Değerlendirme, 22 Haziran 2005

advertisement
Türkiye Bankalar Birliği
Ekonomi Çalışma Grubu
Makro Ekonomi Alt Çalışma Grubu Değerlendirmesi1
22 Haziran 2005
Türkiye Ekonomisi:
Enflasyon: Mayıs sonu itibariyle yüzde 8,7 seviyesinde bulunan TÜFE enflasyonu, 1970’li
yılların başından bu yana ilk kez 2004 yılında tek haneli seviyelere inmiştir. Geçtiğimiz 3 yıl
boyunca, sıkı para ve maliye politikalarının yanısıra TL’nin değerlenmesi, enflasyonist
beklentilerin kırılmasını sağlamıştır. Bu dönemde enflasyonun TCMB hedefinin altında
gerçekleşmesi, TCMB’ye kredibilite sağlamıştır. Bu gelişme, 2005 yılında enflasyon hedefine
ulaşılacağı yönündeki olumlu beklentilerin de artmasını sağlayan bir faktör olmuştur.
Geçmiş dönem enflasyon verisi incelenerek yapılan araştırmalar, enflasyon oynaklığının
geçmiş yıllara göre ciddi oranlarda azaldığını göstermektedir. Enflasyon oynaklığında görülen
düşük seviyeler, TCMB’nin 2006 yılı başında geçeceğini açıkladığı açık enflasyon
hedeflemesi için uygun koşullara ulaşılmakta olduğuna işaret etmektedir.
Finansal Piyasalar: Türkiye ve ABD’nin milli gelir, enflasyon, para arzı ve faiz oranı
değişkenleri kullanılarak hazırlanan döviz piyasası denge modeli, TL’nin ABD doları
karşısında değerli sayılabilecek bir seviyede olmadığına işaret etmektedir. Buna göre,
makroekonomik koşulların dezenflasyon stratejisiyle uyumlu seyretmesi ve AB ve IMF’yle
ilişkilerin yolunda gitmesi, 2005 yılının ilk yarısında döviz piyasası dinamiklerinin
güçlenmesini sağlamıştır. Ancak temel makro göstergelerin bozulması halinde, şu ana kadar
enflasyon karşısında ciddi bir reel değerlenme gösteren döviz kurunda benzer trendin
sürdürülmesinin güçlükleri olabileceği göz ardı edilmemelidir.
Döviz piyasasının yapısına ilişkin analizler, döviz piyasasında hızlı yükselişlerin hala
öngörülemediğine işaret etmektedir. Ancak, piyasa unsurlarının ekonomik aktivitedeki
değişimleri doğru algılamaları durumunda kurdaki hızlı düşüşler öngörülebilir durumdadır.
Kur üzerindeki risk primi incelendiğinde ise risk priminin makro ekonomik ve yapısal
alandaki ilerlemeler sayesinde geçmiş yıllara göre belirgin bir şekilde düştüğü
anlaşılmaktadır.
TCMB’nin gecelik faiz hadlerine ilişkin bir denge modeli kurulduğunda; piyasa faiz oranları,
enflasyona ilişkin bekleyişler ve TCMB’nin sağladığı kredibilitenin son 2 yıldır TCMB’nin
gerçekleştirdiği faiz indirimlerini açıklayabildiği görülmektedir. Ancak, model son
dönemdeki faiz indirimlerinden kısmen daha yüksek seviyeleri işaret etmektedir.
Büyüme: 2004 yılında büyüme oranının oldukça yüksek seviyelerde gerçekleşmesi (GSMH
reel artışı yüzde 9,9 düzeyindedir), uzun vadeli büyüme potansiyelinin artmasını sağlamıştır.
Böylece 2004 yılında geçtiğimiz 13 yıldır aşılamayan potensiyel büyüme seviyesinin aşılmış
olduğu düşünülmektedir.
Makroekonomi Alt Çalışma Grubunun 22.06.2005 tarihli Ekonomi Çalışma Grubuna yaptığı sunuma ilişkin
değerlendirmedir. Üye görüşleri alınarak 01.07.2005 tarihinde nihai hale getirilmiştir.
1
TBB/Makro Ekonomi Alt Çalışma Grubu Değerlendirmesi/22.06.2005
2004 yılı genelinde ekonomik aktivitenin canlı olmasına karşın, yılın ikinci yarısında bu
canlanmada bir miktar yavaşlama olduğu görülmektedir. Söz konusu kayıpta işgücü
piyasasındaki zayıflama, gelir düzeyindeki reel erime ve hanehalkının birikimlerindeki
zayıflama etkili olmuştur. Yılın özellikle son çeyreğinde ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın
özel sektörün hem tüketim hem de yatırım harcamalarında görülmesi, büyüme
dinamiklerindeki kaybın hem hanehalkı hem de üretici tarafında gerçekleştiğini
göstermektedir. 2004 yılının sonunda 2000-2002 döneminde azalmaya başlayan yatırım
açığının 2004 yılında kapandığı görülmektedir. 2005 yılında yatırım harcamalarının nasıl bir
trend izleyeceği orta ve uzun vadeli büyüme dinamiklerinin öngörülebilmesi açısından
oldukça önemli olacaktır.
2005 yılının ilk yarısı büyüme öncü göstergeleri, büyüme dinamiklerinin 2004 yılının son
çeyreğine oldukça benzer bir seyir izlediğini göstermektedir. Buna göre, ekonomik
aktivitedeki hareketlilik sürmekle birlikte, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre nisbi bir
yavaşlama söz konusudur. Bu dönemde geçtiğimiz yıla göre iç talebin daha sınırlı olduğu,
ekonomik aktivitenin dış talebe bağlı olarak hareketliliğini koruduğu dikkat çekmektedir.
Ekonomik aktivitedeki yavaşlamanın, özellikle iç talep tarafında, TCMB tahminlerinin
altında kaldığı görülmektedir. (Açıklanan enflasyon raporlarından hareketle, TCMB’nin
ekonomik aktivitede daha kuvvetli bir yavaşlama beklediği izlenimi edinilmektedir.)
TCMB’nin artan iç talep ve verimlilik artış hızındaki yavaşlamaya yönelik endişeleri de
dikkate alındığında; önümüzdeki dönemde ekonomik aktivitedeki canlanmanın bir miktar
enflasyonist olabileceğine işaret etmektedir.
Dış Denge: 2005 yılı Nisan sonu itibariyle 12 aylık dış ticaret hacmi 170 milyar doları
aşmıştır. Söz konusu rekor gerçekleşme ile 2001 yılı sonuna göre, dış ticaret hacmi yüzde 136
oranında artış göstermiştir.
2002 yılından bu yana ihracat sektöründeki verimlilik artışı, dış pazarda etkinliğin artması ve
finansal ortamdaki iyileşme kurdaki reel değerlenmenin dış ticaret üzerindeki olumsuz
etkilerini azaltmıştır. Böylece, 2004 yılı sonunda Türkiye’nin milli geliri içinde ihracatın payı
2000 yılı sonundaki yüzde 14’ten, Nisan 2005 itibariyle yüzde 21’e yükselmiştir.
2005 yılının ilk yarısında dış talebin canlılığını koruması, ihracat artışının beklentilerin
üzerine çıkmasını sağlamıştır. Ancak ihracattaki artışın ara malı ithalatındaki artışı da
beraberinde getirmesi, 2005 yılında dış ticaret açığının genişlemeye devam etmesine neden
olmuştur. Böylece, cari işlemler açığı da büyümeye davam ederek Nisan sonunda 12 aylık
toplamda 17,3 milyar dolara yükselmiştir.
Cari işlemler açığının finansman kaynakları incelendiğinde; 2004 yılı toplamındaki dış
finansman ihtiyacının yüzde 42’sinin 2005 yılının ilk 4 aylık döneminde karşılandığı
görülmektedir. Finansman içinde 2004 yılında olduğu gibi 2005 yılında da özellikle banka
dışı özel sektörün kısa vadeli borçlanmasının önemli bir payının olduğu görülmektedir. 2005
yılının ilk dört aylık döneminde kısa vadeli borç geri ödemesi 13 milyar dolar olurken; kısa
vadeli borçlanma 19,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Böylece kısa vadeli sermaye
girişi (net) 6,8 milyar dolara ulaşmıştır. 2004 yılının tamamına bakıldığında ise 38,7 milyar
dolarlık dış borç geri ödemesine karşılık 39,8 milyar dolarlık kısa vadeli borçlanma
yapılmıştır. Buna göre, Nisan 2005 sonunda, son 4 ayda gerçekleşen net kısa vadeli sermaye
girişi, 2004 yılı tamamında gerçekleşen kısa vadeli sermaye girişinin 7 katına ulaşmış
durumdadır. Bu durum, ileriye yönelik beklentilerin olumsuza dönmesi durumunda
TBB/Makro Ekonomi Alt Çalışma Grubu Değerlendirmesi/22.06.2005
gerçekleşebilecek sermaye çıkışının piyasalarda hareketliliğe yolaçabileceğine işaret
etmektedir.
Kamu Maliyesi: 2004 yılında kamu maliyesinde hedeflerin üzerinde bir performans
sağlanmıştır. 2005 yılının özellikle ilk 2 ayındaki gerçekleşmeler de yılsonu hedeflerine
paralel bir politika izlendiğine işaret etmektedir. Buna göre, faiz yükü ile ilgili olarak önemli
bir gösterge olan faiz ödemelerinin vergi gelirlerine oranı 2001’deki yüzde 109,4’ten Mayıs
2005’te yüzde 52,5’e gerilemiştir. Geçtiğimiz 3 yılda makroekonomik temellerin
iyileşmesiyle kamu sektörü borç dinamikleri sürdürülebilir duruma gelmiştir.
Ancak Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin bütçe gerçekleşmeleri, faiz dışı bütçede, geçtiğimiz
yılki perfomasına göre yavaşlama olduğuna işaret etmektedir. Özellikle IMF tanımlı faiz dışı
bütçe rakamlarının önümüzdeki dönemde dikkatle izlenmesi gerekli görünmektedir.
TBB/Makro Ekonomi Alt Çalışma Grubu Değerlendirmesi/22.06.2005
Download