık, korku veya bir şeyin farkına varılması durumunda kaşlarımızı yukarı kaldırırken, endişelendiğimiz, ilgilendiğimiz veya kızdığımız zaman ise aşağı indiririz. İnsanlar sözel olarak yalan söylemenin yanında sözsüz olarak da yalan söylerken mimiklerini kullanmaktadırlar. Ancak kaş ve alın bölgesi ile yapılabilecek mimikler kişinin kontrol edebileceği kas grubu olmadığı için güvenilebilir yüz hareketleri olarak da nitelendirilmektedirler. Göz Kapakları ve Gözler: İnsan bedeninde en dikkat çeken yer yüz, yüzde ise en çok dikkat çeken yer gözlerdir. Gözler sözel olmayan iletişimde en önemli rolü oynayan organımızdır (Tayfun, 2007, s. 143). Birisiyle konuşurken gözler, biz dinleyip dinlemediklerini, söylediklerimizle ilgilenip ilgilenmediklerini, içten olup olmadıklarını, sıkılıp sıkılmadıklarını yansıtır. Etkili iletişim kurmak, karşındakinin gözlerine bakabilmeyi, aynı zamnada konuşurken bakışlarımızı yüzün çeşiti yerlerine yöneltmeye bağlıdır (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 87). Öncelikle göz teması sağlanarak hedefe bakılır, ardından baş çevrilerek devam edilir, iletişimin niteliğine bağlı olarak gövde aynı istikamete yönelir, karşıdan gelen iletişim sinyallerine göre adım atılarak sürece hareketlilik kazandırılır. Görüldüğü üzere daha sözlü iletişime geçilmemiştir. O ana kadar kurulan sözsüz iletişimin nitelik ve süresi, karşısındakinin tepkisiyle belirginleşerek iletişim gerçekleşir (Tayfun, 2007, s. 144). Göz teması güçlü bir araçtır. Az kullanıldığında, sinirli,gergin, güvenilmez,endişeli; çok fazla kullanıldığında ise güçlü, saldırgan, ısrarcı bir görüntü oluşabilir (Tayfun, 2007, s. 147). Beklenmedik bir durumla karşılaştığımızda gözler açılır, sevgi ve mutluluk durumunda göz kasları gevşer, bakışlar derinleşir, şüphecilik durumunda gözler kısılır, utanma, suçluluk durumunda gözler yana kayar, bakışlar kaçırılır yani konuşurken karşısındakinin gözlerinin içine bakan, gözlerini kısık değil, açık tutan kişiler olumlu; bunların karşıtını yapan kişiler ise olumsuz olarak tanımlanmaktadırlar (Altıntaş ve Çamur, 36 2005, s. 8). Bunun yanında göz bebeklerinin büyüklüğü yüzün bütün ifadesini değiştirmektedir. Heyecanlanan birisinin göz bebekleri normal halinin dört katına çıkabilirken, kızgınlık ve olumsuz ruh halinde göz bebekleri küçülür ve yılan gözü halini alabilir. Ayrıca aşırı göz kırpma bizi sinirli, göz sulanması da aşırı duygusal veya zayıf gösterebilir (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 91). Alt Yüz Bölgesi ( Ağız Bölgesi, Dudaklar ve Çene Kasları): Dudaklar birçok duyunun yansıtılmasında mimik olarak nitelendirilen beden dili dışavurumları arasında yer almaktadır. Dudaklar, sinirlenince ısırılır, endişeyle yalanır, ağlanacağı zaman titrer. Büyüklenenler dudaklarını kıvırarak somurtur, dudaklarını bükerek üstünlük sağlar. Dudaklar birçok duygunun işaretçisi olması yanı sıra en iyi ifade etmeye yaradıkları mimik gülümsemektir. Gülümseme göz ve ağız kaslarının birlikte çalışması ile oluşur. Gülümseme olumlu bir ifadedir ve selamlamanın temel unsurudur (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 91). 2.2.3.1.2. Jestler Sözsüz iletişim boyutları arasında en önemlilerinden biri de jestlerdir. Jestler, sözsüz iletişim sözlüğünün bir parçası ve daha fazla iletişim ve anlayış paylaşımına hizmet ederler. Jestler kültürlerin hiçbir yerde yazmayan ancak herkes tarafından bilinen anahtar parçaları durumundadır. Simgelerin, özerk, kasti ve bilinçli üretilenler jestlerin, kültürel olarak spesifik, keskin anlamları vardır. Bu gizli anahtarlar kültürlere göre değişebilir, aynı imalar, farklı kültürlerde farklı şekillerde ifade edilebilir (Molinsky, 2005, s. 3). İnsanlar konuşma esnasında el ve kol hareketlerinden faydalanmak suretiyle anlamı güçlendirmeye ve desteklemeye çalışırlar. Jestler insanlar karşısındakine ve sözlerine ilgi duyup duymadığı, ondan hoşlanıp hoşlanmadığı, ona karşı saldırganca bir tutum içinde olup olmadığı gibi birçok duygusal yönü ağır basan iletilerin kaynağı olabildiklerini ortaya koymuştur. Örneğin, yumruğunu sıkmak, saldırganlık ifadesi; ellerini yüzüne dayamak, üzüntü ve kaygı ifadesi; elini alnına dayamak, yorgunluk ifadesi; başını sallama, konuşmayı ilgiyle izlediğinin ve konuşmanın devam etmesini istediğinin göstergesi olabilir (Mısırlı, 2003, s. 51). 37 2.2.3.1.2.1. Baş Hareketleri Baş hareketleri, iletişim sürecinde etkili mesajlar içermektedir. Beden dilinde başın kullanımını anlamak için, başı dörde bölen iki görünmez çizginin varlığından söz edilir. Bu çizgiler kulaklardan geçtiği varsayılan benlik çizgisi ve tepeden çeneye geçtiği varsayılan başkaları çizgisidir. Baş benlik çizgisi üzerinde yukarıya doğru dönükse, üstünlük; aynı eksende öne eğikse, uysallık, boyun eğme; başkaları çizgisi ekseninde konuşulan kişiye dönükse, anlaşma; karşıdaki kişinin tersi yöne dönükse, anlaşmazlık ifade etmektedir (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 98). İnsan ilişkileri açısından büyük önem taşıyan baş hareketleri, karşımızdaki insana cesaretlendirici, destekleyici veya reddedici mesajlar verebilir. Örneğin karşımızdaki kişinin söylediklerini dinlerken, başımızı hafifçe yukarı kaldırmamız, konusan kişide büyük rahatsızlık yaratacağı gibi büyük bir olasılıklı söylediğini tekrarlamaya veya sesini yükseltmeye başlayacaktır. Buna karşılık başımızı öne doğru hafifçe sallamamız, karşıdaki kişiye “seni anlıyorum, dinliyorum” duygusunu yaratacaktır. Bu da karşıya rahatlık verir ve karşıyla olan iletişimimizi kolaylaştırır. İnsan, kendisine yakın bulduğu ya da kendi görüşüne yakın görüş belirten kişilere doğru başıyla hafifçe yakınlaşır, uzak bulduğu ya da kendisininkinden farklı görüşler belirten kişilerden başıyla hafifçe uzaklaşır (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 98). En çok kullandığımız baş hareketi ise “evet” veya “hayır” anlamında başın sağa sola veya yukarı aşağı hareketidir. 2.2.3.1.2.1. Eller ve Parmaklar İnsanın kendini ifadesinde en duyarlı ve etkili organ olan eller, vücutta konumlanma yerine göre farklı anlamlar sembolize ederler. El jestlerini; elin baş ,boyun ve bedendeki duruşları, bacaklar ve ayaklara dokunması ve serbest hareketleri olarak gözlemleyebiliriz. İnsanın ellerini kullanışının iki şekli vardır: avuç içinin havaya bakması ve yere dönük olması. Açık duran bir el karşısındakine gizlisi saklısı olmaksızın güven ve dostluk sunarken, avuç içinin yere bakması, temkinli, mesafeli ve uzak durmayı tercih eder bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Ellerin göğüs ya da karın üzerinde bağlanması yerine, serbest bırakılması ya da arkada tutulması kaynağın özgüven düzeyinin yüksek olması biçiminde yorumlanmaktadır (Şimsek, 2000, s. 64). Elleri cebe sokmanın, karşıdakilere karşı saygısızlık ifade ettigi de 38 söylenebilir. Elleri iki yanında bele koymak; saldırganlık ve saygısızlığı, tek eli veya iki eli birden masaya yaslamak ise iletişimde bulunulan kişilere önem verilmediği anlamına gelmektedir (Mısırlı, 2003, s. 56). Ellerini arkada birleştiren kişi , karın ve göğüs gibi zayıf bölgelerini açıkta bırakacak kadar kendisini güvende hisseder (Tayfun, 2007, s. 154). Dincer (2000), işaret parmağının havaya kaldırılması ile ilgili yapılan harketlerin, kişinin kendisine karşı gelinmesini istememesi üzerine, konuşmaya otoriter bir atmosfer yaratmak amacıyla kullanılan bir jest olarak ifade etmiştir. Bu hareketin yapılması karşıya rahatsızlık verir, söylenenin tersini yapma hissi doğurur ve o kişiye karşı hınç duyulmasına neden olur. Ellerin parmaklarının titizlikle birleştirilerek yapılan “çatı” hareketi, belirgin bir konuda ilgi ve dikkatin yoğunlaşmasını, konuya hakimiyeti ifade eder (Tayfun, 2007, s. 153). Ellerle yapılan en saldırganca hareket ise yumruktur. Sıkılmış bir yumrukla havayı döven kişi, masaya vuran kişi savunduğu fikre karşı çıkıldığı takdirde, mücadeleyi nereye götüreceği şüphe bırakmaz. İnsanın kişiliğini ortaya koyma yollarının en başında gelen el sıkışma hareketi, karşılaşıldığında veya ayrıırken kullanılan ellerin kilitlenerek sallandığı harekettir. El sıkışmayla hakimiyet, edilgenlik ve eşitlik tavırlarından biri iletilir. Egemenlikte, el sıkışma sırasında elinizin avucu aşağı bakacak şekilde çevirerek iletilirken, edilgenlikte elinizin avucu yukarı bakmaktadır, eşitlikte ise eller yan ve avuç içleri birbirine paraleldir. El sıkışmayı kimin başlatacağınında ayrı bir önemi vardır. Öncelikle ev sahibi olan kişinin elini uzatması gerekir. Ayrıca el sıkışmak istemeyen birisine el uzatarak el sıkışmaya zorlamak bir rahatsızlık yaşanmasına neden olabilir. Gerginlik anında veya olumsuz durumlarda insanın yardımına eller yetişir. İnsanlar kendi yüz ve bedenlerine temas ederek gerginliklerini yatıştırırlar. Altıntaş ve Çamur (2005)’a göre kişi yalan dolu sözleri bastırmaya çalışırken, eli ile ağzını örter, burnuna hafifçe dokunur ve gözlerini ovuşturulur. Kişi baskı altındayken güven ihtiyacının dışa göstergesi olarak parmakların ağzına götürürken, süpheci davrandığında boynunu kaşımaktadır. Parmakların masa üzerinde davul çalması ve ayakların ritmik olarak yere vurulması profesyonel konuşmacılar tarafımdan can sıkıntısı olarak yorumlansa da aslında sabırsızlık işareti olarak da görülmektedir. Kafayı iki elin arasına almak derin düşünceyi ve içe kapanma mesajları verirken, koltuğa yaslanıp elleri başın arkasında kenetlemek ben üstünüm anlamı taşımaktadır. 39 2.2.3.1.2.2. Kol Hareketleri Kollarla yapılan jestler, genellikle kişinin karşısındaki ile bir ilişkiye girme isteminde olup olmadığının bir göstergesidir. İnsanın en zayıf noktası kalbinin bulundugu göğüs bölgesidir. İnsanlar kendini tedirgin, olumsuz veya savunmada hissettiğinde , mağara devrinde yasayan atalarından devraldıkları bir jesti kullanırlar ve kollarını kavuştururlar. Bir insan dinlediği kisiyle aynı fikirde değilse kollarını kavuşturur (Hürmeriç, 2008, s. 43). Sıradan kol kavuşturma hareketi, kişi toplantıda, kuyrukta, asansörde veya kendini güvensiz hissettiği başka herhangi bir yerde yabancılar arasındayken görülür. Duydukları şeylere katılmayan çoğu kişi kollarını bu şekilde kavuşturur. Eğer kollar sıkı bir şekilde birbirine kavuşturulmuşsa, bu saldırgan ve savunmaya geçmiş bir tavrı gösterir. Bir kol vücudun yanında dururken diğer kolun yana doğru gelerek diğer kolu tutup bir engel oluşturduğu kısmi kol kavuşturma ise kişinin gruba yabancı olduğu toplantılarda ve kendine güveni az olduğu durumlarda rastlanabilir (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 128-132). Kollarla yapılan jestler vücudun diğer bölgeleriyle yapılan jestlerle birleşip daha birçok anlam ifade etmektedir. Omuzların yönelimi, kişinin iletişimde değişen tutumu hakkında ipucu verebilir. Omuzların ileriye doğru yönelmesi kişiler arasında iletişimde isteklilik, dikkatlilik ve açıklık işareti olarak algılanabilir (Baş, 2010, s. 48). 2.2.3.1.2.2. Bacaklar veAyaklar Bacakların duruşu, beden dilinin bir diğer konuşma biçimidir. Bacak bacak üstüne atarak, kendimizi korumaya alırız. Bu hareket kenetlenmiş kollar ve konuşulan kişiden gövdenin uzaklaştırılmasıyla desteklendiğinde anlam değişir ve artık saldırı için hazırlığın tam olduğu ya da tümüyle olaydan uzaklaşıldığı izlenimi verilir. Tıpkı gövde ve baş hareketlerinde olduğu gibi, ayakların duruşuyla da ilişki kurulan kişiye veya konuya ilgi duyulup duyulmadığı aktarılabilir. Konuşulan kişiye doğru bacak bacak üstüne atmak, bu hareketi ayakların konumuyla da desteklemek iletişim içinde bulunulan kişiye karşı ilgili olunduğunu yansıtır ( Dincer, 2000, s. 176). Bacak veya kolları kavuşturmak, olumsuz veya savunma tavrına işaret eden ve bilek kilitleme hareketi için de aynı şey geçerlidir. İnsanların bileklerini kilitlemesi zihinsel olarak dudaklarını ısırma hareketiyle aynı anlamı ifade eder. Otururken ayak bileklerini üst 40 üste koymak, hazır oluşun ve öz kontrolün bir ifadesidir. Öte yandan bacak bacak üstüne atmak hazır bulunmayışın ve mutabık olmayışın işaretidir. Bacak bacak üstüne atma davranışı keşfedilmiş (sonradan kazanılmış) bir davranış biçimidir. Bacak bacak üstüne atmak olumsuz ve savunucu bir tutumun ve artmış bir iç gerginliğin işareti olabileceği gibi, karşılıklı ilişkide incelik ve zarafeti de yansıtabilir (Özer, 1995, s.129). 2.2.3.1.2.3. Duruş, Yürüyüş ve Oturma Biçimleri Duruş, beden dilinin temel parçalarından biridir. Bakıldığında kişinin genel ruh haline ilişkin bilgiler verir. Gerek yüz yüze görüşme esnasında gerekse uzaktan izlenildiğinde vücudun duruş özelliklerine göre; saldırgan, kaygılı, kendini beğenmiş, düşünceli, heyecanlı, sakin bir görüntü tanımlaması yapılabilmektedir (Tayfun, 2007, s. 158). Beden duruşu kişinin hem kendi duygusal durumunu, hemde karşısındakini etkiler. Konuşmacıya eğilerek, elin çenede tutulması ilgili bir duruşun işareti olarak görülmekte, bunu tam tersi geriye çekilerek kolların göğüste tutulması, farklı noktalara konunun yoğunlaşması konuya ilgisizliğin veya farklı bir bakış açısına sahip olunduğunun ipucudur. İnsan kendine yakın bulduğu ya da kendi görüşüne yakın görüşte bulunan kişilere başıyla hafifçe yakınlaşır, hatta baş sallama hareketi ile de bunu desteklemektedir. Kendisine uzak bulduğu kişiden ise başıyla hafifçe uzaklaşır. Dincer (2000, s. 180), sözel olmayan iletişimde kişilerin duruş, yürüyüş ve oturuş biçimleri duygu durumu enerjisi ve kişiliği hakkında bazı ipuçları verdiğini ve kişilerin duruşlarının kültürel, kişisel, dinsel, mesleki, sosyal sınıf, cinsiyet, yaş, sağlık ve statü gibi çeşitli faktörlerden etkilendiğini ifade etmiştir. Kişinin vücudunu kendisini diğer insanlardan ya da gruptan uzak tutmak için kullanmasına kapsayıcı duruş, birbirleri ile yüz yüze gelecek biçimde oturmaları kişilerarası duruş ve bir kişinin karşısındakinin duruşu ile senkron içinde olarak, farkına varmadan onu taklit etmesi ise ayna duruşu olarak ifade edilmektedir. Ayna duruşu yapan kişiler aynı duyguları ve düşünceleri paylaşmaktadırlar. Vücut konumu, ile ilgili önemli ayrıntılardan biri de yürüyüş biçimidir. Kişinin yürüyüşüne bakılarak insanların ruh hali ve çevresindekilerle ilişkisi hakkında değerlendirme yapmak mümkündür. Kişinin duvar kenarından yürümesi, onun ürkek ve çekingen bir izlenim bırakmasına neden olurken, kaldırımın veya koridorun tam ortasından yürümesi, onun 41 saldırgan ve baskın bir izlenim bırakmasına neden olmaktadır. Toplumsal yaşamda ister aile içinde olsun, ister iş veya okul ortamında olsun yürüyüş biçimi statü belirleyici bir özelliğe sahiptir. Bunu yanında yürüyüşün gücün bir göstergesi olabileceğine de dikkat etmek gerekir. Etkili ve özgüvenli bir yürüyüş, sırtın ve başın dik tutulduğu, ellerini rahat bir biçimde hareket ettirildiği bir yürüyüş biçimidir (Dincer, 2000, s.182). Altıntaş ve Çamur (2005, s.140), oturma durumunda, bacak ve ayakların pozisyonunu incelemek ve oturma biçimini doğru olarak değerlendirebilmek için sandalye veya koltuk üzerinde kaplanılan alan, beden duruşu, bacakların kullanış biçimi ve oturmak için seçilen yerler olarak dört açıdan incelemişlerdir. Kişi bulunduğu durumdan memnunsa, oturduğu alanın tamamını kaplar, kişinin koltuğun ucuna oturması, onun kalkıp gitmeye hazır olduğunu, oturulacak yer olmasına rağmen koltuğun koluna oturan kişiler ise kendisine fazlazıyla güven duyan kimseler olduğunun göstergesidir. Oturma esnasında, ayakların öne uzatılması rahatlık ve rehaveti, sandalyenin altına alınması tedirginliği ve özellikler kollarla birlikte yapıldığında iletişime kapanma eğilimini, ayak ayak üstüne atılması ve gövdenin geriye alınması eleştirel yaklaşımı çağrıştırmaktadır (Tayfun, 2007, s. 160). En olumlu oturuş tarzı, bacakların hafif bir biçimde aralanarak elleri her an bir jest yapmaya hazırdurumda boş bırakarak oturmaktır. Bir odaya girdiğimizde seçtiğimiz yer kendimize olan güvenimiz ve bu yerde bulunanlar arasında kendimizi nerede gördüğümüz konusunda fikir verir. Özgüveni düşük kişilerin odaya girdiklerinde kapıya en yakın koltuk vaya sandalyeye oturdukları gözlemlenmiştir. Altıntaş ve Çamur (2005, s. 145-152), karşı taraf ile işbirliği sağlamak için dik açı , rekabet için karşı karşıya , probleme karşı ortak bir yaklaşım için yan yana , karşı tarafla ilgilenmek istenmediğinde ise çapraz oturulduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca gücü temsil eden kişi kapıya yüzü dönük olarak ve masanın başına oturur. Sağı ve solunda kendisine en yakın kişiler yer alır. Belirtilenleri bir genelleme olarak nitelendirirsek, kişileri sadece yürüyüş ve oturuş biçimlerine göre genel çıkarımlara varmak hatalı sonuçlara neden olabilmektedir. İnsanlar hakkında genel yargıya varılırken, mimik ve jestlerin bir bütün içinde, yürüyüş ve oturuş biçimleri ile birlikte değerlendirilmeye düşünülmektedir. 42 tabi tutulmasının daha doğru olduğu 2.2.3.2.Kişilerarası Mesafe (Proksemik) Yaklaşma anlamına gelen proksemik kelimesi, ilk kez 1966 yılında antropolog Edward Twitchell Hall tarafından, kişilerin sosyal ve kişisel alanlarını kullanma ve algılamaları üzerinde yoğunlaşan bir çalışma olarak ortaya çıkmıştır. Tayfun (2007, s. 161)’nunda belirttiği üzere insanların günlük yaşamda, çevresindeki insanlarla arasındaki mesafenin sınırı, ilişkileri hem belirlemekte hem etkilemektedir. Kişilerin kendilerine özgü belirlediği özel sınırlar aşıldığında huzursuzluk gösterdikleri açıkça görülmektedir.. Bu rahatsızlığı saklamak için kişi çoğunlukla gülümseme, dikkati başka noktaya yöneltme veya ilginç hareketlerde bulunma eğilimi göstermektedir. Bu alanların kullanımı, bireysel ve kültürel farklılıklara göre farklı algılanabilmektedir (Tutar ve Yılmaz, 2003, s. 59). Örneğin Araplarda ve Meksikalılarda kişisel mesafenin sınırları Amerikalılara göre daha geniştir ve bu nedenle iletişimde vücut yakınlığı daha doğal sayılmaktadır. Türk kültüründe de, ilişkilere ve çevreye göre degişmekle birlikte, aynı cinsten olanlar arasında el kol temasında olanak veren yakın bir mesafenin hoşgörüyle karşılandıgı söylenebilir. Mısırlı (2004, s. 57)’ya göre beden dilinde, dört tür iletişim mesafesi bulunmaktadır. Bunlar, mahrem alan, kişisel alan, sosyal alanlar ve genel alanlardır. Bunlardan mahrem alan, çok yakın ilişkilerimizin yaşandığı, genelde 0-25cm arasında kalan, aile içi ve arabalık bağı olan insanlarla olan mesafemizdir. Kişinin onayı olmadan bu alan ihlal edilirse gerek psikolojik gerekse fizyolojik tepkiler oluşabilir. Kişisel alan, gövdeden itibaren çapı 25-80 cm arasında değişir. Günlük yaşamda aile dışı ilişkilerde sürdürdüğümüz iş arkadaşları, tanıdıklar bu mesafe içindedir. Bu mesafede belli durumlarda el, omuz tutma gibi fiziksel yakınlıklar yer alabilir. Sosyal alan, resmi ilişkilerin gerçekleştiği bu mesafenin çapı 80-200 cm arasında değişebilir. Genellikle müşteriler ile satıcılar veya iş yerinde çalışan kişiler arasında sadece el sıkışma gibi bir temas dışında fiziksel yakınlığın olmadığı mesafedir. Genel alanlar, sosyal alanın dışında kalan mesafedir. Bir toplantı ortamında, halka hitap eden bir konuşmacının sınırları kapsamındaki alanlardır. 43 2.2.3.2. Dokunma (Haptik) İletişimde etkileyici ve belirleyici bir diğer boyutta dokunmadır. Dokunma sözsüz biçimde duyguları ileten bir iletişim biçimidir (Tayfun, 2007, s. 164). Birisinin elini öpüp başa koymak, onun üstün/büyük olduğunu kabul etme göstergesi olduğu gibi, el sıkışma, karşıdaki kişinin kendine bir ölçüde eşit olduğunu kabul ettiğinin bir göstergesi olabilir. Dokunmanın ideal olanı, öpme, kucaklaşma, okşama, sırtını sıvazlama, tokalaşma benzeri; övme, takdir etme, sevgi gibi olumlu duygu yoğunlaşması olarak ortaya çıktığı durumlardır. Bir şirket yöneticisinin, genç memuruna teması onun motivasyonunu yükselteceği gibi, onun şirket içerisinde önemli olduğunu hissetirecektir. Dokunma hareketi, zaman zaman itme, vurma, tekme, tokat gibi olumsz davranış biçimi olarak da görülebilmektedir (Tayfun, 2007, s. 167). Ne var ki, her dokunma biçimi güzel duygularla ilgili değildir ve olumlu olarak algılanmaz. Birisinin omzuna elini koymak destek vermek anlamına gelebilecegi gibi, bir üstünlük belirtisi de olabilir (Zıllıoğlu, 1996, s. 202). Bunun yanında karşıdaki insanın temas ilişkisine karşı olan tutumu da çok önemlidir. Kişi bu temastan rahatsızlık duyuyorsa, bunu geri çekilerek, kendini geride tuttarak veya karşılık vermeyerek beden dilinin çeşitli işaretleri ie ortaya koyar. Bu durumda o kişinin mahrem alanına girilmesinden ötürü yaşayacağı duyguyu algılamak üzere duyarlı ve açık olmak yaralıdır (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 191). Dokunma hareketleri, alnı ovmak gibi endişe ve gerilimin işaretçici olabildiği gibi, sinirliliğin, güvensizliğin, sabırsızlığın veya korkunun da habercisi olabilir. 2.2.3.3 Genel Görünüş Genel görünüş bir kişinin fiziksel özellikleri, giyim tarzı, kullandığı aksesuarlar, renk seçimi ve bunların toplamındaki estetik görünümüyle oluşturduğu kişisel imajın görsel yönüdür. Fiziksel görünümü tamamlayan en önemli unsur kıyafetlerdir (Baş, 2010, s. 37). Bireyin giyimi, sözleri ve vücudu kadar, beğenilerini, içinde bulunduğu ruhsal durumu, iletişim kurduğu bireylere verdiği önemi ve değeri göstermektedir. Uygun yerde ve zamanda giyinilmeyen giyim ve kuşam karşımızdakiler tarafından hoş karşılanmaz. Bir insanın başkalarının karşısına mümkün olduğunca temiz, düzenli ve bakımlı olarak çıkması 44 kendi itibarı içinde önemlidir. Dış görüntüsüne ve kıyafetlerine özen göstermeyen birey, başkalarından da saygı beklemiyordur (Mısırlı, 2004, s. 59). İletişimde ilk izlenim çok önemlidir. Son araştırmalar, sekiz saniye gibi kısa bir zamanda beyin, karşıdan aldığı verileri filtresinden geçirerek o kişiyle ilgili ilk izlenimi edindiğini göstermektedir. Yerine ve zamanına uymayan giyim kuşam çok önemli mesajların hafife alınmasına ve yanlı olarak algılanmasına yol açabilir. Bu nedenle yetişmekte olan yüzlerce, binlerce kişiye hizmet veren, davranış değiştirme gibi çok önemli bir görevi üstlenen öğretmenler ve idareciler örnek oluşturacak bir görünüme sahip olmalıdırlar. Eğitimcinin görünüşü kimseyi rahatsız etmemelidir. Buna eğtimcinin tıraşı, makyajı, takıları ve fiziksel görüntüsü gibi özellikler dahildir. Eğitim uygulamaları sırasında özellikle aşırı makyajdan kaçınmak, abartılı takılar kullanmamak ve temiz görünmek gerekir (Şimşek, 2000, s. 63). Saçlar her zaman temiz olmalı, düzenli olarak saç ve sakal tıraşı olunmalıdır. Dişler fırçalanmalı, nefesin kötü kokmaması için önlemler alınmalıdır (Mısırlı, 2003, s. 54). Özellikle iş yasamındaki bireyler karşılarında aşırı uçlarda yaşayan bireyleri görmek istemezler. Önemli olan iş ortamında mevsime, çevreye ve özel durumlara uygun bir dış görünüşte olabilmektir. Böyle davranan kişiler kendilerine güvenirler ve daha rahat hissederler (Mısırlı, 2003, s. 52). Eğitimcinin giyimi, onun kişiliği hakkında da ipuçları vermektedir. Düzensiz, dikkatsiz ve gelişigüzel bir görünüm, düzensiz ve etkisiz bir kişiliğin simgesidir diyebiliriz. 2.2.3.4. Dil Ötesi İletişim (Paralinguistik) Dil ötesi iletişim, sesin niteliği ile ilgilidir; ses tonu, sesin hızı, şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar ve benzeri özellikler, dil ötesi iletişim sayılır. Kişilerarası ilişkilerde yaşanan en küçük gerginlik kendisini önce ses tonunda ortaya koyar. Günlük ilişkilerde canlı, neşeli, enerjik bir ses tonu, insanlar üzerinde olumlu etki bırakır. Ayrıca ortada bir gerginlik ya da sorun varsa ses tonunun yumşak ve sakin olması çatışmayı önleyerek işbirliğini kolaylaştıracaktır. Monoton, dinleyende bıkkınlık yaratan, kolayca dikkatin dağılmasına neden olan bir konuşma tarzıyla kişi ortaya ne kadar orjinal fikirler koysa da karşısındakileri ikna etmekte güçlük çekecektir .Bu nedenledir ki, çoğu zaman insanların söyledikleri değil, söyleyiş 45 biçimleri önem kazanır. Örneğin yükselen bir ton, yüksek ses, yavaş bir konuşma güvenilirlik ve güven ifadesiyken, düşük bir ton, alçak bir ses, yavaş bir konuşma ise şevkat ve hoşnutluk belirtisidir (Altıntaş ve Çamur, 2005, s. 180). Sesin tonu, sözlerin anlamını artırabilir veya onların yerini alabilir; anlamlarını güçlendirebilir, açıklık kazandırabilir veya karmaşıklaştırabilir. Konuşma sırasında sesi kullanmak, müzik enstrümanlarını kullanmak gibi beceri ister (Tutar ve Yılmaz, 2003, s. 56). Susma veya sessizlik davranışı ise kişiye düşünme zamanı, zarara uğrama, kaygı durumu, sözel davranışı aksatma, karşıdaki kişinin söylediklerinin yanlış olduğunu düşünme, bir duyguyu vurgulama, soğukkanlı gözükme ve karşıdakine söyleyecek hiçbir şeyi olmadığı anlamlarına gelebilmektedir (Burgoon, Buller ve Woodall, 1996, s. 63). Genel olarak, konuşmaya alçak sesle başlanmalı ve aşamalı olarak ses tonu yükseltilmelidir. Ayrıca, bir şeyi vurgulamak için mutlaka bağırmak gerekmez; normal akış içinde birden bire yaratılan sessizliğin ardından, kısık bir ses tonuyla bile çok güzel vurgulamalar yapılabilir. Sesi ustaca kullanmak, seçkin eğitimcilerin özellikleri arasında sayılmaktadır. Bu nedenle, etkili bir sunuş yaparken, sesin bilinçli bir kontrol altında tutulması gerekmektedir (Şimşek, 2000, s. 66). 2.2.3.5 Zaman Sözsüz iletişimde önemli unsurlardan birisi de zamandır. Kişilerin zamanlarını kullanma, organize etme yolları ve zamanın taşıdığı sözsüz mesajlar kroksemik olarak adlandırılmaktadır (Dincer, 2000, s. 223). Zamanında yapılması gereken işleri yapmak ya da yapmamak, bir yerde zamanında bulunmak veya bulunmamak, kişileri beklemek veya bekletmek, kişilerarası iletişim bazında, karşısındaki kişi veya kişilere verilen değerin bir göstergesi olarak tanımlanmaktadır. Bundan dolayıdır ki zamanlama kişilerin kariyerleri üzerinde performanslarını değerlendirmesi aşamasında önemli rol oynar. Zamanlama konusunda ülkeler arasında kültürel farklılıklar vardır. Amerikalılar rötar yapan bir uçak nedeniyle şaşkınlığa uğrayabiliyorlarken, doğu toplumlarında geç kalmalar, rötarlar doğal karşılanabilmektedir. Kültürel farklılıkların yanı sıra sürekli geç kalan insanlar vardır. Bunlar Altıntaş ve Çamur (2005, s. 174)’a göre kronik geç kalıcıdırlar. Bu yapıya sahip kişiler geç kalarak, dikkat çekme isteklerini yansıttıkları gibi, geç kalınarak 46 güç sergilemek, düşmanlığı göstermek veya cezalandırma isteğide yansıtılabilmektedir. Uygar insanlarda sahip olunması gereken en önemli niteliklerden biri olarak kabul edilen zaman kavramının öğretim sürecine yansıması, dersine zamanında başlayan öğretmenin ders için hazır konumda bekleyen ögrenciye veya toplantıya zamanında gelen yönetinin ya da öğretmenin birbirlerine olan saygısı seklinde anlamlandırılabilir. 47 48 BÖLÜM 3 YÖNTEM Bu bölümde araştırmanın modeli, çalışma grubu, veri toplama aracının geliştirilmesi, verilerin toplanması ve verilerin analiz süreci açıklanmıştır. 3. 1. Araştırma Modeli İlköğretim okulu müdürlerinin öğretmenlere karşı kullandıkları sözel olmayan iletişim unsurlarının incelenmesini amaçlayan bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırmalarda gözlem, görüşme ve doküman analizi gibi veri toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir süreç izlenir (Yıldırım ve Şimşek, 2011, s. 39). Bu bağlamda, araştırmanın doğası gereği bir olguyu kendi gerçekliği içinde derinlemesine incelemek amaçlandığından nitel araştırma yönteminin daha uygun olduğu düşünülmektedir. Araştırmada olgubilim (fenomenoloji) deseni benimsenmiştir. Olgubilim deseni farkında olunan ancak derinlemesine ve ayrıntılı bir anlayışa yeterince sahip olunmayan olgulara odaklanmaktadır. Olgubilim araştırmalarında veri kaynakları araştırmanın odaklandığı olguyu yaşayan veya bu olguyu yansıtabilecek birey veya gruplardır. Olgulara ilişkin yaşantı ve anlamları ortaya çıkarmak için görüşmeler yapılır (Büyüköztürk ve diğ., 2010, s. 19). Olgubilim araştırmalarında başlıca veri toplama aracı görüşmedir (Yıldırım ve Şimşek, 2011, s. 72-74). Görüşme, nitel araştırmalarda en sık kullanılan veri toplama tekniğidir. Bu teknik belirli bir araştırma konusu veya bir soru hakkında derinlemesine bilgi sağlar. Görüşme yoluyla deneyimler, tutumlar, düşünceler, niyetler, yorumlar, zihinsel algılar ve 49 tepkiler gibi gözlenemeyen unsurlar anlaşılmaya çalışılmaktadır (Yıldırım ve Şimşek, 2006, s. 119-120). Araştırmada yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formları görüşülen kişiye kendini ifade etme imkanı sağlamaktadır (Büyüköztürk ve diğ., 2010, s. 163). Bu çalışmada bazı sorularda katılımcıların sorulara cevap vermekte güçlük çektiği ya da soruyu farklı anladığı noktalarda bazı açıklamalar getirilmiş, gerekli görülen anlarda ise kısa ek hatırlatmalar ya da bilgilendirmeler yapılmıştır. Bu süreçte katılımcının düşüncelerini kesintisiz olarak aktarabilmesine olanak sağlanmıştır. 3.2. Çalışma Grubu Çalışma grubunun belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemi ve buna bağlı olarak maksimum çeşitlilik tekniği kullanılmıştır. Amaçlı örnekleme zengin bilgiye sahip olduğu düşünülen durumların derinlemesine çalışılmasına olanak sağlamaktadır. Maksimum çeşitlilik örnekleme tekniğindeki amaç, göreli olarak küçük bir örneklem oluşturmak ve bu örneklemde ele alınan probleme taraf olabilecek bireylerin çeşitliliğini en üst seviyede yansıtmaktır. Başka bir değişle çeşitlilik gösteren durumlar arasında herhangi ortak ya da paylaşılan olguların olup olmadığını bulmaya çalışmak ve bu çeşitliliğe göre problemin farklı boyutlarını ortaya koymaktır (Yıldırım ve Şimşek, 2011, s. 107-109). Bu açıdan ele alındığında, çalışma grubunu Gaziantep İli, Şahinbey ilçesindeki dört devlet okulundan, Karataş İMKB Ortaokulu’ndan 5, Dayı Ahmet Ağa İlkokulu’ndan 5, Şehitkamil İlköğretim Okulu’ndan 4 ve Fatih Sultan Mehmet Ortaokulu’ndan 4, toplam 18 öğretmen oluşturmaktadır. Okullar maksimum çeşitlilik tekniği baz alınarak, farklı sosyoekonomik ve başarı düzeyleri dikkat edilerek seçilmiştir. Tablo 1 çalışma grubundaki öğretmenlerin özellikleri belirtilmiştir. 50 Tablo 1 Çalışma Grubuna Katılan Katılımcılara İlişkin Bilgiler Cinsiyet Kıdem Eğitim Düzeyi Branş Bulundukları Okuldaki Hizmet Yılı Kadın 9 Erkek 9 5 yıl ve daha az 6 6-15 yıl arası 6 16-25 yıl arası 5 26 yıl ve üstü 1 Lisans 17 Yüksek Lisans 1 Fen Bilgisi 7 Türkçe 3 Mtematik 2 Sosyal Bilgiler 2 Bilişim Teknolojileri 2 Müzik 1 Beden Eğitimi 1 1-3 yıl arası 13 5-7 yıl arası 5 Tablo 1’de görüldüğü üzere katılımcıların %50 si kadın, %50’si erkektir. Katılımcılardan 6 tanesi 5 yıl ve daha az kıdeme , 6 ile 15 yıl arasında kıdeme sahip olan katılımcı sayısı 6 , 16 yıl ve üstü kıdeme sahip katılımcı sayısı ise yine 6’dir. Yüksek lisans düzeyinde eğitim alan katılılımcı sayısı 1 iken, diğer katılımcılar lisans düzeyinde eğitim almışlardır. Branş 51 olarak incelediğimizde ise katılımcıların yaklaşık %39’unu Fen Bilimleri branşı oluştururken, en az Müzik ve Beden Eğitimi branşları ile görüşülmüştür. Öğretmenlerin bulundukları okuldaki hizmet sürelerine bakıldığında, çalışma süresi en fazla 7 yıl, en az 1 yıl olarak görülmektedir. Bu bağlamda incelendiğinde okulda 1 ile 3 yıl arası görev yapan öğretmen sayısı 13 iken 5 ile 7 yıl arası görev yapan öğretmen sayısı ise 5 olarak belirlenmiştir. Bu verilerden yola çıkarak katılımcıların büyük bir çoğunluğunun 1 ile 3 yıl arasında görev yaptıklarını söyleyebiliriz. 3. 3. Veri Toplama Aracının Geliştirilmesi Araştırmada, araştırmacı tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış bir görüşme formu (Ek 1) kullanılmıştır. Görüşme formu oluşturulurken öncelikle araştırmanın amaçları doğrultusunda yerli ve yabancı literatür ayrıntılı olarak taranmış ve konuya ilişkin maddeler belirlenmiştir. Formun hazırlanma sürecinde; ilgili literatür taranmış, çalışma grubuna girmeyen alanda otorite eğitimci ve akademisyenler ile görüşmeler yapılmış ve bu görüşmelerden elde edilen bilgilere dayalı olarak toplam 9 soru oluşturulmuştur. Sorular anlam ve anlaşılırlık açılarından Türkçe dil uzmanları tarafından okunmuş ve gerekli düzeltmeler yapılarak görüşme formu geliştirilmiş, dokuz soruluk yarı yapılandırılmış görüşme formu hakkında, çalışma grubuna dâhil olmayan iki araştırma görevlisinin görüşleri alınarak kapsam ve biçim açısından yeterli olup olmadığının kontrol edilmesi sağlanmış görüşme formuna son hali verilmiştir. Görüşme formunda ana soruların yanında, sorunun anlaşılmaması ya da yanlış anlaşıldığı durumlarda, gerektiğinde kullanılmak üzere katılımcıların fikirlerini daha iyi organize edebilmeleri amacıyla sonda tipi (toplam 6 soruda) sorular da kullanılmıştır. Görüşme formu temelde üç bölümden oluşmaktadır: (a) görüşmenin tarihi, saati ve yerinin bulunduğu birinci bölüm, (b) katılımcıların kurumdaki branşı, yaş, kıdem ve eğitim düzeyinin yer aldığı kişisel bilgilerin olduğu ikinci bölüm ve (c) ana soruların, sonda tipi soruların bulunduğu üçüncü bölüm. 52 3. 4. Verilerin Toplanması Araştırmanın verilerinin toplanması amacıyla yapılan görüşmeler 2013 yılı mayıs ve haziran aylarını kapsayacak şekilde 16 günde tamamlanmıştır (22.05.2013 - 06.06.2013). Verilerin toplanması amacıyla araştırmacı tarafından hazırlanan veri toplama aracı kullanılarak, Gaziantep Şahinbey ilçesindeki dört devlet okulundan toplam 18 öğretmen ile gerçekleştirilmiştir. Görüşmelere öncesinde okullar aranarak konu ana hatlarıyla açıklanmıştır ve randevu talep edilmiştir. Öğretmenlerle belirlenen tarih ve saatte, bulundukları okulda yüz yüze görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşme süresince katılımcılara hiçbir yönlendirme veya etkileme yapılmamış, katılımcıların düşüncelerini rahat ifade edebilecekleri bir ortam sağlanmıştır. Görüşmelerde araştırmacı tarafından hazırlanan görüşme formunun yanı sıra veri kaybını önlemek açısından ses kayıt cihazı kullanılmıştır. Ses kayıt cihazının kullanılması için katılımcılara bu kaydın sadece araştırmacı tarafından kullanılacağı taahhüdünde bulunulmuş, katılımcıların onayı alınmış ve karşılıklı olarak görüşme sözleşme formu (Ek 2) imzalanmıştır. Görüşme süresince ses kayıt cihazı katılımcının görebileceği bir yere konulmuş ve kayıt başlatılmış, kaydın başarılı bir şekilde gerçekleşmesi sağlanmış ve görüşme sonunda yine katılımcıların görebilecekleri bir şekilde ses kayıt cihazı kapatılmıştır. 3. 5. Verilerin Analizi Ses kayıt cihazı tarafından kaydedilen görüşmeler ses dosyası olarak bilgisayara aktarılmış ve daha sonra araştırmacı tarafından deşifreleri yapılmıştır. Ses dosyası olarak bilgisayara aktarılan görüşme süreci araştırmacı tarafından dinlenerek olduğu şekliyle yazıya dönüştürülmüştür. Böylece görüşmelere ilişkin hem ses kayıt dosyası hem de bunların deşifresi olan elektronik ortamda (word belgesi) metin dosyası elde edilmiş ve 18 katılımcıya ait yaklaşık 46 sayfalık veri setine ulaşılmıştır. Deşifrelerin doğru ve eksiksiz olması için ses kayıtları dinlenirken yazılı belge üzerinden görüşme süreci izlenmiş ve eksikliklerin önüne geçilmeye çalışılmıştır. Görüşme sürecinde elde edilen yazılı dokümanın çözümlenmesinde ilgili literatür dikkate alınarak okunmuştur. Öğretmenlerin sorulara verdikleri uzun cevaplar, cevabın ana fikrini 53 etkilemeden orijinal ifadeler korunarak araştırmacı tarafından kısaltılmıştır. Gizliliği sağlamak açısından katılımcılar Ö1, Ö2, Ö3 kısaltması yapılarak belirtilmiş ve her bir katılımcıya numara verilmiştir. Daha sonra veriler temalara göre gruplandırılmış ve içerik analizi yapılmıştır.Kodlar çıkartılmış ve nitel araştırmaya uygun bir içerik çözümlemesi yapmaya çalışılmıştır. Araştırmanın geçerlilik ve güvenilirliğini sağlamak amacıyla Yıldırım ve Şimşek (2011, s. 264-272)’in belirttiği stratejiler dikkate alınmıştır. Örneğin, çalışmanın geçerliğini artırmak amacıyla kullanılan stratejilerden biri uzun süreli etkileşimdir. Yıldırım ve Şimşek (2011, s. 266), görüşme sırasında görüşülen kişinin genel olarak görüşmenin ilk aşamalarında araştırmacının daha fazla etkisinde kaldığını ifade etmekte, görüşme süresi ilerledikçe oluşan güven ortamı ile birlikte katılımcıdan daha sağlıklı veriler elde edilebileceğini belirtmektedir. Bu bağlamda, katılımcılarla yapılan görüşmelerin süresi imkânlar dâhilinde uzun tutularak araştırmanın geçerliği artırılmak istenmiştir. Ayrıca, katılımcıların belirlenmesinde kullanılan maksimum çeşitlilik tekniğinin de farklı ve özgün durumların ortaya konması açısından çalışmanın geçerliğine katkıda bulunduğu belirtilebilir. 54 BÖLÜM 4 BULGULAR VE YORUM Bu bölümde araştırma sorularının analize dayalı olarak elde edilen bulgular, yerli ve yabancı literatürdeki araştırma sonuçlarıyla ilişkilendirilerek yorumlanmış ve tartışılmıştır. 4.1. Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitim ya da Gelişim Programına Katılmalarına İlişkin Bulgular Çalışma grubunda bulunanlara “İletişim ya da benzeri bir konuda herhangi bir hizmet içi eğitim ya da gelişim programına katıldız mı?” temel sorusu “Evet ise bu eğitimler hakkında biraz bilgi verir misiniz?” olmak üzere sonda madde ile yöneltilmiştir. Verilen cevaplara ilişkin özel ve önemli görülen kısımlar çalışma grubunda yer alan kişilerin kendi ifadeleri ile aşağıda özetlenmektedir. Öğretmenlerin iletişim ile ilgili hizmet içi eğitim ya da gelişim programlarına katılmalarına ilişkin bulgular yoklandığında, katılımcıların büyük bir çoğunluğunun hizmet içi eğitim ve seminere katılmadığı (n = 13), öğretmenlerin iletişim ile ilgili bilgilerini lisans dönemi alınan derslerden (n = 8), kitap, dergi, televizyondan (n = 5) ve katıldıkları seminerlerden (n = 5) sağladıkları saptanmıştır. 55 Tablo 2 Öğretmenlerin Hizmet İçi Eğitim ya da Gelişim Programına Katılmalarına İlişkin Bulgular Kodlar n Hizmet içi eğitim ya da seminere katılmadım 13 Katılımcı Ö1, Ö3, Ö4, Ö5, Ö6, Ö7, Ö8 Ö9,Ö11, Ö12, Ö14, Ö15,Ö17 Lisans dönemi dersleri 8 Ö4,Ö6,Ö7,Ö9,Ö12,Ö14,Ö15 Kitap – Dergi – Televizyon 6 Ö3, Ö4, Ö5, Ö8, Ö10, Ö12 Seminere katıldım 5 Ö2, Ö10, Ö13, Ö16, Ö18 Ö2: Genel iletişim, sözlü iletişim ve veli iletişimi üzerine seminerler aldım.Bu seminerler bana çok şey kattı. Tabi insan kendini hemen değiştiremez. Genel yapı da burda çok önemli. Bir veli geldiğinde hem o konuşuyo hem sen konuşuyorsun iletişimde bir duvarlar engelleri dediğimiz bir engel ile karşılaşıyorsun. Öncelikle bu engelleri nasıl kaldırırsın üzerine bir farkındalık oluşturdu. İletişimde karşıyı iyi dinlemek ve iyi dinlediğinizi karşıya hissetirebilmek önemlidir. Bu seminerlerde bunu kullanmasını öğrendim Ö4: İletişim veya herhangi bir konuda hizmet içi eğitim veya seminere katılmadım. Yalnız lisans döneminde iletişim ile ilgili aldığımız dersler vardı. Bunun yanında sözlü, sözsüz iletişim, beden dili ve kişisel gelişim ile ilgili kitapları okumaya dikkat ediyorum. Ö5: İletişim veya herhangi bir konuda hizmet içi eğitim veya seminere katılmadım. İletişim ile ilgili bilgimi kitaplardan kendi gayretimle sağladım. İletişim ile ilgili programları hiç kaçırmam. Haberler olsun, mesleğimle ilgili veya öğrencilerin sorunları ile ilgili program olduğunda hiç kaçırmam diyebilirim. Ö9: Asıl branşım halk oyunları olduğu için biz anlatımlarımızı beden ile yapıyoruz. Ondan dolayı bu beden dilini doğaçlama olarak öğrendik. Konservatuarda da küçük de olsa bununla ilgili bir eğitim aldık.Seminer ya da herhangi bir hizmet içi eğitime katılmadım. Ö10: Bingöl’de öğretmenlik yaparken iletişim ile ilgili bir eğitim aldım. Bu eğitim seminer şeklindeydi. Bu eğitimler sonrası olaylara tek yönlü bakılmaması gerektiğini farkettim. Farklı bakış açıları gördüm. Kişisel gelişim ve beden dili ile ilgili de kitaplara meraklıyım. Doğan Cüceloğlu’nun bütün kitaplarını okudum. Ö11: Bilgisayarda Vitamin Portalı diye bir eğitim program var. Bazen orada konferanslar oluyo. Beden dili veya genel iletişim ile ilgili değilde koçluk eğitimi hakkında . Çok faydalı olduğunu düşünmüyorum ama iletişim ile ilgili bunların okullarda nasıl kullanılacağı ile ilgili bazı fikirler kafanda oluşabiliyor. Ama net bir faydası olduğunu düşünmüyorum. Ö12: Herhangi bir seminer falan takip etmedim. Sadece üniversitede eğitim öğretim hayatında, formasyon dersleri çerçevesinde aldığımız dersler kadar. Televizyon veya kitaplardan gördüğümüz kadarıyla. Ö13: İletişim veya herhangi bir konuda hizmet içi eğitim veya seminere katıldım. Ayrıca kitaplarda okuyorum. Seminerlere de katılıyorum. Okulumunuzun da geçen sene öğretmen akademisinin yapmış olduğu Öğrenmenin Sınırı yok adlı seminere katıldık. Çok zevkliyli. Memnun kaldık. Gülay Zara’nın bütün kitaplarını okumuşumdur. Geldiğinde mutlaka giderim.Aysel Kapaklıkayalar’ın liseden öğretmenim o da çok güzel kişisel eğitimle ilgili çok 56 güzel kitaplar yazıyor. Bunu yanında öğrenen lider öğretmen adlı kitapları da okudum.Beden dili olmadan olmuyor. Sözün yanında destekleyicidir. Ö16:Etkili iletişim semineri vardı ona katıldım. Çok yaralı olduğunu düşünmüyorum. Beden dili, sözlü, sözsüz hepsi vardı. Ergen seminerine de katıldım.Ergenlik dönemi ile ilgili bilgi almıştım. Hem dönem özellikleri hem onlara nasıl yaklaşmamız gerktiği ile ilgili. Onun biraz yararı olmuştu. Ö18: Üniversitede bir seminer oldu. Adı İletişim ve Biz. Doğan Cüceloğlu’nun. Bu seminerde anlatılan şeyler aslında bizim günlük hayatta yaptığımız şeyler.Bizim günlük hayatta iletişim ile ilgili yaptığımız şey karşı tarafı dinlememek, öğüt vermek , nasihat vermek, tezde bulunmak. Aslında bu yaptıklarımızın tam tersini yapmamız gerektiği üzerine konuşuldu. Bu dinlediklerimi günlük hayatta da uygulamaya çalışıyorum artık daha fazla dinleyici olmaya özen gösteriyorum. Yorum yapan biri olarak değil. Bu öğrendiklerimin hayatıma katkı sağladığını düşünüyorum. Artık insanlara karşı empati yapmayı öğrendim. Daha dikkatli olmaya çalışıyorum. Öğretmenlerimizin hizmet içi eğitim ya da herhangi bir gelişim programına katılmalarına ilişkin bulguları incelediğimizde, katılımcıların büyük bir bölümünün iletişim ya da herhangi bir konuda hizmetiçi eğitim veya seminere katılmadığı görülmüştür. Öğretmenlerimiz iletişim, beden dili gibi konuları, lisans döneminde aldıkları eğitimlerle, seminerlerle, kişisel gelişim kitaplarıyla, izledikleri televizyon programlarıyla edindiklerini belirtmişlerdir. Ö4 “İletişim veya herhangi bir konuda hizmet içi eğitim veya seminere katılmadım. Yalnız lisans döneminde iletişim ile ilgili aldığımız dersler vardı. Bunun yanında sözlü, sözsüz iletişim, beden dili ve kişisel gelişim ile ilgili kitapları okumaya dikkat ediyorum.” Ö12 “Herhangi bir seminer falan takip etmedim. Sadece üniversitede eğitim öğretim hayatında, formasyon dersleri çerçevesinde aldığımız dersler kadar. Televizyon veya kitaplardan gördüğümüz kadarıyla.” Ö5 “İletişim ile ilgili programları hiç kaçırmam. Haberler olsun, mesleğimle ilgili veya öğrencilerin sorunları ile ilgili program olduğunda hiç kaçırmam diyebilirim.” Ö10 “(...)Kişisel gelişim ve beden dili ile ilgili de kitaplara meraklıyım. Doğan Cüceloğlu’nun bütün kitaplarını okudum.” Bazıları aldıkları seminerleri faydalı ve zevli görürken, bazıları ise yararlı olmadıklarını düşünüyorum şeklinde yorumlarda bulunmuşlardır. Ö2 “Genel iletişim, sözlü iletişim ve veli iletişimi üzerine seminerler aldım.Bu seminerler bana çok şey kattı. Tabi insan kendini hemen değiştiremez. Genel yapı da burda çok önemli. Bir veli geldiğinde hem o konuşuyo hem sen konuşuyorsun iletişimde bir duvarlar engelleri dediğimiz bir engel ile karşılaşıyorsun. Öncelikle bu engelleri nasıl kaldırırsın üzerine bir farkındalık oluşturdu.” Ö13 “Okulumunuzun da geçen sene öğretmen akademisinin yapmış olduğu Öğrenmenin Sınırı yok adlı seminere katıldık. Çok zevkliyli. Memnun kaldık. Bunu yanında öğrenen 57 lider öğretmen adlı kitapları da okudum.” Ö18 “Üniversitede bir seminer oldu. Adı İletişim ve Biz. Doğan Cüceloğlu’nun. Bu seminerde anlatılan şeyler aslında bizim günlük hayatta yaptığımız şeyler.Bizim günlük hayatta iletişim ile ilgili yaptığımız şey karşı tarafı dinlememek, öğüt vermek , nasihat vermek, tezde bulunmak. Aslında bu yaptıklarımızın tam tersini yapmamız gerektiği üzerine konuşuldu. Bu dinlediklerimi günlük hayatta da uygulamaya çalışıyorum artık daha fazla dinleyici olmaya özen gösteriyorum. Yorum yapan biri olarak değil. Bu öğrendiklerimin hayatıma katkı sağladığını düşünüyorum.” Ö16 “(...) Etkili iletişim semineri vardı ona katıldım. Çok yaralı olduğunu düşünmüyorum. Ergen seminerine de katıldım. Ergenlik dönemi ile ilgili bilgi almıştım. Hem dönem özellikleri hem onlara nasıl yaklaşmamız gerektiği ile ilgili. Onun biraz yararı olmuştu.” Ö11 “Bilgisayarda Vitamin Portalı diye bir eğitim program var. Bazen orada konferanslar oluyo. Beden dili veya genel iletişim ile ilgili değilde koçluk eğitimi hakkında . Çok faydalı olduğunu düşünmüyorum ama iletişim ile ilgili bunların okullarda nasıl kullanılacağı ile ilgili bazı fikirler kafanda oluşabiliyor. Ama net bir faydası olduğunu düşünmüyorum.” Buradan hareketle öğretmenlerimizin her ne kadar büyük çoğunluğu iletişim ya da benzeri bir konuda herhangi bir hizmet içi eğitim veya kişisel gelişim programına katılmadıklarını belirtseler de mesleklerinden ötürü, ister lisans dönemi dersleri olsun, ister okudukları kitaplardan, aldıkları seminerlerden olsun etkili bir iletişim bilgileri olduğunu söyleyebiliriz. Öğrencilerin dönem özelliklerinin bilinmesi açısından, onlara nasıl yaklaşılması gerektiği, velilerle olan etkileşimlerinin daha verimli olması için iletişimin önemli olduğu hemfikiri üzerinde birleşmişlerdir. 4.2. Öğretmenlerin Görev Yaptıkları Okuldaki Genel İletişim Kültürüne İlişkin Bulgular Çalışma grubunda bulunanlara “Okulunuzun genel iletişim kültürü ile ilgili neler düşünüyor sunuz?” temel sorusu (a) açıklık, (b) empati, (c) farklı görüşlere saygı, (d) öğretmen-öğretmen, (e) öğretmen- öğrenci, (f) öğretmen- yönetici ve (g) öğretmen-veli olmak üzere sonda maddeleri ile yöneltilmiştir. Bu sorulardan öğretmen- yönetici sondası okul müdürünüzle olan iletişiminizi genel olarak nasıl değerlendirirsiniz? sorusu içerisinde değerlendirilecektir. Verilen cevaplara ilişkin özel ve önemli görülen kısımlar çalışma grubunda yer alan kişilerin kendi ifadeleri ile aşağıda özetlenmektedir. 58 Öğretmenlerin görev yaptıkları okuldaki genel iletişim kültürü ile ilgili düşüncelerinin yoklandığı ikinci soruda, katılımcılar öğretmenlerin birbirleri ile iletişimlerinde olumlu (n =5) ve olumsuz (n = 4) beden dili danranışları sergiledikleri, birbirleri ile iyi iletişim kurdukları (n = 4), birbirlerine karşı anlayışlı (n = 3) , birlik, beraberlik içerisinde sorunlarını paylaştıkları (n = 3) ve birbirlerine saygılı (n = 2) davrandıkları; öğretmenlerin veli ile iletişimlerinde, velilerin olumsuz bir profil sergiledikleri (n = 5), iyi iletişim kurdukları (n = 2), olumlu beden dili davranışı sergiledikleri (n = 1) ve iletişimsizlik (n = 1) yaşadıkları; öğretmenlerin öğrencileriyle iyi iletişim kurdukları (n = 4) ve öğrencilerin olumsuz profil (n = 2) sergiledikleri, okul atmosferi içerisinde farklı görüşlere saygının (n = 12), empatinin (n = 7) ve açıklığın (n = 4) olduğu yönünde görüş bildirmişlerdir. Katılımcılardan Ö2 kodlu öğretmen ise öğretmen öğretmen iletişiminde zaman (n = 1) yetersizliğinden bahsetmiştir. Ö1: Öğretmen-öğretmen arasındaki ilişkinin iyi olduğunu düşünüyorum. Ama öğretmen- veli konusunda o da velilerden kaynaklanan bir iletişimsizlik var. Velinin ilgisiz olmasından dolayı. Ama onun dışında öğretmen öğretmen birbirlerine yardımcı oluyorlar. Birbirleri ile konuşuyorlar. Olumlu yüz ifadeleri var. (...) Bazı istisnalar dışında öğretmenler birbirlerine anlayışlılar. Ö2: Okulumuzda farklı görüşlere saygı, empati ve açıklık orta seviyede diyebilirim. Çok ileri seviye de değil. Aslında okullarda iletişim kurulacağı ortam ve zamanda kısıtlı. Beş dk’lık bir tenefüste insanların birbirleri ile konuşabilmesi çok zor ,kısıtlı. Bizim okulumuzda farklı görüşlere saygı var. Diğer okuldaki arkadaşlar direk kutuplaşmış durumdalar. Oturdukları yer, tenefüste durdukları yer bile farklı. (...) Bizim okulumuzda da sanki farklı görüşlere saygısızlık değilde bayanlar bir yerde erkeklerin bir yerde oturma durumları var. Ama ben her ortama rahatlıkla girdiğimden bu benim için geçerli değil. (...)Bir veli geldiğinde hem o konuşuyo hem sen konuşuyorsun iletişimde bir duvarlar engelleri dediğimiz bir engel ile karşılaşıyorsun . İletişimde karşıyı iyi dinlemek ve iyi dinlediğinizi karşıya hissetirebilmek önemlidir .Zaten böyle olduğunda karşı taraf bi rahatlamiş hissediyor. Sen bunu mu düşünüyordun bunu mu istiyorsun diyo. Karşı taraf sakinleştikten sonra siz zaten vermek istediğinizi karşıya daha rahat veriyorsunuz. Yoksa iki tarafta konuşuyor iki tarafta bağırıyor. Böyle iletişim olmaz.Yani karşı tarafı rahatlattığınız zaman iletişim zaten o zaman başlıyor . Ö5: Diğer okulları duymuştum. Diğer okullara göre bizim okulumuzda farklı görüşlere saygı nispeten daha iyi. Çok o tarz tartışmalar olmaz. Arada birbirlerine laf atma oluyor ama o tarz bi tartışma olmuyor. Diğer okullarda bu tarz tartışmaların çok olduğunu duyuyoruz. (...) Kişilerin birbirlerine davranışlarına bakarsak, kesinlikle bir bakışma yok. Zaten mimik ve gözleri kullanıp birbirlerine bakabilseler buzlar biraz olsun eriyebilecek. Önyargılar çok hakim. Kalıplarla yetişmiş bir milletiz. Bir gruba dahil olma iç güdüsü de var insanlarda. Yeni nesil daha özverisiz, daha açımasız. Yeni neslin empati kurduğunu da düşünmüyorum. Özgürlüklerine çok düşkünler. Ö6: Okulumuzda farklı görüşlere saygı var. Öğretmenler odasında böyle bir anlayış var. Kutuplaşma yok. Empati kurulabiliyor. Empati kurulduğunu genelde sözel olarak ifade ediyoruz. Göz teması mutlaka var. 59 Tablo 3 Öğretmenlerin Görev Yaptıkları Okuldaki Genel İletişim Kültürüne İlişkin Bulgular İletişimi Okul Atmosferi Öğretme nÖğrenci İletişimi Öğretmen- Veli İletişmi Öğretmen Öğretmen Katagoriler Kodlar n Olumlu beden dili davranışları 5 İyi iletişim kurma 4 Olumsuz beden dili davranışları 4 Birbirine karşı anlayışlı olma 3 Birlik, beraberlik, sorunların paylaşımı 3 Birbirine karşı saygılı olma 2 Zaman 1 Olumsuz veli profili 5 İyi iletişim kurma 2 Olumlu beden dili davranışı 1 İletişimsizlik 1 İyi iletişim kurma 4 Olumsuz öğrenci profili 2 Farklı görüşlere saygı 13 Empati 7 Açıklık 4 Ö8: Farklı görüşlere saygı, empati genelde olması gereken düzeyin altında. Öğretmen öğretmen arasındaki pek iç açıcı değil. Görünüşte bir zıtlaşma yok. Ama hissedilmeyen bir zıtlaşmada var. Görmezden gelme şeklinde olabiliyor. Bazı arkadaşlarımız tuhaf ama hiç göz teması kurmuyorlar. Derse girerken koridorda iyi dersler diyeceğim yok yani hayalet gibi yanımdan geçiyor. İletişim kuramıyorum doğal olarak. İletişime kapatıyor kendisini. Velilerle iletişimde ise veliler bilgili olduklarını zannediyorlar. İşimize karışma söz kanusu. Akıl verme, destek değil köstek olma söz konusu. Çok rahatlar bize birşey söylerken. Şunu söyle yapın 60 bunu da böyle şeklinde. Bizde bu işin eğitimi almış insanlarız hoş olmuyor. Yani rica şeklinde değil de dümdüz söylüyorlar. Eleştiriyide kabul etmiyorlar. Öğrencisinin hatasını kabul etmek yerine hemen savunma pozisyonuna geçiyorlar. Ö9: Toplum olarak empatiye karşı bir eğilimimiz yok. İnsarlar birbirlerinin fikirlerine saygı duymaktan çok kendi fikirlerini kabul ettirme peşindeler. Bundan kaynaklı olarak da gerek öğretmenler arasında gerek çalıştığım diğer ortamalarda sadece bu okul için değil insanlar kendi haklılıklarının peşinde olduğundan dolayı ortak noktalarda buluşmamız çok zor oluyor. Bu okulda kutuplaşma yok. Farklı görüşlere saygı duyuluyor ama bu saygı sadece medeni çerçevede, içlerinde saygı duyduklarını düşünmüyorum. Ö10: Tabi empati kuruluyor. İletişimimiz çok iyi bu okulda. Genel olarak iyi anlşıyoruz. (...) kutuplaşma yok. Tabi arada yüzde 20 sıkıntı olmuyor da değil. (...) öğretmenler odasında biri sıkıntısını anlattığında beden dilini kullanıyoruz. Göz teması kuruyoruz. Tabi ki elleri bağlamadan, kavuşturmadan. Karşıdakini rahat bir şekilde dinlediğinizi anlayacak şekilde baş haraketi ile, onaylama hareketleri ile dönüt veriyoruz. Ö11: Öğretmenler odasına pek uğramam. Sürekli laboratuvardayım onun için bu soru en son bana sorulmalı. Genel olarak cevap verirsem kutuplaşma bu sıralar var. Baştaki siyasi grubun ve onun altındakilerin ezikliği mi diyeyim. Ondan kaynaklı bir kutuplaşma var. 6 yıldır bu okuldayım farklı görüşlere sahip arkadaşlarla selamlaşma bile soğuk oluyor. Muhattap olmama var. Siyasi görüşlerden dolayı koridorda bile öğretmenler tokalaşmak, selamlaşmak istemiyor. Çok üzücü tabi. Ö12: Açıklık, empati ve farklı görüşlere saygı okulumuzda var. Öğretmenler birbirlerine anlayışlıdırlar. Her türlü sorunlarını yanlış anlamalara sebep olmaması koşuluyla, yani kızım sana söylüyorum gelinim sen anla şeklinde değil, gayet açık bir şekilde konuşabiliyorlar. Ö15: Okulumuzuda farklı görüşlere sahip öğretmen potansiyeli çok fazla. Her uçta insan var. Sonuçta biz öğretmeniz. Karşındaki kişiye görüşüne göre yaklaşamazsın. Yeri geldiğinde birlikte hareket edebiliyoruz. (...) okulumuzun öğrenci ve veli profili açısından sıkıntıları var. ben Gaziantepli değilim ama Antep’de öğrenciler okula sadece diploma için veya zorunluluktan geliyor. Zorunlu eğitimden kaynaklı sebeplerden dolayı. Ben genellikle Ağrı’da çalıştım. Doğu dersiniz eğitim seviyesi düşük dersiniz ama burada çok daha aşağıda. Okulmuşluk oranı daha yüksektir diye geldim ama hata etmişim. Bazı öğretenlerin gayreti ile birşeyler yapmaya çalışıyoruz. Veli içine girmediğinde öğrenci işin içine girmediğinde sorun oluyor. Yarım kalıyor. Deneme sınavı, kurslar yapıyoruz ama olmuyor. Ö17: Siyasi görüşler çok tartışılmıyor. Dersle ilgili iletişim , kişisel sorunlarımızla ilgili iletişim kuruyoruz. Zaten bizim siyasi görüşlerimiz çok zıt. Çok uçlardayız. Onun için kendi kişisel iletişimimize onu katmıyoruz. (...) Bazı ev gezmelerinde bazı arkadaşlar çağırıldıkları halde evlerine davet etmediler. Böyle olunca bu sene bizde gizli gizli çağırıldık onlardan habersiz. Böyle saçma bir durum oluştu. Ama okul içinde tabi yine konuşuyoruz. (...) veliler çok iyi değil. Maddi açıdan çok zayıf, maddi bağımlıkların olduğu kırsal bir okuldan geldim buraya. Burası oaraya göre bir nebze daha iyi. Orada bir evde iki, üç anne oniki çocuk oturanlar var. Orada öyle sorunlar vardı. Burada da çok fazla ayrı anne baba var. Her sınıfta 45 tane. Bir sorun oluğunda babayı ayrı, anneyi ayrı arıyoruz. Kız çocukları özellikle babamı aramayın annemi arayın diyor. Öğrencilerle ise iletişimim çok iyi. Yaş olarak onlara en yakın benim. Bazen sınıf öğretmenlerinden önce bana gelirler. Sorunlarını oturup çözmeye çalışıyoruz. Benimle rahatlar iletişim konusunda. Benim onlara yaklaşımım çok farklı. Daha arkadaşça. Ama sınırları aşmamaları gerektiğini de biliyorlar. Bilmeyenlere de göstermek zorunda kalıyorum. Mesela bugün çok güzel olmuşsunuz diyorlar. Tamam diyorum sınırı aşmayın. Yada bir erkek öğrencinin ayy ne kadar güzel olmuşşsunuz dediğinde kes sesini demek zorunda kalıyorum. Bana bazı hisler beslemesinden korkuyorum. Ö18: Farklı görüşlere saygı söz konusu. Bunu da şuna bağlıyorum. Öğretmen arkadaşlarımızın yaş ortalaması 30’un üzerinde. Olgunluğun verdiği bir saygı var. Genelde selamlarını alırlar birbirlerinin. Farklı görüşleri dinlerler ama kendi fikirlerini de savunurlar. (...) benim velilerle ve öğrencilerle iletişimim çok iyi. Öğrencinin kendini rahat ifade edebileceği bir ortam yaratmaya çalışıyorum. Velilerle de öcelikle onları anlamaya çalışıyorum. Onları kırmadan sizi 61 anlıyorum ama öğrenciniz bu şartlarda okuması çok zor gibi kelimeler kullanmaya gayret ediyorum. İletişim, hedefi ve kaynağı insanlar olan, karşılıklı bilgi alışverişinin yaşandığı, içerisinde duygusal faktörlerin de bulunduğu bir etkileşim, ortaklaşma ve paylaşım sürecidir (Kaşıkçı, 2001, s. 50). Bu bağlamda öğretmenler görev yaptıkları okuldaki iletişim kültürü ile ilgili olumlu düşünmektedirler. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu birbirleri ile iletişimin iyi olduğu, okulda birlik beraberlik, işbirliği içinde sorunlarını paylaştıkları, birbirlerine karşı olumlu tutumlar içinde olduklarını, özellikle birbirlerine karşı saygılı ve anlayışlı oldukları, iletişim kurarken olumlu beden dili davranışlarını kullandıkları yönünde görüş bildirmişlerdir. Ö3 “Öğretmenler arasındaki iletişim de çok iyi. İllaki vardır farklı görüşler, biribirini anlamayan insanlar var ama genel olarak olumlu.(...) öğretmenler birbirlerini dinliyor. Birbirlerine saygı gösteriyorlar. Herhangi bir kişi hatasından dolayı yadırganmıyor. Hata bile olsa düşüncesinden dolayı yargılanmıyor.” Ö4 “Genel olarak bir saygı var. Biribirlerimiz ile anlaşıyoruz.(...) Bunun yanında öğretmenler odasında herhangi bir sorun olduğunda bu rahatlıkla konuşuluyor.” Ö13 “Geldiğim okulda da bu okulda birbirimize alıştıktan sonra iyi günümüzde de kötü günümüzdede beraber olmanın zevkini tadabildim. Okul değilde bir ev ortamı. Birbirimizin sıkıntılarını yaşıyoruz. Bir arkadaşımızın rahatsızlığı varsa, ailevi sorunları varsa onunla birlikte yaşıyoruz. Bu konuda çok rahatım. İkinci evimiz diyebilirim okul için. (...) Okulumuzda pizza günleri yapılıyor, kahvaltılar yapılılıyor yani hepberaber paylaşımımızın çok iyi. Birbirimize bağlıyız.(...) Öğretmenler arasındaki diyalog, öğretmenler ararsındaki iş birliği çok mükemmel.” Başka bir değişle iletişim olmadan örgütün diğer temel öğeleri oluşamaz. Çünkü ortak amacın belirlenmesi, bunun örgüt üyelerine aktarılması, çalışanların birbirleriyle ilişki kurmalarında, işbirliği yapmalarında, örgütü benimsemeleri ve örgütün gelişmesi için güdülenmelerinin sağlanması sürecinde iletişim etkili ve temel bir rol oynamaktadır. Kişilerarası iletişimin büyük bir bölümünü iletişime geçen bireylerin gösterdikleri olumlu veya olumsuz beden dili davranışları oluşturmaktadır. Karşımızdan gelen kişiye gülümsemek, selam vermek, göz temasında bulunmak, dinlemek ya da tam tersi görmezden gelmek, göz kaçırmak, selam vermemek bizim karşı tarafla iletişim biçimimizi büyük ölçüde etkileyecektir. Bu bağlamda öğretmenlerimizin birbirlerine olumlu beden dili 62 davranışları sergiledikleri gözlemlenmiştir. Birbirlerine selam verdiklerini, göz teması kurduklarını belirtmişlerdir. Ö4 “Karşımdaki ile konusurken yaptığım işi bırakıyorum. Ona dönüyorum. Ben seni dinliyorum mesajını vermeye çalışıyorum. Öyle olası da gerekiyor.” Ö10 “(...)öğretmenler odasında biri sıkıntısını anlattığında beden dilini kullanıyoruz. Göz teması kuruyoruz. Tabi ki elleri bağlamadan, kavuşturmadan. Karşıdakini rahat bir şekilde dinlediğinizi anlayacak şekilde baş haraketi ile, onaylama hareketleri ile dönüt veriyoruz.” Katılımcılar olumlu beden dili davranışları sergilendiği gibi göz kaçırma, muhattap olmama, selam vermeme gibi olumsuz beden dili davranışlarının da gözlemlendiği yönünde görüş bildirmişlerdir. Ö5 “Kişilerin birbirlerine davranışlarına bakarsak, kesinlikle bir bakışma yok. Zaten mimik ve gözleri kullanıp birbirlerine bakabilseler buzlar biraz olsun eriyebilecek. Önyargılar çok hakim. Kalıplarla yetişmiş bir milletiz. Bir gruba dahil olma iç güdüsü de var insanlarda.” Ö8 “Görünüşte bir zıtlaşma yok. Ama hissedilmeyen bir zıtlaşmada var. Görmezden gelme şeklinde olabiliyor. Bazı arkadaşlarımız tuhaf ama hiç göz teması kurmuyorlar. Derse girerken koridorda iyi dersler diyeceğim yok yani hayalet gibi yanımdan geçiyor. İletişim kuramıyorum doğal olarak. İletişime kapatıyor kendisini.” Ö11 “6 yıldır bu okuldayım farklı görüşlere sahip arkadaşlarla selamlaşma bile soğuk oluyor. Muhattap olmama var. Siyasi görüşlerden dolayı koridorda bile öğretmenler tokalaşmak, selamlaşmak istemiyor. Çok üzücü tabi.” Öğretmen-öğretmen iletişiminde zamanın yetirsizliği ile ilgili Ö2 kodlu öğretmeniminiz ise “Aslında okullarda iletişim kurulacağı ortam ve zamanda kısıtlı. Beş dk’lık bir tenefüste insanların birbirleri ile konuşabilmesi çok zor ,kısıtlı.” şeklinde görüş bildirmiştir. Formal bir örgüt olan okulun en önemli çıktısı öğrencilerdir. Öğretmenlerin, öğrenciyle ve veli ile olan iletişimi, öğrencilerin başarısını önemli ölçüde etkilemektedir. Katılımcılarımızın büyük çoğunlu öğrenci ile iyi iletişim kurduklarını ifade etmişlerdir. Öğrencilerle iyi anlaştıklarını, seviyelerinin düşük olmasına rağmen iletişimlerinin iyi olduğunu belirtmişlerdir. Ö3 “Okulumuzda hem problemli hem problemsiz öğrencilerimiz var. Genel olarak öğrencilere yönelik daha olumlu tutum takınıyorum. Tabi zıtlaşmalar da olmuyor değil. Bu da öğrencinin başarısı veya başarısızlığından dolayı değil saygısızlık yaptıkları zaman zıtlaşma yaşıyorum öğrencilerle. Dersle ilgili iletişimle ilgili bir sıkıntım yok.” Eğitim üç önemli ayağından biri olan velilerin öğretmenlerle olan iletişimlerinde velilerin olumsuz bir profil sergiledikleri, ilgisiz oldukları, öğretmene destek olmadıkları, kendilerini çok bilgili zannettikleri ve öğretmenin işine çok fazla karıştıkları, eleştiriye 63 kapalı oldukları, saygılı davranmadıkları sonucuna ulaşılmıştır. Ö1 “öğretmen- veli konusunda velilerden kaynaklanan bir iletişimsizlik var. Velinin ilgisiz olmasından dolayı.” Ö16 “Veliler biraz ilgisiz alakasız kalıyorlar. Herşeyi öğretmenin ve idarenin üzreine atıyorlar. Pek bir yardımlarını göremedik.” Ö15 kodlu öğretmenimiz ise “Okulumuzun öğrenci ve veli profili açısından sıkıntıları var. ben Gaziantepli değilim ama Antep’de öğrenciler okula sadece diploma için veya zorunluluktan geliyor. Zorunlu eğitimden kaynaklı sebeplerden dolayı. Ben genellikle Ağrı’da çalıştım. Doğu dersiniz eğitim seviyesi düşük dersiniz ama burada çok daha aşağıda. Okulmuşluk oranı daha yüksektir diye geldim ama hata etmişim. Bazı öğretenlerin gayreti ile birşeyler yapmaya çalışıyoruz. Veli içine girmediğinde öğrenci işin içine girmediğinde sorun oluyor. Yarım kalıyor. Deneme sınavı, kurslar yapıyoruz ama olmuyor” şeklinde görüş bildirmiştir. Burada görüldüğü üzere veli işin içine girmediği zaman öğrencilerin sorun yaşadığı ortaya çıkmıştır. Zaten Ö4, Ö7, Ö8, Ö16 ve Ö17 kodlu öğretmenlerin görüşü de bu yönde. Velilerin ön yargılı oldukları, bildiklerini zannettikleri, öğretmenin işene çok fazla karıştıkları, eleştiriye kapalı oldukları, anne ve babanın ayrı oldukları yönünde görüş bildirmişlerdir. Ö17 “veliler çok iyi değil. Maddi açıdan çok zayıf, maddi bağımlıkların olduğu kırsal bir okuldan geldim buraya. Burası oaraya göre bir nebze daha iyi. Orada bir evde iki, üç anne oniki çocuk oturanlar var. Orada öyle sorunlar vardı. Burada da çok fazla ayrı anne baba var. Her sınıfta 4-5 tane. Bir sorun oluğunda babayı ayrı, anneyi ayrı arıyoruz. Kız çocukları özellikle babamı aramayın annemi arayın diyor” Ö8 “Velilerle iletişimde ise veliler bilgili olduklarını zannediyorlar. İşimize karışma söz kanusu. Akıl verme, destek değil köstek olma söz konusu. Çok rahatlar bize birşey söylerken. Şunu söyle yapın bunu da böyle şeklinde. Bizde bu işin eğitimi almış insanlarız hoş olmuyor. Yani rica şeklinde değil de dümdüz söylüyorlar. Eleştiriyide kabul etmiyorlar. Öğrencisinin hatasını kabul etmek yerine hemen savunma pozisyonuna geçiyorlar.” Bazı öğretmenlerimiz ise veli ile iyi iletişim kurduklarını, kendilerine olumlu beden dili davranışları sergilediklerini belirtmişlerdir. Ö13 kodlu öğretmenimiz ise veli ile sorunların iletişim ile çözülebileceğini, böyle olması gerektiğini belirtmiştir. “Velilerle ufak tefek problemler yaşasak da tolere edilebilir problemler. Sıkıntı olmuyor. Düzgün iletişim kurduğun zaman, doğru düzgün anlattığın zaman sıkıntı olmuyor. İletişim herşeyden önce iletişim.” Ö18 “(...) benim velilerle ve öğrencilerle iletişimim çok iyi. Öğrencinin kendini rahat ifade edebileceği bir ortam yaratmaya çalışıyorum. Velilerle de öcelikle onları anlamaya çalışıyorum. Onları 64 kırmadan sizi anlıyorum ama öğrenciniz bu şartlarda okuması çok zor gibi kelimeler kullanmaya gayret ediyorum.” Ö3 “Velilerle iletişimim ise çok iyi. Tabi hepsinle olmasada. Yolda bile görsek birbirimizi selamlıyoruz.sahip çıkıyorlar. Gülümserler. Bakışları ile bunu onaylıyorlar.” Gürüz ve Yaylacı (2004, s. 51), örgütsel iletişimin, kurumun amaç ve hedeflerine ulaşmasını sağlayacak biçimde birimlerin, bölümlerin çalışanların, uyum ve koordinasyon içersinde çalışmasını sağlayan bir sistem ve süreç olduğunu ifade ederek örgütsel iletişimin önemini vurgulamaktadırlar. Örgütsel bir yapıya sahip okullarda da iletişimi geliştirmek için farklı görüşlere saygı duyulması, düşüncelerin rahat şekilde ifade edilmesi ve empatik bir iletişimin gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu bağlamda öğretmenlerimizin büyük bir çoğunluğu okullarında farklı görüşlere saygı olduğunu, kutuplaşmanın olmadığını, kişilerin iletişim kurarken gayet açık olduklarını, empatik bir iletişim kurduklarını belirtmişlerdir. Ö4 “Öğretmen- öğretmen, öğretmen- öğrenci ve öğretmen veli olarak hatta öğretmen yönetici olarak da kişilerin birbirlerine açık olduğunu düşünüyorum. Herkes duygusunu , düşüncesini çok rahat ifade edebilmektedir.” Ö12 “Açıklık, empati ve farklı görüşlere saygı okulumuzda var. Öğretmenler birbirlerine anlayışlıdırlar. Her türlü sorunlarını yanlış anlamalara sebep olmaması koşuluyla, yani kızım sana söylüyorum gelinim sen anla şeklinde değil, gayet açık bir şekilde konuşabiliyorlar.” Ö15 “Okulumuzuda farklı görüşlere sahip öğretmen potansiyeli çok fazla. Her uçta insan var. Sonuçta biz öğretmeniz. Karşındaki kişiye görüşüne göre yaklaşamazsın. Yeri geldiğinde birlikte hareket edebiliyoruz”. Bunun yanında Ö11 kodlu öğretmenimiz ise siyasi görüşlerden dolayı bir kutuplaşmanın olduğunu ifade etmiştir. Her okul kendi kişilik ve duygularına sahiptir (Şimşek, 2003, s. 11). Bunlar öğretmenlerin öğrencilerle, velilerle ve birbirleriyle olan iletişimlerinde hissedilir. Bu bağlamda değerlendirdiğimizde öğretmenlerimizin çalıştıkları okullarda farklı görüşlere saygı, iletişimde açıklık ve empatinin olduğu, öğretmenlerin birbirleri ile olan iletişimlerinin iyi, karşılıklı anlayış, işbirliği ve saygı çerçevesinde, olumlu beden dili davranışları ile desteklendiği; öğretmenlerin öğrencilerle iyi iletişim kurdukları; bunun yanında ise velilerin öğretmenlere karşı gösterdikleri olumsuz tavırdan dolayı iletişimlerinin istenilen düzeyde olmadığı, velilerin ilgisiz ve eleştiriye kapalı olduklar şeklinde görüş bildirmişlerdir. 65 4.3. Öğretmenlerin Okul Müdürleri İle Olan İletişimlerine İlişkin Bulgular Çalışma grubunda bulunanlara “Okul müdürünüzle olan iletişiminizi genel olarak nasıl değerlendirirsiniz?” temel sorusu (a) rahat iletişim kurma, (b) gerektiğinde ulaşılabilir olma, (c) anlayış, olmak üzere sonda maddeleri ile yöneltilmiştir. Verilen cevaplara ilişkin özel ve önemli görülen kısımlar çalışma grubunda yer alan kişilerin kendi ifadeleri ile aşağıda özetlenmektedir. Öğretmenlerin okul müdürü ile olan iletişimlerine ait bulgular incelendiğinde, katılımcılar okul müdürleri ile rahat iletişim kurabildikleri (n = 9), okul müdürlerinin gerektiğinde ulaşılabilir (n = 8) ve anlayışlı olduğu (n = 7); okul müdürleri ile rahat iletişim kuramadıkları (n = 6), gerektiğinde ulaşamadıkları (n = 1) ve anlayışsız (n = 1) olduğu yönünde görüş bildirmişlerdir. Katılımcılardan Ö7 kodlu öğretmen ise bu konuda kararsız olduğunu belirtmiştir. Tablo 4 Öğretmenlerin Okul Müdürler İle Olan İletişimlerine İlişkin Bulgular Kodlar n Katılımcılar Rahat iletişim Evet 9 Ö1,Ö2,Ö6,Ö9, Ö12,Ö13,Ö14,Ö15,Ö17 kurabilme Hayır 6 Ö3,Ö4,Ö5,Ö10, Ö11,Ö18, Kararsızım 1 Ö7 Ulaşılabilir Evet 8 Ö2,Ö7,Ö11,Ö12,Ö13,Ö14,Ö15,Ö18 olma Hayır 1 Ö4 Anlayış Evet 7 Ö1,Ö6,Ö9,Ö12,Ö13,Ö14,Ö17 Hayır 1 Ö7 Ö1 “ (...) öğretmen – idare arasındaliki ilişkinin iyi olduğunu düşünüyorum. Genelde rahat iletişim kurabiliyorum. Ama çok değişken. Bazen kendini kapatıyor.bazen açık. Bizim müdür kendi ruh haline göre kendi özel durumuna göre davrandığını düşünüyorum. Eğer özel 66 hayatında bazı şeyler yolunda değilse canı sıkkınsa kötü bir gün ise kaşlar çatık, saçlar dağınık,eller cepte; eğer herşey yolundaysa kendi hayatında daha güleryüzlü, daha pozitif, herkese övgüler yağdıran yani bunu bize çok fazla yansıtıyor müdürümüz. Bu duruma göre karar veriyoruz yanına gidip gitmeyeceğimize. (...) Yalnız yani birebir iletişimde daha anlayışlı oluyo herşeye. Ama toplum içinde biraz daha soğuk biraz daha sert.otoriteyi kullanıyo.” Ö2 “Şu ana kadar herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Müdür bey iletişime açık birisi. Herhangi bir sorunum olduğunda beni hiç geri çevirmedi. Sorunumu dinler. Oturup konuşurum. Sorunumu çözmeye çalışır. Eğitim ile ilgili bir şey olduğunda canı gönülden beni dinler. Sorunu çözmeye çalışır. Elinden geleni yapmaya çalışır” Ö3 “ müdür beyin odasına çok nadir girerim. mümkün olduğunca bütün işlerimi biriktirip tek seferde girip çıkmak istiyorum. (...) tabi müdürümüz biraz sert bir yapısı var. Bundan dolayı olabilir. Olumlu yönlerimizden çok olumsuz yönlerimizi söylediği için olabilir. (...) Mümkün olduğunca müdür beyle az muhabbet. İşimi yapıp hemen çıkmak istiyorum.” Ö4 “ okul müdürümüzle rahat iletişim kuramıyorum.(...) sözleri , ses tonu, kurduğu cümlelerin açık uçlu olması. Zaten duruşu, hali tavrı da bizim müdürünmüzün fazlasıyla olumsuz. En başta bakışı. Yeri geldiğinde kafası önde, bakmıyor. Önemsemiyor. Selamını bile almıyor. Yeri geldiğinde bakışları ile iğneleme, kaşını da kaldırıyor. Sert de bakıyo. Genel olarak vücut dilinde karşı tarafı bir eritme, sindirme yani ben öyle hissediyorum. (...) gerektiğinde kesinlikle ulaşamıyorum. Mümkün olduğunca geriye kalan beş idareci ile işim halletmeye çalışıyorum. Çok zorunda kaldığımda odasına gidiyorum. Birebir konuşuyorum. Ö5 “okul müdürleri ile iletişim kurmak çok zor. İlköğretimde şöyle bir şey var okulun söz sahibi müdür ve idareciler gibi davranırlar ve bunu öğretmenlere hissettirirler.(...) ilköğretime baktığımızda müfettiş geleceği zaman inanılmaz bir hazırlık oluyor. Askeri bir denetim olacak sanki. Sizde birer askersiniz. İlköğretimde çalışmaya başladıktan sonra kendimi çok asker gibi hissetmeye başladım. Öğretmen olarak değil asker gibi hissediyorum.(...) İlköğretimde müdürler okulun sahibi gibi davrandıkları için bir karar alırken öğretmene danışma, öğretmenin fikrini alma, desteğini alma akıllarına çok zor geliyor. Öğretmeni uygulayıcı bir asker olarak görüyorlar. Tabiki öğretmenlerde bundan rencide olduğu için idarenin aldığı kararları ister istemez uygulamak istemiyor. Tepki oluşuyo. O köprü kulamadığı için kararlar uygulanamıyor.” Ö6 “kendisi öğretmenlere karşı sıcak davranıyor. Müdürden çok arkadaş olarak yaklaşıyor. Bu çok güzel tabi. Bir amir olduğunu belirtmiyor. Bunu söyle hissetiriyor. Öğretmenler odasına girdiğinde samimiş davranıyor. Uslubuyla bunu belli ediyor. Genelde güler yüzlü. Tabi bizde bunları görünce ona daha rahat yaklaşıyoruz. Güleç bir insan.” Ö7 “ Ben rahat iletişim kurduğumu düşünüyorum. Beni anlıyor mu bilmiyorum. İleti gönderiyorum. Alıyor mu bilmiyorum. Karşıt da olsa fikirlerimiz ben açık açık dile getirıyorum. Çatıştığımız oluyor tabiki. Gerektiğinde de ulaşabiliyorum. Kendisi olmasa bile diğer idarecilere ulaşabiliyorum.(...) Bana karşı anlayışlı değil. Sürekli bizi anladığını söylüyor ama anladığına dair hiç bir belirti yok. İdarecimiz öğretmenlikten gelmesine rağmen, diğer idareciler gibi karşı tarafa geçtiğinde değişiyor. Öğretmenin birşey yapmadığını öğretmenin özveride bulunmadığını, öğrencilere şevkatle yaklaşmaığını düşünüyorlar. Sınavlardaki başarısızlığın sebebini öğretmende aramaya çalışıyorlar. Öğrencinin durumu veya veli de değil. Faturayı öğretmene çıkarmaya çalışıyorlar.” Ö10 “Öğretmen ve idareci arasında herhangi iletişim anlamında bir sorun yok. Genel olarak iyi anlaşıyoruz. Bunun yanında okul müdürlerinin surat ifadelerinde genel bir olumsuzluk var zaten. Okul müdürlerinin jest ve mimikleri karşıya olumsuz bir izlenim verdiği için öğretmenlerinde okul müdürlerine karşı rahat olacağını düşünmüyorum. Mesela odasına girildiğinde güler yüzle, gözlerinin içi güler şekilde karşılasa belki öğretmen kendisini daha rahat hissedecek. Çünkü duyguların dışa vurumu beden dili. Beden dilinde olumsuz bir ifade varsa, karşıda olumsuz duygu yaratıyor. Rahat olamıyor.” Ö13 “ Kendisine rahat bir şekilde ulaşabiliyorum. Anlayışlı da. Herhengi bir sıkıntımda düşünmeden hemen giderim. Rahat bir şekilde odasına girebiliyorum. Girdiğim zaman buyur eder, birlikte otururuz.” 67 Okulda demokratik bir ortam yaratılabilmesi ve amaçların etkili bir şekilde gerçekleştirilebilmesi, öncelikle müdür–öğretmen arasında gerçekleşe çift yönlü iletişime ve bu iletişimin niteliğine bağlıdır (Şimşek ve Altınkurt, 2009, s. 2). Katılımcıların büyük çoğunluğu okul müdürleriyle rahat iletişim kurabildiklerini, okul müdrünün gerektiğinde ulaşılabilir olduğunu ve kendilerine herhangi bir sorunları olduğunda anlayışla yaklaştığını belirtmişlerdir. Ö13 “Kendisine rahat bir şekilde ulaşabiliyorum. Anlayışlı da. Herhengi bir sıkıntımda düşünmeden hemen giderim. Rahat bir şekilde odasına girebiliyorum. Girdiğim zaman buyur eder, birlikte otururuz.” Ö14 “Rahat iletişim kurabiliyorum. Problemim olduğunda rahatlıkla o dasına gidebiliyorum. Anlayışla karşılıyor beni. “Şahsım adına bütün idarecilerle iyi anlaşıyorum. Hiçbir sıkıntı çekmiyorum. Her öğretmen için bunu söyleyemem. Odasına da çok rahat bir şekilde gireri. Hatta kapısını çalmadan bile.” Ö6 “kendisi öğretmenlere karşı sıcak davranıyor. Müdürden çok arkadaş olarak yaklaşıyor. Bu çok güzel tabi. Bir amir olduğunu belirtmiyor. Bunu söyle hissetiriyor. Öğretmenler odasına girdiğinde samimiş davranıyor. Uslubuyla bunu belli ediyor. Genelde güler yüzlü. Tabi bizde bunları görünce ona daha rahat yaklaşıyoruz. Güleç bir insan.” Ö2 “Şu ana kadar herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Müdür bey iletişime açık birisi. Herhangi bir sorunum olduğunda beni hiç geri çevirmedi. Sorunumu dinler. Oturup konuşurum. Sorunumu çözmeye çalışır. Eğitim ile ilgili bir şey olduğunda canı gönülden beni dinler. Sorunu çözmeye çalışır. Elinden geleni yapmaya çalışır” Çalışma grubundaki öğretmenlerimizden Ö1 kodlu öğretmenimiz, “Müdür beyle genelde rahat iletişim kurabiliyorum. Ama çok değişken. Bazen kendini kapatıyor,bazen açık. Bizim müdür kendi ruh haline göre kendi özel durumuna göre davrandığını düşünüyorum. Eğer özel hayatında bazı şeyler yolunda değilse canı sıkkınsa kötü bir gün ise kaşlar çatık, saçlar dağınık,eller cepte; eğer herşey yolundaysa kendi hayatında daha güleryüzlü, daha pozitif, herkese övgüler yağdıran yani bunu bize çok fazla yansıtıyor müdürümüz. Bu duruma göre karar veriyoruz yanına gidip gitmeyeceğimize. (...) Yalnız yani birebir iletişimde daha anlayışlı oluyo herşeye. Ama toplum içinde biraz daha soğuk biraz daha sert.otoriteyi kullanıyo.” şeklinde görüş bildirmiştir. Buradan da anlaşıldığı üzere öğretmenimiz idarecisiyle rahat iletişim kurmasına, idarecisinin kendisine anlayışlı davranmasına karşılık idarecisinin bazı günler olumlu beden dili davranışları sergilemesi, bazı günler olumsuz beden dili davranışları sergilemesi katılımcımızı ikelemde bırakmıştır. Bunun yanında bazı katılımcılar müdürleri ile rahat iletişim kuramadıkları, odasına girmek 68 istemedikleri, gerektiğinde ulaşamadıkları ve kendilerine karşı anlayışlı davranmadığı yönünde görüş bildirmişlerdir. Bunun sebebi olarak da müdürlerinin kendilerine karşı kullandığı olumsuz beden dili davranışları, idareci olmalarından kaynaklı aşırı özgüven, okulun sahibi gibi davranma, öğretmen görüşlerini almamaları, olayları genel değil çok fazla bireysel ele almaları şeklinde örnekler göstererek açıklamışlardır. Ö3 “müdür beyin odasına çok nadir girerim. mümkün olduğunca bütün işlerimi biriktirip tek seferde girip çıkmak istiyorum. (...) tabi müdürümüz biraz sert bir yapısı var. Bundan dolayı olabilir. Olumlu yönlerimizden çok olumsuz yönlerimizi söylediği için olabilir. (...) Mümkün olduğunca müdür beyle az muhabbet. İşimi yapıp hemen çıkmak istiyorum.” Ö4 “okul müdürümüzle rahat iletişim kuramıyorum.(...) sözleri , ses tonu, kurduğu cümlelerin açık uçlu olması. Zaten duruşu, hali tavrı da bizim müdürünmüzün fazlasıyla olumsuz. En başta bakışı. Yeri geldiğinde kafası önde, bakmıyor. Önemsemiyor. Selamını bile almıyor. Yeri geldiğinde bakışları ile iğneleme, kaşını da kaldırıyor. Sert de bakıyo. Genel olarak vücut dilinde karşı tarafı bir eritme, sindirme yani ben öyle hissediyorum. (...) gerektiğinde kesinlikle ulaşamıyorum.” Ö18 “Yöneticimizin tarzı biraz farklı.Daha çok eski model diye düşünüyorum. Direk kişisel yaklaşıyor olaylara, genele bakmıyor. Başarıyı ele alırsak genel olarak bütün öğretmenlere değil de bir arkadaşımızın yaptığı hata üzerinde çok duruyor.” Ö10 “Okul müdürlerinin jest ve mimikleri karşıya olumsuz bir izlenim verdiği için öğretmenlerinde okul müdürlerine karşı rahat olacağını düşünmüyorum. Mesela odasına girildiğinde güler yüzle, gözlerinin içi güler şekilde karşılasa belki öğretmen kendisini daha rahat hissedecek. Çünkü duyguların dışa vurumu beden dili. Beden dilinde olumsuz bir ifade varsa, karşıda olumsuz duygu yaratıyor. Rahat olamıyor.” Ö5 “okul müdürleri ile iletişim kurmak çok zor. İlköğretimde şöyle bir şey var okulun söz sahibi müdür ve idareciler gibi davranırlar ve bunu öğretmenlere hissettirirler. (...)İlköğretimde müdürler okulun sahibi gibi davrandıkları için bir karar alırken öğretmene danışma, öğretmenin fikrini alma, desteğini alma akıllarına çok zor geliyor. Öğretmeni uygulayıcı bir asker olarak görüyorlar. Tabiki öğretmenlerde bundan rencide olduğu için idarenin aldığı kararları ister istemez uygulamak istemiyor. Tepki oluşuyo. O köprü kulamadığı için kararlar uygulanamıyor.” Ö7 “(...)Bana karşı anlayışlı değil. Sürekli bizi anladığını söylüyor ama anladığına dair hiç bir belirti yok. İdarecimiz öğretmenlikten gelmesine rağmen, diğer idareciler gibi karşı tarafa geçtiğinde değişiyor.” Ö7 kodlu öğretmenimiz 69 ise “Ben rahat iletişim kurduğumu düşünüyorum. Beni anlıyor mu bilmiyorum. İleti gönderiyorum. Alıyor mu bilmiyorum.” Şeklinde görüş bildirmiştir. Okul yöneticisinin etkili iletişim kurabilmesi için öğretmenlerin duygu, düşünce ve davranışlarını anlama ve bu davranışlara uygun hareket etme yeteneği olmalıdır. Öğretmenleri sürekli destekleyen bir yönetici, onların duygu ve düşüncelerini rahatlıkla paylaşabilmelerine imkân tanımaktadır (Shepherd’dan akt. Çankaya ve Aküzüm, 2010, s. 51). Bu bağlamda katılımcılar okul müdürleri ile rahat ve iyi iletişim kurdukları, herhangi bir sorunları olduğunda çekinmeden kendisine ulaşabildikleri, okul mdürünün anlayışlı davrandığı; aksi halde, sert bir tavır, olumsuz bir beden dili davranışı sergilediğinde, okulun sahibi gibi davrandığında, öğretmenin görüşlerine, fikirlerine yer vermediğinde rahat iletişim kuramadıkları ve gerektiğinde ulaşamadıkları yönünde görüş bildirmişleridir. 4.4. Okul Müdürlerinin Öğretmenlere Karşı Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular Çalışma grubunda bulunanlara “ Okul müdürünüzün size karşı kullandığı sözel olmayan iletişim unsurlarını ( beden dili, kişisel arası mesafe, dokunma, genel görünüş, dil ötesi, zaman) göz önüne alarak örneklerle açıklar mısınız? temel sorusu (a) odasına herhangi bir durum için gittiğinizde, (b) sizden herhangi bir şey istediğinde, (c) onunla herhangi bir konuda farklı bir düşünceye sahip olduğunuzda veya anlaşmazlığa düştüğünüzde, (d) onunla okul içinde ve dışında karşılaştığınızda, (e) toplantı sırasında ve (f) genel sözsüz iletişim unsurları olmak üzere sonda maddeleri ile yöneltilmiştir. Verilen cevaplara ilişkin özel ve önemli görülen kısımlar çalışma grubunda yer alan kişilerin kendi ifadeleri ile aşağıda özetlenmektedir. 4.4.1.Okul Müdürünün Odasına Herhangi Bir Durum İçin Gittiğinizde Kullandığı Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular Çalışma grubundaki öğretmenlere okul müdürünüzün odasına herhangi bir durum için gittiğinizde size karşı kullandığı sözel olmayan iletişim unsurları sorulduğunda, olumlu beden dili teması içerisinde jest ve mimiklerle buyur etme, dinleme ve onaylamanın (n = 11), duruş, oturuş şeklinin (n = 10), göz teması kurmanın (n = 8), gülümsemenin (n = 3), 70 ses tonu düzeyinin (n = 3) ve tokalaşmanın (n =1); olumsuz beden dili teması içerisinde görmezden gelmenin (n = 4), jest ve mimiklerin (n = 4), göz teması kurmamanın (n = 2), duruş ve oturuş şeklinin (n = 2), gülümsememenin (n = 2) ve ses tonu düzeyinin (n =1) önemli olduğu üzerinde görüş bildirmişlerdir. Tablo 5 Okul Müdürünün Odasına Herhangi Bir Durum İçin Gittinizde Kullandığı Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular Katagoriler Kodlar n Jest ve mimiklerle buyur etme, Davranışları Davranışları Olumsuz Beden Dili Olumlu Beden Dili dinleme Katılımcılar Ö1,Ö2,Ö7,Ö9,Ö11,Ö12,Ö13, 11 Ö14, Ö16,Ö17,Ö18 Duruş ve oturuş şekli 10 Ö2,Ö6,Ö7,Ö8,Ö10,Ö11,Ö12,Ö1 3, Ö16,Ö18 Göz teması kurma 8 Ö1,Ö5,Ö7,Ö8,Ö9,Ö12,Ö16,Ö17 Gülümseme 3 Ö1,Ö2,Ö16 Ses tonu düzeyi 3 Ö2,Ö8,Ö10 Tokalaşma 1 Ö8 Görmezlikten gelme 4 Ö1,Ö2,Ö3,Ö4 Jest ve mimikler 4 Ö3,Ö4,Ö5,Ö10 Göz teması kurmama 2 Ö1,Ö2 Duruş ve oturuş şekli 2 Ö17,Ö18 Gülümsememe 2 Ö1,Ö2 Ses tonu düzeyi 1 Ö2 Ö1 “(...)ruh haline göre değişiyor. Sinirli ise zaten göz teması kurmuyor. Seninle ilgilenmiyormuş gibi önüne bakıyor. Sen kendi kendine konuşuyormuşsun gibi hissediyorsun. Mesela izin isteyeceksin o zaman sana olumlu bir şeyler vermeyeceğini anlıyorsun. Ama iyi 71 gününde ise güzel bir göz teması kuruyo daha güler yüzlü ve seni dinliyo. Seni dinlediğini belli eden el kol hareketlerini kullanıyor.” Ö2 “Aslında bu konuya ve güne göre değişmektedir. Okul müdürünün ses tonuna göre de değişir. Ses tonu iyiyse, gürse, gülümserse ha bugün keyfi yerinde ona göre konuşurum. Bazen gittiğimde odasına, bişeyler konuşmak için geldim dediğimde. Kendisini toparlayıp buyrun hocam diyor. Ama bazen de bilgisayarla uğraştığı zaman buyrun ne istemiştiniz gibi göz teması kurmadan da konuşabiliyor. (...) Genelde göz teması kurar.” Ö4 “(...)kendisi çağırmamışsa ben gitmişsem kesinlikle ne ile uğraşıyorsa onunla uğraşmaya devam ediyor. Bir süre görmezden geliyo.(...) oturmuyorum. Zaten söylemeden oturursan da sıkıntı. Neden oturdun bakışını atar hemen. Eğer kendisi çağırmışsa odasına muhtemelen bir eleştiri. Çok taktir ettiğini görmedim bu zamana kadar. Hep bir olumsuzluk. O durumdada bekliyor sizi. Bakışlar dik bir şekilde. Konuşmasını yapmak için hazır nazır dimdik şekilde bekliyor.” Ö5 “(...)genelde göz teması kurmaya gayret ediyor ama göz teması kurarken o koltuğa oturuşlarındaki stil çok kötü. Ben istersem onaylarım istersem onaylamam, oturuşları dik, kaşlarının hareketi biraz alaylı, ben her şeye hakimim her şeyi bilirim. Yeni müdürlerde bu tavır var genelde. ellerinin konumu hiç değişmiyor.” Ö8 “(...)müdür beyle iletişimimiz güzel. Göz teması kuruyor, buyur ediyor. El sıkışıyor. Hoşgeldin diyor. Bana doğru dönüyor. Duruşu ve elleri normal şekilde. Rahatsız edici değil. Samimi davranıyor. Ses tonu yüksek. İkna edici.” Ö9 “ Odasına giridiğimde göz teması kurar. Çok acil bir iş yoksa el ve göz hareketleri ile sizsi buyur eder. Sizin sorununuzu dinler. Dinlerkend e masada öne doğru eğilir. Kendi fikrini söylerke şöyle arkaya doğru yaslanır. Normal stardart oturur. Normal bacak açıklığında.(...)çok sık olmasa da eller masanın üstünde, bazen parmaklarını vurarak. Bu genelde herhangi bir olay olmuştur onu dinlemeye geldiğinde olur. Sizi dinlerken hafif hafif parmakları ile ritim tutar.” Ö12 “(...)odasına girdiğinizde konuya zaten hakim olmak için, karşısına olan saygısından dolayı göz teması sağlıyor. Konuyu anlatmamızı , kendisi oturuşunu bir toparlar rahat şekilde değilde omuzlar dik, kendine güvenli, karşı tarafa saygı duyduğunu belirten bir tavırla, başla gözle kontak kurduğunu belirten hareketlerle anlaşılır şekilde konuşur ve sizi dinler. Bu şekilde karşıya değer verdiğini hissedebiliyorsunuz. Benimle konuşurken arkaya yaslanma olmaz, dik şekilde karşıya bakarak konuşur. El kol hareketleri ile konuşmasını destekleyerek sorunu çözmeye çalışır.” Okul yöneticisi ile öğretmenler arasındaki sağlıklı iletişim sadece sözlü ve yazılı iletişim olarak gerçekleşmemektedir. İletişimin büyük bir yüzdesini sözel olmayan mesajlar, beden dili oluşturmaktadır. Bu bağlamda çalışma grubundaki öğretmenler okul müdürünün odasına girdiklerinde, büyük çoğunluğu okul müdürünün olumlu beden dili davranışlarında bulunduğunu, öncelikle kendisine yöneldiğini, el veya göz hareketi ile kendisini buyur ettğini, yer gösterdiğini, göz teması kurduğunu, gülümsediğini ve duruşunu düzenleyip kendisini toparladığını belirtmiştir. Ö16 “(...)güler yüzle karşılar. En azından bize önem verdiğini gösterir. Kapıdan girdiğimizde arkaya yaslanmışsa, kendini söyle bir toparlar, buyrun der. Güülümser, göz teması kurar.” Ö12 “(...)odasına girdiğinizde konuya zaten hakim olmak için, karşısına olan saygısından dolayı göz teması sağlıyor.” Ö8 “(...)müdür beyle iletişimimiz güzel. Göz teması kuruyor, buyur ediyor. El sıkışıyor. Hoşgeldin diyor. 72 Bana doğru dönüyor.” Çalışma grubundaki öğretmenler okul müdürlerinin dinlerken masaya yaklaştıklarını, sizi dinlediğini belirten onaylayıcı hareketler yaptıklarını, karşı tarafa saygı duyduğunu belirten hareketlerle, dik şekilde, kendilerine bakarak konuştuklarını, ellerinin genelde masada, arkaya yaslanmadan, ses tonunu ayarlayarak iletişim kurduklarını belirtmişlerdir. Ö12 “Konuyu anlatmamızı , kendisi oturuşunu bir toparlar rahat şekilde değilde omuzlar dik, kendine güvenli, karşı tarafa saygı duyduğunu belirten bir tavırla, başla gözle kontak kurduğunu belirten hareketlerle anlaşılır şekilde konuşur ve sizi dinler. Bu şekilde karşıya değer verdiğini hissedebiliyorsunuz. Benimle konuşurken arkaya yaslanma olmaz, dik şekilde karşıya bakarak konuşur. El kol hareketleri ile konuşmasını destekleyerek sorunu çözmeye çalışır.” Ö9 “Dinlerken de masada öne doğru eğilir. Kendi fikrini söylerke şöyle arkaya doğru yaslanır. Normal stardart oturur. Normal bacak açıklığında.(...)çok sık olmasa da eller masanın üstünde, bazen parmaklarını vurarak.” Bu bağlamda katılımcıların görüşlerinin Gürses (2006)’in eğitim örgütlerinde yöneticilerin etkin iletişim kurma becerilerine ilişkin çalışmada okul müdürlerinin, öğretmenlerle göz teması kurarak iletişimi etkili hale getirdiğini, konuşmasında uygun jest ve mimikleri kullandığını, konuşanı dinlerken rahatsızlık yaratan hususları ortadan kaldırdığına ilişkin bulgularıyla örtüşmektedir. Aynı zamanda bulgularımız, Özaslan (2009, s. 100)’ın Çanakkale’deki konaklama işletmeleri üzerine yaptığı yüksek lisans tezinde, yöneticilerin ve işgörenlerin iletişim kurarken olumlu yüz ifadeleriyle gülümseyerek iletişimi destekledikleri ifadesini destekler niteliktedir. Aksoy (2005, s. 134-137), lise yöneticilerinin beden dili davranışlarının sıklığı ile öğretmenlerin etkilenme biçimleri adlı çalışmada yöneticilerin gösterdikleri olumlu davranışlara öğretmenlerin olumlu; olumsuz, sert, kaba, saldırgan davranışlar sergilediklerinde ise öğretmenlerin olumsuz etkilendiklerini belirtmiştir. Katılımcılarımızın bazıları da Aksoy’u destekler nitelikte görüş bildirmişlerdir. Okul müdürlerinin odasına girdiklerinde okul müdürünün yaptığı işe devam ettiği, oturuş ve durşunu düzeltmediği, konuşurken ses tonunu ayarlayamadığı, bakışlarının dik, kaşlarının hareketinin alaylı, ben her şeyi bilirim , ister izin veririm, ister izin vermem tarzındaki hareketlerde bulunduğu, kendisini görmezden geldiği, gülümsemediği, göz teması kurmadığı yönünde görüş bildirmişlerdir. Ö4“(...)kendisi çağırmamışsa ben gitmişsem kesinlikle ne ile uğraşıyorsa onunla uğraşmaya devam ediyor. Bir süre görmezden geliyo. (...) Eğer kendisi çağırmışsa odasına muhtemelen bir eleştiri. Çok taktir ettiğini görmedim bu zamana kadar. Hep bir 73 olumsuzluk. O durumdada bekliyor sizi. Bakışlar dik bir şekilde. Konuşmasını yapmak için hazır nazır dimdik şekilde bekliyor.” Ö2 “(...)bazen de bilgisayarla uğraştığı zaman buyrun ne istemiştiniz gibi göz teması kurmadan da konuşabiliyor.” Ö1 “(...)ruh haline göre değişiyor. Sinirli ise zaten göz teması kurmuyor. Seninle ilgilenmiyormuş gibi önüne bakıyor. Sen kendi kendine konuşuyormuşsun gibi hissediyorsun. Mesela izin isteyeceksin o zaman sana olumlu bir şeyler vermeyeceğini anlıyorsun.” Ö5 ”Ben istersem onaylarım istersem onaylamam, oturuşları dik, kaşlarının hareketi biraz alaylı, ben her şeye hakimim her şeyi bilirim.” Buradan okul müdürlerinin öğretmenlere karşı büyük bir çoğunlukla olumlu beden dili davranışları sergilendikleri, göz teması kurdukları, gülümsedikleri, oturuş ve duruşlarını düzenledikleri sonucu ortaya çıkmıştır. Bu davranışlar öğretmenlerin kendilerini değerli ve önemli hissetmelerine neden olmuştur. Aksi davranışlar öğretmenler üzerinde olumsuz etkiler bırakmıştır. 4.4.2.Okul Müdürlerinin Öğretmenlerden Herhangi Bir Şey İstediklerinde Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular Çalışma grubundaki öğretmenlere okul müdürünüz sizden herhangi birşey istediğinde size karşı kullandığı sözel olmayan iletişim unsurları sorulduğunda, olumlu beden dili teması içerisinde duruş şekli (n = 7), ses tonu düzeyi (n = 4), ricada bulunma (n = 3) ve olumlu yüz ifadesi (n = 2); olumsuz beden dili teması içerisinde dik ve sert bakışlar (n = 4), ses tonu düzeyi (n =2), emir verme (n =2), duruş şekli (n = 1) ve yüz ifadesi (n = 1) şeklinde ifade etmişlerdir. Bunun yanında idarecilerin öğretmenlerden resmi şekilde (n = 4) birşeyler istediği yönünde de görüşler belirtilmiştir. Ö1 “(...) bana karşı benden bişey istediğinde daha sevecan. Yüz ifadesi kızgın değil. Ama bazen başka arkadaşlarda görüyorum sinirli olabiliyor. Bana hiç denk gelmedi. Dik dik bakıyor. Müdür bey bir şey istediğinde mutlaka yapmalıyım diyorsunuz. Çünkü bir şeyi yapana kadar her karşılaştığında söylüyor . Söylemese de dik dik bakıyo. Bak hala yapmadın ! diye bir bakış atıyo. O zaman zaten yapma zorunluluğu hissediyorsun.” Ö2 “(...)müdür bey vücut dilini kullanırken buranın hakimi benim gibi durur. Burada en büyük etken cümlelerin çıkış sertliği, yüz ifadesi. Omuzları Geniş vücudu dik şekildedir. Buranın hakimi benim, burada benim dediğim imajı verir. (...) Bu sizin istediği şeye göre değişiyor. Bazı evrak konularında bunu hemen yapacaksınız, yapmayanlar hakkında gerekli işlemleri ben yaparım diyor. O zaman ben hemen bu işi yapmalıyım diyorsunuz. Üslubu size bunu hissettiriyo. bazen de hadi arkadaşlar bunu birlikte yapalım. Hep beraber yapalım diyor. O zamanda hepimiz bir gayretle çalışıyoruz. İsteme şekli güzel. Yapmazsam eger müdür beyle sorun yaşarım diyorsunuz.” 74 Tablo 6 Okul Müdürlerinin Öğretmenlerden Herhangi Birşey İstediklerinde Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular n Katılımcılar Duruş şekli 7 Ö2,Ö5,Ö8,Ö10,Ö12,Ö13,Ö18 Ses tonu, düzeyi 4 Ö9,Ö13,Ö16,Ö18 Ricada bulunma 3 Ö10,Ö15,Ö16 Olumlu yüz ifadesi 2 Ö1,Ö10 Dik ve sert bakışlar 4 Ö1,Ö3,Ö8,Ö9 Ses tonu düzeyi 2 Ö3,Ö5 Emir verme 2 Ö2,Ö7 Duruş şekli 1 Ö4 Olumsuz yüz ifadesi 1 Ö2 Resmi şekilde 4 Ö6,Ö7,Ö11,Ö14 Davranışları Davranışları Olumsuz Beden Dili Olumlu Beden Dili Katagoriler Kodlar Ö7 “(...)birebir o tarz bir iletişime girmedik. Ya müdür yardımcıları ile hallediyoruz veya yazılar gelip gidiyo o şekilde.” Ö10 “(...)rahat, güleryüzlü, ica ederek konuşuyor. Emrivaki şekilde baş yukarda kaşlar kalkık değilde, daha ılmlı, ricavari bir konuşması var.” Ö11 “Bizden birşey isteyeceği zaman bunu toplantı şeklinde ayarlıyor.” Ö12 “Öncelikle karşıyı kazanıcı, yapıcı şekilde bunun kuralları olduğunu yönetmelik dahilinde bu işleri yapmamaız gerektiğini ılımlı bir şekilde belirtir. Rahat, sakin önce konu hakkında bilgi verip, gerekli alış veriş ile paylaşımcı bir durum sergiler. İlerleyen zamanlarda aksaklıklar yaşanmaya başladığında mimiklerle kızdığını gösteriyor.” Ö15 “(...)mesela görevim olmayan birşey istemişti benden. Ya öğretmenim rica etsem yapar mısınız dedi. Bende böyle söylediği için kabul ettim. Hani zorlama yapsaydı belki kabul etmezdim. Genelde rica ile isteklerde bulunuyor. Tabi burada o işi yapmamda yumuşak ses tonu kullanması, güleryüzlü olması beni rahatlattı.” Ö18 “(...)biraz şunu imzalayın havasını veriyor. Ciddi şekilde. Ses tonunu ayarlar. Kızgın olduğunu anlayabiliyorum” 75 Okul müdürünü öğretmenlerden belge isterken, odasında konuşma yaparken sergiledikleri jest, mimik, ses tonu, duruş ve mesafe gibi sözel olmayan mesajlar örgüt içersindeki çift yönlü iletişimin açık veya kapalı olmasına neden olmaktadır. Başka bir anlatımla okul müdürlerinin öğretmenlerden herhangi bir şey isterken sergiledikleri yumuşak ve alçak ses tonu, güler yüz, ılımlı, sakin, rahat bir duruş ve emir şeklinde değil de rica şeklinde bir uslup öğretmenlerin o işi yapmalarındaki istekliliği arttıracaktır. Çalışma grubundaki öğretmenlerde bu doğrultuda görüşlerini belirtmişlerdir. Ö15 “(...)mesela görevim olmayan birşey istemişti benden. Ya öğretmenim rica etsem yapar mısınız dedi. Bende böyle söylediği için kabul ettim. Hani zorlama yapsaydı belki kabul etmezdim. Genelde rica ile isteklerde bulunuyor. Tabi burada o işi yapmamda yumuşak ses tonu kullanması, güleryüzlü olması beni rahatlattı.” Ö12 “Öncelikle karşıyı kazanıcı, yapıcı şekilde bunun kuralları olduğunu yönetmelik dahilinde bu işleri yapmamaız gerektiğini ılımlı bir şekilde belirtir. Rahat, sakin önce konu hakkında bilgi verip, gerekli alış veriş ile paylaşımcı bir durum sergiler. İlerleyen zamanlarda aksaklıklar yaşanmaya başladığında mimiklerle kızdığını gösteriyor.” Ö10 “Rahat, güleryüzlü, ica ederek konuşuyor. Emrivaki şekilde baş yukarda kaşlar kalkık değilde, daha ılmlı, ricavari bir konuşması var.” Bunun yanında okul müdürlerinin öğretmenler üzerinde bir otorite kurduğu, sahip olduğu makamın verdiği yetkiyi öğretmenlerden bir şey isterken kullandığı görülmüştür. Katılımcılar okul müdürlerinin bir şey isterken ses tonunun sert, tok ve üst perdeden, bakışların dik ve sert, duruşun ciddi, emir şeklinde bir uslupla konuştuğunu, ben otoriteyim havasını öğretmenlere hissettirdiği belirtmişlerdir. Ö1 “Müdür bey bir şey istediğinde mutlaka yapmalıyım diyorsunuz. Çünkü bir şeyi yapana kadar her karşılaştığında söylüyor. Söylemese de dik dik bakıyo. Bak hala yapmadın ! diye bir bakış atıyor. O zaman zaten yapma zorunluluğu hissediyorsun.” Ö2 “Müdür bey vücut dilini kullanırken buranın hakimi benim gibi durur. Burada en büyük etken cümlelerin çıkış sertliği, yüz ifadesi. Omuzları Geniş vücudu dik şekildedir. Buranın hakimi benim, burada benim dediğim imajı verir. (...) Bu sizin istediği şeye göre değişiyor. Bazı evrak konularında bunu hemen yapacaksınız, yapmayanlar hakkında gerekli işlemleri ben yaparım diyor. O zaman ben hemen bu işi yapmalıyım diyorsunuz. Üslubu size bunu hissettiriyo.” Ö18 “(...)biraz şunu imzalayın havasını veriyor. Ciddi şekilde. Ses tonunu ayarlar. Kızgın olduğunu anlayabiliyorum” Katılımcıların bazıları da okul müdürlerinin kendilerinden bir şey istemediğini, yapılması gereken işlerin diğer idareciler tarafından kendilerine evrak 76 şeklinde iletildiğini ya da resmi şekilde toplantıda belirtildiğini ifade etmişlerdir. Ö14 “Bizden bir şeyi zaten toplantı yaparak istiyor. O esnada bana bişey söyleyecekse bana yönelip söylüyor.” Ö7 “(...)birebir o tarz bir iletişime girmedik. Müdür yardımcıları ile hallediyoruz veya yazılar gelip gidiyo o şekilde.” Ö11 “Bizden birşey isteyeceği zaman bunu toplantı şeklinde ayarlıyor.” Öğretmenler okul müdürlerinin verdikleri görevi en iyi şekilde ve istekle yapmaları için, okul müdürlerinin olumlu beden dili davranışları sergilemeleri, rica ederek konuşmaları, güler yüzlü bir şekilde, uygun ses tonu ile iletişime geçmeleri, aksi halde emir şeklinde, yüksek ses tonu, dik ve sert bakışlarla verilen görevi yapmak zorunda oldukları için yapacakları yönünde görüş bildirmişlerdir. 4.4.3.Okul Müdürlerinin Öğretmenlerine Karşı Herhangi Bir Anlaşmazlığa Düştüklerinde Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular Çalışma grubundaki öğretmenlere okul müdürünüzle herhangi bir konuda farklı bir düşünceye sahip olduğunuzda veya anlaşmazlığa düştüğünüzde size karşı kullandığı sözel olmayan iletişim unsurları sorulduğunda, ses tonu düzeyi (n = 7), duruş şekli (n = 7), sinirli olduğunu belirten baş bölgesi mimikleri (n = 6), karşılıklı iletişim (n = 5) ve olumsuz el ve parmak jestleri (n = 1) şeklinde görüş bildirmişlerdir. Ö5, Ö13 ve Ö14 kodlu öğretmenlerimiz ise okul müdürleri ile anlaşmazlık yaşamadıklarını belirtmişlerdir. Ö3 “(...)ben kendimi savunuyorum. O kendisini savunuyor. Orta bir yol bulamıyoruz yani. Az iletişim kurduğum için bununda faydası olduğunu düşünüyorum. Tartışma ortamına pek girmiyoruz. Ama başka hocalarla toplantılarda bazen sesini yükselterek, bağırarak elini sallayarak işaret parmağını göstererek davrandığı oluyor. Tabi buda benim biraz daha geri çekilmeme sebep oluyor. Tavrını davranışını görerek tartışmaya girmemeye çalışıyorum.” Ö4 “(...)çok fazla saygı göstermiyor, onun doğrusu kendisininkidir. Bakışı ile, kaşının hareketi ile, ses tonu ile sana çok fazla saygı göstermediğini, senin doğrun sana değilde, benimki hep doğru ifadesini ben görüyorum.” Ö10 “(...)fikir anlamında ters düştüğümüz de bilen biri olarak yüzü asılıyor. Yüz asık, gülmüyor, baş önde, arkaya yaslanıyor, savunmaya geçiyor. Bacaklar hep paralel.” Ö12 “Tabi her insanda olduğu gibi görüş ayrılıkları mutlaka yaşanacaktır. Gayet normaldir. Ama dinleme özelliğine sahiptir. Dinler. Siz böyle düşünüyorsunuz ancak benim de görüşüm bu tarz olacak şeklinde iletişimi koparmamak adına kendini açıklar. Karşısının ısrarı konusunda kendisinin haklı olduğu konularda jest ve mimikleri devreye giriyor.” 77 Tablo 7 Okul Müdürlerinin Öğretmenlerine Karşı Herhangi Bir Anlaşmazlığa Düştüklerinde Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular Kodlar n Katılımcılar Duruş şekli 7 Ö1,Ö7,Ö9,Ö10,Ö14,Ö17,Ö18 Ses tonu düzeyi 7 Ö3,Ö4,Ö7,Ö13,Ö13,Ö17,Ö18 Sinirli olduğunu belirten baş bölgesi mimikleri 6 Ö4,Ö8,Ö9,Ö10,Ö13,Ö17 Karşılıklı iletişim 5 Ö1,Ö2,Ö12,Ö16,Ö17 Anlaşmazlık yaşamadım 4 Ö5,Ö13,Ö14 Olumsuz el ve parmak jestleri 1 Ö3 Ö16 “Müdür bey benimle ilgili böyle birşey olduğunda sorunları sert olarak halletme taraftarı değil. Güleryüzle, iyilikle halletme taraftarı. İş için içinden çıkılmayacak bile olsa sizde onun bu olumlu tavrından ötürü biraz daha geri adım atabiliyorsunuz.” Ö17 “(...)yüzünü asıyor. Kaşlarını çatıyor. Ses tonunu ayarlıyor. Bağırmıyor. Surat ifadesinden normalde güzler yüzlü bir insan, espri yapar, normal duruğunda bile bize yüzü asık geliyor. Genel tartışmalarda değilde birebir tartışma yaşandığında işte müdür bey o öyle değil böyle denildiğinde kendisine yüklenildiğine parmaklarını oynatıyor. Arkaya yaslanıp kollarını kavuşturuyor. Elini hemen masaya koyar. Vücudu dikleşir. Çektirmezseniz çektirmeyin fotokopiyi sonuçta paralı bişey deyip söylendiği oluyor.” Ö18 “(...)sesini çok yükseltmez. Dediğim gibi rahat bir insan. Çok sinirli bir insan olmadığı için çok sinirli tavırlar sergilemiyor.” Okul müdürlerinin, iletişim kurarken dikkat etmeleri gereken önemli noktalardan bir tanesi öğretmenlerle yaşadıkları herhangi bir anlaşmazlıkta kullandıkları sözlü ve sözsüz iletişim unsurlarıdır. Katılımcıların büyük çoğunluğu her insan ilişkisinde olduğu gibi müdürleriyle de bazı anlaşmazlıklar yaşadıklarını dile getirmişlerdir. Anlaşmazlık sırasında çalışma grunundaki öğretmenler müdürlerinin yüzünün asıldığı, kaşlarını çatıldığı, yüzünün kızardığı, oturdukları koltuğa yaslanıp, kollarını kavuşturduğu; bunu yanında büyük bir çoğunluğu tartışma sırasında müdürlerinin ses tonunu ayarlayabildiğini, bağırmadığını, karşılıklı sorunlarını anlatabildiklerini belirtmişlerdir. Ö18 “(...)sesini çok yükseltmez. Dediğim gibi rahat bir insan. Çok 78 sinirli bir insan olmadığı için çok sinirli tavırlar sergilemiyor.” Ö17 “(...)yüzünü asıyor. Kaşlarını çatıyor. Ses tonunu ayarlıyor. Bağırmıyor. Ö16 “Müdür bey benimle ilgili böyle birşey olduğunda sorunları sert olarak halletme taraftarı değil. Güleryüzle, iyilikle halletme taraftarı.” Ö12 “Tabi her insanda olduğu gibi görüş ayrılıkları mutlaka yaşanacaktır. Gayet normaldir. Ama dinleme özelliğine sahiptir. Dinler. Siz böyle düşünüyorsunuz ancak benim de görüşüm bu tarz olacak şeklinde iletişimi koparmamak adına kendini açıklar. Karşısının ısrarı konusunda kendisinin haklı olduğu konularda jest ve mimikleri devreye giriyor.” Ö10 “(...)fikir anlamında ters düştüğümüz de bilen biri olarak yüzü asılıyor. Yüz asık, gülmüyor, baş önde, arkaya yaslanıyor, savunmaya geçiyor.”. Katılımcıların bazıları ise müdürlerinin tartışma anında sesinin yükseldiği, el ve işaret parmağı ile olumsuz jestler sergilediği, karşı tarafa saygılı davranmadığı, dinlemediği, kendi değinin hep doğru olduğunu belirterek kendini iletişime kapadığı yönünde görüş bildirmişler. Ö4 “(...)çok fazla saygı göstermiyor, onun doğrusu kendisininkidir. Bakışı ile, kaşının hareketi ile, ses tonu ile sana çok fazla saygı göstermediğini, senin doğrun sana değilde, benimki hep doğru ifadesini ben görüyorum.” Ö3 “(...)başka hocalarla toplantılarda bazen sesini yükselterek, bağırarak elini sallayarak işaret parmağını göstererek davrandığı oluyor. Tabi buda benim biraz daha geri çekilmeme sebep oluyor. Tavrını davranışını görerek tartışmaya girmemeye çalışıyorum.” Katılımcılar okul müdürleri ile olan tartışmalarında, okul müdürlerinin sorunları sert yolla halletme taraftarı olmadıkları, güleryüzle, iyilikle halletme taraftarı olduklarını, sinirli olduklarını belirten jest ve mimikler sergileseler bile ses tonu düzeyine dikkat ettikleri, karşılıklı sorunları birbirlerine anlatarak, birbirlerini dinleyerek orta yolu bulmaya çalıştıklarını ifade etmişlerdir. 79 4.4.4.Okul Müdürlerinin Öğretmenlere Karşı Okul İçinde ve Dışında Karşılaştıklarında Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular Çalışma grubundaki öğretmenlere okul müdürünüzle okul içinde ve dışında karşılaştığınızda size karşı kullandığı sözel olmayan iletişim unsurları sorulduğunda, okul içinde olumlu beden dili davranışları teması içerisinde selam verme (n = 10), göz teması kurma (n = 6), gülümseme (n = 4), sözel iletişim (n = 4), dokunma (n = 3); olumsuz beden dili davranışları teması içerisinde görmezden gelme (n = 5), selamlaşmama (n = 2), göz teması kurmama (n = 1) şeklinde görüş bildirmişlerdir. Okul dışında rahat iletişim (n = 4) ve selam verme (n = 2) olumlu beden dili davranışı içerisinde yer alırken; soğuk iletişim (n = 2) ve görmezden gelme (n = 1) olumsuz beden davranışı olarak görülmüştür. Ö2 “(...)hocam bazen sarılıp öpüyor. Elini omzunuza koyuyor. Hal hatır soruyor. Bazende yüzünüze bakmıyor. Bazen günaydın deyip geçiyor. Bazen sizin günaydın demenizi bekliyor. Değişken bir ruh hali var. Yani bir insanın genel olarak dersin şunları yapar şunları yapmaz. Ama müdür beyde değişken. Bir gün sarılırken bir gün selam vermemesi anormal bence. Okul dışında karşılaştığımızda taziyede olsun, bi özel günde toplanılmış olsun, dışarda karşılaştığımızda kesinlikle sahiplenir. Görmemezlikten gelmez. Konuşur sohbet eder. O konuda bir sıkıntı yaşamadım. Dışarıda daha rahat. Hem o görüşlerini söylüyor. Hem biz söylüyoruz. Bir sıkıntı yaşanmıyor yani. Farklı görüşlere saygılı olduğunu düşüyorum. Ama uygulama noktasında Sen böyle düşünüyorsun ben böyle benim dediğim olur şeklinde.” Ö3 “Okula ilk geldiğimde selam verdim. Birkaç sefer selamımı almadı. Ben de ondan sonra selam bile vermeden yüzüne bakmadan geçip gitmeyi tercih ediyorum. Çünkü selam verip selamı alınmadığı zaman kendini kötü hissediyor. Ondan selam vermiyorum. Düz geçiyorum.Okul dışında eşimle aynı ortamda bulunmuşlukları var. Müdür bey eşimle selamlaşır. Ona hal hatır sorar. Bana sadece bir selam. Eşim bu okulun öğretmeni olmamasına rağmen onunla konuşması iletişimi daha iyi ama benle sadece merhaba.” Ö4 “(...)çok güzel bir konuya değindiniz. Hem okul içinde hem okul dışında, gerek eşimin yanında gerek başka arkadaşlarınım yanında kesinlikle görmezden geliyor. Ben yine onu gördüğüm için selam veriyorum. O yüz ifadesi ile görmezden geliyor. Ya da okulda merdivenlerden çıkarken tam ben selam verceğim başımı eğiyorum, merhaba diyeceğim, iyi günler diyeceğim. Şöyle bir kafasını öbür tarafa çevirip beni görmezden geliyor. Selamımı almıyor. Sonrada niye selam vermedin diye bozuluyor. Dengesizleşiyorum. Selamımı almadığı zaman bozuluyorum. Bir daha vermeyeceğim diyorum. İnsan kendini selam vermek zorunda hissediyor. Özellikle başkasının yanında eşimin veya arkadaşımın yanında çok kötü oluyor. Mahçup oldum. Müdürümden dolayı çok kötü hissettim. Yani bakışlarıyla duruşuyla o kadar çok seni önemsemiyorum mesajı verdiki kendimi rahatsız hissetim.” Ö5 “(...)baş hareketi ile selamlaşılıyor. Ama göz teması pek kurulmuyor. Çok keyfine bağlı. Bazen gelip halinizi hatırınızı soruyor, bazen hiç sormayabiliyor. Bu durumda bugün eşref saati değil diye düşünüyorum. Ruh haline göre de değişiyor. Törenin yarısında bile gelsen müdürler bundan müthiş rahatsızlık duyuyorlar. Böyle durumlarda görmezlikten gelerek sizi cezalandırmak istiyor. Selam vermiyor o gün. Bunu iki üç kez yapmışsanız zaten hemen odasına çağırıyor. Bu sizi rahatsız ediyor. (...) Müdür beyle markette karşılaştım. Hemen selam verdi hal hatır sordu. Sorunumla ilgilendi. Yardımcı oldu. Bu benim çok hoşuma gitti. 80 Tablo 8 Okul Müdürlerinin Öğretmenlere Karşı Okul İçinde ve Dışında Karşılaştıklarında Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular n Selam verme 10 Göz teması 6 Ö6,Ö9,Ö12,Ö13,Ö16,Ö18 Gülümseme 4 Ö1,Ö14,Ö15,Ö18 Sözel iletişim 4 Ö2,Ö5,Ö7,Ö9 Dokunma 3 Ö2,Ö6,Ö15 5 Ö2,Ö3,Ö4,Ö8,Ö10 2 Ö10,Ö11 1 Ö5 olumlu beden dili davranışı Okul dışında olumsuz beden dili davranışı Okul dışında Okul içinde olumsuz beden dili davranışları Kodlar Okul içinde olumlu beden dili davranışları Katılımcılar Katagoriler Görmezden gelme Selamlaşmama Göz teması kurmama Ö1,Ö5,Ö6,Ö8,Ö9,Ö12, Ö13,Ö15,Ö16,Ö18 Ö2,Ö5,Ö6,Ö17 Rahat iletişim 4 Selam verme 2 Ö5,Ö17 Soğuk İletişim 2 Ö3,Ö9 Görmezden gelme 1 Ö4 Ö6 “(...)dışarıda çok karşılaşmadım. Bir ev ziyaretinde geyet samimi şekilde konuştuk. Müdür ve öğretmen kimliği dışında iki arkadaş gibi. Okul içinde karşılaştığımızda ise göz teması mutlaka oluyor. Kafamızı çevirip gitmiyoruz. Selamlaşıyoruz. Uzun zaman olmuşsa tokalaşıyoruz. Bende çünkü göz temasına önem veririm.” 81 Ö15 “(...)gayet samimiyiz. Gördüğümüz zaman güleryüzlü, merhabalaşırız, muhabbet ederiz. Tokalaşırız yeri geldiğinde.” Ö16 “(...)okul içinde selamlaşıyoruz. Konuşuyoruz.gözlerini kaçırmıyor. Baş hareketi ile selamlayabiliyor.” Ö18 “(...)güler yüzlüdür asıl suratlı biri değildir. Selamımızı alır. Göz teması kuruyor. Bazen de başını sallayarak. Günaydın hocam der. Herşey yolunda olduğunu düşünürüm. Aksi olsa günaydın falan demese neden demedi, bir şey mi oldu diye düşünürdüm. Geç kalma olaylarında ise öyle çok ters davranmaz. Eliyle öğretmenin saat kaç oldu der.” İletişim, alıcı kişiyle yapılandırılan bir süreçtir. Taraflardan biri aktif ise ve diğeri hiçbir şey yapmıyorsa iletişim kurulamaz. Bu bağlamda katılımcılarımızın büyük çoğunluğu okul içinde karşılaştıklarında okul müdürlerinin selam verdiği, göz teması kurduğu, gülümseyip günaydın dediği, hal hatır sorduğu, tokalaştığı yönünde görüş belirtmişlerdir. Selam vermenin bazen sözel bazen ise göz teması bazen de gülümseme şeklinde gerçekleştiğini ifade etmişlerdir. Ö18 “(...)güler yüzlüdür asıl suratlı biri değildir. Selamımızı alır. Göz teması kuruyor. Bazen de başını sallayarak. Günaydın hocam der. Herşey yolunda olduğunu düşünürüm.” Ö15 “(...)gayet samimiyiz. Gördüğümüz zaman güleryüzlü, merhabalaşırız, muhabbet ederiz. Tokalaşırız yeri geldiğinde.” Ö16 “(...)okul içinde selamlaşıyoruz. Konuşuyoruz.gözlerini kaçırmıyor. Baş hareketi ile selamlayabiliyor.” Baltaş ve Baltaş (2006, s. 20,21), alıcı taraf iletişim kurmaya çalışan kişinin iletilerine hazır değilse, iletişim yolunun tıkanacağını ve çatışma olabileceğini belirtmiştir. Gündelik yaşamdaki basit bir gülümsemenin veya günaydın kelimesinin karşılıksız kalması iletişim çatışmalarına neden olabilir. Bunun önlenebilmesi için bireylerin ortak bir noktada buluşmaları gerekir. Bu bağlamda katılımcılar okul müdürlerine selam verip karşılığını alamadıklarında kendilerini kötü hissettiklerini ,selam vermek için baktıklarında okul müdürlerinin bazen görmezden geldiğini, başını başka tarafa çevirdiğini, göz teması kurmadığını ifade etmişlerdir. Bu durumda kendilerinin de selam vermek istemediklerini belirtmişlerdir. Ö3 “(...)okula ilk geldiğimde selam verdim. Birkaç sefer selamımı almadı. Ben de ondan sonra selam bile vermeden yüzüne bakmadan geçip gitmeyi tercih ediyorum. Çünkü selam verip selamı alınmadığı zaman kendini kötü hissediyor. Ondan selam vermiyorum. Düz geçiyorum. Ö4 “Hem okul içinde hem okul dışında, gerek eşimin yanında gerek başka arkadaşlarınım yanında kesinlikle görmezden geliyor. Ben yine onu gördüğüm 82 için selam veriyorum. O yüz ifadesi ile görmezden geliyor. Ya da okulda merdivenlerden çıkarken tam ben selam verceğim başımı eğiyorum, merhaba diyeceğim, iyi günler diyeceğim. Şöyle bir kafasını öbür tarafa çevirip beni görmezden geliyor. Selamımı almıyor.” Çalışma grubundaki öğretmenlerin bazıları okul müdürlerinin kendilerine selm verip vermemelerinin o günkü ruh haline bağlı olduğunu, bir gün sarılıp, hal hatır sorduğu, bir gün yüzüne bakmadan çekip gittiğini belirtmişlerdir. Bu durumun kendilerini dengesizleştirdiği, selam verip vermeme, göz teması kurup kurmama konusunda kararsız kaldıkları yönünde görüş bildirmişlerdir. Ö2 “(...)müdür bazen sarılıp öpüyor. Elini omzunuza koyuyor. Hal hatır soruyor. Bazende yüzünüze bakmıyor. Bazen günaydın deyip geçiyor. Bazen sizin günaydın demenizi bekliyor. Değişken bir ruh hali var. Ö5 “(...)baş hareketi ile selamlaşılıyor. Ama göz teması pek kurulmuyor. Çok keyfine bağlı. Bazen gelip halinizi hatırınızı soruyor, bazen hiç sormayabiliyor. Bu durumda bugün eşref saati değil diye düşünüyorum. Ruh haline göre de değişiyor.” Okul dışında okul müdürleri ile karşılaşan katılımcıların büyük çoğunluğu okul müdürleri ile iletişimlerinin okul içine göre daha samimi ve rahat olduğu, dışarıda görüştüklerinde okul müdürlerinin hemen sahip çıktığı, hal hatır sorduğu, sohbet ettiği, selam verdiği yönünde olmuştur. Ö2 “Okul dışında karşılaştığımızda taziyede olsun, bi özel günde toplanılmış olsun, dışarda karşılaştığımızda kesinlikle sahiplenir. Görmemezlikten gelmez. Konuşur sohbet eder. O konuda bir sıkıntı yaşamadım. Dışarıda daha rahat. Hem o görüşlerini söylüyor. Hem biz söylüyoruz. Bir sıkıntı yaşanmıyor yani.” Ö5 “(...) Müdür beyle markette karşılaştım. Hemen selam verdi hal hatır sordu. Sorunumla ilgilendi. Yardımcı oldu. Bu benim çok hoşuma gitti.” Ö6 “(...)ev ziyaretinde geyet samimi şekilde konuştuk. Müdür ve öğretmen kimliği dışında iki arkadaş gibi.” Başka bir değişle, okul müdürlerinin genelde okul içinde ve dışında öğretmenlere selam verdiği, gülümsediği, göz teması kurduğu, tokalaştığı, hal hatır sorduğu yani olumlu beden dili davranışları sergilediği gözlemlenmiştir. 83 4.4.5.Okul Müdürünün Toplantı Sırasında Öğretmenlere Karşı Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular Çalışma grubundaki öğretmenlere okul müdürünüzün toplantı sırasında size karşı kullandığı sözel olmayan iletişim unsurları sorulduğunda, merkezde oturma (n = 12), el ve kol jestleri (n = 7), oturuş ve duruş şekli (n = 7), ses tonu (n =4) ve göz teması (n = 1) şeklinde görüş bildirmişlerdir. Tablo 9 Okul Müdürlerinin Toplantı Sırasında Öğretmenlere Karşı Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular Kodlar n Katılımcılar Merkezde oturma 12 Ö2,Ö3,Ö4,Ö5,Ö7,Ö9,Ö11,Ö12,Ö14,Ö15,Ö17,Ö18 El ve kol jestleri 7 Ö1,Ö3,Ö4,Ö7,Ö9,Ö14,Ö17 Oturuş ve duruş şekli 7 Ö1,Ö3,Ö8,Ö10,Ö12,Ö13,Ö15 Ses tonu 4 Ö2,Ö3,Ö10,Ö12 Göz teması 1 Ö1 Ö1 “Toplantılarda rahat bir oturuşu var. Bacak bacak üstüne atmaz. Eğer tartışma varsa arkadaşları susturmaya çalışıyor. Göz temasını kesiyor, eli ile masaya vuruyor, eli ile kesme işareti yapıyor.” Ö2 “Genelde hitap dili yüksek bir insandır. Dik oturur. Toplantı sırasında bütün öğretmeneleri karşısında ve birazda üstten görebilecek şekilde oturur.(...) bu oturuşla bence buranın hakimi benim benim dediğim olur demek istiyor. (...) bizim okulda önceden de bir otorite vardı ama şimdi korku ile otorite birleşti diyebilirim.” Ö3 “Genelde herkesi görebileceği bir yere oturuyor. Masanın en başına. Bacakları paralel açık bir şekilde oturur. Masanın başına oturarak bence hakimiyeti sağlamaya çalışıyor. Herkesi görmek istiyor. Oturuş şekli de dik. Yani ben kendime güveniyorum. Buranın ağası benim gibi bir ifadesi var. Kollarını pek kavuşturmaz, rahatsız edici bir parmak hareketi yok. Kolları paralel yanda. Ama gerektiğinde elini kolunu kaldırır. İşaret parmağı ile de gösterir.” Ö4 “Ellerini masaya koyar. Kollarını kavuşturmaz. Ama yeri bellidir. İdarecilerin ortasında. Yani ben müdürüm, ben buradayım. Beni herkes görsün, hissetsin. Ö12 “Toplantının yapılacağı gruba tam hakim olmak amacıyla tam bir görüş acısıyla oturur. Ortaya oturur. Ayak ayak üstüne atma gibi bir davranış göstermiyor. Ellerle, mimiklerle, konuşma tarzıyla, ellerini kullanan biri. Arkadaşlarında görüşünü alarak toplantıyı devam 84 ettirir. Sinirlendiğinde yüz mimikleri ile sert bir ses tonu ile sözlü olarak bunu belli eder. Parmak hareketi veya yumruk yapma ,vurma yok.” Ö13 “(...)çok ciddi. Eller masada. Yürümez. Öne doğru eğilir konuşur. Kılık kıyafetinden tutun duruşuna kadar hazırdır toplantıya. Kalemle oynar. Konuşurken sizi dinlerden kendini çevirir. Bacakları paralel açık.” Ö17 “Masanın ortasında oturur. Yanında iki idarecimiz. Bizde yanlarına sıralanırız. Ortada şundan dolayı oturabilir, dikkati toplamak açısından, bizleri daha rahat görebilmek açısından. Kollarını kavuşturur. Para toplama konusunda, fotokopi konusunda olay biraz ciddileşiyor. O zaman yapıyor.” Çalışma grubundaki öğretmenler, okul müdürlerinin toplantı sırasında hakimiyeti sağlamak ve herkezi görebilmek amacıyla masanın ortasında ve yanında iki idarecinin oturduğu yönünde görüş bildirmişlerdir. Katılımcılardan bazıları okul müdürünün merkezde oturarak, buranın hakimi benim, ben otoriteyim, herkez beni görsün hissetsin, ben müdürüm şeklinde otorite kurmaya çalışan davranışları göstermeye çalıştığını ifade etmişlerdir. Ö2 “Toplantı sırasında bütün öğretmeneleri karşısında ve birazda üstten görebilecek şekilde oturur.(...) bu oturuşla bence buranın hakimi benim benim dediğim olur demek istiyor. (...)” Ö3 “Genelde herkesi görebileceği bir yere oturuyor. Masanın en başına.Masanın başına oturarak bence hakimiyeti sağlamaya çalışıyor. Herkesi görmek istiyor.” Ö4 “Ellerini masaya koyar. Kollarını kavuşturmaz. Ama yeri bellidir. İdarecilerin ortasında. Yani ben müdürüm, ben buradayım. Beni herkes görsün, hissetsin.” Ö17 “(...)masanın ortasında oturur. Yanında iki idarecimiz. Bizde yanlarına sıralanırız. Ortada şundan dolayı oturabilir, dikkati toplamak açısından, bizleri daha rahat görebilmek açısından.” Ö12 “Toplantının yapılacağı gruba tam hakim olmak amacıyla tam bir görüş acısıyla oturur. Ortaya oturur.” Bu bağlamda katılımcılarımızın görüşleri Altıntaş ve Çamur (2005, s. 147-152)’un “Gücü temsil eden kişi kapıya yüzü dönük olarak ve masanın başına oturur. Sağı ve solunda kendisine en yakın kişiler yer alır.” ifadesiyle örtüşmektedir. Tayfun (2007, s. 160), en olumlu oturuş tarzını, bacakların hafif bir biçimde aralanarak elleri her an bir jest yapmaya hazır durumda boş bırakarak oturmaktır şeklinde ifade etmiştir. Bu doğrultuda çalışma grubundaki öğretmenlerin büyük çoğunluğu, toplantı sırasında okul müdürünün bacakları hafif açık paralel şekilde, ellerinin masada, ben kendime güveniyorum, ben otoriteyim hissini verecek şekilde vücunun dik, ses tonun ortama uygun şekilde ayarlı olduğunu belirtmişlerdir. Ö13 “(...)çok ciddi. Eller masada. Yürümez. Öne doğru eğilir konuşur. Kılık kıyafetinden tutun duruşuna kadar hazırdır toplantıya. Kalemle oynar. Konuşurken sizi dinlerden kendini çevirir. Bacakları paralel 85 açık.” Ö3” Oturuş şekli de dik. Yani ben kendime güveniyorum.” Ö1 kodlu öğretmen ise toplantı sırasında herhangi bir gerginlik anında müdürün ses tonunun yükseldiği, göz temasını kestiği, elini ve parmağını kes işareti yapacak şekilde kaldırdığı yönünde görüş bildirmiştir. 4.4.6.Okul Müdürlerinin Kullandığı Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular Çalışma grubundaki öğretmenlere okul müdürünüzün genel olarak kullandığı sözel olmayan iletişim unsurları sorulduğunda, dokunma el ve kol jestleri (n = 16), giyim tarzı tavrımı etkiler (n = 13), zamanlamaya dikkat eder (n = 13), duruş ve yürüyüş (n = 11), giyim görünüşe dikkat eder (n =11), tokalaşma (n = 9), mesafe (n = 8), giyim ve görünüşe dikkat edilmesini ister (n = 5), zamanlamayı önemsemez (n = 4), giyim ve görünüşe dikkat etmez (n = 4), jest ve mimikler (n = 2) ve giyim tarzı tavrımı etkilemez (n = 2) şeklinde görüş bildirmişlerdir. Ö1 “(...)sinirli olduğu bakışı ve sesinden anlaşılıyor. Mutlu olduğunda daha hareketli, elleri yanlarda kollarını sallaya sallaya yürüyor. Sinirli olduğunda eller cepte, bazen yumruk şeklinde olabiliyor. Duruşu herzaman kendinden emin, kendine çok aşırı güveniyor. Bacaklarını iki yana açıp koridorun ortasında ben otoriteyim eller arkada bağlı olarak duruyor. (...) müdür bey zamanlamaya dikkat ediyor. Hani herşeyin zamanında olmasını istiyor. Bekletmiyor. Bekletilmekten de hiç hoşlanmıyor.(...) giyimi bana ruh halini anlatır. Kravatının kayık olması veya saçının dağınık olması bana ruh hali hakkında bilgi verir. (...)Müdür bey sen yaparsın anlamında dokunma hareketi yapmıyor. Erkeklerde olduğunu görüyorum.” Ö3 “(...) müdür beyle sözlü iletişimimiz hatta selamlaşma olmadığı için herhangi bir dokunma elini omzuna koyma falan olmadı. Tokalaşma dahil olmuyor. (...) Toplantılara zamanında geldiğini düşünüyorum bizden de aynı titizliği bekliyor.(...) kılık kıyafetine dikkat eder. Tabi bizimde dikkat etmemizi ister.(...) okul müdürümüz rahat kıyafetler giyse bu ona karşı tutumumu etkilemez. Benim için önemli olan düşünce yapısı. Karşısındaki insanla iletişim şekli. Karşıdaki insana göstermiş olduğu saygı, verdiği değer önemli. Buna göre değerlendirme yaparım.” Ö4 “(...) okul müdürümüzle mesafemiz genel.(...) hiç elini sıkmadığım için dokunma hareketi de yok. Hep onaylayıcı baş hareketi ile.(...) yürüyüşü genel olarak kendinden emin, kafası dik, ellerini arkada bağlamaz. Koridorda durduğunda ağırlığını koyarak etkisini gösterir. Bütün öğrenciler sınıflarına girer.(...) zamanlamaya dikat eder. Beklemekten ve bekletilmekten hiç hoşlanmaz. Kılık kıyafete dikkat eder. Bakımlı saçı, sakalı traşlı. Kılık kıyafetine dikkat etmesi benim gözümde artı bir durum. Okulumuzun çevresine ragmen giyimine kuşamına dikkat ediyor. En azından buna sagyı duyuyorum. Eşofman falan giyseydi daha lakayıt hissederdim. Daha disiplinsiz düşünürdüm.” 86 Tablo 10 Okul Müdürlerinin Kullandığı Sözel Olmayan İletişim Unsurlarına İlişkin Bulgular Kodlar n Dokunma el ve kol jestleri 16 Giyim tarzı tavrımı etkiler 13 Zamanlamaya dikkat eder 13 Giyim görünüşe dikkat eder 11 Duruş ve yürüyüş şekli 11 Tokalaşma 9 Mesafe 8 Giyim ve görünüşe dikkat edilmesini ister 5 Zamanlamayı önemsemez 4 Giyim ve görünüşe dikkat etmez 4 Giyim tarzı tavrımı etkilemez 2 Jest ve mimikler 2 Ö5 “Okul müdürünüz giyinişine dikkat eder. Yönetmelik ne grektiriyorsa ona uymaya çalışır. Otoritesine dikkat eder. İköğretimde pek lakayıt müdür göremezsiniz. Eğer müdür bey daha rahat kıyafetler giyse kalıplarının olmadığını düşünürüm. Yani herkese açık olduğunu düşünürüm. (...) samimiyet belirtisi olarak elini omza koymak falan kesinlikle olmaz. Erkek hocalarla da görmedim. Şakalar yapmaya çalışıyor ama el teması yok.(...) Zamanlamaya dikkat eder. Beklemekten ve bekletilmekten hiç hoşlanmaz. (...)samimiyetini hissettirerek el sıkışır.” Ö6 “ Müdürümüz ne çok dik ne çok kambur normal durur. Ellerini arkada bağlamış şekilde hiç görmedim. Yanda genelde. Bacak bacak üstüne de çok nadir atar. Genelde normal iki yanda açık şekilde. (...) toplantılarda kasıtlı bir bizi beklettiği izlenimine hiç rastlamadım. Bazı öğretmenler geç kaldığında da bunu sorun etmiyor. Kılık kıyafetine, saçına dikkat eder çok olmasa da yönetmelik gereği dikkat ediyor. Yapması gerektiği gibi giyiniyor. Bir süre sonra kılık kıyafet dikkat alanından çıkıyor. Ama ilk izlenim olarak daha rahat kıyafetler giyse kot falan daha iyi bir iletişim kurulabileceğini düşünüyorum.” Ö7 “Okul müdürümüzün yürüyüşü teftişteki belediye başkanı gibi. Bazen elleri arkada. Arada bişey söylemeden öğretmenler odasına gelir gideri bir daha gelir gider. Öyle.(...) dokunma hareketi eli omza falan atma olmaz.” 87 Ö12 “(...)müdür beyle elle şakalaşmak şeklinde bir samimiyetimiz yok ama konuşma tarzımızda bir samimiyetimiz var. Tokalşamasından beni önemsediğini hissederim. Tabi bayan arkadaşlarla biraz daha parmak ucuyla tokalaşıyor. Çok yakın ve samimi olduğu arkadaşlarla dokunma ve el hareketlerini resmi kurum dışında gözlemledim. Okul müdürümüz zamanlamaya dikkat eder, çalıştığı personelin, öğrencinin ve çalışan hizmetliler dahil bütün kurumun bu dikkati göstermesini ister. (...) Giyimine görüntüsüne tabi önem verir. Profosyonel çalışma kriterleri kıyafetin dışına çıkar bence. Aynı tarz aynı mesafe davranmaya devam ederim. Bazı arkadaşalarımıza kıyafet ile bazı uyarılarda bulunduğu oldu. Bana olmadı. Yönetmelik açık ortada.” Ö13 “Zamanlamaya dikkat eder. Dakiktir. Gecikmez. (...) giyimi kuşamına çok dikkat eder. Sürekli takım elbise giyer. Saçı sakalı düzgün. Örnektir. Töreni her gün gelir öğrenci önünde durur. Müdürümüz rahat kıyafetlerle gelse bir lider gibi değilde kendimmişim gibi görürdüm. Arada bir statü farkı yokmuş gibi davranırdım. Kendimmiş gibi. İletişimde saygıda daha rahat olurdum.” Ö14 “(...) müdür beyle aramızdaki mesafe geneldir. Samimiyet belirtisi siz yaparsınız hocam tarzında dokunma hareketi olmadı. Bayanlarla pek bu beden dili olarak hoş olmayabilir. Ama erkek öğretmenlerle olabiliyor. (...) El sıkışması beni önemser şekilde.Yürüyüşü de ağı ağır yavaş yavaş. Eller arkada olabiliyor. Bu bana şunu hissetiriyor. Ben buranın hakimiyim. Otoriteyim. Giyinişine dikkat eder. Bende herhangi bir sorun yaşamadım. Rahat kıyafetler giyinse daha rahat konuşuruz. Odasına rahat girerim. Odasına girdiğimde uzun sürecekse ben daha rahat otururm. (...) Zamanlamaya dikkat eder.” Ö16 “(...) Özenli giyindiğini düşünüyor. Saçı sakalı traşlı yönetmeliğie göre giyiniyor ama çok özenli değil yine de. Aslında sevgi kişiye, saygı makama derler ya ben o makama gelmiş kişiyi kot pantolon ile görmek istemem şahsen. Düzgün giyinmesini isterim. O önem verirse bende onun verdiği öneme yaraşır şekilde davranırım. (...) omza dokunma el atma hareketi var. Samimi olduğunu düşünüyorum. Sevgi göstergesi olarak görüyorum. El şıkması beni önemsediğini belirtir şekilde. Parmak ucunda değil.(...) zamanlama ile ilgili bekletme veya bekletilme ile ilgili bir durum olmadı.” İletişimde bakış, duruş, hareket, sesin kullanımı ve kıyafetler yoluyla mesaj gönderme, sözcükleri kullanım tarzı kadar önemlidir. Bu bağlamda çalışma grubundaki öğretmenler okul müdürlerinin sergilediği sözel olmayan iletişimleri unsurları, okul müdürünün yürüyüşü, okul içindeki duruşu, zamanlamaya dikkat edip etmemesi, kılık kıyafet ve görünüşüne dikkat edip etmemesi, tokalaşma tarzı, öğretmenlere karşı kullandığı samimiyet belirtisi el ve kol dokunma hareketleri ile ilgili görüş belirtmişlerdir. İletişimde etkileyici ve belirleyici bir boyutta dokunmadır. Dokunma sözsüz biçimde duyguları ileten bir iletişim biçimidir (Tayfun, 2007, s. 164). Katılımcılarımızın büyük çoğunluğu özellikle bayan öğretmenlerin tamamına yakını okul müdürünün sen yaparsın şeklinde eli omza atma veya samimiyet belirten el ve kol jestlerini kendilerine kullanmadığı, erkek öğretmenlerin bazılarında müdürle bu tarz davranışları sergilendiği, bu şekilde dokunma davranışının okul içerisinde uygun görülmediği ve bayanlarda hoş karşılanmadığı yönünde görüş bildirmişlerdir. Ö1 “Müdür bey sen yaparsın anlamında dokunma hareketi yapmıyor. Erkeklerde olduğunu görüyorum.” Ö3 “(...)müdür beyle sözlü 88 iletişimimiz hatta selamlaşma olmadığı için herhangi bir dokunma elini omzuna koyma falan olmadı. Tokalaşma dahil olmuyor.” Ö4 “(...)hiç elini sıkmadığım için dokunma hareketi de yok.” Ö5 “(...)samimiyet belirtisi olarak elini omza koymak falan kesinlikle olmaz. Erkek hocalarla da görmedim. Şakalar yapmaya çalışıyor ama el teması yok.” Ö14 “(...)Samimiyet belirtisi siz yaparsınız hocam tarzında dokunma hareketi olmadı. Bayanlarla pek bu beden dili olarak hoş olmayabilir. Ama erkek öğretmenlerle olabiliyor.” Öğretmenlerimizin görüşü Öztekin (1997)’in okul müdürlerinin beden dili davranışlarının sıklığı ile öğretmenlerin etkilenme derecesi adlı çalışmasında “okul müdürleri erkek öğretmenlerle daha çok bedensel temaslarda bulunduğu, bayan öğretmenlerle ise bedensel temas, oturma biçimleri, el-kol hareketleri ve oturma biçimleri davranış boyutunda daha dikkatli davrandıkları gözlemlenmiştir.” ifadesiyle de örtüşmektedir. Tokalalaşma da bir dokunma hareketidir. Katılımcılarımız okul müdürünün kendisini önemser şekilde tokalaştığını belirtmiştir. Ö12 “Tokalaşmasından beni önemsediğini hissederim. Tabi bayan arkadaşlarla biraz daha parmak ucuyla tokalaşıyor.” Ö16 “El şıkması beni önemsediğini belirtir şekilde. Parmak ucunda değil.” İletişimde ilk izlenim çok önemlidir. Mısırlı (2004,s.59), bir insanın başkalarının karşısına mümkün olduğunca temiz, düzenli ve bakımlı olarak çıkması kendi itibarı içinde önemli olduğu, dış görüntüsüne ve kıyafetlerine özen göstermeyen birey, başkalarından da saygı beklemiyordur şeklinde görüş bildirmiştir. Çalışma grubundaki öğretmenlerde bu görüşü destekler nitelikte cevaplar vermiştir. Katılımcılarımızın büyük çoğunluğu okul müdürünün giyim ve kıyafine dikkat ettiği, temiz, traşlı, yönetmeliğe uygun şekilde giyindiğini belirtmişlerdir. Okul müdürünün öğretmenlerin de kıyafetlerine dikkat etmesini istediği hususunda bu konuya önem verdiğini ifade etmişlerdir. Çalışma grubundakilerin büyük bir kısmı okul müdürünün daha rahat kıyafetler giymesi halinde kendisine olan tavırlarının değişebileceği yönünde görüş bildirmişlerdir. Bazıları daha rahat iletişim kuracaklarını, odasına daha rahat girebileceğini söylerken; bazıları kıyafetin onlar için önemli olduğunu, takım elbisenin bir ağırlığı olduğu, saygı gerektirdiği, öbür tarafta müdürün eşofman giymesi halinde kendisininde lakayıt olacağının, pek saygı göstermeyeceğinin altını çizmiştir. Ö3 “(...)kılık kıyafetine dikkat eder. Tabi bizimde dikkat etmemizi ister.” Ö4 “Kılık kıyafete dikkat eder. Bakımlı saçı, sakalı traşlı. Kılık kıyafetine dikkat etmesi benim gözümde artı bir durum. Okulumuzun çevresine ragmen giyimine kuşamına dikkat ediyor. En azından buna sagyı duyuyorum. Eşofman falan giyseydi daha 89 lakayıt hissederdim. Daha disiplinsiz düşünürdüm.” Ö6 “Kılık kıyafetine, saçına dikkat eder çok olmasa da yönetmelik gereği dikkat ediyor. Yapması gerektiği gibi giyiniyor. Bir süre sonra kılık kıyafet dikkat alanından çıkıyor. Ama ilk izlenim olarak daha rahat kıyafetler giyse kot falan daha iyi bir iletişim kurulabileceğini düşünüyorum.” Ö13 “(...)giyimi kuşamına çok dikkat eder. Sürekli takım elbise giyer. Saçı sakalı düzgün. Örnektir. Töreni her gün gelir öğrenci önünde durur. Müdürümüz rahat kıyafetlerle gelse bir lider gibi değilde kendimmişim gibi görürdüm. Arada bir statü farkı yokmuş gibi davranırdım. Kendimmiş gibi. İletişimde saygıda daha rahat olurdum.” Ö14 “Giyinişine dikkat eder. Bende herhangi bir sorun yaşamadım. Rahat kıyafetler giyinse daha rahat konuşuruz.” Ö16 “(...)Özenli giyindiğini düşünüyor. Saçı sakalı traşlı yönetmeliğie göre giyiniyor ama çok özenli değil yine de. Aslında sevgi kişiye, saygı makama derler ya ben o makama gelmiş kişiyi kot pantolon ile görmek istemem şahsen. Düzgün giyinmesini isterim. O önem verirse bende onun verdiği öneme yaraşır şekilde davranırım.” Sözsüz iletişimde önemli unsurlardan birisi de zamandır. Zamanında yapılması gereken işleri yapmak ya da yapmamak, bir yerde zamanında bulunmak veya bulunmamak, kişileri beklemek veya bekletmek, kişilerarası iletişim bazında, karşısındaki kişi veya kişilere verilen değerin bir göstergesi olarak tanımlanmaktadır. Bu bağlamda katılımcılarımızın büyük çoğunluğu okul müdüdrünün zamanlamaya dikkat ettiği, toplantılara zamanında geldiği, beklemekten ve bekletilmekten hoşlanmadıkları yönünde görüş bildirmişlerdir. Ö3 “Toplantılara zamanında geldiğini düşünüyorum bizden de aynı titizliği bekliyor.” Ö5 “Zamanlamaya dikkat eder. Beklemekten ve bekletilmekten hiç hoşlanmaz.” Ö12 “Okul müdürümüz zamanlamaya dikkat eder, çalıştığı personelin, öğrencinin ve çalışan hizmetliler dahil bütün kurumun bu dikkati göstermesini ister.” Ö13 “Zamanlamaya dikkat eder. Dakiktir. Gecikmez.” Duruş, beden dilinin temel parçalarından biridir. Bakıldığında kişinin genel ruh haline ilişkin bilgiler verir. Gerek yüz yüze görüşme esnasında gerekse uzaktan izlenildiğinde vücudun duruş özelliklerine göre; saldırgan, kaygılı, kendini beğenmiş, düşünceli, heyecanlı, sakin bir görüntü tanımlaması yapılabilmektedir (Tayfun, 2007, s. 158). Vücut konumu, ile ilgili önemli ayrıntılardan biri de yürüyüş biçimidir. Kişinin yürüyüşüne bakılarak insanların ruh hali ve çevresindekilerle ilişkisi hakkında değerlendirme yapmak mümkündür. Bu bağlamda Ö1 kodlu öğretmen okul müdürünün mutlu olduğunda 90 güleryüzle, elleri yanda, kollarını sallayarak yürüdüğünü, sinirli olduğunda ise ellerini cebine sokarak hızlı hızlı yürüdüğünü belirtmiştir. Bunu yanında yürüyüşün gücün bir göstergesi olabileceğine de dikkat etmek gerekir. Etkili ve özgüvenli bir yürüyüş, sırtın ve başın dik tutulduğu, ellerini rahat bir biçimde hareket ettirildiği bir yürüyüş biçimidir (Dincer, 2000, s. 182). Katılımcılarımızın büyük çoğunluğu okul müdürünün kendinden emin, vücudu dik, eller arkada bağlı şekilde, yavaş ve ağır şekilde yürüdüğü yönünde görüş bildirmişlerdir. Bunun yanında koridorda bacaklar hafif açık paralel şekilde, vücut, dik, eller arkada, bakış ileri ve dik ,ben buradayım, ben otoriteyim şeklinde duruduğun da altını çizmişleridir. Ö1 “Bacaklarını iki yana açıp koridorun ortasında ben otoriteyim eller arkada bağlı olarak duruyor.” Ö4 “(...)yürüyüşü genel olarak kendinden emin, kafası dik, ellerini arkada bağlamaz. Koridorda durduğunda ağırlığını koyarak etkisini gösterir. Bütün öğrenciler sınıflarına girer.” Ö7 “(...)okul müdürümüzün yürüyüşü teftişteki belediye başkanı gibi. Bazen elleri arkada.” Ö10 “Ortam karışıksa koridorun başında durur. Bacaklar hafif açık. Eller arkada. Öğrencileri gözlemler. Ben otoriteyim der.” Ö14 “Yürüyüşü de ağı ağır yavaş yavaş. Eller arkada olabiliyor. Bu bana şunu hissetiriyor. Ben buranın hakimiyim. Otoriteyim.” Tayfun (2007, s. 161)’nunda belirttiği üzere insanların günlük yaşamda, çevresindeki insanlarla arasındaki mesafenin sınırı, ilişkileri hem belirlemekte hem etkilemektedir. Bu bağlamda çalışma grubundaki öğretmenlerin hemen hemen hepsi öğretmen müdür çizgisi içerisinde müdürle genel mesafede iletişim kurduklarını belirtmişlerdir. Bu görüş, Gürses (2006)’in eğitim örgütlerinde yöneticilerin etkin iletişim kurma becerilerine ilişkin çalışmasında öğretmenler iletişim anında iletişime girdiği kişi ile fiziksel mesafeyi ayarladığı ifadesiyle ve Özaslan (2009, s. 100)’ın Çanakkale’deki konaklama işletmeleri üzerine yaptığı yüksek lisans tezindeki kişisel alan kullanımına dikkat edildiği ve bedensel temas davranışlarının dikkate alındığı yönündeki görüşlerle örtüşmektedir. Katılımcılar okul müdürünün, kılık kıyafetine önem verdiği, zamanında toplantılara başladığı, bekletilmekten ve beklemekten hoşlanmadığı, bayan öğretmenlere karşı özellikle samimiyet belirtisi el ve kol jestlerini kullanmaktan çekindiği, kişisel kullanım alanına özen gösterdiği, karşı tarafı önemser şekilde tokalaştığı, kendinden emin, ben otoriteyim şeklinde yürüdüğü yönünde görüş bildirmişlerdir. 91 4.5.Öğretmenlerin ve Okulda Süreçlerin Okul Müdürlerinin Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarından Nasıl Etkilendiklerine İlişkin Bulgular Çalışma grubunda bulunanlara “Okul müdürünüzün göstermiş olduğu sözel olmayan iletişim unsurları sizi ve okulda süreçleri nasıl etkiliyor?” sorusu yöneltilmiştir. Verilen cevaplara ilişkin özel ve önemli görülen kısımlar çalışma grubunda yer alan kişilerin kendi ifadeleri ile aşağıda özetlenmektedir. Öğretmenlerin ve okulda süreçlerin okul müdürünün kullandığı sözel olmayan iletişim unsurlarından nasıl etkilendiklerine ilişkin bulgular yoklandığında, takdir etmenin (n = 9), gülümsemenin (n = 3), selam vermenin (n = 3), göz teması kurmanın (n = 1) motivasyonu arttırdığı ve mutlu ettiği; olumsuz jest ve mimiklerin (n = 10), dinlemeden yargılamanın (n = 3), otoriter davranışın (n = 2) motivasyonu azalttığı ve sinirlendirdiği; olumlu okul ortamının (n = 6) okula bağlılığı arttırdığı; baskıcı davranışın (n = 1) bağlılığı azalttığı; olumlu beden dili davranışları (n = 11), açıklık, empati ve farklı görüşlere saygı (n = 5), öğretmenlerin desteklenmesi (n = 2) çalışma ortamını olumlu etkilediği ve aşırı kontrolcu davranışın (n = 4), ayrımcılığın (n = 2) ise çalışma ortamını olumsuz etkilediği yönünde görüş belirtilmiştir. Ö1 “(...)müdürün göz teması çok önemli. Onun sinirli mi değil mi, sizi anlayıp anlamadığının göstergesi. Göz teması kurmadığında ben bişey anlatırken başka şeylerle ilgilenmesine sinirleniyorum. Beni dinlemiyor, ilgilenmiyor gibi geliyor. Bunu yanında bazen dinlemeden direk yargılaması. Hani ben tamamen otoriteyim, siz benim dediklerimi yapmak zorundasınız tavırlarına kırılıyorum. Bakışlarını kaçırması, kaşını çatması.(...) olumlu durumlar olduğunda övgü gördüğünüz zaman motivasyonum artıyor. Daha bir çalışmak istiyorsunuz. Okuldaki olumlu ortam bağlılığımı arttırıyor. Okul arkadaşlarım arasındaki olumlu ilişki beni etkiliyor. Müdürün sürekli yapılması gerekenleri hatırlatması ise beni rahatsız ediyor. Bunun dışında müdür bey güzel iletişim kuruyor. İkna kabiliyeti yüksek. Bunu bakışları, beden dili ile beli ediyor. Hitabeti önemli. Ses tonu yüksekliği . ses tonunu ayarlayabiliyor. Kızdığında da çok aşırı bağırmak çağırmak şeklinde değilde. Sert ses tonunu kullanarak değiştirerek belli ediyor.” Ö2 “Bazı durumlarda birkaç dk derse geç girmiş oluyorsun. Müdür bey hemen bakışıyla niye böyle oldu der gibi mimik yapıyor. Veya sözlü şekilde nerdesin demesi, saati göstermesi bu motivasyonumu bozuyor.(...) Karşıdaki insan konuşurken onun belirli cümle bitişlerinde kafasını sallaması, onaylaması yani ben se ni anlıyorum mesajını vermek veya arada bir cümlesinde demekki böyle düşünüyorsunuz demek iletişimde etkilidir. Vücut dili de önemlidir. Göz kırpmak, gülümsemek, haklısın demek böyle yumuşak usluplar çalışma ortamını rahatlatacaktır. Bunu yanında insanların farklı gruplara saygı duyması gerekir. Önce bu önemli. Birbirine saygılı davranması gerekir. İnsanlar farklı gruplara ve birbirlerine saygı duymaya başladıklarında birbirlerini de dinlemeye başlarlar. Karşıyı dinledikten sonrada bir etkileşim başlamış oluyor. İletişimin kurulacağı ortamların ayarlanmış olması gerekir. İletişimin gelişmesi için seminerlerin verilmesi, yayınlarında okunması gerektiğine inanıyorum.” 92 Tablo 11 Öğretmenlerin ve Okulda Süreçlrin Okul Müdürlerinin Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarından Nasıl Etkilendiklerine İlişkin Bulgular Katagoriler Kodlar n Motivasyonum artar, mutlu olurum Takdir etmesi 9 Gülümsemesi 3 Selam vermesi 3 Göz teması kurması 1 Olumsuz jest ve mimikler 10 Dinlemeden yargılaması 3 Otoriter davranması 2 Bağlılığım artar Olumlu okul ortamı 6 Bağlılığım azalır Baskıcı tavır 1 Çalışma ortamımı olumlu etkiler Olumlu beden dili davranışları 11 Açıklık, empati, farklı görüşlere saygı 5 Öğretmenin desteklenmesi 2 Aşırı kontrolcu davranış 4 Ayrımcılık 2 Motivasyonum azalır,sinirlenirim Çalışma ortamımı olumsuz etkiler Ö3 “(...)haklı olduğum bir konuda sadece bir noktayı görüp, o noktadan genelleme yapması, ona göre çalışıyorsun çalışmıyorsun ön yargılarda bulunması beni sinirlendiriyor. Çünkü o an onu görmüştür. Olayın başı var sonu var. Öğretmeni teşvik etmesi tabi her öğretmeni olduğu gibi beni de mutlu eder. Gururlandırır.(...) müdür bey beni camdan izliyor mu her an sınıfa girer mi diye tedirgin oluyorum. Daha önce yaşanmış bir olay var. İki öğrenci birbirleri ile sorun yaşamış. Ben onlarla konuşuyorum ne oldu nasıl oldu. O sırada arka sıradaki bir öğrenci bunlara gülmeye başlamış ben dikkat etmedim. O anda kapı dırank diye açıkdı. Kapı duvara çarptı. Müdür bey geldi o arka sıradaki gülen öğrenciyi azarlamaya başladı. Ben neye uğradığımı şaşırdım. Yani niye o öğrenciyi azarladı niye sınıfa öyle girdi anlayamadım. 93 Çıkarken bişeyde sormadı ben de bişey soramadım. Şaşırdım kaldım. Yani iletişim sorunu var biraz. Düşünüyorum öğretmen olarak bizi önemsemiyor mu acaba. Yani bizi çok mu gözünde küçültüyor. Müdürün saç tarana şekli, kaşlarının ifadesi, gülümsemesi bizim ona karşı tutumumuzu etkilemektedir. (...)bence beden dilin ifade daha olumlu olması gerekir.karşı tarafın yüzü asıksa onunla iletişm bile kuramıyorsunuz. Yaklaşmıyorsunuz. İnsanın yüz ifadesinin olumlu olması gerekmektedir. Saygı olması gerekir. Karşıdaki insana değer verdiğini hissettirmek gerekiyor. Bunu yanında göz teması benim için çok önemli. Bir arkadaşım gözlük bile taksa onunla iletişim kuramadığımı hissediyorum. Gözlüğünü çıkarmasını istiyorum. Göz teması benim için çok önemli.(...)” Ö4 “(...)önemsenmediğim, selamımı almadığı, odasına gittiğim zaman kafasını kaldırmadığı zaman moralim bozuluyor. Rahatsızım diye bile aramak istemiyorum. Ama bazı günler keyfi yerindeyse kendiliğinden gelip selamımı hiç almayan insan bir anda merhaba Dilek hanım, nasılsınız dediği zaman seviniyorum seviniyorum. Allahım hep böyle keyfi yerinde olsun diyorum. (...)Biraz saygı gösterse , gülümsese daha iyi hissedeceğim. Kendimi kışlada gibi hissediyorum. Ben erim kendisi komutan. Gülümsemek benim için önemli. Müdürümüz genelde tebessüm etmez, çok nadir alakasız zamanlarda gülümser genelde sert. Samimi , karşısındaki önemser görünmesi beni mutlu eder. Odasına girdiğimde benimle ilgilense, baksa, hoşgeldiniz Dilek hanım dese odasına daha rahat gireceğim. İşlerimi daha çabuk halledeceğim.(...)müdürün bazı davranışları öğretmen arkadaşlarla aramama mesafe girmesine sebep oluyor. Toplum içinde bazı öğretmenleri örnek gösterince, arkadaşlar ister istemez o neden beni örnek gösterdi, beni niye göstermedi şeklinde sürtüşmeler olabiliyor. Yani öğretmenleri toplum içinde kıyaslıyor.(...)Müdür bey biraz daha önemsese yaptıklarımı bende daha çok çabalayacağım derste. Yeri geliyor şöyle bile düşünüyorum nasıl olsa takdir edilmiyorum, görülmüyo yaptıklarım, boşa mı yapıyorum diyorum. Tabiki işlerimi yapmaktan vazgeçmiyorum ama isterim ki takdiredilsin. Yani okul müdürümü görmek istemiyorum. Onu görmesem daha mutlu daha şevkli olacağım. Üzerimde bir baskı hissediyorum onu görünce. Mesela kapıyı çalmadan direk sınıfa dalması, sizi sürekli pencereden gözetlemesi.” Ö5 “(...)konuşmaya başlarkende bitirirken de teşekkür ederek, özür diliyerek konuşur. Ama iş ciddiye bindiğinde aynı hoşgörüyü gösteremiyor. Yani sözleri ve uygulaması bir olmadığı için insanlar konuşmak istemiyor. Ben işlerimi diğer idareci arkadaşlarla halletmeye çalışıyorum. Kendimi anlatamadığımı düşünüyorum. Veya o beni anlamıyor. (...)okula ilk geldiğim zaman bir gruplaşma vardı. Kimse kimseye selam vermiyordu.iyi öğretmen kötü öğretmen ayrımı vardı.Bir kast sistemi vardı. Hala bazı öğretmen arkadaşlarım okula adapte olamadılar. Ben inatçıyım buna karşı çıktım. Sert çıktım. Bunlar olurken tabi hevesim gitti. Savaşırken yoruldum. Yorgun savaşçı oluyorsunuz. Bunu idareye, öğrenciye, veliye yansıtmamaya çalışıyorsun ama bu sizi çok yıpratıyor.(...) Okula istekle gelmek, sevildiğini hissetmek, değer verildiğini hissetmek öğretmen için çok önemli. Bağlılığını arttırıyor. Buraya aidim. Onlarda benim yanımda. Bunu tam tersi müdürlerin ben buranın hakimiyim demesi öğretmenlerin ben buraya ait değilim duygusunu yayıyor ama istekli çalışmıyoruz. Ben 20 yıldır şunu istiyorum çalışan öğretmen ile çalışmayanın, çalışan idareci ile çalışmayanın farkının görülmesini istiyorum. Yan gelip yatan bir insanla bir olmak istemiyorum. Kıymetin bilinmseini istiyorum. Bir farkın olmasını istıyorum. Müdürlerin göz teması kurması, bu okulun sahibi sizsiniz demesi çok önemli. Bir göz teması bile yeter bir hal hatırı sorması bile yeter. Güler yüz. Yani alına bir kararın öğrenciden duyulması kadar kötü birşey olamaz. Öğretmen desteğinin olmadığı hiçbir şey uygulanamaz. Öğretmeni atlayarak hiçbirşey yapılamaz.” Ö6 “(...)mesela derse beş dk geç kaldığımızda sürekli olamamak konuşuluyla hemen uyarılmamak beni hem mutlu ediyor. Hem dikkatli olmamı sağlıyor. Çok disiplinli ortamlarda, çok kişi uyarıldığı zaman kişide bir isteksizlik başlıyor. Rahat bırakıldığında zaten öğretmenin bir işi yoksa dersine girecektir. Aksi halde ters tepebiliyor. Müdür bey güleryüzlü, mutlu olduğu zaman hem verim artıyor, daha rahat çalışıyorum.(...) bu okula ait olduğumu hissediyorum ve ilk başlarken ufak tefek aksilikleri görmezden geldiğiniz zaman, önyargısız davrandığınız zaman sevecan bir ortam oluşabiliyor. İlk izlenim ve devamında bakış açısı çok önemli. Bazı ufak tefek şeyleri sorun ederseniz soğursunuz o ortamdan. Nasıl yaklaşırsanız öyle tepki alırsınız. (...)okul içi aktivitelerin öğretmenleri bir araya getirildiğini düşünüyorum. Bunun koordinasyonunun sağlandığını. Öğretmenlere eşit derecede yaklaşılması, 94 gülümsemenin , tatlı dille yaklaşılması, öğretmeni anlamak, rencide etmemek çalışma ortamını olumlu etkileyeceğini düşünüyorum.” Ö7 “Müdürün bir şeyi söyleme şekli ses tonu değilde sözü beni sinirlendiriyor. Aynı zamanda sözü söylerken yüzümüze bakmaması.(...) müdür bey bazi öğretmen arkadaşlar geç geldiğinde bişey demiyor, bazısı geldiğinde diyor. Burada ayrımcılık var gibi hissediyorum. Olumsuz etkileniyorum.(...) empatinin olması gerektiğine inanıyorum.” Ö8 “(...)bazen toplantı sırasında yeri olmadığı halde bir şaka yapıyor. Alınıyor insanlar. Soğuyor insanlar, kızabiliyor. Sonradan farkına varıyor ama iş işten geçmiş oluyor. Bu olumsuz bir hava yaratıyor. Hırslandırmak için konuşuyor. Takdir ediyor ama bazende kırıcı olabiliyor. Eleştirdiği de oluyo. Yüz ifadesi biraz kötü olabiliyor. Yanlış gördüğü bir şeyi defalarca tekrar ediyor. Bu da rahatsız edici olabiliyor.(...) müdür bey biraz kontolcu bir tavrı var. Herkez kendi branşının uzmanı olduğu için o kadar kontrolcu olmak iyi değil. Biraz herşeyi ben bilirim havasında. Mesela ayda yılda bir geç kaldığım olmuştur. Her zaman mı geç kalıyorsunuz demesi beni üzdü. Okulda genel bir takım çalışması yok. İletişimsizlik söz konusu. Herkez işimi bitireyim gideyim derdinde.(...) insanları olduğu gibi kabul etmek. İnsanların artılarını öne çıkararak onları motive etmek. Hepimiz burada birlikteyiz. Eleştirmek yerine iyi yönlerini ön plana çıkarmak. Bunlar sağlıklı bir çalışma ortamı için gerekli. İnsanlar arasında iletişim kopuksa etkili değilse hiçbir şey elde edilemez. Önce iletişim sonra başarı. Derste daha etkili olabilmem için burada olmaktan mutlu olmalıyım. Motivasyonumu ise kendim sağlıyorum. Bırakırsam gidecek gibi. Kendi gayretimle.” Ö10 “Müdür yaptığımız işten dolayı bize iltifat ediyorsa, kendimi ödüllendirmiş gibi hissediyorum çok mutlu oluyorum. Yaptığım işten gurur duyuyorum. Ya da en ufak bir işte veya olayda da benim o olumsuzluğumu görüp yüzüme vuruyorsa, o zaman çok rencide oluyorum. (...)okula ilk geldiğimde müdür beyin yüzü asıksa geriliyorum, eğer güler bir ifade varsa çok mutlu oluyorum. Yüzü asık olduğunda ona yaklaşamıyorsunuz. Öyle bir beden dili var ki. Lanet olsun gelme yanıma der gibi. O da benim çalışmamı, performansımı, müdürün yanına yaklaşmamı kesinlikle etkiliyor. Aynı zamanda takım çalışmamızı ve performansımızı da etkiliyor. Sadece beni değil diğer öğretmenleri de etkiliyor. Tek bir bakış, tek bir ifade yeterli. (...)öğretmenlerin performansını etkileyen birinci etken olarak gülümsemeyi görüyorum. Müdürün güler yüzlü olması, iletişiminin çok iyi olması, beden dilini çok iyi kullanması, göz teması yaparak konuşması veya dokunma hareketi ile samimiyetini belirtmesi çalışma ortamını olumlu etkiler. Okul müdürleri yazılı sınavla geliyorlar. Beden dli ile ilgili bilgileri yok. Öğretmenlerde direk müdürle iletişm içindeler. Herhangi bir bakısı bir gülüşü bütün günümü etkiliyor. Moralim bozulabiliyor. O koltuğa oturduklarında ben herşeyim sahibiyim havasına bürünüyorlar. Onun için aslında müdürler 2 ay iletişim dersi görmeliler.” Ö12 “(...)sözsüz iletişim için beden dili çok önemli. Güne bir gülümsemeyle selamlaşmayla başlamak önemli. Genelde böyle de başlıyoruz. Tabiki güne iyi başlamak moral ve motivasyon açısından önemlidir.(...) Mesela okul takımlarımı ziyaret ettiğinde moral, bakışıyla, endamıyla bişeyler yapabileceğini hissetirir, takımın antremanını izlerken oturuşuyla, evet çocuklar siz bişeyler başarmak üzeresiniz başarıyorsunuz o güveni hissettirir. Gururlandırıp, cesaretlendirdiği yanı sıra başarı durumunda takımı aynı zamanda ödüllendirir. Ödüllendirmenin eğitimde ne kadar önemli bir pekiştireç olduğunun farkında biri.” (...) ben okulumu, mesleğimi seviyorum. Okuldaki arkadaşlarımın yüzde yüzü oranında iyi iletişim kurduğuma inanıyorum. Ya allah kahretsin bu lanet okula geldim gibi birdüşüncede olmadım. Takım çalışmamızda var tabiki. Çalışma ortamımızın daha iyi olması için açıklık, empati ,farklı görüşlere saygı, dürüstlük, kendin, rahat hissetme, idare ile paylaşımcı olmak gibi unsurlarının önemli olduğunu düşünüyorum. Her şeyin konuşularak halledilebileceğine inanıyorum. Beden dili olarak bakışların, gözlerin, ağız mimiklerinin, ellerle desteklenen hareketlerin iletişim kurmada etkili olduğunu düşünüyorum.” Ö13 “(...)bir bakış bir tatlı söz bile insanı motive etmeye yeter. Ben bunu öğrencilerime de uyguluyorum. Diyorum ay ne kadar güzel olmuşşsun, saçın ne kadar güzel dediğim zaman çocuk zaten motive oluyor. Bütün insanlar için geçerli, bir bakış, sıcak bir tebessüm. Bazı insanlar bir tebessümün insanı aşağı çekebileceğine inanıyorlar ama ben tebessümün kazandıracak birçok şeyi var diyorum. Bin söz yerine bir tebessüm yeter diyorum. (...)Yöneticimiz bizim okuldaki bu durumumuzdan çok memnun. Okulumuzda pizza günleri 95 yapılıyor, kahvaltılar yapılılıyor yani hepberaber paylaşımımızın çok iyi. Birbirimize bağlıyız. Öğretmenler arasındaki diyalog, öğretmenler ararsındaki iş birliği çok mükemmel.(...) kişi motive edildiğinde daha çok şevklenecektir, daha çok bağlanacaktır okula, burası benim diyecektir. Ben mesleğimi zaten çok seviyorum. Tabi birde olumlu bir çalışma atmosferi olunca katmerli pasta gibi oluyor.(...) Empati, karşıyı düşündüğünüz zaman herşey daha iyiy olacak diye düşünüyorum. Sen karşıyı düşündüğünde o da seni düşünecek zaten sorunlar ortadan kalkacak.” Ö17 “(...)okulda en genç ve ona göre en hareketli öğretmeni benim. Öğretmenler odasında beni gördüğünde geldi bizim askerimiz diyor. Siz ounu böyle durduğuna bakmayın asker gibi falan diyor. Ne bileyim bu sözler beni güdülüyor. Daha enerjik oluyorum. İşte sizin gibi birkaç arkadaş daha olsa bu okul coşar gibi şeyler söylediğinde güdüleniyorum. (...) bazı idarecilerimizin çok kontrolcu olması beni rahatsız ediyor. Bunun dışında selamalaşırız, gülümseriz. Öğretmen öğretmen iletişimimiz iyi.” Ö18 “Bir idareci yanımdan selam vermeden geçerse buna çok bozulurum. Nedenini kendimde aramaya başlarım. Aldığım övgüler, takdir edilmek mutlu eder, gururlandırır. Teşekkür etmeleri bile çok mutlu eder.(...) idarecilerin ,iletişim, beden dili, liderlik gibi konuları kendilerine işlemesi gerekir. Özel derslerle mi olur seminerlerle mi olur bu konuların işlenmesi gerkiyor. Doğuştan bazı şeyler gelebilir ama eğitimle de bazı şeylerin değişmesi gerektiğine inanıyorum.” Okul ortamında müdürler ve öğretmenler sürekli etkileşim içinde bulunmaktadırlar. Bu etkileşimde müdürler; örgütsel amaçları gerçekleştirmede, öğretmenlerin okula bağlılıklarını artırmada, onların beklentilerini karşılamada öğretmenler üzerinde etkili olmak durumundadırlar. Bu bağlamda çalışma grubundaki öğretmenlerin büyük çoğunluğu, olumlu beden dili davranışlarının gülümsemenin, selam vermenin, hal hatır sormanın, göz teması kurmanın çalışma ortamlarını olumlu etkilediği; müdürün takdir etmesi,övgüde bulunmasının motivasyonlarını arttırdığı ve mutlu etttiği, olumlu okul ortamının ise okula bağlılığını arttırdığı yönünde görüş bildirmişlerdir. Ö1 “(...)olumlu durumlar olduğunda övgü gördüğünüz zaman motivasyonum artıyor. Daha bir çalışmak istiyorsunuz. Okuldaki olumlu ortam bağlılığımı arttırıyor. Okul arkadaşlarım arasındaki olumlu ilişki beni etkiliyor.” Ö4 “(...)müdürün samimi , karşısındaki önemser görünmesi beni mutlu eder.” Ö5 “(...)Okula istekle gelmek, sevildiğini hissetmek, değer verildiğini hissetmek öğretmen için çok önemli. Bağlılığını arttırıyor. Buraya aidim. Onlarda benim yanımda. Bir göz teması bile yeter bir hal hatırı sorması bile yeter. Güler yüz.” Ö6 “ Müdür bey güleryüzlü, mutlu olduğu zaman hem verim artıyor, daha rahat çalışıyorum.(...) Öğretmenlere eşit derecede yaklaşılması, gülümsemenin , tatlı dille yaklaşılması, öğretmeni anlamak, rencide etmemek çalışma ortamını olumlu etkileyeceğini düşünüyorum.” Ö10 “Müdür yaptığımız işten dolayı bize iltifat ediyorsa, kendimi ödüllendirmiş gibi hissediyorum çok mutlu oluyorum. Yaptığım işten gurur duyuyorum.(...) 96 öğretmenlerin performansını etkileyen birinci etken olarak gülümsemeyi görüyorum. Müdürün güler yüzlü olması, iletişiminin çok iyi olması, beden dilini çok iyi kullanması, göz teması yaparak konuşması veya dokunma hareketi ile samimiyetini belirtmesi çalışma ortamını olumlu etkiler.” Ö12 “(...)sözsüz iletişim için beden dili çok önemli. Güne bir gülümsemeyle selamlaşmayla başlamak önemli. Genelde böyle de başlıyoruz. Tabiki güne iyi başlamak moral ve motivasyon açısından önemlidir.” Ö13 “(...)bir bakış bir tatlı söz bile insanı motive etmeye yeter.” Öğretmenlerimizin görüşlerine baktığımızda iletişime yapıcı hareketlerle başlamak, selamlaşmak, gülümsemek okul müdürlerinin iletişim engellerini kaldırmalarına olanak sağlayarak olumlu bir okul atmosferinin oluşmasını sağladığı görülmektedir. Aynı zamanda bu durum çalışanların moral ve motivasyonlarının yüksek olmasına olanak sağlarak, öğretmenin okul içindeki görevlerini doyum alarak ve verimli olarak gerçekleştirmesinde, kendini güvende hissetmesinde, okul örgütünün bir parçası olduğunu düşünmesinde, görüş ve düşüncelerine önem verildiğini bilmesinde ve kendisine saygı duyulduğunun bilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Öztekin (1997), okul müdürlerinin beden dili davranışlarının sıklığı ile öğretmenlerin etkilenme derecesi adlı çalışmasında okul müdürlerinin gösterdikleri bir beden dili davranışı varsa öğretmenlerin bundan mutlaka etkilendikleri, sık gösterdikleri davranışlardan yüksek, seyrek gösterdikleri davranışlardan ise düşük etkilendikleri görülmüştür şeklinde görüş bildirmiştir. Öğretmenlerimizin ifadeleri de Öztekin’i destekler niteliktedir. Aynı şekilde Aksoy (2005, s. 134-137)’un lise yöneticilerinin beden dili davranışlarının sıklığı ile öğretmenlerin etkilenme biçimleri adlı çalışmasında yöneticilerin gösterdikleri olumlu davranışlara öğretmenlerin olumlu; olumsuz, sert, kaba, saldırgan davranışlar sergilediklerinde ise öğretmenlerin olumsuz etkilendikleri, öğretmenlerin yöneticilerin bazı beden dili davranışlarına karşı beni cesaretlendirir, mutlu olurum, güvenimi yitiririm, huzursuz olurum, hırslanırım, güvenim kırılır, sıkılırım şeklinde hissettikleri araştırma sonucuyla da örtüşmektedir. Okulda yönetici ve öğretmenler arasındaki iletişimin kalitesi öğretmenlerin motivasyonunu ve iş performansını arttırarak, yönetici ile öğretmen arasındaki çatışmaları önleyerek sağlıklı bir okul atmosferinin oluşmasını sağlamaktır. Bu gerçekleşmediği zaman öğretmenin motivasyonu ve okula bağlılığı azalmakta, çalışma ortamı olumsuz 97 etkilenmektedir. Bu doğrultuda öğretmenlerimiz okul müdürünün sergilediği olumsuz jest ve mimiklerin, otoriter davranışın, dinlemeden yargılamanın motivasyonlarını azalttığı ve sinirlendirdiği, baskıcı davranışı okula bağlılığını azalttığı, aşırı kontrolcu davranışı ve öğretmenlerarası yapılan ayrımcılığın çalışma ortamını olumsuz etkilediğini dile getirmişlerdir. Ö1 “Göz teması kurmadığında ben bişey anlatırken başka şeylerle ilgilenmesine sinirleniyorum. Beni dinlemiyor, ilgilenmiyor gibi geliyor. Bunu yanında bazen dinlemeden direk yargılaması. Hani ben tamamen otoriteyim, siz benim dediklerimi yapmak zorundasınız tavırlarına kırılıyorum.” Ö2 “Bazı durumlarda birkaç dk derse geç girmiş oluyorsun. Müdür bey hemen bakışıyla niye böyle oldu der gibi mimik yapıyor. Veya sözlü şekilde nerdesin demesi, saati göstermesi bu motivasyonumu bozuyor.” Ö3 “ (...)haklı olduğum bir konuda sadece bir noktayı görüp, o noktadan genelleme yapması, ona göre çalışıyorsun çalışmıyorsun ön yargılarda bulunması beni sinirlendiriyor. Çünkü o an onu görmüştür. Olayın başı var sonu var.” Ö4 “(...)önemsenmediğim, selamımı almadığı, odasına gittiğim zaman kafasını kaldırmadığı zaman moralim bozuluyor. (...)Toplum içinde bazı öğretmenleri örnek gösterince, arkadaşlar ister istemez o neden beni örnek gösterdi, beni niye göstermedi şeklinde sürtüşmeler olabiliyor. Yani öğretmenleri toplum içinde kıyaslıyor. Üzerimde bir baskı hissediyorum onu görünce. Mesela kapıyı çalmadan direk sınıfa dalması, sizi sürekli pencereden gözetlemesi.” Ö7 “(...)müdürün bir şeyi söyleme şekli ses tonu değilde sözü beni sinirlendiriyor. Aynı zamanda sözü söylerken yüzümüze bakmaması.(...) müdür bey bazı öğretmen arkadaşlar geç geldiğinde bir şey demiyor, bazısı geldiğinde diyor. Burada ayrımcılık var gibi hissediyorum.” Ö8 “(...)müdür bey biraz kontolcu bir tavrı var. Herkez kendi branşının uzmanı olduğu için o kadar kontrolcu olmak iyi değil. Biraz herşeyi ben bilirim havasında. Mesela ayda yılda bir geç kaldığım olmuştur. Her zaman mı geç kalıyorsunuz demesi beni üzdü.” Ö17 “(...)bazı idarecilerimizin çok kontrolcu olması beni rahatsız ediyor.” Ö18 “Bir idareci yanımdan selam vermeden geçerse buna çok bozulurum.” Davis (1984, s. 599) iletişimin başlıca amacını; bilgi ve anlayış geliştirmek, güdülemek, işbirliği ve iş doyumu sağlamak şeklinde ifade etmiştir. Katılımcılarımız, okul müdürünün sergilediği olumlu ve olumsuz davranışlardan motivasyon, okula bağlılık, moral ve çalışma ortamı açısından yüksek derecede etkilendiklerini belirtmişlerdir. 98 BÖLÜM 5 SONUÇ VE ÖNERİLER Araştırmanın bu bölümünde, araştırma bulgularına dayalı sonuç ve öneriler verilmiştir. 5.1.Sonuç Araştırmada varılan sonuçlar aşağıda sunulmuştur: 1. Katılımcıların büyük bir çoğunluğunun iletişim ya da herhangi bir konuda hizmet içi eğitim veya seminere katılmadıkları bulunmuştur. Öğretmenlerin, öğrencilerin dönem özellikleri, sınıf yönetimi ve veli iletişimi ile bilgileri lisans dönemi derslerinden, televizyon, dergi ve kitaplardan edindikleri sonucuna varılmıştır.. Seminere katılan öğretmenlerimiz ise seminerin kendisine çok şey kattığı, veli ve öğrenci iletişimde faydalı olduğu, zevkli geçtiği, günlük hayatta uygulanabilir olduğu yönünde sonuca ulaşılmıştır. 2. Öğretmenlerimizin çalıştıkları okulda farklı görüşlere saygı, iletişimde açıklık ve empatinin olduğu, öğretmenlerin birbirleri ile olan iletişimlerinin iyi, karşılıklı anlayış, işbirliği ve saygı çerçevesinde, olumlu beden dili davranışları ile desteklendiği; öğretmenlerin öğrencilerle iyi iletişim kurdukları; bunun yanında ise velilerin öğretmenlere karşı gösterdikleri olumsuz tavırdan dolayı iletişimlerinin istenilen düzeyde olmadığı, velilerin ilgisiz ve eleştiriye kapalı oldukları şeklinde sonuca ulaşılmıştır. 3. Katılımcıların okul müdürleri ile rahat ve iyi iletişim kurdukları, herhangi bir sorunları olduğunda çekinmeden okul 99 müdürlerine ulaşabildikleri, okul müdürlerinin anlayışlı davrandığı; aksi halde okul müdürleri, sert bir tavır, olumsuz bir beden dili davranışı sergilediğinde, okulun sahibi gibi davrandığında, öğretmenin görüşlerine, fikirlerine yer vermediğinde öğretmenlerin rahat iletişim kuramadıkları ve okul müdürlerine gerektiğinde ulaşamadıkları bulunmuştur. 4. Çalışma grubundaki öğretmenlerin, okul müdürlerinin odasına herhangi bir durum için girdiklerinde, okul müdürlerinin öğretmenlere karşı büyük bir çoğunlukla olumlu beden dili davranışları sergilediği, göz teması kurduğu, gülümsediği, oturuş, duruşlarını düzenlediği, kendilerine yönelerek buyur ettiği, tokalaştığı; müdürlerin konuşurken öğretmenlere saygı duyduğunu belirtir şekilde masada öne doğru eğildiği ve öğretmenleri dinlediği sonucu ortaya çıkmıştır. Bu davranışlar öğretmenlerin kendilerini değerli ve önemli hissetmelerine neden olmuştur. Aksi davranışların okul müdürlerinin öğretmenleri görmezlikten gelmesi, gülümsememesi, göz teması kurmaması, duruş ve oturuş şeklini düzenlememesi gibi olumsuz beden dili davranışları ise öğretmenler üzerinde olumsuz etkiler bırakmıştır. Öğretmenlerin, kendi kendilerine konuşuyormuş pozisyona düştükleri, müdürün odasına girmek ve iletişime geçmek istemedikleri sonucuna ulaşılmıştır. 5. Öğretmenlerin okul müdürlerinin verdiği görevi en iyi şekilde ve istekle yapmaları için, okul müdürlerinin olumlu beden dili davranışı sergilemesi, rica ederek konuşması, güler yüzlü bir şekilde, uygun ses tonu ile iletişime geçmesi; aksi halde okul müdürlerinin emir şeklinde, yüksek ses tonu, dik ve sert bakışla, duruşla öğretmenlere davranması durumunda, öğretmenlerin verilen görevi yapmak zorunda oldukları için yapacakları yönünde sonuca ulaşılmıştır. 6. Katılımcılar okul müdürleri ile herhangi bir anlaşmazlığa düştüğünde veya farklı fikirlere sahip olduklarında, okul müdürlerinin sorunları sert yolla halletme taraftarı olmadığı, güleryüzle, iyilikle halletme taraftarı olduğu, sinirli olduğunu belirten jest ve mimikler sergilese bile ses tonu düzeyine dikkat ettiği, karşılıklı sorunları birbirlerine anlatarak, birbirlerini dinleyerek orta yolu bulmaya çalıştıkları bulunmuştur. 7. Okul müdürlerinin genelde okul içinde ve dışında öğretmenlere selam verdiği, gülümsediği, göz teması kurduğu, tokalaştığı, hal hatır sorduğu, sahip çıktığı yani olumlu beden dili davranışları sergilediği sonucuna varılmıştır. Görmezden gelme, göz teması kurmama ve selamlaşmama gibi olumsuz beden dili davranışlarında 100 öğretmenlerin kendilerini kötü hissettikleri, kendileri de müdüre selam vermedikleri sonucuna ulaşılmıştır. 8. Okul müdürlerinin toplantı sırasında hakimiyeti sağlamak ve herkezi görebilmek amacıyla masanın ortasında ve yanında iki idarecinin oturduğu, katılımcılardan bazıları okul müdürlerinin merkezde oturarak, buranın hakimi benim, ben otoriteyim, herkez beni görsün hissetsin, ben müdürüm şeklinde otorite kurmaya çalışan davranışları göstermeye çalıştığını, toplantı sırasında okul müdürünün bacakları hafif açık paralel şekilde, ellerinin masada, ben kendime güveniyorum, ben otoriteyim hissini verecek şekilde vücunun dik, ses tonun ortama uygun şekilde ayarlı olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. 9. Genel beden dili davranışları açısından okul müdürleri incelendiğinde, okul müdürlerinin kılık kıyafetine önem verdiği, zamanında toplantılara başladığı, bekletilmekten ve beklemekten hoşlanmadığı, özellikle bayan öğretmenlere karşı samimiyet belirtisi el ve kol jestlerini kullanmaktan çekindiği, kişisel kullanım alanına özen gösterdiği, karşı tarafı önemser şekilde tokalaştığı, kendinden emin, bacaklar hafif açık paralel şekilde, vücut dik, eller arkada, bakış ileri ve dik ,ben buradayım, ben otoriteyim şeklinde durduğu ve yürüdüğü sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yanında okul müdürünün daha rahat kıyafetler giymesi durumunda öğretmenlerin müdürle iletişimlerinin daha rahat, samimi ve müdüre daha rahat ulaşabilecekleri yönünde olmuştur. 10. Okul ortamında müdürler ve öğretmenler sürekli etkileşim içinde bulunmaktadırlar. Bu etkileşimde müdürler; örgütsel amaçları gerçekleştirmede, öğretmenlerin okula bağlılıklarını artırmada, onların beklentilerini karşılamada öğretmenler üzerinde etkili olmak durumundadırlar. Okul müdürlerinin sergilediği gülümseme, selam verme, hal hatır sorma, göz teması kurma gibi olumlu beden dili davranışları öğretmenlerin çalışma ortamını olumlu etkilediği, müdürün öğretmenleri takdir etmesi, onlara övgüde bulunması motivasyonlarını arttırdığı ve mutlu etttiği, olumlu okul atmosferinin, öğretmelerarası iletişim ve işbirliğinin ise okula bağlılığı arttırdığı; aksi davranışların olumsuz jest ve mimiklerin, otoriter davranışın, dinlemeden yargılamanın öğretmenlerin motivasyonlarını azalttığı ve sinirlenmelerine neden olduğu, müdürlerin baskıcı ve aşırı kontrolcu davranışı, 101 öğretmenlerarası yapılan ayrımcılığın öğretmenlerin okula bağlılığını azalttığı, çalışma ortamlarını olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. 5.2.Öneriler Araştırmada varılan sonuçlara dayalı olarak uygulamacılar ve diğer araştırmacılar için şu önerilerde bulunulabilir: 1. Öğretmenlerin iletişim ile ilgili herhangi bir kişisel gelişim programına ve seminere katılmadıkları sonucu doğrultusunda, öğretmenlerin kişisel gelişim programlarına, iletişim ile ilgili toplantı veya seminerlere katılmaları kendilerini geliştirmeleri açısından önerilebilir. 2. Eğitimde veli, öğrenci ve öğretmen arasındaki ilişkide sorunlar yaşandığında eğitimde aksaklıklar ve sorunlar baş göstermeye başlamaktadır. Bu bağlamda öğretmenlerimizin velilerin gösterdiği olumsuz tavırdan dolayı eğitimde aksaklıklar meydana gelmiştir. Bu doğrultuda eğitim öğretim süresi içerisinde öğretmen veli iletişimi seminerleri veya toplantıları yapılabilir. 3. Öğretmenlerin okul müdürlerine daha rahat ulaşabilmeleri, iletişim kurabilmelri açısndan okul müdürlerinin olumlu beden dili davranışlarını tercih etmeleri daha doğru bir davranış biçimi olacaktır. 4. Okul müdürlerinin gösterdikleri olumlu beden dili davranışlarının öğretmenleri olumlu, olumsuz beden dili davranışları ise olumsuz etkilediği sonucu göz önüne alınarak idarecilere iletişim ve beden dili eğitimi semineri verilebilir. 5. Katılımcıların okul müdürlerinin verdikleri görevleri sadece yapmak zorunda oldukları için yapmak yerine daha istekle ve yaratıcılıkla yapmaları için, okul müdürlerinin öğretmenlerle güleryüzle, uygun ses tonu ve uslupla konuşarak, emir şeklinde değilde rica ederek konuşmalarının daha yapıcı bir davranış biçimi olacaktır. 6. Okul ortamı içerisinde okul müdürleri ile öğretmenler arasında anlaşmazlığın yaşanması kaçınılmazdır. Okul müdürlerinin bu anlaşmazlık ve tartışma ortamını iyi yönetmesi çok önemlidir. Okul müdürlerine ve öğretmenlere çatışma yönetimi eğitiminin verilmesi okulun sürdürebilirliği ve sağlığı açısından önerilebilir. 102 7. Okul dışında okul müdürleri ile öğretmenler arasında iletişim daha samimi ve rahattır. Okul müdürleri ve öğretmenler arasındaki iletişimi daha da kuvvetlendirmek adına okul dışı etkinliklerin, gezilerin sayısı arttırılabilir. 8. Yönetmelik doğrultusunda okul içinde giyilen kıyafetlerin müdür ve öğretmen arasında duvar örmemesi gerekir. Öğretmenler müdürün giyim tarzının müdürle olan iletişimlerini etkilediğini, rahat kıyafetler giymesi durumunda daha rahat iletişim kurabileceklerini belitrmişlerdir. Bu doğrultuda idarecilerin giydikleri kıyafetleri kalkan olarak kullanmamaları, olumlu beden dili davranışlarını kullanarak öğretmenle daha rahat iletişim kurmanın yollarını aramaları önemli görülmüştür. 9. Yapılan çalışmada, okul müdürünün öğretmenleri yaptıkları herhangi bir işten veya davranıştan dolayı takdir etmesi ve övgüde bulunması öğretmenlerin motivasyonunu ve okula bağlılığını arttırdığı, mutlu ettiği ve çalışma ortamını olumlu etkilediği göz önünde bulundurularak okul müdürlerinin öğretmenleri güdülemek adına ödüllendirme yöntemini daha sık kullanmaları önerilebilir. 10. Devlet ilköğretim okulunda gerçekleştirilmiş bu çalışmayı, ortaokul ve ilkokul müdürlerinin öğretmenlere karşı kullandıkları sözel olmayan iletişim unsurları şeklinde geliştirebilir, devlet okulları ile özel okullar arasındaki ilişkiye bakılabilir. 11. Okul müdürlerinin ve öğretmenlerin kullandıkları sözel olmayan iletişim unsurlarının öğrenciler üzerindeki etkisi nitel ve nicel olarak araştırılabilir. 12. Çalışma grubundaki katılımcı sayısı arttırılarak daha kapsamlı veriler elde edilebilir. 103 104 KAYNAKÇA Açıkalın, A. (1998). Toplumsal, kurumsal ve teknik yönleriyle okul yöneticiliği. (4. Basım). Ankara: Pegem. Açıl, M. (2005). Ögretmenin beden dili. İstanbul: Armoni. Adair, J. (2003). Etkili iletişim, yönetim silahlarının en önemlisi. (Ö. Çolakoğlu, Çev.). İstanbul: Babıali Kültür. Ailes, R. (1996). Mesaj sizsiniz. (A. Önder, Çev.). İstanbul: Sistem. Akat, İ., & Budak, G. (1994). İşletme yönetimi. İstanbul: Beta. Akbaş, B. (2008). Örgütsel iletişimin örgütsel bağlılığa etkisi üzerine bir araştırma. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyon. 20 Şubat 2013 tarihinde http://tez2.yok.gov.tr/ adresinden erişilmiştir. Akpınar, R. V. (2004). Duygusal yüz ifadeleri anlama becerisini geliştirmeye yönelik örnek bir öğretim programı. Uluslararası Insan Bilimleri Dergisi ISSN: 1303-5134. 27 Şubat 2015 tarihinde http://www.arastirmax.com/system/files/dergiler/161047/makaleler/1/1/arastrx_161 047_1_pp_1-10_8. pdf sayfasından erişilmiştir. Aksoy, Ş. (2005). Lise yöneticilerinin beden dili davranışlarının sıklığı ile öğretmenlerin etkilenme biçimleri (Ankara ili örneği). Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. 20 Şubat 2013 tarihinde http://tez2.yok.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir. Altıntaş, E., & Çamur, D. (2005). Sözsüz iletişim beden dili. (3. Baskı). İstanbul: Aktüel. 105 Ateş, Ö. (2005). İlköğretim okullarında görev yapan yöneticilerin öğretmenlerle iletişim tarzları (Kırıkkale ili örneği). Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Kırıkkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kırıkkale. 20 Şubat 2013 tarihinde http://tez2.yok.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir. Aydın, M. (2005). Eğitim yönetimi. (7. Baskı). Ankara: Hatiboğlu. Bağcı, M. (2008). Öğretmenin beden dilinin öğrenciler tarafından algılanması (Esenler ilçesi örneği) [Özet], Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Beykent Üniversitesi sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. 20 Şubat 2013 tarihinde http://tez2.yok.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir. Baltaş, Z., & Baltaş, A. (2003). Beden dili. (33. Basım). İstanbul: Remzi. Baş, Ö. (2010). Öğretmenlerin sınıf içinde sözel ifadeler ve sözel olmayan davranışların analizi üzerine nitel bir çalışma. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. 20 Şubat 2013 tarihinde http//acikarsiv.gazi.edu.tr/File.php?Doc_ID=5249 sayfasından erişilmiştir. Berko, R. M., Wolvin, A. D., & Wolvin, D. R. (2001). Communicating-a social and career focus . Boston: Houghton Mifflin Company. Bıçakçı, İ. (1998). İletişim ve halkla ilişkiler. Ankara: Media Cat. Bolat, S. (1996). Eğitim örgütlerinde iletişim: Hacettepe Üniversitesi eğitim fakültesi uygulaması. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 12, 75-80. 1 Mart 2013 tarihinde http://www.efdergi.hacettepe.edu.tr/199612SAL%C4%B0H%20BOLAT.pdf sayfasından erişilmiştir. Burbules, N. (2010). Okullarda iletişim. Selahattin Turan (Çev. Ed.). Eğitim Yönetimi Teori, Araştırma ve Uygulama içinde (s. 340-374). Ankara: Nobel. Burgoon, J.K., Buller D. B., & Woodall, G. N. (1996). Nonverbal communication the unspoken dialogue. (2. Ed.). ABD : The Mc Graw Hill Companies. Büyüköztürk, Ş., Kılıç-Çakmak, E., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş., & Demirel, F. (2010). Bilimsel araştırma yöntemleri ( 5. Baskı). Ankara: Pegem Akademi. 106 Chaney L.H., & Green G. C. (2006). Presenter behaviors: actions often speak louder than words. The American Salesman, 51(4), 22. Çalışkan, N. (2003). Sınıf öğretmenlerinin sözel olmayan iletişim davranışlarının değerlendirilmesi. Yayımlanmış Doktora Tezi, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Erzurum. 20 Şubat 2013 tarihinde http://tez2.yok.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir. Caputo, J.S., & Hazel, H.C. ( 1994). Interpersonal communication (competency through critical thinking). Boston: Allan Bacon. Celep, C. (1992). İlkokullarda yönetici-öğretmen iletişimi. Hacettepe Üniversitesi Dergisi, 8, 301-316. 1 Mart 2013 tarihinde http://www.efdergi.hacettepe.edu.tr/19928CEVAT%20CELEP.pdf sayfasından erişilmiştir. Coleman, R., & Wu, H.D. (2006). More than words alone: İncorporating broadcaster’s nonverbal communicationinto the stage of crisis cvorage theory- evidence from september 11th. Journal of Broadcasting & Electronic Media, 50(1), 1-17. DOI: 10.1207/s15506878jobem5001_1. Cüceloğlu, D. (1998). Yeniden insan insana. İstanbul: Remzi. Cüceloğlu, D. (1996). İnsan ve davranışı. (6. Basım). İstanbul: Remzi. Davis, K. (1984). İşletmelerde insan davranışı; örgütsel davranış. (K. Tosun, Çev.). (5. Basım). İstanbul: İstanbul Üniversitesi. Dincer, M. K. (2000). İş dünyasında kişisel imajın yeri ve önemi. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir. 20 Şubat 2013 tarihinde http://tez2.yok.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir. Demiray, U. (2006). Genel iletişim. Ankara: Pegem A. Dökmen, Ü. (2002). İletişim çatışmaları ve empati. (20. Baskı). İstanbul: Sistem. Ergin, A., & Birol, C. (2000). Eğitimde iletişim. Ankara : Anı. Eroğlu, F. (1996). Davranış bilimleri. İstanbul: Beta. 107 Erkuş, A., & Günlü, E. (2009). İletişim tarzının ve sözsüz iletişim düzeyinin çalışanların iş performansına etkisi: Beş yıldızlı otel işletmelerinde bir araştırma. Anatolia Turizm Araştırmaları Dergisi, 20(1), 7-24. ISSN:1300-4220(1990-2009). 20 Aralık 2012 tarihinde www.anatoliajournal.com/.../Cilt20_Sayi1_Yil2009_1305116469.pd. sayfasından erişilmiştir. Evcimen, H. (1998). Lise müdürlerinin iletişim düzeyi ile öğretmenlerin iş doyumu ve öğrencilerle sınıf içi iletişim düzeyi arasındaki ilişkiler. Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Frymier, A. B. (1993). The ımpact of teacher ımmediacy on students motivation over the course of a semester. Paper Presented at the Annual Meeting of the Speech Communication Association. 79(11), 18-21. Eric No: ED367020. Gabbot, M., & Hogg, G. (2001). The role of non-verbal communication in service encounter: A conceptual framework. Journal of Marketing Management, 7, 5-26. 27 Şubat 2015 tarihinde http://ksi.fp.uns.ac.id sayfasından erişilmiştir. Greenberg, J., & Baron, R. (2000). Behavior in organizations. New Jersey: Prentice Hall. Gökçe, O. ( 2006). İletişimi bilimine giriş. Ankara: Siyasal. Gürses, Y. (2006). Eğitim örgütlerinde yöneticilerin etkin iletişim kurma becerilerinin belirlenmesine yönelik bir araştırma (Kütahya merkez ilçe örneği). Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Dumlupınar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya. 20 Şubat 2013 tarihinde http://www.belgeler.com/blg/s80/eitim-rgtlerinde-yneticilerin-etkili-iletiimkurma-becerilerinin-belirlenmesine-ynelik-bir-aratirma-ktahya-merkez-ile-rnei-aresearch-on-determining-the-managers-efficient-communication-skill-ineducational-organizations-ktahya-town-sample sayfasından erişilmiştir. Gürüz, D., & Yaylacı, G. (2004). İletişimci gözüyle insan kaynakları yönetimi. İstanbul: Medıcat Yayınları. 108 Hartman, N. A. (2007). Nonverbal communication. Teaching Note. 27 Şubat 2015 tarihinde http://ocw.mit.edu.tr sayfasından erişilmiştir. Huelsman, S. B. (1988). An exploratory study of the relationship of teacher nonverbal cues of warmth to student anxiety level and verbal responsiveness during an oral proficiency examination of french. Doktora Tezi, The Ohio State University, Ohio, ABD. 10 Ocak 2013 tarihinde http://search.proquest.com/docview/303711506?accountid=11054.(303711506) sayfasından erişilmiştir. Hürmeriç, E. H. (2008). Beden eğitimi öğretmenlerinin sözel olmayan iletişim davranışlarının öğrenci algılarına göre değerlendirilmesi. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. 20 Şubat 2013 tarihinde http://tez2.yok.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir. Ilgar, L. (1996). Eğitim yönetimi okul yönetimi sınıf yönetimi. İstanbul: Beta. Kaloç, İ. (2005). Sınıf içi çatışma yönetimi. Çağdaş Eğitim Dergisi, 320, 38-43. Kaşıkçı, E. (2001). İmaj, iletişim ve beden dili. Ankara: Hayat. Kaya, İ. (2012). Sosyal bilgiler öğretmenlerinin beden dili hareketlerinin öğrencilerin sosyal bilgiler dersine ilişkin tutumlarına etkisi.[Özet] Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. 20 Şubat 2013 tarihinde http://tez2.yok.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir. Koç, S. (2004). İletişimde ustalaşmak, bize nasıl davranacaklarını başkalarına biz öğretiriz. İstanbul: Kuraldışı. Kurt, T. (2009). Okul yönetiminde insan ilişkileri. Servet Özdemir (Ed.), Türk Eğitim Sistemi ve Okul Yönetimi içinde (s. 109-145). Ankara: Nobel. Kılınç, U. (2011). Şikayet yönetimi: Müşteri-işgören etkileşiminde sözsüz iletişim. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Aydın. 20 Şubat 2013 tarihinde http://tez2.yok.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir. Lazar, J. (2001). İletişim bilimi. Ankara: Vadi. 109 Mc Dowell, E. E. (1993). An explatory study of gta’s attitudes toward aspects of teaching and teaching style. Paper Presented at the Annual Meeting of the Speech Communication Association, 79(11), 18-21. Eric No: ED370147. Mısırlı, İ. (2004). Genel ve teknik iletişim. ( 2. Baskı). Ankara: Detay. Molcho, S. (2000). Beden dili sessiz diliniz. (T. Batır, Çev.). İstanbul: Gün. Molinsky, A. L. (2005). Cracking The Nonverbal Code Intercultural Competence and Gesture Recognition Across Cultures. Journal of Cross - Cultural Psychology, 36(3). O’Hair, D., & Fredrich, G. W. (2005). Strategic communication in business and professions. Boston: Houghtan Mifflin Company. Onay, M., Süslü, Z. H., & Kılcı, S. (2011). İletişim tarzının ve sözsüz iletişimin çalışanların iş performansına etkisi: Posta dağıtıcıları ve hemşireler üzerine bir araştırma. Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Selçuk Üniversitesi, 15(21), 139-175. 17 Ocak 2013 tarihinde sayfasından www.iibf.selcuk.edu.tr/iibf_dergi/dosyalar/01348089916.pdf erişilmiştir. Özaslan, S. (2009). Sözsüz iletişimin örgütsel iletişim tatminine etkileri: Çanakkale’deki konaklama işletmelerine yönelik araştırma. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Turizm İşletmeciliği Anabilim Dalı, Çanakkale. 20 Şubat 2013 tarihinde http://tez2.yok.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir. Özer, A. K. (1995). İletişimsizlik Becerisi. İstanbul: Varlık. Öztekin, M. A. (1997). Okul müdürlerinin beden dili davranışlarının sıklığı ile öğretmenlerin etkilenme derecesi.[Özet]Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. 20 Şubat 2013 tarihinde http://tez2.yok.gov.tr/ sayfasından erişilmiştir. Pehlivan, İ. (1992). Eğitim yönetiminde stres kaynakları. Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. 110 Pektaş, S. (1988). Sözel olmayan öğretmen davranışlarının öğretime etkileri. Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 22(1), 225-240. 15 Ocak 2013 tarihinde http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/511/6293.pdf sayfasından erişilmiştir. Sabuncuoğlu, Z., & Tüz, M. (1998). Örgütsel psikoloji. Bursa: Alfa. Sayers, F. (1993). Yöneticilikte iletişim. İstanbul: Rota. Samovar, L. A., & Mills, J. (1995). Oral Communication Speaking Across Cultures. Boston: Wm. C. Brown Communications Ink. Sampson, E. ( 1995). The image factor, imaj faktörü. İstanbul: Rota. Scohober, O. (2003). Beden dili davranış anahtarı. (6. Basım). İstanbul: Arıon. Solmuş, T. (2004). İş Yaşamında Duygular ve Kişiler Arası İlişkiler. İstanbul: Beta. Sundaram, D.S., & Webster, C. (2000). The role of nonverbal communication in service encounters. Journal of Services Marketing, 14(5), 378-391. 25 Mart 2013 tarihinde http://www.emeraldinsight.com/journals.htm?articleid=855881&show=abstract sayfasından erişilmiştir. Şimşek, A. (2000). Eğitim iletişimi. Eskisehir: Anadolu Üniversitesi. Şimşek, Y., & Altınkurt, Y. (2009). Endüstri meslek lisesinde görev yapan öğretmenlerin okul müdürlerinin iletişim becerilerine ilişkin görüşleri. Akademik Bakış, 19, 1-16. 20 Aralık 2012 tarihinde http://www.akademikbakis.org/17/9meslek.htm sayfasından erişilmiştir. Tayfun, N. (2007). Etkili iletişim ve beden dili. Ankara: Nobel. Tutar, H. (2009). Örgütsel iletişim. Ankara: Seçkin. Tutar, H., & Yılmaz, M. K. (2003). Genel iletişim. Ankara: Nobel. Usluata, A. (1994). İletişim. İstanbul: İletişim. Uz, O. (2006). T.C. kamu sektöründe yönetici-yönetilen ilişkilerinde iletişim ve güven. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Yönetimi Anabilim Dalı, Ankara. 20 Ocak 2013 tarihinde acikarsiv.atilim.edu.tr/browse/176/189.pdf sayfasından erişilmiştir. 111 Yıldırım, A., & Şimşek, H. (2011). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri (8.Baskı). Ankara: Seçkin. Yüce, G., & Yavuz, C. (2009). Öğretim elemanlarının yönetim davranışlarına yönelik öğrenci algı ve beklentileri (Ordu Üniversitesi Ünye İ.İ.B.İF’de bir araştırma). Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 7(2), 225-240. 15 Ocak 2013 tarihinde ilet.gazi.edu.tr/posts/download?id=13459 sayfasından erişilmiştir. Zıllıoğlu, M. (1996). İletişim nedir?. İstanbul: Cem. 112 EKLER Ek 1. Görüşme Formu Görüşme; Tarihi: ……/……/2013 Kişisel Bilgiler; Yaşınız Kıdeminiz Eğitim Düzeyiniz Branşınız Saati: …… : …… Yeri: …………………… : ……. : ……. : ……………………………………… : ……………………………………… Sorular 1. Ne kadar süredir bu okulda öğretmenlik yapıyorsunuz? 2. İletişim ya da benzeri bir konuda herhangi bir hizmetiçi eğitim ya da kişisel gelişim programına katıldınız mı? Evet ise bu eğitimler hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? 3. Okulunuz genel olarak iletişim kültürü ile ilgili neler düşünüyorsunuz? a. Açıklık b. Empati c. Farklı görüşlere saygı d. Öğretmen-öğretmen e. Öğretmen-öğrenci f. Öğretmen-yönetici g. Öğretmen-veli 4. Okul müdürünüzle olan iletişiminizi genel olarak nasıl değerlendirirsiniz? a. Rahat iletişim kurma b. Gerektiğinde ulaşılabilir olma c. Anlayış 5. Okul müdürünüzün size karşı kullandığı sözsüz (beden dili) iletişim unsurlarını göz önüne alarak örneklerle açıklar mısınız? a. Jest ve mimikler o Etkili göz teması kurma o El ve kolların hareketi o Bedenin duruşu o Oturma biçimi o Yürüyüş şekli b. Zaman c. Giyim ve görünüş 6. Okul müdürünüzün göstermiş olduğu sözsüz iletişim unsurlarından nasıl etkileniyorsunuz? Örnek vererek açıklar mısınız? a. İletişime başlamadan önce b. İletişim sırasında c. İletişim sonrasında 113 d. Geri bildirim 7. Okul müdürünüzün sizinle iletişim kuracağı zaman nasıl davranmaktadır? a. Odasına herhangi bir durum için gittiğinizde b. Sizden herhangi bir şey istediğinde c. Onunla herhangi bir konuda farklı bir düşünceye sahip olduğunuzda veya anlaşmazlığa düştüğünüzde d. Onunla okul içinde ve dışında karşılaştığınızda e. Toplantı sırasında 8. Okul müdürünüzün göstermiş olduğu sözsüz iletişim unsurları okulda süreçleri nasıl etkilemektedir? a. Çalışma ortamı b. Öğretmenler arasında işbirliği c. Koordinasyon d. Moral e. Bağlılık f. Takım çalışması 9. Bir okulda sağlıklı bir iletişimin olabilmesi için nelerin yapılması için neler önerebilirsiniz? Açıklar mısınız? Ek 2. Görüşme Sözleşme Formu Merhabalar, Öncelikle, bana ayırmış olduğunuz zaman ve araştırmama gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ediyorum. Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalında yüksek lisans yapıyorum. Yüksek lisans tez konum “İlköğretim Okulu Müdürlerinin Öğretmenlere Karşı Kullandıkları Sözel Olmayan İletişim Unsurlarının Analizi.” Araştırma sonuçlarına bağlı olarak okul müdürlerinin kullandıkları sözel olmayan iletişim unsurlarının ve bu unsurların öğretmenleri nasıl etkilediklerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Bu araştırma kapsamında sizinle bir görüşme yapmak istiyorum. Gönüllü olarak katıldığınız bu görüşmede söyleyeceklerinizin araştırmama ışık tutacağını umuyorum. Araştırma verilerimin geçerlik ve güvenilirliğini sağlamak, görüşme sırasındaki olası kesintileri önleyebilmek amacıyla görüşmemizin ses kaydını almayı planlıyorum. Kayda alınacak bu görüşme, yalnızca bilimsel veri olarak kullanılacaktır. İsteğiniz doğrultusunda ses kayıtları, veriler yazıldıktan sonra silinebilecektir. Sonuç olarak bu sözleşmeyi okuduğunuz ve araştırmama gönüllü olarak katıldığınız için tekrar teşekkür ediyorum. 114 Araştırmama gönüllü olarak katıldığınıza ve benim de size verdiğim sözleri tutacağıma ilişkin bu sözleşmeyi imzalamamızı uygun görüyorum. Tarihi: ……/……/2012 Saati: …… : …… Yeri: …………………… Görüşülen Görüşmeci Ek 3. Araştırma İzin Belgesi 115 116 117 118