FELSEFİ TERİMLER SÖZLÜĞÜ A Ahlak duygusu : Ahlaki davranışların kaynağı olan duygu. Akademi (Akademia) : Platon'un kurduğu felsefe okulunun adı. Akıl yasaları : Aklın özdeşlik, çelişmezlik, yeter neden ilkeleri Amoral : Ahlak dışı. Anımsama : Platon felsefesinde, ruhun bedene girmeden önceki varlığında görmüş olduğu ideaların bilince dönüşü. Antimoral : Ahlak karşıtı. Aposteriori : Deneyden çıkan ve deneye bağlı olan bilgi. Apriori : Deneyden bağımsız olan, ama deneyle canlandırılabilen bilgi. Kant'a göre, deneyden gelmeyen bilgi ögesi. Aşkın (transcendant) : Üstün olan, insanlık düzeyinin üstüne çıkan (Tanrı). Deneyimine tümüyle ulaşamayacağımız şey. Gerçekliği aşan, doğa üstü. B Beğeni : Güvenilir, ince ayrımlara varan bir duyguya dayanan estetik yargılama ve değerlendirme gücü; güzeli çirkinden ayırma yetisi. Betimleme (tasvir) : Somut gerçekliği içinde bir nesnenin, kendine özgü belirtilerini elden geldiğince tam ve açık seçik bir biçimde gözönüne serme. Bilgi : Düşünen, algılayan bir bilinç ile düşünülen, algılanan bir şey arasındaki ilgi. Bilme edimi sonunda ulaşılan şey. Bilgi kuramı : Bilginin ne olduğunu, kaynağı ve değerini konu alan felsefe dalı. Bilinemezcilik : Gerçek ve mutlak varlığın, kendinde nesnelerin (Tanrı gibi) bilinemeyeceği kanı ve öğretisi. (Agnostisizm) Bilme : Bir şeyin ne olduğunun bilincine varma. Bireycilik : Bütüne, genele değil de, bireye üstünlük tanıyan görüş. C-Ç Çelişme : İki kavramın ya da yargının birbirini dışta bırakması. Birbirine ters olma, birbirini tutmama. Çokçuluk : Gerçekliğin açıklanmasında birden çok ilkenin temelde bulunduğunu kabul eden öğreti. Çözümleme : Bileşik olanı ayırarak çözmek. Bir bütünü parçalara ayırmak. D Değer : Kişinin, isteyen, ihtiyaç duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey. İnsanların ihtiyaç ve istemeleri farklı olduğundan sayısız değer türleri vardır. Determinizm : Evrende bütün olup bitenlerin nedensellik bağlantısı içinde belirlendiğini öne süren görüş. Ahlak alanında, ahlak olaylarının özgür olarak değil, belli etkenlere göre oluştuğunu ileri süren anlayış. Diyalektik : Bir kavramdan öteki kavrama çelişmeleri ortadan kaldırarak ilerleme yolu. Düşünce ortadan kaldırılarak ilerleme yolu. Düşüncenin ve varlığın çelişmelerle değişip ilerleyerek gelişmesi ve yeni gerçeklerin ortaya çıkması. Hegel'e göre düşüncenin tez - antitez - sentez aşamalarından geçerek gelişmesi. Dogma (inak) : Doğruluğu sınanmadan benimsenen ve bir öğretinin ya da ideolojinin temeli yapılan sav. Dogmatizm : İnsan zihninin varlık hakkında doğru ve kesin bilgi edinebileceğini öne süren felsefe anlayışı. Doğrulama : Bir varsayım ya da önermenin doğruluğunu denetlemek için, deney ve mantıksal kanıtlama yoluyla yapılan işlemlerin tümü. Doğrulanabilirlik ilkesi : Önermelerin bilimsel anlam taşıyıp taşımadığını belirlemeye yarayan bir ilke. Buna göre bilimsel anlamı olan önerme, olgusal yoldan nasıl doğrulanabileceğini bildiğimiz önermedir. Doğrulanabilirlik : Bilimde önermelerin olgularla doğrulanabilme niteliği. E Etik (Ahlak Felsefesi) : İnsan eylem ve davranışlarını, ahlaki olanın özünü araştıran felsefe dalı. Eudaimonia : Yaşamanın anlamını mutlulukta bulan farklı öğretilere verilen ortak ad. Eylem : İnsanın yaptığı istençli hareket. İnsanın bir dış nedenle değil de, doğrudan doğruya kendisinin gerçekleştirdiği davranışları. F Fatalizm : Her şeyin alın yazısına göre önceden belirlenmiş olduğuna, insanın bu önceden belirlenmiş olan alın yazısını değiştiremeyeceğine inanan dünya görüşü. G Gerçek : Bilinçten bağımsız olarak var olan. Düşünülen, tasarımlanan şeylere karşıt olarak var olan. Göreli : Bir başka şeye bağlı olan; ancak belli koşullar içinde geçerli olan. H Hedonizm (Hazcılık) : Yaşamın anlamını hazda gören anlayış. Ahlaki eylemin amacını hazda bulan ahlak öğretisi. İ İdea : Platon'a göre algılarla kavradığımız nesnelerin orijinal formları, örnekleri. İdealizm : Var olan her şeyi düşünceye bağlayan, düşünce dışında nesnel bir gerçekliğin var olduğunu kabul etmeyen felsefe öğretisi. İkicilik (dualizm) : Birbirinden ayrı, birbirinden bağımsız, birbirine geri götürülemeyen, birbirinin yanında ya da karşısında bulunan iki ilkenin varlığını kabul eden görüş. İrade : İstenilmiş olanı gerçekleştirmeye karar verme ve yerine getirme gücü. Ahlaki eylem için karar verme yetisi. K Kaos : Evrenin, düzene girmeden önceki karışık durumu. Kategori : Kant'da deneyden önce gelen, zihinde bulunan on iki yargı formu. Kosmos : Düzenli ve uyumlu bir yapı oluşturan bütün; evren. Kuram : Sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok olayı açıklayan ve bir bilime temel olan kurallar bütünü. M Materyalizm : Evrendeki tek cevherin madde olduğunu ve bütün varlıkların maddeden türediğini öne süren görüş. Mimemis : Taklit; benzetme, örnek alınan şeyi yeniden yapma. Kimi düşünürler sanatı, nesnelerin bir taklidi (mimemis), bir benzetmesi olarak görürler. Moralite (ahlaklılık) : Bir insanın iyi ve kötü açısından davranış biçimleri ve ahlaki düşünüşü. Ahlaki kurallar ile uyum içinde olma. Mutluluk ahlakı : Eylemlerin amacının, insanın mutluluğu (eudaimonia) olduğunu öne süren ahlak öğretisi. O Ontoloji : Varlığı bütünüyle inceleyen felsefe dalı; varlıkbilim. Ö Ödev ahlakı : Kant'ı ahlak görüşü. Ahlaki eylemde bulunmayı ahlak yasasına uyma olarak kabul eden öğreti. Öncesizlik-sonrasızlık : Başı ve sonu olmayan süreklilik. Zamandan bağımsız olma. Ezeliyet-ebediyet. Önsezi : Temellendirilemeyen duygu. Bilinmeyenin, gelecekle ilgili olanın önceden duyulması, doğru gibi sayılması. Özdeş : Bir ve aynı olan, bir ve aynı anlama gelen. Örneğin Panteizmde Tanrı ile Doğa özdeştir. P Paradoks : Kökleşmiş kanılara aykırı olarak ileri sürülen düşünce. Pragmatizm : Hakikatı ve gerçekliği yalnızca eylemlerin sonuçları ve baarıları ile değerlendiren felsefe öğretisi. R Rasyonalizm : Hakikatın ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümdengelimli çıkarımlarda bulan öğretilerin genel adı. Akılcılık, usçuluk. Realizm (gerçekçilik) : Bilinçten bağımsız bir gerçekliğin var olduğunu kabul eden öğreti. S Sanat felsefesi : Sanatın, sanat yaratmalarının ve sanat beğenilerinin özü ve anlamını konu olarak alan felsefe dalı. Sentez (bireşim) : Çeşitli ögeleri bir araya getirme, bir bütün içinde birleştirme. Bu birleşmenin sonucu. Karşıtı çözümleme'dir. Sezgicilik : Sezgiyi felsefi bilginin temeli olarak gören öğreti. Söylence (efsane) : Tanrılar, kahramanlar, önceki çağların olayları üzerine anlatılanlar, masallar, öyküler. Süreç : Belli bir düzen içinde yinelenen, ilerleyen, gelişen olay ya da eylemler dizisi. Belli bir sonuca ulaşan düşünce akışı. T Tasavvuf : İnsanın duygu ve sezgi yoluyla Tanrı'ya erişmesini ve onunla bütünleşmesini mümkün gören öğreti. Tekçilik (monizm) : Gerçekliğin temeli olarak yalnızca tek bir ilkeyi kabul eden öğreti. Temellendirme : İleri sürülen bir iddia için temel, dayanak, gerekçe verme. Toplum felsefesi : Toplumun ve sosyal olayların özü ve anlamı üzerinde felsefe araştırmaları. Toplumun özü ve nasıl olması gerektiği üzerindeki felsefe öğretileri. Töz (cevher) : Değişen durumlara karşı kalıcı olan; kendi kendisiyle, kendi kendisinde var olan. Var oluşu için başka bir şeye ihtiyacı olmayan. U Uyum (armoni) : Çokluğun ve karşıtlığın düzenli bir birlik oluşturması. Uyum, sanat felsefesinin de temel bir kavramıdır. Uzay : Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk; bütün var olanları içinde bulunduran şey. V Varsayım : İrdelenmeksizin doğru sayılan ilke, önerme ya da ön dayanak. Y Yanlışlanabilirlik : Bilimde, önermelerin yanlışlanabilme niteliği, Popper'in bilimle sözde - bilimi ayırmada kullanılmasını önerdiği ölçüt.